Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 KASIM 2000 PERŞEMBE
HABERLER
başortü kavgası
• ANKARA
(Cmmhuriyet Bürosu) -
Doğudaki intihar
olaylannda başörtüsünün
etkisıyle ilgili
değerlendirmeler
Meclis'te gerilime neden
oldu. Devlet Bakanı
Hasan Gemici'nin
"Başörtûsü kadının
* özgürlüğünün değil,
tutsaklığının simgesi
olabilir" sözlerine tepki
gösteren FP
milletvekilleri DSP
sıralanna yürûdü. FP
Istanbul Milletvekili
Mehmet Ali Şahin, "O
başörtûsü değil, tûrban"
diye karşı çıkan
DSP'lilerin üzerine
yûrüdü. Genel kurul
salonunda karşılıklı
itişmeler yaşanırken DSP
sıralanndan öne çıkan
Giresun milletvekili
Hasan Akgûn ile Şahin'in
kavgasını araya giren
ANAP Grup Başkanveküi
Zeki Çakan ve baa
ANAP'hlar önledi.
Ydmaz'ın, 2.
Güneydoğu
seleri
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Genel Başkanı ve
Başbakan Yardımcısı
Mesut Yılmaz, hûkümete
girdıkten sonra ilk geniş
kapsamh Doğu-
Güneydoğu gezisini 18-
21 Kasım tarihleri
arasında yapacak. AB'den
sorumlu başbakan
yardımcısı sıfatını da
taşıyan Yılmaz'ın,
partisınin Güneydoğu
polıtikası ve AB'nin
"önkoşul" olarak
getirdiği
demokratikleşmeye
ilişkin mesajlar vermesi
bekleniyor.
KISA KISA
• Pfızer ilaç şirketi, en
kârlı ürünlerinden
iktklarsıztık ilacı
Yîagra'nın patent hakkuu
kaybetti.
• Gazıantep'te, biı
hemofıli hastasına
gereğınden fazla Faktör-8
isimli pahalı ilaçtan
yazılması üzerine "doz
aşımını" dikkate alan
Emekli Sandığı Genel
Müdürlüğü soruşturma
başlattı
• Samsun Ondokaz
Mayu Üniverstesf ndeki
rektör atamasını protesto
amacryla izinsiz gösteri
yapnklan gerekçesryle
topUm 85 öğreüm üyesi ve
öğreiim görevfcivle
üniversite persooefi
hakkında cumhuriyet
savakğınca dava açıkü.
• Yatağan Termık
Santrah'mn çevreye
verdiği tahribann ve bu
tesisin özelleştirilmesini
protesto amacıyla 19
Kasım'da miting
düzenleneceği bildırildi.
• Antarya'nmFinike
flçesiHasyıırtBeldesJ
Betediye Başkanı Mahmut
Esen ve 2 bdedrye
görevnsi, çeknnvapan
"Arena" programı ekibine
saktanbklan gerekçesiyle
çıkarüdıklan
mahkemede, tutuksuz
yargdanmak üzere serbest
bmkddL
• Türkiye Büimsel ve
Teknik Araştırma
Kunımu (TÜBİTAK) ile
Türkiye Bilımler
Akademisinin (TÜBA)
verdiği "Bilım, Hizmet ve
Teşvik Ödülleri" bugün
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in de
katılacağı törenle
dağıtılacak. Tören
TUBlTAKFezaGürsey
Salonu'nda saat 11 .OO'de
başlayacak
• ANAP lstanbol
MiBetveküiBülent
Akarcah, kamu
bankalaruun verdiği
kredilerin ıçüdanmaa
için TBMM Bsşkanbğı'na
Başbakan Bülent
Ecevit'in yra» olarak
yanrtlaması tstemiyle dûn
soru önergesi verdi
• Milli Eğıtım Bakanı
Metin Bosoncıoğlu,
okullarda dın temasım
işleyen kitıplann
yasaklanırasının
olmadığın. beiiıierck 115
kitabıneğitımve
öğretime uygunlugunun
kaldınldıgmı söyledi.
Almanya Başbakanı GerhardSchröder, siyasetin gerekli olduğunu belirtiyor
Yurttaşlann siviltoplumuGERHARD SCHRÖDER
on hafta ve aylarda sürüp
giden tartışmalan izlemiş
olan biri ister istemez, "si-
yaset" alanında esen hoşnutsuz-
luk rüzgârlannın farkına varmış-
tır. Bu hoşnutsuzluk her şeyden
önce belirli bır siyası kadroyla il-
gili olsa gerek.. aynca böylesi bir
"siyaset bikkmhğı" da yeni bir
şey değü kesinlikle. Mevcut hoş-
nutsuzluğun failinin, CDU'nun
malı işleri ve bu konuyu aydın-
latmadaki yetersizliğinin yol aç-
tığı kriz olduğu açıkça ortada.
Ancak şu andakı bıkkınlığın
toplumun dığer konjonktürel ruh
hallerinden farklı olan tarafi, baş-
ka nedenlerin yanı sıra siyasetin
acabaherhangi bir şeye muktedir
olup olamayacağına dair genel
bir belirsizlik duygusuyla da ör-
tüşüyor olması. "Küreselleşme"
kavramıyla ifade edilen hızlı de-
ğişımler, iş piyasalannda yaşa-
nan ve etkileri çok derine nüfuz
eden sarsınu ve parçalanmalar
insanlann gündelık yaşamlaruu
derinden etkiliyor ve onlan tedır-
gin ediyor. Toplum, siyasi ve top-
lumsal coğrafyada kesin emin
olunan şeylerin sanıldığı gibi sar-
sümaz ve değışmez olmadığmı
• Marx'ın, "Sabahları avcı, öğlenleri
balıkçı, akşamlan kritik eleştirmen"
ütopyası kimilerinin korkulu rüyasına
dönüştû bile. Sabahlan gazete dağıtımcısı,
gündüzleri uzman yardımcı, geceleri
kritik taksi şoforü... Çalışma koşuliarının
eskisi gibi güvenilir olmaması, işyerinde
çalışma teminatının bulunmaması ya da
bunlann eskisi gibi doğal olmaktan
çıkması insanlann tedirginlik ve
güvensizlik duymalanna neden oluyor.
hissediyor. Küreselleşme,
reholder vahıe" ve uluslararası
gırift bağlantılann giderek daha
fazla artması karşısında sıyaset
neye muktedirdir artık, elinden
gerçekten ne gelir? Bir kez böy-
lesi sorular ortaya atıldıktan son-
ra da, "siyasetin tamamen orta-
dan kalkması" gibi şeylerden
bahsedümeye başlanır.
Organlzasyon sorunu
Ben tam tersinin gerekli oldu-
ğunu düşünüyorum: Siyaset ge-
ri gelmeli. Henüz başındabulun-
duğumuz dönemin ortaya atüğı
büyük sorular; "Bilim tophı-
mu"nda güvenlik ve adalet sis-
temleri nasıl organize edılebilir?
tnternet çağında çocuklanmıza
kültürel ve toplumsal açıdan na-
sıl bir yön verelun? Çok önemli
değişimlerin yaşandığı bir top-
lumda devlet kendinı nasıl orga-
nize etsin?- siyaset dışında bir
araçla çözülemez.
Ancak, siyaset bu sorulan çöz-
mek istiyorsa, merkezi görevle-
rinin yeniden bilincıne varmalı,
bunlar üzennde yoğunlaşmalıdır.
Bu görevler, ticari ve toplumsal
trafığı hukuk ve yasayla düzen-
lemekten ibaret değildir yamız-
ca; politikanın görevi insanlann
umut ve korkulanna yanıtlar ara-
maktır. Özellikle de sosyal de-
mokratlann kollan sıvayıp ken-
dilerinı toplumun "büyük" siya-
si sorunlanna vakfermelerinin,
denebilir ki, "toplumsal bir pro-
je* geliştirmelerinin tam zamanı-
dır şımdi. „
UVBarlaşrna *
Sivıl toplumun köklü bir bi-
çimde güçlendirilmesi ve yeni-
lenmesi için yapmamız gercken
tartışmalarda geliştireceğimiz
güncel düşünceler ışte bu sorula-
n temel almalıdır. Modem sivıl
toplum konseptinde benim için
önemli olan nokta şu: Siyasi bü-
Srvfl tophım önce insanm kendi semtinde başlar. Örneğin anne ve babalar okullardaki yiyeceklerin sağhkh otanasıyla Ugilenir.
Sosyal demokratlann göreviA lmanBüimVakıflan Birliği geçen yıl
/t bilim adamlan ve araştırmacılann
, / J . önüne tam 170 milyon mark döktü.
Bu rakam geçen yıla göre on bir milyon da-
ha fazlaydı ama.. yine de yetmemişti.
Yeni vakıf yasası, bu alanda daha büyük
boyutlu aktivitelerde bulunmak isteyenlere
olanak tamyacaktır. Federal Almanya hü-
kümeti açısmdan asıl önemli olan, toplum-
sal açıdan önem taşıyan görevlerin finanse
edilebümesi için "büyük servederin" yatı-
nlmasmı teşvik etmek değil yalnızca. Sos-
yal demokratlann bilim ve sanatın himaye
edilmesine karşı olması için biçbir neden
yok.
özel önem verdiğim hususlardan biri de,
çoğu genç olan insanlann, yani bılgisayar
programcüannın ve gözü bügisayardan
başka bir şey görmeyen, bilgisayarla yatıp
kalkan gençlerin insanlan bılgisayar kulla-
nımı konusunda gönüllü olarak eğitmeleri.
Sivil topluma katkıda bulunmak için bu
alanda angaje olan insanlar, inanılmaz de-
recede değerli bir katkıdabulunmaktadırlar.
Yurttaşlann gönüllü olarak çalıştığı ''kla-
sik'' alanlann, ihtiyacı olan insanlara belir-
li konularda yardûn etmek, komşuluk gö-
revlerinde bulunmak ve yaşlı, özürlü ve has-
ta kişilerin bakımı gibi alanlar olduğu doğ-
ru olsa da, modern iletişim sıstemlerinin
geniş ölçüde yaygrnlaşması nedeniyle, top-
lumsal ve kültürel etkinliklerde bulunulabi-
lecek alanlar hayli artmıştır.
Yeni tartışma ' • '
Devlet ve sivil toplumu konu alan tartış-
malar henüz çok yenidir elbette. Ancak ben
şundan eminim: "Aktive olmuş" bir sivil
toplumlayaşanan deneyimler, bizim devlet
anlayışımızı yavaş yavaş ve de kalıcı bir bi-
çımde degıştırecektir. Ancak, burada her
şeyin kendihğinden yerli yerine oturması-
nı beklememeli, her şeyi kendi akışına bı-
rakmamahyız. Sivil toplumu modern eko-
nominin yapılanyla yakınlaştırmak açısm-
dan devlet vazgeçilmez bir araçtır. Ancak,
devlet de sivil toplumu bu şekilde teşvik et-
me iradesine sabip ormalıdır. Ancak, "siya-
setin geri geünesi" sürecinde bir şey asla
gözden kaçınhnamahdrr: lyi bir ekonomi-
politika olmadan iyi bir toplum sıyaseti de
olmaz. Şu anda ekonomide karşımıza çı-
kan en büyük tehlikelerden biri, uluslarara-
sı gereklilik ihtiyaçlar doğrultusunda hare-
ket etmek, bunlarla kısıtlanmaktır. Zira kay-
dedilen gelişmeleri birçok insan tam ters
yönde algılayabilmektedir: Bu gelişmelerin
birçoğu onlar için fazla yabancıdır, bir kıs-
mı da fazla özneldir ve ancak tek tük insa-
nı kapsar.
Siyasetin buradaki görevi, yakınlık ve
uzaklık arasında yeni, daha iyi bir ilişki kur-
maktu-. Merkeziyetçiliğe karşı çıkan, küçük
toplumsal yapdannözerkliğini savunan gö-
rüş, bu sorumluluğu taşıyabilen ve taşımak
ısteyen insanlara sorumluluklannın gen ve-
rilmesı, devletin bir "annağam" değil, top-
lumsal ve siyasi bir gerekliliktir.
Sivil toplum, küçük birikimlere geri dö-
nülmesi ilkesinden hareket etmektedir. Sos-
yal demokratlar uyguladıklan ekonomi po-
lıtika aracılığıyla, bu birimlerin hayata geç-
mesi ve hayatta kalması için elinden geleni
yapmak zorundadır.
tünleşme ve yeni bir yurttaşlık
büinciyle ^yaşanan dönüşümün
uygarlaşürüması". Toplumun
esenliğini sağlayacak bir özso-
rumluluk duygusu. Hedef ne
devletin ortadan kaldınbnasıdır,
ne de siyasetin geri çekılmesi.
Kortnılu rüya
İş dünyasında yaşanan deği-
şimler insanlann "medek biyog-
rafSerinin'' giderek daha fazla
kesintiye uğramasına, meslek ha-
yatında daldan dala atlanmasına
neden oluyor. Bilgi toplumunda
kimse başladığı eğıtımı sonuna
kadar sürdüremiyor artık.
Man'ın, "Sabahlan avo, öğ-
lenleri bahkçı, akşamlan kritik
efeştirmen" ütopyası kımılennın
korkulu rüyasına dönüştü bile.
Sabahlan gazete dağıtımcısı,
gündüzleri uzman yardımcı, ge-
celeri kritik taksi şoförü... Çahş-
ma kosullaruun eskisi gibi güve-
nilir olmaması, işyerinde çalış-
ma teminatının bulunmaması ya
da bunlann eskisi gibi doğal ol-
maktan çıkması insanlann tedir-
ginlik ve güvensizlik duymalan-
na neden oluyor. Bir "korku
hammaMfâ" (Oskar Negt) olu-
şuyorve sivil toplumun karşı kar-
şıya kaldığı tehdidi belirgin kıl-
mak için "sağ popaltzaıin'' geü-
receğı tehlikeleri anlatmaya ge-
rek bile yok.
Cefillmll IH$M -
Devlet ve sivil toplum arasında
gerilimli bir ilişki vardır ama.. bu
ilişki uyuşmaz bir zıthk şeklınde
değildir. Sivil toplumun daha iyi,
daha aktif ve daha aktüleştirici bır
devlete ihtiyacı vardır. özeUikle
de sosyaldemokrat toplum siya-
serjndeki büyük yanılsamalardan
biri de daha fazla adalet sağlama-
nın en iyi yolunun "daha fazla
devlet" olması gerektiğidir. Ama
"kbak" olması gerektiğidir. A-
ma "Uaak" müdahale araçlan
olanyasa, şıddet ve paranın uygu-
lanması, hatta ve hatta yaygınlaş-
ması, "devinimin en az dnzenle-
mek kadar önemli bir hak gefcii-
ği" (Alain Touraine) bır toplum
içinyeterli olamaz artık. Gerçek-
te, devletin topluma karşı giderek
daha fazla artan bir "soramtulnk
emperyaBzmi" uygulaması, son
kertede siyasi olanın ortadan
kalkmastna yol açacakâr.
Toplumsal adalrt
Fakat sosyaldemokrat siyasetin
en büyük hedefi toplumsal adale-
tin en kapsamlı bıçimiyle sağlan-
ması ve korunması olduğu içindir
ki, adalet dağıtmakla ya da dağı-
nlan bir adaletle yetinemeyiz ar-
tık. Büim ve enformasyon toplu-
mundatoplumsal adaletin sağlan-
ması her şeyden önce herkesin
eşit şanslara sahip olmasıyla
mümkündür.
En iyi hükümet, Goethe'nın de-
diği gibi "bizekendikendnniziyö-
netmeyiö^eten" hükürnettır, top-
lumakendimeselelerinikenddba-
şma kazanabileceği bir alan aç-
mamız ve aynı zamanda da tek
tekbireylerin katkıdabulunması-
nı istememiz gerekir. "leşvflc ve
talep etmek" sivil toprum açısm-
dan bakıldığında bana en uygun
siyasi ilke gibi görünüyor.
peğlylm sürflyor
Fakat iş dünyasındakı değişim-
lerle birhkte toplumsal arena da
değişiyor. Toplumsal piyasa eko-
nomisinde işve sermaye, toplum-
sal ve standart anlaşmalarla bırbı-
rine ve topluma sıkı bır ilişkiler
ağıyla bağhdır. Klasik ekonomik
örüntülerin çözühnesıyle bu-Ukte
sözleşmelere dayalı bu toplum
modeli de önemini yitinnektedir.
Hayat boyunca tek bir işyerinde
çahşmak artık giderek istisnai bir
durum olduğu gibi, sermaye de
küreselleşmış büyük anonim şir-
ketlerde personelden annmıştır.
Bu koşullar alunda, toplumsal ka-
tıhmın en önemli platformu sivil
toplumdur. Bireyi toplumun de-
ğerlerine ve hedeflerine bağlayan
özdeşleşme sivil toplum içinde
yaratümalıdır. Bu sivil toplumda
yurttaşlara bir parça özerkük ve
kendi davranışını tayin etme hak-
kı gen verümektedir. Bu, insanla-
nn kendi sorumluluklannı yük-
lenmeye hazır olmasmı gerektir-
diği gibi, adalet için gerekli koşul-
lann yaratnmasma ve toprumsal
dayanışmamn altyapısını sağla-
maya çalışanbirdevleü de gerek-
tirir elbette. • ı
BUCÜN VE DON StVİL TOPLUMLARLA İLCİLİ GAZETEMİZDE ÇIKAN YAZILAR DEUTSCHLAND (ALMANYA) DERCİSİNDEN ALINMISTIR.
PERŞEMBE *
ORHAN BURSAU
Kansep Tartışması
Bir süredir Türkiye'de yeni bir şey "keşfedildi" ve
bu "keşif büyük gazete sayfalannı doldurmaya, TV
ekranlanndan taşmaya başladı: Dünyada bugüne
kadar uygulanan kanser tedavisi tepeden tımağa
yanlışmış! Ayol kanserin gerçek tedavisi ABD'de
Livingston adlı bir merkezde uygulanıyormuş da
kimsenin haberi yokrnuş! Ortodokstıpçılar, bilimsel
yayınlar, ilaç şirketleri vb elbirliğiyle bu tedaviyi gör-
mezden geliyorlarmış. Çünkü ortodoks tedavi yön-
temlerinde kullanılan ilaçlar vb o kadar büyük bir pa-
zarmış ki, herkes bu pazardan nasiplendiği için hiç
kimsenin başka bir tedavi yöntemi düşünmesi ve-
ya altematif varolanlannı incelemesi ve doğru teda-
vinin Livingston merkezinde olduğunu söylemesi
mümkün değilmiş! Bunu yapmaya yeltenenler olur-
sa, a) araştırma için para bulamazmış, b) çırasını ya-
kartarmış, başka bir yerde iş bulamayacağı için de
hayatı sönermişü!
Ozetle dünyamız müthiş bir kompo ile karşı kar-
şıya!
Vay alçaklar!
• • • • • *"
Bu teze karşı ya vay alçaklar diyeceksiniz, eğer
bu doğru değilse, o zaman da tezi ortaya atanlara
"Vay a/ça/c/a/7" diyeceksiniz.
Koca tıp dünyası insanlığa karşı büyük bir komp-
lo içinde olduğu suçlamasınıı haketmiyor... Böyte bir
komplo teorisi, ancak halüsinasyonlann veya müt-
hiş bir film senaryosunun ürünü olabilir.
Düşünsenize, bütün insanlık, en zengininden en
güçlüsüne kadar herkes, kanserden patır patır dö-
külüyor, ama "kanseri tedavi eden" üvingstoncu-
lann farkında değil!
Türkiye, yeni bir Dr. özel olayı ile karşı karşıya.
Dr. özel yine de bizden biri, kendisi Marmariste
hâlâ "kanseri tedavi ediyor^.
Şimdi ise hastalanmızı ve henüz hasta olmayan-
lanmızı Dünyanın bir ucuna, San Diego'ya gönde-
receğiz ve 20 bin dolarianmızı bir de oraya kaptıra-
, iyi tezgâh doğrusu.
Jzel'i siyasiler başımıza sarmıştı.
üvingston'u da inanç sahibi entelektüel bir köşe
yazan!
Gitf, keşfetti veTürkiye'ye bu büyük gerçeği açık-
ladı!
• • •
Kanser, tıp biliminin üstesinden gelmek için bel-
ki de 100 yıldır araştırdığı ve durmadan karşı teda-
vi yöntemleri geliştirmeye çalıştığı bir "amansız"
hastalık. Bir istatistikı bilgıye dayanmıyor, ancak bel-
ki en çok para kansere harcanıyor. Heıtıalde, teda-
visi de en çok para götüren hastalık kanserdir.
Ancak, dünyanın çeşrtli araştırma birimlerinde her
yıl harcanan milyonlarca dolara, ortaya atılan yeni
bakış açılannın, hipotezlerin hemen test edilmesi-
ne, durmadan yeni ve farklı yöntemler geliştirilme-
ye çalışılmasına rağmen, bilim, bu amansız hasta-
lığa kesin üstün gelecek bir konuma henüz ulaşa-
madı.
Kansere karşı kısmi başanlar var.
Erken tanı, bu kısmi başantann oranını yüksetti-
yor.
Şimdilikhepsibukadart ' " '1 '
r
"-?M
Cumhuriyet Bilhn TeknUc'i neredeyse 14 yıtdır
yayımlıyoruz. Bu süre içinde duyurduğumuz yeni
kanser araştırmalannı, senaryolannı veya hipotez-
lerinı bir araya toplasak, bir kitap kadar yer tutabi-
lir.
Kanserli bölgeyi dondurma yöntemi de denendi,
ısıtma yöntemi de...
Ancak radikal -yani kesin bir tedavi henüz yok.
İlaç ile radyasyon tedavisi ve ameüyat, kanserin
klasik tedavi yöntemleri olarak bütün dünyada uy-
gulanıyor.
Şirketler durmadan yeni ilaçlar piyasaya çıkartı-
yorlar, ama bunlann hiç biri bir yenilik getirmiyor.
Hatta birçoğunun, varolanlannı yanında işe yararnaz
veya gereksiz olduğu bile söyleniyor.
• • •
Burada tıp dünyasına söylenecek bir söz varsa,
kanser karşısında zavallılığından, aczinden bahse-
debiliriz.
Klasik tıbbı yeteneksizlikle suçlayabiliriz...
Ama Livingstonculara söylenecek daha ağır bir
söz var Tıbbın henüz yetersiz kalmasından yarar-
lanarak fırsatçılık yapıyor, hastalara sihiıii reçete su-
nuyor ve klasik tıbbın muazzam kanser bütçesin-
den mümkün olduğunca büyük bir pay almaya ça-
lışıyoriar.
Kimin sırtından?
Hastatann, hastalıklannın, umutlannın, yaşam se-
vinçlerinin tabii!
Ama bilimin yapabildiklerinin sınırlannda, yapa-
madıklannın başlangıçlannda, yani bilimin gri böl-
gelerinde böyleleri ve böyle otaylar hep vardır.
Bu konuyu değişik boyutlanyla sürdüreceğiz.
'Oldu-bittîye getiriliyor'
DSP'deyüzer-gezer
santral uyansı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - DSP Is-
tanbul Milletvekili Bay-
ram FıratDayanıkh. yü-
zer-gezer santrallann
"kaha" olabileceği
uyansmda bulunarak
M
Buyöntem, mevcut de-
netieme mekanizmalan,
onaylan, mevzuaü ve
baa olaylan by-pass
edecekar.Bukonuoklu-
bittiye getirflmemeir
dedı.
DSP'li Dayamklı,
partisinin gnıp toplantı-
sınm basına kapalı bölü-
münde Enerji Bakanlı-
ğı'nm şeffaflaşması ge-
reği üzerinde durdu.
Kararlann kapalı kapı-
lar ardmda değil, Ulusal
Enerji Konseyi tarafin-
dan hayata geçirilmesi
gerektiğini savunan Da-
yanıklı, "TEAŞ dddi
yatmmlara imza aöyor.
Ama AŞ olduğu içmsöz-
kşmeler açüdanmryor"
dedi. Dayamklı, 26
Ekim 2000 tarihli Res-
mi Gazete'de Anayasa
Mahkemesi'nin mobil
(yüzer-gezer) santrallar-
la ilgili KHK'nin iptali
karan yer alırken, TE-
AŞ'm aym günkü Res-
mi Gazete'de 5 adet yü-
zer-gezer santrahn ihale
duyunısunu yaptığına
dikkat çekerek şunlan
söyledi:
"Yani bu santrallan
iptal karanndan kur-
tarmava çahşıyor. Bu
ihale her yönüyle ft^inç.
thalede layık fryattan,
hiç bir çevre kriterine
uymadan,yaniÇED n-
ponı olmadan, en kötü
fueJofl yakınnı kullana-
rak Hazine ve DPT ona-
yı ahnmadan teklifler
sunuluyor. Daha üginci
teküfkrde fryatiar kwh
başma 14^5 sentten,
4.85 sente kadar- Yani 3
mish* farklar var. Baa
uzmanlarm izlenimine
göre bu geçki santraHar
tam tersine kahasant-
raOar otacak."