Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4TEMMUZ 1999PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
DHMİ'nin
ayıbı
Amerikan Federal
Havacıhk Dairesi'nin
yaptığı
değerlendirmede, 90
ülke arasında
Türkiye'deki
havaalanları en iyi
notu almış. Devlet
Hava Meydanları
Işletmesi'ni
kutluyoruz. Ve
hemen ardından
da aynı
statüdeki kamu
çalışanlanna göre
kendi personeline
yüzde 25 daha az
maaş verdiği için
eleştiriyoruz. Hele,
personeline vereceği
parayı Eurocontrol
Sözleşmesi ile
yabancı hava
yollarından çıkartması
söz konusuyken,
görevinde başarıtı
olan insanları bu denli
sömürdüğü için de
kınıyoruz!
Memun
Halis Gökçe, Beyazıt
Devlet
Kütüphanesi 'nde
devlet memuru olarak
çalışıyor. Sokakta
görseniz çember
sakalına bakıp
"yobaz" dersiniz.
Memurun bıyık
uzunluğunu
milimetreyle
hesap edenler
nedense Halis
Gökçe'nin çember
sakalını görmüyor.
Elektronik posta: som@posta.cumhuriyeLconi.tr Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- IMF geleceğimizi
teslim almış...
"istikballMF'dedir!"
azı bilgisayarların 31 Aralık 1999'dan 1
Ocak 2000'e girerken saatler OO.OO'ı gös-
terdiğinde sıfırlanacağı varsayılıyor ve tüm
dünyada bir takım önlemler alınıyor. ABD'nin
New Orleans kentınde yayımlanan Times Picayune
gazetesinde çıkan bir yazı da bilgisayarların devre
dışı kalmasından liman kentlerinin nasıl etkilenece-
ğini anlatıyor.
Dr. Bahadır inözü'nün ilgisini çekip Istanbul'da-
ki dostlan, kaptan Gündüz Aybay ve Dr. Nilüfer Orala
gönderdiğı bu yazı liman kentleri bir yana Istanbul
ve Çanakkale Boğaziarı'nı bekleyen tehlikeleri akla
getiriyor.
Aybay ve Oral diyor ki:
"Times Picayune gazetesindeki yazıyı okuyunca
daldığımız gaflet uykusundan uyandık.
Gerçekten, son onyıllarda yapılan gemilerde bir-
çok bilgisayar olduğunu ve bunların çeşitli alanlar-
da kullanıldığını göz önünde tutarsak, 1999'un son
Boğazlar 2000saniyelerinde bilgisayarların birdenbire işlev yapa-
maz duruma gelmesi yüzünden Türk Boğazlan için
doğabilecek sakıncalı durumları gözümüzde canlan-
dırabiliriz!
'Istanbul Boğazı'ndan geçen birtanker, dümen ter-
tibatına kumanda eden bilgisayar işlev yapamaz
duruma geldiği için yalılara doğru yöneliyor...'
'Anamakinesi duran bir yolcu gemisi Arnavutköy
Burnu açıklarında sürüklenmeye başlıyor...'
'Haberleşme aygıtları tümüyle bilgisayara bağlı
iki büyük gemi, geceyarısı Çanakkale'nin Nara Bur-
nu önlerinde karşılaşacak şekilde ilerliyor, Trafik
Kontrol Merkezi gemilerle haberleşerek keskin bir
dönüş yapmayı gerektiren yerde buluşmalarını ön-
lemek üzere devreye girmişken gemilerin haberleş-
me aygıtları çöküyor...'
Varsayımları çoğaltabiliriz ama bu üç varsayım
bile işin önemini anlatmaya yetiyor olmalı..:
ABD'deki görevli kişiler bu tür olasılıkları düşün-
dükleri için New Orleans limanı ve Mississippi böl-
gesinde alınacak önlemler üzerinde çalışmaya baş-
lamışlar. Bizim de zaman yitirmeden, 1999'un son
saatleri ile 2000'in ilk saatleri için Türk Boğazları'n-
da güvenlik yönünden alınması gereken önlemler üze-
rinde çalışma başlatmamız gereklidir.
1999'un son saatleri ve 2000'in ilk saatleri deyi-
şimiz aşın bir ihtiyatlılık olarak düşünülmemelidir. Çün-
kü, bilgisayarlann tümü aynı zaman esasına göre ayar-
lanmamıştır; bu bakımdan birisi için 1999'un son sa-
niyesindeyken öteki için 2000'e daha iki saat, üç sa-
at zaman olabilir.
Denizcilik Müsteşarlığı'nın bu konu üzerine der-
hal eğilmesi gerektiğini düşünüyoruz."
2000'e altı aydan az kaldı!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİ KURTCEBE
T7
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Tarikatçılar devlete si2mış:
Masalan maşalar işgal ediyor!
Sürekli adres değiştiren gazete: Akit
Şeriatçı Akit gazetesi muhabiri Na-
zif Karaman'ın Cumhuriyet gazete-
si muhabiri kimliği kullanarak Alanya
Milli Eğitim Müdürü ve bir öğretmen-
le görüşüp kışkırtıcı asılsız haberler
üretmesi gibi, Akitçiler Anayaşa Mah-
kemesi eski raportörü Yusuf Öztürk'ü
de aynı yöntemle tuzağa düşürmeye
çalışmıştı.
Refah Partisi'nin kapatılması dava-
sı sırasında Anayasa Mahkemesi ra-
portörü Öztürk'ü telefonla arayıp Cum-
huriyet gazetesi muhabiri olduğunu
söyleyen bir Akitçi, görüşmeyi banda
almış ve Akit gazetesi "Cumhuriyet ga-
zetesiyle görüşen raportörü yakaladık"
haberini üretmişti.
Görüşme sırasında davaya ilişkin
herhangi bir açıklama yapmayan Öz-
türk, Cumhuriyet gazetesi sorumlu
yazıişleri müdürü Fikret llkiz'e selam
göndermiş ancak telefondaki Akitçi,
Fikret'i Hikmetanlayıp, "HikmetÇe-
tin'e de selam gönderdi" diyerek ken-
di kazdığı kuyuya düşmüştü.
Asılsız iddialar üzerine Yusuf Öz-
türk, Akit gazetesi aleyhine tazminat
davası açmıştı.
Akit gazetesinin adresi sürekli de-
ğiştirildiği için öztürk'ün açtığı dava-
da bir ilerleme kaydedilemediği öğre-
nildi.
Bilindiği gibi Akit gazetesi ön-
ceki yıllarda da asılsız iddialarla
Gümüşhane Barosu Başkanı'nı
hedef göstermiş ve şeriatçı bir
"meczup" Adana'dan Gümüşhane'ye
gidip baro başkanını öldürmüştü.
ÇED KÖŞESt
OKTAY EKÎNCİ
'Büyükşehir Basm Danışmanlığı'
Istanbul Büyükşehir Belediyesı
"Basın Danışmanlığf"nı önce kut-
lamam gerek. Belediyeyle ilgilı ne
yazsak. hemen bir yanıt ya da açık-
lama gönderiyorlar. Üstelik bazen
"aynı gün
r>
fakslıyorlar. Altındabir
' "Ssim ya da imza bulunmadıgı için
"kim" olduğunu bilemediğimız
bu "meçhul" danışman bellı ki
sabah erkenden gazeteleri tarıyor
ve sonra da işaretlediği yazılara
göre "ilgili birimden" konuya ait
bılgıleri alarak. ılgıli gazeteye ya
dayazara iletıyor...
Peki, böylesi bir övgüye deger
"çalışkanlık" içinde ve hızla \e-
nlen yanıtlar. acaba gerçekten "ya-
nıt" olabıliyor mu? Yoksa bir tür
"savunma" güdüsü içinde. haklı
ve "belgeli" eleştirilere bile "ha-
yır. yanılnorsunuz"
1
türünden kar-
şılıklar mı veriliyor?..
Başkalarını bilemiyorum. ama
bize gelen açıklamalar hep "ikin-
ci türe'" giren ifadelerden oluşu-
yor. Gerçi basın danışmanı hemen
her yanıt yazısını "ilgimize teşek-
kür ederek" noktalayıp yine kut-
lanacak bir nezaket gösteriyor: ama.
aynı nezaketı bugüne dek "şu ko-
melıgi meclise sunmadan önce ne-
den "kentin üniversiteleriyle"
bırlikte "mimar ve mühendis oda-
larının görüş ve eleştirilerini al-
madığım" da yanıtlaması gerek-
tiğini belirtnıiştık...
Bu "belgeli" eleştiriye Basın
DanışmanlığYndan "aynı gün"
gelen açıklamada, neredeyse baş-
tan sona "vanıldığımız" dile ge-
tirilerek, taslak vönetmeliğin "ya-
salara uygun" olduğu savunulu-
yor. Ardından da "meclis değer-
lendirmelerinde" \e "komisyon
çalışmaları aşamalarında" ilgi-
li mevzuata "uyumlu bir hale"
getirilecegi ve aynı süreçte mes-
lek odalannın da görüşünün alına-
cagı belirtiliyor...
Bir vönetmeliğin yasalara uy-'
gun olup olmadığını elbette ki ön-
celikle bu konuda uzman "hukuk-
çular" bilebılır. Taslak imaryönet-
meligini, belediyedekı "hukuk
müşavirlerine bile inceletilme-
den" neden meclise sunulduğu yö-
nündeki sorumuzu da "yanıtsız"
bırakan Basın Danışmanlığı. aynı
savunma güdüsü içinde örnegin
hiç değilse şu "teşekkürii" bile
Kaçak yapılaşmavı denetlemeyen belediveler, meslek odala-
nnın proje denetimini de istemiyorlar.
nuda gerçekten haklısınız. gözü-
miizden kaçmış. düzelteceğiz"
şeklindeki samimi ve "kentin be-
lediyesine jakışır" bir düzeye ulaş-
tırabilmişdeğiî...
Dilerseniz şimdi güncel bir ör-
nekle devam edelim...
'Yenr imar yönetmeliği
tstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali IVİüfit Gürtuna'nın
tam da seçım tebriklerini kabul et-
tiği bir dönemde. 17 Mayıs 1999
tarih ve 301 sayılı yazı ekinde "Bü-
yükşehir Belediye Meclisi'nin
onayına" sundugu "Istanbul Bü-
yükjjehir İmar Yönetmeliği deği-
şikliği" taslağının bir tür "imar
affı" gırışimı olduğunu: kaçak ya-
pılaşmayı "meşrulaştırıcı" hü-
kümlertaşıdığını: SlT'lerdeki "uy-
gunsu/ inşaatlara" yeşil ışik yak-
tığını; tüm ilçe beledive başkanla-
rına da "a\ncalıklı imar hakları
dağıtma" yetkisi verdiginı: "da-
ha kiiçük parsellere daha bü\ ük
yapı*' olanağı getirerek betonlaş-
mayı daha da arttıracağını ve bu gi-
bi nedenlerle yönetmelik taslağının
"kente karşı suçları çoğaltacak"
bir düzenleme olduğunu...
10.06.1999 tarihli Cumhuriyet'te
aynntılanyla duyurmuştuk. Aynı
vazımızda. seçimlerden önce "si-
vil toplum kuruluşlarıvla işbir-
liği" sözü veren Ali Müfit Gürtu-
na'nın, bövlesi önemli bir vönet-
yapma nezaketini yine göstermiyor.
"Sağ olun. sayenizde kamuoyu
bu yönetmelik hazırlığını öğren-
di; yoksa hiç tartışılmadan mec-
liste görüşülüp demokratikdene-
timden uzak, devreye girecek-
ti..."
Şimdı bu aşamadan sonra, tas-
lak yönetmelik bu kez "belediye
meclisi karanyla" meslek odala-
nnın ve ünıversıtelerin görüşüne
açıkça sunulacak mı?
Bu sorunun yanıtını zaman gös-
terecek, ama Basın Danışmanlı-
ğı'nın "militanca savunduğu"
taslaktaki genel anlayış \ine de
önemli ipuçlan veriyor. Orneğin
bu taslak için "Ankara İmar Yö-
netmeliği"nın örnek alındığı be-
lirtilirken, sözgelimi Samsun. Ada-
na, Antal> a büyükşehir belediye-
lerinin imar yönetmeliklennden
hiç söz edümiyor.
Çünkü, Melih Gökçek'in uy-
guladıgı Ankara tmar Yönetmeli-
ğinde, "meslek odalannın pro-
je denetimi" yok. Samsun. Ada-
na ve Antalya'daki imar yönetme-
liklerine göre ise beledıyenın ruh-
sat \erecegi yapı projeleri. "inşa-
at izninden önce" mimar ve mü-
hendis odalanmn da onayından ge-
çiyor..
Bakalım Istanbul'u yönetenler,
bu "erdemi" ne zaman gösterecek,
"denetimdcn kaçmayr ne zaman
bırakacaklar'1
..
HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turii.net
ÇİZGİLİK KİMİL MASARACI
•
r'"
H A R B İ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 4 Temmuz
B/L/M UĞRUNAf.
1S34'TE 8U6ÜH, ÜULÜ SİLSIN MAtil£ O/nE, 6? YA-
SlhlPA KAN KANSBR'lHOEH ÖLDÜ.. Fİ2İK gİLGİ-
Mİ OLAN £Şİ PIERBE CUKIE İL£, RADVOAKTİF
BİL£ŞİKLER Ü2EKİNDEKİ ABAÇTr8M4L4GI SO-
NUNDA POLDNYUM VE OAPYUM'L/ KEŞFETMİŞ-
TÎ. BU BAŞARI SONÜNDA, CUBtE'Le/Z, BİRLİICTE
rAuşnziARi HENBJ SECctueeeL ÎLE, I9O3'TE
NOSEL F/ZJK Ö&ÜUIHU PAyLAŞMt%lARtX. PIERRE
CURtE'HİN 1906'PA ÇLÜMÛKİDENSONRA ARA%-
TlRMALfiRJHt SUBDÜRBN MAMM CU&6,1911"D€
PE A/O8EL tCİAAYA ÖDÜLÛNÜ ALARAK, İKİ PALM
BİROEM BU ÖOÜLÜ KA2A/JAN TEK İNSAM OLMC/f-
711. ANCAK, RADVOAKTİF MAPPELEKLE /V1ZLA
/KSKİSİ, OMUAf SAĞUĞINt gOZMAKTA G6CİK-
MEMİÇ,KAN£eH£ YAKALANMASINA NEDEN OU4UŞ7U.
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
'Karoshi Salgını'
ve Japon Ruhu
Yuni Shi Watanabe'nin, çalıştığı çelik fabrika-
sının damından kendisini boşluğa bırakıp avlu-
nun beton zeminine düşerken, geçen iki saniye
içinde nelerdüşündüğünü bilmiyoruz. Bunu, yar-
gı karanyla kocasının patronundan 170 milyar li-
ra tazminat koparan dul eşi de bilmiyor...
Gönüllü ölümler, son yıllarda Japonya'yı bir
salgın hastalık gibi sarıyor. Polis istatistiklerine
göre savaş filmlerinden tanıdığımız intihar uçak-
ları "kamikadze"\er\n ülkesindegeçen yıl tam 32
bin "intihar vakası" görülmüş. llgililer, bu gönül-
lü ölümlerin nedenini tam olarak açıklayamasa-
lar bile oldukça büyük bir bölümünü, "aşın ça-
lışmaya bağlıyorlar. Bay VVatanabe de "çalış-
mak"\a "ölmek" arasındaki tercihini Ikinci seçe-
nekte gerçekleştiren talihsiz Japonlardan biri...
Dul eşinin başvurduğu mahkeme, 41 yaşındaki
Bay VVatanabe'nin, işyerinde bölüm başkanlıği-
na atandığı günden ölümüne kadar geçen altı ay
içinde haftanın yedi günü, ortalama on altı saat
çalıştığını ve bu süre içinde topu topu iki gün ta-
til yaptığını saptamış... Şimdi ülkede, eşleri, faz-
la çalışmaktan ruhsal dengeleri bozulupyaşam-
larına son vermiş dullar, Bayan VVatanabe'nin
açtığı yoldan mahkeme kapılarına yığılıyorlar.
Uzakdoğu'daki kriz Japon ekonomisini vuruo
ca, işyerlerini yitirme paniğine kapılan Japon er-
kekleri arasında, "karoshi" adı verilen bu tür
ölümler de artmış. Uzmanlar, harıl hanl, patron-
larının gözüne girmek için "ölesiye" çalışan Ja-
ponları dizginlemenin yöntemlerini araştırıyorlar.
Hekim-polis işbirliği ile ülkenin birçok kentinde
kurulan danışma merkezleri, tele-psikolojik özel
telefon hatlan, medyanın uyanlan kaç Japonu "ka-
roshi" kararından caydıracak, bunu henüz kim-
se bilmiyor.
•••
Şu sıralar okuduğum, "Japon Gücünün ve
Stratejisinin Sırlan" adlı kitapta, yukanda sözü-
nü ettiğim "karoshisalgını'na da biraz olsun açık-
lık getiriliyor. Yazar Fredrik J. Lovret, kitabının
ilk sayfasına, başka kitaplarda görmeye alışık
olmadığımız bir uyan koymuş: "önemli not: Bu
kitabın içindeki bilgilehn kullanımından ya da ha-
talı kullanımından doğacak olan sonuçlardan ya-
zar ve yayıncı herhangi bir sorumluluk kabul et-
mezler!" Sayfalan çevirdikçe bu "uyan"nın nede-
nini de anlıyorsunuz. Japonya'yı, dünya ekono-
misinin devleri arasına sokan "Japonluk ruhu",
-kitapta yazılanlar kadanyla- bireyin dogumun-
dan ölümüne kadar sürekli bir "savaş"\ ve "şid-
det"\ içeriyor. Dilerseniz, birkaç satır okuyalım:
"Samurai bir kasaptı. Aldığı emir doğrultusunda
küçücük bir kararsızlık bile duymadan öldürebı-
lir ya da ölebilirdi. Her iki hareket tarzını da son
derece derinlemesine incelediği için her ikisini de
büyük bir zarafetle yapabilirdi. Kendini, yalnızca
ölüme hazır olacak şekilde değil, onu arzulaya-
cak şekilde eğitirdi. Herhangi bir kendini savun-
ma amacıyla savaşmazdı; zafeh arardı. Sonuç
olarak, savaşta zaferden yoksun kaldığında, müm-
kün olan en acı vehci intihar biçimini, kamı yar-
mayı tasarlamıştı... Böyle bir insan için 'ölüm'
sözcüğü, güzellik sözcüğü ile eşanlamlıdır. Kan-
lı ellerinde bir şiir ile yaşamı, ölüm ve güzellikle
bir arada yaşar ve yaşam ile ölümü aynı derece-
de severdi..."
Yazar devam ediyor: "ölümcül bir alanda ya-
şayan şiddet dolu bir insan: Bu, bir kılıç ustası-
nın tanımıydı.... Böyle bir insan için belirsiz bir ha-
yat yaşamak, kesinlikle, şanlı bir şekilde ölmek-
ten çokdaha kötüydü..." Bay VVatanabe gibi ya-
şam ile ölümü aynı derecede sevmek, sonra da
kendini bir fabrikanın çatısından boşluğa bırak-
mak, nasıl bir duygudur? Bunu bilebilmek için her-
halde Japon olmak gerekiyor...
•••
Belki bu yazıyı okurken dışarıya bakıyor, "Bu
güzelim, cıvıl cıvıl yaz gününde, Japon ruhu da
nereden ç//rt/?"diyedüşünüyorsunuz... Dün ge-
ce, "Japon Gücünün Sıhan"m okurken, kulağım
bir ara, açık duran televizyona takıldı. Ünlü işa-
damlarımızdan biri, "daha yükselmek, dahaileri
gitmek" için bize "Japon ruhu"r\u öneriyordu.
Heyecantandım. Hepsi bu!..
(Faks:0 216-418 84 10)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAPİ
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4
1/Akülerde po-
zitif ve negatif '
plakalannbirbi- 2
rine değmesini
önleyen yalıtım
maddesi. 2/ In-
sanın kendine
karşı duyduğu
saygı... Çanak-
kale Boğa-
zı'nda. pek çok
deniz kazasımn
meydana geldi- °
gi bir burun. 3/ 9
Engel...Bellibir
bölgede yaşayan hay-
vanlann tümü. 4/ llave...
Şişirilmiş tulumlar üze-
rine kurulan ırmak şalı.
5/Hamurtahtası.6/Üze- 3
rinde yazı yazmaya, ara- 4
sında evrak saklamaya c
yarayan deri kaplı alt-
lık... Bir nota. 7/ Hint 6
müzıgine özgü bir tür
obua... Şarap mahzeni. Q
8/ Özdemir Asaf'ın so- Q
yadı... Bir Avrupa ülke-
sinin başkenti. 9/ Lüleburgaz ilçesi yakınlannda kurulu.
Türkiye'nin ilk doğalgaz santrah.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Kısa çorap... "Hızır Paşa bizi berdâr etmeden Açı-
lın kapılar —'a gidelim" (Pir Sultan Abdal). 2/ Yanağın
alt kısmı... "'Yitbik, tutank" gibi adlar da verilen sinir
hastalığı. 3/ Oç dört tel ipekten bükülmüş iplik... Lok-
ma, parça. 4/ Utanç duytna... Kemançalan kimse. 5/ Bi-
limsel bir gerçeği kanıtlamak amacıyla yapılan işlem. 6/
Benzenden türeyen ve boya sanayisinde kullarulan ze-
hirli bir madde... Radyum elementinin simgesi. II Topu
düşman ateşinden koruyan zırhlı bölme... Afrika'da ya-
şayan bir antilop. 8/ Başıboş gezen hayvan sürüsü... Yas-
sı ve dar biçimli metal parça. 9/ Demiryolu... Gümüşün
üstûne kurşunla işlenen siyah nakış.