Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1999 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Insan Hakları Yerleşimleri Konferansı 'na sahip çıkan yok; düzenleyicilerden Yiğit Gülöksüz 3 yıllık süreci anlattı
Habitat'ın adıkaldı yadigâr
Kalabalıklar
yurttaş
olmayı bilmeli
- Peki, gerçekleşiyor mu?
- Bunu henüz bilmiyoruz. Ama Türkiye'de
iyi bir ömek yaptığınız zaman bu, taklit
süreçleriyle ve hızla yayılıyor. Belki de bu
yapılanlar birçok şehirde tekrarlanıyor. O
zamanki süre ve para imkânlan
çerçevesinde bu bir ölçüde geliştirildi.
Habitat için harcanan para da hiçbir
zaman boşa gitmemiştir. Benim şöyle bir
gözlemim var: Türkiye'de bir insana bir
kamera ve bir mikrofon yöneltilirse o kişi
kendisini şikâyetle görevli sayiyor. Zaten
bu sürekli ağlaşma hali kültürümüzün
önemli bir parçası. Hatırlıyorum, çamur
içinde bır sokağa tuğla kaplanıyordu.
Televizyon muhabiri o sokakta oturan bir
kişiye mikrofonu uzattığında o kişi,
"Böylerezaletotanaz oteun" diyordu.
Habitat sırasında şehirle ilgili bir derlerae,
toparlama yapıldı. Binlerce ağaç dikildi.
Bunlar büyüyor. Habitat için aynlan 100
milyon dolarlık bütçenin çok küçük
bölümü, yani 10 milyon dolan, diyelim,
doğrudan doğruya konferans için
harcanmıştır. Öbür yapılanlar altyapılar
olarak orada duruyor. Bu da. New York
Times gazetesinde birer sayfadan 10 gün
ilan vermenin bedelidir. Tûrkiye bu parayı
harcıyor. Oysa biz bunu yapmakla, şehir
konumlannı düşünen, duyarlı 20 bin
kişinin bugün lstanbul'dan iyi sözlerle söz
etmelerini sagladık. Onun için bu,
yapılmış en iyi yatırımlardan biridir.
Ortak
çalışma
yaklaşımı
benimsenmeli'
- Pekifırsat hepten mi kaçınldı?
- Tabii ki her zaman yapılacak bir şey
vardır. Bugün de yapılacak bir şey var.
Habitat'ın tabii ki etkileri oldu. Bunlar da
önemli. 1992'de Rio'da yapılan Dünya
Konferansı'nın (Earth Conference)
etkilenni düşünün. Dalga dalga
Tûrkiye'ye geldi. Türkiye'deki çevre
mevzuatı ondan sonra düzenlendi.
Çevreyle ilgili bütün sivil toplum
kuruluşlan bu konferanstan sonra
kurulmuştur. O konferans kararlanna
bütûn dünyada sahip çıkıldı. Uluslararası
ağlarla Türkiye'deki ağlar arasında ilişki
kuruldu. Bununla ilgili yaymlar yapıldı.
Dünya Konferansı'nm etkileri başanyla
yürüyor. Artık her isteyen her istediği
şeyı istediği yere koyamıyor. Öyle bir
girişimde orada yaşayan insanlar derlenip
toparlanıyorlar. Bu insanlara sahip
çıkanlar var. Aynı şey Habitat için de
olacaktır. Zaten bu etkiler belli bir zaman
içinde hissediliyor. Ama bunu
kolaylaştırmak hükümetlerin görevidir.
Ne yazık ki iş 1996 sonundan itibaren
havada kaldı. Ama şimdi yine yapılacak
işler var. Ama işi sadece yerel ve merkezi
yönetimlerden beklememek lazım.
Onlarla ortak çalışma yaklaşımmı
benimsemeliyiz. Bu işleri hiç kimse
yapmazsa biz yapmak zorundayız.
Yönetimde süreklilik esas olduğuna ve
1996'daki hükûmetin uluslararası
taahhütleri açık olduğuna göre yeni
hükümet neden bu çahşmayı alıp
geliştirerek çahşmayı yapan gruplarla ve
bütün yerel yönetimlerle ortakhk halinde
ele almasm? Ömeğin neden yerel Habitat
çalışmalanna dayarularak bir ulusal
Habitat'a gidilmesüı? O uluslararası
konferansta yapılan taahhütlerin Türkiye
için geliştirilmesi ve yerelleştirilmesi
gerekir. Burada her şehrin ayn önceliği
var. Halkın kendi sorunlannı belirlemesi,
onun için yaratıcı çözümler üretme gayreti
içinde bulunması. bunu hem merkezi,
hem yerel yönetimde izlemesi gerekir.
Elimizde bir Ulusal Eylem Planı var.
Bundan başlanarak bence çok hızla
mesafe ahnabilir. 2001 yılında bunun
gözden geçirme toplantısı yapıldığı
zaman Türkiye'de yapılmış işleri
göstererek bence dünyaya önderlik etme
fırsatı da doğar.
LEYLA TAVŞANOĞLU Habitat IIya da Insan Yerleşimleri Konferansı'nm htanbul'dayapıhşımn üzerinden üçyılgeçti. Dünyanın çeşitli ülkelerinden resmi
temsilciler ve sivil toplum kuruluşlan üyeleri olmak üzere 20 bin kişi, insanlann bulunduklan bölgelerde daha iyiyaşayabilmeleri ve bunun sürekli
kıhnmasımn yollannı, yöntemlerini araştırdılar. Hükümetler düzeyinde bağlayıcı kararlar alındu Ancak aradan üçyılgeçmiş olmasına karşın evsahibi ülke
Türkiye'de görünürde elle tutulur ciddi bir iş
yapılmadu Habitat'a sahip çıkan ve alınan
kararlar doğrultusunda çalışmalannı sürdüren
yerel birimlere diyecek bir sö'zümüzyok.
Söylemek istediğimiz, bugüne kadar neden bir
ulusal Habitat'ın bir türlü toplanamadığı? Yoksa
arazi mafyaları, rant paylaşıcılan Habitat
kararlarımn hayata geçirilmesini istemiyorlar
PORTRE / YtĞİT GÜLÖKSÜZ
ÎTÜMimarhkFakültesi'ndeyükseköğrenimini tamamladı. ABDde
şehir ve bölge planlaması masteri yaptı. Devleî Planlama
Teşkilatı 'nda (DPT) uzman olarak çahştı. 1978-80 arası Köyişleri
ve Kooperatifler Bakanlığı 'nda müsteşar görevinde bulundu.
Bunun ardından ODTÜ'de Şehir ve Bölge Planlama Bölümü 'nde
öğretim görevlisi oldu. SODEP ve SHP 'nin kuntcu üyeleri arasında
yer aldı. Her ikipartide de genel başkan ve genel seh-eter
yardımcılığı yaptı. 1992-1997 arası Toplu Konut îdaresi (TOKİ)
Başkanıoldu. 1995-96 da BM 'nin Habitat Konferansı Ulusal
Komite Başkam olarak görev yaptı. Geçen hafta sonunda
gerçekleştirilen CHP Olağanüstü Kongresi 'nde PM üyesi seçildi.
• BM tnsan Yerleşimleri Konferansı 'nın ikincisiya da Habitat
II Kent Zirvesi, 1996 Haziranı'nda htanbul'dayapılmış ve
büyük ilgi toplamıştu Siz, Habitat Konferansı 'nın Ulusal
Komite başkanıydınız. Sizin zamanımzda Habitat'ın bir sahibi
vardu Bu da, aynı zamanda o dönem başkanhğım yaptığınız
Toplu Konut Idaresi'ydi (TOKİ). Bugün Habitat'ın hâlâ bir
sahibi var mı? Ya da Habitat'la ilgili resmi sorumlu kim?
- Habitat toplantısı bıttığı zaman sıcağı sıcağına, "Habitaf a ev
sahipliği yaptık. Istanbul'da da bir bölgesel büro olsurT dedik.
Habitat'ın Nairobi'de merkezi, Rio de Janeiro'da da bölgesel
bürosu var. Amaç, yerelleştirmekse sadece bir-iki merkezde işi
götüremezsiniz. Bölgesel büro konusunda Italyan hükümeti çok
aktifti ve Venedik'i öneriyorlardı. Biz de tstanbul'u
öneriyorduk.
Istanbul açık bir şekilde daha avantajlı bir şehir. Ben o zaman
TOKİ başkanı olarak Dışişleri Bakanlığı'na, "tstanbul'daki
Habitat bürosunu aynen bu iş için tahsis edetiırT dedim. Bunun
anlamı şu: Mekânı, aracı, beş kişilik de personeli sağhyorsunuz.
Böyle bir büro açılmış olsaydı Türkiye için çok büyük bir
avantaj olurdu. Çünkü BM'nin bölgesel bürosuna Türkiye'nin
sahip olması sadece Habitat değil, sayısız açıdan faydalı olurdu.
- Bu konuda son olarak girişimde bulunuldu mu?
- Evet. Mayıs başında bu konuda yapılan toplantıda öbür
bölgesel bürolar arasında lstanbul bürosundan da söz edildi.
Karar taslağında bu var. 2000 yılının mayıs ayında bunun tekrar
gündeme alınıp konuşulması isteniyor. Bir kere Dışişleri
Bakanlığı'nın bunu izlemesi ve Habitat
bürosunun kurulmasını saglaması lazım.
TOKİ'nin iki fonu vardır. Bihsi Toplu Konut
Fonu, öbürü Geliştirme ve Destekleme Fonu.
Gekştırme ve Destekleme Fonu'nda Habitat'la
ilgili bir madde vardır. Ona dayalı olarak bunun
bir bütçesinin olması doğru olur.
- Bu bütçe nerede kullanüabilir?
- Yerel Habitat"lann desteklenmesi, ulusal
Habitat hazırl'ğmın yapılması sağlanmalıdır.
Aynca, TOKİ içinde ya da Dışişleri
Bakanlığf nda Habitat'la ilgili bir bınmin
kunılması gereklidir. Çünkü şu anda bu işin tam
olarak sorumlusu yok. BM'nin bölgesel bürosu
kurulduğu zaman Dışişleri Bakanlığı'nın
bununla ilgili bir görevlendirme yapması
gerekecektir. Ama konu sadece bir dış ilişkiler
meselesi değil.
Aynı zamanda şehircilik, konut gibi teknik
boyutlan da olduğu için TOKİ içinde bir
birimin bulunması lazım.
Bütün bunlann yapılabilmesi için Habitat'la
ilgih Ulusal Komite vardı. O komitenin
toplanıp bu ışe sahip çıkması zorunludur. Ama
şu anda büyük bir eksiklik var. Bu iş adeta
unutuldu.
Habltat pözden geçlrilecek1
- Unutuldu mu, yoksa unutturulmak mı
istendi?
- Habitat Türkiye için çok yararlı. Ben bunun
ancak becerilemediği ya da izlenmediği
kanısındayım. Bir kere, her BM konferansında
olduğu gibi, Habitat'tan sonra bir gözden
geçirme toplantısı yapılır. 2001 yılında da
Habitat'ın gözden geçirme toplantısı yapılacak.
îşte, bu beş yıl süresince devletlerin Habitat
konferansında yaptıklan taahhütleri ne ölçüde
gerçekleştirdiklerini her hükümet tek tek
açıklayacak.
Biliyorsunuz, Habitat konferansında ulusal
raporlar konuşuldu. Bunun ardından bütün
ülkelerin temsilcileri teker teker hükümetleri
adına. yapacaklan işler konusunda taahhütlerde
bulundular.
- Bu taahhütler nelerdi?
- Şehirlerini, kasabalannı, köylerini yaşanabilir
hale getirecekleri. ıleride de yaşanabilir
olabilmeleri için gereklı önlemleri alacaklan,
yani sürdürülebilir olacağı ve bu yapılanlann
herkes için olacağı taahhüdünde bulundular. Bu
taahhütlerin izlenmesi gerekiyor. Bu da hem uluslararası hem
de ulusal düzeyde yapılmahdır.
Uluslararası düzeyle ilgili olarak toplantılar yapılıyor. Gelelim
Türkiye düzeyine... Ulusal rapor, 352 kuruluşla birlikte
hazırlandı. Bunlar içinde sivil toplum kuruluşlan, resmi
kuruluşlar, özel sektör kurumlan, vakıflar vardı. O zamanki
hükümet bu ulusal raporu benimsedi, taahhüt etti. Taahhüt
ertiğini de Habitat konferansında ifade etti.
- Peki, yapılması gereken neydi?
- Bu ulusalrapor,konut, altyapı. çevre konusunda çok
aynntılıdır. Rapor; durum. sorunlar, çözüm yollan, bunu
yapacak kurumlar, yapılması gerekenler sistematiğine göre
hazırlanmıştır.
Ben şuna şaşmyorunv. Bu kadar hazır bir raporu uygulamaya
koymamak herhalde burapordanhaberdar olmamak demektir.
Bütün ilgili aktörler, bakanlıklar bu raporun yazımına katıldılar.
Dolayısıyla haberdar olmamalan da pek mümkün görünmüyor.
Bu rapor hazırlandıktan ve Ulusal Komite bu konuda bir buçuk
yıl çalıştıktan sonra, Habitat bittikten sonra en geç bir yıl içinde
bir ulusal Habitat yapılsın, o ulusal Habitat'a da yerel
Habıtat'lar yoluyla gidilsin, noktasına gelinmişti. Yani her
yerleşme kendi Habitat toplantısını yapmaya özendiriliyordu.
Yani bulunduklan yerin daha yaşanabilir hale gelmesinin
yollannı arasınlar. Bunu da o topluluk içindeki aktörlerin
birlikte düşünmesi, birlikte çalışması ve belirli bir uzlaşmaya
varması sonucu bu çalışmalar ortaya çıksın. Özetlemek
gerekirse, yapılması gerekenlerin hepsi Ulusal Rapor'da
bulunuyor. Bunda önemli bir durum tespiti var. Bu tabii ki
tartışılabilir, zenginleştirilebilir.
- Ulusal Habitat bildiğimiz kadanylayapılmadu..
- Evet, yapılmadı. Yerel Habitat'lar ise sınırlı bir şekilde
yapıldı. "Habitat otdu, ne oldu?" sorusu soruluyor. Habitat'ın
iki teması vardı.
'Şehirlerln çehresl blrden değlşmez1
Bırisi. yaşanabilir ve sürdürülebilir yerleşmeler, ikincisi de
herkese yeterli konut. Tabii bu konferans yapıldı diye hemen
yeterli sayıda konut yapılması ya da birdenbire şehirlerin
çehrelerinin değişmesi beklenemez.
Ama bunun zihni, siyasi hazırhğı, metodolojjsi, uluslararası
ilişkiler sistemi bu şekilde konulmuştu. Şehirlerin karşı karşıya
bulunduğu sorunlar sadece Tûrkiye'ye özgü sorunlar değil ki...
Her ülkenin konut, şehirlerinin yenilenmesi. korunması,
korunarak geliştirilmesi, yeni ihtiyaçlann karşılanması. altyapı
sorunlan var Dolayısıyla bütün bu dünya tecrübesi tstanbul'da
konuşuldu. Bu konuşmalar iki şekilde yapıldı.
Birincisi resmi toplantıda oldu.
Resmi belgeler, resmi taahhütler ortaya çıktı. tkincisi ise, sivil
toplum kuruluşlan, vakıflar, akademisyenler, kent yönetimleri,
özel sektör, parlamenterlerin katıldıklan toplantılarda oldu.
Biliyorsunuz, Taşkışla'da aşağı yukan on bin kişi çahştı.
Eski Toplu Konut tdaresi Başkanı Yiğit Gülöksüz, Habitat için yapılan yatınmlann
önemli olduğunu söylüyor. Gülöksüz konferansa gelen 20 bin kişinin lstanbul hakkında
iyi sözler söykmesini sağladıklannı belirthor.
Bütün bunlann sonunda da iki tane belge çıktı. Birisi lstanbul
Deklarasyonu, öbürü de Habitat Gündemi'ydi. Bu iki belgeye
dayalı olarak uluslararası alanda olsun. Türkiye'de olsun. bu
işlerin yürütülmesi gerekiyordu. Yapılan yerel Habitat'lar çok
başanlı. Bu da şunu gösteriyor: Başlarsa ve destek görürse
başanlı olarak sürer.
Ortakhk anlayışı getlrildi'
Çünkü burada çok özel bir imkân var. Bu da Türkiye'de pek çok
insanın ihtiyacı olan bir şey. Getirilen çok temel bir yaklaşım,
ortakhk anlayışıdır.
Merkezi yönetimle, yerel yönetimle, sivil toplum kuruluşlannın
ortaklığı. onlann kendi aralanndaki ortaklıklar büyük öneme
sahip. Çünkü artık çok aktörlü bir dünyada yaşıyoruz. Çok
aktörlü bir toplurriun da çok aktörlü bir yönetimi olması gerekir.
- Habitat 'ın yerel bazda sürmesine karşıhk ulusal bazda
sürdürülememesinin nedeni, rantpaylaşımının ellerinden
gideceğinden kaygı duyan çevrelerin baskısı olabilir mi?
- Bireylerin özgürlüklerinden vazgeçmeden örgütlenme
kapasiteleri düşük olduğu için bundan yararlanmak isteyenler
var. Bir yen sadece arsa olarak gören insanlar var. Oysa,
"Burası bizim dünyamız, bLrim yaşamımız. Biz onu
biçimtendiriyoruz. ama o da bizi biçimlendiriyor" diye
düşünmeliyiz.
Ama her yere arsa olarak bakan ve onun değişim değeriyle
mı? İnsanlann bulunduklanyerde en kö'tü
koşullardayaşamalan uğruna hâlâ araziler
üzerinden ceplerini doldurmakta kararlılar mı?
Habitat nasılyeniden canlandınlabilir ve sürekli
kılınabilir? Bütün bu noktalan, Habitat'ı
düzenleyenlerin başım çeken birkaç kişiden
birisi olan, eski Toplu Konut tdaresi Başkanı
Yiğit Gülüksüz 'le konuştuk.
ilgilenen insanlar var. Biz ise daha çok onun kullanım değeriyle
ilgiliyiz.
Biz bu yerlerin kullanıcısıyız. Bu çarışma devam edip
gıdecektır. Bu çatışmayı kazanmanın yolu, özgür insanlann
örgütlenme kapasitelerinin arttınlmasıdır. Habitat'ta üç amaç,
üç de araç var.
Üç amaç yaşanabilirlik, sürdürülebilirlik ve bunun herkes için
olmasıdır. Yani eşitlikçi, adilane olmasıdır. Bu amaçlara
götüren üç araç da şöyle tarif ediliyor: Çok aktörlü yönetim, bu
yönetime katılacak gruplann yapabilirlik kapasitelerini
arttırmak.
Bunun parasal. eğitim. destek olma, geliştirme kısımlan var.
Üçüncüsü de hem özgür birey olma niteliğini korumak hem de
örgütlenme kapasitesini arttırmak. Daha açık söylemek
gerekirse kalabalıklann yurttaşlık bilincıne varmalan. Sadece
haklar yok. başkasının haklan da bulunduğu için görevler var.
Yani haklanmn ve görevlerinin bilincinde yurttaşlann varlığı
çok önemli.
Bu üç araçla bu üç amaca doğru bir şey olabilir. Habitat'ta
konuşulan, üzerinde uzlaşılan genel yaklaşımlar bunlar. Rant
paylaşımına gelınce...
Arsalann kullanıcılan, değişim değerinden yararlanmak
isteyenlere karşı daha güçlü olabilirler. Bunlara daha başanlı bir
biçimde karşı durulabilir. diye düşünüyorum.
Ulusal Rapor ya da Ulusal Eylem Plam'nda bununla ilgili bir
öncelik vardır.
Bu bağlamda yapılacak işler de tarif edilmiştir.
- Habitat başuyor, diye o dönemde Istanbul'da
kaldmmlar yenilendl Birtakım hazırlıklar
yapüdu Ama sanıyorum, o kaldınmlann büyük
bölümü ortadan kalktu Bu iş için de epeyce
para harcanmıştu Bu konuda ne
düşünüyorsunuz?
Habitat İçin değl;lkllk yapıldı'
- Ben buna katılmıyorum. Habitat için aynlan
paranın aşağı yukan yansınm harcandığı Lütfi
Kırdar Kongre ve Kültür Merkezi yerinde
duruyor. İçinde 22 tane salonu var. Lütfi Kırdar
Merkezi. Habitat Vadisi de denilen o yeşil
vadinin içinde ve çevresındeki tesisler, dünyanın
her tarafiyla çok hızlı bir şekilde iletişim
kurmaya imkân veren fiberoptık altyapı,
kesintisiz elektrik sağlayan altyapı bugüne
kadar kendilerini defalarca ödedikleri gibi yerli
yerinde duruyorlar.
Lütfi Kırdar Salonu da kendisini ödedi. Bu,
Jstanbul'un uluslararası konferanslarda dünya
pazanndan pay almasını sağlıyor. O çevrede 16
kadar otel ve salon birlikte kullanılabilir
durumdadır. Habitat, şehirlerle ilgili bir
konferanstı.
Habitat dolayısıyla Istanbul'a gelen 20 bin kişi
sıradan insanlar değildi. Bunlann bir kısmı imar
bürokratlan, bir kısmı siyasi olarak şehirler ve
şehirleşme sorunlanndan sorumlulan, bir kısmı
yatınmcılan, projecileri, hatta sivil toplum
kuruluşlannda bu işe ilgı gösterenlerdi.
O nedenle konferans vadisi etrafında, şehir
merkezini oluşturan kısımda belli düzenlemeler
yapmak gerekti.
- Nelerdi bunlar?
- Örneğin sınyalizasyon düzenlendi. Görmeyen
özürlüler için ışık yanmda ses de konuldu.
Yürüyemeyenler için kaldınmlardan inen
rampalar yapıldı. Konferansta, konuşma ile
uygulama arasında rutarhlık olması
gerekiyordu. Bu yapılınca daha sonra dalga
dalga şehrin alt merkezlennde de gerçekleşir.
- Habitat kararlart kamuoyuna yansımamışü.
Yoksa bu kararlaryayımlanmadı mı?
- Kararlar, beş yüz ya da bin tane olarak
yayımlarur. Mesele o da değil. Hava
yükseltildikten sonra bunun bütün Türkiye'ye
yansıtılması, her yerleşme alanında gençlerin,
çevreye sahip çıkanlann, yaşadıklan yeri daha iyi hale getirmek
isteyen herkesin örgütlendirilmesi ve yönlendirihnesi gerekirdi.
Burada kadmlar çok önemlidir. Yani, o topluluğun yaşadığı
yere kendi evi gibi bakma bilincine vardınlması gerekirdi. Aynı
şekilde. uzlaşmalar da öyle...
Aynı evde yaşayan insanlar aynı evde yaşamaya devam
edebilmek için enınde sonunda uzlaşıyorlarsa bir kasaba, bir
sokak halkı için de aynı şeydir. Habitat'ın temel meselesi bu
ortakhk fikridir. Öyle haklar vardır ki ancak herkesin bunu
yenne getirmesi halinde gerçekleşebilir. Banş gibi... Bunlar
üçüncü kuşak haklardır. Bir başka örnek çevrenin korunması...
Bir yerin yaşanabilir kılınması da ancak herkesin katılımıyla
gerçekleşebilir. Bu konferansın bir hedefı, söylediğim
konularda bilinçlenme yaratmaktı. Bilinçlenme yaratmak da
ancak bilgiyle olur.
Habitat konferansı dünyanın bütün tecrübesini, birikimini
getirmiştir. Dolayısıyla da bilinçlenme için gerekli bilgiyi
sağlamıştır.
Aynca gerekli başlangıç heyecanını da yüksek dozda
sağlamıştır.
Dünya konferanslan. dünya kamuoyunun dikkatini toplamak,
yoğunlaştırmak ve bunu halkın gündemine sokmak için
yapılıyor. Bugün Türkiye'nin gündemine böyle bir şey geldi.
Yapılmayan, bunun meyvelerini toplamaktır.
Buna yazık oldu. O heyecan ve dikkat yoğunlaşması belli bir
noktaya geldikten sonra işm peşı bırakıldı. Elimizde nasıl bir
değer olduğu görülemedi. İş sıradanlaştı, bu fırsat da kaçınldı.