28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMU21999 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Fransız Devrhni ve Demokrasi Söylencesi Prof. Dr. Mehmet YALÇEV Dokuz Eylül Üniversitesı Öğretim Üyesi B ugün 14 Temmuz, Fransız Devnmi'nın 210 yıldönümü. Bü- tün insanlığa kutlu ol- sun1 Tûrkıye Cumhu- nyeti de aynı devnmin ılkelen üstüne kurulmuştur Aynca öğ- renım alanım ve mesleğimden dolayı kırk yıla yakın bir süredir kendi ül- kemmiş gıbı duyumsadığım Fransa ıle Türkıye'nin bırbınneyakınlığı benım gözümde büyük onem taşımıştır. Çok sayıda Fransız düşünürü ve yazannın Mustafa Kemal'in kurduğu çağdaş Türkiye Cujnhuriyeti üstüne yazdık- lan hayranlık ve övgü dolu ınceleme yapıtlannı da bunlara ekJemek gere- İciyor. Hocalanmız, bızler ve öğrenci- lerimiz Fransız bılim, sanat ve yazın dünyasından sayısız metınler çevırdık. onlar üstüne özgün incelemeler yap- tık Her binmiz neredeyse bırer Fran- sa temsilcısı gıbı çalıştık... Kısacası, Türkiye, kurucumuz Atatürk'ün araş- tırmacı ve aydın kişıliğinden başlaya- rak. Fransız aydınlanmasını ve dev- rim ilkelerini en kapsamlı biçimde de- ğerlendırmiş, bu ılkelere bağlı en çok aydrn yetıştırmış uluslar arasında önem- Iı bir yer tutar Bır bakıma, Avnıpa'yı Avrupa dışına taşımış, Isiamcı düzen- lerortamında laıkliğı ve demokrasi ıl- kesını benimsemiş tek ülkedir Ancak Doğu Bloku'nun çökmesıy- le oluşan Yenı Dünya Düzenı (YDD) daha bırçok Batılı ülkeler gibi, Fran- sa'yı da Türkıye'ye karşı hızla yaban- cılaştınyor, bızlen onlardan öylesıne uzakJaştınyor. Diplomatık ya da te- cimsel ıncelığın ortaya koydugu güler- yüzlü iletişimlere bakmayın sız; onlar dostlukla degil gündelık çıkarla ilgi- lidir. Aslında bize bır türlü, dünya ka- muoyuna bas,ka türlü konuşuyorlar. Medyalan ise, gözümüzün ıçine baka baka Türkiye aleyhıne imge pazarlıvor- lar. Kıtle ılerişımimn hokkabazlığını en ıyı biçimde işleterek, Türkiye üstüne yeru bir söylence kurmuşlar, onu oku- yorlar. Neredeyse kendileri de inana- cak! Ama zaman zaman kurguda ace- milik de yapıyorlar. Örnegin TV 5, Öcalan'm yargı önü- ne çıktığı ılk günün akşamında garip bir tutum sergıledr Başlangıçta du- ruşmayı çok kısa olarak bir tür aske- n-faşist sıkıyönetim uygulamasına benzettikten sonra, bu konuyu bır ya- na ıttı. Ortada bütün dünyanın büyük ilgı gösterdıği bir duruşma olayı yok- muş gibi, Güneydoğu'dan bır ılköğre- tım dersliğı, sevimsız \ e saldırgan gö- rünümlü bır "Türköğrttmeni" ve *sin- dirilmiş Kürtçocuklarr görüntulenir- ken. sözûm ona "azınlık çocukbnna zoria Tûrkçe öğretflmeye çahşıkiığr anlatılıyordu. Sanki topraklanna zor- la girilmış ayn bır ülkeden ("Kürdis- tan*dan) haber aktanyor gibi yapıla- rak, değişik ınsanlarla, yine Türkı- ye'nin sözde "onur kına" (!) baskı- lanıu içeren konuşmalar ve görüntü- ler aktanhyordu. Üsteiik de habercı bayan bu yayını, Imrah'daki duruşma ortamından sunabılıyordu! Oysa ilerici bır devrimle kurulmuş, olan Türkiye Cumhuriyetı'nin oluşum sürecıni ve yakın geçmışıni birazcık araştırmış olsalardı, o bölgeden nıce Kürt aydınının. daha birçok alanlarda olduğu gibi. Türk Dil Devnmi'ne yap- tıklan büyük katkılan ögrenmiş olur- lardı. Tıpkı Kelt kökenli aydınlann Fransız ulusuna yaptığı onurlu katla- lar gibi... AvTupalı ve bu arada Franstz yetki- lıler ise, olumsuz propagandalardan yakınmamız karşısında. "Hakhsınız ama bizde medya özgürdür, kanşama- yız" dıyorlar. Oysa bu özgürlüklen ım- _ge pazarlamasında kullanan medya, olniayanı oluyormuş gibi gösterme öz- gürlüğünü de kullanarak cıddi boyut- lara varan kılgısal (pratık) sonuçlar üretebilıyor Hem dünyada (özellikle de AvTupa'da) Türkiye aleyhine sürek- li işlenen kamuoyunu pekiştiriyor hem de şiddet yanlılannı kışkırtıyor! Aynı kamuoyuna Kürt yurttaşlanmızın çok büyük bir kitlesinin Türkiye'nin geliş- mış. batı bölgelerinde yaşadığını duyur- muyor... Niçın? Çünkü öyle yaparsa, kurguladığı çıkar söylencesi bozulur... Plerre Guiraud'nun dediği gibi, gü- nümüzde "Kamuoyu demeic, siyasaL, ekinseLekonoınikpropaganda demek- tir. (~) Bu propagaodamn en etidn »- lalu, en kumaz hokkabazlığı (_) gös- tergeterin doğrudan doğnıya nesneie- rin kendisi olduğuna bizi inandır- mak"tır. Özgürlüğün hem güzel bir şey olması hem de kötü sonuçlar do- ğurabılmesi bır çelışkidır. Hiç kuşku- suz bu çelışki, özgürlüklenn kısıtlan- masıyla değil, yapay imgeler karşısın- da insanlıgın bılinçlenmesiyle aşıla- bilecektir. "Bugöstergebflinddiyor ay- nı Pierre Guiraud. yann özgürtüğü- müzün başta geien güvencesi olabitir." (La Semiologıe, RU.F. (Que sais-je), Paris, 1971, III. bası.s. 121). înanthna değfl Avrupa'nın özgürlük düşkünlügü kesinlikle tartışılmaz. Ama insan hak- lanna ılışkın tutumu ve mantığı hiç de ınandıncı değil. Gerçekten, bütûn dev- rimcı girişimlerinı, sömürmeyle elde ettıği varsıllık ve etkı gücünü gelişti- rerek yaprruş, sonuçlannı da hep ken- di yaranna çevırmişrır. Bundan dola- yı da, bır türlü içınden atamadığı de- rebeylik güdüsüyle, her şeyi yorumla- ma ve yönlendırme erkini hıçbirzaman elinden bırakmak istemıyor. Yüzyıllar boyu kurduİdan sömürü düzeni en uygar görünümler altında artarak sürüyor. Yoğun faşizm yıllan- nı ve Ikinci Dünya Savaşı'nı izleyen demokratikleşme sürecinde öne çıkar- dıklan sol akımlarbile, sömürüye kar- şı hıçbırşey yapamadı. Günümüzün Av- rupa solu emek-sermaye çatışmasına değinmiyor artık. ekonomik sömürü- yü eleştirmiyor; çünkü kendı sınıfinın bilincine vardı. Medya ise tam bir ser- maye avcısı; kullanmadığı sılah yok: Din, ırkçılık, erotizm, vb. Insanın du- yusal ve duygusal güdülerinı kışkırta- caknevarsa... Bukoşullardagerçek çı- kar çatışması Türkiye insanlan ara- sında değil, emperyalist dünya ik Tür- kiye arasındadır. George Onvefl bunun böyle olaca- ğını çoktan kestırmişti. Daha ellili yıl- lann başında şöyle diyordu: "Yüksek düzeyde sanayOeşmiş iilkelerüı tüm sol partileri aslında şikeyapıyorlar, çünkü gerçekte yikmak istemedikJeri bir je- yekarşı savaşnn vermeyigöre\ edinmiş- lenlir.Uhıslararasıbovııttaarnaçlanvar- dır, ama aynı zamanda bir \aşam dü- zeyinin korunması uğruna da savaşan veriyorlan Bu yaşam düzevi o amaç- larla bağdaşnuyor. Hepimiz Asya'nın ernekçiermisörnürıerekyaşrvt»njz..'Vra- nuzda kimi "aydınlar" da var kı hep bırağızdan "Buemekçaerözgürteşme- H" diye haykınyorlar. Oysa yaşam dü- zeyimiz ve bunun ürünü olan "aydm insan" nıteliğimiz bu sömürünün sür- mesını gerekli Jalıyor." (Cntical Essays. 1951, s. 115-116; aktaran R. Escar- pit). Georges Marchais ise yetmişli yıl- lardakı bır konuşmasında "Avrupa, AmerikaŞa karşı ağzuu açarsa, yal- nızca esnemek içindir" demışti; oysa gen kalmış ya da azgehşmiş ülkelere akıl hocalığı yapıyor. Fransız Devri- mi'nin gerçekleşmış olduğu Avrupa anakarasında demokrasi, özgürlük ve insan haldan en üstün değerler olarak kutsanırken neyin bu ilkelere uyduğu- nu, neyin uymadığını; hangi koşullar- da önemsendığini, kımler için geçerii olduğunu, kimler için geçerii olmadı- ğını, ne zaman ne olacağını. vb. ken- di çıkar koşuJlanna göre ayarlıyor, yo- rumluyor ve öne çıkanp tartışma ko- nusu yapıyor. Tarihöncesinın kaba kölelik dönem- lerinden başlayarak gerçekleştırilen bütün ilerici devnmlerin ereği, doğal haklannı göz ardı edip insanı sömüren mütegattibe sırufiannın egemenlikle- rine son vermek olmuştur. Toplumla- nn öncel (ezeli) bir ılleti olarak sömü- rü, insan varlığını gelir kaynağı gibi kul- lanarak, bir biçimde onun sırtından geçinmeolayıdır. Sömürgenlerin yap- tığı da, bu yönde çıkar sağlama yor- damlan geliştirmek ve kullanmaktır. Yerine ve çagına göre değişen araç- lardır bunlar. Kaba güçtür, zorbalıkör, savaştır, büyüdür, ınançtır, yağcılıktır, inandırmadır, kandırmadır, yalandır, gelenektir, töredir, yasadır, modadır, propagandadır, rüşvetnr, vb; son çözûm- de ınsanın kendı zayıflığıdır. Korun- ma duygusudur, çıkar güdüsüdür, öz- beğenıdir, bencillıktır, yükselme tutku- sudur, aşağıhk duygusudur, saflıkîır, vb... Hem kötülüğün hem de iyiliğin tekelini elinde tutan sömürü odaklan, aynı anda hem korku hem de umut ve- recek ikircikli birsöylem kullanır, işa- ret parmağını gözünüze doğru uzatıp "dile benden ne dikrsen!" dıyerek ın- sanın karşısına dıkılır; hem sevecen, hem asık biryüzle... Demek ki sömü- rünün en temel ilkesi, yönlendirme ve kullanma erkini hep elinde futmak ve hep güçlü kaimaktır. Sonuç: Fransız devrimi, yüzyıllar sürmüş birbilinçlenme sürecinin ürü- nüdür: Şeytanlann ve tannlann, büyü- cülenn ve papazlann, krallann ve de- rebeylerin egemenhğine son vermiş- tir. Ama öyle anlaşılıyor ki, ikıbinli yıllann temel sorunu, bu kez de çağ- daş söylenceler ve medya sömürüsü karşısında insanlığı bilinçlendirmek ve özgürleştirmektir. • • lkemızde, ınsand yaşama sevincı ba- U ğışlayan güzel şeyler de var. Bartın Sanat Festivalı bunlardan bıriydi 'Da- ha iyi bir dünya ülküsünün' yeşenp boy attığı bu coşkulu festıval, tiyatro- dan sınemaya, açık oturumlardan doğaçlama ya- ratılara dek dolu dolu bır dizı etkınlıği ızleyıcisi ile paylaştı. Hak ettiği ölçüde alkış topladı. Bartın Sanat Festıvali'nın kanımızca öncehkli basansı, kendı bölgesinin gizilgücünü açığa vur- ması ıdı II kültür müdüdüğü çatısı altında oluş- turulan ve bugüne dek dokuz oyunu seyırcı karşı- sına çıkarmış bulunan Bartın Bölge Tiyatrosu, çevre ilçe ve beldelerin amatör tıyatro ekıplen, öğrenci tiyatrolan, fesrivalin deyim yerindeyse, Bartın Sanat Şenliği ÜlküAYVAZ atar daman olarak degerlendirilmıştı. Bartınlıla- nn, açılış törenı yürüyüşüne caddeleri dolduran bir kalabalıkla kaülmalan bucoşkunun anlamlı birgös- tergesiydi. Bartın"da tıyatronun I920'li yıllara uzanan bir gelenefı var Inönü Zafen'ni kazanan kahraman- lar yaranna sahnelenen ve bin beş yüz lira gelır elde edilen ikı perdelik oyun, iigili geleneğın bir başlangıcı olmuş. 1992 yılında Bartın'ın il olması ile kuruluşu gerçekleşen il kültür müdürlüğü ve 1995'te eskı kilise binasınmadetayenıden yaratılarak açılan tı- yatro salonu, kente bir sanat canlılığı kazandın- yor. Ardından Ordu Beledıyesı Karadeniz Bölge Tiyatrosu ile Kocaelı Bölge Tiyatrosu'nun katılı- mıyla seyirciye açılan 'Barûn Tiyatrolar Buluş- ması' giderek bir sanat festivalıne dönüşmüş bu- lunuyor Bartın Sanat Şenliklen, etkinlıkleriyle izleyicısıni bütünleştirmenin ötesinde, bölge-insan gizilgücünü öne çıkarmakla, sanatın coşkusunu, uygarlaştıncı özünü, hani nasıl denirev ev, sokak sokak, salon, meydan Bartınlılarla paylaşıyor, bir- likte yaraûyor... Üzerindedüşünülmesi gereken an- lamlı bir tutum! Ortaklaşa yaratmalann sonuçlannı giyim kuşam- da, kitapçı kalabalıklannda, yan yana yürümeler- de, çay bahçesı sohbetlennde, çocuk-yetişkin iliş- kilerinde, günaydın ve hoşça kalınlarda.. yaşıyor ve kıvanç duyuyorsunuz. tl Kültür Müdürü Mehmet Altaş, Şube Müdü- rü Cengiz Keskiner, Bartın Bölge Tiyatrosu Yö- netmeni Zafer Gecegönir ve daha pek çok yara- tıcıyı sanatın coşkusuyla selamlıyor, kutluyoruz. PENCERE UfukÇbgisf Telefon... Duyulur duyulmaz bir ses, acının ezgisinde birtını, aK per- deden bir soru: - llhan Selçuk orda mı?.. - Benim.. Konuşuyoruz, ama anlaşamıyoruz, içki kadehinin kör ku- yusundan çıkamryor.. SaatiO.. Dedimki: - Behzat Ay, şimdi yazı yazma zamanı, sonra konuşalım, olur mu?.. Dinlemiyor.. - Yazık ediyorsun kendine!.. Sabahtan başlamışsın, vaz- geç şu meretten.. Kırpileşti: • • - öğüt verme!.. Ekledi: - Ben ölümüme oynuyorum!.. Içimden 'hıhhh' deyip, azımsadım söylediğini, 'sarttoşlu- ğuna kılıfanyor' d/ye düşündöm, ama aklımdan birtürlü çık- madı Behzat... • Telefon.. - ^ " Bu kez ben aramıştım.. ^ Sesi yine perişan.. - Behzat, ben llhan Selçuk.. - Kim?.. - llhan.. Yine acının ezgileri ve ölüm türküieri!.. Ciddiye almalı mı- yım?.. Telefonu kapattıktan sonra düşünüyorum: Nasıl ulaş- malı Behzat Ay'a?.. Aman canım sen de!.. Son günlerde hep içmiyor muydu?.. Canı sağolsun!.. Içsın bakalım!.. Hepimiz karmakanşık ha- yat sürecinin kördüğümleştiğı anlarda bastıran ruhsal buna- lımlann sannallannda yaşamıyor muyuz?.. • Telefon.. * •' Ibrahim Yıldız; ' . - Abi, Behzat Ay.. c Susuyorum bir süre.. - Nasıl olmuş?.. - Komşulan evde ölü bulmuşlar.. • ' " Şükran KurdakuJ'un "Şairfer ve Yazariar Sözlüğü "nden kısattma: "Behzat Ay, romancı, 1936 Mersin doğumlu. Ortaöğre- nimini Köy Enstitüsü'nde yaptıktan sonra Gazi Eğitim Ens- titüsü Pedagoji Bölümü 'nü bitirdi. Ortaokul ve liselerde öğ- retmenlik yaptı. Vartık, Imece, Sosyal Adalet, Türk Solu, Ant, Vatan, Akşam, Cumhuriyet'te makale, oykü, gezi not- lan ve röportajlan yayımlandı. Toplumcu gerçekçi anlayışa bağlı romanlanyla tanındı." • Birkaç gün önce, güneyde, bir denız kıyısında, dostlarfa birlikteyken, bilmem neden, içimi bir sıkıntı sardı. Yalnızlaş- tım. Güneş battı. Doğa sessizleşti. Deniz duruldu, gölgelen- di. Kurşunileşti. GökJe bütünleşti. Ikisi arasındakı ufuk çizgi- si inceldi, inceldi, incekji, silinecek mi diye bir süre soluksuz bekledim. Sanınm Behzat Ay o sırada öldü. •rfrtrır - * ffj^ll îşte mahallemizden beklediğiniz güzel haber! CUMHURİYET MAHALLESİ'NİN IKİ BÖLÜMÜ BîRLEŞİYOR! I (Pumhuriyer MahalleJi dostlarımızdan gelen istekler üzerine; mahallemizin iki bölümünü birleştirmek için başlattığımız çahşmalar sonuçlandı. İki bölümün arasındaki boş araziyi de sonunda mahallemize kattık. Böylece, Cumhuriyet Mahallesi bir bütün oluyor. Şimdi, bu yeni arazi üzerindeki 90 parseli sizlere sunuyoruz. Böylece, mahallemize katılmak isteyip de geciken dostlarımıza yeni bir olanak sağlayabildiğimiz için mutluyuz. Uzun ve çetin bir pazarlık döneminden sonra aldığımız bu arazideki 90 parseli metre karesi 9 milyon liradan satmak zorunda olduğumuzu öncelikle belirtmek isteriz. CUMNUHrVCTİ ÇANTA MmWi([\ll X 8£L£DtYESJ \*2SÜS?2 - ^ ^ <S\SGM u A R M AR A / / ' / / i KMAU MMfAAi _ ^ ^ o e N K 10 - \ \ izi Peşinat 750 milyon olup kalan bölümü 6 eşit taksitte ödenecektir. Parsellerin büyüklükleri 400 - 600 metre kare arasında değişmektedir. Bildiğiniz gibi, Cumhuriyet Mahallesi'ni gerçekleştirme çalışmalarımız hızla ilerliyor. Dostlanmızla birlikte yaşayacağımız mahallemizi adom adım yaşama geçiriyoruz. Mahallemizle iigili her yeni gelişmeyi size bildireceğiz. Cumhuriyet maha lles i "Doğayla uygarlık buluşuyor" YINl DINIZ CORUNUMLU IMARLI IFUAZLI HACİMSIZ TAPULU Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor? •Cumhunyet Mahallesı Istanbul'un batısında. Tektrdağ-Çodu yolu Kavşağı uçgenınde, Çanta Köyü beledıye sınırlan ıçinde kuruluyor istanbuf'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakıka, E5 yolundan 55 dakikadır •1. Bölumün hemen guneyınde yer alan 2 Bölum araz/sının de elektnğı ve stabdıze yollan vardtr. •Bu arazının de yalnızca % 14'ü evlere aynldı Kalan % 86'nın kûçuk bır bölümü yol ve otopark, çok bûyûk bır bölümü ise bahçe ve park olacak. Yenı arazımız de aynı özeltıklere sahıptır Başvuru; ÇAĞ PAZARLAMA Basm Sarayı Kat.4 (Gazeteoter Cemıyetı Üstü) CağakJğlu - İSTANBUL Satı? yaprfan Cumhurty«t Kttap Kulûbü bOrotan: Ankva: Atatürk Bulvan No: 125 Kat:4 BakanJıklar - ANKARA bmir Halrt zıya Bufvan 1352. Sok. No: V3 Alsancak - İ2MİR Tel- (0212) 520 21 91 - 92 / 512 05 05, Fate: (0212) 520 50 23 Tel: (0312) 419 50 20 pbx, Faks: (0312) 417 19 57 Tel: (0232) 441 12 20 pbx, Faks: (0232) 441 91 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle