27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27EKİM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Baykal'ın tstanbul tura • tstanbul Haber Servisi - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal önceki akşam Istanbul'a gelerek yakın çalışma arkadaşlanyla göriiştü. Baykal dün ise halkın sorunlanru yerinde görûp öğrenmek amacıyla Altunizade'den belediye otobüsüne binerek Mecidiyeköy'e getdi. Daha sonra Yeşilyurt'tan trene binip Sirkeci Gan'na gelen Baykal, garda bir süre yurttaşlarla sohbet etti. Baykal'a, son kunıltayda PM'ye giremeyen yakın çalışma arkadaşlanndan Bülent Tanla ve Kadıköy Uçe Başkanı Şefik Toprak'ın da aralannda bulunduğu partıliler eşlik ettiler. MGKbugün toplanıyor • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - MGK'nin aylık toplantısı bugün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığuıda yapılacak. Toplantıda, Ege'de gerçekleştirilen NATO tatbikatında yaşanan gerilimin ardından Türkiye aleyhine AB nezdinde politikalannı yoğunlaştıran Yunanistan ile ılişkilerde gehnen nokta değerlendirilecek. Toplantıda, tçışlen Bakanı Sadettin Tantan, "Kasırga" operasyonu ve Türkiye'deki "yolsuzluk ekonomisi" hakkında kurulu bılgılendırecek. Bosna'dan vize uygulaması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bosna-Hersek yönetiminin yakında Türk yurttaşlanna vize uygulamasına başlayacağı bıldirildi. Almanya, Fransa ve Italya gibi ülkelerin, Bosna üzerinden gelen kişilerin sayısının artması ûzerine Bosna yönetimine vize uygulaması çağnsında bulunduğu kaydedıldı. Bosna-Hersekli yetkililer, vize uygulamasınm Türk yurttaşlanna yönelik özel bir karar olmadığını söylediler. TBMM'de tartifma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM'de 3 yılhğına seçilen yeni başkanlık divanı, yeni yasama ydı çahşmalanna "oda kavgası" ile başladı. Komisyonun dünkü toplantısında görev dağılımı yapılırken, protokolde "idare amirlerinden" önde geldiklerini belirten kâtip üyeler, daha genış makam odası alabilmek için oda dağıtımının kendilerinden başlatılması istemıyle aralannda ımza toplama karan aldılar. Açıklama • Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, gazetemizde 2 Eylül 2000 tarihinde 'Ölümüne Sadakat' ve 23 Eylül 2000 tarihinde 'Üti Tutuklu Ölüm Sınınnda' başlıklanyla yayımlanan haberlerle ılgilı birer açıklamada bulundu. 2 Eylül tarihinde yayımlanan haberde adı geçen ve çeşitli cezaevlerinde meydana gelen olaylarda yaralanan tutuklu Cemal Çakmak'a gerekli tedavinin yapıldığı belirtildi. 23 Eylül tarihli haberle ilgili olarak yapılan açıklamada ise Ümraniye Cezaevı'nde tutuklu bulunan Hasan Kızılkaya ile Kazım Yılmaz'a hastalıklannın gerektırdiği tedavilerin yapıldığı bildirildi. 312 değişikliğinden umudunu kesen FP, Erbakan'ı kurtarma hesabı yapıyor Af pazarhğıbiiyüyorANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet Bürosu) - Başba- kan Bülent Ecevit'in, af yasa- sının "önceükle" TBMM gün- demine getirileceğini açıkla- ması, kapatılan RP'nin siyasi yasakJı lideri Necmettin Erba- kan'ı "cezaevindenkurtarma" hesabı yapan FP'yi umutlan- dırdı. TBMM Başkanı Ömer tzgi ile yaptığı görüşmede af beklentisini dile getiren FP Ge- nel Başkanı Recai Kutan, "Bu konu bizûn için çok önemli, hassasiyetimizi biliyorsunuz" diyerek Erbakan'la ilgili kaygı- lannı üstü kapalı bir şekilde di- le getirdi. Hükümet ortağı ANAP ise af yasası konusun- da "sorun çıkaran ortak" ol- mayacaklan mesajını verdi. Başbakan Yardımcısı Mesut Ydmaz, af konusunda "geç ka- hnmasına" karşın hükümet gündemine geldıği taktirde, geçmıştekı "olumlu" tavırlan- • Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, önümüzdeki hafta afla ilgili çalışmalann yoğunlaşacağını belirtti. Başbakan Yardımcısı Bahçeli, "Zannediyorum Ramazan Bayramı'ndan önce hem cezaevindeki mahkûmlara hem de onlann ailelerine bir mutlu haber verebiliriz" dedi. nın süreceğini bildirdi. Yılbaşından sonra 4 aylık ce- za ertelemesi sona ereceği için hapse girmek zorunda kalacak olan Erbakan'ı kurtarmanın yollannı arayan FP, umudunu affa bağladı. Anayasa Mahke- mesı'nin basm yoluyla işlenen suçlann affıyla ilgili yasanın iptal gerekçesini de dikkate alarak bir af yasası çıkanlma- sını isteyen FP, böylelikle Er- bakan'ı hapse girmekten kur- tarmak istiyor. FP Genel Baş- kanı Kutan'ın TBMM Başka- nı Ömer Izgi'yi kutlama ziya- retınde bu konudaki beklentisi- ni dile getırdiği öğrenildi. Gö- rüşmenin basına kapalı bölü- münde "Af konusu bir an önce gündeme gehneiL Bu konu bi- zim için çok önemli, hassasiye- timizi biliyorsunuz'' diyen Ku- tan'ın Erbakan'la ilgili beklen- tisini üstü kapalı bir şekilde di- le getirdiği belirtildi. FP, bek- lentilerini karşılayacak bir af yasası çıkanlması uğruna hü- kümeti zorlamak için farklı arayışlar içinde. Ydmaz: Geç kahnch ANAP Genel Başkanı Me- sut Yılmaz da af konusunda "geç kaundığuu"' söyledi. Yıl- maz, katıldığı bir televizyon programında, konu tekrar gün- deme gelirse daha önceki "ohımhı" tavırlannı sürdüre- ceklerini de ifade etti. Cumhur- başkanı'nın af yasa tasansı Meclis'e iade etmesinin üstün- den uzunca bir zaman geçtiği- ne işaret eden Yılmaz, "Bu ko- nunun çözüme bağianmamıs olmasuıı bir eksiklik olarak gö- rüyorum" dedi. Ancak Ece- vit'in açıklamalanndan, konu- nun yeniden hükümet günde- mine geleceğinin anlaşıldığını ifade eden Yılmaz, "Bizün gö- rüşümüz daha önce Meclis'ten çıkan yasayla zaten belMdir" dedi. Çahşmalar yoğunlaşacak Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, koalisyon ortaklan ara- smda ortaya çıkan görüş ayn- lığının giderilmesi için 3 seçe- nek hazırlandığını belirterek "Sanıyorum bunlann birisi üzerinde uzlaşılacakür. Bu ko- nuda önümüzdeki hafta parti- ler arasında yoğun çahşmalar olacakbr" dedi. 'PatnaTana yetişecek' Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı DevletBahçeli, Tür- kiye'nin bugünkü şartlan için- de af yasasımn çıkmasında ya- rar gördüğünü belirterek "Zan- nediyorum Ramazan Bayra- mı'ndan önce hem cezaevinde- ki mahkûmlara hem de onlann ailelerine bir mutlu haber vere- biliriz'' dedi. Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, af konusunun "fün- yesi çekflmiş bir d bombası gi- bi" olduğunu belirterek "Arnk bundan sonra 'af çıkarmıyo- rum' diyemezsiniz, af çıkarsa bu konu ortadan kalkar" diye konuştu. Prof. Dr. Kutsal Öztürk 'iknidüzenleme için afşart' • Cezaevlerinde, kapasitenin iki katı kadar insan bulunduğunu, yaşam koşullarının çok zor olduğunu belirten Oztürk, bütün cezaevlerinin "döküldüğünü" ve insanlann çok sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kaldıklannı söyledi. AHMET ŞEFİK TRABZON-Cezaev- lerinin yeniden düzen- lenmesi çerçevesinde proje hazırlamak ama- cıyla Karadeniz Bölgesi cezaevlerini inceleyen Karadeniz Teknik Üni- versitesi (KTÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutsal Öztürk, cezaevierindekı koşullan gördüğünde büyük bir şok geçirdiği- ni açıkladı. Yaşam ko- şullannın çok zor ve sağ- lıksız olduğuna dikkat çeken Öztürk, cezaevle- rinin yeni bir düzenle- meye gıtmesi ıçın "affin şart olduğunu" savundu. Adalet Bakanlığı'nın cezaevlerindeki fıziki koşullann düzeltilmesi- ne yönelik başlattığı ça- lışma kapsamında Kara- deniz Bölgesi'ndekı ce- zaevleriyle ilgili çalışma KTÜ'ye verildi. KTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Kutsal Öztürk, Si- nop'tan Artvin'e bölge- deki tüm cezaevlerinde incelemelerde bulundu. Yaklaşık 400 tutuklu ve hükümlüyle yüz yüze görüşen Öztürk, cezaev- lerindeki koşullardan çok etkilendiğıni anlattı. Cezaevlerinde, kapasite- nin iki katı kadar insan bulunduğunu belirten Öztürk, bütün cezaevle- rinin "döküldüğünü1 ' ve insanlann çok sağlıksız koşullarda yaşamak zo- runda kaldıklannı açık- ladı. Tutuklu ve hüküm- lülerin ciddi baskılar al- tında olduğuna dikkat çeken Öztürk, cezaevle- rindeki "ağalık siste- mi"nin de büyük acılara yol açtığmı vurguladı. Mahkûmlann büyük bir umutla affi bekledikleri- ni ileten Öztürk, cezaev- lerindeki fıziki koşulla- nn iyileştirilmesıne yö- nelik çalışmalara ilişkin de şunlan söyledi: "Cezaev'leri çok kötü durumda. Buralarda bir iyüeştirme için muflaka cezaevlerinin boşalması lazım. Yani bu çahşmala- n yapabibnemiz için af muüaka gerekiyor. Pro- jemize göre iki kath yapı- lann ilk kaü murfak ve diğer gereksinmeler için, üst katlaryatakhaneola- rak kullanüacak. 4-5 ki- şilik odalar düşünüyo- ruz. Ancak cezaevlerin- de kapasitenin iki kaü in- san bulunurken bu çahş- malan yapmak kesinlik- le olanaksız." ÇÎZMEDEN YUKARI MUSAKART m.kart@superonline.com.tr Yılmaz, yıl sonu TEFE'nin yüzde 29, TÜFE'nin yüzde 34 olacağını savundu 'Enflasyon hedefi 9 pııaıı şaşacak' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz. Yüksek Planlama Kurulu'nda (YPK) kendilerine sunulan verilere göre, bu yıl sonunda toptan eşya fiyatlan endeksini (TEFE) yüzde 29, tüketici fiyatlan endeksini (TÜFE) yüzde 34 beklediklerini bildirdi. Böylece enflasyon hedefmde 9 puanlık sapma olacağını belirten Yılmaz, dışalım baskısının 2001 yılında da devam edeceğini, buna karşı özellikle lüks tüketim mallanna yönelik önlemler alınacağmı bildirdi. Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Yılmaz, dün bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, ekonomik programın başanlı olabilmesi için Merkez Bankası, Hazine, Maliye Bakanlığı ve dığer kurumlar arasında bürokratik düzeyde daha iyi bir eşgüdüm ve ekonomi yönetiminde ayarlama gerektiğini söyledi. Yılmaz, özelleştirmelerde gecikme olduğuna ilişkin bir soru üzerine, Ozelleştirme Idaresi'm'n yaptığı özelleştirmelerde sorun olmadığım, Ulaştırma ve Enerji bakanlıklanmn özelleştırmelerinde zaman zaman hukuki, zaman zaman da siyasi sorunlann ortaya çıktığını belirtti. Yılmaz, önümüzdeki dönemde TÜPRAŞ ve TFTY özelleştirmelerinin önceliği olabileceğini, arkasından PETKtM'in gündeme gelebileceğini bildirdi. £ TlRMIK IAYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr Bir hafta arayla ikinci kez Iz- mir. Sevinmeli değil mi? Çocuk- luğunun geçtiği, binbirçocuk- luk, delikanlılık anısıyla bezen- miş bu kentte olmak mutlu kıl- malı seni değil mi? Ne gezer!.. Tahrip edilmiş, hoyratça, hatta vahşice, geleneklerin- den, güzelliklerinden, yaşam değerlerinden koparılmış bir kent niye sevindirsin ki seni? Turistik broşürlerde övüle övüle bitirilemeyen Napoli Körfezi'ni hasetten çatlatacak bir görkemle uzanan Izmir Körfezi'ne bakan birotel oda- sında, gazeteci günlük yazısı- nı mı yetiştiriyor, öfkesinden bilgisayannın tuşlarını mı dö- vüyor, belli değil. Havalimanından beri uçsuz bucaksız beton çölleriyle kap- lanmış bir doğayı bölen oto- yollardan geçip geldi kıyıya. Kentin içine, bir zamanlar 'kentin ucu' sayılan, şimdi merkez semtlerden birine dö- nüşmiiş Üçkuyular'dan girdi. însanlara Sayım - Otomobillere Saygı Trafiğin şaşılacak kadar hızlı akmasından keyıflenmedi; he- men her köşesinde gizlenmiş anılannı içine çeke çeke ilerle- mek isterdi. Gene de akan tra- fikte bildik köşelere gözucuy- la selam yolladı. Üçkuyular Parkı'nı, önünden denize gir- diği ve annesinden her zaman fırça, bazan kötekyediğı Göz- tepe'yi geçti; Asansör'ün (bir semttir) işlemeyen asansö- ründe (sahiden asansördür) ilk öpüşmesini anımsadı; o ina- nılmaz delikanlılık 'rtazz/'nı bir kez daha tattı. G., şimdi orta yaşı geride bırakmış bir kadın olmalı. Evlenmiştir. Çocuklan olmuştur... Demeye kalmadı Behçet Necatigil dolandı di- line: "...Hani bir sevgilin vardı Beşiktaş'ta / Dün yolda rast- Iadım ona I Sevindi beni gö- rûnce I Seni sordu, bildiğin gibi dedim I Evlenmiş I Koca- sını seviyonrıuş I Çocuklan ol- muş I Birkız, biroğlan.... I Bir suçlu gibi ezik I Sana selam söyledi". G. bilse kentinde, kentimiz- de olduğumu, 'bir suçlu gi- ö/'ezilmeden bana selam söy- lermiydi?.. (Gazeteci, bırak geride kal- mışyıllan, nostaljinin (=geçmi- şe özlem) ne sırası, ne de an- lamı var. Tuşlara biraz daha yavaş vur ve bitir şu yazıyı.) • • • Daha yeni sayıldık. Çoğal- mışız; çok olmuşuz. Do- ğu'dan, Güneydoğu'dan ko- pup Batı'nın varlıklı kentlerine göçmüşüz. Istanbul'a, Izmit'e, Bursa'ya, Izmir'e... Izmir'e? Kadifekale sırtları betona kesmiş. Karabağlar betona kesmiş. Buca, Bornova, Nar- lıdere betona kesmiş. Hatay'ın (bir semttir) ötesindeki çorak sırtlar, taşlı düzlükler betona kesmiş. Körfez betona kesmiş. Kuru dalı daldırsan birkaç haftaya varmaz yeşereceği topraklar ağaçsız, umutsuz, insana aykın beton çöllerine dönüşmüş. Ev diken ağaç dikmeyi, yol açan yol boyunu ağaçlarla süslemeyi ne bilmiş, ne istemiş. Ağaca düşman, yeşile duş- man, ranta vurgun, arsayatut- kun, gözü dönmüş bir vahşet gelip Körfez'e dayanmış. Körfez'i bir uçtan öteki ucu- na kuşatan güzelim kıyı doldu- rulmuş ve asfaltla sıvanmış. Körfez'e bakan otel odasının penceresini açmak ahmaklık. Önce dayanılmaz bir otomobil gürültüsü, hemen ardından eg- zoz gazının zehiriyle geniz ya- kan bir hava. Körfez, kente so- luk aldıran; kıyılar, insanlann denizi soluyacağı sığınaklar ol- maktan çoktan çıkmış... De- meye kalmadı Cahit Küle- bi'nin, Sivas toprağından ko- pup gelmiş, Körfez'i ve Izmir'i görüp büyülenmiş koca bir bozkır ozanının dizeleri dilinde: "...Izmir'in denizi kız I Kızı deniz kokarI Izmir'in sokakla- n I Hem kız, hem deniz ko- kar..." Şiir ölümsüzdür, derier. Kü- lebi'nin bu şiiri ölmüş. Biz öl- dürmüşüz. "Izmir'in sokaklan egzozgazı, körfezibok kokar" denmeli artık. Vahşi saldından payını al- mış, yeni Belediye Başkanı Priştina'nın çabasıylayarası- nı beresini sarmaya çalışan Kordonboyu belki kurtulur. A- ma Konak-lnciraltı şeridinin cenaze namazı çoktan kılın- mış. Insanlar için 'sayım' yapıp, kentin en güzel şeridini asfalt- la kaplayıp otomobillere 'say- gı' duyanlar... diye başlayan bir cümleyi yazmak gelmiyor içimden. En iyisi, bu yazı bit- sin. Dilimde kederii birzeybek türküsü: "Izmir'in içinde vurdularbe- ni..." POLfrlİKA GÜ1NLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA İbo ile Smetana FRANKFURT - Öyküyü Orhan Karul an- lattı. Karul'un "Gurbetteki Dünya" kitabında yer alan bu ilginç öykü bir gurbetçi belgesi... Öyküyü aynen aktarıyorum: Urfalı Ibrahim Eğilmez, Almanya'ya ilk ge- len emekçilerden. Fırın işçisi olarak gelmiş Hamburg'a. Urfalı olmasına karşın bir hayali varmış: Denizci olmak! Hamburg'a gelmeyi iste- mesi de bu liman şehrinde bir gemi tayfalığı yakalayıp ilkokuldayken okuduğu Jules Ver- ne'in "80 Günde Devriâlem" kitabındaki macerayı yaşamak! Ama gelin görün ki Urfalı Ibrahim, fırın işçi- si olarak geldiği Hamburg'da gemilere uzak düşmüş. Tşyeri Hamburg yakınlarında Pine- beng kasabası olmuş ve günleri un, hamur, fı- nn ısısı arasında geçmeye başlamış. Ustası Herr Schvvalke sabah akşam ya- nında taşıdığı transistörlü ufak radyosunda Ibrahim'in hiç anlamadığı bir müzik dinler- miş. Bir gün, bu dinlediğin ne diye sorduğunda kısa bir yanıt almış: "Klasik müzik." Tabii bir şey anlamamış. Zira dinlediği mü- zik onun kulağında esintileri kalan uzun ha- valara, hemşerisi ibo'nun söylediklerine hiç benzemiyormuş. Günlerden bir gün Herr Schvvalke'nin ufacık radyosundan dökülen melodiler onun yüreğini dağlayıp geçmiş. İçinde anlayamadığı çırpıntılara neden olmuş. Farkında olmadan gözlerinin yaşlandığını hissetmiş. Dinlediği parça bitince, spiker dinlettiği mü- ziğin Bedrich Smetana'ya ait olduğunu söy- lemiş, ama fınncı Ibrahim ne Smetana'yı ne de dinlediği parçanın isminin "Moldau" sen- fonik şiir olduğunu aklında tutabilmiş. Aylardan bir gün, içinde Urfa özlemi, ana- sı, babası, bactsı, lahmacun kokusu, ozan- lann çalıp söyledikleri uzun havalar dans edip dururken Herr Schvvalke'nin radyosu yine o- nun içini dağlayan müziği çalmaya başlamış. Işini, hamuru, unu, fırını unutmuş; Smeta- na'nın Moldau'sunu dinlemeye koyulmuş. Sonunda eserin ne olduğunu, kime ait ol- duğunu, pantolonunun arka cebindeki çizgi- li ufak deftere yazıvermiş, ama fınnda pişen 8 tepsi sandviç yanıvermiş. "Klasik müzik" tutkunu Herr Schvvalke de, onu patrona kar- şı savunmamış. Urfalı Ibrahim Eğilmez, Sme- tana müziği uğruna işinden de olmuş. Işbununladabrtmemiş. Fınncı Ibrahim, ne- rede müzikle ilgili bir şey satılıyorsa oraya gi- rip ufaktefek Almancasıyla, "Smetana, Mol- dau haben sie?" (Smetana, Maldau sizde var mı?) diye yüreğini dağlayan, kulağından zil sesleri eksilmeyen müziğin kasetini ara- maya başlamış. Aramış, aramış, bulamamış. ••• Bir gün şefı Herr Schvvalke onu arayıp bul- muş ve ona "Ben de işten ayrıldım. Eşimin kardeşi ile bir başka kasabaya gidip ufak bir fınn açacağız, sen de bizimle gelirmisin?" di- ye sormuş. Bizim İbo, "Ben Smetana'yı bul- madan hiçbiryere gitmem" yanıtını verince, Usta Schvvalke şaşkınlık içinde "Oğlum, o öleli 100 sene oldu. Bulsan bulsan onun me- zannı bulursun. O da Çekoslovakya'dadır" demiş ve nedenini sormuş. "Ben işimden, senin radyonda dinlediğin müzik yüzünden oldum. Fınndaki mal bu yüzden yandı. Ben dinlediğim o parçayı anyorum. Adı 'Moldau' imiş." Usta Schvvalke bir kez daha şaşkına dön- müş. Zira Ibrahim'in onun radyosundan hiç, ama hiç memnun olmadığı, elinden gelse radyoyu fınna atarak cezalandırabileceğini düşünürmüş hep. "Gel, ben sana onun kasetini hemen ala- yım. Bir de kasetçalar hediye edeyim. Ama yeterki sen 'geliyorum' de" demiş. Gurbetçi Ibrahim tekrar fırıncılığa dönmüş, ama artık hem kasetçalan hem de Smetana'sı varmış. Tepsileri fırına sürerken Moldau'sunu dinliyormuş. Çalıştığı işyerinin adı da "Bec- kerei Moldau" (Moldau Fınnı) imiş. ••• Aimanya'da gurbetçi öyküleri 2000 yılında hâlâanlatıiıyor... Acı, hüzün ve sevinç bir sevda bulutunu anımsatıyor, tutku yüklü gecelerde yaşanmış öyküler yaşamın bir parçası oluyor... hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/513 90 98 Cumhuriyet . kitap kulübü \1L özlenn pöyraz Xtl~rpJarı ÇAĞININ TANIĞIİJÇ YAZAR 2. BASI KUBİLAY OLAYI VE TARİKAT KAMPLARI 4. BASI SANCILI YILLAR KUSATILMIS SOKAKLAR 4 BASI KUZJ POSTUNDA KURT ZAMBAK SANA DA BULASTI KAN 2 BASI T DİN BARONUNUN KAZLARI 2 BASI ASIK KADINLAR SOKAĞI 2 BASI SERİAT PAZARI SEVOANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL TÜRKİYE'NİN SEYTAN ÜÇGEMİ GÖZLERİH POYRAZ Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazf rlama A Ş Türkocağı Cad. NO.3S/41 (34334) Cağatoglu-lstanbul Tel: 514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle