28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14TEMMUZ 1999ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Sözleşmeli haksızlığı Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinde sözleşmeli personel olarak çalışan diş hekimlerinin, klinikte yerleri silen kadrolu personelden daha düşük ücret aldığını biliyoruz. SSK'deki sözleşmeli diş hekimleri şimdi yeni bir haksızlıkla karşı karşıya bırakılıyor. ÖSYM'nin düzenlediği merkezi sınava girerek işe başlayan yaklaşık 2 bin 500 diş .hekiminden, y e n i d e n merkezi sınava ^girmeleri isteniyor. Çoktan hak ettikleri kadroya geçmeleri gerekirken, ellerindeki sözleşmeli personel statüsünü korumak için Devlet Memurluğu Sınavı'na girmeleri istenen diş hekimleri, "Sınavı kazanacaklardan bazılarının sözleşmeli olarak işe alınacak olması, daha önce sınava girmiş bizler için hem çelişki hem de haksızlık yaratıyor" diyor. Ama kimse onları dinlemiyor... Tefe 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronik posta: somdposta.cumhuriyetcorn.tr - Işçi ve memur meydanlara inecekmiş... "Hükümet. COD sınavında! s amsun'un Ladik ilçesinde kaymakamken askere gitmişti Kemal Yurtnaç... istanbul'da kısa dönem er olarak askeriiğini yaparken birliğinden aldığı izinle Ladik'e gelmiş ve hastalanıp Ladik Devlet Hastanesi'ne yatmıştı. Has- taneden çıktığında askerliği bitmişti! Ne ki, askerde- ki kaymakamın hastanede yattığını gören olmamıştı Ladık'te... Ortada, sahte raporla bitirilen askerlik id- diası vardı. Imam-hatip kökenli kaymakamın adı, bir ebeye yönelik cinsel taciz olayına da kanşmıştı. La- dik kaynıyordu. Biz de yazmıştık. Kemal Yurtnaç ön- ce yalanlamış, sonra hakkımızdatazminat davası aç- mıştı. Davamız devam ediyor. Yurtnaç, kaymakamlıktan alınıp Erzincan'avaliyar- dımcısı yapılmıştı. Halen, RecepYazıcıoğlu'nunyar- dımcısı... Bu arada, bizim ulaşamadığımız belgelere istanbul'daki 3. Kolordu Komutanlığı Asken Mahke- mesi savcılan ulaşmış ve Kemal Yurtnaç hakkında, as- kerlikten kurtulmak için hile yapmak suçundan bir yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. Ladik Devlet Hastane- Kemal Yurtnaçsi'nin o dönemdeki başhekimi Dr. Hakan Gök'ün de bir yıl hapsi istenmişti. Bu dava da devam ediyor. Ve geçenlerde üçüncü dava açıldı. Kemal Yurtnaç tarafından hastanedeki dosyasını çal- makla suçlanan ve Ladik'ten sürülen ebe Esen San- car açtı davayı. Sancar'ın avukatlan Ünal Güllüoğ- lu ve Sami Çapakçur, Kemal Yurtnaç'ın "madde-i mah- susa tayin etrnek suretiyle hakaret" suçundan yargı- lanacağı davaya kanıt olarak Erzincan 3. Ordu Aske- ri Mahkemesi'ndeki ifade tutanağını gösterdi. Halen Erzincan'da devleti temsilen vali yardımcılı- ğı yapan Kemal Yurtnaç aynen şöyle demiş, askeri mahkemede sanık olarak verdiği ifadesinde: "Ebe Esen Sancar, Dr. Saffet'in sevgilisidir. Saffet evli olduğu halde toplumun âdetlerine ters düşecek şekilde birlikte yaşaiiar. Yasa dışı sol fikirlere sahip- tir. Hakkımda taciz iftiralannı ortaya atmıştır. Görev yap- madığından dolayı, SağlıkGrup Başkanı Dr. Saffetten bunu takip etmesini istedim. Meğer aralarındaki iliş- kiden dolayı haftanın üç dört günü Samsun'a gidiyor- muş. Ayrıca ebe, hastanede görevltyken Saffet'e yar- dım etmek, beni zorda bırakmak kastıyla tedavi dos- yamı arşivden çalmış." Esen Sancar, dosya çaldı diye uyan cezası alan, dos- yanın bulunmasına rağmen kınama cezası verilen, mahkemenin bozduğu 1/8 maaş kesme cezası sici- line işlenen ve Ladik'ten sürgüne gönderilen, ama asla yılmayan, hakkını sonuna dek arayan ve askeri mahkemede Kemal Yurtnaç'ın tacızlerini anlatan yü- rekli bir sağlık emekçisi. Kamuoyu şimdi Kemal Yurt- naç'ın yüreğini görecek... Bakalım, altına imza attığı ifadesindeki iddialan nasıl kanıtlayacak... Yeri gelmişken Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'na soralım: lliç ilçesindeki türbanlı öğretmenleri koruma göre- vini, yardımcılarınızdan Kemal Yurtnaç'a mı verdiniz? SESSİZSEDASIZ(1) NUBİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Bizim yobazlar, nabza göre şeriat veriyor! Otomatik kapılar trenlere uymadı' Haydarpaşa - Gebze arasındaki banliyö trenleri yolcuları mağdur ediyor. Trenler saatinde kalkmıyor, istasyonlarda uzun süre bekliyor, hele bu yaz sıcağında rötarlar yolcu- lan çıldırtıyor... Halk, öfkeyle raylara çıkıyor... Makinistlere saldırılıyor... Yaralananlar oluyor... Devlet Demir Yolları'nı özelleştirip satmanın hesabını yapanlar da halkın öfkesi karşısında kıs kıs gülüyor. Oysa... fşin aslı başka... Birieşik Taşımacılık Çalışanları Sen- dikası Genel Başkanı Orhan Altuğ anlatıyor: " Banliyö trenlerindeki genet aksa- ma ve gecikmelerden makinistlerin ve trendeki diğer görevlilerin hiçbir sorumluluğu yoktur. Zamanında ve yeterince bakım ve onarımların yapılmaması sonu- cu trenlerde sık sık arızalar meyda- na gelmekte ve bu da doğal olarak ge- cikmelere neden olmaktadır. Son aylarda, yolcuların can güven- liğini arttırmak amacıyla banliyö tren- lerinde tadilat yapılarak otomatik ka- pı uygulamasına geçildi. Ancak bu uygulama, başladıktan kısa bir süre sonra sürekli arızalanarak trenlerin dahafazla gecikme yapmasına neden oldu. Otomatik kapı uygulamasının sorun yaratmasının nedeni, mevcut banliyö dizilerine uygun olmayan, buna rağ- men oldukça pahalı olan sistemin ka- pılara monte edilmesidir." 'Umut çocukları'gazete çıkanyor SokakÇocuklarıGönüllüleri Derneği ve0126Gazetesi'ninor- taklaşa başlattığı "Lmut Çocuklan Gazete Projesi" uygula- maya konuldu. Kadıköv Belediyesi'nin de katkı verdiği proje ile, Kadıköy de ya\ımlanan yerel 0126 Gazetesi'nin iki sayfa- sını"SokağınSesi"adıylabundanböyle"Unıutçocuk]arı" ha- zırlavacak. İlk gazetelerini dün yayımlayan çocukların, resim ve şiirlerinde yuva özlemini dile getirmeleri dikkat çekti. Nahcivan Cümrük Müdürü yaralandı Sınır kapısına çete baskını IĞDIR (AA) - Türkiye- Nahcivan sınınndakı Dilucu Sınır Kapısf nda Nahcivan Gümrüğü'nü işgal eden bir grup çete mensubu. Nahcivan Gümrük Müdürü'nü yaraladı, 4 aracı yaktı. Gümrüktekı Türk vatandaşlanna da saldıran çete mensuplan"Bir daha Nahcivan'a gelmeyin" tehdidinde bulımdu. Nahcivan Gümrük Müdürlüğü'ne gelen yaklaşık 500 kişilik grup, Gümrük Müdürü Mübariz Penahov'u tehdit ederek gümrük gelirlerine el koymak istedi. Gümrükteki personelin karşı koyması üzerine çete mensupları, buradaki 4 aracı yakarak Gümrük Müdürü Penahov'u yaraladılar, gümrükteki diğer görevlileri de tartakladılar. Burada bulunan Türk vatandaşlara da saldıran çete mensuplan "Bir daha Nahcivan'a gelmeyin" diye tehditlerde bulundular. Nahcivan güvenlik birimlerinin olay yerine gelmesi üzerine, güvenlik kuvvetlerine de karşı koyan çete mensuplan, aynca yolu bir süre trafiğe kapatarak gümrükteki geçişleri engellediler. Gümrükteki bu gehşmeler üzerine Iğdır'da esnaf ve diğer sivil toplum örgütlen, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev Nahcivan Meclis Başkanlığı ile bu ülkenin Içişleri BakanlığYna birer telgrafçektiler. Yavru ayı katledildi ANTALYA (Cumhuriyet) - Hayvanlan Koruma Derneği Antalya Şube Başkanı Sevda Kıraç. sokaklarda dans ettirmek üzere yakalanan 5 ayhk dişı bozayının, eğitilemeyınce sahıplen tarafından koltuk altından kurşunlanarak öldürüldüğünü söyledi. Antalya Köy Hızmetleri Tamir Atölyesi yakınında ölü bulunan, çenesi parçalanmış yavru ayının kurşunlandığı belirlendi. Yavru ayı, Hayvanlan Koruma Derneği Antalya Şube Başkanı Sevda Kıraç ve yardımcısı Ferya Tekin tarafından hayvanat bahçesine götürülerek gömüldü Türkıye'de 1992 yılında ayılann kesinlikle avlanamayacağına ilişkin bir yasa çıkanldığını belirten Kıraç, yasaya karşı gelenlerin, gösteri amacıyla kullandıklan ayılan eğitemedikJeri zaman vurarak katlettıklerinı bıldirdi. Yavru ayının ölümüyle ilgili olarak Çıngeneleri suçlayan Kıraç ağlayarak şunlan anlattı: "Kanuna göre bunun 500 milyon lira cezası var. Ülkemizde nesilleri tükenmek üzere olan bozayılar, vahşice katledilmemeli. Yavru ayının burnundaki halkanın öldürüldûkten sonra, dansçı ayı olduğunun anlaşılmaması amacıyla çıkarıldığı, bunu yaparken de ayının dişleriyle çenesinin parçalandığı anlaşılıyor. Tahminimize göre, bu ayıyı dans etmeye alıştıramadıkJarı için öldürmüşler. Para kazanmak için bir hayvana bunu nasıl yaparlar, anlayamıyorum. Artık herkes bir canlıyı bu şekilde katletmemesi gerektiğini öğrenmeli. Dernek olarak, bu katliamı yapanlarla mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.''1 KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakiqturk.net ÇÎZGİLÎK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 14 Temmuz BASTILLf GUNUL nas'M BU6ÜN, aûrüK FRANSIZ oevttiMİB*$_ LADI. YAL/JI2 FRANSA'Yl DESİL, 6İbEK£K DÛN- YAYI BTKİUYBCSK OtAU Su O£VRİM,fiVAZ ON Y/i. £Üt*£CeKtİ&. OLAYL4&M &AŞLAN&CI, POÜTİK TUTllKUrLAIi/N /CONULOUĞU V6 KKAL- USlN EZİYETSİMGESİ 6/8/ SÖKÜLBN FH/ZİS KENT KAteSİ BASTILLE'E (BAS1İİ) HAUON SALDtRISJYCH. OÖBT YÛ2YU- ÖMCS ^.O4AX- L£S TAKAFINPAN wpi ETTİGfiM/Ç OLAN gASTILLE, İSYANCILARCA 7BSLİM AUUA- RAK TVTUKUILAR £AİJVEiZİUiltŞ,8UNU KA- LENIH YERLE SİR £DİLM£Sİ /ZLBMİçp'/ YILLAK SONRA, KALENİM YEZtUİ SÖHMBK ÎSTBYeNLEfl, eoç BİR ALAAICA YALNIZCA CiUZ BİR SÜTUN BULABİLECEIİTİR.. İLAN ANKARA 22. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1999/284 Esas Davacı Maliye Bakanlığı vekili tarafından davalı Hasan Türktarhan, Ekrem Türktarhan ve Fahrettin Peker aleyhlerine açılan tazmi- nat davasının yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Mahkememızden venlen 1996'414esas - 1998/121 kararsayılı ve 31.3.1998 tarihli kararYargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 3494esas- 4218 karar sayılı ve 12.11.1998 tarihli karan ile bozularak gelmiş olup, davalı Fahrettin Peker'ın adresi yapılan tüm aramalara rağmen tespit edilemedığinden, bozma üzenne yenılenen dava dosyamızın duruşma günü olan 15.9.1999 tanhınde saat 10.40'da davalı Fahret- tin Peker'ın duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendisinı bir vekıl ile temsil ettirmesi, aksı takdirde yargılamaya yokluğunda de- vam edıleceğı ve karar venleceğı davalı Fahrettin Peker'e HUMK'nun 213 ve 377 maddeleri gereğince duruşma gün ve saatinı bıldi- ren duruşma davetiyesı teblığı yenne kaım olmak üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 31980 PANO DENtZ KAVUKÇUOGLU 'Beddua' O yaz, Dieter in Marmaris'e geleceğini öğren- diğimde çocuklar gıbi sevinmiştim. Üç gün için de olsa, yıllar sonra yine birlikte olacak, bellek- lerimizde artık sönmeye yüz tutmuş gençlik anı- larımızı tazeleyecektik. Dieter, okulu bitirir bitir- mez evlenmiş, çoluğa çocuğa karışmıştı. Telefon- da, "Saçlanmbembeyazoldu, birazdagöbeklen- dim..." demışti, "gelebilırsen, görüşürüz..." Doğ- rusu, 1968 Almanya'sının bu hırçın, hırçın oldu- ğu kadar da yakışıklı devrimcisinin 'göbekli' ha- lini görmek bile tek başına bir Istanbul-Marmaris yolculuğuna değerdi... Beni Marmans'e götüren otobüs şirketinin ser- vis arabası, adını çok duyduğum, ama hiç gitme- diğim ünlü beşyıldızlı "turistik tesis"\n kapısında durduğundabayağı heyecanlıydım. Istanbul'dan telefon etmiş, kendime üç gece için bir oda ayırt- mıştım. OdamayerleşiryerleşmezDieter'leri ara- yacak, birden karşılarına çıkıp, sürpriz yapacak- tım. Resepsiyondaki delikanlı hemen rezervasyon kartımı bulmuş, doldurmam için önüme bir giriş formu uzatmıştı. "Affedersiniz, kardeşım.. Konak- lamaücretinisormamıştım da..." Delikanlı, başı- nı kaldırmış, "Kahvaltı dahilgeceliği 160Mark, efen- dim!.." demişti. Önce, acaba yanlış mı duydum diye duraksamış, sonra bir kez daha somnuştum. Rakam doğruydu. Oysa Dieter'lerin geceliği 40 Mark'atam pansiyon kaldıklarını biliyordum. On- ların fıyatına üstelik Düsseldorf - Dalaman uçak bileti de dahıldi... Bu bilgileri karşımdaki delikan- lıya aktardığımda, yanıtı kısa ve öz olmuştu: "Evet, haklısınız..." Sonra eklemişti, "... Ama onlarya- bancı!..." Oğlan, yavaş yavaş tepemin attığını far- kedince, "Bir dakika!" deyip, uzaklaşmış, çok geçmeden yanında şefiyle geri dönmüştü. Söz sı- rası şimdi ondaydı: "Uzatmayın, beyefendi... Hem biliyor musunuz, biz burada Türk müşteri pek ar- zu etmiyoruz..." Şefin, ağzımdan bir anda çıkıve- ren, "Allah belanızı versin!.."\ duyup duymadığı- nımeraketmeden.arkamıdönüpyürümüştüm... Izmir'den Mersin'e, Ege - Akdeniz kıyıları bo- yunca devlet teşvikiyle dizilmiş turistik tesisler, "Türk" müşterileri kendilerinden uzaktutmak için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kendi insanından, yabancıdan aldığının dört katını istemenin baş- ka açıklaması yoktu. Kazıklanmayı sineye çeke- cek olsanız bile, en ufak isteklerinizde "farkiı mu- ameleye fab/"tutulduğunuzu görüyor, sinirlerini- zi gemlemek için özel çaba harcamak zorunda kalıyordunuz. "Evladım, kızarmış patlıcan için sar- mısaklı yoğurt bulabilir miyız?" Yanıt hemen ha- zırdı: "Sarmısakyokbeyim! Yabancılaristemiyor- larda!..." "Kızım, çayımı cam bardakta alabilirmi- yim?" Yanıt yine hazırdı: "Cam bardak kullanmı- yoruz efendim! Yabancılann elleri yanıyor da!.." Bu örnekler çoğaltılabilirdi... Türkiye'nin turistik te- sislerine 19. yüzyıl sömürgeciliğinin "yerli-efen- di" anlayışı egemen olmuştu. Akşam bulustuğumuz lokantada Dieter, duyduk- lanna şaşırmıştı. "Senden istediklerı belkı normal de, biz neden bu kadar az ödüyoruz?" diye so- ruyordu. İki gün önce gelen "üç uçak dolusu In- gilizle birlikte, "güzelim"tesisin huzuru kaçmış- tı. "Uçakdahil, beşyıldızlı tesiste 190Pound'abeş gece tam pansiyon konaklama fırsatı"n\ kaçırmak istemeyen ne kadar Uverpool'lü işsiz varsa, "Sos- yal Da/re"den haftalıklarını alıp, uçaklara doluş- muşlardı. 40 derece sıcakta durup dinlenmeden bira içiyoriar, sarhoş olup, ortalığa işiyorlardı. Di- eter'in kansı korkmuş, dünden beri odasından çık- mamıştı. Tatilleri haram olan aklı başında turist- ler, seçtikleri bu "ucuz gez/"den pişman olmuş- lar, bir an evvel geri dönmek için gün sayıyorlar- dı. "Bu koşullarda" Türkiye'ye bir daha gelmeye- ceklerdi. "Sürümden kazanacağız!" diye elin so- kak serserilerine kucak açan yan zekâlı işletme- ciler "kalıcı potansiyel"\ ellerinden kaçırıyorlardı. Gerçekten tuhaf bir turizm anlayışları vardı. Ya- bancının çulsuzuna "Gel!" diyorlar, kendi vatan- daşlannı kapılardan çeviriyorlardı... Şimdi ise sinek avlıyoriar, "Aman Türkler, ne- redesiniz?" diyeyırtınıyorlar. Ama iş işten geçmiş... "Türkler" aptal mı? Artık daha az paraya Ispan- ya'ya, Italya'yagidiyorlar.. Bakıyorlar, "7ürWer"den umut yok, dönüp, "Devlet Baba, n'olur bizi kur- tar!.." diye yalvarıyorlar. Gazetelerde bu yılki "tu- rizm felaketi" üzerine haberleri okurken, meslek- ten bir ekonomist olarak, bir yandan "Bu ne ga- rip bir özel sektördürki, hem devlet küçülsün, der hem de her başı ağndığında devlete sığınır?" di- ye düşünürken, öbür yandan üç yıl öncekı Mar- maris maceram aklıma geliyor... Kendi kendime soruyorum: Acaba benim bedduam mı tuttu? (Faks:0216 418 8410) BULMACA SEDAT YAŞAYAIV 1 2 3 4 5 1 SOLDAN SAĞA: 1/ Bazı hayvan- lardabaşınyada ' gövdenin çeşitli 2 bölümlennden çıkan, özellikle 3 duyu organı, ba- . zen de besın ya- kalama işlevmi 5 üstlenen esnek uzantı. 2/ Ke- 6 miklenn içinde- j kiyağhmadde... Uluslararası Fut- 8 bol Federasyo- Q nu'nun sımgesi. y 3/ Binalann önlerinde üstü örtülü, önü açık yer... Evcil bir geyik. 4/ Mesaj. 5/ tlkel benlik... 2 Yerfıstığı. 6/ Küçük 3 ağıl... Uğraş... Radyum . elementinın simgesi. 7/ Duvar taşlannın ya da 5 tuğlalannınharçladoldu- 6 rulupüzerindenmalaçe- -, kilerek düzeltilen aralı- ğı... Çemberin çevre ° uzunluğununçapınaora- 9 nı. 8/ "— Gürsey": Fı- zikçımiz... "Bir—bulamadım gün akşam oldu" (KulHim- met). 9/ Kısa ya da özlü anlatımı olan güldürücü öykü. YUKARIDAN AŞAĞİYA: 1/ Osmanlılarda devlet hizmetinde çalışanlara görevleri karşılığında sağlanan gelir... Bırnota. 2/ Ispanyollann se- vinç ünlemı... Kıreçli bölgelerde oluşan doğal kuyu. 3/ Kahverengi ve tüylü kabuğu olan bir meyve... Içki icjlir- ken yenılen yıyecek. 4/ Bilgıçlik taslayan kimse... Üze- rine yazı yazılan tabaklanmış ceylan derisi. 5/ Argoda ko- layca kandınlabilen kimseye venlen ad. 6/ Bağışlama... "'Erol—": Sınema oyuncumuz... Bir nota. II Aynı adlı bıtkıden elde edilerek tutkal gibı kullanılan madde... Ku- maşta oluşan büzülme. 8/ Demirin simgesi... Bir süs bıt- kisı olan süsene venlen bir başka ad. 9/ "Dost, metres" anlamında argo sözcük... Bir cetvel türü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle