11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 et Bayramı ne9 Ekim'de tüm nlar ekranlarııtöşesine Türk yrağı ile Atark'ün bir resmii yerleştirirken JN Türk'te yalnızk bayrağı vardı. ürk'ü arayıp ekneden Atatürk'ün afının yeralmadıoranlar "Biztaraf.n yapmıyoruz" yat aldı. Ancak daha a CNN Türk de "taolmaya karar verdi! iirk Elektronik posta: som6posta.cumhuriyetcom.tr aik ve demokratlk cumhuriyet düzeninin tehlikede olduğunu açıkladığı için ikinci cumhuriyetçilerin, şeriatçıların, sözde insan hakları savunucularının ve sahte demokratların tepkisini çeken Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş'ın, Yargıtay 1. Ceza Dairesi üyesi iken 1995 yılında bir sempozyumda yaptığı konuşmadan: "Demokrasinin beşiği sayılan Ingiltere'den birkaç örnek vermek istiyorum. Bir kere her şeyden önce şunu ifade etmek istiyorum. Bu konuda da kamuoyu yanıltılmaya çalışılıyor. Deniyor ki Batı ülkeleri sadece ve sadece şiddeti cezalandırıyor. Tahriki, fikri, propagandayı cezalandırmıyor. Bu son derece yanlış bir şeydir. Elimde Ingiltere'de terörle mücadele yasası var. Bir iki madde okumak istiyorum: 'Her kim üç veya daha fazla kişiden müteşekkil bir terör örgütünü desteklemek için düzenlendiğini bildiği bir toplantıya üye olarak katılır veya katıldı Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 Erol Evcil, susma hakkını kullanıyormuş... "Konuşursa ebediven susturulacağını bildiâi icin mi!" PANO DENİZ KAVIJKÇUOGLU TU rtun Ünsal dosmuz damak tadını anlatj ğ ı programında Boğaziçi'nde bir baiıkçı lokantasına girip ızgara lüfer yerken, boy sırasına göre "çinakop, sarıkız, lüfer, kofana" diye bir sıralama yaptı. Uskumrunun soyunu tükettikten sonra kolyosu uskumru sanan birtoplum olduğumuz için düzeltmekte yarar var... Lüferin bir küçüğüne sarıkız değil, sarıkanat denir. Çinakopun da bir küçüğü vardır ve onun adı da defneyaprağı ya da kısaca yapraktır. ğını açıklar dikkat edin, tahrik eder veya destek sağlar, düzenler, yardım eder veya ilan ederse on gün hapis cezası verilir.' Biz sadece bölücü propagandayı yasaklamışız, dikkat edin. Bizde propaganda kapsamına girmeyen bazı eylemleri Ingiltere yasaklamış. 'Her kim halkın toplu bulunduğu yerlerde kendisinin üyesi, destekleyicisi olduğunu belli edecek şekilde bir şey giyer ya da müzik çalmak, pankart taşımak ve bunlar gibi faaliyetlerde bulunursa asgari altı ay hapis cezası verilir.' Bizde Türk Ceza Kanunu'nun 169. maddesi gereğince terörist bir örgüte yardım etmek üç seneden beş seneye kadar hapis cezasını gerektiren bir suçtur. Ingiltere terörle mücadele kanununun 8. kıs Tenöne karşı mında aynen bizimkine benzer şeyler sıralandıktan sonra ne gibi hallerin yardım sayılacağı açıklanmış, bunun cezası 14 yıl hapis cezası olarak belirlenmiştir. Ayrıca bizde bulunmayan, terörist faaliyette bulunan bir kişinin terörist olduğunu bildiği halde haber vermemek, 5 yıl hapistir. Bazı çevreler Türkiye'nin terörle mücadele kanununun bölücü propagandayı yasaklayan 8. maddesinin kalkması için uğraş veriyorlar. Gerekiyorsa tümünü kaldıralım. Ama yerine ne koyacağız? Ben yerine, Ingiltere Terörle Mücadele Kanunu'nu virgülünü değiştirmeden almayı teklif ediyorum. Hatta Amerikan yasasını almayı teklif ediyorum. 8. maddenin kalkması için mücadele edenlerden kaç kişi buna evet diyecek onu bilemiyorum. 1988 yılından beri Ingiltere radyo ve televizyon yayınlarına bir nevi sansür uyguluyor. Teröristin görüntülü resmini vermek de yasak, kendi ağzından konuşmasını vermek de yasak." Güncel Bir Cumhuriyet Anısı SelimpaşaSilivri arası E5 yolu üzerindeki bir et lokantasında yemek yiyip, fasıl heyetinden şarkılar dinleyen insanlar, canlı müziğin sonuna doğru, sahneden gelen "Onuncu YılMarşı"nm ilk hecesiyle birlikte ayağa fırlamışlardı. "Çıktık açık alınla..." marşını tek ağızdan söylüyorlardı. Çok geniş, çok uzun, Belki, "sonsuz" demek daha doğru olacak, bir caddede elleri birbirlerinin ellerine kenetli, sert adımlarla yürüyen bir milis ordusunun zafere inanmış askerlerinin gözlerindeki pırıltının benzeri bir pırıltı okunuyordu gözlerinde... Onca insanı, sanki daha önce sözleşmişlercesine, bir anda aynı coşkuyla ayağa kaldıran bu ortak duygunun kaynağı neydi? Bir ağızdan marş söyleyen bu insanlar oraya yalnızca yiyip içip eğlenmek düşüncesiyle gelmişlerdi. Birbirlerini daha önce hiç görmemiş, hiç tanımamışlardı. Birbirlerinin ev, iş, sokak yaşamları hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Birbirlerinin hangi gazeteyi okuduğunu, seçimlerde hangi partiye oy verdiğini bilmiyorlardı. Oysa şimdi tek bir "yürek"\\\er... Bu nasıl oluyordu? Içilen rakıların, şarapların, votkalann esrikliği birden uçupgidivermişti. Hangi güç insanları böyle bir anda canlı, dinç ve kararlı kılabilirdi? "Değerli konuklanmız, Cumhuriyetimizin yetmiş altıncı yılı hepimize kutlu olsun!.." Sahnede şarkı söyleyen genç kadının belki de o anda aklına gelivermiş bu sözleri insanları, kadını ve erkeği, genci ve yaşlısı, müşterisi ve garsonuyla harekete geçirmişti. Kimden ve nereden gelirse gelsin, hiçbir "buyruk", önceden düşünülmemiş, tasarlanmamış bu kutlama kadar etkili olamazdı. Onları ayağa kaldıran, onlara tek bir ağızdan marş söyleten, yaşadıkları, yaşamak istedikleri "Cumhuriyet"X\. Yılda bir kâğıt olup sokak duvarlarını kaplayan, yılda bir bez olup direk aralarına gerilen afişlerde söylenenden çok farklı bir "sevgi", çok farklı bir "bağlılık"h bu. Lokantadaki insanlar, bu duygularını kendilerinden istenmeden, beklenmeden büyük bir coşkuyla dışa vurmuşlardı. Hükümetin anlaşılması pek kolay olmayan, "Bu yıl coşmayalım!" önerisine ve bu öneriden mutluluk duyup, kendilerine "zafer payı" çıkaranlara inat, "Cumhuriyetçi Türkiye" aynı gün, aynı akşam ülkenin dört bir köşesinde sokaklara, alanlara dökülmüştü. Cumhuriyet, belki ilk kez ona gönül verenlerin gönüllerince böylesine içten ve böylesine görkemli kutlanıyordu. Salt bir "bayram kutlaması "ndan farklı bir duygu patlamasıydı bu... "Cumhurlyete sahip çıkmak!" Cumhuriyete sahip çıkmak, kitaplarda tarifi yapılan bir yönetim biçimine sahip çıkmaktan çok ötede bir anlam ifade ediyordu bizim için. Cumhuriyete sahip çıkmak, demokrasiye, özgürlüğe, insan haklarına, aydınlık bir geleceğe sahip çıkmak demekti. İnsanlar son yıllarda yaşadıklarıyla, gördükleriyle, ancak Cumhuriyete sahip çıkarak, Cumhuriyeti koruyarak, geliştirerek "insan" kalabileceklerini daha iyi anlıyorlardı. Cumhuriyet duygusu, Cumhuriyet için verilen kurbanlarlayüreklerden beyinlere taşınıyor, insanların yaşamlarına yön veren ortak bir bilince dönüşüyordu. Bu bilinçlenme sürecine koşut olarak; "heykel Atatürkçülüğü" dönemi de geride kalıyordu. "Alınacak tek bir karar vardı. Ulusal egemenliğe dayanan, bağımsız, yeni bir Türk devleti kurmak!" Bu ülkenin bilinçli yurttaşları, 1919 yılının ilkbaharında iki cümlede özetlediği tarihsel projesini dört yıl gibi kısa bir sürede yaşama geçirebilme başarısını göstermiş, "o/maz"denilenherşeyi "o/ur"a dönüştürmüş Mustafa Kemal Atatürk'e de artık, resmi politikaların yıllardır öngördüğü biçimsellikten çok daha farklı bir düzeyde sahip çıkıyordu. Cumhuriyetin kurucusuna duyulan büyük sevgi, Cumhuriyet uğruna canlarını vermiş başka insanlara duyulan sevgiyle bütünleşiyordu. Onay Et Lokantası'nda, "Cumhuriyet coşkusu"nu yaşayan insanların, söyledikleri marşın bitiminde masalarına oturmayıp "Atatürk'ün ânısına, Uğur Mumcu'nun anısına, Ahmet Taner Kışlalı'n/n anısına..." kadeh kaldırmaları da bir rastlantı değildi. Davranışları yapmacıktan uzak, ağırbaşlı ve içtendi... 29 Ekim 1999 gecesi, umut dolu güzel bir geceydi... SESSfZ SEDASIZ (l NİJRİ KURTCtiBE Deppemi anlattı okulundan sürüldii Ankara Mamak'ta Üreğil llköğretim Okulu'nun 8/C sınıfında ders veren bir Türkçe öğretmeni, ders yılının başında Türkiye'yi sarsan deprem konusuna değiniyor ve bu doğa olayını bilimsel yönüyle açıklamaya çalışıyor. Ancak öğrenciler bu açıklamaya itiraz ediyor ve depremin Allah'ın bir hikmeti olduğunu anlatmaya başlıyor... Hatta bazı çocuklar "Merkez üssü Gölcük... Komutanlar... Türban..." gibi laflar ediyor. Sonra, 8/C sınıfının öğrencileri öğretmene neden türban takmadığını soruyor... Çocuklar, Kuran'dan ayetler okuyup örtünmenin farz olduğunu anlatıyor... öğretmen laikliği anlatmak istiyor, çocuklar "Siz Müslüman mısınız?" diye soruyor... öğrenciler sınıfta parmak kaldınrken elleriyle "köpek başı" işareti yapıyor... Daha sonra bir veli çıkıp geliyor ve okul müdürünün odasında öğretmeni "Siz bu okulda sululuk yapıyorsunuz" diye itham ediyor. Ardından, 60 kadar veli imza toplayıp bir dilekçe ile öğretmeni şikâyet ediyor. Mamak Kaymakamlığı dilekçeyi işleme koyuyor... Ve Başbakanlık Takip Kurulu'nun şeriatçı özel okullan takip etmekten yorulduğu bir sırada Milli Eğitim Bakanlığı'nın okulunda bir cumhuriyet öğretmeni görevinden alınıp başka bir okula gönderiliyor. Öğretmen itiraz ediyor ve eski okuluna geri geliyor. Ama bu kez de kendisine 8. sınıflarda ders verilmiyor. Barış Ertürk Çarkıfelek programında sunucu Mehmet Ali Erbil'in ekranda görünmediği bir sırada yarışmacıya yönelik sinkaflı bir küfür duyuldu ve programa ara verildi ama nedense bu olay Star'dan başka kanalda haber olmadıl Kanal D AKUThayat kurtarır, AKlThayat karartır. ÇED KÖŞESt OKTAY EKİNCİ HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ Çavuşbaşı'nda 'Eksik' Araştırma... Körfez dcprcminden sonra kamuoyundakı "imar duyarlılığım" destckleyen televizyon programlannın en "etkili" olanlarından biri de llğtır Dündar'ın yönettığı "Aren«V»l1iisısı.ndekı "Çavıifbaşı'nı yafcmalayanları" belgeleycn bölümdü... Programın "ihbar" kabul edılmesi iizerinc, Istanbul'un Beykoz ilçcsine bağlı bu "belde belcdiyesindeki" Hazine arazılerini yasadışı yöntemlerle parselleyip pazarlayun "arazi mafyası" olarak Tapu Miidür Yardınıcısı, tapu memuru, eski ve yeni muhtarlar, muhtarın amcaoğlu ve bir emlakçi, DGM tarafından tutuklandı. Bu gelişmenın ardından Çavuşbaşı'ııdaki "imar sorunu" konusunda görüşlerini açıklayan FP'lı Beledıye Başkanı Osman Şimşek ise "çözüm" için şunuöneriyordu"Valandaşa üstiiııde oturduğu (işgal cttiği) Hazine ara/.isini satmalı, üzerine tapulamalı, imar tanbul'a "meydan okuyan" Çavuşbaşı, 7.4.1996 tarihlı bir "üç imzalı" kararnameyle "belediye" ilan ediliyordu. Dönemın Içişlen Bakanı Ülkü Cîüney'in önensi, Başbakan olarak Mesut Yılmaz'ın uygun bulması ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın de onaylamasıyla yürürlüğe gırcn beledıye yapılması kararının "gerekçesinde" ise Çavuşbaşı MuhtarlıgVnın şu talebı yeralıyordu: "Niifusu 15 bini buİan köyde kaçak yapılaşmanın önlencbilmesi için belediye teşkilatı gerekiyor..." Nitekım, Beykoz Kaymakamlığı ve Istanbul Valilıği de bu gerekçeyi "haklı" bulmuşlar, kamu arazilerini işgal eden kaçak yapılardaki IS bin kişinin "kendi aralarından" scçeeekleri belediye başkanı ve meclıs üyclcriyle yine "kendi kaçak yapı özgürlüklerine" cngel olacaklanna her nasılsa "inaııarak", muhtarlığın teklifini olum KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakdpturk.net A Çok 1 y ı / 4F iW^ ^ ^ BULMACA ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACl SEDAT YAŞAYA1S Orman ve sıı lıav/asında "kaçak" büyütülen Ç'avuşbaşı'nda her u türlü bina yükseliyor. Parası olan iş merkezi" bile yapabiliyor. planını oluşturmalı, uymayanın tepcsine binmcli.. başka yolu yok..." (Hürriyetlstanbul/31 Ağustos 1999) Çavuşbaşı, 1990'lara kadar Beykoz Belediyesi'nin "imar denetimi"(!) allında küçiik bir ycrleşmeydı. Heın orman bölgesınde kaldığından, heın de "Klmalı Bendi içmc suyu havzasında" bulunduğundan, doğanın vc suyun korunması için Istanbul'un Nâzım Planı'nda da "imar yasagı getirilmiş"alanlariçindeydi... Bugünde aynı ncdenleveaynı Nâzim Plan'da geçerliliğini koruyan bu imar yasagına rağmen, özellikle 1994'ten sonra hızla ve kaçak olarak yapılaijmaya başlayan (,'avuşbaşı, yinc Beykoz Belediyesi'nin "derin hoşgörâsü" altında kısa sürede 56 bin nüfuslu "illegal" bir yerleşm«ye dönüştü. Sözde "kaçak" olan, ama her yönüyle "gayri resrvi iziııli" oldukları hemen herkesçe bilınen bu yasadışı yerleşme öylesinc "özgiirce" büyüyordu ki 1995 yılı sonlarında ilan edilen "Beykuz Dogal Sl I Alanı" ıçinde de kalmasmn ragmcn ruhsatsız ınşaatlar aynı tempoda devam ctti. Hatta bu kez yüksek iş merkezleri bile yükselirken, bunlardan birini de dönemin başbakanı Mesut Yılnıaz törenle hizmete açmıştı... Iştc böylesı bir "illegal" süreçtc, hem orman alanında, hem su havzasında ve hem de SİT alanında "tamanıı kaçak" 10 bine yakın yapıyla doğaya, hukuka ve Islu görüşle Ankara'ya iletivermişlerdi... Şimdi bir deprem yıkımı sonrasında yenidcn "imar mafyası cenneti" olarak gündeme gelcn Çavuşbaşı, 18 Nısan 1999 seçimlerinden bu yana da resmi yazışmalannda "T.C." rümuzunu kullanan bir "belediyenin" yönetiminde, ımara yasak kamu arazilcrini işgal ve imhaya devam edenlerin "beldesi" olarak "gelişmeslni"(!) sürdürüyor. Belediye Başkanı'nın önerdiğı ycgâne imar önlemi ise "hazine arazilcrinin işgalcilere tapulanması"... Yanı, önce belediye yapılarak meşrulaştırılan binlerce kaçak binalı büyük yağmanın, bu kez de "mülkiyet armağan edilerek" ödüllendirilmesi... Anlaşılan Lğur Dündar, araşlırmacıgazeteci olarak Çavuşbaşı'ndaki arazi mafyasını "suçüstü" yakalarken, aynı talana "belediye giivencesi" sağlayan siyasilerın ızınc rastlayamamış. Oysa, 7.4.1996 tarıhli "Resmi Gawte"yi de okııyarak kollan sıvasaydı, hiç öyle "gizli kamera" bile kullanmadan dönemın başbakanı Mesut Yılmaz'a şu soruyu sorarak "kente kar^ı suçu" dabelgeleyebılirdı: "Sayın Yılmaz, Istanbul'un ormanını ve su havzasını yağmalayaıılaı ııı eline imar yetkisi vercrek, kanunların suç saydıgı bir eylemin bu kez de resmi kuruma altında daha da yaygınlaşarak siirmesini teşvik etmiş olmadınız mı?.." ••• • •• I I A R B İ SEMÎH POROY SOLDAN S\C\: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/Tüylütoplarla oynanan, tenise benzer bir oyun. 2/ Kuzey Amerika'nın beş büyük gölünden biri... Yasadışı işler yapan birçcte ft nin başı. 3/ La " boratuvarda da 7 mıtma işlerinde kullanılan, 8 geniş karınlıve g eğri boyunlu camkap... " O y e r " a n lamında kullanılan sö/cük. 4/ Kıbrıs'taki Rum çete örgütü... Bir çalgı. 5/ özellikle resim 3 yapımında kullanılan 4 sentetik bir boya. 6/ "Kınamazlar güzel scvse yigidi/ Cîüzel sevmek koç yiğidc 7 değil" (Karacaoğlan)... 3 Yüksek oranda alümin yum içcren toprak türü. 7/ Eski dilde yol... Akdeniz'de, lspanya'ya ait luristik birada. 8/ Dünya... "Şimdi, henüz' anlamında kullanılan bir sözcük. 9/ Muğla yöresinde yetışen günlük ağacından cldc edilen ve parfumcridc kullanılan hoş kokulu balsam. YUKARIDAN AŞAĞIYA: v 1/Avcı kulübesi... Doğu Ana<k)lu'dabirırrnak. 2/" Güler": Fotoğrafsanat.çımız... İki kişi ya da iki laraf arasında bağlantı kuran ve uzlaşma sağlayan kimse. 3/ Demirden ya da ağaçtan yapılan uzun ve kalın destek .. Saz ya da kamıştan yapılmış, kulübe. 4/ Musevilığin simgesi olan sekız kollu şamdana verilen ad... Hollanda'nınplakaişarctı.5/" üyun": Bilgesu Krenus'un tıyatro yapıtı. 6/ Niyobyum elementının simgesi... Ayvalık'takı t'unda Adasrnın bir başka adı. II Eski Çin felscfesinde evrenin birliğiııi yapan düzen ılkesi... Yükselme, yücelme. 8/ Hunı biçimındc çukur yer... Bilenmis bir kesici aracın yüzünde kalan ve bilcği taşıyla giderilen mctal çapağı. 9/ Hz. Muhammed'i uvmek ve ondaıı şcfaat dilemek anıacıyla yazılan kaside.... Yaşanmış olaylann anlatıldığı yazı türü. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 1318'oe İUGUH.UVLU 31 Ekim Y£TEN£KLİAMA. KISA E6ON SCHIGLE (ftU ' rcv <*£*/. ^ / * r<7*^ W ' M W GUZCL ZAHAILAR AKAOCIUISI 'NO OLAN UNUJ ÇOK ErKlLENMİŞTİ. TABZI VE DBKDIHA ONUN "AtTT NO(JVGAU \ m AvusrugyAu nessmı ••• SENÇ aessAMA YOL eösreetKoeou, SUMUKILA BıR.UtiT£, EGON SCHIBLE LAHt KF KA*$/r ft£NKl£f!tYL£ (E*SPR£SYOUİ£T~) SIK azetuK mpvoepo. RESıML££İfJOC GÖZC ÇftBPAN ŞEYLBJSDeN gtRi Pe, £U£eM AhllATIMCl 8İ8 UMSUft aiAKAK, ÖM£ ÇttCMASIYO*. SaUa, IHVdt yphŞı kıi rt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle