Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 KASIM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Kategonîze
Bakanlar Kurulu, AB Katılım
Ortaklığı Belgesi karşısında ulu-
sal politikayı tartışmak üzere
toplanıyor, Dışişleri Bakanı Is-
mail Cem yok. Yurtdışınday-
mış...
Ismail Cem, 1970'li yıllarda
yayımlanmış olan 'Türkiye'de
Geri Kalmışlığın Tarihi' adlı kita-
bının 14. baskısında şöyle diyor
"Tanzimat'la ithal edilen, Tek
Parti devrinde sürdürüien, DP-
AP döneminde halkın desteği-
ne de dayandınlan Batılılaşma-
nın gerekçesi, Avnıpa'nın eko-
nomik, hukuki, siyasi kurumla-
nnı ve kûltûrûnü bize aktarmak
sureüyle Avrupa 'nın refah düze-
yine erişileceği sanısıdır."
Cem, kitabında durumumu-
zu da özetliyor:
"...Toplumlar, ya doğrudan
doğruya birsömürge olacaklar-
dır, ya da Batı sömürüsüne el-
verişli bir Batı benzeri sistemi
kabulleneceklerdir. Biz, ikinci
kategorideyiz." Konuyu yıllar
öncesinden kategorize de etti-
ğine göre, Ismail Cem'in Ba-
kanlar Kurulu'na katılmasına
gerek yok ki...
ISIK KANSU
kansu@cumhuriyet,com.tr.
Ayla Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti'nin
bir yurttaşı olarak bundan tam 5 yıl ön-
ce, 13 Kasım 1995'te Ankara Idare Mah-
kemesi'ne başvurarak Sümerbank'ın
özelleştirilmesi karannın iptalini istemiş-
ti. Yılmaz başvuru dilekçesinde, bir ka-
mu malının özelleştirilmesinde gözetil-
mesi gereken temel ilkenin 'kamu yara-
n'olduğunu vurgulamış ve "Biryönetsel
işlem ve kararda kamu yarannın gözeti-
lip gözetilmediğinin denetlenmesini is-
temekheryurttaşın görevidir" 6em\$ü. Di-
lekçede, Sümerbank'ın satışındaki çar-
pıklıklara da değinilmişti:
"Sûmerbank, 51 milyon 730 bin dola-
n sözleşme tarihinde peşin, geri kalan 51
milyon 730 bin dolan ise sözleşme tari-
hinden 24 ay sonra ödenmek üzere top-
lam 103 milyon 460 bin dolara satılmış-
tır. 1.6 trilyon sermaye, 48 şubesi, hazır
müşteri ağı, personeli olan ve bütün ta-
sanyftedbirierinidelerekSûmerbank Yö-
netim Kunılu Başkanı Recep Önal'/n (bu-
günkü devlet bakanı) söylediği gibi 'Baş-
bakanlık'tan alınan özel izinle' 40 rpilyar-
lık ihale ile yenilenmiş bilgisayar sistemh
ne sahip bir banka kurmak için; Bankalar
Kanunu 'na göre enazi trilyon lira öden-
Vatandaş olsan kaç yazar?
miş sermaye ile Bakanlar Kuaılu ve Ha-
zine Müsteşariığı'ndan izin alınmasını da
kapsayan uzunca bir süreç geçtiği göz-
önüne alınırsa, yeni banka kurma faaliye-
tinin oldukça zor olduğu ve bu nedenle
yeni banka kurmakyerine eski tarihte ku-
rulan bankalann el değiştirdiğigörülmek-
tedir. Sümerbank'ın 1993'teeniyi2. ban-
ka, 1994'te de 1 trilyon 7milyar 778 bin
lira kârile en iyi kamu bankası olduğu dü-
şünüldüğünde bankanın gerçek değeri-
nin çok altında satıldığı açıktır."
Davanın sonucu ne mi oldu? Ankara
6. Idare Mahkemesi, başvurudan hemen
bir ay sonra vardığı hükümde, Sümer-
bank'ın Hayyam Garipoğlu'na satılma-
sı karan ile 'Türkiye Cumhuriyeti vatan-
daşı olması dışında birniteliği olmayan'
davacı Ayla Yılmaz arasında 'ciddi ve ge-
çerii bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı,
dolayısıyta idari dava açılabilmesi için ön-
görülen kişisel menfaatın ihlal edilmedi-
ği' kanısına vardı ve davayı 'ehliyet' yö-
nünden reddetti. Vatandaş Ayla Yılmaz
yılmadı, karan temyiz etti. Danıştay Tet-
kik Hâkimi Tuncay Varh'nın, "Değişikka-
musal variıklann özelleştirilmesine ilişkin
işlemlerdeki hukuka uygunluğun deneti-
mini istemek hak ve yetkisinin o ülke va-
tandaşlannın herbirine tanınması, hukuk
devleti olmanın gereğidir" yönündeki dü-
şüncesine karşın Danıştay 10. Dairesi
ternyiz istemini reddetti. Böyiece, Sü-
merbank'ın özelleştirilmesine ilişkin ka-
rann 'kamuyaran' açısından yargısal de-
netimi gerçekleşemedi. O günden bu ya-
na 5 yıl geçti. 100 milyon dolara satılan
Sûmerbank, ardında 231.5 milyon dolar-
lık borç bırakarak 'kamu'ya geri devre-
dildi. Sahibi Hayyam Garipoğlu ve ban-
ka yöneticileri de tutuklandı. Kişisel çı-
kan ihlal edilmediği gerekçesiyle başvu-
rulan reddedilen vatandaş Ayla Yılmaz'ın
bugünkü duygulan kızgınlık ile kırgınlık ara-
sında bir yerde:
"Sûmerbankbatınlıp yükleri kamunun
üzerine bindirildi. Batıklan kim ödeye-
cek? Vatandaş elbette. Şimdi soruyo-
rum, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma
dışında bir niteliği bulunmayan bir kişi
olarak Sümerbank'ın özelleştirilmesi ka-
rannda kişiselmenfaat ihlalim varmıymış,
yok muymuş? Sorumlu makamlardaki
bürokratlar, siyasetçiler ve yargı mensup-
lan bana lütfedip bir açıklama yapabilir-
lermi?"
Geçenlerde bir dostumuz yakınıyor-
du: "Yav, biz babamıza 'Baba, beni
sinemaya, tiyatroya, çocuk parkına
götür, maça götür filan derdik. Bizim
oğlan, 'Baba, haydi beni bilmem ne
grossmarketine götür' diye tutturu-
yor."
Eh, hafta sonlannı alışveriş mer-
kezlerinde geçirmek moda oldu ar-
tık. 3. UlusalSosyoloji Kongresi, Ka-
sım başında Eskişehir'deyapıldı. Bil-
dirilerin özetleri basıldı. Ege Üniver-
sitesi Sosyoloji Bölümü araştırma gö-
revlilerinden Candan Saatçılar, tü-
Tühetknin tüketHüeri
ketim davranışının sosyolojik dinamik-
lerini anlatırken, birey özgüriüöünün
toplumsal-ekonomik yapılar kıska-
cında kalmasının ekonomik libera-
lizmin piyasa koşullarına egemen ol-
masıyla farklı bir görünüm kazandı-
ğından söz ediyor ve "Bu farklı gö-
rünüm, insanı ekonomik bir varlık ola-
rak görmeyi arzulayan liberal öğreti-
nin bir anlamda zaferi olmuştur" di-
yor. Saatçılar'ın irdelemelen ilgi çe-
kici: "Günümüz endüstri toplumu,
hayatı eşyalar çerçevesinde düzen-
lemekte. Pazaryoğunluklu toplumla-
nmız maddi ilerlemeyi, üretilen eşya-
lann miktar ve çeşitliliğindeki artışla
ölçmektedir. Ve biz hareket noktamı-
zı bu sektörden alarak, toplumsaliler-
lemeyi bu eşyalara ulaşabilmedeki
daûmmla ölçmekteyiz. Hızlı toplum-
saTdeğişimin anonım kültürünü oluş-
turan kitle iletişim araçlan da, genel
ekonomik işleyişin bir uzantısı niteli-
ğini koruyarak varolan toplumsalger-
çekliği estetize etmiş ye yeniden ure-
tirpe dahil etmiştir. Bireyin kendi gü-
cünü aşan bu genel isleyiş hakkında-
kJ düşüncesinipekişbren iletişim araç-
lan, böyiece sosyo-ekonomik, kültü-
rel ortarpı dolaysız bir şekilde telifet-
me imtiyazını da tekeflerinde tutma-
yı başarmışlardır." Daha çok tüketim,
daha hızlı tüketim derken, sığlaşıp
aynı hızja tükenmeye yüz tutan bir top-
lum... Üstüne bir de duyarsızlığı ek-
leyin. Istenen bu zaten...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORLNLARI
YILMAZ ŞtPAL
SSK'de İkinci
Emeklilik Hakkı
Soru: 1979 yılında birinci işimden emekli olduktan sonra,
1983 yılında başladığım ikinci işimde 16 yıl sigorta-
sız çalıştırıldıktan sonra, benden 'ıbraname' alınarak
günün asgari ücretinden 16 yıllık kıdem tazminatı
ödenerek 1999 yüı Ağustos ayında işten çıkanldım. So-
rulanm:
•'..•1) SigortaiıUk faakkı 'ibra' edilebüir ati2.y. ^ r.^T ,ı. j ,
2) SSK'de ikinci emeklilik hakkı hangi tarihte kaldı-
rıldı?
(M.D.)
YANIT: 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın "Sigortalı sa-
yılanlar" başhklı 2. maddesine göre:
"Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren ta-
rafından çalıştınlanlar", SSK sigortalısı olurlar.
Yasanın "Sigortalıkğın başlangıcı ve mecburi oluşu" baş-
lıklı 6. maddesinde şöyle denilmektedir:
"Çalıştınlanlar, işe abnmalanyia kendiliğinden sigortah olur-
lar.
Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak
ve yükümleri. sigortalının işe alındığı tarihte başlar.
Bu suretie sigortah olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz
ve vazgeçilemez.
Sözleşmelere, sosyal sigorta yardım ve yükümlerini azalt-
mak veya başkasına devretmek yolunda hükümler konula-
maz."
1965 yılında yürürlüğe giren ve günûmüzde de geçerli olan ya-
sanın bu maddesine göre sigortalılık hakkı "ibra" edilemez.
Konuyla ilgili bir yargı karannda şöyle denilmektedir:
(*)"(...) Bir kimsenin sigortah niteliğini kazanabilmesi için
ise, kanunun 2. maddesinde tanımladığı üzere hizmet akdi-
ne göre işverene ait işyerinde çalışması gerekli ve yeterlidir.
Bir kimsenin sigortah olarak birtakım işlemlerin yapılmamış
olması -örneğin işe giriş bildirgesi verilmemiş olması veya sos-
yal sigortaca sigortah olarak tescil edilmemiş olması gibi- o
kimsenin sigortah sayılmasını etkilemez. Gerçekten çahştı-
nlanların işe alınmaları ile kendiliklerinden sigortah olacak-
lan, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 6'ncı madde-
sinin açık hükmü gereğidir. (...)
(Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 9.2.1976 tarih, 5752 Esas ve 920
Karar)
2) Sosyal Sigortalar Yasası'nda ikinci bir emekliliğe olanak ta-
nıyan bir hüküm bulunmamaktadır. 6 Mayıs 1986'da yürürlüğe
gıren 3279 sayılı Yasa ile, yasayla kurulu sosyal güvenlik kurum-
lanndan "malullük veya emekli aylığı almakta iken" Sosyal
Sigortalar Yasası kapsamında bir işte çalışmaya başlayanlara,
Sosyal Güvenlik Destek Primi ödemeleri koşuluyla, emekli ay-
lıklan kesilmeksizin sigortah çahşmalarım sürdürebihne hakkı
taıınmıştır. Ancak, "Sosyal GüvenUk Destek Primi ödenmiş
sireler". eski sigortalılık surelerine eklenmez. SSK dışındaki di-
g;r sosyal güvenlik kurumlannda geçen sürelerle de birleştiril-
mez.
Bunun yanı su-a bir başka seçenek daha vardır. Bu da, SSK'den
nalullük ya da yaşlılık aylığı almakta iken yeniden SSK kapsa-
mnda çalışmaya başlayanlann, istekleri durumunda aylıklan ke-
siir ve yeni çahşmalan da eski çalışmalanna eklenir ve aylıkla-
n yeniden hesaplanır, yeni aylık eskisinden fazla ise yeni aylığı,
\?ni aylık eskisinden az ise eski aylıklan bağlanır.
(*) Kaynak: Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şer-
h, 1977, sayfa: 945.
İyi insanlar
için iyi kitaplar
Birleşmiş Milletler Insan Hak-
ları Komisyonu ile UNESCO
çeşitli tarihlerde insan haklan
eğitimi ile ilgili kongrelerdüzen-
ledi. 1993'te Montreal'deger-
çekleştirilen kongre, bir ilkenin
altına imza attı:
"Insan haklan eğitiminin ken-
disi bizzat bir insan hakkıdır."
Ardından, Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu 1995-2004 ara-
sını 'Insan Haklan Eğitimi 10 Yı-
//' ilan etti. UNESCO da, bu
çerçevede insan haklan eğiti-
mine ilişkin 5 kitap yayımladı.
'Tüm Insanlar-lnsan Haklan
Eğitimi El Kitabı'iki ciltten olu-
şuyor. 'Hoşgörü:
Banşa Açılan Kapı' ise 3 cilt.
Ciltlerden biri ilköğretim, di-
ğeri ortaöğretim öğrencileri,
sonuncusu da öğretmenler
için. 5. kitabın adı da 'Insan
Haklan Eğitiminde Yönlendi-
rici llkeler.'
Türkiye Insan Haklan Kuru-
mu (TİHAK), bu kitapların ya-
yın hakkını UNESCO'dan aldı,
kitaplardan üçü yayımlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim Ter-
biye Kurulu da, kitaplann okul-
larda okunabilecegine ilişkin
onayı verdi.
TİHAK Başkanı Nevzat Hel-
vacı, yayımladıkları kitapları
çocuklannın, öğrencilerinin 'iyi
yurttaş, iyi insan' olarak yetiş-
mesini isteyen velilere, öğret-
menlere salık veriyor.
TlHAK'ın iietişim adresi şöy-
le:
'Nilgûn Sokak No: 5/1,
Çankaya/ANKARA. Telefon:
312-468 85 64'
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgec(ayahoo.com
KİM KİME DUMDUMA BEHİÇAK behicak@turk.net
HARBt SEMİH POROY semihporoyO) yahoo.com
I
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 13 Kasım
«57 'O£ BUSÜM, ÜMUJ İŞADAİAI KIUBJ
LİK YIUAÜtAlOA MALİYEOE M£MUIt
t'ŞGAL ytLLAB'NDA i.
DÖRTYOL İŞ MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞl'NDEN
DosyaNo: 1998/95 Esas
2000/265 Karar
Davacı SSK Genel Müdürlüğü tarafindan davahlar; îlhan Demir Çe-
lik San. ve Tic. Mehmet Dede ve Mustafa Uygun aleyhine açılan rü-
cuan ta23ninat davası, mahkememizce 8. 8. 2000 tarih ve 1998/95
Esas, 2000/ 65 karar sayılı karan ile karara bağlanarak davanın kabu-
lü ile 41.772.092 TL.'sinin dava tarihine kadar işlemiş olduğu 26. 939.
822 TL faizi ile birlikte toplam: 68. 671. 914 TL asıl alacak olan 41.
772. 092 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı-
lardan müstereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine ka-
r» verilmiştir.
Davahlardan Hatay ili, Dörtyol ilçesi, Payas bucafı, Karşı Mahalle,
Sincan yolu üzerinde ikamet ettiği bildirilen Mustafa Uygun'a mah-
kememiz karan ilanen tebliğ olunur. Basın: 64377
NURİ OEMİRAĞ'IN HAM4CtUĞA MBRAKt
YAŞrMM ÖU>U. G£MÇ-
..._ - riŞ OLAMK ÇAC/fM/Ç,
Qt3i9) TİO4&ETB BAŞLAMIÇTr.
,. _ , . w//e>ouj ve ÇOS-E
Uef, F/4BB'** VAPtMl GiSİ ifte& y*
ı BAÇA&ILf OlMuÇTV. 134O 'U
"v
_J^5\ 0A, »AI/AC/LI6A MeG/M£ *
- ^ Y£^njcöy'£>e s/K UÇA^C
Sl KUePU^SOLOA^AÇTTĞr
piLonAB yenşTfeoi. AMCAK,
/ ve ZAJ&USA UĞISAOI. A/U/&
ttAkJe/AJAAA' "APu S/K PA&T7
OA ÇOfC
ÇINAR KADASTRO MAHKEMESİNDEN
EsasNo:l976/l76
Mûdahil davacılar Mehmet Esen, Resul Çakmak, Ahmet Sûmerkan, ÇeçeD Demir, Ibrahim Tasdelen, Ahmet Aslan, Abdullah Sayar ve Rabia Sayar de Hasi-
ne Genç tarafindan davalılar Tevfık Demiıtaş ve ortaklan aleyhine Çınar Kadastro Mahkemesı'nde 1976/176 esas numarasında kayıtlı kadastro tespıtıne itiraz
davasuun yapılan duruşması sırasında venlen ara karan gereğince:
Çınar ilçesi Çataltarla köyünde 1975 yılında yapılan kadastro çalışmalan sırasında Çataltarla köyünde kâin 54 parça gayrimenkul davalılar Tahir Demiıtaş,
Hasan Demırtaş ve Kizım Ağaoğlu ve müstereklen adına tescil yapılmış, yapılan bu tespıte jııkanda ısimlen geçen müdahil davacılar itiraz etmışlerdir.
Müdahil davacılar bugüne kadar davalannı takip etmedıklen ve kendüennı bir vekılle de temsil ettirmediklen. mahkemece aiza konusu parsellerin bulundu-
ğu Çınar ilçesi Çataltarla köyünde keşfın yaptlmasına karar verilmiş, davacılar ortada olmadıklan için bugüne kadar keşif masraflan yatınlıp keşif ıcra kılınma-
mıştır.
Davacılann zabıta marifetiyle yapılan tahkikatında da tebligata yarar açık adresleri tespit edilememiş. bu kerre gazete ile ilan yoluna gidilme karan ahnmış
olunduğundan, müdahil davacılar ilan tarihinden itibaren. 15 günlük yasal süre zarfında icap eden keşif masraflannı mahkeme veznesine yaormalan. keşif mas-
rafi olarak behrlenen 80. 937. 000 TL'yi belirtilen süre zarfında yatırmadıklan takdirde, keşıfle ilgili dehl sunma ve kesfin yapılmasından sarfi nazar etmiş sa-
yılacaklanna Kadastro Kanunu'nun 36'ncı maddesi gereğince karar verileceği ve davanın açılnıamış sayüacağına karar venleceğı tebhgat yerine kaın olmak üze-
re ilanen tebliğ olunur. Basın: 64370
GÖRÜŞ
GURBUZ YORUK Emekli Öğremen
Avrupa Birliği Ülkelerinîn
Gerçek Yüzleri
Bilmem kaç yıldır ağzımızda sakız ettiğimiz
Avrupa Birliği'ne giriş hayallerimiz son olarak
bize dikte edilen katılım ortaklığı belgesi ile baş-
ka bir boyut kazanmıştır.
Branşım gereği, katılım belgesinde eğitim ile
ilgili tek bir kelime aradım. Ama bulamadım. Bu
demektir ki eğitimimiz Avrupa seviyesinde.. ye-
nilik yapmaya veya geliştirmeye ihtiyacımız yok.
Türkiye'deki eğitim gerçeğini hepimiz biliyo-
ruz. 50 hatta 60 kişilik sınıflar, ikili veya üçlü öğ-
retim, öğretmeni olmayan sınıflar ve günümüze
yakışmayan birçok uygulama. Acaba Avrupa
Birligi'nin sayın yöneticileri eğitim adına katılım
belgesine neden ilaveler yapmak gereğini duy-
mamışlardır?
Kaldı ki o Avrupa ülkelerinin özel okullaşma ora-
nı yüzde 65'leri geçmiş, hatta eski demirperde
ülkelerinde bile yüzde 10'lara yaklaşmıştır. Ama
bu Avrupa ülkeleri eğitim için tek bir cümle bile
katılım belgesine ilave etmemişlerdir. Neden?
Başbakan olduktan sonra Sayın Blair danış-
manlarına şöyle demiş: "Biraraştınn bakalım; bu
Amerika neden ve nasıl dünya lideri oldu?" Da-
nışmanların raporuna göre tek sebep varmış:
"Eğitime gereken önem verilmektedir." Bunun üze-
rine Sayın Blair de liderlik yarışında yerini ala-
bilmek için eğitime gereken önemin verilmesini
ve yeterli kaynak ayrılmasını emretmiş. Katılım
belgesinin altına imza koyan tüm ülkeler eğiti-
me gereken önemi veriyorlar ve hâlâ "daha iyi
nasılyapabiliriz" diye araştırıyorlar da acaba ka-
tılım belgesine eğitim adına neden hiçbir ilave
yapmıyoriar?
Yani bu Avrupa ülkeleri yöneticileri, Türk va-
tandaşlannın eğitim ve öğretimi için acaba ne-
den tavsiyelerde bulunmamaktadırlar? Türki-
ye'den işçi alırken vatandaşlanmızı çırıl çıplak so-
yarak her tarafını kontrol eden bu ülkelerin yet-
kilileri acaba Türk vatandaşlarının kafalarının içi-
nin günün gereği bilgilerle doldurulmasını önem-
semiyorlar mı? Veya istemiyorlar mı?
Avrupa Birliği'ne girişte karşılaşacağımız en bü-
yük problemlerden birisi "serbest dolaşım imkâ-
n/"dır. Yani isteyen her Türk vatandaşı Avru-
pa'nın herhangi bir ülkesine gidebilecek ve ora-
larda istediği işi yapabilecek. Bu gerçek herke-
si ürkütmektedir. Bizi Avrupa Birliği'ne aldıkları
zaman serbest dolaşım imkânı vereceklerini bil-
diklerinden, hiç olmazsa sadece işçi olarak kal-
sınlar düşüncesiyle gençlerimizin iyi bir eğitim
ve öğrenim görmelerini istemeyecekleri gayet
açıktır. Kendileri açısından da haklıdırlar.
Düşünebiliyor musunuz, bir Türk vatandaşı
Londra'nın ortasında bir şirket kurmuş ve Ingi-
liz vatandaşlarının yaptığı işi elinden almıştır ve-
ya Paris'te veya Amsterdam'da... Bunun sonu-
cu da kendi vatandaşlarının yaptığı ve belli bir
tahsili gerektiren işlerin Türklerin eline geçmesi
Avrupa'nın kâbusu konumundadır. Bu nedenle
de Türkiye'nin eğitim ve öğrenimde belli yere gel-
mesini hiçbir aklı başında Avrupalı istemez.
Gümrük Birliği veya Avrupa Birliği'ne katılımı-
mızda bizlere verilecek kredilere bakıyorum da
eğitime önem verilmediğini bir daha görüyorum.
Avrupa kredilerinin kullanımındaki seçiciliğe de
hak veriyorum. Zira iyi bir eğitim ve öğretim al-
mış Türk genci Milano'daki bir Italyan gencinin
işini elinden alabilir. Türk eğitim ve öğretiminin
belli yere gelmesi durumunda gençlerimiz bu-
gün olduğu gibi iyi bir üniversite tahsili için o ül-
kelere gitmek zorunda kalmayacaktır. Bu ülke-
lerde kendi reklamlarını yapamayacak veya lo-
bilerini oluşturamayacaklardır. Bu sebeple de
Avrupa ülkeleri Türk eğitimine önem vermemek-
te haklıdırlar
Sonuç olarak, Avrupa Birliği'ne katılım belge-
sinde eğitim adına hiçbir kelime yoktur. Olma-
ması da Avrupa ülkeleri açısından doğaldır. Bi-
zim zat-ı muhteremlerimiz acaba bu gerçeği gö-
rebiliyorlar mı?
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7SOLDA-N SAĞA:
1/ Küçük ve
tatlıbirkarpuz
cinsi. 2/ Ağzı- 2
mızdaki dişle- 3
rinbirbölümü-
neverilenad...
Bataklık gazı.
3/Kaplamaya
da doldurma
olmayan...
Yankı.4/Hay- 8
vandamı...Tü- g
tün dizmek,
kurutmak ve işlemek
içinkullanılanüstüka- 1
palı sergi. 5/ Zarara 2
uğramatehlikesi...Bir 3
soru eki. 6/ Evrensel 4
alıcıolankangrubu... 5
Bir düşünce biçimi-
nin yazılı ya da sözlü
anlatımı. II Bir mey-
ve... Bir işi yerine ge-
tinnek için verilen söz.
8/ Yalın, gösterişsiz. 9/ Zeki ve becerikli ohnadığı
halde kendini öyle sanan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Fırtınalı havalarda rüzgânn yelkenler üzerinde-
ki basıncını azaltmak için yelken yüzeylerini küçült-
me işlemi. 2/ Açıklama... Kısa bacaklı bir köpek cin-
si. 3/ Afrika'da bir ülke... Tanrı. 4/ Gözün rengini
veren tabakası... Adın durum eklerinden biri. 5/
Uluslararası Para Fonu'nun simgesi... Büyük sopa.
6/ Eylemleri olumsuz yapan ek... Uskumrugiller-
denbirbalık. 7/Lokmannıhu... "—Oraloğlu": Ti-
yatro oyuncumuz. 8/ Başansızlık. 9/ Yaratıcısının
adı bilinmeyen yapıt... Tantal elementinin simgesi.