23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 20 KASIM 2000 PAZARTESİ Tıırkcell Tarifelcri O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 'X En sıkfi; konu^fuğunuz kişiyi belirleyin, %70 indirimli konuşun! Turkcell'den cebinize uygun tarife seçenekleri: ızım larue Cep telefonunuzdan en çok kimi arıyor, en uzun kiminle konuşuyorsunuz? Ailenizden biriyle mi, iş arkadaşınızla mı, can dostunuzla mı? Neden mi soruyoruz? Çünkü, Turkcell'in sunduğu Bizim Tarife sayesinde artık en sık aradığınız Turkcell abonesiyle % 70 indirimli konuşacaksınız. Hem de 1.000.000 TL sabit ücret ödeyerek. ' tstediğiniz kişiyi belirleyin, Bizim Tarife'ye geçin. Bizim Tarife Turkcell'den. Güle güle kullanın. "<> • Seçtığiniz Turkcell numarasına yapacağınız tüm aramalarda dakika ücreti 78.000 TL, diğer aramalarda 260.000 TL olacaknr (260.000 TL iizerinden %70 indirim venlmektedir). • Bu tarifeden, GSM numaraları 0532 ve 0533 ile başlayan bireysel abonelerimiz, GSM numarası 0532, 0533 veya 0535 ıle başlayan bir abonemizi seçerek yararlanabilmektedir. • Bu tarifeyle ılgilı detaylı bilgi almak ve başvuruda bulunmak için, Turkcell Abone Merkezien ve Turkcell Bolge Ofislen'ne ugrayabıür veya 444 0 532 Müşten Hızmetleri'ru arayabihrsınız. larkcell Mıısurı l lı/ımtlcrı 444 0 532\v \\ \\ .! li r kv."ıM I .v o t l l .1 r Atatürk'ün Meclis Açış Konuşmalannda Kooperatifçilik Pnof. Dr. Zİya GÖkalp MÜLÂYİM Eski Parlamenter T ürkiye'de bugünkü anla- teşküaü her yerde sevihniştir. Kredi ve mıyla. kooperatifçilik Cum- huriyet döneminde başla- mıştır. Cumhuriyet döne- minde ülkede kooperatif- çiliğin kurumsal ve uygulamalı olarak başlamasında, her konuda olduğu gi- bi, büyûk devlet adamı ve eşsiz önder Atatürk, düşün ve eylemleriyle öncü- lük ve önderlik yapmıştır. Atatürk, bütün yaşanu boyunca ko- operatifçiliğe olan ilgisini her zaman canlı tutmuş; çeşitli yer (ve özellikle de TBMM'de) ve zamanlarda bu ko- nudaki görüşlerini açıklamış; koope- ratifçiliğin gelişmesinin gerektirdıği yasal düzenlemelere öncülük yapmış ve hatta halkına örnek olsun diye 1925'te (tûketim) ve 1936'da (tanm kredi) kurulan iki kooperatifin şahsen kurucusu ve bir numarah ortağı ol- muştur. Atatürk böylece, hem devlet yö- neöcilerinin konuya önemle eğilmele- rini sağlamaya hem de kamuoyunda ko- operatifçiliğe olumlu bir tutum ve gû- vence yaratmaya çalışmıştır. Bilindiği üzere, Atatürk'ün toplan- ü yılı başlannda yaptığı Meclis açış ko- nuşmalan büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Atatürk'ün TBMM açış ko- nuşmalannda kooperatifçiliğe verdi- ği yer, Türk kooperatifçilik hareketi- ne büyük katkı sağlamıştır. tlginçtir, Atatürk'ün Meclis'te ko- operatifçilikle ilişkisi, Cumhuriyetin kuruluşundan da önceye rastlamakta- dır. Nitekim Meclis'in açılışından he- men sonra 1920 yıhnda TBMM 'ye su- nulan Kooperatif Şirketler Kanunu Ta- sansı'nda Meclis Başkanı olarak Mus- tafa Kemarin de imzası vardır. Bu ta- san Meclis'te tümüyle görüşüleme- miştir. (Salt ilk 5 maddesi görüşülmüş- tür). Bunu, o günlerin Ulusal Kurtuluş Sa- vaşı'na yönelik yoğun çabalara bağla- yabiliriz. Ancak daha 1920 yıhnda Meclis Başkanı Mustafa Kemal imza- sıyla Meclis'e böyle bir tasannın su- nulmuş olması, Atatürk'ün kooperatif- çiliğe ve bu bağlamda Meclis'e verdi- ği önemi göstermektedir. Atatürk'ün her dönem ve toplantı yılı başlannda yaptığı TBMM açış ko- nuşmalan genç Cumhuriyete yön ver- me açısından büyük önem taşımakta- dır. Işte bu açış konuşmalannda Ata- türk ısrarla kooperatifçilikten söz et- mektedir. 1929 yıhnda Meclis'te 1470 sayıh '»• rai Kredi Kooperatifleri Kanunu' ka- buledilmiş veoyıl29.170kişi 191 ko- operatif içinde örgütlenmiştir. Zirai Kredi Kooperatifleri Yasası'nın çıkmasından ve bu konuda hızlı örgüt- lenmeden memnun olan Atatürk, 1 Ka- sım 1929'da yaptığı TBMM açış söyle- vinde, "Bu sene zirai kooperatif teşkfla- tma başlanmış otanası bflbassa memnu- nryetimizi mucip ohıyor. Bu kooperatif- leri memleketin her tarafina teşmil et- meyi(yaymayı) zhadeshieütizamedrvT)- nız (gerekü buluyoruz)" demiştir. Bu sözleriyle Atatürk, tarımsal ko- operatifçiliğe başlanmış olmasından çok mutlu olduğunu belirttikten son- ra bu kooperatiflerin tüm yurda yayıl- masını gerekli gördüğünü, pariamen- toya ve parlamenterlere, o kendine öz- gü ince ve kararlı üslubuyla bir direk- tif olarak vermektedir. 1935 yılında ise 2834 ve 2836 sayı- lı tanm satış ve tanm kredi koopera- tifleri yasalanmn çıkartıhnası ve bü- tün yurtta derhal uygulamaya konul- ması üzerine 1 Kasım 1936 günü TBMM'yi açarken Atatürk yine koope- ratifçiliğe değinmiş ve "Kooperatif sanşiçin olduğu gibiistihsal (üretim) va- sıtalannı (araçlannı) öğretip kuüan- dırmak için de kooperatiflerden istifa- deyimümkûngörüyoruz" demiştir. Bu sözler, Atatürk'ün kooperatifçüiği çok boyutlu ve eğitsel niteliklere sahip bir girişim olarak gördüğünün en güzel kanıtıdır. Bu konuşmasında Atatürk, koopera- tifçilikten, çiftçinin en büyük gereksi- nimi olan kredi ve satış için olduğu kadar, üretim araçlannı (tanmsal ma- kineleri) kullanmada da yararlanılma- sını öngörmektedir. Atatürk'ün bu gö- rüşü çağdaş bir yaklaşım olup dünya- da bugün geniş çapta uygulandığı hal- de maalesef Türkiye bu görüşün gere- ğini henüz yerine getirememiştir. Nihayet Atatürk, 1 Kasım 1937 gü- nü "MÛB ekonomimizin temeti ziraat- tir" diye başlayan ve ulusal tanm po- litikamızın hedeflerini beürten, kendi sesinden yaptığı son TBMM açış ko- nuşmasında da, "Köydeve yalan köy- lerde mûşterek harman maldneleri kul- landırma, köyliUeıin aynlamayacağı bir âdet haline getirihnebdir" diyerek makine kullanmada kooperatifçiliğe verdiği önemi Meclis kürsüsünde bir kez daha dile getirmiştir. Atatürk bu açış konuşmasında tanm sanayiinde kooperatifçiliğin önemine de değinmiş ve "ZJraat sanayü bilhas- sa üzerinde meşgul olacağumz mevzu obtcakbr. Bu arada sütçülüğe, süt sa- navönehususi önemvremekteyiz. Snn- Hyta şehir ve kasahalanmızm temiz ve ucuz süt mamulaü ihtiy'acını temin ede- cek£abrikalartessne vebununlaahenk- H bir surette köylerdeki sütleri krymet- lendirecek ve saüşı kola> laşüracak ko- operatifler teşldline çahşılacaktır'' de- miştir. Şunu önemle belirtelim ki. Atatürk'ün tanm ve süt sanayiine kooperatifler yoluyla yaklaşımı çok çağdaş bir dü- şüncedir. Bugün tüm ileri Batı ülkele- rinde (tsveç, Norveç, Hollanda, Dani- marka, Ahnanya vb.) süt ve tanm sa- nayü, yüzde 50 ila yüzde 100 arasın- da kooperatiflerin elindedir. (Bizde süt sanayiinde kooperatiflerin payı sade- ce yüzde 3'tür). Sonuç olarak diyebiliriz ki: 1 - Atatürk, kooperatifçiliği ülke kal- kınmasında önemli bir araç olarak gör- müştür. özellikle tanmsal kooperatif- çiliğe ayn bir önem vermiştir. Bu öne- mi Meclis açış konuşmalannda açık- ça görmek olanağı vardır. 2- Atatürk, ülkede kooperatifçiliğin gelişmesi için 1920'den 1938'e kadar, bütün hayatı boyunca sürekli çabala- mıştır. Bu yönde eşsiz bir cumhurbaş- kanıdır. 3- Atatürk, Türk kooperatifçili ğinin geliştirilmesi konusundaki özgün dü- şüncelerini her yerde ve özellikle de TBMM açış konuşmalannda önemle belirtmiş ve kooperatifçilik konusun- da parlamento yoluyla topluma daima olumlu iletiler (mesajlar) vermiştir. 4- Bütün bu düşünce ve eylemleri ne- deniyle biz Atatürk'ü, Cumhuriyet dö- nemi Türk kooperatifçiliğinin kurucu- su ve önderi olarak kabul etmekteyiz (1). (1) Atatürk'ün kooperatifçilik ko- nusundaki özgün düşünce ve eylemle- ri ve kooperatifçilik tarihimizdeki ye- ri hakkında geniş bilgi için "Atatûrkten Bugüne Kooperatifçilik' (Yetkin Ya- yınlan, Ankara 1998) ve 'Kooperatif- çilik' (yenilenmiş üçüncü baskı, Yetkin Yayuılan, Ankara 1999, s. 49-56) ad- h eserlerimize bakılabiUr. CUMHÜRİYET'TEN OKURLARA ORHANERtNÇ Soyguncıriara Af! Hemen Şimdi... Cezaevindeki babasını ziyarete geldiğinde Rah- şan Hanım'ı etkileyip, aklına affı düşüren çocuk ne- redeyse iki yaş daha aldı. Babası ise Infaz Yasa- sı'nın kolaylıklanndan yararianıp belki de tahliye edil- di. Ama "kader kurbanlan için" söylemiyle gün- deme getirilen af henüz gerçekleşmedi. Bu kargaşa içinde nasıl gerçekleşeceği de he- nüz bilinmiyor. Kısa süre Önce gerçekleştirdiği parti kongresin- de "geliştiğini" belgelediğini ileri süren MHP, affın Haluk Kırcı ve benzerierini de kapsaması için di- renmeyı sürdürerek aynı yerden bir milim oynama- dtğını kanıtlıyor. ANAP, hemen her telden çalan tutumunu sür- dürüyor. rtiraf etmeli ki en büyük gelişme -nasıl bir geliş- meyse- DSP'de. "Kaderkurbanı" kavramının kap- samını genişletmek için yeni yollar aramakla meş- gul. Şimdilik, devteti ve dolayısıyla vergi veren yurt- taşlan soyup soğana çevirenleri af kapsamına al- manın yollannı anyor. Daha sonra kader kurbanı kapsamına kimlerin girmesini isteyeceğini ise bi- len yok. Bankalann içini boşaltaraktrilyonlarvuran, sah- te fatura düzenleyerek hem vergi kaçınlmasına hem de haksız KDV alınmasına yol açanlarla iş- birlikçilerinin af kapsamına alınması, açıklamala- ra bakarsanız kesinleşmiş gibi. Yaptıklan örgütlü dolandıncılık "ekonomiksuç" sayılarak, yediklerinden arta kalan paralan öder- lerse cezalandınlmayacaklar. Açıkçası, daha önce kimi parti başkanlannın ak- lanmasında olduğu gibi, aftasansına kabul oyu ve- recek milletvekillerı sayesinde aklanmış olacaklar. Bu soygunlann oluşmasında, zaman zaman akıl, zaman zaman da destek veren politikacı ya da ba- kanlann olup olmadığını yine ögrenemeyeceğiz. Yıllardır beynimize yerleşmiş olan kuşkular, tam giderileceklerine ilişkin umutlar doguran giıişim- lerin başlatıldığı şu günlerde, yine akhmızda kala- cak ve içimizı kemirmeye devam edecek. Çünkü ceplere atılan paralar, belirienecek tak- sitlerie ödenmeye başlayınca kovuşturmalar ve davalar olduğu yerde duracak. Duracak ne keli- me.. düşüverecek. Sen sağ ben selamet. Politikacılanmızdan hak etmeyenler de, bu kez daha özgür bir biçimde Temiz Toplum-Temiz Türkiye"türküsünü çığırma- ya başlayacaklar. Işin bu yönü akıllara durgunluk veren af karma- şasının bir bölümü. Bir de affa "polrtik yatınm" diye bakanlar var. Demeçlerie, basın bültenleriyle, eylemlerle "genel af" için çağn yapıyorlar. Sıradan yurttaşlara eleş- tiri yöneltmenin bir anlamı yok. 12 Eylül Anayasa- sı'nı bilmeyebilirler. Ama yıllarca politika yapmış, bir bölümü de hukukçu olanlara ne demeli? Anayasanın "Temelhak ve hümyetlerin kötûye kullanılamamasr üst başlığını taşıyan 14'üncü maddesi, bölücülerin, teröristlerin ve şeriatçılann suçlarına sınıriamalar getiriyor. Bunlaria yetinme- yip, anılan suçlan tahrik ve teşvik edenleri de ay- nı kapsama alıyor. Yine anayasanın Türtoye Büyük Millet MecH- si'nin görev ve yetkileıi" bölümünün ilk maddesi olan 87'nci madde de, genel ve özel af çıkarma yetkisini "Anayasanın 14'üncü maddesindeki fî- illerden dolayı kıüküm giyenler hariç olmak üze- re" ibaresiyle kısıtlıyor. Anayasa değişmeden, devlete karşı işlenmiş suçlann affı olanaklı değil. Değil ama.. kimilerinin dilinden de "genel af" sözcüğü düşmüyor. Acayip bir devlet anlayışı var devleti yönetenle- rimizde. Üç beş bildiri dağıttığı için mahkûm olan- lar af kapsamı dışında kalırken, trilyonlan götürüp devletin ekonomik gücünü temelinden sarsanlan kurtarmak amacıyla yapmadıklan kalmıyor. Acaba, "Sonunda soygunlar bana kadar uza- nabilir" korkusuna kapılmış olanlar mı var dersi- niz?.. • önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. oerinc@cumhuriyetcom.tr Fadime ve Ajda Hıfeı AKSOY Eğitimci TURKCELL C.'ünkü üemim şcvi deeüistirir Fadime ve Ajda, iki ka- dın. Birisi, hangi ölçûlere göre ve kimler tarafindan verildiği belli olmayan bir unvanla, devlet sanatçısı kimliğine büründûrülmûş. Ne kadar ucuzlattık bu tür ünleri. Kişilerin özel yaşamlan- na kanşmak gibi bir ahş- kanlığımız yoktur. Ama devlet sanatçısı ününe ulaş- mış bir kişinin de uluorta davranamayacağını iyi büi- riz. Peki bunlan olsun ya- pıyor mu Ajda Hanım? Ne gezer. Üstûne ûstlûk yılda bir sevgili değiştirdiğini, çe- kımcüerin karşısına geçerek birisiyle seviştiğini, bir baş- kasıyla da imam nikâhıyla yaşadığını rahathkla söyle- yebüiyor. Türkiye Cumhu- nyeti yasalannda ımam ni- kâhı ile yaşamak diye bir şey var mı? Nasıl söyler bu sözleri devlet sanatçısı un- vanmi Ifarantnış bir kİŞİ?.. GelelimFadime'ye... Fa- dime Özçetin, Havran'ın Akpınar yaylasında naylon bir baraka içerisinde yaşa- mmı köylülerin yardnnlany- la sürdüren bir kadıncağız. Ve de, 216 kıloluk top mer- misıni sırtlayıp topa sürerek Çanakkale Savaşlan'nınka- derini değiştiren Koca Se- yit'in kızı. O Koca Seyit ki, Atatürk'ten bile, sağlığın- dan başka bir şey istememiş. Peki o ıstememiş diye süriin- dürelım mi Koca Seyit'in kızını? Neden devlet Ajda Pekkan Hanım'la ilgilenir, onu bırtakım olanaklann- dan yarariandınr da, Koca Seyit'in kızıyla birazcık ol- sun ilgılenmez, sûründü- rür? KöyHilerbirkaç kez Cum- hurbaşkanlığına ve Başba- kanhğa mektup yaap duru- mu anlatmışlar. Yanıt da getmiş bu mektuplara, "Ge- reken ilgi gdsterüecektir" diyerek. Ama ne arayan ol- muş, ne soran. Kaderiyle baş başa bırakılmış naylon bannagın içerisinde Fadi- me. Şimdi sormak gerekir. Neden devlet sıradan insan- lara devlet sanatçısı unvanı verir de, yurdunun kurtu- luşu için ölümü göze alan- larmçocuklanna ügi göster- mez ve de adına baba dedi- ğimiz devletinden onlan so- ğutur? Ne olurbeyler, biraz- cık da Fadime'lere uzatın ellerinizi. eliler! »Çocugunuz IVîtamin alıyor mu? Lise 1 -2-3 Ders Destek Programı Mitamın erDerseoeva www.vitaminciler.com I Vitamin Destek Hattı: (0212) 474 55 55
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle