18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS 1999 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Şirket, Devlet ve Güdümlü Medya Prof. Dr. UÇKUN GERAY P es doğrusu! Gözler hıçbir şeyı görmüyor, kâr-rant- fa- ızpeşınde koşuyoriar. Tüm ekonomı birkaç aılenin ya da holdingin tutsağı olmuş, rıraş bıçağından cep tele- fonuna, klimadan gazeteye, kredi kar- tından motosiklete, matbaa mürekke- binden sigortacılıga, market zincirin- den araba lastiğıne... her alışverişinizin ucu onlara çıkıyor. Bilemediniz elli ai- le ve arkalannda birçok tekel, ülke tam birticarihapishane. Boğulmuyormusu- nuz ey entel takımı? llla penceresiz dört duvar arasına mı girmeniz gerekli, zor soluk almaniz için? Açıkladık, ama tıntnıyorlar. Övdük- leri kapitalizm aslında 'tekeli' dışlar. AB'nin de temel yönü bu. Tekellerin kârlanna aşın kâr deniyor. Yanı haksız kazanç! Uçurum haline gelen gelir fark- lılıklannın. gericiliğin, tinerci çocukla- nn... nedenı bu. Enflasyonun önemli nedenı de bu haksız kazancı getiren ra- hat fıyatlandırmalar. Tekellerin dışan- ya sattıklan? Ona da doğrudan-dolaylı ._ destek. bütçeden, yani halktan. Son ör- ' neği otomotivdeki vergi indirimleri. Ara- ba alanla satanın çıkanni halk ödemış oluyor. Araba üretip tûketirse ayakta ka- lan bır ekonomı! Ya yatınmlan? Beda- va kamu aıazılen ya da tanm alanlan üze- rinde. üstelik ucuz kredilerle daha da •„fazla destek eklenerek... Yani ortadaki .<• servet ve tesisler, aslında halkın ortak çi- lesinin üriinü. Ne var ki güç, kuvvet bü- yük sermayeye! Dahası, büyük sermaye, devleti yön- lendirmeye ve halkı koşullamaya da kol- lan sıvamış görünüyor, Yalan-yanlış or- man raporundan Türkiye'ye anayasa projesine, Boğazlar'a özerk idare tale- bınden TBMM'nin şu 'küskünler' top- lantısını kınamaya, Patrik'in aynı Papa gibi bir statüsü olduğu savından îstan- bul Boğazı'na üçüncü köprûnün en iyi seçenek olduğuna, nükleer enerjinin en uygun çözüm olduğundan küreselleş- menin "tekyol" olduğuna, işçi smıfımn ortadan kalktığı ve sendikalann moda- sınm geçmiş. bulunduğundan özelleştir- menin zorunlu olduğuna... bilim ve ya- sadışı ve zararlı yönlendirmeler ağız- larda ve raporlarda. Raporlar da kendı gazetelennde, televizyonlannda. Her- halde her biri aynı zamanda, hem kent plancısı, hem tarihçi, hem doğal kaynak yöneticisi, hem kamu yönetimcisi, hem kalkınma iktısatçısı, hem enerji politi- kacısı... Bu kesimden biri yıllar önce başannın (!) on kuralından birinin zo- runluluk halinde "yalan söyteyebilmek" olduğunu söylemişti, gazeteye yalanla- ma da gönderilmemişti. Şimdilerde med- yaya açıklamalarda ve savlarda bulu- nuyor, sosyal demokrasinin ne oldugu üzerine incıler döküyor. Ganp olgulardan biri de bu kesımin çevreci görünme çabaları. Moda ya! tmaj vermek gerekiyor. Bir yandan or- manlan ve yaban yaşamı koruma alan- lannı talan ediyorlar, bır yandan sözde çevrecı örgütlere araba bağışı yapıyor- lar, bir yandan Istanbul Sanayi Odası toplantısında seçim ortamındaki başıboş- luktan şikâyetle gecekonduculann "Gü- rülgürül"(!) inşaat yaptığından söz edi- yorlar, bir yandan avuç kadar yerde, za- ten trafılc, gürültû ve personel servisle- ri ile yüzlerine benzettikleri ortamda yenı bir "bitişik nizam" gökdelen iste- yerek Istanbul'a ilkelliği reva görüyor- lar; bir yandan kentin canım göl havza- lannı ruhsatsız olarak betonlaştınyorlar, bir yandan çevre ahlakı kurultayına (kongresine) para yardımı yapıyorlar, biryandan tzmit'te fabrikalannı bir çift- liğin özel ormanını yıkarak kuruyorlar, bir yandan da küçük bir orman kurarak görüntüyû kurtanyorlar. Kendi ahlak ve anlayışlanna uygun bir kûltûrü tutundur- ma peşindeler. Küreselleşme çûrütûyor, gelir farldı- lıklannı uçurumlaştınyor, kültürümü- zü yok ediyor, terörün de kökü bu, üs- telik ulus devlet'e karşıt, MAl'yi daya- tıyor ve Danıştay'ı budamak istiyor. Ama bu kesimden yukandaki var olma- yok olma sorunlanna net açıklama yok. Açıklamalar kâra, ranta, şirket evlen- mesine, halkın mallannın ivedi olarak özelleştırilmesine, yeni ıhale alanlannm bir an önce açılmasma (Istanbul ve Ça- nakkale Boğaz köprüleri, îzmit geçişı, enerji üretimi, enerji dağıtımı...) ilişkın ya da odaklı. Siyasiler bu gereksiz ya- tınmlaria oy, bu çevreler para kazana- cak, geri kalan hiçbir şeyin ama hiçbir şeyin önemi yok. Bakmaymız bu kesimi sorguladığı- mıza. Gûnümûzde tüm bu "değerler" 3. Dünya büyük sermayesi içın doğal. Dün- ya, 3. Dünya ülkelerinin patronlannı bu yöne itiyor. Sonunda curnhuriyetin bun- ca kanla, terle ve erdemle kazanılmış bi- nkimi bir yanda kalıyor ve kendine öz- gü bir "imaj" ve "rapor" mantığı orta- ya çıkıyor. 3. Dünya'nın büyük serma- yesi bu manhğa karşı çıkabilir, gerçek- ten ulusalcı ve tam bağımsızlıkçı olabi- lir ve olaylann güdümüne geçebilirmi? Büyük sermaye, çok uluslu şirketlerin besledikleri. ulus devleti eritme ve ulu- sal memaleki sahiplenme niyetlerine ' onlarla işbirhği yaparsa karşı koyabilir mı? Hele yönetim kurullan uluslarara- sılaşırken ve "devleti ikna edeceğiz'" gi- bi anlam yüklü işaretler veriliyorken bunlar olası mı? Yaşamsal sorular işte bunlar. Birçok 3. Dünya büyük serma- yesinın, evlenmeler, ortakhklar ve mar- ka anlaşmalanyla kendi ülkelerinin ba- ğımsızlıkçı politikalanna karşı daha güç- lü ve bağıntısız duruma gelme yolunu izledikleri görülmektedir. Büyük sermaye temelde a) devletin (halkın) desteklenyle, b) devlete verdi- ği borcun faizleriyle, c) kamu mallan- nı bedelsız ya da ucuz yoldan sahiplen- mekle, ç) çokuluslu şirketlerle evlen- melerle, d) tekelci yapısını sürdürmek- le ayakta durabiliyor. Kendine özgü dı- şa dönük, başanlı ve desteksiz yürüte- bildığı bir stratejisi yok görünüyor. Do- layısıyla yukandaki desteklerin birini, birkaçını çektiğinizde unufak olmama- sı olası değil. Bu noktada çabalan. kısıtlan ve de- ğerleri yönlerinden KOBt'lerin çok fark- lı bir konuma sahip bulundugu özellik- le belirtilmeli. Ancak çokulusluluğu ve küreselleş- meyi bilerek körükleyen ve güden ülke- lerde (örneğin Fransa. Almanya, daha- sı Avrupa Birliği) büyük sermayenin değerleri çok çok değişik. Zira burada Peşin alımlarda Ek Taşıt Alım Vergisi bizden. ÇOK UYGUN TAKSİTLER %0'dan başlayan faixler, 5 milyara kadar kredi olanağı, 24 aya varan vadeler ve geçen ayın fiyaHarıyla. PAUO ANAHTAR TESÜM FfYATI (TU* ANAHTAR TESÜM FİYATI01)* ANAHTAR TESÜM FİYATI (TU ÜSTELİK Ön camında M«vi Bo«cwk çıkartması bulunan ofomobiller daha da avantajlı koşullarla. (Örneğin Tipo 1.6 i.e. modelinde 450.000.000 TL olan otomatik klima 150.000.000 TL)** Ötnck ödcmc cablosu verilcn modcller ıçıtı faıklı ödeme seçenckleri de mevcuttur tclul nvodclkr. cıcan araçlar vc dıgcr modellenmızın vadc >e krcdı ımlunlın hakkında avnntılı bılpkrı I ofaş-Fuı Bayılcn'ndcn öğrcncbılifsınız. •Peşın ahraUıdı. vutında ömck ödeme tahblan bulunan verlı modellcnn cflmunde, aoahnr teslım fiyadan uzennden Ek Taşıt Alım Vergısı luunndj ındınm vapıijcaktır. ** Tıpo 1 6 ı.c ıçın venlen otomatik klıma fı>atı, anahcar tcshm nvalivctı uzenndcn hcsaplanmıştır OnmoUllıria tnaktartalım malntrtenm* kaapknmasnuia tavsıjtahlnpeniank soti)fiyatttmesûs ahmmjtır Atmiurlelm malıjtn, piaia nisal masnflaruulm dohjıfaıilıhtgisurriıBr. Bu kampanyıı mMatnnaâakı ammobıjlcrk sınvhdv Fi I (A T Fransa'nın, Almanya'nm ve AB'nin uzun dönemli, makro hedeflerinin ger- çekleştirilmesi ve öteki bloklar karşı- sında varhklannın güvence altına alın- ması söz konusu. Yani genel gidişe ve mücadeleye başat olma ve kendi ülke- lerinin ve bloklannın bağımsızlığmı sağ- lama onlann temel çıkış noktalan. Sağcı uygulamalann çürümüş sonuç- lan ışığında, büyük sermaye, kamu ya- ran, kârdaki KlT'lerin özelleştirilmesi, kente karşı işlenmiş suçlar, MAİ, or- manlann ve tanm alanlannın talanı ve yapılaşması, Danıştay'm yetkileri, kü- reselleşmenin yıkıcı etkileri, boyalı med- yanın durumu, gelir uçurumunun so- nuçlan, büyük sermaye ıle KOBf ve iş- lendirme eücileşimleri, Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'ne ne yapacaklan vb. ko- nulardaki düşünce ve önerilerini ve ne- den bu önerilerin ulusalcı ve tam ba- ğımsızlıkçı olduğunu ivedi olarak açık sözlülükle, özelleştirmçlerdeki evecen- likleri (acelecılikleri) çerçevesinde ar- tık tartışmaya açmak zorundadır. Ama ilk işleri boyalı basınla ihşkile- rini kestiklerini saydam biçimde kanıt- lamak olmalıdır. Zira Türkiye'nin en büyük derdi boyah basm'dır. Boyah ba- sın da büyük sermavenin güdümünde- dir. Bunu sağır sultan bik duydu. bilivor. Tersı durumda adıl olmayan bır tar- tışma ortamı varlığını sürdürecek de- mekrir. Bu adil medya ortamı sağlanma- dan bize verilebilecek tüm yanıtlan hiç mi hiç geçerli saymıyoruz ve şimdiden elimizin tersiyle itiyoruz. Sorunlan tar- tışacaklann bileşımi de çok önemli ol- duğu için buna da koşul koyuyoruz. Haydi çok sevdikleri saydamlığa! CHP Barajlan Aşacak... MEHMET ALt ATAY C HP'nin, Sam- sun'a çıkan, Ku- vayi Milliye ha- reketini, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başla- tan, yürüten ve zaferle so- nuçlandıran, Kuvayi Milli- ye ruhunu yaşayan kışiler- ce kurulan bir parti olduğu bilinmelidir. Kuvayi Milliye ruhu ne- dir? Kuvayi Milliye ruhu altı yüzyıl yaşayan bir ım- paratorluğun dibe vuruş noktasında yeniden dirili- şin adıdır. Bağnazlığın, ge- ri kalmışlığın, güç dengele- rinin sayesinde hasbelka- der, zoraki ayakta kalabı- len imparatorluğun parça- lanma, kurtlara kuşlara yem olma noktasında, çağdaş devlet sistemlerinden ulus devlet olmanm adıdır. Sö- mürgeci, emperyalist yedi düvele karşı yürütülen ve sonraki ulusal kurtuluş mü- cadelelerinde bir ilki oluş- turan başkaldınnın adıdır. Yokluğun, sefaletin, ilkelli- ğin kol gezdiği bır yaşayış tarzında refah nedir, banş nedir bilmeyen. ardı arkası kesilmeyen yenilgilerle do- lu savaşlarda niçin savaşrt- ğını bılmeyenler için, din- meyen yaralann, yetmiş beş yıllık banşın adıdır. Top- îumsal bütünleştnesini sağ- layamayan bir sistemin yok oluşu ıle ulus devlet ile sağ- lanan ıç banşın adıdır. Ulu- sun azmine, karannabaşvu- ran demokrasinin kendisi- dir. Bu ruhun miman, Fran- sız ihtilalini özümsemiş, ko- münist ihtilalini sıcağı sı- cağına yaşayan, profesyonel Osmanlı kurmay subayı, Trablusgarp, Çanakkale cephelerinin neferi, ordu müfettişi, Samsun'a çıkan, kongreler düzenleyen, gazi, mareşal, paşa Mustafa Ke- mal, cumhuriyeti CHP'yi kuran. bilinen devrimleri yapan M.K. Atatürk'tür. Mi- marlan ise. M.K. Atatürk'ün arkadaşlan. sivil bürokrat- lar, taşra eşrafi, ticaret bur- juvazisi, köylü-işçilerdir. Bir başka deyışle Misak-ı Millı sınırlan ıçinde yaşa- yan, Kuvayi Milliye ruhu taşıyan toplumun tüm ke- simleridir. CHP bu ruhla 27 yıl ül- keyi yönetti. Hem de iki ciddi gerici isyana, bir dün- ya savaşına, 20. yüzyılın büyük ekonomik bunalımı- na karşın... Hem de 8 yıllık eğitimin 8 milyon karı bü- yük devrimleri yaparak... Çağdaş devletlerde var olan tüm partiler, ülkeler kurulurken ya da toplumun geçirdıği önemli sosyal, si- yasal ve doğal felaketleT- den sonra kurulmuşlardır. tşte CHP de, Türkiye Cum- huriyeti kurulurken kurul- muş bir partinin adıdır. CHP barajı aşamaz diyen gaflet, dalalet ve hıyanet içinde olanlann gözlen ay- dın olsun; CHP barajı aşa- madı! Ancak Türkiye Cumhu- nyetı'nı kuran partı bir gün barajlan aşıp okyanuslara ulaşacak Göreceksiniz... SIENA PENCERE Zamammın Kısa Tarihi... Istanbul'dayız.. Okula başlamamıştım. Ağabeyimin elinde bir dergi gördüm: "Çocuk Sesi". İlk gördüğüm dergi. Kapağındaki resim ilgimi çekti. Koskocaman bir tepsiye doluşmuş çocuklar, merdivende kayıyor- lar. Okuma-yazma bilmiyoaım. Ftesim belleğime ka- zındı. Çocuklar sanki büyük bir geziyeçıkıyoriar, yüz- leri güleç, gözleri büyümüş... • Aydın'da okula başladım. İlk günler. Alfabeyi bir türlü sökemıyorum. Bir gün evdeki büyük konsolun üstüne çıkıp oturmuştum. Pence- reden giren güneş üstüme düşüyordu. Elimde al- fabe. Karş4mda annem. Birden okumaya başla- dım. Şaşkınlık ve sevınç bedenimi sardı. rJünyam birdenbire değişf. O 'an'a dek bilme- diğim bır evrene girivermiştim. Konsolun üstünde- ki mermerin sıcaklığını ve pencereden vuran güne- şi bugünkü gibi anımsanm. • üse son sınrf. Adana'dayım. Elimde iki kitap: Mantık ve felsefe!.. Okudukça çarpıldım, benliğimde birdepremi yaşadım. Ne ya- zıyor bu kitaplarda?.. Meğer o güne değin okuduk- lanmız kesinkes değişmez doğrular değilmış. Oy- sa ben ders kitaplarında okuduklanma inanmış- tım. Hayır!.. Insan aklını '/Aydm/anma'ylakullanma- ya başlamış. Bir gerçek, tersi kanrtlanıncaya dek gerçek sayılırmış.lki nokta arasında en kısa yol bir doğru çizgi imiş, ama, bır matematikçi, evrenin bo- yutlan gözetıkjiğınde, bunun bir eğri olabileceğini de savunuyonmuş. Allak bullak oldum; yepyeni bir ülkede 'seyahafe' çıkmış gıbiydim. O güne kadar düşünürken, düşünmenin de kurallan olabileceği- ni hiç düşünmemiştım. • Düşündükçe evrenin sonsuzluğunda insan olma- nın bılincini heyecanla duyumsuyordum. Bir yerde dururken, zamanla mekânın kesiştiği noktada var oluşumun bilincini algılamak, mutlu- luk gibiydi. Daha sonra bu mutluluğu bana sağla- yan hayatın kapısını 1923 Aydınlanma devriminin açtığını daha iyi anladım. Biz yeryüzünde eşi az görülür ya da çok özel bir devrimin mutlu çocuklanydık; Aydınlanma bilinci, yediveren gül gibi benliğimizde tohumlanıyordu. • 1962'de Cumhuriyet'e girdim. Nadir Nadi su katılmamış bir devrimciydi. Ço- cukken milli mücadele Ankara'sında düşmanın top seslerini duymuş, gençliğinin istanbul'unda Mo- zart'ın ezgisinı duyumsamış, seslerin bileşkesini al- gılamış, Anadolu insanının ıçinde yaşadıgı soru- nun yalnız siyasi değil, fetsefi kökenini kavramıştı. O günden bu güne Cumhunyef le yaşadığım sü- reç, yeryüzü tarihinde bir 'harikulade macera 'nın romanından bir bölümdür. Bu serüvenin önderi Mustafa Kemal, hepimize etterimizi uzatsak ok- şayabileceğımız kadar yakındır; onun sıcaklığı bir ömür boyu hayatımızı ısrttı; tanhsel atlasın enlem ve boylamlannı pusulamızla tararken, insan oima- nın bilincini tattık... l İnsan daha başka nasıl mutlu olabilir ki?.. ' ' • 2000'e 7 ay var.. Anadolu, dünyanın eşi bulun- maz bır coğrafyasıdır, bu toprakta mutlu yaşama- nın tek koşulu insan olmak... İnsan olmanın da tekil ve çoğul koşulu: Aydın- lanmak, aydınlanmak, aydınlanmak... r Cumhuriyet ^ kitap kulûbü TAM DA BUGÜN OKUNACAK İKİ KİTAP Hikmet Çetinkaya TÜRKİYE'NÎN ŞEYTAN ÜÇGENİ Ecevıt"Lötfenbuhanımahaddını bıldınn",dedi. "Türban Bunaltıctsı'" FP'lı Merve K.a\akçt'nm yemınıni kım önledı? Hadlennın bıldınlmesı gereken dığer kimlıkler kime ait? Hadlerinı bilecekler mı? Bu kitap "had bıldınnenın" abecesı. (Cumhun>et Kitaplan) ŞERİAT PAZARI FP'li Mene Kavakçı turban bunalımım yırmı dört saat ıçinde mi yarattı? K.avakçrnın ardına gızlenen yeşıl bayraklılann. çember sakallılann. cüppelılenn, sanklılann. sıyah çarşaflılann pazara çıkanldığı bır kitap I Çağdaş Yayınlan) 24 SAAT NÖBETÇİ KİTAPÇI Her işlem bir telefonla (212)514 01 96 ANKARA ASLİYE 24. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999109 Esas 1999/156 Karar Mahkememızın yukandaki esas ve karar numarası yazılı bu- lunan dosyası 12 4.1999 tanhınde karara bağlanmış olup, An- kara ılı Çankaya ılçesı. Remzı Oğuz Ank Mah. Cilt: 67, sayfa: kütük: 0343'te nüfusa kayıtlı Abdülkadır ve Ferahnaz'dan ol- ma 30 09.1982 d.lu Muhammed Ahmet Süve>da Çeltık'ın adında bulunan Muhammed Süveyda'mn kaldınlarak sadece Ahmet olarak düzeltilmesıne karar verilnuştır. Keyfıyenn ya- sal olarak ilanına, Basm: 19933
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle