25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET DİZIYAZI 14 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA Ayın iletişimcisi Fertıan Şensoy • İstanbul Haber Servisi - İstanbul Ünıversitesı ve Panatel-Panasonic tarafından düzenlenen "Ayın İletişimcisi" ödülleri. dün rektörlük binasında düzenlenen törenle sahiplenne verildi. Haziran ayının iletişimcilen kişi dalında tıyatro sanatçısı Ferhan Şensoy, kurum dalında Microsoft Türkiye ile Türkiye Eğitım Gönüllülen Vakfı (TEGV) olarak seçildi. Haltercı Naim Süleymanoğlu ise seçici kurul özel ödülünü aldı. Ordu dindarlık tartışmasına çekilemez' • İstanbul Haber Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekkme Derneğı (ÇYDD) ve tüm şubelerinden yapılan ortak açıklamada, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin Silahlı Kuvvetlen, çağdaş ve laik bir yapıdadır. Ordumuz asla dindar olup olmama tartişmasına çekilemez" denildi. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Türkân Saylan tarafından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'yı Atatürk ilke ve devrimlerinden, özellikle laik düzenden saptınp "Türk-lslam Sentezi" benzen çağdışı bir ideolojinin kucağına atmak üzere, dış güdümlü güçlenn ve örgütlerin ülkede cirit attığı bir ortamda olduğumuz saptaması yapıldı. Cezaevinde . eylem • ÇANKIRI(AA)- Çankın E-Tipi Kapalı Cezaevı'nde 57 mahkûm, DHKP-C terör örgütü mensubu Cemalettin Polat'ın(26) Eskişehır Cezaevı'ne nakledilmesine karşı 10 Temmuz Cumartesı günü başlattıklan sayım vermeme eylemini dün de sürdürdü. Çankın Cezaevi'nde 4 Temmuz tanhinde Turan Ünal (24) adlı adlı mahkum yasadışı DHKP-C örgütü üyesi mahkûmlar tarafından boğularak öldürülmüş. olayı gerçekleştirdiğı öne sürülen DHKP-C örgütü mensubu Polat Eskişehir'e nakledılmiştı. Mimarların riyareti İstanbul Haber Servisi - Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Afife Batur ıle üç yönetim kurulu üyesi. "ortak çalışma zemini yaratmak amacıyla" dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'yı ziyaret etti. Batur. önceki hafta Pekin'de düzenlenen Uluslararası Mimarlar Birliği Genel Kurulu'nda, 2005 yılındaki uluslararası toplantı için tstanbul'un seçıldiğini anımsatarak Gürtuna"dan bu konuda kendilerine destek olmasını ıstedi Kastelli için suç duyurusu • tstanbul Haber Servisi - işadamı Doğan Kasadolu, bir gazeteye gönderdiği mektubunda "7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e hakaret ettiği" gerekçesiyle kamuoyunda "Banker Kastelli" olarak tanınan ışadamı Abidin Ce\ her Özden hakkında Şışli Cumhuriyet SavcıhğVna suç duyurusunda bulundu. Kasadolu'nun verdiği dilekçede, "Bu beyan, Evren'in şahsında, askeri kimliğini de öne çıkararak hakaret içermektedır" ıfadesine yer verildi. Malatya'da türban olayının arka yüzü -3 eııciler çoğıuıhıkta Buradaki kapalılık başka üniyersitede olan kapalılığa benzemiyor. Bizde sayı olarak daha çok. Önemli başka bir yanı, örtünmenin şeklidir. Geçen yıla kadar birçok öğrencide siyah çarşaf vardı. Bunların sadece gözün olduğu bölge görünür. Orayı da siyah gözlük kapatır. Ellerde beyaz eldiven vardır. Konuşmazlar, seslerinin duyulmaması için. Ders sırasında sorularımızın yanıtını zor alınz. Kültür düzeyleri çok düşük, geleneksel değerlere çok bağlılar. Toplumda olan yeniliklere açık değiller. Toplumsal değişmeleri kabul etmiyorlar. O nedenle başörtüsü gibi bir geleneksel değere aşın şekilde sahip çıkıyorlar, eylemlere destek veriyorlar. Çocuklannı da bu şekilde yetiştiriyorlar, onlarda çok küçük bir değişmeyi kabul etmiyorlar. Aynca Malatya dışandan çok göç aldı. METtNGÜR Dr. YfikselÇırak Psıko- lojık Danışman ve tnö- nü Üniversitesi Eği- tim Fakültesi Öğretim Elemaru. Onunla Ma- latya'da bir kahvede, uzun yıllar birlikte ol- duğu üniversite öğren- cılerinin psikolojik ve din- sel yaşamlan üzerine ko- nuşuyoruz. Yüksel Çırak üniversitedeki öğrencilerin an- ne babalarının eğıtimi üzerine çok çarpıcı bir söz ediyor ve diyor ki: "Öğrenci anne babalarının yüzde 40'ının okur yazar olmadığı belirtili- yor.'' - Sayın Yüksel Çırak, az önce verdiği- niz bügiden çıkarak üniversitedeki kapah kız öğrencilerin davranışlan üzerine gözlemleri- nizi anlatır mısınız? - Burdakı kapalılık başka üniversitede olan kapalılığa benzemiyor. Bizde sayı olarak da- ha çok. Önemli başka bır yanı, örtünmenin şeklidir. Geçen yıla kadar birçok öğrenci- de siyah çarşaf vardı. Bunlann sadece gö- zün olduğu bölge görünür. Orayı da siyah' gözlük kapatır. Ellerde beyaz eldiven vardır.' Konuşmazlar, seslerinin duyulmaması için. Ders sırasında sorulanmızın yanıtını zor alı- nz. Bunun psikolojik yanınabakılırsa, ağır ba- san bir inancın yaşamın her alaruna egemen olduğu görülür. Sosyal yaşamda başkalany- la en az iletışım kurulur. Öraeğin, ellerde el- diven var, başka insana dokunmak istemiyor- lar. Bunlann ıçinde dahaileri gidenler var! Oto- büs yolculuğu sırasmda bir erkek oturduğu kolktuktan kalkınca, erkeğin sıcaklığı olduğu için oturmuyorlar. Bu davranışın çok ağır bir günah duygusu sonucu olduğunu düşünüyo- rum. Bu yüzden kendilerini sürekli denetliyor- lar. - Kız erkek inşkileri bu'öğrencDer arasmda nasıl sürdürülüyor? - Ilışkılerini rahat yürütebılmek, grupdaki- lerinden dışlanmamak için imam nikâhı kıyı- yorlar. Üniversitede çok yayguı. Bu bir takı- yyedir. Böyle bir diru ideolojiye bağlanma aile içinden gelen, çevreden gelen, yurtlar- dan gelen yoğun bir ıletişimle olduğu ka- nısındayım. Çocuklarda beş altı yaşına kadar toplumun ah- laksal değerleri pek gö- rülmez. Onlar 'ayıp', 'günah' gibi değerle- n yeterince kavraya- mazlar. Yani çocuk- lar 'ayıp'ı doğuştan kazanmıyorlar. Bel- li bir yaştan sonra zi- hınsel gehşimi ile ahlak- sal değerleri içselleştirme- ye başhyorlar. Işte bu yaşlarda evde, okulda ve dışanda verilen dini eğitim türü çocuklan bu hale getiriyor. lslamiyetteki dini eğitim korkuya dayanıyor. Olayın sosyolojik boyu- tuna bakarsak, Malatya'daki esnafın büyük birböKimüçarşaf olaymı destekliyor. Hatta bun- lar itıci görev görüyorlar. - Üniversiteniıı yapBinda evrensel eğJtim ka- rakterivanfar. Malatya tnönfi L mversitesi'nde bu ne ölçüde gerçekleşiyor? - Evet, üniversite ev renseldir. Üniversitele- rin ürettilderi de evTensel olmak zorundadır. Yoksa üniversite olmaz. Ama bize bakarsak, Malatya'da ileri gelenler bu üniversiteyi ken- di kontrollen alnna almak istiyorlar. Kendi mal- lan gibi görmek istiyorlar. Özellikle akademik ve idari personel ahmında etikli olma çaba- smdalar. Bir üniversite bulunduğu çevreye hem düşünsel, hem de teknoloji anlamında ye- nilik getirmelidir. Teknoloji anlamındabizim üniversite yenilik getirmiştir. Ama düşünsel anlamda olması gerekenden çok geridedir. Öğretim üyelerinin bir kısmı başörtüye des- tek veriyor. - Son yıllarda Malatya'daki dinsel gefişme- leri nasıl değeriendiriyorsunuz? - Son on yıldan bu yana yaşam açısından Malatya'da bir gerileme görülüyor. Ramazan aylannda açık yerlerde yemek yiyen, su için kimseyi göremezsiniz. Bir baskı vardır. Ka- rakaya Barajı yapıldığı zaman yaklaşık 80 köy sular altında kaldı. Isrimlaktan sonra bu köylüler Malatya'ya yerleştiler. Istımlak pa- ralanyla, bir ev aldılar. çocuklannı evlendir- diler, araba aldılar ve en önemlisi ise bu in- sanlar ya bir beyaz eşya dükkânı ya da bir rno- bilya dükkânı açtılar. Malatya'da nüfusuna oranla çok fazla mobilya ve beyaz eşya dük- kânı var. Aslında bu insanlar insan ilişkile- rinin nasıl olacağını ve esnaflığın nasıl ya- pılacağını bilmiyorlardı. Kültür düzeylen çok düşük, geleneksel değerlere çok bağlı- lar. Toplumda olan yenıliklere açık değiller. Toplumsal değişmeleri kabul etmiyorlar. O nedenle başörtüsü gibi bir geleneksel de- ğere aşın şekilde sahip çıkıyorlar, eylem- lere destek veriyorlar. Çocuklannı da bu şekilde yetiştiri- yorlar, onlardaçok küçük bir değişme- yi kabul etmiyorlar. Aynca Malatyabu- nun dışında dışandan çok göç aldı. Edindiğim bilgilere göre, Top- söğüt, Şanlı Han, Bat- talgazi, Hanımın Çiftliği, Hatunsu- yu yörelerinin belediye başkan- lan Pötürge Adı- yaman kökenli. Malatya'nınyer- li halkı İstanbul'a, lzmir'e ve Anka- ra'ya göç ediyor. Böy- le bir değişim yaşamyor. 1000 polls eşl kapah Malatya'da başka bir önemli faktör de sivil top- lum örgütlerinin somut ko- şullara göre biçimlenmiş olması. Yaklaşık 30 sendi- ka şube başkanından hemen hemen hepsinin sağ eğilimli ol- duğu belirtilıyor. Türban olaylan sırasında Di- yanet Işleri'nin sessiz kalmasının da olumsuz etkisi olduğu söylenirken, bir yet- kilı bu konuda aynen şöyle diyor: "Diyanet tşteri Din İsleri Yüksek Kuru- lu'nun bir fetvası var. "Ortünmek ADah'm emridir'' deniliyor. Bu epey zorluk çıkanyor. Vatandaşa gittığımizde «hükmn var,fetvavar" diyor. Vatandaş haklı." Polisin, lslamı kesime karşı olanlara acıma- sız davrandığı, askerler olmasa Malatya'daki türban olaylan sırasmda onlann bir şey yapa- mayacağı ileri sürülüyor. Malatya'da görev yapan bin 500 polis içinde MHP ve Islamcı- lann etkm olduğu belirtıliyor. Bu koşullar altında görev yapan polisin cid- di psikolojik sılontılar içınde olabileceği, ka- fa yapısıyla pratikte uygulaması arasındaki çelişkinin onu saldırgan, doyumsuz hale ge- tireceğı uzmanlarca söyleniyor. Bin 500 po- lis eşinden bininin örtülü oluşu bu sorunun öne- mini vurgulamaya yetiyor. Inönü Üniversitesi Rektörü Ömer Şarlak, Cumhuriyet ilkelerinden Jümsenin taviz veremeyeceğini söyledi Oliiııı tehditLeıi beni yıldımıazTürban genelgesini uyguladığı için şeriat- çılann hedefı olan Malatya tnönü Üniversi- tesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Şarlak yörede en çok tanınan, hakkında en çok konuşulan kişi. Atatürk ilke ve devrimlerine bağh hem dost- lan hem de dini kullanarak insanlann duygu- lannı sömüren ve Türkiye'ye çağdışı bir sis- temi getirmeye çaltşan düşmanlan var. O baş- ka bır insan. Eski bir asker. bilim adanjı ol- manın ötesinde oldukça duygulu ve sevecen. Ünıversitede okuyan öğrencileri en çok sev- diklen arasmda gehyor. 1998-1999 Eğitim-Öğ- retım Yıh Öğrenci Kılavuzu'na yazdığı önsöz- de şöyle diyor: "Üniversitelerin eğitim amaç- lanndan en önde geleni siz değerti öğrencile- rimize biiimsel düşünmevi, bilgi iiretme ve edinme yöntemlerini öğrermektir, Üniversite- lerimizde bir >andan sizlere günümüzün en son bilgiJerini ve teknoloji birikimini anbnrken. bir yandan daha da önemli olarak. Türk milleti- nin nıilli. ahlâki, insanu manevi ve kültürel de- ğeıierini tanıvıp anlamava yardımcı olacak ça- lışmalan gerçekleştirrnektir." Omer Şarlak öğ- rencilerine, önsözün devamında, dışandan tel- kin edilebılecek yanlış düşünce ve eylemlere itibar etmeyeceklenne güvendiğini de belir- tiyor. Rektör Şarlak Paşa, Malatya'nın kavurucu sıcağında yoğun bir çalışma temposu içinde. Üniversiteye geldiği gündenberi aym hızla ça- lışmasını sürdürdüğü belirtiliyor. Kendisini tam anlamayan, ama destek veren çevresiyle gericiliğin üzerine yürüyor. Kamuoyuna, tür- bancılann hak arayışı, diye yansıtılan şeriat- çı gösteri, Malatya ve yöresinde güncelliğini koruyor. Rektör Şarlak'ın Özel Kalem Müdü- rü, Basın ve Halkla tlışkiler Müdürü ve Sek- reteri, basının çahşmalanna yardım edebil- mek için özel ilgı gösteriyorlar. Aynm yapmak- sızın kapılannın herkese açık olduğunu söy- lüyorlar. Sayın Şarlak'la görüşüyoruz. Gün- de yüzlerce mektup aldığmı söylüyor ve ba- zılannı açıp okuyor. Destek içerikli, direnişi- ni kutlayan mektuplan okudukça gözlerinin içi gülüyor, mutluluğunu çevTesiyle paylaşı- yor. Tehdit eden mektuplar da az değil. Bu tür tehditler sizi nasıl etkiliyor sorumu şöyle ya- nıtlıyor "Böyle tehditler beni yıldıramaz. Bü- yük Atatürk'ün bize emanet ettiği bu memle- keti, onlara kolay kolay teslim etmeyiz. Kim- seden de korkumuz yok. tnandığımız yolda mücadeleve devam edeceğiz. Korksaydım böy- le bir göreve talip olmazdun. Daha öoceleri de çoktehditleraldım. Bu yüzden devletimizin bü- >ükJüğünt. gücüne inanmış. iman etmişbir in- sanım. Devletimizin beni koruyacağını da bi- Uyorum. O yüzden hiçbir endişem yok." Mezunlyet törenlerlnde mevllt Adıyaman Meslek Yüksekokulu'nun 13. dönem mezuniyet törenine katılan Sayın Şarlak çok sevinçliydi. Kentte görev yapan eğitim- cilerin. esnaf meslek kuruluşlannın ilgi ve sevgı odağıydı. Herkesle kucaklaşıyor, konu- şuyordu. Tören etkinlıkleri içinde ailelere yö- nelik yaptığı konuşmada, çocuklann çağdaş eğitim görebilmesi için eldeki imkanlan en üst düzeyde kullandığını belirterek, "çocuklan- mızın muthıluklannı görmek istiyonım, sizle- re güveniyonım" diyordu. Programın ardm- dan mezun olanlann hazırladığı müzik dinle- tisi vardı. Mezun olan öğrencilerin çoğunlu- ğu bayandı. Sayın Şarlak programı izlerken ikili görüştüğümüz sırada, "ben üniversiteye gelmeden önce mezunivet törenlerinde mevlit okurlarmış. Kız öğrencUer yan vanya türban- irydL OkuÛan şu anki duruma getirmek ko- lay olmadL tnsanın kellesini istiyoriar!" diyor- du. Rektöriük görevi bitmeden Adıyaman'da da üniversite kurulacağmı söyleyen Paşa, bir üzüntüsünü şöyle dıle getiriyordu: "Ordudan geliyorum diye Malatya'ya gel- diğim zaman hoş karşüamadüar. Ama Adıya- man'da kurban keserek beni karsıiadılar." - Paşam, Türban eylemlerinin arkasında hangi güçler var? - Malatya'da faaliyet gösteren 38 dini ku- ruluşun hepsı türban olaylannı destekliyor. Bunlann başında Islami Dayanışma Vakfı, Milli Gençlik Vakfı, AKB Eğitim Vakfi gibi kuruluşlar var. Malatya yıllar boyu da bu teş- kilatlar tarafından özel olarak hazırlanmış. Bölge halkı türban konusunda, basınıyla, ya- yımyla hazır hale getirilmış. Üniversiteye tür- banla girmeyi yasaklayan karan aldığımız za- man bu örgütler halkı üniversite kapısına yığ- dılar. Ne dediler? "Türban tsteriz" diye ba- ğırdılar. Halbuki ben Malatya'da görev aldığım za- man bir basın açıklaması yaparak, gelip gör- meleri için halkı üniversiteye davet ettik. Pa- rasız otobüs seferleri koyduk. Halkla kaynaş- mak, üniversiteyi gezdirmek, çalışmalanmı- zı anlatmak ıstiyorduk. Bir yıl boyunca kimse gelmedi. Üniversi- temizde türban konusunda yasal çalışmalar yaptık. Bu çalışmalar iki yıl öncesme dayanı- yor. Bütün öğrencilerimize bu mevzuatı kitap- çık haline getirerek dağıttık. Buyıl öğrenci kı- lavuzumuzu hazırlarken türbanla ilgili, kılık kıyafetle ilgili bilgıleri de verdik. Danışman öğretmenlerimizle, türban takmak isteyenle- Rektör Şarlak programı Lderken ikili görüştüğümüz sırada, u Ben üniversiteye gelmeden önce mezuniyet törenlerinde mevlit okurlarmış. Kız öğrencUer yanyanya türbanlıvdı. Okuüanşu anki duruma getirmek kolay olmadL tnsanın keUesini istiyorlar!" diyordu ri ikna etmeye çalıştık. Öğrencilerle birer bi- rer görüştük. PartHerden destek yok - Eylemcilere ta^iz vermeyen bir rektör ola- rak siyasi partilerden destek alabildiniz mi? - Duyduğum kadanyla her parrı türbandan oy almak için türbanı destekledi. - Üniversite Öğrenci Birliği'nin türban ey- lemleri sırasında tavn ne oldu? - Öğrenci Bırlıği 'nde ikı grup vardı. Bin din- ci, öteki MHP'li. Seçimlerde dinciler kazan- dı. Bunlar üniversite içinde türban olayını ayakta tutan gruplarla birlikteler. Bir toplan- tılannda konuşurken üniversitede öğrencile- re verdiğimiz hizmetleri anlatarak, karşılıksız burs verdiğimizi, kârsız kantinlerde yemek verildiğini, spor tesısleri yapıldığım, 1996'da acil hizmet ünitesinin açıldığmı söyledim. Üniversitenin bütün olanaklanm öğrencilere seferber ettiğimizi dile getirdiğim bu konuş- mamm sonunda onlar bana. "bize ne, biz tür- ban istiyonız!" diyorlardı. Ama olaylar tama- men üniversite dışından yönlendiriliyor ve yönetiliyordu. - Ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlan olan bu sonın sizce nasıl çözülür? - Herkesin cumhuriyetten yana tavır alma- sının bir vatandaşhk görevi olduğunu düşü- nüyorum. Cumhuriyetin temel ilkelennden kimsenin taviz vermeye hakkı yoktur. Diya- net Işleri Başkanhğı Din Işleri Yüksek Kuru- lu'nun türban fervası çocuklann cebinden çı- kıyordu. Yasaklama karari: Rektör Şarlak, 21.04.1999 tarihinde Inönü Üniversitesi Senatosu'nun oybirliği ile aldığı karan anımsatarak, üniversite öğrencilerinin büyük çoğunluğunun kılık kıyafetle ilgili ge- nelgeye uyduğunu vurguluyor ve karardan şu alıntıyı veriyor: u Kılık kıyafet mevzuatına uymayan sınırh sayıda öğrencimizin yönetkileri ile sürekli ola- rak davalı ohnasınuı maddi ve manevi kayıp- lar getirdiği, açılan mükerrer soruşturmalara harcanan zaman ve emeğin asügörev vesorum- luluklarunıza aynlması gereken kaynaklar- dan ahndığı sonucuna vanlmıştır. Bu nedenle üniversitemiz senatosu, kılık kıyafet mevzuatına uv nıav an öğrencilerimizin 26.04.1999 tarihinden itibaren üniversitemiz kapah alanlanna girişlerininyasaklanmasına, görev lilerin bu konudaki çalışmalarma engel olanveyaengeJeme girişiminde bulunanlaraey- lemlerine uyan yasal vapnnmlann uygulan- masına m birliği ile karar vermiştir.'' Dlyanet kararının Malatya'ya etklsl: Şenatçı kesimin, Diyanet Işleri Başkanlığı Din Işleri Yüksek Kurulu'nun 3 Şubat 1993 tarihinde aldığı karan Malatya'da el alnndan dağıtarak halkı etkilediği, rektörlüğü zor durumda bıraktığı belirtiliyor. Karar 19 Ağustos 1998'de Malatya Valiliği'ne faksla yollanıyor. Diyanet'in bu karannın tesettürle ilgili bölümünde şu görüş- ler yer alıyor: "Gerek erkek ve gerekse kadın- laruı gözfcrini haramdan korumalan; kadm- lann vücudun el, yüz ve ayaklan dışında kalan kısımlannu aralannda dinen evlilik caiz olan erkekleryanında.vücuthaüarmıverenginigös- termeyecek nitelikte bir elbise (örtü)fleört- mderi; başörtülerini,saclanru. baştarmL,boyun vegerdanlannıiyiceörtecekşekilde yakabuının üzerine sahnalan, dinimizin Idtap, sünnet ve Islam âlimlerinin ittifak ile sabit olan kesin emridir. Müslümanlann bu emirlere uymalan dini bir vecibedir." BÎTTÎ IRMIK /AYDIN ENGİN [email protected]. Hiç günümüzün futbol toplarından biri- ni elinize alıp baktınız mı? Eskinin, birbiri- ne dikilmiş meşin parçalardan oluşan, içi- ne bir de iç lastik konup şişirilen, ağızlığı ince sınmlarla aynca kapatılan, hantal, ağır, sık sık dikişleri patlayan, modası geç- miştoplanna benzemiyorlar. Alışılagelmiş toplara benzesin diye dikiş izleri hâlâ var, ama dikiş yok. Avucunuzu topun yüzeyinde dolaştnn, hiçbir engele takılmadan okşayabilırsiniz artık futbol toplannı. Futbol toplan değişti; "modern" oldu. Brezilyalı futbol yıldızlarının, Real Madrid- li, Milanlı, Bayern Münchenli, Galatasaray- lı futbolcuların oynadığı toplarta mahalle aralannda oğlan çocuklannın koşturduğu toplar arasmda pek fark kalmadı. Futbol toplan globalleşti! Ama mahalle maçlarında eski bir kural hâlâ geçerli: "Bana ne, bana ne! Top be- nim. Santraforben olmazsam oynatmam Dikişsiz Futbol Topu işte..." diyen velet karşjsında, öteki oğlan- lar çaresiz. Bilek gücü, ayak hüneriyle gi- remeyeceği takıma ister istemez onu da alıyorlar. Cİyunu berbat ediyor; gol kaçın- yor; kendi kalesine gol atıyor. Takımın ko- vaya dönmesinin sorumlusu o. Yenik düş- tükleri bir maçtan sonra başlan önde sa- hayı terk ederken, için için ona sövüyor- lar, öfkeleniyorlar... Ama ne çare: Top onun! • • • Karikatürçizerlerinin "ıssızada" gibi kı- demli ve aşınmış konulanndan biri de dün- yayı bir futbol topu gibi çizmektir. Yüzler- ce, belki binlerce böyle karikatürçizildi. Top dünyadır. Dikiş izleri de ülkelerin, "ulusal devletler"\n sınırtannı gösterir. Ondan son- rası çizerin hünerine, mizah yetisine kal- mıştır. Peki, neredeyse dikiş izleri bile belirsiz- leşmekte olan "modem futbol toplan" ile ne yapacak karikatüristler?.. (Bizim Tan Oral da, oda komşum Mu- sa Kart da böyle bir soru soracağımı sez- dıkleri için apar topar izne çıktılar anlaşı- lan. Dönüşlerinde ikisini de sınayacağım). ••• Ulusal bağlannın son ilmiklerini de ko- paran, hiçbir ülkeye, hiçbir bayrağa bağ- lı olmaksızın dünya ölçeğinde at koşturan "çokuluslu sermaye"ye gelelim. (Bunlara "çokuluslu sermaye" mi demeli, "u/us/a- rötesi, uluslarüstü sermaye" mi, yoksa Mant'a dönüp "kozmopolit sermaye" mi? Neyse...) Intemet' in sıçramalarla yaygınlaşan ağı yeryüzünü gitgide daha çok kaplayıp dün- yayı küçülttükçe, içine dünyanın sığdığı "chat oda/an"ndan çok daha önemli ge- lişmeler yaşanıyor. Londra, New York, Zü- rich, Tokyo, Frankfurt gibi başat borsalar gitgide "24 saat açık öonsa"lara dönüşü- yor. Kozmopolit sermaye yedi iklim dört bucakta, gün 24 saat, "daha kârtı" alan- lara sıçraya sıçraya geziniyor. Daha gün dolmadan, daha kâriıdan "daha daha kâr- lı"ya zıplayıveriyor. Yolda, örneğin İstan- bul Borsası gibi ikinci lig borsalanna uğ- rayıp, kısa bir mola verip, çok yüksek fa- izli, çok kısa vadeli Hazine bonosu alıp, te- feci kâriannı cebe indiripyolunadevam ede- biliyor. Ulus devletler, kozmopolit sermayenin önünde can sıkıcı engeller. Devletler ken- di ulusal sınırlan içinde egemenlik iddi- asındalar. Kendi ulusal hukuklarını uygu- lamak istiyorlar. Kendi ulusal çıkarlannı savunmaya, koruyup kollamaya çabalı-' yorlar. Kozmopolit (ya da çokuluslu, ya da ulus- larötesi, ya da uluslarüstü) sermaye için bu bir baş ağnsı, ayak bağı. "Globalleşen" dünyada, dikişli toplarla futbol oynamak tuhaf bir çelişki yaratıyor. Dikişler patladı patlayacak. Dikiş izleri bile belirsizleşen toplannı eli- ne alan çokuluslu şirketler "Bana ne, ba- na ne! Top benim. Santraforben oynaya- cağım. Takımı ben yapacağım. Ayağına to- pu alan hemen bana pas vermek zorun- da. Yoksa oynatmam" diyor. Fırsat bulsa, soluk alabilse futbolun da- niskasını oynayacakfukara oğlan çocuk- lan da diş gıcırdatıp, ana avrat^düz gidip birer birer boyun egiyorlar. Insanlık "top benim"den "top bizim"e sıçrayamadıkça mahalle maçlan hep tat- sızsürecek... Oysa futbol pek keyifli bir oyundur...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle