Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2000 PAZARTESİ
10 PAZARTESİ SOYLEŞILERI
Meriç Velidedeoğlu ile Türk devriminin güncesi Söylev üzerine...
Büyük devrimci bugüne ışık tutuyor) 1927yılında okunan Söylev, 73yd
öncesinden günümüze, olabileceklere
ışıktutan biryön taşıyor. 1919
yüından başlayan bir tarihsel kesit
sürecinin dışında günümüzdeki
olaylara da ışık tutan, yorumlar
getiren bir belge niteliğiyle
günümüzde de yararlanıltp
başvurulabilen, önemini koruyan bir
kaynak olması bakımından çok
önemlidir.
i O zamanların ABD'si konumundaki
Ingiltere, Islamdan yüzydlarca
faydalandı ve son olarak
SaitMolla'yı kullandu
Bugünün jandarması ABD de
Fethullah Gülen 7 ılımlı Islamı
koruyacak bir lider olarak
korumaya aldu Üstelik şeriat devleti
kurma düşünii gizleyerek Türkiye'de
pek çok aydını da kandırmaya
çalışıyorlar. .
> Atatürk, Cumhuriyetin ilanından
sonra bizitn izleyeceğintiz siyaseti
ortaya koymuştur. Bu siyaset
şimdinin küreselleşme avukatlığına
bir yanıttır! "Gerçek bir ulus
devlet için sadece askeri kuvvete
sahip olmak yetmez " demiştir.
Ekonomide, kültürde, sanatta,
her alanda o ulusun damgası
olmalıdır. Her alanda bağımsız
olmalıdır.
ÜMfTZtLELİ
Bundan 75-80 yü öncesini anlatan Söylev bu-
gfln dahi son derece önemli bir kaynak olması-
nı neye borçlu? Temeli ne bunun?
- 1927 yılında okunan Söylev, 73 yıl önce-
sinden günümüze, olabileceklere ışık tutan bir
yön taşıyor. 1919 yılından başlayan bir tarihsel
kesit sürecinin dışında günümüzdeki olaylara
da yer yer ışık tutan, yer yer yorumlar getiren
bir belge niteliğiyle günümüzde de yararlanıla-
bilip başvurulabilen, önemini koruyan bir kay-
nak olması bakımından çok önemlidir.
Örnek verecek olursak, Güneydoğu Anado-
lu'da başlatılan sorunun bir benzerini Atatürk
de yaşamıştı. Kuzeyde, Karadeniz sahilinde
Yunanlılar bir Pontus-Rum Devleti kurmak is-
tiyorlardı. 1919'lara gelindiğinde bu istek o
kadar alevlendi, o kadar büyüdü ki, merkezi
Trabzon olan Pontus Devleti'nin kurulması
için Yunanlılara diğer ülkeler de yardım etme-
ye başladılar. I. Dünya Savaşı'ndan kalan si-
lahlarla birlikte Karadeniz kıyılarına Rus-
ya'dan getirilen Rum ve Ermenileri çıkardılar
ve bunlar çete kurarak, dağlara çıkarak Kara-
deniz kıyılanndaki Türkleri "kmna", o bölge-
den tamamen temizleme görevini üstlendü.
Aynı PKK'nin yaptığı gibi... Nasıl Güneydoğu
Anadolu'daki hareketi dış güçler paraca, asker-
ce, silahça destekliyorlarsa, Pontus Devleti de
aynı şekilde desteklenip beslendi. Ama Ata-
türk bu işe el attı ve askeri yönden çözüme git-
ti. Gerçekten oradaki bir birlik adım adım Ka-
radeniz Bölgesi'ni dolaşarak Pontusçulan yok
etti. Bu hülyanın asla gerçekleşemeyeceğini
Yunanlılara ve Batılılara ispatlamış oldu,
O pün pontus, bugün Ermenlstani..
O gün Pontus, bugün ise Kürt ve Ermeni so-
runu, Batı'nın inadı sürüyor!..
Evet, bugün Türkiye benzer bir projenin
uzantılanyla; Kürt sonınu, Ermeni sorunuyla
karşı karşıya bırakılmıştır. Atatürk aym davra-
nışı Lozan Antlaşması sırasında da yaşadı. Lo-
zan Antlaşması bir türlü yapılamıyor, uzatıl-
dıkça uzatılıyor ve 3-4 yıllık savaşm sorunlan
konuşulmuyordu. Oysa Osmanlı Devleti tanın-
mıyordu, devletler hukukundan da çıkanlrruştı.
Ona rağmen Osmanlı sorunlan ama Batı'nın
kendi doğrultusunda yarattığı, yorumladığı so-
runlann hesabı Türkiye'den yani Atatürk ve
ekibinden soruluyordu. Atatürk onlara gereken
cevabı "Yüzyülarm sorunlannı, hesaplarını
bizden soramazsınız" sözleriyle vermiştir. An-
cak o hesabı 77 yıldan beri hâlâ soruyorlar. lş-
te buna karşı dayançh durabilmemiz için son
75-80 yıllık tarihimizi çok iyi bilmemiz gere-
kiyor. Bunun için Atatürk kolaylık da sağla-
mış, tarihimizi Söylev'le ortaya koymuştur.
Her söylediğini de bir belgeye dayandırmıştır.
Bildiğiniz gibi Söylev 3 cilttir ve aşağı yukan
900 sayfadır. Birinci ve ikinci ciltte olaylar an-
latılır, üçüncü ciltte ise belgeler vardır. 266 sa-
yıya kadar varan belge numaralandığı gibi 35
tane de numarasız belge, vardır. Bazı belgeler
77,yıllık Cumhuriyet tarihimizde hep aynı senaryoyaşandı; Mustafa Kemal Atatürk 'e açıkça karşı çıkamayan devrim
düşmanlan, onun eserlerine saldırddar. Kürtçüsü, dincisi, mandacı işbirlikçisi Kemalizmi hep bu nedenleyıkmaya
çalıştılar. Türk DilKurumu, Türk Tarih Kurumu Atatürk'ün vasiyeti çiğnenerek bu nedenle kapatddu Devrim Tarihi
dersleri bu nedenle kaldınlarak yerine ne idüğü belirsiz İnkılap Tarihi ve zorunlu din dersleri konuldu. Son olarak
Kemalist Türk devriminin, aydınlanmamn güncesi Söylev'e saldırmaya başladılar. Akıl ve vicdan sahibi hiçbir yurttaşın
aklının ucundan geçmeyecek bir karşılaştırma yapacak kadar küçüldüler; "Atatürkçülük din değildir, Söylev de Kuran
değildir" başlığı atıp kin kustular. Meriç Velidedeoğlu, çok uzun yıllardır Türk halkına unutturulmaya çalışılan Söylev'i,
günümüze ışık tutan yönlerini bir kez daha anlattı!.. Okuyunca, Türkiye üzerine dün oynanan oyunlarla, bugün yapılan
dayatmaların hiç defarklı olmadığım göreceksiniz... Değişen yalnızca aktörler... Ve tabii işbirlikçileri!..
de 1, 2 gibi şıklara aynlmış-
tır. Aşağı yukan 300'ü aşkrn
belge, belgeler adı altında
üçüncü ciltte yer alır. Birinci
ve ikinci ciltte de Atatürk'ün
türlü yazışmalar, telgraflar ve
ikili görüşmelerle ortaya koy-
duğu belgeler vardır.
Ve hiçbirisi çürütülememiş-
tir~
- Hayır. Rauf Bey'le, Genel-
kurmay Başkanfyla, Ismet
Paşa'yla, Refet Paşa'yla; etra-
fında olan 19 Mayıs'tan itiba-
ren kendisiyle yürüyenlerle
olan konuşmalar da, olduğu
gibi, Söylev'de yer alır. Yani
Söylev, 80 senelik tarihimizi
bilip bilinçlenmemiz için en
önemli kaynaklardan biridir.
Bilimseldir, reddedilemez bel-
geleri içerir. Üstelik Ata-
türk'ün her olayın ardından
getirdiği yorum. günümüzde
de geçerlidir. Örneğin Turan-
cılık ve îslamcılık üzerine ge-
tirdiği yorumlar... Hâlâ Turan-
cılıkta gözleri olanlar için, hâ-
lâ bir Islam ümmeti kurmak
isteyenler için "Böyle bir düşün, dünya tarihinde
gerçekleştiği görülmemiştir" der Atatürk, ki söy-
lediği çok doğrudur!.. Işte çeşitli uluslan bir
arada toplayarak imparatorluk kuran Rusya'nın
1991'de dağılması bunun en güzel örneklerin-
den biridir.
Emperyalizm her
zaman gerlclierl taıllandıl..
Türkiye Cumhariyeti'nin karşısına o zaman-
lar Sait Molla'lan çıkarıyorlardı. Bugün de
uımlı tslam adı altında başka senaryolar var.
- O zamanlar, günümüzün ABD'si yerine ge-
çen Ingiliz Devleti, çok başanlıydı. Islamdan
faydalanmayı yüzyıllar boyu umdular ve son
olarak Sait Molla'yı kullandılar. Milli Müca-
dele'yi, Kurtuluş Savaşı'nı söndürmek için Sa-
it Molla'yı cepheye çıkardılar. Ingiliz Muhip-
leri Derneği'ni kurdular. Sadrazam da, padişah
da bu derneğe üyeydi. tngilizlerden aldıklan
direktiflere göre Anadolu'da Milli Mücade-
le'ye karşı isyanlar çıkanyorlar. içten vurmaya
çahşıyorlardı. Aynı şeriat istemini gizleyerek
güya çağdaş bir görüş içinde varsayılan Fethul-
lah Gülen ve taraftarlan gibi... Günümüz dün-
yasının jandarması ABD bir din adamını ılımlı
Islamı koruyacak bir lider olarak korumaya al-
dı. Üstelik şeriat devletini kurma düşünü gizle-
yerek Türkiye'de pek çok aydını da kandırma-
ya çalışıyorlar.
Aynı oyunlan değişik senaryolarla oynuyor-
lar. Hedefayni™
-Hedef Türkiye Cumhuriyeti'ni bölmek ve
Lozan yerine Sevr'i geçerli kılmak. Zaten
"Sevr daha gerçekçidir ve Lozan'ın yerine Sevr
geçmeüdir" diyorlar. Yani Ankara civannda bir
toprak bütünlüğü, hanlık olacak, bir de Istan-
bul'da kukla bir yönetim merkezi olacak.
O zaman da böyle düşünüyorlanh, şimdi de
aynı düşünüyorlar. Argümanlar değişik...
- Evet değişik. Bugün Fethullah kullanılıyor
ama bundan 80 yıl önce Sait Molla kullanıh-
yordu. Bu tek örnek bile Söylev'in günümüze
nasıl yansımalar getirdiğinin ömeklerindendir.
Aynca Atatürk. Cumhunyetin ilamndan sonra
bizim izleyeceğimiz siyaseti ortaya koymuştur.
Bu siyaset şimdinin küreselleşme avukatlığına
bir yanıttır. Gerçek bir ulus devlet olabilmek
için sadece askeri kuvvete sahip olmak yetmez
demiştir Atatürk. Ekonomi-
de, siyasada, kültürde, sanat-
ta, her alanda o ulusun dam-
gası olmalıdır. Her alanda
bağımsız olmalıdır. Ancak
bu aşamadan sonra evrensel-
liğe katkıda bulunabilirsiniz.
Peki bugünün medyası ile
Kurtuluş Savaşı'nın en bü-
yük düşmanlarından biri
olan o zamanın mütareke ba-
sınını karşüaştınrsak neler
söylersiniz? Belirii paraleüik-
lervar mı?
- Bir bakıma onlan müta-
reke basınının uzantılan diye
betımleyebiliriz. Onlara bun-
lan dahi söyleyebiliriz. Çün-
kü mütareke basınımn istek-
lerini günümüz basım başka
yönden, aynı amaca doğru
giderek fakat yöntemini de-
ğiştirerek; daha demokratik-
miş gibi, daha insan haklan-
na saygı gösteriyormuş gibi
demokrasinin nimetlerinden
faydalanması gerekiyormuş
örtüsüne bürünerek yürütü-
yorlar.
Söylev kaynak tdtap olmalı "
Söylev'le ilgili bazı karşı duruşlar da var.
Bunlardan bir tanesi geçenlerde "Atatürkçülük
din değildir, Söylev Kuran değildir" başhğı al-
ünda bazı şeyler yazdı. Sizce böyle bir karşılaş-
tırma yapüabilir mi?
- Bence bu sadece Atatürk Devrimi'ne ve
Aydmlanma Devrimi'ne sahip çıkanlar tarafin-
dan değil, az çok karşı gelenler tarafindan bile
söylenmemesi gereken bir şey. Dini ayn tutan
bir insan olarak Atatürk de kendi yazdığı kita-
bın Kuran'ın yerine geçtiğini duysa hem güler
hem üzülürdü diye düşünüyorum. Bu ciddiye
ahnacak, sözü edilecek dahi bir şey değil. Hiç
kale almamalı ve yanıt verme yoluna da gitme-
meliyiz diye düşünüyorum.
Çünkü bunlar suyu bulandırmak için kulla-
nılan yöntemler. Bunlardan yararlanıyorlar,
konu uzuyor. Söylev'e, Atatürk'e saldınlan
arttırmak için böyle akla hayale gelmeyen çı-
kışlar yapıyorlar.
Söylev okullarda kaynak kitap olarak da kul-
lamlmalı ki, gençler bu ülkenin nasıl kuruldu-
ğunu, hem de betgeleriyle öğrenme şansına ka-
vuşsunlar. Eskiden ismi "Türk Devrim Tarihi"
olan kitaplar bugün İnkılap Tarihi olarak oku-
tuluyor.
- İnkılap Tarihi derslerinde Söylev'in kaynak
kitap olarak kullanılması son derece bilimsel bir
davranış olacaktır. Öğrencilerle karşılıklı bir di-
yalog içine girmek onlara canh bir tarih kesiti
vermek böylelikle mümkün olabilir. Öğretmen-
ler Atatürk'ün getirdiği bir yorumu kuşkuyla
karşılayan birine hemen belgesini gösterme şan-
sına sahip olacaktır. Çünkü tarih öğretmeninin
kendisi de 30 yıldır saptınhruş bir tarih okurula-
rak tarih öğretmeni oldu. 30-40 yaşlanndaki in-
sanların da milli mücadele tarihimize ait bilgile-
ri çok kısıntılı, çok yüzeysel. Bu durum yazık ki
eğitimde yapılan belirli bir programla yaratıldı.
25-30 yıllık bir programla tarihimiz öğretilme-
den eğitim verildi. Tarihimiz daha çok Arap ta-
rihi ve zaman zaman da Orta Asya tarihi şeklin-
de öğretildi. Bunlar da öğretilsin ama önce 80
yıllık tarihimizi bilmez, bu bilinci edinemezsek
başkalan yapay bir tarihle karşımıza gelir, onu
bize kabul ettirirler. Söylev o kadar bilimseldir
ki, resmi bir tarih olarak adlandıranlar bile artık
o yoldan vazgeçtiler. Çünkü onlar da Söylev'e
başvurmadan bir eser ortaya çıkaramadılar. Bir-
kaç tane eser çıktı ortaya ama dağ doğura doğu-
ra fare doğurdu!...
Karşı da çıkamıyorlar değil mi?
- Tabii artık bu resmi, yazılı belgeye karşı çı-
kamıyorlar. Şu da var ki, Söylev'de adı geçen
birçok kişi Atatürk'ün ölümünden çok sonra
anılannı yazmaya başladı. Yaşlanmışlardı...
Anılan yazan kişilerin pek çok hatalan vardır.
Söylev'e 'resmi tarih' diyenler o hatalara adeta
asılmışlardır. O anılardan hareketle çıkarlar,
Söylev'i bir kenara bırakırlar. Halbuki Söylev
günü gününe tutulmuş güncelerden oluşmuş-
tur. Belgeler günü gününedir.
Buna karşm Söylev hiçbir zaman karşı çıkı-
lamayan, yadsmamayan bir tarihi belge olarak
bugüne kadar işlevini, hem de artürarak sür-
dürdü.
- Çünkü günümüze ışık tutan yönleri hiç ek-
silmiyor. Daha artıyor günümüze ışık tutan
yönleri eksilmediği için. Adeta yaşıyor, soluk
alıp veriyor.
Peki, dümada halkına böyle hesap veren ve
aym zamanda beraber yola çıktığı insanlardan
hem de belgelere dayanarak hesap soran başka
bir lider var mı?
- Çok büyük bir iddiada bulunamayız, çok
büyük bir sav ileri süremeyiz. Ama herhalde
azdır diyebiliriz. Gazi Mustafa Kemal Söy-
lev'de halkına ve tarihe hesap verirken bilim-
sel bir yöntem de uygulamıştır. Buna mukabil
Atatürk, beraber yola çıktığı ancak laik bir
cumhuriyet kurma savaşımı içinde olduğunu
öğrendikten sonra kendisine karşı çıkanlan,
engeller yaratanlan da bir bir ortaya koymuş
ve böylece onlardan da hesap sormuştur. Hal-
kma hesap verirken kendisini de adeta halkının
önünde sınava çekmiştir. Bu her önderin tarih-
te kolay kolay göze alabileceği bir durum de-
ğildir.
Söylev üç latada okundu... ı
- Sizin Söylev'i üç kıtaya taşıyan bir çahşmanız da var. Bu
proje nasıl başladı?
- Hıfa Veklet Velidedeoğlu Hoca'nın bir düşü vardı. tstiyor-
du ki, 36.5 saatte okunan Söylev 2, 3 saatlik bir bölüm halin-
de perdeye slaytlarla yansıtılarak okunsun. Fakat 1992'de ara-
mızdan aynldı. Ben de onun bu düşüncesini geliştirdim. Ama
uzun olmasın diye 36.5 saatlik Söylev'in içinde Velidedeoğ-
lu'nun önem verdiği, doruk noktalardaki olaylan 90 dakikaya
sığdırdık. 400'e yaklaşan belgeyle görsel boyutlu okumaya
aldık. Aynca başka bir yorumcu da Söylev'in günümüze ışık
tutan yönlerini anlatmaya başladı. Yani bir konuşmacı Ata-
türk adına Söylev'i okuyor. Aynı anda perdeye slaytlar yansı-
tılıyor, o olayın günümüzdeki yansıması da bir spiker tarafin-
dan yorumlanıyor. Böylece Söylev'in hem tarihteki durumu,
hem de günümüzdeki durumu aynı anda dinleyiciye ve seyir-
ciye aktanlmış oluyordu. Söylev ilk defa 1993 yılında bir ti-
yatro ortamı içinde halka, gençliğe sunubnaya başlandı.
- Bu etkinliği 7 vılı aşkm bir süredir devam ettirivorsunuz.
Bugüne kadar kaç etkuüik yapünız Savın Velidedeoğlu?
- 252. etkinliğimizi Amerika'da yaprık. 29 Ekirn 2000 yıh-
nı 252. Söylev'le Amerika'da kutladık. 10 Kasım 2000 tari-
hinde de Berlin'de 253. Söylev'i yaptık.
- Kaç krtada Söylev bu şekilde okundu?
- Bu hoş bir soru... Amerika, Avrupa ve Asya olmak üzere
3 kıtada Söylev'i seslendirdik. Türkiye'de Edirne'den Erzu-
rum'a, Trabzon'dan Samandağ'a, tzmir'den Gaziantep'e dek
il il, ilçe ilçe, köy köy dolaştık bu 7 yıl içinde. Tabii daha
Türkiye bitmedi. Onun dışında Kıbns'a gittik. Berlin'e son
gidişimizle birlikte 17. kez Almanya'da Söylev'i okuduk.
Şimdi bir de Avustralya var sırada.
- Peki nerelerde gercekleştiriyorsunuz bu etkinliği?
- Istanbul'da sanıyorum 42-43 liseye taşıdık bu etkinliği.
Anadolu'daki liselerde yaptık. Şimdi programımız Istanbul
merkezinin dışındaki kırsaî liselerde bu etkinliği geTçekleştir-
mek. Türkiye'de pek çok üniversiteye, harp okullanna, askeri
liselere gittik. Erzurum'dan Erzincan'a kadar bütün belediye-
lerin çağnlısı olarak gittik. Söylev'i fabrikalara, işçilere gö-
türdük. Dış memlekĞtlerde konsolosluklara ve elçiliklere
okuduk. Bu arada bütün sivil toplum örgütlerine yetişmeye
Söylev 7 dinleyen
gençler arasında,
"Bize Atatürk çok
başka öğretildi,
halbuki gerçek
Atatürk 'ü gördük
şimdL Neler
yapdması lazım
geldiğine
mantyoruz şimdi"
diyenler oldu.
Çünkü son 25-30
yıl içinde ne
ükokulda, ne
ortaokulda, ne
lisede Devrim
Tarihi, 75-80ydiık 29 Ekim 2000 günü BHeşmiş MiBetler'de Dag Hammarskjöld (eski genel sekreter) konferans salonun-
tarihimiz da Söyiev sergüendikten sonra, New York Başkonsolosu Bü>ükelçi Mehmet N. Ezen tarafindan Söylev
okutulmuyor. ekibine (Füsun Kostak, Özlem Özkaran, Meriç VeUdedeoğhı, AH Düşenkalkar'a) plaket verfldL
çalışıyoruz.
- Peki nasıl tepkfler aldınız?
- Hepsi pozitif ve bizi yüreklendiren. duygulanduran tepki-
lerdi. En aydınından, en okumuşundan daha az okumuşuna
kadar pek çok insan, "Bilmediğimiz gerçekleri öğrendik. Ata-
türk nelerle karşılaşnuş'' dedi. Söylev'in sonunda genellikle
ağlayanlar olur. Söylev'i Atatürk'ün karşılaştığı zorluklan
slaytla görsel boyuta taşıyarak sergilememizin duygusal bir
etkısi oluyor ve şaşkınlık içinde kalıyorlar... Herkesin ağzın-
dan "Bu bir mutize" sözleri dökülüyor.
- Bu ülkenin nasıl kurulduğu konusunda bilmedikleri bir-
çok şeyi öğreniyor insanlar değil mi?
- Bunu ben de dahil olmak üzere hepimiz Söylev'i okuyun-
ca öğrendik. Sanıyorum onlann hepsini okumadan öğrenip
bilen, Atatürk'le birlikte Meclis'te bulunup takip eden Hıfzı
Veldet Velidedeoğlu Hoca'ydı. Gençler arasında; "Bize Ata-
türk çok başka öğretildi, halbuki gerçek Atatürk'ü gördük
şimdL Neler yapılması lazun geldiğine inamyoruz şimdi" di-
yenler oldu.
Köylerde oturan genç insanlar, genç kadınlar "Bizim şimdi
oturduğumuz toprak Atatürk ohnasaydı İtalyanlara mı verile-
cekti" sorusuna "•Evet" yanıtmı aldıklannda şaşkınlık içinde
kahyorlar. Çünkü son 25-30 yıl içinde ne ilkokulda, ne orta-
okulda. ne lisede Devrim Tarihi, 75-80 yıllık tarihimiz oku-
tulmuyor.
- Peki siz 7 yıldır bir savaşım veriyorsunuz. Söylev'i hem
Türkhe'nin hem dümanın 4 bir tarafina gidip aktarmaya ça-
hşıyorsunuz. Kûn destektiyor sizi?
- Maddi destek hiçbir yerden almıyonız. Ama bizi manevi
olarak destekleyen tstanbul Kadın Araştırmalan Derneği ve
Istanbul Kadın Kuruluşlan Birliği var. Arkamızda böyle bü-
yük sivil toplum kuruluşlanmn olması bize manevi bir destek
veriyor. Ama bütün çalışmalanmızı Velidedeoğlu'nun bu ko-
nu için bıraktığı maddi değerle yürütüyorum.
- Toplumun ilerici, Atatürkçü biKnen katmanlannm da bu-
na eüerinden gelen desteği vermeleri gerektiği düşüncesinde-
yimben.
- Henüz daha buna ihtiyaç duymadan yürütüyoruz. Söy-
lev'in günümüze yansımalan bölümünü Türkiye'deki olayla-
ra göre her sene değiştiriyoruz. Devlete, hükümete karşı da
yorumlar getirebiliyoruz. Bu bakımdan çok özgürüz. Özgür
kalmamızı da Velidedeoğlu sağladı. Bizim asıl sorunumuz,
Anadolu'da gittiğimiz yerlerde beyazperde koyabileceğimiz
bir salonun bile bulunamaması. Tıpkı milli mücadele zama-
nındaki Anadolu kasabalanna, üçelerine rastlıyoruz. Oralara
gidip beyazperdelerimizi kendimiz dikiyoruz. Tiyatro düze-
nimizi kendimiz kuruyoruz. Işıklanmızı, masalanmızı, seh-
palanmızı, makinelerimizi, slaytlanmızı götürüyoruz. Deko-
ru, Anadolu'nun her tarafına götürüyoruz.
- Hiç engeüerle karşüaşıyor musunuz?
- Evet. Mesela beledıye başkanınuı ve etrafindakilerin gö-
rüşüne göre salon verilip verilmeme sorunlan ortaya çıkıyor.
Erzurum'da böyle bir sorun yaşadık. Söylev'den önce yaİda-
şık 2 saat kadar ses, görüntü ve ışık düzeni için çalıştüc Sa-
londa düzenlememizi yapmış, yemek için bir süre oradan ay-
nhnıştık. 15 dakika sonra geldik ki, salon baştan aşağı bozul-
muş, dümdüz olmuş.
Her şeyin yeri değiştiribniş...
Gelen seyircilere durumu anlatıp, onlann önünde provala-
nmızı yeniden yaptık. Bin kişi kıpırdamadan oturup bizi sey-
retti!..
Bazı yerlerde de belli görüşe sahip birtakım insanlar tehdit
yoluyla engelleme yapmak istedi ama hepsini aştık.
- Bu ülkenin aydmlanma savaşçüanna ihtiyacı var. 77 yıl
sonra aydınlanma için yeniden harekete gerek var. Siz bu alan-
da çok önemli bir görev yapryorsunuz.
- Tüm bu etkinliklere canlılık veren arkadaşlanmın adlannı
da söylemek isterim. Atatürk adma Söylev'i 6 yıldır hiç
üşenmeden, yüzlerce defadır, en ufak bir karşılık almadan
okuyan Devlet Tiyatrosu sanatçısı AH Düşenkalkar, günümü-
ze ışık tutan yorumlan okuyan tiyatro sanatçısı Füsun Kostak
ve slaytlan beyazperdeye aktaran tiyatro sanatçısı Ozlem Öz-
karan'a yürek dolusu teşekkür ediyorum.