18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cezaevlerindeki gergiıılik aşılclı DHKP-C ve TİKKO davalanndan tutuklu ve hükümlülerin Ertürk kardeşlere destek vermek ve F tipi cezaevlerinden vazgeçilmesi amacıyla başlattıklan eylemler dün 23.00'te sona erdi HaberMerkezi - Bayrampaşa Ceza ve Tutukevı'nde bır basın açıklaması düzenleyen Istanbul Cumhuri- yet Başsav cı Vekili Yümaz Kuyumcu ve lstanbul Ba- rosu Başkanı YücelSayman. cezaevlerinde önceki gün başlayan eylemlerin sona erdiğini bildirdi. DHKP-C ve TİKKO davalanndan tutuklu ve hü- kümlüler, Çankın Valisi Ayhan Çevik'e suikast dü- zenlemekten yargılanan ve Eskişehir Cezaevi'nde bulunan KemaKBülentErtürk kardeşlerin Ankara'ya nakledilmesi ve uygulamaya konuJacak F tipi ceza- evlennden vazgeçilmesi içinönceki gün 14 cezaevın- de 43 gardiyanı rehine alarak eylemlere başlamışlar- dı. Tutuklu ve hükümlülerin 6 cezaevinde rehine al- ma, 8 cezaevinde sayım vermeme olarak başlattıkla- n eylemler sona erdi. Geniş güvenlik önlemleri alı- nan cezaevlennde eylem yapan tutuklu ve hükümlü- lerle görüşmeler dün gün boyu sürdü. Tutuklu ve hü- kümiülerin ailelen de cezaevleri cevresinde toplana- rak gelişmeleri yakından izlediler. Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde rehine bulunan gar- diyanlar MehmetÇağlayan ve Sakine Ozkanın baba- lan Dursun Çağlayan ve Haydar Ozdemir cezaevi savcısı ile görüştüklerini, kendilerine çocuklannın sağlık durumunun iyi olduğunun söylendiğini bildir- di. Rehine yakınlan, herkesin insan haklanndan söz ettiğini belirterek "Bizim çocuklanmızın insan hak- ta yok mu? Kadın rehinelerden birinin 4 ayük bebe- ği oMugunu öğrendik. Ailefer perişan. Bir an önce ço- cuklanmızın güvenliğiııjn sağLanmasını ve hürriyet- lerine kavuşmalannı istiyoruz" diye konuştular. Eylemler sürerken dün akşam saatlerinde Bayram- paşa Ceza ve Tutukevi'nde bir basın açıklaması ya- pan lstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Kuyumcu ve lstanbul Barosu Başkanı Sayman, saat 23.00 iti- banyla lstanbul ve diğer illerdeki eylemlerin sona erdiğini bildirdi. Yücel Sayman açıklamasında, "Şim- dflik uygun bir ortam yaraülmışnr. Tüm cezaevJerin- de dunım normale dönmüştür" dedi. Eylemler sona ermeden önce Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Aü Eran Gür, Ada- let Bakanı HikmetSamiTürk'e yazdığı dilekçede hüc- re sistemini kapsayan cezaevlerinden vazgeçilmesi, Eskişehir Cezaevi'nde bulunan Kemal-Bülent Ertürk kardeşlerin Ankara'ya nakledilmesi dunımunda ey- lemlerin sona ereceğini bildirmişti. IHD Genel Baş- kanı Hüsnü Öndül, Ankara DGM'de yargılanan Ke- mal-Bülent Ertürk'ün bu kente nakledılmeleri gerek- tiğini. doğru olanm da bu oldugunu savundu. Bu arada Eskişehir Cezaevi'nde bulunan Ertürk kar- deşlerin başlattıklan açlık grevi 65. gününü doldur- du. Eskişehir Devlet Hastanesi'ne kaldınlan Kemal Ertürk'ün dondurma ve bisküvi yediği, kendisine sü- rekli serum verildiği kaydedildi. Kemal Ertürk'ün sağlık durumu, oluşturulan bir komisyon tarafindan izlenirken kardeşi Bülent Ertürk'ün, açlık grevini ce- zaevinde sürdürdüğu öğrenildi. CHD Genel Başkanı AH Ersiıı Gür, Adalet Baka- nı Hıkmet Sami Türk'e yazdığı dilekçede, hüküme- rin hukuk tanımaz tutumu nedeniyle Ertürk kardeşle- rin açlık gTevınde 65 günü doldurduğunu kaydetti. Gür, dilekçesinde "Bu tutuklulanntek isteği,yargılan- dıklan mahkemenin bulunduğu yer olan Ankara Ka- pah Cezae>i'ne nakledümekti. Bu yasal ve bakh tafcp- leri ne yaak ki >etkililer tarafindan kabul ediimeyerek hukukun en temel Ukeieri dahi Dual edilmiştir" görü- şünü dıle getirdi. tHD Genel Başkanı Öndül bürok- rasideki bazı görevlilerin çözümü basit olaylan daha da karmaşıklaştırdığını ve gerilime yol açüğını sa- vundu. Haklar ve Ozgürlükler Platformu da yaptıgı yazıb açıklamada cezaevlerinde, yıllardır insanlan ki- şiliksizleştirmek için hücre tipi. sevkler, sürgünler gi- bi keyfı uygulamalar gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Bu arada Adana Kürkçüler E Tipi Kapalı Ceza- evi'nde TÎKB davasından tutuklu Özgûr Deniz'in (25) istediği yere sevk edilmediği gerekçesiyle baş- lattığı açlık grevi 38. gününü doldurdu. Doktor raporu kuskulu bulundu Yedipoiis işkencesavtyia sorguianiyor NECATtAYGEV İZMİR - Gözaltmda yaşamını yıtiren Alpaslan Yelden olayıyla ilgili soruşturma derinleştiriliyor. Yelden'in sorgu- sunu yapan bir başkomiser ile bir komiserin de aralannda bulunduğu toplam 7 polis hakkında açılan adli ve idari so- ruşturmalar sürüyor. Yelden'in sorgu sırasında işkence gör- mediğine dair verilen doktor raporunun kuşku yaratması üzenne konu lzmir Tabip Odası"nın da gündemıne girdi. Alpaslan Yelden, lzmir Emniyet Müdürlüğü Cinayet Ma- sası Faili Meçhul Olaylan Inceleme Birimi'nce 2 Temmuz'da gözaltma alınmış. sorgusu sırasında rahatsızlanması üzeri- ne Yeşilyurt Atatürk Devlet Hastanesi'ne kaldınlmıştı. Yel- den aynı hastanede 14 Temmuz günüyaşamını yitirmişti. Ola- yın ardından adli ve idari soruşturma başlatılırken açılan ida- ri soruşturmayı yürüten Emniyet Müdür Yardımcısı Fahret- tin Coşkun, olaya adı ka- nşan görevlilerin ifadele- rinin alınma işleminin sürdüğünü söyledi. Yelden'in savunman- lığını üstlenen avukatlar- dan Türkan Aslan, Yel- den'in gözaltma alındı- ğı gün Yeşilyurt Devlet Hastanesi'nde yapılan muayenesinde "vücudun- da darp iziyoktur" rapo- ru hazırlandığını, 3 Tem- rnuz'da yine aynı hasta- neye götürülen Yelden'e Dr. Alim Mutlu tarafin- dan yapılan muayenede de "vücudunda darp ve cebirm bulunmadığTna dairrapor venldiğinı söy- ledi. Avukat Aslan, ikinci raporun gerçeği yansıt- madığını savunarak şu bilgileri verdi: "Dr.Mut- lu'nun 3 Temmuz günü verdiği raporda saat 19.40. Daha sonra yine emniyete götürülüyor. Aynı gece saat 23JÖ'da beyin ölümü gerçekleş- miş olarak aynı hastane- ye getiriliyor. Getirenler kendiierini pratisyen he- kim olarak tanrayor. Bu gibi olaylarda hele de bir beyin ölümü söz konu- suysagetirenJerm knnBk- lerinin belirienmesi ve adreslerinin alınmış ol- mas gerekirdL Kayıüar- da böyle birtutanak yok, Demek ki, Alpaslan'ı hastaneye getirenler onu sorgulayan polisler. Bu zamanlama ve saatler dikkate ahnırsa, 12 gün sonra cesette yapılan ilk muayenede bile kafa ar- kasında morluklar ve ayak başparmağında ejektrikten kavnaklanan izler varsa, kann bolge- si ve kuyruk sokumun- daki morluklar kaybot- mamıssa. kafasına akb- ğı darp izlerinin etkisiy- le beyninde birkaç yerde ödemier oluşmuşsa, na- sıl oluyor da Dr. Alim Mutlu 3 Temmuz günü işkenceyokturdiyerapor veriyor? Bu doktor hak- kında tzmirTabip Oda- sı'na suç duyurusunda bulunacağun." Soruşturmayı yürüten lzmir Cumhuriyet Savcısı Ünal Soybalh'nın, faili meçhul olaylan inceleme biriminde gö- revli Başkomiser İbrahim Peker ile Komiser Hakan Ergü- den'ın ifadesini aldığmı vurgulayan Türkan Aslan, "Poüs- ler ifadelerinde, müvekkilimi gözaltma aldıkJannı kabul et- mişler. Ancak işkence suçlamasını kabul etmemişter. Mü- vekkilimin siniriendiğini, garip hareketleryaparak yere düş- tüğünü, daha sonra Yeşilyurt Devlet Hastanesi'ne götürdük- lerini söylemişler. Kısacası işkence yapuklanm inkâr etmiş- ler" diye konuştu. Savcının. zanlı polislerden tsmaü Aktaş,Kamil Aka,Uğur KocaLZekiGündoğdu.HikmetBuldu nun ifadelerinin alın- ması için lzmir Emniyet Müdürlüğü'ne yazı yazdığını be- lirten Türkan Aslan, işkence yapmakla suçlanan polislerin açığa alınmalan için lzmir Valiliği'ne başvuracağını söyle- di. Demîr t ihraç edildi tZMİR (Cumhuriyet EgeBürosu)-MaUdcina- yetinin azmettiricisi ol- duğu öne sürülen firari Erol Evcil ile yakın ilişki- si nedeniyle hakkında so- ruşturma açılan eski Izrrrir Emniyet Müdürü Ahmet Demir, meslekten ihraç edildi. Açılan soruştur- manın ardından Içişleri Bakanı SadetinTantan'ın emriyle ihraç edilen De- mir'le ilgili karar. lzmir Emniyet Müdürlüğü'nce iletildi. Malki cinayetinin iş- lendiği dönemde Bursa Emniyet Müdürü olarak yakın ilişkide olduğu Ev- cil'i kouduğu, daha son- ra yurtdışuıa kaçmasında yardım etriği savlan orta- ya atılan Demir. Emniyet Genel Müdürlüğü Yük- sek Disiplin Kurulu'nun karanyla meslekten ihraç edildi. tçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın da onaylaması üzerine alınan karar, lzmir Emniyet Müdürlüğü ara- cüığıyla kendisine tebliğ edikü. lzmir Emniyet Mü- dürü Hasan Yücesan, ka- rann kendisine bağlı gö- revlilerce Demir'e tebliğ edildiğini söyiedi. Bu arada kendisine ya- kın çevreler, Demir'in ka- rara idare mahkemesine dava açarak itiraz edece- ğini belirmler. Öte yan- dan, Izmir'de görevde bu- lunduğu dönemde polis- lerin maaşlannın sadece bir bankadan ödenmesi konusunda görevi kötü- . ye kullanmaktan Demir hakkında tzmir I. Ağır Ceza Mahkemesi'nde da- va açıldığı ve davanın ilk duruşmasının eylül aym- da yapılacağı öğrenildi. Xtstanbul'da banliyö trenlerini 'oyun alanı' haline getiren ç^uklar,hemkxndihemde|mşkalannın.vaşamlannıteh- Ğkeyeaü> orlar. TCDDyetkililerinin ve yolculann sürek- ta adeta ısrar eden çocuklar, zaman zaman ölümcül Ra- iimle oyun oynuyorlar zalara neden oluyoriar.Aflekri çocuklan konusunda du- yarfa oinı^a ça^ran yetkililer, sorunun ğii t ü Bği ve çocâklann boş zamanlanm değerter nımların hııbınmamaanflan knynaklanrfıgını 1 lar.(Fotoğraf: KUBİLAY TÜNTÜL) DGM'deki davada 5 genç örgüt üyesi olmakla, polisler ise işkenceyle suçlanıyor Gençler 'militan', polis 'işkenceci' ÖZKANGÜVEN Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C) örgütüne üye olduklan ve anayasal dü- zeni zorla değiştirmeye teşebbüs ettikleri ileri sü- rülen 5 genç idam, 8 polis de gençlere işkence yap- mak suçundan 40 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Vlustafa Tosun'un adı gazetelerde, "tstanbul'u kana bulayacaklardT, "Karakol basacaklardı" gi- bi iri puntolarla yazılan haberlerde, DHKP'C ör- gütünün sorumlusu olarak geçti. 1995 yılında ga- zeteler, Tosun ve arkadaşlan AH Şahin Pütün, Alev Yıkhz, Nazun Mercan. Ozcan Kumtız hakkında şu yaymı yapıyordu: "Alibeykö) Karakolu'nubasarakbüyükbirkat- liam yapmaya hazırlanan yasadışı DHKP/C örgü- tfinün iki ekip komutanı ile 14 militaru. lOadettab- ripgücü vüksek el bombasıyla cle gEçirikB." Örgütün sorumlusu olarak gösterilen 25 yaşın- daki Mustafa Tosun, 4 yıldır Bayrampaşa Ceza- evi'nde tutuklu bulunuyor ve arkadaşlanyla birlik- te tstanbul 1 No'lu DGM'de 'idam cezas" ile yar- gılanıyor. Ancak idamla yargılanan gençlen yakalayıp sor- gulayan 8 polis de onlara "işkenceyapmak" suçun- dan yargılanıyor. lstanbul 3. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen davada, Terörle Mücadele Şube- si'nde (TEM) 3 komiser, 1 komiser yardımcısı ve 4 polis memuru hakkında "efrada suimuamele" (kötü muamele) suçundan toplam 40 yıla kadar ha- pis cezası isteniyor. Yılan hikâyesine dönen her iki davada da ilginç noktalarbulunuyor. Tosun'un yakınlan, polis tara- findan hazırlanan "üst arama rutanağı"nda, Mus- tafa Tosun ve arkadaşlannın üzerinden silah çıktı- ğına yönelik bir ifadenin yer almadığını, ancak bu tutanaklann mahkeme dosyasından çıkanldığını ileri sürüyor. Tosun'a göre kendisine ve arkadaşla- nna isnat edilen suçlamayı kanıtlayacak hiçbir ka- nıt veya tanık yok. Ve Tosun polis ifadelerinin al- tindaki imzalann da kendisine ait olmadığını söy- lüyor. Hatta Tosun, bu imzalann kendisine ait ol- madığının ispatı için bilirkişi tarafindan incelenme- sini istiyor, ancak bu istemi mahkeme tarafindan kabul edilmiyor. Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli komiser Fethi Mmışkan,Savaş Akın. Dursun Aü Öztürk, komiser yardımcısı Erkan Kabakçıh. TEM'de po- lismemuru Nuh Çefik. ErhanMamikoğlu, Talip Ka- ya ve Haül Melengeç. efrada suimuamele suçundan yargılanıyor. Sanık komiser Vuruşkan, mahkeme- de, "Ben kimseye işkence vapmadım" diyor, sanık polis Melengeç de gençlerin yasadışı örgüt men- subu olduklanm, operasyon sırasında yakalayarak kanuni işlemleri yaptıklanm söylüyor ve ekliyor "Operasyon sonraa direnme sonucu >aralanmalar olabilir-." Bırbaşka sanıkpolis Çelik ise "Bunlarörgüt men- subudur. Operasyon sırasında bomba ve silahlaria birükte yakalanrruslardır" diyor Pendik'te 3 kişi gözaltma alındı Izinsiz Kuran kursu Dincer'den Kuran kursu tasarısına tepki 'Tarikatlara ödün verildi9 tstanbul Haber Servisi - Şi- le'de izinsiz Kuran kursu açtıkla- n belirlenen .Alaatrin ve EmkıeSe- lim çifh ile kursta öğretmen ola- rak görev yapan Nuran Bayrak- lı adli kadın gözaltma alındı. Pen- dik Kurtköy'de ise bir sitenin sı- ğınağının izinsiz olarak Kuran kursu halinegetirildifı iddiaedil- di. Şile Çayırbaşı mevkiindeevle- rinin samanlığında izinsiz Kuran kursu düzenleyen Alaattin Selim, eşi Emine Selim ve öğretmen Nu- ran Bayraklı'yı jandarmaya üı- bar eden Ruldye Erdem, komşu- lannın samanlıgından "'Hu" ses- leri gelmesi üzerine "kaçak Ku- ran kursu''ndan şüphelendikle- rini söyledi. Kursu düzenleyenle- rin jandarma tarafindan gözaltı- na alınmasmın ardından kendi- lerininde ifade vermek üzerejan- darma komutanlığına gittiklerini belirten Erdem, burada. yakala- nanlann çember sakalh ve tak- keli yakınlan tarafindan tehdit edildıklerini ileri sürdü. İstanbul Haber Servisi - Eğı- tim-Sen 2 No'lu Şube Başkanı Akıaddin Dinçer. 57'nci hükümet tarafindan hazırlanan ve TBMM Genel Kurulu'na gelen yaz ayla- nnda Kuran kurslan açılmasına ilişkin yasa tasanstnın, "sekizşû- lık zorûnhı Uköğretim uygulama- sını delmeye yönefik" oldugunu söyiedi. Yasa kapsamında iki ay- da yaklaşık 75 bin camide Kuran kursu açüacağını ve Milli Eğitim Bakanlığı'nm bunlan denetleme olanağı olmadığını vurgulayan Dinçer. düzenlemenin "çe^tita- rikarlaraverflmiş birödün" oldu- gunu savundu. Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Genel Merkezi'nde düzenledikleri top- lanudakonuşan Dinçer, söz ko- nusu uygulama gerçekleştiği tak- dirde kurslarda gerekii denetim- lenn saglanamayacağına dikkat çekti. Dinçer, özelliklekırsal böl- gelerde denetim olanaklan ve ye- terli denetimelemanı bulunmadı- ğmı söyledi. Cemiyet, yasa tasansı hazırlanması için Adalet Bakanlığı'na başvurdu TGC: Basın cezaları ertelensinİstanbul Haber Servisi - Türki- ye GazetecilerCemiyeti (TGC), ga- zeteci ve yazarlann "basın veyaym yoluyla işlenmiş suç"lardan dolayı aldıklan cezalann ertelenmesini ve bu yoldaki davalann durdurulma- smı sağlayacak bir yasa tasansı ha- zuianrnası için Adalet Bakanlığı'na başvurdu. TGC'den yapılan yazılı açıkla- maya göre, cemiyet, bu amaçla ha- zırladığı yasa taslağını da Adalet Ba- kanı Hikmet Sami Türk'e gönder- di. TGC'nin yasa taslağında, "ba- sın veyaym ve>"a radyo, film, televiz- yon araçlanyla yapılan yayuılardan dola> ı dava konusu yazı veya habe- ri yazan, resim veya karikatür ya- pan yazar. muhabir, yayımcı, res- sam, karikatüristler iie bu tamma girmeyen yaymlarda yayincı \«ya vazar sıfatı\ la mahkûm ediknlerin cezalannuı 3 yıl süreyle ertelenme- si" öngörülüyor. Taslakta, soruş- turma ve yargılama aşamasında olanlar ile kesinleşmemiş hüküm- lerin durdumlması konusuda yeralı- yor. Taslağa göre, 3 yıl içinde başka bir mahkûmiyet karan olmazsa, er- telenen ceza veya açılmış dava tü- müyle ortadan kalkıyor. TGC, baş- vurusunda benzeri uygulamanm daha önce 4304 sayılı yasa ile ya- zıişleri müdürleri için gerçekleşti- ğini ve bu konuda anayasal bir en- gel bulunmadıgını anımsattı. Tür- kiye Gazeteciler Cemiyeti aynca, partilerin TBMM grup başkanlık- lanna ve Meclis'teki 21 gazeteci milletvekiline de hazırladığı yasa taslağının bir örneğini göndererek, bunun yasalaşması yolunda destek vermelerini istedi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ İşkence Soranu Bu ülkede işkence olup olmadığı, sürekli bir bi- çimde tartışılır. Kimi zaman en yetkili ağızlar, mem- leketimizdeki işkencenin önünün alınacağından söz ederler; kimi zaman başka yetkili ağızlar, ülkemiz- de işkence olmadığını ilan ederler. Ama bu memle- kette işkence oldugunu herkes bilir. Aksini dile ge- tirenler de... Bundan yıllarca önceydi. Şimdiki Sayın Cumhur- başkanımız, "siyasalyasaklı", sıradan birvatandaş olarak kendi "hakmücadelesini" sürdürüyordu. Bu dönemde, Taksim Toplantılan"n\n düzenleyicileri de kendisini destekliyor ve sık sık davet ederek, gerek- ii yerlere ulaştırmasını istediği "mesajlar" için zemin hazırlıyorlardı. Bu toplantılardan birinde söz alarak dünyanın her ülkesinde yasalann uygulanmasında farklılıklar ol- dugunu, fakat ülkemizdeki farklılığın çok ileri düzey- de oldugunu vurgulamış ve "Bir ülkede özgürlükle- rin ait sının neresidir" diye sormuştum. "Yani, öz- güriüktere bir ölçü ararsak, kimferin özgüriüğüne ba- kacağız?" "Birülkedekiözgüriüğün sının" demişlerdi, "o ül- kede özgühüğü en az olan insanın özgüriüğüdür"... "Yani" diye devam etmişlerdi, "birülkede 50 mil- yon insan yaşıyorsa ve o ülkede bir tek kişi özgür- lüklerinden yoksun ise o 50 milyon insanın özgür oldugunu da söyleyemezsiniz." Demokrat bir devlet adamına yakışan sözlerdi bunlar. Umuyorum Sayın Cumhurbaşkanımız, aynı görüşleri, aynı hararetle savunmayı sürdürüyor ol- sun. Ama, özellikle işkence konusunda işler çok kötü gidiyor. Bundan birkaç ay önce, Mart 1999 başlannda gözaltmda öldürüldüğü iddia edilen Süleyman Ye- ter'in eşinden, acı dolu ve insanı isyan ettiren bır mek- tup aldım. lstanbul dışında olduğum için mektubu geç almış ve üzerinde çok durulan bu konuyu yeniden gün- deme getirmeye fırsat bulamamıştım. Daha sonra Milliyet gazetesinde yayımlanan bir özel haber, yeniden yüreğimi dağladı. Bu habere gö- re, sendikaa Süleyman Yeter21 Şubat 1997'de ls- tanbul Terörle Mücadele'de gözaltına alınmış ve mahkeme tarafindan serbest bırakılmıştı. Ancak Ye- ter ve arkadaşları gözaltmda tutulduklan dönemde işkence, taciz ve tecavüze maruz bırakıldıklannı id- dia ederek dava açmış ve duruşmada, kendiierini taciz eden ve işkence yapan polisleri teşhis etmiş- lerdi. Aynı habere göre; Yeter ve arkadaşlannın lstan- bul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açtıkları davada teşhis ettikleri 5 polis, 5 Mart 1999'da Süleyman Ye- ter'i, ikinci kez gözaltma alıyorlar. Ve iki gün sonra cenazesi ailesine teslim ediliyor. Adli tıp muayene- sinde cesedin el, sırt, boyun ve alnında dayak izle- ri saptanmış... Buyurun "hukuk devletine"... Bu konunun nasıl sürdürülmekte oldugunu bile- miyorum. Ama 1997'de gözaftındaki "zanlı"ya işken- ç^pp|ik^n belirlenen poligter, eger 1999da gözal- "•flraaırfia yetkisine sahip olurlarsarffre*S6yle şey- Wgerçekleşebilir. Ve ondan soTira da, "Sfe/ nedeh "Avrupalı saymıyorlar" diyerek şikâyetçf oturuz. (As- lında insan haklan açısından. Avrupalının elleri de pek temiz değil. ama en azından böyle olaylann gerçekleştiğini duymuyoruz.) Ben bu satırlan evde karalıyorum. Ve düşünüyo- rum: "Acaba özgür müyüm?" Şu anda kapı çalsa ve birkaç polis beni gözaltma alsa, kime ve nasıl ha- ber verebilirim, nasıl itiraz edebilirim? Benzer bir haberi, birkaç gün önce okudum. 2 Tem- muz 1999 günü Izmir'de evinin önünden, yıllar ön- ce işlenmiş bir cinayetle ilgili olarak alınan Alpas- lan Yelden, 3 Temmuz günü kendisini doktor ola- rak tanımlayan ve "Yolda buldum" diyen biri tara- findan, koma halinde Yeşilyurt Devlet Hastanesi'ne getiriliyor. Vücudunun değişikyerierinde mortuklar, kafasın- da darp izleri bulunan Yelden, kimliği bilinmediğin- den "meçhul bir erkek" olarak kayda alınıp hemen beyin ameliyatına sokuluyor. Ameliyat sonrasında bit- kiset yaşama giriyor ve yoğun bakıma alınıyor. Bu arada çocuklanndan haber alamayan anne ve babası, Vali Yardımcısı Fevzi Çobanoğlu'na baş- vuruyorlar. Önceleri böyle bir gözaltı olmadığını ile- ri süren görevliler, Sayın Çobanoğlu'nun ısrarlı taki- bi üzerine durumu kabulleniyoriar ve "Gözaltmda dü- şüp başını çarptı. Hastaneye kaldırdık" diyoriar. Alpaslan Yelden, ailesinin onu bulduğu gün, ya- şamını yitiriyor... Böyle şey olmaz. Bizdeki eksik ve ayıplı yasalar- la bile vatandaşa böyle davranılamaz. Ama davra- nılryor veyapılanlar, çoğu kez yapanların yanına kâr kalıyor. Bugün size, gazetelere geçmiş iki olaydan sözet- tim. Acaba bilmediğimiz nice olaylar var? Daha ne yazayım?.. Cazeteciler Federasyonu Başkanı 'Bosvun durumu hozjın' AHMET ŞEFtK TRABZON-Gazeteciler Federasyonu Başkanı Nazmi Bilgin. tekelleşme olgusunun bir sonucu olarak basında sendıkasızlaştırma ve kazamlan haklann budanmasıyla kar- şı karşıya kalındığını söyledi. Trabzon'da devam eden Gazeteciler Federasyonu'nun on birinci başkanlar konseyi toplantısına katılan Nazmi Bilgin, basınm içinde bulunduğu durumu "hazin" olarak niteledi. Bilgin şöyle devam etti: "Memurlann sendika hak- lanna ilişkin yazılanmızdan kan damlarken kendimiz ma- aksefyakadrosuz, ya212'sizya da sendikasızız. Meslek ör- gütü olarak bizkre ve birev olarak tüm gazetecilere görev- ler düşüyor. Mücadele şart Mücadele olmadan hiçbir şe- yi almakmümkün değiL Bugün tazminat hakkımızbile eti- mizden ahnmaya çahşıhyor. Buna sessiz kalamayız." Tekelleşmeye değinen Bilgin, bunun sonucu olarak ba- sında sendikasızlaştırma ve 212 sayılı yasayla gelen hak- lann budanmasıyla karşı karşıya kalındığını söyledi. Baş- bakan Bülent Ecevit'in sendikal haklann korunmasına yönelik açıklamalannı anımsatan Bilgin, " l muyoruzSa- yın Ecevit bu sözlerini unutmaz. Ama aslolan basında ça- uşan arkadaşlanmızın kendi haklanna sahip çıkmasıdır. Patronlann emriyle bazı arkadaşlanmız noterierin önün- de kuyruğa dizüiyorsa düşünmemiz. aşmamız gereken çok şey var" diye konuştu. Bu arada "Basın Karttan Komisyonu'ndaolduğum sü- recetürbanhbirinekartvcrmem" dedığigerekçesiyle Akit gazetesı tarafindan "naylon gazeteci" denilerek hedef gös- terilen ve aynı zamanda Gazeteciler Cemiyeti'nin Başka- nı Nazmi Bilgin. "Bu iddialara cevap vermek için ortada bir gercek olması lazun. Devam ederterse mahkemede gö- rüşürüz" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle