Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12ARALIK2OOOSALI
HABERLER
DUIVYADA BUGUIV
ALİ SİRMEN
Nice Fotoğrafı
Politikacının hünerleri içinde, fotoğraflarda iyi
yer kapmak da önde gelenlerden biri.
Uğur Mumcu toprağa verildiği gün, şimdiler-
de yeniden sosyal demokrat etiketli bir partinin
genel başkanlığına gelen politikacının son an-
da hepimizi iterek en stratejik noktada yer alıp
fotoğraf vermesini hayretle izJemiştim.
Beyefendi kimliği politik hünerlerini zedele-
meyen, "barışçı Karaoğlan" imajı için uçurula-
cak güvercinlerin zamanlamasını bile bir dö-
nemde inceden inceye hesaplayan Bülent
Ecevrt, katıldığı Nice Doruğu'nda, fotoğraf hü-
nerinden sınıfta kaldı ve gözükemedi.
Başka türlü yapıp, onu bunu itip kakması da
beklenemezdi zaten.
Aynca unutmayalım ki Bülent Bey'in kurtlar
doruğunda görüntüye girememesinde, temsil
ettiği ülkenin oradaki görüntüsünün pek iyi ol-
mamasının da etkisi vardı.
Doğrusunu isterseniz, ben Sayın Ecevit'in Ni-
ce fotoğrafında görüntüye girememesine üzül-
medim, hatta sevindim.
Çünkü eğer girmiş olsaydı, yazıdan çok res-
me, okumaktan çok önüne sunulana bakmaya
meraklı olan toplum, Avrupa ile ilişkilerimizin
gerçek fotoğrafını göremeyecek, Bülent Bey'in
görüntüsü ile yetınecekti.
Tabii, bu arada "Bu toplum okumasını değil,
fotoğrafa bakmasını da bilmiyor, bilseydi, Çan-
kaya'dakiaile fotoğrafını doğru okur, daha er-
ken uyanırdı" diyecek olanlara da söyleyecek
bir sözüm yok.
• • •
Nice fotoğrafı gibi, görüşmelerde alınan ka-
rarlar sonrasında yapılan açıklamalar ve yayım-
lananlar, aslında çok bağdaşıyor.
Türkiye en aşağı on yıl için daha yoktur Av-
rupa'da; üstelik Nice'te bir kez daha açıklıkla or-
taya çıkmıştır ki kimse Türkiye'ye karşı Kıbns ve
Ege koşullannı öne sürmekten vazgeçmemiş-
tir.
Avrupa'yı izleyenleri şaşırtacak biryön yok bu
gelişmelerde.
Beni asıl şaşırtan, Türkiye'nin bir türlü müza-
kere zeminine sağlıklı bir biçimde inmemesidir.
Kimileri için Avrupa ve ardındaki öbür Batı, ya-
ni ABD, IMF ve Dünya Bankası, Türkiye'yi öz-
gür ve müreffeh bir ülke yapmaya karar vermiş-
tir, onun için de bütün istedikleri yapılmalıdır. Ki-
milerine göre ise AB, Türkiye'ye Sevr'i sunmak-
tadır yeniden ve bu yüzden de isteklerinin ka-
bul edilemeyeceği, açık ve net biçimde anlatıl-
malıdır.
"Evet efendim cephesi" ile "külliyen ret cep-
.pesi" arasındaki tartışmadan etraf toz duman.
T. Oysa acaba doğru olan, her şeyi kabul gibi
Ker şeyi ret yanlışına da düşmeden, nelerin ya-
pılabileceği ile biriıkte nelerin yapılamayacağı ya
da şımdilık yapılamayacağını anlatmak değil
midir?
"Ben bunu yapamam arkadaş!" diye kestirip
atmak yerine, "Şunlan şunlan yapanm, şunla-
n şunlan da daha ileh bir tarihte bir daha gö-
rüşelim" demek ve de "yapanm" dediklerini te-
ker teker yaşama geçirmeye başlamak daha az
itici değil mi?
• • •
önümüzdeki on yıl içinde Avrupa'da olama-
yacağımızı söyleye söyleye dilimizde tüy bitti.
Yalnız AB'nin sindirimi güç bir lokma olan Tür-
kiye'yi hazma hazır olmamasından değil, Tür-
kiye'nin de bu süreden önce hazırianamayacak
olmasından da kaynaklanıyor bu durum.
Öyleyse önümüzde 10-15 yıl var demektir.
Bu süre, hem müzakere hem de hazırlık süre-
sidir.
En güç sınavlara giren en güçlü adaylar bile,
sorular kendilerine verildiğinde, ilk olarak şu so-
ruyu soraıiar:
- Ne kadar sürem var?
Türkiye bu gerçekleri doğru görüp gereğini
yerine getirse, giremediği Nice fotoğrafından
10 yıl sonra nice nice fotoğraflarda yer almayı
başarabilir.
Hukukun üstünlüğü paneli
Bumin: AİHM'de
2000 dosya var
ANKARA (Cunıhu-
riyet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi Başkanı
Mustafa Bumin, ulusla-
rarası anlaşmalar ile ya-
salann çelişmesinden
kaynaklanan sorunlar
nederuyle Avrupa Insan
Hakları Mahkeme-
si'nde (AtHM) Türki-
ye'ye ait yaklaşık 2000
dosyanın bulunduğunu
söyledi.
Anayasa Mahkemesi
Başkanı Bumin, Yargı-
tay Başkanı Sami Sel-
çuk ve Danıştay Başka-
nı Nuri Alan, Insan
Haklan Günü etkinlik-
leri kapsamında düzen-
lenen "Hukukun Üs-
tünlüğü ve İnsan Hakla-
n " paneline katıldılar.
Yargıtay Başkanı Sa-
mi Selçuk, hızla gelişen
bir dünyada Türki-
ye'nin yavaş ilerleme-
sinin kendısinı hayal kı-
nklığına uğrattığını be-
lirterek "Türkiye AB ile
bütünleşmek istiyorsa
kendini incelemeü ve ge-
rekenleri yapmalıdır"
dedi.
Hukukun üstünlüğü-
ne dayanan bir sistem-
de, af gibi bir olgunun
olamayacağına dikkat
çeken Selçuk, dünyada
hak \e özgürlükler ala-
nının giderek genişledi-
ğini söyledi.
Danıştay Başkanı
Nuri Alan da anayasa-
nın geçici 15. maddesi
gereği Milli Güvenlik
Konseyi döneminde ya-
pılan yasal düzenleme-
lerin yar
gı denetimi dı-
şmda kaldığını, bunun
da yargıda ikiliğe neden
oldugunu kaydetti.
Alan, Danıştay' ın ın-
san haklan ile ilgili
uluslararası anlaşmala-
n bağlayıcı nitelikte, iç
hukuk normlannı güç-
lendirecek ve destekle-
yecek bir şekilde, kısa-
ca yasalar üstü olarak
değerlendirdiğini söz-
lerine ekledı.
Ölüm orucunda 54. gün. Çankın Cezaevi'ndeki Eşber Yağmurdereli de açlık grevine başladı
26 Irişmm dnrumu ağırlaşbHaberMerkezi-F tipi cezaevlerinin
kapatılması istemiyle başlatılan 50'si
kadın 153 "ü erkek 203 siyasi tutuklu ve
hükümlünün eylemi 54. güne girerken
ailelerin eylemi ise 29. günde. Aydın-
lar ve TBMM Insan Haklan Komisyo-
nu üyelerinin girişimleri sonuçsuz ka-
lırken eylemcilerden 26'sının dunımu-
nun ağır olduğu bildirildi. DHKP-C,
TKP(ML) ve TKİP davalanndan yar-
gılananlann başlattığı ölüm orucu ey-
lemine cezaevindeki diğer örgütlerden
de destek geliyor. Destek eylemi ya-
panlann sayısı 500'ü aşarken Çanİcın
Cezaevi'nde bulunan avukat Eşber
Yağmurdereli de dün süresiz açhk gre-
vine başladı. Diyarbakır'da ise destek
amacıyla 1 günlük açlık grevi gerçek-
leştiren Demokrasi Platformu yöneti-
cilerinden 15'i gözaltma ahndı.
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yaıdım-
laşma Derneği (TAYAD) açıklamasın-
da; Bayrampaşa, Çanakkale, Ümrani-
ye, Uşak, Aydın, Çankın ve Bursa ce-
zaevlerindeki çok sayıda tutuklu ve hü-
kümlünün ölümün eşiğinde oldugunu
vurgulandı. Açıklamada 1996 yılında
12 kişinin yaşamını yitirdiği ölüm oru-
cu sonucunda yapılan anlaşmaya dikkat
çekerek şunlan söylüyor:
"Hiç kimse unutmasın. Diyarbakır
Cezaevi'nde 10 tutuklu ve hükümlü-
nün katledilmesi, bu anlaşmadan yal-
nızca 2 ay sonra gerçekleşti. Belirsizlik-
lere, manevralara ve oyunlara son ve-
rüsin. Evlatlanmızın ve bizlerin talep-
leri tarnşusnı."
İlk ölüm orucu ekibindeki 99 kişi ey-
lemlerinde 54. güne girerken 26 tutuk-
lu ve hükümlünün durumunun ağırlaş-
tığı bildirildi. Durumu ağır olanlann
isimleri şöyle:
Sevgj Erdoğan, Sinan Eren, Ayşe
Eren, Suat Karabulut, Burhan Kardaş,
Gönül Arslan,CemYıldız.YaşarYağan,
\ icdan Şahin. Hasan Güngörmez, Ha-
mit Süren, Berna ünsal jsmet Ünver,
Ayhan Koç, YazgülGüderOztürk,Aşur
Korkmaz, Recep Cingjtaş, Kadir Kaya,
Ali Ateş, Fırat Tavuk, Murat Ozten,
Havva Doğan, Ali EkberDoğan, Murat
Çoban, Ühan DemireL Banş Kaya.
Ümranıye Cezaevı'ndekı Cem Yıl-
dız'da baş ağnsı, karartılı görme, ek-
lem ve kas ağnlannın arttığı, Yaşar Ya-
ğan'da göğüste yanma; Uşak Ceza-
evi'ndeki Vicdan Şahin'in de idrar çı-
karmakta zorlandığı, sırtta ağn ve el-
lerinde parmak uçlannda morarma gö-
rüldüğü öğrenildi.
Bayrampaşa Cezaevi'ndeki Aşur
Korkmaz'da yoğun bel ağnsı, dizlerde
uyuşma ve halsizlik görülürken Recep
Cingitaş'ta göz kararması, bacaklann-
da yanma hissinin ve halsizliğinin gi-
derek arttığı kaydedildi. TBB doktorla-
nnca muayene edilen Kadir Kaya'nın
kalbinderitimbozukluğu teşhisi konul-
duğu ve sürekli kontrol altındatutulma-
sı gerektiği belirtildi. Çanakkale Ceza-
evi'ndeki Berna Ünsal'ın arkadaşlan-
nın yardımıyla yürüdüğü bildirildi.
DHKP-C, TKP(ML), TKİP davala-
nndan yargılanan ve hüküm giyenlerin
başlattığı ölüm orucu eylemine çok ya-
kında isimleri ve sayılan belirlenen 3.
ekibin-de katılacağı belirtihyor. Ceza-
evlerindekı TKP/ML, TİKB. MLKP,
Direnış Hareketı, THKP-C, MLSPB.
Devrimcı Yol, TDP, TKP-Kıvılcım ör-
gütleri davalanndan tutuklu ve hüküm-
lü 500'ü aşkın kişi önceki gün süresiz
açlık grevine başladı. KP-tO davası tu-
tuklu ve hükümlülerinin süresiz açlık
grevi eylemi ise 5. gününe girdi. Diyar-
bakır'da önceki gün cezaevlerindeki
ölüm oruçlanna destek amacıyla 1
günlük açlık grevı gerçekleştıren De-
mokrasi Platformu yönetıcilerinden
15'i dün gözaltına alındı.
Cezaevierindeki eylemleri sona erdirmek için çabalar sürüyor
Bayrampaşa'da hareketb gün
İstanbul Haber Servîsi - TBMM Insan
Haklan Inceleme Alt Komisyonu Başka-
nı DSP Muğla Millervekıli Tunay Dik-
men Bayrampaşa Cezaevi'de ölüm oru-
cundaki tutuklu ve hükümlülerle görüş-
mesinın ardından "Bizim açımızdan gö-
rüşmeler bitti" dedi. Komisyon üyele-
rinden DYP Tunceli Milletvekili Kamer
Genç ise olumlu bir hava oldugunu be-
lirterek "Eylemin birikigün icerisindebi-
tirflmesini bekByorum" dıye konuştu.
Ölüm orucunda bulunan tutuklu ve
hükümlülerle görüşmeler dün de sürdü.
Adalet Bakanlığı'nın çağnsı üzerine
Türkiye'ye gelen Avrupa Işkenceyi Ön-
leme Komıtesi Başkanı SUvia Casala ile
Icra Sekreteri Traver Stevens sabah saat-
lerinde girdikleri Bayrampaşa Ceza-
evi'nden akşam 19.30 sıralannda her-
hangi açıklama yapmadan aynldılar.
TBMM Insan Haklan lnceleme Alt
Komisyonu üyesi, Fazilet Partisi Rize
Milletvekili Mehmet Bekaroğhı, Türk
Tabipleri Birliği 2. Başkanı Dr. Metin
Bakkakı ile birlikte dün saat 15.00 sıra-
lannda Bayrampaşa Cezaevi'ne girdi.
Bekaroğlu, tutuklulann görüşme isteği
üzerine, Adalet Bakanı'nın ricasıylagel-
diklerini söyledi. Akşam saatlerinde de
TBMM Insan Haklan bceleme Alt Ko-
misyonu'nun diğer üyeleri DYP'li Ka-
mer Genç ile DSP'li Tunay Dikmen Bay-
rampaşa Cezaevi'ne girdi.
Komisyon Başkanı Dikmen gece saat
22.00 sıralannda cezaevinden çıkarken
gazetecilerin sorulan üzerineu
Kzinıaçı-
mızdan görüşmeler bitti. Hükümet bir
noktava kadar projede yeniükler yapa-
cak. Bugün >eni bir şe\ önermedik'" de-
di. Kamer Genç ise açıklamasında "Üç
Idşilik odalarduvann yıkümasryla 6 kişi-
tik hale getirilebilir. tçerdekilerin sağhk
durumu h i Olumlu bir hava var. Bir iki
gün icerisinde bitirilmesini beklmmım"
diye konuştu. Mühendis odalan ve Türk
Tabipleri Birliği'nin katılımıyla projede
yenilikler yapılacağını belirten Genç
"Her gün yeni birileri cezaevine geliyor.
Aydınlar ne sıfatlarla görüşüyor anlamı-
vorum. Bu ülkenin parlamenterleri var.
Olüm orucuna sebep olabüecek bütün
koşullar ortadan kakünlmıştır'7
dedi.
Bayrampaşa Cezaevi eski savcısı Ne-
cati Ozdemir de öğle saatlerinde Bay-
rampaşa Cezaevi'ne geldi, ancak tutuk-
lularla görüşemedi.
Istifa önlendi
Adalet Bakanlığı ile ölüm orucunu
sürdüren mahkûmlar arasında arabulu-
culuk görevini sürdüren TBMM Insan
Haklan Alt Komisyonu, çözüm sağla-
namaması üzerine dün görevden çekil-
me noktasına geldi. Komisyonun FP'li
üyesi Mehmet Bekaroğlu, Insan Hakla-
n Komisyonu Başkanı Hüseyin Akgül'e
görüşmelerde ilerleme sağlanamaması
nedeniyle görevi bırakmak istediğini
iletti. Ancak Adalet Bakanı Hikmet Sa-
mi Türk ve Komisyon Başkanı Ak-
gül"ün girişimiyle Bekaroğlu'nun istifa-
dan vazgeçirildiği belirtildi.
Hükümeteprotesto
özgûrlûk ve Daj-anışma Partisi üyeleri ile
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul
Şubeieri yöneticOeri, F tipi cezaevierini ve
hükümetin ölüm oruçlannın sona
erdirilmesine yönelik girişimde
bulunmamasuu poretesto ettiler. Dün
akşam tstüdal Caddesi Mis Sokak'ta bir
araya gelen ÖDP'üler çmgıraklar çalarak
^8 metrekarede yaşayabüir misiniz", " F tipi
çözüm değü", "Aynmsız genel a P yazıh
dövizler tasuhlar. Pir Sultan Abdal Kültür
Derneği istanbul Şubeieri yöneticfleri de
DSP tstanbul İI Binası önünde açıklama
yapü. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi
Mehmet Demirci, F tipi cezaevlerine geçiş
uygulamasının ertelenmesi değil
durdurulması gerektiğini belirterek
"Çünkü ölümler ertetenemez" dedL Büro
Emekçikri Sendikası (BES) üyesi
emekçüerie birlikte dün akşam
Ankara'daki Yüksel Caddesi'nde bulunan
Insan Haklan Anıü önünde toplanan
tutuklu yakmlan, "Direne direne
kazanacağız", "Hücreler yıküsın tutsaklara
özgürlük"," Hücreleri parçala, tutsaklara
sahip çık", "Katil devlet hesap verecek"
sloganlan attuar. Zrya Gökalp Caddesi'ni
bir süre trafiğe kapatan göstericiler, daha
sonra TSİP Genel Merkea ve ÖDP tl
Binası'nda açhk grevini sürdüren tutuklu
yakmlarmı ziyaret ettiler. (Fotoğraflar:
CANER ÖZTÜRK / ZEYCAN GÜL)
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Avukatlardan açlık grevi
Sendikocüardan
oturma eylemi
• TÜRK-IŞ, DtSK ve KESK'e bağlı
15 sendikanın yöneticileri, " F " tipi
cezaevlerini protesto için Bakırköy
Özgürlük Meydanı'nda oturma eylemi
yaptı.
İstanbul Haber Servisi - F tipi cezaevleri
toplumun çeşıtli kesimlennce tepkiyle
karşılanıyor. TÜRK-tŞ, DtSK ve KESK'e
bağlı 15 sendikanın yöneticileri, "F" tipi
cezaevlerini protesto için Bakırköy Özgürlük
Meydanı'nda oturma eylemi yaptı.
Aralannda Nakliyat-tş, Eğitim-Sen, Tüm Bel-
Sen, Enerji Yapı Yol-Sen ve Deri-Iş gibi
sendikalann yöneticilerinin de bulunduğu
50'ye yakın sendikacının katıldığı eylemde,
ortak açıklamayı Belediye-tş Sendikası 3
No'lu Şube Başkanı Hüseyin Aynlmaz okudu.
1996'daki ölüm oruçlannda 12 kişinin hayatını
kaybettiği, bir o kadannın da sakat kaldığının
belirtildiği açıklamada şu görüşler savunuldu:
"tnsanlar cezaevlerine konularak zaten
cezalandınbyor. Daha fazla gecikilmeden ölüm
oruçlan durdurulmalıdır."
MüvekkiUerine destek veriyoriar
Bir grup avukat da, ölüm orucundaki
müvekkillerine destek vermek amacıyla açlık
grevine başladı. Basın açıklamasının ardından
avukatlar Hacer Çekiç, Ali Taş, Kenan Alkan,
Erkin Dek, Remzi Kazmaz, Behiç AŞÇL, Battal
Aravıcu Özgür Gider. Sevgi Özer, Selda Ka> a,
Rahim Yümaz ve Mehmet EroğJu süresiz açlık
grevine, avukat Nurhayat İşyapan da "ölüm
orucuna" başladığını belirtti. Avukatlar,
müvekkilleri ölüm orucunu sona erdirinceye
kadar eylemlerini sürdüreceklennı açıkladılar.
Hollanda Yeşiller Partisi Milletvekili Sarah
Karaini ise İHD İstanbul Şubesı'nde
düzenlediği basın toplantısında F tipi cezaevi
sisteminin "uolasyon ve insanı
yalnızlaştırmaya" yönelik olduğu savundu.
Ülkesinde de oda sistemi bulunduğunu, ancak
bu sistemi tutuklulann tercih ettiğini anlatan
Karaini, tutuklulann çok sayıda aktiviteye
katılabildiklerini söyledi.
CHP Bahçelievler îlçe Merkezı'nde pazar
günü başladıklan dönüşümlü açlık grevini
sürdüren TAYAD'lı aileler, düzenledikleri
basın toplantısmda, 'F tipi' hapishanelerin ve
DGM'lerin kapatılması, 3713 Sayılı Anti-terör
Yasası'nın kalduılmasını ve cezaevlerinde
meydana gelen ölüm, ağır yaralanma
olaylannın sorumlulanmn yargılanmasını
istediler. Aileler, 1996'daki ölüm oruçlan
sonrası rahatsızlıklan süren ve tedavileri
yapılmayan mahkûmlann da serbest
bırakılmasım istediler. Açlık grevine katılan
Hüseyin Özdemir, Ümraniye Cezaevi'nde iki
oğlunun bulunduğunu belirtti.
Okmeydanı'nda 4 arkadaşı ile birlikte F tipi
cezaevleri aleyhine duvarlara yazı yazarken
kendilerine müdahale eden polisler tarafından
öldürülen 21 yaşındaki Özkan Tekin, bugün
toprağa veriliyor.
KESK Insan Haklan ve Çevre Sekreteri Faysal
Ozçift yaptıgı açıklamada, siyasi tutuklu ve
hükümlülerin af kapsamı dışmda tutularak
kendilerine "öhlm hücrelerinin'"
dayatümasınm "Asmajalmı da besleyeüm mi?"
zihniyetinin devamı oldugunu öne sürdü.
[email protected]
Şu anda Orhan Pamuk'la bera-
ber bizim evde oturuyoruz. Orhan'ın
dediğine göre her zamanki gibi ben
daha hareketli ve girginim, Orhan
ise tıkanıklığı aşacak çözümün zor
olduğu düşüncesinde. Bir haftadır
telefonla görüşerek ya da böyle otu-
rarak, zaman zaman gergin, zaman
zaman umutlu bir ruh hali icerisinde
uğraşıyoruz.
Zorluk, taraflar arasındaki uzak-
lık, medyanın gençleri mahkûm et-
mesindeki acelecilik ve siyasi mah-
kûmlann kararlılığı. ikimiz de ta ba-
şından itibaren F Tipi hapishaneleri
eleştirdik. Bu hapishaneler örnek
alındıklan batı ülkelerinde mahkûm-
lara bazı rahatlıklar sağlamış olabi-
lir. Ama Türkiye gibi insan haklan
özürlü ve özellikle siyasal mahkûm-
lara devletin acımasızca davrandığı
bir ülkede F Tipleri doğrudan siyasi
mahkûmları yalnız bırakmaya, ez-
meye yol açacak.
Orhan Pamuk'la Beraber
Şimdi koğuşlarda cemaatler ha-
linde yaşayan siyasal mahkûmlar
kapalı tek kişilik, üç kişilik hücreler-
de devletin "memametine" çok faz-
la açık olacaklar. Bu "merhamete"
ikimizin de güveni yok. Ulucanlar,
Burdur, Ümraniye, Diyarbakır, Buca
cezaevlerinde yaşananlar güvensiz-
liğimizin önemli kaynaklan. Dünkü
gazetelerde yer alan ve "Emrin
Olur" manşetiyle kamuoyuna veril-
meye çalışılan mesajın yanlış oldu-
gunu biliyoruz. Mahkûmlann evet,
siyasi talepleri de var ama sorun,
hücrelere kapanma korkusunda
odaklanıyor. Bu yüzden heyetler
aracılığıyla sorunu fark eden Baş-
bakan bile "Gençleri hücrelere tık-
mak niyetimiz yok" diyerek tartış-
manın özünü ortaya koydu.
Burada ikimizin de fark ettiği bir
başka şey; siyasi mahkûmlan bir ke-
re daha mahkûm etmek isteyen
medyadaki sertlik yanlısı eğilimden
hükümetin daha esnek olduğu. Ce-
zaevinde bulunduğumuz süre bo-
yunca gençleri daha çok dintedik. İlk
baştaki "kimse ölmesin" duyarlığı-
mızın tek başına yeterli olmadığını
da gördük. "Ölmeyin" demek yet-
miyor; ölmeye yatanların neden öl-
mek istediklerini bilmek, anlamak
gerekiyor.
Orhan'a sordum, "Içeride ne göz-
ledin?": "Daha önceleriçokça duy-
duğum posteherden, kızıl yıldızlar-
dan, siyasal sloganlardan çok, bir
kenarda sakin sakin uyuklamakta
olan dolu ve büyük bir akvaryumun
sessizliği beni etkiledi. Hapishane-
nin sessizliği de beni etkiledi. San-
ki bu sessizlik kafamda açlık grev-
leri ve ölümle ilişkiliymiş gibi geldi."
Orhan'ın söylediklerini kafamda
canlandırdım. Gerçekten de onun-
la birlikte koğuşlara girdiğimizde,
değişik duygulara kapıldık. Bu in-
sanlar, hangi eylemlerin, hangi yar-
gılamalann, hangi çatışmalann so-
nunda buralara gelmişlerdi? Ne za-
mandır içeride yatıyorlardı?
Ayşe Yıldınm'ı ve Gülter Kan-
lı'yı düşündüm. Onlann da üniversi-
tede okuyan oğullan, şimdi ceza-
evinde. Yargıtay onlarla ilgili mah-
kûmiyet kararlarını bozdu. 6 yıla ya-
kın süredir cezaevindeler. Banş ve
Ümit, cezaevinde uğradıkları saldı-
nlaryüzünden kalıcı sakatlıklaredin-
diler. Şimdi Bergama'da ölüm oru-
cundalar.
Gülter Kanlı telefonda, "Bir çö-
züm var mı?" diye soruyor. Kaygı-
lı... Koğuşlardaki başlan bantla bağ-
lı gençlere bakıyorum. Belki birinin
adı Banş, diğerinin Ümit. Ayurtları
çökmüş, yüzleri sarı. "Adın Ümitmi
ya da Banş mı?" diye sormuyorum.
Ne fark eder ki, o çocukların da an-
neleri var. adlan Gülter ya da Ayşe
değil belki... Ama ne fark eder ki!
Bu yazıyı bitirip yeniden çözüm
için çareler aramaya devam edece-
ğiz. Belki de bu yazıyı okuduğunuz-
da epeyce yol almış da olabiliriz.
Belki de hiçbir şey. Yaşam önemli.
Ölümler sınırda. Zaman daralıyor.
Orhan'ın yüzüne bakıyorum. O
hâlâ endişeli ve karamsar. Belki de
o haklı. Ben ise iyimser.
Herkesin duyarlı ve dikkatli olma-
sı gereken bir dönemden geçiyo-
ruz. Basındaki meslektaşlarımızı
uyardık. Dikkatli olmalarını istedik.
Yeniden telefonlann başına dönü-
yoruz. Yeniden uğraşımızı sürdürü-
yoruz.