Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ARALJK 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA
H J J V \ _ f i l U İ T İ _ l / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11
ŞÎRKETLERDEN
• DE BEERS, bayanlar
için yepyeni tasanmlan
veûrettiği
mücevherleriyle yeni
yılda hediye tercihinde
sıkuın çekenlere çeşitülik
sunujor.
• PINAR, yılbaşı içın
5-6 kilogramlık özel ırk
- 60 bin adet beyaz hindiyi
marketlerde tüketicisine
sundu. Yok denecek
kadar az kolesterol ve
• yağ oranına sahip Pınar
hindi, yüksek proteine
sahip.
• ERMENEGILDO
ZEGNA, yılbaşı için bir
çok hedjye altematifı
sunınor. Kravat,
gömlek ve deri
konfeksiyonlan
seçenekler arasında.
• ROMAR, yenı yılda
sinema keyfini evinize
taşımak için avantajlı bir
fırsat sunuyor. DVD
player, amplifikatör,
surround hoparlör, sub-
vvoofer'dan oluşan ev
sineması sistemine, 6
taksitle 666 milyona
sahip olunabilecek.
• SISLEY,2001yıhna
gjrerken müşterikrine
özel kokteyl tariflerinin
yer akhğı bir takvim
hazıriadı. Takvimler,
Sislev mağazalanndan
abşveriş yapanlara ;
hediye edUiyor.
• PIERRE CARDIN,
yeni yıla girerken yeni
tasanmlannı da piyasaya
sundu. Pierre Cardin
saatlerinin Türkiye
dağıtıcılığı, Ersa Ithalat
ve Ticaret AŞ tarafından
yûrûtûlüyor.
• wwwJebriz.com, Evin
Sanat Galerisi işbirtiği ile
düzenlenen yılbaşı
müzayedesine kanlma
olanağı sağlıyor.
Müzayedede 104 eser
sergileniyor.
• CAROUSEL
Alışveriş ve Yaşam
Merkezil5Aralık20O0-
15Şubat2001 tarihleri
arasında dûzenleyeceği
kampanya ile hediye
dağıtacak. Mağazalardan
alışveriş yapanlara
verilecek kûponlarla
çekilişe katılmak
mümkûn.
• DOCKERS,yeni
yılda erkeklere özel 27
çeşh pantolon modelini
tûketicilerin beğenisine
sundu. 24 farkta renk
seçeneği sunan
pantolonlan, Advantage
Card Ue 3 taksitte
alabilirsiniz. '
• BEYAZ FIRIN,
bırbirinden farkh ve özel
tasanmlı pasta, kurabiye,
börek ve çikolatalannı
yeni yılda farklı lezzetler
tatmak isteyenler için
özel olarak hazıriadı.
Fınn online sipariş
hızmeti de veriyor.
Ekmeğin fiyatı 1984 ile 2000 yıllan arasındaki dönemde 4 bin 285 kat arttı
YoksuDuk 8nnrnKİa yaşam• Yatınm ve üretim yapılmayan Türkiye'de fiyatlar baş
döndürücü hızla artarken ücretler sürekli geriliyor. Serbest piyasa
koşullanna uymak adına ciddi tekelleşmelere yol açan 1980
politikalan, ülkeyi enflasyon canavarının kucağına bıraktı.
1980'de asgari ücretle ayda 1473 ekmek alınabiliyor iken bugün
asgari ücretli sadece 682 ekmek karşılığında çalışıyor.
GÜLŞEN CEBECİ / FATMA KOŞAR
Yatınm ve ûretime ağırlık vermeyen
uzun vadeli politikalardan yoksun
uygulamalann faturası alun gücü
sürekli düşen, dar ve sabit gelirli
yurttaşlara çıkıyor. Serbest piyasa
koşullanna uymak adına ciddi
tekelleşmelere yol açan ve Türkiye'yi
"paradan para kazanma cenneti"
haline getiren 1980 politikalan ile
uzantısı uygulamalar, ülkeyi
enflasyon canavannın kucağına
bıraktı. 1980 yılında fiyatı 220 kuruş
olan ekmek, bugün 150 bin liradan
satıhrken söz konusu dönemde asgari
ücretle 1473 ekmek alınabiliyordu.
2000 yılında ise asgari ücretli sadece
682 ekmek karşılığında çalıştı.
Ekmeğin fiyatı 1984 ile 2000 yıllan
arasındaki dönemde 4 bin 285 kat
arttı.
Yine 1980 yılında 30 liraya satılan
bir kilogram etin fiyatı bugün 5
milyon 200 bin lira. Söz konusu yıl
içinde asgari ücretli, aylık çahşması
karşılığında 105 kilo et
alabiliryorken bugün sadece
19.5 kilogram et alabiliyor.
Fiyatlann başdöndürücü
bir hızla arttığı
Türkiye'de alım
gücü ise -
bu rakam 2000 yılında 123.5
kilograma düştü. Asgari ücretli,
1980'de bir aylık çahşması
karşılığında 439 kilogram kuru
fasulye alabiliyordu, bugün ise 114
kilogram kuru fasulye alabiliyor.
Yine 1980'de asgari ücretle 662 paket
makarna alınırken 2000 yılında bu
rakam 553 pakete düştü.
Ücreflereriyor
Kamu çalışanlannm maaşlan 1994
yılından bu yana sürekli düşüyor.
1994 yılında bütçe içindeki payı
yüzde 34.4, 1998'de yüzde 25'in
altına inen kamu çalışanlannm
maaşlan 2001 yılında yüzde 18.9'a
düştü. Petrol-lş'in verilerine göre,
verginin bütçe içindeki payı giderek
düşerken bu yük işçi ile memura
bırakılıyor. Son 5 yılda Gelir
Vergisi'nin yüzde 64'ünü ödeyen işçi
ve memurun ücreti 1983 yılından
itibaren sürekli geriledi.
Ücretli çalışanlar, elde edilen toplam
gelirin yüzde 31.l'ini
cı ı,* •*• alırken ve verginin
blektriğin büyük kısmını
Sıfır sayısı süreklî arttı
Ufûnadı
1980fiyat 1984fryat 1997fiyata 2000fiyat
(üra) (Ura) (BinTL) (BinTL)
fiyatı 15 bin kat arttı
2000
(TL)
fefkal
B«Wnkb«n>
«yab{1977)
sürekli geriliyor. 1980 yılında asgari
ücretle 410 kilogram pirinç alınırken
öderken gelirin
yüzde 69.
9'unu alan
sermaye
kesimi ise
Gelir
Vergisi'nin
yüzde 36'sını
karşılıyor.
1990'hyıllar
içinde sadece
1997'de az oranda da
olsa artan reel ücretler, bu
tarihten itibaren tekrar düşmeyi
sürdürdü.
Pirinç
Makarna
Kuru fasulye
K. soğan
Toz şeker
Domates
Tavuk eti
Yumurta
Zeytin
Zeytin yağı
Süt
Patates
Çay
7.91
4.90
7.09
4.53
4.40
4.02
18.36
0.66
17.80
23.15
5.16
2.91
0.28
26i>
19i>
200
95
125
115
555
25
350
520
184
6(
192
92
253
67
131
146
429
16
845
650
100
57
665
1.100
200
950
350
500
400
1.350
75
1.200
2.980
265
350
1.575
150000 4-286
5-201000 1788
400000 um>
180.000000 1000
2900000 &*M
10X000 2J00
45 000 15.000
Petrol-lş'in hesaplamalanna göre,
geçen yıl itibanyla 1993'e göre
ücretler kamuda yüzde 32.3, özel
sektörde de yüzde 24.4
oranında düştü.
Türkiye Işveren Sendikalan
Konfederasyonu verilerine göre de,
gerçek ücretler, 1991-1993 yıllannı
kapsayan dönem dışında sürekli 1979
yılı gerçek ücret düzeyinin
altında kaldı.
Gerçek ücretin sürekli erimesi,
fiyatlann ise hızla artması yoksulluk
sınınnı zorluyor.
1996 yılında 62 milyon 164 bin lira
olan yoksulluk sının, sendikalann
hesaplamalanna göre 1997'de 131
milyon 497 bin lıraya, 1998'de 172
milyon, 1999'da da 260 milyon 55
bin liraya çıktı. 2000 yılının başmda
yüzde 77 artarak 460 milyon 400 bin
liraya yükselen yoksulluk sının
bugün 543 milyon, asgari ücret ise
102 milyon lira.
Utopyaya ıılastık
ve fos çıktı...
• Eğer reklamlar topluma tutulan bir aynaysa Burger
King'in Amerika'da kullandığı 'kendi yolunu çiz'
sloganı toplumdaki içe dönüşü simgeleyerek
toplumsal yalnızlığa dikkat çekiyor.
Ekonomi Servisi - Küreselleşme, beraberinde toplumsallıktan bireyselliğe doğru
bir dönüşümü de getirdi. ilk başta, özellikle tüketim toplumlannda bireysellik
önemli bir güç hatta özgürlük gibi görünse de bu gücün de bir bedeli olduğu
kesin. Toplumun geleneksel yapısındaki bu erozyonla insanlann yaşamındaki
istikrar ve duygusallık yitip gidiyor. Böylece insanlar kendi çıkarlanm toplumun
çıkarlan üzerinde tutuyorlar. Ingiltere'de yayımlanan
Financial Times gazetesinde yer alan bir makalede toplumun
giderek içine düştüğü bireyselizmin beraberinde getirdiği
sorunlar özetleniyor. Eğer reklamlar topluma tutulan bir
aynaysa Burger King'in Amerika'da kullandığı 'kendi
yolunu çiz' sloganı toplumdaki içe dönüşü ve yalnızhğı
ortaya koyuyor. Gelişmiş ülkelerde 'ben' kavranunın
'biz' kavramınm önüne geçtiğinin anımsatıldıgı
yazıda, bireylerin sosyal baskının getirdiği bu
isteksizlik yüzünden, daha iyi şeylere sahip olmayı
ertelemeyi ya da gelenekselliğin baskısmı
hayatlannda istemedikleri belirtiliyor.
Hayat öyle bir süpermarket oldu ki, bu yerde
insanlar raflardaki sonsuz seçenekler içinde onlan
mutlu yapan şeyleri topluyorlar.
İnsanlar bireyselizm noktasında öylesine netler ki, eğer
evliliklerini beğenmiyorlarsa boşanıyorlar, eğer ruh
hallerinden memnun değillerse uyuşturucu
kullanıyorlar, eğer suratlannı beğenmiyorlarsa
estetik yaptrnyorlar.
Birevselizrain bedeli
• Hayat
pyle bir i.
süpermarket
oldu ki,
insanlar
raflardaki
sonsuz
seçenekler
içinde onlan
mutlu yapan
şeyleri
topluyorlar.
Bireyselizmin bu gücüyle insanlar belki daha
özgürleşti, ancak bu gücün de bir bedeli
olduğu kesin. Toplumun geleneksel
yapısındaki bu erozyonla insanlann yaşamındaki
istikrar ve duygusallık yitip gidiyor.
Böylece insanlar kendi çıkarlanm toplumun çıkarlan
üzerinde tutuyorlar. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki
dönemle bir kıyaslama yapıldığında o dönemde
insanlann kendilerine ne sunulursa onunla mutlu
olduklan görülüyordu. 'Bireyin topluma uyumu' o
günün kuralıydı ve kımse bu kuralın dışında
kalmak istemiyordu. 1950'li yıllara gelindiğinde ise,
üretim kapasitesi tüketimin üzerine çıktı. Bu durum,
üreticilerle" tüketiciler arasındaki ilişkiyi en temel
noktada değiştirdi.
Küreselleşme harekefleri
Küreselleşme giderek rekabetçi baskılan açığa çıkarmaya
başladı. Müşteri öyle önemli hale geldi ki, şirketlerin
müşterilere 'fanatikçe bağh olma' seçenekleri dışında
başka şanslan kalmadı. însanlar artık tannlar'
olmuşlardı ve kendilerine öyle davramhTiasını
bekliyorlardı. Artık müşteriler ne istiyorlarsa pazar
onlara bunu sağlamak zorundaydı.
Bu durum Freudun deyimıyle 'küçük değişikliklerin
kendini beğenmişliğf olarak tammlanabılır. Bireyselizmin
bu zaferi Marksizmin tesadüfi zaferini beraberinde
getirdi. Böylece güç patronlardan toplumdaki bireylerin
eline geçiverdi. Buna nasıl bakarsanız bakm, sessizce
utopyaya ulaştık ve ütopya fos çıktı.
Bugün geldiğimiz noktada ise toplum bireyselizmin
gücüyle kendi kendinden uzaklaşıyor.
Kişiler artık kendi çevresindekilere karşı bile daha az
ilgili hale geliyor.
Döviz
kazandıran
okııl
tZMtR (AA) - Dokuz
Eylül Üniversitesi (DEÜ)
Torbalı Meslek Yüksek
Okulu öğrencilerinin el
emeği ile ürettikleri mer-
mer masa ve sehpalara
Avrupa ülkelerinin büyük
ilgi gösterdiği bildinldi.
Okul Müdürü Prof. Dr.
Burfaan Erdoğan, geçen
yıl îsveç'e gerçekleştir-
dikleri mermer masa ve
sehpa ihracatından sonra
bir çok Avrupa ülkesin-
den talep geldiğini belir-
terek "tsveç'e itdnd parti
ihracabmızı bayramdan
sonra yapacağjz. Önü-
mfizdeki yıl diğer ülkeleri
deihracat kapsamına ala-
cağB" dedi.
Oğreneilerin el emeği
ile ürettikleri mermer ma-
sa ve sehpalann Avrupa
ülkeleri tarafından çok
beğenildiğini kaydeden
Erdoğan, bunun öğrenci-
ler için büyük bir moral
kaynagı olduğunu kayde-
derek "Okuhımuzdaki60
öğrenci taranndan 1.5 ay-
da üretflen elişlemeH mer-
mer masa ve sehpa üreti-
minden geçen yıl 20 mfl-
yar lira geürsağladık Ge-
çen yüOkkezdenediğimiz
üretimdebüyük birtecrü-
be kazandık. Bu yıl ts-
veç'in talebini daha kısa
bir sûrede ürettik Bir TIR
mermer masa ve sehpayı
bayramdan sonra gön-
dermeküzere hazırfağnnı-
zı yapök" diye konuştu.
Okulda Avrupa kalite-
sinde üretim yapıldığını
kaydeden Erdoğan, "Oğ-
rencüerimiz, hem yüksek
kahtede eğfthn görüyor,
hem üretiyor hem de
okula para kazandın-
yor" dedi.
Erdoğan, okul olarak
gelecek yıl Avrupa ülke-
lerinde düzenlenen mer-
mer ve mobilya fuarlanna
katılmayı, bu piyasa ile
doğrudan ilişki kurmayı
planladıklanru da bıldir-
di. Meslek okulunun dış
kapısımn, geçen yıl dü-
zenlenen Doğal Taş ve
Mermer Fuan'nda sergi-
lendiğini de anımsatan
Erdoğan, Amerikalı bir
fırmamn da bu kapının
benzerini ithal etmek iste-
diğini söyledi.
ÇtFTÇİ DOSTU
SADULLAH USUMİ
Atatüpk ve İsmet
Paşa'ya Hâlâ Muhtacız
Atatürk gibi bir lider kaç asırda yetişebilir?
En azından 20. yüzyılda, Atatürk gibi bir liderin ye-
tişmediğini yaşayarak gördük...
Atatürk büyük bir askerdi.
Atatürk büyük bir devlet adamı idi.
En önemlisi, tam bir halkçıydı..
Sadece Türkiye'yi düşmanlardan kurtarmakla kal-
madı, aynı zamanda ekonomiye de el attı...
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kurduktan sonra,
hakkımızı soygun düzenine karşı koruyacak sistem-
leri de harekete geçirdi.
önce kooperatrfçiliği başlattı. Içte ve dışta halkı-
mızı sömüren tüm kuruluşiara karşı savaş açtı..
Osmanlı döneminde tam 45 yıl milletimizin kanı-
nı emen ve 60 binden fazla insanımızı katleden 'Re-
ji' kolculannı bir gece içinde terk etti.
Bu arada halk yaranna sayısız kooperatifler kurul-
du. Birçok üretim ve tüketim kooperatifınin başlan-
gıcını yaptı.
Şimdi, Atatürk döneminde yapılan bcı işleri kâğıt
üzerinde sıralamak kolay, ama bir de topluiğne bile
yapamadığımız günleri düşünelim...
Yabancı devlet ve bilim adamlannın da itiraf etmek
zorunda kaldığı gibi, Türkiye'yi yoktan var etti..
Peki... O günlerde Atatürk'ün yanında kim veya
kimler vardı?
Bu durumda her zaman aklımıza gelen ilk isim İs-
met Inönü olmuştur...
Türktarihinin neresine bakarsanız bakınız, Atatürk
ve Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa vardır.
Ne yazık ki hâlâ bu iki Türk büyüğünün himayesi-
ne muhtacız...
Rejimimizi, devrimlerimizi, geleceğimizi bu iki li-
derin sayesinde koruyabiliyoruz.
Neden?
Çünkü, hâlâ bu iki büyük insanın yerini doldura-
cak kadrolan işbaşına getiremedik.
Bu kadrolan getiremediğimiz sürece kuşku için-
de yaşamaya mecburuz... Hatta, mahkûmuz.
12 Mart ve 12 Eylül darbecilerinin Türkiye'yi ne ha-
le getirdiğini gördük...
12 Mart geldi geçti.. Ama 12 Eylül'cülerden hâlâ
kurtulamadık.
Kenan Evren ve yandaşlan gitti.. Ama onlann ge-
tirdiği yağma düzeni ne yazık ki hâlâ devem ediyor.
Çünkü, soygun ve vurgun düzeni bazı insanlan-
mızatattı geldi..
•••
Cumhuriyet gazetesinde dün yayımlanan tanmla
ilgili haberter, Türkiye'nin içinde bulunduğu acıklı
durumu gözler önüne sermeye yeter de artar bile.
Hasan Özmen yıllardan beri Izmir Ticaret Borsa-
sı Başkanı... Gene yıllardan beri tanrndaki kötü gi-
dişi durdurmak için çırpınıyor.
Ozmen'in önceki gün yaptığı açıklama, artık bıça-
ğın kemiğe dayandığını gösteriyor.
Hasan Özmen, IMF'nin, devletle tanm sektörü
arasına kara kedi gibi girdiğini belirterek şöyle diyor
"Tanm politikalarının kontrolünün giderek IMF'ye
î9§Ç*9' gönjlüyor. Türkiye 2000 yılının ilk beş ayın-
za Yummstân 'dan 85 bin, Suriye'den 32 bin, Türk-
menistan'dan 17 bin ton pamuk ithal etti... Aynca
Çin, Hindistan, Israil, Gürcistan, Azerbaycan ve bu-
güne dek birçoğumuzun adını bile duymadığı Batı
Afrika ülkesi olan Burkina Faso'dan bile pamuk it-
hal edildi."
Petrol-lş Sendikası da, mali piyasalarda kasım ayı
sonlanna doğru başlayan krizin kendiliğınden oluş-
madığını, yaşanan durumun, emek karşıtı IMF poli-
tikalannın iflası anlamına geldiğini vurguluyor.
Petrol-lş Sendikası, aynca krizden kurtulabilmek
için aşın kâr elde etmeye yönelik politikalardan vaz-
geçilmesi gerektiğini ileri sürüyor.
• • •
Artık gerçekleri görelim... Atatürk ve İsmet Pa-
şa'ya ters düşen politikalar Türkiye'yi tam bir çıkma-
za sürükledi.
Her ay yeni bir kriz yaşıyoruz.. Insanlanmız geçi-
nemiyor. Esnaf iş yapamıyor. Çiftçilerimız iflasın
eşiğinde... 12 Eylülcülerin getirdiği politikalardan
Türkiye'ye hayır yok.
Bu gidişle devletin, milletin malını mülkünü sata
sata bitireceğiz.. Sonuçta satacak malımız da kal-
mayacak..
Bizi bu çıkmazlardan ancak Atatürk ve İsmet Pa-
şa'nın öğütleri kurtarabilir.
Atatürk ve İsmet Paşa'yı yakından tanıyalım.
Haklannda yazılanlan bir kez değil bin kez okuya-
lım.
Zira Atatürk ve İsmet Paşa'ya her zamankinden
daha çok ihtiyacımız var...
Kayısı ihracatı
4.6 bin ton kayısı
elde kaldı
ANKARA(Cumhuri-
yet Bürosu)- Cari işlem-
lerdengesi lOmilyardo-
lara yakın açık veren
Türkiye'nin ihracat aç-
man kayısı üreticisini de
vurdu. Geçen yıl 1 mil-
yon 100 bin liraya aldığı
kayısıyı bu yıl 350 bin
liraya satamayan Kayısı
Birlik'in elindeki stok
geçen ay 4 bin 600 tonu
geçti.
Geçmiş yülarda karşı-
laştınlamayacak kadar
büyük olan kayısı üretici-
sinin sorununu soru
önergesiyle TBMM gün-
demine getiren DYP An-
kara Milletvekili Saffet
Ankan Bedük, "Kayısı
üreticisi kaderine terk
eflUi" dedi. Bedük, Ta-
nm ve Köyışleri Bakanı
Husnû Yusuf Gökalp'e
yönelik önergesinde
"Kayısıyı satamayan üre-
tkmin sayısı küçümsene-
meyecek kadar fazla. Bu
durumun devam etmesi
halmde hem üretki hem
dedevktimiz milyonlarca
dolar zarar edecek Yur-
tiçinde ve yurtdışuıda bu
konuda iktidann çahş-
ması var mı" sorusuna
yanıt istedi.
Bakan Gökalp öner-
geye yanıtmda, 2000 yı-
lı rekoltesinin özellikle
Malatya'da yüzde 90
oranında artış gösterdi-
ğine dikkat çekti. Ülke
içinde kayısı tüketimini
arttırmak için girişimde
bulunduğunu belirten
Gökalp, Dış Ticaret
Müsteşarlığı'ndan kayı-
sı dışsatımı için teşvik
istediğini, dış ticaret mü-
şavirlennin de bazı ülke-
ler nezdinde girişimde
bulunduklannı kaydettı.
Kayısı Birlik tarafın-
dan küogramı 850 bin li-
radan 1.6 trilyon lira de-
ğennde 2 bin 290 ton
ürün satın alındığını
açıklayan Bakan Gö-
kalp, birliğe Destekleme
ve Fiyat İstikrar Fo-
nu'ndan 1.2 trilyon lira
kredi açıldığını, üretici-
ye de halen 400 milyar
lira borçlu olunduğunu
bildirdi.