19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12ARAUK 2000 SALI HABERLER Mutafyan'dan yanrt • tstanbul Haber Servisi - Ermenı Patriği Mesrob Mutafyan, Türk- Amenkan Işadamlan Dernegi (TABA) Başkanı Zeynel Abidm Erdem ile bazı yönetim kurulu üylenni Meryem Ana Ermeni Kılisesi'nde kabul etti. Mutafyan, sözde Ermenı soykınıru tasansının ABD'de başansızlığa ugramasında kilit rol üstlendiği gerekçesiyle, Ermeni lobisinin kendisı hakkında karşı kampanya başlatmasını normal karşı ladığını söyledi. Bolu Emniyeti çadırtJa • BOLU(AA)-l2Kasım depreminde hizmet binalannın yıkılması nedenıyle l yıldır çadırlarda görev yapan polisler, yenı binalan tamamlanmadığı için 1 yıl daha çadırlarda hizmet verecekler. Emniyet Müdürü Uğur Gür, yeni yapılacak emniyet müdürlüğü bınasımn 2001 yılında hİ2mete gireceğini belırtti. Gür, "12 Kasım depreminde yıkılan emniyet müdürlüğü binamızın yenne, Sağlık Mahallesı'nde lObin metrekeralık bır alana 1 trilyon 800 milyar lıraya mal olacak bır bina yaptınyoruz. thalesi yapılan ve zeminle birlikte 3 katlı olacak binanın temeli atıldı" dedi. Işyerindeki sorurtar • İSTANBUL (ANKA) - Petrol-Iş tarafından yayımlanan 'Sendikal Notlar' adlı kitapta 'Çahşma tlişkilerinde Değişim ve Psikososyal Sorunlar' ele alındı. Uzmanlara göre, akıl sağlığı. hem işyerindeki ve dışındakı stres etmenlerinden hem de kişilik özelliklerinden etkileniyor. Sağlıksız ve güvenliksiz koşullarda; basit, tekdüze, niteliksiz, ağır işlerde çalışan işçilerde ruh hastahklannın daha sık görüldüğü ve daha ağır biçimleriyle geliştiği bildiriliyor. Bazistasyonu sökütemiyor • ANKARA (ANKA) - Hacettepe Üniversitesi Ankara Meslek Yüksekokulu'nda kurulan baz istasyonu, üniversite rektörü Prof. Tunç Alp Özgen'in de karşı çıkmasma ragmen sökülmüyor. Okul yönetımı, baz ıstasyonunun kaldırılmaması halinde yasal yollara başvuracaklannı açıkladı. Doğum izninin arttınlması • ANKARA (ANKA) - ANAP İzmir Mılletvekıli Rıfat Serdaroğlu ıle MHP Nevşehır Milletvekili Mükremin Taşkın'ın, kadın memurlara verilen doğum izninin arttınlmasıyla ilgili yasa önenlen konusundaki 'hükümet görüşü', Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettın Özkan imzasıyla TBMM'ye gönderildı. Özkan yazısında, doğum izninin arttınlmasına karşı çıkmazken "devlet memurlannın özlük ve sosyal haklarına ilişkin hususlann münferit olarak düzenlenmesi yerine, kamu personel rejimi ile ilgili genel düzenlemeler çerçevesmde ele alınmasının daha uygun olacağını" bildirdı. 'Demokraûkleşme baskdan karşısında neyapmaU'sorusunayanıtbubnamızgerekiyor ÖÇözüm: Özerkkamu kuruluşları ve demokrasi O zel girişim artık demokrasi ve insan haklan şampiyonu. Çünkü Batı'ya tişört satmak için bile insan haklan şart. Osmanlı bile, yargısal kapitülasyonlan kaldırabilmek için çağdaş hukuk reformunun, yani insan haklarını dışandan ithalin gerektiğini anlamıştı. eki, üçüncü küreselleş- menin empoze ettiği in- sanveazınlık haklan kar- şısında tutumumuz ne olmalı? Bir tutum, bunlann reddedilme- sı gerektiğini söylüyor: Dışan- dan zorla empoze edılen bu hak- lar bır aldatmacadan ıbarettir. Bunlar bızım gibi bırülkede hem azınlıklar ıle çoğunluk arasmda hem de çeşitli gruplar arasında daha fazla çanşmaya yol açmak- tan başka işe yaramayacaktır. Çünkü iç dinamik sonucu orta- ya çıkmamışlardır ve ithal kav- ramlar olduklanndan dikiş tut- mayacaklardır. Bunlar Türki- ye'nin iç ışlenne müdahale için icat edilmişlerdir. Üstelık, bir gruba göre bunla- n kabul edıp uygulamak ulusal onura aykındır; bir diğer gnıba göre törelerimize uymaz; bir öte- kine göreyse dinimize aykındır. Ben tam tersi düşüncedeyim. Bir kere, Osmanlı'da olsun Türkiye'de olsun, bütün ılerleme- lerya Bau'nın basarmasıyla gel- miştır ya da aydınlann "yukan- dan devrimri* Batıcı uygulama- lanyla; ikısi de "dışdinamik"le İç dinamikle olan bır ılerleme hanrhyormusunuz? Atatürk dcv- rimleri iç dinamiğin mi ürünü? Kabul edelim ki, Türkiye'nin iç dinamiği demokrasi ve insan haklannı kolayca üretmiyor. Ürettıği günü mü bekleyeceğız? Evet, bır zamanJar gericıliği az teşvik etmemiş olan patron kuruhışlan(9) sonunda demok- ratikleşme ve insan haklan sa- vunucusu oldu ama, bu da iç di- namik evrimi değıl, dış dinami- ğin zorlaması. Türkıye Gıyım Sa- nayicileri Demegı Başkanı Bûlent Atuk şöyle diyor: "Avrupa ve Amerika'da 'Made in Turkey' etiketU bir tişört grydirebilmek için bik olumlu bir ülke imajına ihtiyaç var." TOBB Başkanı Fu- at Miras'a göre, demokratik ana- yasal değişikliklenn yapılmama- sı dış ticaretin önündeki en bü- yük engel: "AB yardımlanndan faydalanamıyoruz, dış kaynak gelıniyor, finans kuruluşları kre- (fiaçmıyoıf Mılliyet, 25.06.1999. TÜSİAD Başkanı Yücaoğfu da aynı paralelde konuşuyor: "Ti- caret için insan haklan lazun." tkincisi, 20. yüzyıl başındaki- lerin aksine bugün standart ve evrensel nitelik taşıdığını daha önce gördüğümüz bu haklan biz uyguladığımız zaman değil, asıl uygulamadığımız zaman dış mü- dahaleye çanak tutmuş oluyoruz. Osmanlı bile meseleyl anlamısti Unutmamak gerekir ki, Sevr ve Lozan ortamında da aynı du- rum vardı. Yani, her iki antlaş- mada da Türkiye'ye kabul etti- rilmek istenen ve birkaç istisna dışmda temelde aynı olan insan ve azmlık haklan, her şeyden önce, şeriat hukukunun varhğı (yani insanhaklannın bulunma- dığı) gerekçesine dayanıyordu. Nitekim, Osmanlı bunu sonun- da anlamıştı. Osmanlı hariciye- sinin Sevr Antlaşması taslağına verdiği (ve Mülkiye öğrencileri dışında pek kimsenın bilmediği) yanıt (10) ekonomik kapitülas- yonlann geri gelmesini şiddetle reddediyor, ama "Bugün yürür- lükte olan kaphülasyonlann ye- rine geçecek yargı refonnu tasa- nsmı düzenlemek üzere bir ko- misyon kurulmasını kabul" edi- yordu. Çünkü Osmanlı, şeriat yasalannın uygulandığı bir hu- kuk düzeni sürdükçe kapitülas- yonlardan kurtulmanın olanak- sızlığını nihayet anlamıştı. Ay- nı şeyi, Türkiye Cumhuriyeti de yaptı. Lozan'da TBMM Hükü- meti temsilcileri kapitülasyonla- n kaldırabilmek için her fırsat- ta (o zamamn deyişiyle) "me- deni kanun yapacağız" dıye söz verdiler ve hukuk reformunun ilk adunı olarak Şubat 1926'da Türk Medeni Kanunu çıkanldı. İç reformlar açısından taşıdığı Küresdleşme: Ne yapmahî B A S K I N O R A N önemin yani sıra Medeni Ka- nun'un bir de bu işlevi vardır. Kendl insanına İnsan muamelest yapmafc Eğerbu ülke, Sevr ve Lozan'da o günkü insan haklan standart- lannın gerisine düşmek yüzün- den emperyalist müdahaleyi biz- zat kolaylaşurdığının farkına var- mışsa şimdi haydi haydi varmak zorundadır. EğefTürkiye, Bafe tarafından ttttpmt edilmesini beklemeden kendı insanına insan muamele- si yapsa, en azından dört açıdan avantajlı duruma geçecektir: 1) Pratik açıdan: Yukanda belirtil- diği gibi, dış müdahalenın en güçlü gerekçesi ortadan kaldınl- mış olacaktır. 2) Felsefı açıdan: Türkiye ken- dini Batılı saydığı için, Batı'nın "olmazsa oJmaz"ı sayılan bu in- san haklan antlaşmalannı unza- lamaktadır. Ama imzaladıktan sonra gereği gibi uygulamamak- tadır. Bu imzasını inkâr etme du- rumunun bır devlet için en onur kıncı bir durum olduğu açıktır. 3) Dış politika açısından: İn- san haklannın uygulanmaması. dış politikada Türkiye için en başta gelen "yumuşak kann", en büyük "tökezkme taşTdır. Yunanistan'dan Suriye'ye, Hol- landa'dan Rusya'ya kadartüm ül- keler Türkıye'yi işte bu noktayı kullanarak her an kolayca vura- bilmektedirler. 4) İç politika açısından: Bel- ki de en önemlisi budur. Çünkü bırincisi, insanına insan muame- lesi yapan Türkiye, vatandaşla- nnın zorla değil, gönüllü bağlan- dıklan bir ülke halıne gelerek bilakis güçlenecektır. tkincisi, uluslararası hukukta azmlık hak- lan gruplara değil de bireylere verildığinden, bu haklann uy- gulanması Türkiye'de yahıızca belırli gruplara avantaj sağlama- yacak, tüm TC yurttaşlanna ya- rayacaktır. Yani, Türkiye'ye de- mokrasiyi getirmekte katkıda bulunacaktır. Alternatlf Ideolojl gelmeyecefc ml? Küreselleşme hızla dünyayı kaphyor. Tabü ki buna reaksiyon da gelişiyor ama, bunlar çok da- ğınık, tepkisel... Buböyle mi sü- recek? Sosyalizmin etkisini yi- G ittikçe fukaralaşan dünya insanlarına küreselleşme nasıl mal satacak? Uluslararası Keynes'çi modelin gelmesi düşünülen kadar uzak değildir. O zamana kadar Türkiye ancak özerk dev kamu kuruluşlan ve demokrasiyle ayakta kalabilir. İşte zurnanın zırt dedigi delik burası. 20. yüzyıl başmdaki te- kelci dönemde kapitalizm, in- sanlann elinde avcunda bir şey kalmayıp da talep durma nokta- sına gelince bunahma gırmiş, tek çareyı bu insanlann duru- munu Keynes'çi önlemlerle dü- zeltmekte bulmuştu: Çukur aç- tınp doldurtuyor ve bunun için ücret veriyor, böylece satın alma gücü arttınlmış insanlann tale- bi canlamnca kapitalistler üretı- me tekrar başlayabiliyorlardı. Üçüncü küreselleşmede işler tam tersine döndü. Ekonominin yalnızca "arz" yönüne önem ve- riliyor. Tek düşünülen, fırmanın veya devletin uluslararası reka- bet gücü. Bunu gerçekleştirmek için de bir yandan yeni üretim ve pazarlama yöntemleriyle üreti- ci güçlendiriliyor, dığer yandan da sosyal politika önlemleri ta- mamen ikinci plana atılarak (emeklilik yaşının uzatılması, maaşlann gülünçlüğü, sağlık si- gortasmın özelleştirilmesi, vs.) tüketici zayıflatılıyor. Dlyalefctlftln kanunu tirmesınden sonrabenzerbır ide- oloji çevresinde toplanıhp kü- reselleşmenin zararlı yönleriyle mücadele edilemeyecek mi? İki şeyi önceden söylemek ve bihnek gerek: Bir defa, bir ideolojiye karşı gelışecek alternatif ideolo- ji hemen pat diye çıkmaz. Acı- lar kemiğe dayanacaktır ve bu- nun için de aradan bir süre ge- çecektir. Sosyalizmin, kapita- lizm ancak kaç yüzyılhkken çık- tığını unutmayalım. Tabıi ki bu iş yüzyıUar almayacak; kem in- sanlık sosyalizmle büyük dene- yim kazandı hem de küreselleş- menin etkılen fazlasıyla yıkıcı. Dünyada "sömûrü" diye bir kav- ram olduğu sürece, sosyalizm türünden alternatif ideolojiler daıma ve uygun zamanda çıka- caktır. Zaten, "Her şey, kendi 'anti'sini içinde taşır" diyen di- yalektik kuralı tarüı kadar eski; şimdi mi geçerli olmayacak? Öcincisi, küreselleşme kendı a anti"sini veya klasik Marksist deyişle "kendi mezar kazıcm- nı" içinde gerçekten taşıyor. Di- zi boyunca gördük; fukaralaş- ma ile küreselleşme el ele gidi- yor. Oysa bu, küreselleşmenin son derece aleyhine. işte, küreselleşmenin çanını çalacaksa, küreselleşmenin bu "arz yönhı" politikası çalacak. Tarih boyunca işlemiş olan diya- lektiğin kanunu bu. Çünkü, kâ- nnı her genişleöne gereksinme- si duydugunda pazarinı ^ejıış- leten kapitalizm, küreselleşme- nin fukaralaştırdıgı bu insanla- ra satış yapamayacak hale gele- cek. Nasıl kapitalizm çevreyi mahvettığı için çevreyi düzeltme önlemleri almaya başlamışsa, burada da eli mahkûm. Dünyanın hali hızla oraya doğ- nı gidiyor. Çok değil, bir süre sonra küreselleşme, talep yoklu- ğunu giderebilmek için ulusla- rarası Keynes'çi birmodeli dev- reye sokmak zorunda kalacak. Diğeryandan, meseleyi üstya- pı olarakele alsan, budurmadan fukaralaştırdığın insanlara han- gı demokrasi ve insan haklannı ve nasıl uygulayacaksın? Nere- sinden tutarsan tut, bu gidiş kü- reselleşmenin amaçlanna ters. Zaten, dikkat ederseniz süreç başladı. Bu konuda IMF hâlâ di- reniyor ama, Ingiltere Üçüncü Dünya'nm milyarlarca dolara varan borçlannı aşamalı olarak sümeye başlayacağım açıkladı (Milliyet, 19.12.1999). Işçi sen- dikalan uluslararası örgütlen- meyi görüşüyor. Küreselleşme- ye tepkı yalnızca Seattle ve Prag'da vitrinlere atılan tekme- lerden çok ileriye yürüyor. Bütün mesele, işaretlerini şim- diden vermekte olan o güne ka- dar direnebilmek. Bu da ancak kilit sektörlerdeki kamu kurum- lannı parçalamadan özerkleştir- mek ve demokratik saydamlık sayesinde olur. Çünkü, hem tek amacı kâr olan özel gınşımler gi- dip uluslararası kapıtalızme ek- lemleniyor hem de demokrasi olmazsa önümüzü göremıyoruz. Bu dizi, büyük oranda, Prof. Dr. Baskın Oran'ın SBF'de (Mülkiye) verdiği Milliyetçilik ve Azınlıklar derslerinin "Kü- reselleşme ve Azınlıklar" adlı noüanndan özetlenmiştir. Bu notlar için: tmaj Yayınevi, Yeni Acun Sokak No.5, Cebeci-An- kara (Tlf- 0312-319 32 25). (9) Bir zamanlar TLSÎAD, KomünizmkMücadele Dernek- leri'nidestektiyordu. TİSK(Tür- kiye İşveren Sendikalan Konfe- derasyonu) ise 1982 Anayasa- sı 'ndaki zorunlu din derslerini (md. 24) öneren iki patron ku- ruluşundan biriydL (10) Bkz, B. Oran, "Lozan 'ın Öncülü Bir OnurAmü: Mütte- fiklerin Sevr Banş Antlaşması Tasansına Osmanlı Hariciye- sinin Yanib", Çağdaş TürkDip- lomasisi: 200 Y'ılltk Süreç, An- kara, Türk Tarih Kurumu, 1999, s.257-265. İşçi sendikalan uluslararası örgütlenmeyi görüşüyor. KüreseUeşme> e tepki çok ileriye yürüyor. BİTTİ SALI ORHAN BURSALI OHim Oruçlan , , Ölüm oruçlan, bu ülkenin insan haklan, polis, ha- pishane yönetimi açılanndan, aslında öteden beri içinde bulunduğu çıkmazı yeniden gözler önüne ser- di. Türkiye'nin, Avrupalılann bize karşı önyargılı dav- ranmasının nedenlerini arayacağı ve büyüten bir ay- naya bakarak yüz yüze geleceği çok temel bir ala- nı gözler önüne seriyor aslında ölüm oruçlan. Av- rupa Biriiği'ne üye ve üyelik kuyruğunda bulunan hiçbir ülke, bizim yaşadığımız koşullara sahip de- ğildir. Dünyadan Türkiye'ye bakınız, gördüğünüz bu manzara karşısında, Avrupa'nın kıyısında yaşayan ve AB'ye üye olmak isteyen bu ülke hakkında ne düşünürsünüz? • • • Açlık grevteri başka, ölüm orucu başka ölüm oruç- lannıdesteklemekmümkündeğil. "Orgütkaran'bi- le olsa, bu kadar insanı ölüm kararlılığında tutan ne- denler önemlidir. Bu nedenler, ülkemizin yıllardır değişmez gerçekleridir. Hapishane gibi çok özel ko- şullarda yaşayan insanlar özellikle bu gerçeklerie yüz yüzedir. ölüm oruçlanndaki kararlılıklar, devlete karşı gü- vensizlik bunalımının vardığı noktadır. Olayın, F ti- pi cezaevi mi, koğuş sistemi mi tartışmasının öte- sinde bir boyutu vardır ve insan haklanndan hapis- hane koşullanna kadar, ülke gerçekleri, F tipi ce- zaevi noktasında somutlaşmıştır. • Türkiye afiş asanlann vurulup öldürüldügü bir ülkedir hâlâ. Ülkemizde, önceki gece, sivil giyimli polisler afişçi avına çıkıp gazetecilerin göğüslerine de tabanca dayadılar. Gazetecilerin ağız, burun ve kafalannı kırdılar. Afiş asanlar bir örgütün üyeleri ola- bilirler. Ancak polis, öncelikle öldürmeyi düşün- mektedir. Polis, görev yapan kamuoyu yetkilisinin, gazetecinin de canına okumaya kalkışmaktadır. "Terörie mücadele"nin görev anlayışı tamamen bu- dur. Bu olay, Türkiye'de insan haklan gerçeğinin yan- sımasıdır. Bunu kim kabul edebilir? Biz bunu görmeyebili- riz ve anlamayabilinz (Yüce devlet aşkına 1 ), ama dün- ya görüyor. Polıtikacımızla görüştüklerinde, ülke- mizı değeriendirdıklerınde, düşüncelerinin arka planında, afiş asarken öldürme olayı bulunuyor. • Devletin yöneticileri cezaevlerine buldozerle gi- rip mahkûm kollarını kopartabilen bir anlayışa sa- hip. Aynı anlayışla, koğuşlara saldınlıp UlucanlarCe- zaevi'nde 10 mahkûmu öldürebiliyorlar. • Mahkûm öldüren, suç işleyen yöneticiler yar- gılanmıyor ve korunuyor. Bu tutum da devletin te- mel anlayışını değıştirmediğini, değiştirmeye niye- ti olmadığını gösteriyor. • Hapishanelerde en temel sağlık gereksinimle- ri yerine getirilmiyor. • Şu 50 yıl, özellikle son 30 yıl içinde, devlet ku- rumlannda, saydamlığın değıl karanlığın; demok- rasinin ve insan haklannın korunduğu ve geliştiril- diği değil çiğnendiği ve yok edildiği bir anlayış sis- tematikleşmiş ve katmerleşmiştir. Bakanlıklar, bü- tün bu anlayışın korunduğu, devlet suçlannın sü- rekli örtbas edildiği paravanlara dönüşmektedıryer •yer. MarBöa'dakVgenclerin yargılanması olayjro, bt- zimle biriikte bütün dünyanın da izlemediğini mi sanıyor Avrupa kapısında bekletilmekten şikâyet edenler? • Devlete karşı insan haklan ve yasalann uygu- lanması konusunda herkeste derin bir endişe ve gü- vensizlik vardır. Bu güvensızlık çok haklı temellere dayanıyor. • • • F tipi cezaevi konusunun bugün ölümüne bir noktaya gelmesi boşuna değildir. Devlet, hükümet, siyasi partiler, insan haklanna, tutuklulara saygryı ve yasalan harfiyen uygulamayı mutlak bir uygula- maya dönüştürmezse, temel hak ve özgürlükler konusunda Avrupa ölçülerini inanarak yerleştir- mezse, bugünkü tablolardan kurtuluş umudumuz yoktur. [email protected] Le Pichon'dan konferans Marmara fayının yeri yine farklı gösterildi tstanbul Haber Servisi - Ünlü Fransız yerbilim- ci Xavier Le Pichon. elde edilen son venlere göre Marmara Bölgesı ve Is- tanbul'u etkıleyecek Ku- zey Anadolu Fayı'nın, Çı- narcık çukurunun kuze- yinden batıya doğru de- vam ederek Tekirdağ çu- kurlugunun ortasından geçtiğini söyledi. Le Pic- hon, Marmara Denızi' nın Büyükçekmece ile Mü- refte arasında kalan fay zonunda ise sismık bır boşluk olduğuna dikkat çekti. Jeofizik Mühendıslen Odası Genel Başkanı Prof. Ahmet Ercan, Le Pichon'un verdiği bu bil- gınin fayın yerini en az 5 kilometre daha güneye çektiğini, kendisinin de daha önce söylediğı yere geldığını savundu. LÜJeolojiBölümüÖğ- retim Üyesi Prof. Şener Üşümezsoy ise bunun Le Pichon ve diğerlerinın öne sürdüğü üçüncü fay mo- deli olduğunu, hergün model değiştirilemeyece- ğinı söyledi. Xavıer Le Pichon, dün rrü Maden Fakültesi'nde öğrencilerin ve öğretim üyelerinin izlediği bır konferans verdi. Marma- ra Denizı'nde daha önce Fransız Araşnnna Gemi- si'nin yaptığı incelemele- rin, en kapsamlı deger- lendume olduğunun be- lırtilildiği konferans son- rası Le Pichon, gazeteci- lerin sorulannı yaruüadı. Daha önce TUBlTAK Koordınatörü Prof. Nad Görür tarafından açıkla- nan"Mannara'daikipar- çalı tek fay \ar ve parça- lann her biri en az 7 bü- \ ükhiğünde 2 deprem üre- tecek" ıçenklı bılgide bir degişikük olup olmadığı sorusuna Le Pichon, "Da- ha önce hep yankş anla- şüdım. Sonuçta gelmek is- tediğimiz nokta Marma- ra'da boydan boya sürek- Uliği olan bir fayın oWu- ğudur" dedi. Le Pichon, Marmara'daki denizin depremin etkisini azalta- cağı yönünde de bir açık- lama yapmadığını, sade- ce 'S' dalgalannm kıyıya ulaştığında yavaşladığı- nı söylediğini ifade etti. Prof. Şener Üşümez- soy'un, modellerin sürek- li değıştirildiği eleştirisi- ne de yanıt veren Le Pic- hon, "Yeniverilergektik- çe modellerin değişmesi son derece doğaldır" de- di. Le Pichon, bu araştır- malann bir başlangıç ol- duğunu, ancak ilk kez bu kadar çok veri elde edil- diğıni belirterek bunun uluslararast bilim dergi- lennde yayımlanmasının ardından bilim adamlan- nın kendi yorumlannı yapabıleceğini kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle