Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
îmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni. Orhan Erinç
# Genel Yayın Koordınatörü Hikmet
Çetinkava • Yazıışlen Müdürü: İbra-
him Yüdız 9 Sorumlu Müdür: Fik-
ret Ilkiz 0 Haber Merkezı Müdürü:
Hakan Kara
Istıhbarat Cengiz Yıldırım • Ekonomı ÖzlemYüzak
• Külnir Handan Şenköken • Spor Abdûlkadir
V ücehnan 9 Vlakaleler Sami karaören # Duzelıme
Abdullah V azıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğhı •
Bıigı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet
Faraç • Avrupa Temsılcısı Giirıy Öz
Yayın Kuıulu Ühan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç,
Hikmet Çetinkava, Şükran
Sooer, tbrahim Yıkbz, Orhan
Bursalı. Mustafa Balbay,
Hakan Kara.
Ankaıa Temsılcısı. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No.
125,Kat.4,Bakanhklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks.
4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv
1352S 23Tel 4411220, Faks 4419117«AdanaTemsılcısı
Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S No. 1 Kaf 1, Tel 363
12 11, Faks: 363 12 15
Müessese Müdürir Üstün
Akmen # Koordinatör
Ahmet Korulsan O
Muhasebe Bülent Y'ener
• Idare Hüseyin Görer
• Saüş. FazUet Kuza
MEDVA C: • Yönetım Kunılu
Başkanı - Genel Mudür' GülbîB
Erduran 9 Koordinatör Reha
tytman # Genel MudürYardımcısı
SevdaÇoban Tel 514 (F 53 -
51395 80-5138460-61. Faks- 5138463
Y~a>ımta\ııı \e Basao: Y cnı Gun Haber Ajansı, Basın \e Yayıncıhk A Ş
Tûrkocagı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 lstanbul PK 246 - Sırkecı 34435 lstanbul
Tel (0 212) 512 05 05 (20 hatl
Faks (0 212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 20 KASIM 2000 lmsak:5.20 Güneş: 6.51 Öğle: 11.57 îkindi: 14.26 Akşam: 16.49 Yatsı: 18.15
Uzun
yolculuklarda
ölümniski
• LONDRA(AA)-
Uzun uçak
yolculuİdannda, koltuk
aralannın dar olduğu ve
hareket imkânını
kısıtlayan ekonomik
klasta seyahat eden
yolcular için kan
pıhtılaşmasından
kaynaklanan ani ölûmle
karşılaşma riskinin ilk
anda düsünüldüğünden
büyük olduğu öne
sûrüldü. 100 uçak
yolcusu ûzerinde
yapıldığı belirtilen son
araştırmanın ortaya
koyduğu gerçekler, her
10 yolcudan birinin,
bacaklannda uzun süre
uçuştan kaynakJanan bir
kan pıhtılaşmasıyla karşı
karşıya kaldığına işaret
ediyor.
Afrodit heykeli
Bergama'da
• BERGAMA (AA)-
Izmir'in Bergaraa ilçesi
Yorthanlı baraj sahası
içinde bulunan Alleino
antik kent kazısı
sırasında bulunan Afrodit
heykeli. Bergama
Müzesi'ne getirildi.
Alınan bilgiye göre,
yaklaşık 15 gün önce
Alleino kentinde
bulunduğu yerden
çıkanlan Afrodit heykeli
temızlenerek Bergama
Müzesi kapalı bölümde
sergilenmeye başlandı.
SM
1
de uzaktan
A KONYA (AA) - Selçuk
Oniversitesi'nde (SÜ)
uygulamaya konulan
'Uzaktan Eğitim Projesi'
kapsamında, Atatürk
ilkeleri ve inkılap tarihi
ile Türk dili ve Ingilizce
dersleri venliyor. Rektör
Prof. Dr. Abdurrahman
Kutlu, 'Uzaktan Eğitim
Projesi' ile gençlere yeni
bir olanak hazırladığını
belirterek ilk aşamada
Atatürk ilkeleri ve
inkılap tarihi, Türk dili
ve Ingilizce derslerinin
internet üzennden
verilmesine başlandıguu,
ancak bu sayının daha da
artacağını kaydettı. Prof.
Dr. Kutlu, Selçuk
Üniversitesi aracılığıyla
internete bağlananlann
sayısının ise 30 bin
dolayında olduğunu
kaydetti.
Gönüllü eğitimciler tarafmdan ilköğretim öğrencilerine yönelik programlar
:• - - . • * • .
Okul bahçesinde
arkeolojik çahşmaSELENBAYCAN
Çatalhöyük, Zeugma,
Efes,Truva...
Türkiye'nin arkeolojik
miraslanndan birkaçı.
Ne kadar korunduklan
tartışmalı ama,
eğitimciler ve bilim
adamlan, arkeolojik
mirasın korunmasının
öncelikle eğitimle,
daha duyarlı bireyler
yaratarak
sağlanabileceği
görüşünde birleşiyorlar.
Bu nedenle özellikle
tstanbul'da gönüllü
eğıtimciler tarafindan
ilköğretim
öğrencilerine yönelik
eğitim programlan
düzenleniyor.
Bunlardan biri de
ENKA ilköğretim
Okullan'nda
uygulanan "Yaşayan
Bflfan Projesi''.
Program çerçevesinde
öğrencilere arkeoloji ve
kazı teknikleri
konusunda uygulamah
dersler veriliyor. Daha
sonra okul bahçesinde
tarih sırasına göre
gömülmüş materyalleri
ortaya çıkarmak için
kazı çalışmalan
yaptınlıyor.
Resim öğretmeni Gazi
Selçuk tarafından
hazırlanan ve
uygulanan,
danışmanhğını ise Doç.
Dr. EnginBeksaç'ın
yaptığı proje, çocuklar
arasında büyük ilgi
görüyor.
'Türldye'de Zeugma'lar
çokJ
Türkiye'nin arkeolojik
uygulama alanı olarak
zenginliğinin altını çizen Doç.
Dr. Engin Beksaç, projeyle
ilgili olarak şunlan söyledi:
"Türkhe'de daha çok
Zeugma'lar var. Korunmalan
ve değeıiendirilmeieri
gerekiyor. Bu konudaki maddi
yetersiziiklerin yam ara önemti
• îlköğretim öğrencilerini tarihle tanıştırmak amacıyla
düzenlenen "Yaşayan Bilim Projesi" başlıklı arkeoloji eğitim
•> *' programı, çocuklar arasında büyük ilgi görüyor.
Öğrencilere arkeoloji ve kazı teknikleri konusunda uygulamah dersler veriliyor.
bir diğer çözüm de eğitim.
Eğitimin de bilinçli olarak
verilmesi ve başarüı otunması
gerekir. Erken yaş dönemlerine
yönelik bu tûr projeler bu
eksiğin tamamlanması
açısından okhıkça önemli."
Yaşayan Bılım Projesi'nin
çocuklann tüm sanat dallannı
yaşayarak öğrenmelerini
sağlayacak bir eğitim programı
olduğunu belirten Gazi Selçuk
ise, "Amacımız, ögrencileri,
Anadolu'nun arkeoiojik
mirasına karşı sorumhıhık
taşıyan bireyler olarak
yetiştirmek" dedi.
1999Ekimaymda
uygulanmaya başlanan
programın ilk adımı olan
"MiDenium Çoculdarma Arka
Bahçede Tarih" başlıklı
çahşmada çocuklara arkeoloji
ve kazı teknikleri konusunda
teorik dersler veriliyor. Daha
sonra aslına uygun bir 'StT
alanı' oluşturuluyor ve
öğrendıkleri doğrultusunda
gerçek kazı malzemeleri
kullanarak burada gömülmüş
olan çeşitli materyalleri
ortaya çıkanyorlar. Her
bulunan parça bir araya
getirilerek tek tek
belgeleniyor ve alt
sınıflara sunumlar
düzenleniyor. Aynca
yine alt sınıflar için
SlT alanmda tanıtım
gezileri de
düzenleniyor. Bazen
çıkanlan eserlerin
çalındığı da oluyor!
Proje çalışmalanna
katılan öğrenciler de
yaptıklannı büyük bir
heyecanla anlatıyorlar.
Projeye katılan
çocukların kimısı
fotoğraflar çekmiş,
kimısı arkadaşlarını
kameraya almış, kimisi
de okul gazetesinde
çahşmalannı yazmış.
Dayda Başar 11
yaşında. tleride avukat
olmak istediği için
arkeolog olmayı
düşünmüyor. "Ama
arkeotojryi çok
seviyorum ve ileride
hobi olarak mutlaka
ilgUeneceğim. Çünkü
çok zevkti ve eglenceB
bir uğraş" diyor.
Proje kapsamında
arkeolojiden sonra
mitoloji, meteoroloji
gibi farklı bilim
dallannda da
çalışmalar yapılacağını
anlatan Gazi Selçuk,
çalışmalarla ilgili
olarak şunlan söyledi:
"Öğrencilere
yaşadıklan ülkenin ne
kadar zengin ve
bûyûkyici olduğunu,
arkeolojik bulgulann da
bir o kadar kınlgan ve
korunmaya muhtaç olduğu
bUincini aşdıyoruz.
tleride arkeolog ohnasalar
bfle en aztndan tarihi
değerlerin korunması
konusunda duyarh ohnalannı
sağlamaya çahşryoruz.
Amacımız. çahşmalann diğer
ilköğretim okullanna vayüınası
ve gelenekseDeşmesini
sağlamak."
Mehmet Saygaç, Tülomsaş fabrikasında,
Türldye'de üretflen ilk lokomotif olan Kara-
kurt'u inceledL
'Atatürk
olsıydı
çetekr
ohna&h'
• Mustafa Kemal
Atatürk1
ün makinisti
90 yaşındaki
Mehmet Saygaç,
1937 yılındaki
Diyarbakır gezisini
hâlâ unutamıyor.
CANHAQOĞLU
ESKtŞEHÎR - Türki-
ye Cumhurıyeti Devlet
DemiryoUan'na (TCDD)
45 yıl hizmet verdikten
sonra 1971 yılında mü-
fettiş olarak emekliye ay-
nlan ve Atatûrk'ün son
dönemlerinde makinist-
lığini de yapan Mehmet
Saygaç, "Atatürk bugün
olsaydl çeteler olmazdı"
dıye konuştu.
1937 yılında Ata-
türk'ün gezılerinde kul-
landığı lokomotifin ma-
kinistliğini yapan 90 ya-
şındaki Mehmet Saygaç,
Eskişehir'in Tepebaşı
semtindeki evinde tek ba-
şına yaşıyor Saygaç, za-
man zaman Eskışehir'de
kullanümayan buharlı lo-
komotifleri inceleyerek
geçmişe yolculuk yapı-
yor. Tülomsaş fabrikasın-
da, Türkiye'de üretilen ilk
lokomotifolan Karakurt'u
da inceleyerek anılannı ta-
zeleyen Mehmet Saygaç,
"Bu trenler Türkiye'nin
gelişmesine büyük katkı
yapü. Lokomotife gereğin-
e-posta : tan (a prizma. net tr
cc bakılmanuş. Çoküzût-
dûm. Daha iyi bakıfanası
gerekirdi''dedi.
Atatürk'ten sonra onun
gibi bir insanın Türki-
ye'ye gelmediğini belir-
ten Saygaç şöyle konuş-
tu: "Atatürk'ûn Doğu ve
Güneydoğu seferlerinde
makini^riiğini ben yapar-
dım. Bugün çetekr var
denihyor. Üç beş kişi bir
araya gelerekçeteoluştu-
ruyor,devJete karşıgelryor.
Bunu anlanıak mümkün
değiL Atatürk olsaydı, çe-
te diye bir şey konuşul-
mazdı. Böyle şeylere izin
vermezdi. Atatürk düş-
manlan onu tanınuş olsa-
lardı, mutlaka onu sever-
lerdi. Savaşı bilen, Ata-
türk'ü tanıyan onu sever,
ve ölünceye kadar onu
umıtmaz."
1937yıhndaAtatürk'ü
Ankara'dan Diyarbakır'a
götürdügünübelirten Say-
gaç, o günlen anlatırken
heyecanlandı. Emektar
makinist Büyük Önder'le
ilgili bir anısını şöyle ak-
tırdı:
"Ankara'dan Diyarba-
kır'a yola çıkük. Tam ak-
şam saat 18.00'de Diyar-
bakn-'da olmam söyiendi
Trenin o saatte Diyarba-
lar'a gitmesi olanaksızdL
Bütün gücümü kullana-
raksaat 18.00'de Diyarba-
kır'a girdim. Atatiirk be-
ni görmek istemiş. Vanma
gittigimde bana kızacak
zannertim. Bana aferüu
treni iyi kullamyorsun ve
görevi lavıkı ile yapıyor-
sun,diye konuştuktanson-
ra görevüler bir zarf ver-
dL Zarfin içinde beş ma-
aşun tutannda para var-
dL Çok mutlu oldum."
SÖYLEŞİ ATTILA LHAN
7.
s
Beyin Fırtınatı geliyor.
r
c- J w
[
t
StGORIA
Tûrtee, Basın Ozgûrtügü
gıbı faıidı konularla Türloye'de
gündem oluşturduk
V
T.
R DB Yaortan LKrnc«l
f
'Sistem' kendi içerisinde, çok-
tan 'kutuplaşmaya' (ABD, bir ku-
tup; AB ötekısi) başlamıştr ya; tek
kutupmuş gibi davranıp, özeflikte
iki ülkeye, olumsuz davranıyor:
Rusya'ya ve Türkiye'ye! Nedeni
açtk bunun, Avrasya'mn bu iki de-
vi, bir yerde tarihin birikimiyle, za-
ten 'bölgesel güç' konumunda-
dır; 'potansiyel' birer 'bölgesel
güç' de sayılabilirler Sovyet da-
ğılmasının ilk şaşkınlığını atiatınca,
Moskova'nın, gittikçe kaydığı ze-
min budur; Türkiye ise, son de-
rece beceriksız ve zayrf 'siyaset
esnafına' rağmen, hanidir Balkan-
lar'da. Kafkasya'da ve Orta As-
ya'da 'bayrak gösteriyor.' 'Sis-
tem'i piretendiren de; Rusya'yia
Türkiye'yi, aynı Avrasya Platfor-
mu'nda bukjşturan da, etbette bu-
dur.
201i yıllarda 'Sistem' (Aym ABD
ile Batı Avrupa) 1917 Ihtilâli'ni
de, 1919 Ihtilâlini' de boğmak;
hiç değilse, denetimi attına almak
istiyordu; o dönemde, 'Ulusal Sa-
vunma Kavramı'nın, Türkiye açı-
stndan, Mustafa Kemat'ce ne şe-
kilde oluşturulduğunu; aşağı yu-
kan yırmi yıl önce (18 Ocak 1979),
şöyle anlatmaya çalışmıştm:
•Vazife'nin ruh-u aslisi!..'
I I Amaç: "...IstiMâl-i tam', bu-
gün deruhte ettiğimiz vazifesi-
nin, ruh-u aslisidir. Bu vazife, bü-
tûn millete ve taribe karşı deruh-
te edilmiştir. (...) Bilgin, bilgisiz,
bütün halkımız, belkiiçindeki zor-
luklan tamamiyle anlamakstzın,
bugün yalnız bir nokta çevresin-
de toplanmış ve sonuna kadar ka-
nını akıtmaya karar vermiştir. O
nokta tam bağımsızlığımızın
sağlanması ve sürdürülmesidir.
Tam BağımsızJık (istiklâl-i tam)
denildiği zaman, elbette siya-
sal, parasal, ekonomik, yasal,
askeri, küttürel vb. her yönde
tam bağımsızlık ve serbestiik
demektir. Bu saydıklanmın her-
hangi birinden bağımsızlıktan
yoksunluk, ulusun ve memle-
'Ulusal Savunma Kavramı..'
ketin, gerçek anlamda bütün
bağımsızlığından yoksun olma-
sı demektir..." (Ekim 1919).
Utusal Savunma Kavramı'nın
temel ilke ve hareket noktast, işte
budur. Şimdi gelelim, örgüt (teş-
kilat) sonjmrıa; Gazi Mustafa Ke-
mal, 'Ulusal Savunma Kavra-
nn'rıda, örgüt soaınuna şöyle yak-
laşıyor
Kuva-yı mflllye, âmll...'
2 1 Örgüt: "...Istanbul'da hükü-
met merkezi vardı ve bütün
kuvvetler oraya bağlanmıştı. Hü-
kümet merkezi, dûşmanlann kuv-
vetli çemberi içinde, vatanı savu-
nacak, ulusun ve devletin bağım-
sızlığını konıyacak, toplam güçle-
re (kuvve-i umumiye), ulusa em-
rediyoriardı. Böyle verilen emir-
lerte milletin araçlan ve devlet, asıl
göreviniyerine getiremiyordu. Bu
savunma araçlannın başında ge-
len ordu, kuşkusuz, asıl görevini
yerine getiremiyordu. (Burayadik-
kat) İşte bunun içindir ki, vata-
nı savunma ve korumadan iba-
ret olan asıl görev, doğrudan
doğnıya ulusun kendBİne yönel-
miş ohıyofdu Ukıs, orduya, ken-
di içinden tesJim ettiği bireyle-
rini, düşman saldınsına uğra-
yan bölgelerin savunmastna,
düşman saldınsına uğrayan kar-
deşlerinin hayatnın savunma-
sına memur etmeye, mecbur
otmuştur. işte buna Kuva-yı MH-
liye (Ulusal Kuvvetler) diyoruz.
Ve bütün evren de, öyie diyor."
(Mayıs1920).
Mustafa Kemal Pasa'mn, <Uhı-
sal Savunma Kavramı' ulusun
tam bağımsızlığını, 'kendi kuvvet-
len ile savunması' ilkesıne dayan-
maktadır. Bu işin 'silahlı ey/em'ta-
rafı, bir de 'sivil savunma örgütü'
konusu var ki, ona yaklaşımı da
şöyle:
"... ulusun biriiğini yaratan ve Is-
tanbul'un içinde bulunduğu ko-
şullara rağmen, bu birliği dahilde
ve hariçte göstermeye yönelik bir
amaçla yapılan örgütlenme ise,
yalnız Kuva- yı Milliye eratından
ibaret değildir. Tam tersine, bütün
memlekette; memleketin en uzak
köşelerinde bile, meydana gel-
mış; doğrudan doğruya yasal ve
uygar bir örgüttür ki, ona Müda-
faa-i Hukuk Örgütü diyoruz. On-
da silâh söz konusu değildir. Bel-
ki uygar, toplumsal ve genel ba-
kımdan siyasal bir demek (cemi-
yet) demektir. (...) İşte, merkez-
de mercii bulunmayan ordu da,
elbette bir taraftan korunmak,
yönetilmek, yöneylendirilmek
(sevk-ü idâre) gereğini duyu-
yordu ve böytece Müdafaa-i Hu-
kuk Örgütü, Silahlı Kuvvetieri
de içine almış bulunuyordu..."
(Mayıs1920).
Ne kadar açık! Gâzi Mustafa
Kemal, aslında onu daha da açık
bir biçimde, handiyse bir özdeyi-
şe indirgeyerek, 1919 Aralık'ında
şöyle ifade etmişti: "..Jcuva-yı mil-
liye âmil, irâde-i milliye hâkim
olacaktr. Ve bu teşkilâbn ruhu
budur!"
O zaman şöyle mi topariayaca-
ğız? Türkiye Cumhuriyetj'nin Si-
lahlı Kuvvetlen'nin 'Ulusal Savun-
ma Kavramı', aslında Müdafaa-
i Hukuk ('Haklann Savunulma-
sı') öğretisidir. Türk Silahlı Kuv-
vetteri, ulusun iradesinin bir sa-
vunma aracıdın görevi, bu irâ-
denin emrettiği biçimde, ulusal
çıkarian korumak ve savunmak-
tır. Bunların başında tam ba-
ğımsızlık ve özgürlük geliyor,
çünkü Gâzi'nin 1922 Nisam'nda
işaret ettiği gibi: "...Türkiye Bû-
yûk Millet Meclisi Hükümeti'nin
Ordusu, istilâlar yaprnak, safta-
natlaryıkmak, saltanatlar kurrnak
için sunun bunun elinde ihtiras
aleti olmaktan münezzehtir. In-
sanca ve bağımsız yaşamaktan
başka gayesi olmayan ulusun, ay-
nı ülküye bağlı ve yalnız onun em-
rine baş eğen ve sadık öz evlatla-
nndan oluşmuş saygıdeğer ve de-
ğehi bir topluluktur..."
'Para vardır ya da yoktur...'
f* umhuriyet'in 'Ulusal Savun-
V / m a Kavramı' böyle oluştu-
rulurken, ülkenin işgal altında ol-
duğu unutulmamalı. Gâzi Mus-
tafa Kemal Paşa, o zaman te/i-
didın Bat'dan (Yunanistan) gel-
diğini hemen hesaplamış. ulusal çı-
karlann Kuzey'de bir anlaşma ge-
rektirdığinı görerek, 'Bolşevik'ler-
te Anlaşmak' fiknni ortaya atmış-
tr. Stratejik olarak doğnjdur bu, vu-
rucu gücü Bat'ya toplamak an-
cak Kuzey'i güvenceye almakJa
mümkündü, o da öyle yapmıştı.
Şimdi eğer Türkiye, Bat'dan ay-
nı biçimde tehdt edivorsa, 'Uu-
sal Savunma Kavramı'nın ge-
reği elbette ödün verip, Yuna-
nistan'la uyuşmak, buna karşı-
lık 'vurucu gücümüzü' bizi teh-
dit ettiği kuşkulu Kuzey'e yö-
nelik tutmak değildir.
O itırazı bilıyoaım, şimdi biri çı-
kar der ki, '...iyi ama Silahlı Kuv-
vetlerimiz'in donatımı için NA-
TO'da kalmak, ABD ile iyi geçin-
mek zorundayız. Yoksaambargo
gelir, filan fıstık..." Bu itiraza ce-
vabı ben vermeyeceğim, Musta-
fa Kemal Paşa verecektır; "...ben
ordumuzun vahığını ve gücünü
paramızla orantılı bulundurmak
görüşünü kabul edenlerden deği-
lim: 'Para vardır, ordu yapanz, pa-
rarmz bitti, ordu dağılsın! Benim için
böyle bir mesele yoktur. Efendi-
ler, para vardır ya da yoktur, ister
olsun ister olmasın, ordu vardır
ve olacaktır..." (Mayıs 1922).
Kurtuluş Savaşı'nı kazanan, iş-
te bu 'Ulusal Savunma Kavra-
mı'dır...
http-7/www.prizma.nettr/AILHAN
rrttp7/www.bilgryayinevi.com.trJailhan
Faks/0-212/26019 88