Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I KASIM 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Öcalan'n
'yakatanması'
beMeniyop
• Haber Merkezi-PKK
liden Abdullah Öcalan,
Kesire Yıldınm ile örgütün
ûst düzey sorumlulan
Cemil Bayık ve Murat
Karayılan'ın da aralannda
bulunduğu 101 sanığın "12
Eylüll980'denönce
Şanlıurfa ve çevresinde
işlediklen suçlarla ilgili
olarak" yargılanmasına
Ankara 8'incı Ağır Ceza
Mahkemesı'nde devam
edıldı. 1.5 yılı aşkın bır
süredir Imralı'da tutulan ve
ölüm cezasına çaıptınlan
öcalan hakkında mahkeme
bir süre önce,
"yakalanması için gıyabi
tutuklama karan"
çıkarmıştı. Ancak
mahkeme bu karanna yanıt
alamadı. Öcalan'ı
yargilayarak idama
mahkûm eden Ankara 2
No'lu DGM'nin bu: üst
kaündakj 8'mci Ağır Ceza
Mahkemesı, aynca
neredeyse bır yıldır alt
kattan gelecek Öcalan'la
ilgili dosyayı da beklıyor.
Yargrtay'dan
bozma
• ANKARA (AA)-
Yargıtay 9. Ceza Daıresi,
terör örgûtü DHKP-C
üyesi olduğu gerekçesiyle
15 yıl ağır hapıs cezasına
çarptınlan avukat Zeki
Rüzgar hakkındaki karan
usulden bozdu. Ankara 1
Numaralı DGM, Tutuklu
Ailelen ıle Yardımlaşma
Deraeği Başkanı Ayşe
Betül Gökoğlu ile eşi ve
dernek yönetim kunılu
üyesi Alı Ercan Gökoğlu
ve avukat Zekı Rüzgar'ı,
TCK'nin 168. maddesinin
2. fikrası gereğince
"yasadışı örgüt
üyeliğinden" 15'eryılağır
hapis cezasına çarpOrmışb.
Temyiz incelemesinı
tamamlayan Yargıtay 9.
Ceza Dairesı, Ankara 1
Numaralı DGM'nın
karannı usulden bozdu.
Ankara 1 Numaralı DGM,
bozma karanna uyarsa,
yeni bir heyet oluşturulup
yargılamaya devam
edilecek. Mahkeme ilk
karannda direnirse, davaya
Yargıtay Ceza Genel
Kunılu son noktayı
koyacak.
Oral Çefik'in
davalapı
• ANKARA (AA)-
Müliyet Gazetesi
Başyazan Abdı Ipekçi'nin
öldürülmesıyle ilgili
davada yargılanan ve "delil
yetersızliğinden" beraat
eden Oral Çelik üe
arkadaşı Nebi Doğan'ın,
"yabancı uyruklu bir
kadını zorla kaçırdıklan"
gerekçesiyle, 7. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde 10'aryıla
kadar ağır hapis istemiyle
yargılandıklan dava karara
kaldı. 6. Ağır Ceza
Mshkemesi'nde de Oral
Çelik ve 5 adamının
"kDrkutarak zorla senet ve
pa*a tahsil ettikleri"
gerekçesiyle 13 yü 6'şar
ayı kadar ağır hapis
lStmiyle yargılanmasına
devam edıldi.
YOK için
(Cumhuriyet Bürosu) -
DÎP tzmir Milletvekili
Sıat Çağlayan, hazırladığı
VÖK Yasası değişiklik
talağını Başbakan Bülent
E-evit'e dün sundu.
Qğlayan, YÖK
Vsası'nın olağanüstü
loşullarda hazırlandığını
v; artık değişmesi
grektiğini vurgularken
vkıf üniversitelerine
sglanan olanaklann
c3vlet üniversitelerine de
sğlanması gereği
Gierinde durdu.
Yargıtay, kapatılan RP'nin Genel Başkanı'nın karar düzeltme istemini reddetti
Erbakan cezaevine gîrecekANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı, Bingöl 'de yaptığı
konuşmada "halkı. sınıf, ırk,
din, mezfaep veya bölgeCarkı gö-
zeterekkmvedüşmanbğaaçık-
ça tahrik etmek" suçundan 1
yıl hapis cezasına çarptınlan
Necmettin Erbakan'ın karar
düzeltme istemini reddetti. Bu
karann ardından iç hukuk yol-
lan sona eren Erbakan, 312.
maddenin değiştirilmemesi
durumunda 14 Ocak 2001'de
cezaevine girerek 4 ay 24 gün
hapis yatacak.
Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savcıvekili Erol Ocal, Yargıtay
8. Ceza Dairesi'nin Diyarbakır
1 No'lu DGM'ce Erbakan hak-
kında verilen 1 yıllık hapis ce-
• RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın 1 yıllık hapis cezasına ilişkin iç
hukuk yollan tükendi. Son olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı karar
düzeltme istemini kabul etmedi. Erbakan 4 ay 24 gün hapis yatacak.
zasını onama karannda, tem-
yizde öne sürülen nedenlerin
karşılandığını belirtti. Öcal,
karar düzeltme istemini reddet-
tiği karannda, "Hükmün esa-
sıyla ügiliherhangibir konu in-
cekme dışı bmüabnadı. Karar
düzeltmeyi gerektirecek başka
bir neden de görübnediğmden,
karar düzettmetalebi reddedO-
miştir. Dosya Di\ arbakır DGM
CumhuriyetBaşsavcıhğı'na ia-
deedüecekür"dedı.
Erbakan'ın avukatlan tara-
fından hazırlanan karar düzelt-
me başvurusu "Tashih-i Karar
Masası"nda görevli Yargıtay
Cumhuriyet Savcısı'nca ince-
lendi. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı'nm bu karanyla
Erbakan hakkında verilen ka-
rara ilişkin hukuki yollar ta-
mamlanmış oldu.
Erbakan'm 1 yılhk hapis ce-
zasının infazı Ankara Cumhu-
riyet Başsavcılığı'nın istemi
üzerine 4 ay süreyle ertelenmiş-
ti. Bu erteleme 14 Ocak 2001
tarihinde sona erecek. Bu tari-
he kadar Anayasa Mahkeme-
si'nce iptal edilen basın-yayın
yoluyla işlenen cezalann erte-
lenmesine ilişkin yasada veya
tartışmalan süren af yasasında
Türk Ceza Yasası'nın 312.
maddesinin 2. fikrasındaki suç-
lara yönelik dûzenleme yapıl-
mazsa Erbakan'ın cezası infaz
edilecek.
Erbakan, 25 Şubat 1994'te
Bingöl'de yapüğı konuşma ne-
deniyle Diyarbakır 1 No'lu
DGM'de yargılanmış ve T-
CY'nin 312. maddesinin 2. fik-
rasında düzenlenen "halkı,smı£
ırk, din, mezbep veya bölge far-
kı gözeterek Idn ve düşmanhğa
açıkçatahrikeönekten" 1 yıl ha-
pis cezasına çarptınlmıştı.
Erbakan'm mahkûmiyetine
yol açan Bingöl'de yaptığı ko-
nuşma, Diyarbakır 1 No'lu
DGM'nin gerekçeli karannda
şöyle belirtihnişti:
"Bu ülkede, 12 parti yok. 2
tane parti var. Hak ve batıL
Hakkı temsil eden, Bingöllü
kardeşlerimizin imanını tem-
sil eder. Bu ülkenin evlatlan
asuiar boyu mektebe başlar-
ken besmeleyle başlar. Siz gel-
diniz besmeleyi kaldırdınız;
yerine 'Türk'üm doğruyum...'
Sen bunu söyieyince öbür ta-
raftan da Kûrt kökenü Müslü-
man eviadı, 'ya öyle mi ben
de Kürt'üm daha doğnıyum'
derae hakkmı kazandL Bun-
lar başörtûsüne müsaade et-
miyor, Hnistiyanlara uşak ol-
mayacağız. Dünya Islam birü-
ğini kuracağE."
Tansu Çiller'den Mesut Yılmaz'a: En büyük statükocu, bölücü, ikiyüzlü, ilkel milliyetçi
Sağ partiler 'merkez'i paylaşaımyor
• ANAP:
Merkezin direği
biziz.
• FP: En
merkezde olan
biziz. Partiler uca
doğru gidiyor.
• MHP: Merkezin
tam ortasındayız.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - MHP kong-
resındeki "değişün" söy-
leminin ardından, sağ
partiler arasındaki "mer-
kezi kapma" kavgası bü-
yüyor. DYP Genel Baş-
kanı Tansu Çiller, ANAP
ile DYP arasında 18 Ni-
san 1999 seçiminden iti-
baren sürdürülen "centû-
menKk" uzlaşmasun bo-
zarak ANAP Genel Baş-
kanı MesutYıhnaz'a "en
büyük statükocu, ikiyüz-
lü, bölücü, ilkel milliyet-
çi" suçlamalannı yönelt-
ti. FP lideri Recai Kutan,
"En merkezdeolan biziz"
derken ANAP sözcüleri
"Merkezin direği biziz"
açıklamalan yaptı. MHP
Grup Başkanvekili lsma-
il Köse ıse "MHP merke-
zin tam ortasmda. Millet
ANAP% DYP'yi kenara
ttti" dedi.
MHP kongTesinin ar-
dından, ANAP lideri ve Başba-
kan Yardımcısı Mesut Yılmaz,
"Statüko, hiçbirşekflde merkez-
de yer alamayacağnu bile bile
bazı shasi yapuan bir Ulüzyon
olarak merkezde gösterme ça-
basffida" açıklamasını yaptı.
Diyarbakur'da blues rüzgân
Çattşma ortammm yerine banş havasmm esmeye
başladığı Diyarbakır'da dün gece gençler blues
ostaianm hayrantakla iztedüer. Efes Pilsen'in
sponsorhığunu yapbğı "Efes Pifcen Blues
FestivaH 11" ilk kez bu yû Diyarbakır'da da
yaptkü. Gençler, ilk kez izledikleri ünlü sanatçılar
John Hunter, The Bad Nero Blues Band, The
Hofanes Brotners, Lü'Brian ve The Zydeco
Traveters'ı dmlerken keodHerinden geçtiler.
Yaklasık 3 saat süren konser süresince gençter,
masalann üzerine çıkarak dans ettfler. HaDan
Ogisüün az olduğu konserde izfcjicüerra
çoğunluğunu kent dışmdan gden ünivenite
öğrencileri ve kamu çabşanlan olusturuywTta.
Banş ortammm yaşandığı kentte geceyaşaffim»
da canb>nm«« özeutkfe üniversite öğrencâeri
tarafindan olumhı karşdamyor. Geoçkri ms(la
eden bir başka olay da konserde binuım ücretsiz
dağttılması oMn.
Bu açıklama merkez sağdaki
partiler arasında "Biz merkez-
deyiz" kavgasma yol açtı. MHP
Grup Başkanvekili Ismail Köse,
"MHP'yi bugüne kadar hep
başkalan tarif etti. Şimdi de Sa-
ymYıhnaztarifetmeyecabşıvoı;
ama yamhyor. MHP merkezin
tam ortasmda. Millet DYP'yi,
ANAP'ı son seçimlerde kenara
hti" açıklamasını yapü.
DYP lideri Çiller, grup top-
lantısmda MHP'nin değişim
söylemine hiç deginmeyerek
Mesut Yılmaz'a tepki göster-
meyi yeğledi. Geçmişte kurulan
"transfer havuzunun" sistemin
çökmesine en önemh" etken ol-
duğunu savunan Çiller, "O ha-
vuza bir koyanlar beş akh. O
günkü statükonun arkasmda
'Yetki kısıtlama' tasansı Meclis'te
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükû-
met, KHK olarak düzenlenen, ancak Yetki
Yasası'nın iptaliyle çıkanlamayan, cumhur-
başkanı ve Bakanlar Kunılu'nun yetkilerini
daraltan düzenlemeyi, tasan olarak Mecüs'e
sevk etti. Tasan ile birçok müsteşarhk ve
denk konumdaki kamu görevlilerinin nakil
ve atamalarında "üçhl kararname" zorunlu-
luğukaldınhyor. Uluslararası sözleşmelerin
parafe edihnesi yetkisi Bakanlar Kunı-
hı'ndan ahnarak başbakana bırakılıyor. Cum-
hurbaşkanımn, bakanlığa vekâlete onay yet-
kisi de başbakana bırakılıyor. Hükümetin,
"bürokrasivi ve kırtasryecüiği azaltma" ge-
rekçesiyle hazırladığı tasan ile öngörülen dü-
zenlemelerin baaian özetle şöyle:
- Halen Bakanlar Kunılu yetkisınde bulu-
nan "uluslararası anlaşmalânn parafe edfl-
mesL, imzabınnnKi veya nota teatisine konu
teşkil etmesi ya da bu anlaşmalara kaohna
bildirilerinin yapıbnası için TC"nin temsilri-
kn^ünta>ini>^temsücikrinyetkilerinintes-
ffâ" yetkisi başbakana de\Tediliyor.
- Boş kadro bulunmaması nedeniyle dere-
ce yükselmesi yapamayan memurlardan,
birden fazla derece yükselmesini hak etrrüş
olanlann kazanıhnış hak aylıklannın, öğre-
nim durumlan itibanyla, yükselebilecekleri
dereceyi aşmamak kaydıvia düzenlenmesi
öngörülüyor.
- Yabancı ülkelerde görev alacak memur-
lar için başbakan izni kaldmlıyor.
- Halen Bakanlar Kunılu, müsterek karar
veya bakan onayı ile yapılan birçok kamu
görevlısı için atama yapılacağı hükmü
önemli ölçüde daraltılıyor.
olanlar, o havuzdan çıkan
miOetvekttı transferleriy-
le iktidar olanlar bugün
statükoya karşı oldukla-
rmı söylüyorlar. En bü-
yük statükocu da, ilrîyüz-
İü de bunlanhr" dıye ko-
nuştu. Çiller, suçlamala-
nnı, Türkbank'ın satışı
konusunda Mesut Yıl-
maz'ın "mafyayiapazar-
uk yaparken suçüstû ya-
kalandığuu'' belirterek
sürdürdü.
DYP liden, Mesut Yıl-
maz'ın Kürt kökenü
Türk yurttaşlan için
"farku özeflik taşıyan va-
tandaşlar" diye yeni bir
tanım getırdiğıni anımsa-
tarak şunlan söyledi:
"Değişim hiçbirzaman
böhlcülük ofaunaz. Tıpkı
Nazi döneminde Hitler
söyteminden çıkan hava-
sı var. Bu bölücülüktür,
aynmcıhkbr. Bizegöre bu
ülkenin her eviadı birinci
sınıfhr. 70 milyon insan
varsa, her birinin hakkı
70 mflyonda birdir. Bu 70
milyondan herkesin bu
ülkedeeşjtoranda tapusu
vanhr. Aruk ilkel milüyet-
çink bitmiştir." ANAP
Genel Başkan Yardımcı-
sı SaBh Yıldınm, Yıl-
maz'm başlattığı "mer-
kez* tarüşmasını değer-
lendirirken "Merkezin direği bi-
ziz. Hakkı oonadığı halde, ken-
dini merkeze taşunak isteyen
partfler varsa, bu bizi sevindirir,
doğru yerde oktuğumuzu göste-
rir"dedi.
"Merkez" yanşma FP
Genel Başkanı Recai Ku-
tan da katıldı. Kutan,
ekonomik ve sosyal
program yönünden hangi
parti halkın istemiyle ör-
tüşüyorsa o partinin mer-
kezde yer aldığını söyle-
di.
Kutan, "FP, mifletin b-
paöp aynısıdır. MUletin
arzu ve temavüllerine gö-
rehareketetmektedir. En
merkezde olan parti
FP'dir" görüşünü dile
getirdı. Kutan, parlamen-
toda temsil edilen birçok
partinin "uca doğru gitti-
ğmi" söyledi.
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@ doruk.net tr
Çok heyecanlı oldu. Önce-
ki geceyi haberciler uykusuz
geçirdi. Tahminler yapıldı, ba-
hisler tutuşuldu. Haberciler
"Gore'cu've "Bush'cu'diye
iki takıma aynldı. Hatta "Abi
Florida Gore'un kalesi deni-
yor ama, unutmayın oranın
valisi de Bush 'un kardeşi. Ya-
ni rica edeceğim..." gibisin-
den ince yorum ve çözümle-
meler (=analizler) bile dötctü-
rüldü.
Sabahleyin " Aaaaa Bush
kazandL... Yok yok, Goreara-
yı kapayıp öne geçti... Dunın
durun Bush yine öne geçti'
tahterevallisinde epey oyalan-
dık ve saat 09. 30'a doğru
"kesin" (!) haber geldi: "Bush
kazandı".
Bush'çular (ne demekse)
sevinir, Gore'cular (ne demek-
se) yerinirken yeni bir haber
daha geldi: Florida'da oylar
yeniden sayılacak(mış).
Buyrun bakalım. "Bush ka-
zandı" diye haber yapan TV
kanallanfenaçuvalladılar. Ha-
beri bir an önce verme yanşı,
"haberisağlama bağlamadan
Al Bush'u, Vur Gore'a...
sakın verme" ilkesini yedi;
doğrulanmayan haber de, ha-
bercileri yedi.
"Oh olsun" demek haksız-
lık, ama "ders olsun" demek
hak.
llle de ABD seçimleri üstü-
ne yazmak inadım yüzünden
ben de sabahtan beri yazıp
yazıp çöpe atıyor, yeniden
başlıyorum. Sonrayeni başla-
dığımı çöpe atıp yeni bir "ye-
niden'e geçiyordum. Gitgide
kendimi, kayayı tepeye kadar
yuvarlayan, tam tepeye vara-
cakken gerisin geri dağın ete-
ğine düşen kayayı yeniden te-
peye doğru ite kaka çıkaran
ve habire sil baştan yapmaya
yazgılı, fukara Sisyphos'a
döndüm.
Gerçi kaynanam bile sabah
gözünü açıp, "günaydın "dan
önce "kim kazandı" diye sor-
du ama, gene de bu telaşı an-
lamakta zorlanıyorum. En
kestirme deyimle "ha Ali Ve//,
ha VeliAli" değil mi bu seçim?
Ya da "Al Bush 'u vur Gore 'a"
desek ne kadar yanılmış ola-
biliriz ki ?
Biliyorum bu yaa "hangisi
kazandı" sorusu yanıtlanma-
dan bitip yazıişlerine teslim
edilecek ve siz büyük olasılık-
la "kimin kazandığını" bilerek
okuyacaksınız.
Hiç önemli değil.
Kendi kendinize bir test
yapmaya ne dersiniz? "Şu ka-
zanan, yanşı yitiren olsaydı ve
yitiren de kazanan; benim için
ne, ne kadar değişirdi" soru-
suna kendi kendinize bir yanıt
arayın bakalım.
Kesin seçim sonuçlan alı-
nınca ";şre milenyumun baş-
kanı... " diye yakıştırmalar ya-
pılacak; işe mizah kanştırmak
isteyenler "büyük küresel kö-
yün muhtan..." filan diyecek-
ler.
Doğru, Bush (ya da Gore)
milenyumun ilk ABD Başkanı.
Doğru, Gore (ya da Bush)
büyük küresel köyün yeni
muhtan.
Ama ABD başkanlan, "pat-
ron "Amerika'nın patronu filan
değiller. Küreselleşmenin bu-
gün ulaştığı aşamada artık el-
le tutulur, gözle görülür oldu;
"patron" ABD'nin patronlan,
Beyaz Saray'da değil, çoku-
luslu şirketlerin yönetim kol-
tuklannda oturuyorlar.
"Bu dün de böyle değilmiy-
di" sorusu haklı bir sorudur a-
ma, "Bugünkü kadar değil"
de doğru bir yanıthr.
Küreselleşmenin bu aşa-
masında mal, hizmet, hisse
senedi, nakit para, plastik pa-
ra, çek, hazine bonosu kılık ve
kılrflanndaki "çokuluslu" yada
"uluslarüstü" ya da "kozmo-
polit" sermaye, önüne çıkan
sınırlan, engelleri, setleri birer
ikişer devirerek yerküre üstün-
de dört dönüyor.
Işgücünün, iş olan bölgele-
re akması, pasaport denetim-
leri, sınır bekçileri ile sıkı sıkı
denetlenirken sermayenin,
özellikle mali sermayenin en
kâriı bölgelere akması, oradan
daha kârlı bölgelere sıçrama-
sının yolunu açmak da ABD
başkanlarının başat görevi
oluyor. Tabii diplomasi jargo-
nunda buna "ABD dışpoliti-
/cas/"deniyor.
Filistin'de, Ortadoğu'nun
öteki bölgelerinde, Güney
Amerika'da, Uzak Asya'da,
Orta Asya'da, Sibirya boz ve
buz kırtannda, doğusuyla ba-
tısıyla Avrupa'da ve şu bizfm
"Küçük Asya "da uygulanan
ABD dışpolitikası bu çerçeve
içinde ele alınınca ve yalnızca
böyle yapılınca olup biteni de,
ABD başkanlannın tercihlerini
de anlamlandırmak kolaylaşı-
yor, yalınlaşıyor.
• • •
Bilinenleri mi yineledim?
Evet, n'olmuş?
Bana bu söyteneceğine, or-
talıkta "Bush mu kazandı, Go-
re mu" sorusunu habire sora-
rarak dolananlara bir şeyler
söylense, örneğin "Ne bu te-
laş, bu merak; al Gore'u vur
Bush'a" dense yeri değil mi ?
POLİTtKA GÜ1NLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
17 Yıl Önce... (2)
1983 seçimlerinden sonra başbakan olan Tur-
gutözal, "Devlet küçülmeli, özel sektör büyüme-
li" diyerek kamu bankalannı yandaşlanna peşkeş
çekmeye başlamadı mı? 'Yeşil sermaye', 1983-
1990 yıllan arasında palazlanıp devletin olanakla-
nyla kökleşmedi mi?
1980 sonrası uygulanan ekonomik model,
emekçinin gelirlerini geriletmiş, kâr, faiz, rant ge-
lirlerini arttırmıştır...
O yıllar bir ayağı Suudi sermayesinde olan Tur-
gırt Ozal, 'liberal ekonomi' modeliyle hayali ihra-
catı da desteklemedi mi?
16 Aralık 1983 gün ve 83/7506 sayılı özel finans
kuruluşlanyla ilgili kararnameyi imzalayan ANAP'lı
bakanlar kimin peşınden gidiyorlardı?
Hayyam Garipoğlu lar, Nail Keçili'ler vediğer-
leri o yıllarda ne yapıyorlardı?..
Tarih11 Mart1984...
'Al Baraka Türk özel Finans Kunımu' artık ku-
rulmuştu; Korkut Özal ve Eymen Topbaş görev-
lerinin başındaydılar...
Arap finans kurumlanna tanınan ayncaJıklar,
onlann palazlanması için düzenlenen yasalar bu-
gün unutulup gitti...
ömeğin, Arapfinanskurumlan bankalar gibi de-
netlenmeyecek, bu tür girişimlerde Başbakanlığın
izni alınacaktı. Eğer bu kurumlar iflas ederlerse ne
Borçlar Yasası ne de lcra İflas Yasası uygulana-
caktı...
Yasalar rafa kaldınlmıştı...
Her türlü uygulama, Turgut özal'ın iki dudağı
arasındaydı...
Elbet iş bununla da kalmadı...
Danışmanlan arasında Korkut Özal'ın da bulun-
duğu Suudi kökenli Islam Kalkınma Bankası'na
her türlü bankacılık için 'vergibağışıklığı'tanınd\...
Dinci çevreler zil takıp oynuyoriardı. Elde ettik-
leri ekonomik güçle ıstedıklerini yapacaklardı...
Eymen, Mustafa ve Abidin Topbaş Al Baraka
özel Finans Kurumu'nun Türkiye'de çalışmaya
başlamasından sonra 'Bereket Vakfı'ru kurdular...
Ardından diğer dinci vakıflar geldi...
Uğur Mumcu'nun deyişiyle, tüm bunlar 'liberal
bakanlann' imzaladıklan kararnamelerie gerçek-
leşti...
• • •
Bugün 17 yıl geriye dönup baktiğimızda Türki-
ye'nin 2ÛXX) yılındaki fotoğrafını gorebılir, çürümüş-
lüğün ve yozlaşmanın izlerini seçebiliriz...
Dinci basın, yolsuzluklann başlangıç tarihini 28
Şubat 1997 olarak açıklıyor ya!..
ANAP iktidan, 1983 yılında çıkardığı bir tebliğ-
le, Türkiye'ye getirilen dövizin kaynağının araştın-
lamayacağını kabul etmedi mi?..
Sonrası bugünun gerçekleri...
Türkiye'de ekonominin yüzde 52'si kayrt dışı...
Yıllar hızla geçiyordu...
1990 yılı başlannda Prof. Dr. Muammer Aksoy,
gazeteci Çetin Emeç, şoförü Sinan Ercan, ga-
zeteci Turan Dursun, Prof. Dr. Bahriye Ücok öl-
dürüldüler...
SHP Edirne Milletvekili Erdal KaJkan, Meclis
kürsüsünden şöyle seslendi:
"Katiller kimler? Şimdi öldürülme sırası kime
geldi?"
ANAP Antalya Milletvekili Cengiz Dayar, Kal-
kan'a yanıt verdi:
"Inşallah sana gelmiştiri.."
O yıllardaANAP'lı milletvekillerinin ve içişleri ba-
kanlannm mantığı şuydu:
"Türkiye'de teröre destek veren din âlimi yok-
tur, öyleyse dinci terör de yoktur..."
Dinci terör örgütleri bu tarihlerde örgütJenme sü-
recini tamamlamış, Hizbullah Güneydoğu'da ca-
milerde yuvalanmaya başlamıştır...
Devlet erki bir yandan dinci terör örgütierini ko-
ruyup kollarken siyasi erk de kamu bankalanndan
aktardığı kredilerle yeni patronlar, yeni banka sa-
hipleri üretmiştir...
1989 yerel seçimlerinden yenik çıkan ANAP ve
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Turgut Özal
ise Güneydoğu'daki PKK terörünü umursamayıp
şöyle konuşmaktaydı:
"Bir avuç eşkıya..."
•** "
2000'li yıllara tşte böyle geldik... • .-
Belleğizayıf birtoplumuz!.. ; -
Bir süre önce, bir özel televizyonda yanşma
programı vardı ve soru şuydu:
"12 Mart darbesi hangi tarihte yapıldı?.."
a- 1946 b- 1960 c- 1971 d- 1980...
Yanşmacı, yakın tarihimizi çok iyi bikjiğini söy-
lediği arkadaşına bağlandı...
Yanıt:
"1980..."
Ben bu yazıyı, yakın tarihimizi pek bilmeyen
genç okurlanmız için yazdım... ... .
Değişen dünya ve Türkiye...
Türkiye değişmiyor!..
Peki neden?..
Bu soruya da gençler yanıt versinler; bakalım ne
düşünüyorlar?..
hikmetcetinkaya^ cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 02127 513 90 98
KESK'ten oturma eylemi
Memurlar bugün
Ankara'da
Haber Merkezi - Ka-
mu Emekçileri Sendika-
sı Konfederasyonu'nun
(KESK)"IMFiçindeğü
halkiçinbütçe" istemiy-
le Istanbul, Adana, Dı-
yarbalar, Trabzon ve îz-
mir kollanndan Anka-
ra'ya başlattığı yürüyü-
şü bugün Ankara'da ger-
çekleştirilecek olan
oturma eylemi ile sona
eriyor. Emekçiler, otur-
ma eyleminin ardından
11 Kasım Cumartesi gü-
nü Ankara'da büyük bir
miting düzenleyecek.
KESK üyesi memur-
lar, bugün saat 14.00'te
Eğitim-Sen Genel Mer-
kezi 'nde toplanarak,
"Grevli tophısözleşmeii
sendika hakkı'' istemle-
rini hükümete duyura-
bilmek amacıyla Konur
Sokak üzerinden Kızı-
lay'a, buradan da Güven
Park'^ geçerek oturma
eylemine başlayacaklar.
tîci gün boyunca aralık-
sız devam edecek olan
oturma eyleminin ardın-
dan 11 Kasım'da Kızı-
lay Meydanı'nda büyük
bir miting gerçekleştire-
cek olan memurlar, hü-
kümete seslerini duyur-
maya çalışacaklar.