Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EKİM 2000 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 19
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
kurmay Başkanı ile MİT Müsteşarı'nı da kabul edi-
yor.
Genelkurmay Başkanı asker gözüyle olaylan ir-
delediği gibi, Silahlı Kuvvetler'le ilgili bilgiler veriyor.
MİT, bilinen görevi çerçevesinde Çankaya'yı ay-
dınlatıyor.
Bu görüşmeler en az bir saat sürüyor.
Ne ki; karamame krizi çıkalı beri Başbakan Ece-
vit Çankaya'da 15-20 dakikadan fazla kalmıyor.
Eskiferin deyimiyle Ecevit'in Çankaya ziyaretleri
sdeta "def-i bela kabilinden". Türkçesi, yasak sa-
vıyor sanki.
Ya da Cumhurbaşkanı ile baş başa kalmayı arzu-
lamadığını kanıtlamak ister gibi Çankaya'da yanm
saat bile kalmamaya özen gösteriyor.
Anayasa Mahkemesi'nin KHK'lere teme) olan yet-
k i yasasını iptal ettiği perşembe günü; Ecevit, mu-
tat haftalık görüşme için çıktığı Çankaya'da 20 da-
kika kaldı.
Giriş-çıkış, Ecevit'in yürüme hızı dikkate alındığın-
d a Cumhurbaşkanı Sezer'le Başbakan Ecevit ara-
sındaki "baş başa görüşme" eniyle boyuyla 15 da-
kikayı geçmiyor.
Kısa göfüşmenin ardından ilk yorum: Tepede so-
ğukluk sürüyor. Ama bu yorumun etkisini bir ölçü-
d e azaltacak, hatta yalanlayacak değişik bir tırtum
sergiledi Başbakan.
Basınla konuşmaya "iptal edilenyetkiyasası" so-
rusunu yanıtlayarak başladı. Gözlerini önündeki kâ-
ğrttan ayırmadan "(Cumhurbaşkanı ile) birtikteyaz-
dıklan birnot'u okudu:
"İptal karan yürürlüğe konulmuş bulunan 20
KHK'nin yürüıiüğünü etkilememektedir. Bu KHK'ler
hakkında aynca iptal davası açılıp iptal karan veril-
mediği sürece bunlar yürûhükte kalacaktır" dedi.
"Biriikteyazılan not" en azından Çankaya ile Baş-
bakan arasında anayasa konusunda "bir uzlaşma-
nın sağlandığım" göstermiyor mu?
Uzlaşma olasılığını pekiştiren başka belirtiler de
var ömeğin, SSK ile ilgili 3 KHK'nin iptalden bir gün
önce onaylanması...
Kimine göre; örneğin, Cumhurbaşkanı'nın, çok
tartışmalı "mobil elektrik santrallan" KHK'sini yet-
kinin iptal edildiğinden hemen sonra veya yetkinin
iptalinden az önce imzaladığı söylentileri... ve, ip-
taJden bir süre sonra bu kararnamenin Resmi Ga-
zete'nin mükerrer sayısında yayımlanması:
Çankaya'nın Başbakan ile arasında var olmadığı
bilinen uzlaşma ve diyaloğun canlandığını gösteren
somut işaretlerden sayıldı.
Başbakan için ne başan ama!..
Istifa mı? Nedir o?
Zaten, Başbakan'ın başanlan saymakla bitmez.
Son altı aya sığdırdığı başanlardan birkaçını irdele-
mek, gerçek adına bir görev:
ömeğin, Türkiye'yi aytarca sarsan Demirel'i Çan-
kaya'da tutabilmek için icat ettiği 5+5 formülünün
hezimeti.
Umutlar canlandıran af yasasındaki başansızlık.
Devlet krizi başlayacağını söylediği irticacı me-
murlann tasfıyesi için hazırlattiğı KHK'nin tersyüz ol-
ması.
Son olarak; "ekonomik istikrar paketini sıkıntıya
sokacağını" öne süre/ek mutlaka yaşamageçme-
sinde direnmesine karşın Çankaya'ya onaylatama-
dığı üç banka ile ilgili KHK...
Kısaca söylemek istersek: Ecevit'in başansızfığı
başanya dönüştürdüğü olaylar saymakla bitmiyor.
Bu gidişle biteceğe de benzemiyor.
Fakat Ecevit'in asıl başansı, "başansız olan hü-
kümetinin seçeneği olmadığı için ayakta kalması".
Demokratik ülkelerde benzeri görülmemiş böy-
lesi altı aylık süreçten geçen herhangi bir hükümet,
çoktaaan tasını tarağını toplayıp çekilirdi.
Fakat bizde; kör topal ayakta duran partilerdeki
bünyesel ve yasal sakatlıklar. hükümetin değil git-
mesine, tersine koltuğa sımsıkı yapışıp kalmasına
olanak tanıyor.
ömek mi? Başbakan Ecevit. Her siyasal atılımı
fos çıkıyor.
Istifa mı? O sözcüğü anımsamıyor bile!
Demireflere ıısulsüz kredi• Baştarafi 1. Sayfada
herhangi bir bilgiintikalet-
memiştir'' deniliyor.
Bu durum, YDK'nin so-
ruşturulmasmı istemesine
karşm, Hazine'den sorum-
lu Devlet Bakanlığı 'nın ge-
reğini yerine getirmediğini
de ortaya koyuyor.
YDK'nin Halk Bankası
1998 Yüı Raporu'nda, Şev-
ket Demirel ve Yahya Mu-
rat Demirere ait şirketlere
kullandınlan nakit değil, te-
minat mektubu ağırlıkh
olan kredilerdeki usulsüz-
lükler ortaya konüluyor.
Buna göre, Dempa Orman
Ürünleri Yatınm ve Ulusla-
rarası Ticaret AŞ'ye 1997
yılsonu itibanyla yurtdışın-
dan sağladığı kredilerin ga-
rantisi olarak 52 milyon do-
lar, aynca 20 milyar lira
kredi kullandınlırken 10
trilyon 962 rnilyar liralık
alacak bulunuyordu. Dem-
panel Entegre Onnan
Ürünleri Sanayi ve Ticaret
AŞ'ye yine 1997 yılsonu
itibanyla 33 milyon 700 bin
dolar, 3 milyar 137 bin 660
mark yurtdışı kredileri ga-
rantisi olarak, aynca 18 mil-
yar 512 milyon lira daha
kredi kullandınlıyor. Dem-
panel'in 1997 sonu itibany-
la ödenmeyen veriskkap-
sammda yer alan kredi tuta-
n, 7 trilyon 320 milyar 699
milyon lira görünüyor. Era
Finansal Kiralama AŞ'ye
de 9 milyon 375 bin dolar
ve 2 milyon 650 bin dolar
yurtdışı kredi garantisi ola-
rak kullandınhrken 1997
sonu itibanyla 1 trilyon 621
miryar 503 milyon lira bor-
cu bulunduğu görülüyor.
Universal Yatınm Holdıng
AŞ'ye de 7.5 milyon dolar-
lık yurtdışı kredısi karşılı-
ğında da 1.5 trihyon liralık
risk kaydediliyor. Risk top-
lamının 30 Temmuz 1998
tarihinde 27.3 trilyon liraya
kadar yükseldiğine dikkat
çekilen raporda, "4 firma-
nınvenrmalann bağh okta-
ğu grupla ilgili olarak dü-
zenlenen istihbarat raporta-
n çok eski olup o tarihten
sonra sûrekK kredi arton-
mınagkfllrnesinerağmenis-
tihbarat yapıunamışür"
saptaması yer alıyor.
Dempa şirketi hakkında
1997 yılsonunda düzenle-
nen raporda, bankanın işlet-
me sermayesinin negatif,
1996 yılında 3 trilyon, 1997
yılının ilk 9 ayında 2.4 tril-
yon lira finansman gideri
olduğu. ancak bunlann ay-
nntısınınalınamadığı belır-
tiürken "Finansınan gider-
krindeki yükseklik nede-
niylefirmanınbanka kredi-
lerinin bilançoda gözüken-
denyüksekolduğukanaatF
ne ulaşılmışar" saptaması
yapılıyor. Yabancı kaynak
oranınında 1997 yılının ilk
9 ayı itibanyla yüzde
85.2'ye ulaştığına dikkat
çekilen raporda, finansa]
borçlann yüksekliği ve öde-
nen yüksek fınansraan gi-
derlerinin "firmayıokiukça
riskli konuma" soktuğu be-
lirtiliyor. Dempanel şirketi
hakkında 1998 yılı başında
düzenlenen periyodik izle-
me raporunda ise yabancı
kaynak oramnın yüzde 94.7
olduğu, firmanın faaliyet
alanı olan orman ürünleri
satışının 1997 yılı gelirleri
içinde yalnızca yüzde 6 pay
tuttuğuna dikkat çekilerek
bu firmanın da oldukça
riskli konumda bulunduğu
belirtiliyor. Raporda, Dem-
panel şirketinin üretim fa-
aliyetinden aracılık faaliye-
tine geçtiği, bu nedenle de
"nakdi krediye" ıhtıyacı
bulunmadığı vurgulanıyor.
Dempa Firmasfna Halk
Bankası Yönetım Kurulu
kararıyla Haziran 1997'de
de gümrüklerde kullanıl-
mak üzere KDV ertelemesi
için 3 trilyon liralık teminat
mektubu, Dempanel'e de
yine haziran 1997'de aynı
uygulama için 1.5 trilyon li-
ralık teminat mektubu kre-
disi onaylanıyor. Ancak iki
fırmaya için de "gümrükle-
re hhaben" venlme koşulu
kaldınkrak 15 Temmuz
1997 tarihinde 11 milyon
500 bin dolar TFF Intema-
tional Ltd'den sağladıklan
kredi garantisi olarak kul-
landınhyor. Bu işe olur ve-
ren Haİk Bankası Genel
Müdür Yardımcısı Barba-
ros Olcay'ın daha sonra
Egebank'a geçtiği belirle-
niyor. Üstelik iki firmanm
da zamamnda ödemeyi
yapmaması sonucunda, 8
milyon 250 bin mark ve 5
milyon 529 bin dolarlık it-
halat kredilerini Halk Ban-
kası ödemek zorunda kalı-
yor. Halk Bankası ise üze-
rine kalan 19 milyon 680
bin dolara ulaşan borcun 9
milyon 680 bin dolannın
1998 yılsonuna kadar kala-
nmında31 Mart 1999tari-
hine kadar ödenmesı için
süre tanıyor.
Aynca, şırketlerin vadesi
gelecek tüm kredilerinin
bankadan sağlanacak 5 yıl
vadeli dış garanti ile yeni-
lenmesi ve her yıl, 1999-
2000 yılında sona erecek
aval ve garantilerin 3'te 1
oramnda düşürülmesine ka-
rar veriyor.
Davalar yeniden görülecekANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Halk Bankası'ndan eski Cumhur-
başkanı Sûleyman Demird'in kar-
deşi Haa AB Demirel ile yengesi Şe-
fika Demirel'e ait Kıbns Yatınm
Bankası'na verilen 4.5 milyon do-
larlık kredi nedenıyle 4 sanık hak-
kında açılan dava zamanaşımı ne-
denıyle düştü. Ancak Cumhuriyet
Savcısı Mustafa Nuri Sıiaydm, Kıb-
ns Yatınm Bankası'nın "orgaoize
olarak Halk Bankası'nı dolandır-
makamaayia kurukluğu'' saptama-
sında bulundu ve aralaruıda Süley-
man Demirel'ın diğer yeğeni Yahya
Kemal Demirel, Hacı Alı Demirel
ve Şefika Demirel'in de bulunduğu
yöneticiler ve hissedarlar hakkında
Ankara DGM Cumhuriyet Başsav-
cıbğı'na suç duyurusunda bulunul-
masını istedi. Mahkeme yargıcı
Hakkı Etvan ise bazı sanıklar hak-
kında cumhuriyet başsavcıhğına suç
duyurusunda bulunulmasına gerek
ohnadığım söyledi.
Eski Halk Bankası Fon Yönetim
Müdürü Şakir Yınba ve Fon Yöne-
tim Müdür Yardımcısı Leyb Tatar,
KKTC'de kurulu olan ve bu yıl ba-
tan bankalardan Everest Bank'a 2
müyon mark depo hesabı açılmasın-
da "görevi kötöyekullandıklan''ge-
rekçesiyle 1 yıl 6'şar ay hapis ceza-
sına çarptınlırken eski Halk Banka-
sı Genel Müdürü Sezgm laşlaran ve
Genel Müdür Yardımcısı RıflaMe-
tm Sdçuk aynı suçlamadan beraat
etti. Ankara 22. Asliye Ceza Mah-
kemesi'nde dün yapılan karar du-
ruşmasmda, Cumhunyet Savcısı
Mustafa Nuri Sılaydın, Şefika De-
mirere ait olup Hacı Ali Demirerin
oğhı Yahya Kemal Demirel, Murat
Andat ve Emin Şirin taraftndan yö-
netilen Kıbns Yatınm Bankası ile
hissedarlan Muzaffer Hiçyılmaz,
Ahmet Cenap Duran, Derya Kadir
Bflen ve Ayten Köksal olan Everest
Bank'ın kuruluş amaçlannuı orga-
nize olarak Halk Bankası'nı dolan-
dırmak olduğu anlaşıldığından, bu
kışıler hakkında Ankara DGM
Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç du-
yurusunda bulunulmasım talep etti.
Kihçdaroğlu 'ndan 9 sorıı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) • Vatandasın Ver-
gisini Koruma Derneğı (VAVEK) Başkanı Kemal Jû-
bçdkroğlu, Türkiye'nin yolsuzîOklarla savaşımda cid-
di bir smav verdiğini beürtti. Kihçdaroğlu, dün yaptı-
ğı yazılı açıklamada, yargısı, polisi ve politikacısıyla
Türkiye'nin yolsuzhık smavmı veriptemizlenmek du-
rumundaolduğunu söyledi. Bir yurttaş olarak ödedık-
leri vergilerin hortumlanmasını kabul edemeyecekle-
rini vurgulayan Kihçdaroğlu'nun, el konulan banka-
larla ilgili olarak yetkililere yönelttiği 9 soru şöyle:
# Murat Demirel, Egebank'ı devrakrken, Hazme
Mûsteşarbğı, Bankalar Yasası'nm öngördüğü koşul-
lan aradı mı? Bu izin kimierin imzasryia verM?
# Egebank, Türk Ticaret Bankası. Interbank ve
Bank Ekspres dahil, el konulan bankalar için yemin-
li murakıplar kaç rapor düzenledi, akıbetleri ne oldu?
# ŞcşM Cumhuriyet SavahgTna yapüan suç doyu-
ruso ie bankalanıetkonukluğu tarihekadargeçen sft-
rede, Hazme Müstoşarhgı görevini neden yapmadı?
# Egebank'a 22 Aralık'ta el konulurken Murat De-
mirel, abialan ve Gökalp Baştürk'ün marvariiklarma
ancak 30 Aralık'ta tedbır konuldu. Bu gecikmenin
kamuya malıyetı ne olmuştur?
# Murat Demirel'e hangj kamu bankalan, hangi
koşullarda ve ne kadarhk krediaçü? Bu kamu banka-
laıînm yöneticiferi hakkmda daha önce yapdmış suç
duyurulan var mı? Kirnler, gend nmdfirkrin yaıç
onune çıkmasmı engefliyor?
# Demirel'le ilgili yapüanlar, diğer banka yöneti-
cisi veya sahipleri için neden yapılmryor?
-TasarrufMevduaû Sigorta Fonu, d konulan 8ban-
kaya bugüne kadar ne kadar para aktanb?
# 5 bankaya el konulurken Yaşarbank'a niçın ay-
ncahklı davranıldı?
# BugÛBekadarkibankaoperasyonlanylaflgiMbü-
rokraside bir iaceleme ya da soruşturma açddı nn?
Fon yönetiminin, Hacı Ali Demi-
rel ile eşi Şefika Demirel'in sahibi
olduğu Kıbns Yatınm Bankası'na
15 Ocak 1993,20 Nisan 1993 ve 22
Nisan 1993 tarihlerinde toplam 4.5
miryon dolan depo hesabı olarak ya-
tırdığmı belirten Sılaydın,
KKTC'deki bu yıl batan Everest
Bank'a da 19 Ocak 1994'te 2 mil-
yon mark depo hesabı açıldığıru bil-
dirdi. Sılaydin, Taşkıran'ın 23 Ara-
lık 1993'te görevinden aynldığını
belirtirken Kıbns Yatınm Banka-
sı'yla ilgili açılan kamu davasının 5
yıllık zamanaşımı süresi dolduğu
için ortadan kaldınlmasına karar ve-
rihnesini talep etti. Sılaydın, 4 sa-
nık hakkında da bu olayla ilgili da-
vanın ortadan kaldınlmasmı talep
etti. Eski Genel Müdür Taşjoran'ın,
Everest Bank'a açılan depo hesa-
bıyla ilgili suç tarihinden önce gö-
revinden aynldığı için beraatmı is-
teyen Sıiaydm, eski Genel Müdür
Yardımcısı Rıfkı Metin Selçuk'un
da Everest Bank olayında yetkl ve
sorumluluğu olmadığı, fon yönetii'
mine depo hesabı açılması için emir
verdiğine ilişkin delil bulunmadığı-
m belirterek beraatmı talep etti.
Eski Fon Yönetim Müdürü Yırdı-
cı ile Müdür Yardımcısı Tatar'm fon
yönetimi olarak Everest Bank'a 2
milyon mark depo hesabı nitelığin-
de para aktarmalan nedeniyle
TCK'nin 240. maddesine göre ce-
zalandınlması istendi. YargıçElvan,
Şakir Yırdıcı ve Leyla Tatar'ı Eve-
rest Bank olayıyla ilgili 1 yü 6'şar ay
hapis ve 220'şerbin liraağırparace-
zasına çarpürdığını açıkladı. Yırdı-
cı ile Tatar'm cezalan ertelenmedi.
_ • •
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Gündemdeki karartasansı Temsilciler Mecl'ısi'nden
geçse bile yaptınmı yok. Ancak, nihai amaca gidiş-
te bir kitometretaşı.
2- Türkiye, tasannın kabulü halinde atacağı adım-
lann ucunu usul usul gösteriyor. Her önlem, bize de
zarar verecek. ömeğin, Ermenistan'a vize konmasıy-
la bavul turizmi zarar görecek. Inciriik'in kapatılma-
sıyla NATO katında etkileneceğiz. ABD fırmalanna
ihale sınırtaması getirerek, başta askeri alanda olmak
üzere ekjeki olanaklann da zaafa uğramasına neden
olacağız... Ancak bir noktanın altını çizmek gereki-
yor, "çıkar hassasiyeti" konusunda ABD'nin eline su
dökmemiz olanaksız!
3- Konunun güncel yanı ABD'de yaşanıyor. Rus-
ya faktorü ikinci planda gibi görünüyor. Ama değil...
Rusya, Kafkaslar1
) arka bahçesi ya da hayat sahası
olarak görüyor. Gürcistan'daki dört Rus üssünden iki-
sinin Ermenistan'a taşınmakta olduğunu anımsata-
lım.
Ruslar, Ermenistan'la kurduklan sıcak ilişkileri yad-
sımadıklan gibi ilerteteceklerini söylüyorlar.
Yalnızlığımız!
4- İkinci bölümü bir başka yalnızlığımıza ayıralıırı.
Ermenistan, Azerbaycan topraklannı işgal ederek
Dağlık Karabağ'ı aldı. Azerilerin deyimiyle buradan iç
bölgelere gelen milyonu aşkın kaçkın" belirsizlik
içinde yaşıyor. Türkiye, 9O'lı yıllar boyunca Ermenis-
tan polrtikasını büyük öiçüde Azerbaycan'ın durumo-
na göre belirledi. Karar tasansı günlerdir konuşulu-
yor, Azerbaycan yönetiminden "tık" yok! Ankara'da-
ki büyükelçi soru sorulursa iki çift söz ediyor, o ka-
dar!
5- Yukandaki maddeye bağlı olarak Orta Asya'da-
ki kardeşlerimizden de ses çıkmıyor. Kimse alınma-
sın, bu durum 9O'lı yıllardaki Orta Asya politikasının
fotoğrafıdır. Votka içip, yerel giysiler kuşanıp sanl-
makla bu iş olmuyor. Islam ülkelerinin arkamızday-
er almamasına alıştık! Görünen o ki Orta Asya'yla da
benzer şeylere alışmak gerekecek...
6- Doğu komşumuz Iran'ın son yıllarda arastnın e/ı
iyi olduğu ülkelerden biri Ermenistan.
Bunun birbirine bağlı iki nedeni var.
r
Azerbaycan'ın nüfusu 8 milyon. Iran içindeki Aze-
rilerin nüfusu ise ait ve üst rakamlan ortaladığınızda
30 milyon ediyor. Azerbaycan'ın Ermenistan'la uğ-
raşması, sürekli başının ağnması, bu ülkenin Iran'da-
ki Azerilerte ilgilenecek halinin kalmamasını sağlıyor!
Türkiye'nin de bölgede ve dünyada yalnızlaşması
sonucunu doğuruyor...
7- ABD'de Türkiye lehine lobi yapan az sayıdaki
gruplam başında Yahudiler geliyor. Yahudiler, Beyaz
Saray'ın da belli başlı kadrolannı tuttular. Bu durum
Türkiye'nin çıkarlannayorumlanıyor. Ermeni karar ta-
sansında da benzer beklenti içindeyiz. Ancak, tsra-
il'in vazgeçmediği bir politikası var. t<
- Irak'ın küçültülmesi!
Bunun başlıca yolu, Kuzey Irak'ta Kürdistan kurul-
ması. Boytece Irak bir öiçüde toprak ve güç yitire-
cek.
Bu daTürkiye'nin çıkarianna ters. Israil bunun ayır-
dında ama, vurguladığımız gibi amacından vazgqç-
miş de değil... •;'.
8- İkinci bölümde aktardığımız "yalnızlıklar" kade-
rimiz mi?
Etbette değff. Türkiye'nin uluslararasj yükümlülük-
lere uyacağım drye. komşular arası yükümlülük üst-
lenmemesi, geldiğimiz noktanın nedenlerinden biri.
Irak'a ambargo konusunda Ürdün kadar olamadığı-
mızı kabul etmek durumundayız.
9- ABD'nin Ankara Büyukelçisi Robert Pearson
dün Başbakan Bülent Ecevit'İe görüştü. Ecevit, iliş-
kileri dondurmaktan söz etti. Pearson, ABD yöneti-
minin karar tasansından duyduğu rahatsızlığı anlattı.
Pearson çıkışta da ilk Anadolu gezisine Samsun'dan
başlayacağını söyledi. Nedenini şöyle açıkladı:
"Mustafa Kemal'inyeni Türkiye'nin kurulmasına
yaptığı katkıyı ve Türkiye'nin 20. yüzyıldaki başansı-
nı yerinde gözlemlemek!"
Geziye bizim siyasileri de mi katmalı, ne dersiniz?
balbay@cumhuriyetcom.tr
Radikal Islamcı Yazı dergisıne yazdar yazclı• Baştarafi 1. Sayfada
dir Kibar. Ahmet Erkan Mumcu, Aziz
Avar, tshak Şadi Çarsancakh, Mehmet
Kahraman olarak sıralanıyor. Tunzm Ba-
kam'nm, soyadmı kullanmayarak "Ahmet
Erkan" adıyla kaleme aldığı bazı yazılar-
dan özet alıntılar şöyle:
Müslüman \e Mk\oner adlı yazıdan: Te-
mel ilke:
u
Tapmam sizin tapoldannıza \e
tapmazsuuz benim tapOğuna"dır. Müslü-
tnanlar olarak misyonumuz evvelemirde ve
daıma fert olarak nefslerimize yöneliktir.
Evvelemirde: Çünkü Islam, her şeyden ön-
cenefslere teklifedilmiştir. Da-
ma: Çünkü Islam olmak ke-
siıtisiz bir süreçtir. Bakara sü-
resinin ilk ayetleri ile Mümi-
nun süresinin ilk on ayeti Müs-
hinanlan tarif eder. Bizim dik-
kiflmizı çeken ayetlerde ne Is-
lanınne de imanın şartlan ara-
snda dünyaya nizam vermek
d.ye bir şart zikredihniş değil-
dr. Şüphesiz bu ayetlerin Ku-
raı'm tüm mesajını ihtiva etti-
gnı söylemiyorum ve "iyiBği
cnr 0e kötûiüğii nebvetmek"
^ırevinin Müslümanlann üze-
ame verildiğini göz ardı etmi-
-ymsm. Dikkat çekmeye çalış-
H|nn husus, ayette zikredilen
iıısuslann Islam oluşun asgari
işrtlannı oluşturduğu ve bun-
Tım evvela fertlerin nefslerine
TÜtealük olduğudur.
Hatırlanacak olursa Mekke
CTİ Müslümanlan da aynı
saenı şartlan altında idiler ve
Kıiminun süresinin ilk on aye-
tonlan tarif eder. Müslüman-
lm her şeyi kökünden değiş-
nnek arzusuna karşı olduğu-
asöylemediğımi belirtmeli-
m. Ancak köktenciliğin be-
ıkrinde getirdiği yannsama-
ciğa (vadeciliğe) işaret edi-
aum ve diyonım ki: Önümü-
î koyduğumuz meselelere
ılüf ettiğimiz çözümler ister
istemez uzak bir vadeye kahyor ise bugüne
kalan şeyler nelerdir.
Cihadın farziyetini unutmuş değilim. Zul-
mün ve adaletsizlığın karşısmda olmak,
Müslüman olmanın olduğu gibi, insan ol-
manın da gerek şartıdırelbette. Fakat zulüm
karşısmda tavır belirlerken kendimizi han-
gi konuma yerleştirdiğimize dikkat etmeli-
yiz. Unutmamalıyız ki yeryüzünde Allah'ın
dinini yaymakla görevlendirihniş elçılenn
daha asli görevi, yalnızca "haber vermek,
müjdeleınek ve uyarmak" oJagelmiştir.
Cıhat konusunda da dikkat edilmesi ge-
reken, zafer ile değil "sefer" ile mükellef ol-
duğumuzdur. Dünya meselelen hakkmda
milli ya daevrensel, siyasi ya da içtimai fet-
valar veren strateji kumkumalanna şunu
söyleyeceğiz: Islamm hurafe olarak nitele-
diği referanslarla bir sonuca ulaşmamız
mümkün değildir. Dünyayı toptan değiştir-
me ıddiasında olma, ilahlık ıddıa etmektır.
Gelın işe iktidanmızm bulunduğu en küçük
alandan başlayalım. Sokaklann, fabrikala-
nn, şehirlerin, ülkelerin fetholunduğu gün
içinin ne ile doldurulacağı bilinmeyebilir.
Bize falanca ülkenin fatıhi olmak emro-
lunmadı. Gelin önce nefslerimizi fethede-
hm. Ve hiçbir zaman bugünü yanna feda et-
meyelim. Yann Allah'ın izniyledir ve her
şeyin en doğrusunu bilen odur.
Geleneksel Ramazan Festhali (Dinin Ge-
kneksefleşmes ya da Geieneğin Dinlesmesi
Üzerine) başhkh yaadan: Batıcı zıhnıyet
kendisinde egemenleşmesi ve kurumlaşma-
sına tekabül eden dönem içinde, bu ülkenin
otorite geleneğinden de aldığı güçle son de-
rece yoğun ve şıddetli bir kampanya başlat-
tı. Kendinden önce egemen olan zümiyete
karşı gösterdiği tepkinin şiddeti ile bugün
'Kuran hn ifadesiyle hizbullah olalım'Baştarafi 1. Sayfada
kunulmazuk atfedildiği'' savunu-
lurken "Rabbimizin bize verdiği ad-
larra dışmda kalanlann tümünü bir
kenara bırakahm, Kuran'm i&de-
siyfe hizbullah oUfam. Neyazıkki bir
kKim genç insanlann iailaheillal-
lah' imanryla statûkoya ve statûko
pudanna kafa tutması statüko ak-
masuu telaşa düsürûr" deniliyor.
TunzmBakanı ErkanMumcu'nun
yaym knrulu üyeliğini yapüğı, 1986
yılında Yazı dergisinde yayımlanan
bazı yazılardan örnekler şöyle: So-
kaklara dökülen bunca ınsanın veba-
li varsa omuzlanmızda, ecel bırakır-
saftger,rgrnantn hakkim vermek şart
oldubize. Mukaddes inkılabın hazzı-
m yaşayalım. Rüzgârlar bizi bekliyor
esmeye. Kıskaca aldılar o güzelim te-
settürü. Ne Fransızlar ne de Senegal-
lı yamyamlar var sokaklarda... Ama
yine de ilahi emri sokağa atttlar. Ar-
tık Sütçü İroamolmak şart oldu bize.
lman eksiltilir, zillet zam görür. Doy-
muyor kalemim ne kadar yazsam...
Çağı uydurmak şart oldu bize. Küf-
rün bağmda güneş gibi doğmak şart
oldu bize. (NedimDimyeli)
- Bazı siyasi ve dini otoritelerin
hakkımızda istedıkJen gibi kararlar
almalanna tepki göstermez, aksıne
bilerek onlann emir ve yasaklanna
uyarsak, nasıl olur da yöneldiğimiz
kıblenin keyfıyeünden kuşku duyul-
maz (AbdolahSKkfik)
- Dünün nemrutlan, firavunlan,
kisralan bugünün "etinde Kuran,
kalbinde iman" olduğunu iddia eden
polıtik ılahlanndan farklı değıllerdi.
Bugünün firavunlan ve namzetleri
insanlan eUerinde tuttuklannı iddia
ettikleri Kuran'm hükümlerine de-
ğil, kendi vaazlanna, kendi strateji-
lerine, kendi hükümlerine ve yolla-
rtnaçağınyorlar. (Abdülkadir KEbar)
- Düşünün bir kez; öyle bir top-
lumda yaşıyorsunuz ki teslim ofana-
yı gerektiren her şeyinyerine getiril-
diği samlıp erişUmez hazlara ulaşıl-
sm. Bazı garantiler elde edihne pe-
şinde koşulsun. Gerçek din üzerinde
düşünülmesin. Allah'ın dininde ol-
mayan şeyler din diye sunulabilsin.
Haramlar helallerle, helaller haram-
larla yer değiştirebilsin. Kullara kut-
sallık ve dokunulmazlık atfedilsin.
(Ahmet Veske)
-Gelinız.. Müslüman admdan baş-
ka bütün adlan reddedehm. Adımız
sadece Müslüman olsun. Hele şahıs-
lara mspet edilerek isimlendiriImek-
ten şiddetle kaçınalım. Rabbimizin
bize verdiği adlarm dışmda kalanla-
nn tümünü birkenarabırakahm, Ku-
ran'm ifadesiyle "hidjuflah"olalım.
Geliniz... Mezhebi aynhklan ümme-
tm vahdetine engel yapmayalnn. Ki-
tab-ı Kerim'de hizipleşmeye, aynhğa
bir yol yoktur. (Ha» Can)
-Demokratikhayatm vazgeçihnez
unsuru olan partiler, kapitalist siste-
min ana unsuru olan para uğrunda
ölünen, ölünebilecek olan ideolojiler,
sözü emir, fikirleri nas olarak kabul
edilen insanlar, zihnimizi ziyadesiy-
le meşgul eden, günümüzde tehlıke
arz edecek derecede yer tutan çocuk-
lar, kadınlar. vuslat için çok köprü-
lerden geçilen makamlar. Bütün bun-
lar, Müslüman olmanın vazgeçihnez
unsuru olan "tevbid''i kökten değiş-
tirecek, issana "Müslüman" dışı
kimlıkleri yakışır kılacak, imanını
zedeleyecek, zaafa uğratacak nitelik-
tedir. Ne yazık ki bir kısım genç in-
sanlann "iauahefiiallair ımanıyla
statükoya ve statüko putlanna kafa
tutması statüko ulemasını telaşa dü-
şürür. ("Kfanttk.KuBuk.Muharizhk''
başlıklı imzasız yazı)
- Arbk pozitivist bir akıl sahibi,
rasyonel düşünen mantıklı birer çağ-
daş fert olup çıkmışız. Ve bu oluş
bizdehiçbir tepki doğurmamış. Çün-
kü bu tepkiyi doğuracak düşünme
yapısından mahrumuz. Rabbi Ai-
lah'ı ve hükümlerini anlayıp da ona
layılayla kulhık edebiür miyiz? Ol-
dukça zor. (Aziz Avar)
-Ideallerimizin bu sistön içerisin-
de realize edilebileceğine inamnryo-
rum. Düşünceler dışa dönük çaba-
laria buiıkte uygulama alanına akta-
nldığı zaman kimlik değişimine uğ-
ramaktadu-. Bundan kaçınmak için
her türlü uzlaşmanın dışlanması ge-
rekir. (tlker Özdemir)
- Islam yahıızca bir inanç sistemi
değildir. Bilakis, o bir inanç ve hayat
düzenidir. O, dünya ile ilişkisi olma-
yan soyut bir din değildir. îslam,
Müslümanın bütünhareket ve davra-
nışlanm yönlendirdiği gibi düşünüş
ve niyetlerinde söz ve işlerinde de
egemen olur. Mazinin hesabı çıkanl-
dığmda bugünkü Müslümanlann Is-
lamı doğru şekilde anlama ve anlat-
malan dagerçekleşecektir. (Mehmet
Yavuz)
yeryüzünde hâlâ öraek gösterilen bir siya-
seti benimsedi. Toplumsal hayat içerisinde
kendinden önceki düzeni hatırlatan tüm ku-
rumlara karşı devrimci bir tavırla yaklaştı ve
en küçük yumuşama göstermedi. Bu olayın
aynntılan yakın tarihi ele alan (aslmda ta-
rihin öteki kesitlerine kayıtsız) resmi tarihin
biricik konusudur. Bu tutumun en hafif ör-
neği belki de şudur: Radyolardan uzun süre
geleneksel Türk müzığının yayımlanması
yasaklanıyor, buna karşılık Boğaziçi'nden
gelip geçen şehir hatlan vapurlan Batı mü-
ziğinin temel formlanm durmaksızm hopar-
lörlerle tekrarhyorlardı. Bu tu-
tumun öteki sonuçlan bir tara-
fa, resmi ideoloji açısından bir
hayh geç fark edilen önemli bir
sonucu, toplum ileberaber res-
mi ideolojinin de köksüz kal-
ması, tarih içinde kendiliğin-
den bir mesnede sahip olmayı-
şıydı. tşte muhafazakârlığın
bugünkü misyonu bu noktada
kendisini gösterdi.
Tanıdık Bir Fotoğrafin Ne-
gatifi başhkh yazıdan: Öncele-
ri bir efsane bir vakitten sonra
da bir din olarak insanlann
beynine kazınan birtakım kav-
rarnlar ve değer ölçütleri, bu-
gün bazı güç odaklanndan al-
dıklan cüretle, her meselenin
ancak kendi bağlamlannda tar-
nşılabihnesinden başka bir im-
kân tanımıyor. Bu yeni din,
afakınuzda yaşanan hayatı öy-
lesine istila etmiş ki onun bize
vaz ettiği, bilim gibi, çağdaşhk
gibi, Batıhlaşmak. modernleş-
mek gibi naslardan başka hiç-
bir veri ile düşünebihnemiz
mümkün olamıyor. Düşünsek
bile konuşamıyor, konuşsak
bile yazamıyoruz. Bu gerçek,
bu meselede veya başka her-
hangi bir meselede hep aynı
olagelmiştir. Ancak bu durum
hiçbir zaman nefsimizde baş-
ka, afakınuzda başka değerler
ile düşünmek, yazmak, tavır arnıak gibi bir
ikUiğin (tevhide karşıtlık ifade eden tüm an-
lamlan ile kullamyonım) mazereti olamaz.
Mumcu, Cumhuriyet'in konuya ilişkin
sorusu üzerine. "Yaym kurulu üyeliğini ha-
orlanııyorum. Zaten amatör bir uğrasü o,
profesyonel değfldL O dergiye yazı verdhn;
yazılannıın arkasındayım. Ama yayuı ku-
nımü\eüğinihaûrlamryorum"dedı Mum-
cu, "Yaym kunıhmun üyesi olarak tüm ya-
zuan okuyor mu>dunuz, bunlann iceriğine
katıfayor musunuz" sorusuna
u
Yani o öğ-
renciik yıüannda fazla UgUendiğûni söyfe-
yemem. Siz bana bazı şevieri doğrulatmaya
çahşıyorsunuz. Neyi kurguladiğmızı tahmin
ediyorum. Siz \azin, bu ülkede hukuk var"
yanıtını vermekle yetuıdi. ^
h
îi
Dergide
gruplaryer
ahyordu ~
H Baştarafi 1. Sayfada
lamcı gruplarla işbirliği yapan Pı±
narcılar, radikal Islamcıların içinde
entelektüel faaliyetleriyle dikkati
çektiler. Günümüzde Pınar Yayınla-
n ve Umran Dergisi ile yayıncılık
yapanPınarcılar, Mazlum-Der bün-
yesinde de aktif görev yapıyorlar.
Yazı deTgisinin yayın kurulunda
yer alan Erkari Mumcu'nun, aynr
zamanda Pınarcılar grubunun
önemli isimlerinden biri olduğu öne
sürülüyor. Bu grubım lideri konu-
munda olan Cevat Özfcaya ve Maz-
lum-Der'in geçen dönem Istanbul
şube başkanlığını yapan 1. ŞadiÇar>
sancakh'nın Mumcu ile çok yakıa;
dost olduklan belirtiliyor. -