Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS1999SALI
DEPREM
Yalova'dan suçkanıtları• Deprem 17 Ağustos 1999'da olduğuna göre,
kullanım süresinin bitimine birkaç gün kala,
örneğin 19 Ağustos günü Yalova sokaklarmda
çocuklar sevindirilir; anlı şanlı firma, imha etmesi
gereken bayat, çok çok bayat, bozulmuş, yiyenleri
zehirleyecek mallardan kurtulur, şanına şan katar,
örnek kapitalist olarak gerine gerine ortalıkta
dolaşabilir, hatta deprem yardımlarının vergiden
nasıl düşüleceğini araştırabilirdi...
•Yalova'da deprem çocukları şimdi de aşırı derecede
bozulmuş, dayanılmaz kokular salan mısır
çerezlerinden avuç avuç yedikleri için acılar içinde
lavranıyor olabilirlerdi... -. ,. ..
TATTIM
OLUMU
Ermeden düştüm
Balçık içine
Sıynldım
Döndüm özüme
Açtım ki gözümü
llk kez gördüm
ölümO
AYDEV ENGİN
eprem geçtı.
Çocuklar hâlâ
gecelen sıçrayarak
uyanıyor ve ağlıyor.
Uyandıklannda
kendılerinı bazen
derme çatma bir çadınn ürpertici
sennliğınde buluyorlar. bazen bir
hastane çadınnın ürküntüsünde.
Deprem geçti. Depremin ardindan
Yalova'ya (da) yardım yağdı.
Sokakta, çadırda, yıkıntılar arasında
amaçsız ve korku içinde dolaşan
çocuklar da bu yardımlardan pay
aldılar.
Bunlardan biri ünlü bir şekerleme
firmasıydı. Koca kamyonlarla daldı
Yalova'ya. Koca kamyonlardan koca
çuvallar indirdi Çuvallardan
çıkardığı şekerlemeleri ellerini
uzatan çocuklara paket paket dağıttı.
Görenler "Aşk ohun" dediler. "aşk
olsun doğnısu. Helal süt emmiş
adamlarmış. Dar günde, zor günde
beş para istemeden mallannı deprem
çocuklanna dağıttılar..."
Belkı telev ızyonlara görüntü oldu;
belkı fırma temsilcisı kendine
uzatılan mikrofonlara "Bu bizim için
yurttaşlık görevidir. Kâr düşünecek
degil. deprem çocuklarını
kucakla> aeak gürtler > aşıyonız.
Yardunlanmıza devam edeceğjz"
dedi Izleyenler "Aşk olsun" dediler,
"Hetol olsun" diye eklediler.
Çocuklar şekeTİemeleri, çikolatalan,
tatlandınlmış mısır çerezlerini
yediler. Sevındiler.
Sonra...
Sonra çocuklar hastalandılar. Yalova
Stadyumu'nda günlerdir, can
kurtaran. hasta bakan hekim
ağabeyler, ablalar şaşırdılar. Bu kadar
çocukta birden görülen ishal. kusma.
mide bulantısmı anlamlandırmaya
çalıştılar. .
Şimdi yukarıdaki fotoğraflara
dikkatle bakın. Anlı şanlı, televızyon
reklamlannın gediklisı şekerleme
fîrmasının elinde satılmamış.
kullanım süresi dolmuş, derhal imha
edilmesi gereken torbalar dolusu mal
vardı. Örneğin fotoğrafta gördüğünüz
mısır çerezleri... Ambalajın üstünde
"Uygun şartlarda iiretim tarihinden
rtibaren 9 ay tazeliğini korur"
yazıyordu. En altta da imal tarihi
Orada da 03/97 yazıyordu. Yanı: 1997
yılı Mart"ında üretilmiştir!
Kolayı vardı. Ambalaj etıketi yazma
aygıtını ellerine aldılar. Matbaada
basılmış imal tarihinin üstünü
örtecek bir etiket yapıştırdılar.
Etikette "imal tarihi 21.08.98"
yazıyordu. Deprem 17 Ağustos
1999'da olduğuna göre, kullanım
süresinin bitimine birkaç gün kala.
örneğin 19 Ağustos günü Yalova
sokaklarmda çocuklar sevmdirilir;
anlı şanlı firma, imha etmesi gereken
bayat, çok çok bayat. bozulmuş,
yiyenleri zehirleyecek mallardan
kurtulur, şanına şan katar. örnek
kapitalist olarak gerine genne
ortalıkta dolaşabilır, hatta deprem
yardımlarının vergiden nasıl
düşüleceğini araştırabilirdi...
Bütün bunlar olurken. Yalova"da
deprem çocuklan şimdi de aşın
derecede bozulmuş, dayanılmaz
kokular salan mısır çerezlerinden
avuç avuç yedikleri için acılar içinde
kıvranıyor olabilirlerdi...
Edebiyat sponsoru:
Vell Cöçer
Çok değıl birkaç ay önceydi. Yalova,
koca bir kent. henüz "uyuyordu".
Yalova-Çınarcık arasında dibi batak
meyve bahçelerinin, bir işe yaramaz
sazlıklann tapulannı ellerinde
tutanlar, üç kuruşluk tanm alanlannı
arsa olarak satmanın keyfini
yaşıyorlardı.
Veli Göçer ve Veli Göçergiller,
Yalova-Çınarcık arasında birbiri
ardına sıteler dikıyor; gazete ve
televizyonlarda, dar ve orta gelirli
Çocuklara
deprem
yardımı
diye
tarihi
geçmiş
bayat
yiyecekler
gönderdiler.
yurttaşlara, "Getin yuvanızı yapakm"
diye baştan çıkancı çağnlar
ıletıyorlardı. "Yuvasını yapmak"ın
Türkçenin oynak zengınliğinde başka
bir anlamı daha olduğunu akıllanna
bile getirmeyenler de "10 mUyarfak
daireyi 3 mttyara akiını" diye eşe
dosta caka satmaktaydılar.
O günlerde Yalova Polis Müdürlüğü
Banyonun
duvarı -
komşunun
duvarı
Burası Yalova'nın merkezL
Stadyumu «agmıj» ahp,
denize sırtınızı döndünüz
mo, bu "Süper lüks
daireter" karşımza geBr~
kti. Yoksullar pek yanına
yaktaşamaz, önü göz
alabiktiğine denize açık
daireieri alanlar neredeyse
sınıf adamanın tadını
çıkaruiar... idi. Sonra gece
yansını üç saat geçe dipten
sert bir vuruş gekii. Süper
lüks daireler kâğıt gibi
birbiri üstüne katlanıverdL
Yıkıntılar arasından
çığhklar ve hıçkınklar
yükseldi. Koca bloklar art
arda ve yan vana ve üst üste
çöktü. fakke düştü kel
göründü. Nasüsa ayakta
kaian Moklardan birinin
duvan suçun ve cinayetin
belgesi olup gün ışığına
çıktı. Bloklann yan
duvarian komşu biokun
duvanydı. O Mokun yan
duvan da öteki biokun yan
duvan. Mutfaguı
fayanslan, banyonun
klozeti. musluğu, askıst,
evin değil, komşunun
duvanna monte edildi.
Böylece duvartardan çok
tasarruf edildi. Böylece
bloklardan çok kâr edildi
Böylece Yalova'da çok
cinayetler işlendi—
Istihbarat Bölümü'nde görevli
memur ve amatör şair Sabahattin
Gül bir şiir kitabı yayımlamaya karar
verdı. 50 şıiri bir araya getirdi;
Yalova'nın tanınmış kıtapçılanndan
Ortipa da yayımcılığı üstlendı.
Kıtabın adı. "Bir Şehir UyurkeıT
oldu. O şehir uyurken kitap basıldı.
31. sayfasındaki şiirde aynen şöyle
deniyordu: "Ermeden düştüm /
Balçık içine / Sıyrıklım / Döndüm
özüme / Açtım ki gözümü / İlk kez
gördüm ölümü"
Türkiye"de kitap yayımı pahalıdır. Bir
taşra İcentinde kitap yayımlamak
zordur. Şair Sabahattin Gül kitabı
için sponsor aradı. Buldu da. Kitabın
son sayfasına sponsorun reklamı
kondu: Veli Cöçer Sizi Bir Yuva
Sahibi Yapar "Açtım ki gözümü, ilk
kez gördüm ölümü" dızesinin de yer
aldığı Bir Şehir Uyurken adlı şiir
kıtabının sponsoru "edebiyatçı" Veli
Göçer. sözünü tuttu. Bir Şehir
Uyurken. ınsanlann "yuvasını yapü".
3ÜSIRMIK /AYDIN ENGİN aengin a doruk.net.tr.
Belki Adapazan - Gölcük - Yalova şerıdinde-
ki yıkıntının altından kalkariar. Dış yardım, iç
vergı, zamanın unutturucu gücü, can derdinde-
ki insanlann dikkat dağılması filan derken bel-
ki paçayı sıyınrlar.
Ama Ankara'da önceki gün kendi elleriyle te-
mellerine kazma vurup yıktıklan "hukuk-de-
mokrasi-siyaset" binasının enkazının altından
asla kalkamayacaklar...
Hayır, hayır tartışma artık, "Rahşan Ecevit
bir çocuk görmüş de, çokacımış da, kocasına
afçıkaralım demiş de, o da tabii kancığım olur,
demiş de, Meclis'e yasa tasansı verilmiş de,
Hükümet ortaklan pazarlığa oturmuş da, bir
orta nokta bulunmuş da..." diye yürümeyecek.
Tartışma "Işkenceci polisler affedildi, işken-
ce ettikleri içeride; Susurluk affedildi, Susur-
luk'a karşı çıkanlar içeride; Akın Birdal'/ vuran
tosunlaraffedildi, Akın Birdal içerde; 7 TlP'Hyi-
ğit mezarda, Haluk Kırcı dışanda" diye de sur-
meyecek.
Bunlar artık ayrıntı.
Şimdi bu ülkede milyonluk kitlelerin oy san-
dığı başındaki tercihlenni belirleyen "dürüst-
lük" kavramı tartışılacak. "Dürüstiük nedir" di-
ye sorulacak.
Ankara'daki Deprem: Af!
Yanıtın, toplumsal vicdanda kök salması bel-
ki zaman alacak; ama eninde sonunda kök sa-
lacak. Insanlar, "içine sindiremediği" biryasa-
ya "evet" oyu veren siyasetçiyi sorgulayacak.
Hem içine sindiremediğini söyleyip hem evet
diyen siyasetçiye sorulacak:
- Hangisi yalan? İçine sindiremediğin mi,
evet oyu verdiğin mi?
"Dürüst siyasetçi" tanımında, içine sindire-
mediğine "evef" oyu vermek yok. Varsa orta-
da "siyasetçi" var, ama "dürüstiük" yok.
İçine sindiremediği yazryı gene de yazan ga-
zeteciyi, bizim meslekte adamdan saymazlar.
İçine sindiremediği projeye imza koyan mü-
hendisi, kulağından tutup meslek odasının ka-
pısının önüne koyarlar.
İçine sindiremediği çiviyi atın ayağına çakan
nalbant, müşteri bulamaz, kepenk ındirir.
İçine sindiremediği ilacı reçetesine yazan he-
kime bir daha hasta tesiim edilmez.
Pekı, ya içine sindiremediği yasa tasansına
"evet" diyen siyasetçi?
Kör bir iktidar tutkusunun esiri olup hâlâ "dü-
rüst siyasetçi" rantı yemeye çabalayan siyaset-
çiye; deprem yardımlan ile iîgili soruya sinirle-
nip "Ben kefilim" dediğinde, bundan böyle so-
racaklar
- Deprem yardımlannı içinize sindiremeye
sindiremeye, borsa vurgunculanna, yıkılan ko-
nutlariçin devlet ihalesi bekleyen hırsızlara peş-
keş çekmeyeceğinizin güvencesi nedir?
Acep yanıt ne olacak?
•••
Hayır, seçim kampanyasını "çetelere karşı
temiz toplum için" diye yürütenlere sözümüz
yok. Banka ıhalesinde komisyonculuk yapar-
ken suçüstü yakalanan, tasını tarağını toplayıp
başbakanlıktan aynlmak zorunda kalanlara sö-
zümüz yok.
Modern işadamı kılığına bürünüp, parayla
para kazanmanın, üretmeden köşe dönmenin
siyasal örgütü olarak doğmuşlardı. Öyle büyü-
yüp serpildiler. Semirecekleri ve semirtecekle-
ri kadar semirttiler ve hızla siyasal bir cesede
dönüşüyorlar. Onlara ayıracak saniyemiz yok.
Üç beş eroin tacirini, kumar bezirgânını saf-
lanndan uzaklaştınp "ülkücü-mafya" damgası-
nı örtmeye kalkışıp, aklı sıra makyaj tazeteyen-
lere zaten sözümüz yok.
Bu ülkenin aydınlık insanları "Susurluk" de-
yip ayağa kalktıklannda Narkotik Büro'nun il-
gi alanına giren ve Narkotik polislerinın üste-
sinden gelebileceği üç beş mafya tetikçisini,
çeksenettahsilatçısını kastetmemişti. Susur-
luk bizim için "devlet için kurşun sıkan" çete-
lerveonlan görevlendirerek "hukuk devfef/"ne
kurşun sıkanlar demekti. Onlann affı için pa-
zarlık masasına oturanlara hiç şaşmadık. Ka-
der ve ideoloji birtiği ettiklerine kapıları ardına
kadar açmak zaten onlann iktidar olma gerek-
çeleriydi.
Ama içeriğı tanımlanmamış bir "dürüstiük ef-
sanesi"n\ siyasal rant aracına hünerte dönüş-
türüp sonra da içine sindiremediği yasa tasan-
sına oy verenlerie hesaplaşmamız zoruniu.
Dürüstlüğün içine sindiremediğine imza koy-
mamak, "Ben bu suça ortak olmam" diyebil-
mek olduğunu henüz bilince çıkaımayanlara
bıkıp usanmadan anlatmak yurttaşlık ödevimiz.
Ankara bu depremin altından kalkamaz.
Kalkarsa: Elveda aydınlık, hoşbulduk karan-
lık!
DEPREMMM!.,.
ORHAN BLRSALI
Binalarınıza Sahip Çıkın
Yer sarsıntısı sonucu yıkılan veya ağır/ hafıf hasar
gören bınalardan onlarca fotoğraf. Kimisi olduğu gi-
bi yan yatmış, kimisi kendi üstüne göçmüş, kimisin-
de sadece ikinci kat sandöviç olmuş.... Kutu gibi dev-
rileni, ön cephesi çökeni, domino taşı gibi yıkılanı, ko-
lon ve kirişlerde demirleri sıynlanı vb.. hepsinin kişi-
sel çökme öyküsü var.
Ama deprem mühendisleri bunlan sınıflandınyor-
lar ve hatalan göstenyorlar.
Prof. Aydınoğlu, binalann çökme nedenleri konu-
sunda bılgı verırken (Bütün ayrıntılanyla bu cumarte-
si günü Bılım Teknık ekinde) kullantlan demirin özel-
liğine dikkat çekti ve hocasından birkaç yıl önce din-
lediği bir demir öyküsü anlattı:
Hocası, öğrencilere uygulamalı derste göstermek
amacıyla, adı sanı beflı bir fabrikadan inşaat demiri
getirtmiş. Derken öğrencilerden biri demiri elinden ye-
re düşürmuş. Demir birkaç parçaya ayrılmış! Tabii, in-
şaat demirinin böyle kırılması, aynca olumsuz açıdan
iyi bir ders konusu da olmuş. Hoca ertesi gün şirke-
ti aramış, yahu gonderdiğiniz ne biçim inşaat demi-
riydi, diye sormuş ve olayı anlatmış. Aldığı yanıt: Ho-
cam size ihracat demiri göndermedıler miydi?
Demir deyip geçmeyin. Türkıye'ye 1Ö0'e yakın
ABD'li uzman aeldi. Yer bilimcisi, jeofizikçisı, inşaat-
çısı vb. Hepsi.lzmit depreminden ülkeleri için ders-
ler çıkarmanın peşinde! Amerikalı uzmanlar, inşaat-
larda düz demir kullanıldığını görüp şaşırmışlar! Düz
demir betondan kolay sıyrılıyor, betonla sıkı bir ilişki-
ye giremiyor. Burgulu demir ise betonu iyi tutuyor ve
bir kaç kez daha sağlam kılıyor yapıyı.
Aydınoğlu. yüzlerce irili ufaklı haddehanede, asla
kontrol edilmeyen, fiyatı çok ucuz demir üretildiğini
söylüyor. Bunu kim denetleyecek, standartlan kim
uygulayacak, belli değil.
Bina karnesi
Aydınoğlu'na soruyorum, binalann birer karnesi
varmı?
Hayır diyor. Bence binalann birer karnesi olmak
zorunda. Binada hangi fabrikanın demiri çeliği kulla-
nıkjı? Kum nereden alındı? Çimento kimin çimento-
su? Bunlann faturalannın birer fotokopisi. bu karne-
ye eklenmelı. Kontrol mühendisi kim? Müteahhidi
kim? Statik hesaplannı kim yaptı? Şantıye şefi kim?
Zemini etüt eden ve ızın veren kim, vb. Bina için ha-
yatı önemde olan butün bu bilgiler, alım satımda da
bir güvence belgesi olarak kullanılabilir.
Bu bina karnesi, tıpkı uçakların karakutusu kadar
önemli olmalı ve apartmanın özel kasasında korun-
malı. Bir şey olduğunda, araştınmaya gerek kalmaz
ve karne pandoranın kutusu gibi açılır! Böyle bir kar-
ne, bütün yasal müdahalelerde ev sahıplerınin hak-
larını kolay aramalannı sağlar.
Bina karnesi, yasalara konmalıdııi
Sinemalar güvenli mi?
Depremden bu yana sureklı dıken üzerinde oturan
ipek Çalışlar, Istanbul'da sinemalann ne kadar gü-
venli olduklannı soruyor. Uzmanlar, planlara bakma-
dan, bınayı incelemeden bir yanıt veremezler tabii ki.
Son zamanlarda büyük sinemalardan üç-beş- alt
sinema doğdu. Hacimler bölündü, belki duvarlar, ko-
lonlar yıkıldı vb. Tabıı bu sadece varsayım. Betediye-
lerin nasıl tadilat izinleri verdiğıni bihyoruz. Deprem-
den önce verilen bütün büyük tadilatlann yeniden
denetımden geçırilmesi ve güvenliklidir raporunun
verilmesi gerekmektedir.
Oturduğunuz bina guvenlıkli mı? Hasar görmemış
olsa bile, zemın katındaki dükkân genişlemeleri için
taşıyıcı sıstemlen, kolonlar duvarlar vb zarar gördü
mü? Alt veya üst komşunuz, genış mekân elde et-
mek sevdasına, binanın taşıyıcı sistemlerine zarar
verdı mi?
Bunlan bilmek ve gerektığinde müdahale etmek
zorundastnız.
Iş başa düştü!
Düzeltme: "Tam Isveç'i geçmiştik kı" başlığını ta-
şıyan dünku yazıda bir hesaplama hatayı yaptım. Is-
veç'te adam başına duşen dışsatım miktan 12.750,
Türkiye'de ise 380 ABD Dolan'dır. Yani arada 34 kat
fark var!
Sakarya Valiligi nde örnek tadilat
Devlet kendi
yarasını iyi sardı
ERTUĞRUL
MAVİOĞLU
Sakarya'da 22 Temmuz
1%7'de meydana gelen
depremin ardından yapılan
binalann çoğu son dep-
remde çökerken 32 vıl ön-
ce ağır hasar gören v ılayet
bınasında bir taşın bile ye-
rinden oynamaması. iste-
nirse depremedayanıklı ta-
düatın yapılabildığını orta-
ya koydu.
1967 Sakarya depre-
mınde binalannın altında
kalan yurttaşlar, son dep-
remde de aynı kaderı ya-
şarken daha önce >ıkılan
vilayet binasında yapılan
bilünsel tadilattn mevvesi
17 Ağustos günü toplandı.
Tadilat çalışmasmın bılım-
sel tebliğlerde örnek göste-
rildiği Sakarya vilayet bi-
nasının 17 Ağustos 'ta
meydana gelen depremde
hıç hasar görmemesı.
"devletin kendi >aralannı
çok iyi sardığının"* da kanı-
tını oluşturdu.
Örnek gösterildi
İnşaat Yüksek Mühen-
disi Nejat Bayülke larafın-
dan hazırlanan "Deprem-
lerde Hasar Gören Yapüa-
nn OnanmveGüçlendiril-
mesi" adlı bılimsel çalış-
mada Sakarya vilayet bina-
sının tadilatı örnek olarak
gösterildi. Çalışmada. "22
Temmuz 1967 Mudurnu
\adisi depreminde önemli
boyutta hasargören Sakar-
ya valilik binasının onan-
nu, proje ve uygulatna ba-
kımından Türkiye'de ya-
pıimış başanlı ve ber açı-
dan ömek aiınması yararlı
bir onanm ve güçkndirme
projesdir" denildi. Kolon-
lann "narinoluşu'%
nun ya-
nı sıra. yapıda gerekenden
fazla inşaat demiri kulla-
nılması ve ciddı proje hata-
lannın 1967 depreminde
yıkılmaya neden olduğu
belirtilen çalışmada. beton
kalitesinin düşüklüğünün
de hasarakatkıdabulundu-
ğu vurgulandı. Hasar son-
rası aynntılı analiz yapıldı-
ğı kaydedilen çalışmada,
binanın zemin üzerindeki
esnekliğinin. yapınrn ağır-
lığının hesaplanmadığı ve
deprem yüklerine göre ge-
rekli hesaplann yapılmadı-
ğı sonuçlanna vanldığı be-
hrtildi.
Yapılan tadılatında anla-
tıldığı raporda, "Esnek
oian yapr>a rijitiik kazandı-
nldığı. yapuıın ağırhgının
azalüldığuyapınınsimetrik
olmasını engeUeven proje-
nin değişo'rikliği vt eklenen
veni perdelere bağb olarak
yeni temeUerin oluşturul-
duğu" kaydedıliyor.
Son depremi hasarsız at-
latan vilayet binasının ya-
kınmdaki binalann ya yı-
küdığı ya da ağır hasara
uğradığı gözlendi. Vilayet
binasının ayakta kalması
ise her deprem sonrası "ya-
raları saracağız" diyen
devlet yetkılilennin kendi
yaralannı sarmakta başan-
lı olduklannı bir kez daha
ortay a ortaya koydu.