Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 TEMMUZ 1999 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI
TÜRKİYE
Istanbul PB 27 Sinop A 25 Adana A 31
Edime Y 28 Samsun A 26 Mersin A 29
Kocaeli PB 29 Trabzon
Çanakkale Y 31 Gıresun
izmir A 3T Ankara
Y 25 Diyarbakır A 37
_A 25 Şantıurfa A 37
A 28 Mardin A 33
Manisa A 34 Eskişehir Y 28 Siirt A 35
Aydın A 34 Konya A 26 Hakkâri
Denizli A 32 Sıvas A 26 Van
Zonguldak A 24 Antalya A 30 Kars
Trakya, Iç Ege, Eskı-
' ır, Boluçevretefiıte
Karadeniz'ın
sağanak ve
rültülü sağanak
yağışlı dtğer yener sz
bulutlu ve açık geçe-
cek. Hava sıcaklkjın-
da önemlı bır değışik-
lık otmayacak. Rüzgâr
kuzey yönlerden hafif
ara sıra ofta yaûış
anında kuvvetli oîa-
cak.
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
BrükseJ
Paris
Bonn
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
19
26
23
16
25
25
28
25
DIS MERKEZLER
Bertin Y 30 Moskova Y 28
A 37Budapeşte B 28 Aşkabat
Madrid A 35 Astana Y 26
Vıyana B 30 Taşkent
Belgrad PB 29
Y 26
PB 30
Sofya B 26 Bişkek Y 35
Roma PB 31 Tîflis Y 27
Atina Y 32 Kahire A 35
Münih PB 30 Zürih Y 29 Şam A 36
Açılc k
Çok bulutlu . Yağmuriu VJWW/
i&ılukar Gök gûrülbJİO
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Ya miktar?.. IMF'nin Meksika'ya, Brezilya'ya,
Rusya'ya verdiği kadar değil, ama 7 milyar dolan
cepte sayabilirdik.
Promosyona, sayfalarının fazlalığına karşın hâ-
lâ 50 binin üzerinde tıraj yakalayamayan bir baş-
ka gazete; hükümetin mali ve ekonomik saptama-
lannı "tarihiprogram" diye adlandırdı.
Anımsayacaksınız: Özal döneminde ve sonra
Türkiye'de pek çok konuda devrimlerle reformlar-
dan geçilmedi. Şimdilerde de IMF'ye "devrim va-
adinde" bulunduğumuz manşetlerde vurgulanı-
yor.
Tarihi devrim programımız" üzerinde bir neb-
ze durmak gerekiyor.
IMF heyeti başkanı Cottarelli ile basın toplan-
tısı düzenleyen ekonomik işlerden sorumlu Baş-
bakan Yardımctsı Hikmet Uluğbay, "IMF'nin kre-
di vermek için bizden istediklerinin zaten hükümet
programında yer aldığını", altını çizerek söyledi.
Ulugbay, "hükümet IMF'nin koşullannı yerine
getirmiyor, tersine, IMF, hükümetin programına
aldığı önlemleri koşul diye önümüze koyuyor" de-
meye getiriyor.
Hükümetimiz böylesi geniş öngörüş sahibi. Oy-
sa hükümet programına giren ekonomik ve mali
önlemler, azınlık hükümeti zamanında IMF ile gö-
rüşmeler yapmak için VVashington'a giden Uluğ-
bay'a soylenmiş, hatta açıklanmıştı.
Her neyse. Ama Uluğbay'ın yorumu, Başbakan
Ecevit'in, IMF heyetinin basın toplantısını dikkat-
le izledikten sonraki açıklamasıyla daha derin bir
anlam kazandı..
Başbakan şöyle dedi: "Programa desteklerini
açıktan ifade ettiler. Ona rağmen gerekli desteği
vermezlerse birçelişkide görünürter. IMF'nin böy-
le bir izlenime fırsat venmeyeceğini umanm."
Bir sonraki cümlelerde Başbakan da kabul edi-
yor. Ne çare; Başbakanımız IMF'nin "kredi için
öne sürdüğü koşullardan" nedense hiç söz etmi-
yor.
IMF'nin diplomatik bir dille yazdığı "sonuç bil-
dirgesinde"Türkiye'nin gereksindiği kredileri ala-
bilmesi için gerçekleştirmesi zorunlu olan koşul-
lar sıralanıyor.
Koşullar, koşullar...
öncelikle vurgulanan öğelerin başında "reel fa-
izlerin çokyüksek olması, yapısal önlemlerin alın-
mamasına ve politik belırsizliğe" bağlanıyor.
Ücretlerin dondurulması önerilmiyor, ama "bir
çerçeveye sıkıştınlması" isteniliyor. Taban fiyatla-
nnın açıklanacağı ayiara girdik. IMF koşulu, "ta-
nm sübvansiyonlannın daraltılmasına" öncelik ve-
riyor.
IMF bildirgesinin sunuş bölümünde bir anım-
satma yer alıyor. "Hiçbir şey yapmamanın ve ha-
reketsiz kalmanın maliyeti çok yüksektir" diyor.
Böylece; yapısal reformların, öteki mali ve eko-
nomik önlemlerin gerçekleşmemesi durumunda,
Türkiye'yi daha büyük ekonomik krizin bekJediği
anımsatılıyor.
Hükümet, önümüzdeki 6 ayda "sosyal güven-
lik reformunu yapacak. Uluslararası tahkim yasa-
sını çıkaracak. Enflasyonu düşürecek. Ocret ve
maaş artışlannı aşağı çekecek. Tanmsal desteği
azaltacak".
Bu koşullann yerine getirildiğini gören IMF, s-
tand-by için harekete geçecek... Basınımızda ki-
minin 7 milyar dediği, kiminin 2 milyar 250 milyon
dolarda kaldığı yardımı yapacak!
Kısacası şu aşamadayız: "IMF'dehedefçok, a-
ma para yok".
Ne ki, öngörüşlü hükümet IMF'ye güvence ver-
mek için zamları arka arkaya sıralıyor.
Başbakanımız IMF'den söz ederken "başta
akaryakıt, son zamanlarda yapılan zamlann zo-
runlu olduğunu" söyfedi.
Motorin ve taksi fıyatları da "zorunlu" zamlan-
dı.
Bireyler üzerinden ekonomiyi düzlüğe çıkara-
cak önlemler uygulamaya girdi bile.
Daha ne istersiniz?
Gazeteci-yazar
Tahir Kutsi Makal anıldı
• Istanbul Haber Servisi - Gazeteci-yazar, şair ve
folklor araştırmacısı Tahir Kutsi Makal için. Beyoğlu
Belediyesi'nce dün Muammer Karaca Tiyatro
Salonu'nda bir anma toplantısı düzenlendi. Toplantıda
konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı
Nail Güreli, Makal'ın çok yönlü bir insan olarak
ilgilendiği her alanda başanlı olduğunu belirterek
"adının ve anısının daima yaşayacağını" söyledi.
'Darbe parası Erbakan'dan'• Baştarafi 1. Sayfada
Şûra'nm tkaret grubuna üyeotana-
mı söyledi ve bana 10 bin dolar ver-
di. Benim, sürekli olarak Kazun
Zakirov ile üişkide bulunmamı is-
tedi Erbakan, Yoldaşev'e büyük
miktarda mebiağ vaat etmiş ama
daha sonra bu miktan vermemiş,
sadeee 100 bin dolar vermiş. Sanı-
run bana verilen para da Erba-
kan'ın verdiği paradan."
Zeynuttın Askarov (Türkiye'nin
iade ettiği kişi): "Benim görevim
bu hareketin Türkiye'deki eJçiliği-
ni yapmak, dini kitaplan Türki-
ye'de bedavaya basürmak, onlara
kaynak bulmak."
ttirafçıyı Türkiye testtm etti
Bağımsızlığmı 1991 yılındaka-
zanan Özbekistan'ın Devlet Baş-
kanı lslam Kerimov'a suikast giri-
şimi 16Şubat 1999gûnündeyapıl-
mıştı. Kerimov, programınjn 4 da-
kika uzaması nedeniyle suikasttan
yara almadan kurtulmuştu. Su-
ikastla ilgili itiraflarda bulunan
Rûstem Mametkulov, olaydan son-
ra Türkiye'de yakalanmış ve diğer
sanıklardan Zeynuttın Askarov ile
Özbekistan makamlanndan asıl-
mayacaklanna ilişkin güvence alı-
narak iade edilmişti. Özbekistan
makamlan, konu ile ilgili yapnkla-
n soruşturmada, suikast girişimi-
nin Özbek muhalifler Muhammed
Salih ve Enver Altayh tarafından
lstanburdaplanlandığını öne sûre-
rek Türkiye'yi suçlamıştı.
Cumhurbaşkanı Süleyman De-
mirel, 15 Mart 1999'da gittiğı Öz-
bekistan'da Kerimov'la yapüğı gö-
rüşmede, Türkiye'nin Özbekis-
tan 'daki rejim değişikJiğini isteme-
sınin olanaklı olmadığı güvencesi-
ni vererek, suikast ve suikastçılar-
la hiçbir ilgisi olmadığını bildirdi.
Ancak Demirel'in sözlerine ikna
olmayan Kerimov, aralannda Fet-
huilah Gülen grubunun da bulun-
duğu Türk okullannın kapatılma-
sına ve Türkiye'de okuyan Özbek
öğrencilerin çekilmesine karar ver-
di. Türkiye de bunun üzerine isti-
şarelerde bulunmak üzere Taşkent
Büyükelçisi Umur Apaydın'ı An-
kara'ya çağırdı.
Diplomatik kaynaklar, Fethullah
Gülen grubunun Özbekistan'da re-
jim değişikligini gerçekleştirmek
isteyen kesimlerle ilişki içinde bu-
lunduğunu belirterek Kerimov yö-
netiminin Türkiye'den gelebilecek
köktendinci akımlardan çekindiği-
ni bildirdiler. Özbekistan yöneti-
mi, Taliban, Tacikistan ve Kırgi-
zistan'dan gelebilecek akımlardan
büyük kaygı duyuyor.
Altaviı: Türkiye rol oynamadı
Kerimov'a yapılan suikastı plan-
layanlann arasında olduğu iddia
edilen Enver Aitayh, ıfadeler üze-
rine dün Cumhuriyet'in sorulannı
yanıtladı. Aitayh, ne kendisinin ne
de Muhammed Salih'in kökten-
dinci akımlarla ilişkisi olduğunu
belirterek, kapatılan RP'nin genel
başkanı Necmettin Erbakan' ın da
Tahir Yoldaşev'le bir araya gelip
gelmediği konusunda bilgisı olma-
dığını söyledi. Aitayh, Özbekis-
tan'ın Orta Asya'daki en güçlü po-
lis devleti olduğunu, ülkede ne de-
mokrasi ne de hukuk kurallannın
uygulandığını savunarak, bu dunı-
mun Uluslararası Af Örgütü ve
Helsinki Izleme Komitesi tarafin-
dan da belgelendiğini söyledi. Öz-
bekistan'ın kurulduğu sıralarda
Kerimov'a yardım ettiğini anlatan
Aitayh, Türkiye'nin suçlanması
konusunda şunlan söyledi:
"Suikasün planlanmasında Tür-
kiye'nin rol oynadığı kanaatinde
değilim. Türkiye bu iştere kanş-
maz. Türkiye, Özbekistan'ı rahat-
SJZ etmemek için Muhammet Sa-
lih'in Türkiye'yi terk etmesine se-
bep oünuştur. Muhammet Salih,
Türkiye'yi terke zorianmtştır. Be-
nim burada gördüğüm >'anhştakşu-
dur: Kerimov ve benzerlerine Tür-
kiye'yi idare eden bü>üklerimizin
söylemesi gereken şudur: Türldye,
çoğuku demokrasi sistemiyie ida-
re edilen bir ülkedir. Ku»etier a> -
nhğı vardır. Türkiye'de demokrasi
vanhr. Onlara bunu anlatmabyız.
Çünkü bunlann kafasında böyle
bir kavram yoktur. Eğer bunlar an-
laülsaydı Kerimo\, Türkiye'nin
başbakamna ya da diğer yetkilile-
rine 'Muhammet Salih'i kovun,
Altayh'nın pasaportunu alın' diye-
mezdL"
IMF'den sosyal de\iete snıu-laıııa
BANUSALMAN
ANKARA - Koşullan yılın son
çeyreğinde netleşecek olan IMF ile
olası anlaşma. Türkiye'nin ödemeler
dengesı sorunu olmaması nedeniyle
farklı bir stand-by uygulaması olarak
görülüyor. Stand-by anlaşmasıyla
kredınin Merkez Bankası'na değil,
doğrudan Hazine'ye verilerek iç
borçlann da bu krediyle dış borca
dönüştürülebileceği üzerinde duru-
luyor. Anlaşmanın önkoşulu olarak
yerine getırilecek sosyal güvenlik,
tanm, özelleştinne ve tahkim düzen-
lemelerinin yanı sıra faiz dışı fazla
koşuluna yönelik harcamalann kısıl-
masıyla devlet küçültülecek. Dünya
Bankası'nın nerelerde kullanılacağı-
nı belirlediği kredilerle, IMF politi-
kalan yerel düzeyde de sürdürülerek
altyapı hizmetleri bile özel kesime
bırâkılacak.
IMF'nin, aynknadan önce, parasal
desteğe ilişkin miktar belirtmeden,
bu konuya Washington'da karar ve-
rileceğini bildıren açıklaması piyasa-
lan memnun etmedi. Daha önce de
Türkiye'yle 16 kez stand-by anlaş-
ması ımzalayan IMF, güvensizliğini
sürdürerek değişiklikleri görmeden
para vermeyi kabul etmedi.
Parasal miktar açıklaması yapıl-
mamasına karşın, desteğin 5-10 mil-
yar dolar arasında olacağı ve bunun
da topluca verilmeyeceği, ilk aşama-
da yalnız 2 milyar dolar!ık bölümü-
nün aktanlacağı söylentileri başladı.
Türkiye'nin 3 yılhk bir stand-by an-
laşması ıstemesine karşın. siyasal
kaygılann da etkisiyle sert önlemler-
le kısa süreli programlan yeğleyen
IMF, programın süresinin indirilme-
sini istedi. IMF, sonuç bildirgesuıde
de 2 ya da 3 yıllık bir programı des-
tekleyeceğini açıkladı. Programla,
2000 yılında enflasyonun yüzde
25'e, 2001 yılında yüzde 10'adüşü-
rülmesi öngörülürken; 2002 yüı için
de yüzde 5'lik hedef konuldu.
IMF'nin önkoşullan şöyle:
Kaımı maliyesine sınırlan-
(tirma: Faiz dışı fazlanın ulusal ge-
lirin yüzde 4'üne çıkanlmasını iste-
yen IMF, yakın izleme anlaşması çer-
çevesinde 1999 yılı için bu oranın
yüzde 2'ye çıkanlmasını, 2000'den
itıbaren başlatılacak olan stand-by
anlaşmasıyla da 2000 yılında faiz dı-
şı fazlanm ulusal gelirin yüzde
3.75'ine yükseltilmesini öngördü.
Bu hedefîn gerçeldeştirilmesi için de
başta memur maaşlan ve yatınmlar
olmak üzere kamu harcamalannm
kısıtlanması, sosyal güvenlik deği-
şıkliğıyle sisteme bütçeden aktan-
mın kesilmesi, belediyelere yapılan
aktanmlann sımrlandınlması, dev-
letin bütçe dışı harcamalannın kaldı-
nlması öngöriiİüyor. Bu öngörüler,
Dünya Bankası'nın şu anda Maliye
Bakanhğı'yla yürüttüğü kamu mali-
yesi projesiyle de destekienecek.
Sosyal gOvenllk: 38-43 ya-
şında emekliliğın dünyadaolmadığı-
Işsizlik sigortasına hükünıetteıı olıuıılu yanıt
• Baştarafi 1. Sayfada
kümete aktaracak.
Okuyan, taraflann işsizlik sigortası ve iş güvence-
si konusunda uzlaşmalan durumunda bualan da pa-
keteeklemeye hazırolduklannı söyledi. Okuyan, sos-
yal güvenlik düzenlemesininbuay sonuna kadar mut-
laka çıkanlacağını belirtirken bütün sorumluluğu üst-
lenmeye hazır olduğunu söyledi. Okuyan. Başbakan
BütentEcevit üe Başbakan Yardımcısı DevletBahçe-
H'nin de sosyal güvenlik reformuna büyük destek
verdiklerini bildirdi. Hükümetin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanhğı'nın 62 olarak öngördügü emek-
lilik yaşında kadınlar için 58, erkekler için 60'a ka-
dar inebileceği ögrenildi.
Türkiye Işveren Sendikalan Konfederasyonu
(TİSK) Genel Başkanı Refik Baydur ise Ekonomik
ve Sosyal Konsey'in ardından sivil taraf olarak yap-
tıklan toplantıda henüz uzlaşma saglanmadıgını söy-
ledi. Baydur, ancak yurürlüktela 5 bin işgünü prim
ödeme koşulunun korunması yönünde görüş birliği-
ne vanldığını açıkladı. Emeklilik yaşı ve kademeli
geçiş konusunda uzlaşmaya vanlmadığını kaydeden
Baydur, "50-55,58-60 \aş üzerinde degeriendknıede
buhrauktu.Kademeogeçişkonusundaortakbir görüş
beBrtenmedL EmeldiMk yaşj ve kademefi geçiş konu-
su, shü tooium örgüneri bâşkanlarmnı pazartesi gü-
nö yapacağı topiaDtıda. nztaşabuiraek nedesecek. Uz-
laştgınıız konulan da hükümete sunacağız" dedi.
Hak-lş Genel Başkanı Safim Ushı ise daha önce iş-
vwen kesimiyie uzlaşmanın sağlandığı 50-55 yaş sı-
nın konusundaısrarlı oldukiannı bildirirken, kazanıl-
mış haklann korunmasmı da temel olarak ele aldık-
lannı bildirdi. Uslu, 50-55'in üzerindeki yaşkoşulla-
nnm gorüşülebılmesi için işsizlik sigortası ve iş gü-
vencesinin de emeklilik yaş düzenlemesiyle çıkanl-
ması gerektiğini kaydetti.
Prim ödeme gün sayısını 10 bin 800 iş günü olarak
ortaya koyan taslaga karşın. işçi-işverenin mevcut 5
bin işgünü üzerinde uzlaşmalan dikkat çekiyor.
Emeklilik yaşı konusunda hükümetin ortaya koy-
duğu 62 sınınnın Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığı-
nı SSK'nin son istatistikleri gösteriyor. Buna göre,
emekli aylığı alanlarda ortalama ölüm yaşı kadınlar-
da 68, erkeklerde 65.62 yaş koşulu getirilmesi duru-
mundaerkeklerortalama3 yı1, kadınlarda 5 yıi emek-
li aylığı alabilecck. Bunun için de sabit gelırlüerin, iş-
sizlik sigortası. iş güvencesi olmaksızın 30 yıl çalış-
manın yollannı aramalan gerekecek.
Aynca kayıt dışının kayıtlı ekonomi kadar yoğun
olduğu, prim ödemelerinin yapılmadığı, işçinin bir
ayın yalnızca 10 günü çalışıyor gösterildiği Türki-
ye'de 10 bin 800 günlük prim ödeme gün sayısmm na-
sıl doldurulacağı sorulanna yanıt verilmiyor. Taslak
değiştirilmezse Türkiye'de 15 yaşında çalışma yaşa-
mına başlayan bir işçi, 47 yıl çalışmak zorunda kala-
cak. Çalışma koşullan gelişmiş ülkelerin çok gerisin-
de olmasına karşın 47 yıllık çalışma zorunlulugunun
yanında, emeklilik yaşının uzatılmasıyla arkadan ge-
len yoğun genç nüfusunun hangi alanlarda istihdam
edileceği sorununa da çözüm aranmıyor. Erken emek-
liliğin Türkiye koşullannda işsizlik sigortası işlevi
gördûgü görmezden gelinerek işsizlik sigortası düzen-
lemesi olmaksızın yaş sının yükseltilmeye çahşılıyor.
nı, Türkiye'nin genç emekliler cen-
neti olduğunu savunan IMF, bu refor-
mun çalışanlar üzerindeki olumsuz
etkisini de "yaşhlara gerekli hizme-
tin verüeceği'' sa\ ıvla gızlemeye ça-
lışıyor. IMF, emeklilik yaşının 60-65
arasında olmasmı, prim gün sayısı-
nın yükseltilmesini, sağlık ve sigor-
ta hizmetlerinin aynştınimasını, özel
sigortacılıkla mali piyasalara derin-
lik kazandınlmasını istiyor.
Tanmsal destefcleme: Tür-
kiye'de yapılan tanmsal destekleme-
lerden kimsenin memnun olmadığı.
bu desteklemelerin yükünün tüketi-
ci üzerinde olduğu savunuluyor.
IMF, tanmsal desteklemelerin kaldı-
nlması anlamına gelecek uygulama-
lar öne sürüypr. Gelişmiş ülkelerde
uygulanan doğrudan gelir desteği
sistemine geçitaıesi öngörülüyor.
Ancak bu modelinin Türkiye'de alt-
yapısmın hazır olmadığınadikkat çe-
kilerek, başan şansının düşük oldu-
ğu belirtiliyor. Dünya fıyatlan düze-
yinden çiftçiye faık ödernesı şeklin-
de gerçekleştinlecek olan bu uygu-
lama. ürün stoklannı ve dengesiz
üretimi gözardı ediyor.
özellestlrme ve uluslara-
rası taflMm: IMF, özelleştırme
gelirlerinin borç kapatmadakullanıl-
masını öngörüyor. Özelleştinne ve
yabancı sermayeyle "kalkınmamnvt
refahm" sağlanacağı savıyla, kamu
sektörünün kaldınhnasım isteyen
IMF, özel sektöre ve yabancı serma-
yeye yeni olanaklar sağlanmasını ön-
görüyor. Uluslararası tahkim düzen-
lemesiyle yabancı sermayenin, başka
bir ülkede yapacağı yatınmlarda ken-
dını koruma altına alması sağlanacak
ve eneıji, telekomünikasyon gibi stra-
tejik alanlar yabancı sermayenin ege-
menliğine geçecek. Bu uygulama da
Dünya Bankası'nın krediîeriyle yerel
bazda yaygınlaşönlacak.
'Siyasete kanştınnayız'
Başbakan Bülent Ecevit dün DYP
Genel Başkanı Tansu Çilkr'in iddi-
alanna karşılık kemer sıkma döne-
minın başlamasının söz konusu ol-
madığını belirtirken, bazı yanlış an-
lama ve beklentiler nedeniyle borsa-
da düşüş yaşandığını anlartı. Ecevit,
mali yardıma karşılık Türkiye'nin
Kıbns konusunda ödün vereceği yö-
nündeki iddialar üzerine de "Hayır.
Siyasal konularla kesinlikle bunu ka-
nşûrmajTz. Bu konuda künse hayale
kapumasm" dedi.
BAŞSAĞLIĞI
Çok sevdiğimiz, değerli iş ortağımız,
eski milletvekili, işadamı ve iyi insan
ARİF ERTUNGA
ağabeyimizi ani olarak kaybetmiş olmanın
üzüntüsü içindeyiz. Aziz hatırası ömür boyu
kalplerimizde yaşayacaktır. Topluluğumuz adına
müteveffaya Tanrı'dan rahmet, muhterem eşi ile
değerli evlatlarma ve yakınlarına
başsağlığı ve sabırlar dileriz.
Ersin ARIOĞLU Köksal ANADOL
yapı
merkezi
yapı
konut
Adnan Hoca'dan Babuna kampanyasına destek kuşkusu
CELALYILMAZ
İZMİR - Kamuoyunun "Adnan
Hocacdar" olarak tanıdığı oluşumun
başını çeken Adnan Oktar'ın "Oktar
Babuna Kampanyasır
'nı örgütlediği
iddialan tartışılırken lösemi hastası
Oktar'ın babası Prof. Dr. Cevat Babu-
na'hın fahri başkanlığım Adnan Ho-
ca'nın yaptıği Bilim Araştırma Vak-
fi'nın (BAV) Türkiye genelinde dü-
zenlediği "Evrim Aktatmacası" top-
lantılanna konuşmacı olarak katıldı-
ğı belirlendi. Prof. Dr. Babuna'nın
'Adnan Hocacüar'ın toplantılanna
konuşmacı olarak kaülması ve evrim
teorisi karşıtı konferanslanyla destek
vermesi "Adnan Oktar, Oktar Babu-
na kampanyasına destek mi verdi"
sorusunu ortaya attı.
BAV'ın, Istanbul ve lzmir'de dü-
zenlediği toplantılara ABD'li bazı bi-
lim adamlanyla birlikte Prof. Dr. Ce-
vat Babuna'nın da katıldığı ve evri-
min tesadüf mantığını reddeden, in-
sanın yaratılış aşamalannın mucize-
lerle gerçekleştiğini öne süren konuş-
malar yaptığı anlaşıldı.
Prof. Dr. Babuna'nın, Istanbul'da4
Nisan 1998'de Cemal Reşit Rey Kon-
ser Salonu'nda gerçekleştirilen top-
lantıda yaptığı konuşma Adnan Ho-
ca'nın Harun Yahyatakma adryla ya-
yımladığı ve ücretsiz olarak da halka
dağıttığı "Evrim Teorisinin Çöküşü
ve YaratıhşGerçeği'' adlı kitapta şöy-
le değerlendiriliyor:
Evrim teorisi tarhşıldı
"Konferansın hem yurtiçinden,
hem de yurtdışmdan çok ünlü kontış-
macılan vardı. BAV üyelerinin evrim
teorisinin kteolojik arka planını orta-
ya koyan konuşmalannın ardından,
evrim aldatmacası hakkmda BAV'uı
hazırladığı belgesel nitetikli bir >ideo
gösterisi izlendL ABD Yaratıhş Ensti-
tüsü'nden biyokimya ve paleontoloji
alanlannda uzman dünyaca ünlü iki
bilim adamu Prof. Dr. Duane Gish ve
Prof. Dr. Kenneth Cumming, evrim
teorisinin hiçbir geçerüliği olmadığı-
nı bilimsel delillerle ortaya koydular.
Konferansta, sa>gın bilim adamlan-
mızdan Prof. Dr. Cevat Babuna da ev-
rimin tesadüf mantığını temelinden
çürüten, insanın yaratıhş safhalann-
daki yarabş mucizekrini bir dia gös-
terisi eşliğinde gözler onüne serdL"
BAV'm 24 Ekim 1998 tarihinde tz-
mir Kültürpark, Ismet tnönü Kühür
ve Sanat Merkezi'nde düzenlediği
toplantınm davetiyelerinde dc Prof.
Dr. Cevat Babuna'nın ismi konuşma-
cılar arasında yer alıyordu.
Davetiyede "Doğum veİnsanın Ya-
ratıhş Mucizesi" konulu bir konuşma
yapacağı belirtilen Prof. Dr. Babuna
"eski Istanbul Üniversitesi Juıekoloji
ve Obstetri Bölümü Başkanı" olarak
tamtılıyor.
Danvin'in evrim teorisinin "tn-
san, bilinçsiz bir evrim süreciyle değü,
Allah'uı yaratmasıyta bu dünya üze-
rinde ortaya çıkmısür ve dola>ısrvla
O'na karşı sorumludur. Bu sorumlu-
luğu kabul etmek istemese bile._" id-
dialanyla reddedildiği toplantılar Is-
tanbul, Aflkara ve tzmir dışındaki il-
lerde de gerçekleştiriliyor.
BAV'ın yayımladığı broşürlerde bu
toplantılann, ağustos- kasım 1998
döneminde 13 ayn ilde düzenlendiği
kaydediliyor. Türkiye'nin tüm i1leri-
ni kapsayan dizi toplantılann en
sonuncusu önceki hafta Muğla'da
yapılmıştı.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
Aziz usta bugün olup brtenleri görseydi. boyu-
nu aşan kitaplanna yenilerini eklerdi. Öner Yağ-
cı'nın 'Aydınlığın Ustalan' kitabında Aziz Nesin bö-
lümüne baktım. Onun 150'yi aşkın kitabının yanı
sıra, onun için yazılan kitapların sayısı da hayli ka-
barmış. Nesin'in, süren yaşamının aynntılan...
Nesin'in en güzel öykülerinden bin de "Du Ba-
kalıN'olecak"\xr. Öyküyü okumakayn zevktir, Rüş-
tü Asyalı'dan görüp-dinlemek ayrı...
Aziz Nesin'i bu öyküsüyle selamlayıp. bizde çağ-
n^tırdığı diyariara gidelim.
Efendim, ülkenin birinde Methullah Hoca diye bi-
ri varmış. Hocanın eski adının ne olduğu bilinmi-
yormuş, ama herkes onu methede methede adı
Methullah Hoca'ya çıkmış.
Ülkenin sağcısı-solcusu, hancısı-yolcusu onun
dergâhından geçermiş. Adamda nabza göre şer-
bet, kafaya göre hitabet. dine göre ibadet, ortama
göre kıyafet, atışa göre isabet, ele geçirilecek dev-
let, kabul edene verilecek plaket, her yakaya uy-
gun etiket, her şeyi örtecek paket varmış.
Gel zaman git zaman; Methullah, ekibinı devle-
tin her yerine yerleştirmiş muntazaman. Arada
adamlan sormaya başlamış:
"Bizim geliş ne zaman?"
"Aman" demiş adamlanna, "Herkoltuğa may-
danoz olun, yeri gelince istavroz, yeri gelince bor-
noz olun, ama vaktinden önce öten horoz olma-
yın."
"Peki" demiş adamlan, "başka ne yapalım?"
Methullah Hoca şöyle derlenip toparlanmış, hay-
kırmış:
"Her yere nüfuz edin, beni her kesime kılavuz
edin. Kozanızda oluştunuz artık. Haydi aslanım
kelebekler, vatan-millet sizi bekler."
Methullah Hoca'nın yaşadığı ülkede o zamanlar
"kaset demokrasisi" varmış. Ülkede demokrasi
canlı tutulamadığı için "kasetten" yayın yapılırmış
Günlerden bir gün hocanın adamlanna verdiği
emirier ülkenin televizyonlannda yayımlanmış. Or-
talık ayağa kalkmış. Herkes şaşkın, bir kesim sa-
kin:
Ülkeyi yönetenler!
Onlara sormuşlar:
"Efendim bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Adam açık açık devleti ele geçırmenin yöntemle-
rini sayıyor!"
En sorumlulanndan biri karşılık vermiş:
"Birde kendini dinleyelim, bakalım ne diyecek!"
Her nasılsa kasetlerin yayımlandığı sırada Met-
hullah Hoca Amerentrika S/rnaşık Devletleri diye
bir ülkedeymiş. Oradan canlı yayınlara katılmış.
Yapıp ettiklerinden bazılan için özür drlemiş, bazı-
lan için de, "oldu bikere" demiş!
Deccal dönemi
Ülkenin ileri gelenleri ayda bir toplanır, olup bi-
tenleri konuşurlarmış. Methullah Hoca'nın gelmi-
şi-geçmişi de masaya yatırılmış. Ülkeyi yöneten-
ler bunlan da dinlemişter, ardından görüşlerini açık-
lamışlar
"Birde kendini dinleyelim, bakalım ne diyecek?"
Bu kez yeni kasetler ortaya çıkmış. Hoca ülke-
nin kurulduğu günlerin ardından yapılıp edilenleri
anlatırken, "deccal dönemi" demiş. Tepedeki yö-
neticiler, "bir de sözlüğe bakalım, bu ne demek"
demişler. Bakınca da şaşırıp birbirierine sormuş-
lar
"Belki de sözlükteki anlamında söylemetniştir,
değil mi?"
"Tabii tabii" demişler birbirierine, "Bir de kendi-
ni dinleyelim, bakalım ne diyecek?"
Bunlar olurken Methullah Hoca'nın adamlan da
boş durmamış tabii. Ülkenin sorunlannın görüşül-
düğü, malûm gerginlik kurulu için bir raporun ha-
zırlandığı, bu raporda dine, din büyüklerine küfür-
ler edildiği yalanı yayılmış. Bunu hep yaparlarmış.
Sıkışınca, "din elden gidiyor" diye bağınrlarmış.
Sonra yandaşlannı kullanıp tehditier savururlar-
mış:
"Bize birşeyyaparsanız, işte böyle din elden gi-
diypr, deyip halkı üzerinize salarız."
Ülkeyi yönetenler sahte rapora da uzun uzun
bakmışlar, sonra birbirierine bakmışlar, çözümü
bulmuşlar:
"Bir de kendini dinleyelim, bakalım ne diyecek?"
Aııaliz raporları
• Baştarafi 1. Sayfada
ni kaydetti. Dr. Babuna'ya
uygun iliğin 2 Nisan 1999
tarihindebulunduğu konu-
sunda Sağlık BakanJığı'na
da bazı duyumlann geldi-
ğini söyleyen Tokuçoğlu,
ellerinde henüz belge ol-
madığı için bu konuda bir
açıklama yapamadıklannı
belirtti. Bugün herkesin
uygun iliğin nisan ayında
bulunduğu konusunda gö-
rüş birliğinde olduğunu
vurgulayan müsteşar. "Uy-
gun iHk bulunmasına kar-
şın kampanya devam etti-
rikfi. Sağhk Bakanı bir çı-
laş yapıyvr ve 'tesadüfen'
ertesi gün ilik bulunuyor.
Bu, miueti aptal yerine ko>-
maktan başka bir şey de-
ğfldir" görüşünü dile getır-
di.
Haluk Tokuçoğlu, yurt-
dışına gönderilen kanlar
geri gelse bile analiz rapor-
lannın birer kopyasının
yurtdışı merkezlerde sak-
İanıp başka hastalar için
kullamlabileceği yönünde-
ki kaygılara katıldığını
açıkladı.
Tokuçoğlu, analiz so-
nuçlannın yurtdışında sak-
lanmalannı engellemenin
olanaksız olduğunu vurgu-
ladı. Yurtdışında bulunan
analiz sonuçlannı "hazine
değerinde bügüer" olarak
nitelendiren müsteşar, bu
konuyla ilgili Dışişleri Ba-
kanlığı 'na bir yazı yazdık-
lannı, analiz sonuçlannı
Dışişleri Bakanlığı aracıh-
ğıyla isteyeceklerini kay-
detti. Tokuçoğlu, bakanlı-
ğm bu kampanya için para
vermesinin söz konusu ol-
madığmı bildirdi.
ABD'deki laboratuvarın
sahibi Lûıda Mkkle. Sağ-
lık Bakanı Osman Dur-
muş'agönderdıği mektup-
ta 3.4 milyon dolar ödene-
ne kadar kanlann Türki-
ye'ye gönderilmeyeceğini
belirtmişti. Mickle'ın baş-
vurusunu "tuzakmektup"
olarak nitelendiren Bakan
Durmuş, laboratuvarlann
kan örneklerini verme-
mekte direnmesi duru-
munda olayın "uluslarara-
sı dolandıncıhk kimliğine
bürüneceğrni söylemişti.
Laboratuvarlarda yal-
nızca "uygun Uik tarama
çalışması" için hastalardan
8-20 bin dolar arası para is-
teniyor. Elinde birkaç yüz
analiz sonucu bulunduran
bir laboratuvarın, bu so-
nuç lardan yüz binlerce do-
larpara kazanabileceği be-
lirtiliyor.