18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatöni Hikmet Çetinkay st # Yazıışlen Müduru. ibrahim Yıldız • Sorumlu Müdur Fikret İlkiz 9 Haber Merkezı Muduru Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen Fikret Eser tstıhbarat Cengiz Y ıldırım • Ekonomı Özlem Yüzak 0 Kiıltür Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler Sami Karaören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Fotograf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kurulu tlhan Selçok (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kjırtbökc Hikmet Çetinkaya. Şfiknn Soner, İbrahim Yıldız. Orhan Bursalı, Mustafa Baibay, Hakan Kara. Ankara Temsilcısi Mustafa Balbav AtaturkBulvan No. 125, Kat 4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel 4195020 (7 bat), Faks 4195027 01zmırTemsilcısi: SerdarKızık, H ZiyaBlv. 1352 S 23Tel 4411220, Faks.4419117 0 Adana Temsilcısi. Çetin Yiğenoğlu, inönüCd 119 S No.lKat l.Tel 363 12 11.Faks 363 12 15 Muessese Müduru. îstûn \kmen A Koordmalor- Ahmrt korukan •Muha- sebe Bülent Ynıer«ldare Hflsevln G ü n r * Bügı-Işlem \ailtnıl«BıIg>- sayarSıstem Mürivrt ÇUer#Sauş FufletKoza MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Müdur Gülbin Erduran 9 Koordınator Rcha lşıtman # Genel MudurYanhmcısı: SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 513958O-51384#H>l,Faks 51384O Yawmla>an *e Basan: Yenı Oun Haber ^jansı. Basın \e Yaymcılık \ Ş Tûikocağı Cad 39 -I1 Cagaloğlu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 lstanbul Tel (0-212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 \vw\v cumhurivet.com.tr 14TEMMUZI999 lmsak:3.40 Güneş: 5.36 Ögle: 13.17 îkindi: 17.14 Akşam: 20.43 Yatsı: 22.31 Sansürün kaldınlışı • İstanbul Haber Servisi - Basın K.onseyı Dayamşma ve Gelıştırme \'akfı ıîe Trakya Ünıversitesı, 24 Temmuz Türk basınında sansürün kaldınlışınm 91. yıldönümü nedeniyle "24 Temmuz'un Tarihımızdekı Önemı" başlıklı bir konferans düzenleyecek. Konferansta, Basın Konseyı Başkanı Oktay Ekşi, iş hukuku profesörii ve İLO Yönetım Kurulu üyesi Prof. Dr. Rüçhan Işık konuşma yapacak. BART Başkanı NazKüttıancı • Haber Merkezi - Türkıye'ye sefer yapan tüm havayolu kuruluşlanrun üyesi bulunduğu Havayollan Kuruluşlan Derneği'nin (BART) genel kurulunda \az Küihancı yenıden genel başkanlığa seçıldı. 32 üyesi bulunan derneğin yeni yönetım kurulu ıse şöyle belırlendı: "Başkan: Naz Külhancı, Başkan Yardımcısr. Gülay Aşçı (THY). Genel Se'kreter Gıan Pfıster (Swissaır), Sayman: Bahar Binncı (Emirates). Üyeler. M. Alviri (tranair), Ofer Kjsch (Lufthansa). Tim Ramage (Bntish Aınvays) ve Genel Koordinatör Ali Kırgız." İstanbul ValiSği'nin tebliği • İstanbul Haber Senisi - tstanbul Valiligı'nin, ıldeki oıman yangınlannın önlenmesı, yangın çıkmadan \e çıktıktan sonra alınacak tedbırler hakkındakı tebliği, Resmı Gazete'nın dünkü sayısında yayımlandı. Tebliğe göre. koruma altına alınan orman \e ağaçlandırma sahalannda. her ne maksatla olursa olsun hiçbir şekilde ginş \e çıkış yapılmayacak, ateş yakılmayacak, ateşli maddeler ıle dolaşılmayacak. Halkoyunları yarışması • İstanbul Haber Senisi - Mılh Egıtım Bakanlığı Okuliçi Beden Eğitımı Spor ve tzcılik Daıresi Başkanlığı tarafindan düzenlenen yanşmalann, Kırklareli"nde düzenlenen fınalınde. Beşıktaş Halkoyunları Grubu 18 bölge birincisi arasından galip gelerek Türkıye bınncısı oldu. Trafik kurallan • tSTANBLL(AA)- Türkıye Trafik Kazalannı Önleme Demeği tarafindan hazırlanan "Trafik Eğitım Rehberi" adlı kitaba göre, 1998'deülkegenelindel6 bın 791'i şehir ıçı. 2 bin 180" i de şehir dışında olmak üzere toplam 18 bin 971 yaya trafik kazasına kanştı. Bu kazalar sonucu 780'i şehir ıçı, 414'üde şehir dışı toplam 1194 yaya hayatını kaybederken, şehir içınde 16 bın 11. şehir dışmda da 1766 olmak üzere toplam 17 bin 777 yaya yaralandı. Yayalann kanştığı trafik kazalannda sürücü hatalannın yanı sıra yaya hatalan da önemli bir ver tutuyor Yabancı dil sınavı • ANKARA(AA)- Üniversitelerin vabancı dil ıle ılgili bölümlennde okumak ısteyenlenn 16 Mayıs 1999'da girdıği Yabancı Dil Sınavı'nda (YDS), adaylann yanya \akını 105'ınaltındapuan alarak elendi. Toplam 36 bin 523 adayın girdiği sınavda. Almanca'dan 1620. Fransızca'dan 782 ve Ingilızce'den 17 bın 363 olmak üzere toplam 19 bin 765 aday 105 ve üstünde puan aldı YDS'de aynca üniversitelerin 4 yıllık lisans programlanm kazanmak için gereklı olan 120 ve daha yüksek puan alan adaylann sayısı ise toplam 12 bin 457 olarak gerçekleşti. Baston Festivali • DEMIEK (Cumhuriyet) - 15. Uluslararası DevTek Baston ve Kültür Festivali, 16 Temmuz'da başlıyor. Üç gün sürecek festivale, Pınar Aylin. Grup Vıtamin. Şükriye Tutkun. Rober Hatemo, Mıne Koşan. Atilla Arcan da katılacak. Genco Erkal'ın Nâzım Hikmet'ın 'Insanlanm" adlı oyununu sahneleyeceğı festıvalde çeşitli sergıler de açılacak. Devrek'in CHP'lı Belediye Başkanı Nadir Saraç,"Ünlü Devrek bastonunu tüm dünyaya tanıtmayı amaçhyoruz" dedı. Kapitalist kültürde teknoloji, sürekli yeni modeller üreterek tüketiciyi kışkırtmak amacıyla kullanılıyor 'Tasarım tüketmım hizmetinde 9 OZANYAYMAN İZMİR - Uzmanlara göre tasanm, estetiği ve içeriğiyle, yaşamın her ala- nında hâkim olduğu 2OOO'lı yıllann eşiğinde, zirve olarak nitelenen nok- taya geldi. Insan yaşamını kolaylaş- tırmayı amaçedinenteknolojininfârk- lı ideolojilerin perspektifinı de yan- sıttığı vurgulanıyor. Kendi bakış açı- lanndan mükemmeli arayanlann ilke- si olan tasanm, özellikle kapitalist kül- türün egemen olduğu toplumlarda, tü- ketim olgusu göz önüne alınarak şe- killeniyor. Öyle ki, piyasaya sunulan bir ürunün yerine, daha söz konusu ürün özümsenmeden bir yenisi sunu- luyor. Bu devinim, tüketimi körükle- yen kent yaşamının, günden güne da- ha geniş kitleleri içine almasına bağ- lanıyor. Izmir Yüksek Teknoloji Ens- tifüsü (IYTE) Endüstriyel Tasanm Bö- lümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Can Ozcan. günümüzde ürünlenn imaj- larınm yaşayabıldiği ölçüde gündem- de kaldıgını belirterek "Mevcut du- rumda $ektör,tûketkilennkişise(idol- lerini, tasanm ilkesryle aynıpotada bir- lestiriyor. Üriinün tüketimi kışkırt- ması nedeflenrvor. Sürekli yeni model- ler >araolarak, türev ler ve alt türev ler oluşturuluyor" diyor. Tasanmın insanlann ihtiyaçlanna göre şekıllendiğı ve belli uzmanlık alanlan oluştuğunu da sözlerine ekle- yen Özcan konuyla ılgılı şu görüşlere yer veriyor. "Tasanm en özgür olduğu bir or- tamda. özgür >aratıdır. Ancak, en- düstrhel tasanm söz konusu okduğun- • Yard. Doç. Dr. Can Özcan, endüstriyel tasanmın üretim ve tüketim ilişkisine göre şekillendiğini belirterek, "Kapitalist toplum yapısı, tasanmcıya sınırsız oranda olanak sunuyor, ancak belli kurallar dahilinde. Bu kuralın vazgeçilmez unsuru da ne kadar üretir ve tüketirsen o oranda başanhsın oluyor" değerlendirmesini yapıyor. da, üretim ve tüketim üişkisi göz ardı edilemez. Tasaruncı da bu ilke doğrul- tusunda kendisini gösteriyor. Kapita- listtoplum\apısı,tasanmcıyasınırsız oranda olanak sunuyor, ancak belli kurallar dahilinde. Bu kuralın vazge- çilmez unsuru da ne kadar üretir ve tüketirsen o oranda başanbsın oluvor. Getinen noktada bir diğer unsur da in- sanuı biyolojik yaptsuun kendi yarat- tığı bu teknoiojik dünyaya>etemez ot- ması. Gelişmeler karşısında hizmet sektörii merkezileşti. Bu merkezi ya- pı kendi mimarisi üzerinde kontrol sağtayor. Endüstriyel gelişimin doruk noktasında teknolojinin bu denli hız- h degişimine ayak uyruranlar varuk- lannı konrtabilecekler. Çözülmeninya- şandığı anlarda ise fırmalann adı ka- lacak. insanlar da bu hıza ulaşamadık- lan andan itibaren günümüzde oldu- ğu gibi farkiı motive vollan arayacak- lar. Din olgusununyoğunluk kazanma- sı,etnik fanatizmin artması, alt kültür- lerin oluşması bu nedenkre bağh.". Büyük kentlerde yaşayan insanlann, tasanmcılann ifade alanı olan metro- pollerin çekim alanına girdiğinı belir- ten Özcan, "MetropoUerde tüketimi orta sınıfdiye tanımlanan kesimin kö- rükkdiği bir gerçek. Üst gelirgrubu bel- li bir do\ gunluk yaşıyor. .\lt gelir gru- bu sürekli >etinmek durumunda olan- lar. Orta düzey olarak tanımlanan ke- sim ise tüm olanaklannı zoriayarak bu tüketim çılgınlığı içinde kendisini en belirgin gösteren grup oluyor" dıyor. Türidye'nin durumu Türkıye'ye ılişkın olarak da, endüst- nnin ticaret olgusu üzerinde şekillen- diğini, Batı ülkelerinde ıse endüstrisi- nin mevcut oldugunu kaydeden Özcan, Türkiye'nin daha büyük atılımlar yap- ması için ilk olarak bu olguyu değiş- tirmesi gerektiğini söylüyor. Global- leşen dünyada, üç farkiı coğraryanın tasanmlarmın kendisini gösterdiğini belirten Özcan, şunlan diyor: "ABD, Uzakdoğu ve Avmpa ülkele- ri bu alanda farkb özeüikleriyle lider konumda. Türkiye bu dünyada yer al- mak istiyorsa, yüksek teknolojiye da- yah, uzmanlaşmış kişilerin ortak ça- balarryla üretim ortamı yaratmabdır. 1980 sonrası biüm ve teknoloji karne- miz eksi puan içeriyor. Yabrunlann üretim alanından çok tüketim alanına yapdması, araşarma-geltştirmeytönem verflmemesL ekonomik dengenin sağ- lanmaması, sosval sorunlann aşılama- masıgibietkenlerleTürkne'nintekno- lojik kimligi bir türlü istenilen genş- meyi sağtayanuyor." Hemingway lOOyaşındg ABDIi ünlü yazar Emest Hemingvvay doğumunun yüzüncü yüında doğum yeri olan Oak Park'ta çeşitli etkjnüklerie anıhyor. 21 Temmuz 1899 yılında Amerika'da Oak Park'ta dünyaya gelen Ernest Heming>va> 'in evi 100. doğum yıh etkinlikleri için restore edildi. "Çanlar Kimin İçin Çalıvor". "SUahlara Veda" ve "thtiyar Bahkçr gibi eserieriyle tüm dünyada tanınan Hemingvvay, 1920'li yıllann mane\i bunahrnlannı yapıtiannda yansıtmaya çalıştı. Bu bunahmlan İ930'lu yillann ve tkinci Düma Savası'nın tarihsel bağlamına yerleştiren Hemingvvay, 2 Temmuz 1961'de yaşamına kendi elleriyle son vermiştl (Fotoğraflar: AP) Komisyon antik tiyatronun smırlı olarak kullanılmasını istedi Efes Tîyatrosu tehlîkede ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Son yıllarda dü- zenlenen konserler nede- niyle tahribata uğrayan Efes Tıyatrosu'nun, kültüretkin- likleri için sınırlı olarak kul- lanılabileceği bildirildi. Efes Tiyatrosu Komisyonu, et- kinliklerde elektronik ses yükselticisine hiçbir biçim- de izin verilmemesi gerek- tiğini belirtirken tiyatroya tehükeçıkışUn' yapılması- nı istedi. 24 bin kişilik kapasite- siyle antik dünyanın en bü- yük tiyatrosu olan Efes'in korunması ve onarımı yö- nünde çalışması amacıyla kurulan komisyon 30 Hazi- ran-1 Temmuztarihleri ara- sında toplandı. Anıtlar ve MüzelerGenel Müdürü Ke- nan YurttagüL Efes Selçuk Müzesi Müdürü Selahattin Erdemgil ve Efes ICazılan Başkanı Prof. Dr FritzKrin- zinger'in yanı sıra ilgililer- den oluşankomisyonun top- lantısına çeşitli ülkelerden çok sayıda uzman katıldı. Toplantının ardından ya- yımlanan bildiride, tiyatro- nun kültür etkinlikleri için sınırlı olarak kullanılabile- ceği belirtildi. Tryatroda hiç- bir biçimde elektronik ses yükselticisi kullanılmama- sı gerektiğine dikkat çekı- lerek "Sahneşu anda hiçbir şekilde kullanılmaz, çünkü dengesi sağlam değfldir. Çat- lamış ve parçalanmış du- rumdabulunan mimaripar- çalar, eserin avağa kaldırü- masını imkânsız kılmakta- dır. Daha çok mcvcut par- çalann bir an önce sağlam- lasûnlması gerckmektcdir'" denildi.Orkestra ve üst sıra- lann bulundugu kısımda ya- pılması gereken arkeolojik araştırmalann gelecek yıl- lar için programa alınması istenirken yok olmuş izleyi- ci bölümlerinin yenidenya- pılmasının düşünülemeye- ceği kaydedildı Sınırlı kullanım duru- munda özellikle tiyatronun güney tarafindakı arkeolo- jik durum göz önüne alına- rak 'tehlike çıkışlan' yapıl- ması önerildi Komisyon, tiyatronun, DünyaBankasf nın 30mil- yon dolarlık kaynak sağla- yacağı "Türkiye Külterel Miras ProjesFne alınması- nı istedi. Orman işçisine eğitim Yazlabirnkteartış göste- ren orman yangınîann- da çabşacak işçiler, her gün 'komando' eğMmin- den geçiriliyor. Antarya Orman Bölge Müdürü Ali Onur,Türkiye'nin çe- şitli bölge müdürlükle- rinde yangınla mücade- ledegörevalacakorman işcisine 12'şer günlfik devreier halinde beden- sel ve teorikeghimverB- diğini bildirdi. Işçilere her gün sabahın erken saatkrinden itibaren ade- ta komando askerine ve- rilen eghimin uygulan- dığınısöyieyenOnur/Bu işç3eregünde lOkSomet- re koşu yaptinlryor. tşçi- lereancaipJetirmanma, dikenti teflerin arasından geçme ve itahançuku- rundan sıçrama eğirimi yaptirüıyor" dedi DANIŞTAY, BORÇLANMA YOLUYLA EMEKLİLİĞE ONAY VEBDİ Sanatçı emekliüğiııe kolaybk AJ>fKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay, sanatçılann borçlanma yoluy- la emeklilıklerine ılışkin usul ve esas- lan düzenleyen tebliğin, bu haktan ya- rarlanmak isteyen sanatçılann belgele- nnın öncelikle işveren tarafindan dol- durulması koşulunu getiren maddele- nni iptal etti. Şarkı sözü yazan tlkan San, prim- siz günlerini borçlanarak emekli ol- masına dayanak oluşturan belgenin "bir işverencedoldurulmadığT gerek- çesiyle SSK tarafindan geçersiz sayıl- ması ve emekli aylığının iade edilme- sinin istenmesi üzerine Danıştay'a da- va açmıştı. San, SSK'nin karanna ge- rekçe gösterdiğı, sanatçılann hizmet borçlanması usul ve esaslannı belırle- yen tebliğin "borçlanma belgesinin ön- celikle işveren tarafindan dolduruima- sı, havattaolmaması ve mirasçısızotaıa- sı haÜnde meskkle ilgilibiriik. sendika, dernek. sanatsal vakıf gibi kuruluşlar- ca düzenlencbilecegini" öngören mad- delerinın ıptalinı ıstemişti. Başvuruyu görüşen Danıştay 10. Da- ıresi, uyuşmazhğın, borçlanma yapıla- bılmesi için, ışverene bağlı ve hizmet aktıne dayalı çalışmanm gerekli olup olmadığından kaynaklandığını belir- Iedi. Daruştay karannda, güzel sanatdal- lannda çalışan sanatçı, düşünür ve ya- zarlann, uğraş alanlan ve çalışma ko- şullan açısından dığer mesleklerin üye- lennden farklılıklartaşıdıği belirtilip bu özellik göz önünde bulundurularak ay- n bir yasal düzenleme yapıldığı anım- satıldı. Danıştay 10. Dairesı. belirtilen ne- denlerle sanatçı borçlanmasına ilişkın usul ve esaslan düzenleyen tebliğin da- va konusu hükümlerinı hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle oybirliğiyle ip- tal etti. Bu kararuı ardından sanatçılar, ya- sada öngörülen diğer hükümlen yeri- ne getırmeleri koşuluyla herhangi bir işverene bağlı olmalan şartı aranmak- sızın, pnm ödemeden geçen günlerini borçlanarak emekli olabılecekler Müzik-Sen Genel Başkanı Mehmet Çınka, yaptığı açıklamada, Danıştay' ın bu karan ve Yargıtay ıçtihadı ışığında aralannda Zerrin Özer, Kayahan, Bel- kıs Akkale, KamilSönmez,Dogan Can- ku, Vedat Sakman. Erdal Ceük, Maz- har Alanson, FuatGüner,Ozkan Uğur, Musa Eroğlu, Suavi gibi ünlülerin de bulundugu sanatçılann, borçlanmahak- kından yararlanabileceklenni bildirdi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN 'Yeşil Kuşağın', 'Dört Gülü'... Iran Şahı Rıza Pehlevi, 'Tanzimat Alafrangalığı'n, 'çağdaşlık' sanıp; petrolün 'ulusallığını' savunan başbakanı Dr. Musaddık'ı fedâ etmeseydi Humey- nî ve Mollalan, acaba bu kadar güçlenebilir miydi? Sorunun va'z edıliş biçimlerinden birisi, sanınm bu- dur; ikincisi, acaba şu olabilir mi; xx.yy'ın son yarı- sında, en belâlı 'siyasî lslâm'\n, eski SSCB ile sınır- daş, dört ülkede, en en yoğun olarak ortaya çıkma- sı, bir tesadüf müdur? Türkiye, Iran, Afganistan, Pa- fcjştan! Bu ülkeler, 'Sistem'in ünlü 'Yeşıl Kuşağı'nm, dörtgüçlü kalesiydi: zamanla, son üçü 'siyasîlslâm'\n eline düşmüştür; Türkiye'deyse, bunalım bitmek bil- miyor acaba neden? Washington ('Sistem') aklınca, totaliter Bolşevik- liği, Muslumanlıkla önleyecekti ama, Kaprtafizm'in (Em- peryalizm'in) ıç diyalektiğinden doğan o sakıncayı, htç hesaba katmamıştı: Müslümanlığa itilen, gelişmek- te olan bu ülkelerin, 'SerbestPazar' kalmalan için; 'ulu- sallaşmalan' -yâni ulusal pazan ulusal sanayiin em- rine vermeleri- engelleniyor; bunun için de, ekono- milerinin, 'açık toplum' önerisine uymalan, şart ko- şuluyordu; buysa, kalkınmaya 'kamu öncûlüğünde hız- lı sanayileşme'yle başlamış bu ülkelerde, devletin önemini yitirmesi, tâbir-i mahsusu ile, 'küçülmesi' de- mekti. Devlet önemini kaybeder ve 'kûçülürse' ne mi olur? Aydınların Jümpenleşmesi' Bakalım neler oluyoımuş: "...Ortadoğu ülkelerinde nüfus artoşı ve kırsal göç, 6O'lı yıllardan itibaren kentlerin nüfusunu şi- şirmiştir. Devtet buralarda kamu hizmetJerini yü- rütmekten hatta kentleşmeyi sağlamaktan âciz- dir, aynı zamanda eğitimin yaygınlaşması: bütçe kısıtlamalan yüzünden, devlet tarafindan sunu- lan iş imkânlannın nisbî azalışı ile birieşince; sı- nmndan kopan ve proleterieşen aydınların sayı- sı artmıştır. Umutlanna denk düşebilecek iş alan- lan olmadığı gibi, ünivers'ıtelerdeki hayat koşul- lannın giderek kötüleşmesi, onlan her türlü mu- halrf maceraya sürüklenmeye hazır hâle getir- mektedir..." "...aydın demek memur demekti. 70'li yıllardan itibaren Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) baskı- sıyla (Mısır'da 1971 'den itibaren Irrfetah; Cezayir'de Çadlı'nın siyaseti) izlenen çeşitli liberalizasyon ve 'devleti küçültme' siyasetleri ise, memur/ay- dında statü kaybına yol açtı. Ekonominin liberal- leştirilmesi, gerçekten de özel sektörii gözetin üc- retler, enflasyon tarafindan kemirilir ve yeni zen- ginlere kıyasla düşer. Memur, ayakta kalabilmek için ikinci bir iş yapmak zorundadır taksi şoför- lüğü, uluslararası bir otelde gece bekçiliği vb. İş çevreleri, siyasal açıdan aydınlara göre daha önemlidir. Devlet aydınlann elinden kaçar, aydın- lar yeni koşullara ayak uyduramazlar..." "...gerçekten de üniversrte öğrenimi, Tıp alanın- da bile, esas olarak kitabidir; toplumsal ve eko- nomik gerçeklerden kopuktur; birdiplomalı, ken- disini bir kast'ın üyesi gibi görür; artık sadecefi- ziksel çalışmaya değil, fiziksel temasa bile zor- lanamayacağını düşünür, farklılığını varlığıyla, hatta giysileriyle göstermek ister (bizdekı, 'seçkin alafrangaları' duşunür musunüz biraz?); proleter- leşmeye, kolay kolay katlanamaz; proleterieştik- çe, buna, koşullannı tdeolojikleştirerek ya bir dev- rim ya da güçlü bir merkezi devlet hayali ile kar- şılık verir..." (Olivier Roy, 'Siyasal Islâm'tn Iflâsı, s. 74/75). Bilmem bu perspektifden bakınca, Türkiye'deki 'dip- toma'lı lümpenlerin' (ben bunlara hep, 'Komprador aydınlar' demişimdir), neden dolayı liberallerin tara- fını ya da 'llımlı Islâm'm sert ya da mülâyim tarafını seçmiş oldukları daha açık görünmüyor mu? Düze- ni, gelecekte ele geçinnek hesabındaki 'llımlı Islâm' yandaşı 'aydın' da; 'özelleştirme'ye ve 'küreselleş- me'ye oynayan 'liberal' aydın da, aynı 'iktisad-ı siya- sf diyalektiğinin çarkına kapılmışlardır: paçayı kur- tanmak! Aydın lümpenle$ti' mi? Ozaman 'bunalım', 'tepeden inme'ya da 'aşağı- dan yukanya' her türlü 'asab/yye'nin anasıdır amaç değişmez, 'hâkimiyeti ele geçinnek', fakat 'ta- kıyye', biitfenbire, 'siyasalIslâmcı'run 'kalkanı'nadö- nüşür: 'lümpen' aydını, -hele memuru- kolayca elde eder; onu, 'takıyye' kalkanı arkasma saklanıp; legal görüntüveren 'yasadışı'örgütlenişveyükselişin, 'ne- fen'yapabilirsiniz: Fethullah Ocağı'nın, ustalıklaba- şardığı gibi! Hocaefendi'nin sonradan 'bizzaf'özürdi- lediğı, -besbelli o da 'takıyye'ye dahil- ünlü kasetin- de; 'ıçerden ele geçinvenin' taktiği ve stratejisi, uzun uzun anlatılmamış mıdır? "adliye'de, mülkiye'de veya başka bir hayati müessesede -nıçin Cihet-ı Askeriye olmasın?- bi- zim arkadaşlanmızın mevcudiyeti, öyteferdi mev- cudiyetler şeklinde ele alınıp, öyle değerlendiril- memelidir. Bunlar gelecek adına o ünitelerde bi- zim garantimizdir. Bunlar, bir ölçüde, bizim varlı- ğımızın teminatıdır. Şimdiden mevcut olanlar, bu- rada mevcudiyetini korumasa bile, arkadan ge- lenlerin mevcudiyetini, mutlaka korumalıyız; yok- sa korumada, şimdi onlan korumada zoriandığı- mız gibi zorianınz ve geleceğe de muessese ola- rak yürüyemeyiz..." Strateji boyle tarif edilmiş, 'taktik' aynı mantık çer- çevesi içinde, başka bir örnek verilerek tarif ediliyor: "...meselâ diyelim ki bir kaymakam bir yere git- tiğinde, bir yerde kumar oynanıyor; yâni orası eğer kumar oynamak için açılmamış ise, öyle bir mekân ne kadar şart istiyorsa, o şartlan en azın- dan gerçekleştirdikden sonra, oraya 'ruhsat' ve- rilmek gerekiyorsa; o mevzuda, kılı kırk yararca- sına, hassasiyet göstermeli, makamm açılması- na, öyle imkân ve fırsat vermemeli. Ama nasılsa açılmış, kendilerinden önce birileri açmış orayı, hemen gider gitmez, 'ben bunun canına okurum' dememeliler, nabız tutmalılar, orada siyasiler ne diyor, çok temkinli yürümelidirier ki o mevzuda bir falso yaşanmasın! O kapatr, arkadan iktidar- daki partinin bir teşkilat başkanı gelir, karştsına dikilir, vali'yi ikna eder, 'alın bu yaramaz kayma- kamı, buradan' derler. Bu defa siz, orada güzel ve hayırlı işler yapacaksanız, sizi atariar oradan; oraya da şer bir adam getiririer; oysa ki, onlara sorularak, onlan arkanıza alarak yapabilirdik bu- nu ve yürütürdük orada..." (Sabah, 19 Haziran 1999) Malı başkası götürmüs... Hocaefendi, 'siyasîlslâm'\n 'kaleyiiçerden düşür- mek' yöntemine örnekler verdiği o söyleşisinde, devlet memurunu hem yüceltiyor; hem de onu, ken- di amacı yolunda etkili kılmanın 'sinsi' yollannı öğre- tiyor, diyor ki meselâ: "...bu Adliye için de aynen söz konusudun yâni siz duruma hâkim değilseniz, başka kuvvetler var bu ülkede, değişik kuvvetle- ri hesap ederek öyle dengeli, dikkatli, tedbirii ve temkinli yürümekte yarar var ki geriye adım at- mayalım..." (Aynı gazete). Ne hazin! Ulkem'ızde yıl- larca bu türden hesaplar içinde olanlann, Moskova ajanı, 'ha/n komünistler' olduğu sanılmıştır, neticede, onların, bırakın ülkeyj ya da devleti, herhangi bir sen- dikayı bile, bu yoldan ele geçiremeyecekleri, pek gü- zel anlaşıldı ya; kaç para eder, elin oğlu, malı çoktan götürmüs, öyle mi? Üstelik kökü, sanıldığı gibi, Moskova'da bile de- ğilmiş! Ya neredeymiş? http^/ www. bilgiyayinevi. com. tr/aithan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle