27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 ARAUK 2000 CUMA 8 DISHABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 'Avrupa ordusu tehükeV • LONDRA(AA)- Bazı ABD'li Cumhuriyetçi senatörler, Avrupa'nın acil .' müdahale gücü planlanna tepki göstererek bu planın transatlantik güvenlik bağlarını yıkma riskine sahip olduğunu söylediler. Senatörler Jesse Helms ve Gordon Smith, Daily Telegraph gazetesinde yayımlanan mektuplannda, AB'nin planıru "çok tehlikeli" olarak nitelendirdiler. Helms ve Smith, "AB liderleri bu politikayı hemen tekrar gözden geçirmezlerse NATO ittifakını zayıflatma hatta yok etme riskine yol açacaklar" dedıler. Senatörler, "Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'nm en büyûk destekçisinin, NATO'nun ortadan kalkmasını isteyen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin olmasının, altının çizümesi gerektiğini" vurgutadılar. 8PÎ Lanka'da kanlı baskm • KOLOMBO(AA)- Sri Lanka'da bir tatil sitesini basan silahlı kişiler, bir Almanı öldürdüler, bir kadına tecavüz ettiler ve on iki turisti rehin aldılar. Önceki akşam 10 silahlı kişi, Darvvin tatil sitesinde sahilde barbekû yapan turistlere saldırdı. 12 Alman turisti bağlayan saldırganlar, sitenin Alman sahibini vurarak öldürdüler ve bir Alman kadına tacavûz ettiler. Saldırganlar daha sonra rehineleri bırakülar. EşcnssMsp HHary'yi saçti • \VASHINGTON (AA)-ABD'de eşcinsellerin oluşturduğu bir topluluk arasında yapılan ankette, New York senatörlüğune seçilen Hillary Clinton, "yüın kişisi" ilan edildi. Kendisini "gay, lezbiyen, biseksüel, cinsler arası topluma hizmet eden bir kuruluş" olarak niteleyen PlanetOut internet sitesi, 1.7 milyon eşcinselin kaüldığı ankette, Hillary Clinton'ın "yıhn kişisi" seçildiğini açıkladı. tnternet sitesinin yapımcılanndan Jenni Olson, "Hillary Rodham Clinton, ABD'li eşcinsellere eşit haklar verilmesini destekleyen, seçkin bir kişiliktir" dedi. Kazakistan'ı Almanya samMar • PAVLODAR(AA)- Kazakistan'da, Almanya'ya geldiklerini sanan Sri Lankaü 24 kaçak yakalandı. Kazak polis yetkilileri, Sri Lankahlann Almanya'ya geldiklerini sanarak 4 gûn boyunca sert hava koşullannda bozkırda yürûdüklerini bildirdi. Dubai'den Sibirya'ya uçakla gelen kaçaklann bir kamyonun arkasına bindirildikleri, Sibirya steplerinin ortasında Almanya'ya geldikleri söylenerek kamyondan indirilen Sri Lankalılara, yûrûmeye devam etmelennin söylendiği belirtildi. Bağımsız bir Avrupa ordusuna doğru..? Serkan DEMİRTAŞ - 1 - SUNUŞ NATO tarihi bir kahntı mı olacak? Avrupa kendi güvenliği için NATO 'ya rakip bir ordu mu kuracak? Türkiye, bu süreçten dışlamp güvenlik konulannda tek başına mı kalacak? Soğuk Savaş 'ın sona ermesinin ardından uluslararası kamuoyunun çokça sorduğu bu sorular, aralık ayında yapılan Nice lirvesi ve NATO toplantılanyla çok daha yoğun gündeme gelmeye başladı. Soğuk Savaş 'ın sona ermesinin ardından ekonomik topluluğa siyasi boyut katan Avrupa ülkeleri, htanın savunmasında da daha etkin rol alarak güvenlik boyutunda da bütünleşme hedefinde ilerliyoriar. Şimdilik NATO bünyesinde geliştirilmesi öngörülen bu güvenlik yapılanmasımn, yani Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği 'nin (AGSK) ittifaktan "bağımsız " gelişmesi ve "Avrupa Ordusu "na dönüşmesi, başta Fransa olmaküzere dilegetirilmeye başlandı bile... Bu gelişmeler, dış politikada "güçlü ordusu ve jeostratejik konumunu " da kullanan Türkiye 'yi de yakından etkiliyor. 45yılboyuncaNATO'dagüney kanadında önemli bir yer tutan Türkiye, SSCB 'nin dağılması ve "Sovyet işgali tehdidinin " kalkmasının ardından yaşanan geçiş döneminde bu pozisyonunu kaybetmeme çabasında. Türkiye 'nin NATO-AGSK düzenlemelerini engellemesinin nedenlerinin daha iyi anlaşılmasında, Avrupa 'nin yeni bir güvenlik mimarisi oluşturma gerekçelerinin, NATO içi çekişmelerin ve Türkiye 'nin argümanlannın doğru bir yaklaşımla bilinmesinin önemli rolü olabilir. Bu 3 günlük dizide, bu doğrultuda bilgiler veyorumlar sunulmaya çalışıldı. AB 9 nnı güveııKk arayişiNATO 'nun, kapitalist Batı 'nin çıkarlarının zarar gördüğü bunalımlarda 'küresel jandarma' rolünü oynamaya başladığı geçen lOyılda, ittifahn transatlantik bağı da çözülmeye başladı "Soğuk Savaş'ın sona erme- sinin ardından yaşanan hızlı dö- nûşüm sürecinde, küresel güven- lik politikalannda da önemli de- ğişiklikler yaşandı. SSCB'nin dağılmasıyla yeni ülkelerin doğ- ması, sınırlann yeniden düzen- lenmesi başta Avrupa'da olmak üzere bölgesel çatışmalara da neden oldu. Irak'ın Kuveyt'e sal- dırmasıyla başlayan Körfez Sa- vaşı'nın ardından gözler Bos- na'ya cevrildi. 3.5 yıl süren iç sa- vaşta binlerce kişi yaşamını y ı- tirdi ancak bu trajedi kımseye ders olmadı: Kosova'da bekle- nen patlama yaşandı ve NATO, Yugoslavya Federal Cumhuri- yeti'ne müdahale etti. 1990 ile 2000 arasında çatış- malarla geçen 10 yıl, küreselleş- me olgusunun güçlendiği ve ye- ni dünya düzeni adı altında bir "sstemin" belirdigi bir dönem ol- du. ABD'nin tek süper güç ola- rak ortaya çıktığı, NATO'nun, kapitalist Batı'mn çıkarlannın zarar gördügü bunalımlarda "kü- resel jandarma" rolünü oyna- maya başladığı bu dönemde, it- tıfakın transatlantik bağında da çözülmelergöriilmeye başlandı. Avrupa, çelik ve kömürkonu- sunda işbirliği ile başlayan bü- tünleşme surecini, siyasi bir bir- liğe taşıdı ve bu birlikteliğin adı- nı Avrupa Birliği (AB) olarak değiştirdi. Başını Almanya'nın çektiği AB, SSCB'nin dağılma- sınm ardından komünist hükümetleri de- virip işbaşına gelen yeni yönetimleri, ken- di yörüngesine çekmek için genişleme sürecini başlattı. 12'ler, Avrupa'nın za- ten gelişmiş ülkeleri Isveç, Finlandiya ve Avusturya'yı içine katarak 15 üyeli bir birlik oldu ve Orta ve Doğu Avrupa'nın yeni cumhuriyetlerini de içine alacağını açıkladı. Türkiye ve Kıbns Cumhuriyeti adı al- tmda Kıbns Rum Yönetimi de dahil ol- mak üzere 13 aday ülke, AB ile uzun pa- zarlıklannı sürdürüyorlar. AB, Helsinki Zirvesi'nde aldığı kararla genişlemenin 2003 yıluıdan itibaren başlayacağım ka- rara bağladı. AB ülkeleri, aynı süreçte "sosyalist işgal tehdktinüT ortadan kalk- masıyla birlikte savunma harcamalann- da büyük kısıntılara gittiler. AB ülkele- ri savunmadan kıstıklan kaynaklan eko- nomik gelişmeye ayınp dünyamn en önemli bölgesel kurumlanndan biri ol- mayı hedeflediler ve bunu büyük ölçü- de gerçekleştırdiler. Ekonomik ve siya- si bütünleşmesini büyük ölçüde sağlayan AB'nin gerç"ek bir küresel güç olabil- mesi için "gûvenfik" boyutunu da geliş- tirmesi bir gerçek olarak ortaya çıktı. AGSK'ye uzanan yot Kosovah AnuvutUır, bayramda yapüklan mezartık ziyaretierinde, savaşta kaybettüdeti vakmlannı andılar. (Foto&âf: AP) A Avrupa'nın kendi güvenliğinin sağlan- masında daha fazla rol oynaması görüşü, Soğuk Savaş'm sona ermesinden önceki yülarda kendini gösterdi. ABD, SSCB'nin dağılma işaretlennın görülmeye başlan- dığı bu dönemde, kıtanın güvenliği konu- sunda daha etkin olması gerektiğini dil- lendirmeye başladı. Bu görüş, 1992 tarih- li Maastricht Anlaşması'nda da yer aldı ve 15 'ler ortak güvenhk ve savunma po- litikalan üzerinde çalışmalara başladılar. NATO ve AB, bu süreçte ayn ayn ola- rak yapüklan toplanülarda Avrupa Güven- lik ve Savunma Kimliği'nin (AGSK) han- gi koşullarda gelişeceğini görüştüler. Bun- lara paralel olarak NATO ile AB'nin es- ki savunma kolu olan Batı Avrupa Birli- ği (BAB) ilişkileri için de düzenlemeler yapıldı. Bunun sonucunda Türkiye, 1992 yılında BAB'a "ortak flye" statüsünü al- dı ve her türlü planlama ve operasyona eşit katılım hakkını kazandı. Avrupa'da bu süreçte yaşanan Bosna ve Kosova çaüşmalannda Avrupa'nın et- kisiz kalması, kıtanın güvenlığiyle ilgili bir düzenlemenin ABD'siz gelişrjrileme- yeceği gerçeğini gösterdi. 1996'daki Ber- lin NATO toplantısında, oluşturulacak ya- puun ittifak bünyesinde geliştirilmesi gö- rüşü ağırlık kazandı. AGSK'nin geleceği ile ilgili olarak 1997 ve 1998'de yaşanan önemli olaylar şöyle gelişti: 1) Fransa, 1966'da aynldığı NATO'nun askeri yapısına dönmeyi düşündü. 2) Ingiltere'de Tony Blair hükümeti ik- tidara geldi. Blair hükümeti, Ingiltere'nin geleneksel "AB'ye karşı uzak ve temkin- K" politikasında değişüdiğe gitti. Londra yönetimi ile Brüksel arasında daha sıkı iş- birliği dönemi başladı. 3) 1997'de imzalanan Amsterdam An- laşması, Maastricht'de başlatılan dış po- litika ve güvenlik politikalannı geüştirme- si sürecine hız verilmesine neden oldu. AGSK'nin geleceği ile ilgili kritik ka- rarlar ise Arahk 1998 'de yapılan Saint-Ma- lo toplantısında alındı. Buna göre; NA- TO'nun, bütün olarak katılmayacağı du- nmüarda AB, ittifakın olanaklanndan oto- matik ve güvenli şekilde yararlanacaktı. BAB'm görevinı yapamadığı ve AB'ye devredibnesi de alınan kararlar arasın- daydı. AB, Helsinki'de kıtada yaşanabi- lecek bir bunalıma müdahale etmek üze- re 60 bin kışilik bir acil müdahale gücü- nü 2003'e kadar oluşturma karan aldı. Ancak NATO'nun 23-25 Nisan 1999'da yaptığı Washington Zirvesi'nde alınan kararîara uygunluk ıçermeyen şekilde "Türkiye gibi Avrupalı müttefıkkrin ka- rar alma mekanizmalanna kaülamaya- caklan" görüşü benimsendi. AB, bu gö- rüşünü değiştirme eğilimi göstermedi. VVashington Zirvesi İttifakın 50. yılı kutlamalan nedeniyle düzenlenen zirvede NATO ve AGSK-NA- TO ilişkilerine ilişkın önemh kararlar alın- dı. Bu kararlardan bazılan şöyle: • NATO'nun bütün olarak katılmadı- ğı krizlerde AB'ye otonom müdahale hakkı verilir. • AGSK, NATO'yu etkileyecek bir ge- lişmedir. Avrupalı müttefıklerin BAB'da- ki kazanımlannın dikkate almması ve AB'nin kriz müdahalelerine mümkün olan en iyi şekilde katılmalan gerekir. • AB-NATO mekanizmalan geliştiril- melidir. AB ülkeleri, Washington'dan sonra Köhı, Helsinki, Feira ve Nice zirvelerin- .vrupa'da yaşanan Bosna ve Kosova çatışmalannda Avnıpa'nın etkisiz kalması, kıtanın güvenliğiyle ilgili bir düzenlemenin ABD'siz geliştirilemeyeceği gerçeğini gösterdi. Yaşlı kıtanın göbeğinde çıkan bu savaşlar, AB'nin küresel güç olmak için kendi güvenlik boyutunu da geliştirmesi gerektiğini ortaya koydu. de NATO'nun kararlanna uyum gösterme- diler. Bunun başlıca nedeni, hem NA- TO'ya hem AB'ye üye 11 ülkenin ittifak toplantılannda farkh, birlik toplantılann- da farklı görüşler üetmeleriydi. Almanya, Fransa, Italya, Ingiltere, Portekiz, Ispan- ya, Isveç, Finlandiya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg'dan oluşan bu 11 ülke, Washington Zirvesi'nde alınan "AGSK, BAB yapılan üzerine bina edilecektir" ka- rarına ımza atmalanna karşın, AB zirve- lerinde birlik üyesi olmayan 6 Avrupalı müttefık için sadece danışmalara kanlma şeklinde bir kahlım öngördüler. Türidye'nin tutumu Türkiye ise AB'nin bu tutumunun ka- bul edilemez olduğunu, NATO'nun ola- nak ve yeteneklerinin kullanılacağı ope- rasyonlarda kendisinin de her aşamada söz hakkı bulunduğunu bildirdi.Türki- ye'nin tutumu birkaç unsura dayanıyor: 1) İlkesel tlltum: Türkiye, ittifa- kın zirve ve konsey toplantılannda alınan kararîara tam bir uyum gösterilmesi ge- rektiğine inanıyor ve müttefıklerden de benzer bir tutum göstermelerini bekliyor. 2) Jeostratejik konum: Türki- ye'nin itirazları, teorik veya akademik kaygılara değil doğrudan güvenlik çıkar- lanna dayanıyor. Türkiye diğer bazı Av- rupalı müttefikler gibi dost komşu ülke- lerle çevrili istikrarh bir bölgede değil, her an çatışmalara neden olabilecek cid- diyette istikrarsız bir bölgede yaşıyor. Yarın: ABD-Fransa çeklsmcsl EROL MANİSALI BIÇAK SIRTI Küreselteşme ve Demokrasi Çabşmıyor mu? 1998 Nobel Ödülü sahibi Amartya Sen, NPQ dergisinin sonbahar 2000'deki yayınında, "20. yüzyıldaki en önemli gelişme, demokrasinin öne çıkmasıdır" diyor ve bu yargtdan daha da önem- li bir değerlendirme yapıyor "Yoksul uluslaryok- sulluktan, ancak demokrasi aracılığı ile kurtula- bilirier." Bu açıdan bakıldığında demokrasi, "ulusal dü- zeyde dengesizlikleri ortadan kaldıracak; ulusal düzeyde denge sağlanabildiğinde ise fakirulus- lar, uluslararası pastadan daha fazla pay alabile- cekler." Bu bir umut ışığı. Bunu biraz açalım ve bu yaklaşım içinde siste- min nasıl çalışması gerektiğini anlamaya çalışa- lım; • Ulusal düzeyde demokrasi işler ise geniş halk katmanlannın politikaya (ve ekonomiye) etkin ka- tılımlan ortaya çıkacak. • Bu katmanlar (veya sınıflar) kendi çıkarlannı içerdeki güçlü azınlığa karşı koruyabilecekler. • Ulus dış ilişkilerini, ulusal çıkarlannı savuna- cak konuma gelecek. Artık dar bir güç ve serma- ye grubunun dış ilişkilerde etkinliği olmayacak, ulusal çıkarlar öne çıkacak. • Bu da, uluslararası pastadan, "içerdeki dar bir çevrenin değil, geniş kesimlerin daha fazla pay almasına yol açacak". Bu boyutu ile bakıldığında demokrasi, "geniş ka- tılımı sağlayarak ıçerde ve uluslararası alanda ge- lirpaylaşımını düzeltmiş olacak". Buna toplum- sal demokrasi dersek doğru biryargıda bulunmuş oluruz. Küreselleşme bunun karşıtı... Küreselleşme ne istiyor? Büyük şirketlerin bir- leşmesini, güçlü devletlerin birleşmesini gerekti- riyor. Fakir uluslann durumu görece olarak daha kötüleşiyor. Küreselleşme "Ulusalcı politikalan bırakın, ka- pılannızı büyük şin\etler, güçlü devletler karşısın- da korumayın, sonuna kadar açın" diyor. Doğal kaynaklannızı büyük şirketlere teslim edin, onlar - işletsin diyor. Amartya Sen'in fakiriikten kurtulma aracı olarak gördüğü demokrasi ile küreselleşme taban taba- < na zıt hale geliyor. Biri güçlunün yanında, diğeri zayıfın; biri küreselci, diğeri ise ulusalcı. Amartya Sen'in değenendirmesi çok yerinde; fa- kir uluslar iç dengelerini ve ulusal çıkarlannı an- cak "toplumsal demokrasi" aracı ile yerli yerine oturtabilirter. Tabii bir koşulla; bu demokrasi biçim- sel, göstermelik bir demokrasi olmayacak. Poli- tik güçler ile ekonomik çıkarlar arasında dengeyi kurabilen toplumsal bir demokrasi olacak. Fakir uluslar kendi ulusal çıkarlan doğrultusun- da "kendi kendileriniyönetecek", çıkarlannı ve iç dengelerini koruyabilecekler. Fakir uluslan IMF, Dünya Ticaret Örgüttı gibi güçlerin kurduğu örgüt- leryönlendiremeyecek. Uluslararası büyük serma- ye ve büyük şirketter fakirler üzerinde egemenlik kuramayacak. Bu koşullar altında 20. yüzyılın yükselen değe- ri demokrasi, fakir uluslar için tek çıkış yolu. Ve akla gelen bir soru... 20. yüzyılın yükselen değeri demokrasinin "kar- şısına", 1990'lıyıllardaçıkanlan küreselleşme, de- mokrasi uyanışını önlemenin bir aracı mı? Küre- selleşmenin, demokrasinin yükselen bir değer ' olarak ortaya çıkışının hemen ardından "günde- me getirilmesi", güçlülerin egemenliğini sürdür- menin bir yolu mu? Küreselleşme çok açık bir biçimde "güçlunün egemenliğini"^yaygınlaştınyor. Güçlunün egemen- liğtnin yaygınlaşması ile demokrasinin önü kesil- meye çalışılıyor. Dev şirketlerle, süper güçlerle demokrasi olur mu? Olsa olsa herşeyin güçlülertarafından belir- lendiği bir düzen olur. ANKARA 25. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000/523 Davacı Garip Bahadır vekili tarafından davalı nüfus müdürlüğû aleyhine açılan ısim tashihi davasırun yapı- lan yargılaması sonunda, Çorum, Alaca, Karatepe, cilt no: 62, kütük sıra no: 28'de nüfusa kayıtlı Ibrahim ve Sercan'dan olma 15.08.1986 doğumlu Ganp Bahadır'ın adı, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesrnin 2000/523 es. 2000/697 karan ile "Deniz" olarak değiştirilmıştir. Ilan olunur. 13.12.2000 Basın: 77824 Sevdiklerinizi fıdanla yaşatın TEMA ÇELENK HATTI Td :(0212)2848000 Faks:(0 212)28480 09 feçak&rtınıjaki DÜNYA VE TÜRKİYE Cumhurtyet k ı t a p I a r ı 1990'h yülarda başlayan yeni uluslararası yapılanma Tûrkiye'yi etkilemekte, hem uluslararası sıstem ıçindekı yen bakımından hem de bölgesel konumu açısından önemh degışıklıkler getırmektedır. Bu kıtapta yer alan yazılar daha çok, Türkıye'ye, uluslararası sıstem tarafından dayatılan koşullan ıçermektedır. y CumhuriYet Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No.39/41 ^ krtapİTulûbû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel. (212)514 01 96 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı pnnuşA , Ferzan B T C F " Izmır'ın kurtuluşunu yaşayanlann ağzından yansıtan ve tarihe ışıldak tutan bir roman. Karanlıktan aydınlığa kavuşan bir kuşağın acılı, hüzünlü, ama o denli övünç dolu öyküsü... Ostüne üstlük birincı ağızdan.. r Cumhuriyet Çağ Pazariama A.Ş. Türkocağı Cad. No.39/41 kitap kulûbO (34334)Cağa!oğ!u-lstanbul Tel: (212)514 01 96 SOZCUKLERLE YOLCULUK Cumhuriyef k ı t a p ! a r ı sssssa MAVİ BİR MERHABA SözcükİCT... Havanın esimini, yerin yeşilini, ekinın venmonı, denızın şahlanmasını, gökyüzûnûn pınlbsını, yıldızlann ışütısını anlatan sözcükler... Kasıp kavuran kasırgayı, yatap yıkan şimşeğı, kayalan döven fırtınayı, ateş kusan dağı, kınp geçiren yersarsıntısını beümleyen sözcükler... Bu kitap sözcük ustası Oktay Akbal'ın, okuyanı alrp götürüveren kalemiyle yolculuğa çıkmak isteyenler için yayımlandı. ^ Cumhuriyrt Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kulubü (34334)Cağak)§!u-lstanbul TeJ: (212)514 01 96 Cumhuriyet k ı t a p I a r ı UMytJUpay Bu kitap "1999 Yunus Nadı Öykü Ödülü"nü paylaştı.Yüceyi bulma çabasında bir yazarla tanışmak ısterseruz okuyun bu kıtabı. Yepyenı bir öykü bıçemı, pınl pınl bir dıl, ınsanı sarsan ' kahramanlar... Yazınımıza kutlu olsun. Jİ Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad No:39/41 ^ kitap kulübü (34334)Cağaloğlu-lstanbu! Tel. (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle