Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27EKİM2000CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Durakta
Geçenlerde bir gece
eve dönerken
otobüs
durağında
Türkiye
Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı Nail
Güreli ile karşılaşmış;
bazı gazetecilerin
evine milyon dolarlar
götürülürken mesleğin
halini sormuş, "Onlar
villalarda oturup
yatlara, lüks ciplere
binsin diye bizim
gibiler de durakta
belediye otobüsü
bekliyor" dediğini
yazmıştık. Nail Güreli,
"ben öyle demedim"
diyor; o sözün bize ait
olduğunu belirtiyor.
Güreli, "Bunlar da
gazeteci olduğu için,
basını savunurken
sanki onlan da
savunuyormuş izlenimi
vermekten rahatsız
oluyorum. Zaman
zaman böyte bir ikilemi
yaşıyor ve kendime
öfke duyuyorum,
demiştim. Bu arada,
alnının teriyle araba ve
villa sahibi olanlan da
kıskanmadığımı, bizim
derdimizin,
mesleğimizi alet
ederek şaibeli servet
edinen ve mesleği
maalesef 'gazeteci'
diye geçinenlerte
uğraşmak olduğunu
belirtmek isterim"
diyor. Neyse... Fakat
yağmuriu o gecede ve
o durakta gazeteci
Mehmet Faraç da
otobüs bekliyordu!
Bektronik poste dentaomOcumhurtyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 87
- Döner, Almanya'nın milli
yemeği olmuş...
"Bizimki de hamburger
olmadı mı!"
Yenf CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Şeyh
Edebalı Hazretleri'nin Osman Gazi'ye vasiyetini,
çerçeveletip partideki odamın baş köşesine astım.
CHP'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Gazi M. Kemal Atatürk: Curnhuriyet sözcüğünü söy-
lemekten bile çekinenlerin; Cumhuriyet'i, daha doğ-
duğu gün boğmak isteyenlerin kurdukları partiye
"Cumhuriyet" adını vermeleri, içten gelme ve inanı-
lır bir davranış sayılabilir mi?
Yeni CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: 600 yıl-
lık bir imparatorluğun nasıl ayakta kaldığı Şeyh'in va-
siyetindeki felsefeden şimdi daha iyi anlaşılıyor.
CHP'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Gazi M. Kemal Atatürk: Bu bayrak, yüzyıllardan be-
ri, bağnazları ve boş inanlara saplanmtş olanlan al-
datarak özel çıkar sağlamaya kalkışmış kimselerin
taşıdıklan bayrak değil miydi?
Yeni CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Bu va-
siyeti her devlet adamı kendine kılavuz edinmelidir.
binde
CHP'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Gazi M. Kemal Atatürk: Siyasa alanında birçok
oyunlar görülür. Ama, kutsal bir ülkünün simgesi
olan Cumhuriyet yönetimine ve çağdaşlaşmaya kar-
şı, bağnazlık ve her türlü düşmanlık ayağa kalktığı
zaman; özellikle ilerici ve cumhuriyetçi olanlann ye-
ri, gerçek ilerici ve cumhuriyetçi olanlann yanıdır; yok-
sa gericilerin umut ve çalışma kaynağı olan yer de-
ğil.
Yeni CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Kamu
sorumluluğu alan herkesin bu vasiyeti dikkate alma-
sı gerekiyor.
CHP'nin ve Türkiye Cümhuriyetrnin kurucusu Ga-
zi M. Kemal Atatürk: Dahası, yönetim başında bu-
lunan böyleleri, kişisel çıkarlannı, yurduna girip yayıl-
mış düşmanlann siyasal erekleriyle birleştirebilirler.
Yeni CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Şeyh
Edebalı'nın Osman Gazi'ye vasiyeti, ders alınması-
nı bilen herkese yol gösterici, uyancı ve ufuk açıcı
öğütlerdir.
CHP'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Qazi M. Kemal Atatürk: Yaşamda en doğru yol
gösterici, bilimdir, fendir.
Yeni CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Şeyh
Edebalı'nın, Osman Gazi'ye yaptığı bu vasiyetin so-
nunda 'Şunu da unutma, insanı yaşat ki devlet ya-
şasın' diyerek, her şeyin temelinin insan olduğunu
vurguluyor. Bizim bugün savunduğumuz en temel
politika budur.
CHP'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu
Gazi M. Kemal Atatürk: Temiz yürekli halka, beş
vakit namaz kılmayı öğütleyen adam, belki de ya-
şamı boyunca hiç namaz kılmamış bir politikacı olur-
sa, bu davranışıntn ereği anlaşıimaz olur mu?
SESSİZSEDASIZ(I) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatto
erdincutku •• yahoo.com
Dağ gibi işsızler ordumuz var; askerlik kaldınlsın!
Univepsitede kiralık soyunma dolabı
Aydın'daki Adnan Menderes Üniver-
sitesi'nde öğrenciler, kaytt sırasında
zorunlu olarak satılan yabancı dil ki-
taplarından yakınıyordu, rektör Prof.
Dr. Cezmi Oncüer de eğitimden is-
tenen verimi almak için bunun gerek-
li olduğunu açıklamıştı...
Bu kez "kira parasrndan söz edi-
yor öğrenciler... Buna göre, öğrenci
harçlan dışında, YÖK Yasası'nın öte-
sinde, üniversite yönetim kurulu ka-
ranyla ve ödemeler rektörün kendi
adına kurduğu üniversite vakfina ya-
pılmak üzere Beden Eğitimi ve Spor
Yüksek Okulu ile Sultanhisar Meslek
Yüksek Okulu'nda her öğrenciden
soyunma dolabı yıllık kullanım ücreti
olarak 25 milyon lira alınıyor... öğren-
ciler, Aydın'da bir dolapçı bulup sor-
muşlan 25 milyon liraya kiraladıkları
dolabın benzerine işin erbabı 10 mil-
yon lira değer biçmiş!
Üniversite genel sekreteri Ertan
Serdar'ın imzasını ve rektörlük müh-
rünü taşıyanu
tarife"de dolap kirasın-
dan başka kalemler de var... Fakülte
ve bölümlerine göre öğrenciler ön-
lük, tulum, çizme, teriik, eldiven, şap-
ka vs satın almak zorunda...
Bu malzemeler de mutlaka eğitim-
den verim almak için olsa gerek ama
öğrenciler, "Piyasada 2-3 mil-
yon liraya satılan laboratuvar
> önlüğü üniversitede 7 milyon li-
ra, paranın üstu nereye gidiyor
belli değil" diyorlar. Cezmi On-
cüer"in vereceği yanıt, öğrencileri ik-
na edecek nitelikte olmalı...
Yok Oluş!..
MUSTAFA KUL
Bütçe, hükümetlerin siyasal,
malı ve iktisadı amaçlannı ger-
çekleştirmek için kullandıklan
en önemli araçtır. Buradan yo-
la çıkarsak bütçelerin yalnızca
"sayısal bilgiler" veren gelir gi-
dertablolan olmadığı kolaylık-
la anlaşılır. Gene bütçeye ba-
karak gelecek gunlerı tahmin
etmek hiç de zor değildir. He-
le ki bir ülkenın bütçesı IMF
onayı ile gerçekleştiriliyorsa,
izlenecek politikalan yorumla-
mak için rakamlara bakmaya
bile gerek yoktur.
Bugüne kadar IMF reçetele-
rini uygulayıp da ekonomik so-
runlarını çözmüş, yatınma yö-
nelmiş, işsizlik sorununu hal-
letmiş veya en aza ındirgemiş
bir devlet ömeği bulunmamak-
tadır. IMF ve Dünya Bankası gi-
bi finans kuruluşlan, çokulus-
lu şirketlerin hizmetindedir. Ne-
oliberal ıktisat politikalannı ha-
yata geçirmeye çalışıriarken
hem ulusal devlet anlayışını
hem de sosyal devlet anlayı-
şını önlerinde çok büyük engel-
ler olarak görürler ve bildik re-
çetelerini uygulatarak bu ol-
gulara saldınriar. Çünkü neoli-
beral politikaların temelinde,
devletin toplumsal ve kolektif
tüketim alanlanna yönelik üre-
timinin ve kaynak aktanmının
kısıtlanması anlayışı hâkimdir.
Kısıtlama, devletin ekonomi-
ye müdahale ettiği araçlann
tasfiyesi ile gerçekleştirilir. Bu
araçlar ise kamu işletmeciliği,
toplumsal gereksinimlerin kar-
şılanması için üretim ile doğ-
rudan veya dolaylı olarak mal
ve faktör fıyatlarının devlet ta-
rafından belirienmesidir.
Bu amaçla en çok manipü-
lasyonu yapılmış politika "özeA-
leştirme" olmuştur. Gerçek-
leştirilen özelleştirmeter ile büt-
çeye çok büyük gelir sağlayan
ve ülke bağımsızlığı açısından
stratejık öneme sahip pek çok
önemli kuruluş yok pahastna el-
den çıkarılmıştır. Böylelikle,
hem bütçe büyük bir gelir ka-
lemini kaybetmiş, hem piyasa
denetimi ortadan kalkmış hem
de pek çok insan işsiz kalmış-
tır. Bütçe gelirleri aynı zaman-
da yatırım, üretim ve tabii ki
istihdam anlamına geldiği için
bu özelleştırmeler ile devletin
asli görevleri de tırpanlanmış-
tır.
Devlet, IMF bütçesini uygu-
layarak çiftçiyi ve tanmı da yok
etmiştir. Bunun sonuçlannı çok
kısa bir zamanda hep beraber
göreceğız ve yaşayacağız. Bü-
tün bunlann yanı sıra eğitım ve
sağlığı, sosyal güvenliği terk
ederek halkı özel sermayenin
eline teslim etmiştir.
IMF, bu bütçeler ile hükü-
metin dış borçlannrödeyebil-
mesini garantı altına almış, bu-
nun yanı sıra da çokuluslu şir-
ketlere istediklen gibi at koş-
turacaklan bir alan yaratmıştir.
İşsizlik, üretimsizlik ve bunla-
nn sosyal sonuçlan bu finans
çevrelerinin umuhannda değil
tabii ki!.. Umutsuzluktan, çare-
sizlikten intihan kurtuluş olarak
gören kadınlar, eğitim olanağı
bulamayan gençler, açlıksını-
nndayaşayan insanlar, çocuk
işçiler, gelecekten hiçbir bek-
lentisi olmadan yaşamanın na-
sıl bir duygu olduğu umurlann-
da değil tabii!..
Gelecek yılın bütçesi bazı
bakanlan istrfa noktasına ge-
tirmiştir. Bu durum da bütçe
hakkında kesin bir fikir ver-
mektedir. Hazır Egebank ve di-
ğer el konulan bankalann dev-
lete malıyeti bu kadar gündem-
deyken, siyasetçi, bürokrat,
işadamı ilişkileri yeniden de-
şifre olmuşken enflasyon ca-
navarı diye hayali bir yaratığa
saldırmanın hiçbir anlamı oi-
madığı ortadadır. Enflasyonun
sorumlusunu aramaya da ge-
rek yoktur.
Tesadüfen görevlendirilmiş
az sayıda dürüst bürokrat ve
politikacı sayesinde ortaya çı-
kan vurgunlar, bu hükümete
mal edilemez. Çünkü bu tür
olaylann üzerine gitmek, ser-
maye yanlısı, hukuk devleti uy-
gulamalarından rahatsızlığını
defalarca belli etmiş bu IMF
hükümetinin variık nedenine
aykındır. Bu soygunlar ortaya
çıkanlırken halihazırda yenile-
rinin yaşanmadığını kim iddia
edebilir? Partililere verilen iha-
leler, kamu bankaları aracılı-
ğıyla aktanlan kaynaklar, göz
yumulan, görmezlikten gelınen
usulsüzlükler... Bunlar da bir
sonraki iktidar döneminde or-
taya çıkacaktır büyük bir ola-
sılıkla.
IMF.reçeteleriyle hareket et-
mek ve bu kuruluşun kontro-
lünde bütçeler hazırlamak, ül-
kemizeyeni cezaevlen, karan-
lık düşünceli ve çıldırmanın eşi-
ğine gelmiş insanlar, geleceği
karartılmış çocuklardan baş-
ka bir şey kazandırmaz. Bu da
genç bir cumhuriyet ülkesinin
topyekûn yok oluşudur.
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ igulgec@yahoo.com
KtM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behJcakfdturtcnet
••r
ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI
KEDÎ LEVO APTÜüKA
BüyO'TÛP
TEKRAR 81 R
ELAZIĞ 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No. 2000/66
Davacı Malıye Hazınesi vekili tarafindan davalı Tahıre Doğan (Çe-
tiner) aleyhıne ikame edilen tapu iptali ve kal davasında, davalı Tahi-
re Doğan'ın (Çetiner) adresi meçhul olduğundan davalının duruşma
günü olan 21.12. 2000 günü saat 10.15'te mahkememizde hazır bu-
lunması veya vekille temsil edilmesi, HUMK'nin 213 ve 377. mad-
deleri gereğince belirtilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunul-
madığı veya vekille temsil edilmedığı takdirde yargılamaya yoklu-
ğunda devam edıleceği ve hüküm verileceği dava dilekçesi yerine ka-
ım olmak üzere ılanen tebliğ olunur.
Basın: 60414
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27Ekim
/RIANDALM/N /IÇl/K
M/K. SU/IA/EY, AÇU*: G/e£l/t
SlNN
SU/fNEY. /lYA/f YIL CO&K t&NTİ B€t-£Ofy£ S/If-
KAMlf *ÂÜC*O£l£ S/&4S/*JO4 TZ/n/ıt
SCJÇCt/U-
PAAJ
8u
. OK/UAJ
S/ZC/AT SttC
ANKARA...ANKA...
MUŞERREF HEKİMOGLU
Başkentin Öyküsü
llginç olaylar yaşanıyor başkentimizde. Yeni de-
yimler giriyor sözlüğümüze. Örneğin "sayım ka-
çaklan" ya da "kent düşmanlan". Sonra bu kaçak-
lara ve düşmanlara uygulanacak yaptınmlar! Kimi
yöneticiler eleştiriye kapalı kalmayı yaşam biçimi-
ne dönüştürüyor, savunduğu ilkelere de hayli ters
düşüyor ülkemizde! Tepelerden eteklere değin ör-
nekleri var. Partisel, çıkarsal karariann, yanlış po-
litikalann faturasını da halkımız ödüyor her zaman.
Melih Gökçekin hangi koşullardaanakent bele-
diye başkanı olduğu unutulabilir mi? Yaşadığımız
olaylar, terslikler, çelişkiler, çirkinlikler bu başkan-
lık doğrultusunda oluşuyor uzun süredir. Işkence
türü bir yaşam nerdeyse. Başkentin en seçkin, en
işlek kavşağı çöplük görüntüsünde hâlâ! Her sa-
bah o çöplükten geçiyor, akşam o çöplükten evi-
ne dönüyor çoğu başkentliler. Süpüren, temizle-
yen beri gelsin. Uyduruk bitkiler çöplüğü, çirkinli-
ği örtmüyor, daha çok vurguluyor. Havuzlar, fışkırt-
malar, zincirterle başkentlilerin beğenisine değil,
tepkisine yolaçıyor ancak.
Beğeni düzeyini aşağıya çeken eylemlere tepki-
den geri kalmıyor insanlar. Dahası çirkinliklere kar-
şın güzellikler üretmeye, başkent için özlenen,
amaçlanan bir düzeye katkıda bulunmaya özen
gösteriyor. Mutlu bir olay, belli TV ekranlannda da
var bu çaba. Bir damla ışık karanlığa. Karamsariı-
ğı aşmak için bir uyarı. Birtoplumu yücelten, bel-
li bir düzeye tırmandıran altyapının kültür ve sanat-
la oluştuğu anlaşıldı sonunda! Anlayanlar az da ol-
sa var her dalda.
Anakent başkanına yönelen eleştiriler de ışık ni-
teliğinde bence. Uygar, çağdaş bir başkent özle-
mini yansıtıyor her şeyden önce. llkel davranışla-
ra, umursamazlığa bir tepki. Belli görevleri gerek-
tiği biçimde taşıyamayanlan bir başkentli olarak uyar-
mak sorumluluğundan kaynaklanıyor. Düşmanlık-
la nitelenemez. Bir toplum tepkıleriyte yaşar değil
mi? Her zaman yazanm, cumhuriyetimizi kuranlar
çağdaş bir başkent öngörüyor. Ben, o başkentin
oluşmasına tanık bir kişiyim. Kültür ve sanat ku-
rumlarının önemini yaşayarak öğrendim. Tiyatro-
yu, operayı, konseri giderek sevdim, alanlan, hey-
kelleri görerek sevdim. Şimdi o güzel bina yıkıldı,
serumlu bitkiler türü gökdelenler yükseldi ama Kı-
zılay güzel bir alan geçmiş yıllarda. Heykeller, park-
lar... Kuğulu Park'ı da Atatürk Orman Çiftliği'nden
bir uzantı diye algılıyorum. Vedat Dalokay'ın baş-
kanlık döneminden bir selam. Kuğular ve çocuk-
lar, havuz başında oturanlar, yaşlı başkentliler, sev-
dalı gençlerie şiirsel bir köşe, yaşama sevincini
üreten bir park diye. Köşesindeki güzel heykel de
başka bir uyan yerel yöneticilere. Havuzlar, fışkırt-
malar, arabesktürü ışıklandırmalarçirkinliğeartı an-
cak, eksiği vurguluyor, ama korku da duyuruyor.
Güzelim heykeller nasıl yok oldu anımsarsınız. Boş-
lukları daha güzel yapıtlaria dolacak elbet.
•••
Bugünkü yöneticiler, bakanlar, başbakanlarya da
başkanlar demokrasiden çok söz ediyor ama ey-
lemleri ters düşüyor söylemlerine. Çoksesliliği de-
ğil, teksesliliği yansıtan politikalar uyguluyor, ilginç
çelişkilerie göze çarpıyor. Oysa bilmeleri gerekir, gö-
revler sona erecek eninde sonunda. Koltuklar boş
kalacak. Yeni kişiler, kurumlar gelecek göreve. Ge-
riye ne kalacak acaba?
Kimi zaman ülkenin tek sahibiymiş gibi bir dav-
ranış, dahası yanılgı içinde ülkeyi yönetenler. Hal-
kımızın beklentilerine ters politikalar uygulamaktan
geri kalmıyor, yanlışlığı kanıtlayan tabloyu görmez-"
likten gelebiliyor, doğamızı kirletiyor, insanımızın uf-
kunu karartıyor, tepkilere duyarsız kalıyor.
Ülkenin tek sahibi onlarmış gibi!
Oysa olaylar kanıtlıyor, sahip değil, kiracı onlar.
Bir de ev sahipleri var değil mi?
• • •
Öykümüz bitmiyor, yeniden başlıyor sözün kısa-
sı. Siyanürcü, nükleer santralcı, bilmem ne, yaşa-
mı solduranlarla değil, yeşertenlerie gelişecek, par-
layacak bu öykü. Siyanürlü altın üretimine "hayır"
diye çarpan yüreklerle.
•••
Başkentten uzaklara, Bergama'ya, Kozak Yay-
lası'na uzanıverdim ama başkente döndüm yine.
Anakent başkanı da belli bir kiracı başkentin ya-
şamında. Başkentli bilinci yeteri kadar gelişmese
de görevi sona erecek bir gün. Başkentin öyküsü
de gerçek sahiplerie oluşacak hiç kuşkusuz.
Sahiplik önemli bir olay, dahası erdemli bir aşama
bence.
Kuşkusuz sevgiyle oluşuyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ tri ve çok
mayhoş bir el-
ma cinsı. 2/ 2
Avuç içı... Bir
tür kalın ve ağır
çızme. 3/ Yedi 4
Uyuriar'dan
biri. 4/Çembe-
rin çevresinın
çapına orarunı
gösterensayı...
Bınek hayvan-
lannın sırtında- 9
ki oturmalık. 5/
tçerınbırilçesi... Uzak-
lık anlatmakta kullanı-
lan söz. 6/Eski Mısır'da
güneş tanrısı... Kale 3
hendeğı...Kadife,çuha, 4
yün gibi kumaşlann yü-
zeyındeki ince tüy. II
Ağırlama... Eşek yavru-
su. 8/ Yeralü suyunu ta-
şıyan geçirimli katman.
9/ Cam üretımı ve sa-
nayıde kullanılan soda külü... " sütü gibi temiz /
Türkülerde tüter dağ dağ yayla yayla / Köyümüz, köy-
lümüz, memleketımiz" (B.R. Eyuboğlu). •
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ SanmsakJı yoğurtla yapılan"bir tür meze. II Her-
hangı bir topluluğu oluşturan bıreylerden her bın... Göz
atma, bakış. 3/ Bir yolun yokuş olan bölümü... Afh-
ka'da yetişen ve kaplamacılıkta kullanılan bir ağaç. 4/
Eskı özel otomobıllenn karosen biçımı. 5/ Hitit... Me-
zopotamya'da kunılmuş en büyük sıtelerden bin... Bır
nota. 6/ Ankara keçısının yünü... Tavlada "üç" sayı-
sı. 7/ Maden eşya üzenne vurulan bır cins cüa... Za-
yıf, cılız. 8/ Güney Afhka Curahuriyetrnın plaka ışa-
reti... Bır yanşın beürlı uzaklığı kapsayan bölümlerin-
den her bın. 9/ Atış talımınde hedef tahtasını bile vu-
ramama.