25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARAUK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA EKONOMÎ / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 dını özgürlüksavaşçısı Simon Bolivar'dan alan; tarihi bol diktatörlü ve bol devrimli Latin Amerika 'nın 8 mityonayakın nüjuslu bu küçük ülkesindeki Cochabamba bölgesinin halh, özelleştirmeye karşı örnek bir mücadele verdi. Ortalama bir ailenin aylık gelirinin 100 dolar olduğu iükede, özelleştirme sonmsı aylık 30 dolamfirlayan su faturaları halhn sabrını taşırmıştı. Cochabamba halhnın aylarsüren mücadelesi, ihaleyi alan şirketin ülkeyi terk etmesineyol açtı. Bolivya'nm Cochobamba halkınm özelleştirme karşıtı eylemleri zaferle sonuçlanan ilk örnek oldu SUYU KORUMAKİÇİN SAVAŞMUTLUPEMtRKAN Özelleştirmenin ekonomi politika- lannda bir din haline gelmesi ve heT türlü kötü yönetımin, yozlaşmanın, ve- rimsizliğin kökeninde sorunu kamu mülkiyetine yükleme çabası yalnızca Türkiye'de yaşanan bir olgu değil. Bu olay 1980 sonrası çokuluslu sermaye- nin çıkarlan doğrultusunda IMF, Dün- ya Bankası gibi kuruluşlann politika ihraçlan sayesinde Doğu Avrupa, As- ya ve Afhka'nın çeşıtlı ülkelennde de sıkça rastlanan bir senaryo. Özellikle Latin Amenka'nın IMF, Dünya Banka- sı destekli özelleştirme sürecı Türki- ye'ninkiyle büyük paralellikler taşıyor. Ancak Latin Amerika'da bir ülke, Bolivya, belki de dünyanın başka hiç- bir yerinde görülmemiş bir özelleş- tir(eme)me öyküsüne sahne oldu. Adı- nı özgürlük savaşçısı Simon Boli- var'dan alan; tarihi bol diktatörlü ve bol devrimli Latin Amerika'nın 8 mil- yona yakın nüfuslu bu küçük ülkesinin Cochabamba bölgesinin yerli halkı, özelleştirmeyle insanlann temel hakla- n ellennden alındığı zaman buna kar- şı çıkarak olaylann akışını tersine çe- virebileceklerinin güzel ve dramatik bir ömeğıni verdi. 1999'un sonlanndan itıbaren Coc- habamba'da önemlı bir kaynağı kont- rol altına almak için öfkeli bir çarpış- ma yaşandı. Sorun, şehir su sisteminın özelleştırilmesı ve su kaynaklannın kontrolü ıle ılgılı yasanın değiştirilme- siydi. Özelleşürme, Dünya Bankası'nın kredı koşulu olarak getiribnişti.özel- leştırmerun ardından ihaleyi alan şir- ket, Aguas de Tunari, su fıyatlannı ani bir biçimde artnrdı. Aralık 1999'da ay- lık 12 dolar su faturası ödeyen bir da- ire, Ocak 2000'de yaklaşık 30 dolarlık bir su faturası ile karşılaşmıştı. Fiyat arüşı kâbus gibiydi Bölgedeki hemen herkes benzer bir durumla karşı karşıyaydı. ABD ölçüt- lennde bu faturalar belki çok fazla de- ğildi ama asgan ücretin 100 dolann al- tında ve pek çok ailenin aylık gelirinin yaklaşık 100 dolar dolayında olduğu Bolivya'da bu artış kâbus gibiydi. Coc- habamba halkı şoka girmişti. Ocak ayı ortalannda 4 günlük bir ge- nel grev kenti sessızlığe boğdu. Kente bağtânan yollar işgal edildi. Bunu bin- lerce göstencının hükümet bınası önü- ne gelerek görüşmek istediği banşçı bir yürüyüş izledi. Amaçlan hüküme- ti görüşme masasına orurtarak su fi- yatlanndaki fahış artışın geri alınma- sını sağlamaktı. Hükümetin bu banşçı göstenye ya- nıtı bölgeye Cochabamba dışından 1000 kışilık bir polıs ve asker grubu yollamak olmuştu. Yürüyüşün yasadı- şı olduğu bildirüdı. 1970'lerde seçil- meden iktidara gelmiş ve 7 yıl kadar hüküm sürmüş bır dıktatör olan Boliv- ya'nm Agusto Pinochet'sı ve şu anda parlamentonun seçtıği cumhurbaşkanı olan Hugo Banzer, kalabahğı derdını anlatmaya çalışan bir halk kıtlesi ola- rak değil, sorun çıkarmaya çalışan bir grup olarak görmekte ısrar etmişti. Mücadele aylarca sürdürüldü. Za- man zaman yaşanan çatışmalarda mü- cadeleyı yürütenlere göre 1, CNN'e göre 4 kışı öldü. 'Suyu ve Yaşamı Ko- rumak İçin Koordinasyon'un ısrarlı mücadelesi hükümetı bu soruna bır son vermeye zorladı. 4 Nisan'da başlayan büyük sokak göstenleri sonrası, hükü- met yetkilileri su özelleştirmesım ola- naklı kılan yasayı iptale mecbur kal- mıştı. Yabancı ortaklı konsorsiyum kenti terk etmişti. Aylarca süren müca- dele Cochabamba halkınm zaferi ve 'su'lanna yenıden kavuşmasıyla so- nuçlanmıştı. Ve mücadele, belki de dünyada ilk defa bır halkın protestoları sonucunda bır özelleştırmenin ıptaline kadar vardı. Bolivya'daki eylem koordinasyonunun lideri Oscar Olivera, mücadelelerini anlatıyor • sağlavaııBolivya da su sektörünün özel- leştirilmesi sürecinde çokuluslu şirketlere karşı halk koalısyonu- nun eylemlerini yürüten Cocha- bamba 'daki Fabrika îşçileri Fe- derasyonu Genel Sekreten Os- car Olivera ile yapılan söyleşi, ABD kökenli çokulusluşirketler- le ilgili araştırmalaryapan Mul- tınatıonal Monitor dergisinın sonbahar sayısında yayımlandı. Olivera aynı zamanda Boliv- ya 'da su sektörünün özelleştiril- mesine karşı mücadeleyi yürü- ten 'Su ve Yaşamut Savunıdmast içinKoontinasyon 'bınmının söz- cülüğünü yapıyor. Muıtinational Monitor: ÖzeDeştirme nasıl yapıldı? Otivera: 1985 'te Başkan VK- tor Pas Estensorro yapısal uyumprogramıbaşlattı. 1985'e kadar Bolivya, Latin Ameri- ka'nın en güçlü ve kenetlenmiş sendikal hareketme sahip- ti.l986'da madencilerin sendı- kası, aileler ve diğer sektörler- le birlikte kamu sektörünü yık- ma çabalarma karşı geniş çaph bir 'Yaşam Yürüyüşü' başlattı. Yürüyüş askerler tarafindan ke- sildi. Tek bir silah patlamadan yürüyüşçüleT dağüdı. Maden- ciler devlete teslim oldu ve bu bizim için Bolivya'da ekono- mik değişimler ve politik bas- kılar açısından yeni bir döne- min başlangıcı oldu. Bugün madencilik alamnda işçilertek bir sendikaya bile sa- hip değil. Özelleştirmenin ül- keye pek yaran olmadı. Çok az yatınm yapıldı. Çahşma koşul- lan daha da kötüye gitti. Hiz- metler giderek pahalandı. MM: Cochabamba'da su sektörünü özeJkştinne çabala- n nasıl getişti? Otivera: Haziran 1999'da, Dünya Bankası Cochabam- ba'da su sektörünü tartışmaya açan bir rapor yayımladı. Hü- kümet, Dünya Bankası'nın kentin su sistemini özelleştir- me önerisini uygulamaya baş- ladı. Parlamentoya, kırsal böl- gelerde su dağıtımmdaki bütün garantileri kaldırmak için bir yasa tasansı sunuldu. Bu yasa suyun geleneksel biçimde kul- lanımım yasaklıyor. Bu yasaya göre, su dağıtımını yapabilecek tek kurum özel şirketlerdir. Ör- negın benim evimde bir kuyu varsa ben bunu kullanmak için para ödemek zorundayım. /\ynı zamanda bir sendikanın genel sekreteri olan Oscar Olivera, Bolivya halhnın çokuluslu su şirketine ve hükümetin suyu özelleştirmeyasasına karşı yürüttüğü mücadelenin liderlerinden biriydi. MM: Şirketierin hükümetie yapüğı anlaşma neydi? Olivera: Hükümet Aguas de Tunari ile bir sözleşme imzala- dı. Bu konsorsiyumda, Londra merkezli Intemational Water, Bengoa of Spain ve 4 ya da 5 Bolivyah şirket yer alıyordu. Anlaşmadan en çok yararlanan Intemational Water şirketi idi. Fiyatlann her yılın sonunda ABD'deki enflasyon oranma koşut olarak arttınlması şartı vardı. Sözleşme aym zamanda şirkete, performansı ne olursa olsun yatınmının yüzde 16'sı oranında bir geri dönüşüm ga- rantisi veriyordu. Bütün su şebekesıne el ko- nulduğunu açıkladılar. Sonuç olarak çok sayıda insan, günde ancak iki saat kadar su alabile- cekti. Bazı yerlerde suyun fiya- tı yüzde 400 yükseldi. Pek çok insan ödemeyi reddetti. Ancak tuhaftır ki, şirkete göre ise baş- ka türlü bir şey oluyordu. In- sanlar birdenbire çok daha faz- la su tüketmeye başlamıştı. Ama halk herzamanki kadar su kullandığmda ısrar ediyordu. MM: Suyun özelleştirilmesi- ne karşı protesto eylemleri na- sıl ve ne zaman başladı? Olivera: Bu süre içinde biz köylülerle ve kentteki insanlar- la irtibat halindeydik. Bu grup- lar, mücadele için bir koordi- nasyon oluşturdu. Bütün sen- dikalar buna katıldı. Hatta zen- gin arazi sahipleri bile katıldı. Bütün halk su şirketlerine kar- şı birleşti. 28 Aralık'ta ilk kit- lesel eylemimizi yaptık. 4 gün süren bir genel grev ve yol iş- gali yapacağmıızı duyurduk. Karşuıgında hükümet 18 yıldır ilk defa göz yaşartıcı gaz kul- landı. Fakat insanlar güçlüydü ve işgali bozmadılar. Sonuç olarak hükümet yasa ve sözleş- meyi tekrargözden geçireceği- ne söz verdi. Ancak fiyatlar yüksek düzeyini konıdu ve bu yüzden de 2 ay boyunca kimse su faturası ödemedi. MM: Peki hükümet sözünü ruttumu? OBvenı: Şubat ayının başm- da hükümetin sözünü yerine getirmeyeceğı belli olunca ko- ordinatör, kent sakinlerinin ba- nşçıl bir işgal çağnsında bu- lundu. Sembolikbir şeydi. Hü- kümet bu işe izin venneyeceği- ni söyledi. Halk aynbnaya ka- rar verdi. 30 bin kişi kadar var- dı. Ateşe başladıklan zaman birkaç yüz metreden öteye git- memiştik. Bin tane polis gö- ründü. tnsanlar 2 gün boyunca savaştı. Fiilen bir savaş gibiy- di. 175 gösterici yaralandı. Bunlar olup bittikten sonra ya- sayı ve sözleşmeyi gözden ge- çirmek için yeni bir anlaşmaya vanldı fakat bu kez su fiyatla- n eski düzeyine çckilerek don- durulacaktı. Halk, hükümetin sözleşmeyi feshedip su sistemini kendisine geri vermesinde ısrar etti. Ve yeni pek çok koşul içeren bir yasa hazırladık. Dolarizasyonu bir kenara bıraktık. İnsanlann geleneksel olarak suyu kullan- ma haklannı kollayan bir içe- rikteydi. Kasabalara ve kente katıhm hakkı verdik. Yasa geli- ştirüiyor ancak sözleşme değiş- meden duruyordu. 26 Mart'ta su şirketiyle hal- ka açık bir görüşme ayarladık. Halka ne istediğini sorduk. Sözleşmeyi istiyorlar mıydı? Suyu özelleştiren yasanın de- vammı istiyorlar mıydı? Su fa- turalannm yükseltihnesini isti- yorlar mıydı? Halkın yüzde 94- 98'i bütün sorulan olumsuz ya- mtladı. Oylamaya 50 bin kişı kaüldı. 4 Nisan'da bir kez daha kararlı bir yol işgali yapıldı. MM: Bu eyleme hükümetin tepkisi ne oldu? Olhera: Kent Komitesi'nden bir grup ışadamı ile koordina- tör, Cochabamba'daki herkesin görebileceği birtoplantı düzen- lediler. Hükümet geldi ve bizi 4 saattir toplantıda olduğumuz binaya kapatn. Bu, insanlan ga- leyana getirdı. Halk sokaklarda polisle kavga etmeye başladı. Cuma günü devlet görevlileri "Sözleşmenin feshi için birplan hazrriama>a karar verdik, daha fazla kan dökülmesini istemiyo- ruz" dediler. Başrahip bunu kent merkezinde duyurdui. 30 bin kişi sokaklarda dans etti. Ancak daha sonra hüküme- tin sıkıyönetim ilan ettiği söy- lendi. Kentte askerler görün- meye başladı. 17 yaşında bir çocuk vurularak öldüriildü. Bütün kentte savaş başladı. Or- du komutamna ateş etmesi em- redibnişti ancak o, bunu red- dettı. Pazar günü Su Işleri Mü- dürü, su şirketiyle konuştukla- rmı ve onlann gönüllü olarak ülkeyi terk etmeye karar verdik- lerini açıkladı. Ancak hükümet, "Koordinasyonla görüşmeyece- ğiz, çünkü onlar uyuşturucu tüccarlan tarafindan finanse edilen yasadışı bir örgüt" açıklamasını yaptı. Yollan işgal eden ufak tefek yaşlı kadınlar u Biz mi uyuşturucu kaçınyo- ruz" diye sordular. Pazartesi günü geldiğinde sokaklarda 80 binden fazla insan vardı ve "Eğer bu yasa değişmezse biz hükümeti değiştireceğiz" diyor- lardı. Cochabamba'ya hükümet adına bır heyet geldi ve bir an- laşmaya varabildik. MM: Peki hükümet bu kez sözünü ruttu mu? Olivera: Konsorsiyum göz- den kaybolmuştu. Hükümet sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldı. Bu nedenle biz de yol iş- galini kaldırdık ve suyun kont- rolü tekrar kente verildi. Bütün bu olanlardan üç ders çıkardık: 1. Adaleti sağlayan, halkın kendisidir. 2.Bütün bireyselci düşünce- ler, dayanışma ruhunun altmda kaldı. 3. Biz demokrasi istiyonız. Sadece uluslararası finans çev- relennı ve onlann neoliberal takvimlerini dikkate alan hü- kümetler istemiyoruz. YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Dilek Değil Çaba Genellikle yeni yıla girerken dileklerde bulunulur. Dileklerin gerçekleşmesi ise çabayı gerektirir. Biz ça- ba harcamaktan pek hoşlanmayan birtoplumuz. Ça- ba harcamadan, özveride bulunmadan iyi şeylerin ol- masını isteriz. Mucize gerçekleşmediğinden, iyi dilek- lerimiz, sözde ya da kâğıt üstünde kalır. Hayal kınklı- ğı yaşanz. Çabayı, özveriyi çok kez başkalarından bekleriz. Kurtancı arartz. Sık sık bir Atatürk daha gelse de so- runlanmızı çözse diye dileklerde bulunuruz. Çözümü kendi çabamızda aramalıyız. Kişi olarak, toplum olarak kendi ayaklanmız üstünde durmayı öğ- renmeliyiz. Sürekli dış yardım, dış borçlanma ile eko- nomimizi ayakta tutamayız. Borçlanmanın kısa süre- de getirdiği ferahlatıcı etkinin çekiciliğine kapılmama- Iryız. IMF'ye bağımlılığımız büyük ölçüde, gerekli çaba- yı harcamamızdan kaynaklanıyor. Borç almayı büyük bir başan olarak görüyoruz. IMF'den, Dünya Banka- sı'ndan kredi gelecek diye bir zil takıp oynamadığı- mız kalıyor. Alınan borçlann koşullannı, gelecekte ge- tireceği yükleri dikkate almıyoruz. Günü kurtarmayı kârsayıyoruz. Doğal olarak da başan kazanamıyoruz. Atılım yapamıyoruz. Bir türlü orta gelirli ülkelerin alt grubundan kurtulup aşama yapamıyoruz. Başansız- lıâımıza özürier arıyoruz, dış etkenlere bağlıyoruz. Özeleştiri yapıp eksikliklerimizi göremiyoruz. Görsek dahi düzeltmek için çaba harcamıyoruz. Eleştiriden de pek hoşlanmıyoruz. Eleştirileri, kötü niyete bağlıyoruz. Eleştiri haklı mı diye çoğu kez dü- şünmüyoruz. övgüye ise duşkunuz. Eleştirinin itici gücünden yarartanmıyor, övgünün rahatlatmasına ka- pılıyoruz. Eleştirileri haksız buluyor, övgülerin gerçek olduğuna kendimizi inandınyoruz. Sorunlanmızın ağırlığını biliyoruz. Çözümü toplum- sal çabada aramamız gerek. Eleştiri yapmak, sorun- lan gündeme getirmek, ümitsizlik olarak değerlendi- rilmemeli, koşullar elverişsiz olsa da amaçlan doğru saptayıp bu dogrultuda çaba gösterebılırsek, başan kazanma olasılığımız artar. Zaman zaman ayartılara kapılıp yanlış yollara sürükleniyoruz. Özellikle son yir- mi yılda, değeryargılanmız büyük ölçüde aşındı. Kö- şe dönücülük, üçkâğıtçılık, istismar, rüşvet yaygınlaş- tı. Bunlar beceri sayılmaya başlandı. Basmakalıp, kli- şe sözlere değer verildi. Gerekli niteliklere sahip ol- mayan kişiler lider, vizyon sahibi, kurtancı diye tanı- tıldı. Çıkar beklentisi ile belirii kişiler desteklendi. Bu kişilerin denektaşına vurulması, gerçek kimliklerinin anlaşılması zaman aldı. Süre yitirdik. 2001 yılına zor koşullarda giriyoruz. Yalnız iyi dilek- lerde bulunmak yeterii değil. Gerçekleri topluma an- latmak zorunlu. Büyük bir çaba ve özveri gösterebilir- sek, iyi günlere doğru yönelebiliriz. Kendimizi ve top- lumumuzu aldatmayalım. Sıkıntı çekilmeöen, özveri gösterilmeden, çaba harcanmadan, olumlu sonuç alınmasına olanak yok. Liderierimiz iyimser olabilir, yalnız iyimser demeç- ler, dileklerde bulunmak ne yazık ki sorunlan çöz- müyor, hafifletmiyor. Yeni yıl için dilegimiz, toplum olarak gerçekleri gör- memiz gereken çabayı harcamamızdır. Kalıcı başan .özveriyi, çabayı zorunl.y Kılar. Esnaf kepenk kapatıyor '2000 en kara yıl' ADANA (AA) - Ada- na'da, bu yılın ilk 11 aym- da 1662 esnaf ve sanatka- nn kepenklerini kapatıp si- cil kayıtlannı sildirdikleri bildirildi. Adana Esnaf ve Sanat- kâriar Odalan Birliği Baş- kanı Kazun Banşık, yılın ilk 11 ayında Adana da 356'sı bakkal ve bayi, 144'ü şoför, 106'sı kahve- hane, 105'i kamyon ve kamyonetçi, 97'si tuhafıye, manifatura, züccaciye ve hırdavatçı, 81 'i de mınü- büsçü ohnak üzere toplam 1662 esnaf ve sanatkânn faaliyetlenne son verdikle- rini kaydetti. Büyük umut- larlagirdiklen 2000 yılının "en kara yıl" olarak tarih- tekı yerini alacağını ifade eden Banşık. "Uygulama- yakonulan ekonomikistik- rar programı nedeniyle es- naf vesanatkânmızçokzor durumadüştü" dedi. Ban- şık, ekonomik sıkıntüan aşamayan esnaf ve sanat- kânn aldığı kredilen bile ödeyemedikleri için icralık olduğunu ifade ederek "Esnaf ve sanatkânmız, ürettiği malı satamamakta, sartıgmm yerine yenisini koyamamaktadn-. tykekü- çüİen esnanmız, Halk Bart- kası'ndan kredi kullan- maktan da kaçınmakta- dff" diye konuştu. Takipteki kredfler 2000 yılı başlannda yüz- de 10 seviyesinde seyreden kredılerdeki ıcra takip ora- nmın yıl sonunda yüzde 35'e ulaştığını kaydeden Banşık, "Bu da kredi kul- lanan her 100 esnaftan 35'inin icra> a düştüğü ger- çeğini ortaya koymak- tadn-" dedi. 2001 yılından ümitli olmadıklannı belu"- ten Banşık, "Hayat stan- dardının yeniden uy- gulamaya konuhnuşobnası ve harçlara gelen zamlar 200rinçokzorgeçeceğinin göstergesidir" dedi. Aracı Kurumlar Derneği Başkanı Borsacı2001'den umutlu değil İSTANBUL(AA)- Ara- cı Kurumlar Derneği Baş- kanı Bedii Ensari 2001 yı- hnm ilkyansında borsadan fazla bir şey beklenmeme- si gerektiğini söyledi. Faizler yüksek olduğu sürece borsaya para gekne- yeceğini belirten Ensari, haziran ayına kadar ekono- mik programın aksatılma- dan yürütülmesi gerektiği- ni kaydetti. Bu yılın ilk 6 ayında ekonomik istikrar programının başanyla yü- rütüldüğünü ifade eden Ensari. "tkinci alt ayda hü- kümet de milkt de progra- mı boşladı. Şimdi 10.4 mil- yar dolar geliyor, düzlüğe çıknk di\e düşünülürse bü- yük hataolur" diye konuş- tu. Ensari, ekonomik istik- rar programının mutlaka ' başanya ulaştınlması ge- rektiğini vurgulayarak programın başansızhğm- dan progranıın başansızlı- ğını isteyenlerin de etkile- neceğini söyledi. Kredfler umut verici Borsa Uzmanlan Derne- ği Başkanı NazmiSankaya ise hükümetin ekonomik programa sadık kalacağına dair açıklama ve uygula- malan, buna bağlı olarak Uluslararası Para Fonu • (IMF) ve Dünya Banka- sı'nın bu açıklamalan teyit edici yöndeki destek kredi- lerirun 2001 için umut ve- rici olduğunu kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle