Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 TEMMUZ 1999 PAZAR
10 P A Z A R YAZILARI dishab@cumhurlyetcom.tr
Hyde Park'ta hasret gidermek...Evet, sonunda pazar günü geldi işte!
Çolc mu önemli bugünün pazar
olması? Evet. Sevgilimle mi
buluşuyorum? Hayır. Daha fazla
uyuyacağım o zaman? Hayır. Akşama
kesin parti var? Hayır. ne yazık ki
hiçbiri degil. Bugün Londra'nın
merkezine. Hyde Park'a,
konuşmacılar köşesindeki (Speaker's
Corner) konuşmacılan dinlemeye
gidiyorum. Hyde Parlc, Londra'da
benim için özel bir anlam ifade eden
iki yerden birisi ve ben hemen hemen
her pazar oraya gitmeye ve
konuşmacılan dinlemeye
çalışıyorum. Oraya gitmem için ikinci
sebepse parkın ortasındaki küçük göl.
Ne zaman denizı özlesem göle
gidiyor ve bu özlemimi biraz olsun
gidermeye çalışıyorum. İkinci önemli
yer ise; Baker Street metro istasyonu.
Biliyorum pek çok kişi, bir metro
istasyonunun ne özelliği olabilir diye
geçiriyor içinden.
Ne zaman Londra merkeze gidecek
olsam. trenden ilk indiğim istasyon
Baker Street'tir ve şehri gezmeye
mutlaka bu ıstasyondan başlanm.
Geçen yıl Londra'ya geldiğimde tek
Türk arkadaşım olan Tuğba ile ilk
defa bu istasyonda buluşup, buradan
Hyde Park'a gitmiştik. Yani bu
istasyon benim Londra'daki ilk
istasyonumdu. Bu yüzden burası
benim için özel bir istasyon. Bugün
yapacağım gibi o gün de Tuğba ile
beraber, istasyonun Baker Street
kapısından çıkıp Baker Street'ten
aşagı Oxford Street'e yürümüştük.
Tahmin edeceğiniz gibi adının
Londra'nın ana caddelerinden biri
olan Baker Street'ten alan istasyon.
dünyanın ilk metro istasyonu olma
özelliğine sahip. 1873 yılında inşa
edilmiş ve şu anda tam olarak 136
yaşmda. Merropolitan. Hammersmith
& City, Jubilee, Bakerloo ve Circle
gibi beş ana metro hattının geçtiği bu
istasyon, metro ağının kilit
noktalanndan biri. Dört ayn çıkış
kapısı olan istasyon genellikle yoğun
bir gidiş gelış ve yolcu trafiğine
sahip, istasyonun hemen solundaki
Madame Tussaud's Müzesi'nin
görmeye gelen turistlerin, yolcu
sayısının artmasında önemli bir rolü
var. Itiraf etmeliyim ki bu Londra'ya
ikinci gelişim ve ben hâlâ bu müzeyi
gezmiş değilim. Müze, bu şehirde
ilgimi çekîneyen sayılı yerlerden
birisi. tstasyondan çıkıp karşıdan
karşıya geçtikten sonra Baker
Street'ten aşağı yûrûrken
görebileceğiniz kayda değer mimari
ve tarihi değeri olan binalar ya da
meşhur markalan satan büyûk
mağazalar yok. Pek çok Londrah için
basit, sıradan ve özelliği olmayan bir
cadde Baker Street ama benim için
değıl. Caddenın sonuna doğru
yürürken, artan kalabalıktan
anlayacağinız gibi Oxford Street'e
yaklaşıyoruz. Doğuda. Tottenham
Court Road metro istasyonundan
başlayıp, Batı'da Marble Arch metro
istasyonunda biten 1900yaşındaki
cadde. Romalılar zamanında inşa
edilmiş, Londra'nın en meşhur ve
kalabahk caddesi. Marks&Spencer,
New Look, Gap, Next. C and A gibi
LONDRA
HÜLYA
YELTEPE
meşhur mağazalann, turistler için
hediyelik eşya satan dükkânlann ve
büyük müzik marketlerinin
bulunduğu bu cadde üzerinde her
renkten, her milliyetten, her yaştan
insanı görebilir ve çeşit çeşit yabancı
lisanlan duyabilirsiniz. Baker
Street'in bittiği köşedeki Ingilizlerin
meşhur Marks&Spencer mağazasının
köşesinden sağa dönüp Oxford
Street'i arkamızda bırakarak, Hyde
Park'a doğru yolumuza devam
ediyoruz. Hyde Park'a gitmekte olan
diğer turistlerle karşıdan karşıya
geçtikten sonra alt geçıtten Park'a
çıkıyorum. İşte Speaker Corner ve
işte konuşmacılar. Kimileri kalabalık
bir topluluğa, kimileri de sadece
birkaç kişilik bir gruba seslenen pek
çok konuşmacı var. Ben hangısıni
dinleyecegime bir türlü karar
verememişken, tam karşımda
kalabalık bir topluluğa hitap eden
tngiliz bayrağına sanlmış, yûzûne
şeytan maskesi geçirip, kafasına da
iki boynuz takmış bir zenci dıkkatimi
çekiyor. Biraz kıılak kabartıyorum,
karşısında duran 14-15 yaşlanndaki
Amerikah bir gençle McDonalds
hakkında konuşuyor ve
Amerikahlaria alay ediyor. Pek ilgi
çekıci gelmiyor. 0nun hemen
yanında mavi bir kasa -evet
bildiğimiz içine şişe koyulan kasa-
ûzerine çıkrruş 5-6 kişilik bir
topluluğa seslenen adamı geçip, daha
büyûk bir topluluğa seslenen bir diğer
zenci konuşmacıya yöneliyorum.
Evet. hatırladım, bu konuşmacıyı
geçen yıl geldiğimde de görmüştüm.
tslamiyeti ve zenci haklannı savunan
ve eğer yanılmıyorsam, Malcom X'in
izinden gitmeye çalışan zenci bir
topluluk bu. Konuşmacının etrafında
neredeyse 10 kişilik bir koruma
grubunun olması hayli dikkat çekici.
Bira2 dinleyip, diğer
konuşmacılardan bazılannın
resimlerini çektikten sonra oradan
aynlıyorum. tleride sol tarafta daha
pek çok konuşmacı fikirlerini ve
inançlannı karşılanndaki insanlarla
paylaşmaya ve onlann sorulannı
cevaplamaya çahşıyorlar. Bu
konuşmacılar, kimseye zorla kendi
fikirlerini kabul ettirmek için
uğraşmıyorlar ya da kendilerinin
doğru ve haklı olduklannı iddia
etmıyorlar. Onlar sadece fikirlerini
anlatıyor ve karşılanndaki insanlarla
paylaşıyorlar. Güzel olan. sadece
pazar günleri de olsa insanlann
özgürce fikirlerini savunmalan, bir
topluluk önünde dile getirebilmeleri
ve diğer insanalnn da bu fikirleri
dinlemek için zaman ayınp buraya
gelmeleri. Bu konuşmalan
dinleyenler sadece etraftan geçen ve
geçerken de neler oluyor diye kulak
kabartan turistler değil yalnızca,
Londra'nın yerli halkı da aynı
zamanda. Buradan aynldıktan sonra
benim için ikinci görülecek yer; göl
tabii ki. Konuşmacılan ve
dinleyicileri arkamda bırakarak
parkın aşağısma doğru yürüyorum,
havanın güneşli ve sıcak olmasını
firsat bilen herkes parkta. Kimisi
çimlerin üzerine yatmış dinleniyor,
kimileri futbol oynuyor, kimileri de
piknik yapıyor. Göle doğru
yaklaştıkça gördüğüm manzara beni
oldukça eğlendiriyor açıkçası:
çimlerin üzennde, bikini ve
mayolanyla güneşlenen insanlar.
Geçen yıl geldiğimde mevsim kış
olduğu için bu manzarayla daha önce
karşılaşmamıştım. Sanınm çimlerin
üzerinde bikini ve mayolanyla yatıp
güneşlenmeye çalışan bu insanlar da
benim gibi bir adada denize özlem
duyup bunu bir parça su görerek
gidermeye çahşıyorlar. Yine de şehrin
göbeğindeki bir parkta çim üzerinde
etrafta günlük kıyafetlerle dolaşan
insanlann arasında güneşlenme fikri
bana hayli komik ve eğlenceli geliyor.
Ve hemen tstanbul'da deniz kenannda
yaşadığım ve her gün sahilde dalga
sesleri eşliğinde sabah koşumu
yapabildiğim için sonsuz
şükrediyorum. Evet. denizin yerini
tutmasa da bir parça su görmek beni
gerçekten rahatlatıyor. Bir süre
oturup gölü ve tekerlekli patenleriyle
kayan, çeşitli hünerler sergileyen
insanlan seyrediyonım. Yine de
içimden geçen şu sözleri söylemeden
edemiyorum kendi kendime: Şimdi
Istanbul'da olmak vardı anasını
satayun!
Berlin'de cızbız kokuları
BERLIN
GÜRKAN
KESİCİ
Berlin'in piknik merkezi Tiergarten'de
dolaşırken, çocukluğumun pıknikleri
geliyor aklıma ilkin; bütün mahalleninin
gittiği o muhteşem piknikler. Havalar
ısınmaya, bahar kokulannı yaymaya
başlar başlamaz, kadınlar, çeşme
başında ya da birbirlerine komşuluğa
gittiklerinde, eski pıknikleri anlatarak
başlarlardı o yıl gidilecek pikniğin
zeminini hazırlamaya. Pikniğe
gidileceği karara bağlanır bağlanmaz,
haber yıldınm hızıyla tüm mahalleye
yayılır, en çok da biz çocuklan
sevindirirdi. Mahalleli titiz bir iş
bölümü gerektiren piknik
organizasyonunun altından her yıl başan
ile kalkar, ancak birçok yemeğin
bayatlamaması ve lezzetini
kaybetmemesi için genellikle son
geceye bırakılan hazırhklar, yoğun bir
telaşa yol açardı piknik arifesinde.
Evden eve koşuşturan kadınlar.
"Anacım bizde kalmamış sizde varsa
biraz.-" diye başlayan cümlelerle eksik
tamamlar ve üzerlerine düşen yemeği
hazırlardı. telaş içinde. Mahallenin
erkekleri "nereden çıkarttınız yine bu
piknik işini" diye söylenirken. tavla
pullannın eksik olup olmadığını kontrol
eder, bir sonraki gün kimin ne kadar
rakı getireceğinin hesabını yaparlardı
buzdolabının önünde. biraz önce bakkal
Fehmi'den aldıklan rakı şişesine
bakarken. Sabahın köründe, balık istifi
doluşruğumuz kamyon bizi
mahallemizden hiç de uzak olmayan
Sultan Suyu'na götürür ve kum boşaltır
gibi dökerdi çimenlerin üzerine.
Mangallar yakılır, kavunlar, karpuzlar,
rakılar dereye konur, yaygılar serilir.
kadınlar yemenilerini sıkıp işe
koyulurken, erkekler çizgili
pijamalannın üzerine giydikleri delıkli
atletleriyle yavaş yavaş yatay duruma
geçerdi. Sıra yemek faslına gelince
muhakkak bir şeylerin unutulduğunun
farkına vanlır. "Evden çıkmadan ben
söyletnemiş miydim sana—" diye
başlayan küçük çaph aile kavgalan
yaşanır, "Aman canım bugünlük de öyte
oiuversin sıkma\ alım canınua,
eğfenmeye geklik şurada" nidalanyla
olay geçiştirilir, eşlerin sessizce
bakışarak akşama erteledikleri kavga, o
an için de olsa, bertaraf edilmiş olurdu.
Kurulan salıncaklann kopması,
göbeklerini hoplata hoplata oğullanyla
top oynayan babalarla, kızlanyla ip
atlayan anneleri ayak bileklerini
burkmalan, sofraya gelen toplar
yüzünden tokatlanan yaramazlar, yan
tarafta Istanbul'un bilmem neresinden
gelenlerle kurulan dostluklar ve
karşılıklı yiyecek ikramlan; o günlerin,
bende kalan tozlu resimleri.
Tiergarten'de piknik yapanlann
damağında da böyle tatlar kalmış olmalı
ki yetmişli yıllann başlamasıyla, ilk kez,
Berlin'in bu bölgesinde görülmüş
"yabancdann mangaUarT daha önce
çimlerin üzennde top bile oynayamayan
Almanlann ağızlannı bir kanş açık
bırakarak. Her ne kadar burada karpuz
soğutacak dere olmasa da, erkekler
pijama yerine eşofman giyse de,
salıncaklar kuruluyor, top oynanıyor,
yemekler sunuluyor komşulara. 17.
yüzyılda soylulann av alanı olan bu
park, Tiergarten admı buradan alıyor.
Türkçe söylemek gerekirse "Hayvan
BahçesT diyebileceğimiz bu parkta
bulunan. küçük göllerin, ağaçlann yer
bulunamamışsa asfaltın karşısına
seriliyor yaygılar ve ızgara kokulan
genizlere dolarken, gözler ıraklara
dalıyor hep. Berlin'e yolunuz düşerse
Tiergarten'e bir uğrayın ve Alman
sosislerinin tadma bakın. Unutmadan
burada top kesen amcalar da yok.
Abeeku kafeste büyümeyecekJ J
çeyegezmeyeçıkanu. Abeeku annesınınsırtına ya-
ptşmış çevreye bakınırken annesi de keyifk fisOk atışnnyordu. Abeeku şanslı bir yavru, çûnkû HoUanda'nın
Rotterdam kentindeki hayvanat bahçesinde ilk kez "goril adası" açıldı. GoriUer arük kafeslerden kurru-
hıp Afrika'daki doğal ortamlanna vakın bir ortamda yaşamlannı sürdürecekler. (Fotoğraf: REUTERS)
/
25. YILINDA
TÜM YÖNLERİYLE
KIBRIS BARIŞ HAREKATI
/ CUMHURRAŞKANI RAUF DENKTAŞ'TAN
KIBRIS DEĞERLENDİRMELERİ
• CMUK YASA TASARISI'NA KİMLHt,
IMEDEIM TEPKİ GÖSTERİYOR?
• SONUÇLAR AREFESİNDE
DORUKTAKİLER 9 8
• İSLAMİ DEVRİMİN 10. YILINDA
SUDAN İZLENİMLERİ
/ MUSA KART'IN ÇİZGİLERİ
Nokta Dergısı internet Web Adresi: http. www.medyatexi.com.nokta
Nokta Dergisi. E-Mail Adresi: rakia@ medya".ext com ^
SORGUNASLİYEHUKUK AHKEMESİ'NDEN
1999'79Esas.
Davacısı K.H. davalılan Haydar Ali Durusoy ve Sevim Durusoy (Ekmekçi) olan ka-
yıt iptalı davasmın mahkememizde yapılan duruşmasının verilen ara karan gereğince;
Sorgun ilçesi Bahadın kasabasından Hüseyin oğlu 1969 doğumlu Haydar Ali Duru-
soy ile tbrahim kızı 1971 doğumlu Sevim Durusoy (Ekmekçi) ikinci evülik yaptığını
ikinci evliliğin iptalini C. SavcılığYnca istendiğini davalılara tüm aramalara rağmen da-
va dilekçesinin tebliğ edilemediğinden 7201 sayılı kanunun 29 ve müteakip maddeleri
gereğince ilan tarihinden itibaren dava dilekçesinin tebliğ edilmiş sayılacağını Sorgun
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1999/79 esas sayılı dava dosyasının duruşması
19.8.1999 tarihine saat 10'a kadar müracaat etmesi, gelmediği ya da kendisini vekille
ternsil ettirmediğinde dava dilekçesinin tebliğ edilmiş sayılacağı ve karar verileceği ila-
nen tebliğ olunur.
Basın: 33830
ÇANİCRA DAİRESİ'NDEN DAVET KÂĞIDI
DosyaNo: 1998/1235
1- Alacaklının adı, soyadı: Ali Can vek. Av. Ali Yonar, 2- Borçlunun adı, soyadı: Şük-
rü Demir, Vaiz Mustafa Sok. No: 11 Çan,
3- Haczin yapıldığı gün: 4.12.1998.
Icra ve Iflâs Kanunu'nun 102. maddesine tevfıkan yapılan haciz sırasmda kendiniz
veya Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebellüğe yetkili kimse hazır bulunmadığından
işbu kâğıdın tebliğ tarihinden itibaren adı geçen kanunun 103. maddesi gereğince üç
gün içinde haciz tutanağını tetkik ve bir diyeceğiniz varsa bildirmeniz için icra dairesi-
ne başvurmanız tebliğ olunur (*).
Çan Atatürk Mah. Inkılap Cad. 38 ada, 15 parselde kayıtlı taşınmazın üzerine haciz
konulmuştur.
(•) Evvelce haciz vazedenlerle borçlular dahi yeni iştirak ve ilaveler kendılerine bil-
dirilmek üzere 103'üncü madde mucibince davet olunurlar. Basın: 29869
NALLIHAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1999/279
Davacı Ali Ideci vekili Av. Nuran Koçyiğit tarafmdan davalı Ayşe tdecı aleyhine
mahkememize açtığı boşanma davası gereğince;
Kazım kızı Fatma'dan olma, 1955 doğumlu Ayşe ldeci'ye bildirdiğı adreslerde teb-
ligat yapılamamış ve tebligata yarar adresi tüm aramalara rağmen bulunamamıştır.
Mahkememizde 21.9.1999 tarihinde yapılacak duruşmaya davalı Ayşe Ideci'nin bizzat
katılması veya kendisini vekille temsil ettirmemesi durumunda yokluğunda davaya de-
vam edileceğı ve karar verileceği, duruşma günü yerine geçmek üzere ılanen tebliğ olu-
nur. 6.7.1999 Basın: 33736
Kediler ve
Aslanlar
Ceket düğmelerinin ne işe
yaradığını biliyor
musunuz? Elbette ceketi
iliklemeye yarar. Başka?..
Önemli bir işlevi daha
vardır düğmelerin. Saygı
gösterisi yapmaya yarar.
Dahası. yağcılık için
birebirdir.
Son zamanlarda Rusya ve
Türkiye bürokrasisiyle,
irili-ufaklı yöneticilerle,
gülücüklerinde soğuk resmi
damgalar taşıyan insanlarla
sıkça bir araya gelmek
zorunda kaldım. Beni
bunaltan bazı izlenimlerimi
kâğıda döküp rahatlamak
geldi içimdem.
Düğmelere dönelün.
Şefınize saygı gösterisinde
bulunmanız için ideal bir
araçtır ceketinizin
düğmeleri. Hatta
düğmeleriniz ilikliyse bile,
şefîniz gelirken bozuntuya
vermeden bir kez daha
ilikliyormuş gibi yapın
onlan. Ve ellerinizi
düğmelerin üzerinde
birleştirin.
Ellerinizin. yerçekimi
doğrultusunda pervasızca
aşagı sarkması veya
şefinizin göremeyeceği
biçimde durması iyiye
işaret değildir. Hele
cebinize sokmaruz, düello
daveti ile eşdeğerdir.
Onlan yumuşak bir
biçimde karnınızın üstünde
birleştiımekle. şefinize,
"Bakın işte eUerim, benden
size zarar getanez beyim"
mesajını başanyla vermiş
olursunuz. Başmızı da bu
harekete uygun olarak yana
veya öne eğmenizde yarar
vardır. Aynca şefinizden
daha uzun boyİuysanız, bir
de hafif kambur yapıp
kısalmaya çalışmanız
gerekir.
Tabii, en önemlisi
gözleriniz. Daha doğrusu
bakışınız. Şefiniz
konuşurken bakışınızı
olabildiğince yumuşatın.
Teke tek konuşuyorsaniz,
gözlerinizi sürekli ona
dikip de meydan
okuyormuş havası
vermemek için sık sık yere
bakın. Topluluk
içindeyken, onun sözlerini,
başınızı -onun bakışları tam
sizin üzerinizden geçerken-
hafifçe öne sallayarak
destekleyin. Hatta şefiniz
"babacan" tiplerdense ve
cümlesinin sonunda özel
olarak yavaşlayıp, son
sözcüğü bulmakta güçlük
çeker gibi yapıyorsa,
hemen gerekli sözcüğü
seçip, yumuşak ama
onaylayan bir tonla -
kendisine önerin.
llişkinizde en can alıcı
noktalardan biri de,
şefinizin şaka yaptığı (ya
da kendismin o kanıda
olduğu) anlan iyi
değerlendirme ustahğıdır.
Hem onu desteklemek hem
de çoğu kez karşısında iki
büklüm duran bir kişi
olarak bu ender rahatlama
firsatını kullanmak için
doyasıya gülün bu anlarda.
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Ama ağzınızı çabuk
toparlamasmı da bilin.
Şefler yıhşıldardan hiç
hoşlanmazlar çünkü.
Klasik yağcılık yapmaktan
kaçının. Oyle "haklısınız
efendim" düzeyinde
yağcılık yapanlar bir yere
gelemezler. Değişik
yöntemler bulun. Örneğin,
şefin savunduğu görüşleri
başka sözcüklere ve
benzetmelerle ifade ederek
onunla aynı cephede
savaştığınızı gösterin. Hatta
eğer uygun bir moment
yakalayabilirseniz, şefin
savunduğu fikirler yolunda
her şeye hazır olduğunuzu,
daha gerekirse bu uğurda
ikincil konular üzerine
şefle tartışmaktan bile
çekinmeyeceğinizi dikkatli
bir dille vurgulayın. Bu
yöntem biraz risklidir gerçi.
Ama verdi mi, çok iyi
sonuç verir. Örneğin, içki
masalannm mayışmış
bakışlan arasında
şahlanarak böyle bir
numara deneyebilirsiniz.
Şefi savunmak ansal bir
tavır değil, yaşam tarzı
ohnalıdır. Bu ilkeden yola
çıkarak, şefm olmadığı
yerde onu övmeye devam
edin. Yerin kulağı vardır...
Aslında yazdıkça yazasım
geliyor bu kepazelikleri.
Tavırlan öylesine aynı ki
bu yağcılann. En yaşlı,
torun torba sahibi, sert
bakışlı tipler bile şeflerinin
önünde kuzuya dönüyor.
Az öhce kendisinin bir
altındakiyle konuşurken
aslanlar gibi kükreyen,
şefin karşısında kedi gibi
yumuşak bakıyor, Onun^ ^
kuyruğundan aynlmarriayj,
gözüne çarpmayı ye
girmeyi olağanüstü
önemsiyor. Şefin
beğenisini kazanan söz ve
tavırlan, böylelerine tarifsiz
bir yaşama sevinci veriyor.
Şefin önünde yaptıkları bir
hata ise, tersine, onlan
derin acılara boğuyor;
Çehov'un "Memurun
Olümü"nde anlattığı
zavalhdan beter oluyorlar.
Belki benim anlamadığım
bir şeyler var bu işin içinde.
Belki bu konuya aşın
takılarak bir kompİeks
yaratıyonım kendime.
Bilmiyorum. Ama
böylelerine inat, ellerimi
cebime sokup ceketimin
düğmeleri
açık dolaşarak.
dünyanın bütün yağcılannı
protesto etmek için hani (!)
küçük planlar kurmaya
itiyor beni duygulanm.
Gerçi biliyorum, ben ne
yaparsam yapayım, bir şey
değişmeyecek. Aslanlann
ve kedilerin oyunu hiçbir
zaman bitmeyecek...
İstinye'den
En Taze
Haberler
Borsacı'da
Bo^ac
" W ^ l f c HAFTALIK EKONOMI DERGİSİ
Borsacı
SON PAKET
BORSAYI
NASIL
ETKİLEYECEK
DAYWUJ TÜKF1M SOCTÖm) B8(l£HG)E
SÖYUŞi: KBVT YATHM SNH. MODÜRO
MALANaKARAKAŞ
BOSSA, HAZNEDAR ATEŞ TUĞLA, DOĞUŞ
GRUBU, ÇİMENTAŞ, MUDURNU
ERDEMİR, TÜPRAŞ, SELÇUK GIDA,
OSMANLI BANKASI, KARDEMIR, DOĞUSAN,
DARDANEL, DEMİRBANK
"BORSADAKİ REHBERİNİZ"