Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12ARALIK2000SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Araplarla
Milli Eğitim
Bakanlığı'ndan
acıklama geldi; Suudi
Arabistan'ın Riyad,
Medine.Cidde ve
Libya'nın Trablus
kentinde fen ve
"Igg; Anadolu
liselerine giriş
_ sınavı
^ yapılmasının
nedeni bu kentlerde
MiHi Eğitim
Bakanlığı'na bağlı
ilköğretim okullannın
bulunmasıymış... lyi
de Libya ve
Arabistan'da sınava
girecek öğrencilerde
Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olma koşulu
neden aranmıyor;
Arap çocuğuna neden
sınav hakkı veriliyor?
Açıklamada bu
sorunun yanıtı yok...
Türk işçilerinin yoğun
olduğu Berlin, Köln,
Hamburg gibi
kentlerde neden sınav
yapılmadığının yanıtı
ise Avrupa'da
bakanlığa bağlı okul
yokmuş da ondan...
Peki neden okul
açılmıyormuş?
Avrupa'daki eğitim,
Türkiye'dekine
eşdeğermiş... O halde
neden Avrupa'da
sınav yapılmıyor?
Çünkü Avrupa
ülkelerindeki müfredat
Türkiye'dekine
uymuyormuş...
Sözün kısası bu iş tam
arapsaçı!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: [email protected]
- Vergi yükü ücretlinin
sırtmdaymış...
"Sırtından küfevi ve vergiyi
eksik etmeyeceksin!"
ava, Türkiye'de pek alışık olmadığımız tür-
den bir dava; "telif hakkı" davası... Davacı
bir bilim adamı... Davalı bir kamu kurumu...
Dava konusu ise yuvarlak bir taş parçası-
nın tekerlek olarak kullanılabileceğini öngörmeye
benzer bir proje... Herkesin gözü önünde olup da kim-
senin yarartanmayı düşünemediği özgün birçalışma...
Projeyi uygulayan davalı kuruluş hem milyonlarca in-
sanı ilgilendiren kamusal bir sorunu aşmayı başar-
mış hem de 100 milyon dolar fazladan bir gelir elde
etmiş; ama, projenin sahibini inkâr ediyor!
Kamuoyunda "solcu" kimliği ile tanınan bilim ada-
mı mahkemeye gitmiş, hakkını arıyor. Bu sırada ka-
mu kuruluşunda da "dini bütün" kadrolar işbaşına gel-
miş. Mahkemenin hâkimi, konunun uzmanı olmadı-
ğı için bilirkişi tayin etmiş... Bilirkişi, kamu kuruluşu-
nun başındaki kişinin hocası... Hoca efendi, uygula-
nan ve para kazandıran proje için "iktisaden uygula-
maya elverişli olmayan ve soyut fikirlerden oluşan"
Hâkimdiye görüş bildirmiş, hâkim de davanın reddine ka-
rar vermiş. Yargıtay, mahkemenin karannı bozmuş.
Dava yeniden görülürken davacının istemi üzeri-
ne hâkim, üniversitelerden konunun uzmanı kişile-
rin listesini istemiş. Listeden iki ve liste dışından da
"dini bütün" bir kişi bilirkişi tayin edilmiş. Uzman iki
bilirkişi davacı lehine görüş bildirmiş, "dini bütün"
bilirkişi ise aleyhte...
Bu arada davacı, hâkimi reddetmiş ama hâkim "pul"
yok diye dilekçeyi işleme koymamış... Bilirkişilerin
raporu 2'ye 1 davacının lehine gelince hâkim, karar
vermekten vazgeçip yeniden üç bilirkişi tayin et-
miş... Üç bilirkişiyi de üniversitelerin gönderdiği uz-
man listesinden seçmemiş... Ama her biri kendi ala-
nında "uzman"mış; biri davalı kamu kuruluşunun
başındaki kişinin hocası olup da ilk raporu yazan ki-
şinin oda arkadaşı, ikincisi kamu kuruluşunun ba-
şındaki kişinin öğrencisi, üçüncüsü ise "dini bütün"
bir hoca efendi!
Davacı, bu kez dilekçesine "pul" yapıştırıp hâkimi
yeniden reddetmiş... Öte yandan kamu kuruluşu da-
vacının istediği 1.5 milyar lira "telif hakkf nı verme-
mek için kendince uzman saydığı kişilere hazırlattı-
ğı mütalaalar için milyarlarca lira para harcamış...
Neyse... Hâkim, duruma hâkimmiş... Odasında
"dini bütün" kişilerin gazetelerini okurken içeri da-
vacı ginmiş, "Benim hâkimim olmaktan çıkıp aynı si-
yasi görüşleri paylaştığınız kişilerin avukatı oldunuz;
siyasi görüşünüz beni ilgilendirmez, ama lütfen adil
olunuz" demiş. Hâkim, bir şey dememiş...
Altı yıldır devam eden davada sıra, son bilirkişi ra-
porlarının açıklanmasına ve davacının hâkimi ret is-
teminin karara bağlanmasına gelmiş...
Devamı, son duruşmadan sonra...
SESSİZ SEDASIZ(!) NVKİKURTCEBM
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuıo yahoo.com
Izan tabakası delindi toplumun;
ülkede hayâ kirliliği var!
Yaşamave savunmahakkını savunamamak
68 kuşağından biravukat... Solcu...
Anadolu'da görev yapıyor... 12 Eylül
döneminde birçok siyasi davaya sa-
vunman olarak katılmış... Masa başın-
da insan hakları savunuculuğu yap-
manın ve sonra cezaevlerindeki genç-
lerin ölüm orucunu desteklemenin
çok ucuz bir iş olduğunu söylüyor...
Mektubunda diyor ki:
"İnsan hakları ihialleri konusunda
ben de duyarlıyım ama 'ölüm orucu'
gibi eylemlerin nasıl düzenlendiğini
bilmemezlikten gelemeyiz. Ölüme gi-
den gençleri bu konuda uyarmak ve
bunu hiçbir komplekse kapılmadan ce-
saretle yapmak durumundayız...
Küçük bir örnek vermek istiyorum.
Birkaç yıl önce, bulunduğum kent-
te bir grup genç, radikal sol bir örgü-
tün üyesi olduklan savıylatutuklandı.
Davaları, istanbul'daki DGM'ye gön-
derildi.
Gençlerden birinin babası, ilerici
demokrat bir aile dostumuzdu. L,
Bana başvurdu; kendilerine ' i
tanbul'da bürosu olan genç,
namik ve sol görüşlü
arkadaşımı önerdim.
Gidip görüştüler ve vekâlet verme-
ye karar verdiler.
Bunun üzerine avukat arkadaş ce-
zaevine gidip tutuklu gençle görüştü,
ancak kendisinden vekâletname ala-
madı.
Zira örgüt, tutuklu gence ailesinin
veya kendisinin iradesiyle avukat tut-
masına izin vermemişti... Avukatı ör-
güt tayin edecekti, öyle de oldu."
RTUK ihalesi
Av. Erdal F. ÇANAKÇI
Cumhuriyet gazetesinin
üçüncü sayfasında yer alan bir
habere göre, ulusal televizyon
kanallarının frekans ihalesinin
2001 yılı başında yapılacağı
bildiriliyor. Özetle, mevcut 15
frekans, TRT dışında ulusal ya-
yın yapan 16 televizyon kana-
lının katılacağı ihaleyle paylaş-
-•ttrılacak, bir televizyon kanaiı
ise açıkta kalacakmış. Ihalede
frekanslar için çeşitli hesapla-
malarsonucu bir "muhammen
bedel" belirlenecek ve oradan
başlayarak açık arttırma yapı-
lacakmış.
Sormakta fayda olduğunu
düşünüyorum. 1984 yılında
3984 sayılı kanunla kurulmuş
RTÜK, ulusal frekans ihalesini
açmak ıçın neden yedi yıl bek-
ledi? Aradan geçen yedi yıl bc-
yunca bu söz konusu frekans-
ları fiılen kullanan televizyon
kuruluşlanndan kaç lira (bu te-
levizyonlar onlarca milyon do-
lar karşılığında el değiştirdiğin-
den dolar mı demek gerekiyor
yoksa) alındı? RTUK Başkanı
Nuri Kayış, söz konusu ha-
berde üst kurulun frekans pla-
nı hazırlıklarını 1995 yılında ta-
mamladığını, 1997 yılında ye-
rel televizyonlardan frekans
ihalelerine başlandığını, ancak
Başbakanlık'ın talebi üzerine
ihalelerin durdurularak yapı-
lanlann iptal edildiğini, Başba-
kanlık'ın talebi üzerine Ihale
Yönetmeliği'nde değişiklik ya-
pılarakyayın kuruluşlanna Baş-
bakanlık'tan "Ulusal Güvenlik
Belgesi" alma zorunluluğu ge-
tirildiğini belirtiyor. Peki RTUK,
1995 yılında frekans planı ha-
zırlıklannı tamamladığı halde
1997 yılına kadar ihale açmak
için neden beklemiştir? RTÜK,
Başbakanlık'a bağlı bir kuruluş
mudur ki, Başbakanlık'ın is-
teklerine uygun tavır almakta,
yönetmeliklerçıkarmakta, iha-
leleri iptal etmektedir? En
önemlisi televizyon kuruluşla-
n, frekansları fiilen kullanmak
hakkını (ki frekanslar kamunun
malıdır) nereden almaktadırlar
ve RTUK neden bu fiili duru-
ma göz yummuştur.
"Zararın neresinden dönül-
se kârdır" düşüncesiyle 2001
yılında ihalelerin açılacağını dü-
şünüp tabloya iyimser bakma-
yı deneyelim diye düşünme-
yin, yanılırsınız. Çünkü RTÜK,
18.03.1995 tarihinde Resmi
Gazete'de yayımlanarak yü-
rürlüğe giren bir tebliği ile iha-
lelere katılmak için 28.05.1995
tarihine kadar başvurma zo-
runluluğunu getirmiştir. Söz
konusu tebliğ, yıllardan beri
ihale açılmamasına rağmen
yürürlüktedirve 28.05.1995 ta-
rihinden sonra kurulan ve iha-
lelere katılmak isteyen televiz-
yon kuruluşları dünyaya geç
geldiklerinden bu şanslan yok-
tur.
Bu kuruluşlann ihalede mev-
cut kuruluşlardan daha fazla.
pey sürebileceklerini ise RTÜK
umursamamaktadır. Sonuçta
ihalelere frekansları fiilen elin-
de bulunduran televizyon ku-
ruluşlan katılacaktır. 15 frekans
ihalesi için 16 televizyon kana-
lı RTÜK Başkanı'nın bahsetti-
ği "muhammen bedeli" (bıra-
kın arttırmayı) vermezlerse iha-
leler sonuçsuz kalacak, "sa-
tamayan üzgün, alamayan
memnun" olarak ihale öykü-
sü bir bilinmez tarihe kadar sü-
recek, frekansların fiili kullanı-
mı deyam edecektir.
RTÜK dokuz üyeden oluş-
maktadır. Üyeter TBMM tara-
fından nispi temsil yöntemiyle
seçilmektedir. Beş üye iktidar
partisinin (ya da partilerinin),
dört üye muhalefet partilerinin
gösterdiği adaylar arasından
seçilmektedir. Dolayısıyla üst
kurul üyeleri Meclis'teki siya-
si partilere göbekten bağlıdır-
lar; siyasi partiler ise medya-
ya ve özellikle görsel medya-
ya. Dolayısıyla da RTÜK, Baş-
bakanlık'ın isteğiyle ihale iptal
edebilmektedir.
RTÜK'ün hukukdüzenimiz-
de var olduğu koşullarda so-
runun çözümü üst kurul üye-
lerinin Meclis dışında, kamu-
sal ıradeyi temsil eden sivil top-
lum kuruluşlannın da katılımıy-
la seçilmesinde aranabilir. Bu
en azından bir ilk öneri olarak
ele alınabilir ve özgürlükçü, ka-
tılımcı, demokratik bir anlayış-
la şekillenecek radyo-televiz-
yon hukuki rejimi için daha ge-
niş ve kapsamlı tartışma ve
önerilere önayak olabilir. Ya da
pazar günlerimizi bir elimizde
renkli gazetelerimiz, öteki eli-
mizde uzaktan kumanda alet-
lerimizle, aynı renkleri taşıyan
televizyonlarımızdan pembe
bir dizi veya rengârenk bir ma-
gazin programı seçerek, yoru-
cu bir haftanın bekleyen stre-
sine hazırlanarak geçirmeye
devam edebiliriz; dudakları-
mızdan dökülen sözcükler eş-
liğinde, "Kimseye etmem şi-
kâyet, ağlanm ben halime."
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgecuı yahoo.com
ÇİZGÎLÎK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMtH POROY semihporoyfn yahoo.com
BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇI bulutbebekCa hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 12 Arahk
BAKIRKÖY 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/45
Davacı Tiirlc Telekomünikasyon AŞ tarafindan davalılar Ak Can
Su Meşrubat Dağıtım ve Paz Ltd. Şti. ve Murat Yılmaz aleyhlerine
açılan alacak davasında.
Da\a!ılardan Murat Yılmaz'a 19.5.1999 tarihinde meydana gelen
trafik kazasından doğan tazminat alacağı olarak 487.988.481.- TL
tazminatın davalıdan faiziyle birlikte tahsili isteminden dolayı yapı-
lacak olan duruşmanın 8.2.2001 günü saat 10.00'da mahkememiz sa-
lonıında belırtılen gün ve saatte geçerli bir özür olmaksızın hazır bu-
lunulmadığı veya kendisini bir vekille temsil ettirmedığı takdirde
yargılamaya yokJuğunda devam edilip karar verileceği Kocatepe
Mah. 50 Yıl Cad. 36. Sok. No:3 Bayrampaşa-lstanbul adresindebu-
lunamavan Murat Yılmaz'a HUMK'nın 213 ve 377 maddesi gere-
ğınte ılanen tebliğ olunur 27.11.2000 Basın: 73866
M07FL: MOTOR-OTEL..
f32S'TE &U6USİ, CAUFO(ZHIA'OA(ABD), DÜNYAMN İLK
MOTEUflÇJU>t.ELLSWORTHMJLTOkI SmTLB/S(/l86S
-1328) APU İŞACVUAININ ÖNCÛIMĞÛUOE, İ3OS 'TEU
SoURA, AMOBlZA'DA OTEL Z.IMCİRLEfİİ ÇOGALMAYA
BAÇLAMIfr/. TEKN/S/A/ 8ÜYÜK AÇAtAA GÖSTEG.OIĞİ
BU YÛZytLPA, OTOMOBtLLeSIU O/STAyA Ç//CMASI,
Y£Vİ Ç.ÖZÛMLEH. GBdBlcrieiYOdDU. AlLJE OVO-
M08it-İYL£ YOUÜULUK., ÖNBMÜ BtR OL&UYPÜ
OTELLEe. İÇtiJ,. ANA YOLLAR UZe&iNE KJJRU-
LAAI OTELLSR, MOTVRLU ARAÇLfiR. İÇiti <JY-
6UM PARK YEe.LERİ AYtRMAK DURuMUM-
DAYPI. BU Gee£KSiNlU,
ır
MûVDR.-OT£L=MO-
* P/K&Nf DOĞU&PU. YİME DE, MOTBLLEg
ASIL &EUÇİMLS&UI 19SO'L.e&DE Ö
CEKTİfİ., Solda, f96O'lcrm t,,r fnoMı
TÜRKKALPVAKFI
"Çocuk Kardiyolojisi"
TürkKalpVakfi
kalitesi ve titizliğiyle
hizmetinizde
79 Mayıs Cd. No: 8 Ştşlı/İSTANBUL
Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) Faks: (0 212) 212 68 35
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı günluk
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ilişkin raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe
yazılanyla, tarafsız haberleriyle sivil toplumların gazetesı.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75
GÖRÜŞ
GÜLTEKİN TURANALP Em. Yargıç
Uniter Devletin Ortak Dili
Hakkâri'ye atandığımda ilk etkilenmem bambaş-
ka bir dıyara geldığim sanısına kapılmam olmuştu.
Devlet memurları, ticaretle uğraşanlar ve dükkân
sahipleri harıcindeki halkın hemen tümü Türkçe bil-
miyordu.
Duruşmalan tercüman aracılığıylayapıyorduk. Kı-
sa zamanda kimlik saptamasını tercümansız yapa-
cak kadar Kürtçe öğrenmiştim.
Türkiye Cumhuriyeti kurulalı beri aradan, o za-
manki tarihle, 50-60 yıl geçmesine karşın halkın, hiç
olmazsa büyük çoğunluğunun, ne sebepten Türk-
çe öğrenmediğini araştırmak istemiş, kimseden doğ-
ru dürüst bir yanıt alamamıştım. Milli eğitim ve sos-
yal hizmetler müdürlen, okullardan başka bu yolda
herhangı bir girışımde bulunulmadığını söylüyorlar-
dı.
Keşifler dolayısıyla uğradığım köylerin hemen hep-
sinde okullar kapalıydı. Bir köyde rastladığım öğret-
men, birkaç köyün ortak yerine kurulu okuluna kış
aylarında kar nedeniyle çocukların gelemedıklerini,
diğer aylarda da öğrencilerine verebildiği eğitimın on-
lara Türkçe öğretmeye çalışmaktan ibaret kaldığını
anlatıyordu
Kış aylarında çaput tıkılarak korunulan yuvarlak bir
delıkten ibaret, pencereli, düz damlı, hayvanlarla
paylaşılmış kerpıç evler bu köylerdekı yaşamın bel-
ki binlerce yıl evvelinden beri değı.şmedığıni düşün-
dürecek denli ilkeldı.
Milli Eğitim Müdürü birkaç bölge yatılı okulundan
sözetmiştı. BırfırsatdüşürüpBeytüşşebap'takinigör-
meye gittim. Zavallı görünümlü, ıssız, sessiz ilçenin
bir km. kadar dışında, içinde hiç kimsenin bulunma-
dığı, yarı harap, yapıldığında gece maçlarına elve-
rişli elektnk plonyalı basket sahaları, monometreli de-
vasa yemek kazanlı mutfaklan, çağdaş görünümlü
tuvaletleri, yatakhaneleri ve derslikleriyle tam kon-
forlu bir "s/fe-o^L//"tesisini şaşkınlıkla seyretmiş, il-
çe ilgililerinden, hiçbir aile çocuğunu göndermedi-
ği için tesisın yapılah beri faahyete geçemedığıni, son-
radan, Irak hükümeti baskısı nedeniyle kuzey Irak'tan
kaçan Kürt göçmenlere geçıcı barınak olarak tah-
sis edildiğini, göçmenlerin spor salonunu ve diğer
açıklık alanları ahır olarak kullandıklarını, yıkıntının
da bundan ilen geldiğıni öğrenince üzüntülü şaşkın-
lığım daha da artmıştı.
Acı gerçek şu ki geçen bunca yıla rağmen "Milli
Misak" sınırları içinde kalan bura halkına, özellikle
gelecek nesıllerin anaları olacak kadınlarına üniter
devletin ortak dilinı öğretemernış, üstelik öğretmek
için de cıddi ve sonuç alıcı, köklü bir girişimde bu-
lunmamıştık. Açıkçası doğru dürüst gelir sağlana-
madığı gibi, boşuna harcanan paraların kara deliğı
olan bu bölgeyi yüzüstü bırakmış, dostlar alışveriş-
te görsün kabilınden sağa sola serpilmiş üç beş ya-
tırımla art arda geçen yıllan kurtarmaya çalışmıştık.
Şimdi de çaresizliğimizi, zoru başarmaya yönelik
inançsızlığımızı, yaratıcı güçten yoksunluğumuzu ya
da isteksizlik ve umursamazlığımızı itiraf edercesi-
ne bölge halkına yöresel dilde TV yayınlarıyla ulaş-
manın sorunlara çözüm olabileceği düşünülüp öne-
riliyor.
Peki bundan sonra da olsa yapılacak bir şey yok-
muydu.
Kendimce birtakım çözümler tasarlarken eski al-
bümdeki bir fotoğrafı anımsadım. Atatürk lü yıllar-
dan kalmasiyah beyazbirfotoğraftı. Içeriğindeki de-
rin anlam, yaptığı çağrışımlar, kişilerin yüzlerındeki
etkileyici ifadeler bana hep ilginç gelmişti.
Fotöğraf bir cezaevi avlusunu ğösteriyör. Tüm
mahkûmlar tertemiz ve düzgün giysileri, tıraşlı ve efen-
di yüzleriyle (bana öyte görünüyorlar) bir grup fotoğ-
rafı düzeninde sıralanmışlar. Ortada, üzerinde tebe-
şirle yazılmış düzgün yazılar bulunan bir kara tahta
yer almış, beyaz pardösülü genç öğretmen (sanki
Humprey Bogart) onlara okuma yazma öğretıyor.
Bu fotoğrafa bakıyor ve düş kuruyorum; şımdiye
kadar oralarda birkaç köyü içine alan merkezi yer-
lerde öncelıkle Türkçe sonra da okuma yazma öğ-
retılen haik okulları açılamaz mıydı? Çoğu gelmez-
di. zorlama ile de sonuç alınamazdı, hem de ters tep-
kı yaratılırdı diye düşünülebilir. Peki okula gelme bir-
lakım ödünlerle özendirilemez miydi? Bu ödünlerin
her hafta olmak üzere yiyecek ve giyecek paketleri
veya devam süresine ve başarıya göre ölçülendiri-
lecek belirli miktarlarda para olması düşünülemez
miydi?
Halkın çoğunluğunun Türkçe bilmediği göz önün-
de tutulup gelecek günler gözetilerek, üstelik o yö-
renin ikide bir patlak veren ciddi isyanlarla uyarı işa-
reti, kırmızı alarm verdiği de hesaba katılarak. tüm
olanaklaria bölge halkının kendinı Misakı Milli hudut-
ları içinde yaşayan çoğunluğun aynlmaz bir parça-
sı olduğu bilıncıne varması ne pahasına olursa ol-
sun sağlanamaz mıydı?
Sanıyorum ki bu amacın ön plana alınması ve ba-
şarılması için geleceği görebilecek bir önseziye;
bencil çıkarları arka plana ıtebilecek güç ve yoğun-
lukta yurt sevgısine; halkın tümünün yaşamından so-
rumlu olma duygusuna sahip olunması gerekmek-
tedir. Acaba bundan önceki yöneticilerde bu nitelik-
ler yok muydu. Peki bundan sonrakilerde de ol-
mayacak mıdır?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6SOLDANSAĞA:
1/ Argoda gör-
güsüz ve kaba
saba kimseye
verilen ad. 2/
Ücretle çalışan
kimse... Mak-
sat. 3/ Açık ka-
pı ve pencere-
ler arasında
oluşan esintı.
^"Kadd-ıdil-
dâra kimi
dedı kımı elif/ 9
Herkesin mak-
sûdu bir amma rivayet
ruuhtelif" (Kanuni Sul-
tan Süleyman).
ğukla sıcak arası. 5/
Köpek ve ineklere ye- 4
dirilmekiçınunveke- 5
pekle hazırlanan yiye- Q
cek...Kurnaz, açıİcgöz. -,
6/ Köpek... Eski Mı-
sır'ınbaşkenti... Iran'ın
plaka işareti. 7/Ceviz... '
Maden kazımak için kullanılan çelik kalem. 8/ Fırın-
da iyice pişırilerek kurutulan peksimet. 9/ Bir büyük
yetke sahibini perde arkasından yöneten kimse.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kuvvetlerin maddeler ve devinımler üzerine etki-
sını ınceleyen fizik dalı. 2/ Iri bir hıyar cinsi... Eski
Romalılann ulusal giysisı olan genış ve uzun harma-
nı. 3/ Kınm hanlanna ve prenslerine verilen san... Bir
şe>ın fıyatını arttırma. 4/ Ağn Dağı'na verilen bir
başka ad... Bir nota. 5/ Kıl elek. 6/ Çocuk bakıcısı...
Yavaş, ağır. 7/ Işçi... Bır cins güvercin. 8/ Kaolin de
denılen ve porselen yapımında kullanılan beyaz kil.
9/ Sınır boyu... Ayakkabı çekeceği.