Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 EKİM 2000 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 19
TURKIYE
fetanbul
Edime
Kocaeli
Çanakkale
Izmir
Manisa
Aydın
Denizli
A
A
A
A
PB
A
A
A
17
18
18
19
22
21
22
20
Sinop A 16 Adana
Samsun PB 18 Mersin
Trabzon _Y 19 Diyartıakır A
Giresun PB 18 Şanlmrfa
Ankara A 16 Mardin
Eskişehir A 15 Siirt
Konya A 15 Hakkâri PB 12
Sıvas A 13 Van PB 15
Zonguldak A 16 Aııtalya PB 24 Kars PB
Yurdun doğu kesimle-
ri parçaiı bolutlu, Doğu
Karadeniz kıyılan sa-
ğanak yağışlı, öteki
yerter az bulutlu ve
aç«k geçecek. Iç böf-
gelerimizde sabah sa-
atlennde as görüle-
cek. Hava sıcaklığı
yurdun doğu kesimle-
rinde biraz artacak,
batı bölgelerimizde
değişmeyecek.
DIS MERKEZL
Y 6 Berlin
Helsinki
ÇB 12 Moskova ÇB 10
Y 9 Budapeşte PB 24 Aşkabat
Stockholm Y 11 Madrid
Londra ÇB 18 Viyana
PB 20 Astana PB 8
Amsterdam Y 15 Belgrad PB 24 Bakû
Brüksel ÇB 15 Sofya
ÇB 20 Taşkent PB 19
ÇB 16
Paris
ÇB 13 Roma
A 23 Bişkek
Y 21 Tiflis
PB 12
Bonn DB 12 Atina A 23 Kahire
ÇB 13
A 23
15 Zürih Y 15 Şam
•Moskova
> Taşkent
•—i
•Tahran
- i ^
P^t
3 1 1 b
*
j t u t l l J ^Çok buluthJ
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Örneğin, DSP'nin af içeriğine MHR MHP'ninki-
ne DSP karşı.
FP'ye gelince; bu partimiz evdeki yangını birtür-
lü söndüremediği için etkisiz. Affı, tabii Erbakan'ın
siyasete dönmesine, yanm ağızla Tayyip Erdo-
ğan'ın da cezalardan annmasına bağlayan pazar-
lıklara hevesli.
Sonuçta, FP'de de "rivayet -hâlâ- muhtelif".
DYP'ye gelince... Tansu Hanım yüksek politika
izlediği sanısıyla yükseklerde uçuyor ve "çıkara-
caksanız çıkann, yoksa aftan vazgeçin" demeyi
yeğliyor. Içerik? "Rivayet muhtelir.
DYP'nin, üç ortaklı iktidan bu biçimdeki söylem-
leıie köşeye sıkıştırmaya çalışması zaten gereksiz.
Hapishaneler yeterii. Iktidann af konusunu askı-
ya alacağtnı sezdikleri anda hapishane sakinleri,
hemen o saat isyan başlatıyoriar.
Mahkûmlaria önce pazarlık. Sonra?.. Mahkûm-
lann "Başbakan ya da Adalet Bakanı'nın afkonu-
sunda 'güvence' istekleri" manşetlerde.
Türkiyemizde vaatten bol ne var ki? Nihayet, üç
beş gün sonra unutulacak bir iki cümle ve...
Ve Başbakanımız, Üsküp'e giderayak havaala-
nındaki demeciyle mahkûmlan doyuran güvence-
yi önlerine uzattı.
Ecevit; "Meclis çalışmalan başladıktan ve de
komisyonlar seçildikten sonra affın 'öncelikli' ko-
nu" olacağını beyan eyledi.
Işte bu noktada medyamızın sormayı savsakla-
dığı soru Başbakanımızdan esirgendi:
Affı gönülden istediğiniz kuşkusuz.
TBMM komisyonları seçildikten ve çalışmaya
başladıktan sonra "affın öncelikle ele alınacağını
içeren gûvenceniz" de baş üstüne!
Velakin, öncelik vereceğiniz af yasasında uzlaş-
ma "namevcut".
Üstelik affın sınırlannı belirleyen bir anlaşma
umudu veren en ufak bir işaret ufukta görünmü-
yor.
Sadece biçimsellikten uzak, içerikten yoksun bir
vaat dolaşıyor ortalıkta:
Af çıkacak!
Uyuşturucu haplar gibi
Bir başka söz bu iradeyi tamamlıyor: Affa karşı
olan yok!
Bu soylemlerin bir adım ötesi karanlık. ûyle ki,
tünelin ucunda küçük bir ışık da, partiler arası uz-
laşma ile yasa taslağını ortaya çıkaracak bir çaba-
nın, bir girişimin belirtisi de "namevcut".
Hal ve keyfiyet böyle değil mi efendim; saygıde-
ğer Başbakanım, ortak partilerin sayın liderlert,
muhalefet becerisinden yoksun partiler...
Affın gerçekleşeceğini duyuran en ufak bir kıpır-
danma var mı?
YoklAmalafçok!
Sorumlu siyaset adamlan isyanlan durdurmak
için sihirli af sözcüğünü "teskin edicibirhap, uyuş-
turucu" gibi kullanıyorlar.
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, ondan ön-
ce Adalet Bakanı Törk, "isyan eylemlerinin afko-
nusuna olumsuz etki yapacağından" söz ediyor.
Af denilince kafalan her olasılığa fır dönen mah-
kûmlar, uyuşturucu nitelikli bu seslenişleri, affın
"öncelikle ele alınacağına"yönelik vaat söylemle-
rini nasıl oluyor da yutuyoriar, anlaşılır gibi değil.
Bir başka haber daha var ki, affı doğrusu evlere
şenlik bir duruma düşürüyor...
Sık sık bir araya geldiklerinde hangi suçlan af-
fedeceklerinde anlaşmaya varamayan hükümet
ortaklan, -şayet gazete haberleri yanıltmıyorsa- af
sorununu bugün toplanacak olan MGK'de görüş-
meye hazırlanıyoriamnış...
MGK'yi, hatta Kurul'da askerierin sivillerle eşit
sayıda olmasını sindiremeyen, ne ki aylardır affın
sınırlannı saptamayı beceremeyen kimi devletyö-
neticisi ve siyasetçilerin sergiledikleri manzaraya
bakınız.
Bu gidişle af çıkmaz ayın son çarşambasına mı
kalıyor diyenlere rastlanıyor.
Ne dersiniz?
• k Yağmuriu WA<W
Kartı t Gök gürültülü
Kirli kanlar Türldye'ye satddı• Baştarafi 1. Sayfada
şişenin doldurulduğunu ve bun-
lardan yaklaşık 30 bin şişenin
kullanıldı|ını belirttiler. Birçok
ılacın elde edilmesinde kullanı-
lan plazma içerisinden, anemiye
(kansızlık) karşı gebştirilen ilaç-
larda kullanılan pıhtılaşma fak-
törleri ve kan dolaşımını stabili-
ze etmekte uygulanan albümin
gibi önemli maddeler aynşnnlı-
yor. Bir litre plazmanın ortalama
fiyatı yaklaşık 51 milyon TL.
Derginin haberine göre, olası
savaş ve kriz dunımlanna hazır-
lıklı olmak için kendi kan banka-
lannı oluşturan Afrika ûlkeleri,
toplanan kanlar kullanılmayınca,
fazla malı elden çıkarmaya başla-
dı.
Zimbabwe'de, herhangi ciddi
bir teste tabi tutulmayan, arala-
nnda fahişelerin de bulunduğu
vericilerin düzenli olarak bağışta
bulunduğu "Natal Blood Trans-
fiıskm Servfce" (NBTS) kan ban-
kasmdan alınan plazma, ulusla-
rarası bir çete aracılığıyla satıldı.
Habere göre, Gûney Afrika'da
çok sayıda firması bulunan Mike
Areher, NBTS'den hammaddeyi
elde ediyor, Isviçre'nin Zûrich
kentinde "Wolf Brandenberger
ResourceAG" ve «Albugam AG"
isimli firmalann sahibi olan VVolf
Brandenberger ve ABD'nin San
Diego kentinde bulunan u
Atian-
tic Busmess Organisations" şirke-
tiyle çalışan Joe Schulman da
plazmayı dünya çapında pazarla-
dı.
Çetenin diğer bir üyesini, Avus-
rurya'nın Linz kenti yakınlannda
bulunan ve resmi olarak ilaç üre-
tim izni bulunan "Albovina
GmbH" şirketinin sahibi Franz
Dach oluşturdu. Ancak sorumlu-
luk almak istemeyen Dach, plaz-
mayı işlenmesi için Litvanya,
Slovakya ve Hırvatistan gibi ül-
kelerdeki küçük laboratuvarlara
ve tsrail'e gönderdi. Çete, ucu-
za aldığı kirli plazmadan elde
edilen ilaçlan, sahte evrak düzen-
leyerek ilaç firmalanna karşı tü-
keticinin fazla güçlü olmadığı ül-
kelere pazarladı. Stern dergisi,
Hindistan'da "Albupan" adıyla
piyasaya sürülen ilacın, bir işada-
mını ölümün eşiğine getirdiğini,
muhtemelen bir hastanın da ölü-
müne yol açtığını belirtti.
Durmuş: İnceleme yapıldı
Sağlık Bakanı Osman Dur-
muş, Stern dergisinin haberi üze-
rine, gerekli incelemeleri yaptık-
larını belirterek haberde yer alan
Türkiye'de 2 milyon kalp hastası var
tstanbul Haber Servki-
Türk Kardiyoloji Derneği
Başkanı Prof. Dr. Altan
Onat, son bir yılda 153
bin kişinin kalp hastahğı
nedeniyle yaşamını
yitirdiğinin tahmın
edildiğini söyleyerek,
Türkiye'de bulunan 2
milyon kalp hastasına her
yıl 90 bin dolayında
kişinin eklendiğini
vurguladı. Hilton
Oteli'nde yapılan
"Medya Paylaşım
Gûnleri" toplantısmda
konuşan Prof. Dr. Altan
Onat, 1990 yılından beri
7 coğrafı bölgede ve 59
yerleşim alanında "Tûrk
Erişkinlerinde Kalp
Sağh&RiskFaktörkrT
konulu bir çalışma
yürüttüklerini söyledi.
Onat, 20 yaş üzeri 3 bin
687 kişi üzerinde
yaptıklan araştınnada
kalp hastalığında
ürkütücü bir artışla
karşılaştıklannı
belirterek, "Genç bir
nûfusa sahip obnamıza
karşın, ülkemizde 2
mUyon kalp hastası
bulunuyor. Bu saymın her
yıl 90 bin dolayında
artüğını düşünüyoruz.
Kalp hastalığına ba^ı
öifimlerde ise son bir
yılda 92 bini erkek olmak
üzere toplam 153 bin
kişinin öidüğûnû tahmin
ediyoruz" dedi.
Türkiye'nin Avrupa'da
kalp hastalıklanna bağh
ölümlerin en çok
yaşandığı Finlandiya'ya
yaklaştığına dikkat çeken
Onat, Türk toplumunun
giderek yaşlandığını
vurguladı. Kalp
hastalığının 45- 74
yaşlan arasında
yoğunlaştığını belirten
Onat, kalp ve damar
hastalıklanna en çok
Karadeniz, Doğu
Anadolu ve Marmara
bölgelerinde
rastlandığına işaret etti.
Onat, hastahğa karşı
Akdeniz tipi beslenme,
fiziksel aktivite ve sigara
içilmemesi önerilerinde
bulundu. Türk
Kardiyoloji Derneği
Yönetim Kurulu üyesi
Prof. Dr. Vedat Sansoy ise
Türkiye'de şişmanlıkta
tehlikeli bir artış
olduğuna dikkat çekerek,
"Tûm dûnyada 2020
yıhnda çahşamamanın
birinci nedeni kalp-
damar hastahklan,
Udndsi ise depresyon
olacaknr" diye konuştu.
Yapılan araştırmalarda,
1998 verilerine göre 6
milyonu kadın olmak
üzere 11 milyon kişide
yüksek tansiyon görüldü.
9 milyon kişide yüksek
kolesterol bulundu ve 1
milyon 600 bin kişinin de
şeker hastası olduğu
tespit edildi. Türk
erkeklerinin yüzde 9'u,
kadınların ise yüzde
28.5 'inin şişman olduğu
ortaya çıktı. Sigara içme
oranı da kadınlarda
yüzde 20, erkeklerde
yüzde 60 olarak
belirlendi.
Ha\ ali araziye paııııık ektüer
ÖZCANGÜNEŞ
ŞANLIURFA - Türkiye'deki
toplam pamuk üretiminin yansir
nın karşılandığı Şanlıurfa'da, yak-
laşık 1.5 milyon dönüm arazinin,
'•pamukekümişgibigosteraerek'',
30 trilyon lira değerinde haksız
pamuk destekleme primi almdığı
belirlendi. 1998'de yaşanan ve
1999'da da tekrarlanmak istenen
vurgunun arazilerin yerinde ince-
lemesiyle engellendiği ortaya çık-
tı. Valiliklerde kurulan komisyon-
lar, destekleme
primi vurgunu için kamu çalışan-
larını tehdit eden ve dövdüren *t»-
nm çetesi
n
nin, Adana, Gazıantep,
Hatay, Kahramanmaraş ve Mar-
din'de devleti hortumlamak için
çok sayıda sahte fatura düzenledi-
ğini tespit etti.
Hükümetlerin pamuk üreticisi-
nin desteklenmesi amacıyla ver-
diği ve Genelkurmay yetkililerini
de rahatsız eden destekleme pri-
mi uygulamasındaki trilyonlara
varan yolsuzluklar birer birer or-
taya çıkıyor. Vali yardmıcılan
başkanlığında illerde kurulan ko-
misyonlann bu yıl Adana, Gazi-
antep, Hatay, Kahramanmaraş ve
Mardin'de yaptıklan inceleme,
çırçır fabrikalan sahiplerinin çok
sayıda hayalı ve sahte fatura dü-
zenledigini ortaya koydu. Mardin
- ve Hatay'dasahtekârlık yapıldigı-
nm tespit edilmesine karşın üreti-
cilere destekleme primlerinin ve-
rildiği saptandı. Primlerin bile bi-
le ödenmesi, kamu kuruluşlann-
da sıkıntı yarattı.
Mardin'deki tüm fabrikalarda
sahte fatura kesildigi kesinleşir-
ken Şanlıurfa Tanm II Müdürlü-
ğü, yolsuzluk yapıldığı belirtilen
söz konusu illerdeki 19 fabrikaya
13 bin 689 ton pamuk satan 857
çiftçiye, destekleme primlerinin
ödenmemesi için Ziraat Banka-
sı'na talimat verdi. Bu arada,
GAP'la birlikte ülke genelindeki
toplam pamuk üretiminin dörtte
üçünü karşılayan Şanlıurfa'da
1998'de 1 milyon 422 bin dönüm
alanda hayali pamuk ekimi göste-
rildiği, 1999 yıhnda ise 300 bin
dönüm alanın fazladan kaydedil-
mek istendiği bildirildi. Cumhu-
riyet'e ulaşan belgelere göre,
1998'de destekleme primi ödeme-
lerinde, Şanlıurfa merkez ve 10
ilçesinde toplam 2 milyon 389 bin
475 dönüm alanda 836 bin 316
ton pamuk elde edildiği baz alın-
dı. Ancak 1999'da Tanm H Mü-
dürlüğü yetkilileri, DSİ tarafuıdan
yeni sulamaya açılan 200 bin dö-
nüm alanla birlikte bu rakamı yal-
nızca 1 milyon 422 bin 736 dö-
nüm olarak tespit ettıler. Bunun
üzerine destekleme primi almak
için başvuran 16 bin 900 kişiden
sadece 14 bin 635 üreticiye, fatu-
ra karşılığında 516 bin ton pamuk
için prim ödendi.
tmamlar yanıttü
Şanlıurfa Tanm tl Müdürü Rûs-
temCoşkun, 1998'de yapılan yol-
suzluğun 1999'da da tekrarlan-
mak istendiğini ancak, arazileri
yerinde inceleyerek vurgunun
önüne geçtiklerini söyledi. Kendi-
lerine başvuran köylerdeki muh-
tarlara bir belge gönderdiklerinı
ve bunun orada görev yapan i-
mam, oğretmen ve muhtarlık üye-
si 2 kişi tarafuıdan imzalanarak
kendilerine verilmesini istedikle-
rini anlatan Coşkun, "Bu belgeler
bize gelince, behrtiien arazileri ye-
rinde saptadık.Vebu kişikrin biz-
leri yaniltmak istediklerini anla-
dık. Ancak aidığunız önlemlerie
Urfa'da, bu yü büyük bir vurgunu
önledik" dedi. Coşkun, sorunu
kökten çözmek için 2001 yılında
pamuk ekilı alanlan uzaktan algı-
lama sistemiyle belirleyecekleri-
ni, gerekli sistemin kurulması için
bakanlıktan onay aldıklannı da
sözlerine ekledi. - _. .
Isminin açıklanmasmı isteme-
yen bir yetkili, Güneydoğu'daki
tanmsal alanda yaşanan vurgun-
lann, iktidar partilerinin yerel
temsilcilerinin bilgisi dahilinde
gerçekleştiğini ileri sürdü. Devle-
tin üreticilere sağladığı destek ve
yardımlann bu kişiler tarafuıdan
rant için kullanıldığını vurgula-
yan yetkili, şöyle konuştu:
"Siyasiçevreler, rantlanna kar-
şı gelen tanm teşkilatındaki görev-
lilere baskı yapıyorlar. Devlet gö-
revlilerinin direnmesi halinde, ta-
yinlerini başka yertere çıkanyor-
lar. Tanmsal ilaç, destekleme pri-
mi gübre. tohumluk yardum. Işin
içinde çok büyük rant var. Kısa bir
süreönce, Hifvan üçe tanm müdü-
rü Yusuf Akgün, baa kisilerin sal-
duısına uğradı. Aynı nüfus cüzda-
nının üzerinde oynayarak 5 farkh
isimle prim almak isteyenleri be-
ürledik. Siyasilerin isteklerine bo-
yun eğmeyenler, koltuklannda
oruramıyoriar.""
Yetkili. Hazine arazilerini, mer-
alan, pamuk tarlası gibi gösteren-
leri saptadıklannı söyledi.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
ni sergiliyor...
Bu yelpazenin içinde yer alan MHP de, 1999 se-
çimlerinde yakaladığı üst noktayı kalıcı kılmanın ara-
yışında...
Her parti tek tek ele alınacak kadar dolu. Bugünü
MHP'yeayıralım...
18 Nisan seçimlerinin hemen ardından tabloya
bakıldı, gözler ilk iki sırada yer alan partiye çevril-
di: DSP, MHP...
Rahşan Ecevit, en sert doztı verip, karşı nabzı
ölçtü... Kısa süre sonra anlaşıldı ki durum tamam, i-
ki parti ANAP'ı da yanına alıp iktidar ortağı olabilir.
57. hükümet bu ortamda kuruldu. MHP ile DSP'nin
arada bir kapışabileceği, ancak ANAP'ın arayı bula-
cağı hesaplanıyordu.
Yaşama tam tersi geçti. 1.5 yıl sonraki tablo şu:
DSP ve MHP blok, ANAP arada bir çıkarsal çıkın-
tılık yapıyor!
Son 1.5 yılda MHP, iktidara kendi damgasını vur-
mak yerine, iktidara kendini yerleştirmeyi yeğledi.
MHP'nin seçimden önce verdiği sözlerle, attığı slo-
ganlarla bugünkü vitrinsel görünümüne baktığımız-
da farkJı bir tablo görüyoruz. Seçim öncesi en çok atı-
lan slogan şuydu:
Ya sev ya terk et!
Bu slogan, 18 Nisan seçimlerinden önce MHP gi-
bi düşünmeyenlere karşı atılmıştı. Bugün çok farkh bir
durum var. Siyasetin omurgasını ülkenin bütünlüğü-
ne oturtan HADEP'lilerle aynı çatı altında olmaktan
çekinmeyen MHP'liler, şimdi aynı kesim için, "onlar
da canımız ciğerimiz" diyorlar.
Değişim sart MHP'liler için değil, HADEP için de ge-
çerli, ama vitrindeki bu görüntünün perde arkası da-
ha önemli!
Kongreye doğru 3 pencere
MHP'nin 5 Kasım'da kongresi var. Partinin 2000'li
yıllarda oturacağı çizgiyi göstermesi bakımından
önemli bir kongre. Partiden çok ocak görünümünde-
ki MHP, nasıl yapılanacak?
Bu sorunun yanıtını aramadan önce başka bir nok-
tanın altını çizelim; partinin üç penceresi dikkati çe-
kiyor
- Kökten MHP'liler...
- Son dönem MHP'lileri...
- Çıkarsal MHP'liler...
MHP'nin "rejim açısından da" işlevlerinin olduğu
her kesimde konuşulur. Işin bu yanı MHP açısından
öne çıkıyor, ama her partinin artılanyla eksileriyle re-
jimsel yanının olduğunu unutmamak gerekiyor.
12 Eylül'den bu yana MHP'nin iktidarda yaptığı bu
ilk kongrede yukandaki üç nokta çarpışacak mı, iç içe
mi girecek?..
İktidarda olan ve bunu sürdürme umudunu taşıyan
partide iç kavga olmaz. Bu yüzden ikinci şık arayışı
- daha önde görünüyor.
Kongreye giderken MHP'ye karşı biryönelim oldu-
ğu dikkati çekiyor. Görünüm, 1990'lann ortasındaki
RP'yi çağnştınyor. 1994 yerel seçimlerine, 1995 ge-
nel seçimlerine giderken, seçilsin seçilmesin daha
önce ANAP ya da DYP'den aday olmuş pek çok mil-
levekilinin ve belediye başkanının RP saflannda se-
çime katılmak istediğine tanık olmuştuk. O kadar ki,
seçilmiş, görevini sürdürmekte olan belediye baş-
kanlan bileyeniden seçilmek için RP'yi yeğler olmuş-
tu!
Bugün de, 200 kadar belediye başkanının, 25-30
kadar milletvekilinin MHP saflannda yer almak için
başvuruda bulunduğu söyleniyor. Gelen haberler
abartılı olsa bile köksüz değil.
Bu durumu dikkate alan MHPTıler de merkez sağ-
dan öte, merkezin partisi olabilir miyiz, sorusunun
yanıtını anyorlar.
Seçimler için önümüzde iki yıl var. Çok uzun bir sü-
re. Toplumun 2000'lerdeki özlemini yakalayan parti,
iktidann omurgası olur. Günü yaşayarak karar veren
bir seçmen yapısına sahip olduğumuz için, bunu ya-
kalayacak hareketi ya da partiyi şimdiden öngörmek
zor. MHP talipler arasında... Ancak MHP, 1970'lerin
kanlı ortamından geliyor. Kanlı bir gömleğin üzerine
temiz gömlek giyerek aklanma olmaz.
Siyasetteki her temiz hareket gibi, temiz bir MHP
de Türkiye'nin kazancıdır.
5 Kasım kongresi, tavanıyla-tabanıyla MHP'yi da-
ha iyi tanıma fırsatı yaratacak!
balbay@cumhuriyet.com.tr
R A D Y O
M o d e r n H a y a t ı n S e s i
6
Kudüs Ordıısu'nıın
hedefi Clintoıı^dı^
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Aralannda gazetemiz yazarlan Uğur
Mumcu ve Ahmet Taner Kıslalı nın
da bulunduğu Atatürkçü aydınlara yö-
nelik suikast gerekçesiyle tutuklanan
Rüştü Aytufan, Kudüs Ordusu'nun di-
ğer eylem planlannı da anlattı. Aytu-
fan, geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden
ABD Başkanı BU1 Clinton'a da bom-
balı suikast düzenlemeyi planladıkla-
nnı, yoğun güvenlik önlemleri nede-
niyle bundan vazgeçtiklerini söyledi.
Aytufan, PVC içine yerleştirilmiş pat-
layıcılarla bu eylemi gerçekleştirme-
yi planladıklannı anlattı.
Aytufan, Ankara Emniyet Müdür-
lüğü'nde verdiği ifadesinde, Kudüs
Ordusu'nun gerçekleştirmevi planla-
dığı diğer eylemleri de anlattı. Aytu-
fan, emniyet ifadesinde,
Clinton'ın 14 Kasım 1999 tarihin-
de Türkiye'yi ziyaretinden önce, ör-
gütün elebaşısı olan ve halen Eskişe-
hir Cezaevi'nde tutuklu bulunan Fer-
hanÖzmen'ın "Dünyayısarsacakbir
eylem yapacağız" diye suikast konu-
sunda bilgi verdiğini kaydetti. Öz-
men'in, Clinton suikastına ilişkin bil-
gi verirken yanında Necdet Yüksel,
Iran'a kaçan Oğuz Demir'in de bu-
lunduğunu belirten Aytufan. şu bilgi-
leri verdi: "tçi boşaltümış bir
PVC'nin içine 10 tane el bombası yer-
leştirileeekti. Bunlardan birine, patla-
ması için harekete duyark düzenek
hazuianacakb. Birinin patlamasın-
dan sonra infilak edecek olan diğer
bombalar.Clinton'ın Vnkara\ageli-
şinde kullanacağı Esenboğa yol gü-
zergâhına, kamufk edilerek yerieşti-
rüecekti.''
PVC'nin üzerinden konvoydaki ön-
cü otomobillerin geçmesinin ardından
düzeneğin 5-10 saniye sonra bomba-
lan patlatacağını kaydeden Aytufan,
Clinton'ın otomobili geçerken de ey-
lemin gerçekleşmiş olacağını dile ge-
tirdi. Eylemle ilgüi kendisinin herhan-
gi bir keşifyapıp yapmadığının sorul-
ması üzerine Aytufan, "Hayır" yanı-
tını verirken Ferhan Özmen'in yapıp
yapmadığı konusunda da bir bilgisi
olmadığını söyledi. Clinton'a yönelik
eylemden, yoğun güvenlik önlemi ne-
deniyle vazgeçildiğini belirten Aytu-
fan. "Saldınnın riski fazla, başan ora-
nı belh" değUdi" dedi.
Rüştü Aytufan'ın ifadesinde, U-
MUT operasyonu kapsammda ara-
nan Islami Tevhit Örgütü üyesi 'Ci-
han' kod adlı OğuzDemir'c ilişkin de
bilgi verdiği öğrenildi. Sıvas'ın Gö-
lova ilçesi Yusufoğlan Köyü nüfusu-
na kayıtlı Oğuz Demir'in (27), Sıvas
ve eşinin memleketi olan Nevşehir'e
gelebileceği yönünde bilgi alan gü-
venlik güçleri, geniş çaplı operasyon
başlattı.
'Düşünce suçu
afkapsamına
alınsın'
tstanbul Haber Servisi -
PEN Yazarlar Derneği, Türki-
ye Yazarlar Sendıkası ve Ede-
biyatçılar Derneği'ne üye 52
yazar, tüm düşünce suçlulan-
nın genel aftan yararlandınl-
masım istedi.
PEN Yazarlar Derneği.
Türkiye Yazarlar Sendikası ve
Edebiyatçılar Derneği'ne üye
52 yazar tarafından imzala-
nan metinde. hapiste olan ve
yargılanan düşünce suçlulan-
mn, genel aftan yararlanmala-
n için gerekli anayasa deği-
şikliğinin yapılması talep
edildi.
Yaşar KemaL, Vedat Gün-
yol, Dhan Berk, Peride CelaL,
Fethi Naci'nin de aralannda
bulunduğu yazarlar, 2015 yı-
lma kadar hapishanede kala-
cak olan Eşber Yağmurdereli
başta olmak üzere. çağdışı bir
uygulama olan "düşünce su-
çu"ndan mahkûm edilmiş
kimselerin cezaevinde bulun-
malannı ve yine düşünce su-
çu işledikleri gerekçesiyle
birçok kişinin yargılanmakta
olmasını, Türkiye'nin içte ve
dışta "ayıplı ülke" olarak gö-
rülmesine yol açtığını belirt-
tiler.