24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet îmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni. Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkava • Yazıışlen Müdürü: İbra- him Yüdız 9 Sorumlu Müdür: Fik- ret Ilkiz 0 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara Istıhbarat Cengiz Yıldırım • Ekonomı ÖzlemYüzak • Külnir Handan Şenköken • Spor Abdûlkadir V ücehnan 9 Vlakaleler Sami karaören # Duzelıme Abdullah V azıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğhı • Bıigı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç • Avrupa Temsılcısı Giirıy Öz Yayın Kuıulu Ühan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkava, Şükran Sooer, tbrahim Yıkbz, Orhan Bursalı. Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankaıa Temsılcısı. Mustafa Balbay Atatürk Bulvan No. 125,Kat.4,Bakanhklar-AnkaraTel 4195020(7hat), Faks. 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Zıya Blv 1352S 23Tel 4411220, Faks 4419117«AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd 119 S No. 1 Kaf 1, Tel 363 12 11, Faks: 363 12 15 Müessese Müdürir Üstün Akmen # Koordinatör Ahmet Korulsan O Muhasebe Bülent Y'ener • Idare Hüseyin Görer • Saüş. FazUet Kuza MEDVA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Mudür' GülbîB Erduran 9 Koordinatör Reha tytman # Genel MudürYardımcısı SevdaÇoban Tel 514 (F 53 - 51395 80-5138460-61. Faks- 5138463 Y~a>ımta\ııı \e Basao: Y cnı Gun Haber Ajansı, Basın \e Yayıncıhk A Ş Tûrkocagı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 lstanbul PK 246 - Sırkecı 34435 lstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hatl Faks (0 212)513 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 20 KASIM 2000 lmsak:5.20 Güneş: 6.51 Öğle: 11.57 îkindi: 14.26 Akşam: 16.49 Yatsı: 18.15 Uzun yolculuklarda ölümniski • LONDRA(AA)- Uzun uçak yolculuİdannda, koltuk aralannın dar olduğu ve hareket imkânını kısıtlayan ekonomik klasta seyahat eden yolcular için kan pıhtılaşmasından kaynaklanan ani ölûmle karşılaşma riskinin ilk anda düsünüldüğünden büyük olduğu öne sûrüldü. 100 uçak yolcusu ûzerinde yapıldığı belirtilen son araştırmanın ortaya koyduğu gerçekler, her 10 yolcudan birinin, bacaklannda uzun süre uçuştan kaynakJanan bir kan pıhtılaşmasıyla karşı karşıya kaldığına işaret ediyor. Afrodit heykeli Bergama'da • BERGAMA (AA)- Izmir'in Bergaraa ilçesi Yorthanlı baraj sahası içinde bulunan Alleino antik kent kazısı sırasında bulunan Afrodit heykeli. Bergama Müzesi'ne getirildi. Alınan bilgiye göre, yaklaşık 15 gün önce Alleino kentinde bulunduğu yerden çıkanlan Afrodit heykeli temızlenerek Bergama Müzesi kapalı bölümde sergilenmeye başlandı. SM 1 de uzaktan A KONYA (AA) - Selçuk Oniversitesi'nde (SÜ) uygulamaya konulan 'Uzaktan Eğitim Projesi' kapsamında, Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi ile Türk dili ve Ingilizce dersleri venliyor. Rektör Prof. Dr. Abdurrahman Kutlu, 'Uzaktan Eğitim Projesi' ile gençlere yeni bir olanak hazırladığını belirterek ilk aşamada Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi, Türk dili ve Ingilizce derslerinin internet üzennden verilmesine başlandıguu, ancak bu sayının daha da artacağını kaydettı. Prof. Dr. Kutlu, Selçuk Üniversitesi aracılığıyla internete bağlananlann sayısının ise 30 bin dolayında olduğunu kaydetti. Gönüllü eğitimciler tarafmdan ilköğretim öğrencilerine yönelik programlar :• - - . • * • . Okul bahçesinde arkeolojik çahşmaSELENBAYCAN Çatalhöyük, Zeugma, Efes,Truva... Türkiye'nin arkeolojik miraslanndan birkaçı. Ne kadar korunduklan tartışmalı ama, eğitimciler ve bilim adamlan, arkeolojik mirasın korunmasının öncelikle eğitimle, daha duyarlı bireyler yaratarak sağlanabileceği görüşünde birleşiyorlar. Bu nedenle özellikle tstanbul'da gönüllü eğıtimciler tarafindan ilköğretim öğrencilerine yönelik eğitim programlan düzenleniyor. Bunlardan biri de ENKA ilköğretim Okullan'nda uygulanan "Yaşayan Bflfan Projesi''. Program çerçevesinde öğrencilere arkeoloji ve kazı teknikleri konusunda uygulamah dersler veriliyor. Daha sonra okul bahçesinde tarih sırasına göre gömülmüş materyalleri ortaya çıkarmak için kazı çalışmalan yaptınlıyor. Resim öğretmeni Gazi Selçuk tarafından hazırlanan ve uygulanan, danışmanhğını ise Doç. Dr. EnginBeksaç'ın yaptığı proje, çocuklar arasında büyük ilgi görüyor. 'Türldye'de Zeugma'lar çokJ Türkiye'nin arkeolojik uygulama alanı olarak zenginliğinin altını çizen Doç. Dr. Engin Beksaç, projeyle ilgili olarak şunlan söyledi: "Türkhe'de daha çok Zeugma'lar var. Korunmalan ve değeıiendirilmeieri gerekiyor. Bu konudaki maddi yetersiziiklerin yam ara önemti • îlköğretim öğrencilerini tarihle tanıştırmak amacıyla düzenlenen "Yaşayan Bilim Projesi" başlıklı arkeoloji eğitim •> *' programı, çocuklar arasında büyük ilgi görüyor. Öğrencilere arkeoloji ve kazı teknikleri konusunda uygulamah dersler veriliyor. bir diğer çözüm de eğitim. Eğitimin de bilinçli olarak verilmesi ve başarüı otunması gerekir. Erken yaş dönemlerine yönelik bu tûr projeler bu eksiğin tamamlanması açısından okhıkça önemli." Yaşayan Bılım Projesi'nin çocuklann tüm sanat dallannı yaşayarak öğrenmelerini sağlayacak bir eğitim programı olduğunu belirten Gazi Selçuk ise, "Amacımız, ögrencileri, Anadolu'nun arkeoiojik mirasına karşı sorumhıhık taşıyan bireyler olarak yetiştirmek" dedi. 1999Ekimaymda uygulanmaya başlanan programın ilk adımı olan "MiDenium Çoculdarma Arka Bahçede Tarih" başlıklı çahşmada çocuklara arkeoloji ve kazı teknikleri konusunda teorik dersler veriliyor. Daha sonra aslına uygun bir 'StT alanı' oluşturuluyor ve öğrendıkleri doğrultusunda gerçek kazı malzemeleri kullanarak burada gömülmüş olan çeşitli materyalleri ortaya çıkanyorlar. Her bulunan parça bir araya getirilerek tek tek belgeleniyor ve alt sınıflara sunumlar düzenleniyor. Aynca yine alt sınıflar için SlT alanmda tanıtım gezileri de düzenleniyor. Bazen çıkanlan eserlerin çalındığı da oluyor! Proje çalışmalanna katılan öğrenciler de yaptıklannı büyük bir heyecanla anlatıyorlar. Projeye katılan çocukların kimısı fotoğraflar çekmiş, kimısı arkadaşlarını kameraya almış, kimisi de okul gazetesinde çahşmalannı yazmış. Dayda Başar 11 yaşında. tleride avukat olmak istediği için arkeolog olmayı düşünmüyor. "Ama arkeotojryi çok seviyorum ve ileride hobi olarak mutlaka ilgUeneceğim. Çünkü çok zevkti ve eglenceB bir uğraş" diyor. Proje kapsamında arkeolojiden sonra mitoloji, meteoroloji gibi farklı bilim dallannda da çalışmalar yapılacağını anlatan Gazi Selçuk, çalışmalarla ilgili olarak şunlan söyledi: "Öğrencilere yaşadıklan ülkenin ne kadar zengin ve bûyûkyici olduğunu, arkeolojik bulgulann da bir o kadar kınlgan ve korunmaya muhtaç olduğu bUincini aşdıyoruz. tleride arkeolog ohnasalar bfle en aztndan tarihi değerlerin korunması konusunda duyarh ohnalannı sağlamaya çahşryoruz. Amacımız. çahşmalann diğer ilköğretim okullanna vayüınası ve gelenekseDeşmesini sağlamak." Mehmet Saygaç, Tülomsaş fabrikasında, Türldye'de üretflen ilk lokomotif olan Kara- kurt'u inceledL 'Atatürk olsıydı çetekr ohna&h' • Mustafa Kemal Atatürk1 ün makinisti 90 yaşındaki Mehmet Saygaç, 1937 yılındaki Diyarbakır gezisini hâlâ unutamıyor. CANHAQOĞLU ESKtŞEHÎR - Türki- ye Cumhurıyeti Devlet DemiryoUan'na (TCDD) 45 yıl hizmet verdikten sonra 1971 yılında mü- fettiş olarak emekliye ay- nlan ve Atatûrk'ün son dönemlerinde makinist- lığini de yapan Mehmet Saygaç, "Atatürk bugün olsaydl çeteler olmazdı" dıye konuştu. 1937 yılında Ata- türk'ün gezılerinde kul- landığı lokomotifin ma- kinistliğini yapan 90 ya- şındaki Mehmet Saygaç, Eskişehir'in Tepebaşı semtindeki evinde tek ba- şına yaşıyor Saygaç, za- man zaman Eskışehir'de kullanümayan buharlı lo- komotifleri inceleyerek geçmişe yolculuk yapı- yor. Tülomsaş fabrikasın- da, Türkiye'de üretilen ilk lokomotifolan Karakurt'u da inceleyerek anılannı ta- zeleyen Mehmet Saygaç, "Bu trenler Türkiye'nin gelişmesine büyük katkı yapü. Lokomotife gereğin- e-posta : tan (a prizma. net tr cc bakılmanuş. Çoküzût- dûm. Daha iyi bakıfanası gerekirdi''dedi. Atatürk'ten sonra onun gibi bir insanın Türki- ye'ye gelmediğini belir- ten Saygaç şöyle konuş- tu: "Atatürk'ûn Doğu ve Güneydoğu seferlerinde makini^riiğini ben yapar- dım. Bugün çetekr var denihyor. Üç beş kişi bir araya gelerekçeteoluştu- ruyor,devJete karşıgelryor. Bunu anlanıak mümkün değiL Atatürk olsaydı, çe- te diye bir şey konuşul- mazdı. Böyle şeylere izin vermezdi. Atatürk düş- manlan onu tanınuş olsa- lardı, mutlaka onu sever- lerdi. Savaşı bilen, Ata- türk'ü tanıyan onu sever, ve ölünceye kadar onu umıtmaz." 1937yıhndaAtatürk'ü Ankara'dan Diyarbakır'a götürdügünübelirten Say- gaç, o günlen anlatırken heyecanlandı. Emektar makinist Büyük Önder'le ilgili bir anısını şöyle ak- tırdı: "Ankara'dan Diyarba- kır'a yola çıkük. Tam ak- şam saat 18.00'de Diyar- bakn-'da olmam söyiendi Trenin o saatte Diyarba- lar'a gitmesi olanaksızdL Bütün gücümü kullana- raksaat 18.00'de Diyarba- kır'a girdim. Atatiirk be- ni görmek istemiş. Vanma gittigimde bana kızacak zannertim. Bana aferüu treni iyi kullamyorsun ve görevi lavıkı ile yapıyor- sun,diye konuştuktanson- ra görevüler bir zarf ver- dL Zarfin içinde beş ma- aşun tutannda para var- dL Çok mutlu oldum." SÖYLEŞİ ATTILA LHAN 7. s Beyin Fırtınatı geliyor. r c- J w [ t StGORIA Tûrtee, Basın Ozgûrtügü gıbı faıidı konularla Türloye'de gündem oluşturduk V T. R DB Yaortan LKrnc«l f 'Sistem' kendi içerisinde, çok- tan 'kutuplaşmaya' (ABD, bir ku- tup; AB ötekısi) başlamıştr ya; tek kutupmuş gibi davranıp, özeflikte iki ülkeye, olumsuz davranıyor: Rusya'ya ve Türkiye'ye! Nedeni açtk bunun, Avrasya'mn bu iki de- vi, bir yerde tarihin birikimiyle, za- ten 'bölgesel güç' konumunda- dır; 'potansiyel' birer 'bölgesel güç' de sayılabilirler Sovyet da- ğılmasının ilk şaşkınlığını atiatınca, Moskova'nın, gittikçe kaydığı ze- min budur; Türkiye ise, son de- rece beceriksız ve zayrf 'siyaset esnafına' rağmen, hanidir Balkan- lar'da. Kafkasya'da ve Orta As- ya'da 'bayrak gösteriyor.' 'Sis- tem'i piretendiren de; Rusya'yia Türkiye'yi, aynı Avrasya Platfor- mu'nda bukjşturan da, etbette bu- dur. 201i yıllarda 'Sistem' (Aym ABD ile Batı Avrupa) 1917 Ihtilâli'ni de, 1919 Ihtilâlini' de boğmak; hiç değilse, denetimi attına almak istiyordu; o dönemde, 'Ulusal Sa- vunma Kavramı'nın, Türkiye açı- stndan, Mustafa Kemat'ce ne şe- kilde oluşturulduğunu; aşağı yu- kan yırmi yıl önce (18 Ocak 1979), şöyle anlatmaya çalışmıştm: •Vazife'nin ruh-u aslisi!..' I I Amaç: "...IstiMâl-i tam', bu- gün deruhte ettiğimiz vazifesi- nin, ruh-u aslisidir. Bu vazife, bü- tûn millete ve taribe karşı deruh- te edilmiştir. (...) Bilgin, bilgisiz, bütün halkımız, belkiiçindeki zor- luklan tamamiyle anlamakstzın, bugün yalnız bir nokta çevresin- de toplanmış ve sonuna kadar ka- nını akıtmaya karar vermiştir. O nokta tam bağımsızlığımızın sağlanması ve sürdürülmesidir. Tam BağımsızJık (istiklâl-i tam) denildiği zaman, elbette siya- sal, parasal, ekonomik, yasal, askeri, küttürel vb. her yönde tam bağımsızlık ve serbestiik demektir. Bu saydıklanmın her- hangi birinden bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve memle- 'Ulusal Savunma Kavramı..' ketin, gerçek anlamda bütün bağımsızlığından yoksun olma- sı demektir..." (Ekim 1919). Utusal Savunma Kavramı'nın temel ilke ve hareket noktast, işte budur. Şimdi gelelim, örgüt (teş- kilat) sonjmrıa; Gazi Mustafa Ke- mal, 'Ulusal Savunma Kavra- nn'rıda, örgüt soaınuna şöyle yak- laşıyor Kuva-yı mflllye, âmll...' 2 1 Örgüt: "...Istanbul'da hükü- met merkezi vardı ve bütün kuvvetler oraya bağlanmıştı. Hü- kümet merkezi, dûşmanlann kuv- vetli çemberi içinde, vatanı savu- nacak, ulusun ve devletin bağım- sızlığını konıyacak, toplam güçle- re (kuvve-i umumiye), ulusa em- rediyoriardı. Böyle verilen emir- lerte milletin araçlan ve devlet, asıl göreviniyerine getiremiyordu. Bu savunma araçlannın başında ge- len ordu, kuşkusuz, asıl görevini yerine getiremiyordu. (Burayadik- kat) İşte bunun içindir ki, vata- nı savunma ve korumadan iba- ret olan asıl görev, doğrudan doğnıya ulusun kendBİne yönel- miş ohıyofdu Ukıs, orduya, ken- di içinden tesJim ettiği bireyle- rini, düşman saldınsına uğra- yan bölgelerin savunmastna, düşman saldınsına uğrayan kar- deşlerinin hayatnın savunma- sına memur etmeye, mecbur otmuştur. işte buna Kuva-yı MH- liye (Ulusal Kuvvetler) diyoruz. Ve bütün evren de, öyie diyor." (Mayıs1920). Mustafa Kemal Pasa'mn, <Uhı- sal Savunma Kavramı' ulusun tam bağımsızlığını, 'kendi kuvvet- len ile savunması' ilkesıne dayan- maktadır. Bu işin 'silahlı ey/em'ta- rafı, bir de 'sivil savunma örgütü' konusu var ki, ona yaklaşımı da şöyle: "... ulusun biriiğini yaratan ve Is- tanbul'un içinde bulunduğu ko- şullara rağmen, bu birliği dahilde ve hariçte göstermeye yönelik bir amaçla yapılan örgütlenme ise, yalnız Kuva- yı Milliye eratından ibaret değildir. Tam tersine, bütün memlekette; memleketin en uzak köşelerinde bile, meydana gel- mış; doğrudan doğruya yasal ve uygar bir örgüttür ki, ona Müda- faa-i Hukuk Örgütü diyoruz. On- da silâh söz konusu değildir. Bel- ki uygar, toplumsal ve genel ba- kımdan siyasal bir demek (cemi- yet) demektir. (...) İşte, merkez- de mercii bulunmayan ordu da, elbette bir taraftan korunmak, yönetilmek, yöneylendirilmek (sevk-ü idâre) gereğini duyu- yordu ve böytece Müdafaa-i Hu- kuk Örgütü, Silahlı Kuvvetieri de içine almış bulunuyordu..." (Mayıs1920). Ne kadar açık! Gâzi Mustafa Kemal, aslında onu daha da açık bir biçimde, handiyse bir özdeyi- şe indirgeyerek, 1919 Aralık'ında şöyle ifade etmişti: "..Jcuva-yı mil- liye âmil, irâde-i milliye hâkim olacaktr. Ve bu teşkilâbn ruhu budur!" O zaman şöyle mi topariayaca- ğız? Türkiye Cumhuriyetj'nin Si- lahlı Kuvvetlen'nin 'Ulusal Savun- ma Kavramı', aslında Müdafaa- i Hukuk ('Haklann Savunulma- sı') öğretisidir. Türk Silahlı Kuv- vetteri, ulusun iradesinin bir sa- vunma aracıdın görevi, bu irâ- denin emrettiği biçimde, ulusal çıkarian korumak ve savunmak- tır. Bunların başında tam ba- ğımsızlık ve özgürlük geliyor, çünkü Gâzi'nin 1922 Nisam'nda işaret ettiği gibi: "...Türkiye Bû- yûk Millet Meclisi Hükümeti'nin Ordusu, istilâlar yaprnak, safta- natlaryıkmak, saltanatlar kurrnak için sunun bunun elinde ihtiras aleti olmaktan münezzehtir. In- sanca ve bağımsız yaşamaktan başka gayesi olmayan ulusun, ay- nı ülküye bağlı ve yalnız onun em- rine baş eğen ve sadık öz evlatla- nndan oluşmuş saygıdeğer ve de- ğehi bir topluluktur..." 'Para vardır ya da yoktur...' f* umhuriyet'in 'Ulusal Savun- V / m a Kavramı' böyle oluştu- rulurken, ülkenin işgal altında ol- duğu unutulmamalı. Gâzi Mus- tafa Kemal Paşa, o zaman te/i- didın Bat'dan (Yunanistan) gel- diğini hemen hesaplamış. ulusal çı- karlann Kuzey'de bir anlaşma ge- rektirdığinı görerek, 'Bolşevik'ler- te Anlaşmak' fiknni ortaya atmış- tr. Stratejik olarak doğnjdur bu, vu- rucu gücü Bat'ya toplamak an- cak Kuzey'i güvenceye almakJa mümkündü, o da öyle yapmıştı. Şimdi eğer Türkiye, Bat'dan ay- nı biçimde tehdt edivorsa, 'Uu- sal Savunma Kavramı'nın ge- reği elbette ödün verip, Yuna- nistan'la uyuşmak, buna karşı- lık 'vurucu gücümüzü' bizi teh- dit ettiği kuşkulu Kuzey'e yö- nelik tutmak değildir. O itırazı bilıyoaım, şimdi biri çı- kar der ki, '...iyi ama Silahlı Kuv- vetlerimiz'in donatımı için NA- TO'da kalmak, ABD ile iyi geçin- mek zorundayız. Yoksaambargo gelir, filan fıstık..." Bu itiraza ce- vabı ben vermeyeceğim, Musta- fa Kemal Paşa verecektır; "...ben ordumuzun vahığını ve gücünü paramızla orantılı bulundurmak görüşünü kabul edenlerden deği- lim: 'Para vardır, ordu yapanz, pa- rarmz bitti, ordu dağılsın! Benim için böyle bir mesele yoktur. Efendi- ler, para vardır ya da yoktur, ister olsun ister olmasın, ordu vardır ve olacaktır..." (Mayıs 1922). Kurtuluş Savaşı'nı kazanan, iş- te bu 'Ulusal Savunma Kavra- mı'dır... http-7/www.prizma.nettr/AILHAN rrttp7/www.bilgryayinevi.com.trJailhan Faks/0-212/26019 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle