Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA
HABERLER
EstomaJı Karista Portpag,
GAP güzeli seçüdi.
Dünya güzeileri
Urfa'da
• ŞANLIURFA
(Cumhuriyet) - lstanbul'da
yapılacak Mıss Globe
Güzellik Yanşmasi öncesi
Şarilıurfa'ya giden 20
ülkenin güzeileri, sokak
çocuklan yaranna defıle
düzenledi. Harran Oteii
havuz başında düzenlenen
defilede yöresel kıyafetlerle
podyuma çıkan güzellerden
Karista Portpag, GAP güzeli
seçildi. Estonyalı güzele
Ödül olarak üzerindeki
yöresel Arap" kıyafeti verildi.
Urfa'daki tarihı ve turistik
bölgeler ile GAP ünıtelerini
de gezen güzeller. iinlü "Sıra
GecelerTne de konuk
oldular.
Kamyon
şoföplepinin
denetimi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - lçışlen Bakanı
Sadettin Tantan, kamyon
şoforlerinin denetimlen
konusunda 80 ıl valıliğine
genelge yayımladı.
Genelgede. 1998 yılının ilk
altı ayında kamyon sayısının
612bin97"den628bin
936'ya çıkmasına karşın
kazaya kanşan araçlar
içensınde kamyonlann
payının yüzde 10.32'den
yüzde 8.85'e. kaza yapan
kamyon sayısının 25 bin
193'ten23bin47"ye
düştüğii, ancak bu olumlu
gelişmenin istenilen düzeyde
olmadığı belirtildi.
'Desteklemeler
Öye
ilmeir
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Tanm ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf
Gökalp. desteklemelerin
genelde son iirüne belirli bir
taban fiyat verilerek
yapıldığını belirterek
" Bunun yerine
desteklemelerin dafıa
öncedençiftçilere
duyurulmasında yarar var"
dedi.
Damdan düşen
5 kişi öldü
• MERSİN(AA)-
Mersin
T
de yogun sıcaklar
yüzünden damdan
düşenlerin sayısında artış
olduğu, son üç ayda 5
kişinin öldüğü, 240 kişinin
yaralandığı bildirildı. Devlet
Hastanesi Başhekimi Dr. •
Durhasan Bozdereli, yoğun
sıcaklar nedenıyle
vatandaşlann büyük bir
bölümünün gece evlerinin
damında ya da balkonunda
yattığını belirterek "Bu
yuzden yüksekten düşme
olaylannda da artış oldu"
. dedi.
eleştipi
I ANKARA (ANKA)-
Türk Eğitim-Sen Genel
Başkanı Şuayip Özcan. her
hükümetin bir af yasası
çıkardığını, bunun da
sayısının 40'ı bulduğunu
bildirdi. Siyasi yatınmlann
ülke kalkınması ve
vatandaşlann mııtluluğu için
yapılmadığını belirten Türk
Eğıtim-Şen Genel Başkanı
Şuayip Özcan. "Bugün
devletimiz çalışanına
istenilen ücreti vermiyorsa,
iflas etmiş kuruluşlann dize
getirilmesi için yaş
dayatması getiriyorsa, ülke
kaynaklannı terörü- '
durdurmak için harcıyorsa,'
bu gidişatın.sebeplerinden
birisi de af yasalan değil
midir?" dedi.
DSP'ye onay
• ANKARA (AA) -
Anayasa Mahkemesi,
DSP'ninl997yıh
kesinhesabını onayladı.
Yüksek Mahkeme'nin
Resmi Gazete'nin dünkü
sayısında yayımlanan
karannda, DSP'nin 1997 yılı
kesin hesabmda gösterilen
gelir ve giderlerin, tutulan
bilgi vebelgeleregöredoğru
ve 2820 sayılı Siyasi Partiler
Yasası'na uygun olduğu
belirtildi.
Aylıklarda, tüm hizmet süresini kapsayan düşük ortalama esas almacak
ANKARA (Cumhnriyet Bürosn)-Sosyal
güvenlik yasa tasansı, emekJı aylıklan açı-
sından üç yönlü aldatmaca içeriyor. Tasan
yasalaşırsa, emekli ayhkJannda ücretlerin
daha yüksek olduğu "son 5 yıT değil orta-
laması daha düşük olan "tüm hizmet süre-
a" esas alınacak. EmekJıler, maaş artışlan-
nın enflasyona bağlanması nedeniyle ülke-
. nin refah düzeyindeki aröştan yararlandınl-
mayacak. Emeklinin bir diğer kaybı da
mevcut yasayla 5 bin işgününde yüzde 60
olan aylık bağlama oranının yüzde 42.7'ye
düşürülmesiyle gerçekleştiriliyor.
TBMM komisyonlanndan hızla geçiril-
mekte olan yeni tasanda. emekli ayhğı bağ-
lanmasında yaratılan hak kayıplan şöyle:
# Düzenlemede 3 bin 600 gün prim öde-
menin karşılığında aylık bağlama oranı yüz-
de 35 olarak belırleniyor ve her 360 gün
için < 1 yıl)buoranın2puanarttınlmasıön-
görülüyor. Böylece. mevcut uygulamada 5
bin gün için yüzde 60 olan aylık bağlama
oranı, tasanyla 42.7'ye indiriliyor. Mevcut
uygulamada 5 bin gün için yüzde 60 olan
aylık bağlama oranına ancak 8 bin 300 gün
prim ödeme koşulu yerine getirildiğinde
ulaşılabiliyor. Uygulamada, 5 bin günün
üzerindeki her 240 gün için de aylık bağla-
ma oranı J puan arttınlıyordu. Buna göre ise
8 bin 300 gün prim ödendiğinde aylık bağ-
lama oranı yüzde 77'ye yükseliyordu.
# Mevcut düzenlemede emekli aylığı,
işten aynlmadan önceki son 5 yılda prime
esas alınan kazanç tutarlanna göre esas alı-
nacak yılhk kazanca göre gösterge belirle-
niyor ve bu gösterge rakamıyla memur ma-
aş katsayısı çarpımmın yüzde 6O'ı emekli
aylığı olarak bağlanıyordu. Tasanda ise si-
gortalılığın başladığı tarihten emekli olunan
tarihe kadar olan süre içinde alınan ayhkla-
rmtümühesaplamayadahiledilıyor. Heryıl
için DlE'nin açıkladığı kentsel tüketici fi-
yatlan değişimi vebirönceki yılingayri sa-
fı yurtiçi hasıladaki sabit fiyatlarla gelişme
hızına göre alınan aylıklar güncelleştirile-
cek ve ortalama bir kazanç tutan belirlene-
cek.
Bu düzenlemeyle çalışanlann başlangıç-
taki ücret düzeyine göre çok daha yüksek
bir yaşam ölçütüne ulaştıklan göz ardı edil-
diği gibi Türkiye koşullannda prim yükü-
nün azaltılmasına yönelik olarak ücretlerin
gerçek düzeyi yerine asgari ücretten göste-
rildiği dikkate alınmıyor. Genel bir uygula-
ma olarak işverenler, çahşanlan asgari üc-
ret düzeyinden sigortalı kapsarruna aldınr-
ken, açıktan ödeme yapıyor ve ancak son 5
yılda bu ücret düzeyi yüksek gösterilerek
emekli aylığının bağlanmasında kişinin hak
kaybma uğraması önlenebiliyordu.
Tasanyla 10-15 yıldır bu uygulamayı e-
sas alarak ücretlerinin düşük gösterilmesi-
ne razı olan çalışanlann, son 5 yılda gerçek
ücretlerinin yansıtılmasıyla bekledikleri
emekli aylığına kavuşma umutlan sona ere-
cek. Böylece kayıt dışı çalıştjrmanın fatu-
rası da "ucuz işgiicü" olanağının yüksekli-
ği nedeniyle haklannı konıyamayan çalı-
şanlara çıkacak.
# Tasanda emekli aylığına esas alına-
cak ortalama kazancın TÜFE ve GSYİH
artışlan dikkate alınarak nasıl bugüne geti-
rileceği açıklanmıyor. Uygulamada bu dü-
zenlemenin emekli aylıklannı yan yanya
düşüreceği savlanıyor. Örneğin, "1980yıhn-
daki çahşanın ücreti 19 >il bovunca enflas-
yon ve gelir arbşlanyla ilişkilendirüerek bu
yıla kadar getirilecek mi" sorusu gündeme
getiriliyor.
# Mevcut uygulamada emekli maaş ar-
tışlan, memurmaaş artışlan oranına bağlıy-
dı. Tasanyla, emekli ayhğındaki artışlan
belirleme yetkisi Bakanlar Kurulu'ndan alı-
narak, aylık TÜFE'ye bağlanıyor. Böylece
getirilen -değişken öJçü (eşef-mobil)r
siste-
mi, emeklilerin sendikalaşma girişimlerini
yok saydığı gibi toplumsal baskıyla hak ka-
zanımının da önüne geçiyor.
# Tasanyla emekli aylık artışlan enflas-
yona bağlanarak, asgari yaşam ölçütünün
altında kalan emekli aylıklannın bu düzeyi
kalıcılaştınlıyor. Şu anda SSK'de en düşük
emekli aylığı 70 milyon lira, en yüksek
emekli aylığı ise 185 milyon lirayken;
Emekli Sandığı'nda en düşük emekli aylı-
ğı 95 milyon lira, en yüksek emekli aylığı
400 milyon lira; Bağ-Kur'da da en düşük
emekli aylığı 37 milyon 500 bin üra, en yük-
sek emekli aylığı 154 milyon lira düzeyin-
de bulunuyor.
İşveren emeklilik yaşına karşı
'60 yaşında işçi
çalıştınlmıyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) -Ankara Tica-
ret Odası (ATO) Başkanı
Sinan Aygün, kendilerine
üye olan işletmecilenn 60
yaşında işçi çalıştırmadı-
•ğını açıklayarak -Emekli-
lik yaşının 60 olmasına ke-
sinİikle karşıyız. Bu bir da-
yatmadır" dedi.
Hak-lş Başkanı Salim
Uslu ve beraberindekiler.
dün tasanya karşı destek
almak için başlarında
"Mezarda emekliliğe ha-
yır* yazıiı beyaz şapkalar
ileATO Başkanı Sinan Av-
gün'ü ziyaret ettiler.
ATO'nun 2 bin 3 f 2 üye-
si arasında gerçekleştirdi-
ği -anketin sonuçlannı
açıklayan Aygüıii ijletme-
" lerin yüzde 92"sinin 60 ya-
şında işçi çalıştırmadığı-
nın ortaya çıktığını söyle-
di. Aygün, "Tekstil, maki-
ne, kuyumculuk. matba-
acılık va madencilik sek-
töricrinin hiçbirinde60ya-
şında kimse çalışhnlmı-
yor" dedi.
Aygün, ankette emekli-
lik yaşının ne olması ge-
rektiğine ilişkin soruya,
üyelerden yüzde 80'lik
gnıbun 50-55 yanıtını ver-
diğine dikkat çekti.
Aygün, üyelerin yüzde
15'inin ise 58-60 istediği-
ni, 38-43 yaşı isteyenlerin
ise yalnız yüzde 5 olduğu-
nu kaydetti.
Devletin yaklaşık 20 ku-
ruluşunda özellikle temiz-
lık sektöründe, özel firma-
lar ile yaplan mukaveleler-
de çalışanlar için ortalama
18 ile 45 yaş smınnın ge-
tinldiğini vurgulayan Ay-
gün, "Bu mukaveteter gös-
teriyor Id devlet büe özel
sektöre iş yapünrken 18
yaştan kücûk. 45 vaştan
büyük işçi çalıştınlmama-
sı şarn köyuyor, ama diger
taraftan işçi ve memurlar-
dan 60 yaşına kadar çalış-
malannı Istiyor" diye ko-
nuştu.
IMF'nın Türkiye'ye her
gelişinde reçete dayatma-
snıı eleştiren Aygün,
"Türkiye'vi kim yöneti-
yor? O zaman bırakalım
İMF'den 10 kişi geisin.
Türkiye'vi yönetsm" dedi.
Salim Uslu da gazeteci-
lerin sorulan üzenne hü-
kümetle orta yol bulundu-
ğu yönündeki haberleri ya-
lanladı. Uslu, "S8-60 yaş
ile geçiş sureci, birbirinin
alternatifi değildir" diye
konuştu.
tĞNEÜ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
BUf?»\N CA &Ş£Y ÇIKMADI,
& KÖTÜLÜK
Ertuğrul Kumcuoğlu, görüşmeleri basına kapatmakla yetinmedi
Koıııisyoıula tutanak tutulmadı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM
Sağlık ve Sosyal tşler Komisyonu Başkanj
Ertuğrul Kumcuoğlu. sosyal güvenlik yasa
tasansı görüşmelerini basına kapatmakla
yetinmeyerek komisyonda tutanak
tutulmasına da izin vermedi. Kumcuoğlu,
"salim biçimde müzakere" edilmesi için
toplantınm kapalı yapıldığını, tasanda işçi
federasyonlarının isteklerinin dikkate
alındığını ileri sürdü. Sosyal güvenlik yasa
tasansı üzerindeki görüşmeleri basına
kapatan TBMM Sağlık ve Sosyal işler • "
Komisyonu Başkanı Kumcuoğlu'nun,
içtüzük uyannca TBMM Genel Kurulu ve
komisyonlannın bütün görüşmelerinde
tutanak tutulmasının zorunlu olmasına karşın
komisyon çalışmalannın tutanağa
alınmasına izin vermediği ortaya çıktı.
Kumcuoğlu, dün düzenlediği basın " -
toplantısında tasanmn hiç değişiklik
yapılmadan aynen kabul edildiği yönündeki
değerlendirmelerin doğru olmadığını. 38
değişikJik önergesinden 26'sının kabuf
edildiğini, 12'sinindereddedildiğini
kaydetti.
FP'li üye Mahfuz Cüler'in. "Kabul edilen
önergeİerin hepsi teknik ön«rgelenlir, özde
bir değişiklik olmamışnr" açıklaması üzenne
Kumcuoğlu, "Teknik de olsa 26 değişiklik
yapddı tasan üzerinde. İşçi kesiminin arzulan
da dikkate ahndı. Orneğm, protez ve sağlık
araç-gereci konusunda asgari ücretin 3 katı
öngörülüyordu. Ama uzlasüdığı biçimde 2.5
kab olarak benimsendi EmekUlerin eşlerinin
de sağlık gereçlerinden yararlanmasını kabul
ettik" dedi. Kumcuoğlu, emeklilik süresini
uzatan. ancak daha iyi yaşam düzeyi
getirdiğini savunduğu tasan üzerinde karar
vermekte zorlandıklannı soyledi.
Tasannın emeklilik yaşında odaklanmasına
karşın reformist bir düzenleme olduğunu
kaydeden Kumcuoğlu, ilk kez çalışma
sistemine işsizlik sigortasırun
getirildiğini belirtti.
Gazetecilerin sorulannı da yanıtlayan
Kumcuoğlu, toplantınm TBMM
Içtüzüğü'nün 32. maddesi uyannca basına
kapatıldığını söyledi. Kumcuoğlu, "32.
madde yalmzca bakan ve üyelerin komisyon
toplannsma kaölmasını öngöriiyor. O zaman
nrye bürokraüar ahndı? Bu içtüzüğe aykın
değil mi" sorusu üzenne, "Bürokratlar
bakanlardan aldıklan yetkiyle gekükleri için
bir raahsur görülmedj" yanıtını verdi.
FP'den öneriye destek yok; DYP, Danıştay ve TBB'nin kaygılannı dikkate alacak
Muhalefetin talıkiııı pazarbğı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Uluslararası tahkime ilişkin
anayasa değişikliği önerisi, TB-
MM Başkanlığf na sunuldu. FP
"mezarda emekKKk"' olarak nite-
iendirilen sosyal güvenlik tasan-
sında yeni düzenleme yapılmadan
öneriye destek vermeyeceğini
açıklarken öneriye ilkesel anlam-
da olumlu bakan DYP, Danıştay
ve Türkiye Barolar Birliği'nin
kaygılannın dikkate aJınması ge-
reİctiğini bildirdi.
Uluslararası tahkimin yolunu
açan anayasa değişikliği önerisi
dün 287 milletvekilinin imzasıy-
la TBMM Başkanhğı'na sunuldu.
Yürürlük maddesi de dahil 4 mad-
deden oluşan öneri, anayasanın
47, 125 ve 155. maddeleri'nde de-
ğişiklik yapılmasını öngöriiyor.
Onerinin genel gerekçesinde, ana-
yasada devletleştirmenin düzen-
lenmesine karşın özelleştirme ko-
nusunda herhangi bir düzenleme-
ye yer verilmediği belirtilerek ba-
zı ülkelerin anayasalannda özel-
leştirmeyi öngören hükümler bu-
lunduğu, Fransız Anayasası'nın
buna örnek gösterilebileceği kay-
dedıldı. Türkiye'nin yüksek tek-
noloji ve büyük finansman gerek-
tiren altyapı yatınmlannda karşı-
laşılan bazı sorunlann, yabancı
sennayenin yatınm yapma konu-
sunda çekingen davranmasına ne-
den olduğu belirtilen gerekçede,
bu sorunlann arasında kamu hiz-
metleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma
ve sözleşmelerinden doğan uyuş-
mazlıkiann çözümünün önemli
bir yer tuttuğu kaydedildi. Tahki-
min uluslararası düzeyde gittikçe
yaygınlaşan birkurum haline gel-
diği belirtilen gerekçede şöyle de-
nildi:
"Aralaruıda Türkiye'ninde bu-
lunduğu çeşitli devletlerce imza-
lanmtş bulunan 1975 tarihli Hel-
sinki NihaiSenedi'nde, anlaşmaz-
hklann tahkhn yohıyla çözülmesi
öngörülmüştür. Bu durumda ev-
rensel hukukun benimsendiği ve
uyguladığı kav ram ve kunımlara
hukukumuzda da yer verilmesi ge-
rekmektedir. Türkiye'nin ulusla-
rarası ilişkilerçerçevesindebenim-
sediği bu yaklaşıma anayasanın
125. maddesinde de yer verilmesi
uygun olacakor. Özetie, anayasa-
nın konuya ilişkin hükümlerinin
ülkemizin ihtiyacı olan yaûnm ve
hizmetlerde uygulanacak e\rensel
ilke ve uygulamalara paralel bir
biçûndedeğijtirilmesi zorunhı ha-
legelmiştir. llkemizin kalkınma-
sı için büyük önem taşıyan çağdaş
hukuk ilkelerine, anayasamızda
da yer verilmesi amacıyla bu ka-
nun teklifi hazırlanmısOr."
'Talanın önündeki engel
kaldınlıyor'
FP Grup Başkanvekili AbdüUa-
tifŞener, 57. hükümetin halkı hem
ekonomik olarak ezmek hem de
özgürlüklerini kısıtlamak için ça-
lışmalar içinde olduğunu kayde-
derek talanlann önündeki engelle-
ri kaldırmak içın de çaba harcadı-
ğını belirtti. Hükümetin, talana
yasal kolaylık sağlamak amacıy-
la tahkim hazırlığı içinde bulun-
duğunu anlatan Şener, sosyal gü-
venlik yasa tasansı çekilerek yeni
düzenleme yapılmadan tahkime
destek olmayacaklannı bildirdi.
Adalet Bakanı Hikmet Sami
Türk, Devlet Bakanlan Yüksel
Yalova ve Sadi Somtıncuoğlu ile
dün DYP Genel Başkam Tansu
ÇiBer'i ziyaret ederek öneri konu-
sunda destek istedi.
Çiller, ilke olarak öneriyi des-
teklediklerini, ancak Danıştay ve
Türkiye Barolar Birliği'nin kaygı-
lannın dikkate alınması gerekti-
ğini, bu konuda bir inceleme yap-
tıktan sonra karar verecekle'rini
söyledi. Anayasa değişikliklerinin
parça parça getirilmesini de eleş-
tiren Çiller, bu yöntemin anaya-
sanın bütünlük ruhuna aykın ol-
duğunu belirtti.
Veziroğlu
Helekulak'ı
sordu
tstanbul Haber Servisi -
Veziroğlu tnşaat Sana-
yii'nin sahibi ve kendisini
fesheden Banş Partisi Ge-
nel Başkanı işadamı AH
HaydarVearoğra, Cumhur-
baskanı Süleyman Demirel
ve Başbakan Bülent Ece-
vit'e gönderdiği mektuplar-
da. bir süre önce ortaya çı-
kan "Telekulak Skanda-
h"nda kendi telefonlannın
da dinlendiğini anımsata-
rak, bunun nedenlerinin or-
tayaçıkanlması için gereği-
nin yapılmasını istedi.
Veziroğlu, kamuoyunda
Telekulak Skandalı diye ad-
landınlan, yasadışı dinleme
ve izleme faaliyetleri sıra-
smda, Cumhurbaşkanlığı ve
Başbakanlığm yanı sıra
kendi telefonlannın da din-
lendiğini, 19Temmuz 1999
tarihli Hürriyet gazetesinin
sürmanşet haberinin bu du-
nımu doğruladığını vurgu-
ladı. Devlet arşivinin Cum-
hurbaşkanı ve Başbakan'm
elinde olduğuna dikkat çe-
ken Veziroğlu, arşivde bu-
lunması gereken kendisiyle
ilgiliraporlarda,yargıya in-
tikal ettirilmesi gereken her-
hangi bir şey varsa, zaman
geçirilmeden sonışturma
açtınlmasını, böyle bir du-
nım yoksa, kendisinin he-
sap sorabilmesi ve yargıda
hakkını arayabilmesi için,
sorulannın yanıtlanması ko-
nusunda ilgiiilere talimat
verilmesini istedi.
Veziroğlu'nun yanıt bek-
lediği sorulan şöyle:
- Hangi gerekçeyle takibe
alındım ve dinlendim?
- Özel olarak kimin ya da
kimlerin emriyle telefonla-
nm dinlendi?
- Dinleme ve izleme ra-
porlan devlet arşivinde mi?
Devlet arşivinde değilse ne-
rede?
GLOBALpoılrtKÜLTüR
ERGİN YILDIZOĞLU
üzolpeni'den Kurtulmak
:inf
Küreselleş-me!
(özellikle aydınlara ithaf edilmiştir.) 25 yıldır ga-
zetelerden televizyona, mümtaz köşe yazarfann-
dan işadamlarına, kimi üniversite kürsülerine, mu-
hafazakâr politikacılardan sosyal demokratlara ka-
darçoksesli bir koro, ekonomiden siyasete ve kül-
türe, ekonomi politikalanndan insan doğasına ka-
dar hertürlü açıklamalanna, "küreselleşmenln so-
nucu", ya da "gereği" diye başfayıp, bitiriyorlar.
Küreselleşmeye ilişkin söylem, hep "Bilimsel, tek-
nolojikdevhm" Internet, uydu yayınlar, bilgisayar-
lar vb. gibi bir başka grup tespitlerle destekleni-
yor. Adeta, herşeyin "başka für/ü"açıklandığı, ye-
ni bir imgesel evrende yaşıyoruz. Her seferinde de
eklenjyor. Küreselleşme doğal ve kaçınılmaz
bir süreçtir. Uyum sağlayınız rahatlarsınız.
Neden olmasın? Akla da yakın geliyor. Derken,
bir de bakıyoruz ki, bu küreseJleşrne söylemiyle ku-
rulan imgesel evren, sık sık, bir başka gerçeğin
müdahalesiyle yırtıhyor. Dünyanın neresinde olur-
sanız olun, emekçiler, işçiler, sendikaJar^A/i! Bu ka-
fası bir türlü basmayan emekçiler!) istikrarlı bir şe-
kilde küreselleşmeye karşı çıkıyor, küreselleşme-
nin "nimetlerini" inatla reddediyorlar. Bu arada,
kimi aydınların (hâlâ bir etik kaygısı olanları kaste-
diyoruz tabii ki), bu "başka gerçeğin" uyguladığı
şiddetin sonucunda oluşan yırtıklardan içeri sızan-
lara bakın, "Acaba o mu, yoksa bu mu, neden iki-
si birden değil?" diye sorarken, kafalan kanşıyor,
özgüvenleri zayıflıyor, yavaş yavaş şizofrenik (çok
kimlikli) bir ruhsal duruma sürükleniyortar.
Biz, hep küreselleşme söyleminin kurduğu im-
gesel evrenle gerçeği bağdaştırmanın mümkün
olmadığını, etik kaygıya sahip olanlann, küresel-
leşmenin dışındaki gerçeği, yırtıklardan sızan-
lan, inkâredemeyeceklerıni vurguladık. Şizofreni-
den kurtulmanın yolunun, tutum almak, küresel-
leşmeye direnmek olduğunu birçok kez anlattık.
Ama biz kapitalizme bakıp da, "Neden, daha iyi
ve başka tûrfü bir yaşam olmasın?" diye soranlar-
dan olduğumuz için, hep taraflı sayıldık; etik tutum-
lanmızdan dolayı dinozor, muhafazakâr ilan edil-
dik. Ama, şimdi, böyle solculan suçlayıp, gerçek-
ten kaçmak için girilen kestirme yollar bir kez da-
ha kapandı. Çünkü, kapitalizme karşı olmakla suç-
lanamayacak "çoksaygın" bir kurum, Birieşmiş
Milletler, "Human Develoment Report 1999"da
küreselleşmenin son 25-30 yılını değertendirdi. Ra-
porun bulguları, küreselleşme söylemiyle kurulan
imgesel evreni delik deşik ediyor.
Küreselleşme sürecinin göstergelerine bakınca,
1970-1999 arasında, toplam ihracatın, dünya
GSMH içindeki payı yüzdei 7'den yüzde 21 'e çık-
mış. Burada bir patlama yok! Ancak sermaye ih-
racı cephesinde durum farklı. Bu alanda gerçek-
ten bir hareketlilik var. 1970-1997 döneminde doğ-
rudan yabancı sermaye yatırımları 7 kat artmış.
Portföy ve kısa dönemli sermaye yatınmlan 1980-
97 arasında üç kat artmış. Döviz ve borç piyasa-
lanna gelince, artış, artık baş döndürücü bir hıza
ulaşıyor. Döviz piyasalarının günlük cirosu 1970-
1998 döneminde 150 kat, banka kredilerinin hac-
mi ise 1980-1994 arasında 15 kat artmış. Bunlar-
dan, çıkanlacak ilk sonuç küreselleşmenin kapsa-
yıcı bir süreç olmadığı, yatınm ve ticaret alanlann-
dan ziyade, spekülatif sermaye ve borç piyasala-
nnda gerçekleştiğidir.
Peki bu küreselleşme dinamikleri olarak sapta-
nan süreçler, dünya ekonomisine gerçekten bir
entegrasyon getirmiş mi? Ne gezer. Küreselleşme-
ye paralel olarak sınıflar arası, uluslararası eşitsiz-
likler daha da artmış, kimilerinin bireysel servetle-
ri müstehcen boyutlara ulaşmış. Işte raporun ver-
diği birkaç rakam: Dünya nüfusunun en zengin
yüzde 20'sinin yaşadığı gelişmiş ülkeler, dünya
GSMH'sinin yüzde 86'sını, ihracat pazarlarının
yüzde 82'sini, tüm yabancı yatınmlann yüzde 68'i-
ni, tüm telefon hatlarının yüzde 74'ünü ellerinde
tutuyorlar. Tüm bu alanlarda, en yoksul yüzde
20'nin payı ise hiçbir zaman yüzde 1.5'i geçmi-
yor. Toplam küresel mal ve hizmet ticaretinin yüz-
de 71'i, dünya nüfusunun yüzde 19'unu oluştu-
ran OECD ülkeleri arasında gerçekleşiyor.
Teknolojik devrimin simgesi olan Internet'i kul-
lananlann ise yüzde 91 'i OECD ülkelerinde. Araş-
tırma geliştirme harcamalanna, yeni patentlere ba-
kınca bunların 1993 rakamlanna göre sırasıyla
yüzde 84 ve yüzde 95'inin en zengin 10 ülkede
gerçekleştiği görülüyor. Teknolojik devrim de ay-
nı küreselleşme gibi, uluslararası medyanın kurdu-
ğu imgesel evrenin gösterdiğinden farklı olarak
çok sınırfı bir bolgeyi ve nüfusu etkılemiş.
Küreselleşme olurken, dünyada gelir eşitsizlik-
leri artarak, en zengin yüzde 20 ile en yoksul yüz-
de 10 arasındaki fark 1960'ta 30'a 1 'den 1990'da
60'a 1 'e, 1997'de de 74'e 1 'e yükselirken, en zen-
gin 200 kişinin serveti 1994-1998 arasında yüz-
de 100'den fazla artarak 1 trilyon dolan geçmiş.
En zengin üç kişinin toplam servetleri ise 600 mil-
yon insanın yaşadığı en yoksul ülkelerin toplam
GSMH'sini aşmış.
Rapor bir taraftan küreselleşmeyle, teknolojik
devrimin en zengin ülkelerde yoğunlaştığını gös-
terirken, diğer taraftan küreselleşmeye uyum sağ-
lamaya çalışan ülkelerde (bu sırada giderek yok-
sullaşan ülkelerde) yoksulluğun yanı sıra, kamu
hizmetlerinin de IMF'nin yapısal uyum program-
lan ve özelleştirmeler yüzünden iyice bozuldu-
ğunu saptıyor. Rapor küreselleşme basıncının ge-
nelde sağlık hizmetlerini, çocuk bakımını, kadın-
lann yaşam koşullannı giderek bozduğunu göste-
riyor.
Bu bulguları gözden geçirirken, kimi aydınlann
(etik bir kaygusu olanları kastediyoruz) şizofrenik
eğilimlerinin artacağını düşünerek üzüldük. Ama
şizofreniden kurtulmanın yolu var Bu küreselleş-
meye, bunun ülkedeki yansımalan olan IMF prog-
ramlanna karşı çıkmaktan, sonra iktidarsızlık duy-
gusundan kurtulmak için emekçilerin yanında ye-
rini almaktan geçiyor.
Hizbullatiçılar duruşmaya gelmedi
• DİVARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Hizbullah
Diyarbakır llim Grubu'nun yargılanmasına
Diyarbakır 2 No'lu DGM'de devam edildi.
Diyarbakır'da 1991-1994 yıllan arasında 27 kişinin
öldürülmesi olayından sorumlu tutulan 26 sanıktan
20'si idamla yargılanıyor. Dünkü duruşmaya yalnızca
5 sanık katıldı. Bingöl Cezaevi'nde bulunan 21 sanık
ise cezaevindeki uygulamalan protesto için
duruşmaya gelmedi. Dunışma, mahkeme heyetindeki
değişiklik nedeniyle ertelendi.