28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 1999 PAZAR 12 PAZAR KONUGU 1 Yunanistan 'ın yeni Ankara Büyükelçisi Ioannis Korantis Türkiye ile ticaret ve turizm ilişkilerinin artmasını istiyor 'Abdullah Ocalan'ı biz istertiedik' Ceçmişe değil bakalım' - Türkiye ile Yunanistan arastnda ilişkiler hep inişli çıkışlı; birgün iyi, iki giin kötü oldu. Papandreu ile Özal arasında Davos ve Brüksel görüşmelerinin ardından yakınlaşma süreci başlatüdu Ama daha sonra ilişkiler yine kötüleştL Siz ikUi Uişkilerin inişli çı/aşh olmasutı neye bağhyorsunuz? - Sınır komşusu ülkeler arasında her zaman çekişme konulan olmuştur. Bu, yaşamın bir gerçeğidir. tkincisi de. yüzyıüardır süregelen nedenlerden iki ülke kendi garip çekişme konulannı yaratmışlardır. Ama bu, sorunlann çözûlemeyeceği anlamına gelmez. Temel kurallar çok açık olursa, uluslararası standartlara saygı gösterilirse ve herkes bunlara uyarsa çözülemeyecek sorun yoktur. Ilişkilerde inişler çıkışlar olabilır. Bu yeni diyaloğun bu kez gerçekten yürüyeceğinden de etnin değilim. Ama deneyeceğiz. Ankara"dan mesaj aldık. Türkiye de bu doğrultuda tutum izleyecektir. Ben geçmişle fazla ilgilenme yanlısı değilim. Geleceğe bakmayı yeğlerim. Ankara'da da, Atina'da da adim adım iierlemek için gerçekten bir irade bulunduğunu biliyorum. Bu, adım adım bir yaklaşımdır. Bence de doğrudur. Gerçekçi ve ciddi olalım. Kurallara uyarak ertesi günün neler getireceğini bekleyip görelim. Benim tabiatımda iyimserlik var. - Türkiye ile Yunanistan arasmdaki pek çok sorundan birisi de Kıbns. Son birkaç aydır zengin ülkeler kıdiibü G-8'in, adadaki iki toplumun liderini önkoşulsuz yeni görüşmelere çekme inisiyatifı var. Sizce bu görüşmelerden ne çıkar? - Umanm bu görüşmelerden bir şeyler çıkar. Kıbns'taki çıkmaz fazlasıyla uzun zamandır sürüyor. Dünyadaki bütün duvarlar yıkıldı, ama Kıbns'taki duruyor. Kıbns'taki duvann da yıkılması lazım. G-8'in ginşiminı temel alan fikirler BM Güvenlik Konseyi'nin karanyla da desteklenmıştir ve bu fikirler o kararda yer almıştır. BM-Genel Sekreteri, taraflan önkoşulsuz olarak masa başında doğnıdan görüşmelere çağırmıştır. Kalıcı çözüm sağlansın' - Ancak ydlardır yapüan Kıbns görüşmelerine katılan kisiler aynı kisiler... KORANTİS- Evet, iki kisiler. Burada küçük bir fark var. Birisi Kıbns Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı, öbürü ise Kıbns Türk toplumunun lideri. Kıbns Cumhuriyeti bütün dünya ülkeleri tarafından tanınmış bir devlettir. Öbürü ise sadece Türkiye tarafindan tanınmaktadır. Sayın Denktaş'ın, bagımsız Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin cumhurbaşkanı olarak tanınmasında ısrar edilmesinin gerçekten Kıbns sorununu çözeceğine inanıyor musunuz? Sayın Denktaş diyor ki: "Statüm kabul edilmeden görüşmelere gjtmem." Bakın, G-8'in girişimi iyi bir firsat. Önkoşul olmayacak. Kim neyi konuşmak istiyorsa masaya getirecek ve müzakere edilecek. Ama Kıbns'taki çıkmazı sürdürmek Türkiye'nin aleyhine olacaktır ve Kıbns Türk tarafınm çıkarlanna da hizmet etmeyecektir. Cumhurbaşkanı Klerides (Kıbns Rum yönetimi lideri), Türk tarafina Kıbns'ın AB üyeliği görüsmelerini yürüten heyete katılma çağnsı yapmıştır. Ama Türk tarafı, her seferinde reddetmiştir. Bence bu çok yazıktır. Türk tarafi dışanda bırakılmamahdır. - Yalnız gözardı ettiğimiz bir nokta var. Kıbns 'ta, en aztndan Türk tarafında, karşı tarafa derin bir güvensizük duygusu bulunuyor. Bu güvensizlik nasıl aşüabiür sizce? - Konuşarak. Bırakahm konuşsunlar. Neden bir araya gelmiyorlar, orurup konuşmuyorlar? Eteklerindeki taşlan birbirlerine döksünler. Herkes bunu bekliyor. Birbırlerine. "Arük yettin. Şu şu yaptıklanrun beni bezdirdi* desinler. Ondan sonra da içlerini döktüklerinde, sonınlannı çözmek için ortak bir yol bulsunlar. Ama daha işin başında, "Sen beni şu şekilde tanımazsan senink konuşmam" derseniz, bu, konuşmak istemediğiniz anlamına gelir. - Burada acaba çözümsüzlük çözüm olarak mı görülüyor? - Bu çözümsüzlük çok fazla uzadı. Hakça, iki tarafin da kabul edeceği kaiıcı bir çözümûn bulunup uygulamaya konulmasının zamanı geçiyor bile. Bu firsat yakalanmalı, iyiye kullanılmalı. Birbirimize dürüst davranalım. Kıbns sorunu açık bir yara olarak kalmaya devam ettiği sürece, bu, Türk-Yunan ilişkilerini hep olumsuz yönde etkileyecektir. Ama diyelim ki Kıbns sorunu çözüldü. O zaman ikili ilişkilenmiz artan bir hızla inanılmaz biçimde gelişecektir. LEYLA TAVŞANOGLU Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Yunanistan Dışişleri Bakanı George Papandreu 'nun uzlaşmalanyla gelecek hafta Türk ve Yunan teknik heyetleri arasında görüşmeler Ankara ve Atina 'da başhyor. Başta terörle mücadele olmak üzere heyetler ekonomik, ticari, kültürel, bilimsel işbirliğini geliştirmek için çalışmalar yapacaklar. Yıllardır inişli çıkışlı ilişkileryaşayan iki ülkenin, yakalanan bu sonfırsatı iyi değerlendirecekleri umutları da uluslararası arenada güç kazanıyor. Yine de, görüşmelerin sonuçlarıyla ilgili ne fazla iyimser ne de kötümser olmamak gereği üzerinde duruluyor. Bir de G-8 'in Kıbns 'ta yeni görüşmeler başlatma girişimi var. Bütün bu gelişmelerin ışığında, üç buçuk ay önce Ankara daki görevine başlayan Yunanistan 'ın genç ve dinamik Büyükelçisi Ioannis Korantis 'le konuştuk. Korantis, Uişkilerin geliştirilebilmesi için elinden gelen her türlü çabayı harcayacağını söylerken özellikle ticaretin ve turizm ilişkilerinin artmasının bir yakınlaşmaya büyük katkıda bulunacağımn altını çizdi PORTRE / IOANNİS KORANTİS 1948, Atina doğumlu. Babası diplomat olduğu için küçükyaşta dünyayı dolaşmaya alıştı. Fransa'da Aix-En-Provence Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. 1972'de Yunanistan Dışişleri Bakanlığı 'na memur olarak girdi. Daha sonra NATO 'ya atandı. Belgradve Washinçton elçiliklerinde görev yaptı. Merkeze dönüşünde Afrika Ülkeleri Dairesi Başkanhğı na getirildi. 1989 'da Strasbourg'daki Avrupa Konseyi 'ne Daimi Temsilci Yardımcısı olarak atandı. 1991de AB nezdinde Daimi Temsilci Yardımcısı oldu. 1995 'te Suudi Arabistan 'a büyükelçi olarak gitti. 1997'de merkeze, Balkan Ülkeleri Daire Başkanı olarak döndü. Üç buçuk ay önce de Ankara Büyükelçiliği ne atandı. - Aslında Ankara 'ya atanmadığınızı, kendi isteğinizle Ankara 'yı seçtiğinizi biliyoruz. Seden? -Öncelikle, Ankara her Yunan dıplomatı için uğraştıncı, heyecan verici bir makamdır. Bunun tersi, eminim Türk diplomatlan için de geçerlidir. Kanyerim boyunca hiçbir zaman doğrudan Türkiye işle- riyle ilgili çalışmadım, ama hep Türkiye'yi ilgilendiren görevleral- dım. Bu firsat önüme çıkınca Türkiye"de çalışma zamanımın geldi- ğine karar verdim. Türkiye büyük, çeşitliliklen olan karmaşık, olağanüstü güzel bir ülke. Bu görev benim için hem 'hodri meydaıT, hem de bir firsat an- lamına geliyordu. Ben burada sadece çalışmaya degıl, bu ülkeden keyif de almaya. sık sık seyahat etmeye, insanlan tanımaya, öğrenmeye, anlamaya ve kendi mesajımı onlara ulaştırmaya çalışmaya geldim. - Sizin mesajımı nedir? -Yunan bakış açısı. Amacım, iki ülke arasındaki uişkilerin düzel- tilebilmesi için elimden geleni yapmaktır. Belkı benim elımden ge- len mükemmel bir iş olmayacaktır. ama en iyi niyetimle bunu dene- yeceğim. - Dışişleri Bakanınız George Papandreu ile bizim Dışişleri Ba- kanımız İsmail Cem 'in başlattıklan bu görüşme sürecinden sizce ne gibi sonuçlar çıkar? - Bence iyi bir şey oluyor. Zaten güney Avrupa ülkeleri çerçeve- sinde ya da Balkan işbirliği içinde Türkiye ile çalıştığımız sırada bel- li bir zemin oluşmuşru. Kosova konusunda çalıştık. Tabii bunun hem Türkiye, hem Yunanistan için çok büyük önemi vardı. O sırada iki tarafin da analizleri ve davranışla- n.paraleldL ,. , , Bu çerçevede hem kişisel, hem çalışma ilişkilerimiz çok olumluy- du ve zeminin hazırlanmasına da yardımcı oldu. Bu hem Dışişleri Bakanlan düzeyi hem de benim düzeyim için geçerliydi. Bu olumlu atmosfer, Dışişleri Bakanı Papandreu'nun girişimini sağladı. Dışişleri Bakanınız Cem de bunu kabul etti. Gelecek hafta iki ülkeden uzmanlar Atina ve An- kara'da bir araya gelecekler. Gö- rüşmelerini bu ay sonunda bitir- meleri gerekiyor. Görüşecekleri konular da şunlar: Turizm, çevre korunması, tica- ret. kültür, terorizmi de kapsayan geniş çaplı güvenlik konusu, uyuş- turucu kaçakçılığı ve Türkiye ve Yunanistan'ın ortak çıkarlan bulu- nan Balkanlar ve çok taraflı alan- larda işbirliği yapılması. Bu son söylediğim Karadeniz Ekonomik tşbirliği, güneydoğu Avrupa'da işbirliğini kapsamakta- dır. Gerçekçi olmalıyız. Bu nokta- nın altını iki bakan da çizdi. Ge- reksiz yere fazla umuda kapılma- malı ya da tam tersi, umutsuzluk duymamahyız. Hedefimizin tam olarak ne olduğunu bilmeliyiz. Yaklaşımımız adım adım olmalı- dır. Erişmemiz gereken koskoca bir dünya var. Bunu geliştirmeli- yiz. Birileri bana, "Ekonomik işbir- liğini getiştirmeliyiz. diyorsunuz. Ama Türkiye Gümrük Birliği An- laşmasr nı imzaladı. Bu da yeteriidir. Neden şimdi ikili ekonomik iş- birliğryle uğraşalım?" dediler. Unutmayalım ki Türkiye ve Yunanistan olarak yapmadığımız pek çok iş var. Ticaretlmlz arttı -Negibi? - Yatınmlan özendirmek ve bunlan korumak, çifte vergilendirme- yi önlemek gibi... Bunlar, uluslararası iş dünyasmda olmazsa olmaz kurallardır. Bunlar Gümrük Birliği'nde yok. Türkiye ve Yunanistan olarak ekonomik alanda yapacağımız pek çok iş var. Bu kesin. Belki pek çok kişinin gözünden kaçtı, belki de birçokları önem- semedi, ama Türkiye ile Yunanistan arasındaki ticaret geçen \ ıl 900 milyon dolara fırladı. Bu rakam, hiç kuşkusuz önemsiz değildir. A- ma başarabileceklerimizden de daha çok uzaktadır. Türkiye ve Yunanistan arasındaki bu hızlı ticaret, Türkiye'nin baş- ka hiçbir ülkeyle yapmadığı kadar hız kazanmıştır. Örneğin AB ül- keleriyle böyle olmamıştır. Bu gerçeği iki dışişleri bakanı da kabul ediyor. Bu da, önümüzde neler olabileceginin bir belirtisi, haberci- sidir. Kültür ve bilimsel işbirliği, pek çok şeyin başanlabileceği başka alanlardır. Ege'nin iki yakasında pek çok tarihi anıt, kilise var ko- runmayı bekleyen... - Belki Ege 'nin kirliliğine karşı mücadelede de işbirliği yapılabi- lir... - Ege de öbür denizler gibi kirli. Bu kirlilik de herkesi etkiliyor. Bu da ele almamız gereken bir başka önemli alan. Sonra turizm var. Daha çok Yunanlı turistin Türkiye'ye, daha çok Türk tunstin de Yu- nanistan'a gitmemeleri için hiçbir neden görmüyorum. Bu özendi- rilmelidir. Ama bu iki devletin de işi değil. Özel sektör bunu yapa- bilmelidir. Tur operatörleri, tur bürolanyla Türkiye kıyılan, Yunan adalanna daha çok turist gitmesi için kollan sıvayamaz mıyız? Yunan turist- lerin Efes'le ilgilenmeyecekleri düşünülebilir mi? iki ülke de aynı iklimde yaşıyor. Bunu başarmak iki tarafin da çı- kannadır. Bu konu üzerinde çok cıddi çalışma yapmalıyız. Güvenliğe gelırsek... Birden fazla konuyu içeren bir alandır. Hiç kimsenin de bu konulan ele almakta kararsızlık göstereceğini dü- şünmüyorum. Bu konulardan birisi de terorizmdir. Bunun Türkiye için çok önemli olduğunu bihyorum. Kişinin, terorizmin ne olduğu konusunda çok net ve berrak bir anlayışa sahip olması gerekir. - Türkiye ve Yunanistan için tam bir baş ağrısı haline gelen, ya- bancı kişilerin iki ülkeye kanunsuz yollardan sokulması sorunu var. İkili görüşmelerde bu nasıl ele almacak? - Bu konunun da görüşmelenn gündemine alınması beni çok mem- nun etti. Bir avuç modern köle tüccan; yoksul, zavallı insanlann za- yıflıkları ve umutlanndan kendilerine çıkar sağlamaya çalışıyor. Bu modern köle tacirleri bu zavallı insanlan Türkiye üzerinden Yuna- nistan'a sokuyor. Bu durum, her iki ülkenin de zaranna oluyor. Üs- telik iki ülke kıyı korumalan arasında da sorunlar yaratıyor. Bu konu ancak işbirliğiyle çözülebilir. Dediğim gibi. konunun gö- rüşmelerin gündemine alınmış olması beni çok memnun etti. Lavrlon mültecl kampıdır -Abdullah Öcalan Kenya'dan Türkiye'yegetirildikten sonra An- kara, Yunanistan 'ın çok ciddi biçimde teröre destek verdiği, terö- rist bir ülke olduğu suçlamasınıyapmışü. Sizin bu konudaki değer- lendirmenizi alabilir miyiz? -Tabii. Biz bu suçlamalan defalarca duyduk. Defalarca da en bü- yük açıklıkla bunlara cevap verdik. Biz her zaman terorizmi kına- dık. Çünkü Yunanistan'ın kendisi de terör kurbanı olmuştur. O ne- denle terorizmi hiçbir biçimde kabul edebileceğimiz düşünülmeme- lidir. Terorizm sonuçta terorizmdir, kötüdür ve kınanması gerekir. Hiçbir zaman da bir ülkeyi, bu olayda Yunanistan'ı, hep aynı ifa- delerle suçlamaya devam edemezsiniz. Üstelik de bu suçlamayı hak- lı gösterecek kanıt istendiğinde ise hiçbir zaman kanıt gösterilmi- yor. Defalarca, PKK teröristlerine Lavrion Kampı'nda askeri eği- tim verildiği suçlamalannı işittim. Bu, başında en az haftada bir kez yazılıyor. Hatta Türk yetkililer bile bunu telaflfuz edebiliyorlar. Ba- kın, Lavrion Kampı bir mültecı kampıdır. Atina'dan 60 krn. uzaklık- tadır. Sunion Burnuna yakındır. Bu kamp, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin doğrudan kontrolü altındadır. Bu kuruluşun da Ati- na'da bir şubesi bulunmaktadır. BM. her seferinde. kendi başına bu iddialan reddeden açıklama- lar yayımlamıştır. Pek çok kişi bu kampı ziyaret etmiştir. Bu da, biz Yunanlılann söylediklerini hep doğrulamıştır. Ama yine de, bu suç- lamalar yinelenerek süregelmiştir. Hep de Yunanistan" ın teröristle- ri koruduğu. himaye ettığıni duyanz. Her seferinde, "Lütfen iddi- alardan vazgecin ve bize hiç olmazsa ufacık bir kanıt gösterin" diyo- ruz. Şimdiye kadar en küçük bir kanıt gösterilemedi. Ama dediğim gibi, müzakereye hazmz. Terorizm çok önemli bir konudur. Ama yine şunu hatırlatmamda yarar var. Lütfen terorizmi, insan haklannın en önemli unsurlanndan birisi olan ifade özgürlüğüyle ka- nştırmayalım. Bunlar her şeyden önemlidir. Her birey, yasa ve ana- yasa çerçevesinde ifade özgürlüğüne sahiptir, düşüncelerini açıkla- makta özgürdür, ama bunu yaparken de dost bir ülkenin çıkarlanna aykın davTanmamalıdır. öcalan'ı himaye etmedlk Öcalan'dan söz edıyorduk. Siz, Yunanistan'ın çokciddi bir biçim- de suçlandığını söylediniz. Çünkü Öcalan Kenya'daki Yunan Büyü- kelçiliği'nde yakalanmıştı. Öyle bir izlenim yaratılmıştı ki sanki Yu- nanistan teröristleri himaye ediyordu. - Siz gerçekten Öcalan 'ı himaye ettiniz mi Yunanistan olarak? • -Biz Öcalan'ı gerçekten himaye etmek isteseydik, Yunanistan'dan sınır dışı etmemizin nedeni ne olabilirdi? Bakın, artık yirmı birinci yüzyılm eşiğindeyiz. Şu ya da bu şekilde nerede gizlendiği nasılsa ortaya çıkardı. Ama ilk baştan biz Öcalan'ı Yunanistan'da istemedik, gelmeme- liydi. Defalarca, Öcalan davasırun Türkiye ve Yunanistan arasında yeni bir çekişme vesilesi olmasını kesinlikle istemediğimizi söyle- dik, açıkladık. Bu konu da, zaten iyice ağırlaşan Türkiye-Yunanis- tan gündemine yeni bir yük yükleyecekti. Öcalan Yunanistan'a, Yunan hükümeti istediği için değil, bazı Yu- nan vatandaşlanmn hükümetin bilgisi dışında onu iki kez sokmala- n nedeniyle girdi. Üstelik Öcalan Yunanistan'a, yine gizli yollardan üçüncü kez de sokuldu. Bu üçüncü kez, epeyce ölçülüp tartışıldık- tan sonra Yunanistan'dan Kenya Büyükelçiliği'ne gönderilmesine ka- rar verildi. Ama burada alınan bir karar da, uygun bir yer bu- lunduğu anda Öcalan'ın hemen Kenya Büyükelçiliği'nden gönde- rilmesiydi. Olan biteni biliyorsunuz. Kenya en iyi seçilmiş mekân değildi. Size ondan sonra olanlan anlatayım. Üç önemli bakan hükümet- ten uzaklaştınldı. 19 yüksek düzeyli bürokrat rutuklandı, mahkeme- ye verildi, yargılandı. Şu anda hapisteler. Parlamentoda açılan so- ruşturma dört ay sürdü; neredeyse satır satır basın ve medyada yer aldı. Başka hangi ülkede, bu derece yankılara neden olan bir olayın adli sürecinin böylesine demokratça, şeffaflıkla ve beceriklilikle yü- rütüldüğünü gördünüz? Bizim üzülmemize ve suçluluk du>Tnamıza neden olabilecek hiçbir şey yoktur. Tutumumuz çok net ve açık ol- muştur. Hiçbir zaman terorizmi ve teröristleri himaye etmediğimiz gibi, bundan sonra da kesinlikle etmeyeceğiz. Bakın, burada bir kez daha söylemek istiyorum. Türkiye, kendi sonınlannı iç bünyesinde halletmez ve hep bunlan halletmeleri için,baş- ka ülkelerin sırtına yıkarsa olmaz. Öcalan bunlardan bir tanesidir. Kürt sorunu bir başkasıdır. Öcalan'a verilen idam cezasında tavnmız bellidir ve herkesçe bilin- mektedir. Bu, Avrupa'nın tavrıdır. İdam cezasına karşı olduğumuz bi- linmektedir. Türkiye karann bütün sorumluluklannı üstlenmek zorunda- du". Bu, Avrupa'nın Türkiye'yle ilgi- li algılamalannı ve Türkiye'nin Av- rupa'yla ilgili tavnnı etkileyecektir. Öcalan davası bir konudur. Kürt so- runu çok geniş bir sorundur. Ama her zaman dediğimiz gibi, Kürt sorunu Türkiye'nin kendi iç sorunudur. Bu sorunu Türkiye'nin çözmesi gerekir. Türkiye bunu, insan haklanna özen göstererek çözmek zorundadır. Ama bu, dışandan birilerinin sizin adınıza çözebilecekleri bir sorun değildir. Çözüm, sizin tarafınızdan ve sizinle ülkenizdebulunmalıdır. Bunubaşka- lannın yapmalannı beklemeyin. Birkaç ay önce Balkan işbirliği çer- çevesinde karşılaştığımız bir olayı an- latmak istiyorum. Kosova felaketinin içinden nasıl çıkacağımızı konuşu- yorduk. Yugoslavya'nın tutumu çok açık ve katıydı. "Kosova bizim iç so- runumuzdur. Bunu tartışmayız. Ehş taraflann buiunduğu müzakerelerin gündemine sokulamaz" diyorlardı. Biz, yani Türkiye ve Yunanistan ve başkalan, ama özellikle Türkiye ve Yunanistan, Kosova'da insan haklan- nın en önemli konu oldugunun altını çiziyorduk. tnsan haklan uluslararası bir kaygı unsurudur. Her biri- miz de ulusal açımızdan insan haklanndan sorumluyuz. O nedenle terorizm Türkiye için çok önemlidir. Bunu anlıyorum. Demokratik açıdan çözülürken insan haklan konusunda çok dikkatli olunmalı. Ve hiç kuşkusuz bu konunun Türkiye içinde çözülmesi zorunludur. Türkiye nln bütünlüğünden yanayız Zaman zaman şöyle söylentiler kulağıma geliyor: Yunanistan'da, hükümet içinde ya da dışında bazı kisiler parça- lanmış bir Türkiye istiyorlarmış. Ne kadar hayalci bir düşünce bu... Yunanistan, parçalanmış, demokrasiden uzaklaşmış ve bitmiş bir Türkiye'nin varlığından nasıl mutluluk duyabilir ya da medet uma- bilir? Böyle bir olgu Yunanistan'ın çıkarlanna nasıl uygun düşebi- lir? Hangi ülke böyle bir ülkeyi komşu olarak isteyebilir? Bu saç- madır. Bakın yineliyorum, saçmadır. Yunan hükümeti ve Yunanis- tan, Türkiye'yle iyi uişkilerin kurulmasında kararlıdır. Biz sınır kom- şusu ülkeleriz. Bir arada yaşamak zorundayız. Ben daha da öteye gi- deceğim. O bölgede bulunduğumuz için bir arada yaşama zorunlu- luğu değil, istediğimiz için birlikte çalışma yapmak çok önemli. Bu- rada niteliksel bir fark var. Ben olaylara olumlu yanından bakmak istiyorum. Bence de iki ülke olarak bu işi başaracağız. fici taraf ara- sında başlatılacak olan diyaloğun büyük önemi vardır. Yeter ki ne is- tediğimizi bütün açıklığıyla bilelim. Bizce bu diyalogda atmosfer olumlu olacaktır. Burada bir noktanın da altını çizmekte yarar gö- rüyorum. Bu diyalogda toprak bütünlüğumüzü ya da topraklanmı- zı ilgilendiren konulan konuşmuyoruz. Bir nokta daha var. Eğer Türk hükümetinin Yunan topraklanyla ilgili bir kaygısı varsa, bizim tutumumuz her zaman net olmuştur, hemen Lahey'deki Uluslarara- sı Adalet Divanı'na gidilir. Bugünkü sınırlardan ya da bugünkü sta- tüden memnun olmayanlara Uluslararası Adalet Divanı'nın yolu açıktır. Bizim, Yunanistan olarak Türkiye üzerinde hiçbir hak iddiamız olmadığı açıktır. Biz de Türkiye tarafından aynı davranışı bekliyo- nız. Türkiye'den gelecek hiçbir hak iddiasını kabul etmeyiz. Bu an- laşılır ve kural böyle konursa Türkiye ve Yunanistan arasındaki iş- birliği sınırsız olacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle