Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29ARALIK2000CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Eminönü'nde
kaçak
operasyonu
• fstanbul Haber Servisi
— Haliç'te dün bir tekneye
tainmek isterken
Eminönü llçe Emniyet
Müdürlüğu ekiplerince
yakalanan Irak ve
Afganistan uyruklu 56
kişi, Istanbul Nöbetçi
Cumhuriyet
Savcılığı'nda, "Pasaport
Kanunu'na muhalefet
etmek" suçundan
sorguiandı. Grup, daha
sonra sınır dışı edilmek
iizere gerekli işlemlerinin
tamamlanması amacıyla
Yabancılar Şube
Müdürlüğü'ne
gönderildi.
Uğur'un katil
zanlıları
yakalandı
• İstanbul Haber Servisi
- Çatalca'nın Subaşı
köyünde, tabancayla
öldürüldükten sonra
cesedi yakılan Broksan
Yalıtım Malzemeleri
Şirketi Pazarlama
Müdürü Tolga Uğur'un
katil zanlısı 2'si kadın 4
kişi, jandarma
ekiplerince yakalandı.
Savcı ile avukat
eşit olamayacak
• ANKARA (ANKA)-
DSP Hatay
milletvekilleri, Ceza
Muhakemeleri Usulü
Kanunu'nda değişiklik
yapılarak "Duruşmada
cumhuriyet savcısı,
hâkimlerden ayn yerde
ve müdafi ile aynı
seviyede oturur"
hükrnünün eklenmesi
amacıyla bir yasa önerisi
hazırlayarak TBMM
Başkanlığı'na sundu.
DSP milletvekilleri, yasa
önerisinin gerekçesinde,
duruşmalarda savcılann
hâkimlerin hemen
yanında, sağ tarafında yer
almasının "hâkim
bağımstzlığını
zedeledıgini ve ayru
zamanda iddia
makamının üstünde
tutulduğunu" gösterdiği
belirtildi. Duruşmalarda
bu nedenle yargıcın
veımesi gereken karann
çoğu zaman cumhuriyet
savcısının müdahalesi ve
telkinleriyle alındığı
kaydedilirken "İddia
makamı bir nevı hem
suçlayan hem de karar
veren bir makam
konumuna girmektedir"
denildi. Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı
Hüsamettin Özkan ise
TBMM Başkanlığı'na
gönderdiği "Hükümet
Görüşü"nde, öneriye
karşı çıktı.
Iğdır amsına
Ağn tıpmanışı
• AĞRI(AA)-Ağn
Dağı tırmanışmda
geçirdiği kaza sonucu
hayatını kaybeden Atlas
Dergisi Muhabiri ve
AKUT üyesi tskender
Iğdır'ın anısına bir grup
üniversite öğrencisinin
başlattığı Ağn Dağı
tırmanışı başanyla
sonuçlandı. 6 gün önce
başlatılan tırmanışa
katılan 23 dağcıdan 12'si
dün zirveye çıkmayı
başardı.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Melih Gökçek liderlik yanşmda
FP'de mııhalefet 3 parça• Gökçek, Gül'ü saf
dışı bırakma çabalanna
hız verdi. Abdullah Gül
ise Melih Gökçek 'in
çıkışını "kişisel" olarak
değerlendirdi.
SEBAHAT KARAKOYUN
ANKARA - Anayasa Mah-
kemesi'nde devam eden kapat-
ma davasının ardından kesin bir
yol aynmı yaşayacak olan
FP'de parti içi muhalefet de bö-
lûndü. Yenilikçiler liderlik ko-
nusunda Tayyip Erdoğan ve
Abdullah Gül ikilemi yaşarken
Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanı Melih Gökçek'in son
çıkışlanyla mücadele yeni bir
boyut kazandı. Gökçeİc'in sık
sık düzenlediği, milletvekilleri-
nin de katıldığı toplantılarla na-
bız yokladığı belirtildi. FP Kay-
seri Milletvekili Abdullah Gül,
Gökçek'in girişimlerine tepki
R. Tayyip Erdoğan
göstererek "Melih Bey'in son
çdaşı kişisddir. Toplu olarak ko-
nuşup yapoğımız bir şey değil-
dir" dedi.
Yenilikçilerin "doğalönderi"
olarak nitelenen Tayyip Erdo-
ğan'la Abdullah Gül arasında
yaşanan gizli çekişme kongre-
nin ardından daha da belirgin-
leşti. Kongreden beklenenin
Abdullah Gül
üstünde bir başanyla çıkan Gül
ve ekibi, Erdoğan'ın davanın
sonucu beklenilmeden "yeni
bir parti" konusundaki ısranna
karşı çıkınca başlayan soğuk-
luk sürüyor. FP'nin yanı sıra
merkez sağdaki diğerpartilerin
tabanlannı da kapsayacak bir
oluşum için füm illerde araştır-
malar yaptıran ve parti kadro-
Melih Gökçek
lannı büyük ölçüde belirleyen
Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasa-
ğının kalması durumunda düğ-
meye basacagı belirtiliyor.
Erdoğan, Abdullah Gül ve
arkadaşlannın Ankara'da "al-
tematif genel merkez" gibi kul-
landıkJan Politik Araştırmalar
Merkezi'nin (PAM) yakınmda
ayn bir büro açarak çalışmala-
nna hız vermesi de dikkat çek-
ti. Bir süreden beri yeni bir olu-
şum için harekete geçtiği belir-
tilen Melih Gökçek, yenilikçi
kanattaki liderlik mücadelesi-
nin diğer bir aktörü oldu.
Kongre sürecinde son ana
kadar net bir tavır ortaya koy-
mayan ancak kongre günü Ab-
dullah Gül'e desteğini açıkla-
yan Melih Gökçek, parti yöne-
timiyle tümüyle bağlanru ko-
pardı.
Gökçek'in son zamanlarda
kendi liderliğinde yeni bir olu-
şum için nabız yokladığı, bu
nedenle Gül ve ekibiyle de so-
run yaşadığı belirtildi. Millet-
vekilleri ve partililerle bir ara-
ya gelerek FP'nin kapatılması
olasılığına karşı izlenecek stra-
tejiyi tartışan Gökçek'in, ka-
patma karan verilirse iki ayn
parti kurulacağına dikkat çek-
tiği öğrenildi.
Rıdvan Budak
'îki çift söz
Türkiye'yi
mutlu etti'
İstanbul Haber Servisi-DSP İs-
tanbul Milletvekili Rıdvan Budak,
Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık
durumuna ilişkin yorumlan, CHP
Genel Başkanı Deniz Baykal'ın
eleştirmesinin ve bunun üzerine
Ecevit'in yaptığı açıklamalann
çok önemli bir gelişme olduğunu
belirterek "İki çift güzel ve doğnı
söz, Türkiye'yi mutlu etti" dedi.
Budak, Ecevit'in sağlık duru-
muna ilişkin olarak, kimi sağdan
gelen saldırganlıklara karşı, ceva-
bın soldan geldiğının altını çizerek
"Bugün TBMM'de, DYP ya da
ANAP yerine CHP okaycu, laik ve
çağdaş vaşamunız daha bir güven-
cede olur, insan haklanna, ekono-
mik ve sosy al konulara > öneKk da-
ha doğnı dengeler kurulabilirdi"
diye konuştu
Budak, "Eski hataJar ve düş-
manhklar geride bırakılmah. Bu-
nu, 'Gelecekte birleşecekler mi'
şeklinde umutlara dönüşrürmek
yerine, işbirliğinin, aydınlık bir
Türkhe için şart olduğunu üstüne
basa basa söylemek daha doğnı"
dedi.
Ecevit'in ardından Bahçeli de 'eşitlik' ilkesine yeni bir yorum getirdi
Hükümettenyargtyı etküemeçabası
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hükümet ortaklan,
şartla salıverme yasasının
"eşjtfik" ilkesine aykın oldu-
ğuna ilişkin başvurulannı de-
ğerlendirecek olan Anayasa
Mahkemesi'ne, üst üste
"Kapsamı genişletmeyin"
mesajı veriyor. Başbakan Bü-
lent Ecevit'in ardından Baş-
bakan Yardımcısı Deviet Bah-
çeli de anayasadaki "eşhük"
ilkesine yeni bir yorum getir-
me çabasına girdi. Bahçeli,
"Eşitlik kavramı içerisindeki
bazı konulara hassasiyet gös-
termemiz gerektiğine inan-
maktayız. Bu inancımızın
Anayasa Mahkemesi tarafin-
dan da ortaya konulacağını
düşünmekteyiz" dedi.
"Şarth fahliye Yasası"
adıyla bilinen af yasasının
Anayasa Mahkemesi'ne gö-
türülmesi durumunda ortaya
çıkabilecek sakıncalar koalis-
yon hükümetinde kaygı ya-
rattı. Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer tarafından geri
gönderilmesine ve içerdiği
açmazlara karşın aynen çıka-
nlan yasayla ilgılı tartışmalar
sürüyor; "eşidik ilkesine aykı-
nolduğu" gerekçesiyle Ana-
yasa Mahkemesi'ne yapılan
başvurulann ardından, hükü-
met ortaklannın Yüksek
Mahkeme'nin karannı etki-
lemeye çalışan açıklamalan
dikkat çekiyor.
Başbakan Ecevit'in ardın-
dan dün de Başbakan Yar-
dımcısı Deviet Bahçeli ana-
yasanın "Kanunönünde eşit-
lik" başlığını taşıyan 10.
maddesine yeni bir yorum ge-
tirerek eşitliğin soyut değil.
Mahkemesi'ne uyan niteliği-
ni içeren yeni yorumlan bir
hukuk tartışmasına yol aça-
cak nitelikte görülüyor. Siya-
sal iktidann Anayasa Mahke-
mesi'ne telkininin ne ölçüde
kabul göreceği, önümüzdeki
günlerde belli olacak.
Bahçeli, dün bayram ne-
deniyle partililer ve yurttaş-
larla bayramlaşma sırasında,
gazetecilerin affın genişletil-
mesiyle Abdullah Öcalan'ın
• Ecevit'ten sonra Başbakan Yardımcısı Deviet
Bahçeli anayasanın "Kanun önünde eşitlik"
başlığını taşıyan 10. maddesine yeni bir yorum
getirerek eşitliğin soyut değil, somut bir içerikle
yorumlanması gerektiğini ileri sürdü.
somut bir içerikle yorumlan-
ması gerektiğini ileri sürdü.
Adı geçen maddenin met-
ni şöyle:
"Herkes, dil, ırk, renk, cin-
sivet, siyasi düşünce, felsefı i-
nanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle aynm gözetilmeksi-
zin kanun önünde eşittir. Hiç-
bir kişiye, aileye, zümreye ve-
ya sınıfa imtiyaz tanınamaz."
Ecevit ile Başbakan Yar-
dımcısı Bahçeli'nin Anayasa
kapsama alınacağı yönünde-
ki görüşleri anımsatarak yö-
nelttikleri soruyu yanıtladı.
Bahçeli, af yasasının millet-
vekillerinin oylanyla çıkanl-
dığını belirterek, "MiDetimiz
için hayıriı olacakür. Ancak
eşidik kavramı içerisinde ba-
zı konulara hassasiyet göster-
menıiz gerektiğine inanmak-
tayız. Bu inancımızın Anaya-
sa Mahkemesi tarafindan da
ortaya konulacağını düşün-
mekteyiz. Toprak ihtilafi ile
cezaevine düşmüş bir insanla
vatanı bölmeye yönelmiş bir
insan arasındaki farkı millet-
çe görmeliyiz. Veya Nizip'te
baklava çalan bir gencin ceza-
evine girmesiyle bankalan
boşaltıp Türkiye'yi soyup so-
ğana çevirenler arasındaki
farkı görmeliyiz. Eşitlik bu
manada değerlendirildiği tak-
dirde bir anlam ifade eder di-
ye düşünmekteyiz." dedi.
Ecevit de önceki gün gaze-
tecilerle başramlaşırken
"Herkes tahliyeedUmeti iddi-
asında bulunan Idmseler var.
Ben o görüşte değüim. Eşitük
bir mekanik süreç değildir.
Kamuoyunun kabul edeceği
aflar vardır, kabul etmekte
zorluk çekeceği aflar vardır.
Ben inanryorum ki Anayasa
Mahkemesi'ne başvuru ohır-
sa, Anayasa Mahkemesi üye-
leri de bu gerçeği göz önünde
bulunduracaklardır" diye
konuşmuştu. Prof. Dr. Müm-
taz Soysal da siyasetçilerin bu
tür açıklamalannın doğru ol-
madığına işaret ederken
"Anay asa Mahkemesi üyeleri,
bu demeçlerden etküenmez-
ler" görüşünü kaydetti.
Başbakan Ecevit, Baykal'ın olumlu sözlerinden siyasal sonuç çıkanlmamasını istedi
4
DSP ve CHP birbirinden farldı'
Ecevit: Sağbğun verinde.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)-Başbakan Bülent Ecevit,
CHP Genel Başkanı Deniz Bay-
kal'ın, sağlığıyla ilgili olumlu
sözlerinden "ild parti arasında
yeni biryakınlaşma süreci" baş-
layacağı beklentilerini boşa çı-
kardı. CHP'ye karşı mesafeli
tutumunu koruyan Ecevit,
"Baykal'la ilişkilerimiz ve söz-
lerimiz hep uygarca olmuşrur.
Bundan siyasal bir sonuç çıka-
nlmaması gerekir. İki parti bir-
birinden farkbdır" görüşünü
dile getirdi. Baykal ise DSP'yi
kendilerine yakın gördüklerini
belirtirken "Bu gelişme, yaşa-
nan olaylar karşısında takındı-
ğtmız tavırlann doğal sonucu
olarak ortaya çıktı" dedi.
Ecevit, eşi ve yardımcısı
Rahşan Ecevit, DSP Genel
Sekreteri Zeki Sezer, Genel
Başkan Yardımcısı Tayfun İçli,
Genel Sekreter Yardımcısı
Hayri Diri ile birlikte DSP Ge-
nel Merkezi'ne gelerek partili-
Ierin bayramını kutladı. Bay-
ramlaşmanın ardından gazete-
cilerin bayramını ve yeni yılını
kutlayan Ecevit, hazırladığı
"kısa notu" okudu. Ecevit şun-
lan söyledi:
"Neler sorabileceğinizi tah-
min ettiğim için bazı sorulann
yanıtuu şimdiden si/Jere suna-
cağım. Dünkü (önceki gün)
söyleşinüzde" Bazı yorgun gün-
lerim olur. Ama bir hastalık be-
lirtim yok' demiştim. Bu sözle-
rim bazı başhklara' Hasta değil
yorgunum' diye aktanldı. Oysa
herkesin yorgun günleri oîur.
Ben bunu kastetmiştim. Ama
benim herkes gibi yorgun gün-
lerim olsa da di nlenecek günle-
rim olmaz."
CHP Genel Başkanı Baykal
ile aralanndaki diyaloğun uy-
gar bir zeminde geliştiğini an-
latan Başbakan Ecevit, "lüşki-
lerimiz de her zaman uygarca
olmuştur. Ama bu uygarca söz-
lerden ve ilişkilerden siyasal so-
nuçlar çıkanlmamahdır. DSP
ve CHP birbirlerinden çok
farklı partilerdir. DSP farklüı-
ğıyla birinci parti durumuna
gelebUmiştir" dedi.
Deniz Baykal'ın dün CHP
Genel Merkezi'nde partililerle
bayramlaşması sırasında da ko-
nu gündeme geldi. Başbakan
Ecevit ile kendisi arasındaki
yakınlaşmaya ilişkin bir soru
üzerine Deniz Baykal, şöyle
konuştu:
"Bu gelişme, yaşanan olaylar
karşısında takındığımız tavırla-
nn doğal sonucu olarak ortaya
çıktı. Kamuoyu böyle değerlen-
dirmelere şiddetie ihtiyaç hisse-
diyormuş. Ben, bir soru üzeri-
ne her zamanki kanaatimi ifa-
de ettim. Ecevit'in de olumlu de-
ğerlendirmesi ile siyasal yaşa-
mın ihtiyaç duyduğu bir mede-
ni Uişki örneği olarak ortaya çık-
a. Ben de bundan sevinç duyu-
yonım."
IRMIKIAYDEV ENGİN aengin(g doruk.net tr
Kent bomboş.
Ülkeyi tatil ateşi sarmış.
Tatil dediğin zorunlu olmadıkça ga-
zete okumadan, TV seyretmeden ke-
yifli bir tembelliğe gönüllü teslim ol-
mak değil mi?
Öyleyse yürek yakan sorunlara eği-
lip, tumturaklı sorulara aklının erdiğin-
ce yanrt arayacağın bir yazı yazmanın
hiç sakıncası yok. Hele "Tatil günü in-
sanların ağzının tadını bozmayayım"
endişesine hiç yer yok.
Yanılmıyorsam bugünlerin gazete
okuru, tatil keyfinin değil, ya kendi
derdinin ya ülke dertlerinin peşine
düşmüş bir avuç kişi. Onlann ağız ta-
dı zaten bozuk.
Öyleyse bayram mayram demeden
yaz yazmak istediğini...
• • •
Günlerce gazetelerin ilk sayfalan-
na, TV'lerin ilk haberierine konu ol-
muş; sonra yazılı ve görsel medya-
dan yavaş yavaş "düşmeye" (ya da
düşürülmeye) başlamış; ama "elekt-
ronikmedya" dediğimiz internet orta-
mında, inanılmaz yoğunlukta bir e-
mektup trafiği ile sürüp giden bir ça-
tışma var.
Çatışmanm İçinde. Peki, İçinin Neresinde?
Cezaevlerinde, Terörie Mücadele
Yasası uyarınca hüküm giymiş ya da
tutuklanmış olanlar, F tipi cezaevleri-
ne girmemek için bir direniş başlattı-
lar. Once açlık grevine başlandı. Bek-
lenen ilgi ve istenen tepki elde edile-
meyince aralanndan yaklaşık 200'ü
ölüme yam
Hükümet, aracılar ve arabulucular
kanalıyla bir uzlaşma aradı (ya da arar
gibi yaptı). Uzlaşma mümkün olmadı.
Hükümet askerini, polisini yollayıp ce-
zaevlerinin duvarlannı delip içeri gir-
di. Direnişçileri döverek, bazılannı ya-
karak, kendisini yakanlan söndürmek
yerine kameraya alıp seyrettirerek ce-
zaevlerini boşâlttı ve direnişçilerin he-
men hemen tümünü, bazılan henüz
bitmemiş, müteahhitten resmi kabu-
lü bile yapılmamtş F tipi cezaevlerine
tıktı.
Ama direniş bitmedi. Şu anda F ti-
pi cezaevlerinde ya da kaldırıldıklan
hastanelerin mahkûm koğuşlarında
ölüm orucuna devam eden, sadece
su ve tuz alarak (kimileri onu da aia-
mayarak), kendi deyimleri ile "hücre
hücre eriyen" ölüm oruççulan var ve
günleri sahiden sayılı.
Ama artık seslerini duyuramıyor;
olup bitenlerden kamuoyunu bilgilen-
diremiyorlar. F tipi cezaevlerinin tek
ya da üç kişilik hücre-odalannda olup
bitenleri, kamuoyu, resmi açıkiama-
lardan ve görüş günleri çocuklannı
görebilen annebabaların bölük pör-
çük bilgi aktanmlanndan ızleyebiliyor.
Yani izleyemiyor.
Buraya kadan, bilinenleri yineleyen
bir özetti.
•••
Bu bir çatışma.
Cezaevlerine jandarma komando-
lannın sis, hardal gazı, sinir gazı, bi-
ber gazı, göz yaşartıcı gaz bombala-
rı ile ve iş makineleri ile ve silahlar ile
"müdahale" ettiği günlerde doruğuna
çıkan ama bugün de sürüp gıden bir
çatışma...
Çatışma varsa taraflan da vardır.
Taraflardan biri deviet. Öteki ise -bil-
gilerim beni yanıltmıyorsa- DHKP-C
ve TKP/ML adlı, siyasal mücadeleyi,
şiddet (terör) kullanarak yürüten bir
ideoloji ile zımlanmış iki örgüt.
Ama bir de üçüncü bir taraf var. Biz!
(Zorunlu not ya da yoğurdu üfle-
mek: "Biz" derken herhalde yalnızca
"gazeteci Aydın Engin efendi"y\ kas-
tetmediğim anlaşılmıştır.)
Elbette, böyle bir çatışmada taraf
olmamak da mümkün. Tribüne oturur
ve canınız isterse boş gözlerie olup bi-
teni izlersiniz; istemezseTV'nizde bir
televole programına zaplarsınız. Bu
kadar kanlı ve bu kadar zorlu bir ça-
tışmanm içinde yer almadığınız için
mutlu da olursunuz. Ama durmadan
tıkınan ve sonra gene tıkınan, sonra
uyuyan, sonra uyanıp yine tıkınan do-
muzlar da mutludur.
Bu yazı "Böyle mutluluk benden ve
bizden uzak olsun" diyenlere yazılı-
yor.
•••
Evet.
Biz bu çatışmanm içindeyiz. Doğru.
Ama içinin neresindeyiz?..
Sanıldığı kadar kolay bir yanıtı yok
bu sorunun.
Kimi üyeleri ölüm orucuna yatmış
örgütler art arda yayımladıklan ve
elektronik ortamda ilettikleri bildiriler-
de, bizleri saf ımızı seçmeye çağınyor.
Ya onlardan yana olunmasını ya da
hainliğin seçilmiş olacağını belirtiyor-
lar.
Yani: "Ya bizden yanasın, ya hain."
Deviet de öyle. O da terör çeteleri-
ne karşı devletin yanında yer almanın
yurttaşlık ödevi olduğunda ısrarlı. O
da medyadaki tetikçi-yazarlan ile "Ya
devletten yanasın ya hain" makasını
dayatıyor.
Hain olmadığımıza kesinlikle emi-
nim.
Çatışmanm taraflanndan birinin ya-
nında saf tutmamak gerektiğine de
eminim.
Çatışmayı tribünden seyretmenin
onursuzluk olduğuna da eminim.
Peki çatışmanm içinde olup da ne-
resinde olduğumuzu hiçbir çifte stan-
darda saplanmadan yanıtlamamız
gerekmiyor mu?
Yann, bu soruya yanrt arayalım
(mı?).
POLTIİKA GtOVLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Sessiz Bir Işık...
Gözlerimizyumulu, kirpiklerimiz sulara sürtüyor-
du. Hiçbir şeyin farkında değildik...
Uzun bekleyişler, ardından ağlamalar geliyordu.
Solumalar sessiz bir ışıkta rüzgâr gibıydi...
Oncaacılan unutmuş olmalıydık... • •
Belki zamana yenik düşmüştük...
Darmadağın olmuş bir gecede üşüyordu!..
Hazine neden ranta teslimdi?
Çevik Kuvvet polislerinin yürüyüşleri neyin ha-
bercisiydi?
Koşullu salıveımeyle boşalan cezaevleri...
Yangınyerleri!..
Ezilmişlik!..
Acının kol gezdiği varoşlar!..
Izmit'te çadıriann önünde çocuklar gördüm
dünsabah!..
Yüksek bir tepenin denize bakan yamaçlannda
oynayan çocuklar!..
Kadınlar kesik kesik konuşuyorlardı. Erkekler
isesuskundu...
Ama yaşam sürüyordu...
Lodos dinmiş, deniz uykudaydı...
Darmadağın olmuş biryaşamın, o umutsuzluk-
lann içindeydik...
Biliyor musunuz umut paramparça değil, hoyrat
değil tutkulanmız!..
Çadınn önünde çamaşır yıkayan kadın, ip at-
layan çocuklar tüm sıkıntılara karşın umutsuz de-
ğil!..
Mezarlıklarda ağlayan şehit anneleri, katliamda
ölen çocukların babalan acının resmini çizerler-
ken, bol çiçekli bahçeleri, düşleri ve hüzünleriyle
çalışıyorlardı...
•••
Bir bayram sabahında enkaz altında can veren
Aliler, Ayşeler, Fatmalar iç çekişme mevsimlerin-
de ağıtlaria buluşuyorlar...
Karanlığın içinde aydınlığı anyoruz yıllardır...
Uykulann derınliğine bıraktığımız umutlarımızı,
sakin bir gökyüzü altında çoğaltmaya çağınyo-
ruz!..
Bir gün muttaka ölümlere alkış tutmamayı da
öğreneceğiz!..
Adı ölüm oruçlan da olsa, yargısız infazlar da ol-
sa yaşam hakkını savunacağız!..
Yaşamı kucaklayacağız!..
Yüreğimizde uçtan ucaışıktan bir demet olacak,
kuşlann kanatlannda sevgimiz çoğalacak...
Yamaçlarda çadıriar...
Çam kokusu içinde bir çocuk gülüyor...
Çamaşır yıkayan kadın giysileri ipe seriyor...
Deprem çadırlannda yaşayanlar yeni bir günde
yetkililere soruyor:
"Evlerimiz ne zaman teslim edilecek? Çadıhar-
da üçüncü bayramı yaşıyoruz..."
Onlann gözlerinin içine bakarken, köleliğe dö-
nüşmüş özlemin izlerini yakalarken dalıp gidiyo-
rum...
Deniz ne kadar sessiz böyle!..
Körfez uykudan uyanmış, taze bir günü ku-
caklıyor...
Birden, televizyon ekranlannayansıyan Feridun
Oruç'u görür gibi oluyorum...
Cezaevinden çıkmış, Aksaray'a gitmiş...
Şimdi yeniden cezaevine giriyor...
On sekiz kilo eroinle yakalanmış...
Diyor ki:
"Parasızdım, yaptım!"
Bu gerçek bir fotoğraftı!..
Çaresizlikti!..
Açlar ormanındaki resimler, bizi bize anlatıyor-
du...
Gümüş grilerin arasında çıkan aydınlıkta yaşa-
nıyordu tüm bunlar!..
Sorular geliyordu aklıma!..
Terör bir insanlık suçu değil miydi?
Teröristin sağcısı solcusu, dincisi dinsizi olur
rrtuydu?
Birileri diyordu ki: ' •
"Benim teröristim lyidiri"
Öteki yanıt veriyordu:
"Hayır, benimki ryidir!"
Kafalan iyice karışmıştı!..
•••
Kumar masasında on binlerce dolar yitiren ün-
lüler ve cezaevinden çıkan Feridun Oruç'un öykü-
sü bize neyi anlatıyordu?
Peki, Kızılay'da dolaşırken polisin gözaltına al-
dığı Izmitli Bilal Ertürk'ün üç günlük F tipi mace-
rasına ne demeliydik?
Yasadışı örgüte yardım ve yataklık etmek!..
Demokrasileri gelişmemiş ülkelerin gerçeğiyle
karşı karşıyaydık!..
Devfet hâlâ çağdışı hukuk anlayışı içindeydi ve
bu anlayışla AB'yi zorluyordu...
Deviet her yakaladığı kişiyı potansiyel terörist
olarak görmekten ne zaman vazgeçecek, demok-
rasiyi yaşam biçimi olarak görecekti.
Bir kez daha baktım çadırlara...
Yaşam tüm zorluklara karşın sürüyordu...
Acıları unutmuş, zamana yenik düşmüştük...
Solumalar sessiz bir ışıkta rüzgâr gibiydi...
hikmet.cetinkaya» cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k i t a p 1 a r ı
Hikmet Çetinkaya
BİR GUNEYDOGU
GERÇEĞt.NECLA
Onun öyküsüyle hiç kımse fazla ilgılenmedı; on dört yaşında
ya$amın kırlı sulannda yok olup gıttı..
Sisli ve soğıik bir DiyarbaJor akşamıydı. Karanlığın gn gölgesi
evlerin. caddelenn. sokaklann üzenne düşüyordu...
Çağ Pazariama A Ş. Türkocağı Cad No:39/41
kitap kuluBû (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel: (212)514 01 96