24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 TEMMUZ 1999 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI TÜRKİYE Istanbul PB 27 Sinop A 25 Adana A 31 Edime Y 28 Samsun A 26 Mersin A 29 Kocaeli PB 29 Trabzon Çanakkale Y 31 Gıresun izmir A 3T Ankara Y 25 Diyarbakır A 37 _A 25 Şantıurfa A 37 A 28 Mardin A 33 Manisa A 34 Eskişehir Y 28 Siirt A 35 Aydın A 34 Konya A 26 Hakkâri Denizli A 32 Sıvas A 26 Van Zonguldak A 24 Antalya A 30 Kars Trakya, Iç Ege, Eskı- ' ır, Boluçevretefiıte Karadeniz'ın sağanak ve rültülü sağanak yağışlı dtğer yener sz bulutlu ve açık geçe- cek. Hava sıcaklkjın- da önemlı bır değışik- lık otmayacak. Rüzgâr kuzey yönlerden hafif ara sıra ofta yaûış anında kuvvetli oîa- cak. Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam BrükseJ Paris Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 19 26 23 16 25 25 28 25 DIS MERKEZLER Bertin Y 30 Moskova Y 28 A 37Budapeşte B 28 Aşkabat Madrid A 35 Astana Y 26 Vıyana B 30 Taşkent Belgrad PB 29 Y 26 PB 30 Sofya B 26 Bişkek Y 35 Roma PB 31 Tîflis Y 27 Atina Y 32 Kahire A 35 Münih PB 30 Zürih Y 29 Şam A 36 Açılc k Çok bulutlu . Yağmuriu VJWW/ i&ılukar Gök gûrülbJİO G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada Ya miktar?.. IMF'nin Meksika'ya, Brezilya'ya, Rusya'ya verdiği kadar değil, ama 7 milyar dolan cepte sayabilirdik. Promosyona, sayfalarının fazlalığına karşın hâ- lâ 50 binin üzerinde tıraj yakalayamayan bir baş- ka gazete; hükümetin mali ve ekonomik saptama- lannı "tarihiprogram" diye adlandırdı. Anımsayacaksınız: Özal döneminde ve sonra Türkiye'de pek çok konuda devrimlerle reformlar- dan geçilmedi. Şimdilerde de IMF'ye "devrim va- adinde" bulunduğumuz manşetlerde vurgulanı- yor. Tarihi devrim programımız" üzerinde bir neb- ze durmak gerekiyor. IMF heyeti başkanı Cottarelli ile basın toplan- tısı düzenleyen ekonomik işlerden sorumlu Baş- bakan Yardımctsı Hikmet Uluğbay, "IMF'nin kre- di vermek için bizden istediklerinin zaten hükümet programında yer aldığını", altını çizerek söyledi. Ulugbay, "hükümet IMF'nin koşullannı yerine getirmiyor, tersine, IMF, hükümetin programına aldığı önlemleri koşul diye önümüze koyuyor" de- meye getiriyor. Hükümetimiz böylesi geniş öngörüş sahibi. Oy- sa hükümet programına giren ekonomik ve mali önlemler, azınlık hükümeti zamanında IMF ile gö- rüşmeler yapmak için VVashington'a giden Uluğ- bay'a soylenmiş, hatta açıklanmıştı. Her neyse. Ama Uluğbay'ın yorumu, Başbakan Ecevit'in, IMF heyetinin basın toplantısını dikkat- le izledikten sonraki açıklamasıyla daha derin bir anlam kazandı.. Başbakan şöyle dedi: "Programa desteklerini açıktan ifade ettiler. Ona rağmen gerekli desteği vermezlerse birçelişkide görünürter. IMF'nin böy- le bir izlenime fırsat venmeyeceğini umanm." Bir sonraki cümlelerde Başbakan da kabul edi- yor. Ne çare; Başbakanımız IMF'nin "kredi için öne sürdüğü koşullardan" nedense hiç söz etmi- yor. IMF'nin diplomatik bir dille yazdığı "sonuç bil- dirgesinde"Türkiye'nin gereksindiği kredileri ala- bilmesi için gerçekleştirmesi zorunlu olan koşul- lar sıralanıyor. Koşullar, koşullar... öncelikle vurgulanan öğelerin başında "reel fa- izlerin çokyüksek olması, yapısal önlemlerin alın- mamasına ve politik belırsizliğe" bağlanıyor. Ücretlerin dondurulması önerilmiyor, ama "bir çerçeveye sıkıştınlması" isteniliyor. Taban fiyatla- nnın açıklanacağı ayiara girdik. IMF koşulu, "ta- nm sübvansiyonlannın daraltılmasına" öncelik ve- riyor. IMF bildirgesinin sunuş bölümünde bir anım- satma yer alıyor. "Hiçbir şey yapmamanın ve ha- reketsiz kalmanın maliyeti çok yüksektir" diyor. Böylece; yapısal reformların, öteki mali ve eko- nomik önlemlerin gerçekleşmemesi durumunda, Türkiye'yi daha büyük ekonomik krizin bekJediği anımsatılıyor. Hükümet, önümüzdeki 6 ayda "sosyal güven- lik reformunu yapacak. Uluslararası tahkim yasa- sını çıkaracak. Enflasyonu düşürecek. Ocret ve maaş artışlannı aşağı çekecek. Tanmsal desteği azaltacak". Bu koşullann yerine getirildiğini gören IMF, s- tand-by için harekete geçecek... Basınımızda ki- minin 7 milyar dediği, kiminin 2 milyar 250 milyon dolarda kaldığı yardımı yapacak! Kısacası şu aşamadayız: "IMF'dehedefçok, a- ma para yok". Ne ki, öngörüşlü hükümet IMF'ye güvence ver- mek için zamları arka arkaya sıralıyor. Başbakanımız IMF'den söz ederken "başta akaryakıt, son zamanlarda yapılan zamlann zo- runlu olduğunu" söyfedi. Motorin ve taksi fıyatları da "zorunlu" zamlan- dı. Bireyler üzerinden ekonomiyi düzlüğe çıkara- cak önlemler uygulamaya girdi bile. Daha ne istersiniz? Gazeteci-yazar Tahir Kutsi Makal anıldı • Istanbul Haber Servisi - Gazeteci-yazar, şair ve folklor araştırmacısı Tahir Kutsi Makal için. Beyoğlu Belediyesi'nce dün Muammer Karaca Tiyatro Salonu'nda bir anma toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güreli, Makal'ın çok yönlü bir insan olarak ilgilendiği her alanda başanlı olduğunu belirterek "adının ve anısının daima yaşayacağını" söyledi. 'Darbe parası Erbakan'dan'• Baştarafi 1. Sayfada Şûra'nm tkaret grubuna üyeotana- mı söyledi ve bana 10 bin dolar ver- di. Benim, sürekli olarak Kazun Zakirov ile üişkide bulunmamı is- tedi Erbakan, Yoldaşev'e büyük miktarda mebiağ vaat etmiş ama daha sonra bu miktan vermemiş, sadeee 100 bin dolar vermiş. Sanı- run bana verilen para da Erba- kan'ın verdiği paradan." Zeynuttın Askarov (Türkiye'nin iade ettiği kişi): "Benim görevim bu hareketin Türkiye'deki eJçiliği- ni yapmak, dini kitaplan Türki- ye'de bedavaya basürmak, onlara kaynak bulmak." ttirafçıyı Türkiye testtm etti Bağımsızlığmı 1991 yılındaka- zanan Özbekistan'ın Devlet Baş- kanı lslam Kerimov'a suikast giri- şimi 16Şubat 1999gûnündeyapıl- mıştı. Kerimov, programınjn 4 da- kika uzaması nedeniyle suikasttan yara almadan kurtulmuştu. Su- ikastla ilgili itiraflarda bulunan Rûstem Mametkulov, olaydan son- ra Türkiye'de yakalanmış ve diğer sanıklardan Zeynuttın Askarov ile Özbekistan makamlanndan asıl- mayacaklanna ilişkin güvence alı- narak iade edilmişti. Özbekistan makamlan, konu ile ilgili yapnkla- n soruşturmada, suikast girişimi- nin Özbek muhalifler Muhammed Salih ve Enver Altayh tarafından lstanburdaplanlandığını öne sûre- rek Türkiye'yi suçlamıştı. Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel, 15 Mart 1999'da gittiğı Öz- bekistan'da Kerimov'la yapüğı gö- rüşmede, Türkiye'nin Özbekis- tan 'daki rejim değişikJiğini isteme- sınin olanaklı olmadığı güvencesi- ni vererek, suikast ve suikastçılar- la hiçbir ilgisi olmadığını bildirdi. Ancak Demirel'in sözlerine ikna olmayan Kerimov, aralannda Fet- huilah Gülen grubunun da bulun- duğu Türk okullannın kapatılma- sına ve Türkiye'de okuyan Özbek öğrencilerin çekilmesine karar ver- di. Türkiye de bunun üzerine isti- şarelerde bulunmak üzere Taşkent Büyükelçisi Umur Apaydın'ı An- kara'ya çağırdı. Diplomatik kaynaklar, Fethullah Gülen grubunun Özbekistan'da re- jim değişikligini gerçekleştirmek isteyen kesimlerle ilişki içinde bu- lunduğunu belirterek Kerimov yö- netiminin Türkiye'den gelebilecek köktendinci akımlardan çekindiği- ni bildirdiler. Özbekistan yöneti- mi, Taliban, Tacikistan ve Kırgi- zistan'dan gelebilecek akımlardan büyük kaygı duyuyor. Altaviı: Türkiye rol oynamadı Kerimov'a yapılan suikastı plan- layanlann arasında olduğu iddia edilen Enver Aitayh, ıfadeler üze- rine dün Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı. Aitayh, ne kendisinin ne de Muhammed Salih'in kökten- dinci akımlarla ilişkisi olduğunu belirterek, kapatılan RP'nin genel başkanı Necmettin Erbakan' ın da Tahir Yoldaşev'le bir araya gelip gelmediği konusunda bilgisı olma- dığını söyledi. Aitayh, Özbekis- tan'ın Orta Asya'daki en güçlü po- lis devleti olduğunu, ülkede ne de- mokrasi ne de hukuk kurallannın uygulandığını savunarak, bu dunı- mun Uluslararası Af Örgütü ve Helsinki Izleme Komitesi tarafin- dan da belgelendiğini söyledi. Öz- bekistan'ın kurulduğu sıralarda Kerimov'a yardım ettiğini anlatan Aitayh, Türkiye'nin suçlanması konusunda şunlan söyledi: "Suikasün planlanmasında Tür- kiye'nin rol oynadığı kanaatinde değilim. Türkiye bu iştere kanş- maz. Türkiye, Özbekistan'ı rahat- SJZ etmemek için Muhammet Sa- lih'in Türkiye'yi terk etmesine se- bep oünuştur. Muhammet Salih, Türkiye'yi terke zorianmtştır. Be- nim burada gördüğüm >'anhştakşu- dur: Kerimov ve benzerlerine Tür- kiye'yi idare eden bü>üklerimizin söylemesi gereken şudur: Türldye, çoğuku demokrasi sistemiyie ida- re edilen bir ülkedir. Ku»etier a> - nhğı vardır. Türkiye'de demokrasi vanhr. Onlara bunu anlatmabyız. Çünkü bunlann kafasında böyle bir kavram yoktur. Eğer bunlar an- laülsaydı Kerimo\, Türkiye'nin başbakamna ya da diğer yetkilile- rine 'Muhammet Salih'i kovun, Altayh'nın pasaportunu alın' diye- mezdL" IMF'den sosyal de\iete snıu-laıııa BANUSALMAN ANKARA - Koşullan yılın son çeyreğinde netleşecek olan IMF ile olası anlaşma. Türkiye'nin ödemeler dengesı sorunu olmaması nedeniyle farklı bir stand-by uygulaması olarak görülüyor. Stand-by anlaşmasıyla kredınin Merkez Bankası'na değil, doğrudan Hazine'ye verilerek iç borçlann da bu krediyle dış borca dönüştürülebileceği üzerinde duru- luyor. Anlaşmanın önkoşulu olarak yerine getırilecek sosyal güvenlik, tanm, özelleştinne ve tahkim düzen- lemelerinin yanı sıra faiz dışı fazla koşuluna yönelik harcamalann kısıl- masıyla devlet küçültülecek. Dünya Bankası'nın nerelerde kullanılacağı- nı belirlediği kredilerle, IMF politi- kalan yerel düzeyde de sürdürülerek altyapı hizmetleri bile özel kesime bırâkılacak. IMF'nin, aynknadan önce, parasal desteğe ilişkin miktar belirtmeden, bu konuya Washington'da karar ve- rileceğini bildıren açıklaması piyasa- lan memnun etmedi. Daha önce de Türkiye'yle 16 kez stand-by anlaş- ması ımzalayan IMF, güvensizliğini sürdürerek değişiklikleri görmeden para vermeyi kabul etmedi. Parasal miktar açıklaması yapıl- mamasına karşın, desteğin 5-10 mil- yar dolar arasında olacağı ve bunun da topluca verilmeyeceği, ilk aşama- da yalnız 2 milyar dolar!ık bölümü- nün aktanlacağı söylentileri başladı. Türkiye'nin 3 yılhk bir stand-by an- laşması ıstemesine karşın. siyasal kaygılann da etkisiyle sert önlemler- le kısa süreli programlan yeğleyen IMF, programın süresinin indirilme- sini istedi. IMF, sonuç bildirgesuıde de 2 ya da 3 yıllık bir programı des- tekleyeceğini açıkladı. Programla, 2000 yılında enflasyonun yüzde 25'e, 2001 yılında yüzde 10'adüşü- rülmesi öngörülürken; 2002 yüı için de yüzde 5'lik hedef konuldu. IMF'nin önkoşullan şöyle: Kaımı maliyesine sınırlan- (tirma: Faiz dışı fazlanın ulusal ge- lirin yüzde 4'üne çıkanlmasını iste- yen IMF, yakın izleme anlaşması çer- çevesinde 1999 yılı için bu oranın yüzde 2'ye çıkanlmasını, 2000'den itıbaren başlatılacak olan stand-by anlaşmasıyla da 2000 yılında faiz dı- şı fazlanm ulusal gelirin yüzde 3.75'ine yükseltilmesini öngördü. Bu hedefîn gerçeldeştirilmesi için de başta memur maaşlan ve yatınmlar olmak üzere kamu harcamalannm kısıtlanması, sosyal güvenlik deği- şıkliğıyle sisteme bütçeden aktan- mın kesilmesi, belediyelere yapılan aktanmlann sımrlandınlması, dev- letin bütçe dışı harcamalannın kaldı- nlması öngöriiİüyor. Bu öngörüler, Dünya Bankası'nın şu anda Maliye Bakanhğı'yla yürüttüğü kamu mali- yesi projesiyle de destekienecek. Sosyal gOvenllk: 38-43 ya- şında emekliliğın dünyadaolmadığı- Işsizlik sigortasına hükünıetteıı olıuıılu yanıt • Baştarafi 1. Sayfada kümete aktaracak. Okuyan, taraflann işsizlik sigortası ve iş güvence- si konusunda uzlaşmalan durumunda bualan da pa- keteeklemeye hazırolduklannı söyledi. Okuyan, sos- yal güvenlik düzenlemesininbuay sonuna kadar mut- laka çıkanlacağını belirtirken bütün sorumluluğu üst- lenmeye hazır olduğunu söyledi. Okuyan. Başbakan BütentEcevit üe Başbakan Yardımcısı DevletBahçe- H'nin de sosyal güvenlik reformuna büyük destek verdiklerini bildirdi. Hükümetin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı'nın 62 olarak öngördügü emek- lilik yaşında kadınlar için 58, erkekler için 60'a ka- dar inebileceği ögrenildi. Türkiye Işveren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Refik Baydur ise Ekonomik ve Sosyal Konsey'in ardından sivil taraf olarak yap- tıklan toplantıda henüz uzlaşma saglanmadıgını söy- ledi. Baydur, ancak yurürlüktela 5 bin işgünü prim ödeme koşulunun korunması yönünde görüş birliği- ne vanldığını açıkladı. Emeklilik yaşı ve kademeli geçiş konusunda uzlaşmaya vanlmadığını kaydeden Baydur, "50-55,58-60 \aş üzerinde degeriendknıede buhrauktu.Kademeogeçişkonusundaortakbir görüş beBrtenmedL EmeldiMk yaşj ve kademefi geçiş konu- su, shü tooium örgüneri bâşkanlarmnı pazartesi gü- nö yapacağı topiaDtıda. nztaşabuiraek nedesecek. Uz- laştgınıız konulan da hükümete sunacağız" dedi. Hak-lş Genel Başkanı Safim Ushı ise daha önce iş- vwen kesimiyie uzlaşmanın sağlandığı 50-55 yaş sı- nın konusundaısrarlı oldukiannı bildirirken, kazanıl- mış haklann korunmasmı da temel olarak ele aldık- lannı bildirdi. Uslu, 50-55'in üzerindeki yaşkoşulla- nnm gorüşülebılmesi için işsizlik sigortası ve iş gü- vencesinin de emeklilik yaş düzenlemesiyle çıkanl- ması gerektiğini kaydetti. Prim ödeme gün sayısını 10 bin 800 iş günü olarak ortaya koyan taslaga karşın. işçi-işverenin mevcut 5 bin işgünü üzerinde uzlaşmalan dikkat çekiyor. Emeklilik yaşı konusunda hükümetin ortaya koy- duğu 62 sınınnın Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığı- nı SSK'nin son istatistikleri gösteriyor. Buna göre, emekli aylığı alanlarda ortalama ölüm yaşı kadınlar- da 68, erkeklerde 65.62 yaş koşulu getirilmesi duru- mundaerkeklerortalama3 yı1, kadınlarda 5 yıi emek- li aylığı alabilecck. Bunun için de sabit gelırlüerin, iş- sizlik sigortası. iş güvencesi olmaksızın 30 yıl çalış- manın yollannı aramalan gerekecek. Aynca kayıt dışının kayıtlı ekonomi kadar yoğun olduğu, prim ödemelerinin yapılmadığı, işçinin bir ayın yalnızca 10 günü çalışıyor gösterildiği Türki- ye'de 10 bin 800 günlük prim ödeme gün sayısmm na- sıl doldurulacağı sorulanna yanıt verilmiyor. Taslak değiştirilmezse Türkiye'de 15 yaşında çalışma yaşa- mına başlayan bir işçi, 47 yıl çalışmak zorunda kala- cak. Çalışma koşullan gelişmiş ülkelerin çok gerisin- de olmasına karşın 47 yıllık çalışma zorunlulugunun yanında, emeklilik yaşının uzatılmasıyla arkadan ge- len yoğun genç nüfusunun hangi alanlarda istihdam edileceği sorununa da çözüm aranmıyor. Erken emek- liliğin Türkiye koşullannda işsizlik sigortası işlevi gördûgü görmezden gelinerek işsizlik sigortası düzen- lemesi olmaksızın yaş sının yükseltilmeye çahşılıyor. nı, Türkiye'nin genç emekliler cen- neti olduğunu savunan IMF, bu refor- mun çalışanlar üzerindeki olumsuz etkisini de "yaşhlara gerekli hizme- tin verüeceği'' sa\ ıvla gızlemeye ça- lışıyor. IMF, emeklilik yaşının 60-65 arasında olmasmı, prim gün sayısı- nın yükseltilmesini, sağlık ve sigor- ta hizmetlerinin aynştınimasını, özel sigortacılıkla mali piyasalara derin- lik kazandınlmasını istiyor. Tanmsal destefcleme: Tür- kiye'de yapılan tanmsal destekleme- lerden kimsenin memnun olmadığı. bu desteklemelerin yükünün tüketi- ci üzerinde olduğu savunuluyor. IMF, tanmsal desteklemelerin kaldı- nlması anlamına gelecek uygulama- lar öne sürüypr. Gelişmiş ülkelerde uygulanan doğrudan gelir desteği sistemine geçitaıesi öngörülüyor. Ancak bu modelinin Türkiye'de alt- yapısmın hazır olmadığınadikkat çe- kilerek, başan şansının düşük oldu- ğu belirtiliyor. Dünya fıyatlan düze- yinden çiftçiye faık ödernesı şeklin- de gerçekleştinlecek olan bu uygu- lama. ürün stoklannı ve dengesiz üretimi gözardı ediyor. özellestlrme ve uluslara- rası taflMm: IMF, özelleştırme gelirlerinin borç kapatmadakullanıl- masını öngörüyor. Özelleştinne ve yabancı sermayeyle "kalkınmamnvt refahm" sağlanacağı savıyla, kamu sektörünün kaldınhnasım isteyen IMF, özel sektöre ve yabancı serma- yeye yeni olanaklar sağlanmasını ön- görüyor. Uluslararası tahkim düzen- lemesiyle yabancı sermayenin, başka bir ülkede yapacağı yatınmlarda ken- dını koruma altına alması sağlanacak ve eneıji, telekomünikasyon gibi stra- tejik alanlar yabancı sermayenin ege- menliğine geçecek. Bu uygulama da Dünya Bankası'nın krediîeriyle yerel bazda yaygınlaşönlacak. 'Siyasete kanştınnayız' Başbakan Bülent Ecevit dün DYP Genel Başkanı Tansu Çilkr'in iddi- alanna karşılık kemer sıkma döne- minın başlamasının söz konusu ol- madığını belirtirken, bazı yanlış an- lama ve beklentiler nedeniyle borsa- da düşüş yaşandığını anlartı. Ecevit, mali yardıma karşılık Türkiye'nin Kıbns konusunda ödün vereceği yö- nündeki iddialar üzerine de "Hayır. Siyasal konularla kesinlikle bunu ka- nşûrmajTz. Bu konuda künse hayale kapumasm" dedi. BAŞSAĞLIĞI Çok sevdiğimiz, değerli iş ortağımız, eski milletvekili, işadamı ve iyi insan ARİF ERTUNGA ağabeyimizi ani olarak kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyiz. Aziz hatırası ömür boyu kalplerimizde yaşayacaktır. Topluluğumuz adına müteveffaya Tanrı'dan rahmet, muhterem eşi ile değerli evlatlarma ve yakınlarına başsağlığı ve sabırlar dileriz. Ersin ARIOĞLU Köksal ANADOL yapı merkezi yapı konut Adnan Hoca'dan Babuna kampanyasına destek kuşkusu CELALYILMAZ İZMİR - Kamuoyunun "Adnan Hocacdar" olarak tanıdığı oluşumun başını çeken Adnan Oktar'ın "Oktar Babuna Kampanyasır 'nı örgütlediği iddialan tartışılırken lösemi hastası Oktar'ın babası Prof. Dr. Cevat Babu- na'hın fahri başkanlığım Adnan Ho- ca'nın yaptıği Bilim Araştırma Vak- fi'nın (BAV) Türkiye genelinde dü- zenlediği "Evrim Aktatmacası" top- lantılanna konuşmacı olarak katıldı- ğı belirlendi. Prof. Dr. Babuna'nın 'Adnan Hocacüar'ın toplantılanna konuşmacı olarak kaülması ve evrim teorisi karşıtı konferanslanyla destek vermesi "Adnan Oktar, Oktar Babu- na kampanyasına destek mi verdi" sorusunu ortaya attı. BAV'ın, Istanbul ve lzmir'de dü- zenlediği toplantılara ABD'li bazı bi- lim adamlanyla birlikte Prof. Dr. Ce- vat Babuna'nın da katıldığı ve evri- min tesadüf mantığını reddeden, in- sanın yaratılış aşamalannın mucize- lerle gerçekleştiğini öne süren konuş- malar yaptığı anlaşıldı. Prof. Dr. Babuna'nın, Istanbul'da4 Nisan 1998'de Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda gerçekleştirilen top- lantıda yaptığı konuşma Adnan Ho- ca'nın Harun Yahyatakma adryla ya- yımladığı ve ücretsiz olarak da halka dağıttığı "Evrim Teorisinin Çöküşü ve YaratıhşGerçeği'' adlı kitapta şöy- le değerlendiriliyor: Evrim teorisi tarhşıldı "Konferansın hem yurtiçinden, hem de yurtdışmdan çok ünlü kontış- macılan vardı. BAV üyelerinin evrim teorisinin kteolojik arka planını orta- ya koyan konuşmalannın ardından, evrim aldatmacası hakkmda BAV'uı hazırladığı belgesel nitetikli bir >ideo gösterisi izlendL ABD Yaratıhş Ensti- tüsü'nden biyokimya ve paleontoloji alanlannda uzman dünyaca ünlü iki bilim adamu Prof. Dr. Duane Gish ve Prof. Dr. Kenneth Cumming, evrim teorisinin hiçbir geçerüliği olmadığı- nı bilimsel delillerle ortaya koydular. Konferansta, sa>gın bilim adamlan- mızdan Prof. Dr. Cevat Babuna da ev- rimin tesadüf mantığını temelinden çürüten, insanın yaratıhş safhalann- daki yarabş mucizekrini bir dia gös- terisi eşliğinde gözler onüne serdL" BAV'm 24 Ekim 1998 tarihinde tz- mir Kültürpark, Ismet tnönü Kühür ve Sanat Merkezi'nde düzenlediği toplantınm davetiyelerinde dc Prof. Dr. Cevat Babuna'nın ismi konuşma- cılar arasında yer alıyordu. Davetiyede "Doğum veİnsanın Ya- ratıhş Mucizesi" konulu bir konuşma yapacağı belirtilen Prof. Dr. Babuna "eski Istanbul Üniversitesi Juıekoloji ve Obstetri Bölümü Başkanı" olarak tamtılıyor. Danvin'in evrim teorisinin "tn- san, bilinçsiz bir evrim süreciyle değü, Allah'uı yaratmasıyta bu dünya üze- rinde ortaya çıkmısür ve dola>ısrvla O'na karşı sorumludur. Bu sorumlu- luğu kabul etmek istemese bile._" id- dialanyla reddedildiği toplantılar Is- tanbul, Aflkara ve tzmir dışındaki il- lerde de gerçekleştiriliyor. BAV'ın yayımladığı broşürlerde bu toplantılann, ağustos- kasım 1998 döneminde 13 ayn ilde düzenlendiği kaydediliyor. Türkiye'nin tüm i1leri- ni kapsayan dizi toplantılann en sonuncusu önceki hafta Muğla'da yapılmıştı. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Aziz usta bugün olup brtenleri görseydi. boyu- nu aşan kitaplanna yenilerini eklerdi. Öner Yağ- cı'nın 'Aydınlığın Ustalan' kitabında Aziz Nesin bö- lümüne baktım. Onun 150'yi aşkın kitabının yanı sıra, onun için yazılan kitapların sayısı da hayli ka- barmış. Nesin'in, süren yaşamının aynntılan... Nesin'in en güzel öykülerinden bin de "Du Ba- kalıN'olecak"\xr. Öyküyü okumakayn zevktir, Rüş- tü Asyalı'dan görüp-dinlemek ayrı... Aziz Nesin'i bu öyküsüyle selamlayıp. bizde çağ- n^tırdığı diyariara gidelim. Efendim, ülkenin birinde Methullah Hoca diye bi- ri varmış. Hocanın eski adının ne olduğu bilinmi- yormuş, ama herkes onu methede methede adı Methullah Hoca'ya çıkmış. Ülkenin sağcısı-solcusu, hancısı-yolcusu onun dergâhından geçermiş. Adamda nabza göre şer- bet, kafaya göre hitabet. dine göre ibadet, ortama göre kıyafet, atışa göre isabet, ele geçirilecek dev- let, kabul edene verilecek plaket, her yakaya uy- gun etiket, her şeyi örtecek paket varmış. Gel zaman git zaman; Methullah, ekibinı devle- tin her yerine yerleştirmiş muntazaman. Arada adamlan sormaya başlamış: "Bizim geliş ne zaman?" "Aman" demiş adamlanna, "Herkoltuğa may- danoz olun, yeri gelince istavroz, yeri gelince bor- noz olun, ama vaktinden önce öten horoz olma- yın." "Peki" demiş adamlan, "başka ne yapalım?" Methullah Hoca şöyle derlenip toparlanmış, hay- kırmış: "Her yere nüfuz edin, beni her kesime kılavuz edin. Kozanızda oluştunuz artık. Haydi aslanım kelebekler, vatan-millet sizi bekler." Methullah Hoca'nın yaşadığı ülkede o zamanlar "kaset demokrasisi" varmış. Ülkede demokrasi canlı tutulamadığı için "kasetten" yayın yapılırmış Günlerden bir gün hocanın adamlanna verdiği emirier ülkenin televizyonlannda yayımlanmış. Or- talık ayağa kalkmış. Herkes şaşkın, bir kesim sa- kin: Ülkeyi yönetenler! Onlara sormuşlar: "Efendim bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Adam açık açık devleti ele geçırmenin yöntemle- rini sayıyor!" En sorumlulanndan biri karşılık vermiş: "Birde kendini dinleyelim, bakalım ne diyecek!" Her nasılsa kasetlerin yayımlandığı sırada Met- hullah Hoca Amerentrika S/rnaşık Devletleri diye bir ülkedeymiş. Oradan canlı yayınlara katılmış. Yapıp ettiklerinden bazılan için özür drlemiş, bazı- lan için de, "oldu bikere" demiş! Deccal dönemi Ülkenin ileri gelenleri ayda bir toplanır, olup bi- tenleri konuşurlarmış. Methullah Hoca'nın gelmi- şi-geçmişi de masaya yatırılmış. Ülkeyi yöneten- ler bunlan da dinlemişter, ardından görüşlerini açık- lamışlar "Birde kendini dinleyelim, bakalım ne diyecek?" Bu kez yeni kasetler ortaya çıkmış. Hoca ülke- nin kurulduğu günlerin ardından yapılıp edilenleri anlatırken, "deccal dönemi" demiş. Tepedeki yö- neticiler, "bir de sözlüğe bakalım, bu ne demek" demişler. Bakınca da şaşırıp birbirierine sormuş- lar "Belki de sözlükteki anlamında söylemetniştir, değil mi?" "Tabii tabii" demişler birbirierine, "Bir de kendi- ni dinleyelim, bakalım ne diyecek?" Bunlar olurken Methullah Hoca'nın adamlan da boş durmamış tabii. Ülkenin sorunlannın görüşül- düğü, malûm gerginlik kurulu için bir raporun ha- zırlandığı, bu raporda dine, din büyüklerine küfür- ler edildiği yalanı yayılmış. Bunu hep yaparlarmış. Sıkışınca, "din elden gidiyor" diye bağınrlarmış. Sonra yandaşlannı kullanıp tehditier savururlar- mış: "Bize birşeyyaparsanız, işte böyle din elden gi- diypr, deyip halkı üzerinize salarız." Ülkeyi yönetenler sahte rapora da uzun uzun bakmışlar, sonra birbirierine bakmışlar, çözümü bulmuşlar: "Bir de kendini dinleyelim, bakalım ne diyecek?" Aııaliz raporları • Baştarafi 1. Sayfada ni kaydetti. Dr. Babuna'ya uygun iliğin 2 Nisan 1999 tarihindebulunduğu konu- sunda Sağlık BakanJığı'na da bazı duyumlann geldi- ğini söyleyen Tokuçoğlu, ellerinde henüz belge ol- madığı için bu konuda bir açıklama yapamadıklannı belirtti. Bugün herkesin uygun iliğin nisan ayında bulunduğu konusunda gö- rüş birliğinde olduğunu vurgulayan müsteşar. "Uy- gun iHk bulunmasına kar- şın kampanya devam etti- rikfi. Sağhk Bakanı bir çı- laş yapıyvr ve 'tesadüfen' ertesi gün ilik bulunuyor. Bu, miueti aptal yerine ko>- maktan başka bir şey de- ğfldir" görüşünü dile getır- di. Haluk Tokuçoğlu, yurt- dışına gönderilen kanlar geri gelse bile analiz rapor- lannın birer kopyasının yurtdışı merkezlerde sak- İanıp başka hastalar için kullamlabileceği yönünde- ki kaygılara katıldığını açıkladı. Tokuçoğlu, analiz so- nuçlannın yurtdışında sak- lanmalannı engellemenin olanaksız olduğunu vurgu- ladı. Yurtdışında bulunan analiz sonuçlannı "hazine değerinde bügüer" olarak nitelendiren müsteşar, bu konuyla ilgili Dışişleri Ba- kanlığı 'na bir yazı yazdık- lannı, analiz sonuçlannı Dışişleri Bakanlığı aracıh- ğıyla isteyeceklerini kay- detti. Tokuçoğlu, bakanlı- ğm bu kampanya için para vermesinin söz konusu ol- madığmı bildirdi. ABD'deki laboratuvarın sahibi Lûıda Mkkle. Sağ- lık Bakanı Osman Dur- muş'agönderdıği mektup- ta 3.4 milyon dolar ödene- ne kadar kanlann Türki- ye'ye gönderilmeyeceğini belirtmişti. Mickle'ın baş- vurusunu "tuzakmektup" olarak nitelendiren Bakan Durmuş, laboratuvarlann kan örneklerini verme- mekte direnmesi duru- munda olayın "uluslarara- sı dolandıncıhk kimliğine bürüneceğrni söylemişti. Laboratuvarlarda yal- nızca "uygun Uik tarama çalışması" için hastalardan 8-20 bin dolar arası para is- teniyor. Elinde birkaç yüz analiz sonucu bulunduran bir laboratuvarın, bu so- nuç lardan yüz binlerce do- larpara kazanabileceği be- lirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle