28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ŞAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA HABERLER EstomaJı Karista Portpag, GAP güzeli seçüdi. Dünya güzeileri Urfa'da • ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - lstanbul'da yapılacak Mıss Globe Güzellik Yanşmasi öncesi Şarilıurfa'ya giden 20 ülkenin güzeileri, sokak çocuklan yaranna defıle düzenledi. Harran Oteii havuz başında düzenlenen defilede yöresel kıyafetlerle podyuma çıkan güzellerden Karista Portpag, GAP güzeli seçildi. Estonyalı güzele Ödül olarak üzerindeki yöresel Arap" kıyafeti verildi. Urfa'daki tarihı ve turistik bölgeler ile GAP ünıtelerini de gezen güzeller. iinlü "Sıra GecelerTne de konuk oldular. Kamyon şoföplepinin denetimi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - lçışlen Bakanı Sadettin Tantan, kamyon şoforlerinin denetimlen konusunda 80 ıl valıliğine genelge yayımladı. Genelgede. 1998 yılının ilk altı ayında kamyon sayısının 612bin97"den628bin 936'ya çıkmasına karşın kazaya kanşan araçlar içensınde kamyonlann payının yüzde 10.32'den yüzde 8.85'e. kaza yapan kamyon sayısının 25 bin 193'ten23bin47"ye düştüğii, ancak bu olumlu gelişmenin istenilen düzeyde olmadığı belirtildi. 'Desteklemeler Öye ilmeir • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp. desteklemelerin genelde son iirüne belirli bir taban fiyat verilerek yapıldığını belirterek " Bunun yerine desteklemelerin dafıa öncedençiftçilere duyurulmasında yarar var" dedi. Damdan düşen 5 kişi öldü • MERSİN(AA)- Mersin T de yogun sıcaklar yüzünden damdan düşenlerin sayısında artış olduğu, son üç ayda 5 kişinin öldüğü, 240 kişinin yaralandığı bildirildı. Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. • Durhasan Bozdereli, yoğun sıcaklar nedenıyle vatandaşlann büyük bir bölümünün gece evlerinin damında ya da balkonunda yattığını belirterek "Bu yuzden yüksekten düşme olaylannda da artış oldu" . dedi. eleştipi I ANKARA (ANKA)- Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Şuayip Özcan. her hükümetin bir af yasası çıkardığını, bunun da sayısının 40'ı bulduğunu bildirdi. Siyasi yatınmlann ülke kalkınması ve vatandaşlann mııtluluğu için yapılmadığını belirten Türk Eğıtim-Şen Genel Başkanı Şuayip Özcan. "Bugün devletimiz çalışanına istenilen ücreti vermiyorsa, iflas etmiş kuruluşlann dize getirilmesi için yaş dayatması getiriyorsa, ülke kaynaklannı terörü- ' durdurmak için harcıyorsa,' bu gidişatın.sebeplerinden birisi de af yasalan değil midir?" dedi. DSP'ye onay • ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, DSP'ninl997yıh kesinhesabını onayladı. Yüksek Mahkeme'nin Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanan karannda, DSP'nin 1997 yılı kesin hesabmda gösterilen gelir ve giderlerin, tutulan bilgi vebelgeleregöredoğru ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası'na uygun olduğu belirtildi. Aylıklarda, tüm hizmet süresini kapsayan düşük ortalama esas almacak ANKARA (Cumhnriyet Bürosn)-Sosyal güvenlik yasa tasansı, emekJı aylıklan açı- sından üç yönlü aldatmaca içeriyor. Tasan yasalaşırsa, emekli ayhkJannda ücretlerin daha yüksek olduğu "son 5 yıT değil orta- laması daha düşük olan "tüm hizmet süre- a" esas alınacak. EmekJıler, maaş artışlan- nın enflasyona bağlanması nedeniyle ülke- . nin refah düzeyindeki aröştan yararlandınl- mayacak. Emeklinin bir diğer kaybı da mevcut yasayla 5 bin işgününde yüzde 60 olan aylık bağlama oranının yüzde 42.7'ye düşürülmesiyle gerçekleştiriliyor. TBMM komisyonlanndan hızla geçiril- mekte olan yeni tasanda. emekli ayhğı bağ- lanmasında yaratılan hak kayıplan şöyle: # Düzenlemede 3 bin 600 gün prim öde- menin karşılığında aylık bağlama oranı yüz- de 35 olarak belırleniyor ve her 360 gün için < 1 yıl)buoranın2puanarttınlmasıön- görülüyor. Böylece. mevcut uygulamada 5 bin gün için yüzde 60 olan aylık bağlama oranı, tasanyla 42.7'ye indiriliyor. Mevcut uygulamada 5 bin gün için yüzde 60 olan aylık bağlama oranına ancak 8 bin 300 gün prim ödeme koşulu yerine getirildiğinde ulaşılabiliyor. Uygulamada, 5 bin günün üzerindeki her 240 gün için de aylık bağla- ma oranı J puan arttınlıyordu. Buna göre ise 8 bin 300 gün prim ödendiğinde aylık bağ- lama oranı yüzde 77'ye yükseliyordu. # Mevcut düzenlemede emekli aylığı, işten aynlmadan önceki son 5 yılda prime esas alınan kazanç tutarlanna göre esas alı- nacak yılhk kazanca göre gösterge belirle- niyor ve bu gösterge rakamıyla memur ma- aş katsayısı çarpımmın yüzde 6O'ı emekli aylığı olarak bağlanıyordu. Tasanda ise si- gortalılığın başladığı tarihten emekli olunan tarihe kadar olan süre içinde alınan ayhkla- rmtümühesaplamayadahiledilıyor. Heryıl için DlE'nin açıkladığı kentsel tüketici fi- yatlan değişimi vebirönceki yılingayri sa- fı yurtiçi hasıladaki sabit fiyatlarla gelişme hızına göre alınan aylıklar güncelleştirile- cek ve ortalama bir kazanç tutan belirlene- cek. Bu düzenlemeyle çalışanlann başlangıç- taki ücret düzeyine göre çok daha yüksek bir yaşam ölçütüne ulaştıklan göz ardı edil- diği gibi Türkiye koşullannda prim yükü- nün azaltılmasına yönelik olarak ücretlerin gerçek düzeyi yerine asgari ücretten göste- rildiği dikkate alınmıyor. Genel bir uygula- ma olarak işverenler, çahşanlan asgari üc- ret düzeyinden sigortalı kapsarruna aldınr- ken, açıktan ödeme yapıyor ve ancak son 5 yılda bu ücret düzeyi yüksek gösterilerek emekli aylığının bağlanmasında kişinin hak kaybma uğraması önlenebiliyordu. Tasanyla 10-15 yıldır bu uygulamayı e- sas alarak ücretlerinin düşük gösterilmesi- ne razı olan çalışanlann, son 5 yılda gerçek ücretlerinin yansıtılmasıyla bekledikleri emekli aylığına kavuşma umutlan sona ere- cek. Böylece kayıt dışı çalıştjrmanın fatu- rası da "ucuz işgiicü" olanağının yüksekli- ği nedeniyle haklannı konıyamayan çalı- şanlara çıkacak. # Tasanda emekli aylığına esas alına- cak ortalama kazancın TÜFE ve GSYİH artışlan dikkate alınarak nasıl bugüne geti- rileceği açıklanmıyor. Uygulamada bu dü- zenlemenin emekli aylıklannı yan yanya düşüreceği savlanıyor. Örneğin, "1980yıhn- daki çahşanın ücreti 19 >il bovunca enflas- yon ve gelir arbşlanyla ilişkilendirüerek bu yıla kadar getirilecek mi" sorusu gündeme getiriliyor. # Mevcut uygulamada emekli maaş ar- tışlan, memurmaaş artışlan oranına bağlıy- dı. Tasanyla, emekli ayhğındaki artışlan belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu'ndan alı- narak, aylık TÜFE'ye bağlanıyor. Böylece getirilen -değişken öJçü (eşef-mobil)r siste- mi, emeklilerin sendikalaşma girişimlerini yok saydığı gibi toplumsal baskıyla hak ka- zanımının da önüne geçiyor. # Tasanyla emekli aylık artışlan enflas- yona bağlanarak, asgari yaşam ölçütünün altında kalan emekli aylıklannın bu düzeyi kalıcılaştınlıyor. Şu anda SSK'de en düşük emekli aylığı 70 milyon lira, en yüksek emekli aylığı ise 185 milyon lirayken; Emekli Sandığı'nda en düşük emekli aylı- ğı 95 milyon lira, en yüksek emekli aylığı 400 milyon lira; Bağ-Kur'da da en düşük emekli aylığı 37 milyon 500 bin üra, en yük- sek emekli aylığı 154 milyon lira düzeyin- de bulunuyor. İşveren emeklilik yaşına karşı '60 yaşında işçi çalıştınlmıyor' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) -Ankara Tica- ret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, kendilerine üye olan işletmecilenn 60 yaşında işçi çalıştırmadı- •ğını açıklayarak -Emekli- lik yaşının 60 olmasına ke- sinİikle karşıyız. Bu bir da- yatmadır" dedi. Hak-lş Başkanı Salim Uslu ve beraberindekiler. dün tasanya karşı destek almak için başlarında "Mezarda emekliliğe ha- yır* yazıiı beyaz şapkalar ileATO Başkanı Sinan Av- gün'ü ziyaret ettiler. ATO'nun 2 bin 3 f 2 üye- si arasında gerçekleştirdi- ği -anketin sonuçlannı açıklayan Aygüıii ijletme- " lerin yüzde 92"sinin 60 ya- şında işçi çalıştırmadığı- nın ortaya çıktığını söyle- di. Aygün, "Tekstil, maki- ne, kuyumculuk. matba- acılık va madencilik sek- töricrinin hiçbirinde60ya- şında kimse çalışhnlmı- yor" dedi. Aygün, ankette emekli- lik yaşının ne olması ge- rektiğine ilişkin soruya, üyelerden yüzde 80'lik gnıbun 50-55 yanıtını ver- diğine dikkat çekti. Aygün, üyelerin yüzde 15'inin ise 58-60 istediği- ni, 38-43 yaşı isteyenlerin ise yalnız yüzde 5 olduğu- nu kaydetti. Devletin yaklaşık 20 ku- ruluşunda özellikle temiz- lık sektöründe, özel firma- lar ile yaplan mukaveleler- de çalışanlar için ortalama 18 ile 45 yaş smınnın ge- tinldiğini vurgulayan Ay- gün, "Bu mukaveteter gös- teriyor Id devlet büe özel sektöre iş yapünrken 18 yaştan kücûk. 45 vaştan büyük işçi çalıştınlmama- sı şarn köyuyor, ama diger taraftan işçi ve memurlar- dan 60 yaşına kadar çalış- malannı Istiyor" diye ko- nuştu. IMF'nın Türkiye'ye her gelişinde reçete dayatma- snıı eleştiren Aygün, "Türkiye'vi kim yöneti- yor? O zaman bırakalım İMF'den 10 kişi geisin. Türkiye'vi yönetsm" dedi. Salim Uslu da gazeteci- lerin sorulan üzenne hü- kümetle orta yol bulundu- ğu yönündeki haberleri ya- lanladı. Uslu, "S8-60 yaş ile geçiş sureci, birbirinin alternatifi değildir" diye konuştu. tĞNEÜ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN BUf?»\N CA &Ş£Y ÇIKMADI, & KÖTÜLÜK Ertuğrul Kumcuoğlu, görüşmeleri basına kapatmakla yetinmedi Koıııisyoıula tutanak tutulmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Sağlık ve Sosyal tşler Komisyonu Başkanj Ertuğrul Kumcuoğlu. sosyal güvenlik yasa tasansı görüşmelerini basına kapatmakla yetinmeyerek komisyonda tutanak tutulmasına da izin vermedi. Kumcuoğlu, "salim biçimde müzakere" edilmesi için toplantınm kapalı yapıldığını, tasanda işçi federasyonlarının isteklerinin dikkate alındığını ileri sürdü. Sosyal güvenlik yasa tasansı üzerindeki görüşmeleri basına kapatan TBMM Sağlık ve Sosyal işler • " Komisyonu Başkanı Kumcuoğlu'nun, içtüzük uyannca TBMM Genel Kurulu ve komisyonlannın bütün görüşmelerinde tutanak tutulmasının zorunlu olmasına karşın komisyon çalışmalannın tutanağa alınmasına izin vermediği ortaya çıktı. Kumcuoğlu, dün düzenlediği basın " - toplantısında tasanmn hiç değişiklik yapılmadan aynen kabul edildiği yönündeki değerlendirmelerin doğru olmadığını. 38 değişikJik önergesinden 26'sının kabuf edildiğini, 12'sinindereddedildiğini kaydetti. FP'li üye Mahfuz Cüler'in. "Kabul edilen önergeİerin hepsi teknik ön«rgelenlir, özde bir değişiklik olmamışnr" açıklaması üzenne Kumcuoğlu, "Teknik de olsa 26 değişiklik yapddı tasan üzerinde. İşçi kesiminin arzulan da dikkate ahndı. Orneğm, protez ve sağlık araç-gereci konusunda asgari ücretin 3 katı öngörülüyordu. Ama uzlasüdığı biçimde 2.5 kab olarak benimsendi EmekUlerin eşlerinin de sağlık gereçlerinden yararlanmasını kabul ettik" dedi. Kumcuoğlu, emeklilik süresini uzatan. ancak daha iyi yaşam düzeyi getirdiğini savunduğu tasan üzerinde karar vermekte zorlandıklannı soyledi. Tasannın emeklilik yaşında odaklanmasına karşın reformist bir düzenleme olduğunu kaydeden Kumcuoğlu, ilk kez çalışma sistemine işsizlik sigortasırun getirildiğini belirtti. Gazetecilerin sorulannı da yanıtlayan Kumcuoğlu, toplantınm TBMM Içtüzüğü'nün 32. maddesi uyannca basına kapatıldığını söyledi. Kumcuoğlu, "32. madde yalmzca bakan ve üyelerin komisyon toplannsma kaölmasını öngöriiyor. O zaman nrye bürokraüar ahndı? Bu içtüzüğe aykın değil mi" sorusu üzenne, "Bürokratlar bakanlardan aldıklan yetkiyle gekükleri için bir raahsur görülmedj" yanıtını verdi. FP'den öneriye destek yok; DYP, Danıştay ve TBB'nin kaygılannı dikkate alacak Muhalefetin talıkiııı pazarbğı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Uluslararası tahkime ilişkin anayasa değişikliği önerisi, TB- MM Başkanlığf na sunuldu. FP "mezarda emekKKk"' olarak nite- iendirilen sosyal güvenlik tasan- sında yeni düzenleme yapılmadan öneriye destek vermeyeceğini açıklarken öneriye ilkesel anlam- da olumlu bakan DYP, Danıştay ve Türkiye Barolar Birliği'nin kaygılannın dikkate aJınması ge- reİctiğini bildirdi. Uluslararası tahkimin yolunu açan anayasa değişikliği önerisi dün 287 milletvekilinin imzasıy- la TBMM Başkanhğı'na sunuldu. Yürürlük maddesi de dahil 4 mad- deden oluşan öneri, anayasanın 47, 125 ve 155. maddeleri'nde de- ğişiklik yapılmasını öngöriiyor. Onerinin genel gerekçesinde, ana- yasada devletleştirmenin düzen- lenmesine karşın özelleştirme ko- nusunda herhangi bir düzenleme- ye yer verilmediği belirtilerek ba- zı ülkelerin anayasalannda özel- leştirmeyi öngören hükümler bu- lunduğu, Fransız Anayasası'nın buna örnek gösterilebileceği kay- dedıldı. Türkiye'nin yüksek tek- noloji ve büyük finansman gerek- tiren altyapı yatınmlannda karşı- laşılan bazı sorunlann, yabancı sennayenin yatınm yapma konu- sunda çekingen davranmasına ne- den olduğu belirtilen gerekçede, bu sorunlann arasında kamu hiz- metleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuş- mazlıkiann çözümünün önemli bir yer tuttuğu kaydedildi. Tahki- min uluslararası düzeyde gittikçe yaygınlaşan birkurum haline gel- diği belirtilen gerekçede şöyle de- nildi: "Aralaruıda Türkiye'ninde bu- lunduğu çeşitli devletlerce imza- lanmtş bulunan 1975 tarihli Hel- sinki NihaiSenedi'nde, anlaşmaz- hklann tahkhn yohıyla çözülmesi öngörülmüştür. Bu durumda ev- rensel hukukun benimsendiği ve uyguladığı kav ram ve kunımlara hukukumuzda da yer verilmesi ge- rekmektedir. Türkiye'nin ulusla- rarası ilişkilerçerçevesindebenim- sediği bu yaklaşıma anayasanın 125. maddesinde de yer verilmesi uygun olacakor. Özetie, anayasa- nın konuya ilişkin hükümlerinin ülkemizin ihtiyacı olan yaûnm ve hizmetlerde uygulanacak e\rensel ilke ve uygulamalara paralel bir biçûndedeğijtirilmesi zorunhı ha- legelmiştir. llkemizin kalkınma- sı için büyük önem taşıyan çağdaş hukuk ilkelerine, anayasamızda da yer verilmesi amacıyla bu ka- nun teklifi hazırlanmısOr." 'Talanın önündeki engel kaldınlıyor' FP Grup Başkanvekili AbdüUa- tifŞener, 57. hükümetin halkı hem ekonomik olarak ezmek hem de özgürlüklerini kısıtlamak için ça- lışmalar içinde olduğunu kayde- derek talanlann önündeki engelle- ri kaldırmak içın de çaba harcadı- ğını belirtti. Hükümetin, talana yasal kolaylık sağlamak amacıy- la tahkim hazırlığı içinde bulun- duğunu anlatan Şener, sosyal gü- venlik yasa tasansı çekilerek yeni düzenleme yapılmadan tahkime destek olmayacaklannı bildirdi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Devlet Bakanlan Yüksel Yalova ve Sadi Somtıncuoğlu ile dün DYP Genel Başkam Tansu ÇiBer'i ziyaret ederek öneri konu- sunda destek istedi. Çiller, ilke olarak öneriyi des- teklediklerini, ancak Danıştay ve Türkiye Barolar Birliği'nin kaygı- lannın dikkate alınması gerekti- ğini, bu konuda bir inceleme yap- tıktan sonra karar verecekle'rini söyledi. Anayasa değişikliklerinin parça parça getirilmesini de eleş- tiren Çiller, bu yöntemin anaya- sanın bütünlük ruhuna aykın ol- duğunu belirtti. Veziroğlu Helekulak'ı sordu tstanbul Haber Servisi - Veziroğlu tnşaat Sana- yii'nin sahibi ve kendisini fesheden Banş Partisi Ge- nel Başkanı işadamı AH HaydarVearoğra, Cumhur- baskanı Süleyman Demirel ve Başbakan Bülent Ece- vit'e gönderdiği mektuplar- da. bir süre önce ortaya çı- kan "Telekulak Skanda- h"nda kendi telefonlannın da dinlendiğini anımsata- rak, bunun nedenlerinin or- tayaçıkanlması için gereği- nin yapılmasını istedi. Veziroğlu, kamuoyunda Telekulak Skandalı diye ad- landınlan, yasadışı dinleme ve izleme faaliyetleri sıra- smda, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığm yanı sıra kendi telefonlannın da din- lendiğini, 19Temmuz 1999 tarihli Hürriyet gazetesinin sürmanşet haberinin bu du- nımu doğruladığını vurgu- ladı. Devlet arşivinin Cum- hurbaşkanı ve Başbakan'm elinde olduğuna dikkat çe- ken Veziroğlu, arşivde bu- lunması gereken kendisiyle ilgiliraporlarda,yargıya in- tikal ettirilmesi gereken her- hangi bir şey varsa, zaman geçirilmeden sonışturma açtınlmasını, böyle bir du- nım yoksa, kendisinin he- sap sorabilmesi ve yargıda hakkını arayabilmesi için, sorulannın yanıtlanması ko- nusunda ilgiiilere talimat verilmesini istedi. Veziroğlu'nun yanıt bek- lediği sorulan şöyle: - Hangi gerekçeyle takibe alındım ve dinlendim? - Özel olarak kimin ya da kimlerin emriyle telefonla- nm dinlendi? - Dinleme ve izleme ra- porlan devlet arşivinde mi? Devlet arşivinde değilse ne- rede? GLOBALpoılrtKÜLTüR ERGİN YILDIZOĞLU üzolpeni'den Kurtulmak :inf Küreselleş-me! (özellikle aydınlara ithaf edilmiştir.) 25 yıldır ga- zetelerden televizyona, mümtaz köşe yazarfann- dan işadamlarına, kimi üniversite kürsülerine, mu- hafazakâr politikacılardan sosyal demokratlara ka- darçoksesli bir koro, ekonomiden siyasete ve kül- türe, ekonomi politikalanndan insan doğasına ka- dar hertürlü açıklamalanna, "küreselleşmenln so- nucu", ya da "gereği" diye başfayıp, bitiriyorlar. Küreselleşmeye ilişkin söylem, hep "Bilimsel, tek- nolojikdevhm" Internet, uydu yayınlar, bilgisayar- lar vb. gibi bir başka grup tespitlerle destekleni- yor. Adeta, herşeyin "başka für/ü"açıklandığı, ye- ni bir imgesel evrende yaşıyoruz. Her seferinde de eklenjyor. Küreselleşme doğal ve kaçınılmaz bir süreçtir. Uyum sağlayınız rahatlarsınız. Neden olmasın? Akla da yakın geliyor. Derken, bir de bakıyoruz ki, bu küreseJleşrne söylemiyle ku- rulan imgesel evren, sık sık, bir başka gerçeğin müdahalesiyle yırtıhyor. Dünyanın neresinde olur- sanız olun, emekçiler, işçiler, sendikaJar^A/i! Bu ka- fası bir türlü basmayan emekçiler!) istikrarlı bir şe- kilde küreselleşmeye karşı çıkıyor, küreselleşme- nin "nimetlerini" inatla reddediyorlar. Bu arada, kimi aydınların (hâlâ bir etik kaygısı olanları kaste- diyoruz tabii ki), bu "başka gerçeğin" uyguladığı şiddetin sonucunda oluşan yırtıklardan içeri sızan- lara bakın, "Acaba o mu, yoksa bu mu, neden iki- si birden değil?" diye sorarken, kafalan kanşıyor, özgüvenleri zayıflıyor, yavaş yavaş şizofrenik (çok kimlikli) bir ruhsal duruma sürükleniyortar. Biz, hep küreselleşme söyleminin kurduğu im- gesel evrenle gerçeği bağdaştırmanın mümkün olmadığını, etik kaygıya sahip olanlann, küresel- leşmenin dışındaki gerçeği, yırtıklardan sızan- lan, inkâredemeyeceklerıni vurguladık. Şizofreni- den kurtulmanın yolunun, tutum almak, küresel- leşmeye direnmek olduğunu birçok kez anlattık. Ama biz kapitalizme bakıp da, "Neden, daha iyi ve başka tûrfü bir yaşam olmasın?" diye soranlar- dan olduğumuz için, hep taraflı sayıldık; etik tutum- lanmızdan dolayı dinozor, muhafazakâr ilan edil- dik. Ama, şimdi, böyle solculan suçlayıp, gerçek- ten kaçmak için girilen kestirme yollar bir kez da- ha kapandı. Çünkü, kapitalizme karşı olmakla suç- lanamayacak "çoksaygın" bir kurum, Birieşmiş Milletler, "Human Develoment Report 1999"da küreselleşmenin son 25-30 yılını değertendirdi. Ra- porun bulguları, küreselleşme söylemiyle kurulan imgesel evreni delik deşik ediyor. Küreselleşme sürecinin göstergelerine bakınca, 1970-1999 arasında, toplam ihracatın, dünya GSMH içindeki payı yüzdei 7'den yüzde 21 'e çık- mış. Burada bir patlama yok! Ancak sermaye ih- racı cephesinde durum farklı. Bu alanda gerçek- ten bir hareketlilik var. 1970-1997 döneminde doğ- rudan yabancı sermaye yatırımları 7 kat artmış. Portföy ve kısa dönemli sermaye yatınmlan 1980- 97 arasında üç kat artmış. Döviz ve borç piyasa- lanna gelince, artış, artık baş döndürücü bir hıza ulaşıyor. Döviz piyasalarının günlük cirosu 1970- 1998 döneminde 150 kat, banka kredilerinin hac- mi ise 1980-1994 arasında 15 kat artmış. Bunlar- dan, çıkanlacak ilk sonuç küreselleşmenin kapsa- yıcı bir süreç olmadığı, yatınm ve ticaret alanlann- dan ziyade, spekülatif sermaye ve borç piyasala- nnda gerçekleştiğidir. Peki bu küreselleşme dinamikleri olarak sapta- nan süreçler, dünya ekonomisine gerçekten bir entegrasyon getirmiş mi? Ne gezer. Küreselleşme- ye paralel olarak sınıflar arası, uluslararası eşitsiz- likler daha da artmış, kimilerinin bireysel servetle- ri müstehcen boyutlara ulaşmış. Işte raporun ver- diği birkaç rakam: Dünya nüfusunun en zengin yüzde 20'sinin yaşadığı gelişmiş ülkeler, dünya GSMH'sinin yüzde 86'sını, ihracat pazarlarının yüzde 82'sini, tüm yabancı yatınmlann yüzde 68'i- ni, tüm telefon hatlarının yüzde 74'ünü ellerinde tutuyorlar. Tüm bu alanlarda, en yoksul yüzde 20'nin payı ise hiçbir zaman yüzde 1.5'i geçmi- yor. Toplam küresel mal ve hizmet ticaretinin yüz- de 71'i, dünya nüfusunun yüzde 19'unu oluştu- ran OECD ülkeleri arasında gerçekleşiyor. Teknolojik devrimin simgesi olan Internet'i kul- lananlann ise yüzde 91 'i OECD ülkelerinde. Araş- tırma geliştirme harcamalanna, yeni patentlere ba- kınca bunların 1993 rakamlanna göre sırasıyla yüzde 84 ve yüzde 95'inin en zengin 10 ülkede gerçekleştiği görülüyor. Teknolojik devrim de ay- nı küreselleşme gibi, uluslararası medyanın kurdu- ğu imgesel evrenin gösterdiğinden farklı olarak çok sınırfı bir bolgeyi ve nüfusu etkılemiş. Küreselleşme olurken, dünyada gelir eşitsizlik- leri artarak, en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüz- de 10 arasındaki fark 1960'ta 30'a 1 'den 1990'da 60'a 1 'e, 1997'de de 74'e 1 'e yükselirken, en zen- gin 200 kişinin serveti 1994-1998 arasında yüz- de 100'den fazla artarak 1 trilyon dolan geçmiş. En zengin üç kişinin toplam servetleri ise 600 mil- yon insanın yaşadığı en yoksul ülkelerin toplam GSMH'sini aşmış. Rapor bir taraftan küreselleşmeyle, teknolojik devrimin en zengin ülkelerde yoğunlaştığını gös- terirken, diğer taraftan küreselleşmeye uyum sağ- lamaya çalışan ülkelerde (bu sırada giderek yok- sullaşan ülkelerde) yoksulluğun yanı sıra, kamu hizmetlerinin de IMF'nin yapısal uyum program- lan ve özelleştirmeler yüzünden iyice bozuldu- ğunu saptıyor. Rapor küreselleşme basıncının ge- nelde sağlık hizmetlerini, çocuk bakımını, kadın- lann yaşam koşullannı giderek bozduğunu göste- riyor. Bu bulguları gözden geçirirken, kimi aydınlann (etik bir kaygusu olanları kastediyoruz) şizofrenik eğilimlerinin artacağını düşünerek üzüldük. Ama şizofreniden kurtulmanın yolu var Bu küreselleş- meye, bunun ülkedeki yansımalan olan IMF prog- ramlanna karşı çıkmaktan, sonra iktidarsızlık duy- gusundan kurtulmak için emekçilerin yanında ye- rini almaktan geçiyor. Hizbullatiçılar duruşmaya gelmedi • DİVARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Hizbullah Diyarbakır llim Grubu'nun yargılanmasına Diyarbakır 2 No'lu DGM'de devam edildi. Diyarbakır'da 1991-1994 yıllan arasında 27 kişinin öldürülmesi olayından sorumlu tutulan 26 sanıktan 20'si idamla yargılanıyor. Dünkü duruşmaya yalnızca 5 sanık katıldı. Bingöl Cezaevi'nde bulunan 21 sanık ise cezaevindeki uygulamalan protesto için duruşmaya gelmedi. Dunışma, mahkeme heyetindeki değişiklik nedeniyle ertelendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle