17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12ARAUK2000SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Sagjık Yönetimi Enstitüsü kupulmalı' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağhk Bakanı Osman Durmuş'a Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü tarafindan 4 Aralık'ta sunulan "2. Sağlık Projesi Sağlık Politikalan ve Yönetimi" başlıklı raporda, 2. Sağlık Projesi çalışmalannda gelinen son aşama ele alındı. Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü 2. Sağlık Projesi kapsamında Dünya Bankası'nın ilgili bırimleri ile işbirliği yapacak ve yetişmiş sağlık yöneticisi ihtiyacına yanıt verecek Sağlık Yönetimi Enstitüsü'nün kurulmasını istedı. Yojsuzlukla mücadele paneli • ANKARA (AA)- Vatandaşın Vergisini Koruma Demeği'nce (VAVEK) düzenlenen "Yolsuzlukla Mücadele- Türkiye ve Dünya" konulu panel bugün Ankara'da yapılıyor. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un konuşmasıyla açılacak panelin oturum başkanlığını Dünya gazetesi yazarlanndan Taylan Erten gerçekleştirecek. Panele konuşmacı olarak, Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chhibber, Maliye Bakanlığı Mali Suçlan Araştırma Kurulu Başkanı Nejat Coşkun, Ankara Barosu Başkanı Sadık Erdoğan, Adalet Bakanlığı Uluslararası Hulaık ve Dış Ilişkiler Genel Müdürlüğü Tetkik Hâkimi Ergin Ergül ile Kanal D Genel Yayın Yönetmenı Tuncay Özkan katılacaklar. 327 bin araç trafiğe çrirb • ANKARA (ANKA) - Devlet tstatistik Enstitüsü'nün verilenne göre (DtE), bu yılın ilk sekiz ayında 327 bin 496 yeni motorlu taşıt trafığe çıktı. Bu yıl ağustos ayında toplam 47 bin 965 yenı aracın trafîğe kaydı yapıldı. 675 aracın trafıkten kaydının sıhndiği ağustosta, trafikteki araç sayısında net 47 bin 290'lık bir artış yaşandı. Trafığe çıkan araç sayısında geçen yılın ilk sekız ayındaki 221 bin 720'lik düzeye göre yüzde 45.3'lük artış meydana geldi. Böylece Türkiye'deki motorlu kara taşıtlannın toplam sayısı, ağustos sonunda 6 mılyon 948 bin 463'e çıktı. İşsizlik oranı • ANKARA (ANKA)- Devlet Istatistlk Enstitüsü (DlE), Türkiye'de işsizlik oranının yılın üçüncü çeyreğinde de gerilemeye devam ettiğinı bildırdi. DtE'nin Temmuz- Ağustos-Eylül dönemıne ilişkin hane halkı işgücü anketi sonuçlan açıklandı. DİE'ye göre ilk çeyrekte yüzde 8.3, ikinci çeyrekte yüzde 6.2 olan işsizlik oranı, üçüncü çeyrekte yüzde 5.6'ya kadar indi. Iğdır'da bulunan Soykırım Anıtı 'barış'adı altında Ermeni düşmanlığını körüklüyor Ruhsatsız 'soyknrım9 anıtı Kıbçlann kabzalannda, başta "bozkurt" o\- mak üzere ne kadar ırkçı-şoven motif varsa tümü rölyeflere işienmiş. Az&rbaycank mimar 'kuUanıhnış' Iğdır'daki Soykınm Anıtı'nın tasanmı Azerbaycanlı mimar Prof. Dr. CaferA-Gi- yasi'ye ait... Giyası'yi Türkiye Mimarlar Odası ile Azerbaycan Mimarlar Ittifakı ara- sındakı karşılıklı iliş- ki ve ziyaretlerden ta- nıyorum. Mesleğini seven, ülkesini de se- ven, kibar ve heyecan- lı bir mimar. fanıdı- ğım için de mutlu- yum... Ne var ki bütün bu meziyetler, "Türkiye Cumhuriyeti" toprak- lannda, yine "Türki- ye'nin ulusal dış poüti- kas" açısından da tar- tışmalı mesajlar içeren bir anıtın, Azerbay- canlı bir mimar tara- findan tasarlanıp ger- çekleştirilmesini haklı ve doğru kılmıyor. Buna Prof. Dr. Gi- yasi'nin kişisel özlem- leri yön verse bile, yi- ne Türkiye Cumhuri- yeti'ni "temsil eden" yetkililerin de buna izin vermemeleri, "daha dikkatfi" dav- ranr.ıalan gerekiyor- du... Dahası, aynı uy- gulamada "Azerbay- canlı mimar kullanı- mına" yasal olanak sağlanabilmesi için, "TC hukukuna" göre TMMOB'den ve Mi- marlar Odası 'ndan da tt onay ahnmasT önce- likli koşuldu... Işte bu "özen" gös- terilmediği için, Azer- baycan ile Ermenistan arasındaki "resmi ve devletler arası çaüş- manın" temelinde de yatan "ideolojik ve si- yasal" görüşler, Soykı- nm Anıtı'na da dam- gasını vurmuş. O kadar ki.belkide Azerbaycan'da bile "çekmce" konulabile- cek, Ermenistan Dev- leti'ni yönetenlerin si- yasetinden daha çok "Ermeni halkını kü- çük düşürücü" ıfade- ler, mesajlar ve slo- ganlar, ırkçı ve şove- nist "Türkçü" simge- lerle de birlikte anıtm "temasında" egemen kılınmış... Yani, bir anlamda Azerbay- can'da bile izin verile- meyeceğini sandığım "kışkırücr bir anıt ya- ratılmış... Bu nedenlerle, mes- leğine ve kişiliğine saygı duyduğum Prof. Dr. Cafer A. Giyasi'ye ne yazık ki "eüne sağ- hk" diyemıyorum. Türkiye'deki duyarsız ve sorumsuz çevreler- ce "kuUanıldığT için de hem kendısi adına, hem ülkem adına üzü- lüyorum... OKTAYEKİNCİ • Tam 43.50 m. yükseklikteki dev 'bozkurtlu kılıçlar', adeta 'geçici' olarak çatılmış bekliyorlar. Tam karşılannda ise Ermenistan'ın başkenti Erivan var. Geceleri aydınlatılan bu 'banş' (!) anıtını seyrederek Türkiye'yi tanıyorlar... gelişmeleri görmek isteyen hemen tüm gruplara yapıldığı gibi bize de önerilen gezi programında "Soyla- nm Anra"nı ziyaret etmek başlarda yer alıyor... Biz de hem programı ak- satmamak, ama hem de gerçekten "merakettiğimiz" için kendimizi ön- ce 43.50 m. yüksekliğindeki bu dev anıtın "dibinde" buluyoruz... Ermeni Patriği Mesrob Mutaf- yan'ın halklar arasında düşmanlığı değıl "dostiuğu ve kardeşüğT temel alan söylemine ABD ve Avrupa'da- kı "soykınm tacirierinden" tepki var... Gazetelere yansıdığına göre Er- menistan dışmda yaşayan Ermeniler anlamına gelen "diasponTyı Mutaf- yan'a karşı "kışku-tmak" için yayın- lar yapan kimı "lobi" sözcülen, ts- tanbul'daki Patrik'in Türkiye'yi des- tekleyerek "davalannaengeloİduğu- nu" ileri sürüyorlar. Anadolu Ajansı bu haberini gaze- telenn yazıışlenne geçtiğı günlerde (7-8 Aralık 2000) biz de "Anado- lu'nun en doğusundakT kalkınma ve kültür amaçlı bazı projeleri yerinde incelemek üzere bu kez Iğdır'dayız. Türkiye'nin bu "yeni ilindekT son Arpaçay'ın kıyısuıdaiL.. Kars'tan Iğdır'a Digor ve Tuzhıca üzerinden geçerken, 5-6 yıl önce hiz- mete giren yeni karayolu bir süre Ar- paçay'aparalel gidiyor... Arpaçay'ın hemen "karşı" kıyısında, neredeyse bır taş atımlık mesafede Ermeni köy- leri... Onlann "karştanda" ise yine aynı mesafede ve yine Arpaçay'ın kıyısında "bizinı" köylerimiz... Iğdır'daki Soykınm Anıtı'nın önü- ne geldiğımizde, önceden "banş kdn" dıkildiğini duyduğumuzdan yi- ne de umutlu ve heyecanlı gözlerle yaklaşıyoruz... Ancak, birbirine uç- îannda "geçici'' olarak çatılmış beş dev "kÜKm" neden göğe doğru 43.5 m. yükseldiğini ve bu etkileyici tır- manmayı adeta "ürkütücü" kılan kı- lıçlann neden "her an savaşmaya ha- zn-" bir konumda adeta "bekİediği- ni" fark ettığimizde ise umudumuz yine düş kınklığına, heyecanımız ise "kasvete" dönüşüyor. Çünkü Soykı- nm Amtı, altındaki "müze" bölü- münden üstündeki röryeflerde seçi- len motiflere ve tüm yazılı-görsel mesajlanna kadar, Ermenilerin ne denlı "Türk ve Müslüman düşma- nı" olduklannı anlatıyor. Özellikle geceleri aydınlatılarak, sınınn hemen karşı tarafındakı Er- menistan'uı başkenti Erivan'dan da tüm çarpıcılığıyla görünmesini sağ- lamak üzere bu denli "yüksek" tutul- duğu anlaşılan bu anıt için önceki yıl tam "4 triryon lira" harcanmış. Iğ- dır'ın gelişmesı ve kalkınması için zorunlu olan çok önemli ekonomik ve kültürel projelere "kay- nak süanbsı" çekilirken, böylesi bir harcamanın "neye hizmet edeceğT ise belli ki ciddi bir tartışma konusu bile yapdmamış. Dahası, Iğdır'ı "daha önce" yönetenler, bunu tartışmak yerine "özen- dinnek'' yönünde öylesi- ne "hukuk dışı" tutumla- n bile göze almışlar ki, sözde "Türkive'' adına di- kilen anıtın bulunduğu ar- sada kamulaştırma bile yapıhnadığından 43.5 m. yüksekliğindeki yapının "imar durumu" da yok, "inşaat ruhsaö" da... Yani, Soykınm Anıtı, 4 trilyon lira kamu parası harcanarak, "TC yasala- nna aytan" ve "kaçak" olarak inşa edihniş... Ar- sası bile kamunun olmadı- ğından, "resmi sataibi" belli değil, "tapusu" bu- lunmuyor... Bir 'jest' yapılabilir Iğdır'ın valisi V Göğe yükselen dev kıhçiar sunrm karştsındaki Ermenistan halkına adeta gözdağı veriyor. Diyarbakır'da CYDD-Turkcell işbirliği 270 genç kıza kot DİYARRAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Çağdaş Yaşamı Destekleme Deraeği (ÇYDDVTurkcell işbirliğiyle bir süre önce başlatıîan "Çağdaş Türkiye'nin Çağdaş Kjzlan" projesi kapsamında ÇYDD Diyarbakır Şubesi'nce 270 kız öğrenciye kot pantolon dağıtddı. Diyarbakır ve ilçelerinde toplam 474 kız öğrenciye . yılda lOO'ermiryon liralık burs veren ÇYDD, giysi ve ayakkabı yardımı da yapıyor. ÇYDD Diyarbakır Şube Başkanı Doç. Dr. Abmet Ersay, demek binasında 270 kıza kot pantolon dağmrken yaptığı konuşmada, Alanya şubesiyle vanlan işbirliği sonucu kızh-erkekli 18 öğrenciyi de şubat ayında tatile göndereceklerini açıkladı. Ersay, "Proje kapsamındaki öğrencilerin suuflanfleriedikçeyabancı dil yardmn, aynca Hse bittikten sonra da üniversiteye kayıt yardımı yapıyoruz. Bu öğrencilerimizin aiklerine de yardımlar yapılıyor" dedi. H TCC kasım ayı raporu • Engellemeler sürdü tstanbul Haber Servia - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) kasım ayında da gazetecılcrin çeşitli nedenlerle "dövüldüğünü. engeDendiğinL hakarete uğradığını ve gözahma ahndtgınr belirttl. TGC'nin kasım ayı basın ihlal raporunda, geçen ayın en önemli olayının Sabah gazetesinin imtiyazının Bilgin Yaymcılık'tan Sabah Yayıncıhk'a devri olduğu vurgulandı. Rapora göre geçen ay medyaya yönelik engellemeler şöyle: "Tarsusta bir kadm gazeted gözarandayken pofisin tacizine oğradL Erzincan'da bir gazeteci tehdkte uğradL Ankara'da Star gazetesi muhabirinin otomobüi kundaldaııdL MUHyet gazetesi kurşuniandı. ıstanbul Kartal'da gazetecfler tehdh edikü. Ankara'da TGRT kameramanı, Anayasa Mahkemesi önûnde bir poüs tarafindan dövüHü. Evrensel gazetesi DGM'ce bir avkapatıkn.ÖzgürGefecek gazetesi toptaükn." göreve başlar başlamaz valiliğin tüm gücünü ve Özel îdare olanaklarmı ilinin gerçek kalkınma ve kültür projelerine ayırma- ya karar vermiş bir "CumhuriyetValisi''... O kadar ki.. Soykınm Anıü'na da kaynak sağla- nan, bol kazançlı ve "bol şaibeü'' eski "vakır' orga- nizasyonunu bile devre dı- şına çıkartarak, bu büyük gelir akışından yoksun ça- lışmayı "nüsyonunun" ilk temel karan olarak uygu- luyor. Bu misyonun en önemli sosyal projesi ola- rak ise Iğdır'daki tüm "si- vfl" kesimlerin bireysel ve toplu güçlerini "Iğdır Güçbirüği AŞ" çatısı al- tında bir araya getiriyor. Vah Tamer'e, bu çağdaş girişimleri için destek sö- zü vererek (aynca yazaca- ğız) Iğdır'dan aynldığı- mızda, Türkiye'nin, Er- meni Patriği Mesrob Mu- tafyan'ı "diasporanın şo- venist basküanna" karşı da koruması yönünde bir "jest" yapması gerektiği- nidüşünüyoruz... "Örneğin'' diyoruz ve geriye dönüp Ermenis- tan'a karşı "savaşçıghkla- n" atan anıta bir kez daha uzaktan bakıyoruz.. 4 tril- yon bile harcansa, "Neden olmasm?.." diyerek ve "ParkOteTPdüşünerek... ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ ABveBiz İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'nın ki- mi ülkeleri arasında ortaya çıkan "Demir Çelik Biriiği"; baş döndürücü bir gelişme çizgisi içinde, bugünün Avrupa Birtiği'nin zeminini oluştururken muhtemel bir "Avrupa Devleti" düşüncesi içinde; biz de bunun dışında kalmamaya gayret ediyo- ruz. Bu sürecin dışında kalmamaya gayret ediyoruz, çünkü eğer bir Avrupa devleti oluşabilir ve biz de bunun dışında kalırsak, Tanzımat Fermanı'ndan beri kaderimizi bağladığımız ve hedef aldığımız "Saft'nın dışına düştüğümüz duygusuna kapıla- biliriz. Acaba tüm bunlara değer mi? • • • Avrupa Biriiği, ekonomik bir çerçeve içinde baş- ladı. önce "Ortak Pazar" ve daha sonra, "Avru- pa Ekonomik Topluluğu" olarak uluslararası sah- nede yer aldı. Siyasallaşma beklentisı hep vardı, ama bunun gerçekleşmesi çok daha sonra oldu. Bu türden örgütlerde yer almak, üyelerin karşı- lıklı çıkarlarına dayanır. Eğer herhangi bir birlik içinde yer almak, herhangi bir ekonomik çıkar sağlamıyorsa, o ekonomik örgüt içinde yer almak istemenin fazla bir anlamı yoktur. Fakat kimi zaman bu türden bir ekonomik bağ- lantı içinde olmak, siyasal bir prestij ve çıkar sağ- lar ki; uzun dönemde, bu da ekonomik kazanca dönüşebilir. Bu türden örgütlerin üyeleri; yeni bir başvuru ol- duğu zaman, başvuranın kendilerine "ne getire- ceğine" bakarlar. Kendilerine ve örgütlerine ne gibi katkıları olacağını hesaplarlar. Bututum, ken- dileri açısından rasyonel bir tutumdur. Ekonomik temelli örgütlerde kıstas, "pazarge- nişlemesi" ve "ilişki hacmınin büyümesi"d\r. Fa- kat kimi zaman, üye olarak almamakla birlikte, çok yakınlarındaki bir devleti "kalkındırma" ama- cı da söz konusu olabilir. Ve elbette bu kalkındır- manın ardından, "kâriı" ilışkiler söz konusu olabi- lecektir. • • • Türkiye 1960 yılında Ortak Pazar'a başvurdu- ğu zaman, bu başvuruyu destekleyenlerin temel düşüncesi; "Yunanistan başvurduğuna göre, bi- zim de başvurmamız gerekir" idi. Buna karşı çı- kanların temel düşüncesi ise; "ileri teknoloji kul- lanan zengin üye ülkelerte rekabete girişirsek, sa- nayimizin baltalanabileceği" idi. Zaten bu türden sakıncalar dikkate alınmış ve belirli "hazıriık" ya da "geçiş süreleri" belirlenmişti. Türkiye'nin o günkü başvurusu kabul edlımişti, ama hazırlıkla- nnı sürdüremeyen Türkiye, ilişkisini "dondurmak" zorunda kalmıştı. Türkiye'nin ilişkisinın dondurulmuş olduğu dö- nemde, topluluğun "siyasal yönü" ön plana çık- mıştı. Bir yandan, üyeleri arasındaki ilişki ekono- mik boyutlann çok ilerisine geçerken; bir yandan da "ortakpara" vb. gibi düzenîemelerle, "bütün- 'leşme" konusund* ciddi adımlar atılmıştı. Türkiye'nin böyle bir bütünleşme içinde rolü ya da yeri olabilir miydi? Hiç sanmıyorum. Zira kimi- leri bunun aksini defalarca ve defalarca dile ge- tirseler bile, Avrupa Biriiği bir Hıristıyan biriiktir ve Türkiye'yi aralarında görmek istemezler. Zaten bunu gene, "defalarca ve defalarca" dile getiren- ler de vardır. Soğuk savaşın sona ermesinden sonra, Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği konusunda, hiçbir "resmi takvim" gündeme getirilmemesi de, bu- nun en kesin kanıtıdır. Fakat bizde hükümetler kendilerini aldatmaktan pek hoşlandıkları gibi Av- tupa Biriiği de, bir tüıiü Türkiye'den "vazgeçe- memektedir". Bu vazgeçememe, kimilerinin düşüncelerinin aksine Türkiye'yi "görûnebilir" bir gelecekte üye yapmak istediklerini göstenmemektedir. Bunun da hiçbir işareti yoktur. Bu vazgeçememenin kökeninde, Türkiye paza- nnı yitirmeme beklentisi ve Türkiye'nin "geo-stra- tejik" önemi yatmaktadır. Türkiye, bölgesinin "anahtan" olduğu gibi, eskiden "hür dünya" ola- rak isimlendirilen bölgenin de "anahtan" duru- mundadır. • • • Aslında son 20-25 yılda dünya çok değışti. De- ğerlendirme ve anlayışlar da değişti. Türkiye Milletler Cemıyeti'ne girerken, ne Müs- lümanlık engelı vardı, ne etnik gruplar üzerinde baskı yapıldığından söz ediliyordu. Avrupa Konseyı üyesi olurken de, NATO'ya gi- rerken de bunların hiçbirı "sakınca" değildi. Fakat bugün bunların hepsi, "tu kaka" olduîar Ve kendi yasalarındaki antıdemokratikliğı g Vrı le- yen kimi eski müttefiklerimiz, şimdı bızı dışlıyor- lar. Avrupa Parlamentosu'nun 10 yıllık "perspekti- fi" içinde Türkiye'nin adının geçmemesi ve bazı arkadaşlarımızın buna karşı olan tutumları ve kız- gınlıkları, beni böyle bir yazı yazmaya özendirdi. Ne diyelim, canlan sağ olsun... BÜLENT DİKMENER HABER ÖDÜLÜ YARIŞMASI Gazeteci Bfiknt Dikmener'uı anısını vaşatmak ve Tûrk gazetecıhğıne olan katkılannı manevı \onden sürdürmejı sağlamak amacıyla, adına 1980 yılın- da konulan "Haber Ödülâ" 2000-2001 dönemınde de sürdürülnıektedır Ödül koşullan şöyledır: 1 Ödûle her Türic gazeteci aday olabilir. 2. Adaylık, gazetecmın keodı ya da Ödül Komitesi üyelennin önerisı ile ger- çekleşir. 3 Odüle aday gösterilecek haberlenn 1 Nısan 2000 de 31 Mart 2001 tarihleri arasında gûnlük ga- zeteler ya da sûıeli yayınlardan birinde yayımlanmış olması geıeklidıı. 4. Ödüle aday olabılmek ıçın nıteliklen 3.'maddede belırtilen haberlenn yayımlandığı gazete ya da sürelı yayuüann bır sayısmm 12 Nısan 2001 gûnû akşamına kadar Bölent Dikmener Haber Ödülü PK: 246/lstanbul adresıne taahhütlü olarak ulaştınlması zorunludur 5. Ödûller: a) Haber ÖdiUü, b) Jün Özel Ödülû, olarak belırlenmıştır. Kazananlara, ödülü sımgeleyen bırer plaket ile özel armağanlar verilecektır. Ödül Komitesi: Müfit Alaçalı, Yalçın Bayer, Fıkret Daglıoğlu, Orhaa Ennç, Yalçın Eryalçın. Do- |an Katırcıoğlu, Ergın Konuksever, Turgay Olcayto, Erkan Özmen, Denız Som. Yılmaz Tunçkol. 11- vı Yanardağ. Aramızdan aynlanlar Orhan Apaydın (1926-1986), Etem Ütük (1925-1989), Ayhan Başoğlu (1928-1993), Kayhan Edip Sakarja (1948-1994), Soner Girgin (1937-1995), Çedn Öz- bayrak (1939-1995). Erhan AkyıldK (1947-1998), Oktay Kortböke (1936-1999) Yeşil alanı ANAP'lı meclis üyesine kiraladı FP'li Belediye Başkanı Yahya Baş'a yaı^ı yolu YEŞtMGÜL Istanbul Valiliği ll Idare Kurulu, FP'li Güngören Belediye Başkanı Yahya Baş'ın mahkeme kararlannı uygulama- dığı, imar planlanyla ilgili şehircilik il- kelerine ve planlama tekniklerine aykın hareket ettiği gerekçesiyle, "görevinikö- tûye kullanmaktan" yargılanmasına ka- rar verdı. Güngören Belediyesi'nin Meclis Üye- si Ahmet Turan Akkaya'yı, ANAP'tan FP'ye "transfer etmek" için 4 bin 433 metrekarelik yeşıl alanı verdiğini belir- ten Istanbul Büyükşehir Belediye Mec- lisi'nin DSP'li Uyesi Ahmet Ersen, ka- rann iptali için Istanbul 2 No'lu Idare Mahkemesi'ne açtığı davayı kazandı. Yahya Baş'ın, imar planlannda yeşil alan olarak görünen 4 bin 433 metreka- relik alanı Güngören Kültür Sağlık ve Çevre Hizmet Vakfi'na 49 yıllığına ki- raladığını söyleyen Ahmet Ersen, "Da- ha sonra buraaAkkava'nın FP'ye trans- fen" için peşkeş çekfldL ANAP'lı Akka- ya'yı partilerine getirmek için araziyi kendisine verdiler" dedi. Akkaya'nm alanda Coca Cola deposu bulunduğunu anlatan Ersen, "Akkaya, FP'ye gecme- miş olsaydı, hayatta bu araziyi kuDana- mazdı" dedi. Araziyi 7 yılhğına kiraladığını, aylık 150 milyon lira kira ödedeğini öne süren Akkaya, "Kendime yer anyorum, çıka- cağun" diye konuştu. Akkaya, 18 Nisan seçimlerinde FP'den aday olduğunu be- lirterck "Yahya Baş başarüı çahşmalar yapıyor" diye konuştu. BAŞSAĞLIĞI Şirketimizin ortaklanndan Sayın BÜLENT TANLA'nın babası İBRAHİM ETEM TANLA'nın vefatını üzüntüyle öğrendik. Kendisine Allah'tan rahmet, Tanla ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. MEDYA C
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle