19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS1999SALI DEPREM Yalova'dan suçkanıtları• Deprem 17 Ağustos 1999'da olduğuna göre, kullanım süresinin bitimine birkaç gün kala, örneğin 19 Ağustos günü Yalova sokaklarmda çocuklar sevindirilir; anlı şanlı firma, imha etmesi gereken bayat, çok çok bayat, bozulmuş, yiyenleri zehirleyecek mallardan kurtulur, şanına şan katar, örnek kapitalist olarak gerine gerine ortalıkta dolaşabilir, hatta deprem yardımlarının vergiden nasıl düşüleceğini araştırabilirdi... •Yalova'da deprem çocukları şimdi de aşırı derecede bozulmuş, dayanılmaz kokular salan mısır çerezlerinden avuç avuç yedikleri için acılar içinde lavranıyor olabilirlerdi... -. ,. .. TATTIM OLUMU Ermeden düştüm Balçık içine Sıynldım Döndüm özüme Açtım ki gözümü llk kez gördüm ölümO AYDEV ENGİN eprem geçtı. Çocuklar hâlâ gecelen sıçrayarak uyanıyor ve ağlıyor. Uyandıklannda kendılerinı bazen derme çatma bir çadınn ürpertici sennliğınde buluyorlar. bazen bir hastane çadınnın ürküntüsünde. Deprem geçti. Depremin ardindan Yalova'ya (da) yardım yağdı. Sokakta, çadırda, yıkıntılar arasında amaçsız ve korku içinde dolaşan çocuklar da bu yardımlardan pay aldılar. Bunlardan biri ünlü bir şekerleme firmasıydı. Koca kamyonlarla daldı Yalova'ya. Koca kamyonlardan koca çuvallar indirdi Çuvallardan çıkardığı şekerlemeleri ellerini uzatan çocuklara paket paket dağıttı. Görenler "Aşk ohun" dediler. "aşk olsun doğnısu. Helal süt emmiş adamlarmış. Dar günde, zor günde beş para istemeden mallannı deprem çocuklanna dağıttılar..." Belkı telev ızyonlara görüntü oldu; belkı fırma temsilcisı kendine uzatılan mikrofonlara "Bu bizim için yurttaşlık görevidir. Kâr düşünecek degil. deprem çocuklarını kucakla> aeak gürtler > aşıyonız. Yardunlanmıza devam edeceğjz" dedi Izleyenler "Aşk olsun" dediler, "Hetol olsun" diye eklediler. Çocuklar şekeTİemeleri, çikolatalan, tatlandınlmış mısır çerezlerini yediler. Sevındiler. Sonra... Sonra çocuklar hastalandılar. Yalova Stadyumu'nda günlerdir, can kurtaran. hasta bakan hekim ağabeyler, ablalar şaşırdılar. Bu kadar çocukta birden görülen ishal. kusma. mide bulantısmı anlamlandırmaya çalıştılar. . Şimdi yukarıdaki fotoğraflara dikkatle bakın. Anlı şanlı, televızyon reklamlannın gediklisı şekerleme fîrmasının elinde satılmamış. kullanım süresi dolmuş, derhal imha edilmesi gereken torbalar dolusu mal vardı. Örneğin fotoğrafta gördüğünüz mısır çerezleri... Ambalajın üstünde "Uygun şartlarda iiretim tarihinden rtibaren 9 ay tazeliğini korur" yazıyordu. En altta da imal tarihi Orada da 03/97 yazıyordu. Yanı: 1997 yılı Mart"ında üretilmiştir! Kolayı vardı. Ambalaj etıketi yazma aygıtını ellerine aldılar. Matbaada basılmış imal tarihinin üstünü örtecek bir etiket yapıştırdılar. Etikette "imal tarihi 21.08.98" yazıyordu. Deprem 17 Ağustos 1999'da olduğuna göre, kullanım süresinin bitimine birkaç gün kala. örneğin 19 Ağustos günü Yalova sokaklarmda çocuklar sevmdirilir; anlı şanlı firma, imha etmesi gereken bayat, çok çok bayat. bozulmuş, yiyenleri zehirleyecek mallardan kurtulur, şanına şan katar. örnek kapitalist olarak gerine genne ortalıkta dolaşabilır, hatta deprem yardımlarının vergiden nasıl düşüleceğini araştırabilirdi... Bütün bunlar olurken. Yalova"da deprem çocuklan şimdi de aşın derecede bozulmuş, dayanılmaz kokular salan mısır çerezlerinden avuç avuç yedikleri için acılar içinde kıvranıyor olabilirlerdi... Edebiyat sponsoru: Vell Cöçer Çok değıl birkaç ay önceydi. Yalova, koca bir kent. henüz "uyuyordu". Yalova-Çınarcık arasında dibi batak meyve bahçelerinin, bir işe yaramaz sazlıklann tapulannı ellerinde tutanlar, üç kuruşluk tanm alanlannı arsa olarak satmanın keyfini yaşıyorlardı. Veli Göçer ve Veli Göçergiller, Yalova-Çınarcık arasında birbiri ardına sıteler dikıyor; gazete ve televizyonlarda, dar ve orta gelirli Çocuklara deprem yardımı diye tarihi geçmiş bayat yiyecekler gönderdiler. yurttaşlara, "Getin yuvanızı yapakm" diye baştan çıkancı çağnlar ıletıyorlardı. "Yuvasını yapmak"ın Türkçenin oynak zengınliğinde başka bir anlamı daha olduğunu akıllanna bile getirmeyenler de "10 mUyarfak daireyi 3 mttyara akiını" diye eşe dosta caka satmaktaydılar. O günlerde Yalova Polis Müdürlüğü Banyonun duvarı - komşunun duvarı Burası Yalova'nın merkezL Stadyumu «agmıj» ahp, denize sırtınızı döndünüz mo, bu "Süper lüks daireter" karşımza geBr~ kti. Yoksullar pek yanına yaktaşamaz, önü göz alabiktiğine denize açık daireieri alanlar neredeyse sınıf adamanın tadını çıkaruiar... idi. Sonra gece yansını üç saat geçe dipten sert bir vuruş gekii. Süper lüks daireler kâğıt gibi birbiri üstüne katlanıverdL Yıkıntılar arasından çığhklar ve hıçkınklar yükseldi. Koca bloklar art arda ve yan vana ve üst üste çöktü. fakke düştü kel göründü. Nasüsa ayakta kaian Moklardan birinin duvan suçun ve cinayetin belgesi olup gün ışığına çıktı. Bloklann yan duvarian komşu biokun duvanydı. O Mokun yan duvan da öteki biokun yan duvan. Mutfaguı fayanslan, banyonun klozeti. musluğu, askıst, evin değil, komşunun duvanna monte edildi. Böylece duvartardan çok tasarruf edildi. Böylece bloklardan çok kâr edildi Böylece Yalova'da çok cinayetler işlendi— Istihbarat Bölümü'nde görevli memur ve amatör şair Sabahattin Gül bir şiir kitabı yayımlamaya karar verdı. 50 şıiri bir araya getirdi; Yalova'nın tanınmış kıtapçılanndan Ortipa da yayımcılığı üstlendı. Kıtabın adı. "Bir Şehir UyurkeıT oldu. O şehir uyurken kitap basıldı. 31. sayfasındaki şiirde aynen şöyle deniyordu: "Ermeden düştüm / Balçık içine / Sıyrıklım / Döndüm özüme / Açtım ki gözümü / İlk kez gördüm ölümü" Türkiye"de kitap yayımı pahalıdır. Bir taşra İcentinde kitap yayımlamak zordur. Şair Sabahattin Gül kitabı için sponsor aradı. Buldu da. Kitabın son sayfasına sponsorun reklamı kondu: Veli Cöçer Sizi Bir Yuva Sahibi Yapar "Açtım ki gözümü, ilk kez gördüm ölümü" dızesinin de yer aldığı Bir Şehir Uyurken adlı şiir kıtabının sponsoru "edebiyatçı" Veli Göçer. sözünü tuttu. Bir Şehir Uyurken. ınsanlann "yuvasını yapü". 3ÜSIRMIK /AYDIN ENGİN aengin a doruk.net.tr. Belki Adapazan - Gölcük - Yalova şerıdinde- ki yıkıntının altından kalkariar. Dış yardım, iç vergı, zamanın unutturucu gücü, can derdinde- ki insanlann dikkat dağılması filan derken bel- ki paçayı sıyınrlar. Ama Ankara'da önceki gün kendi elleriyle te- mellerine kazma vurup yıktıklan "hukuk-de- mokrasi-siyaset" binasının enkazının altından asla kalkamayacaklar... Hayır, hayır tartışma artık, "Rahşan Ecevit bir çocuk görmüş de, çokacımış da, kocasına afçıkaralım demiş de, o da tabii kancığım olur, demiş de, Meclis'e yasa tasansı verilmiş de, Hükümet ortaklan pazarlığa oturmuş da, bir orta nokta bulunmuş da..." diye yürümeyecek. Tartışma "Işkenceci polisler affedildi, işken- ce ettikleri içeride; Susurluk affedildi, Susur- luk'a karşı çıkanlar içeride; Akın Birdal'/ vuran tosunlaraffedildi, Akın Birdal içerde; 7 TlP'Hyi- ğit mezarda, Haluk Kırcı dışanda" diye de sur- meyecek. Bunlar artık ayrıntı. Şimdi bu ülkede milyonluk kitlelerin oy san- dığı başındaki tercihlenni belirleyen "dürüst- lük" kavramı tartışılacak. "Dürüstiük nedir" di- ye sorulacak. Ankara'daki Deprem: Af! Yanıtın, toplumsal vicdanda kök salması bel- ki zaman alacak; ama eninde sonunda kök sa- lacak. Insanlar, "içine sindiremediği" biryasa- ya "evet" oyu veren siyasetçiyi sorgulayacak. Hem içine sindiremediğini söyleyip hem evet diyen siyasetçiye sorulacak: - Hangisi yalan? İçine sindiremediğin mi, evet oyu verdiğin mi? "Dürüst siyasetçi" tanımında, içine sindire- mediğine "evef" oyu vermek yok. Varsa orta- da "siyasetçi" var, ama "dürüstiük" yok. İçine sindiremediği yazryı gene de yazan ga- zeteciyi, bizim meslekte adamdan saymazlar. İçine sindiremediği projeye imza koyan mü- hendisi, kulağından tutup meslek odasının ka- pısının önüne koyarlar. İçine sindiremediği çiviyi atın ayağına çakan nalbant, müşteri bulamaz, kepenk ındirir. İçine sindiremediği ilacı reçetesine yazan he- kime bir daha hasta tesiim edilmez. Pekı, ya içine sindiremediği yasa tasansına "evet" diyen siyasetçi? Kör bir iktidar tutkusunun esiri olup hâlâ "dü- rüst siyasetçi" rantı yemeye çabalayan siyaset- çiye; deprem yardımlan ile iîgili soruya sinirle- nip "Ben kefilim" dediğinde, bundan böyle so- racaklar - Deprem yardımlannı içinize sindiremeye sindiremeye, borsa vurgunculanna, yıkılan ko- nutlariçin devlet ihalesi bekleyen hırsızlara peş- keş çekmeyeceğinizin güvencesi nedir? Acep yanıt ne olacak? ••• Hayır, seçim kampanyasını "çetelere karşı temiz toplum için" diye yürütenlere sözümüz yok. Banka ıhalesinde komisyonculuk yapar- ken suçüstü yakalanan, tasını tarağını toplayıp başbakanlıktan aynlmak zorunda kalanlara sö- zümüz yok. Modern işadamı kılığına bürünüp, parayla para kazanmanın, üretmeden köşe dönmenin siyasal örgütü olarak doğmuşlardı. Öyle büyü- yüp serpildiler. Semirecekleri ve semirtecekle- ri kadar semirttiler ve hızla siyasal bir cesede dönüşüyorlar. Onlara ayıracak saniyemiz yok. Üç beş eroin tacirini, kumar bezirgânını saf- lanndan uzaklaştınp "ülkücü-mafya" damgası- nı örtmeye kalkışıp, aklı sıra makyaj tazeteyen- lere zaten sözümüz yok. Bu ülkenin aydınlık insanları "Susurluk" de- yip ayağa kalktıklannda Narkotik Büro'nun il- gi alanına giren ve Narkotik polislerinın üste- sinden gelebileceği üç beş mafya tetikçisini, çeksenettahsilatçısını kastetmemişti. Susur- luk bizim için "devlet için kurşun sıkan" çete- lerveonlan görevlendirerek "hukuk devfef/"ne kurşun sıkanlar demekti. Onlann affı için pa- zarlık masasına oturanlara hiç şaşmadık. Ka- der ve ideoloji birtiği ettiklerine kapıları ardına kadar açmak zaten onlann iktidar olma gerek- çeleriydi. Ama içeriğı tanımlanmamış bir "dürüstiük ef- sanesi"n\ siyasal rant aracına hünerte dönüş- türüp sonra da içine sindiremediği yasa tasan- sına oy verenlerie hesaplaşmamız zoruniu. Dürüstlüğün içine sindiremediğine imza koy- mamak, "Ben bu suça ortak olmam" diyebil- mek olduğunu henüz bilince çıkaımayanlara bıkıp usanmadan anlatmak yurttaşlık ödevimiz. Ankara bu depremin altından kalkamaz. Kalkarsa: Elveda aydınlık, hoşbulduk karan- lık! DEPREMMM!.,. ORHAN BLRSALI Binalarınıza Sahip Çıkın Yer sarsıntısı sonucu yıkılan veya ağır/ hafıf hasar gören bınalardan onlarca fotoğraf. Kimisi olduğu gi- bi yan yatmış, kimisi kendi üstüne göçmüş, kimisin- de sadece ikinci kat sandöviç olmuş.... Kutu gibi dev- rileni, ön cephesi çökeni, domino taşı gibi yıkılanı, ko- lon ve kirişlerde demirleri sıynlanı vb.. hepsinin kişi- sel çökme öyküsü var. Ama deprem mühendisleri bunlan sınıflandınyor- lar ve hatalan göstenyorlar. Prof. Aydınoğlu, binalann çökme nedenleri konu- sunda bılgı verırken (Bütün ayrıntılanyla bu cumarte- si günü Bılım Teknık ekinde) kullantlan demirin özel- liğine dikkat çekti ve hocasından birkaç yıl önce din- lediği bir demir öyküsü anlattı: Hocası, öğrencilere uygulamalı derste göstermek amacıyla, adı sanı beflı bir fabrikadan inşaat demiri getirtmiş. Derken öğrencilerden biri demiri elinden ye- re düşürmuş. Demir birkaç parçaya ayrılmış! Tabii, in- şaat demirinin böyle kırılması, aynca olumsuz açıdan iyi bir ders konusu da olmuş. Hoca ertesi gün şirke- ti aramış, yahu gonderdiğiniz ne biçim inşaat demi- riydi, diye sormuş ve olayı anlatmış. Aldığı yanıt: Ho- cam size ihracat demiri göndermedıler miydi? Demir deyip geçmeyin. Türkıye'ye 1Ö0'e yakın ABD'li uzman aeldi. Yer bilimcisi, jeofizikçisı, inşaat- çısı vb. Hepsi.lzmit depreminden ülkeleri için ders- ler çıkarmanın peşinde! Amerikalı uzmanlar, inşaat- larda düz demir kullanıldığını görüp şaşırmışlar! Düz demir betondan kolay sıyrılıyor, betonla sıkı bir ilişki- ye giremiyor. Burgulu demir ise betonu iyi tutuyor ve bir kaç kez daha sağlam kılıyor yapıyı. Aydınoğlu. yüzlerce irili ufaklı haddehanede, asla kontrol edilmeyen, fiyatı çok ucuz demir üretildiğini söylüyor. Bunu kim denetleyecek, standartlan kim uygulayacak, belli değil. Bina karnesi Aydınoğlu'na soruyorum, binalann birer karnesi varmı? Hayır diyor. Bence binalann birer karnesi olmak zorunda. Binada hangi fabrikanın demiri çeliği kulla- nıkjı? Kum nereden alındı? Çimento kimin çimento- su? Bunlann faturalannın birer fotokopisi. bu karne- ye eklenmelı. Kontrol mühendisi kim? Müteahhidi kim? Statik hesaplannı kim yaptı? Şantıye şefi kim? Zemini etüt eden ve ızın veren kim, vb. Bina için ha- yatı önemde olan butün bu bilgiler, alım satımda da bir güvence belgesi olarak kullanılabilir. Bu bina karnesi, tıpkı uçakların karakutusu kadar önemli olmalı ve apartmanın özel kasasında korun- malı. Bir şey olduğunda, araştınmaya gerek kalmaz ve karne pandoranın kutusu gibi açılır! Böyle bir kar- ne, bütün yasal müdahalelerde ev sahıplerınin hak- larını kolay aramalannı sağlar. Bina karnesi, yasalara konmalıdııi Sinemalar güvenli mi? Depremden bu yana sureklı dıken üzerinde oturan ipek Çalışlar, Istanbul'da sinemalann ne kadar gü- venli olduklannı soruyor. Uzmanlar, planlara bakma- dan, bınayı incelemeden bir yanıt veremezler tabii ki. Son zamanlarda büyük sinemalardan üç-beş- alt sinema doğdu. Hacimler bölündü, belki duvarlar, ko- lonlar yıkıldı vb. Tabıı bu sadece varsayım. Betediye- lerin nasıl tadilat izinleri verdiğıni bihyoruz. Deprem- den önce verilen bütün büyük tadilatlann yeniden denetımden geçırilmesi ve güvenliklidir raporunun verilmesi gerekmektedir. Oturduğunuz bina guvenlıkli mı? Hasar görmemış olsa bile, zemın katındaki dükkân genişlemeleri için taşıyıcı sıstemlen, kolonlar duvarlar vb zarar gördü mü? Alt veya üst komşunuz, genış mekân elde et- mek sevdasına, binanın taşıyıcı sistemlerine zarar verdı mi? Bunlan bilmek ve gerektığinde müdahale etmek zorundastnız. Iş başa düştü! Düzeltme: "Tam Isveç'i geçmiştik kı" başlığını ta- şıyan dünku yazıda bir hesaplama hatayı yaptım. Is- veç'te adam başına duşen dışsatım miktan 12.750, Türkiye'de ise 380 ABD Dolan'dır. Yani arada 34 kat fark var! Sakarya Valiligi nde örnek tadilat Devlet kendi yarasını iyi sardı ERTUĞRUL MAVİOĞLU Sakarya'da 22 Temmuz 1%7'de meydana gelen depremin ardından yapılan binalann çoğu son dep- remde çökerken 32 vıl ön- ce ağır hasar gören v ılayet bınasında bir taşın bile ye- rinden oynamaması. iste- nirse depremedayanıklı ta- düatın yapılabildığını orta- ya koydu. 1967 Sakarya depre- mınde binalannın altında kalan yurttaşlar, son dep- remde de aynı kaderı ya- şarken daha önce >ıkılan vilayet binasında yapılan bilünsel tadilattn mevvesi 17 Ağustos günü toplandı. Tadilat çalışmasmın bılım- sel tebliğlerde örnek göste- rildiği Sakarya vilayet bi- nasının 17 Ağustos 'ta meydana gelen depremde hıç hasar görmemesı. "devletin kendi >aralannı çok iyi sardığının"* da kanı- tını oluşturdu. Örnek gösterildi İnşaat Yüksek Mühen- disi Nejat Bayülke larafın- dan hazırlanan "Deprem- lerde Hasar Gören Yapüa- nn OnanmveGüçlendiril- mesi" adlı bılimsel çalış- mada Sakarya vilayet bina- sının tadilatı örnek olarak gösterildi. Çalışmada. "22 Temmuz 1967 Mudurnu \adisi depreminde önemli boyutta hasargören Sakar- ya valilik binasının onan- nu, proje ve uygulatna ba- kımından Türkiye'de ya- pıimış başanlı ve ber açı- dan ömek aiınması yararlı bir onanm ve güçkndirme projesdir" denildi. Kolon- lann "narinoluşu'% nun ya- nı sıra. yapıda gerekenden fazla inşaat demiri kulla- nılması ve ciddı proje hata- lannın 1967 depreminde yıkılmaya neden olduğu belirtilen çalışmada. beton kalitesinin düşüklüğünün de hasarakatkıdabulundu- ğu vurgulandı. Hasar son- rası aynntılı analiz yapıldı- ğı kaydedilen çalışmada, binanın zemin üzerindeki esnekliğinin. yapınrn ağır- lığının hesaplanmadığı ve deprem yüklerine göre ge- rekli hesaplann yapılmadı- ğı sonuçlanna vanldığı be- hrtildi. Yapılan tadılatında anla- tıldığı raporda, "Esnek oian yapr>a rijitiik kazandı- nldığı. yapuıın ağırhgının azalüldığuyapınınsimetrik olmasını engeUeven proje- nin değişo'rikliği vt eklenen veni perdelere bağb olarak yeni temeUerin oluşturul- duğu" kaydedıliyor. Son depremi hasarsız at- latan vilayet binasının ya- kınmdaki binalann ya yı- küdığı ya da ağır hasara uğradığı gözlendi. Vilayet binasının ayakta kalması ise her deprem sonrası "ya- raları saracağız" diyen devlet yetkılilennin kendi yaralannı sarmakta başan- lı olduklannı bir kez daha ortay a ortaya koydu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle