Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
DİZIYAZI
14 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA
Ayın iletişimcisi
Fertıan Şensoy
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul Ünıversitesı ve
Panatel-Panasonic
tarafından düzenlenen
"Ayın İletişimcisi"
ödülleri. dün rektörlük
binasında düzenlenen
törenle sahiplenne verildi.
Haziran ayının
iletişimcilen kişi dalında
tıyatro sanatçısı Ferhan
Şensoy, kurum dalında
Microsoft Türkiye ile
Türkiye Eğitım
Gönüllülen Vakfı (TEGV)
olarak seçildi. Haltercı
Naim Süleymanoğlu ise
seçici kurul özel ödülünü
aldı.
Ordu dindarlık
tartışmasına
çekilemez'
• İstanbul Haber Servisi -
Çağdaş Yaşamı
Destekkme Derneğı
(ÇYDD) ve tüm
şubelerinden yapılan ortak
açıklamada, ''Türkiye
Cumhuriyeti'nin Silahlı
Kuvvetlen, çağdaş ve laik
bir yapıdadır. Ordumuz
asla dindar olup olmama
tartişmasına çekilemez"
denildi. ÇYDD Genel
Başkanı Prof. Türkân
Saylan tarafından yapılan
yazılı açıklamada,
Türkiye'yı Atatürk ilke ve
devrimlerinden, özellikle
laik düzenden saptınp
"Türk-lslam Sentezi"
benzen çağdışı bir
ideolojinin kucağına
atmak üzere, dış güdümlü
güçlenn ve örgütlerin
ülkede cirit attığı bir
ortamda olduğumuz
saptaması yapıldı.
Cezaevinde .
eylem
• ÇANKIRI(AA)-
Çankın E-Tipi Kapalı
Cezaevı'nde 57 mahkûm,
DHKP-C terör örgütü
mensubu Cemalettin
Polat'ın(26) Eskişehır
Cezaevı'ne nakledilmesine
karşı 10 Temmuz
Cumartesı günü
başlattıklan sayım
vermeme eylemini dün de
sürdürdü. Çankın
Cezaevi'nde 4 Temmuz
tanhinde Turan Ünal (24)
adlı adlı mahkum yasadışı
DHKP-C örgütü üyesi
mahkûmlar tarafından
boğularak öldürülmüş.
olayı gerçekleştirdiğı öne
sürülen DHKP-C örgütü
mensubu Polat Eskişehir'e
nakledılmiştı.
Mimarların
riyareti
İstanbul Haber Servisi -
Mimarlar Odası İstanbul
Büyükkent Şubesi Başkanı
Afife Batur ıle üç yönetim
kurulu üyesi. "ortak
çalışma zemini yaratmak
amacıyla" dün İstanbul
Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali Müfit
Gürtuna'yı ziyaret etti.
Batur. önceki hafta
Pekin'de düzenlenen
Uluslararası Mimarlar
Birliği Genel Kurulu'nda,
2005 yılındaki uluslararası
toplantı için tstanbul'un
seçıldiğini anımsatarak
Gürtuna"dan bu konuda
kendilerine destek
olmasını ıstedi
Kastelli için suç
duyurusu
• tstanbul Haber Servisi -
işadamı Doğan Kasadolu,
bir gazeteye gönderdiği
mektubunda "7.
Cumhurbaşkanı Kenan
Evren'e hakaret ettiği"
gerekçesiyle kamuoyunda
"Banker Kastelli" olarak
tanınan ışadamı Abidin
Ce\ her Özden hakkında
Şışli Cumhuriyet
SavcıhğVna suç
duyurusunda bulundu.
Kasadolu'nun verdiği
dilekçede, "Bu beyan,
Evren'in şahsında, askeri
kimliğini de öne çıkararak
hakaret içermektedır"
ıfadesine yer verildi.
Malatya'da türban olayının arka yüzü -3
eııciler çoğıuıhıkta
Buradaki kapalılık başka üniyersitede olan kapalılığa benzemiyor.
Bizde sayı olarak daha çok. Önemli başka bir yanı, örtünmenin
şeklidir. Geçen yıla kadar birçok öğrencide siyah çarşaf vardı.
Bunların sadece gözün olduğu bölge görünür. Orayı da siyah gözlük
kapatır. Ellerde beyaz eldiven vardır. Konuşmazlar, seslerinin
duyulmaması için. Ders sırasında sorularımızın yanıtını zor alınz.
Kültür düzeyleri çok düşük, geleneksel değerlere çok bağlılar.
Toplumda olan yeniliklere açık değiller. Toplumsal değişmeleri
kabul etmiyorlar. O nedenle başörtüsü gibi bir geleneksel değere
aşın şekilde sahip çıkıyorlar, eylemlere destek veriyorlar.
Çocuklannı da bu şekilde yetiştiriyorlar, onlarda çok küçük bir
değişmeyi kabul etmiyorlar. Aynca Malatya dışandan çok göç aldı.
METtNGÜR
Dr. YfikselÇırak Psıko-
lojık Danışman ve tnö-
nü Üniversitesi Eği-
tim Fakültesi Öğretim
Elemaru. Onunla Ma-
latya'da bir kahvede,
uzun yıllar birlikte ol-
duğu üniversite öğren-
cılerinin psikolojik ve din-
sel yaşamlan üzerine ko-
nuşuyoruz. Yüksel Çırak
üniversitedeki öğrencilerin an-
ne babalarının eğıtimi üzerine çok
çarpıcı bir söz ediyor ve diyor ki:
"Öğrenci anne babalarının yüzde
40'ının okur yazar olmadığı belirtili-
yor.''
- Sayın Yüksel Çırak, az önce verdiği-
niz bügiden çıkarak üniversitedeki kapah kız
öğrencilerin davranışlan üzerine gözlemleri-
nizi anlatır mısınız?
- Burdakı kapalılık başka üniversitede olan
kapalılığa benzemiyor. Bizde sayı olarak da-
ha çok. Önemli başka bır yanı, örtünmenin
şeklidir. Geçen yıla kadar birçok öğrenci-
de siyah çarşaf vardı. Bunlann sadece gö-
zün olduğu bölge görünür. Orayı da siyah'
gözlük kapatır. Ellerde beyaz eldiven vardır.'
Konuşmazlar, seslerinin duyulmaması için.
Ders sırasında sorulanmızın yanıtını zor alı-
nz. Bunun psikolojik yanınabakılırsa, ağır ba-
san bir inancın yaşamın her alaruna egemen
olduğu görülür. Sosyal yaşamda başkalany-
la en az iletışım kurulur. Öraeğin, ellerde el-
diven var, başka insana dokunmak istemiyor-
lar. Bunlann ıçinde dahaileri gidenler var! Oto-
büs yolculuğu sırasmda bir erkek oturduğu
kolktuktan kalkınca, erkeğin sıcaklığı olduğu
için oturmuyorlar. Bu davranışın çok ağır bir
günah duygusu sonucu olduğunu düşünüyo-
rum. Bu yüzden kendilerini sürekli denetliyor-
lar.
- Kız erkek inşkileri bu'öğrencDer arasmda
nasıl sürdürülüyor?
- Ilışkılerini rahat yürütebılmek, grupdaki-
lerinden dışlanmamak için imam nikâhı kıyı-
yorlar. Üniversitede çok yayguı. Bu bir takı-
yyedir. Böyle bir diru ideolojiye bağlanma
aile içinden gelen, çevreden gelen, yurtlar-
dan gelen yoğun bir ıletişimle olduğu ka-
nısındayım. Çocuklarda beş altı
yaşına kadar toplumun ah-
laksal değerleri pek gö-
rülmez. Onlar 'ayıp',
'günah' gibi değerle-
n yeterince kavraya-
mazlar. Yani çocuk-
lar 'ayıp'ı doğuştan
kazanmıyorlar. Bel-
li bir yaştan sonra zi-
hınsel gehşimi ile ahlak-
sal değerleri içselleştirme-
ye başhyorlar. Işte bu yaşlarda evde, okulda
ve dışanda verilen dini eğitim türü çocuklan
bu hale getiriyor. lslamiyetteki dini eğitim
korkuya dayanıyor. Olayın sosyolojik boyu-
tuna bakarsak, Malatya'daki esnafın büyük
birböKimüçarşaf olaymı destekliyor. Hatta bun-
lar itıci görev görüyorlar.
- Üniversiteniıı yapBinda evrensel eğJtim ka-
rakterivanfar. Malatya tnönfi L mversitesi'nde
bu ne ölçüde gerçekleşiyor?
- Evet, üniversite ev renseldir. Üniversitele-
rin ürettilderi de evTensel olmak zorundadır.
Yoksa üniversite olmaz. Ama bize bakarsak,
Malatya'da ileri gelenler bu üniversiteyi ken-
di kontrollen alnna almak istiyorlar. Kendi mal-
lan gibi görmek istiyorlar. Özellikle akademik
ve idari personel ahmında etikli olma çaba-
smdalar. Bir üniversite bulunduğu çevreye
hem düşünsel, hem de teknoloji anlamında ye-
nilik getirmelidir. Teknoloji anlamındabizim
üniversite yenilik getirmiştir. Ama düşünsel
anlamda olması gerekenden çok geridedir.
Öğretim üyelerinin bir kısmı başörtüye des-
tek veriyor.
- Son yıllarda Malatya'daki dinsel gefişme-
leri nasıl değeriendiriyorsunuz?
- Son on yıldan bu yana yaşam açısından
Malatya'da bir gerileme görülüyor. Ramazan
aylannda açık yerlerde yemek yiyen, su için
kimseyi göremezsiniz. Bir baskı vardır. Ka-
rakaya Barajı yapıldığı zaman yaklaşık 80
köy sular altında kaldı. Isrimlaktan sonra bu
köylüler Malatya'ya yerleştiler. Istımlak pa-
ralanyla, bir ev aldılar. çocuklannı evlendir-
diler, araba aldılar ve en önemlisi ise bu in-
sanlar ya bir beyaz eşya dükkânı ya da bir rno-
bilya dükkânı açtılar. Malatya'da nüfusuna
oranla çok fazla mobilya ve beyaz eşya dük-
kânı var. Aslında bu insanlar insan ilişkile-
rinin nasıl olacağını ve esnaflığın nasıl ya-
pılacağını bilmiyorlardı. Kültür düzeylen
çok düşük, geleneksel değerlere çok bağlı-
lar. Toplumda olan yenıliklere açık değiller.
Toplumsal değişmeleri kabul etmiyorlar. O
nedenle başörtüsü gibi bir geleneksel de-
ğere aşın şekilde sahip çıkıyorlar, eylem-
lere destek veriyorlar.
Çocuklannı da bu şekilde yetiştiri-
yorlar, onlardaçok küçük bir değişme-
yi kabul etmiyorlar. Aynca Malatyabu-
nun dışında dışandan çok göç aldı.
Edindiğim bilgilere göre, Top-
söğüt, Şanlı Han, Bat-
talgazi, Hanımın
Çiftliği, Hatunsu-
yu yörelerinin
belediye başkan-
lan Pötürge Adı-
yaman kökenli.
Malatya'nınyer-
li halkı İstanbul'a,
lzmir'e ve Anka-
ra'ya göç ediyor. Böy-
le bir değişim yaşamyor.
1000 polls eşl kapah
Malatya'da başka bir
önemli faktör de sivil top-
lum örgütlerinin somut ko-
şullara göre biçimlenmiş
olması. Yaklaşık 30 sendi-
ka şube başkanından hemen
hemen hepsinin sağ eğilimli ol-
duğu belirtilıyor.
Türban olaylan sırasında Di-
yanet Işleri'nin sessiz kalmasının da
olumsuz etkisi olduğu söylenirken, bir yet-
kilı bu konuda aynen şöyle diyor:
"Diyanet tşteri Din İsleri Yüksek Kuru-
lu'nun bir fetvası var. "Ortünmek ADah'm
emridir'' deniliyor. Bu epey zorluk çıkanyor.
Vatandaşa gittığımizde «hükmn var,fetvavar"
diyor. Vatandaş haklı."
Polisin, lslamı kesime karşı olanlara acıma-
sız davrandığı, askerler olmasa Malatya'daki
türban olaylan sırasmda onlann bir şey yapa-
mayacağı ileri sürülüyor. Malatya'da görev
yapan bin 500 polis içinde MHP ve Islamcı-
lann etkm olduğu belirtıliyor.
Bu koşullar altında görev yapan polisin cid-
di psikolojik sılontılar içınde olabileceği, ka-
fa yapısıyla pratikte uygulaması arasındaki
çelişkinin onu saldırgan, doyumsuz hale ge-
tireceğı uzmanlarca söyleniyor. Bin 500 po-
lis eşinden bininin örtülü oluşu bu sorunun öne-
mini vurgulamaya yetiyor.
Inönü Üniversitesi Rektörü Ömer Şarlak, Cumhuriyet ilkelerinden Jümsenin taviz veremeyeceğini söyledi
Oliiııı tehditLeıi beni yıldımıazTürban genelgesini uyguladığı için şeriat-
çılann hedefı olan Malatya tnönü Üniversi-
tesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Şarlak yörede en
çok tanınan, hakkında en çok konuşulan kişi.
Atatürk ilke ve devrimlerine bağh hem dost-
lan hem de dini kullanarak insanlann duygu-
lannı sömüren ve Türkiye'ye çağdışı bir sis-
temi getirmeye çaltşan düşmanlan var. O baş-
ka bır insan. Eski bir asker. bilim adanjı ol-
manın ötesinde oldukça duygulu ve sevecen.
Ünıversitede okuyan öğrencileri en çok sev-
diklen arasmda gehyor. 1998-1999 Eğitim-Öğ-
retım Yıh Öğrenci Kılavuzu'na yazdığı önsöz-
de şöyle diyor: "Üniversitelerin eğitim amaç-
lanndan en önde geleni siz değerti öğrencile-
rimize biiimsel düşünmevi, bilgi iiretme ve
edinme yöntemlerini öğrermektir, Üniversite-
lerimizde bir >andan sizlere günümüzün en son
bilgiJerini ve teknoloji birikimini anbnrken. bir
yandan daha da önemli olarak. Türk milleti-
nin nıilli. ahlâki, insanu manevi ve kültürel de-
ğeıierini tanıvıp anlamava yardımcı olacak ça-
lışmalan gerçekleştirrnektir." Omer Şarlak öğ-
rencilerine, önsözün devamında, dışandan tel-
kin edilebılecek yanlış düşünce ve eylemlere
itibar etmeyeceklenne güvendiğini de belir-
tiyor.
Rektör Şarlak Paşa, Malatya'nın kavurucu
sıcağında yoğun bir çalışma temposu içinde.
Üniversiteye geldiği gündenberi aym hızla ça-
lışmasını sürdürdüğü belirtiliyor. Kendisini
tam anlamayan, ama destek veren çevresiyle
gericiliğin üzerine yürüyor. Kamuoyuna, tür-
bancılann hak arayışı, diye yansıtılan şeriat-
çı gösteri, Malatya ve yöresinde güncelliğini
koruyor. Rektör Şarlak'ın Özel Kalem Müdü-
rü, Basın ve Halkla tlışkiler Müdürü ve Sek-
reteri, basının çahşmalanna yardım edebil-
mek için özel ilgı gösteriyorlar. Aynm yapmak-
sızın kapılannın herkese açık olduğunu söy-
lüyorlar. Sayın Şarlak'la görüşüyoruz. Gün-
de yüzlerce mektup aldığmı söylüyor ve ba-
zılannı açıp okuyor. Destek içerikli, direnişi-
ni kutlayan mektuplan okudukça gözlerinin
içi gülüyor, mutluluğunu çevTesiyle paylaşı-
yor. Tehdit eden mektuplar da az değil. Bu tür
tehditler sizi nasıl etkiliyor sorumu şöyle ya-
nıtlıyor "Böyle tehditler beni yıldıramaz. Bü-
yük Atatürk'ün bize emanet ettiği bu memle-
keti, onlara kolay kolay teslim etmeyiz. Kim-
seden de korkumuz yok. tnandığımız yolda
mücadeleve devam edeceğiz. Korksaydım böy-
le bir göreve talip olmazdun. Daha öoceleri de
çoktehditleraldım. Bu yüzden devletimizin bü-
>ükJüğünt. gücüne inanmış. iman etmişbir in-
sanım. Devletimizin beni koruyacağını da bi-
Uyorum. O yüzden hiçbir endişem yok."
Mezunlyet törenlerlnde mevllt
Adıyaman Meslek Yüksekokulu'nun 13.
dönem mezuniyet törenine katılan Sayın Şarlak
çok sevinçliydi. Kentte görev yapan eğitim-
cilerin. esnaf meslek kuruluşlannın ilgi ve
sevgı odağıydı. Herkesle kucaklaşıyor, konu-
şuyordu. Tören etkinlıkleri içinde ailelere yö-
nelik yaptığı konuşmada, çocuklann çağdaş
eğitim görebilmesi için eldeki imkanlan en üst
düzeyde kullandığını belirterek, "çocuklan-
mızın muthıluklannı görmek istiyonım, sizle-
re güveniyonım" diyordu. Programın ardm-
dan mezun olanlann hazırladığı müzik dinle-
tisi vardı. Mezun olan öğrencilerin çoğunlu-
ğu bayandı. Sayın Şarlak programı izlerken
ikili görüştüğümüz sırada, "ben üniversiteye
gelmeden önce mezunivet törenlerinde mevlit
okurlarmış. Kız öğrencUer yan vanya türban-
irydL OkuÛan şu anki duruma getirmek ko-
lay olmadL tnsanın kellesini istiyoriar!" diyor-
du. Rektöriük görevi bitmeden Adıyaman'da
da üniversite kurulacağmı söyleyen Paşa, bir
üzüntüsünü şöyle dıle getiriyordu:
"Ordudan geliyorum diye Malatya'ya gel-
diğim zaman hoş karşüamadüar. Ama Adıya-
man'da kurban keserek beni karsıiadılar."
- Paşam, Türban eylemlerinin arkasında
hangi güçler var?
- Malatya'da faaliyet gösteren 38 dini ku-
ruluşun hepsı türban olaylannı destekliyor.
Bunlann başında Islami Dayanışma Vakfı,
Milli Gençlik Vakfı, AKB Eğitim Vakfi gibi
kuruluşlar var. Malatya yıllar boyu da bu teş-
kilatlar tarafından özel olarak hazırlanmış.
Bölge halkı türban konusunda, basınıyla, ya-
yımyla hazır hale getirilmış. Üniversiteye tür-
banla girmeyi yasaklayan karan aldığımız za-
man bu örgütler halkı üniversite kapısına yığ-
dılar. Ne dediler? "Türban tsteriz" diye ba-
ğırdılar.
Halbuki ben Malatya'da görev aldığım za-
man bir basın açıklaması yaparak, gelip gör-
meleri için halkı üniversiteye davet ettik. Pa-
rasız otobüs seferleri koyduk. Halkla kaynaş-
mak, üniversiteyi gezdirmek, çalışmalanmı-
zı anlatmak ıstiyorduk.
Bir yıl boyunca kimse gelmedi. Üniversi-
temizde türban konusunda yasal çalışmalar
yaptık. Bu çalışmalar iki yıl öncesme dayanı-
yor. Bütün öğrencilerimize bu mevzuatı kitap-
çık haline getirerek dağıttık. Buyıl öğrenci kı-
lavuzumuzu hazırlarken türbanla ilgili, kılık
kıyafetle ilgili bilgıleri de verdik. Danışman
öğretmenlerimizle, türban takmak isteyenle-
Rektör Şarlak
programı
Lderken ikili
görüştüğümüz
sırada,
u
Ben
üniversiteye
gelmeden önce
mezuniyet
törenlerinde
mevlit
okurlarmış.
Kız öğrencUer
yanyanya
türbanlıvdı.
Okuüanşu
anki duruma
getirmek kolay
olmadL
tnsanın
keUesini
istiyorlar!"
diyordu
ri ikna etmeye çalıştık. Öğrencilerle birer bi-
rer görüştük.
PartHerden destek yok
- Eylemcilere ta^iz vermeyen bir rektör ola-
rak siyasi partilerden destek alabildiniz mi?
- Duyduğum kadanyla her parrı türbandan
oy almak için türbanı destekledi.
- Üniversite Öğrenci Birliği'nin türban ey-
lemleri sırasında tavn ne oldu?
- Öğrenci Bırlıği 'nde ikı grup vardı. Bin din-
ci, öteki MHP'li. Seçimlerde dinciler kazan-
dı. Bunlar üniversite içinde türban olayını
ayakta tutan gruplarla birlikteler. Bir toplan-
tılannda konuşurken üniversitede öğrencile-
re verdiğimiz hizmetleri anlatarak, karşılıksız
burs verdiğimizi, kârsız kantinlerde yemek
verildiğini, spor tesısleri yapıldığım, 1996'da
acil hizmet ünitesinin açıldığmı söyledim.
Üniversitenin bütün olanaklanm öğrencilere
seferber ettiğimizi dile getirdiğim bu konuş-
mamm sonunda onlar bana. "bize ne, biz tür-
ban istiyonız!" diyorlardı. Ama olaylar tama-
men üniversite dışından yönlendiriliyor ve
yönetiliyordu.
- Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlan
olan bu sonın sizce nasıl çözülür?
- Herkesin cumhuriyetten yana tavır alma-
sının bir vatandaşhk görevi olduğunu düşü-
nüyorum. Cumhuriyetin temel ilkelennden
kimsenin taviz vermeye hakkı yoktur. Diya-
net Işleri Başkanhğı Din Işleri Yüksek Kuru-
lu'nun türban fervası çocuklann cebinden çı-
kıyordu.
Yasaklama karari:
Rektör Şarlak, 21.04.1999 tarihinde Inönü
Üniversitesi Senatosu'nun oybirliği ile aldığı
karan anımsatarak, üniversite öğrencilerinin
büyük çoğunluğunun kılık kıyafetle ilgili ge-
nelgeye uyduğunu vurguluyor ve karardan şu
alıntıyı veriyor:
u
Kılık kıyafet mevzuatına uymayan sınırh
sayıda öğrencimizin yönetkileri ile sürekli ola-
rak davalı ohnasınuı maddi ve manevi kayıp-
lar getirdiği, açılan mükerrer soruşturmalara
harcanan zaman ve emeğin asügörev vesorum-
luluklarunıza aynlması gereken kaynaklar-
dan ahndığı sonucuna vanlmıştır.
Bu nedenle üniversitemiz senatosu, kılık
kıyafet mevzuatına uv nıav an öğrencilerimizin
26.04.1999 tarihinden itibaren üniversitemiz
kapah alanlanna girişlerininyasaklanmasına,
görev lilerin bu konudaki çalışmalarma engel
olanveyaengeJeme girişiminde bulunanlaraey-
lemlerine uyan yasal vapnnmlann uygulan-
masına m birliği ile karar vermiştir.''
Dlyanet kararının
Malatya'ya etklsl:
Şenatçı kesimin, Diyanet Işleri Başkanlığı
Din Işleri Yüksek Kurulu'nun 3 Şubat 1993
tarihinde aldığı karan Malatya'da el alnndan
dağıtarak halkı etkilediği, rektörlüğü zor
durumda bıraktığı belirtiliyor.
Karar 19 Ağustos 1998'de Malatya
Valiliği'ne faksla yollanıyor. Diyanet'in bu
karannın tesettürle ilgili bölümünde şu görüş-
ler yer alıyor: "Gerek erkek ve gerekse kadın-
laruı gözfcrini haramdan korumalan; kadm-
lann vücudun el, yüz ve ayaklan dışında kalan
kısımlannu aralannda dinen evlilik caiz olan
erkekleryanında.vücuthaüarmıverenginigös-
termeyecek nitelikte bir elbise (örtü)fleört-
mderi; başörtülerini,saclanru. baştarmL,boyun
vegerdanlannıiyiceörtecekşekilde yakabuının
üzerine sahnalan, dinimizin Idtap, sünnet ve
Islam âlimlerinin ittifak ile sabit olan kesin
emridir. Müslümanlann bu emirlere uymalan
dini bir vecibedir."
BÎTTÎ
IRMIK /AYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr.
Hiç günümüzün futbol toplarından biri-
ni elinize alıp baktınız mı? Eskinin, birbiri-
ne dikilmiş meşin parçalardan oluşan, içi-
ne bir de iç lastik konup şişirilen, ağızlığı
ince sınmlarla aynca kapatılan, hantal,
ağır, sık sık dikişleri patlayan, modası geç-
miştoplanna benzemiyorlar. Alışılagelmiş
toplara benzesin diye dikiş izleri hâlâ var,
ama dikiş yok.
Avucunuzu topun yüzeyinde dolaştnn,
hiçbir engele takılmadan okşayabilırsiniz
artık futbol toplannı.
Futbol toplan değişti; "modern" oldu.
Brezilyalı futbol yıldızlarının, Real Madrid-
li, Milanlı, Bayern Münchenli, Galatasaray-
lı futbolcuların oynadığı toplarta mahalle
aralannda oğlan çocuklannın koşturduğu
toplar arasmda pek fark kalmadı. Futbol
toplan globalleşti!
Ama mahalle maçlarında eski bir kural
hâlâ geçerli: "Bana ne, bana ne! Top be-
nim. Santraforben olmazsam oynatmam
Dikişsiz Futbol Topu
işte..." diyen velet karşjsında, öteki oğlan-
lar çaresiz. Bilek gücü, ayak hüneriyle gi-
remeyeceği takıma ister istemez onu da
alıyorlar. Cİyunu berbat ediyor; gol kaçın-
yor; kendi kalesine gol atıyor. Takımın ko-
vaya dönmesinin sorumlusu o. Yenik düş-
tükleri bir maçtan sonra başlan önde sa-
hayı terk ederken, için için ona sövüyor-
lar, öfkeleniyorlar...
Ama ne çare: Top onun!
• • •
Karikatürçizerlerinin "ıssızada" gibi kı-
demli ve aşınmış konulanndan biri de dün-
yayı bir futbol topu gibi çizmektir. Yüzler-
ce, belki binlerce böyle karikatürçizildi. Top
dünyadır. Dikiş izleri de ülkelerin, "ulusal
devletler"\n sınırtannı gösterir. Ondan son-
rası çizerin hünerine, mizah yetisine kal-
mıştır.
Peki, neredeyse dikiş izleri bile belirsiz-
leşmekte olan "modem futbol toplan" ile
ne yapacak karikatüristler?..
(Bizim Tan Oral da, oda komşum Mu-
sa Kart da böyle bir soru soracağımı sez-
dıkleri için apar topar izne çıktılar anlaşı-
lan. Dönüşlerinde ikisini de sınayacağım).
•••
Ulusal bağlannın son ilmiklerini de ko-
paran, hiçbir ülkeye, hiçbir bayrağa bağ-
lı olmaksızın dünya ölçeğinde at koşturan
"çokuluslu sermaye"ye gelelim. (Bunlara
"çokuluslu sermaye" mi demeli, "u/us/a-
rötesi, uluslarüstü sermaye" mi, yoksa
Mant'a dönüp "kozmopolit sermaye" mi?
Neyse...)
Intemet' in sıçramalarla yaygınlaşan ağı
yeryüzünü gitgide daha çok kaplayıp dün-
yayı küçülttükçe, içine dünyanın sığdığı
"chat oda/an"ndan çok daha önemli ge-
lişmeler yaşanıyor. Londra, New York, Zü-
rich, Tokyo, Frankfurt gibi başat borsalar
gitgide "24 saat açık öonsa"lara dönüşü-
yor. Kozmopolit sermaye yedi iklim dört
bucakta, gün 24 saat, "daha kârtı" alan-
lara sıçraya sıçraya geziniyor. Daha gün
dolmadan, daha kâriıdan "daha daha kâr-
lı"ya zıplayıveriyor. Yolda, örneğin İstan-
bul Borsası gibi ikinci lig borsalanna uğ-
rayıp, kısa bir mola verip, çok yüksek fa-
izli, çok kısa vadeli Hazine bonosu alıp, te-
feci kâriannı cebe indiripyolunadevam ede-
biliyor.
Ulus devletler, kozmopolit sermayenin
önünde can sıkıcı engeller. Devletler ken-
di ulusal sınırlan içinde egemenlik iddi-
asındalar. Kendi ulusal hukuklarını uygu-
lamak istiyorlar. Kendi ulusal çıkarlannı
savunmaya, koruyup kollamaya çabalı-'
yorlar.
Kozmopolit (ya da çokuluslu, ya da ulus-
larötesi, ya da uluslarüstü) sermaye için
bu bir baş ağnsı, ayak bağı. "Globalleşen"
dünyada, dikişli toplarla futbol oynamak
tuhaf bir çelişki yaratıyor. Dikişler patladı
patlayacak.
Dikiş izleri bile belirsizleşen toplannı eli-
ne alan çokuluslu şirketler "Bana ne, ba-
na ne! Top benim. Santraforben oynaya-
cağım. Takımı ben yapacağım. Ayağına to-
pu alan hemen bana pas vermek zorun-
da. Yoksa oynatmam" diyor.
Fırsat bulsa, soluk alabilse futbolun da-
niskasını oynayacakfukara oğlan çocuk-
lan da diş gıcırdatıp, ana avrat^düz gidip
birer birer boyun egiyorlar.
Insanlık "top benim"den "top bizim"e
sıçrayamadıkça mahalle maçlan hep tat-
sızsürecek...
Oysa futbol pek keyifli bir oyundur...