Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ASAYFA CUMHURİYET 7MAYIS1999CUMA
'6 HABERLER
Sierra Maestra 'nın yılmaz savaşçısı, devrim sonrasının başsavcısı, yıldızı ve ağır işçisi oluyor
Comandante Che Guevara
BEDRİ BAYKAM
O
me^hur "Che" lakabının Er-
nesto"nun ismi üzerine kalıcı
şekilde yapışmasını başlatan
kışınin. Kübalı genç de\Tİmci
adayı Nico Lopezolduğu sanılıyor. Guate-
mala'da sol dev nm çabalanna destek ver-
mek içın kendıru oraya atan Ernesto'yu
orada tanıştığı se\ gilısi Hilda. sürgünde
.olan Nikaragualı profesör Torres'le ta-
Onıştınyor. Onun evındekı toplantılardan
binnde de Ernesto hayatının akışını (bel-
ki de dünyanın akışını) değıştirecek genç
Kübalı Nico ıle tanışıyor Nico ona, o sı-
ralarda hapıste olan liderlen Fidel Cast-
ro "dan ve onunla beraber gerçekleştıre-
tceklerine kesın gözüyle baktığı Küba
-\devnminden büyük bir heyecan ve coş-
- kuylabahsedip, genç Arjantinlinin dikka-
tini çekiyor. Yakın dost olduktan sonra
da o ve arkadaşları Ernesto ıle 'komisyon
karşüığı mal satma' ışlerine gınşiyorlar.
Ernesto bu yeni arkadaşlarmı Arjan-
tın'den kalma alışkanlığıyla hep 'Hey,
'seıT veya 'Arkadaş' gibı bir anlam taşı-
-Tyan 'Che' sözcüğüyle çağınyor. Bunun
•• üzerine Nico da, ona 'Arjantinli Che' de-
meye başlıyor. Efsanenin üç harfinin yan
yana gelişi bö\ le şekıl alıyor.
vfidel ile tanışıyor
Kız arkadaşının. seçımlere girmeye ni-
• yetli bir demokratık merkez partisi men-
"'subu olmasından dolayı Che onunla sık
" s\k tartışıyor. 'Latin Amerika'da dokto-
run rolü' isımlı bir kıtap hazırlamaya gi-
rişen Che. Hilda ve Harold VVhite isimli
bir Amerikalı ile Lenin. Engels. Stalin.
"Treud gibı yazarlan didik didık edıyorlar.
r Che. 1955'te soluğu Mexico City'de alı-
•^yor. Orada Nico'nun aracılıgıyla önce
' Raul Castro ile haziranda, daha sonra da
jTidel ile temmuz ayında tanışıyor ve Ar-
';4antın büyükelçiliğıne sığınıp orada üç-
l^dört a\ mutfak yardımcısı olarak çalışı-
yor. O tarıhı tanışmanın gecesmde bir res-
. toranda yemeğe gıdiyorlar. Sabahın ilk
saatlerinde ıse her iki adamda da en ufak
-bir tereddüt olmadan takım kurulmuş. he-
ırdef saptanmış olu\or. Che artık hapısten
/ yenı çıkan. ama tabıi Küba hedefinden
vazgeçmeyen Fidel'in ekibinın doktoru.
r> 18 Ağustos'ta Hilda ile evlenen Che, tek
bulabildikleri ucuz uçak bileti aynı güne
-.denk gelince balayına Çin'e gidemiyor
Hve evlilık öncesi beraber gittiklen Cuer-
navaca ile yetiniliyor. 5-6 ay sonra ilk ço-
"cuklan doğuvor Ancak 24 Haziran
; Che
Fidel'den
sohhtydı
9' Fidel"e göre Che ideolojik olarak
" daha soldaydı. O gûnlerde Fidel
bir demokrat sol görüşlü
devrimciyken Che, Marksist-
•• Leninist çizgisine erişmişti. New
3' York Times yazan Herbert
\ Matthevvs'un Fidel ile yaptığı üç
9
; saatlik röportaj, o anda elinde
yalnız 20 askeri olan gerilla
"' liderine hem gerçek gücünün
ötesinde bir hava hem de
v
' uluslararası alanda tanınma
fırsatı sağlıyor. Fidel'in daha
sonra tüm siyasi hayatı boyunca
~ sürdüreceği o kendine has çeşitli
odaklarla göreceğimiz 'paralel
-r, ilişkikr" o gûnlerde başlamıştı.
& •
F
tank Pais'e kardeşinin ölümü için yollanan
taziye mektubuna imzalar atılıyordu. Fidel,
Che'ye dönerek gayet sıradan bir sesle "Altına
comandante diye imza at" dedi. Che o anda birden en
üst rütbeye terfi etmişti. Devrimden sonra Che'yi
ziyaret eden babası Guevara Lynch, Sierra Maestra'yı
görmeye gidemedi. Çünkü Comandante, babasmdan,
bineceği jeepin benzin parasını ve yemek paralannı
ödemesini şart koşmuştu.
Che, Fidd Castro, CamDo ve Cienluezos devrbnden bemen sonra coşkulu bir konuşmada.
1956"da Meksıka'da tutuklanıyorve uzun
süre Fidel ve bırkaç arkadaşı ile beraber
hapiste kalıyorlar. Fidel'in yargıçla ken-
dine has siyasi manevraları onlan sonun-
da serbest bıraktmyor. Hem de Che'nin
işleri toptan zorlaştınrcasına komünist
olduğunu ve silahlı ayaklanmadan yana
olduğunu patavatsızca ileri sürmesine
rağmen! Sierra Maestra'da o korkunç
'karşdama töreni'nden sonra (!)on ikiki-
şi ile başlayıp 1 Ocak 1959 devrimine ka-
dar giden yollar ter. kan. ateş, ölüm ve
1001 anektodla kaplı. Fidel Castro geril-
lanm birincı gunünden itibaren kendini
adanın tek hâkimi gören bir kimlikte.
Comandante y
- '
Villa Clara"dayım. Küba'da benim ge-
zı ve,.^efnaslanmı organize eden IÇAP
üyesi Javier Dominguez'le 250.000 kişi-
lik Santa Clara şehrindeki Cfie müzesini
gezerken bızimle llgilenen söf umlü rriü-
dire ve bana çok önemli bir kâğtdı işaret
ediyor. "Bu kâğıf diye söze başlarken
ben devam ediyorum: "Devrimci gerilla
Frank Pais'in kardeşinin ölümünden son-
ra Pais'e vazılan tazive mektubu sonunda
imzalar atüırken FıdeU Che'ye döniip ga-
yetgiincel ve basit bir olaydan söz eder gi-
bi 'Sen de imzanın yanına comandante
yaz' devtvermiş, Che böylece o anda en
yüksek rütbeye terfi etmişti." Kadın şaşı-
nyor. Kâğıda uzun uzun bakıyorum. 'Ca-
pitan Eduardo Sandin' ve 'Capitan Ra-
miro Valdes'in hemen üzerine atılmış bu
imza. Che duygulan hakkmda daha son-
ra şu itırafta bulunacak: "O anda yeryü-
zünde benden daha gururtu hiç kimse
yoktu."
Daha önce Devrim Müzesi'nde bir kıs-
mını gördükten sonra burada da Sierra
Maestra'da kullanılan onca tabanca, tü-
fek, haberleşme aygıtı, kıyafetler, dür-
bünler, el yazısı notlar ve her türlü izi bu-
luyorum. Tabıi ıçimden, neden bizde de
bu kadar güzel düzenlenmiş yakın tarih
müzeleri yok, diye nefes geçirip yakını-
yorum. 28 Ocak 1957 gunünden beri ağ-
zından purosu düşmeyen Che, her geçen
gün devrim yolunda ödünsüz ilerleyen,
hatta affetmeyen, heT haliyle tüm gerilla-
lara örnek olmaya mecbur olduğunun bi-
,lincinde olan bir komutan.n,,.,,
Purolar dışında belki arada bir firsat
olduğunda içtiği konyaklar ve ekibine ba-
zen giren Zoila gibi sevgilileri onun bel-
ki çok ender kendine ayırdığı güzel anla-
n oluşturuyorlar. Gerillalar. sayılan konu-
sunda düşmanı yanılrmak için '1. Böliik'.
*7. Bölük', '31. Bölük' gibi şaşırtmacalı
rakamlar kullanıyorlar. Che, aynca ilkel
bir teksir makinesiyle o vahşi orman sa-
vaşının ortasında devrimin eylemcı haber
gazetesini bile çıkaracak enerji ve vakti
buluyor. O gûnlerde Che ormanda clarin
isimli bitkinin kuru yapraklanyla şifa an-
yor. Bu arada CBS gazetecisi Bob Taber
veya NY Times'tan Herbert Matthew«
gibi birçok gazeteci röportaj yapalım der-
ken mesleklerinden silinme uğruna dev-
rimin romantizmine kendilerinı kaptınp,
'öbür tarafa' geçerek neredeyse birer 'Fi-
delista' kesiliyorlar. Bunlardan biri de
Jorge Ricardo Maserti. Bu Arjantınlı ga-
zetecinin kaden, o andan itibaren ileride
göreceğimiz gibi Küba devrimini ve
Che'nin yaşamını etkileyecek. Devrimin
başansından emin olan Che ise devrim
sonrası bürokratlannı hazırlarcasına,
adamlanna her konuda dersler veriyor.
11-30 Mart 1958 tarihli bir CIA memo-
randumu, Che'nin Sierra Maestra'da ge-
çirdiğı bir günü şöyle özetliyor: "Kamp-
ta>ken tipikolarakgünüsabah 07'de ba$-
lar. Erkenden kahve alır, bir kedi veya kö-
pekle ovnar: Mesajlar ve ziyaretçiler
8J0'da gelmeye başlarlar. Merkez karar-
gâhın işleri askeri disiplinden lojistiğe ya
da çiftçilcrden mal ve topraklannı da içe-
ren askeri alım-satım vakalanna kadar
gkler. Onun makamı tam bir üs oluştur-
duğundan bir gerilla hareketine kıyasla
çok fazla kâğrt-kürek ışi vardır. Oğleden
sonra bir askeri veya srvil mahkeme ona
gereksinim duyabilir. Konuşulan suçlar
mal tartışması gibi hafif şeylerden, 'iha-
net' gibien cidditerinekadargidebilir. Ge-
cekri radyodan haberieri dinlemeyi veya
•x«m- •/
kampı ziyaret edenleriesohbetetmeye ha-
zırdır. Gece 9'da çekilir, ışığını ve de\ pu-
rosunu yakar ve Jose Marti üzerine olan
kitabını çıkanr."
27-28 Mayıs tarihinde El Uvero sava-
şı sonucunda gerillalar Sierra Maestra'da
büyük bir savaş kazanarak askeri garni-
zonu ele geçirirler. Che ise kendi grubu
içerisinde disiplini ve esirlere saygıyı ka-
lıcı bir şekilde sağlamak için tüm yetki-
lerini ve kışiliğini kullanmaktadır. Aynı
dönemde Che'nin Humbrito isimli birkö-
peği olduğu gibi, sırt çantasında taşıdığı
bir de beyaz fare dostu vardır!
31 Ağustos 1958'de 140 gerilla El Ji-
baro'dan Las Villas'a doğru yola çıktı.
Devnm mücadelesinin en zor hedefkrin-
den birini seçmişti bu sefer ve adamlan-
nm en az yansımn yok olacağım biliyor-
du.16 Ekim 1958 günü Escambray dağ-
lanna nihayet ulaştılar. 46 gün süren bu
mücadelede Batista'nın hava, kara ve de-
niz güçleri dışında firtınalarla da boğuş-
muşlardı. Ikincı kolun lideri Comandan-
te Camilo Cienfiıegos, birkaç kilometre
kuzeyden Camaguey üstünden ilcrlemiş.
Che ile de sürekli olarak bağlantıda kal-
mıştı. Cıeenfuegos ve adamîan bu şekil-
de, sayıca çok üstün askeri birlikleri ye-
neTek Las Villas eyaletine gelip, Yaguajay
kentini büyük mücadelelerden sonra ele
geçirdiler.
Komuta birleşiyor
Che. Escambray Sierra'sına gelince,
her şeyden önce asi gruplan tek bir ko-
muta altına alma gereğini gördü. Fidel.
onu tüm bu birlıklerin kumandanı yap-
mıştı.Kasım 1958'deAleida'nın Che'nin
açık sevgilisi ve desteği rolüne geçmesin-
den sonra bu ilginç çift, sanki gerillala-
nn annesi babası gibi bir konumda tutu-
luyorlar. Yıl sonuna yaklaşıldığında, 21
Aralık günü Che, Cabaiguan ve Guayo
kentlerine hücum emri verdi. Guayo hız-
la döşerken, Cabaiguan mücadelesınde
sağ göz üstü yara oldu ve bileği sakatlan-
dı. Artık hedef Santa Clara'ydı. Önce
kentin üniversitesine gelip kamp kurdu.
Batista"nın güçleri kenti bombalarken o
radyodan halkı gerillalara katılmaya ça-
ğınyordu. Havana'nın düşmesine bırkaç
gün kala, Villa Clara'da üç gün sürecek
olan ve tam bir 'kamikaze' gözükaralığı
gerektıren çarpışmalan Che yönetiyor.
Rehberim Javier Dominguez ve parti-
nin Villa Clara kenti görevlileri bana,
kenti gurur içinde gezdirirken Batista"ya
silah taşırken Che ve kuvvetleri tarafın-
dan rayından çıkartılarak devrilen tren
vagonlannı gösteriyorlar. Tren yolunun
yanı başında her şey o andaki gibi saklan-
mış...
Che: poğustan Kübalı
Devrimin ilk günleri. Türkiye'de o gün-
den beş ay sonra yaşanan 27 Mayıs dev-
riminin ilk günlerine benziyor. Tanklar
üzennde askerler. siviller, gençler, marş-
lar, şarkılar, sevinç gösterileri... Bir gün-
de Küba'da her şey değişiyor. Tabii mu-
zafFer gerillalar. Amerikan mafyasının,
milyarderlerin ve Batista'nın yağcılan-
nın terk ettiği bu eğlence ve kumar ken-
tinde önce kendilerinı tutamadan fahişe-
lerin kucağına atlayarak, aylar, yıllar sü-
ren bir yorgunluğun karşılığında bir ne-
fes neşe anyorlar. Bu arada Che kendini
artık tutamayan genç çıftler için toptan ni-
kâhlar düzenliyor. Şubat I959'da çıkarı-
lan özel bir kanunla Guevara 'doğuştan
Kübalı' ilan cdilcrek vatandaşltğa alını-
yor. Bu, onun 'Che' adını legal olarak al-
ması için bir firsat. Zaten kim ne yapar-
sa yapsın, Che, Kübalılann evrensel kah-
ramanı ise Camilo da ulusal kahraman-
lan. Bugünlerinizbırakanbirbaşkager-
çeği, Che'nin tüm yetkileri elinde bulun-
duran bır başsavcı olarak de\Tİm mahke-
melerini yönetmesiydi. Birçogu bu ko-
nuda deneyimsiz olan kendi genç adam-
lannı da yargıç olarak atamıştı. Yalnız
de\Timın başansını düşünerek, ürkünlcü
bir soğukkanlıhkla işkence veya cinayet-
lere adı kanşan Batista'nın adamlan hak-
kında kanıtlan topluyor, şahitleri dinli-
yor, dosyalan inceliyor ve gece 20.00 ile
sabahın 03.00'ü arası bu işle uğraşıp
birçok vakayı karara bağlıyor veya bağ-
" latıyordu.
Sürecek •
Ş1FIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar(<( turk.net.
REFAHYOL koalisyonunun trajik
bir şekilde sona ermesinden bu ya-
na îslamcılar, "demokrasi" ve "in-
san hakları" vurgusu yapmaya özen
gösteriyorlar. Bu demokrasi taleple-
Si; Refah Partisi'nin kapatılması, Er-
9*akan ve bazı arkadaşlarının siya-
set dışına itilmesi, Tayyip Erdo-
^ğan'm hapse girmesi ve özellıkle tür-
banlı kız öğrencilerin okul kapılann-
.jdan geri çevrilmesiyle yoğunluk ka-
t zandı. REFAHYOL'un dağılmasın-
"dan bu yana tam anlamıyia mağdur-
lan oynuyorlar.
"Araba devrildikten sonra yol gös-
teren çok olur" derler. Ancak islam-
.cılar eski hatalarını sürdürüyorlar,
arabayı oraya buraya çarpmaya de-
vam edıyorlar. Erbakan ve arkadaş-
ları, hükümete geldiklerinde, kendi-
leri dışındaki tüm güçleri karşılarına
alacak anlamsız bir çizgi izlediler.
Şu sözlerı ve eylemleri hatırlamak-
tayarar var: Erbakan, başbakan olur
dmaz, Taksım'e ve hatta Çanka-
_ya'ya camı yapacağını söyleyerek
Siyasi îslamcılar Ne Yapmak îstiyor?
işe başladı. Hâkim oldukları halka
açık bütün kurumlarda içki içmeyi
yasakladılar. Istanbul'da Atatürk
KültürMerkezi'nde, uluslararası bir-
çok gösterinin tanıtım kokteylleri ip-
tal edilmek zorunda kaldı. Cemal
Reşit Rey'de hâlâ uluslararası top-
lantıların açılışında içki yasağı de-
vam ediyor. Dığer belediye tesisle-
rinde de benzer bir uygulama söz
konusu.
Erbakan, bütün kadınları iknaede-
rektürbanasokacaklan tehdidini de
elden bırakmadı. Hatta, üniversite
profesörlerinin türbanlı öğrenciler
karşısında selam duracağını söyle-
yecek kadar işi ileri götürdü. Erba-
kan, gücünü ve olanaklarını hesaba
katmadan, toplumun yüzde 80'ini
tedirgin eden çıkışlarını sürdürdü. Bu
gerilimin artmasıyla. tartışma Milli
Güvenlik Kurulu'na sıçradı.
Erbakan, MGK'de yarattığı buna-
lımın altında kaldı ve yaptığı siyasi
hatalar nedeniyle MGK'nin inisiyati-
fı iyice ele geçirmesine yardımcı ol-
du. Toplumda "şeriattan bizi ancak
asker kurtarır" inancının güç kazan-
masına destek verebilecek her türlü
yanlışı ısrarla sürdürdü. Taşı ayağı-
na düşürdü.
Erbakan, yarattığı anlamsız gerilim
nedeniyle Türkiye'deki demokrasi
bilincinin körelmesine de katkıda bu-
lundu. "Demokrasi olursa cumhuri-
yet elden gidebilir, cumhuriyeti yitir-
mektense demokrasiden vazgeç-
meyi tercih ederiz" diyen bir anlayış
adım adım, her yana, Erbakan'ın çı-
kışları nedeniyle daha kolay yayıldı.
Susurluk bile bu gerilim nedeniy-
le arka plana itildi. 28 Şubat'ta top-
lanan MGK'nin Susurluk'tan hemen
sonra olmasına karşın bu konuyu
gündemine almaması, bu çarpıklı-
ğın en önemli göstergelerinden biriy-
di. Erbakan, Türkiye'nin gündemini
sürekli laik-antilaik kamplaşmasına
endeksleyen bır stratejinin mimarı
oldu. Bu kamplaşma, demokrasi ıs-
temeyen güçlerin imdadına can si-
midi gibi yetişti.
Merve Kavakçı'nın Meclis'e tür-
banla gelerek başlattığı yeni gerilim
de Erbakan'ın geçmişten hiç ders
almadığını gösteriyor.
Geçmiş hataları yüzünden, hem
Türkiye'yi gerdi, hem demokrasi dı-
şı bir ortam yarattı hem de kendisi
siyasi yaşamın dışına itildi. Şimdi de
belki açılan davalar nedeniyle daha
büyük sorunlarla yüz yüze gelecek.
Kavakçı'nın bu çıkışındanlslamcı-
lann bir kazanç elde etmeleri müm-
kün mü? Siyaset, bir hesaplarsana-
tıdır. Kavgaya sürdüğün güçlerin,
karşı tarafı yenebilecek ve hedefe
ulaşabilecek ağırlıkta mı? Bunu bil-
melisin. Görünen o ki, türbanla Mec-
lis'e girme zorlaması, bir hesap ha-
tası. Kavakçı'yı bu kavgaya sürenler,
ne yazık ki, yine yanlış bir zorlama-
ya kalkıştılar. Bugünkü mevzilerin-
den bile geriye düşeceklerini göre-
bilmek için olağanüstü bir öngörüye
gerek yok.
Siyasi îslamcılar, gündemi değiş-
tirdiler. MHP üzerine yapılacak bir
tartışmayı gölgelediler. MHP'nin pu-
an kazanmasına yardım ettiler. Laik-
antilaik gerilimini kızıştırarak gerçek
demokrasi tartışmalarına olanak bı-
rakmadılar.
Siyasi îslamcılar arasında, bu tar-
tışmanın bir özgürlük ve demokrasi
tartışması olduğuna inanan çok in-
san var. Özgürlük ve demokrasi, ön-
ce kendi dışımızdaki, "diğeri" için is-
tenirse bir anlam kazanır. Yoksa her-
kes kendisine demokrat olur.
Zaten Türkiye'de temel sorun,
herkesin kendisine demokrat olma-
sı. Siyasi İslamcılar, neden hep ka-
zanamayacakları kavgalara giriyor-
lar? Çözebılmiş degilim.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Hukuk, Türban, Sistem...Anayasa Mahkemesi Başkanının, Yüksek Mah-
keme'nin kuruluş yıldönümünde söyledikieri, pek
haklı olarak büyük yankılar yaptı. Yıllardır söylen-
di, yazıldı: Hukuk düzenimiz, Anayasa'dan baş-
layarak, insan haklannın, bu arada düşünceyi
açıklama özgürlüğünün karşısında çağdışı en-
gellerledoldurulmuştur. Bunları, "evrenselnorm-
/ar"a uydurmak için, hukukumuzu baştan aşağı-
ya değiştirmeliyiz. Sayın Ahmet Necdet Se-
zer'in, bir hukuk adamının sorumluluğu ve çağı-
naduyarlı biraydın sıfatıyla yaptığı sarsıcı konuş-
ma, başta siyaset çevrelerine, onun yanı sıra, yö-
netici ve yargı makamlarına örnek bir uyarmadır.
Sayın Başkanın konuşmasının arkasından, Ha-
san Pulur ustamız da, 29 Nisan günlü Milliyet'te,
pek haklı olarak soruyordu:
"lyi de, kim yapacak bu değişikliği?"
Meclis, diyeceksiniz. Güzel de, şu geçtiğimiz
Pazar gunünden beri olan biten, bu parlamento-
nun kimliği konusunda yeterince aydınlatıcı de-
ğil mi?
Neymiş, din ve vicdan özgürlüğü yok muymuş,
Merve Kavakçı da istediği bıçimde Meclis'e gi-
rip yeminini edebilirmiş? Peki, her şey bir yana,
koskoca bir parlamentonun 70 yılı aşkın gelenek-
leri neolacak? Kavakçı'nın türbanının gerisine iti-
lecek bir şey mi bunlar? Gelenek deyince yerle-
re kadar eğilenler, niçin saygılı değülerdir bu ge-
leneğe de?
Çiğneyeceksiniz onu!.. Ne adına? Üsteiik tür-
ban adına!
Hayır efendim, ne Anadolu kadınının başına
bağladığı yemeni, ne benim ve sizin analannızın
kullandığı başörtüsü değil bu. Insanlan aptal ye-
rine koymayınız, ayyûka çıkmıştır: Türban, dinci
bir ideolojinin, laik Cumhuriyefi yıkmayı progra-
mının başına koymuş olan bir hareketin simgesi-
dir!
Ve bu hareketin partisi vardır; bütün devlet bü-
rokrasisine de sızmıştır; yerine ve zamanına gö-
re bir açık, bir sinsi yürüyüşünü sürdürüyor. So-
run, sadece türban vesilesiyle "hassasiyet" gös-
terip, sonra işi oluruna bırakmak da değildir. Ku-
ru yasaklar ve önlemelerle çözmeyi düşünmek hiç
değildir. Devrimci Cumhuriyet'in 1950'lerden
başlayarak içine gelip girmiş olan bu virüsün, be-
deni yıldan yıla kemırip tüketmesine seyirci kal-
mak yerine, o Cumhuriyet'in temel harcına karıl-
mış olan felsefeyi yeniden yaşama geçirmenin
yolunu bulmalıyız. Yalnız hukuk sistemimiz değil,
toplum ve siyaset sistemimiz üzerinde de tekrar
durup düşünmemiz gerekiyor.
Gündemin başına bunu geçiriniz!
21. Yüzyılın eşiğinde asıl yapmanız gereken
budur!
Gelişmeler, bizi bir şeylerin inceldiği noktaya
doğru götürüyor; bırakınız, inceldiği yerden de
kopsun!
•
Hukuk konusuna yeniden dönüp hatırlatmak is-
terim: Yargı da, çağdışı mettnlere ve siyasal g^-
lişmelere bakıp tutuculaşmıştır. Yığınla örnek ara-
sında, en son Muzaffer llhan Erdost'un uğradı-
ğı mahkûmiyet. bunu gösteriyor.
Erdost'u size uzun uzadıya hatırlatmanın anla-
mı yok. Üzerine eğildiği her konuyu ciddi bir in-
celemeden geçiren, çağdaş düşünceli ve yurtse-
ver bir aydındır o. Birkaç yıl önce yayımladığı,
Türkiye'nin Yeni Sevr'e Zohanması Ödağı'nda
Üç Sivas adlı kitabı da buna bir örnek. Eser, 2
Temmuz 1993 Sivas olaylanna, daha geniş bir
açıdan yaklaşım; Türkıye'yi içten ve dıştan, yeni
bir Sevr modelinde paylaşmayı amaç edinen güç-
lerin bir sergilenişi.
Kılı kırka yaran bır inceleme!
Böylesi bir kıtaba da ihtiyacımız vardı.
Ne mi yapılır bu emeğe yanıt olarak?
Kitap toplatılır ve Terörle Mücadele Kanunu'na
aykırılıktan davaaçılır. Ankara 1 No'lu Devlet Gü-
venlik Mahkemesi yazarın hapsine karar verir; iti-
raz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi de onar bu-
nu. Yargıtay Başsavcılığı araya girerse de, Ceza
Daireleri Genel Kurulu da itirazı reddeder. Yaza-
rın, bölücü her gücü sergilerken, onlardan yaptı-
ğı alıntılar, her türlü yazma ve noktalama kuralı
çiğnenerek kendi fikriymiş gibi gösterilir. Iddiana-
me bunu yapar ve yargıçlar da arkasından gider.
Sonunda yazar, "bölücü" olup çıkar. Oysa, Tür-
kiye'nin bölünmesinin ya da Cumhuriyet'in yıkıl-
masının karşısındadır; Kürt sorununun çözümü-
nü de, ülkenin demokratikleşmesinde aramakta-
dır çoğu sağduyulu aydın gibi.
Şimdi, ister istemez soruyoruz: Koskoca Yar-
gıtay, nasıl bu duruma düşer? Kime yarar yaptı-
ğı? Davrantşı, bölücülüğe hizmet değilse, ne?
Yoksa yazann ne olursa olsun solcu'luğu mu öl-
çüt olarak alındı mahkûmiyet için?
Öncü Gençlik'ten Bağımsızlık
Yemeği'
• İstanbul Haber Servisi -
Türkiye'nin bağımsızlık
mücadelesini yeniden
yükseltmek için îşçi Partisi
(İP) Öncü Gençlik kolu 19
Mayıs 1999 Çarşamba günü
"Bağımsızlık Yemeği"'
düzenliyor. Bağımsızlık
Yemeği'nin programında
Öncü Gençlik'in bağımsızlık
yürüyüşlerini anlatan
sinevizyon gösterisi, Öncü
Gençlik Müzik Grubu ve
MSU öğretim üyelerinden
Prof. Dr. Cemalettin Göbeles'in vereceği keman
dinletisi yer alacak.
Tandoğan'ın dövülmesine kınama
• İstanbul Haber Servisi -
Boğazıçi Ünıversitesi Öğretim [
Elemanlan ile tşletme
Bölümü Öğretim Üyeleri
tarafından ayn ayn yapılan
açıklamada, BÜ Öğretim
Üyesi Dr. Uğur Tandoğan'ın
Kuzguncuk'ta bir yeşil alanın
otoparka dönüştürülmesine
karşı çıktığı için arazi mafyası |
tarafından dövülmesi kınandı.
Açıklamada, yetkili
makamlann "arazi mafyasınınf
yağmasına seyirci kaldı ğı"
belirtilerek "Yetkili
makamları görevlerini
titizlikle yapmaya
çağın>oruz" denildı.