18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2000 PERŞEMBE HABERLER başortü kavgası • ANKARA (Cmmhuriyet Bürosu) - Doğudaki intihar olaylannda başörtüsünün etkisıyle ilgili değerlendirmeler Meclis'te gerilime neden oldu. Devlet Bakanı Hasan Gemici'nin "Başörtûsü kadının * özgürlüğünün değil, tutsaklığının simgesi olabilir" sözlerine tepki gösteren FP milletvekilleri DSP sıralanna yürûdü. FP Istanbul Milletvekili Mehmet Ali Şahin, "O başörtûsü değil, tûrban" diye karşı çıkan DSP'lilerin üzerine yûrüdü. Genel kurul salonunda karşılıklı itişmeler yaşanırken DSP sıralanndan öne çıkan Giresun milletvekili Hasan Akgûn ile Şahin'in kavgasını araya giren ANAP Grup Başkanveküi Zeki Çakan ve baa ANAP'hlar önledi. Ydmaz'ın, 2. Güneydoğu seleri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, hûkümete girdıkten sonra ilk geniş kapsamh Doğu- Güneydoğu gezisini 18- 21 Kasım tarihleri arasında yapacak. AB'den sorumlu başbakan yardımcısı sıfatını da taşıyan Yılmaz'ın, partisınin Güneydoğu polıtikası ve AB'nin "önkoşul" olarak getirdiği demokratikleşmeye ilişkin mesajlar vermesi bekleniyor. KISA KISA • Pfızer ilaç şirketi, en kârlı ürünlerinden iktklarsıztık ilacı Yîagra'nın patent hakkuu kaybetti. • Gazıantep'te, biı hemofıli hastasına gereğınden fazla Faktör-8 isimli pahalı ilaçtan yazılması üzerine "doz aşımını" dikkate alan Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü soruşturma başlattı • Samsun Ondokaz Mayu Üniverstesf ndeki rektör atamasını protesto amacryla izinsiz gösteri yapnklan gerekçesryle topUm 85 öğreüm üyesi ve öğreiim görevfcivle üniversite persooefi hakkında cumhuriyet savakğınca dava açıkü. • Yatağan Termık Santrah'mn çevreye verdiği tahribann ve bu tesisin özelleştirilmesini protesto amacıyla 19 Kasım'da miting düzenleneceği bildırildi. • Antarya'nmFinike flçesiHasyıırtBeldesJ Betediye Başkanı Mahmut Esen ve 2 bdedrye görevnsi, çeknnvapan "Arena" programı ekibine saktanbklan gerekçesiyle çıkarüdıklan mahkemede, tutuksuz yargdanmak üzere serbest bmkddL • Türkiye Büimsel ve Teknik Araştırma Kunımu (TÜBİTAK) ile Türkiye Bilımler Akademisinin (TÜBA) verdiği "Bilım, Hizmet ve Teşvik Ödülleri" bugün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de katılacağı törenle dağıtılacak. Tören TUBlTAKFezaGürsey Salonu'nda saat 11 .OO'de başlayacak • ANAP lstanbol MiBetveküiBülent Akarcah, kamu bankalaruun verdiği kredilerin ıçüdanmaa için TBMM Bsşkanbğı'na Başbakan Bülent Ecevit'in yra» olarak yanrtlaması tstemiyle dûn soru önergesi verdi • Milli Eğıtım Bakanı Metin Bosoncıoğlu, okullarda dın temasım işleyen kitıplann yasaklanırasının olmadığın. beiiıierck 115 kitabıneğitımve öğretime uygunlugunun kaldınldıgmı söyledi. Almanya Başbakanı GerhardSchröder, siyasetin gerekli olduğunu belirtiyor Yurttaşlann siviltoplumuGERHARD SCHRÖDER on hafta ve aylarda sürüp giden tartışmalan izlemiş olan biri ister istemez, "si- yaset" alanında esen hoşnutsuz- luk rüzgârlannın farkına varmış- tır. Bu hoşnutsuzluk her şeyden önce belirli bır siyası kadroyla il- gili olsa gerek.. aynca böylesi bir "siyaset bikkmhğı" da yeni bir şey değü kesinlikle. Mevcut hoş- nutsuzluğun failinin, CDU'nun malı işleri ve bu konuyu aydın- latmadaki yetersizliğinin yol aç- tığı kriz olduğu açıkça ortada. Ancak şu andakı bıkkınlığın toplumun dığer konjonktürel ruh hallerinden farklı olan tarafi, baş- ka nedenlerin yanı sıra siyasetin acabaherhangi bir şeye muktedir olup olamayacağına dair genel bir belirsizlik duygusuyla da ör- tüşüyor olması. "Küreselleşme" kavramıyla ifade edilen hızlı de- ğişımler, iş piyasalannda yaşa- nan ve etkileri çok derine nüfuz eden sarsınu ve parçalanmalar insanlann gündelık yaşamlaruu derinden etkiliyor ve onlan tedır- gin ediyor. Toplum, siyasi ve top- lumsal coğrafyada kesin emin olunan şeylerin sanıldığı gibi sar- sümaz ve değışmez olmadığmı • Marx'ın, "Sabahları avcı, öğlenleri balıkçı, akşamlan kritik eleştirmen" ütopyası kimilerinin korkulu rüyasına dönüştû bile. Sabahlan gazete dağıtımcısı, gündüzleri uzman yardımcı, geceleri kritik taksi şoforü... Çalışma koşuliarının eskisi gibi güvenilir olmaması, işyerinde çalışma teminatının bulunmaması ya da bunlann eskisi gibi doğal olmaktan çıkması insanlann tedirginlik ve güvensizlik duymalanna neden oluyor. hissediyor. Küreselleşme, reholder vahıe" ve uluslararası gırift bağlantılann giderek daha fazla artması karşısında sıyaset neye muktedirdir artık, elinden gerçekten ne gelir? Bir kez böy- lesi sorular ortaya atıldıktan son- ra da, "siyasetin tamamen orta- dan kalkması" gibi şeylerden bahsedümeye başlanır. Organlzasyon sorunu Ben tam tersinin gerekli oldu- ğunu düşünüyorum: Siyaset ge- ri gelmeli. Henüz başındabulun- duğumuz dönemin ortaya atüğı büyük sorular; "Bilim tophı- mu"nda güvenlik ve adalet sis- temleri nasıl organize edılebilir? tnternet çağında çocuklanmıza kültürel ve toplumsal açıdan na- sıl bir yön verelun? Çok önemli değişimlerin yaşandığı bir top- lumda devlet kendinı nasıl orga- nize etsin?- siyaset dışında bir araçla çözülemez. Ancak, siyaset bu sorulan çöz- mek istiyorsa, merkezi görevle- rinin yeniden bilincıne varmalı, bunlar üzennde yoğunlaşmalıdır. Bu görevler, ticari ve toplumsal trafığı hukuk ve yasayla düzen- lemekten ibaret değildir yamız- ca; politikanın görevi insanlann umut ve korkulanna yanıtlar ara- maktır. Özellikle de sosyal de- mokratlann kollan sıvayıp ken- dilerinı toplumun "büyük" siya- si sorunlanna vakfermelerinin, denebilir ki, "toplumsal bir pro- je* geliştirmelerinin tam zamanı- dır şımdi. „ UVBarlaşrna * Sivıl toplumun köklü bir bi- çimde güçlendirilmesi ve yeni- lenmesi için yapmamız gercken tartışmalarda geliştireceğimiz güncel düşünceler ışte bu sorula- n temel almalıdır. Modem sivıl toplum konseptinde benim için önemli olan nokta şu: Siyasi bü- Srvfl tophım önce insanm kendi semtinde başlar. Örneğin anne ve babalar okullardaki yiyeceklerin sağhkh otanasıyla Ugilenir. Sosyal demokratlann göreviA lmanBüimVakıflan Birliği geçen yıl /t bilim adamlan ve araştırmacılann , / J . önüne tam 170 milyon mark döktü. Bu rakam geçen yıla göre on bir milyon da- ha fazlaydı ama.. yine de yetmemişti. Yeni vakıf yasası, bu alanda daha büyük boyutlu aktivitelerde bulunmak isteyenlere olanak tamyacaktır. Federal Almanya hü- kümeti açısmdan asıl önemli olan, toplum- sal açıdan önem taşıyan görevlerin finanse edilebümesi için "büyük servederin" yatı- nlmasmı teşvik etmek değil yalnızca. Sos- yal demokratlann bilim ve sanatın himaye edilmesine karşı olması için biçbir neden yok. özel önem verdiğim hususlardan biri de, çoğu genç olan insanlann, yani bılgisayar programcüannın ve gözü bügisayardan başka bir şey görmeyen, bilgisayarla yatıp kalkan gençlerin insanlan bılgisayar kulla- nımı konusunda gönüllü olarak eğitmeleri. Sivil topluma katkıda bulunmak için bu alanda angaje olan insanlar, inanılmaz de- recede değerli bir katkıdabulunmaktadırlar. Yurttaşlann gönüllü olarak çalıştığı ''kla- sik'' alanlann, ihtiyacı olan insanlara belir- li konularda yardûn etmek, komşuluk gö- revlerinde bulunmak ve yaşlı, özürlü ve has- ta kişilerin bakımı gibi alanlar olduğu doğ- ru olsa da, modern iletişim sıstemlerinin geniş ölçüde yaygrnlaşması nedeniyle, top- lumsal ve kültürel etkinliklerde bulunulabi- lecek alanlar hayli artmıştır. Yeni tartışma ' • ' Devlet ve sivil toplumu konu alan tartış- malar henüz çok yenidir elbette. Ancak ben şundan eminim: "Aktive olmuş" bir sivil toplumlayaşanan deneyimler, bizim devlet anlayışımızı yavaş yavaş ve de kalıcı bir bi- çımde degıştırecektir. Ancak, burada her şeyin kendihğinden yerli yerine oturması- nı beklememeli, her şeyi kendi akışına bı- rakmamahyız. Sivil toplumu modern eko- nominin yapılanyla yakınlaştırmak açısm- dan devlet vazgeçilmez bir araçtır. Ancak, devlet de sivil toplumu bu şekilde teşvik et- me iradesine sabip ormalıdır. Ancak, "siya- setin geri geünesi" sürecinde bir şey asla gözden kaçınhnamahdrr: lyi bir ekonomi- politika olmadan iyi bir toplum sıyaseti de olmaz. Şu anda ekonomide karşımıza çı- kan en büyük tehlikelerden biri, uluslarara- sı gereklilik ihtiyaçlar doğrultusunda hare- ket etmek, bunlarla kısıtlanmaktır. Zira kay- dedilen gelişmeleri birçok insan tam ters yönde algılayabilmektedir: Bu gelişmelerin birçoğu onlar için fazla yabancıdır, bir kıs- mı da fazla özneldir ve ancak tek tük insa- nı kapsar. Siyasetin buradaki görevi, yakınlık ve uzaklık arasında yeni, daha iyi bir ilişki kur- maktu-. Merkeziyetçiliğe karşı çıkan, küçük toplumsal yapdannözerkliğini savunan gö- rüş, bu sorumluluğu taşıyabilen ve taşımak ısteyen insanlara sorumluluklannın gen ve- rilmesı, devletin bir "annağam" değil, top- lumsal ve siyasi bir gerekliliktir. Sivil toplum, küçük birikimlere geri dö- nülmesi ilkesinden hareket etmektedir. Sos- yal demokratlar uyguladıklan ekonomi po- lıtika aracılığıyla, bu birimlerin hayata geç- mesi ve hayatta kalması için elinden geleni yapmak zorundadır. tünleşme ve yeni bir yurttaşlık büinciyle ^yaşanan dönüşümün uygarlaşürüması". Toplumun esenliğini sağlayacak bir özso- rumluluk duygusu. Hedef ne devletin ortadan kaldınbnasıdır, ne de siyasetin geri çekılmesi. Kortnılu rüya İş dünyasında yaşanan deği- şimler insanlann "medek biyog- rafSerinin'' giderek daha fazla kesintiye uğramasına, meslek ha- yatında daldan dala atlanmasına neden oluyor. Bilgi toplumunda kimse başladığı eğıtımı sonuna kadar sürdüremiyor artık. Man'ın, "Sabahlan avo, öğ- lenleri bahkçı, akşamlan kritik efeştirmen" ütopyası kımılennın korkulu rüyasına dönüştü bile. Sabahlan gazete dağıtımcısı, gündüzleri uzman yardımcı, ge- celeri kritik taksi şoförü... Çahş- ma kosullaruun eskisi gibi güve- nilir olmaması, işyerinde çalış- ma teminatının bulunmaması ya da bunlann eskisi gibi doğal ol- maktan çıkması insanlann tedir- ginlik ve güvensizlik duymalan- na neden oluyor. Bir "korku hammaMfâ" (Oskar Negt) olu- şuyorve sivil toplumun karşı kar- şıya kaldığı tehdidi belirgin kıl- mak için "sağ popaltzaıin'' geü- receğı tehlikeleri anlatmaya ge- rek bile yok. Cefillmll IH$M - Devlet ve sivil toplum arasında gerilimli bir ilişki vardır ama.. bu ilişki uyuşmaz bir zıthk şeklınde değildir. Sivil toplumun daha iyi, daha aktif ve daha aktüleştirici bır devlete ihtiyacı vardır. özeUikle de sosyaldemokrat toplum siya- serjndeki büyük yanılsamalardan biri de daha fazla adalet sağlama- nın en iyi yolunun "daha fazla devlet" olması gerektiğidir. Ama "kbak" olması gerektiğidir. A- ma "Uaak" müdahale araçlan olanyasa, şıddet ve paranın uygu- lanması, hatta ve hatta yaygınlaş- ması, "devinimin en az dnzenle- mek kadar önemli bir hak gefcii- ği" (Alain Touraine) bır toplum içinyeterli olamaz artık. Gerçek- te, devletin topluma karşı giderek daha fazla artan bir "soramtulnk emperyaBzmi" uygulaması, son kertede siyasi olanın ortadan kalkmastna yol açacakâr. Toplumsal adalrt Fakat sosyaldemokrat siyasetin en büyük hedefi toplumsal adale- tin en kapsamlı bıçimiyle sağlan- ması ve korunması olduğu içindir ki, adalet dağıtmakla ya da dağı- nlan bir adaletle yetinemeyiz ar- tık. Büim ve enformasyon toplu- mundatoplumsal adaletin sağlan- ması her şeyden önce herkesin eşit şanslara sahip olmasıyla mümkündür. En iyi hükümet, Goethe'nın de- diği gibi "bizekendikendnniziyö- netmeyiö^eten" hükürnettır, top- lumakendimeselelerinikenddba- şma kazanabileceği bir alan aç- mamız ve aynı zamanda da tek tekbireylerin katkıdabulunması- nı istememiz gerekir. "leşvflc ve talep etmek" sivil toprum açısm- dan bakıldığında bana en uygun siyasi ilke gibi görünüyor. peğlylm sürflyor Fakat iş dünyasındakı değişim- lerle birhkte toplumsal arena da değişiyor. Toplumsal piyasa eko- nomisinde işve sermaye, toplum- sal ve standart anlaşmalarla bırbı- rine ve topluma sıkı bır ilişkiler ağıyla bağhdır. Klasik ekonomik örüntülerin çözühnesıyle bu-Ukte sözleşmelere dayalı bu toplum modeli de önemini yitinnektedir. Hayat boyunca tek bir işyerinde çahşmak artık giderek istisnai bir durum olduğu gibi, sermaye de küreselleşmış büyük anonim şir- ketlerde personelden annmıştır. Bu koşullar alunda, toplumsal ka- tıhmın en önemli platformu sivil toplumdur. Bireyi toplumun de- ğerlerine ve hedeflerine bağlayan özdeşleşme sivil toplum içinde yaratümalıdır. Bu sivil toplumda yurttaşlara bir parça özerkük ve kendi davranışını tayin etme hak- kı gen verümektedir. Bu, insanla- nn kendi sorumluluklannı yük- lenmeye hazır olmasmı gerektir- diği gibi, adalet için gerekli koşul- lann yaratnmasma ve toprumsal dayanışmamn altyapısını sağla- maya çalışanbirdevleü de gerek- tirir elbette. • ı BUCÜN VE DON StVİL TOPLUMLARLA İLCİLİ GAZETEMİZDE ÇIKAN YAZILAR DEUTSCHLAND (ALMANYA) DERCİSİNDEN ALINMISTIR. PERŞEMBE * ORHAN BURSAU Kansep Tartışması Bir süredir Türkiye'de yeni bir şey "keşfedildi" ve bu "keşif büyük gazete sayfalannı doldurmaya, TV ekranlanndan taşmaya başladı: Dünyada bugüne kadar uygulanan kanser tedavisi tepeden tımağa yanlışmış! Ayol kanserin gerçek tedavisi ABD'de Livingston adlı bir merkezde uygulanıyormuş da kimsenin haberi yokrnuş! Ortodokstıpçılar, bilimsel yayınlar, ilaç şirketleri vb elbirliğiyle bu tedaviyi gör- mezden geliyorlarmış. Çünkü ortodoks tedavi yön- temlerinde kullanılan ilaçlar vb o kadar büyük bir pa- zarmış ki, herkes bu pazardan nasiplendiği için hiç kimsenin başka bir tedavi yöntemi düşünmesi ve- ya altematif varolanlannı incelemesi ve doğru teda- vinin Livingston merkezinde olduğunu söylemesi mümkün değilmiş! Bunu yapmaya yeltenenler olur- sa, a) araştırma için para bulamazmış, b) çırasını ya- kartarmış, başka bir yerde iş bulamayacağı için de hayatı sönermişü! Ozetle dünyamız müthiş bir kompo ile karşı kar- şıya! Vay alçaklar! • • • • • *" Bu teze karşı ya vay alçaklar diyeceksiniz, eğer bu doğru değilse, o zaman da tezi ortaya atanlara "Vay a/ça/c/a/7" diyeceksiniz. Koca tıp dünyası insanlığa karşı büyük bir komp- lo içinde olduğu suçlamasınıı haketmiyor... Böyte bir komplo teorisi, ancak halüsinasyonlann veya müt- hiş bir film senaryosunun ürünü olabilir. Düşünsenize, bütün insanlık, en zengininden en güçlüsüne kadar herkes, kanserden patır patır dö- külüyor, ama "kanseri tedavi eden" üvingstoncu- lann farkında değil! Türkiye, yeni bir Dr. özel olayı ile karşı karşıya. Dr. özel yine de bizden biri, kendisi Marmariste hâlâ "kanseri tedavi ediyor^. Şimdi ise hastalanmızı ve henüz hasta olmayan- lanmızı Dünyanın bir ucuna, San Diego'ya gönde- receğiz ve 20 bin dolarianmızı bir de oraya kaptıra- , iyi tezgâh doğrusu. Jzel'i siyasiler başımıza sarmıştı. üvingston'u da inanç sahibi entelektüel bir köşe yazan! Gitf, keşfetti veTürkiye'ye bu büyük gerçeği açık- ladı! • • • Kanser, tıp biliminin üstesinden gelmek için bel- ki de 100 yıldır araştırdığı ve durmadan karşı teda- vi yöntemleri geliştirmeye çalıştığı bir "amansız" hastalık. Bir istatistikı bilgıye dayanmıyor, ancak bel- ki en çok para kansere harcanıyor. Heıtıalde, teda- visi de en çok para götüren hastalık kanserdir. Ancak, dünyanın çeşrtli araştırma birimlerinde her yıl harcanan milyonlarca dolara, ortaya atılan yeni bakış açılannın, hipotezlerin hemen test edilmesi- ne, durmadan yeni ve farklı yöntemler geliştirilme- ye çalışılmasına rağmen, bilim, bu amansız hasta- lığa kesin üstün gelecek bir konuma henüz ulaşa- madı. Kansere karşı kısmi başanlar var. Erken tanı, bu kısmi başantann oranını yüksetti- yor. Şimdilikhepsibukadart ' " '1 ' r "-?M Cumhuriyet Bilhn TeknUc'i neredeyse 14 yıtdır yayımlıyoruz. Bu süre içinde duyurduğumuz yeni kanser araştırmalannı, senaryolannı veya hipotez- lerinı bir araya toplasak, bir kitap kadar yer tutabi- lir. Kanserli bölgeyi dondurma yöntemi de denendi, ısıtma yöntemi de... Ancak radikal -yani kesin bir tedavi henüz yok. İlaç ile radyasyon tedavisi ve ameüyat, kanserin klasik tedavi yöntemleri olarak bütün dünyada uy- gulanıyor. Şirketler durmadan yeni ilaçlar piyasaya çıkartı- yorlar, ama bunlann hiç biri bir yenilik getirmiyor. Hatta birçoğunun, varolanlannı yanında işe yararnaz veya gereksiz olduğu bile söyleniyor. • • • Burada tıp dünyasına söylenecek bir söz varsa, kanser karşısında zavallılığından, aczinden bahse- debiliriz. Klasik tıbbı yeteneksizlikle suçlayabiliriz... Ama Livingstonculara söylenecek daha ağır bir söz var Tıbbın henüz yetersiz kalmasından yarar- lanarak fırsatçılık yapıyor, hastalara sihiıii reçete su- nuyor ve klasik tıbbın muazzam kanser bütçesin- den mümkün olduğunca büyük bir pay almaya ça- lışıyoriar. Kimin sırtından? Hastatann, hastalıklannın, umutlannın, yaşam se- vinçlerinin tabii! Ama bilimin yapabildiklerinin sınırlannda, yapa- madıklannın başlangıçlannda, yani bilimin gri böl- gelerinde böyleleri ve böyle otaylar hep vardır. Bu konuyu değişik boyutlanyla sürdüreceğiz. 'Oldu-bittîye getiriliyor' DSP'deyüzer-gezer santral uyansı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - DSP Is- tanbul Milletvekili Bay- ram FıratDayanıkh. yü- zer-gezer santrallann "kaha" olabileceği uyansmda bulunarak M Buyöntem, mevcut de- netieme mekanizmalan, onaylan, mevzuaü ve baa olaylan by-pass edecekar.Bukonuoklu- bittiye getirflmemeir dedı. DSP'li Dayamklı, partisinin gnıp toplantı- sınm basına kapalı bölü- münde Enerji Bakanlı- ğı'nm şeffaflaşması ge- reği üzerinde durdu. Kararlann kapalı kapı- lar ardmda değil, Ulusal Enerji Konseyi tarafin- dan hayata geçirilmesi gerektiğini savunan Da- yanıklı, "TEAŞ dddi yatmmlara imza aöyor. Ama AŞ olduğu içmsöz- kşmeler açüdanmryor" dedi. Dayamklı, 26 Ekim 2000 tarihli Res- mi Gazete'de Anayasa Mahkemesi'nin mobil (yüzer-gezer) santrallar- la ilgili KHK'nin iptali karan yer alırken, TE- AŞ'm aym günkü Res- mi Gazete'de 5 adet yü- zer-gezer santrahn ihale duyunısunu yaptığına dikkat çekerek şunlan söyledi: "Yani bu santrallan iptal karanndan kur- tarmava çahşıyor. Bu ihale her yönüyle ft^inç. thalede layık fryattan, hiç bir çevre kriterine uymadan,yaniÇED n- ponı olmadan, en kötü fueJofl yakınnı kullana- rak Hazine ve DPT ona- yı ahnmadan teklifler sunuluyor. Daha üginci teküfkrde fryatiar kwh başma 14^5 sentten, 4.85 sente kadar- Yani 3 mish* farklar var. Baa uzmanlarm izlenimine göre bu geçki santraHar tam tersine kahasant- raOar otacak."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle