27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EKİM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Şef Cem Mansur, konser programlannın tutarlı olması gerektiğini savunuyor w Müziği duygularla anlahyoruz' MELTEMKERRAR 1998 yılında Cem Mansur un daımi şefliğinde kunılan Akbank Oda Orkest- rası yeni sezonu 30 Eylül'de Aya tri- ni'de, 2 Ebm'de ise Aspendos'ta verdi- gi ıkı konserle açtı. Bizans ve Roma kültürlennin simge mekânlannda venlen konserler, 'Mi- mari ve müziğin soyut kucakJaşmasT konseptı ıçınde dınleyıcıyle buluştu. Sunduğu farklı temalı konserlerle dik- kat çeken Akbank Oda Orkestrası yeıu sezonunun ilk konserlennı Madrid Pb- theknik Üniversitesi Korosu ıle bırlıkte gerçekleştırdı. Ölumunün250 >ildönümünde Bach'ı 'Çağfar BoyuncaKoroMüaği' baglamın- da ele alan orkestra, 16. yüzyıldan ça- ğımıza dek örneklere yer verdi. Tomas Luis de Vlctoria, Padre Antonio Soier. PaMoCasals, JavierBusto gıbi bestecı- lenn koral yapıtlannın yanı sıra 20. yüz- yıl bestecıleri arasında, atonal geçmişi- nin ardından mistik yönelimlenile dik- kat çeken Arvo Part'ın 'Bach Üzerine CoBage' ve 'Magnificat' adlı yapıtlan ses- lendınldı. - Orkestra olarak farklı yapıüan or- taya çıkannakgibi bir pğiKmini/ var. Bu özel bir amaç mı? CEM MANSUR - Geçen ay Londra Şehir Festıvali'nde Offenbach'ın 125 yıldır oynanmamış ve unutulmuş bir operasını seslendirdik. Orijinal olma- ya, herkesin yapmadığı şeyleri yaptna- ya çalışıyoruz. fakat yola çıkış amacı- mız o değıl. Çok popülist olup herkesin sevdigi şeylen de çalabilırsıniz, farklı ola- na da yönelebılırsınız. Bız öncelikle, ya- pıtın daha önce çalınmış ya da çalınma- mış olmasından çok, tutarlı bir prog- ram zihnıyetı oluşrurmaya önem veri- yoruz. - ÇeşMi temab programlarla zaman, yaprt ve mekân ilişkiJeri arasında mûzi- gi farklı bir bakışla sunuyorsunuz. MANSUR-Pıyasada bu kadar çok ve ucuz albümlerin olduğu bir dönemde insanlar konser dinlemeye geliyorlar- sa, canlı müzik dinlemenin ne olduğu- nu, nasıl ve niye hâlâ geçerlı olduğunu anlatmak gerekır. Bunun için de prog- ramlann kendi ıçinde tutarlı olması, bir şey anlatması gerekli. Türkiye'de dığer orkestralann yapnğı gibı, yalnızca uver- J. rJ. üzisyen olarak kendi tarihimizi ve evrensel kültürdeki yerimizi sorgulamak için müziği seçmişiz. Bu yüzden sıradan programlar yapamıyorsunuz. Amacımız, müziğin ne olduğunu kelimelerin ötesinde bir duygu iletişimi ile anlatmak. Önemli olan o ilişkiyi kurabilmek. Anadolu turnelerinde önyargılann aksine, bu heyecanı görebiliyorsunuz.' tûr çalmak, solıst davet etmekle sınırlan- dınlan konser anlayışı çok yanlış. Kon- serin, bir ülkenin müzik yaşamında bir şeyi anlatıyor, bir yerlere oturuyor ol- ması gerekir. Yıllardır çokseslı müzik çalıyorsak, bunun Avrupa'da yapılan müziğin kötü bir kopyası olarak yapıl- maması gerekir. Müzisyen olarak tari- himizi ve evrensel kültürdeki yerimizi sorgulamak ıçın müzığı seçmişiz. Bu zihnıyetle yola çıktığınızda zaten sıra- dan prograrnlar yapamıyorsunuz. - Bu konserierde Bach'ı, 'çağjar boyun- ca koro müziği' bağlanunda eie alarak koral yapıdannı öne çıkardınız. Bu yö- nefimin amaa neydi? MANSUR-Bach'ın enstrümantal ya- pıtlan zaten çok az. 1917-23 arasında An- halt-Köthen Prensı'nın hizmetinde ol- duğu yıllann dışında, yaşamını geçırdı- ğı Leipzig'de St. Thomas Klisesi'nde dinı metinler yazmak zorunda kalmış- tır. 27 yıl boyunca her pazar günü için başka bir kantat yazmak zorunda kalmış- tır. Dolayısıyla asıl olgunluk çağı mü- ziği koral ağirlıklıdır. Bu nedenle bu ya- pıtlara yer verdik. - Balos açısL yorumu nasıl etkiliyor? MANSUR-Her şeyden önce program- lamanızı etkiliyor. Türkiye'de klasık mü- zik konusunda benım çok karşı olduğum bir korku var ınsanlarda. Aileden gör- medık, anlamayız gibi önyargılar bü- yük ölçüde meslektaşlanmız arasında da var. Müziğin tüm güzelliği sonuna ka- dar analize etmekte yatıyor. Fakat mü- zikten tek zevk alma yolu daodegil.Ana- lız etmek, anlamak, farklı bir haz geti- riyor elbettc ama hiçbir ilişkiniz olma- sa da, teknik düzeyde hiçbir şey anla- masanız da müzikle birlikte 'bfe-şey' ya- şarsınız. önemli olan o ilişkiyi kurabil- mek. Anadolu turnelennde önyargılann aksine, bu heyecanı görebıhyorsunuz. - Programlarnuzı neyegöre betirliyor- sunuz? MANSUR - Insanlan fazla zorlama- dan, zorgibi görünen aslında kolay zevk alabıleceklen şeyleri, entelektüel ve ta- nhı olarak öyle bır çerçeveye oturtmak gerekıyor kı ona başka bir yapıt yoluy- layaklaşabilsinler. Geçen yıl yapnğımız programlardan birinde Ernest Block'un konçerto grossosunu çaldık. Bır 20. yüz- yıl bestecisi, neden 18. yüzyıl bıçimın- de bir şey yazıyor? Bız o programda konçerto grossonun kralı HandeTin kon- çerto grossosuyla başladık, sonra Bach çaldık; 2. bölümde 20. yüzyılda beste- cilerin tepkilerine yer verdık. Bunu din- leyen kışı 20. yüzyıl dıliyle yazılan o bi- çımı dınlerken karşılaş.tırmalar ve fark- lı değerlendırmeleryapabilıyor. Böyle- ce programlar aslında kendılerinı do- ğuruyorlar. Program asık suratlı olma- malı; dinleyıciyi nota bombardımanına tutmanın bır anlamı yok. - Bu programda da BachveArvo Part arasında bir bağlanü kuruyorsunuz-. MANSUR - Part, halen hayatta olan ve çok ilginç bir besteci. Staün zama- nında oluşmuş bir müzik ıdeolojısi var. Prokofiyev. Şostakoviç, Haçaturyan gı- bı müzik tarihinde harikalar yaratan adamlan parti kongresınde fazla mo- dernist olduklan gerekçesiyle harcıyor- lar. Öyle bir ideolojı ıçinde bir taraftan Rus müzığinin tanhsel gehşımı devam ederken bir taraftan da dışandan gelen etkilere kulak veren besteciler var. Part bunlardan bıri olarak yöneldıği atonal müziği geride bırakarak Ortodoks ge- leneğinde yer alan mistisizme dönüyor. Aynca Part'ın 'Bach Üzerine CoDage' bestesi, Bach'a göndermeler yüklü bir yapıt. Burada Bach'ın adını oluşturan harfler B (Si Bemol), A (La), C (Do), H (Si)bir motıf olarak şakacı bir şekil- de yapıtın çekirdeğini oluşturuyor. Şos- takoviç de böyle bir şey kullanmıştır. Bach bir obsesyon şeklinde herkese bu- laşmışör. Zaten müzik tarihi de öncesi ve sonrası olarak Bach'ın etrafinda dö- nüyor. Part da Bach'a şakacı bır yolla baİayor. 'IhlamurAğacı'nın dünyaprömiyerigerçekleşecek 17 Ekim'de ilk kez Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda Vüs'at O. Bener'in oyunu kitap olarak yayımlanmasından 38 yıl sonra sahnede. KüMr Servisi - Istanbul Devlet Tiyatrosu Vüs'at O. Bener'in'IhlamurAğaa' adlı oyunuyla kitap olarak ya- yımlanışından 38 yıl sonra, 17 Ekim'de izleyıcı karşı- sma çıkacak. Dünya prömiyeri niteliğı taşıyan oyun, 1962 yıhnda yayımlanmış ve Türk Dil Kurumu Ödülü'nü al- mıştı. Türk edebiyahnda öykü ve romanlanyla kendi- ne seçkin bir yer edinmiş bulunan Bener, gerçekleri ilk görünür halinden uzaklaştınp soyutlamalara götürme çabalan ve anlatışındaki yeniliklerle öne çıktı. Nur Subaşı'nın yönettiğı oyunda Gıhnan Peremeci, Cemal Ünlü, Gülen Çehreü. Levent Güner rol alıyor- lar. Dekor tasanmını Etbem Ozbora. kostüm tasanmı- nı Mihriban Oran yaptı. Adını Schubert'ın 'Der lin- denbaum' adlı şarkısından alan 'Ihlamur Ağaa'nda üvey baba-oğul-gelin dörtlüsünün bir günde ve tek me- kânda geçen öyküsünde, oyun kişileri görünürde gün- deiık hayatlanm sürdürürken daha ilk dakikalarda on- lann derin içsel gerçeklerini açığa vurduklarına, bek- lenmedik bir iç gerilimi, çatışmayı yansıttıklanna ta- mk oluruz. Bahçesi olan bir ev. Bahçesınde ağaçlann boy verdiği bir evin bir odası. Odadan merdivenle çı- kılan tavanarası. Oyun kişileri bu mekânda devınirken geçmişten ge- len acı dolu öyküleri ile şimdi yaşadıklan arasında bır çatışma yaratırlar.Bu çanşma içsel olandan karşılıklı ça- tışmaya dönüşür. Ancak karşılıklı çatışma, bır hedef- ten, bir akıştan, gelec^ğe ilişkin tasanmlardan yoksun kısır döngü tablosundan yalnızca baba. gıderek bır çı- kış yolu bularak çemberin dışma çıkacaktır. Bu son umut vericidir. Sonrası ise seyircinin üngelemine bıra- kıhıııştır. 'IhlamurAğaa' ilk kez Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenıyor. Yakın zaman önce yitirdiğimiz grafik sa- natının büyük ustası Mengü Ertel oyunun sahnelenme- sinden yıllar önce afiş tasanmını yapmıştı. Devlet Ti- yatrosu, oyun için bu afişi kullanacak. Ermenistan'daki 2. Gümrü Bienali'ne Türkiye'den beş sanatçı çeşitli yapıtlanyla katıldı Prefabrike kentte 6 GeçişliIik9 ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Eylül ayında Ermenistan'ın Gümrü şehrin- de gerçekleştirilen 2. Gümrü Bienali'ne Tür- kiye'den AKAkay. Seza Paker, Emre Zeytinoğ- lu, Müşerref Zeytinoğhı ve Ani Setyan katıldı. Yer aldığı coğrafya üzennde yoğunlaşarak komşu ülkelerin sanatçılannı bır araya getiren ve uluslararası bienallenn aksine daha yerel özel- likler taşıyan Gümrü Bienali, bır aylık bir sü- re içinde ülkenin sanat ortamını canlandırdı. Özellikle eski Sovyetler Birliğı ve komşu ül- kelenn sanatçılannın katılımıyla gerçekleşen ve ıçeriğinı 'Geçişlilik'ın oluşturduğu bıenalin yöneticıliğıni Azad Sarkisyan ve Vazgen Ta- devossian olmak üzere ıkı küratör üstlendi. Geçen hafta bienal nedeniyle Gümrü'de bu- lunan ve ilk kez tek başına gerçekleştirdığı 'Yedfler' başhklı işini sergileyenAli Akay, ser- ginin nitelıği üzerine şunlan söylüyor: "Açık- çası Gümrii'ye gitmeden önce bu kadar riddi bir kaolım düşünmüvordum. Bienalin genel olarak. >erel bir bakıs açLsı>la diğer uluslara- rası bienallerden farklı bir metotizlediğini söy- leyebihnz. Performatik işlerin yoğunhığu dik- kat çekiciydL Oldukça çağdaş ve dinamik ola- rak nitelevebileceğimiz desenkr, enstalasyon- lar, videoiar vardL" 2. Gümrü Bıenalf nın ilginç özelliklerinden biri, gelecek yıllarda da aynı model üzennden aynı küratörlerle çalışacak olması. Style Ga- lerisi, Gümrü Akademisi ve bır müzenın ser- gi mekânı olarak kullanıldığı bienal, yıl içın- de de açılan küçük sergilerle destekleniyor ve süreklılığı sağlanıyor Hemen hemen sponsor- suz ve devlet desteğı olmadan yürütülen bienal- de, bu yıl geçen bienale nazaran yerel sanat- çılann yanı sıra diğer ülkelerden sanatçılar da işlerinı sergiledi. Ancak yine de Gümrü, ulus- lararası bienallerle kıyaslanma gıbı bir amaç gütmüyor. "Serginnı genel bir çerçevesini çizecek olur- sak, Ermeni sanatçüann tavnnıntinselbir ha- va estirdiğini sövieyebüiriz. Ermeni tinselliği devam ediyor. Hep dini temalar, semboller, mi- tolojüer, biranlamda maddi havaûn dışında bir rubaniyet sanatçüann işlerine oldukça çok yansıyor.'" Ermenistan'ın Gümrü şehn, 1988 depre- minden sonra hayli hırpalanmış ve yeniden yapılanamamış. Gümrü'nün bugünkü görü- nümü npkı yapay birşehırizlerumi venyor, çün- kü yaklaşıİc on yüı aşkın bir süre geçmesine karşın şehir prefabnke evler yığım halinde. Yapay ve yıkılmış bir şehır Gümrü. Ama bu- na karşın ınsanlarda bır coşku havası hâkım. Bienalin başlığını oluşturan 'Geçiş' ile Güm- rü kentı son derece örtüşüyor. Bir yanda olağanüstü bir fakirlik ve yasak- lar söz konusuyken diğer yandan göstenşten de nasibını alan tam bır üçüncü dünya ülkesı. Yanıp yıkılmış,prefabnke evlerle yapay birkent görünümünde olan Gümrü'nün her şeye kar- şın üç kath bir galerisi var. Deprem sonrasın- da onanlarak galen halıne getınlen bu bina, bienalin ana mekânı olarak kullanıldı. Seza Paker'ın Gümrü'de sergilediğı ış, da- ha önce Paris ve Kıbns'ta da sergılendi. Siyah- beyaz kendi aile fotoğraflan üzenne video ani- masyonla lale fıgürlennı yerleştiren Paker, Os- manlı Batıhlaşma dönemıne de göndermede bulunuyordu. Emre ve Müşerref Zeytinoğlu, ortak bir çalışma ile Gümrü Bienali'ne karı- lan sanatçılar arasında yer aldı'. Emre Zeytinoğ- lu'nun Istanbul'da eskıcılerden topladığı Er- meni aılelenne ait eski fotoğraflan büyüterek ve yanlarma 12 adanın resminın yerleştinldi- ği iş. Gümrü üzerine kurgulanmış anlamlı bir çalışma. Müşerref Zeytinoğlu'nun geçen yıl Urart Sanat Galerisi'nde açılan 'SanatveModalarT başhklı sergide ilk kez sergiledıği 'Deniz' de Gümrü'de sergilenen işler arasında yer alıyor- du. Ani Setyan ise Gümrü'deki yapılann cam- lanna kendi ailesine ait büyüklerin fotoğraf- lanndan aynntıladığı 'gözlerk', bu^ bakıma Gümrü'yü 'gözalüna'aldı. Daha önce başka sanatçılarla birhkte ortak çahşmalar gerçekleştiren Ali Akay, Gümrü Bienali'ne ilk kez sadece kendıne ait bir ya- pıtla katıldı. Dijital fotoğraflarla kendi elinden detaylar çeken Akay, 'göz', 'kadm cinsel orga- m' ve 'bükülmüş' olarak tanımladığı imajlan A4 kâğıda yedi defa bü>Tİterek Gümrü Yedi- ler Kılısesfnın tam karşısında sergiledi. Bu el detaylanyla Akay, teşhirci', 'dildzci' ve 'kat- lanan' oluşturmuş. 'Yedüer' işini çağdaş sana- tın yorumu olarak açıklıyor. "Günümüzde, cinseüikle ilgüi birçok şey karşımıza çüayor. Ona bakan medva ve buna katlanmak zorun- da kalan izkviciler. V'azı yazmak yerine görsel- likle ifade etmeye çabşüm bu kez. Yazarak söy- lediğûn şeyi bu sefer imajla göstermiş oldum. Bu işi bir metinfc de destekledim. Yedi raka- muun ajnca kutsal bi. anlamı da bulunuyor." Bienale kablan sanatçılar Srvle Galeri'nin önünde. Sarandon ve Hawn aynı filmda B Kültür Servisi - Susan Sarandon \ e Goldıe -î Havvn, yıllar sonra yeniden buluşan iki eski jjj arkadaşı canlandırmak için bir araya geliyor. Gençiiklennde rock gruplanna hayran olan ikı 'grupi'yı canlandıracak olan ikilınin bırbırinden farklı yolda gelisen hayatlan bırtakım olaylar sonucu birleşıyor. 'The Banger Sister' adını taşıyan fihnde, Sarandon kirli geçmışini gizlemeye çalçan zengin bir kadını, Hawn ise gençlik günlerindeki gıbi yaşamaya devam eden müzik tutkunu bir garsonu canlandıracak. 'Far and Away' fılminin•'. senanstı Bob Dolman'm yönettıği filmin gerçekleşmesıne tek engel. Amenka'da geçen yû reklam şırketlerine karşı başlatılan grevin yoğun destekçısı olan Sarandon'ın projede yer alma konusunda kararsız olması. 6.Muslararası Eskişehip Festivalî bugün başlıyor i I KüHür Servisi - Dokuz gün sürecek olan 6.Uluslararası Eskişehir Festıvah bu akşam saat < 20.00'de şef Ola Rudner yönetimındeki Viyana ;J Filarmonya Oda Orkestrası'nın konseriyle başlıyor Rossini, Spohr, Saınt-Saens ve Mendelsshon'un eserlennin seslendınleceğı konsenn solıstlen kemancı Arilla Aldemır ve Lukas Davıd. Festivalde 10 Ekim'de Viyana Klannet Connectıon'ın 'Klarinet Karnavalf adlı konseri ve Bengi Bağlama Üçlüsû, I1 Ekim'de Ayşe Tütüncü-Piyano-Perküsyon Grubu, 12 Ekim'de Trio Mrio ve Erkan Oğur ve tsmail Demircioğlu, 13 Ekim'de Free Key Trıo, 14 Ekim'de Bezmara Topluluğu'nun Klasık Türk Müzığı konsen ve Band-O-Neon Gnıbu, 15 Ekim'de Anadolu Üniversitesi Gençlik Senfoni OTkestrası'nın konserleri yer alıyor. Tiyatro Istanbul 'Sylvıa' ve Dostlar Tıyatrosu'nun 'Can' oyunlarmın yam sıra Ankara ve Antalya Devlet Balesı 'Yeni - Koreografiler'ı sunulacak. Çocuk Etkınlıklen bölümünde ise atölyeler, sergıler, gösteriler ve bir çocuk konseri gerçekleştirilecek. Alma Rose' Beriin'de • Kültür Servisi - Geçen sezon ttalyan Kültür • Merkezi tiyatro salonunda sahnelenen Claude Tomati'nin 'Notalann Kanatlannda Alma Rose* adlı oyun 14 Ekim günü Beriin'de Ti>atrom Sahnesı'nde oynanacak. Yönetmenliğinı Istanbul Şehir Tiyatrosu oyunculanndan Mehmet Gürhan'm, müzik direktörlüğünü ise tstanbul Devlet Operası sanatçılanndan soprano Payam Koryak'm yaphğı oyun. 2. Dünya Savaşı sırasında Auschvvitz'de Birkenau kadınlar kampmda geçiyor Hollanda'da bir konser verdiği sırada Naziler tarafindan alınıp Birkenau kampına katılan Gusta\ Mahler'in torunu Alma Rose'yi Aytaç Özruna, yan Yahudi Fransız şarkıcı Fania Fenelon'u ise Filiz Kutlar oynuyor. Oyunda ıki kadmın çok zor koşullarda sanata ve müziğe farklı bakış açılan sunuluyor. Müziklerle bezelı bir ağıt gibi olan oyun, 1997 yüında ttalya'da en iyı tiyatro oyunu ödülünü aldı. 'Alma Rose". 11 Kasım'dan itibaren ttalyan Kültür Merkezi'nde cuma 19.00, cumartesı 15.00 saatlerinde sahnelenecek. Karanhktaki Dansçı'nın farklı gösteriıni • Kültür Servisi - Lars Von Trier'in Cannes Fihn Festivali'nde Altm Palmıye ödülü alan 'Dancer In The Dark' (Karanlıktaki Dansçı) filmınin Ingiltere'deki gösterimi biraz farklı oldu. Film dağıtım şirketleri. yaptıklan promosyonla, filmi ilk gün izlemeye gelen ve ilk yanm saatini ; _ beğenmeyenlere bılet paralannı geri verdi. Bu karar, daha önce sadece Londra'da vizyona giren fıhnın, eleştırmenlerin olumsuz yorumlan ve filmin bilet satışlanrun çok düşük olması üzerine alındı. Catherine Deneuve ve Björk'ün başrollennı paylaştığı fihn, Holrywood müzikallennden ılham alarak hayali bir yaşam süren bu- kızın öyküsünü anlatıyor Bursa Uluslararası Çocuk ye Gençlik Tîyatroları Festivali • BURSA (AA) -' 5. Uluslararası Bursa Çocuk ve ' Gençlik Tiyatrolan Festivali' 14 Ekim'de başlayacak. Festivale 4'ü Türk, 8'i yabancı 12 topluluk katılıyor. Rusya'dan St. Petersburg Devlet Tiyatrosu'nun 'Pollyanna' oyunuyla başlayacak festivale tstanbul Büyükşehir Belediye Tiyatrosu, BKSTV Çocuk Tiyatrosu, Tıyatro Tempo ve Anotolia ile Fransa, İtalya, lspanya, Isviçre, Ahnanya, Tunus, Danimarka ve Rusya'dan birer tiyatro topluluğu katılacak. £ BUGÜN • DULCİNEA'da saat 23.00'te British Deep Beat Geceleri'nde HerbaKser DJ Set yer alacak. (245 10 39) • KEREM GÖRSEV AFM JAZZ BAR'da saat 23.00'te îlhan Erşahin Group sahnc alacak. (231 39 50) • BABYLON'da saat 23.00'te London Electricity diıılcücbıliı. (272 73 oi>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle