Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EKİM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Ferit Öngören 'in Haliç 'iSarayburnu'ndan başlıyor, Sahpazan 'nda bitiyor
îstanbul'un hoş boşlıManİZELROZENTAL
Emınönü Meydanı'nda. Yeni Cami'nin
hemen solunda sıralanmış ayakkabı boya-
cılan vardır. Uzaktan baktığınızda görkem-
liboya sandıklannın görünümü öylesine çe-
kicidir ki dayanamaz, kendinizi taburele-
rin birinde ayakkabılannızı boyatırken bu-
lursunuz. Zaten Îstanbul sokaklannda ge-
ziniyor, hele de Eminönü Meydanı'ndan ge-
çiyorsanız, pabuçlannızın çamursuz ya da
hâlâ tozsuz kalmış olması mucıze kabilin-
dendir.
Görkemli boya sandığının arkasındaki
kişinin sevgili pabuçlannıza iyi davrana-
cağının belirtilerini daha ilk hareketlerin-
den algılarsmız. Fakat heyhat! O da ne?
Ayakkabılannıza şifa verecek olan dokto-
runuz (!) sandıkta sergilenen irili ufaklı
onlarca şatafatlı boya şişesinden birini aça-
cağına, hemen yanı başındaki derme çat-
ma sehpanın üzerinde duran alelade boya
kutulanndan binne hamle edıveriyor!..
Hayal kınkJığını atlattıktan sonra ger-
çeği öğreniyorsunuz. Sizi kendısine çeken
boya sandığının içindekı süslü şışelerin
hepsi boş. Yani dekor. Zira pınl pınl panl-
dayan pirinç kapaklar cam şışelere bol ge-
liyor ve boyalann hızla kurumasına neden
oluyor. Görkemli fakat içi boş boya sandı-
ğının tek işlevi, ayakkabısı boyanan aya-
ğınıza destek olmaktan ibaret!..
Ferit Ongören otuz yıldır Istanbul'u çi-
ziyor. Daha dogrusu, çızdı bıtirdi bile. Adım
adım, kıyı kıyı yûzlerce çizim gerçekleş-
tirdi. Her biri 35x50 cm. ebadında, üç yü-
zü aşkın sayfa doldurdu. Sonunda bunla-
nn yirmi altısını "Corne d'or-ÇizgUerie
Hatiçte Gezinti" adı altında bır araya ge-
tirdı. Diğerlen yenı sergıler ve yenı kitap-
lar içın sıralannı bekliyor.
Ferit öngören'in Haliç'i Saraybumu'ndan
başlıyor; Eminönü, Ayvansaray, Sütlüce
derken Haliç'in kuzey kıyısına kıvnhyor,
Sahpazan'nda nihayetleniyor.
Neler yok ki bu çizimlerde... Aşina ol-
duğumuz yapılar. seksenli yıllarda yıkılıp
| M.JLeT çızım onlarca oykü
! barındınyor içinde.
< Notlar tutmuş, sonra da
j sabırla kâğıda dökmüş
| gözlemlerini Öngören. Hiç
acele etmemiş. Sonunda
çizimler bir "belge"
i niteliğine bile bürünmüş. j
I w ^___ t
gitmiş binalar, dolmuşlar, otobüsler, ge-
miler, sandallar.. ve insanlar! Bır dolu çi-
zim yumağı bu, iddiası doğru; çizgiyle mi-
zah yapmıyor Öngören, mizah onun çiz-
gisinin içinde, ta derinlerde.
Karaköy Meydanı'nda dolmuş kovalayan
yolcunun duruşu, Perşembe Pazan'nda çay
molası veren emekçınm yorgunluğu, Süt-
lüce'de bir tarafta celepler-kasaplar. he-
men altiannda çilıngir sofrasının başında
demlenenler, Balat'ın rengârenk ahalisi,
Eyüp'te dualannın kabulünü dileyen yet-
mişlerin tipik başörtülü kadını... Seyyar
satıcılar, semtin balıkçısı, yoğurtçusu, si-
mitçisı, karpuzcusu, fotoğrafçısı... Her çi-
zim onlarca öykü banndınyor içinde. Kı-
yı kıyı izlemiş, notlar tutmuş, sonra da sa-
bırla kâğıda dökmüş gözlemlerini Öngö-
ren. Hiç acele etmemiş. O kadar ki sonun-
da çizirnler bir "beJge" niteliğine bile bü-
rünmüş. Neredeyse yakın bir geçmişte var
olduklannı unuttuğumuz hal binası, yağ is-
kelesi, eski Galata Köprüsü'yle, çeşiüi ima-
lathaneleri ve daha henüz tarihe kanşmayan
tersanesiyle dolu bir Haliç onunkisi...
"Dolu obnasma dolu, ama buzur veri-
yor" diye tanırrdıyor sanatçı çizimlerini; ger-
çekten de ince, sıradışı bir çizgisi var Fe-
rit öngören'in; süssüz, taramasız, net ve ka-
rarh bir çizgi. tnceli-kalınlı lekeler yok,
gölge oyunlan yok...Gözüne ilişen, ken-
disine ilginç gelen her görüntüyü kaydet-
miş. Hepsi gerçek. Eminönü Meydanı'nda-
ki boyacı sandıklannın aksine... Ama bo-
yacuıın boş sandığı, benzer bir yığın hoş-
lukla birlikte yerini buluyor çizimlerde. îs-
tanbul'u doldüran, biraz da bu tür hoş boş-
luklar değil mi sanki...
Sergınin sanat danışmanlığını karikatür-
cü Tan Oral yapü. Sergi salonu Kuzey ve
Güney Haliç olmak üzere iki bölüme ay-
nhnış. Sadelik ön planda. Sanatçının arzu-
su insanlann sergiyi zorlanmadan izleye-
bilmesi. Açık Radyo'nun kendisiyle yap-
tığı bir söyleşide, çizgilerinin kendisine ol-
duğu kadareşine de huzurverdiğmi, bu duy-
guyu ise her kesimden insanla paylasmak
istediğini vurguluyor. Ferit öngören'in ar-
zuladığı huzur ortamı sergi mekânında ken-
dini ıyıce gösteriyor. Tıpkı sergi kitabında
oldugu gibi...
Sergi kitabını Çağla Turgul tasarladı.
Turgul, hepsi kendi içinde onlarca öykü
banndıran, Haliç yolculuğuna çıkmış oku-
yucuya soluklanma firsatı vermek için her
semtin arasına Ferit öngören'in kuşlannı
taşımış. Böylelikle sanatçının arzuladığı
huzur ve sükûnet ortamı kitaba uyarlanmış.
Her biri ayn hareket içeren yoğun bir göz-
lemciliğin eseri olan bu kuşlann bizlere
anlatacak ne öyküleri vardır kim bilir?
Sergi, Karaköy'deki Schneidertempel
Sanat Merkezi'nde, 30 Ekim'e dek izlene-
bilir. Daha henûz tarihe kanşmayan tersanesiyle dolu bir Haliç.
eylanhn MayvsSıkıntısı
Montpellier-deyarışacak
GÖNÜL DÖNMEZ - COIİN
27 Ekim ile 5 Kasım arasında 22. yıbnı kutlaya-
cak olan Montpellier Akdeniz Sineması Festiva-
li'nde bu yıl uzun konulu fılmler bölümünde Nuri
BflgeCeylan'jn »MsçisSıkmnsı" ile kısa fiîmlerbö-
lümünde Kazım Öz'ün "Toprak" yapıü yanşıyor.
Yanşan dığer filmler arasında. Yunanistan'dan
geçen ilkbahar Îstanbul Uluslararası Film Festiva-
li'nde izlediğimiz, Costas Kapakas'ın ilk filmi "Na-
neL&örü" ile DmıosAvdeBos'un "KnrataıDörtMev-
ami", Yugoslavya'dan Bozidar Nıkoüc'in "Baba ve
Oğul Adına" ve Ljubisa Samardzk'in "Gök Çen-
geü" yapıtlan. Gürcü Nana Djord-
jadze'nin, daha önce Cannes Film
Festivali'nde göstenlen "Kaçmian
27 Öpücûk" filmi var.
"Kaçınlan 27 Öpücûk'', ilk an-
da yönetmenin adıyla dikkati çe-
ken bir film. Djordjadze. ilk filmi
"RobmsonadeyadalngifizDedear
yapıtı ile 1986 ydında Cannes'da
Camera d'Or alînış, on yıl sonra,
ikİBci fıhni "Âşk AhçT Oscar'a
adaygösterilmişti. Eşi, yönetmen ve
senaryo yazan iraklı Kvirikadze'nin
kaieme aldığı bu filmde Djordjad-
ze, bûyülü gerçekçiliği, ufak bir
Rns kasabasının ağıraksak yaşarm-
na uygulamak için epeyce zorlanmış ve sonuç ola-
rak sanat yönünden çok kösnül öğeleriyle ilgi çe-
kebilecek bir film kotarmış. Sovyetler Birliği'nde
belirsiz bir zaman ve mekânda, yaramaz ve biraz
da çapkın, yeni yetişme Sybill, yaz tatili için teyze-
sine gelir. Ordular ve rejünler gelip gitse de günlük
yaşamı pek değişmeyen ufak bir kasabadır burası.
Bizim küçük Lolita, can sıkıntısından kurtulmak için
önce orta yaşlı Alexander'a âşık olmaya karar ve-
rir, ama elini sallasa ellı kadııun kolayca kucağına
düşeceği dul Alexander yerine, oğlu Mickey'nin il-
gisini çeker. Denizi arayan Fransız kaptanın gelişi
ve kösnül filmler klasiğia
Emmanuele''in gizli gös-
terimi üeişlerkızışırbirdenkasabada. Trajik sonuç
ise daha baştan bellidir. Ama ızleyıcı olayı sindir-
 oprak adlı kısa
fîlmle Kazım
Öz'ün de yanşacağı
festival 27 Ekim
gecesi Bertolucci
ve Verdi'yi bir
araya getiren
görkemli bir
programla açılacak.
meden yönetmen ilgiyi bir başka yöne çevirir he-
men. Mickey, SybüTin söz verdiği yüz öpücükten
ancak yetmiş üçünü alabilmistır yaz sonunda. Işte
başhktakifirsaükaçınlan 27 öpücûk. Dikizci bir ka-
merafilmboyu Sybill'in çıplak bedenini bol bol ser-
gilerken gelişıgüzel serpümiş olaylan toparlamak
yerine filmi tekdüze yüzeyde gezindirir yönetmen.
Ufak bir kasabada geçen bir fılmin neden Alman-
ya, Gürcistan, Yunanistan ve Los Angeles gibi de-
ğişik mekânlarda çekildiği de ayn bir merak konu-
su.
27 Ekim gecesi festival, Bertoluccive Verdi'yi bir
araya getiren görkemli birprogramla açılacak. Mont-
pellier Milli Orkestrası 'nın eşliğin-
de filmlerinden bölümler sergile-
yecek olan Bertolucci. opera ile film
arasmdaki güçlü bağlantı üzenne
konuşacak. îkincı gece, geçen ay
San Sebastian Film Festıvali'nde
baş ödül alan Arturo Ripstein'a
adanmış. Meksikalı Ripstein, se-
naryo yazan Paz ABciaGarciadiego
ile birlikte yapıtlanndan önıekler
sunacak. 30 Ekim gecesi BıiDueTın
"tmgeleınsiz gerçek v«n gercektir"
sözcüğünü dihnden dûşürmeyen
Luis Bunuel'in hemen hemen tüm
'Meksikafilmfcri'gösterilecekfes-
tivalde. 31 Ekim ise Halloween ge-
cesi ve Dario Argento'nun filmleri ve kışiliğiyle ge-
ceye 'korku' katması bekleniyor.
Gecelerden söz ederken 3 Kasım Giuseppe Tor-
natore gecesi gözden kaçmıyor. Sicilyalı sinema
delisi Tornatore'nin altı filmini göstermeyi amaç-
layan festival, o gece "Düşler Tüccan'*nı getirecek
ekranlara. 'SlovakSineması-Önceve Sonra', tsrail-
li oyuncu 'Moshe Ivgi'ye Saygj', 'Afrika sinemasm-
dan örnekkr' diger bazı bölümler.
Her yıl oldugu gıbıbu yıl da bır düzıne kadar uzun
film tasanmı, 50.000 Fransız Frangı içeren parasal
yardım için başvurmuş durumda. Daha önce "Gü-
neşeYofcnhık" filminin de faydalandığı bu fon için
yanşanlar arasuıda Türkiye'den de "Fatma" filmi
ıleSibdYtekay.
CENGİZ AYTMATOV ^OĞAZtÇİ KÎTAP GÜNLERİ'NDEYDİ
'Gorbaçov döneminde
kendimi ifade edebildim'
Kültür Servısi - Akademi Fuarcılık tara-
fından
k
Boğaziçi KhapGünleri'nin onur ko-
nugu Kırgız romancı CengizAytmatov, fark-
h Türk edebiyatlannın bir araya gelmesi ge-
rektiğıni, bunun Türk dünyası içın önem ka-
zandığıru vurgulayarak "Ozbek, Kazak. Kır-
gız edebiyat vaprtİan bir araya gelmeti. Böy-
lece Türk dünyasına hizmeti-
mizi sözle değil, işle yapmış
olacağız. Nerede ne yapüıyor,
ortayaçıkmahdır'' dedı. Yazar
'Kitabını göster, kim olduğu-
nusöyfcyeyim'mantığıyla kü-
reselleşen dünya içinde Türk
edebryaünmda kendiyerini al-
ması gerektiğini söyleyen ya-
zar, bu anlamda kitap fuarla-
nna büyük görev düştüğünü
söyledi. "İnsanlık değerieri
bize gökten inmiyor. Her ulu-
sunortakdeğerieri birlikte in-
sanlık değerierini oluşturur.
Fuaıiar her ulusun edebiyatının ne yöne git-
tiğmi, hangi değeriere sahip olduğunu gös-
termetidir."
Sovyetler Birliği'nin dağılması öncesi ve
sonrasında Rusya'da yaşayan Aytmatov, ken-
dini iki zamanın yazan olarak görüyor: "Ya-
şamımın bûyük bir bölümü Sovyeder Birfi-
ği'nde geçti. Özellikte 20. yüzyıhn içinde ka-
lan zaman dilirni, yazarhğunnıen ÖDemByıl-
lanydLBenien çoketküeyendeSovyeüer Bir-
liği'nin son dönemlerine rastlayan Gorba-
çov dönemhdi Zaten o dönemde ben ken-
dimi ifade edebildim. Ama o zamanda bile
totalitarizmin yansıması olan
ktgüamavanh. En çoksansür-
le karşı karşryaydık. Birtaraf-
tan yolaçıhyor, birtaraftan da
kapaonyordu, çünkü komü-
nizm adeta bir din hatine gel-
miştL Bugûn arük o dinin et-
kisindenkurtukhık.Odönem-
den sonra, başka veyenibir ro-
man yazmaya başladım."
Aytmatov'un komünizm
sonrası yazdığı ilk roman,
'Kassandra Damgası'. Dün-
yada bu-çok dile çevrilen ki-
tap, yazara göre farklı kurgu-
suyla dünya edebiyatında bir 'ilk' olma özel-
liğ^ taşıyor. Dünyaya yeni bir bakış açısı ge-
tirmeyi amaçladığı kitapta yazar, farklı bir
yöntemle StaKndönemini yaşamış ve uzay-
da çalışmalar yapan biyolog-felsefeci bir
kahramanın hikâyesini anlatıyor.
VAS1F KORTUN'UN K C R A T Ö R L Ü 6 Ü N D E GERCEKLESTt
Ankara'da Genç Sanat 3
KüMr Servisi-Ankara'da Genç Sanat 3
etkinliği 20 Ekim-19 Kasım 2000 tarihle-
ri arasmda, Plastik Sanatlar Derneği An-
kara Şubesi tarafından Ankara Çağdaş Sa-
natlar Merkezi Kennedy Cad. No: 4 Ka-
vaklıdere/Ankara adresinde gerçekleşOn-
liyor.
Sergi genelde Ankara temelli olmak üze-
re Türkiye'ye açık olarak düzenleniyor.
Bu sergi, temalı bir sergi olarak düşünül-
medi. Vasıf Kortun küratörlüğünde ger-
çekleştirilen, özellikle gençlere yer ver-
mekle beraber genç kavramını biyolojik
bir yaş olarak değil, yapıtlann güncellıği
ve günümüz sanat sorunlanna yaklasımın-
da görmekte olan bu sergide sanatçılar ta-
Sergide Esra Ersen'in çahşması da yer ahyor.
rafindan enstalasyon, performans, video,
fotoğraf, desen gibi çok değişık alan ve
malzeme kullanılmakta. Sergi enformal ve
rahat gezilebıleceği gibi, gezenlerin uzun
süre vakit geçirebileceklerini öngören bir
yapı kurmakta.
Dün açılan sergide sanatçılardan Eöf
Kalpak ve Esra Erseo performans, Zafer
Aracagök ise bir müzik performansı ger-
çekleştırdi.
Küratörlüğünü Vasıf Kortun'un yaptığı
sergıye katılan sanatçılar: Ozan Adam,Fat-
ma Binnaz Akman, Gülçin Aksoy, Can Al-
tay, Halfl Alündere, Zafer Aracagök, Cem
Ank, Nancy Atakan, Yasemin Ataş, Nezi-
he Ateş, BülentBaş, UlaşBedük, Osman Do-
ğuBingöl,ElifÇelebi,MuratÇe-
tik, Serkan Demir, Esra Ersen,
Extramücadele, Cem Gencer,
Murat Gök, ŞinasıGûneş,imam
@ xurban.net, EfifKalpak,Önıer
Ali Kazma, Sıtkı Kösemen, Ay-
şe Sertaç Kuşdoğan, Aydan Mur-
tezaoğju, oda-bır sergi mekânı.
Lütfi Ozden, Birol Özer, Serkan
Özkaya, Beril Özkoçak, Şener
Özmen, Şükriye San, Güneş Sa-
vaş, Eser Selen, Canan Şenol,
Koray Tarhan, \ahit Tuna, AI-
per Ulaş, SencerVardarman, Se-
çil YerseL, Lak Yılmaz, Erdem
Yücel, Kutluğ GüreUL (0312
425 45 93)
Xingjian, Vıyana'da
bir oyun yönetmiş
KültnrServisi-Nobel
Edebiyat Ödülü sahibi
Çinli yazar Gao Xingji-
an, 1992'de Avustur-
ya'daki deneysel tiyatro-
nun önemli merkezlerin-
den biri olan ve 1990'dan
beri Viyana'da Giil Gür-
ses'in yönetiminde faali-
yet gösteren TüYk tıyat-
rosu 'Theater des Au-
genbikk'te 'Evet veA'e-
ya Hayır' adlı oyunu sah-
neye koydu. O dönemde
de Çin'in önde gelen ya-
zarlan arasmda yer alan,
ancak dünya kamuoyu
taranndan pek tanınma-
yan Xingjian'ın yönetti-
ği oyunda iki Avusturya-
lı oyuncu ile bir Çinli
dansçı rol aldı.
Avusturya'daki tiyat-
ro eleştirmenlerini ikiye
bölen oyunun çevre dü-
zeni ve dekorunu da, Vi-
yanaUakı önemli ressam-
lararasında bulunan Ke-
mal Se> han adlı bir Türk
sanatçı gerçekleştirdi.
Gül Gürses, Nobel
Edebiyat ödülü Sahibi
sanatçıyı şöyle niteliyor:
"Gao Xingjian, şımank
ve iddialı sanatçı tavuia-
nndan uzak, son derece
sade,ama kararh bir tar-
za sahip. Kıhkırkyanvor,.
ayrmbîarıönemsiyoı; pro-
fesyonelce çahşıj'or.'"
Metth öizel nesrtali
• Kültür Servisi - Klasik gıtar virtüözü, besteci
ve eğitmen Melih Güzel'in yeni çahşması
'Sounds of Anatolia' önümüzdeki hafta pıyasaya
çıkıyor. Halk türküleri ve zeybekleri gitar
tekniğiyle yorumladığı albümün ilk konserini
bugün saat 15.00'te Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda verecek. Güzel, albümünde yer alan
beş halk türküsü, üç zeybek ve daha avatngarde
stilde yapmış oyduğu yedi özgün bestesini
seslendirecek. Konserin bıletlen CRR'den ve
Biletix'ten ahnabilir. (232 98 30)
TOBAV Uruguay'da
• Kültür Servisi - Devlet Tiyatrolan Opera ve
Balesı Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı (TOBAV)
Genel Başkanı Tamer Levent, Dünya
Aktörler Federasyonu'nun (FIA) Uruguay'ın
başkenti Montevıdeo'da yapılan 17. Dünya Genel
kuruluna katıldı. TOBAY FIA'nın 18. Dünya Genel
Kurulu'nun Türkıye'de yapılması için genel kurula
öneride bulundu. 18. Genel Kurul'un nerede
yapılacağına yann karar verilecek.
'Napgile' temalı saydam gürteri
H KüHür Servisi - Îstanbul Saydam Günleri
devam edıyor. Bu yılki 'temalı öyküler'
bölümünün konusu olan 'Nargile'yle ilgili
göstenler bugün saat 17.00-18.30 arasında
Turkcell Plaza Oditoryumu'nda izleyicilere
sunulacak. Nargile temalı çalışmalanyla katılan
fotoğraf sanatçılan Arto Muhtaryan, Izzet
Keribar, M.Emın Altan, Resul Baştuğ ve
gazetemız foto muhabiri Hatice Tuncer. Fotoğraf
sanatında profesyonellerle, amatörleri aym çatı
altında buluşturmayı amaçlayan Îstanbul Saydam
Günleri'nde Ara Güler, Gültekin Çizgen, Neyzat
Çakır, Ergun Çağatay gibi usta sanatçılarm yam
sıra 70 fotoğrafçı ve grubun gösterileri yer ahyor.
Isabella A4ani 17 yıl sonra
tekrar sahnede
• PARlS (AA) -Fransız oyuncu Isabelle Adjani,
17 yıl aradan sonra Paris'te sahneye çıkıyor.
Yıllardır tiyatro yapmayan sanatçı, Aleksandre
Dumas'mn 'Kamelyalı Kadın' romamndan
sahneye uyarlanan oyunda rol alacak. Le Parisien
gazetesi. son olarak 7 yıl önce 'Kraliçe Margot'
filmini çeviren sanatçının Marigny Tiyatro
saloiiunda sahneye çıkacağmı belirtti. Sanatçuun
rol alacağı oyunu, Arjantinli yönetmen Alfredo
Anas sahneye koyacak. " .. - -
Greta Garbo ve Marlene
Metrictı'in gizli aşkı
• Kültür Servisi - Dünyaca ünlü iki oyuncu Greta
Garbo ve Marlene Dietrich'in arasında gizli bir
aşk yaşandığı iddia ediliyor. Diana McLellan,
filmlerin sahne arkasındaki olaylan anlattığı "The
Girls: Sappho goes to Hollyvvood' adlı kitapta,
1925 yılında Pabst'in yönettiği 'Neşesi Olmayan
Yol' füminin çekimleri sırasmda iki yıldız
arasında bir aşk yaşandığını söylüyor. McLellan,
o zamanlar 23 yaşında genç bir anne olan
Dietrich'in hayata atılmaya hazırlandığı ve
çevresindeki her şeyı yönetmeye meraklı oldugu
dönemlennde homoseksüel ve lezbıyen
kulüplerinden çdcmayan ve cinsel açıdan her şeye
açık Garbo'yla karşılaşınca onun çekimine karşı
koyamadığım yazıyor. Bu yakınlığın 'sade bir
arkadaşlık' olarak görülmesini sağladıklannı ama
daha samimi ve sıcak bir ilişkinin başladığım
iddia ediyor. McLellan kitapta, "Dietrich,
Garbo'nun dar görüşlü, cahil ve köylü bir kadın
olduğunu görüyordu ama bu onun cazıbesirü
daha da arttırjordu" diye yaz'.yor.