11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ie-KlM 1999 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI TURK1YE PB 17 Sinop Y 15 Adana Edîne PB 16 Samsun Y 16 Mersin Koaeli PB 16 Trabzon Çajakkale PB 17 Giresun Izrrr A 22 Ankara Y 17 Diyarbakır A Y 17 ganhurfa PB 15 Mardin N/tansa A 22 Eskişehir PB 14 Siirt Ayon A 24 Konya PB 18 Hakkâri Deczli A 23 Sıvas PB 15 Van B Zorguldak Y 15 Antalya A 26 Kars PB 13 Yurdun kuzey kesmlen parçalı bulutlu. batı ve Orta Karadenız kıyılan ile Doğu Karadenız yağmoriu, otekı yerief az bulutlu ve açık geçe- oek.YağışlarDoğuKa- radentz'de yer yer etkilı olacak.Hava stcaklığı yurdun Kuzey ve Batı kesımtennde azalacak. ötekı yerlerde onemlı ta değişiklik olmaya- cak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y PB PB PB PB PB 10 9 10 14 15 14 15 15 Münih PB 14 Zürih Beriin Budapeşte Madrid Vıyana Belgrad Sofya Roma Atina PB PB Y PB Y Y Y Y 15 12 20 15 12 11 23 23 PB 14 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tıflis Kahire Y Y Y PB PB A Y A 8 35 17 1/ 24 16 20 28 A 28 i Parçak bulutlu Bulutlu k Çok bulutlu GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Jaştarafi 1. Sayfada ünİL birer milletvekili, işadamlanndan bazıla- n, skeri kesimden bir korgeneral katıldı. N-üm Hoca'ya gösterilen bu değerbiliriiğin al- tınca yatan gerçek neydi? hoca; davranışlan, imamlık ve vaazlık görev- lefirde bulunduğu sırada Atatürkçü ve laik kişi- liğiye tanınan bir insandı. Naim Hoca'ya yaşarken layık görülen ilgi ve say;ı cenazesinde de esirgenmedi. Costum ve arkadaşım Mahmut Tali Öngö- ren 58 yaşındaöldü. A/dtn çevreler Mahmut'u hakkı olan nitelikle- riylc öven irdelemeler yaptılar, yazdılar.. Chgören, "Türk sinemasının koruyucusu ve Tûrr TVyaşamının babasıydı". BJ nitelikler bile öngören'e Türk kültüryaşa- mında gereken degeri vermeye yeterdi. Ne çare; bu nrteliklerle anmak Mahmut Tali öngören'i anlatmaya yetmezdi. Mahmut Tali Öngören katıksız laik Cumhuri- yetçi idi. Atatürk devrimlerine bağlılığı tartışılmaz ölçü- de sağlamdı. Aiçaklığa, haksızlığa, hırsızlığa, uğursuzluğa karşı savaşım verenler arasında saf tuttu. Devrimciydi. Dönekler arasında asla yer alma- yan katıksız bir solcuydu. Dostlannın elleri üzerinde ve yüreklerinde onanlması güç acı bırakarak... Mahmut Tali Öngören toprağa verildi. Medyamız; Erzurumlu Naim Hoca'ya göster- diği ilgiyi Öngören'den esirgedi. Cenaze törenine Kültür Bakanı -usulden gön- derdiği- bir çelenkle katldı. Gözden kaçırdık mı diye sorduk: Kurucusu ol- duğu Dünya Kitle lletişim Vakfı da doğruluyor. Cumhurbaşkanı Demirel'in, Başbakan Ece- vit'in usulen gönderecekleri çelenkleri gözler aradı, göremedi. Başbakan Ecevit, kapı önü basın toplantıla- rında Naim Hoca'nın ölümünden duyduğu üzüntüyü; ömeğin memur maaşlanndan esirge- diği uzun bir zaman diliminde, uzunca bir konuş- mayla neredeyse gözyaşlan ile duyurdu. Ya Öngören için? Genelde sessizliği yeğledi. Madalyonun tersi Kimi tarikatlara olumlu gözle bakan bir siya- set adamının, laikliği örtü yaparak bir din ada- mına bu denli özen göstennesi kimilerince do- ğal karşılanıyor. Fakat yaşamı boyunca laik cumhuriyeti, Ata- türk devrimlerini savunan Mahmut Tali öogö-, ren'den esirgenen bir çelenklik ilgi günümuzde" oy goygoycusu siyasetçilerin, eyyam gruplan- nın, yalakalann gerçek yüzünü yansıtıyor. Naim Hoca'nın cenaze törenine sütunlar. Ama, mesleginde bugün yetişkin sayılan pek çok kimsenin öğretmeni aydın bir yazar, Mah- mut Hoca'nın cenazesinden tek satır yok! Yazıklar olsun aydın vefasına, medyaya! Kadirbilirlik, vefa ve insanlık ögeterinden top- lumun giderek kopmasındaki nedenteri sorgu- layarak insana değer veren hasletlerimizi yeni- den nasıl kazanacağımızı araştıracağı yerde; Türkiye, Bat'nın insan haklanna değer veren önerilerini ithal ediyor. Bu önerilerin ışığındaölüm cezasının kaldınl- masını, düşünceyi ifade etme özgürlüğünü sağ- lamak, işkenceyi önlemek gibi evrensel temel ögelerde ne yapacağımızı saptamak için sonradan görmüşlere özgü bir dav- ranışla hükümet katında "resmi" toplantılar düzen- leniyor. Gazetedeki başlığa ba- kınız: "Naim Hoca 'yı sevenle- ri uğuriadı." Yanrtlanması gereken asıl soru şu: Peki ama; Mahmut Tali öngören'i kimter, niçin uğurlamadı? Eceyit-Selçıık görüşmesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Bülent Ecevit, Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'u makamında kabul ederek bir süre görüştü. Başbakanlık Merkez Binası'nda yanm saate yakın süren görûşme basına kapalı olarak gerçekleşti. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, çıkışta gazetecilerin sorulan üzerine, Başbakan Ecevit ile yargı sorunlanıu görüştüklerini söyledi. Selçuk, "Çok güzel bir görüşme oldu. Sayın Başbakan yargı sorunlarına eğilmiş durumda. Kendisine şûkranlanmızı ilettik" dedi. Yağmurtu Kart t Gök gürüttüU 'Türkiye banşafaizmetediyor' • Baştarafi 1. Sayfada lişmeleri hakkındaki sorulannı yanıtladı. AB Komisyonu'nun geçen günlerde yayım- ladığı Türkiye raporu ile ilgili değerlendırme yapmasının istenmesi üzerine Demirel şu ya- nıtı verdi: "Bir Ueriemedir. Tabii Id Avrupa ile münase- betterimiz başından beri kademe kademe gkli- yor. Mûspet bir adımdır. Her şey değiktir tabü, ama Helsinki toplanüsının bu raporu tasdik et- miş olmasu Türkiye'nin üye namzeti olarak i- lan edilmiş olması, Avrupa ile olan münasebet- lerimizi daha düzgün hale getirir ve Türkiye'nin imajı bakımından da fevkalade önemü oiur. Türkiye'nin bir imaj sorunu olduğunu hep söy- lüyoruz. Vesanıyorum ki, Türkiye'nin gerekG- 20'lere ahnmış olması, gerekse AB'nin raporu bu ünaja önemü katkıda bulunacakür." Demirel, Pakistan'daki darbe ile ilgili bir so- ru üzerine, iki ülke ilişkilerinin benzersiz oldu- ğunu belirterek "Dostiuğumuz halktan halka, devletten devletedir. Srvü olsun, asker olsun ge- lip geçen hükümetierin hepsiyle dostluklanmız oİmuştur" yanıtım verdi. Demirel şöyle konuş- tu: "Pakistan'daki sorunlaruı anayasa çerçeve- sinde kahnarak çözülmesini ben şahsen hep ar- zu etmişimdir. Çünkü anayasa çerçevesi dışma çıkıklığuıda bir şey hallounadığı gibi işler daha da çok kanşıyor. Anayasa çerçevesi dişına çık- bklan her haİde, kurmak istedikleri sivil idare- yi de daha otoritesiz hale getirdiler. Bir ülkenin iç işlerine kansma meselesi değüdir bu. Nihayet, 'Anayasa çerçevenize uyun' demek, uymuyor- larsa,uymayanlara Uyun' dendiğizaman,'Si- ze ne' denmez. Ben meseleye öyle bakryorum. Keşke böyle bir hadise ohnasaydı. Keşke Pakis- tan meşru zeminlerinde kalarak, meşru yollar- dan giderek, meşru shil idaresini > ürütebilsey- dl Umarım ki en lasa zamanda mUletin gücu- ne, miDetin iradesine dayanan ve anayasal çer- çevede kalacak bir srvil idareyi kursunlar." Tiirkkre hak verttmdi^ Demirel, Priştine'den Türk Silahlı Kuvvetle- ri'ne ait bir helikopterle Türk azınhğm yoğun olarak yaşadığı Mamuşa'ya geçti. Demirel, Mamuşa'da Türk azınlığa yaptığı ko- nuşmada, Kosova halkının tümünden uygar dünyanın çabalanna yardımcı olmasmı isteye- rek "Arnavutlar da, Türkler de, Sırplar da he- piniz bir arada yaşamak gayreti içine yeniden dönün Birfoirinizle ryi geçinin ve dünv'anın as- kerierme, BM'nin görevtflerine, hepsine yar- dımcı olun" dedi. Banşın önemine işaret eden Demirel şunlan kaydetti: "Ben buraya geklim diye çok merak var et- rafta. Niye getdi buraya? Kosova olayı başiama- dan evvel, Kosova'da ne olduğunu ilk sö\teyen Türkiye'dir ve Türkiye'nin sesi olarak benim. Kosova olayı başladıktan sonra da Kosova'yı en yakmdan takip eden ve 'Bu olay durmalı. bu vahşet durmalı, bu kan gölü durmalı' diye çır- pınan yine Türkiye'dir. Şimdi uygar dünyamn gayretleriyle bu duruma getiriuniş Kosova'nın ileri gitmesi ve Kosova'daki banşın kökleşmesi, sağlamlaşması lazundır demeye geklim. Türki- ye, 'Kosova'daki banşın adil, kalıcı bir şekilde kurulması lazımdır' diyor vebuna her türlü des- teği vereceğini söyKiyor. Bunu söylemeye gd- dm." Demirel, bünyesinde azınlık bulundurmayan tek bir ülkenin bile olmadığını, etnik aynmcı- lığın Balkanlar'a kan ve gözyaşından başka bir şey getirmediğini, arük Bosna ve Kosova ben- zeri bedellerin ödenmemesi gerektiğini dile ge- tirdi. Farklılıklann bir zengınlik kaynağı olarak görülmesi gerektiğini kaydeden Demirel, Ko- sova'daki Türk varlığının sürmesinin Türkiye için çok önemli olduğunu, Türk kamuoyunun bu konuda çok duyarlı davrandığını bildirdi. Cumhurbaşkanı, Kosova'daki Türklerin var- lıklannı sürdürebilmeleri için 'birlik' ıçinde ol- malannı belirtti. Türk askeri birliğinin Kosova'da banşa hiz- met ettiğini belirten Cumhurbaşkam Demirel, "Bu çerçevede, Mamuşa'da bir böiüğümüzün konuşlanmasL sizi olduğu gibi bizi de memnun etmiştirn dedi. Kosova'da yaşayan 60 bin kadar soydaşın bölgenin yönetiminde pay sahibi ol- malan gerektiğini tüm dünyaya duyurduklan- nı anlatan Demirel, "Sizlerin, Kosova'nnı yeni siyasi düzeni kdnde Türk toplumu olarak eşit haklara ve eşit temsfl imkânına sahip ohnanız en doğal insanlık hakkıdır. Haklannızm savu- nucusu olmaya devam edeceğiz*' dedi. Demirel Bakû-Ceyfaan gezisinde Kosova'ya gûnübirlik ziyarette bulunarak dün saat 20.30'da Ankara'ya dönen Demirel, Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aüyev'ın daveti üzerine 18 Ekim'de Bakû'ya gidecek. Nobel, Sınır Tamıııayaıı Doktorlar'a • Baştarafi 1. Sayfada sanlanna dikkati çekmek için bir firsat olarak baküklanm" söyledi. Norveç Nobel Komitesi, "1970'- lerdeki kuruluşundan bu yana Sınır Tanunayan Doktorlar'ın, meydana geten feiaket doğal ya da insan kay~ nakb olsun, tüm feiaket kurbanlan- mn, mümkün olan en kısa sürede ve etkflibirşekildeprofesyonel yanhma hakkı olduğu ükesinden hareket et- tiğS" için ödüle layık görüldüğünü Sınır Tanımayan Doktorlar örgü- tü yetkililerinden Dr. MariePhHBps.' Brüksel'de yaptığı açıklamada, 1999 Nobel Banş Odülü'nün kendilerine verilmesinden gurur duyduklannı ve çok mutlu olduklannı belirtti. Dr. Marie Phillips şunlan söyledi: "Sadece kendimiz değiL çahşma yapan ekiplerimiz adına da murJu- yuz. Ekiplerimizin tehlike alnndaki halklar için yapoklan çahşmalar da ödüllendirilmiş oldu. Bu, onlar ve örgütün yardımın- dan \-arariananlar içinönemli. Savaş ve anlaşmazlıklar yüzünden yıkılan bölgeienk her zaman banşı tekrar kunnak için çahstık.'' örgütün kuruculanndan olan BM'nin Kosova temsilcisi Bernard Kouchner, ödülün örgüte venlmesi- nin kendısıni çok heyecanlandn"dı- ğını söylerken Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü Başkanı Phflippe Bibersoo da ödülün kendilerine ve- rilmesinden memnuniyet duyduğu- nu belirtti. Biberson, örgütün Paris'teki mer- kezinde yaptığı açıklamada, "Dün- yadald tüm sınır tanımayan doktor- lan,gönüllüleri ve bizeyardım eden- leridüşünüyorum. Buödfllonlanse- vuıdirmiştir'' diye konuştu. Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlannın katıldığı toplantı do- layısıyla Finlandiya'nuı Tampere kentinde bulunan Fransa Devlet Başkanı Jacgues Chirac, "Bu Nobel ödülünün Sınır Tanımayan Doktor- larörgütüneverilmesinden çok mut- luyum- bu Fransa için bir gurur- dur"dedi. Chirac, "Bu, felaketzede- lere çok kötû şarüar alünda, canlan pahasına yardım eden ve destek ve- ren kişilere gösterilen saygıdır" diye konuştu. Sınır Tanımayan Doktorlar (Me- dicins sans Frontieres), Paris'te bir grup idealist Fransız doktortarafin- dan kuruldu. Grup kendıni, acil tıb- bi yardım üzerinde uzmanlaşmış, dünyanın ilk askeri olmayan ve hü- kümet dışı örgütü olarak tanunlıyor. Kızılhaç'm politikalanndan ha- yal kınklığuıa uğrayan doktorlar ta- rafından kurulan örgüt, başlarda "Fransız doktorlar" olarak tanını- yordu ve ilk gönüllüler, 1970'te Ni- jerya'daki Biafra savaşında hastala- nan ve açlık çeken kişilere yardım etmişlerdi. Grubun kurucuîan arasında, şu anda Kosova"daki geçici BM yöne- timinin başuıda bulunan eski Fran- sa Sağlık Bakanı Bernard Kouchner de bulunuyor. Grubun kuruluşunun ardından geçen yaklaşık 30 yılda, Sınır Tanı- mayan Doktorlar'a bağlı gönüllüler ve up uzmanlan, Nikaragua, Viet- nam, Lübnan, Afganistan, Etiyop- ya, Ruanda. Kosova ve daha pekçok yerde yardım çalışmalannda bulun- dular. Gnıp üyeleri şimdi de Doğu Timor'da ihtiyacı olan insanlann yardımına koşuyorlar. Sınır Tanımayan Doktorlar, geçen yıl 80'in üzerinde ülkede, 45 ülke- den gelen 2 bin gönüllüyle çalıştı. Örgütün 20 ülkede bürosu bulu- nuyor ve büyük ölçüde bağışlarla ayakta duruyor. Nobel Komitesi, ödülü açıklarken ulusal sınırlar, siyasi durumlarya da ilgililerin, insani yardımın kime ve- rileceğini etkilememesi gerektiğini belirterek, "Yüksek derecede ba- ğunsız ohnayı sağlayarak, örgüt bu ideallere bağh kalmayı başarmıstır'' ifadesine yer verdi. 136 aday arasmdan seçildi Nobel Komitesi 5 üyeden oluşu- yor ve yıl içinde yapüğı gizli tutu- lan 5-6 toplanüda ödülün kime ve- rileceğini görüşüyor. Bu yıl ödüle 136 aday gösterilmişti. 7.9 milyon lsveç Kronu (980 bin dolar) değerindeki ödül, 10 Ara- lık'ta Oslo'da yapılacak törenle ve- rilecek. Snırr Tanımayan Doktorlar, böylece yüzyılın son Nobel Banş Ödülü'nü de almış oldu. Ödülün örgüte verilmesinin, 20. yüzyıluı son Nobel Odülü'nün Çin- li muhaliflere verilmesinden çeki- nen Pekin yönetimini ferahlattığı da belirtiliyor. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada rünüyor. Balkanlar, 199O'lı yıllarda kanın ve kinin at başı gittiği bir böl- ge. 80'lerin sonunda Yugoslavya'da dağılma eğilimleri başla- dıgı zaman, bökjeye akbaba gibi bakanlar şu sorunun yanıtım aramıştı: - Çözülme, bir başka deyişle iç savaş Yugoslavya'pın nere- sinden başlar? Genel öngörü şu oldu: - ilk Kosova patiari Senaryolar bile bunun üzerine kurulmuştu. Ancak, Almanya oyunu bozdu. Daha doğmadan Hırvatistan'ın adını koydu: - Eğer bağımşızlığını ilan ederse ben bu ülkeyi tanınm. Milliyetçilik fılizlerinin alabiidiğine şahlandtğı bölgede böyle- si bir "hormon" her şeyi attüst etti. Bunu Bosna Hersek izledi. Izlemekle kalmadı, "Balkanlaşmanın" adını koydu. Bosna Hersek'te pamuk ipliğine tutturulup topluiğneyle du- vara yerieştirilen, attına da içine her an her şeyin doldurulabi- lecegi bir torba bağlanan "oanş'ın ardından geldik Kosova'ya... Geçen kışı ilkbahara bağlayan günlenmiz Kosova ile geçmiş- ti. Sapını ABD'nin tuttuğu NATO şemsiyesinin bölgeye damga- sını vurmasıyla birlikte tüm dünya biraz olsun nefes aldı. Bölge o nefesle idare ediyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "bir gündûzlük" Ko- sova gezisi konuyu Türkiye açısından yeniden gündeme getir- di. Kosova'da bizim de döne döne yanıtım aradığımız iki soru şu oldu: 1 - Kosova'da bugün zoraki oluşturulmuş durumun sonu ne olur? 2- Balkanlar'ın bütününe banş gelmeden bu bölge rahat edermi? Birinci soruya veriten ağıriıklı yanıt şu: "Kosova'da Yugoslavya'dan baöımsız bir oluşum var. Artık buradan geri dönülmesi çokzor. ış bağımsız Kosova'ya gidi- yor..." 'Büyük' özlemi... Ikinci sorunun yanıtnı şöyle özerJeyebiliriz: - Bu gidişle Balkanlar'a kısa sürede banş gelmez! Çünkü, her şey bir yana, Balkan ülkelen kendi kaderiyle baş başa bırakılmayacak. Atılan her adım, ya AB'nin ya ABD'nin işi- ne gelmeyecek. Biri ötekiyle oynayacak. Görünen o ki, bölge olarak Balkanlar, nokta olarak Kosova, yeni dünya düzeninin (YDD) laboratuvan olmaya devam edecek. Güçlü ülkeler, öteki- lere karşı neyi ne kadar yapabiteceğini Kosova üzerinden de- neyecek. Genel politikayı çengelli bırakıp Kosova'nın yakın çevresine gelirsek, yukandaki öngörümüz biraz daha toprak kazanıyor. Kosova'daki yaklaşık 2 milyonluk nüfusun yüzde 80'i Arna- vut. Kalanı Türk ve Sırp. Bu bölgenin hemen güneyindeki Ma- kedonya topraklannın Kosova bitişiğindeki yerlerinde Arnavut- lar yaşryor. 2.5 milyon nüfuslu Makedonya'nın yaklaşık 500 bi- ni Amavut Kosova ve Makedonya'nın batısı ise Arnavuttuk. Bir başka deyimle, "referans ülke." Bu durumda, Kosova bağımsız bir devlet olursa ne olur? Yanıt basit: Başta bugünkü Arnavutluk olmak üzere bölgedeki insanlann generistemi olan, "bûyük Amavuthjk" öztemine hormon veril- miş olur. Balkanlar'daki her ülke adının başına "büyük" tanımını getiri- yor. Büyük Arnavutluk, büyük Makedonya, büyük Sırbistan, bü- yük Bulgaristan, büyük Yunanistan... Balkanlar'daki bu kadar "büyüğün" arasında küçük bir azın- lık var Türkler... Onlar ne istiyor? Kalıcı bir banş. Türkiye'nin çıkan da bunu ge- rekrjriyor. O zaman Türkiye'nin Balkanlar'da ülketeri değil, ban- şı tutması gerekiyor! Dün Mamuşa'da Prizren'de Türklerie sohbetlerimizde ana ko- nu hep bu oldu. Türkiye'den beklentileri büyük. "Vatan Koso- va, anavatan Türkiye" diyortar. Bölgeden insan manzaralannı yanna bırakalım... Gözlemlerimizin özeti şu: Bugün için banşı, bütün bölge insanlan olarak el ele vermek- ten çok, dışandan gelen giıişimlere kucak açmakta anyoriar. Çete operasyomı • tstanbul Haber Servisi- "Silah zoruyla para tahsil etmek" suçuyla ilgili olarak gözaltına alınan, Engin Civan'ın yaralanması olayınm sanığı ve Ağansoy'un eski iş ortağı tsmail Haluk Uçar nöbetçi mahkeme tarafmdan tutuklandı. Uçar'ın arkadaşı Şahin Satıcı ile Alaattin Çakıcı'nın adamı olduğu öne sürülen Ertan Avcı ise serbest bırakıldı. Her zaman yeni... Her ay 20 yeni film, en popüler diziler, futbol, basketbol, bekjeseller, konserier, çizgi filmler, talk shovv'lar... Haftanın her günü, günde 20 saat yayında. 3 ay, 6 ay veya 12 ay üyeliklerden birine çok uygun TL taksitleriyle sahip olabilirsiniz. Üstelik dekoder bedava. CINe5Hemen arayın (0212) 225 55 55 w w w . c i n e S . c o m . t r
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle