22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ASAYFA CUMHURİYET 7MAYIS1999CUMA '6 HABERLER Sierra Maestra 'nın yılmaz savaşçısı, devrim sonrasının başsavcısı, yıldızı ve ağır işçisi oluyor Comandante Che Guevara BEDRİ BAYKAM O me^hur "Che" lakabının Er- nesto"nun ismi üzerine kalıcı şekilde yapışmasını başlatan kışınin. Kübalı genç de\Tİmci adayı Nico Lopezolduğu sanılıyor. Guate- mala'da sol dev nm çabalanna destek ver- mek içın kendıru oraya atan Ernesto'yu orada tanıştığı se\ gilısi Hilda. sürgünde .olan Nikaragualı profesör Torres'le ta- Onıştınyor. Onun evındekı toplantılardan binnde de Ernesto hayatının akışını (bel- ki de dünyanın akışını) değıştirecek genç Kübalı Nico ıle tanışıyor Nico ona, o sı- ralarda hapıste olan liderlen Fidel Cast- ro "dan ve onunla beraber gerçekleştıre- tceklerine kesın gözüyle baktığı Küba -\devnminden büyük bir heyecan ve coş- - kuylabahsedip, genç Arjantinlinin dikka- tini çekiyor. Yakın dost olduktan sonra da o ve arkadaşları Ernesto ıle 'komisyon karşüığı mal satma' ışlerine gınşiyorlar. Ernesto bu yeni arkadaşlarmı Arjan- tın'den kalma alışkanlığıyla hep 'Hey, 'seıT veya 'Arkadaş' gibı bir anlam taşı- -Tyan 'Che' sözcüğüyle çağınyor. Bunun •• üzerine Nico da, ona 'Arjantinli Che' de- meye başlıyor. Efsanenin üç harfinin yan yana gelişi bö\ le şekıl alıyor. vfidel ile tanışıyor Kız arkadaşının. seçımlere girmeye ni- • yetli bir demokratık merkez partisi men- "'subu olmasından dolayı Che onunla sık " s\k tartışıyor. 'Latin Amerika'da dokto- run rolü' isımlı bir kıtap hazırlamaya gi- rişen Che. Hilda ve Harold VVhite isimli bir Amerikalı ile Lenin. Engels. Stalin. "Treud gibı yazarlan didik didık edıyorlar. r Che. 1955'te soluğu Mexico City'de alı- •^yor. Orada Nico'nun aracılıgıyla önce ' Raul Castro ile haziranda, daha sonra da jTidel ile temmuz ayında tanışıyor ve Ar- ';4antın büyükelçiliğıne sığınıp orada üç- l^dört a\ mutfak yardımcısı olarak çalışı- yor. O tarıhı tanışmanın gecesmde bir res- . toranda yemeğe gıdiyorlar. Sabahın ilk saatlerinde ıse her iki adamda da en ufak -bir tereddüt olmadan takım kurulmuş. he- ırdef saptanmış olu\or. Che artık hapısten / yenı çıkan. ama tabıi Küba hedefinden vazgeçmeyen Fidel'in ekibinın doktoru. r> 18 Ağustos'ta Hilda ile evlenen Che, tek bulabildikleri ucuz uçak bileti aynı güne -.denk gelince balayına Çin'e gidemiyor Hve evlilık öncesi beraber gittiklen Cuer- navaca ile yetiniliyor. 5-6 ay sonra ilk ço- "cuklan doğuvor Ancak 24 Haziran ; Che Fidel'den sohhtydı 9' Fidel"e göre Che ideolojik olarak " daha soldaydı. O gûnlerde Fidel bir demokrat sol görüşlü devrimciyken Che, Marksist- •• Leninist çizgisine erişmişti. New 3' York Times yazan Herbert \ Matthevvs'un Fidel ile yaptığı üç 9 ; saatlik röportaj, o anda elinde yalnız 20 askeri olan gerilla "' liderine hem gerçek gücünün ötesinde bir hava hem de v ' uluslararası alanda tanınma fırsatı sağlıyor. Fidel'in daha sonra tüm siyasi hayatı boyunca ~ sürdüreceği o kendine has çeşitli odaklarla göreceğimiz 'paralel -r, ilişkikr" o gûnlerde başlamıştı. & • F tank Pais'e kardeşinin ölümü için yollanan taziye mektubuna imzalar atılıyordu. Fidel, Che'ye dönerek gayet sıradan bir sesle "Altına comandante diye imza at" dedi. Che o anda birden en üst rütbeye terfi etmişti. Devrimden sonra Che'yi ziyaret eden babası Guevara Lynch, Sierra Maestra'yı görmeye gidemedi. Çünkü Comandante, babasmdan, bineceği jeepin benzin parasını ve yemek paralannı ödemesini şart koşmuştu. Che, Fidd Castro, CamDo ve Cienluezos devrbnden bemen sonra coşkulu bir konuşmada. 1956"da Meksıka'da tutuklanıyorve uzun süre Fidel ve bırkaç arkadaşı ile beraber hapiste kalıyorlar. Fidel'in yargıçla ken- dine has siyasi manevraları onlan sonun- da serbest bıraktmyor. Hem de Che'nin işleri toptan zorlaştınrcasına komünist olduğunu ve silahlı ayaklanmadan yana olduğunu patavatsızca ileri sürmesine rağmen! Sierra Maestra'da o korkunç 'karşdama töreni'nden sonra (!)on ikiki- şi ile başlayıp 1 Ocak 1959 devrimine ka- dar giden yollar ter. kan. ateş, ölüm ve 1001 anektodla kaplı. Fidel Castro geril- lanm birincı gunünden itibaren kendini adanın tek hâkimi gören bir kimlikte. Comandante y - ' Villa Clara"dayım. Küba'da benim ge- zı ve,.^efnaslanmı organize eden IÇAP üyesi Javier Dominguez'le 250.000 kişi- lik Santa Clara şehrindeki Cfie müzesini gezerken bızimle llgilenen söf umlü rriü- dire ve bana çok önemli bir kâğtdı işaret ediyor. "Bu kâğıf diye söze başlarken ben devam ediyorum: "Devrimci gerilla Frank Pais'in kardeşinin ölümünden son- ra Pais'e vazılan tazive mektubu sonunda imzalar atüırken FıdeU Che'ye döniip ga- yetgiincel ve basit bir olaydan söz eder gi- bi 'Sen de imzanın yanına comandante yaz' devtvermiş, Che böylece o anda en yüksek rütbeye terfi etmişti." Kadın şaşı- nyor. Kâğıda uzun uzun bakıyorum. 'Ca- pitan Eduardo Sandin' ve 'Capitan Ra- miro Valdes'in hemen üzerine atılmış bu imza. Che duygulan hakkmda daha son- ra şu itırafta bulunacak: "O anda yeryü- zünde benden daha gururtu hiç kimse yoktu." Daha önce Devrim Müzesi'nde bir kıs- mını gördükten sonra burada da Sierra Maestra'da kullanılan onca tabanca, tü- fek, haberleşme aygıtı, kıyafetler, dür- bünler, el yazısı notlar ve her türlü izi bu- luyorum. Tabıi ıçimden, neden bizde de bu kadar güzel düzenlenmiş yakın tarih müzeleri yok, diye nefes geçirip yakını- yorum. 28 Ocak 1957 gunünden beri ağ- zından purosu düşmeyen Che, her geçen gün devrim yolunda ödünsüz ilerleyen, hatta affetmeyen, heT haliyle tüm gerilla- lara örnek olmaya mecbur olduğunun bi- ,lincinde olan bir komutan.n,,.,, Purolar dışında belki arada bir firsat olduğunda içtiği konyaklar ve ekibine ba- zen giren Zoila gibi sevgilileri onun bel- ki çok ender kendine ayırdığı güzel anla- n oluşturuyorlar. Gerillalar. sayılan konu- sunda düşmanı yanılrmak için '1. Böliik'. *7. Bölük', '31. Bölük' gibi şaşırtmacalı rakamlar kullanıyorlar. Che, aynca ilkel bir teksir makinesiyle o vahşi orman sa- vaşının ortasında devrimin eylemcı haber gazetesini bile çıkaracak enerji ve vakti buluyor. O gûnlerde Che ormanda clarin isimli bitkinin kuru yapraklanyla şifa an- yor. Bu arada CBS gazetecisi Bob Taber veya NY Times'tan Herbert Matthew« gibi birçok gazeteci röportaj yapalım der- ken mesleklerinden silinme uğruna dev- rimin romantizmine kendilerinı kaptınp, 'öbür tarafa' geçerek neredeyse birer 'Fi- delista' kesiliyorlar. Bunlardan biri de Jorge Ricardo Maserti. Bu Arjantınlı ga- zetecinin kaden, o andan itibaren ileride göreceğimiz gibi Küba devrimini ve Che'nin yaşamını etkileyecek. Devrimin başansından emin olan Che ise devrim sonrası bürokratlannı hazırlarcasına, adamlanna her konuda dersler veriyor. 11-30 Mart 1958 tarihli bir CIA memo- randumu, Che'nin Sierra Maestra'da ge- çirdiğı bir günü şöyle özetliyor: "Kamp- ta>ken tipikolarakgünüsabah 07'de ba$- lar. Erkenden kahve alır, bir kedi veya kö- pekle ovnar: Mesajlar ve ziyaretçiler 8J0'da gelmeye başlarlar. Merkez karar- gâhın işleri askeri disiplinden lojistiğe ya da çiftçilcrden mal ve topraklannı da içe- ren askeri alım-satım vakalanna kadar gkler. Onun makamı tam bir üs oluştur- duğundan bir gerilla hareketine kıyasla çok fazla kâğrt-kürek ışi vardır. Oğleden sonra bir askeri veya srvil mahkeme ona gereksinim duyabilir. Konuşulan suçlar mal tartışması gibi hafif şeylerden, 'iha- net' gibien cidditerinekadargidebilir. Ge- cekri radyodan haberieri dinlemeyi veya •x«m- •/ kampı ziyaret edenleriesohbetetmeye ha- zırdır. Gece 9'da çekilir, ışığını ve de\ pu- rosunu yakar ve Jose Marti üzerine olan kitabını çıkanr." 27-28 Mayıs tarihinde El Uvero sava- şı sonucunda gerillalar Sierra Maestra'da büyük bir savaş kazanarak askeri garni- zonu ele geçirirler. Che ise kendi grubu içerisinde disiplini ve esirlere saygıyı ka- lıcı bir şekilde sağlamak için tüm yetki- lerini ve kışiliğini kullanmaktadır. Aynı dönemde Che'nin Humbrito isimli birkö- peği olduğu gibi, sırt çantasında taşıdığı bir de beyaz fare dostu vardır! 31 Ağustos 1958'de 140 gerilla El Ji- baro'dan Las Villas'a doğru yola çıktı. Devnm mücadelesinin en zor hedefkrin- den birini seçmişti bu sefer ve adamlan- nm en az yansımn yok olacağım biliyor- du.16 Ekim 1958 günü Escambray dağ- lanna nihayet ulaştılar. 46 gün süren bu mücadelede Batista'nın hava, kara ve de- niz güçleri dışında firtınalarla da boğuş- muşlardı. Ikincı kolun lideri Comandan- te Camilo Cienfiıegos, birkaç kilometre kuzeyden Camaguey üstünden ilcrlemiş. Che ile de sürekli olarak bağlantıda kal- mıştı. Cıeenfuegos ve adamîan bu şekil- de, sayıca çok üstün askeri birlikleri ye- neTek Las Villas eyaletine gelip, Yaguajay kentini büyük mücadelelerden sonra ele geçirdiler. Komuta birleşiyor Che. Escambray Sierra'sına gelince, her şeyden önce asi gruplan tek bir ko- muta altına alma gereğini gördü. Fidel. onu tüm bu birlıklerin kumandanı yap- mıştı.Kasım 1958'deAleida'nın Che'nin açık sevgilisi ve desteği rolüne geçmesin- den sonra bu ilginç çift, sanki gerillala- nn annesi babası gibi bir konumda tutu- luyorlar. Yıl sonuna yaklaşıldığında, 21 Aralık günü Che, Cabaiguan ve Guayo kentlerine hücum emri verdi. Guayo hız- la döşerken, Cabaiguan mücadelesınde sağ göz üstü yara oldu ve bileği sakatlan- dı. Artık hedef Santa Clara'ydı. Önce kentin üniversitesine gelip kamp kurdu. Batista"nın güçleri kenti bombalarken o radyodan halkı gerillalara katılmaya ça- ğınyordu. Havana'nın düşmesine bırkaç gün kala, Villa Clara'da üç gün sürecek olan ve tam bir 'kamikaze' gözükaralığı gerektıren çarpışmalan Che yönetiyor. Rehberim Javier Dominguez ve parti- nin Villa Clara kenti görevlileri bana, kenti gurur içinde gezdirirken Batista"ya silah taşırken Che ve kuvvetleri tarafın- dan rayından çıkartılarak devrilen tren vagonlannı gösteriyorlar. Tren yolunun yanı başında her şey o andaki gibi saklan- mış... Che: poğustan Kübalı Devrimin ilk günleri. Türkiye'de o gün- den beş ay sonra yaşanan 27 Mayıs dev- riminin ilk günlerine benziyor. Tanklar üzennde askerler. siviller, gençler, marş- lar, şarkılar, sevinç gösterileri... Bir gün- de Küba'da her şey değişiyor. Tabii mu- zafFer gerillalar. Amerikan mafyasının, milyarderlerin ve Batista'nın yağcılan- nın terk ettiği bu eğlence ve kumar ken- tinde önce kendilerinı tutamadan fahişe- lerin kucağına atlayarak, aylar, yıllar sü- ren bir yorgunluğun karşılığında bir ne- fes neşe anyorlar. Bu arada Che kendini artık tutamayan genç çıftler için toptan ni- kâhlar düzenliyor. Şubat I959'da çıkarı- lan özel bir kanunla Guevara 'doğuştan Kübalı' ilan cdilcrek vatandaşltğa alını- yor. Bu, onun 'Che' adını legal olarak al- ması için bir firsat. Zaten kim ne yapar- sa yapsın, Che, Kübalılann evrensel kah- ramanı ise Camilo da ulusal kahraman- lan. Bugünlerinizbırakanbirbaşkager- çeği, Che'nin tüm yetkileri elinde bulun- duran bır başsavcı olarak de\Tİm mahke- melerini yönetmesiydi. Birçogu bu ko- nuda deneyimsiz olan kendi genç adam- lannı da yargıç olarak atamıştı. Yalnız de\Timın başansını düşünerek, ürkünlcü bir soğukkanlıhkla işkence veya cinayet- lere adı kanşan Batista'nın adamlan hak- kında kanıtlan topluyor, şahitleri dinli- yor, dosyalan inceliyor ve gece 20.00 ile sabahın 03.00'ü arası bu işle uğraşıp birçok vakayı karara bağlıyor veya bağ- " latıyordu. Sürecek • Ş1FIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar(<( turk.net. REFAHYOL koalisyonunun trajik bir şekilde sona ermesinden bu ya- na îslamcılar, "demokrasi" ve "in- san hakları" vurgusu yapmaya özen gösteriyorlar. Bu demokrasi taleple- Si; Refah Partisi'nin kapatılması, Er- 9*akan ve bazı arkadaşlarının siya- set dışına itilmesi, Tayyip Erdo- ^ğan'm hapse girmesi ve özellıkle tür- banlı kız öğrencilerin okul kapılann- .jdan geri çevrilmesiyle yoğunluk ka- t zandı. REFAHYOL'un dağılmasın- "dan bu yana tam anlamıyia mağdur- lan oynuyorlar. "Araba devrildikten sonra yol gös- teren çok olur" derler. Ancak islam- .cılar eski hatalarını sürdürüyorlar, arabayı oraya buraya çarpmaya de- vam edıyorlar. Erbakan ve arkadaş- ları, hükümete geldiklerinde, kendi- leri dışındaki tüm güçleri karşılarına alacak anlamsız bir çizgi izlediler. Şu sözlerı ve eylemleri hatırlamak- tayarar var: Erbakan, başbakan olur dmaz, Taksım'e ve hatta Çanka- _ya'ya camı yapacağını söyleyerek Siyasi îslamcılar Ne Yapmak îstiyor? işe başladı. Hâkim oldukları halka açık bütün kurumlarda içki içmeyi yasakladılar. Istanbul'da Atatürk KültürMerkezi'nde, uluslararası bir- çok gösterinin tanıtım kokteylleri ip- tal edilmek zorunda kaldı. Cemal Reşit Rey'de hâlâ uluslararası top- lantıların açılışında içki yasağı de- vam ediyor. Dığer belediye tesisle- rinde de benzer bir uygulama söz konusu. Erbakan, bütün kadınları iknaede- rektürbanasokacaklan tehdidini de elden bırakmadı. Hatta, üniversite profesörlerinin türbanlı öğrenciler karşısında selam duracağını söyle- yecek kadar işi ileri götürdü. Erba- kan, gücünü ve olanaklarını hesaba katmadan, toplumun yüzde 80'ini tedirgin eden çıkışlarını sürdürdü. Bu gerilimin artmasıyla. tartışma Milli Güvenlik Kurulu'na sıçradı. Erbakan, MGK'de yarattığı buna- lımın altında kaldı ve yaptığı siyasi hatalar nedeniyle MGK'nin inisiyati- fı iyice ele geçirmesine yardımcı ol- du. Toplumda "şeriattan bizi ancak asker kurtarır" inancının güç kazan- masına destek verebilecek her türlü yanlışı ısrarla sürdürdü. Taşı ayağı- na düşürdü. Erbakan, yarattığı anlamsız gerilim nedeniyle Türkiye'deki demokrasi bilincinin körelmesine de katkıda bu- lundu. "Demokrasi olursa cumhuri- yet elden gidebilir, cumhuriyeti yitir- mektense demokrasiden vazgeç- meyi tercih ederiz" diyen bir anlayış adım adım, her yana, Erbakan'ın çı- kışları nedeniyle daha kolay yayıldı. Susurluk bile bu gerilim nedeniy- le arka plana itildi. 28 Şubat'ta top- lanan MGK'nin Susurluk'tan hemen sonra olmasına karşın bu konuyu gündemine almaması, bu çarpıklı- ğın en önemli göstergelerinden biriy- di. Erbakan, Türkiye'nin gündemini sürekli laik-antilaik kamplaşmasına endeksleyen bır stratejinin mimarı oldu. Bu kamplaşma, demokrasi ıs- temeyen güçlerin imdadına can si- midi gibi yetişti. Merve Kavakçı'nın Meclis'e tür- banla gelerek başlattığı yeni gerilim de Erbakan'ın geçmişten hiç ders almadığını gösteriyor. Geçmiş hataları yüzünden, hem Türkiye'yi gerdi, hem demokrasi dı- şı bir ortam yarattı hem de kendisi siyasi yaşamın dışına itildi. Şimdi de belki açılan davalar nedeniyle daha büyük sorunlarla yüz yüze gelecek. Kavakçı'nın bu çıkışındanlslamcı- lann bir kazanç elde etmeleri müm- kün mü? Siyaset, bir hesaplarsana- tıdır. Kavgaya sürdüğün güçlerin, karşı tarafı yenebilecek ve hedefe ulaşabilecek ağırlıkta mı? Bunu bil- melisin. Görünen o ki, türbanla Mec- lis'e girme zorlaması, bir hesap ha- tası. Kavakçı'yı bu kavgaya sürenler, ne yazık ki, yine yanlış bir zorlama- ya kalkıştılar. Bugünkü mevzilerin- den bile geriye düşeceklerini göre- bilmek için olağanüstü bir öngörüye gerek yok. Siyasi îslamcılar, gündemi değiş- tirdiler. MHP üzerine yapılacak bir tartışmayı gölgelediler. MHP'nin pu- an kazanmasına yardım ettiler. Laik- antilaik gerilimini kızıştırarak gerçek demokrasi tartışmalarına olanak bı- rakmadılar. Siyasi îslamcılar arasında, bu tar- tışmanın bir özgürlük ve demokrasi tartışması olduğuna inanan çok in- san var. Özgürlük ve demokrasi, ön- ce kendi dışımızdaki, "diğeri" için is- tenirse bir anlam kazanır. Yoksa her- kes kendisine demokrat olur. Zaten Türkiye'de temel sorun, herkesin kendisine demokrat olma- sı. Siyasi İslamcılar, neden hep ka- zanamayacakları kavgalara giriyor- lar? Çözebılmiş degilim. BIRBAKIMA SERVER TANİLLİ Hukuk, Türban, Sistem...Anayasa Mahkemesi Başkanının, Yüksek Mah- keme'nin kuruluş yıldönümünde söyledikieri, pek haklı olarak büyük yankılar yaptı. Yıllardır söylen- di, yazıldı: Hukuk düzenimiz, Anayasa'dan baş- layarak, insan haklannın, bu arada düşünceyi açıklama özgürlüğünün karşısında çağdışı en- gellerledoldurulmuştur. Bunları, "evrenselnorm- /ar"a uydurmak için, hukukumuzu baştan aşağı- ya değiştirmeliyiz. Sayın Ahmet Necdet Se- zer'in, bir hukuk adamının sorumluluğu ve çağı- naduyarlı biraydın sıfatıyla yaptığı sarsıcı konuş- ma, başta siyaset çevrelerine, onun yanı sıra, yö- netici ve yargı makamlarına örnek bir uyarmadır. Sayın Başkanın konuşmasının arkasından, Ha- san Pulur ustamız da, 29 Nisan günlü Milliyet'te, pek haklı olarak soruyordu: "lyi de, kim yapacak bu değişikliği?" Meclis, diyeceksiniz. Güzel de, şu geçtiğimiz Pazar gunünden beri olan biten, bu parlamento- nun kimliği konusunda yeterince aydınlatıcı de- ğil mi? Neymiş, din ve vicdan özgürlüğü yok muymuş, Merve Kavakçı da istediği bıçimde Meclis'e gi- rip yeminini edebilirmiş? Peki, her şey bir yana, koskoca bir parlamentonun 70 yılı aşkın gelenek- leri neolacak? Kavakçı'nın türbanının gerisine iti- lecek bir şey mi bunlar? Gelenek deyince yerle- re kadar eğilenler, niçin saygılı değülerdir bu ge- leneğe de? Çiğneyeceksiniz onu!.. Ne adına? Üsteiik tür- ban adına! Hayır efendim, ne Anadolu kadınının başına bağladığı yemeni, ne benim ve sizin analannızın kullandığı başörtüsü değil bu. Insanlan aptal ye- rine koymayınız, ayyûka çıkmıştır: Türban, dinci bir ideolojinin, laik Cumhuriyefi yıkmayı progra- mının başına koymuş olan bir hareketin simgesi- dir! Ve bu hareketin partisi vardır; bütün devlet bü- rokrasisine de sızmıştır; yerine ve zamanına gö- re bir açık, bir sinsi yürüyüşünü sürdürüyor. So- run, sadece türban vesilesiyle "hassasiyet" gös- terip, sonra işi oluruna bırakmak da değildir. Ku- ru yasaklar ve önlemelerle çözmeyi düşünmek hiç değildir. Devrimci Cumhuriyet'in 1950'lerden başlayarak içine gelip girmiş olan bu virüsün, be- deni yıldan yıla kemırip tüketmesine seyirci kal- mak yerine, o Cumhuriyet'in temel harcına karıl- mış olan felsefeyi yeniden yaşama geçirmenin yolunu bulmalıyız. Yalnız hukuk sistemimiz değil, toplum ve siyaset sistemimiz üzerinde de tekrar durup düşünmemiz gerekiyor. Gündemin başına bunu geçiriniz! 21. Yüzyılın eşiğinde asıl yapmanız gereken budur! Gelişmeler, bizi bir şeylerin inceldiği noktaya doğru götürüyor; bırakınız, inceldiği yerden de kopsun! • Hukuk konusuna yeniden dönüp hatırlatmak is- terim: Yargı da, çağdışı mettnlere ve siyasal g^- lişmelere bakıp tutuculaşmıştır. Yığınla örnek ara- sında, en son Muzaffer llhan Erdost'un uğradı- ğı mahkûmiyet. bunu gösteriyor. Erdost'u size uzun uzadıya hatırlatmanın anla- mı yok. Üzerine eğildiği her konuyu ciddi bir in- celemeden geçiren, çağdaş düşünceli ve yurtse- ver bir aydındır o. Birkaç yıl önce yayımladığı, Türkiye'nin Yeni Sevr'e Zohanması Ödağı'nda Üç Sivas adlı kitabı da buna bir örnek. Eser, 2 Temmuz 1993 Sivas olaylanna, daha geniş bir açıdan yaklaşım; Türkıye'yi içten ve dıştan, yeni bir Sevr modelinde paylaşmayı amaç edinen güç- lerin bir sergilenişi. Kılı kırka yaran bır inceleme! Böylesi bir kıtaba da ihtiyacımız vardı. Ne mi yapılır bu emeğe yanıt olarak? Kitap toplatılır ve Terörle Mücadele Kanunu'na aykırılıktan davaaçılır. Ankara 1 No'lu Devlet Gü- venlik Mahkemesi yazarın hapsine karar verir; iti- raz üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesi de onar bu- nu. Yargıtay Başsavcılığı araya girerse de, Ceza Daireleri Genel Kurulu da itirazı reddeder. Yaza- rın, bölücü her gücü sergilerken, onlardan yaptı- ğı alıntılar, her türlü yazma ve noktalama kuralı çiğnenerek kendi fikriymiş gibi gösterilir. Iddiana- me bunu yapar ve yargıçlar da arkasından gider. Sonunda yazar, "bölücü" olup çıkar. Oysa, Tür- kiye'nin bölünmesinin ya da Cumhuriyet'in yıkıl- masının karşısındadır; Kürt sorununun çözümü- nü de, ülkenin demokratikleşmesinde aramakta- dır çoğu sağduyulu aydın gibi. Şimdi, ister istemez soruyoruz: Koskoca Yar- gıtay, nasıl bu duruma düşer? Kime yarar yaptı- ğı? Davrantşı, bölücülüğe hizmet değilse, ne? Yoksa yazann ne olursa olsun solcu'luğu mu öl- çüt olarak alındı mahkûmiyet için? Öncü Gençlik'ten Bağımsızlık Yemeği' • İstanbul Haber Servisi - Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesini yeniden yükseltmek için îşçi Partisi (İP) Öncü Gençlik kolu 19 Mayıs 1999 Çarşamba günü "Bağımsızlık Yemeği"' düzenliyor. Bağımsızlık Yemeği'nin programında Öncü Gençlik'in bağımsızlık yürüyüşlerini anlatan sinevizyon gösterisi, Öncü Gençlik Müzik Grubu ve MSU öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cemalettin Göbeles'in vereceği keman dinletisi yer alacak. Tandoğan'ın dövülmesine kınama • İstanbul Haber Servisi - Boğazıçi Ünıversitesi Öğretim [ Elemanlan ile tşletme Bölümü Öğretim Üyeleri tarafından ayn ayn yapılan açıklamada, BÜ Öğretim Üyesi Dr. Uğur Tandoğan'ın Kuzguncuk'ta bir yeşil alanın otoparka dönüştürülmesine karşı çıktığı için arazi mafyası | tarafından dövülmesi kınandı. Açıklamada, yetkili makamlann "arazi mafyasınınf yağmasına seyirci kaldı ğı" belirtilerek "Yetkili makamları görevlerini titizlikle yapmaya çağın>oruz" denildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle