18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12ARALIK2OOOSALI HABERLER DUIVYADA BUGUIV ALİ SİRMEN Nice Fotoğrafı Politikacının hünerleri içinde, fotoğraflarda iyi yer kapmak da önde gelenlerden biri. Uğur Mumcu toprağa verildiği gün, şimdiler- de yeniden sosyal demokrat etiketli bir partinin genel başkanlığına gelen politikacının son an- da hepimizi iterek en stratejik noktada yer alıp fotoğraf vermesini hayretle izJemiştim. Beyefendi kimliği politik hünerlerini zedele- meyen, "barışçı Karaoğlan" imajı için uçurula- cak güvercinlerin zamanlamasını bile bir dö- nemde inceden inceye hesaplayan Bülent Ecevrt, katıldığı Nice Doruğu'nda, fotoğraf hü- nerinden sınıfta kaldı ve gözükemedi. Başka türlü yapıp, onu bunu itip kakması da beklenemezdi zaten. Aynca unutmayalım ki Bülent Bey'in kurtlar doruğunda görüntüye girememesinde, temsil ettiği ülkenin oradaki görüntüsünün pek iyi ol- mamasının da etkisi vardı. Doğrusunu isterseniz, ben Sayın Ecevit'in Ni- ce fotoğrafında görüntüye girememesine üzül- medim, hatta sevindim. Çünkü eğer girmiş olsaydı, yazıdan çok res- me, okumaktan çok önüne sunulana bakmaya meraklı olan toplum, Avrupa ile ilişkilerimizin gerçek fotoğrafını göremeyecek, Bülent Bey'in görüntüsü ile yetınecekti. Tabii, bu arada "Bu toplum okumasını değil, fotoğrafa bakmasını da bilmiyor, bilseydi, Çan- kaya'dakiaile fotoğrafını doğru okur, daha er- ken uyanırdı" diyecek olanlara da söyleyecek bir sözüm yok. • • • Nice fotoğrafı gibi, görüşmelerde alınan ka- rarlar sonrasında yapılan açıklamalar ve yayım- lananlar, aslında çok bağdaşıyor. Türkiye en aşağı on yıl için daha yoktur Av- rupa'da; üstelik Nice'te bir kez daha açıklıkla or- taya çıkmıştır ki kimse Türkiye'ye karşı Kıbns ve Ege koşullannı öne sürmekten vazgeçmemiş- tir. Avrupa'yı izleyenleri şaşırtacak biryön yok bu gelişmelerde. Beni asıl şaşırtan, Türkiye'nin bir türlü müza- kere zeminine sağlıklı bir biçimde inmemesidir. Kimileri için Avrupa ve ardındaki öbür Batı, ya- ni ABD, IMF ve Dünya Bankası, Türkiye'yi öz- gür ve müreffeh bir ülke yapmaya karar vermiş- tir, onun için de bütün istedikleri yapılmalıdır. Ki- milerine göre ise AB, Türkiye'ye Sevr'i sunmak- tadır yeniden ve bu yüzden de isteklerinin ka- bul edilemeyeceği, açık ve net biçimde anlatıl- malıdır. "Evet efendim cephesi" ile "külliyen ret cep- .pesi" arasındaki tartışmadan etraf toz duman. T. Oysa acaba doğru olan, her şeyi kabul gibi Ker şeyi ret yanlışına da düşmeden, nelerin ya- pılabileceği ile biriıkte nelerin yapılamayacağı ya da şımdilık yapılamayacağını anlatmak değil midir? "Ben bunu yapamam arkadaş!" diye kestirip atmak yerine, "Şunlan şunlan yapanm, şunla- n şunlan da daha ileh bir tarihte bir daha gö- rüşelim" demek ve de "yapanm" dediklerini te- ker teker yaşama geçirmeye başlamak daha az itici değil mi? • • • önümüzdeki on yıl içinde Avrupa'da olama- yacağımızı söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Yalnız AB'nin sindirimi güç bir lokma olan Tür- kiye'yi hazma hazır olmamasından değil, Tür- kiye'nin de bu süreden önce hazırianamayacak olmasından da kaynaklanıyor bu durum. Öyleyse önümüzde 10-15 yıl var demektir. Bu süre, hem müzakere hem de hazırlık süre- sidir. En güç sınavlara giren en güçlü adaylar bile, sorular kendilerine verildiğinde, ilk olarak şu so- ruyu soraıiar: - Ne kadar sürem var? Türkiye bu gerçekleri doğru görüp gereğini yerine getirse, giremediği Nice fotoğrafından 10 yıl sonra nice nice fotoğraflarda yer almayı başarabilir. Hukukun üstünlüğü paneli Bumin: AİHM'de 2000 dosya var ANKARA (Cunıhu- riyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, ulusla- rarası anlaşmalar ile ya- salann çelişmesinden kaynaklanan sorunlar nederuyle Avrupa Insan Hakları Mahkeme- si'nde (AtHM) Türki- ye'ye ait yaklaşık 2000 dosyanın bulunduğunu söyledi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin, Yargı- tay Başkanı Sami Sel- çuk ve Danıştay Başka- nı Nuri Alan, Insan Haklan Günü etkinlik- leri kapsamında düzen- lenen "Hukukun Üs- tünlüğü ve İnsan Hakla- n " paneline katıldılar. Yargıtay Başkanı Sa- mi Selçuk, hızla gelişen bir dünyada Türki- ye'nin yavaş ilerleme- sinin kendısinı hayal kı- nklığına uğrattığını be- lirterek "Türkiye AB ile bütünleşmek istiyorsa kendini incelemeü ve ge- rekenleri yapmalıdır" dedi. Hukukun üstünlüğü- ne dayanan bir sistem- de, af gibi bir olgunun olamayacağına dikkat çeken Selçuk, dünyada hak \e özgürlükler ala- nının giderek genişledi- ğini söyledi. Danıştay Başkanı Nuri Alan da anayasa- nın geçici 15. maddesi gereği Milli Güvenlik Konseyi döneminde ya- pılan yasal düzenleme- lerin yar gı denetimi dı- şmda kaldığını, bunun da yargıda ikiliğe neden oldugunu kaydetti. Alan, Danıştay' ın ın- san haklan ile ilgili uluslararası anlaşmala- n bağlayıcı nitelikte, iç hukuk normlannı güç- lendirecek ve destekle- yecek bir şekilde, kısa- ca yasalar üstü olarak değerlendirdiğini söz- lerine ekledı. Ölüm orucunda 54. gün. Çankın Cezaevi'ndeki Eşber Yağmurdereli de açlık grevine başladı 26 Irişmm dnrumu ağırlaşbHaberMerkezi-F tipi cezaevlerinin kapatılması istemiyle başlatılan 50'si kadın 153 "ü erkek 203 siyasi tutuklu ve hükümlünün eylemi 54. güne girerken ailelerin eylemi ise 29. günde. Aydın- lar ve TBMM Insan Haklan Komisyo- nu üyelerinin girişimleri sonuçsuz ka- lırken eylemcilerden 26'sının dunımu- nun ağır olduğu bildirildi. DHKP-C, TKP(ML) ve TKİP davalanndan yar- gılananlann başlattığı ölüm orucu ey- lemine cezaevindeki diğer örgütlerden de destek geliyor. Destek eylemi ya- panlann sayısı 500'ü aşarken Çanİcın Cezaevi'nde bulunan avukat Eşber Yağmurdereli de dün süresiz açhk gre- vine başladı. Diyarbakır'da ise destek amacıyla 1 günlük açlık grevi gerçek- leştiren Demokrasi Platformu yöneti- cilerinden 15'i gözaltma ahndı. Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yaıdım- laşma Derneği (TAYAD) açıklamasın- da; Bayrampaşa, Çanakkale, Ümrani- ye, Uşak, Aydın, Çankın ve Bursa ce- zaevlerindeki çok sayıda tutuklu ve hü- kümlünün ölümün eşiğinde oldugunu vurgulandı. Açıklamada 1996 yılında 12 kişinin yaşamını yitirdiği ölüm oru- cu sonucunda yapılan anlaşmaya dikkat çekerek şunlan söylüyor: "Hiç kimse unutmasın. Diyarbakır Cezaevi'nde 10 tutuklu ve hükümlü- nün katledilmesi, bu anlaşmadan yal- nızca 2 ay sonra gerçekleşti. Belirsizlik- lere, manevralara ve oyunlara son ve- rüsin. Evlatlanmızın ve bizlerin talep- leri tarnşusnı." İlk ölüm orucu ekibindeki 99 kişi ey- lemlerinde 54. güne girerken 26 tutuk- lu ve hükümlünün durumunun ağırlaş- tığı bildirildi. Durumu ağır olanlann isimleri şöyle: Sevgj Erdoğan, Sinan Eren, Ayşe Eren, Suat Karabulut, Burhan Kardaş, Gönül Arslan,CemYıldız.YaşarYağan, \ icdan Şahin. Hasan Güngörmez, Ha- mit Süren, Berna ünsal jsmet Ünver, Ayhan Koç, YazgülGüderOztürk,Aşur Korkmaz, Recep Cingjtaş, Kadir Kaya, Ali Ateş, Fırat Tavuk, Murat Ozten, Havva Doğan, Ali EkberDoğan, Murat Çoban, Ühan DemireL Banş Kaya. Ümranıye Cezaevı'ndekı Cem Yıl- dız'da baş ağnsı, karartılı görme, ek- lem ve kas ağnlannın arttığı, Yaşar Ya- ğan'da göğüste yanma; Uşak Ceza- evi'ndeki Vicdan Şahin'in de idrar çı- karmakta zorlandığı, sırtta ağn ve el- lerinde parmak uçlannda morarma gö- rüldüğü öğrenildi. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki Aşur Korkmaz'da yoğun bel ağnsı, dizlerde uyuşma ve halsizlik görülürken Recep Cingitaş'ta göz kararması, bacaklann- da yanma hissinin ve halsizliğinin gi- derek arttığı kaydedildi. TBB doktorla- nnca muayene edilen Kadir Kaya'nın kalbinderitimbozukluğu teşhisi konul- duğu ve sürekli kontrol altındatutulma- sı gerektiği belirtildi. Çanakkale Ceza- evi'ndeki Berna Ünsal'ın arkadaşlan- nın yardımıyla yürüdüğü bildirildi. DHKP-C, TKP(ML), TKİP davala- nndan yargılanan ve hüküm giyenlerin başlattığı ölüm orucu eylemine çok ya- kında isimleri ve sayılan belirlenen 3. ekibin-de katılacağı belirtihyor. Ceza- evlerindekı TKP/ML, TİKB. MLKP, Direnış Hareketı, THKP-C, MLSPB. Devrimcı Yol, TDP, TKP-Kıvılcım ör- gütleri davalanndan tutuklu ve hüküm- lü 500'ü aşkın kişi önceki gün süresiz açlık grevine başladı. KP-tO davası tu- tuklu ve hükümlülerinin süresiz açlık grevi eylemi ise 5. gününe girdi. Diyar- bakır'da önceki gün cezaevlerindeki ölüm oruçlanna destek amacıyla 1 günlük açlık grevı gerçekleştıren De- mokrasi Platformu yönetıcilerinden 15'i dün gözaltına alındı. Cezaevierindeki eylemleri sona erdirmek için çabalar sürüyor Bayrampaşa'da hareketb gün İstanbul Haber Servîsi - TBMM Insan Haklan Inceleme Alt Komisyonu Başka- nı DSP Muğla Millervekıli Tunay Dik- men Bayrampaşa Cezaevi'de ölüm oru- cundaki tutuklu ve hükümlülerle görüş- mesinın ardından "Bizim açımızdan gö- rüşmeler bitti" dedi. Komisyon üyele- rinden DYP Tunceli Milletvekili Kamer Genç ise olumlu bir hava oldugunu be- lirterek "Eylemin birikigün icerisindebi- tirflmesini bekByorum" dıye konuştu. Ölüm orucunda bulunan tutuklu ve hükümlülerle görüşmeler dün de sürdü. Adalet Bakanlığı'nın çağnsı üzerine Türkiye'ye gelen Avrupa Işkenceyi Ön- leme Komıtesi Başkanı SUvia Casala ile Icra Sekreteri Traver Stevens sabah saat- lerinde girdikleri Bayrampaşa Ceza- evi'nden akşam 19.30 sıralannda her- hangi açıklama yapmadan aynldılar. TBMM Insan Haklan lnceleme Alt Komisyonu üyesi, Fazilet Partisi Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğhı, Türk Tabipleri Birliği 2. Başkanı Dr. Metin Bakkakı ile birlikte dün saat 15.00 sıra- lannda Bayrampaşa Cezaevi'ne girdi. Bekaroğlu, tutuklulann görüşme isteği üzerine, Adalet Bakanı'nın ricasıylagel- diklerini söyledi. Akşam saatlerinde de TBMM Insan Haklan bceleme Alt Ko- misyonu'nun diğer üyeleri DYP'li Ka- mer Genç ile DSP'li Tunay Dikmen Bay- rampaşa Cezaevi'ne girdi. Komisyon Başkanı Dikmen gece saat 22.00 sıralannda cezaevinden çıkarken gazetecilerin sorulan üzerineu Kzinıaçı- mızdan görüşmeler bitti. Hükümet bir noktava kadar projede yeniükler yapa- cak. Bugün >eni bir şe\ önermedik'" de- di. Kamer Genç ise açıklamasında "Üç Idşilik odalarduvann yıkümasryla 6 kişi- tik hale getirilebilir. tçerdekilerin sağhk durumu h i Olumlu bir hava var. Bir iki gün icerisinde bitirilmesini beklmmım" diye konuştu. Mühendis odalan ve Türk Tabipleri Birliği'nin katılımıyla projede yenilikler yapılacağını belirten Genç "Her gün yeni birileri cezaevine geliyor. Aydınlar ne sıfatlarla görüşüyor anlamı- vorum. Bu ülkenin parlamenterleri var. Olüm orucuna sebep olabüecek bütün koşullar ortadan kakünlmıştır'7 dedi. Bayrampaşa Cezaevi eski savcısı Ne- cati Ozdemir de öğle saatlerinde Bay- rampaşa Cezaevi'ne geldi, ancak tutuk- lularla görüşemedi. Istifa önlendi Adalet Bakanlığı ile ölüm orucunu sürdüren mahkûmlar arasında arabulu- culuk görevini sürdüren TBMM Insan Haklan Alt Komisyonu, çözüm sağla- namaması üzerine dün görevden çekil- me noktasına geldi. Komisyonun FP'li üyesi Mehmet Bekaroğlu, Insan Hakla- n Komisyonu Başkanı Hüseyin Akgül'e görüşmelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle görevi bırakmak istediğini iletti. Ancak Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk ve Komisyon Başkanı Ak- gül"ün girişimiyle Bekaroğlu'nun istifa- dan vazgeçirildiği belirtildi. Hükümeteprotesto özgûrlûk ve Daj-anışma Partisi üyeleri ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Şubeieri yöneticOeri, F tipi cezaevierini ve hükümetin ölüm oruçlannın sona erdirilmesine yönelik girişimde bulunmamasuu poretesto ettiler. Dün akşam tstüdal Caddesi Mis Sokak'ta bir araya gelen ÖDP'üler çmgıraklar çalarak ^8 metrekarede yaşayabüir misiniz", " F tipi çözüm değü", "Aynmsız genel a P yazıh dövizler tasuhlar. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği istanbul Şubeieri yöneticfleri de DSP tstanbul İI Binası önünde açıklama yapü. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Demirci, F tipi cezaevlerine geçiş uygulamasının ertelenmesi değil durdurulması gerektiğini belirterek "Çünkü ölümler ertetenemez" dedL Büro Emekçikri Sendikası (BES) üyesi emekçüerie birlikte dün akşam Ankara'daki Yüksel Caddesi'nde bulunan Insan Haklan Anıü önünde toplanan tutuklu yakmlan, "Direne direne kazanacağız", "Hücreler yıküsın tutsaklara özgürlük"," Hücreleri parçala, tutsaklara sahip çık", "Katil devlet hesap verecek" sloganlan attuar. Zrya Gökalp Caddesi'ni bir süre trafiğe kapatan göstericiler, daha sonra TSİP Genel Merkea ve ÖDP tl Binası'nda açhk grevini sürdüren tutuklu yakmlarmı ziyaret ettiler. (Fotoğraflar: CANER ÖZTÜRK / ZEYCAN GÜL) SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Avukatlardan açlık grevi Sendikocüardan oturma eylemi • TÜRK-IŞ, DtSK ve KESK'e bağlı 15 sendikanın yöneticileri, " F " tipi cezaevlerini protesto için Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda oturma eylemi yaptı. İstanbul Haber Servisi - F tipi cezaevleri toplumun çeşıtli kesimlennce tepkiyle karşılanıyor. TÜRK-tŞ, DtSK ve KESK'e bağlı 15 sendikanın yöneticileri, "F" tipi cezaevlerini protesto için Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda oturma eylemi yaptı. Aralannda Nakliyat-tş, Eğitim-Sen, Tüm Bel- Sen, Enerji Yapı Yol-Sen ve Deri-Iş gibi sendikalann yöneticilerinin de bulunduğu 50'ye yakın sendikacının katıldığı eylemde, ortak açıklamayı Belediye-tş Sendikası 3 No'lu Şube Başkanı Hüseyin Aynlmaz okudu. 1996'daki ölüm oruçlannda 12 kişinin hayatını kaybettiği, bir o kadannın da sakat kaldığının belirtildiği açıklamada şu görüşler savunuldu: "tnsanlar cezaevlerine konularak zaten cezalandınbyor. Daha fazla gecikilmeden ölüm oruçlan durdurulmalıdır." MüvekkiUerine destek veriyoriar Bir grup avukat da, ölüm orucundaki müvekkillerine destek vermek amacıyla açlık grevine başladı. Basın açıklamasının ardından avukatlar Hacer Çekiç, Ali Taş, Kenan Alkan, Erkin Dek, Remzi Kazmaz, Behiç AŞÇL, Battal Aravıcu Özgür Gider. Sevgi Özer, Selda Ka> a, Rahim Yümaz ve Mehmet EroğJu süresiz açlık grevine, avukat Nurhayat İşyapan da "ölüm orucuna" başladığını belirtti. Avukatlar, müvekkilleri ölüm orucunu sona erdirinceye kadar eylemlerini sürdüreceklennı açıkladılar. Hollanda Yeşiller Partisi Milletvekili Sarah Karaini ise İHD İstanbul Şubesı'nde düzenlediği basın toplantısında F tipi cezaevi sisteminin "uolasyon ve insanı yalnızlaştırmaya" yönelik olduğu savundu. Ülkesinde de oda sistemi bulunduğunu, ancak bu sistemi tutuklulann tercih ettiğini anlatan Karaini, tutuklulann çok sayıda aktiviteye katılabildiklerini söyledi. CHP Bahçelievler îlçe Merkezı'nde pazar günü başladıklan dönüşümlü açlık grevini sürdüren TAYAD'lı aileler, düzenledikleri basın toplantısmda, 'F tipi' hapishanelerin ve DGM'lerin kapatılması, 3713 Sayılı Anti-terör Yasası'nın kalduılmasını ve cezaevlerinde meydana gelen ölüm, ağır yaralanma olaylannın sorumlulanmn yargılanmasını istediler. Aileler, 1996'daki ölüm oruçlan sonrası rahatsızlıklan süren ve tedavileri yapılmayan mahkûmlann da serbest bırakılmasım istediler. Açlık grevine katılan Hüseyin Özdemir, Ümraniye Cezaevi'nde iki oğlunun bulunduğunu belirtti. Okmeydanı'nda 4 arkadaşı ile birlikte F tipi cezaevleri aleyhine duvarlara yazı yazarken kendilerine müdahale eden polisler tarafından öldürülen 21 yaşındaki Özkan Tekin, bugün toprağa veriliyor. KESK Insan Haklan ve Çevre Sekreteri Faysal Ozçift yaptıgı açıklamada, siyasi tutuklu ve hükümlülerin af kapsamı dışmda tutularak kendilerine "öhlm hücrelerinin'" dayatümasınm "Asmajalmı da besleyeüm mi?" zihniyetinin devamı oldugunu öne sürdü. [email protected] Şu anda Orhan Pamuk'la bera- ber bizim evde oturuyoruz. Orhan'ın dediğine göre her zamanki gibi ben daha hareketli ve girginim, Orhan ise tıkanıklığı aşacak çözümün zor olduğu düşüncesinde. Bir haftadır telefonla görüşerek ya da böyle otu- rarak, zaman zaman gergin, zaman zaman umutlu bir ruh hali icerisinde uğraşıyoruz. Zorluk, taraflar arasındaki uzak- lık, medyanın gençleri mahkûm et- mesindeki acelecilik ve siyasi mah- kûmlann kararlılığı. ikimiz de ta ba- şından itibaren F Tipi hapishaneleri eleştirdik. Bu hapishaneler örnek alındıklan batı ülkelerinde mahkûm- lara bazı rahatlıklar sağlamış olabi- lir. Ama Türkiye gibi insan haklan özürlü ve özellikle siyasal mahkûm- lara devletin acımasızca davrandığı bir ülkede F Tipleri doğrudan siyasi mahkûmları yalnız bırakmaya, ez- meye yol açacak. Orhan Pamuk'la Beraber Şimdi koğuşlarda cemaatler ha- linde yaşayan siyasal mahkûmlar kapalı tek kişilik, üç kişilik hücreler- de devletin "memametine" çok faz- la açık olacaklar. Bu "merhamete" ikimizin de güveni yok. Ulucanlar, Burdur, Ümraniye, Diyarbakır, Buca cezaevlerinde yaşananlar güvensiz- liğimizin önemli kaynaklan. Dünkü gazetelerde yer alan ve "Emrin Olur" manşetiyle kamuoyuna veril- meye çalışılan mesajın yanlış oldu- gunu biliyoruz. Mahkûmlann evet, siyasi talepleri de var ama sorun, hücrelere kapanma korkusunda odaklanıyor. Bu yüzden heyetler aracılığıyla sorunu fark eden Baş- bakan bile "Gençleri hücrelere tık- mak niyetimiz yok" diyerek tartış- manın özünü ortaya koydu. Burada ikimizin de fark ettiği bir başka şey; siyasi mahkûmlan bir ke- re daha mahkûm etmek isteyen medyadaki sertlik yanlısı eğilimden hükümetin daha esnek olduğu. Ce- zaevinde bulunduğumuz süre bo- yunca gençleri daha çok dintedik. İlk baştaki "kimse ölmesin" duyarlığı- mızın tek başına yeterli olmadığını da gördük. "Ölmeyin" demek yet- miyor; ölmeye yatanların neden öl- mek istediklerini bilmek, anlamak gerekiyor. Orhan'a sordum, "Içeride ne göz- ledin?": "Daha önceleriçokça duy- duğum posteherden, kızıl yıldızlar- dan, siyasal sloganlardan çok, bir kenarda sakin sakin uyuklamakta olan dolu ve büyük bir akvaryumun sessizliği beni etkiledi. Hapishane- nin sessizliği de beni etkiledi. San- ki bu sessizlik kafamda açlık grev- leri ve ölümle ilişkiliymiş gibi geldi." Orhan'ın söylediklerini kafamda canlandırdım. Gerçekten de onun- la birlikte koğuşlara girdiğimizde, değişik duygulara kapıldık. Bu in- sanlar, hangi eylemlerin, hangi yar- gılamalann, hangi çatışmalann so- nunda buralara gelmişlerdi? Ne za- mandır içeride yatıyorlardı? Ayşe Yıldınm'ı ve Gülter Kan- lı'yı düşündüm. Onlann da üniversi- tede okuyan oğullan, şimdi ceza- evinde. Yargıtay onlarla ilgili mah- kûmiyet kararlarını bozdu. 6 yıla ya- kın süredir cezaevindeler. Banş ve Ümit, cezaevinde uğradıkları saldı- nlaryüzünden kalıcı sakatlıklaredin- diler. Şimdi Bergama'da ölüm oru- cundalar. Gülter Kanlı telefonda, "Bir çö- züm var mı?" diye soruyor. Kaygı- lı... Koğuşlardaki başlan bantla bağ- lı gençlere bakıyorum. Belki birinin adı Banş, diğerinin Ümit. Ayurtları çökmüş, yüzleri sarı. "Adın Ümitmi ya da Banş mı?" diye sormuyorum. Ne fark eder ki, o çocukların da an- neleri var. adlan Gülter ya da Ayşe değil belki... Ama ne fark eder ki! Bu yazıyı bitirip yeniden çözüm için çareler aramaya devam edece- ğiz. Belki de bu yazıyı okuduğunuz- da epeyce yol almış da olabiliriz. Belki de hiçbir şey. Yaşam önemli. Ölümler sınırda. Zaman daralıyor. Orhan'ın yüzüne bakıyorum. O hâlâ endişeli ve karamsar. Belki de o haklı. Ben ise iyimser. Herkesin duyarlı ve dikkatli olma- sı gereken bir dönemden geçiyo- ruz. Basındaki meslektaşlarımızı uyardık. Dikkatli olmalarını istedik. Yeniden telefonlann başına dönü- yoruz. Yeniden uğraşımızı sürdürü- yoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle