18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7MAYIS1999CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Çizgili fevrek Canlılar doğat denge içinde varlıklarını sürdürüyor. Denge bozuldukça canlı türlerinin soyları tehlikeye giriyor. Soyları tükenmekte olan canlıların korunması gerekiyor. Buraya kadar tamam. Ancak bir de, bazı canlılardan korunulması gerekiyor. Çizgili levrek gibi! Türkiye'nin sularında bulunmayan çizgili levreğin, GAP bölgesindeki barajlarda üretilmesi planlanıyor. Bilimsel adıyla Morone Saxattlis'in Morene Chrysops'la çaprazlaması sonucu üretilen çizgili levrek, girdiği ortamda başka canlılara yaşam hakkı tanımıyor. Ağ kafeslerin içinde yetiştirileceği söylense de baraj sulanna karışacak birkaç çizgili levreğin, kısa sürede ortalığı kasıp kavuracak "koloni"yi kuracağı biliniyor. Türkiye'ye çizgili levreği getirerek, GAP bölgesindeki baraj göllerini kendi çiftliğine çevirmeyi planlayan sermayeye dur denmesi gerekiyor! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Eiektronk posta: [email protected] - DYP'de muhalifler Tansu Çiller'e hesap sormuş... "Seçim faturasını kredi kartıvla ödemesini istemislerdir!" ugün Cumhuriyet gazetesinin 75. kuruluş yılı... Cumhuriyet, Türkiye'nin en saygın ve en güçlü gazetesi. Saygınlığını ilkelerin- den, gücünü okurundan alan birgazete. Gü- nümüz holding gazeteleri karşısında fakir kalsa da gönlü zengin bir gazete! Kurucusu ve başyazarı Yunus Nadi, gazetenin 23 Nisan 1924! te yayın hayatına girmesini amaçlamış. Fakat dönemin koşulları elvermemiş: "Türkıye Cumhuriyeti'nin hakiki ve fiili kuruluşu 1920 nisanının 23'ünde gerçekleşmiştır. Gazetemizi 23 Ni- san'ayetiştirmek, maddeden mümkün olmadı. Şim- di görüyorum ki, bir başka açıdan bunda da hayır ve isabet olmuştur." Kaldı ki, 23 Nisan'ın da öncesi var. Yunus Nadi, Istanbul'un işgali üzerine gazetesi "Yeni Gün"ü An- kara'ya taşımış; Kurtuluş Savaşı'na "Anadolu'da Yeni Gün'le katılmış. Cumhuriyet, TürkiyeCumhu- riyeti gıbı cephelerden çıkıp gelmiş... Cumhuriyet Adını Mustafa Kemal Atatürk'un koyduğu Cum- huriyet'in, 7 Mayıs 1924'teki ilk sayısının birinci say- fasında yayımlanan imzasız yazı gazetenin çizgisi- ni belirlemiş: "Cumhuriyet'in siyasi programı isminden belli ol- duğu gibi, onu yayımlayanların siyasi hayatları da bellidir. Cumhuriyet Türkiye'de büyük kavgalarla el- de edilmiş tanhi birsonuçtur. Biz, eldeedilen bu amaç uğrunda fiilen çalışmış insanlanz." "Cumhuriyet, memlekete mal olmuş bir fikirdir. Biz onun temsilcisi ve koruyucusuyuz. Cumhuriyet, ne hükümet ne de parti gazetesidir. Cumhuriyet sa- dece cumhuriyetin, daha ilmi ve yaygın ifadesiyle demokrasinin savunucusudur. Cumhuriyet ve demok- rasi fikir ve esaslarını çiğneyen ve yıkan, yıkmaya SESSlZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE çalışan her kuvvetle mücadele edecektir. Memleket- te her anlamı ile gerçek bir demokrasi kurulması için gazetemiz bütün varlığı ile çalışacaktır." "Memlekette halkın halk tarafından halk için ida- resi bizim idealimizdir. Ve biz yalnız bu idealin esi- riyiz. Başka hiçbir kuvvetin değil." "Bize göre gazete, sahiplerinin değil, okuyucunun malıdır. Okuyucu her şeyden önce gazetesinde ta- rafsız ve önyargılara göre yorumlanmamış haberler görmek ister. Her sütunu okuyucunun sütunu ve okuyucunun sayfasıdır." "Haber sayfalarında gazeteci yalnız olaylan yaz- mak ve tespit etmekle yetinmek zorundadır. Haber sütununa kendi düşünce ve görüşlerini ekleyemez. Gazetecinin düşünce ve görüşlerini bildirmeye yet- kili olduğu sayfa, makale sayfasıdır ve gazete sa- hiplerinin gazetede söz etmeye yetkili oldukları, an- cak bu s'ayfadır." lyi ki doğdun Cumhuriyet! Imam Zîa Kavakci: Davaya sadik kaldim TBMM'ye türbanı sokmakla görevli Merve Kavakçı Abushanab'ın Dallas'ta yaşayan ve Amerika'da "Imam "lık yapan babası Yusuf Zia Kavakci, Kuzey Teksas Islam Cemaati'nin Internet'teki web sayfasında "Amerika'da Bir Türk Alimi: Gördüğüm Amerika ve Duygulanm" başlığı altında anılarını yayımlıyor. Zia Kavakci, Amerika'ya yerleştikten üç yıl sonra yazdığı anılarını, bazı kişilere ithaf ederken, ruhunu şad ettiklerine de bir mesaj gönderiyor. Türkçeye uygun klavye bulamadığı için olsa gerek Kavakci mesajında "Davaya sadik kaldim" diyor. Türkiye'den haberleşme adresi olarak "P.K. 692 Kızılay PTT'si Ankara" adresini veren Zia Kavakci dolar karşılığı okuttuğu anılanndan önce parasız girilen bölümde şu kişilere ithafta bulunuyor: Firdevs Ablama. Mustafa Dedeme, Tahir Dedeme, Ibrahim Ethem Kayınpederime, Eltf Nineme, hocalarım Terzi Ahmet Topaloğlu na, Cevdet Şimşek'e, Şaban Başak a. Bekir Haki'ye, Hazmi Tura'ya, Mahir Iz'e, Usküdari Ali Efendiye, şerikim (ortağım) Mehmet Topaloğlu'na, hayran olduklarımdan Hadimli Musa Kazım Efendiye, Hasib Efendiye, Aziz Efendiye, Hacı Veyiszadeye, hakikat aşıklarına, hak müdafilerine gözü gönlü açık gençliğe." PALAS PANDIRAS Bir sözü bir sözünü tutmuyor... Recai değil hercai Kutan! Müfit Bozacı GÖRÜŞ Prof. Dr. HALUK ULMAN Ne Yapmalı? Bugün Türkiye'deki nüfu- sun yüzde 70'i, 30 yaşın al- tında. Bu, seçmenlerin önemli bir bölümünün de gençlerden oluşması demek- tir. Benim uzun hocalık yılla- rımda edindiğim izlenim, gençlerin büyük çoğunluğu öa Sosyal demoKrat eğilim- ler taşıyor. Barış istiyor. fır- sat eşitliği istiyor, paranın değil bilginin ve yeteneöin egemen olmasını istiyor. Tn- san hak ve özgürlüklerıne saygılı laik ve demokratik bir toplum düzeni istiyor, birey- ler ve böigeler arasında hak- ça ve dengeli bir gelir dağı- lımı istiyor. Vatandaşların tü- münün kamu hizmetlerin- den eşit yararlanmasını isti- yor, sosyal adalet ve sosyal güvenliğın sağlanmasını is- tiyor. Bunların hepsi, CHP'nin de savunduğu ilkelerdir. Ne var ki CHP, genç kesimden oy alamıyor. Değerli dostum, kamu araştırmacısı, kıdem- li CHP'li Tarhan Erdem'in 1977 yılında yaptığı bir ka- muoyu yoklamasından, gençlerin ancak yüzde 7.7'si- nin CHP'ye oy vermek eğı- liminde olduğu anlaşılıyor. Neden? Çünkü partiye bu- gün egemen olan "eski ku- şaklar", "profesyonel politi- kacı"dan gına getirmiş olan gençler için çekici olmadığı gibi. ister Baykalcı olsunlar ister Baykal karşıtı. eski bi- rikim ve ahşkanlıklarıyla on- ların bu "genç toplum"un di- lini anlamaktan ve konuş- maktan, onun istem ve bek- lentilerine yanıt verecek çö- zümleri üretmek ve yansıt- maktan çok uzaktıriar da on- dan... O bakımdan, bir ön- ceki yazımda da belırttiğim gibi (bakınız: "Olmak ya da Olmamak" Cumhuriyet, 1 Mayıs 1999, sh. 17) eğer kendisine bir çeki düzen ver- mek istiyorsa CHP'nin ilk yapmasıgereken. "keramet- lerikimden ve nereden men- kulolursa olsun" bugüne ka- dar partiyi yöneten ve ilk kay- gıları, kımı Baykal'a sığına- rak kimi Baykal'a çatarak kendi siyasal varlıklarını sür- dürmek olan eski "profes- yonel" kadroları, "iktidarıyla, muhalefetiyle, tümüyle ve bir an önce değlştirmek", par- tinin başına partiyi "genç- leştirecek" ve/veya "gençle- re açacak" insanları bulup getirmek olmalıdır. Unutmamak gerekir kı par- ti içinde muhalefete soyu- nanlarda. en az Baykal eki- bi kadar "yıpranmış" isim- lerdir. CHP'yi yeniden aya- ğa kaldırmak, onu eski gü- cünü ve etkinliğini kazandır- mak, ancak, yönetimde A'dan Z'ye kadar bir "yeni- den yapılanma" ile olasıdır. Bunu yapmanın da yalnız- ca iki yolu vardır: Ya bilinme- yenin getireceği bütün risk- ler göze alınarak partınin ba- şına "adı geçmiş kavgalara ve başansızlıklara kanşma- mış olan genç bir lider ve genç bir yönetim kadrosu" geçirilecekttr... Ya da bu gö;- ze alınamıyorsa, "gençleş- * me"ye bir "yumuşakgeçiş" sağlanması için, partinin es- kileri ıçınden, ama adı yıpran- mamış, saygın bir "akil adam", partiyi ilk fırsatta ye- niden eskilere teslim ede- cek bir "emanetçi" olarak değil, oluşturacağı yeni lider ve yönetim kadrosuna za- manı gelince bırakmakla gö- revlı bir "derleyip toparlayı- cı", "yeniden yapılandıncı" olarak, yanına alacağı öteki saygın isimlerle birlikte gö- reve çağrılacaktır. Bu iki yoldan birini seç- mek, kurultayın bileceği iş- tir. Daha doğrusu öyle olma- sı gerekir. Hiç kimse bu ko- nuda kurultayı "ipotek" altı- na almaya kalkışmamalıdır. Ancak hangi yol seçilecek olursa olsun, yeni isımlerın parti örgütünden gelen, par- tınin cefasını çekmiş, iyi gün- de kötü günde parti bağlılı- ğı konusunda sınav vermiş, partiyi ve partiliyi tanıyan, kı- sacası "parti kültürü "nesa- hip isimlerolması gereği var- dır. Bu tür insanlar CHP'de vardır, yeter ki arayıp bul- maya niyet olsun? CHP şim- di böyle bir arayış içinde gö- rünüyor, hiç kuşkum yok ki örgüt bu arayış sonunda en doğru yolu seçecek ve yeni kadroları kendi içinden bu- lup çıkaracaktır. Çünkü Tür- kiye'de demokratik meka- nizmaların en etkin olarak işlediği tek parti, CHP'dir. Baksanıza, seçimler son- rasında hangi partide CHP'deki gibi iç eleştiriler yapılıyor? Hangisinde yeni arayışlar gündeme geliyor? Yenikdüşen hangi genel baş- kan, mırın kırın edeceğine, sorumlulukyüklenip Baykal gibi görevinden ayrılıyor? Ve gene baksanıza, han- gi başka partide, genel mer- kezin istemediği il başkan- ları seçilebilmekte, seçildik- leri yerde oturabilmekte, ge- nel merkezin adayları liste dışında kalırken genel mer- kez karşıtları parti yöneti- minde yer alabilmektedirler? Başka hangi partide partili- ler, partiden atılmak korku- sunu taşımadan, parti yö- netımıni kamuoyu önünde açıkçaeleştirebilmekte, hat- ta suçlayabilmektedirler? CHP'nin büyüklüğü, işte bu- radadır. Hiç kuşkum yok ki bu bü- yüklüğünü, önümüzdeki ku- rultayda da gösterecektir. HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ P KtM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicakCn turk.net ÇİZGlLÎK KÂMtL MASARACI BULUT BEBEK NVRAYÇÎFTÇ! Meclis'Ukt türban hcmusu yine. $32b in işıyını Sönd ürmüyonuz Hvmeyni'yi dcste tarihin en büyük sp\ yanıg 3üş İranlı so/cuJardan ibret a/mayan hii yaJ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Mayıs 1 ^ ^ ^ ^ ^ .TWKE LUSirANlA TKANSATLANr/G/ BATIfllLDI!. 1915'TE BU6ÜN,t.DÛNYA £AVA$t SÜREKKeN, LUSI774NIA YOLCU GEMİSİ ATIAS OtCyAMUSU'NDA BATIR1LDİ. N£W YOac'TBN 1359 YOLCUYLA UVERPOOL'A GİTMEKrE OIAAJ 32. BİN TDNU/K P£V TRANSArLAMTİK,8U ABADA INSİl.7EB£'YE SAI/AÇ MALZ&L4ESİ lf€ CEPHAHE YABD/M' GÖTÜeÜYOGpU. İUGİLTEeE İL£ SAVAŞAAJVCTA OCAN ALMAA/YA'NIH D£A/'Z KUVVETLEJZİNe Arr *U-2O' DENİZALTfSI, ÎR- LANDA YAKINLAK/NPA, LUSITANIA'YA İKİ TOSPfL YOL-' LAPIİ(ŞOLDA (*) İUC. VE(xx~) I'KMCİ 7ORPİU-ERİM ÇARP- TI& Y£ZI £ÖST€IZl1ce?)1138 Kİ$İNİN ÖLDÛĞÛ Qz4'Ü . ^ AMERiKAU) OLJIY, AMEK/KA'MM SAVAŞA S'£ME£İ_ Hİ HAZIÜLAYAN NEPENL&2D&4 ı B/Bİ OIACAKTIIS.. ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Beşyüz Yılda Bir Demokrasi tarihimizi sayfa sayfa yaşadım yıllar bo- yunca. Seçimler, mitingler, milletvekili, senatörler, ye- min törenleri, yeminlerine ters düşenlerte çok ilginç gözlemler, izlemler var belleğimde. Bu kez ekranda izledim yemin törenini. Değışik ve çelişik duygularla. Elbet düş kırıklığı da var. CHP ilk kez yer almıyor par- lamerrtoda. Boşluğu ilk oturumda hıssediliyor. Türban- lı FP'Iİ nedenıyle DSP'liler yalnız kalıyor ötekı partiler arasında. Merve Kavakçı genel kurula nasıl geldi, niçin en- gellenmedı, yolunu kimler açtı sorularının şaşırtma- cası bir yana, milletvekilleri de büyük şaşkınhk yarat- tı. Böyle bir olay karşısında kürsüde ettikleri yemin doğ- rultusunda bir tepki, bir davranış beklenir, değil mi? Bu tepkiyi yalnız DSP gösterdi; Sayın Ecevit, devlet adamlığı kişihğine yaraşır biçimde belirtti davranışını. Merve Kavakçı'yı, ona yol açanları, kanat gerenleri de sert bıçımde uyardı. DSP'Iİ miiletvekilleri de alkışlar ye "dışan" sozlenyle anayasal görevlerini belirterek hay- li çarpıcı bir tablo oluşturdu. Ancak DYP'li Kamer Genç'ten başka hiçbir milletvekili katılmadı bu tepki- ye. FP'lilerden beklenemez, ama DYP'liler, ANAP'lı- lar, dahası, milletvekili Nesrin Ünal'ın türbanını çıka- rarak yemin etmesi nedeniyle coşkuyla alkışlanma- sına karşın MHP'liler de sessiz kaldı. Yemin törenini izlemekten vazgeçtim, soluğu kon- serde aldım. MEB salonunda. Güzel bir konser, Fin- landıyalı ünlü vıyolonselist Arto Noras çalıyor, Ren- gim Gökmen'ın yönettiğı Mılli Reasürans Oda Orkest- rası eşliğinde. Usta bir yayla güzel bir yolculuk yapı- yor başkentliler. Ben de ekranda izlediklerimi unutu- yor, orkestranın kadın üyelerini seyrediyorum seygiy- le. Hepsi açık yakalı, askılı elbiseler gıymiş, kimi ke- man, kimi viyola çalıyor, laik cumhuriyetımizin, müzik devriminin uzantısı olarak dikiliyor sahnede. Kökten- dinciliği, karşı devrimciliği sahneleyenlere meydan okuyor. Konser arası ve sonrası müzikten politikaya dön- dük yeniden. Merve olayının değişik yorumları yapı- lıyor. Kimi, "Erbakan'ın öcü" diyor, Meclis'e gelemi- yor, ama siyasal sahneyi dalgalandırıyor. FP'li bele- diyelerin katrilyonluk yolsuzluklan nedeniyle günde- mi çarpıtmak amacına bağlıyor bu olayı. Kimi, "yok- lama" diye niteliyor. Ne olursa olsun çirkin. çarpık bir olay yaşandı ye- min töreninde. Giderek çarpılıyor. Burada altını çızmek istediğim bir konu var Belli olaylar gazetelere, ekran- lara yansıyınca ölçeğinı de, gerçeğını de yıtıriyor ki- mi zaman. öte yandan, bu tür olaylara yeterinden çok yer verildiğıni öne sürenler de var. Dahası, hiç yer verilmemesini savunanlar... Haksız değiller. Ekranda yer alan bir kışi, bir olay dizi fîlmlere dönüşüyor gide- rek. Çizgisini yitiriyor, yanlış izlemlere de yol açabili- yor. Uyarı ve duyarı niteliğini iyi düzenlemek gereki- yor her şeyden önce. Yoksa gerçekler de çarpılıyor. Daha önemhsı sağlıksız kamuoyu oluşuyor. • • • Sağlıksız kamuoyunun çok çarpıcı bir ömeği CHP'de yaşandı değil mi? CHP'nin parlamento dışında kal- masına üzülenler soruyor bunu. Önce barajı aşamaz diye bir hava oluştu; yitik oylar doğrultusunda haber- ler, yorumlaryayımlandı, sonra keskin bir dönüş, alan- lardoldu taştı, CHP barajı delecek umudu yeşerdi, di- yorlar ve ekliyorlar: Ama umut çabuk söndü, çünkü o da bir aldatmaca. Seçmenler de aldandı, oylar FP'ye gitmesin diye DSP'ye verildi, yorumunu yapıyorlar. Ge- lecek seçimde oyları geri almaya hazırianıyorlar! Geri mi alacaklar, daha çok mu yiticecekler? Tartış- maya açık bir konu bu. Kuşkusuz CHP'liler de tartı- şacak. Kurultay bu nedenle toplanıyor. Seçmeniyle, tabanıyla bütünleşme umuduyla tüm sorunlan çöz- meye, güçlenmeye, toplumdaki, Meclis'teki yerini al- maya, umut vermeye hazırianıyor CHP'liler. Parti baş- kanlığına ortak bir aday öngörüyor, bireysel çabalan aşmayı amaçlıyor. Erdal Inönü'ye yapılan öneri de bu yolda bir girişim bence. Eski CHP'lilerden Ismail Hakkı Birier ile konuştuk geçen akşam. CHP'nin tarihini yazanlardan biri. Tc- kat il başkanı, parti meclisi üyesi, Tokat milletvekili, genel sekreteryardımcısı ve devlet bakanı olarak bü- yük emeği ve yüreğı var partide. Şimdi uzaktan izli- yor olaylan, olağanüstü kurultayı da ızleyecek belki. Geçmiş kurultaylardan söz ederken 1971 Aralıkayın- da yapılan küçük kurultayı anımsattı bana. Kızılay'da Türk-lş Salonu'nda toplanıyor. Başkanlık koltuğunda (smet Paşa oturuyor. il başkanı, ıl temsilcisi ya da her ilden bir kışının mutlaka konuşmasını istiyor. 67 ilin üye- leri dokuz saat konuşuyor. "Şimdisıra bende", diyor, Inönü. 12 Mart muhtırasından sonra CHP'de ve Tür- kiye'de gelişen olaylann özetini yapıyor. "- Şimdi beni iyi dinleyin", diyor sonra. "Her millet başı derde girdiği zaman bir kurtancı çıkanr. Bu ba- kımdan en velut millet Türk milletidir. (Salondan alkış- largeliyor). Durun, daha sözlehmı bitirmedim. Bu ba- kımdan en velut millet olan Türk milleti bile (sağ elini ileri doğru uzatıp parmaklannı açarak) beşyüzyılda bir kurtancı çıkanr. (Salonda sessızlik). iyi anlaşılmadı ga- liba, tekrar ediyorum. Bu bakımdan en velut millet olan Türk milleti bile beşyüz yılda bir kurtancı çıkanr. Şimdimesele şudur Atatürk 1919'da Samsun'a çık- tığına göre, dörtyüz yıl bir kurtancı gelmesini mi bek- leyeceksiniz, yoksa sorunlara sizler birlikte çözüm mü arayacaksınız? Kurtancı aramaktan, beklemekten vazgeçiniz. Bu sözlerim sadece sizlere, Cumhuriyet Halk Partililere değil, Türk milletınedir." Bence mayıs kurultayı için de geçerli bu sözler. Dahası, yalnız CHP'lilere değil, tüm partilere ve hepimize!.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAıN 1 2 3 4 5 6 SAĞA: 1/ Bir tür hamur tatlısı. 2/ Birle- şik bir şeyi oluş- turan yalınç şey- 3 lerden her biri... Kadifemsi bir görünüş kazan- dınlmışsıjırde- î> risi.3/"Bırrüz- o gâreserki — gi- bi / El ayak şi- 7 şer" (CahitKü- lebi)... ls\içre'de 8 birkanton. 4/lşa- ret... Geceleyın 9 ateş çevTesinde oynanan bir halk-oyunu. 5/ Manisa'mn bir ıIçesi... Eylemlen olumsuz yap- makta kullanılan ek. 6/ Tecriibeli, usta.. Klavye- li bir çalgı. 7/ Değerli bir . süs taşı... Asya'da bir ır- mak. 8/ Temeli taklide 5 davanan sözsüz oyun... Oyunda cezalı çocuk. 9/ Kirazdan yapılan bir cins likör. YUKARIDANAŞAĞI- n YA: 1/ Baklavaya ben- 9 zer bir tûr hamur tatlısı. 2/ Ayağın üstündeki tümsek yer... Bir tam seslik aralığm bir kesimini oluşturan çok küçük ara- uk. 3/ Dûz ve ensiz kılıç... Çorak, verimsız toprak. 4/ Fazü Hüsnü Dağlarca'nın bir şiir kitabı.. Gözleri görmeyen. 5/ Oynar eklemlerde oynaklığın kalmamasıyla eklemin işlemez duruma gelmesı. 6/ Bir gösterme sıfatı. Bir meyve... Söz- cük turetrnek ya da sözcüğün görevını belırtmek için kulla- nılan biçim vericı ses. II Asık suratlı... Asya'da bir çöl. 8/ Yahudilikte kullanılan kutsal bûyü zarlan ya da çubuklan... 01ta ya da tuzağa konulan yem. 9/ Parkınson hastaiığının baş- lıca belirtisı olan, otomatiic hareket yeteneğınin kaybolması.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle