Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•4
-6AYFA CUMHURİYET 7 MAY1S 1999 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
" ALt StRMEN
1856-1999 ^
18 Nisan seçimlerinden, DSP ile birlikte MHP'nin
de oylannı arttırarak çıkması ve bu iki partinin ağır-
lıklı kanatlarını oluşturacağı bir hükümetin, ülkeyi hiç
r değilse, şimdiden kestirilmesine olanak bulunmayan
t, birsüreyönetecekolması, Avrupa'yı endişelendirmiş
gibi görünüyor.
Şimdi önde gelen başkentlerde hep aynı soru so-
ruluyor. "Türkiye Avrupa'dan uzaklaşıyor mu?"
Soruya anlam vemnek güç. Avrupa, kimi de haklı
olan nedenlerte Türkiye'yi kendine yaklaştırmadı ki
şimdi biz oradan uzakiaşıyor olalım.
Daha son seçimlerden önce de Ecevit, Avrupa
^konusundaki politikasını, bu konuyla ilgili Devtet Ba-
şkanı Şükrü Sina Gürel'in ağzından açıklamıştı. "Av-
' 'rupalıların bu tavrı karşısında, Türkiye'nin yeni yak-
laşım girişimleri yapmasının anlamı yok. Top onlar-
dadır. Kendileri adım atmak istediklerinde bize ha-
''ber veririer" şeklinde özetlenebilirdi yeni politika.
Ama Avrupa yeni adımlar atmak yerine, Türkiye'yi,
"Mçinde yer aldığı NATO'da bile dışlamayı, NATO'nun
"Avrupa konusunda silah kullanmaya kadar varacak
t
girişimlerinde, Türkiye'yi karar dışında bırakmayı ön-
görüyordu. VVashington zirvesindeki bu girişim, An-
kara'nın büyük direnişi ile suya düştü.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in son Paris
gezisinde Chirac'ın "Aman Avrupa'ya küsmeyin"
sözünü bu çerçeve içinde ele almak gerekir.
Cumhurbaşkanı Demirel deyanıt olarak, diploma-
tik konuşmalarda kullanılan formüllere uygun olarak
"1856 yılında bu güzel şehirde yaptlan bir banş
konferansında, mirasçısı olduğumuz ve bu yıl ku-
ruluşunun 700. yılını kutlamakta olduğumuz Os-
manlı Imparatoriuğu, Avrupalı devletlerce siste-
minin bir parçası olarak kabul edilmiştir" diyerek
"• zaten neredeyse 1.5 yüzyıldır Avrupalı olduğumuzu
ima etmiş.
Bu sözlerbizim oldukçafazlakullandığımczbirsav-
dır, diplomatlanmız, konuyu fazla bilmeyen gazete-
cilerimiz tarafından da sıkça yinelenir.
Gerçekten de Osmanlı'nın Fransız ve Ingilizler ile
birtikte savaştığı Kınm Savaşı'ndan sonra 1856'da
Paris'te hem de o günden bu yana Fransız Dışişleri
Bakanlığı'nın merkezi olan Palais d'Orsay'da topla-
-nan Paris Konferansı ile Osmanlı'nın toprak bütün-
lüğü Avrupa devtetlerinin güvencesi altına alınıyordu.
Olayın siyasi nedeni basitti. Rusya'nın sıcak deniz-
lere inmesini istemeyen Fransa ve Ingiltere, Rusya'ya
-karşı Osmanlfyı destekliyorlardı. Ancak bu politika
on beş yıla kalmadan değişecek, biriiğini tamamla-
-,yan ve Fransa'yı dize getirip Avnjpa'da ve dünyada
-kendisine yaşam sahası arayan Almanya ortaya çı-
.kınca Londra ve Paris bu tehlikeye karşı Rusya ile iş-
birtiğini yeğleyeceklerdı. Kısacası, Paris Anlaşma-
sı'nın tarihte fazla bir kıymet-i harbiyesi olmadı.
Öte yandan, Paris Anlaşması'nı başka türlü de
:6kuyabilir ve Avrupa devletlerinin Osmanlı'nın iç iş-
.Jerine dilediklerince karışma koşullannı elde ettikle-
.fjni de görebilirsiniz.
. - Paris Anlaşması'yla gelen Avrupalılık, tabii ki ya-
,'fariı sonuçlar da doğurdu, ama genel bilançonun ne
ölduğunu anlamak için Boğaz'ın kıyısındaki sarayla-
ra, Düyun-u Umumiye'ye bakmakta yarar vardır.
Eğer Paris Anlaşması'yla girdiğimiz Avrupahlaşma
sürecine bugün de girmeye hazırsak, bütün kapılan
açarsak, bütün istekleri yerinegetirmeye amade olur-
_ sak, bugün de Avrupa ile ilişkilerimızı düzeltebiliriz.
Şunun koşulu basittir. PKK sorunundan ekonomik
konulara ve her noktaya AB'nin dikte ettiklerini ka-
bul etmek.
Yok, Avrupa ile ilerde, kendimize değin yanlışlan da
düzelterek sağlıklı bir ilişki kurmak istiyorsak, onun
jjıodeli hiç kuşkusuz 1856 Paris Anlaşması değildir.
îl genel meclisinde
FP-ANAP ittifakı
İstanbul Haber Servisi
* Merve Kavakçrnın
' "Meclis'e türbanla girme-
sine sessiz kalan ANAP,
tstanbul il genel meclisi
başkanvekilliği seçimle-
rinde de FP ile işbirliği
yaptı.
İstanbul il genel mec-
lisi birinci başkanvekilli-
ğine ANAP'ın desteğiy-
" * FP'li Hilmi Demirci.
ikinci başkanvekilliğine
ise FP'nin oylarıyla
ANAP'lıllldnTaştanse-
•çîldiler.
"" istanbul il genel mec-
lisi dokuzuncu dönem,
•birinci çalışma yılı birin-
ci oturumu dûn yapıldı.
Başkanlığını İstanbul
Valisi ErolÇakır'ın yap-
tığı meclisin seçimlerin-
de FP ile ANAP birlikte
hareket etti. 18 Nisan
1999 seçimleri sonucun-
da oluşan il genel mecli-
sinde FP'nin 82,
DSP'nin 73, ANAP'ın
48 ve CHP'nin 9 üyesi
bulunuryor.
FP'nin iki kadın üye-
sinden ikisi de Meclis'e
başlan açık gelirken FP
de "sorun çıkarmayan"
kadın üyelerini katip gös-
tererek bir anlamda ödül-
lendirdi.
Köşeye sıkışan Fazilet Partisi, İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı'dan kurtulmanın yolunu anyor
Menderes'ten türban istiiasıANKARA (CumhuriyetBü-
rosu) - Türbanlı milletvekili
Merve Kavakcı'nın TBMM de
türbanla yemin etme ısran
FP'yi kanştınrken Genel Baş-
kan Yardımcısı Aydın Mende-
res. "gerifimin düşürülmediği''
gerekçesiyle partısinden istifa
ettı. FP'nin türban konusunda duyar-
stz davrandığını ifade eden Mende-
res. "Konuyla ilgili taşıdığunendişele-
rin FP tarafından paylasılmadığını ve
sükût içinde geçiştirildiğini gördüm.
Bu şartlar altında FP'nin mensubu
oiarak hareket etme şansına sahip de-
ğüdim" dedi. TBMM'de türban soru-
nunun kilitlenmesi ile birlikte FP'nin
Kavakçı'yı milletvekilliğmden istifa-
ya zorlayacağı Ueri sürüldü.
Merve Kavakçı'mn 2J. yasama dö-
nemi ant içme törenine türbanlı ola-
rak katılması üzerine Türki-
ye'de ve FP'nin kendi içinde
ortaya çıkan bunalım tırma-
nıyor. Menderes, dünöğlesa-
atlerinde 20. dönem milletve-
kili Ahmet Bilge aracıhğıyla
Genel Baskan Recai Kutan'a
"duruma netlik kazandıracak
bir açıklama yapması için 1
saatiik süre tanKBğT mesajı
iletti. Menderes, bu süre için-
de herhangi bir açıklama ya-
pılmazsa gerekeni yapacağıru
da ICutan'a iletti. Bu süre için-
de Kutan'dan herhangi birya-
nıt ve açıklama alamayan
Menderes, Bilge aracıhğıyla
TBMM Başkanlığı'na istifa-
sını iletti.
Menderes, istifasının TB-
MM Başkanlığı'na iletildiği
saatlerde TBMM lojmanla-
nnda bir basın toplantısı dü-
zenledi. Kavakçı'mn türbanla
yemin etmesi konusundaki
görüşlerini değişik zaman ve
zeminlerde dile getirdiğini
kaydeden Menderes; konu-
nun gerek FP, gerek demokra-
si, gerekse başörtüsü açısın-
dan daha dengeli bir çözüme
kavuşabilmesi açısmdan kay-
gılannı da defalarca dile getir-
diğini söyledi. Menderes,
"FP'nin hiçolmazsa bu konu-
>ıı daha fazla tırmandırma-
dan giderek gerilimi düşürü-
cü yollarda adımlar atm&sını
hep arzu ettim. Sann Kavak-
• Türban bunalımına çözüm arayan FP, Kavakçı'yı
istifaya zorluyor. Bunahmda partisinden farklı tutum
alan ve daha önce 'Pazara kadar değil, mezara kadar
RP'liyim' diyen Aydın Menderes, Kutan'ı
uyardıktan sonra FP'den istifa ettiğini açıkladı.
çı'ya atfen bugün basındayer alan ko-
nuşmayla ilgili olarak, ne Kavakçı ne
de bir başka» tekzip etmedT dedi.
Menderes. kendisiyle birlikte par-
tıden istifa eden eski Ankara Millet-
vekili Ahmet Bilge'nin Kutan'la gö-
rüşerek kaygılannı ilettiğini ancak bir
yanıt bulamadığını söyledi. Kutan'a
tanıdıklan bir saatlik süre içinde de
herhangi bir gelişme olmadığını belir-
tetı Menderes. "EndişeierinTvedmar-
hhklanmın FPtarafından pa>taşılma-
dığını ve sükûtla geçiştirildiğini gör-
düm. Busonderecederin birgörüş ay-
rıugıdır'" dedi.Menderes. bu koşullar
altında FP'nin bir mensubu olarak ha-
reket etme olanağı kalmadığını ifade
ettı.
Menderes'in istifası ve Kavak-
çı'nın uluslararası bazı toplantılarda
yaptığı cihat çağnsı için siyaset yap-
tığı yolundaki açıklamalarının da
ortaya çıkmasınm ardından FP, bu
işten nasıl kurtulacağınm yollannı
aramaya başladı. FP'nin bundan
sonra da. kamuoyu önünde " ^ r i
adım attı" denilmesi pahası-
na *rejimi zorlamadılar" iz-
lenimi vermek için Kavak-
çı'yı istifa ettireceği iddia
edildi. Menderes'in istifasını
TBMM Başkanlığı'na sunan
Bilge, gazetecilerin Mende-
res'in RP'ye katılırken "Pa-
zara kadar değil mezara kadar" de-
diğinin anımsatması üzerine, "Bu-
nu söy lerken RP vardı. FP'ye böyle
bir sözûmüz yok" dedi.
Kutan, Menderes'in istifasıyla il-
gili sorulara "Öyle düşünmüş, öyle
kararvermiş" karşılığını verdi. Ku-
tan. "Ka\akçı istifa edecek mi" so-
rusuna da. "Bu mesele, onun kişisel
meseiesidir. Meseie FP'nin meselesi
olmaktan çıktı. Görüşürler, TBMM
Başkanı'nın ta%rınagöre oda tavnnı
beBrler" yanıtını verdi.
Kitle örgütleri
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
Kavakçı'mn Kuzey Amerika Islam Birliği'nde de konuşma yaptığı belirlendi
Islam baymğıaltımlabMeşmeçağnsıHaber Merkezi - Fazilet Parti-
si'nin türbanlı milletvekili Merve
Kavakçı'mn Filistin Islami Birliği
konferansmdan önce Kuzey Ameri-
kâ'daki Islami kuruluşlardan olan
Kuzey Amerika Islam Birliği 1S-
NA'nin kurultayında Müslümanlan
tek bir Islam çatısı altında toplanma-
yaçağırdığı belirlendi. Kavakçı, IS-
NA'nin Ohio eyaleti Columbus ken-
tinde 30 Ağustos-2 Eylül 1996 ara-
sında düzenlenen kurultayına katı-
larak yaptığı konuşmada, Refah
Partisi'ni Türkiye'nin tek Islam par-
tisi olarak tanımladı. Kavakçı'mn
babası YusufZiy^Kavakçı'mn ABD
vatandaşı oldufu ve oturduğu evin
kirasımn 1SNA tarafından ödendiği
de ileri sürüldü.
Kavakçı 1996 yılında ISNA ku-
rultayında şunlart söyledi:
" 1995Araük seçinilerinde Türki-
ye'de lider olan Refah Partisi, artık
Müslümanlann tek bir İslam çansı
ahında bir ama geunelerinin zama-
• Kavakçı 1996 yılında ISNA kurultayında yaptığı
konuşmasında, Refah Partisi'ni Türkiye'nin tek Islam
partisi olarak tanımladı. Kavakçı'mn Müslümanlan tek bir
Islam çatısı altında toplanmaya çağırdığı belirlendi.
nı geküğine inanmaktadır. Kemalist
laikçilik tarafından yerle bir edilen
ve o zamandan beri Baa'nuı sıkı gö-
zetiminde tutulan Türkiye'de, Re-
fah'ın seçim başansu şimdiki Baş-
bakan Necmertin Erbakan'uı Kder-
liğinde. yaklaşık 30 yıldır süren ka-
rariı çalışmanın ürünüdür. 1970'li
yıllann başında başlavan Refah ha-
reketi,Türkleri giderek olgunlaşnra-
rak kanatlan altına aJdı \e son 8 yıl-
dır bu destek, gerçekten bir patlama
gösterdi. Batı yanhsı ordu tarafın-
dan desteklenen bu kinci laik yasa-
lara karşin halk, 1991'de Refah'uı
40 adayını Meclis'e soktu. 3 yü son-
rada Refah, tstanbul, Ankara, Kon-
ya. Kayseri ve Erzurum gibi strate-
jik şehirler de dahil, 400'ün üzerin-
de bekdiy ede seçimleri alarak zafer
kazandL"
Refah Partisi 'nın "cuntanın mu-
halefetine ve Ban entrikalanna kar-
şın" hayret verici bir başan sergile-
diğini anlatan Kavakçı. 1995 seçim-
lerinin sonucunun kazanılan güve-
ni ortaya koyduğunu belirtti. Kavak-
çı şöyle devam etti:
"Ordu ve diğer menfaat çevrefe-
ri. Refah'ın hükümet dtşı bıraküma-
sınızoria kabul ettirdiler \t- laik Doğ-
ru Yol ileAnav^atan patileıi aralann-
da koalisyon oluşturdular. Bu grup-
lann kamçılanmasıyb» oluşan med-
yanın öfkesi ve yapılan gizli anlaş-
malararağmen koalisyooun ömrü 3
aydan fazla olmadı. Haziran ayında
laikler yenilgjy i kabul ettiler ve Re-
fah Partisi'ni bir koalisyon ohıstur-
mak için çağu-dılar."
Refah Partisi üyesi kadınlann
Türkiye'nin nabzını değiştirmeye
yardımcı ölduğunu anlatan Kavak-
çı, "Refah, tek tslam partisi'' dedi.
RP'nın çalışma şeklinı diğer ts-
lamcı örgütlere örnekolarak anlatan
Kavakçı şunlan söyledi:
u
Parti. seçmenlerin bannma ve
gıda ihtivaçlannın karşılanması gi-
bi sosyal yükümlülüklerini de göz
ardı etmiş değildir. Çekirdek gnıp,
çeşith' eğitim programlan Ue daha iyi
çalısıp sorulara daha iyi cevap ver-
meye de hazır hale getirilir. Bu eği-
tim, başta Islam dünyası olmak üze-
rt, uluslararası hususlan da içer-
mektedir. Refah Partisi Kadınlar
Komisyonu. yalnızca Türkiyc'deki
Müslümanlara değil, riinı düny ada-
ki Müslümanlara da hiznıet etti. Bu
amaç doğrultusunda konusyon, Su-
dan kadın organizasyonlan Ue de
bağlanO kurdu."
'Türban
esaretin
simgesi'Haber Merkezi -FP'li Merve K«akçı'mn TB-
MM'de türbanla yemin etme girişimine tepkiler ar-
taraksürüyor. Kavakçı'nın, laik Cumhuriyetin ka-
zanımlarına karşı türbanını simge olarak kullana-
rak Cumhuriyete savaş açan anlayışın maşası ol-
duğu vurgulandı.
Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği. Eğit-Der, Türk KadmlaT Bir-
liği, KADER, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür
Vakfı, Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfi, Edebiyatçı-
lar Derneği, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği, Pir
Sultan Abdal Derneği. TMMOB Ziraat Mühendis-
leri Odası, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği, Tüke-
tici Haklan Derneği, Öğretmen Dünyası dergisi,
Altı Nokta Körler Dernegi gibi kitle örgütleri ile
CHP Genel Merkezi, DSP, ÖDP ve İP il ve ilçe
merkezlennden temsilcileT dün ortak bir basın
açıklaması yaparak "*esaretin simgesi olan türba-
nınTBMM'yetaşınmasına'" tepki gösterdıler. Sa-
yılan 4O'ı bulan kitle örgütlerinin ortak açıklama-
smda, Kavakçı'nın girişimı Cumhuriyetin temel
değerlerine karşı küstah bir saldın olarak nıtelen-
dirilerek •'Türkiye'nin önünde ulusal birtikle çö-
züiebilecek bunca ağır soruniar varken gericüik.
halkı din. milliyet \<e mezhep çatışmalan içine iö-
yor. Faalct Partisi'nintürbanlı milletvekili veonun
arkasındaki güçler. Cumhuriyet çocuğu değil, laik
Cumhurivetin düşmanıdııiar.Kimse Cumhuriyet-
le hesaplaşmaya kalkmasın. Gerçek Cumhuriyet
çoeukları Cumhuriyete sahip çıkaeaknr
7
" denildi.
Maltepe Ünıversıtesı'nce yapılan açıklamada
ise "Cumhuriyet düşmanlannın bu temel anlayv
şa aykırı yorumlarla. TBMM gibi kutsal bir foru-
mu devlete karşı meydan okurna aianına çevirme
girişjmini nefretk kınıyoruz" deniidı.
CHP Ankara İl Başkanı LeventGök, Meclis'te-
ki türban eylemi sırasında sessiz kalan partilerin
tutumunun kaygı verici ölduğunu kaydederek
"Sessiz kalan partilerin laik Cumhuriyetin güveor,^
cesiobunayacaklan daha ilk günden kamtlanraifjfıo
nr. CUPounayınca Meclis'te bu ayıp >asannıışûr
r
''i,t>
dedi.
"Cumhuriyetin Geoç Kadınlan" adına yapüan
açıklamada da "Bizler Kavakçı ile aynı kuşağın
kadınlanyız. Bizlcr her dakika geri kalmış tavır ve
düşüıtceierle mücadele ederken böyle bağnaz bir
düşünce yaptsına sahip. üstelik bi/jnık- aynı ku-
şaktan genç bir kadııun bizi temsil etmek üzere
Meclis'egurnesiniaslaha3[Tnedemiyonız
r
denildi.
Türk Eğitim Derneği (TED) Yönetim Kurulu
Başkanı Baran Asena, 1986 yıhnda derneğin An-
kara Koleji'nden mezun olan Merve Kavakçı'ya
sert tepki gösterdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (tTÜ) Senato-
su'ndan yapılan yazılı açıklamada, TBMM'deki
yemin töreni sırasında yaşanan ''Hirban hareke-
ti"nin şiddetle kmanarak "Laik cumhuriyet ilke-
leriyte bağdaşmadığı açık. beHi bir eğUimi oldu-
bitti ile kabul ettirmeve yönelik. yüce Mecüsimia
bu tutarsız, kasıtlı tutum \t dav raruşlara ortak et-
meyeçabşan türban hareketinişiddetie kmryoruz"
denildi.
Türk Sanayicileri ve tşadamlan Derneği (TÜ-
StAD) Yönerim Kurulu Başkanı Erkot Yücaoğ-
to, Washington'da gerçekleşen Türk-Amerikan îş
Konseyi toplantılan sırasında yaptığı açıklamada,
Türkiye'nin kısırtürbantartışmalanylavakitkay-
bedecek lüksü bulunmadığını söyledi.
İstanbul Kız Lisesi Eğitim Vakfı Başkanı Bir-
nur Özümert de yaptığı açıklamada, laik ve çağ-
daş Türkiye Cumhuriyeti'nin bekçıleri olduklan-
nı kaydederek "Konu mankeni Merve Kavakçı
olayında olduğu gibi, bu tür görüşlerin karşısında
olduğumuzu büdiriyor ve kınıyoruz"
1
dedi.
1 8 N i s a n s o n r a ı n b a z ı k e s i t I - a
Seçmeıı politikayı az düşünür könüma getirücli
rfRHAN K.\RAESMEN
, MHP ve DSP, iki büyük kazançlı taraf,
faralı seçim kampanyalan geçirmedi-
MHP genç tabanını küçük gruplar ha-
llinde taşra kentlen ve kasabalannda koş-
ıturdu. Büyük meydanlarda kalabalıklan
jtoplama yoluna gitmedi.
t Örgütü ve klasik anlamda tabanı bulun-
|mayan parti özelliğiyle DSP'nin ise koştu-
ı racak adamı da yoktu. Liderleri üç-beş mi-
'tingde konuştu. Birbölümünün de sönük
olduğu söylendi. Her iki parti de televiz-
yonda gözükmedi.
Kaybedenler (büyük oy düşmesiyle DYP
\e ANAP ile aslında çok küçük bir oy azal-
,ması, ama baraj trajedisiyle CHP) cenahı-
na gelince. son bir ayda varhklan bol mik-
tarda hissedilmişti. ANAP'ınkiler sazlı
sözlü. CHP'ninkiler aslında canh ve dıri,
ama tümü eksik imgelem yaratacak cins-
tendi. Hatta yanlış imgelemden söz bile
ledilebilirdi.
' Meydanlara biriken topluluklar, özellik-
le CHP'nin mitinglerinde coşkuylabirara-
ya gelenler. partilerinin en gönüllü yoldaş-
landır. Bunlann coşkusu, köklerin kuru-
madığının işaretidir. Olumlu bir şeydir.
Ancak o kritik seçim sabahı sandıklardan
dökülen oylann sahiplerinin sadece onda
jhiri meydanlara koşuşrurmuştur. Geri ka-
Cpın ilgisini-ilgisizliğini ya da coşkusu-
nu-coşkusuzluğunu sezmek, siyasal yöne-
timde basiretli olmanın ilk koşuludur.
Aynca seçim, dört yıllık dönemin dökü-
müdür. Günümüz yurttaşı, seçmeni politi-
kayı az düşünür bir konuma sokulmuştur.
Öte yandan, çabuk tüketici hale getirilmiş-
tir. Ama bu depolitize süratli tüketim süre-
cinde bile, sadece son bir aya bakmaz. Dört
yıl boyunca kafasmda birikmiş imajlan ha-
tırlar.
Bir siyasi parti de, dört yıl boyunca sü-
rekli düşünce, tavır, plan, proje üretmek
zorundadır. Bu düşünce ve tavırlann dört
yılhk toplamıdırki yurttaşı partinin yanm-
da ya da karşısında bir pozisyon almaya
sevk eder.
Yoksa siyasal parti denen oluşumu üç ay
dokuz ay boyunca kaparsın, son üç ayda
açar, reklam, koşuşma falan, yurttaşa sela-
ma durdurtursun. Olur biter.
Kaybedenler. bir günde, sadece drama-
tik bir hatanın kurbanı olarak kaybetmedi-
ler. "Ah o gün o önergeyı vermesevdik, ah
keşke o televizyon konuşmasuu yapmasay-
dık" hayıflanmalan çok boşuna ve amatör-
ce tavırlardır. Yurttaş samldığı gibi o gün-
kü o tek bir tavırdan rahatsızlık duyduysa,
o zaten üç sene bilmem kaç aydır sana gü-
ven duymuyor oluşunun sonucudur.
Eğer Antalya'da, ilin toplam politik eği-
liminin anlamlı göstergesini oluşturan kent
merkezinde belediye başkanı CHP'den se-
çilebiliyor, ama il toplamında CHP Türki-
ye ortalamasındaki 1995'e göre yüzdeiki-
lik puan azalmasının çok üzerinde yüzde
10'a yakın bir gerileme kaydedebiliyorsa,
bu "çok konuskan" bir durumu sergile-
mektedir.
KenÜi seçmen
Antalya Belediyesi örneğinden söz et-
mişken, "kaybedenler'' ile ilgili diğer ko-
nulara atlamadan, 19 Nisan'ın yerel yöne-
timsel boyutuna değinelim. Burada kentli
seçmene, yöneticisinin kişiliğiyle ilgili ir-
deleyici ve seçici tavnndan dolayı "bravo"
demek gerekiyor.
Ankara'da mevcut belediyeden hoşnut
olmayanlann, sonunda seçimi az farkla
kaybetmiş de olsa, bir Karayalçuı'a güçlü
destek çıkması bu söylenenlerin bir kanı-
tıdır. CHP ülke ölçeğinde gerilerken, G.
Antep'te, Izmit'te, Çanakkale'de. CeUd Do-
ğan, Sefa Sirmen ve tsmail Özay hâlâ bü-
yük farkla seçimi kazandıysa, seçmen ir-
deleyicilıği faktörünün önemi daha iyi an-
laşıhr.
Özellikle Izmit'te seçmen güvenilirkent
yönetimini bir ekipte görmüş ve anakent
çevre belediyelerinde Hikmet Erenyol'u,
FikretToker'i ile büyükşehirde yüzde 41 'e
ulaşmış rekor bir destek verdi ği Sefa Sir-
men'i birlikte görevlendirmiştir. Çok an-
lamlı bir kentlilik bilinci göstergesidir.
Dökülmüş CHP. 80 il merkezi belediye-
sinden 10 (seçimin büyük galibi DSP sa-
dece 9 başkanlık kazanabilmiş iken) top-
lam 2900 belediyenin de 320'sini kazana-
rak bir ölçüde teselli bulmuştur.
Diğer kayıplılardan DYP, yerel seçimle-
ri de çok başansız kapatmıştır. DYP sade-
ce 3 il merkezinde mevcuttur. Daha bir
kentli partisi olarak tanımlanabilen ANAP.
başta Adana olmak kaydıyla, 1994'ün bir
eksiğiyle 13 il merkezinde başkanlığı elin-
de tutmuştur. Ağn, Bingöl, Diyarbakır.
Hakkâri, Siirt, Van, Batman belediye baş-
kanhklan HADEP'e giderken. geri kalan
başkanlıklar ise MHP (21) ve FP (15) ara-
sında pay edilmiştir.
Bu tabloya göre 18 Nisan'ın yerel galip-
leri. küçük il merkezlerinin çoğunu süpü-
ren MHP ile iki büyük kenti elinde tutma-
yı becermiş olan FP'dir.
Bu çerçevede FP'ye genel seçim kayıp-
lılanndan biri olarak biraz yakından baka-
biliriz. Anlamlı bir bölümü MHP'ye ka-
yanlardan oluşmakla birlikte. 1995'in
RP'sine göre FP yüzde 21.4'ten yüzde
15'e. milletvekili sayısı olarak da 157'den
110'a düşmüş bulunmaktadır. Toplumda
şeriatçılık tehlikesine, sekiz yıllık eğitim ve
başörtüsü olaylanndaki bıktıncı direnişe
belli bir duyarhlık oluştuğu gözleniyordu.
Buna karşın oy kayıplannın bir milyonu
bulamayacağı ve oransal oy düşüşünün ise
3-3.5 puan mertebesinde olacağı kestirili-
yordu (Bu satırlann yazannm çeşitli oy da-
•ğılımı seçenekleri içinde MHP'ye önemli
kayışı da öngören bir uç değer incelemesi
olarak FP'yi yüzde 16.8'e kadar inmiş.
MHP'yi ise yüzde 14'e kadar yükselmiş
kabul eden bir şıkkı tasarladığı da oldu.
Başka gözlemciler ve değerlendirmeciler
nasıl açıklarlarbilemiyorum. ancak içten-
likle dile getirmek isterim ki MHP'nin
FP'yi geçerek yüzdel8'e çıkabileceğini
açıkçası tasarlayamadım).
Ancak FP'nin önümüzdeki ilk koalis-
yonlara girme şansı bulunmayan parti olu-
şu aslında kendileri için lehte bir durum-
dur. Gerilemeyi durdurma ve MHP'ye kap-
tırmaya başladıklan genç kent insanlannı
yeniden kontrol etme yolunda dikkat çek-
meden aktif olabilirler. Ancak yaygın bir
yurttaş temennisi olarak, FP'nin kontrol
eylemini daha çok kendi içlerindeki şeri-
atçı tarikat kesimine yöneltmesi umulur.
Kendi içine dönük kontrol kavramından
bakarak ANAP'ın ve DYP'nin değerlendi-
rilmesinde ise durum farklıdır. Bu partiler
in 1995'te içlerindeki din özlemcileri
RP'yi beslediler. 1999'daise aşınmilliyet-
çi bir bünye parçasmın yanı sıra akçalı iş-
lerde kirlenmemış, daha zinde ve denene-
bilecek bir yeni sağ arayanlardan kayma ile
bir miktar MHP'yi, kısmen de Ocalan'ın
hamasileştirdiği ve zaten bir ölçüde sağa
yalpalamış bir DSP'yi beslediler. Kendile-
rine sadece hüsran kaldı.
Mevcut liderlerle bir yere vanlması ola-
nak dışı gibi gözüküyor. Ancak göçmüş
sağa güçlü lider adayı bulunabilmesi de
zor gözüktüğünden, ANAP ve DYP, pres-
tijli liderler Ozal ve Demirel'den kalan mi-
rasın kınntılannı bile. hele Elazığ ve Ma-
latya'da bağımsız adaylardan yedikleri to-
katlar da düşünülürse, yok etmeye mah-
kûm gözükmektedirler.
Öte yandan yüzde 5 civan oy, çok özel
konumdaki HADEP'e ve yüzde 1 'e yakı-
nı ÖDP'nin payı olarak toplam % 1.5 'e ya-
kın oy da küçük sol partilere gitmiş bulu-
nan oylan da değerlendinneye almak ge-
rekir. Buraya gitmiş toplam iki milyon ka-
dar oyun belli bir anlamı elbette vardır. An-
cak HADEP çok özel, değişik bir adrestir.
Diğerlerine giden toplam yanm milyonu
bile bulmayan oy miktan ise maalesef ulu-
sal dengelerde ağırhklı bir yere sahip gö-
zükmemektedir. Türk solu, TÎP'in otuz kü-
sur yıl önceki yüzde 3'lerinin henüz epey-
ce uzağında durmaktadır.
BİTTİ