25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7IAYIS 1999 CUMA * • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 •• GUNCELcÜIVEYT ARCAYÜREK H iaştarafı 1. Sayfada h kadında da ınanılmaz bir cesaret var: ^alanlannın asla ortaya çıkmayacağını sanıyorlar. ^alanlar yüzlerine vuruluyor, ama onlara ne gam! He ıkisı de hıçbir şey olmamış gıbı gülumsüyor, ba&a konularda yalan söylemeyi sürdürüyoriar. Cözleraynı, bakışlar aynı, sinirienmesini gerekti- reok konularda serinkanlılık aynı... Amerika'da uzuı süre yaşayıp, ABD'yi ikinci vatan olarak gö- renenn "sinırtenne hâkım olacak veya sinirienecek- lemrtamlarda kullandıklan birilaç, birhap mı var" acaja? Nerve de, Tansu gibi sinirlerine egemen olması- nı ağlayan kim bılir hangi turden; yeşil, mavi, kır- mız renkte "yardımcı malzeme" taşıyor çantasın- da. Geçende, atv'de Ali Kırca'nın sorulannı yanrtlar- kertanık olduk. Krca'nın sonjlanna kılı kıpırdamadı Merve'nin... O kacar ki, ne sorarsan sor ezberlediği veya ezberletı- len aynı cümleleri yineledi durdu. Bu tutum karştsın- da Merve yerine Kırca'nın sinirlerı bozuldu. Yazabilseler. romanlanna "Hayatım Ya/an"mükem- melbir başlık olabilir. N/erve, Ankara'da Tıp Fakültesi'nde okuduğunu, isteğiyle aynldığını söylüyor. Fakülte dekanı, başansız Merve'nin "belgeli" ola- rak jzaklaştınldığını açıklıyor. Tcför örgütü Hamas'ı destekleyen Filistin Islami BiriıŞı'nın toplantısına katıldığını -bir an duraksaya- rak-kabul edıyor. Ama Kırca'nın elınde yeterince mal- zerre olmadığı ıçin, otoplantıda "cihatçağnsı"yap- tığı ortaya çıkmıyor. Gazetecı Yasemin Çongar, Amerıkalı gazetecı Steve Emerson'dan sadece Merve'nin şeriat heze- yanlannın metnini almıyor; Amerikalıdan, konuşma- yı Merve'nin sesıyle saptayan teyp bandını da sağlı- yor. Türbanın altında gızlenen laik Cumhuriyet düşma- nı kafanın, Türk hükümetlerini "sözde Müslüman"di- ye nrteleyecek kadar gözü kararmış! ABD'dekı konuşmasında "yolunu "açıklıyor Siya- sete "cihadın siyasatyönü" olduğu için girdiğini sak- lamıyor. "Hizb-ı Refah'ın ideolojisi insanlık adına ci- hat yapmaktır" diyor. RP gibi Merve, bugün Fazilet Partisi'nden sadece bir mil- letvekilı değil. Üstelik üyesi. Bizim yasalanmız, bir partınin ve üyelerinin anaya- saya ve yasalara aykın demokratik laik rejim karşrtı hareketlenni yasaklar. Oyleyse?.. FP nereye koşuyor? Olabileceklerin ayırdında mı acaba? Kuşkusuz parti yönetimi, Merve ıle başlayan süre- cin FP ile ilgili hangi olumsuz öğelere dayanacağını biliyor. Ustelik sürgiti olduğu partiyle eşsız bir deneyim yaşadığının herhalde bilincınde. Merve kumaşının hangi tezgâhlarda dokunduğu artık kanıtlarıyla bilinirken, Genel Başkan Recai Ku- tan, türbanlı mılletvekilini savunuyor. Merve'nin laik Cumhuriyet aleyhine sözleriyle ey- lemlerini "partisi söylemiş veya yapmış gibi" kabul- leniyor. FP bununla da yetinmiyor. Manisa Milletyekili, FP'nın Genel idare Kurulu üyesı Bûterit Ârînç, "Ka-~ vakçı elbette 'siyasal simge olarak türban' takıyor" diye bir demeç veriyor. Bütün bunlar, kuşkusuz, olası yenı belgeler, bilgi- ler RP'den sonra Fazilet'ı de bir köşeye sıkıştıracak nitelikte. CumhurbaşkanıDemirel'inbirtörendeelindentu- tup dakikalar boyu yanından ayırmadığı, tek niteliği 80'lik yaşı olan TBMM'nin geçıcı başkanı Ali Rıza Septioğlu'ndan, Merve ve takımının 12 Mayıs günü ant ıçıreceğine dair söz aldıkları anlaşılıyor. Merve'nin konuşmalan açık biçimde bu olasılığı gösteriyor. Ya kendini henüz göstermeyen olaylar, oluşma- lar?.. Zaman içinde boy göstermeyi beklıyor! Demirel: Türkiye'de herkes eşittir lstanbul Haber Servisi - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuri- yeti'nin temelinın eşıtlığe dayandığını, kimseye inan- cının sorulmadığını anım- satarak "Bugün Türkiye'de kimse 'demokrasi yok" di- yemez. Sadece düşünce>i yayma özgüriüğû tehlikeya- yryorsa ona kısıtiama getiri- flyor"dedi Demirel, Türki- ye'nın yargı, personel reji- mi, sosyal güvenlık ve özel- likle ünıversite kurumlan- nın yeniden organıze edil- meye ihtiyacı bulunduğunu, başkanlık ve yan başkanlık sisteminin de tartışılabile- ceğini söyledi. Demirel, "Büyük Atatûrk'ün kurdu- ğu Cumhuriyetin etrafinda toplu, beraber durdukça ve çağıgeçmiş birtakım diişün- celere saplanıp kalmadıkça, çağdaş, demokrat, biiyük Türkiye, Atatûrk'ün TürJd- yesi, onu bulunız" diye ko- nuştu. Demirel. IÜ Iktisat Fakültesi Mezunlan Cemi- yeti tarafından The Marma- ra Oteli'nde dûzenlenen 24. Iktisatçılar Haftası çerçeve- sinde "Dünya Ekonomisi ve 21.YüzyıTkonulutoplantı- da yaklaşık iki saat süren bir açılış konuşması yaptı. Ko- nuşmasında ekonomik ge- lişmeleri Cumhuriyetin ku- ruluşundan günümüze ka- dar rakamlarla kıyaslayarak anlatan Demirel, "Devlet haJkın devletidir. HaJkın iti- madına mazhar olması la- zım. Onu çok önemsiyo- rum" dedi. Hevesini yitir- miş birtoplumun devletinin işlemekte güçlük çekeceği- ni de kaydeden Demirel, "2000'li yülara girerken Türkiye, büyük Atatûrk'ün gösterdiği istikamete sada- katie bağlı kalmalıdır" diye konuştu. Demirel şöyle de- vametti: "Türkiye'de seçün yapddı. Yeniden hükümet kuruluyor. Bu hükümetin önünde 2000'li yülara Tür- kiye'yi adapte etmekiçin ge- rekü gayretleri gösterme gi- bi bir görevduruyor. Büyük Atatûrk'ün kurduğu Cum- huriyetin etrafinda toplu, beraber durdukça, bütu'u- lük içinde ileriye bakükça, saıuyorum ki hedefimizi bu- luruz. Çağdaş, demokrat, büyük Türkiye,Atatûrk'ün TürkiyesL onu buluruz." IConuşmasını tamamla- dıktan sonra "Vaktiniz var- sa sorularuuzı yanıtianm, benim vaktim var" diyen Demirel. Türkiye'de kimse- nin "Demokrasi yok" diye- meyeceğinı söyledi. "Türkiye'de özgürlük yoktur" demenin doğru ol- madığını anlatan Demirel, "Sadece düşünceyi yayma özgürlüğu tehlike vayıyorsa ona kısıtiama getiriliyor" dedi. Türkiye'de din işleri- nin devlet işlerinden aynldı- ğını vurgulayan Demirel, "Ama bâîâ 'DevJete kanşa- lımdeniliyorsabuişoünaz'' dedi. Çeşitli dönemlerde Türkiye'de baskılar yaşan- dığını ve sıkıntılann gide- rilmeye çalışıldığmı anlatan Demirel, "Türkiye mutlaka şikâyetlerini asgariye indire- cektir. İnsanlık nzaya da- yanmayan yönetimi kabul etmiyor. Sistem iyi işlerse ona nzasını veren halkı tnemnun edecek bir durum ortaya çıkar" dedi. Devletin yargı, personel rejımi ve sosyal güvenlik kurumlannın yeniden orga- nize edileceği reformlara ihtiyacı olduğunu anlatan Demirel. "YasamaDeyürüt- rae organlan arasında ba- zen aynlıklaroluyor. Zaman zaman yürütme yasamayı, yasama yürütmeyi ezebili- yor. Türki\e"nin bunlandü- zeltmesi lazun" diye konuş- tu. Milli Göı*üş ıtıilitanıI Baştarafi 1. Sayfada temsilcisi olduğunu ileri sürerek "Merve Ka- vakçı, Milli Cörüş'ün Köln merkezine bağlı Kuzey Amerika .VUlli Görüş Teşkilatı'run üye- sidir. Şube başkanı olarak tayin edilen Dr. Fa- tih Ramazanoğlu ile birlikte çalışıyorlardı. Merve Kavakçı Ahnanya'daki büyük toplanö- lara gelir, her genel kurula ABD şube temsilci- si olarak kaülırdı. Amerikahyla evlenip aynl- mtş militan bir bayandı. Erbakan'ın onayıyla, AvTupa'daki Milli Görüş, MecBs'e ilk kez tür- banlı bir üye sokmayı başardı. Bu nedente Mil- li CÖriiş'ün camilerinde 'Cıhat vaptık, 75 yıl- lık Cumhuriyete bir gol attık" diyorlar. Cema- atten daha çok para toplamak için önemli bir olanak dogdu" diyor. Alman Anayasası Koruma örgütü tarafin- dan 1990'dan beri ızlenen ve bu teşkilatın yıl- lık rapoıiannda tehlikeli sayılan örgütler ara- sında yeralan Milli Görüş, aynı zamandaulus- lararası Islami cıhat örgütleriyle de ilişki için- de. Bunlar arasında. Dünya tslama Çağn Cemi- yeti (Trablus-Libya), Dünya Islam Cemiyeti (Mekke-S. Arabistan), Dünya Müslümanlar Talebe Federasyonu (Kuveyt), Mısır Müslü- man Kardeşler Örgütü ve FİS de bulunuyor. Alman hükümetinin, din kisvesi altında krimi- nal metotlarla ticari faahyetlerde bulunduğu gerekçesiyle en tehlikeli tarikat olarak müca- dele ettiği, sert önlemler almaya başladığı, merkezi Hamburg'da bulunan Scientology ta- rikatıyla da Milli Görüş'ün ilişki içinde oldu- ğu, belirii aralıklarla bu tarikatın önde gelen- lenyle Milli Görüş'ün Köln'deki merkezinde toplantılar yaptığı ortaya çıktı. 1954'te ABD'de kurulan bu tarikatın Almanya'da yak- laşık 30 bin üyesinin olduğu belirtiliyor. Milli Görûşçü ve gerçek Müslüman Merve Kavakçı'nın, Necmettin Erbakan'ın 1986'daKöln'de Milli Görüş'ün bölgebaşkan- lanna özel olarak verdiği 'Temel Esaslar ve Cihat' eğıtimi notlanna bağlı kalarak Alman- ya'nın çeşitli kentlerinde konferanslar verdiği belirtiliyor. Çok güvenilir teşkilat yöneticile- rine verilen bu eğitim notlannda cihattan şöy- le söz ediliyor: "Cihat farzı takatm sonuna kadar yapdır. Yani seçimde üç gün cihat ederiz. dersek ve bir dahaki seçime kadar yatarsak suç işlemiş olu- ruz. Cihat, bütün gücünüzü orta> a koyun. ta ki Kııran nizamı kuruluncaya kadar, demek olan bir ibadettir. Adam ilçe başkam, burada cami başkanı veya kra heyetinin bir üyesi oturmuş, 'Hocam, benim dükkâna, camiye ya da derne- ğe çok cemaat geliyor. Bir güzel oturuyoruz, çay demliyoruz, hep cihattan bahsediyonız" diyor. Bu adam konuşuyor, cihat yapmıyor. Sen, senin bölgende herkesi Milli Görüşçü > apacak- sın. Çünkü bir insanı Milli Görüşçü yapmak, o insana yapacağm en büyük iviliktir. Bunlan biz kimin için konuşuyoruz? 1. ve 2. mafsal için konuşuyoruz. Çünkü siz de üçüncü mafsala ulaşabilirsiniz. Çevrendeki insanlan Milli Gö- rüşçü yapacaksın ki o da bu toplantılara koşup gelebilsin. O da cihat için gayret edecek. Bun- lar yerine gelmeden vazifeni yapmış olmazsuı. O însanlar bu seviyeye gebneden gerçek Müs- lüman olamazlar." Milli Görüş'ün Almanya ve Avrupa'dakı ca- mi ve eğitim yerlerinde Merve Kavakçı üzeri- ne övücü konuşmalar yapıldığı, onun cihada kalkan bir kahraman olarak tanıtıldığı belirti- liyor. Hocalar, bölge yöneticileri, kadm sorumlu- lan, şimdiye kadar Türkiye'deki cumhuriyet rejiminı yıkmak, şeriat esaslanna dayalı bir devlet kurmak için yürüttükJeri mücadeleyi daha aktif olarak yürütme girişimi içindeler. Önce Allah sonra Necmettin Erbakan tarafin- dan bunun işarerinin Merve Kavakçı'nın orta- ya çıkışıyla verildiği söyleniyor ve 26 Mayıs 1990'da Köln'de Spor ve Sergi Sarayı'nda ya- pılan Milli Görüş'ün 6. genel kurulunda 12 bin kişinin önünde Necmettin Erbakan'ın şe- natyeminı yaparken söylediği şu sözlercema- ate tekrar hatırlatılıyor "Hazır olun, söz vere- ceğiz \ç siperlerimize dagılacağız. Bugünkü kö- le düzeninin bir an evvel yıkılması için, adil dü- zenin bir an evvel kurulması için tüm gücü- müzk çauşacağunıza söz veriyoruz. Gazanız mübarek olsun!" FP'li Başkan Penbegüflü İstiklal Marşı'na karşı çıktı • Baştarafi 1. Sayfada leyen vatandaşlar da eşlik etti. Bu sırada olaylara sessiz kalan ve yerlerinde oturan ANAP ve MHP'li meclis üyeleri de ayağa kalktılar. İstiklal Marşı'nın yansı tamamlandığmda ise önce FP'li meclis üyeleri, ardından da FP'li başkan ayağa kalktı. Marşın biti- minde ise FP'li Penbegüllü. DSP'li meclis üyelerini, "Bu kez acemiliğmize vererek affediyo- Bu. fanfor... rum, bir daha olmasın*'diye uyar- dı. DSP'li meclis üyeleri, FP'li başkanın geçen dönem meclis gö- rüşmelerinı açarken fatiha okut- turduğunu anımsatarak "Fatiha okunurken hiç kimse itiraz etmedi. Oysa İstiklal Marşı okunurken, gündemdîe yok dhe itiraz ediliyor. Laiklikten asla taviz vermeyiz" diye konuş- tular. FP'den bu seçimler- de meclis üyesi seçilen Rabia Suluk ve Emine Meydan meclis görüş- melerine türbanlanyla katıldılar. Meclıste tür- banhlara tepkı göste- ren olmadı. Gebze Yüksek Tek- noloji Enstitüsü Sena- tosu, Gebze Belediye- si'nin ilk oturumunda yaşanan " İstiklal Mar- şı kria"ni Cumhuri- yet'i kuranlara karşı bir saygısızhk olarak de- ğerlendirdi. GYTE Senatosu'n- dan yapılan yazılı açık- lamada, "Utkemizin ve dünyanın içerisindebu- lunduğu olağanüstü şartlar göz önünde tu- tulduğunda, her za- mankinden daha fazla milli birlik ve toplumsal banşa ihtiyacımrzoldu- ğu gerçeği inkâr edile- mez. Dİğertaraftan, şe- hitlere saygı ve İstiklal Marşı gibi vazgeçilmez milli ve mukaddes de- ğerierden taviz verüe- mez" dedi. • • G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada dir. Ülkenin içinde bulunduğu olumlu-olumsuz her çal- kantıdan doğal olarak etkilenir. Bu alanda araştırma yap- mak isteyenlerin duraklanndan biri de Cumhuriyet olur... 9O'lı yılların başıydı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nden bir öğretim görevlisi randevu is- tedi. Koreli. Adı. Nan A Lee. lstanbul Üniversitesi Sos- yal Bilimler Enstitüsü Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı adı- na daha önce yaptığı bir araştırmadan söz etti. "Türki- ye'nin yakın dönemdeki edebiyatına ilişkin" dedi. 649 sayfalık bir araştırma sundu. Kapağında şu yazılrydı: "1928'den 1960'a kadar Cumhuriyet gazetesinde edebiyat, tarih, kültür ve sanatla ilgili yazılann sistema- tik bibliyografyası." Söz konusu yazılann sahiplerini okurken bir okyanus- ta kaybolmuş gıbiydim: Aka Gündüz, Server Bedi, Adnan Adıvar, Fikret Adil, Niyazi Ağırnaslı, Ahmed Cevad Emre, Reşat Nuri Güntekin, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Orhan Han- çerlioğlu, Ömer Rıza Doğrul, Tuğrul Deİiorman, Ne- cati Cumalı, Peride Celal, Semiha Berksoy, Burtıan Belge, Ahmet Muhip, Yaşar Nabi, Orhan Seyfi Or- hon... Liste uzayıp gkJiyor. Ne zaman Cumhuriyet'in gazete işlevinin yanında kültür-sanata katkısı gündeme gelse, Nan A Lee'nin bu çalışmasını anımsarım. Cumhuriyet'in 1920-30'lu yıllardaki baskılan, Atatûrk devnmlerinin yaşama geçiş öyküsünün bir başka yansı- masıdır... Bir gün gazetenın eski baskılan arasında gezi- niyordum. Arka sayfada onlarca sözcük. Başında, "Bu- gün K harfi" diye yazıyor. Soyadı Yasası çıktığında Cum- huriyet, Anadolu insanının soyadı seçimine katkıda bu- lunmak için, her günü bir harfe ayırarak öneriler sırala- mış: Kaya, Keskin, Kurtuluş, Karadağ, Koç, Karpat... Açık davet Tarih derinliğinden günümüze gelirsek... 1991-94ara- sı kimileri şunu söylerdi: "Devir değişti. Ayakta durmanız artık zor." 1994-97 arasında bu değerlendirmeler şuna dönüştü: "Ya hayret, siz nasıl ayakta duruyorsunuz? Arkanızda birholdingyok..." 1997 sonrası şunu daha çok duyar olduk: "Aman sağlam durunL. Başlıca dayanağımızsınız." Işin püf noktası okurda! Gazetede sorumluluk almak, beraberinde okuria da- ha yakın diyaloğu da getiriyor. Bu ilişkiler, okunjn gaze- teyle olan bağını da ortaya koyuyor. 3-4 yıl önce bir 17 Nisan günüydü. Hasanoğlan'dan bir okur aradı. Yaşımı sorduktan sonra, "Yaşın artı on, bu gazeteyiokuyorum" deyip sordu: - Ner&de bu gazetede Köy Enstitüleri? Gazetede Mustafa Ekmekçi'nin, Mehmet Başa- ran'ın yazısı vardı. Iki de etkınlikleri içeren haber... Bunu anımsatınca sesini yükseltti: "Vefmez, bugün gazetenin baştan sona Köy Enstitü- leri'yle çıkması gerekirdi. En çokgereksinmemiz olan dö- nem... " Okur gerçekten haklıydı. Ama bir de izlenmesi gere- ken yoğun gündem vardı. Anadolu ilçelerinden birindeydi... Birpanel sonrası ko- nu, "Okurun Cumhuriyet gazetesinden isteklerine" gel- di. Bir okur, gazetenin içeriğine, görünümüne ilişkin is- temlerinin arasına şunu da ekledi: - Sık sıkAnkara 'ya işimiz düşüyor. Acaba Cumhuriyet bir misafirhane yapıp bizi misafir edemez mi? Okurun büyük bir içtenlikle, yalın biçimde dile getirdi- ği istek, gazeteye yönelik beklentilerin de yelpazesini or- taya koyuyordu. Yukanda vurguladığımız gibi, Türkiye'nin içinde bu- lunduğu her çalkantıdan Cumhuriyet de etkileniyor. B- bette pek çok eksiğimiz var. Bu bağlamda okur eleştiri- leri sahip çıkmaya yönelik. Böylesine kadrolaşmış bir okur ağına sahip olmak büyük bir zenginlik. Bize düşen, bu ağı; içeriğini, niteliğini bozmadan genişletmek. Ge- çenlerde bir okur yoğun eleştirilerden sonra sözünü şöy- le bağladı: "Gazetem beni hiç aldatmaz..." Ankara Bürosu olarak Cumhuriyet'in 75. yilını bugün akşamüzeri gazete bürosunun çatısında kutlayacağız. Başta, daha önce Cumhuriyet'te çalışmış bütün meslek- taşlanmız olmak üzere bütün Cumhuriyet dostlan davet- limiz.. Nice 75 yıllara... Yuzyılın son şampiyonu bumaçta belli oluyor! Şampiyonlar Ligi'ne kim katılıyor? Hepsi CINE5'te 9 Mayıs Pazar, Saat:19:00 Hemen üye olun (0212) 225 55 55 w w w . c i n e 5 . c o m . t r Decoder'ler Multicanal Yetkili Satıcılan Bosch, Arçelik, Beko, Vestel ve Escort Bayilerindedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle