24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I KASIM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Öcalan'n 'yakatanması' beMeniyop • Haber Merkezi-PKK liden Abdullah Öcalan, Kesire Yıldınm ile örgütün ûst düzey sorumlulan Cemil Bayık ve Murat Karayılan'ın da aralannda bulunduğu 101 sanığın "12 Eylüll980'denönce Şanlıurfa ve çevresinde işlediklen suçlarla ilgili olarak" yargılanmasına Ankara 8'incı Ağır Ceza Mahkemesı'nde devam edıldı. 1.5 yılı aşkın bır süredir Imralı'da tutulan ve ölüm cezasına çaıptınlan öcalan hakkında mahkeme bir süre önce, "yakalanması için gıyabi tutuklama karan" çıkarmıştı. Ancak mahkeme bu karanna yanıt alamadı. Öcalan'ı yargilayarak idama mahkûm eden Ankara 2 No'lu DGM'nin bu: üst kaündakj 8'mci Ağır Ceza Mahkemesı, aynca neredeyse bır yıldır alt kattan gelecek Öcalan'la ilgili dosyayı da beklıyor. Yargrtay'dan bozma • ANKARA (AA)- Yargıtay 9. Ceza Daıresi, terör örgûtü DHKP-C üyesi olduğu gerekçesiyle 15 yıl ağır hapıs cezasına çarptınlan avukat Zeki Rüzgar hakkındaki karan usulden bozdu. Ankara 1 Numaralı DGM, Tutuklu Ailelen ıle Yardımlaşma Deraeği Başkanı Ayşe Betül Gökoğlu ile eşi ve dernek yönetim kunılu üyesi Alı Ercan Gökoğlu ve avukat Zekı Rüzgar'ı, TCK'nin 168. maddesinin 2. fikrası gereğince "yasadışı örgüt üyeliğinden" 15'eryılağır hapis cezasına çarpOrmışb. Temyiz incelemesinı tamamlayan Yargıtay 9. Ceza Dairesı, Ankara 1 Numaralı DGM'nın karannı usulden bozdu. Ankara 1 Numaralı DGM, bozma karanna uyarsa, yeni bir heyet oluşturulup yargılamaya devam edilecek. Mahkeme ilk karannda direnirse, davaya Yargıtay Ceza Genel Kunılu son noktayı koyacak. Oral Çefik'in davalapı • ANKARA (AA)- Müliyet Gazetesi Başyazan Abdı Ipekçi'nin öldürülmesıyle ilgili davada yargılanan ve "delil yetersızliğinden" beraat eden Oral Çelik üe arkadaşı Nebi Doğan'ın, "yabancı uyruklu bir kadını zorla kaçırdıklan" gerekçesiyle, 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 10'aryıla kadar ağır hapis istemiyle yargılandıklan dava karara kaldı. 6. Ağır Ceza Mshkemesi'nde de Oral Çelik ve 5 adamının "kDrkutarak zorla senet ve pa*a tahsil ettikleri" gerekçesiyle 13 yü 6'şar ayı kadar ağır hapis lStmiyle yargılanmasına devam edıldi. YOK için (Cumhuriyet Bürosu) - DÎP tzmir Milletvekili Sıat Çağlayan, hazırladığı VÖK Yasası değişiklik talağını Başbakan Bülent E-evit'e dün sundu. Qğlayan, YÖK Vsası'nın olağanüstü loşullarda hazırlandığını v; artık değişmesi grektiğini vurgularken vkıf üniversitelerine sglanan olanaklann c3vlet üniversitelerine de sğlanması gereği Gierinde durdu. Yargıtay, kapatılan RP'nin Genel Başkanı'nın karar düzeltme istemini reddetti Erbakan cezaevine gîrecekANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Bingöl 'de yaptığı konuşmada "halkı. sınıf, ırk, din, mezfaep veya bölgeCarkı gö- zeterekkmvedüşmanbğaaçık- ça tahrik etmek" suçundan 1 yıl hapis cezasına çarptınlan Necmettin Erbakan'ın karar düzeltme istemini reddetti. Bu karann ardından iç hukuk yol- lan sona eren Erbakan, 312. maddenin değiştirilmemesi durumunda 14 Ocak 2001'de cezaevine girerek 4 ay 24 gün hapis yatacak. Yargıtay Cumhuriyet Baş- savcıvekili Erol Ocal, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin Diyarbakır 1 No'lu DGM'ce Erbakan hak- kında verilen 1 yıllık hapis ce- • RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın 1 yıllık hapis cezasına ilişkin iç hukuk yollan tükendi. Son olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı karar düzeltme istemini kabul etmedi. Erbakan 4 ay 24 gün hapis yatacak. zasını onama karannda, tem- yizde öne sürülen nedenlerin karşılandığını belirtti. Öcal, karar düzeltme istemini reddet- tiği karannda, "Hükmün esa- sıyla ügiliherhangibir konu in- cekme dışı bmüabnadı. Karar düzeltmeyi gerektirecek başka bir neden de görübnediğmden, karar düzettmetalebi reddedO- miştir. Dosya Di\ arbakır DGM CumhuriyetBaşsavcıhğı'na ia- deedüecekür"dedı. Erbakan'ın avukatlan tara- fından hazırlanan karar düzelt- me başvurusu "Tashih-i Karar Masası"nda görevli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı'nca ince- lendi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nm bu karanyla Erbakan hakkında verilen ka- rara ilişkin hukuki yollar ta- mamlanmış oldu. Erbakan'm 1 yılhk hapis ce- zasının infazı Ankara Cumhu- riyet Başsavcılığı'nın istemi üzerine 4 ay süreyle ertelenmiş- ti. Bu erteleme 14 Ocak 2001 tarihinde sona erecek. Bu tari- he kadar Anayasa Mahkeme- si'nce iptal edilen basın-yayın yoluyla işlenen cezalann erte- lenmesine ilişkin yasada veya tartışmalan süren af yasasında Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesinin 2. fikrasındaki suç- lara yönelik dûzenleme yapıl- mazsa Erbakan'ın cezası infaz edilecek. Erbakan, 25 Şubat 1994'te Bingöl'de yapüğı konuşma ne- deniyle Diyarbakır 1 No'lu DGM'de yargılanmış ve T- CY'nin 312. maddesinin 2. fik- rasında düzenlenen "halkı,smı£ ırk, din, mezbep veya bölge far- kı gözeterek Idn ve düşmanhğa açıkçatahrikeönekten" 1 yıl ha- pis cezasına çarptınlmıştı. Erbakan'm mahkûmiyetine yol açan Bingöl'de yaptığı ko- nuşma, Diyarbakır 1 No'lu DGM'nin gerekçeli karannda şöyle belirtihnişti: "Bu ülkede, 12 parti yok. 2 tane parti var. Hak ve batıL Hakkı temsil eden, Bingöllü kardeşlerimizin imanını tem- sil eder. Bu ülkenin evlatlan asuiar boyu mektebe başlar- ken besmeleyle başlar. Siz gel- diniz besmeleyi kaldırdınız; yerine 'Türk'üm doğruyum...' Sen bunu söyieyince öbür ta- raftan da Kûrt kökenü Müslü- man eviadı, 'ya öyle mi ben de Kürt'üm daha doğnıyum' derae hakkmı kazandL Bun- lar başörtûsüne müsaade et- miyor, Hnistiyanlara uşak ol- mayacağız. Dünya Islam birü- ğini kuracağE." Tansu Çiller'den Mesut Yılmaz'a: En büyük statükocu, bölücü, ikiyüzlü, ilkel milliyetçi Sağ partiler 'merkez'i paylaşaımyor • ANAP: Merkezin direği biziz. • FP: En merkezde olan biziz. Partiler uca doğru gidiyor. • MHP: Merkezin tam ortasındayız. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHP kong- resındeki "değişün" söy- leminin ardından, sağ partiler arasındaki "mer- kezi kapma" kavgası bü- yüyor. DYP Genel Baş- kanı Tansu Çiller, ANAP ile DYP arasında 18 Ni- san 1999 seçiminden iti- baren sürdürülen "centû- menKk" uzlaşmasun bo- zarak ANAP Genel Baş- kanı MesutYıhnaz'a "en büyük statükocu, ikiyüz- lü, bölücü, ilkel milliyet- çi" suçlamalannı yönelt- ti. FP lideri Recai Kutan, "En merkezdeolan biziz" derken ANAP sözcüleri "Merkezin direği biziz" açıklamalan yaptı. MHP Grup Başkanvekili lsma- il Köse ıse "MHP merke- zin tam ortasmda. Millet ANAP% DYP'yi kenara ttti" dedi. MHP kongTesinin ar- dından, ANAP lideri ve Başba- kan Yardımcısı Mesut Yılmaz, "Statüko, hiçbirşekflde merkez- de yer alamayacağnu bile bile bazı shasi yapuan bir Ulüzyon olarak merkezde gösterme ça- basffida" açıklamasını yaptı. Diyarbakur'da blues rüzgân Çattşma ortammm yerine banş havasmm esmeye başladığı Diyarbakır'da dün gece gençler blues ostaianm hayrantakla iztedüer. Efes Pilsen'in sponsorhığunu yapbğı "Efes Pifcen Blues FestivaH 11" ilk kez bu yû Diyarbakır'da da yaptkü. Gençler, ilk kez izledikleri ünlü sanatçılar John Hunter, The Bad Nero Blues Band, The Hofanes Brotners, Lü'Brian ve The Zydeco Traveters'ı dmlerken keodHerinden geçtiler. Yaklasık 3 saat süren konser süresince gençter, masalann üzerine çıkarak dans ettfler. HaDan Ogisüün az olduğu konserde izfcjicüerra çoğunluğunu kent dışmdan gden ünivenite öğrencileri ve kamu çabşanlan olusturuywTta. Banş ortammm yaşandığı kentte geceyaşaffim» da canb>nm«« özeutkfe üniversite öğrencâeri tarafindan olumhı karşdamyor. Geoçkri ms(la eden bir başka olay da konserde binuım ücretsiz dağttılması oMn. Bu açıklama merkez sağdaki partiler arasında "Biz merkez- deyiz" kavgasma yol açtı. MHP Grup Başkanvekili Ismail Köse, "MHP'yi bugüne kadar hep başkalan tarif etti. Şimdi de Sa- ymYıhnaztarifetmeyecabşıvoı; ama yamhyor. MHP merkezin tam ortasmda. Millet DYP'yi, ANAP'ı son seçimlerde kenara hti" açıklamasını yapü. DYP lideri Çiller, grup top- lantısmda MHP'nin değişim söylemine hiç deginmeyerek Mesut Yılmaz'a tepki göster- meyi yeğledi. Geçmişte kurulan "transfer havuzunun" sistemin çökmesine en önemh" etken ol- duğunu savunan Çiller, "O ha- vuza bir koyanlar beş akh. O günkü statükonun arkasmda 'Yetki kısıtlama' tasansı Meclis'te ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükû- met, KHK olarak düzenlenen, ancak Yetki Yasası'nın iptaliyle çıkanlamayan, cumhur- başkanı ve Bakanlar Kunılu'nun yetkilerini daraltan düzenlemeyi, tasan olarak Mecüs'e sevk etti. Tasan ile birçok müsteşarhk ve denk konumdaki kamu görevlilerinin nakil ve atamalarında "üçhl kararname" zorunlu- luğukaldınhyor. Uluslararası sözleşmelerin parafe edihnesi yetkisi Bakanlar Kunı- hı'ndan ahnarak başbakana bırakılıyor. Cum- hurbaşkanımn, bakanlığa vekâlete onay yet- kisi de başbakana bırakılıyor. Hükümetin, "bürokrasivi ve kırtasryecüiği azaltma" ge- rekçesiyle hazırladığı tasan ile öngörülen dü- zenlemelerin baaian özetle şöyle: - Halen Bakanlar Kunılu yetkisınde bulu- nan "uluslararası anlaşmalânn parafe edfl- mesL, imzabınnnKi veya nota teatisine konu teşkil etmesi ya da bu anlaşmalara kaohna bildirilerinin yapıbnası için TC"nin temsilri- kn^ünta>ini>^temsücikrinyetkilerinintes- ffâ" yetkisi başbakana de\Tediliyor. - Boş kadro bulunmaması nedeniyle dere- ce yükselmesi yapamayan memurlardan, birden fazla derece yükselmesini hak etrrüş olanlann kazanıhnış hak aylıklannın, öğre- nim durumlan itibanyla, yükselebilecekleri dereceyi aşmamak kaydıvia düzenlenmesi öngörülüyor. - Yabancı ülkelerde görev alacak memur- lar için başbakan izni kaldmlıyor. - Halen Bakanlar Kunılu, müsterek karar veya bakan onayı ile yapılan birçok kamu görevlısı için atama yapılacağı hükmü önemli ölçüde daraltılıyor. olanlar, o havuzdan çıkan miOetvekttı transferleriy- le iktidar olanlar bugün statükoya karşı oldukla- rmı söylüyorlar. En bü- yük statükocu da, ilrîyüz- İü de bunlanhr" dıye ko- nuştu. Çiller, suçlamala- nnı, Türkbank'ın satışı konusunda Mesut Yıl- maz'ın "mafyayiapazar- uk yaparken suçüstû ya- kalandığuu'' belirterek sürdürdü. DYP liden, Mesut Yıl- maz'ın Kürt kökenü Türk yurttaşlan için "farku özeflik taşıyan va- tandaşlar" diye yeni bir tanım getırdiğıni anımsa- tarak şunlan söyledi: "Değişim hiçbirzaman böhlcülük ofaunaz. Tıpkı Nazi döneminde Hitler söyteminden çıkan hava- sı var. Bu bölücülüktür, aynmcıhkbr. Bizegöre bu ülkenin her eviadı birinci sınıfhr. 70 milyon insan varsa, her birinin hakkı 70 mflyonda birdir. Bu 70 milyondan herkesin bu ülkedeeşjtoranda tapusu vanhr. Aruk ilkel milüyet- çink bitmiştir." ANAP Genel Başkan Yardımcı- sı SaBh Yıldınm, Yıl- maz'm başlattığı "mer- kez* tarüşmasını değer- lendirirken "Merkezin direği bi- ziz. Hakkı oonadığı halde, ken- dini merkeze taşunak isteyen partfler varsa, bu bizi sevindirir, doğru yerde oktuğumuzu göste- rir"dedi. "Merkez" yanşma FP Genel Başkanı Recai Ku- tan da katıldı. Kutan, ekonomik ve sosyal program yönünden hangi parti halkın istemiyle ör- tüşüyorsa o partinin mer- kezde yer aldığını söyle- di. Kutan, "FP, mifletin b- paöp aynısıdır. MUletin arzu ve temavüllerine gö- rehareketetmektedir. En merkezde olan parti FP'dir" görüşünü dile getirdı. Kutan, parlamen- toda temsil edilen birçok partinin "uca doğru gitti- ğmi" söyledi. IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@ doruk.net tr Çok heyecanlı oldu. Önce- ki geceyi haberciler uykusuz geçirdi. Tahminler yapıldı, ba- hisler tutuşuldu. Haberciler "Gore'cu've "Bush'cu'diye iki takıma aynldı. Hatta "Abi Florida Gore'un kalesi deni- yor ama, unutmayın oranın valisi de Bush 'un kardeşi. Ya- ni rica edeceğim..." gibisin- den ince yorum ve çözümle- meler (=analizler) bile dötctü- rüldü. Sabahleyin " Aaaaa Bush kazandL... Yok yok, Goreara- yı kapayıp öne geçti... Dunın durun Bush yine öne geçti' tahterevallisinde epey oyalan- dık ve saat 09. 30'a doğru "kesin" (!) haber geldi: "Bush kazandı". Bush'çular (ne demekse) sevinir, Gore'cular (ne demek- se) yerinirken yeni bir haber daha geldi: Florida'da oylar yeniden sayılacak(mış). Buyrun bakalım. "Bush ka- zandı" diye haber yapan TV kanallanfenaçuvalladılar. Ha- beri bir an önce verme yanşı, "haberisağlama bağlamadan Al Bush'u, Vur Gore'a... sakın verme" ilkesini yedi; doğrulanmayan haber de, ha- bercileri yedi. "Oh olsun" demek haksız- lık, ama "ders olsun" demek hak. llle de ABD seçimleri üstü- ne yazmak inadım yüzünden ben de sabahtan beri yazıp yazıp çöpe atıyor, yeniden başlıyorum. Sonrayeni başla- dığımı çöpe atıp yeni bir "ye- niden'e geçiyordum. Gitgide kendimi, kayayı tepeye kadar yuvarlayan, tam tepeye vara- cakken gerisin geri dağın ete- ğine düşen kayayı yeniden te- peye doğru ite kaka çıkaran ve habire sil baştan yapmaya yazgılı, fukara Sisyphos'a döndüm. Gerçi kaynanam bile sabah gözünü açıp, "günaydın "dan önce "kim kazandı" diye sor- du ama, gene de bu telaşı an- lamakta zorlanıyorum. En kestirme deyimle "ha Ali Ve//, ha VeliAli" değil mi bu seçim? Ya da "Al Bush 'u vur Gore 'a" desek ne kadar yanılmış ola- biliriz ki ? Biliyorum bu yaa "hangisi kazandı" sorusu yanıtlanma- dan bitip yazıişlerine teslim edilecek ve siz büyük olasılık- la "kimin kazandığını" bilerek okuyacaksınız. Hiç önemli değil. Kendi kendinize bir test yapmaya ne dersiniz? "Şu ka- zanan, yanşı yitiren olsaydı ve yitiren de kazanan; benim için ne, ne kadar değişirdi" soru- suna kendi kendinize bir yanıt arayın bakalım. Kesin seçim sonuçlan alı- nınca ";şre milenyumun baş- kanı... " diye yakıştırmalar ya- pılacak; işe mizah kanştırmak isteyenler "büyük küresel kö- yün muhtan..." filan diyecek- ler. Doğru, Bush (ya da Gore) milenyumun ilk ABD Başkanı. Doğru, Gore (ya da Bush) büyük küresel köyün yeni muhtan. Ama ABD başkanlan, "pat- ron "Amerika'nın patronu filan değiller. Küreselleşmenin bu- gün ulaştığı aşamada artık el- le tutulur, gözle görülür oldu; "patron" ABD'nin patronlan, Beyaz Saray'da değil, çoku- luslu şirketlerin yönetim kol- tuklannda oturuyorlar. "Bu dün de böyle değilmiy- di" sorusu haklı bir sorudur a- ma, "Bugünkü kadar değil" de doğru bir yanıthr. Küreselleşmenin bu aşa- masında mal, hizmet, hisse senedi, nakit para, plastik pa- ra, çek, hazine bonosu kılık ve kılrflanndaki "çokuluslu" yada "uluslarüstü" ya da "kozmo- polit" sermaye, önüne çıkan sınırlan, engelleri, setleri birer ikişer devirerek yerküre üstün- de dört dönüyor. Işgücünün, iş olan bölgele- re akması, pasaport denetim- leri, sınır bekçileri ile sıkı sıkı denetlenirken sermayenin, özellikle mali sermayenin en kâriı bölgelere akması, oradan daha kârlı bölgelere sıçrama- sının yolunu açmak da ABD başkanlarının başat görevi oluyor. Tabii diplomasi jargo- nunda buna "ABD dışpoliti- /cas/"deniyor. Filistin'de, Ortadoğu'nun öteki bölgelerinde, Güney Amerika'da, Uzak Asya'da, Orta Asya'da, Sibirya boz ve buz kırtannda, doğusuyla ba- tısıyla Avrupa'da ve şu bizfm "Küçük Asya "da uygulanan ABD dışpolitikası bu çerçeve içinde ele alınınca ve yalnızca böyle yapılınca olup biteni de, ABD başkanlannın tercihlerini de anlamlandırmak kolaylaşı- yor, yalınlaşıyor. • • • Bilinenleri mi yineledim? Evet, n'olmuş? Bana bu söyteneceğine, or- talıkta "Bush mu kazandı, Go- re mu" sorusunu habire sora- rarak dolananlara bir şeyler söylense, örneğin "Ne bu te- laş, bu merak; al Gore'u vur Bush'a" dense yeri değil mi ? POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA 17 Yıl Önce... (2) 1983 seçimlerinden sonra başbakan olan Tur- gutözal, "Devlet küçülmeli, özel sektör büyüme- li" diyerek kamu bankalannı yandaşlanna peşkeş çekmeye başlamadı mı? 'Yeşil sermaye', 1983- 1990 yıllan arasında palazlanıp devletin olanakla- nyla kökleşmedi mi? 1980 sonrası uygulanan ekonomik model, emekçinin gelirlerini geriletmiş, kâr, faiz, rant ge- lirlerini arttırmıştır... O yıllar bir ayağı Suudi sermayesinde olan Tur- gırt Ozal, 'liberal ekonomi' modeliyle hayali ihra- catı da desteklemedi mi? 16 Aralık 1983 gün ve 83/7506 sayılı özel finans kuruluşlanyla ilgili kararnameyi imzalayan ANAP'lı bakanlar kimin peşınden gidiyorlardı? Hayyam Garipoğlu lar, Nail Keçili'ler vediğer- leri o yıllarda ne yapıyorlardı?.. Tarih11 Mart1984... 'Al Baraka Türk özel Finans Kunımu' artık ku- rulmuştu; Korkut Özal ve Eymen Topbaş görev- lerinin başındaydılar... Arap finans kurumlanna tanınan ayncaJıklar, onlann palazlanması için düzenlenen yasalar bu- gün unutulup gitti... ömeğin, Arapfinanskurumlan bankalar gibi de- netlenmeyecek, bu tür girişimlerde Başbakanlığın izni alınacaktı. Eğer bu kurumlar iflas ederlerse ne Borçlar Yasası ne de lcra İflas Yasası uygulana- caktı... Yasalar rafa kaldınlmıştı... Her türlü uygulama, Turgut özal'ın iki dudağı arasındaydı... Elbet iş bununla da kalmadı... Danışmanlan arasında Korkut Özal'ın da bulun- duğu Suudi kökenli Islam Kalkınma Bankası'na her türlü bankacılık için 'vergibağışıklığı'tanınd\... Dinci çevreler zil takıp oynuyoriardı. Elde ettik- leri ekonomik güçle ıstedıklerini yapacaklardı... Eymen, Mustafa ve Abidin Topbaş Al Baraka özel Finans Kurumu'nun Türkiye'de çalışmaya başlamasından sonra 'Bereket Vakfı'ru kurdular... Ardından diğer dinci vakıflar geldi... Uğur Mumcu'nun deyişiyle, tüm bunlar 'liberal bakanlann' imzaladıklan kararnamelerie gerçek- leşti... • • • Bugün 17 yıl geriye dönup baktiğimızda Türki- ye'nin 2ÛXX) yılındaki fotoğrafını gorebılir, çürümüş- lüğün ve yozlaşmanın izlerini seçebiliriz... Dinci basın, yolsuzluklann başlangıç tarihini 28 Şubat 1997 olarak açıklıyor ya!.. ANAP iktidan, 1983 yılında çıkardığı bir tebliğ- le, Türkiye'ye getirilen dövizin kaynağının araştın- lamayacağını kabul etmedi mi?.. Sonrası bugünun gerçekleri... Türkiye'de ekonominin yüzde 52'si kayrt dışı... Yıllar hızla geçiyordu... 1990 yılı başlannda Prof. Dr. Muammer Aksoy, gazeteci Çetin Emeç, şoförü Sinan Ercan, ga- zeteci Turan Dursun, Prof. Dr. Bahriye Ücok öl- dürüldüler... SHP Edirne Milletvekili Erdal KaJkan, Meclis kürsüsünden şöyle seslendi: "Katiller kimler? Şimdi öldürülme sırası kime geldi?" ANAP Antalya Milletvekili Cengiz Dayar, Kal- kan'a yanıt verdi: "Inşallah sana gelmiştiri.." O yıllardaANAP'lı milletvekillerinin ve içişleri ba- kanlannm mantığı şuydu: "Türkiye'de teröre destek veren din âlimi yok- tur, öyleyse dinci terör de yoktur..." Dinci terör örgütleri bu tarihlerde örgütJenme sü- recini tamamlamış, Hizbullah Güneydoğu'da ca- milerde yuvalanmaya başlamıştır... Devlet erki bir yandan dinci terör örgütierini ko- ruyup kollarken siyasi erk de kamu bankalanndan aktardığı kredilerle yeni patronlar, yeni banka sa- hipleri üretmiştir... 1989 yerel seçimlerinden yenik çıkan ANAP ve Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Turgut Özal ise Güneydoğu'daki PKK terörünü umursamayıp şöyle konuşmaktaydı: "Bir avuç eşkıya..." •** " 2000'li yıllara tşte böyle geldik... • .- Belleğizayıf birtoplumuz!.. ; - Bir süre önce, bir özel televizyonda yanşma programı vardı ve soru şuydu: "12 Mart darbesi hangi tarihte yapıldı?.." a- 1946 b- 1960 c- 1971 d- 1980... Yanşmacı, yakın tarihimizi çok iyi bikjiğini söy- lediği arkadaşına bağlandı... Yanıt: "1980..." Ben bu yazıyı, yakın tarihimizi pek bilmeyen genç okurlanmız için yazdım... ... . Değişen dünya ve Türkiye... Türkiye değişmiyor!.. Peki neden?.. Bu soruya da gençler yanıt versinler; bakalım ne düşünüyorlar?.. hikmetcetinkaya^ cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 02127 513 90 98 KESK'ten oturma eylemi Memurlar bugün Ankara'da Haber Merkezi - Ka- mu Emekçileri Sendika- sı Konfederasyonu'nun (KESK)"IMFiçindeğü halkiçinbütçe" istemiy- le Istanbul, Adana, Dı- yarbalar, Trabzon ve îz- mir kollanndan Anka- ra'ya başlattığı yürüyü- şü bugün Ankara'da ger- çekleştirilecek olan oturma eylemi ile sona eriyor. Emekçiler, otur- ma eyleminin ardından 11 Kasım Cumartesi gü- nü Ankara'da büyük bir miting düzenleyecek. KESK üyesi memur- lar, bugün saat 14.00'te Eğitim-Sen Genel Mer- kezi 'nde toplanarak, "Grevli tophısözleşmeii sendika hakkı'' istemle- rini hükümete duyura- bilmek amacıyla Konur Sokak üzerinden Kızı- lay'a, buradan da Güven Park'^ geçerek oturma eylemine başlayacaklar. tîci gün boyunca aralık- sız devam edecek olan oturma eyleminin ardın- dan 11 Kasım'da Kızı- lay Meydanı'nda büyük bir miting gerçekleştire- cek olan memurlar, hü- kümete seslerini duyur- maya çalışacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle