22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EKİM 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA J V L J L J J - LJJK. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Çok yönüyle tanıdığımız Mahmut Tali Öngören için, radyo ve TV hep ön plandaydı Yayıııcı olarak aıulmâk isterdi TURHANGÜRKAN Sinema ve televizyon dünya- sı yine acı bir haberle sarsıldı. Yanm yüzyıllık sinema, radyo ve televizyon yazan. senaryocu, TV yöneticisi, eğitimci. akade- misyen, deraekçi, festival kuru- cusu Mahmut Tali Öngören bir süredır çektiği amansız hastalı- ğına yenik düşerek ardında sayı- sız yapıt ve onurlu bir geçmiş bı- rakarak 68 yaşında yaşama ve- daetti. Mahmut Hoca tam anlamıyla okuyan, araştıran, inceleyen. ya- zan aydın bir kültür ve sanat akın- cısıydı. 50 yıl boyunca dolu bir yaşam sürdü. Tüm yaşamını kut- sal bildiği bir uğraşa. kültür ve sanata adamıştı. Bu alanda çok önemli görevler üstlendı ve ba- şanya ulaştı. KutsaJ bildiği bir koşuşturmanın yorulmayan ya- nşmacısıydı. Hangi yönüyle anılabilir Mah- mut Tali Öngören? Sinemacı mı, televizyoncu mu, yazar mı, eğı- timcı mi? Sinema yönü bence daha ağır basıyor. Sinema tutku- nu öyle kimseler vardır ki oyun- cu değildir, yönetmen. senaryo- cu, kamera ustası, hatta yapım- a biledef iJdirama sinemacı o!a- rak anılır. Sinemayla iç içedir. onunla sarmaş dolaşyaşar. Sine- ma onun yaşam nedeni gibidir. Işte Öngören bu ender kişıler- den biriydi. Ancak o, televizyon- cu olarak anılmasını istiyordu. En bûytik isteği Mahmut Hoca ile ilk kez 1971 yılında Beyoğlu'nda tanınmış fılm şirketlerinin bulunduğu Eren îşhanı'nın giriş katındaki Sine- tş Sendikasfnda tanışmıştım. Lokali kiralayan YrimazGüney'le birlikte çalışıyordu. Sinemayla haşır neşir olan bizler de sık sık o lokalde buluşuyorduk. Sinema alanındaki düşüncelerine, tasan- lanna hayran kalmıştım. Bir yan- dan dernekçilik yapıyor, biryan- dan her yere çalakalem yazı ya- zıyordu. Sonra gazetemizin ay- nı sayfasında 20 yılı aşkın sü- M,ahmut Hoca tam anlarrnyla okuyan, araştıran. inceleyen, yazan aydın bir kültür ve sanat akıncısıydı. 50 yıl boyunca dolu bir yaşam sürdü. Hangi yönüyle anılabilir Mahmut Tali Öngören? Sinemacı mı, televizyoncu mu, yazar mı, eğitimci mi? reyle sütun komşuluğu yaptık. Onun işi radyoculuk, televizyon- culuk, üniversite hocalığı, film festivaJIeri nedeniyle daha çok Ankara'da olduğu için pek görü- şemiyorduk. Ara sıra telefon ve birkaç mektup, hepsi o kadar. Bir mektubundasöyleyazmıştı: "Bu- gûnedekbirçok yenfc idmi kitap, sozlük ve ansiklopedilerde beni hep yazar diye gösterdiler. Oysa ben (radyo-TV yayıncısı) olarak geçmek isterim. Benden söz edil- djjŞnde bunu böyleduyurmanı di- liyonun." Bu isteğmı yenne ge- tirmem ancak ölümünden sonra oldu. Yazarlığtnı, sinemacılığını, TV'nin gerisinde tutarak hepi- mizi yanıltmıştı. Radyo ve TV yaşamı 28 Mart 1931 'de fstanbul'da doğdu, 1951 'de Robert Koleji bi- tirdikten sonra yükseköğrenimi- ni Amerika'da Colombia Üni- versitesi'nde radyo-televizyon yayıncıhğı üzerinde diploma ala- rak tamamladı. 1953'te New York'ta birleşmiş Milletler Rad- yosu'nda çahşmaya başladı. 1957'de Ankara Radyosu Prog- ram Müdürii, 1963'te Türkiye Radyolan Program Müdürii ol- du. 1968'de Ankara Televizyonu Müdürii ve TRT Program Daire- si Başkanı olarak TRT televizyo- nunuyayına başlatan birimin ba- şında yer aldı. Üç yıl boyunca TV'yi yönetti. Birçok atıhmlar gerçekleştirdi. Naklen yayınlar, ropörtajlaryaph ve belgesel film- ler çekti. Yazdığı yazılarla küs- türüldüğü TRT'yi acı biçimde eleştirirken, bürokratik engelle- ri yıkıp, onu gerçek kimliğine kavuşturmak için yıllarca sava- şım verdi. Eğjtimciligi 1979'da Millı Egitim Bakan- lığı Eğitim Araçlan Genel Mü- dürii oldu. Siyasal Bilgiler Fa- kültesi'nebağlı Basın Yayın Yük- sek Okulu'nda öğretim görevli- si olarak çahşmaya başladı. Rad- yo, TV yaymcılığı ve sinema dersleri verdi. ODTÜ'de Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Rad- yo-TV- Film'le Eğitim Merke- zi'nde, îstanbul Üniversitesi Ik- tisat Fakültesi Gazetecilik Ens- titüsü'nde, Dil ve Tarih-Coğraf- ya Fakültesi'nin Tiyatro Bölü- mü'nde, Gazi Üniversitesi Ba- sın-Yayın Yüksek Okulu'nda ders vererek sayısız öğrenci yetiştir- di. YÖK kurulduktan sonra Ba- sın-Yayın'daki görevine iki kez son verilince iki kez hakkını al- mak için yasadışı işlemlere kar- şı ahi yıl savaş verdi, iki kez mah- keme karanyla görevine geri dön- dü. 1989'da egitim yaşammdan usanarak öğretim görevliliğin- den emeklı oldu. YazarüğL, gazeteciliği 50 yıldan bu yana hiç durma- dan yazı yazdı. Radyo, televiz- yon, sinema üzerine düşünce ve sanatla ilgili görüşlerini gazete ya- zjlan ve kitaplanyla kamuoyuna duyurdu. Bu alandaki araştırma- lan, incelemeleri yerli ve yaban- cı yayın organlannda çıktı. Yaz- dığı gazete ve dergiler arasında Istanbul Ekspres, Resimli Ha- yat, Milliyet, Ulus, Pazar Posta- sı, Sinema-Tiyatro Dergisi, Akis, Öncü, Devlet Tiyatrosu Dergisi, Yeni Gün, Vatan, Akşam, Gös- teri, Sanat Olayı, Milliyet Sanat Dergisi ve Cumhuriyet gazetesı bulunuyor. YavuzÖzkan'm Maden (1978) ile Erden Kıral ın Bereketii Top- raklar Üzerinde (1979) filmle- rinin senaryolannı yazdı. Kitaplan: 'tletişim Notlan', 'Televizyona Açılan Pencere' (1972), "Televizyon Kılavuzu' (1972), 'Tefcvizyön Piyes Yazar- hğı' (1973), 'Tetevizyon-Filnı Ya- pım Yöntemleri" (1976), 'Senar- yo Yazma Tekniği' (1976), 'Se- naryove Yapım' (1982). 'Sinema- da Kadın ve Cinselük' (1982), "Ayıpür Söytenıesi-TRT' nin İçin- den' (1983), 'Sinema Diye Diye' (1985). Çeviri Kitaplan arasın- da : TerenceRamgan'm AynMa- salar (1961) oyunu, Thotnas Ha- user'in Kayıp (1984) bulunuyor. Festival Yaraücısı 1973'te Ankara Sinematek Derneği'ni kurup başkanı oldu. 1976'da Istanbul Sinematek Der- neği Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. 1979'da ÜçüncüBalkan Film Şenliği başkanhğı yaptı. în- san HakJan Film Şenliği başkan- lığını yürüttü. Bir süre Çağdaş Gazeteciler Derneği genel baş- kanıydı. En büyük yapıtı Anka- ra Film Festivali oldu. Antalya, Adana, Istanbul'da düzenlenen film festivallerinin birbenzerini Ankara'da gerçekleştirmek en büyük amacıydı. Aralannda Aziz Nesin'in de bulundugu bir grup sinemase- ver. Öngören'in önderliğinde çok büyük zorluklarla 13 Mart 1988"de başkentin de sinema şen- liğini gerçekleştirdiler. Artık Mahmut Hoca şenliğin hem ku- rucusu hem de başkanıydı. Ankara Fi|m Şenliği adıyla başlayan kuruluş, 1992'de dün- yaya açılarak Uluslararası An- kara Film Festivali'ne dönüştü- rûldü. 1991'de parasaJ nedenler, Körfez Savaşı yüzünden yapıla- mayan festival 11 yıl boyunca resmi ve özel kurumların ilgisiz- ligi yüzünden kapanma tehlike- si geçirdikten sonra sağ salim günümüze dek ulaşabildi. Türk fılmlerine ve kısa filmlere ödül- ler vererek sinemamızın geliş- mesine yardımcı oldu. Aynca Köln'de düzenlenen Türk Film Festivali'ne destek verdi, Avrupa'daki genç Türk yö- netmenlerinin Türkiye'de tanı- tümasına öncülük etti. Öngören, hedefıne varmıştı ama tüm ener- jisini harcayarak giriştiği festiva- li yaşatma çırpmışlan sağlık du- rumunu alabildiğine etkilemiş belki de acı sonu hazırlamıştı. Mahmut Tali Öngören, festival ta- rüümizde bir anıt olarak kalacak ve bu ölümsüz yapıtıyla anılacak. Gefçekbiruyamu ustayık(t$\ İnsan haklarının inançlı savunucusuydu Baskılara, yasaklara cesurca göğüs gerdi SALİM SENGİL Mahmut Tali dostumdu. Bu *dost' sözcüğü çok anlam değiş- tiren sözcüklerden biridir. Bi- zimki, aynı işte çahşanlann dostlugu olarak başladı. 1938 yılında sınavla radyo temsil ko- hına girdiğimde Mahmut Tali orada yoktu. Çünkû çok genç- ti o zaman. Sonralan bu işim- den aynhp yayımcılıga başla- nuş oîsam da radyo ve televiz- yonla ilişkim hiç kesilmedi. Mahmut Tali ile dostlu- gumuz böyle başladı, göl- ge düşmedende sürdü git- ti. Onuno uysal, sakin gö- rünümü altındaki muzip, ince mizahını özleyece- gim. ERDAL 02 TRT'nin hazırlık döne- minde Ankara Radyo- su'ndaonunlabirlikteça- lışmıştık. Sanınm gelmiş geçmiş en iyi radyo mü- düriiydü. Ben Ankara Radyosu'ndan kovulduk- tan sonra teievizyonun da başına ^eçti. Müthiş beğç- nisi olan, iletişim konu- sunda mûthiş bilgisi olan devrimci bir insandı. Onu da iş yaşammdan silme- yi, uzaklaştırmayı bildi- İer. Cumhuriyet'teki o gös- terişsiz köşesinde, o al- çakgönüliü yazılanyla dıinya güzeli dogrulan yazıya geçi- rirdi. Keyıfle okurdum. Gör- sellikonun vazgeçihnez bir tut- kusuydu. Ankara Sinema Gün- leri'ni yürüten. yaşatan oydu. Çok sevgili bir dostumu > itir- menin acısı içindeyim. FATOŞ CÜNEY Mahmut Tali bu ülkenin yeriş- tirdiği gerçek aydınlardan biri- siydi. Gericilige. baskılara, ya- saklara karşı her dönemde ce- surca göğsünü germiş, müca- dele etmişti. Aramızdan, yeri doldurulamayacak bir değer daha yitirdik. Çok üzgünüm. TARİKAKAN Çok sevdiğim bir insandı. Tam bir sinema adamıydı. Çok üzgünüm. bir dostu kaybetme- nin şokunu yaşıyorum. Onun sımsıcak sarmalayan dostlugu zor günlerimizde bana ve Yd- maz'a daima destek olmuştu. 1989"da tnsan Haklan Derneği davasında DGM'de yargdanırken. NEV2AT HELVACI (TlHAK Koruyucu Başkanı) 'İnsan hakiannın gösterişsiz, ama karariı ve inançbsaMinucu- sa' Öngören'i beklenmedik bir anda yitirmiş olmanın derin üzüntüsü içindeyim. 12 Eylül 1980'den sonra, Öngören'le in- san haklan örgütlerinin kurulu- şunda ve yönetiminde bulun- muştuk. İnsan haklan savunucu- lan büyük bir yol arkadaşını; ezilenler, baskı görenler, halda- n ihlal edilenlerdeğerli bir ko- ruv-uculannı yitirmiş oldular. Cumhurbaşkanı Sülc>nıan DemireL Kültür Bakanı İste- mihanTala>-,_CHP Genel Baş- kanı Altan Öymen, TBMM Başkanı Yıldınm Akbulut. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. Demokrat Türkiye Partısı (DTP) Genel Başkan Vekili tsnıet Sezgm, TRT Ge- nel Müdürü YûcdYener gön- derdikleri taziye mesajlannda üzüntülerinı belirttiler. İSMAİL CEM Öngören, Türkiye'nin dü- şünce hayatının, radyo ve te- levizyonunun gelişmesine çok büyük katkı getirmiş bir arkadaşımızdı. Türkiye'nin ya- yıncılığında çok özel ve öncü işlevi olmuştur. JÜLİDE GÜLİZAR Mahmut Tali Öngören'i ilk olarak 40 yıl önce. 1959'da tanıdım. Ankara Radyosu'na program müdürü olarak gelmişti. Ankara Radyosu'na çok büyük yeniliklergetirdi. ilk programlar Öngören'in önerileriylebaşlatıl- dı. Programcı yoktu o sıralarda. Programın ne olduğunubize o anlattı. Hepimiz program- lar yapmaya başladık. Ondan sonraki sınav- larda spikerlerin yanı sıra haberciler alın- maya başladı. Bunlar, Ankara Radyosu'ndan başlayarak giderek Türkiye radyolanna ya- yılan büyük yeniliklerdi.Yaşamını radyoya. 31 Ocak 1968'de ilk TV yayın gününde açılış konuşmasını >apû. televizyona adamıştı. Bu mesleklerde ufak tefek çatışmalar olur. biz de çatışırdık. Bir çocuk yanı vardı, en güzel yanıydı. Çocuk- su heyecanlan vardı. Kendisini bu mesleğe adamışlığıyla çocuksu hırçınlıklanyla anım- sayacağım. Kendisinden çok yararlanacağı- mız bir çağında aramızdan aynldı. EMİN ÖZDEMİR Öngören, 'kalemini Türkiye'nin aydınhk birgeleceğeyönehnesineadanuş bir yazar'dı. Çağdaş insanın kazandıgı haklardan yarar- lanması konusunda her türlü etkinliğin için- de yer aldı. Teievizyonun çağdaş yayımcılık düzeyine kavuşmasında büyük çabalar gös- terdi. Televizyonumuz bugünkü düzeyine eriştiyse, bunda. Mah- mut Tali Öngören'in b'üyük payı vardır. Hem gerçek biraydın hem de televizyonu işlevi doğrultu- sunda yönlendirmek isteyen bir ustayı kaybettik. OĞUZONARAN Mahmut Tali Öngören'le 12 yıldır Ankara Fihn Festivali 'nde birlikte çalıştık. Onu daha önce de tanıdım. ama asıl birlikteliği- miz bu festival dolayısıyla oldu. Zaten Ankara'da bir film festiva- li düzenlemek fıkri de onundu. Bu Fıkri ortaya attığında herkes bu- nun çılgınca bir şey olduğunu dü- şünmüştü. Ama Öngören, ola- naksız gibi göriinen bir şeyi ola- naklı kılacak, bir festival gibi büyük bir ÖT? gütlenmenin üstesınden gelebilecek güçte bir insandı. Kendi küçûk, ama saygınlığı bü- yük bu festival bütünüyle onun eseridir. SEZEN CUMHUR ÖNAL Mahmut Tali Öngören çok iyi bir yaym- cı ve Türk radyoculuğunun çok önemli isim- lerindendi. 6O'lı yıllarda radyoculuğumuza damga vurmuş bir yapımcı ve yöneticıydi. Rodrigo'nun Gitar Konçertosu'yla açılan 'Dünyaya Açılan Pencere' adlı programı unutulmazlar arasına girmiştir. Son yıllarda radyo ve televizyonlardan uzak kalması ya- >incılığımız açısından büyük bir eksikliktir. Mahmut Bey 'birçok insan'dı NEZtHDANYAL Bundanotuz biryıl önce yurt- dışında televizyon eğitimi gör- meyi düşleyerek geldiğim An- kara'da, görüştüklerim,"Anka- ra Televizyonu yayına baslnor. Git, DaireBaşkanı Mahmut Ta- li Öngören Bey'le bir görüs, te- leviz>on nedir bir tanı bakaİun" dediler. Mahmut beyle böyle karşılaştık, daha doğrusu Mah- mut Bey benimle böyle karşılaş- tı ve beni grafiker olarak işe al- dı ve daha da ötesi beni Anka- ralı yaptı. O günler yanmdan geçmeye çekindiğim, önümü ilikleyip utana sıkıla selam ver- diğim Mahmut Bey'le sonrala- n çeşitli kuruluşlarda. dernek ve yayın organlannda birlikte çalış- tık; dost, arkadaş olduk. Birçok arkadaşım gibi. ona duyduğum saygı hiç bir zaman eksilmedi. Birlikte vakıf kurduk, Anka- ra Uluslararası Film Şenliği 'ni başlattık. Benim Karikatür Vak- fi 'm kunnamı destekledi ve vak- fin danışmanlığını üstlendi. Ulus- lararası Ankara Karikatür Festi- vali'ne maddi manevi katkıda bulundu. Ankara'daki bu çalışmalar ya- nında yurtiçinde, yurtdışında birçok kuruluşun üyesi vedanış- manıydı. Cumhuriyet"teki yazı- lannı gittiği her yerden aksat- madan yazar, inanılmaz birener- jiyleçalışırdı. Bunlann dışında üniversite- lerde TV-sinema dersleri veri- yordu. Sanınm öğrencilerine ve bizlere çok daha önemli şeyler öğretti. Çağdaş, uygar, banşçıJ olmayı. özgür düşünmeyi, ya- rancıhğa açık ohnayı, küçük ola- naklarla büyük işler yapılabile- ceğini, dünya insanı oldugumu- zu, dünyaya açılmanın gerekli- liğini ondan öğrendik. Böyle ya- pılır, böyle olunur uyanlannda bulunmadan... Yöneticiliği, disiplini, çalış- kanlığı. sözünde durtnayı, kın- cı olmamayı, hoşgörüyü onda gördük. Özendik, çoğu kez ba- şaramadık. Kibarlığı ve beye- fendiliğiyle hep hoşgördü, kı- nhnadı, bizi utandırdı. Kimi insanlar vardır, öyle bir insandır. Kimi insan, birkaç in- sandır. Kimi insansa birçok in- sandır. Mahmut Bey böylesiydi. Keşke bunlan yüzüne söyle- yebilseydim, 'Ciddi misin?' de- yip kahkahayla gülseydi. Tiirk kapikatüncütePin çizgîleri Japonya'da • Kühur Servisi - Japonya'da düzenlenen 'Bizi Nasıl Görüyorlar' konulu bir karikatür sergisi Japonlar tarafindan büyük bir ilgi ile karşılandı. Türkiye, Mısır ve tsrail'den karikatürcülenn Japonya ve Japonlar hakkında çizdikleri karikatürler bu üç ülkeye aynlan standlarda bir araya getirildi. Sergiyi şu ana kadar 17 bin Japon gezdi. Tokyo, Fukuoka ve Hirosaki kentlerinde düzenJenen sergiye özellikle 17 Ağustos depreminin ardından ilgının arttığı ' kaydedildi. Fulnıoka ve Hirosaki'deki sergi girişlerine Türkiye'deki depremzedeler yaranna yardım sandıklan konuldu. Sergide Türkiye'den Nezih Danyal, Ferruh Doğan, Tan Oral, Izel Rozental, Kamil Yavuz gibi karikatürcülerin yanı ^ sıra Türkiye'deki ilk ve orta öğretim kitaplannda Japonya'mn nasıl tanıtıldığını gösteren örnekler ile Ali Sinan KÖksal isimli bir ortaokul öğrencisinin karikatürleri de yer alıyor. Sergiyi Japon çizer No- rio önderliğinde FECO-JAPAN kuruluşu organize etti. Türkiye katılımını ise FECO'nun Türkiye temsilcisi olan Karikatür Vakfı gerçekleştirdi. Tarihçi'nin Mutfağında Pnof. DP. Suraîya Fapoqhi • Kühür Servisi - Tarih Vakfı tarafindan 21 Ekim Perşembe günü saat 18.30'da Eminönü Bilgi Belge Merkezi'ndegerçekleştinlecek olan 15. Tarihçinin Mutfağı toplantısımn konuğu Prof. Dr. Suraiya Faroqhi olacak. Halen Münih Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nde görev yapan Faroqhi'nin Osmanh'nm iktisadi ve sosyal tarihi üzerine yayımlanmış çok sayıda Ingilizce ve Almanca kitabı ile makalesi bulunuyor. David Bovvie'ye Fransa'dan saygmunvan • PARİS (AFP) - David Bowie, Fransa'nın en büyük sanat unvanı olan 'Commandeur dans l'Ordre des Arts et Lettres'e (Sanatın ve Edebiyatın Öncüsü) değer bulundu. Bovvie, ödülünü önceki gün Paris'te gerçekleştirdiği konser öncesinde Fransa Kültür Bakanı Cathrine Trauttnann'm elinden aldı. Konserde son albümü 'Hours...'dan parçalar seslendiren Bovvie'ye ilgi çok büyüktü. Konserin biletleri günler öncesinden tükenirken, Bowie'nin pek çok hayranı bir gece öncesinden konser salonunun önünde kamp kurdu. Charles Aznavoup ucuz adattı • LYON(AFP)- Romanrik Fransız müziğinin en büyük isimlerinden Charles Aznavour, geçen çarşamba günü bir trafik kazası geçirdi. Özel arabasıyla Paris- Lyon karayolunda yolculuk yaparken hatah sollama sonucunda öndeki bir kamyona çarpan sanatçı kazadan küçük sıynklarla kurtuldu. Hemen hastaneye kaldınlan Aznavour ayakta tedavi edildi. Frankfurt Kitap Fuan'nda Macar edebiyatı nizgârı • Kühür Servisi -51. Frankfurt Kitap Fuan. çarşamba günü görkemli bir törenle açıldı. Bu yıl fuann ana temasının 'Macar Edebiyatı' olarak belirlenmesinden dolayı açılış töreninin onur konuğu Macaristan Cumhurbaşkanı Arpad Goencz'di. Törende ilk konuşmayı yapan Almanya Kültür Bakanı Michael Naumann, Macar edebiyatına övgüler yağdırarak, "Bugüne kadar pek çok edebiyat eleştirmeninden, Avrupa'daki en canlı ve en heyecan verici edebiyat ürünlerinin Macaristan'da ortaya çıktığım duydum" dedi. Macar yayıncılar, Frankfurt Kitap Fuan süresince kendilerine özel olarak verilen büyük bir sergi salonunda kıtaplannı tanıtacaklar. Bu yıl fuara yüz on bir ülkeden toplam 386 bin yayın katılıyor. Salman Rüştü hakkında çıkardığı ölüm fetvası nedeniyle on yıldır fuara kabul edilmeyen Iran da yıllar sonra Frankfurt'ta standını açtı. flk üç günü yalnızca yayıncılara ve yazarlara yönelik olarak gerçekleşen fuann kapılan bugünden itibaren de okurlara açılıyor. Aynca 1999 yılının Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Günter Grass da bugün fuan ziyaret edecek. 'Aida', pipamitterde sahneleniyop • MISIR (AFP) - Verdi'nin ünlü operası 'Aida', konusunun geçtiği yer olan Mısır piramitlerinde sahneleniyor. Bir binyıl sonu kutlaması olarak tasarlanan gösteri, ünlü Büyük Piramit'te gerçekleşiyor. Geçen salı akşamı sahnelenmeye başlayan opera 17 Ekim'e kadar her gece sanatseverlerle buluşacak. Toplam iki yüz sanatçı ve bir o kadar teknik personelin yer aldığı yapıtta Aida'yı Sylvie Valayre, Lucia Mazzaria ve Mısırlı soprano Iman Mustafa dönüşümlü olarak canlandınrken, Radames rolünü tenorlar Nicolas Martinucci ve Kristjan Johanson oynayacak. Aida'nın 4000'den fazla turisti piramitlere çekmesi bekleniyor. Verdi, "Aida'yı Mısırlı Hıdiv Lsmaıl Paşa'nın isteği üzerine Kahire Operasrmn açılış gecesi için bestelemişti (1869), ancak operanın açılışında Verdi'nin bir başka yapıtı olan Rigoletto seslendirilmişti. Aida, Mısır ordusunun komutanı Radames ile onun düşmanı olan Etiyopya kralının kızı Aida arasındaki imkânsız aşkı anlatıyor. BUGUN • CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'nün Taksim Sergi Sarayı'nda gerçekleşen ımza ve söyleşi günleri kapsamında 17.00-19.00 saatleri arasında Ijıl Özgentiirk okurlanyla buluşacak. (252 38 81) • İDSO. saat 11 OO'de AKM'de şef Marek Pijarovvski'nın yönetiminde ve Eser Bilgeman'ın eşîiğinde Liszt'in 2 No'lu Piyano Konçertosu. Mozart'ın 41. Senfoni'si ve Strauss'un 'TiD Eulenspiegel' adlı yapıtını seslendirecek. (251 56 00) • BABYLON'da saat 22 OO'de Emre Ond, Lesvnt Akman ve Murat Ertel'dan oluşan Baba Zula topluluğunun konsen konuk sanatçılann eşliginde gerçekleşecek. (292 73 68)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle