18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Dönemin Bakanlar Kurulu Sekreteri'nin kaleminden Banş Harekâtı (1) Bir PORTRE/ REFET ERIM 1933yılında lzmir'de doğdu. tlk, orta ve lise öğrenimini tzmir'de tamam- ladı. tstanbul Hukuk Fakültesi'nden 1954 yılında mezun oldu. Avukathk stajımyaptıktan sonra 1956-1962 yılları arasında Izmirde serbestavukat- hk yaptı. DPT kurulduktan sonra bu teşkilatta 1964 yılına kadar çalıştı. 1964-1980yılları arasında TÜBÎTAK 'tagenel sekreter idariyardımcısı gö- reviniyaptı. Bu dönemde, önce 1971 'de Başbakan Yardımcısı Attilla Ka- raosmanoğlu 'nun damşmanı olarak 1974-75 yıllarında Bakanlar Kurulu Sekreteri ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Veküi olarak Başbakanhk 'ta görev aldı. 1980-84 yılları arasında Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı yap- tı. 1984yılında Turgut Özal ın Basbakanlığı döneminde, müsteşarlıkgörevin- den alımnca emekliliğini istedi ve devlet memuriyetinden aynldı. Halen TÜBlTAK 'ta hukuk müşaviri olarak görev yapıyor. Evli 3 çocuk sahibi. REFET ERİM Telefon çaldığında plaja gitmek için evden çıkmak üzereydim. Baş- bakanlık Müsteşan, daha 1963'te Devlet Planlama Teşkilatı Koordi- nasyon Dairesi Başkanıyken maiye- tinde şube müdürü olarak çalıştığım tsmailErtandsmaıl Ağabey)'dı ara- yan. "-UçakbiIetinhavaalanmagÖD- deriUL Bu akşamki uçakla hemenAn- kara'ya geByorsun" dıyordu. Aslında hikâyeye, biraz daha ge- riden başlamak gerekir. Ecevit'in, 1973 seçimlerinde en çok oy alan partinin (CHP'nin) lideri olarak, Mil- İi Selamet Partisi'yle kurduğu ko- alisyon hükümeti Meclis'ten güve- noyu alarak göreve başlamıştı. O ta- rihte Gelirler Genel Müdürü olan Ertan da Başbakanlık Müsteşarlığı- na atanmıştı. Bir süre sonra da, ilk kez ihdas edilen Bakanlar Kurulu Sekreterliği'ne de benim atanmam gündeme gelmişti. Bakanlar Kurulu Sekreteri olarak görevlendirilmem ile ilgili işlemler sonuçlanmcaya kadar kısa bir tatil yapmak üzere izin almış ve çoluk çocuk Ayvalık'a ailemın yanına git- miştim. Ama işler hesapladığımız gibi gelişmedi. Kıbns'ta işler kanş- tı, Makarios, yönetime el koyan Sampsontarafindan görevinden uzak- laştınldı, kriz tırmanmaya başladı. Ben de, bugün yann tatili yanda ke- sip dönmeye niyetleniyordum. 18 Temmuz günü Ankara'ya dön- düm. Havaalanından beni alan Baş- bakan Müsteşannınotosudoğrudan Başbakanlığa götürdik. Türk Silahlı Kuvvetleri'ıiin Girne çıkarması -ben daha, odama doğru dürüst yerleşmeden, birlikte çalışa- cağım Başbakanlık personelini ye- terince tanıyamadan, tabiı onlar da beni doğru dürüst tanıyamadan- he- men iki gün sonra gerçekleşti. Ben o gün, bavulumu bile eve bırakma- dan apar topar girdiğım Başbakan- lık'tan topu topu 500 metre mesafe- deki evime, ancak bir hafta sonra gi- debildim. 25 yıl sonra Bu anılan. Kıbns Banş Harekâ- tı 'nın 25. yıldönümünde yazıyorum. Niçin bugüne kadar olaylann bu ka- dar yakınında yaşamış biri olarak hiçbir şey yazmadım da birdenbire dilim veya kalemim çözüldü. Aslında, bu harekâtın yıldönüm- leri vesilesiyle gazetelerde yazılan- lan okudukça zaman zaman -özel- likle okuduklanmın bazen gerçeğı yansıtmadığını gördüğümde- ben de, belgelere dayah olarak. bildikleri- mi, gördüklerimi yazmak istemedim değil. Ama isterseniz bürokrasi an- layışım, isterseniz devlet terbiyem diyelim bir şans eseri yanıbaşımda yaşanan olaylan açıklamaya hakkıtn yoktur diye düşünmeme yol açtı. En çok, dönemin Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakanı Cahk Kayra ile o za- manki Atina Büyükelçimiz Kâmu- ranGürün'ün anılannı okuduğum- da onlara özenerek yazmak istemiş- tim. (Ne tesadüf Sayın Ecevit tkin- ci Kıbns Harekâtı'na başlama em- rini, manyetolu telefonda, Genelkur- may Başkanımıza verirken, üçümüz de, -tabii Ertan da- Başbakan'ın oda- sındaydık. Sevgili Kayra, herzaman- ki gibi not defterine gömülmüştü, hanl hanl not tutuyordu. Sayın Gü- rün de Başbakanı -harekâtı hiç olmaz- sa bir gün daha ertelemek için- ikna etmeye çalışıyordu.) Artık, olaylann üzerinden çeyrek yüzyıl geçtikten sonra, birtakım bil- gıleri -daha önemlisi belgeleri- da- ha da gizlemeye hakkım yok diye düşünüyorum. Amacım kendimden, ne kadar önemli olaylar yaşadığımdan söz et- mek olmadığına göre lafi fazla uzat- mayayım, 19 Temmuz 1974'tenbaş- layarak olaylan hatırlamaya çalışa- yım. Sampson darbesi Kıbns 'taki Sampson darbesi 15 Temmuz günü gerçekleşmiş. önce Cumhurbaşkanı Makarios'un öldü- gü açıklanmış, ancak daha sonra ha- yatta olduğu anlaşılmış. Sampson huriyet Senatosu olarak yaptığı or- tak toplantıda Kıbns halkının ba- ğımsızlığının korunması için gerek- li her türlü girişimde bulunma görii- şü benimsendi. (•) Başbakanlığa geldigimin ertesi günü, ABD Dışişleri Bakan Yardım- cısı Sisco, 19 Temmuz günü akşamı Ankara'ya geldi. Sisco, Ankara ön- cesinde Londra ve Atina'ya da ziya- rette bulunmuştu, krizin olası bir si- lahlı çatışmaya dönüşmeden çözüm- lenmesi için hükümeti adına temas- laryapıyordu. Ama artık Türk Silah- Â çeriye eğitim elbisesiyle, uzun boylu, hafıf kır saçh bir subay giriyor. Kurmay Albay Doğan Çelüc koltuğa oturup çantasını açıyor. Gayet mütevazı bir üslupla, 'Başbakanlığın her türlü çalışmayı yaptığına hiçbir kuşku ve kaygılan olmamakla birlikte, sırf yardımcı olmak amacıyla, yaptıklan bazı hazırlıklan takdim etmek üzere geldiğinT söylüyor. kendini cumhurbaşkanı ilan etmiş- ri. Sayın Ecevit 15 Temmuz günü af- yon ekimi ile ilgili daha sonra uygu- layacağı program hazırlıklan çerçe- vesinde Afyon ılinde bir ziyarettey- di. O akşam hemen geri dönmüş ve önce Milli Güvenlik Kurulu, arkasın- dan Bakanlar Kurulu toplanmış ve Kıbns'taki darbenin bir Yunan mü- dahalesı olarak kabul edildiğı, Lond- ra Antlaşması çerçevesinde Kıbns Türk halkının bağımsızlığını koru- mak görevimizi (garantör devlet ola- rak) yerine getirmek zorunluluğun- da olduğumuz açıklanmıştı. Bakanlar Kurulu aynca, 7'8600 sayılı karanyla "Büyük Britama Birleşik Kralbğı hükümetinin birlik- te hareket edilmek üzere işbirüğine, 1960 Garanti Anlaşmasının 3. mad- desine göre" karar vermişti. Sayın Ecevit öteki garantör dev- let Ingiltere'nin bu konudaki görü- şünü saptamak üzere çok acele Lond- ra'ya uçtu, ancak olumlu bir sonuç elde edilemedi. 16 Temmuz günü TBMM'nin Millet Meclisi ve Cum- lı Kuvvetleri'nın Kıbns'a çıkması- nı önlemek için çok geçti. Askerle- rimiz Mersin'de gemilere bindiril- miş, hareket emrini bekliyordu 19 Temmuz akşamı Başbakanlık Müsteşan Ismail Ertan'ın odasında- yız. Ikimiz. eğer Kıbns'a bir hare- kât başlatılırsa -ki artık bir hareka- tın kaçınümaz hale geldiği anlaşılı- yor- ne tür önlemler alınması gerek- tiğini konuşuyoruz. Az sonra, Başbakanlık'ta bu ko- nuda fazla bir deneyim ve birikim ol- madığıru, çünkü daha önce benzer bir durumun. yani Silahlı Kuvvetlerin sı- nır dışı bir operasyonunun Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerince yaşan- mamış olduğunu, eğer cumhuriyetin ilk yıllanndaki birtakım iç ayaklan- malar dolayısıyla alınan karar ve ön- lemlere bakmak istersek örneklerin getirilebileceğini öğreniyoruz. Ne yapacağız diye düşünmeye başhyo- nız. Akla ilk gelen, kritik bazı böl- gelerde sılayönetim ilan edilebilece- ği, aynca Kıbns'a Silahlı Kuvvetle- rimize bağlı birliklerin gönderilme- sinin ulusal ve uluslararası hukuka göre dayanağmın ne olabileceğini tartışıyoruz. Saat 23.15: Görev bölümü yapıp, bu görüşmelen gerçekleştirmek için odama gitmek üzere ayağa kalkarken kapı açılıyor. Müsteşann sekreteri içeri giriyor. Genelkurmay Başkan- lığı'ndan bir albayın, müsteşarla gö- rüşmek üzere geldiğini bildiriyor. Is- mail ağabey benim de kalmamı is- tediği için tekrar yerime otumyo- rum. lçeriye eğitim elbisesiyle, uzun boylu, hafif kır saçlı bir subay giri- yor. Kurmay Albay DoğanÇelk müs- teşann gösterdiği koltuğa orurup çan- tasını açıyor. Elinde bir tomar ka- rarname ömeği. Gayet mütevazı bir üslupla. 'girişilecek harekât dola\> sıyla bazı Bakanlar Kurulu kararla- n alınmasıgerektiğini. bu kararlann neierofanası gerektiği hususunda Baş- bakanlığın her türlü çalışmmı yap- öğına hiçbirkuşku \e kavgılan olma- makla birlikte, sırf vardımcı olmak amacıyla, >aptıklan bazı haarhkla- n takdimetmek üzere geldiğini' söy- lüyor ve karamame örneklerini müs- teşara uzatıyor. Farkındayım, ikimiz de albayın boynuna sanlmamak için kendimizi güç tutuyoruz. Ertan karamameleri bana veriyor, gereğini yapmamı istiyor. Birkaç cümlelik kısa bir görüşmeden sonra Doğan Albay izin isteyip gidiyor. (Doğan Albay, Ikinci Kıbns Harekâ- tı'na kadar irtibat subayı olarak Ge- nelkurmay'la Başbakanlık Müste- şarlığı arasında pek çok müşkülü- müzü çözmekte büyük katkılarda bulundu. Aramızda güzel bir işbir- liği ve dostluk oluştu. Sttrecek (*) Aslında TBMM bu konuda kayda geçen bir karar almamış, Kıbns Banş Harekâtı, TBMMnin 7.11.1967 tarihli 148 sayılı karannda verilen müsaade çer- çevesinde ve Birleşmiş Milletler Yasa- sı'nın51. maddesinegöre 'mesrusa\Tin- ma hakkı' kullamlarakyapılmıştır. Türk askeri Kıbns'ta büyük coşku De karşüanmıştı. Kıbns konusunda karara bağlanan ve yürürlüğe komılan Bakanlar Kurulu kararlan: Karar Sayısı: 7/8607 Deniz ve Hava Milli Angajman Kurallan Yönerge- sindeki hükümet yetkisinde bulunan tedbirlenn uygu- lama yetkısinin. Kıbns olaylan nedenıyle girişilecek harekât süresince Genelkurmay Başkanhğı'na verilme- si; Genelkurmay Başkanhğı'nm 18 Temmuz 1974 gün ve HRK: 1221-74-P1-2 sayılı yazılan üzerine, Bakan- lar Kurulu'nca 19'II1974 tarihinde kararlaştınlrraştır. Karar Sayısı: 7/8608 Kıbns'ta gelişen olaylann zorladıgı durum nede- niyle Silahlı Kuvvetlerimizin muharebe haarliğına da- ha ileri imkânlar sağlamak amacıyla 19 Temmuz 1974 günü saat 00.01 'den itıbaren resmi alarm sıstemine aıt basit, takviyeli ve genel alarmlann bütün tedbirleriy- le Genelkurmay BaşkanlığVnca uygun görülecek za- manlarda birlikte veya münferiden yürürlüğe konul- ması: Genelkurmay Başkanlığı'nın 18-19/7/1974 ta- rihli ve HRK:1401-20,21-74,'Pl. 4 sayılı yazılan üze- rine, Bakanlar Kurulu'nca 19/7/1974 tarihinde karar- laştınlmıştır. Karar Sayısı: 7/8609 Kıbns durumu dolayısıyla. yapılması muhtemel ha- rekâta kanlacak birlikîenn, 1776 sayıh Kuvvetlı Ta>in Kanunu gereğince îaşe edilmeleri; Genelkurmay Baş- kanlığı'nın 19/7/1974 tarih 9102-1-74.P sayılı yazıla- n üzerine, sözü geçen kanunun 2'ncı maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 19.7. 1974 tarihinde kararlaştı- nlmıştır. Karar Sayısı: 7/8610 Kıbns'ta gerektiği zaman Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 17.11.1967 tarihli ve 148 sayıh karannda verilen müsaade ile Garanti Anlaşması'nın 3'üncü maddesi ve Birleşmiş Milletler Yasası'nın 51 'inci mad- desi gereğince meşru savunma hakkı kullamhrken gi- rişilecek harekât dolayısıyla ilişik listede koordinatla- n belirlenen bölgelerin, harekât başladığı zaman teh- likeli bölge olarak ilanı; Genelkurmav Başkanlığı'nın 19.7.1974 tarihli ve HRK: 0903. 1-90-74 sayılı yazı- lan üzerine, Bakanlar Kurulu'nca 19.7.1974 tarihin- de kararlaşünlmıştır. Karar Sayısı: 7/8611 Kıbns olaylan dolayısıyla muhtemel bir harekâtın başlamasıyla beraber zapt ve müsadere hakkıran kul- lanılması için tstanbul. tzmir ve Içel illerinde birer de- nizmüsadere mahkemesinin ve Ankara'da Yüksek De- niz MüsadereMahkemesi'nin kurulmasi; Genelkurmay Başkanhğı'nın 19.7.1974 tarihli veHRK: 7230-92-74 sayılı yazılan üzerine, 3894 sayıh kanunun 3'üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu'nca 19.7.1974 tari- hinde kararlaşönlmıştır. Karar Sayısı: 7/8612 Savaşı gerektırecek durumun başgöstermesi nede- niyle; Ankara, Istanbul, Tekirdağ. Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Bahkesir, Manisa, lzmir, Aydın, Muğla, Ada- na, Içel ve Hatay illeri sınırlan içeresinde 20.7.1974 Cumartesi günü saat 07.00'den itibaren bir ay süre ile anayasanın 124'üncü maddesi hükmüne dayanılarak sıkıyönetim ilanı, Bakanlar Kurulu'nun 19.7.1974 ta- rihli toplantısında kararlaştınlmıştır. Karar Sayısı: 7/8613 Kıbns'ta songelişmeler nedeniyle, Büyük Millet Mec- lisi'nin 17.11.1967 tarihli ve 148 sayılı karannda ve- rilen müsaade ile Garanti Antlaşması'mn3'üncü mad- desi ve Birleşmiş Milletler Yasası'nın 51'inci madde- si gereğince meşru savunma hakkım kullanmak üze- re Türk Siîahlı Kuvvetlen tarafindan Kıbns'a karşı fi- ilî müdahalede bulunulmasına ve Yunanistan'm bir te- cavüzü halinde bu devlete karşı da harekâta geçilme- sine emir verme konusunda başbakamn yetkili kılın- ması; Bakanlar Kurulu'nca 19 Temmuz 1974 günü ka- rarlaştınlmıştır. Ecevit Kıbns'ta tarihi mesajlar verdi EROLMANİSAU LEFKOŞA - Başbakan Ecevit, Lefko- şa'da 25. yıl kutlamalan dolayısıyla yap- tığı konuşmada Ankara'da yeni Kıbns politikasııun ana çizgilerini ortaya koy- du. Bunlar kesin çizgilerdi ve adres de G-8'ler ve Güvenlik Konseyi idi. Ecevit'in ortaya koyduğu yenilik, işin niteliğinden çok, Ankara hükümetinin önümüzdeki aylarda AB'ye ve BM'ye karşı izleyeceği politikanın da köşe taş- lannı ortaya koyuyordu. Bunlar neler- di? 1- Güvenlik Konseyi'ne mesaj: İki taraf ancak. masaya "Ud devlet" olarak oturabilır. Boşuna üzenmize gelmeyin, bir yaran olmaz. Adada Türk taran, "koşulsuz" adı al- tında, "azmlık koşuluna sokulmuş ola- rak" masaya orurmayacaknr. Ecevit'in bu konudaki çok net ifadesi, Ankara'nın bu konuda "esneklik göstermeyeceği- nin" açık bir sinyalidir. Ecevit dolaylı olarak, "Ankara her türlü bedeli göze al- ımşrjr'' demektedir. Aslında bu net tutum, TBMM'nin Kıbns konusunda almış olduğu ortak karara da uygundur. Meclis karan, Ece- vit'in durumunu güçlendirmiştir. 2- Ecevit, ilk defa olarak "konfede- rasyonun da ahernatifi var" açıklama- sı ile Ankara için yeni bir yaklaşım ge- tirmiştir. Bu net mesaj şudur: - Biz KKTC ile birlikte karşı tarafa, iki devlet arasında konfederasyonu gö- rüşmeye hazırolduğumuzu söylüyoruz. - Eğer bunu kabul etmiyorsanız Türk tarafı KKTC olarak yoluna tek başına ve Türkiye'nin destegi ile devam ede- cektir. - Ancak GKRY, AB ile bütünleşirse. Rumlar AB'nin tam üyesi yapılırsa Tür- kiye de KKTC ile bütünleşecektir. Ecevit, "Gitrjği yere kadar bütünle- şecektir" demekle, Türkiye ile KKTC arasında federal bütünleşmeden "mut- lak bütünleşmeye kadar" uzanabilecek bir tanımlamayı da ortaya koymaktadır. Ecevit'in açıklaması net, keskin çizgi- lerle Türkiye'nin "yeni Kıbns politika- sındaki pozisyon sınıriannı da" ortaya ko>Tnaktadır. 3- Ecevit ilginç bir biçimde, Kıbns ko- nusunda dışandan, yamizca Ingiltere'nin ve ABD'nin söz sahibi olduğunu söy- ledi. Ingiltere garantör ülkeolduğu için, ABD ise bir süper güç olduğu için diye gerekçelerini sıraladı. Kıta Avrupası'nı (AB) ve Rusya'yı, işe kanştıklan için dolaylı yoldan kar- şısına aldı. Bu yaklaşım, ABD-lngilte- re ikilisinden "konfederasyon" konu- sunda olumlu sinyaller alındığını akla getirmektedir. Bu iki ülkeye. hafifçe "yeşü ışık" yakılmıştır. Ecevit'in açık- lamalan 1996'dan ben süregelen poli- tika değişikliğınin normal bir sonucu gibi görünmekle birlikte Başbakan, "çok net ve kesin" ifadeler kullanmıştır. An- kara'nın "pazarlık yapamayacağmı" açık bir biçimde ortaya koymuştur. İki yıl önce, 1997'de, Ecevit-Denktaş deklarasyonunda başlarılan yeni sürece Ecevit, 20 Temmuz 1999'da yaptığı konuşma ile "son noktayı" koymuş gibi görünüyor. G-8'ler ve Güvenlik Konseyi 'nin yap- tığı baskı "ters tepmlştir" dersek hiç yanlış olmaz. Cumhuriyet'te 19 Temmuz tarihli yazımızda, u çjzmeyiaştılar" diye yazmıştık. Çizmeyi aşmalan, gerçek- ten de, Ankara'nın geri adım atması yerine, hükümetin "dahaflerive net" bir pozisyon almasma yol açtı. DUZYAZI ORHAN BtRGtT İki BaşkentH Kent Lefkoşa, sanınm dünyada başka bir benzeri olma- yan özelliği ile aynı zamanda iki devtete aynı anda baş- kentlik yapıyor. Kentin güneyi, bizim KRY, yani Kıbns Rum Yöneti- mi olarak tanımladığımız, hemen bütün öteki ülkele- rin Kıbns Cumhuriyeti olarak görüp gösterdiği devle- tin başkenti. Kuzeydeki, eskı Lefkoşa ise KKTC adın- daki yeni devletın yönetıldiği bölüm. Dün, eski Lefkoşa'da KKTC'nin "Ûzgürlük Bayra- mı" kutlanıyordu. Nuri Çolakoğlunun başanlı yönetımındeki NTV'nin canlı yayınlan. bu bayramın coşkusunu bizim gibi Kıb- ns dışından yaşamak ısteyenlere de, KKTC'nin varlı- ğını tanımamak için çeyrek yüzyıla yakın bir süreden beri direnen öteki devletlenn güneydekı diplomatik tem- silcilerine de dün Lefkoşa'nın kuzey kesıminden önem- li mesajlan anında algılamalarına yardımcı oldu. KKTC'nin kurucusu da sayılabilecek olan Denktaş, dünkü törendeki konuşmasında, BM Genel Sekrete- ri'nin gözetiminde görüşme masasına oturmak için sa- dece iki tarafın da eşik statülü devlet olarak kabul edil- miş olmasını istemekle kalmıyor. Rumlardan yirmi beş yıl öncesine kadar Türk toplumuna yaptıklan meza- lim için özür dilemelerini de koşul olarak öne sürüyor. Denktaş, yirmi beş yıl öncesini yaşamadıklan için bir bakıma sanslı sayılmaları gereken yenı kuşak in- sanlannın doldurduğu tören alanındaki konuşmasın- da, Makarios'un, Grivas'ın ve Sampson'un birer Miloşeviç olduklannı anımsattı. Umanm, birkaç kilometre ötedekı yeşıl hattın gu- neyindeki rezidanslanndaki tetevizyonlanndan KKTC'nin Özgürlük Bayramı törenlenni ızleyen ya da ızleten G- 8'lerin Lefkoşa'daki büyükelçıleri bu benzetmenin an- lamını yetennce özümsemişlerdir. Lefkoşa'daki büyükelçiliklerden üçünün, ABD, Al- manya ve Fransa'nın kentin kuzey bölgesinde de bü- rolan bulunuyor ve zaman zaman burada vıze işlem.- leri yapılıyon kokteyl törenleri verilıyor. Ama bütün yâ- bancı diplomatlar, tıpkı bizim cumhunyetimizin ilk yj- lannda Ankara'ya gelmemekte dırendikleri gibi, onlar da zaten tanımadıklan bir devletin topraklanna res- men gelmemekte direniyorlar. Bu direnış çabasının ne kadar anlamsız olduğunu, dünkü özgürlük bayramının coşkusunun verdiği mut- luluk içerisinde Başbakan Bülent Ecevit de ortaya koydu. Yirmi beş yıl önceki Banş Harekâtı'nın politik mi- man kimliğinin de sahibi olan Başbakan Ecevit'in ko- unşmasının belirli ana dayanaklan vardı: • KKTC'nin varlığının güvencesı Türk Silahlı Kuv- vetleri'dir. Başbakan bu güvencenin gücünü, özellikle kimi dostlanmıza anımsatmak için olmalı, iki Ingiliz gaze- tecinin benim üç gün önce bu köşede sözünü ettiğim "Kıbns Senaryosu" isimlı araştırmalannda yer alan bir büyükelçinin gözlemlerini değerlendirdi. O büyükel- çi, Türkiye'nin 15 Temmuz Sampson darbesini bılme- si gerektiği varsayımını ortaya atarak "Aksi haldeTürk Ordusu üç gün içinde böyle bir çıkartmayı yapamaz- dı" demişti. Ecevit, çıkarmayı gerçekleştiren ordunun. Çanak- kale'de ve Kurtuluş Savaşı'nda Atatürk'ün önderli- ğinde zafer kazanan ordu olduğunu söyleyerek "Tav- siye ederim. Bu ordunun gücünü bir daha kımse sı- namaya kalkmasın" sözleriyle, kimi çevreteri uyarma- yı zoruntu görmüş olmalıydı. • KıbnsTürkterine ne kadar baskı artarsa, Türkiye'nin direnişinin de o kadar çok artacağını vurgulama ge- reğini duyuyor Başbakan. Böylelikle KKTC'nin yapa- yalnız olmadığını bir kez daha anımsatmak gereğini duyuyor. Başbakan'ın bir başka önemli hatırlatması da ada- daki taraflan, varlıklannı bir federasyon çatısı altında sürdürme baskılanna yöneliktır: Ecevit, Rauf Denktaş'ın yerinde bir öngörü ile çö- züm olarak "Konfederasyon" seçeneğıni ortaya attı- ğını söylüyor ve G-8'lere sırtını dayamış Yunanistan'm böyle bir çözüme evet dememesı halinde ne olabile- ceğinin yanıtını veriyor. • Konfederasyon olmazsa başka seçenekler var- dır. Bugünkü durum surebıldığınce sürer. • Baskılar daha da artarsa Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC olabildiğince bir araya gelirler. Ecevit besbelli, iki devletın entegrasyonunu kaste- diyor. Ve yine dış dünyanın adadaki ıkı tarafı birer ayn toplum olarak masaya oturtma ısrarı karşısında, ku- zeyde niçin bir başka bağımsız devletın var ojduğu- nu şiirsel bir biçimde örnekleyerek KKTC'nin Özgür- lük Bayramı'nın yirmi beşınci yıldönümü törenındeki sözlerini noktalamış oluyor. • "Bağımstz devlet olmanın koşullan şayet bayrak- sa, işte bayrak." "Topraksa, uğrvnda kan dökülen iş- te vatan." "Devletse işte devlet." G-8'lenn Lefko- şa'daki temsilcilen, sanınm bu önemli mesajı aynntılı bir biçimde kendi başkentlerine iletmişlerdir. Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgit(a do.net.tr. Âtina, tahrik olarak niteliyor MURATİLEM ATÎNA - Türkiye'nin Kıbns'ta gerçekleştirdiği 1974 Banş Harekâtf nın 25. yıl kutlamalan devam ederken Yunanistan'da tepkiler sertleşiyor. Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis, kutlama- larla ilgili olarak yaptığı açıklamada Türkiye'ye karşı sert ifadeler kullan- dı. Açıklamalannda Kıb- ns'ta acımasızca bir işgal olduğunu iddia eden Yu- nanistan Başbakanı, "Kıb- ns'ta sakün ve işgal söz- konusudur. Bu acımasız girişun dün>~a tarihine ka- ra bir sa\fa. kara bir leke olarak geçmiştir" dedi. Simitis, Kıbns'ta 1974 yıhndan bu yana çözüm bulunmamasında. Türki- ye'nin yanında ABD ve BM'yi de suçlayarak, ada- da federatif bir çözüm ko- nusunda BM'nin daha ak- tif rol oynaması gerekti- ğini iddıa etti. Yunanis- tan'm Rum yönetimine verdiği savunma ve AB'ye üyelik yolundaki deste- ğin devam edeceğini vxır- gulayan Simitis. çözümün hem Türkiye henı de Kıb- ns'ın çıkanna olacağını ileri sürerek. "Çözüm ol- ması halinde bölgede bo- zukolan dengder saglana- caknr" şeklinde konuştu. Simitis, Kıbns'ta taraÇ- lann bu aşamada iyi niyet- le görüşmeler yapması ge,- rektiğinden söz etti.Yu- nan basın yayın organla.- n da Kıbns'taki kutlama törenlerini "ağır bir tahv rik" olarak nıtelediler. Gazeteler. Kıbns'ta çö- züm bulunmamasından Denktaş, Demirel ve Ece- vit'i sorumlu tutarken, 1974 yılında da başbakao olan Bülent Ece\nt'in ada- daki kutlamalara katıhna- srnnı kabul edilemez ol- duğunu ileri sürdüler. KKTC'de yayımlanan basın organlanndan alın- tılar yapan Yunan gaze- teleri. kutlamalara Bulga- ristan, Arnavutluk, Azer- baycan ve Romanya"dan bazı milletvekillerinin ka- tılacak olmasını da tahrik olarak niteledıler ve Si-r mitis hükümetinin bu duT rumu dikkatle değerlenf dirmesi gerektiğini belirt^ tıler. '
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle