18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE HABERLER RffAHYOLun müdürüne sopuşturma • ANKARA (Cumhuri)et Bürosu) - Milh Eğitim Bakanhğı, yargı karanyla göreve başlayan Ankara Milli Eğitim Müdürû Mustafa Demirkan'm, kılık kıyafet yönetmeliğine uymayan türbanlı öğretmenleri evlenne yakın okullara atayarak kayırdığı iddialan üzerine soruştunna başlattı. Cumhurbaşkanhğı, Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterligi'ne gönderilen, "Atatürkçü ve cumhuriyetçı öğretmenler" imzalı şikâyet dilekçesınde. Demirkan'm "kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı için.soruşturma geçiren ve görev yerlerinin değiştirilmesi teklif edilen türbanlı öğretmenlerin kararnamelerinin tebliğ edilmesini. yetkisi olmadığı halde kaymakamlıklara bir yazı çıkararak engellediği" belirtilmişti. Vatan savunması için Ankara'ya • ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - tşçi Partisi, pumartesi günü yapılacak frniting için tûm emekçilere ^eslenerek "Hakkımıa korumak için, vatan £avunması için Ankara'ya" dedi. tP Adana tl Başkanı pmilhan Güçlü, "Tahkimin yasa halıne getirildıği, MAI sözleşmelennin imzalandığı, devletçılik ilkesınin değiştırilerek Özelleştırilmenin yasalaştınldığı. IMF'nin talimatlar yağdırdığı, SSK'nin yıkıma uğratıldığı, bazılan için ise 'suyun başı' olan Ankara'da fcumartesi günü birlik olup Sesimizi yükseltmeye gideceğiz. Tüm işçi sınıfını, emekçileri yanımızda görmek istiyoruz" dedi. Güçlü, Ankara'ya gidecek otobüslerin cuma akşamı hareket edeceğinı söyledi IsraV'den askeri ziyaret • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk savaş uçaklannı modernize eden Israıl'ın Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Eitan Ben Eliahu Ankara'yı ziyaret etti. Türkiye Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral llhan Kılıç ile görüşen Eliahu. Türkiye'de gördüğü mısafirperverlığe teşekkür ederek "Burada gördüğüm dostça ve sıcak atmosfer, aynı zamanda iki ülke arasında da var. Türkiye. tsrail ve Avrupa ülkeleri arasındaki işbirhği ve demokratik rejim, bölgeye de banşçı bir atmosfer getırmiştir" diye konuştu Bakanlıkta işten çıkarmalar • ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - Kültür Bakanlığı, merkez ve taşra binmlennde çalışan geçıci işçi konumundaki 300'ü aşkın bakanhk personelini işten çıkardı. Kültür Bakanlığı, yoğun tepkiye neden olan işçi çıkanlmasına "ekonomik sıkıntılan" gerekçe gösterdi. Ancak bunun, Tezkoop-lş Sendikası'nca halen sürdürülen toplusözleşme görüşmeleri sırasında gerçekleştirilmesi dıkkat çekti. Çıkanlan işçılerin bir bölümünün de sendikasız olduğu öğrenildı. Eylem karan almaya hazırlanan Tezkoop-lş Sendikası'nın bugün bir açıklama yapması bekleniyor. . : /• İncirlik'te eylem • ADANA (Cumhuriyet Bürosu)-DlSK'ebağİı Genel-tş Sendikası lncırlik Belediyesi önünde oturma eylemi yaptı. İşten çıkanlan 50 kadar işçi ve bunlann eş ve çocuklanyla birlikte tncirlik Belediyesi önüne gelen Genel-tş yöneticileri saat 10.00 sıralannda oturma eylemine başladılar. Jandarmanın çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı eylem sırasında işçi temsilcileriyle görüşmeyi kabul eden Belediye Başkanı Hasan Aydınoğlu'nun "Bize bir hafta süre tanıyın. Durumu ınceleyip size bildirelim" demesi üzerine eyleme son verildi. Karar Sayısi: 7/8614 Milli Güvenlik icaplannın ortaya çıkar- dığı lüzum ve zaruret üzerine, Mersin ve lskenderun limanlannın milletlerarası trafîğe kapatılması. bu limanlara her tür- lügiriş ve çıkış işlemlerinin önceden izin almaya bağlı tutulması ve halen bu li- manlardabulunan yabancı gemilerin ay- nı usule riayetetmeleri ve durumun Mer- sin ve lskenderun limanlannda bulunan ve bu limanlara müteveccihen hareket etmiş ve edecek olan gemilere bildirilme- si; Genelkurmay BaşkanüğYnın 19 Tem- muz 1974tarihli ve HRK: 8480-91 -74/Dz. Hrk. sayılı yazısı üzerine Bakanlar Ku- rulu'nca 19.7.1974 tarihinde karariaştı- nlmışör. Karar Sayısi: 7/8616 Yunanistan'ın tecavüzü karşısındameş- ru savunma hakkını kullamrken girişile- cek harekât dolayısıyla ilişik listede ko- ordinatlan verilen bölgelerin harekât baş- ladığı zaman harp sahası olarak ilan edil- mesi; Genelkurmay Başkanhğı'nın 20 Temmuz 1974 tarihli ve HRK; 0903.1- 95-74/Dz. HRK sayılı yazısı üzerine, Ba- kanlar Kurulu'nca 20.7.1974 tanhinde kararlaşttnlmıştır. Karar saytsi: 7/8617 Kıbns'ta gelişen olaylann sonucu sa- vaşı gerektiren bir durum başgöstenne- si nedeniyle; /- Harekânn devammda doğmasi muh- temel ihtiyaçlan karşılamak amacıyla ge- nel seferberlik ilanına, 2- Harekâtm başlangıcında personel ihtiyacının Milli Alann Sistemi Taiima- tı gereğince, Genelkurmay BaşkanlığVnm emirleri ile uygulanacak özel çağn plan- lanna göre sağlanmasina, 3- 7.6.1939 tarihli ve 3634 sayıü Mil- li Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu'nun lüzum görülecek maddelerinin Genel- kurmay Başkanhğı'nca verilecek emir- lerle yürürlüğe konulmasına, 4- 1050 sayüı Muhasebe-i Umumiye Kanunu'nun 58'inci maddesi hükraünün Milli Savunma ve Maliye bakanlüdann- ca derhal uygulanmasına, 5- Bu kararnamenin yayımına Genel- kurmay Başkanhğı'nın göstereceği lü- zum üzerine Başbakanlık'm yetkili kıbn- masma, Genelkurmay Başkanlığfnm 19.7.1974 tarihli ve HRK: 115.3-1-74/Şef, Ş. (33) sayılı yazısı üzerine, 5.3.1928 tarihli ve 1211 sayılı Seferberlik Kanunu'nun bi- rinci maddesine göre. Bakanlar Kuru- lu'nca 20.7.1974 tanhmde karar veril- miştir. Dönemin Bakanlar Kurulu Sekreteri'nin kaleminden Banş Harekâtı (2) Radyoda marşlar çabyordu REFETERtM Saat2330:7/8612 sa- yılı Bakanlar Kurulu ka- ranna göre, Ankara, Is- tanbul, Izmir, Aydın, Muğla, Adana, Içel, Ha- tay, Tekirdağ, Kırklare- li, Edirne, Çanakkale, Manisa, Balıkesir, on dört ilimizde 20 Tem- muz saat 07.00'den ıtı- baren bir ay süreyle sı- kıyönetim ilan ediliyor. Sıkıyönetim karannı sa- at 23.45 'te Resmi Gaze- te'ye gönderiyoruz. Başbakanlık Matbaa Müdürü FıkretTokad'ı anyorum (Daha önce de TÜBÎTAK'taki görevim dolayısıyla tanışıyoruz, yeni görevimi duymuş, beni kutluyor). Başba- kanlık Müstesan'nın ta- lirnarı olarak (zira Ba- kanlar Kurulu Sekrete- ri'nin bürokrasi hıye- rarşisindeki yeri henüz belli değil, sonra bu so- runu Sayın Başbakan, Ertan'ın önerisi üzeri- ne, beni aynı zamanda Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Vekili yapa- rak' çözüyor), Fikret Bey'e gizlılik için her türİü güvenlik önlemi- ni almasını ve gazete- nin saat 07.00'den önce ve bizden talimat almadan dağıtılmama- sını bildiriyorum (Ola ki son dakikada bir karar değişikliği olur ve harekât erte- lenir). Daha sonra Resmi Gazete'nin sıkıyö- netim karannı ihtiva eden "mükerrer" sayısınm saat 08.00'den sonra basılması ve saat 11 .OO'de dağıtılmasının uygun olacagı kararlaştınhyor. Fikret Tokad'abu bilgiyi de veriyorum. - 20 Temmuz Saat 0230 ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sts- co, Başbakanlık'a gelıyor. Sn. Ecevit'le baş başa görüşmeye başhyorlar. Dışişleri Ba- kanı Turan Güneş de toplantıya katılı- yor. Toplantı saat 03.35'e kadar sürüyor. Saat 03.35'te Başbakan, Sisco ile görüş- mesine ara vererek Başbakanlık'taki ba- kanlarla (hatırladığım kadar Başbakan Yardımcısı Orhan Eyüboğlu, Necmettin Erbakan, Turan Güneş, Hasan Işık; bel- ki hatırlayamadıklanm da vardır) bir top- lantı yapıyor. Bu toplanO devam ederken saat 04.00'te Genelkurmay'dan Kurmay Albay Nahit Arda geliyor ve sıkıyönetim komutanla- n teklif listesini getiriyor. Hemen işleme koyuyoruz. Sabah 07.00'de başlayacak sıkıyönetimin her bölgedeki komutanı ar- tık belli. Bu arada Başbakanlık Basuı Da- nışmanı Cenap Çetinel, Yunan kabinesi- nın, Başbakan dışında, tümüyle istifa et- tiğine dair BBC kaynakh, fakat teyit ede- mediği bir haber getiriyor. Eğer doğruy- sa Türkiye'nin müdahale konusundaki kararlıhğının onlar da farkına vardılar, şeklinde yorum yapıyoruz. Sisco saat 04.15 'te Başbakanlık'tan ay- nlıyor. Merdivenlerden inerken kendisi- ni Dışişleri mensuplanyla ben uğurluyo- rum. Sinırli ve yüzü asık görünüyor. Başbakan, Bakanlar Kurulu'nu toplan- tıya çağınyor. Saat gecenin 04.30'u, ba- zı bakanlan bulmak kolay olmuyor. Ge- ne de saât 05.00'e gelmeden üç-dört ek- sikle Bakanlar Kurulu toplanıyor (Kapa- lı toplantı, müsteşar dahil hiçbirimiz gir- miyoruz). Saat 05.15'te Başbakan, Bakanlar Ku- Harekât sırasında Rum ve Yunan gemileri, Türk uçaklan tarafindan bombalandı. Tahrip olan getmlerdeki RumlaE, taakaaa kurtarmak için denize adadıtsr. rulu toplantısından çdayor. Tam o sırada Sisco tekrar Başbakanlık'a geliyor. Ne- redeyse ayaküstü denecek kadar kısa bir süre görüşüyorlar. 05.20'de Sisco Başba- kanlık'tan aynhyor. Harekât karannın kesinleştiği, ABD'nin de artık bu kararın gen ahnmasından umu- du kestiğı anlaşılıyor. Çünkü hemen ar- kasmdan Başbakan Genelkurmay Baş- kanı'na gidiyor. Başbakanlık'tan aynlır- ken sabah saat 06.00'da Meclis'te grubu bulunan siyasi parti liderlerini Başbakan- lık'ta toplantıya çağırma talimatı veriyor. Gereğini yapıyoruz. Saat 06.00'daTRT Ankara Radyosu ya- yma başlıyor. llk haber, yasak bölge ko- ordinatlanyla ılgili Deniz Kuvvetleri Ko- mutanlığı'nın bildirisi. Arkasından aske- ri marşlar, Harbiye Marşı. Yedek Subay yaptığı Kıbns Banş Harekâtı'nm başla- dığına ilişkin açıklama, kendi sesiyle ve- riliyor. Askeri marşlann yayımlanması devam ediyor. Saat 07.20: Radyo, Başbakan'ın açık- lamasını ve sıkıyönetim ilan karannı ara ara vermeye devam ediyor. Bu arada sa- at 06.05 'te Kıbns Bayrak Radyosu da Ra- uf Denktaş'ın yaptığı konuşmayı veriyor. Saat 0730: Başbakanlık Özel Kalem Müdürü KemalGüçyener, Hava Indirme Tugayı'nın ilk dalgasuun birtek zayiat ver- meden başanyla indirildigıne ilişkin bir haber iletiyor. Saat 0830: Cenap Çetinel geldi. Abdi tpekçi ile az önce telefonda görüştüğünü. Abdi Bey'in Yunanistan'ın, Kıbns'ın Tür- kiye ile Yunanistan arasında Lefkoşa ve Magosa Yunanistan'da kalmak. Gime ve L^ondra Antlaşması'nın ihlal edilmesi üzerine Türkiye garantör devlet hakktnı kullandı. 20 Temmuz saat 10.00 Girne'nin alındığı haberi geldi. Rum bölgesine inen iki paraşütçümüz kurtanldı. Zaiyatımızın ne kadar olduğu bilinmiyor. Marşı vb. Saat 06.10'da: Başbakan, Başbakan- lık' ın önünde beklemekte olan basın men- suplanna Kıbns Banş Harekâtı'nm baş- ladığını açıklıyor. Ayrıntılı bilgilerin ve gelişmelerin gecikmeden basına bildiri- lecegi sözünü veriyor. Saat 06.18: Harekâtın fiilen başladığı, askerlerimizin karaya çıkmakta oİdukla- n, hava harekârının da başladığı haberi ge- liyor. Saat 06.20: Demirel de Başbakanlık'a geliyor ve daha önce gelen parti liderle- rine katılıyor. Parti başkanlanyla toplan- tı başlıyor. Saat 06^5: Sıkıyönetim ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu karannın TBMM Baş- kanlığı'na gönderilmesi talimahnı veriyo- ruz. Saat 0630: TRT Ankara Radyosu or- tak yaym yapıyor. Başbakan'ın basına Kuzey Kıbns Türkiye'ye verilmek üzere taksim önerisinde bulunduğuna ilişkin, tahkiki gerekir kaydıyla bir haber aldığı- nı söylediğini bildirdi. Saat 09.15: Başbakan, Bakanlar Kuru- lu salonunda bir basm toplantısı yaptı, harekâtın amacını açıkladı. Özellikle ya- bancı gazetecilerin harekâtın meşruiyeti- ni sorgulamak isteyen sorulannı çok ke- sin cevapladı. Londra Antlaşması ihlal edilmiştir, garantör devlet sıfatıyla Tür- kiye'nin Kıbns'taki soydaşlannın özgür- lük ve can güvenliğini korumak hakkı vardır, Türkiye bu emrivakiyi kabul ede- mez. Bu arada harekâtın nasıl seyretriği hak- kmda tamamlayıcı bilgiler de ulaşıyor. Buna göre 06.00 ile 06.20 arasında deniz- den top ateşi başlamış (Sonradan bu bil- gi teyit edilmedi). 06.20-07.00 arasmda havadan keşif ve yumuşatma uçuşlan ya- pılmış. 07.00'den ıtibaren Çakmak amfi- bi kuvvetlen karaya çıkmaya başlamış. 07.00-07.30 arasında Hava Indirme Tu- gayı'nın ilk dalgası adaya inmiş. 08.00- 09.00 arasında Komando Tugayı 1. Tabu- ru adaya varmış. Saat 10.00: Girne'nin alındığı haberi geldi. Bu harekât sırasında bırliklerimı- zin ne kadar zayiat verdiği hakkında ha- ber alamıyoruz. Daha doğrusu bu bilgi- ler bize ulaşmıyor. Biz de meraktan ölü- yoruz. Saat 10.25: Doğan Albay geldi. En ay- nntılı bilgi tabii ki onda. llk dalga sahile zayiatsız ulaşmış. Önemli bir mukave- metle karşılaşılmamış Harekât, deniz- den bombardımana gerek kalmadan uy- gulanmış. Mareşal Çakmak muhribimiz top mermisi isabeti olmış. Zayiat yok. Geminin savaş etkinliği de tamammış. tki uçağımız -maalesef- isabet alarak düş- müş. Bir pilot uçak düşerken paraşütle de- nize atlamış, henüz kendısine ulaşılama- mış, aranıyor. (Jteki pilot Rum kesimine atlamış. Bir G-47 uçağımız isabet almış, anzalı olarak Adana'ya dönmüş. Rumlar sonuna kadar çarpışacaklannı söylüyor- lamış, ancak çıkarma bölgesinde bir Rum bölüğü teslim olmuş. tndirme sırasında, rüzgânn etkisiyle Rum bölgesine inen iki paraşütümüz, mücahıtler tarafindan yapı- İan bir operasyonla kurtanlmış. Askerle- rimizin sağlığı iyıymiş. 20 Temmuz'u bu mınval üzere, Kıb- ns'tan haber almak için çaba harcayarak tamamladık. Radyo yaymlan -yabancı radyo istasyonlan dahil- hem aynntılı ha- ber vermiyordu hem de verdikleri haber- leri alt alta koyunca birbirleriyle çelişen. ne olduğunu çıkaramayacağımız bir de- met oluşuyordu. Genelkurmay'dan Baş- bakan'a gelen bilgiler de -aslında gerek olmadığı için- bize kadar ulaşmıyordu. Herkes işiyle gücüyle meşgulken de in- sanlan rahatsız edip ne olup bitiyor dıye vakitlerini ahnaktan çekiniyorduk. Bu şe- kılde akşamı ettik. SÜRECEK PERŞEMBE ORHAN BURSALI Can Yücel'den Can Yücel hasta. Şiirlerini keyifle okuduğum birkaç şairden biri olunca, sağlığıyla ilgili habede- ri içim burkularak izliyorum. Kitaplannı kanştınyo- rum yeniden bir süredir. Istanbul'un sanki simgesi martılar için "Martılar kı sokak çocuklandır denizin " diyor ve bir başka şi- irinde Galata köprüsüyle konuşuyor "Yaşlı bir köprûye rastladım demin/ Bir diyece- ğim yok dedi martılara/ Başımı döndürmeseler.." Bu yaşlı köprü Galata Köprüsü'dür. Bir başka şi- irinde de, yeri doldurulamayan köprüye şöyle ses- leniyor "Galata Köprüsü tir tir titriyor/ Bunlar beni deas- ma köprü yapariar diye I Yüreğinin dubalannı ge- niş tut, ihtiyari/ Sen böyle nice dayılar gördün bu- güne kadar I Hepsı de yedeklerinde sürüye sürû- ye ayılannı I Senin üstünden azametı böbreki ve kal- pak-ı pöstekiyle geçip I tarihin hayvanat bahçesi- ni boyladılar" diyor. Serçelerle cilveleşiyor: "Çok oldunuz serçeler/ Kapatınm şimdi kapıyı/ Dediml Dinlemediler be- ni/ Ben de kapatmadım kapıyı/ Varsın dinlemesin- ler". Sabah Sabah söyleniyor: "Bu gül bi şeyin anısı olacak ama neydi unuttuml Kimbilir beiki de sabah sabah yeniden açan umudum". Bir ikilisi: "Biryılan düştü vapurda yanıma I Sa- nldım denize". öfke ile sevgı arasında gidip gelmesini anlatıyon "Öyle parçalandım ki ömrümde /Sevgiyle öfke ara- sında I Sevgimi öfke vurdu I öfkemi sevgi kaçırdı I İçim parçalandı arada I Bir de bi gün baktım gök- yüzünde bi bayram gecesi I Bi kestane fişeği açıl- mış yedı rengimde ! Yağıyorum çocuklann üstüne..." Hayata bakışını anlatıyor: "Ne tuhafşeyyaşamak I Ne tuhaf her tarafım I titreye titreye titreye I Ne tuhaf ölüyonım I Tuhafiye dükkânıyım sanki I Tu- haf bir aşkkalmış içinde I Gözüm arkama tuhaf ba- kacak". "Bu da öyle biraşk'da, aşkın sonsuzluğunu di- liyor "Sırtımda çıplak I Islak nefesin I Bi gidip bi geliyor I Biz senlen yatmıyoruz ki /Yaşamıyoruz da I Hep yanşıyoruz I Sen mi ben mi I önce kim I ölü- mü öldürecek diye" "Sen sağ ben selamet"Xe politikacılara vuruyor "Kurtancılar kurtara kurtara I kurtardılar memleke- ti memleket olmaktan". "YaMaşan gelecek"\.e bu vu- ruşunu sürdürüyor: "Bir Türk hâlâ bütün cihana I Bin Türk lirası da bir Dolara bedel". Kendi mezar taşını da yazarken, hayata, kendi- ne, dünyaya bakışını, sözlerini herzamanki gibi hiç sakınmadan dile getiriyor: "Istenmeyen o rüyanın parçasıydım Hani güneş hani aydım \. Aymazoğlu bir sarhoştum Kimi dolu kimi boştum Tüm maratonlarda koştum Koşumlann atmış hergele j . Tavla oynar zan gele . ' " .. Ne met ne de cezir . Anamağlargidegele ı w ,. ' '." Basurumdantaşlarbezir '" Taşındandı nazım nezir Bir Sultan'dan beri yesir Serilmiş altına hasır Orhan gibi müzmin nasır Kalktı mıydı Isa Musa Bazan uzun bazan kısa Şeytan ileydi dünür , Kamışında bir mühür Dövmeyinen dövülmüşnen Dağa çıkmış gümüşliynen Çıktı mıydıç lamülahe • Heryanıdağdanlale Indi miydi bir lekeyle Ine çıka ine çıka Şiiri pençe sırtın yaka Bu dünyaya baka baka Zeynep 7e aşktan Ayşe Can olduğundan naşe Kar yağdığından meşe Bakmayınbugebeşe Çıktıysa da arşa "• Dikiynen kaşağnan Kabirine mezanna N'olur ararozia işe." Şair çok yaşasın. *• ^ >\ BingöPde 2 polis şehit Yurt Haberteri Servisi- Bingöl 'de gece devriyesi ya- pan 2 polis memuru, teröristlerin saldınsı sonucu şe- hit oldu. Polislerin cenazelerinde arkadaşlan tabanca- larla havaya ateş etti. Bingöl'ün Yeni Mahalle Dikmen Caddesi'nde dev- riye görevi yapan polis memuru Ahmet Birkaç ile Mustafa Yüksd'ın bulunduğu araç, dün sabah bır grup terönst tarafindan yaylım ateşine tutuldu. Saldında polis memuru Ahmet Birkaç olay yerinde şehit oldu, ağır yaralanan polis memuru Mustafa Yüksel ise kal- dınldığı hastanede kurtanlamadı. Teröristlerin yaka- lanması için başlatılan operasyonlar sürerken, şehit polisler için Bingöl Emniyet Müdürlüğü önünde tören düzenlendi. Bingöl Emniyet Müdürü Yavuz Toker bu- rada yaptığı konuşmada, "Bizler, Türkhe Cumhuriye- ti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü boza- cak. demokratik ve laik rejimi > ıkacak şer odaklarma karşı mücadele edeceğimize ve bu mücadelemiz sıra- sında da cammızı feda edeceğimize yemin ettik" dedi. IRMIK / AYDIN ENGÎN aengina doruk.net.tr. Evvel zaman içinde, kalbur saman için- de, Ecevit'in partisi küçük; MHP marjinal bir parti iken ve dahi Tansu Çiller nam ha- tun başbakan; CHP de onun ortağı iken; Türkiye'de özelleştirme terimi ürkek ürkek ama gitgide daha sık "telaffuz edilir" idi ve bu satırlann yazan, tıpkı bugün olduğu gi- bi kafayı "özelleştirme"ye fena halde tak- mışidi... Çok değil beş yıl öncesiydi... Istanbul'da "özelleştirme" konulu ulus- lararası birsempozyum toplanmış idi. Özel ve resmi sektörün bütün başlan ve ele- başlan konferansta toplanmış idi. özelleş- tirmeye kafayı takmış gazeteci, özelleştir- menin en ateşli yandaşlannı bir arada ya- kalamanın keyfiyle, sempozyumun yapıl- dığı otele yatağı yorganı sermiş, koridor- da, yemek masasında, otelın "cafe"sinde, toplantı salonunda, kulis aralığında, hatta kenef kapısında yakaladıklarına art arda sorular yönelmekteydi. Bir Özelleştirme Masalı Sempozyumun açış konuşmasını Bo- ğaziçi Universitesi'nin kerameti kendinden menkul ekonomi profesörü, öğrencilerinin deyimiyle "sometimes" (=arasıra) profe- sör ve dönemin başbakanı Tansu Çiller yapmıştı. Şili'den, Meksika'dan, Arjan- tin'den, Brezilya'dan ömekler vermiş, özel- leştirmenin nasıl bir "sihirii reçete" oldu- ğunu anlatmış, o güzelim Türkçesiyle "ya olacak, ya olacak" özdeyiştni ilk kiez yumurt- lamıştı. Çiller'i, yerli yabancı öteki konuşmacılar izledi. Hepsi (ama hepsi) konuşmalannın bir yerinde, duralıyor, bir "es" veriyor ve özel bir vurguyla belirtiyorlardı: - özelleştırmeden elde edilen geliher kesinlikle kamu borçlannın tasfiyesi için kullanılmayacaktır. özelleştirme gelirleri yalnız veyalnız elde kalan sağlıktı kamu ku- rumlannın rehabilitasyonu (sağlığına ka- vuşturulması) için kullanılacaktır!.. O günlerde Özelleştirme Idaresi'nin yö- netiminden yeni aynlmış Tezcan Yara- mancı, konusunu iyi bilen bir işadamı ve yönetici olarak hiçbir kuşkuya yer bırakma- yacak biraçıklıkla gazetecinin uzattığı mik- rofona vurgulamıştı: - özelleştirme gelirierinin kamu borçla- nnın tasfiyesinde kullanılması bir cinayet, Türkiye ekonomisi için de bir intihardır... Sempozyumun düzenleyicisi, eski Mer- kez Bankası başkanlanndan Yavuz Ca- nevi, gazeteci, kendisine bu soruyu sor- madığı için onu uyaımış, "En önemli nok- tayı atlıyorsunuz. Bana özelleştirme gelir- ierinin ne yapılması gerektiğini sorun " de- mişti. Sorulmuş, o da yanıtlamıştı: - Bugün özelleştirmeyi savunanlar, ya- nn özelleştirme gelirierinin nereye kullanıl- dığının taîdpçisı olma sorumluluğunu da üst- leniyoriar. Eğer özelleştirmeden elde edi- len gelirier kamu borçlannın tasfiyesi için kullanılacaksa, hemen bugün özelleştir- meden vazgeçilmelidir... Gazeteci pek çok konuda olduğu gibi ekonomide de cahil olduğundan, başı sı- kışınca, aklı ermeyince ya Aslan Başer Kafaoğlu'na danışır. ya Korkut Boratav'a. Konumuz özelleştirmeydı o yüzden Korkut Boratav'a danışıldı. Telefonda güldü: - Atıyoriar, dedi. Ya da safça inanıyor- lar. Gırtlaklanna kadar borçlular ve özelleş- tirmeden gelecek paralarla borç ödeyip yeni borç almaya çalışmaktan öte herhan- gi bir ekonomik politikalan da yok. özelleştirme, devletleştirme, kamu iş- letmeleri, kamu mülkiyeti, KlT'ler söz ko- nusu olduğunda Boratav'ın yanıldığına bu- güne dek tanık olmadım. Bu kez de o hak- lı çıktı. Çok değil dört-beş yıl önce yemin billah edip, özelleştirme gelirierinin, elde ka- lan KİT'lerin ıslahı için kullanılacağını ısrar- la söyleyenler bugün susmakta. Hükümet ise... Hani şu parti programla- rında, seçim kampanyalannda kamu mül- kiyetini savunan, özelleştirmelere karşı çı- kan, bir kanadı "milliyetçi", bir kanadı "çofr milliyetçi" hükümet ise ellerini ovuşturup "Telekom 'dan gelecek şu kadarmilyar do- lan şu borcun faizine, Isdemir'den geleni şu iç borçlara, ORÜS'ün satış gelirini de bu borca karşı kullanırrz. Sonracığıma, THY'yi şu kadara, Seydişehir'i bu kadara okuttuk mu..." hesaplan yapmakta. Hazır DYP'nin tepesinden tepetaklak edilmek üzereyken Tansu Çiller'i hüküme- te alıp "özelleştirmeden sorumlu devlet bakanı" filan yapsalar daha mı iyi olacak acaba?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle