27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA CUMHURİYET 7 EKİM 2000 CUMARTESİ 8 HABERLER 36. Ulusal Pslklyatrl Kongresi Rıdııuı acılan bedene vıırıırsa...ERDALATABEK ANTALYA/BELEK- Başı ağnyan ka- «Jm artık "başuun neden ağndığûn" bı- liyordu. "Eğer bir şey canıtnı çok sıkıvorsa ve l>ea içimden geçeni yapamıyorsam ba- 9DD ağnyoıf Anadolu kadınlan böyle du- rumlarda başlanna "çatta" çatarlar. "Çat- l a " , aynj zamanda beden dılıyle dışa •vuran sıkıntının alında taşınan işareti gibidir. Işte psikiyatri dilinde "somati- zasyon" denilen olgu bunu anlatıyor. Somatizasyon, yanı "bedenleştinne", insan ruhunun acılannı, sıkıntılannı, özüntülennı bir bedensel hastalık gibi bedene aktarması demek. Baş ağnlan en sıJt görülen belırtilerden. Ancak bu be- liıtilehn listesi oldukça kabatık. Baş ağnlan, Baş önmelen, Kann ağnlan, bulantılar. kusma, Deride döküntüler, ürtıker vb. Kaslarda, eklemlerde ağnlar, ıHormon değışikliklen, âdet bozuk- luklan, Kan basıncı (tansiyon) düşmeleri, yflkselmeleri, JCalp çarpmtılan, fenalık duygulan, jjyku bozukluklan, uyuyamama, uyu- yup uyanma ya da çok uyuma, Jştahsızlık ya da aşın yeme. Birçok doktora gidihp, bir çok sağlık kurumu dolaşılıp hiçbir hastalık bulun- madığı dıırumlarda, hasta bir de "biç- bir şeyin yok" sözleriyle karşılaşınca suçluluk duymaya başlar. Prof. Dr. Abdülkadir Çevik, u Gend Tıpta Somatizasyon" konulu konferan- sıoda bu olgunun onemını belırtü. Insan- lann günlük hayatlannda karşılaştıkla- n, küçük gibi görünen "başa çıkamadj- ğı, yetersiz kaldığT olaylardakı "gizli kayıplar T 'ın, "mikroyasîar n ın, dışa vu- nüamayan öfkelenn bedene yansımasıy- la oluşan "bedensel yakınmalar"ın çok ciddiye alınması gerektığı belırüldi. Ge- nel hasta polıklınıklenne bu yakınma- laıia gelen hastalann ancak psıkıyatn des- teğiyle bu hastalıklardan kurtulabıle- cekleri de açıklanarak, bu durumun he- kimlenn eğıtim sürecınde dikkate alın- masının önemi belirtildi. Ülkemizde duygulann dışavurumunun engellendı- ği bir yaşama kültürü yaygın olduğu içfn insanlanmızın "içlerine atmalarT srft bir davraruş olmaktadır. Oysa artık anlaşılıyor ki bu durum sorunlan çöz- mûyor, sadece biçımleriru değişünyor. Çeşitli özkıyım olaylan yazılı ve gör- sel basında yer alıyor. Bu haberler kimi zaman öznel yorumlan da, duyumJara dayalı nedenlen de, hatta dolaylı ya da doğrudan suçlamalan da içeriyor. Aca- ba medyanın özkıyımlan venş biçimi, "özendirici" bir etkı yaparak özkıyım- lann artmasına yol açıyor mu? _ Uzmanlann görüşü, "evet, etkfliyor. Özendirici, meşrulaşüncı bir rol oyna- yarak özkryımlann artmasnıa neden ob- büir'" bıçimınde açıklanıyor. Prof. Dr. Aysel EkşTrun başkanlığın- 1) Imitasyon-taklit yoluyla, 2) 1den- tifîkasyon-özdeşleşım yoluyla, 3) Sos- yal öğrenme-öğrenılmiş rasyonalizas- yon yoluyla. Toplumda popüler olmuş kışılenn, ıdollenn özkıyımlannın etki- leşim yoluyla özendirici olabileceği, "sosyalöğrenme"nin de, özkıyımın "bir tepki verme brçüni" olarak kabulünün etkili olacağını belirtti. Dr. Erbal Atabek, medyada yer alan haberlerin hem basın etiğine, hem öp eti- ğine uygun olması, kesinlikle uzman nn medyadakı yayınlardan daha çok et- kilenmesinın önemı belirtildi. Prof. Dr. GünsdKoptagdİlal, 'zorhas- tahklar'da hastanın çevTesınde bulunan, görev yapan hekim, hasta ve ailenin et- kileşimindeki değişime dikkat çekiyor. 'Zor hastahk', ağır, süreğen, tedavisi güç, çevreyi ve hepsinden çok hastayı zorlayan hastalıklar demek. Bu durum, öncelikle hastanın hayata ve çevresine bakışını değiştıriyor. Hasta, büyük bir sta- tû, kimlik ve işlev kaybına uğruyor. Ya- tnsan ruhu aaiannı,sdanülarmı,Ozûntülerinibir bedeasdhastakkgibibedeneaktanyor.BunlambaştageJeniisebaşağnsı. dakı açıkoturumda Prof. Dr. Isık Sayü, Uzm. Dr. Erdal Atabek, bildırisiyle Doç. Dr. Tank Yılmaz görüşlerini açıkladı- lar. Prof. Dr. Işık Sayıl, haberlerin veri- liş biçiminin çok etkili olduğunu belir- terek bir dergide yayımlanan "başma naylon torba geçirerek özlayımla ölen bir pop şarkıeısının"* arkasından benzer bir özkıyım olayının yaşandığını, ko- nulann "imitasyon-taklit" etkısinın bu- lunduğunu, çok dikkatli olunması gerek- üğini belirtti. Doç. Dr. Tank Yılmaz da, medyanın venş biçiminin toplumu üç yolla etkilediğini belirtti: görüşünün alınması, kimseyi suçlama- maya özen göstenlmesi gerektiğinı be- lirtti. Dr. Atabek, konunun ancak pay- laşılmış sosyal sorumlulukla, psikiyat- ri, psikolog gibi konuyla ılgıli uzman- lann, hem kişi, hem kuruluş ölçeğinde konuya müdahale etmesinin, görüş bil- dirmesinın zorunlu olduğunu açıkladı. Bu kadar duyarlı ve sorumluluk ge- rektiren konunun, özkıyımlann veriliş biçiminin rating kaygısıyla toplumu olumsuz etkıleyecek düzeyde olmama- sının önemi vurgulandı. özellikle 15-24 yaşlar arasındakı gençlerin ve kadınla- pabüdıklennı yapamıyor, ıstediklenni ıs- teyemiyor, gücünü yitirdiğini görüyor, çaresiz olduğunu düşünüyor. Bunun ge- tirdiği öfke, çaresizlik, umutsuzluk duy- gulan dışa çeşitli biçimlerde yansıyor. Çevresi de, başta ailesi, yardımcı olmak için çırpınıyor, ancak zamanla onlar da çaresiz kalıyorlar, zorluk başlıyor, ev içındeki roller ve işlevler değişiyor, bık- kınlıklar oluyor. Hekim de, hem kendi durumunun güçlüklerini, şifabeklentilerini gerçek- leştirememenin sıkıntılannı yaşıyor hem de ailenin güveninin azaldığım görü- yor. Hasta başka hekımlere, başka ku- rumlara götürülüyor, çarelenn fükenışı yaşanıyor. tşte bu durumda yapılacak olan en önemli iş, Prof. Dr. Üal'a göre, hastanın da, çevresinin de hastalıkla ve yaşadık- ian sorunlarla karşı karşıya gelmelen- ne yardımcı olunması. Bu durumda, "hastayla insanca iUşkfler kurmanın" çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Öal, bilinçlendirme yoluyla hastanın du- rumunu ve olasüıklan kavramasına yüz- leşmesine, kabul etmesine yardun edil- mesininönemli olduğunu söyrüyor. Has- ta ailesinin de tedavi kapsamına alınma- sınm, onlann da hastalıkla yüzleşmele- nnin, durumu öğrenmelennin, öz güç- lerini harekete geçiren doğru bir yöntem olduğunu belirten konuşmacı, büyük bir dikkat ve ilgiyle ızlendı. Biz de, ko- nunun, özünde "ölümle yûzkşme" de- mek olduğunu, insanın hayatına bütün- lükle ve yaşadığı değerlerle bakabılme- sinin çok önemli olduğu görüşündeyiz. Ruhsaffa sflah bulunduran ya da taşıyan kişilerin özeHflderL. Psikiyatri uzmanı Dr. Ayhan Akcan ve arkadaşlannın, "Ruhsam sflah bıı- hınduran veya taşryan 2518 kişinin sos- yodemografıközeüikleri" konulu calış- masında ılgı çekıcı sonuçlara vanhnış- ür. Neden silah bulundurduklan ya da taşıdıklanna geünce: Iş riski: yüzde 35.0, meslek gereği: yüzde 6.8, merak-hobi: yüzde 16.7, ev- de bulunsun: yüzde 23.6, avcılık-atıcı- lık: yüzde 12.7, hatıra: yüzde 5.2. Silah bulunduran ve taşıyanlann yüz- de 40 gibi büyük bir bölümünün, "me- rak, hobi ya da e%de bulunsun" diye si- lah almalan çok dikkat çekıcidir. 800 kışıyi kapsayan "KişOik özeOiği çahşmalan" ise önemli bulgulara ulaş- mıştrr. • Silah edinme, kişilere sosyal statü kazandırmaktadır. • Silahı taşıma, silah taşıdığını gös- terme, silahı gereksiz yerde kullanma is- teği belirgindir. • Dürtü kontrolü zayıf olanlann du- rumu dıkkatle ıncelenmehdir. • Takıntüı, saldırgan, paranoid, gös- terişçi kişilik özellikleri dikkat çekmek- tedir. Araştırma, silah bulundurma ya da kullanma koşullannın daha dıkkatle araşûnhnası gereğine özenle vurgu yap- maktadır. .-.•>-•.î'iuu,;^-"*'-» ot^.,. M7A GUMIJ l^)Saat:18.00-20.00 "Yılmaz Güney Şineması" üzerine söyleşi yapacak ve kitaplarını imzalayacak. Istıklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81 82 MZA GUNU KİTAP DÜNYASI FUARI'NDA S ikim Pazar(Urm) Soalakh'KorgııaBMtı iuahjoak, îrnı n banhŞanm nV HUM1YI0 tfm BOtCm Saatlt.00-20.00 tLAN T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999/827 Karar No: 2000/656 Davacı Sefayet Mikar vekilı tarafindan davalı Ferhat Mikar aleyhine açılrruş bulunan boşanma davasının 29.6.2000 günlü karan gereğınce; Davanın kabulü ıle Şanlıurfa ılı, Merkez ılçesi, Kurtuluş mah. Cilt: 0014, SN-KSN 0266'da nüfusa kayıtlı bulunan Süleyman ıle Menşure'den olma 1970 d.lu Sefayet Mi- kar ile aynı yerde nüfusa kayıtlı Mehmet Sabri ile Zeliha'dan olma 1962 d.lu Ferhat Mi- kar'ın boşanmalanna, taraflann müşterek çocuklan 1989 d.lu Sinem Mikar'ın velaye- tinin davacı anneye verilmesıne, ancak senenin her ayının ılk haftası pazar günü ile son haflası pazar günü olmak üzere ayda iki gün, dini bayramlarda ikinci gün, milli bay- ramlarda ilk gün sabah saat 9.00'dan akşam 17 OO'ye kadar davalı baba tarafindan da- vacı anneden alınıp götürülmek suretıyle davalı baba ıle küçük arasındakı şahsı müna- sebet tesısine, davacı nafaka ve tazmınat talep etmedıgınden bu hususta karar venlme- sıne yer olmadığına, karar verilmiştir. Nergis apt. Nergis sk. No. 2 K: 1, Hürriyet Mah. Mahmutbey yolu Şirinevler davalı Ferhat Mikar'ın bu adresinde araştınhp bulunmadığından kendisine karann ilanen teb- liğine, temyizı kabil olarak verilen karann ilanından 7 gün sonra taraflanna teblığ edil- mi§ sayılacağına tebliğinden itıbaren 15 gün içensinde temyız hakkı bulımduğuna, tem- yiz etmediği takdırde karann kesinleşririleceği hususu karann teblıği yerine kaün ol- mak üzere ılan olunur. 29.09 2000 Basın: 55587 Cumhuriygj ^ kitap kulübû 7 Ekim Cumrte$i(BugjW T.C ORDU 2. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1998/292 Davacılar Ömer Bahattin Şatiroğlu tarafindan dava- lılar Okay Gözükan ve Yılmaz Gözükan'a karşı açüan Bucak mahallesinde bulunan ve 1490 ada, 6, 7, 8 par- sel numarası ile kayıtlı olan taşınmazlarm davacı adına tapuya kayıt ve tescüi davasının (ferağa icbar) yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince: Davalılar Okay ve Yılmaz Gözükan'lann tüm ara- malara rağmen açık adresleri bulunamadığından dava- nın niteliği ve durusma gününun gazete ile duyurulma- sına karar verildığınden, adı geçen davahlann Ordu Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin durusma salonunda davanın düşerek yenilenmesi sonucu 3.11.2000 günü saat 10.30'da yapılacak olan duruşmalanna gelmedik- lerinde kendilerini vekılle temsil ettirmediklennde ya da dava ile ilgili savunmalannı göndermediklennde duruşmalann yokluğunda yapılacağı gibi karar da ve- rilecegi, duyurulur. Basın: 55442 İLAN T.C. İZMİR1. SULH HUKUK MAHKEMESt SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN ' DosyaNo: 2000/10 Satış Mahkemece satışına karar verilen ve memurlugumuzca satış ha7irlık-lan yapılan Iz- mir ili, Bozyaka mahallesı 30837 ada, 9 parsel sayıh ve 147 m2 miktarlı taşınmaz üze- rinde yapılan kıymet takdiri, bilirkişi incelemesi sonucunda bılirkışı tarafindan venlen 01.09.2000 günlü rapora göre satışa konu taşınmaz üzerinde 2 katlı meskenın bulundu- ğu ancak 40 yıllık olan binanın ekonomık ömrünü tamamladığı, imar durumuna göre 3 katlı bitişik nızamda bina yapılabileceği ve bu şekliyle taşınmazın 14.000.000.000 TL. değerinde olduğu bildirilmiştir. Davalı Naime Güneş (Tinel) adına büirkişi raporu tebligı yerine geçerli olmak üze- re ilan olunur. 7.9.2000 Basın: 55661 ANTALYA1. ASLİYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1998/395 Esas 2000/1194 Karar Davacı Ibrahim Çınar vekili Avukat Orhan Evren ve Av. Tuba Erözen tarafındn Da- valı Ömer Akyol ve müdahil davalı Mustafa Metin vekilı Avukat Mustafa Varansel aleyhine açılan alacak davası ile ilgili karar gereği olarak davalı Ömer Akyol'un Sana- yi Mahallesi Tonguç Caddesi Bülbül Apartmanı D: 1 Antarya adresinde mukim olup iş- bu adrese tebligat yapüamadığından ve başkaca da adresi tespit edilemediğinden "An- tarya Merkez Muratpaşa Mahallesi 2669 Ada, 11 parsel sayıh taşınmaz üzerindeki muhtesatın 1/2 payının davacıya ait olduğunun tespitine, mahkeme satış memurluğu- nun 1998/43 esas sayıh dosyası ile yapılan saöş işlemlerinden muhtesat bedeli olarak aynlan satış bedehnin 1/2 payının davacıya ait olması nedenıyle kendisine ödenmesi- ne" dair verilen işbu karann tebliğ yerine kaim olmak üzere geçerli kıhnacağı tebliğ olunur. 20.09.2000 Basın: 55485 r Merkezi Hcfoiin Smır.10.00-20.00 Stand No 42 43 44 Bestktos Istanbul ANKARA ASIİYE 10. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/348 Karar No- 2000/395 Davacı Harbiye Bulut tarafindan davalı Nüfus Mü- dürlüğü aleyhine açılan isim değişikliği davasının mah- kememizce yapılan yargılaması sonunda: Erzurum ili, Oltu ılçesi, Alatarla MahAöyü, C- 0008, KSıra No: 0067'de nüfusa kayıth Mehmet kızı, Fedi'den 1971 'de doğma Harbiye Bulut'un isminin Ra- bia Bulut olarak değiştihlmesine karar verilmiştir. M.K'nun 26. maddesi gereğince gazetede ilan olu- nur. 29.09.2000 Basın: 55603 ANKARA 1. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/465 Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafindan Ayşe Ayten Ilgar aleyhine açılan tescil davasının yargılaması sonunda; Mahkememizden verilen 6.4.2000 tarih 1999/465 E., 2000/198 K. sayıh tescil dava- sunn yargılaması sonunda, Davalı Ayşe Ayten Ilgar'ın adresine dava dilekcesi ilanen tebliğ edilmış olmakla mahkememizden venlen hüküm davanın kabulüne 2942 SY'nın 17'ncı maddesi gereğince Y. Mah. llçe 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü'nün Ivedik Kö- yü defterinde 252 parsel sayıh olarak kayıtlı taşınmazdaki Mustafa Kızı, Ayşe Ayten Il- gar (Algaz) adına kayıtlı olan 900/138720 oranında hissenin ıptalı ile bu hissenin ka- mulaştırma sebebi ile davacı Ankara B. Şehir belediyesi adına tesciline karar verilmiş- tir. Ilan tanhinden itibaren 15 gün içensinde mahkeme karannı tenryiz edebileceği, ak- si halde hükmün kendisi yönünden kesinleşeceğine mahkeme karannın teblıği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 55302 CUMARTESİ jYAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU SeferisTnHakHDüiyaa Izmır (Urla) 1900 doğumlu Yunanistanlı şair Yor- go Seferis'in 100. doöum yılı, Yunanistan Kültür Ba- kanlığı'nın girişimi velzmir Ege Ünrversitesi'nin kat- kjlanyla Izmir'de kutlanıyor. Hayatımda iik kez, baş- ka bir ülkenin bir kurumunca kendi ülkemdeki bir toplantıya davet edildim. Ege Üniversitesi'ndeki sempozyumun ilk gününde, Cevat Çapan, Nedim Gürsel ve ben, Yunanistan'dan ve başka ülkeler- den çağnlı yazar, araştırmacı, öğretim üyeleriyle bir- likte# bildırilerimizi sunduk. Seferis için düzenlenen bu anma-kutlama günleri ve sempozyum, hem ya- zınsal hem siyasal bakımdan önem taşryor. Yazın- sal önerni, büyük bir şairin yapıtı üzerinde bir kez daha düşünme olanağı sağlaması. Siyasal önemi ise bu nedenle Türkiye-Yunanistan arasında bir kül- tür köprüsünün oluşması. Sempozyumda okudu- ğum bildiri öncesinde yaptığım kısa konuşmada da söylediğım gibi, Sefens'ın şiiri bu "önem"leri fazla- styla hak ediyor... ••• Toplantıda okuduğum yazı, "Seferis'in TematikEv- reni ve Imgeleri" adını taşıyor. Sempozyumun ko- nu başlığı ise "Yprgo Seferis: Doğu ile Batı Arasın- dakı Şaır". Ege Üniversitesi'nde iki gün süren bu bi- limsel toplantıda sunulan bildirilerin, yapılan konuş- malann, ılgıli kurumlarca kıtaplaştınlacagını umanm. Benim bu cumartesı yazısındayapmak istedikterim ise 1963'te Nobel ödülü'nedeğergörüldükten son- ra dünyaca üntenen, 1966'da Cevat Çapan'ın "Des- tansı Oykü"den yaptığı çevirilerie ülkemizde de ta- nınmaya başlayan ve bir süre önce Herkül Millas ve Özdemir Ince tarafindan tüm şiirleri dilimize çevnlıp yayımlanan Seferis'in kışisel-kültürel dün- yasında kısa bir gezinti ve buna bağlı olarak da ba- zı deginiler, gözlemler... ••• Biyografisinden, babası Stelyo Seferiadis'in avu- kat olmanın yanı sıra şiir yazan, Eski Yunan ve ya- bancı yazarlardan çeviriler yapan bir aydın olduğu- nu öğreniyoruz. Seferis ılk öğrenimine Izmir'de H. Aronis Lisesi'nde başlamış. Yaşamının ilk on dört yılının Türkiye'de geçmesine karşın Türkçe bilme- mesi, ya da bildiklerini sonradan kolayca unutmuş olması ılgınç... Aıle 1914'te Izmir'den Atina'ya gö- çüyor. Sefens burada lıse öğrenimini tamamladık- tan sonra babası gibi hukuk ögrenimi görmek için Paris'e gidiyor. (Fransızcayı da, ana dili Rumca gi- bi, çocukluk yıllannda öğrendiği kuşkusuz). (Jse yıl- lanndaki şiir çalışmalannı Pans'te sürdürmektey- ken Fransız edebiyatını yakından izJiyor, Fransızca şiirlerde yaayor... Paris Hukuk Fakültesi'ni bitirdik- ten sonra Ingilizcesini gefiştirmek için Londra'ys gi- diyor. Bütün bunlar olmaktayken yirmili yaşlannda- dır. 1928'de Atina'da P. Valery'den bir çevirisi, 1931 'de de ılk şıır kitabı "Dönemeç" yayımlanıyor. Konsolos yardımcısı ve sonra konsoios olarak atan- dığı Londra'da T.S. Eliot'ın şiirieriyle ilk kez karşı- laşıyor. 1932'de ikıncı şıır kitabı "Samıç", 1935'te ise bir sonraki şürlertoplamı "Roman" (Des/ans/ öy- kü), -aynı yıl T.S. Etiot ve E. Pound'dan şiir çeviri- leriyle- yayımlanıyor... Seferis'in kültürel altyapısını anTâmak için gerek- li biyografik özetlemeyi burada kesiyorum... Şair bu sırada otuz beş yaşındadır, poetikasını kurmuş ve denebilir ki onu Seferis yapan yapıtlannı vermiş- tir... Biyografik notlara, yaklaşık otuz yıl aralı iki önemli noktayı daha eklemek gerekebilir Bizler için ulusalzafer, Yunanlılarıçın "Anadolu trajedisi"'olan 1922'yı, doğduğu topraklarda geçen kanlı çatış- mayı, o sırada 22 yaşındakı Seferis'in bu topraklar- dan uzakta ve derin bir iç çatışkısı olarak yaşama- sı; 1948-50 yıllannı ise Yunanistan'ın Ankara'daki büyükelçiliğinde danışman olarak geçirmesi ve bu arada çocukluğunun dünyasını, baba evini sessiz- ceziyareti... ••• Seferis, Türkiye'ye gelmeden önce, 4O'lı yıllarda dördüncü şiir kitabı "Ardıç Kuşu"r\u yayımlamtş; H. Michaux, Eluard, D.H. Lavvrence vb. şair ve yazarlardan çevinlen yayımlanmış; Fransa'da A. Gi- de, Atina'da L. Durrel ve H. MilİerMe tanışıp dost- luklar kurmuş, kendisi de dünya ölçüsünde ünlen- meye başlamış bir şairdir... Böyleyken Türkiye'de bulunduğu yıllarda, aynı zaman diliminde yaşadığı Türk şair ve yazarianyla tanışıklığına ilişkin herhan- gi bir ize rastlamıyoruz... 1966'da şiirieri dilimizde yayımlanmaya başladıktan sonra ise (henüz ciddi bir incelemeye konu olmamakla birlikte) Türk şiirin- de bir Sefens etkisi başlıyor... Poetikalannı kurmuş olmaları gereken yaştakı kımi şairlerimizin şiir anla- yış ve yazış yöntemlenni Seferis'in şiiri, denebilir ki kökünden değiştıriyor... ••• Yukardaki biyografik özetlemelerie Seferis'in kül- türel kimliğinin temellerini göstermek istedim. Onun Yunan ve Fransız kültürel değerleriyle eğrtilmiş genç bir şair adayı olarak Paris'te ve daha sonra Lond- ra'da karşılaştığı modem şıır ömeklerinden etkilen- mesi, Seferis şiirinin bu sentezden oluşması anla- şılır bir şeydir. Bir genelleme yapacak olursak, sa- natçılar arasında etkıleşım kuşkusuz ki doğaldır. Ayn ülkelerde, ayn zaman dilımlennde, yüzyıllar ön- cesinde yaşamış sanatçılann etkilenni de, kendi ki- şiliğimizde, ürünlerimizde duyumsanz. Fakat bir et- kilenmenin yüzeysel, özentisel, btçimsel olmama- sı, öykünme düzeyinde kalmaması için, bir duygu, yaşantı yakınlığından, hepsinden önemli olarak da küftürel bir yakınhktan ve gereksinimden doğmuş olması gereklıdir... Seferis'in şiirinin dünyastnı (te- matiklerini, biçimlerini) onun, biyografik notlarda özetlemeye çalıştığım kişisel ve kültürel dünyası oluşturuyor... Bu dünyalarve aralanndaki nedensel- lik ilişkisi "hakiki"d\r... Kendi kişisel, kültürel kökle- rinden kopuk ya da zaten böyle değerieri olmayan- lann yüzeysel-biçımsel öykünmelerle oluşturdukla- n ürünlerin dünyası ise, tıpkı yaratıcılannın kişisel dün- yalan gibi, O. Arayıcı'nın unutulmaz oyununun adıy- la söyleyecek olursak, "SeferiRamazan Bey'in Na- file Dünyası"ndan başka bir şey değildir. e-mailckk@ixir.com - "-" TOKAT1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas: 2000/116 Karar: 2000/311 Davacı Fikri Kovahoğlu tarafindan Fadıme Kovah- oğlu aleyhine mahkememıze açılan boşanma davası- nın duruşması sonunda; mahkememızin 6.9.2000 gün- lü karan De Tokat Seyitnecmettın Mh. kayıtlı Halil oğ- lu, 1938 doğumlu Fiİcri Kovalıoğlu ıle Davalı Mehmet kızı 1946 doğumlu Fadime Kovalıoğlu'nun boşanma- lanna karar venlmış ışbu karar davalıya daveüye yen- ne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 27.09.2000 Basın. 55017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle