Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE
HABERLER
RffAHYOLun
müdürüne
sopuşturma
• ANKARA (Cumhuri)et
Bürosu) -
Milh Eğitim Bakanhğı,
yargı karanyla göreve
başlayan Ankara Milli
Eğitim Müdürû Mustafa
Demirkan'm, kılık kıyafet
yönetmeliğine uymayan
türbanlı öğretmenleri
evlenne yakın okullara
atayarak kayırdığı iddialan
üzerine soruştunna başlattı.
Cumhurbaşkanhğı,
Başbakanlık, Genelkurmay
Başkanlığı, Milli Eğitim
Bakanlığı ve Milli
Güvenlik Kurulu Genel
Sekreterligi'ne gönderilen,
"Atatürkçü ve cumhuriyetçı
öğretmenler" imzalı şikâyet
dilekçesınde. Demirkan'm
"kılık kıyafet
yönetmeliğine uymadığı
için.soruşturma geçiren ve
görev yerlerinin
değiştirilmesi teklif edilen
türbanlı öğretmenlerin
kararnamelerinin tebliğ
edilmesini. yetkisi olmadığı
halde kaymakamlıklara bir
yazı çıkararak engellediği"
belirtilmişti.
Vatan savunması
için Ankara'ya
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu) - tşçi Partisi,
pumartesi günü yapılacak
frniting için tûm emekçilere
^eslenerek "Hakkımıa
korumak için, vatan
£avunması için Ankara'ya"
dedi. tP Adana tl Başkanı
pmilhan Güçlü, "Tahkimin
yasa halıne getirildıği, MAI
sözleşmelennin
imzalandığı, devletçılik
ilkesınin değiştırilerek
Özelleştırilmenin
yasalaştınldığı. IMF'nin
talimatlar yağdırdığı,
SSK'nin yıkıma uğratıldığı,
bazılan için ise 'suyun
başı' olan Ankara'da
fcumartesi günü birlik olup
Sesimizi yükseltmeye
gideceğiz. Tüm işçi sınıfını,
emekçileri yanımızda
görmek istiyoruz" dedi.
Güçlü, Ankara'ya gidecek
otobüslerin cuma akşamı
hareket edeceğinı söyledi
IsraV'den askeri
ziyaret
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk savaş
uçaklannı modernize eden
Israıl'ın Hava Kuvvetleri
Komutanı Tümgeneral
Eitan Ben Eliahu Ankara'yı
ziyaret etti. Türkiye Hava
Kuvvetleri Komutanı
Orgeneral llhan Kılıç ile
görüşen Eliahu. Türkiye'de
gördüğü mısafirperverlığe
teşekkür ederek "Burada
gördüğüm dostça ve sıcak
atmosfer, aynı zamanda iki
ülke arasında da var.
Türkiye. tsrail ve Avrupa
ülkeleri arasındaki işbirhği
ve demokratik rejim,
bölgeye de banşçı bir
atmosfer getırmiştir" diye
konuştu
Bakanlıkta işten
çıkarmalar
• ANKARA (Cumhurryet
Bürosu) - Kültür Bakanlığı,
merkez ve taşra
binmlennde çalışan geçıci
işçi konumundaki 300'ü
aşkın bakanhk personelini
işten çıkardı. Kültür
Bakanlığı, yoğun tepkiye
neden olan işçi
çıkanlmasına "ekonomik
sıkıntılan" gerekçe
gösterdi. Ancak bunun,
Tezkoop-lş Sendikası'nca
halen sürdürülen
toplusözleşme görüşmeleri
sırasında gerçekleştirilmesi
dıkkat çekti. Çıkanlan
işçılerin bir bölümünün de
sendikasız olduğu
öğrenildı. Eylem karan
almaya hazırlanan
Tezkoop-lş Sendikası'nın
bugün bir açıklama
yapması bekleniyor. . : /•
İncirlik'te eylem
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu)-DlSK'ebağİı
Genel-tş Sendikası lncırlik
Belediyesi önünde oturma
eylemi yaptı. İşten çıkanlan
50 kadar işçi ve bunlann eş
ve çocuklanyla birlikte
tncirlik Belediyesi önüne
gelen Genel-tş yöneticileri
saat 10.00 sıralannda
oturma eylemine başladılar.
Jandarmanın çevrede geniş
güvenlik önlemi aldığı
eylem sırasında işçi
temsilcileriyle görüşmeyi
kabul eden Belediye
Başkanı Hasan
Aydınoğlu'nun "Bize bir
hafta süre tanıyın. Durumu
ınceleyip size bildirelim"
demesi üzerine eyleme son
verildi.
Karar Sayısi: 7/8614
Milli Güvenlik icaplannın ortaya çıkar-
dığı lüzum ve zaruret üzerine, Mersin ve
lskenderun limanlannın milletlerarası
trafîğe kapatılması. bu limanlara her tür-
lügiriş ve çıkış işlemlerinin önceden izin
almaya bağlı tutulması ve halen bu li-
manlardabulunan yabancı gemilerin ay-
nı usule riayetetmeleri ve durumun Mer-
sin ve lskenderun limanlannda bulunan
ve bu limanlara müteveccihen hareket
etmiş ve edecek olan gemilere bildirilme-
si; Genelkurmay BaşkanüğYnın 19 Tem-
muz 1974tarihli ve HRK: 8480-91 -74/Dz.
Hrk. sayılı yazısı üzerine Bakanlar Ku-
rulu'nca 19.7.1974 tarihinde karariaştı-
nlmışör.
Karar Sayısi: 7/8616
Yunanistan'ın tecavüzü karşısındameş-
ru savunma hakkını kullamrken girişile-
cek harekât dolayısıyla ilişik listede ko-
ordinatlan verilen bölgelerin harekât baş-
ladığı zaman harp sahası olarak ilan edil-
mesi; Genelkurmay Başkanhğı'nın 20
Temmuz 1974 tarihli ve HRK; 0903.1-
95-74/Dz. HRK sayılı yazısı üzerine, Ba-
kanlar Kurulu'nca 20.7.1974 tanhinde
kararlaşttnlmıştır.
Karar saytsi: 7/8617
Kıbns'ta gelişen olaylann sonucu sa-
vaşı gerektiren bir durum başgöstenne-
si nedeniyle;
/- Harekânn devammda doğmasi muh-
temel ihtiyaçlan karşılamak amacıyla ge-
nel seferberlik ilanına,
2- Harekâtm başlangıcında personel
ihtiyacının Milli Alann Sistemi Taiima-
tı gereğince, Genelkurmay BaşkanlığVnm
emirleri ile uygulanacak özel çağn plan-
lanna göre sağlanmasina,
3- 7.6.1939 tarihli ve 3634 sayıü Mil-
li Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun
lüzum görülecek maddelerinin Genel-
kurmay Başkanhğı'nca verilecek emir-
lerle yürürlüğe konulmasına,
4- 1050 sayüı Muhasebe-i Umumiye
Kanunu'nun 58'inci maddesi hükraünün
Milli Savunma ve Maliye bakanlüdann-
ca derhal uygulanmasına,
5- Bu kararnamenin yayımına Genel-
kurmay Başkanhğı'nın göstereceği lü-
zum üzerine Başbakanlık'm yetkili kıbn-
masma,
Genelkurmay Başkanlığfnm 19.7.1974
tarihli ve HRK: 115.3-1-74/Şef, Ş. (33)
sayılı yazısı üzerine, 5.3.1928 tarihli ve
1211 sayılı Seferberlik Kanunu'nun bi-
rinci maddesine göre. Bakanlar Kuru-
lu'nca 20.7.1974 tanhmde karar veril-
miştir.
Dönemin Bakanlar Kurulu Sekreteri'nin kaleminden Banş Harekâtı (2)
Radyoda marşlar çabyordu
REFETERtM
Saat2330:7/8612 sa-
yılı Bakanlar Kurulu ka-
ranna göre, Ankara, Is-
tanbul, Izmir, Aydın,
Muğla, Adana, Içel, Ha-
tay, Tekirdağ, Kırklare-
li, Edirne, Çanakkale,
Manisa, Balıkesir, on
dört ilimizde 20 Tem-
muz saat 07.00'den ıtı-
baren bir ay süreyle sı-
kıyönetim ilan ediliyor.
Sıkıyönetim karannı sa-
at 23.45 'te Resmi Gaze-
te'ye gönderiyoruz.
Başbakanlık Matbaa
Müdürü FıkretTokad'ı
anyorum (Daha önce de
TÜBÎTAK'taki görevim
dolayısıyla tanışıyoruz,
yeni görevimi duymuş,
beni kutluyor). Başba-
kanlık Müstesan'nın ta-
lirnarı olarak (zira Ba-
kanlar Kurulu Sekrete-
ri'nin bürokrasi hıye-
rarşisindeki yeri henüz
belli değil, sonra bu so-
runu Sayın Başbakan,
Ertan'ın önerisi üzeri-
ne, beni aynı zamanda
Başbakanlık Müsteşar
Yardımcısı Vekili yapa-
rak' çözüyor), Fikret
Bey'e gizlılik için her
türİü güvenlik önlemi-
ni almasını ve gazete-
nin saat 07.00'den önce
ve bizden talimat almadan dağıtılmama-
sını bildiriyorum (Ola ki son dakikada
bir karar değişikliği olur ve harekât erte-
lenir).
Daha sonra Resmi Gazete'nin sıkıyö-
netim karannı ihtiva eden "mükerrer"
sayısınm saat 08.00'den sonra basılması
ve saat 11 .OO'de dağıtılmasının uygun
olacagı kararlaştınhyor. Fikret Tokad'abu
bilgiyi de veriyorum. -
20 Temmuz Saat 0230
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sts-
co, Başbakanlık'a gelıyor. Sn. Ecevit'le baş
başa görüşmeye başhyorlar. Dışişleri Ba-
kanı Turan Güneş de toplantıya katılı-
yor. Toplantı saat 03.35'e kadar sürüyor.
Saat 03.35'te Başbakan, Sisco ile görüş-
mesine ara vererek Başbakanlık'taki ba-
kanlarla (hatırladığım kadar Başbakan
Yardımcısı Orhan Eyüboğlu, Necmettin
Erbakan, Turan Güneş, Hasan Işık; bel-
ki hatırlayamadıklanm da vardır) bir top-
lantı yapıyor.
Bu toplanO devam ederken saat 04.00'te
Genelkurmay'dan Kurmay Albay Nahit
Arda geliyor ve sıkıyönetim komutanla-
n teklif listesini getiriyor. Hemen işleme
koyuyoruz. Sabah 07.00'de başlayacak
sıkıyönetimin her bölgedeki komutanı ar-
tık belli. Bu arada Başbakanlık Basuı Da-
nışmanı Cenap Çetinel, Yunan kabinesi-
nın, Başbakan dışında, tümüyle istifa et-
tiğine dair BBC kaynakh, fakat teyit ede-
mediği bir haber getiriyor. Eğer doğruy-
sa Türkiye'nin müdahale konusundaki
kararlıhğının onlar da farkına vardılar,
şeklinde yorum yapıyoruz.
Sisco saat 04.15 'te Başbakanlık'tan ay-
nlıyor. Merdivenlerden inerken kendisi-
ni Dışişleri mensuplanyla ben uğurluyo-
rum. Sinırli ve yüzü asık görünüyor.
Başbakan, Bakanlar Kurulu'nu toplan-
tıya çağınyor. Saat gecenin 04.30'u, ba-
zı bakanlan bulmak kolay olmuyor. Ge-
ne de saât 05.00'e gelmeden üç-dört ek-
sikle Bakanlar Kurulu toplanıyor (Kapa-
lı toplantı, müsteşar dahil hiçbirimiz gir-
miyoruz).
Saat 05.15'te Başbakan, Bakanlar Ku-
Harekât sırasında Rum ve Yunan gemileri, Türk uçaklan tarafindan bombalandı.
Tahrip olan getmlerdeki RumlaE, taakaaa kurtarmak için denize adadıtsr.
rulu toplantısından çdayor. Tam o sırada
Sisco tekrar Başbakanlık'a geliyor. Ne-
redeyse ayaküstü denecek kadar kısa bir
süre görüşüyorlar. 05.20'de Sisco Başba-
kanlık'tan aynhyor.
Harekât karannın kesinleştiği, ABD'nin
de artık bu kararın gen ahnmasından umu-
du kestiğı anlaşılıyor. Çünkü hemen ar-
kasmdan Başbakan Genelkurmay Baş-
kanı'na gidiyor. Başbakanlık'tan aynlır-
ken sabah saat 06.00'da Meclis'te grubu
bulunan siyasi parti liderlerini Başbakan-
lık'ta toplantıya çağırma talimatı veriyor.
Gereğini yapıyoruz.
Saat 06.00'daTRT Ankara Radyosu ya-
yma başlıyor. llk haber, yasak bölge ko-
ordinatlanyla ılgili Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanlığı'nın bildirisi. Arkasından aske-
ri marşlar, Harbiye Marşı. Yedek Subay
yaptığı Kıbns Banş Harekâtı'nm başla-
dığına ilişkin açıklama, kendi sesiyle ve-
riliyor. Askeri marşlann yayımlanması
devam ediyor.
Saat 07.20: Radyo, Başbakan'ın açık-
lamasını ve sıkıyönetim ilan karannı ara
ara vermeye devam ediyor. Bu arada sa-
at 06.05 'te Kıbns Bayrak Radyosu da Ra-
uf Denktaş'ın yaptığı konuşmayı veriyor.
Saat 0730: Başbakanlık Özel Kalem
Müdürü KemalGüçyener, Hava Indirme
Tugayı'nın ilk dalgasuun birtek zayiat ver-
meden başanyla indirildigıne ilişkin bir
haber iletiyor.
Saat 0830: Cenap Çetinel geldi. Abdi
tpekçi ile az önce telefonda görüştüğünü.
Abdi Bey'in Yunanistan'ın, Kıbns'ın Tür-
kiye ile Yunanistan arasında Lefkoşa ve
Magosa Yunanistan'da kalmak. Gime ve
L^ondra Antlaşması'nın ihlal edilmesi üzerine Türkiye garantör
devlet hakktnı kullandı. 20 Temmuz saat 10.00 Girne'nin alındığı
haberi geldi. Rum bölgesine inen iki paraşütçümüz kurtanldı.
Zaiyatımızın ne kadar olduğu bilinmiyor.
Marşı vb.
Saat 06.10'da: Başbakan, Başbakan-
lık' ın önünde beklemekte olan basın men-
suplanna Kıbns Banş Harekâtı'nm baş-
ladığını açıklıyor. Ayrıntılı bilgilerin ve
gelişmelerin gecikmeden basına bildiri-
lecegi sözünü veriyor.
Saat 06.18: Harekâtın fiilen başladığı,
askerlerimizin karaya çıkmakta oİdukla-
n, hava harekârının da başladığı haberi ge-
liyor.
Saat 06.20: Demirel de Başbakanlık'a
geliyor ve daha önce gelen parti liderle-
rine katılıyor. Parti başkanlanyla toplan-
tı başlıyor.
Saat 06^5: Sıkıyönetim ilanına ilişkin
Bakanlar Kurulu karannın TBMM Baş-
kanlığı'na gönderilmesi talimahnı veriyo-
ruz.
Saat 0630: TRT Ankara Radyosu or-
tak yaym yapıyor. Başbakan'ın basına
Kuzey Kıbns Türkiye'ye verilmek üzere
taksim önerisinde bulunduğuna ilişkin,
tahkiki gerekir kaydıyla bir haber aldığı-
nı söylediğini bildirdi.
Saat 09.15: Başbakan, Bakanlar Kuru-
lu salonunda bir basm toplantısı yaptı,
harekâtın amacını açıkladı. Özellikle ya-
bancı gazetecilerin harekâtın meşruiyeti-
ni sorgulamak isteyen sorulannı çok ke-
sin cevapladı. Londra Antlaşması ihlal
edilmiştir, garantör devlet sıfatıyla Tür-
kiye'nin Kıbns'taki soydaşlannın özgür-
lük ve can güvenliğini korumak hakkı
vardır, Türkiye bu emrivakiyi kabul ede-
mez.
Bu arada harekâtın nasıl seyretriği hak-
kmda tamamlayıcı bilgiler de ulaşıyor.
Buna göre 06.00 ile 06.20 arasında deniz-
den top ateşi başlamış (Sonradan bu bil-
gi teyit edilmedi). 06.20-07.00 arasmda
havadan keşif ve yumuşatma uçuşlan ya-
pılmış. 07.00'den ıtibaren Çakmak amfi-
bi kuvvetlen karaya çıkmaya başlamış.
07.00-07.30 arasında Hava Indirme Tu-
gayı'nın ilk dalgası adaya inmiş. 08.00-
09.00 arasında Komando Tugayı 1. Tabu-
ru adaya varmış.
Saat 10.00: Girne'nin alındığı haberi
geldi. Bu harekât sırasında bırliklerimı-
zin ne kadar zayiat verdiği hakkında ha-
ber alamıyoruz. Daha doğrusu bu bilgi-
ler bize ulaşmıyor. Biz de meraktan ölü-
yoruz.
Saat 10.25: Doğan Albay geldi. En ay-
nntılı bilgi tabii ki onda. llk dalga sahile
zayiatsız ulaşmış. Önemli bir mukave-
metle karşılaşılmamış Harekât, deniz-
den bombardımana gerek kalmadan uy-
gulanmış. Mareşal Çakmak muhribimiz
top mermisi isabeti olmış. Zayiat yok.
Geminin savaş etkinliği de tamammış.
tki uçağımız -maalesef- isabet alarak düş-
müş. Bir pilot uçak düşerken paraşütle de-
nize atlamış, henüz kendısine ulaşılama-
mış, aranıyor. (Jteki pilot Rum kesimine
atlamış. Bir G-47 uçağımız isabet almış,
anzalı olarak Adana'ya dönmüş. Rumlar
sonuna kadar çarpışacaklannı söylüyor-
lamış, ancak çıkarma bölgesinde bir Rum
bölüğü teslim olmuş. tndirme sırasında,
rüzgânn etkisiyle Rum bölgesine inen iki
paraşütümüz, mücahıtler tarafindan yapı-
İan bir operasyonla kurtanlmış. Askerle-
rimizin sağlığı iyıymiş.
20 Temmuz'u bu mınval üzere, Kıb-
ns'tan haber almak için çaba harcayarak
tamamladık. Radyo yaymlan -yabancı
radyo istasyonlan dahil- hem aynntılı ha-
ber vermiyordu hem de verdikleri haber-
leri alt alta koyunca birbirleriyle çelişen.
ne olduğunu çıkaramayacağımız bir de-
met oluşuyordu. Genelkurmay'dan Baş-
bakan'a gelen bilgiler de -aslında gerek
olmadığı için- bize kadar ulaşmıyordu.
Herkes işiyle gücüyle meşgulken de in-
sanlan rahatsız edip ne olup bitiyor dıye
vakitlerini ahnaktan çekiniyorduk. Bu şe-
kılde akşamı ettik.
SÜRECEK
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Can Yücel'den
Can Yücel hasta. Şiirlerini keyifle okuduğum
birkaç şairden biri olunca, sağlığıyla ilgili habede-
ri içim burkularak izliyorum. Kitaplannı kanştınyo-
rum yeniden bir süredir.
Istanbul'un sanki simgesi martılar için "Martılar
kı sokak çocuklandır denizin " diyor ve bir başka şi-
irinde Galata köprüsüyle konuşuyor
"Yaşlı bir köprûye rastladım demin/ Bir diyece-
ğim yok dedi martılara/ Başımı döndürmeseler.."
Bu yaşlı köprü Galata Köprüsü'dür. Bir başka şi-
irinde de, yeri doldurulamayan köprüye şöyle ses-
leniyor
"Galata Köprüsü tir tir titriyor/ Bunlar beni deas-
ma köprü yapariar diye I Yüreğinin dubalannı ge-
niş tut, ihtiyari/ Sen böyle nice dayılar gördün bu-
güne kadar I Hepsı de yedeklerinde sürüye sürû-
ye ayılannı I Senin üstünden azametı böbreki ve kal-
pak-ı pöstekiyle geçip I tarihin hayvanat bahçesi-
ni boyladılar" diyor.
Serçelerle cilveleşiyor: "Çok oldunuz serçeler/
Kapatınm şimdi kapıyı/ Dediml Dinlemediler be-
ni/ Ben de kapatmadım kapıyı/ Varsın dinlemesin-
ler".
Sabah Sabah söyleniyor: "Bu gül bi şeyin anısı
olacak ama neydi unuttuml Kimbilir beiki de sabah
sabah yeniden açan umudum".
Bir ikilisi: "Biryılan düştü vapurda yanıma I Sa-
nldım denize".
öfke ile sevgı arasında gidip gelmesini anlatıyon
"Öyle parçalandım ki ömrümde /Sevgiyle öfke ara-
sında I Sevgimi öfke vurdu I öfkemi sevgi kaçırdı
I İçim parçalandı arada I Bir de bi gün baktım gök-
yüzünde bi bayram gecesi I Bi kestane fişeği açıl-
mış yedı rengimde ! Yağıyorum çocuklann üstüne..."
Hayata bakışını anlatıyor: "Ne tuhafşeyyaşamak
I Ne tuhaf her tarafım I titreye titreye titreye I Ne
tuhaf ölüyonım I Tuhafiye dükkânıyım sanki I Tu-
haf bir aşkkalmış içinde I Gözüm arkama tuhaf ba-
kacak".
"Bu da öyle biraşk'da, aşkın sonsuzluğunu di-
liyor "Sırtımda çıplak I Islak nefesin I Bi gidip bi
geliyor I Biz senlen yatmıyoruz ki /Yaşamıyoruz da
I Hep yanşıyoruz I Sen mi ben mi I önce kim I ölü-
mü öldürecek diye"
"Sen sağ ben selamet"Xe politikacılara vuruyor
"Kurtancılar kurtara kurtara I kurtardılar memleke-
ti memleket olmaktan". "YaMaşan gelecek"\.e bu vu-
ruşunu sürdürüyor: "Bir Türk hâlâ bütün cihana I
Bin Türk lirası da bir Dolara bedel".
Kendi mezar taşını da yazarken, hayata, kendi-
ne, dünyaya bakışını, sözlerini herzamanki gibi hiç
sakınmadan dile getiriyor:
"Istenmeyen o rüyanın parçasıydım
Hani güneş hani aydım \.
Aymazoğlu bir sarhoştum
Kimi dolu kimi boştum
Tüm maratonlarda koştum
Koşumlann atmış hergele j .
Tavla oynar zan gele . ' " ..
Ne met ne de cezir .
Anamağlargidegele ı w ,. ' '."
Basurumdantaşlarbezir '"
Taşındandı nazım nezir
Bir Sultan'dan beri yesir
Serilmiş altına hasır
Orhan gibi müzmin nasır
Kalktı mıydı Isa Musa
Bazan uzun bazan kısa
Şeytan ileydi dünür ,
Kamışında bir mühür
Dövmeyinen dövülmüşnen
Dağa çıkmış gümüşliynen
Çıktı mıydıç lamülahe •
Heryanıdağdanlale
Indi miydi bir lekeyle
Ine çıka ine çıka
Şiiri pençe sırtın yaka
Bu dünyaya baka baka
Zeynep 7e aşktan Ayşe
Can olduğundan naşe
Kar yağdığından meşe
Bakmayınbugebeşe
Çıktıysa da arşa "•
Dikiynen kaşağnan
Kabirine mezanna
N'olur ararozia işe."
Şair çok yaşasın.
*• ^ >\
BingöPde 2 polis şehit
Yurt Haberteri Servisi- Bingöl 'de gece devriyesi ya-
pan 2 polis memuru, teröristlerin saldınsı sonucu şe-
hit oldu. Polislerin cenazelerinde arkadaşlan tabanca-
larla havaya ateş etti.
Bingöl'ün Yeni Mahalle Dikmen Caddesi'nde dev-
riye görevi yapan polis memuru Ahmet Birkaç ile
Mustafa Yüksd'ın bulunduğu araç, dün sabah bır grup
terönst tarafindan yaylım ateşine tutuldu. Saldında
polis memuru Ahmet Birkaç olay yerinde şehit oldu,
ağır yaralanan polis memuru Mustafa Yüksel ise kal-
dınldığı hastanede kurtanlamadı. Teröristlerin yaka-
lanması için başlatılan operasyonlar sürerken, şehit
polisler için Bingöl Emniyet Müdürlüğü önünde tören
düzenlendi. Bingöl Emniyet Müdürü Yavuz Toker bu-
rada yaptığı konuşmada, "Bizler, Türkhe Cumhuriye-
ti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü boza-
cak. demokratik ve laik rejimi > ıkacak şer odaklarma
karşı mücadele edeceğimize ve bu mücadelemiz sıra-
sında da cammızı feda edeceğimize yemin ettik" dedi.
IRMIK / AYDIN ENGÎN aengina doruk.net.tr.
Evvel zaman içinde, kalbur saman için-
de, Ecevit'in partisi küçük; MHP marjinal
bir parti iken ve dahi Tansu Çiller nam ha-
tun başbakan; CHP de onun ortağı iken;
Türkiye'de özelleştirme terimi ürkek ürkek
ama gitgide daha sık "telaffuz edilir" idi ve
bu satırlann yazan, tıpkı bugün olduğu gi-
bi kafayı "özelleştirme"ye fena halde tak-
mışidi...
Çok değil beş yıl öncesiydi...
Istanbul'da "özelleştirme" konulu ulus-
lararası birsempozyum toplanmış idi. Özel
ve resmi sektörün bütün başlan ve ele-
başlan konferansta toplanmış idi. özelleş-
tirmeye kafayı takmış gazeteci, özelleştir-
menin en ateşli yandaşlannı bir arada ya-
kalamanın keyfiyle, sempozyumun yapıl-
dığı otele yatağı yorganı sermiş, koridor-
da, yemek masasında, otelın "cafe"sinde,
toplantı salonunda, kulis aralığında, hatta
kenef kapısında yakaladıklarına art arda
sorular yönelmekteydi.
Bir Özelleştirme Masalı
Sempozyumun açış konuşmasını Bo-
ğaziçi Universitesi'nin kerameti kendinden
menkul ekonomi profesörü, öğrencilerinin
deyimiyle "sometimes" (=arasıra) profe-
sör ve dönemin başbakanı Tansu Çiller
yapmıştı. Şili'den, Meksika'dan, Arjan-
tin'den, Brezilya'dan ömekler vermiş, özel-
leştirmenin nasıl bir "sihirii reçete" oldu-
ğunu anlatmış, o güzelim Türkçesiyle "ya
olacak, ya olacak" özdeyiştni ilk kiez yumurt-
lamıştı.
Çiller'i, yerli yabancı öteki konuşmacılar
izledi. Hepsi (ama hepsi) konuşmalannın bir
yerinde, duralıyor, bir "es" veriyor ve özel
bir vurguyla belirtiyorlardı:
- özelleştırmeden elde edilen geliher
kesinlikle kamu borçlannın tasfiyesi için
kullanılmayacaktır. özelleştirme gelirleri
yalnız veyalnız elde kalan sağlıktı kamu ku-
rumlannın rehabilitasyonu (sağlığına ka-
vuşturulması) için kullanılacaktır!..
O günlerde Özelleştirme Idaresi'nin yö-
netiminden yeni aynlmış Tezcan Yara-
mancı, konusunu iyi bilen bir işadamı ve
yönetici olarak hiçbir kuşkuya yer bırakma-
yacak biraçıklıkla gazetecinin uzattığı mik-
rofona vurgulamıştı:
- özelleştirme gelirierinin kamu borçla-
nnın tasfiyesinde kullanılması bir cinayet,
Türkiye ekonomisi için de bir intihardır...
Sempozyumun düzenleyicisi, eski Mer-
kez Bankası başkanlanndan Yavuz Ca-
nevi, gazeteci, kendisine bu soruyu sor-
madığı için onu uyaımış, "En önemli nok-
tayı atlıyorsunuz. Bana özelleştirme gelir-
ierinin ne yapılması gerektiğini sorun " de-
mişti. Sorulmuş, o da yanıtlamıştı:
- Bugün özelleştirmeyi savunanlar, ya-
nn özelleştirme gelirierinin nereye kullanıl-
dığının taîdpçisı olma sorumluluğunu da üst-
leniyoriar. Eğer özelleştirmeden elde edi-
len gelirier kamu borçlannın tasfiyesi için
kullanılacaksa, hemen bugün özelleştir-
meden vazgeçilmelidir...
Gazeteci pek çok konuda olduğu gibi
ekonomide de cahil olduğundan, başı sı-
kışınca, aklı ermeyince ya Aslan Başer
Kafaoğlu'na danışır. ya Korkut Boratav'a.
Konumuz özelleştirmeydı o yüzden Korkut
Boratav'a danışıldı. Telefonda güldü:
- Atıyoriar, dedi. Ya da safça inanıyor-
lar. Gırtlaklanna kadar borçlular ve özelleş-
tirmeden gelecek paralarla borç ödeyip
yeni borç almaya çalışmaktan öte herhan-
gi bir ekonomik politikalan da yok.
özelleştirme, devletleştirme, kamu iş-
letmeleri, kamu mülkiyeti, KlT'ler söz ko-
nusu olduğunda Boratav'ın yanıldığına bu-
güne dek tanık olmadım. Bu kez de o hak-
lı çıktı. Çok değil dört-beş yıl önce yemin
billah edip, özelleştirme gelirierinin, elde ka-
lan KİT'lerin ıslahı için kullanılacağını ısrar-
la söyleyenler bugün susmakta.
Hükümet ise... Hani şu parti programla-
rında, seçim kampanyalannda kamu mül-
kiyetini savunan, özelleştirmelere karşı çı-
kan, bir kanadı "milliyetçi", bir kanadı "çofr
milliyetçi" hükümet ise ellerini ovuşturup
"Telekom 'dan gelecek şu kadarmilyar do-
lan şu borcun faizine, Isdemir'den geleni
şu iç borçlara, ORÜS'ün satış gelirini de
bu borca karşı kullanırrz. Sonracığıma,
THY'yi şu kadara, Seydişehir'i bu kadara
okuttuk mu..." hesaplan yapmakta.
Hazır DYP'nin tepesinden tepetaklak
edilmek üzereyken Tansu Çiller'i hüküme-
te alıp "özelleştirmeden sorumlu devlet
bakanı" filan yapsalar daha mı iyi olacak
acaba?