Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22OCAK1999CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Hayret!
Bilmem, TV'den basket maçlarını ızliyor musu-
nuz?
Türkiye'de basketbolün sevilipgelişmesindete-
levizyonun katkısı yadsınamaz. Tek kanallı dö-
nemde, daha ekranlarımız renklenmeden önce,
TRT'nin yayımladığı "BeyazGölge" bu sporaolan
ilgiyı arttırdı, uzun yıllar seçkinler zümresınin spo-
ru olarak kabul edilen basketbolün popülerleşme-
sini sağladı.
Daha sonra NBA maçlarının ekranlarımızdan ya-
yımlanmasıyla, Amerikan kaynaklı sporun en gü-
zel ömeklerini görme olanağına kavuştuk.
NBA'in hepsi dolar milyoneri olan yıldızları, ay-
nı zamanda birer güç abidesidirler. Onlan pota al-
tında, yer kapma savaşı sırasında seyredince, fi-
zik güçleri hakkında bir fikir edinebılirsiniz.
Futbol gibi basketbolde de yalnız topa sahip
olan oyuncuyu değil, aynı zamanda pozisyon ya-
kalamak için didişenleri de seyretmeye bayıhyo-
rum.
Şu anda siyaset sahnesinde oynanan oyun da
tıpkı pota altında pozisyon mücadelesi veren
oyuncularınkine benzıyor.
Adaylar için asıl seçim mücadelesi şimdi yapı-
landır. lyi bir partıde, seçilebilecek biryeri edinmek,
aday olduktan sonra sürdürülen mücadeleden de
daha zor.
Bu çekişmenin en az yaşandığı yer DSR orada
iki seçıci, adaylan ve sıralarını belirlemekte. Kuş-
kusuz pek demokratik bir tutum değıl. Ama bu
saptamayı yaparken aynı zamanda delege oyun-
lannın, kaşkankoların ne sonuç verdiğini de göz-
den uzak tutmamakta yarar var.
Siyaset oyununun bu aşamasında bulunduğu-
muz sırada, salı günkü Milliyet gazetesınde yayım-
lanan bir haber ise herkese parmak ısırtacak ka-
dar şaşırtıcıydı ve deneyimlı gazeteci Oktay Ekşi
açıklamayı hemen sütununa aldı.
Zehra Güngör ile konuşan FP'lı Ali Coşkun'un
sözleri gerçekten şaşırtıcıydı. Bakın ne diyor Ali
Bey:
"Bana geçen seçimlerde Ali Topuz geldı. 'Biz
bu laiklik kavramını çok yanlış ifade ettik. Toplu-
ma mal edemedik. Biz yüce Islam dinine karşı de-
ğiliz. Senin gıbi milliyetçi muhafazakâr birarkada-
şımız eğer bu görevi kabul ederse aynı zamanda
CHP'ye de yenı bir kimlik kazandırmış oluruz' de-
di..."
CHP'nin o zamanki genel başkan yardımcısı
olan Ali Topuz'un Ali Coşkun'a önerdiği, bu parti-
nin Istanbul Belediye Başkanlığı adaylığıdır.
Bu açıklama. gerçekten çok şaşırtıcıdır.
Ali Topuz'un bu açıklama karşısında söyleyecek
bir şeyleri olmalıdır. Eğer Topuz susarsa bundan
"sükûtun ikrardan geldiği" sonucunu çıkarmak
gerekecektir.
Konu suskunlukla geçiştirilemeyecek kadar
önemlidir. Gerçekten Sayın Topuz böyle bir öneri
götürmüş müdür?
Şu anda kimseyi suçlamak istemiyoruz. To-
puz'dan açıklama ıstememiz de, Ali Coşkun'un
sözlerine inanmamak anlamını taşımıyor. Ali Coş-
kun böyle bir açıklama ıle ne gibi bir çıkar sağla-
yabilir ki?
Tabii salt Ali Topuz'un bu konuda bir açıklama
yapması da yeterti değil. Aynı zamanda o gün ol-
duğu gibi, bugün de CHP Genel Başkanı sıfatını
taşıyan Deniz Baykal'ın da bu konuda söyleye-
cek şeyleri olmalıdır. Eğer Ali Topuz gerçekten
böyle bir teklif götürmüşse, bundan Deniz Bey'in
haberi var mıydı, yok muydu?
Yılların deneyimlı politikacısı Ali Topuz, genel
başkanın olurunu almadan böyle önemli bir öne-
riyi nasıl yapabilmiştir?
Şimdilik tarafların açıklamasını bekliyoruz.
Daha sonra. durum iyıce netleşınce, bu konu-
da yazılacak ve söylenecek çok şey olacak.
Sibel Suiçmez'in hedefi sol oylar
Trabzon'da DSP'nin
başkan adayı CHPTi
AHMETŞEFİK
TRABZON-DSP
şaşırtıcı bir atak
yaparak Trabzon
Belediye Başkanlığı
için CHP üyesi av ukat
Sibel Suiçmez'i aday
gösterdi. "Hak. hukuk.
adaletten yana; insana
veçevreyesaygılı;
ulaşımdan. doğal
değerierden yana tiinı
Trabzoniulardan
destek istiyorum" dıyen
Suiçmez, Trabzon"u
21. yüzyılın çağdaş
kenti yapma amacında
olduğunu açıkladı.
Trabzon'da sol kesımde
bağımsız bir aday
çıkanlmasına yönelik
bazı kitle örgütü
temsilcilerince yapılan
girişimlerin
başansızlığa
uğramasının ardından
CHP içinde birçok
politik çalışmaya
katılan ve kent-çevre
meclisi üyesi de olan
avukat Sibel Suiçmez
DSP tarafından
belediye başkanlığı için
aday gösterildı. CHP
üyeliğinden istifa eden
Suiçmez. Trabzon'daki
bütün sol oylan
etrafında toplamayı
amaçlıyor. Suiçmez.
Trabzon'a ılişkin
kapsamlı bir programı
önümüzdeki günlerde
kamuoyuna sunacağını
belirtti ve bu programın
hazırlanmasında
Trabzonlulann
görüşlerine
başvuracağını bıldirdı.
Demokratik ve insana,
çevreye saygılı bir
yönetim anlayışı içinde
görev yapacağını
belirten Suiçmez şöyle
dedı:
"Hak, hukuktan yana;
insana ve çevreye
saygıh: çağdaş bir kent
özleyenleri göreve
çağın>orum. Bu kentte
yaşayan herkese çağdaş
bir kent vaat ediyorum.
Ve biihorum ki çağdaş
bir kent soruniann en
aza indirildiği bir kent
yaşamı gerçek bir
demokrasiyle
gerçekleşir. Trabzon,
yeni uluslararası
gelişmelerin varattığı
avantajlan
kullanabilmek için hızla
yeniden
yapılandınbnalıdır. Bu
amaç \e inançla
çaüşacağız."
DYP adayı
Öte yandan emekli
öğretmen Nazife
Şentürk de DYP'den
milletvekıli adayı oldu.
Kadınlann yaşamın
diğer alanlarında
olduğu gibi
parlamentoda da çok
başanlı olacağım
belirten Şentürk, "24
yıllık öğretmenim.
Geride bıraktığım
binlerce öğrencim
benim en değerli
referansımdır" diye
konuştu. Trabzon "da
DYP'den millervekilı
aday adayı olanlann
sayısı 14'e yükselmiş
oldu.
Sivil toplum kuruluşlannm temsilcilerine göre sol partiler toplumdan kopuk bir çizgide
DSP ve CHP'ye sivil uyarıALİER
Sosyal demokrat partılerin varlık nede-
ni olan çalışanlar, çevreci gruplar, aydın-
lar ve azınlıklar gibi toplumsal kesimlenn
temsilcileri, CHP ve DSP'nin kendi seç-
men tabanından ve si\ il kuruluşlardan kopuk oldu-
ğunu. aradaki açı farkının giderek büyüdüğünü be-
lirttiler. İki partinin yöneticilerine sert açıklamalar-
la kızgınlıklannı belirten sivil toplum kuruluşlan-
nın liderleri. her iki sol partinin siyaset tutumu ve
yöntem açısından sağ partilerden bir aynmlannın
bulunmadığınt vedeğışimdenkorktuklannı önesü-
rerek. "Korkanzönümüzdeki seçimlerde bunun be-
delini ağır ödey ecekler. Sol bir iktidar için her tür ko-
şulun hazır olduğu bir dönenuk tarihi hrsat kaçın-
uyor1
" dedıler.
Toplumsal. sosyal. ekonomık ve hukuksal istem-
len evrensel sosyal demokrat dünya görüşü ile ör-
tüşen sivil toplum kuruluşlannm liderleri. iki sol
partı ile kopukluğun. adaylann belırlenmeye başlan-
dığı seçim sürecinde daha belirginleştığinı vurgula-
dılar. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. Türk-lş
Genel Başkanı Bayram Meral, KESK Genel Baş-
Sosyal demokrat partilerin varlık nedeni olan çalışanlar, çevreci gruplar, aydınlar ve
azınlıklar gibi toplumsal kesimlerin temsilcileri. CHP ve DSP'nin kendi seçmen
tabanından ve sivil kuruluşlardan kopuk olduğunu, aradaki açı farkmın giderek
büyüdüğünü belirttiler.
kanı Sıyami Erdem. Yurttaş Girişimı sözcüsü Avu-
kat Ergin Cinmen, Mimarlar Odası Genel Başkanı
Oktay Ekinci. Ermeni cemaatinden Hırant Dink,
Eski Üniversite Öğretim Üyeleri Demeği Başkanı
Prof. Dr. Burhan Şenatalar ve sanatçı Bedri Bay-
kam'a. her iki partinin, temsil ettikleri gruplarla iliş-
kisini ve bu gruplann temsilcilerinin parlamentoya
taşınması konusunda ne denli istekli olduklannı sor-
duk. Lıder ve sözcülerin gazetemize değerlendir-
meleri şöyle:
Rıdvan Budak: "Çalışanlar
12 Eylül'den sonraki yeni si-
yasal süreçte öylesine baskı al-
tına alındılar ki örgütlü alanla-
ra bu korku ve endışeyle sıcak
bakmaktan uzak durdular. Si-
yaset yine klasik sıyasal gele-
neğimizın uğraşısını verenle-
re kaldı. 15 yıllık tarihe baktığımızda emek adına
hiçbirbaşannın elde edildiği söylenemez. Bunu de-
ğiştirmek için emek dünyasının bir araya gelip bir
tercih yaparak siyaseti etkin biçimde yapabilmesi la-
zımdır. Aslında bir fırsat yakalanmıştı: 1998'de ya-
pılan CHP Büyük Kurultayı'nda Türk-İş ve DİSK
başkanlan olarak, her iki konfederasyonda önemli
etkinliği olan CHP'li sendikacılarbirlikte Sayın Bay-
kal'dan arkadaşlanmıza parti yönetiminde yer ver-
mesinı talep etmiştik. Ancak Sayın Baykal bu öne-
riyi dikkate almayı bırakjp nezaketen konfederasyon
başkanlannı bıle yeğlemedi. Tarihte ilk defa sendi-
kal dünya böyle bir öneride bulunuyordu. Temel
olarak siyasetin önemli örgütlenmelerden gelen ki-
şılere yer vermedığinı düşünüyorum. Siyasetin sen-
dikal alana da kıskançlık gösterdiği inancını taşıyo-
rum."
Bayram Meral: "Her iki partinin de, çalışan ke-
Aşkın smırı yok ki!...
Ceylanpınar ile Suriye'nin Resutayn ilçesi
sınınndaki bayramlaşma sırasında
Türk askerleıi, tel örgü arkasındaki
Türk genci ile Suriyeli nişanlısının buluşup
öziem gidermesini sağladılar.
Türkiye tarafuıdaki tel örgü arkasuıdan
alınan ve ismi açıklanmayan C eylanpınar'da
oturan Türk genci, tampon bölgeden
geçirilerek Sume sınınndaki tel örgü önüne
getirildi ve nişanhsrvla buluşması sağlandj.
Tel örgüler arasmdâ nişanlısının bay ramını
kurlayan Türk genci, gelecek yd
e\ leneceklerini belirterek "Bir yıl daha
özlem çekeceğiz. Bana nişanlımla
bayramlaşma olanağı sağlayan
askerlerimize teşekkür ederim" dedL
Bu arada. bayramlaşmada, pasaportunu
kaybettiği için Resulayn ilçesindeki
akrabalannın yanında zorunlu olarak kalan
Sume Çeken de (45), Ceylanpınar'da
oturan kızj Mcliha Çeken (12) ile hasret
giderdi. Kızının elini avuçlannın arasında
sıkı sıkı rutan Suriye Çeken, "Pasaportumu
çıkararak kısa sürede kızım Meliha'ya
kavuşmak isriyorunı. Arük hasrete
dayanamıyorum" diyerek gözyaşı döktü.
(FÖTOĞRAF: AA)
Türkiye însan Haklan Vakfı raporunda, yeminini çiğneyen hekimler ele alındı
Işkenceci doktor adli tıptaANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Türkiye İnsan Haklan Vakffnca
(TİHV) hazırlanan raporda. "işken-
cecidoktorlar" incelendi. Tabıp oda-
lannca ışkenceye katıldıklan gerek-
çesiyle cezalandınlan doktorlann.
uygulamada çıkanlan güçlükler ve
yasal boşluklar nedeniyle adli tıp ve
birçok resmi kuruluşta çalıştıkları
bildirildi. İşkence ile karşılaşan ve
gerçeği yansıtan roporlar yazan dok-
torlann. "de\r
leti küçük düşürmek.
güvenlikgüçlerinehakaretetmekle"
suçlandıklan v uruulandı.
TİHV. 1996 tnsan Haklan Rapo-
ru'nu yayımladı. Raporda. Nur Bir-
gen ve Taner Apaydın adli doktorla-
nn, YÖK'ü protesto eden öğrencile-
re 1 ile 10 gün arasında rapor verdik-
leri. aynı olayda birbirlerini döven
güvenlik görevlilerine 42 günlük ra-
por verildiğı kaydedildi. Birgen ve
Apaydın'ın. daha önce de işkence
görenler hakkında "Darpvecebirizi-
ne rastlanmamıştır" şeklınde rapor
düzenledıklen. a>nı kişılerin DG.M
doktorlannca yapılan muayenelerin-
de işkence ızlerinin tespit edildiği
beiirtilen raporda, Istanbul Tabip
Odası'nın doktorlardan Taner Apay-
dm'a meslekten men cezası verdiği
vurgulandı.
tstanbul Adli Tabipliği'nde çalı-
şan Nur Birgen'in de 5 gün gözaltın-
datutulanlann v ücutlanndaki belir-
gin izlere karşın "sağlam raporu"
verdiği, bu kişılenn v ücutlanndaki
izlerin yine DGM Tabipliği'nce sap-
tanarak rapor verilmesi üzerine Be-
yoğlu Cumhuriyet Sav cılığı'na yapı-
lan suç duyurusunun ardından dok-
tor hakkında "görevi ihmal" istemiv -
le dava açıldığı bildirildi.
"'İşkence izlerini görmemiş olabi-
leceğini" iddıa eden ve hakkındakı
dava sonuçlanmamış olan doktor
NurBirgen'in, 1997 yılında Adli Tıp
Kurumu'nun işkence ve cezaevle-
riyle ilgili konulara da bakan 3. ihti-
sas kurulunun başkan lığına atandı-
ğınadikkatçekildi.
Kanıtlar gizlendi
Raporda, İnsan Haklan İçin He-
kimler Bırliği'nce Türkiye"de yapı-
lan araştırma sonucunda bazı dok-
torlann, devletin baskısıyla işkence
kanıtlannı gızledikleri ve otopsi ra-
porlannda tahrifat yaptıklannın be-
lirlendiği vurgulandı. Araştırma so-
nucu şu bulaulann saptandığı kayde-
dildi:
- Tıbbi etik kurallan çerçevesinde
İ s k e n d e r u n d a p a r t i l e r a l t k i m l i k pesinde
Oy avcılığı banşa gözdağı
AKIN BODUR
tSKENDERUN - Siyasilerin tasan sunmak yerine
altkimliği ön plana çıkannası kültür mozaiği
Hatay'da toplumsal banşa gözdağı veriyor. 18
Nisan'da yapılacak yerel ve genel seçimlere
hazırlanan siyasi partilerin aday adaylan seçmene,
tasan yerine altkimlikİeri sunuyor. Kentte
Alevilerin ve Sünnilerin adaylannm ardından
Mardinlilerin adayı olarak benimsetmeye çalışan
siyasiler, seçmeni olumsuz yönde etkiliyoriar.
Çeşitli din, mezhep ve ırklann bir arada hoşgörü
içinde yaşamaya çalıştığı Hatay'da siyasetçilerin
ortaya koyduğu altkimlik kavgası Hataylılan
rahatsız ettneye başladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi
mezunu ve 68 kuşağının temsilcilerinden
CHP'nin İskenderun Belediye Başkan aday adayı
Zafer Kutlu, köken siyaseti yapanlar için
yenilginin kaçınılmaz olduğunu vurgularken
yönetici ve yönetici adaylannın ilkeleri,
projeleri ve ekıpleri ile değerlendirilmesi
gerektiğini söyledi. u
Seçmenleri daha ön seçim
yanşlan sırasında kökenlerine göre tasnifley ip,
destek arayanlar genel seçimde bu köken d^ında
poütika v^pnıayacaklanna kimseyi
inandıramazlar'" diyen Kutlu, bölgede Alevi-
Sünni çatışmasının özellikle yaratılmaya
çahşıldığını kaydetti.
Öte yandan Hatay'da daha önce
Alevilerin adayı, Sünnilerin adayı olarak sunulan
siyasilere şimdi de Mardinlilerin adayı eklendi.
Bu gelişmeler sonrasında Hataylılan uyaran
sağduyulu çevreler, seçimlerde siyasette yaşanan
altkimlik savaşına göre değil, adaylann
projelerine göre karar verilmesinin toplumsal
banşı sağlamada yararlı olacağım belirtiyorlar.
hizmet veren hekimler, sistematik iş-
kence uygulamasının gizlenmesine
kaaldıkian bir çarkın içine düşmek-
tediıier.
- Muayene, gözaltına alınan kişi-
yi işkenceden konımamaktadır. Ya-
sayı uygulamakla sorumlu emniyet
ve güvenlik güçleri, korkutma ve
şiddet kullanımıyla hekimleri işken-
ce kanıtlannı bildirmemeye zorla-
maktadırlar.
-Güvenlikgüçleri.işkence görmüş
olan şüpheüler muayene olurken
doktor odasını terk etmemektedir.
Gözamna alınanlann çoğu, gördük-
leri işkenceden hekime söz ederse yi-
ne işkence görecekleri konusunda
tehdit edilmektediıier.
- Muayene odasmdakı polisın var-
lığı, işkence kanıtlannı ihbar etmesı
halinde cezalandınlacağı yolunda
açık veya kapalı tehditlere manız ka-
lan hekimi korkutabilmektedır.
- Bazı durumlarda hekim. gözaltı-
na alınan kişiyi muayene etmekten
kaçınmaktadır. Bazı durumlarda ft-
/jkse) bulgular bildirilmekte. ancak
bulgulann **işkence sonucu ounası-
nın muhtemel olduğu'" gibi tıbbi so-
nuçlara ulaşmaktan kaçınılmaktadır.
insan Haklan İçin Hekimler Örgü-
tü'nce Adli Tıp Kurumu doktorlan
arasında yapılan araştırmada, sanık-
lara işkence yapıldığı, siyasi tutuklu-
lara işkence yapılmasının "adetae\-
rensel bir uygulama" olarak nitelen-
dirildiğı kaydedildi. Ankette. şu sap-
tamalara yer venldi:
"Hekimlerin yüzde 4O'ı muayene
sırasında polisin, odanın içinde bu-
lunma girişiminde bulunduğunu
söyledi. rioktorlann yüzde 16'sı po-
lisin vaıiığının muayeneyi ve raporu
etkilediğini ifade etti. Ancak hekim-
lerin yüzde 53'ü bu soruyu yanıtsız
bıraktL Cevap verenlerin yüzde 4O'ı
\asal kısıtlamalann, bulgulan doğru
biçimde yorumlamayı önlediğini ifa-
de ettL" "
sımlerin temsılcilerini güçlü bir şekilde par-
lamentoya taşıma gayretleri yok. Henüz
kontenjanlanfı nasıl dağıtılacağı belli değil.
Ancak, kişisel bazda yapılmış teklifler var.
Bu teklifleri değerlendiriyoruz."
Siyami Erdem:'E-
mek örgütlen ile sol panilerin
dayanışması. işbırliğı yapma-
sı çok doğal görünmesıne rağ-
men. böyle bir işbirliği bugü-
ne dek gerçekleşmedi. Kaldı
ki, Türkiye'de sosyal demok-
rat olarak adlandınlan partile-
rin programlannda halk karşı-
tı özellıkler de görüyoruz. Örneğın özelleştimıeye
karşı açık bir tutum içinde değiller. Eğitımin ve sağ-
lığın kamusal olması, sosyal güvenlik şemsiyesinin
güçlendinlmesi ve benzen konularda açık bir tutum
sergileyememektedırler. DSP'nin çıkarmaya çalış-
tığı grev ve toplusözleşme ıçermeyen Kamu Çalı-
şanlan Sendıkalan Yasa Tasansı, emek karşıtı birgi-
rişimdır. Tüm bunlar. doğal olarak gerek işbirliği ve
dayanışmanın olmaması. gerekse programlannı
emekçilerin iradeleri üzerine şekillendirmemeleri.
emekçiler ve halkla kendılen arasmdaki açı farkını
büyütüyor. uzaklaşma oluşuyor. Seçim süreçlerin-
debu açı farkını kapatma ginşimleri ıseoldukçaya-
pay kalıyor, sahici karşılığını bulmuyor."
ErginCinmen: "Sosyal demokrat partilerin, yurt-
taş gırişimlenne yoğun bir ilgilerinin olması gere-
kir, ama yok. Çünkü. sosyal demokrat anlamda bir
parti yok. Olmadığı için de sendikalann tabanlan bu
partilere yönelmıyor. tki parti arasında teorik bir
tartışma yok. Hatta sorunlar konusunda. ne sağlık-
ta. ne adalette, ne Kürt sorununda birbırlerinden
farklan yok. Dahası ANAP ve DYP açısından da bir
farklan yok. Tüm partiler devlet tarafından "devtet-
leştirilmiş" durumda. CHP ve DSP ne kadar kendi-
lenne sol derlerse desinler. pratıkte bunu göremiyo-
ruz. Hep tepelerden polıtıka yapılmak isteniyor.
Yurttaş Girişimi bütün partilere uzak mesafededır.
"Sürekli Aydınhk İçin Bir Dakika Karanük" eyle-
mi gibi çok büyük katılımlı vnrttaş tepkisini açığa
vurduk. Bu partilerden bize bir şey soran olmadı.
Bunlann sivil toplum örgütleriyle bir ilgisi yok. bu
anlamda bir seksiyonlan da yok. Sivil topluma du-
yarsız bir siyasal oluşum içindeyiz."
Hırant Dink: "İki merkez sol partiden bugüne
dek bir teklif gelmedı. Bekledim ama gelmedi. Bı-
rakın sosyal demokrat partiler olmayı, katılımcı de-
mokrasi anlayışlan gereği bize gelmeleri gerekirdi.
Sadece seçim dönemlerinde ziyaretleri olur, hoşbeş
edip giderler. Diğer dönemlerde, sorunlanmızı ile-
tecek milletvekilı aranz. Seçim sürecinde bize aday-
lık teklifi sadece ÖDP'den geldi. Her iki partiyi de
kınıyorum."
Oktay Ekinci: "Mimarlar Odası, siyasal partıle-
nn ve özellikle de sosyal demokrat ve sosyalıst par-
tilerin sadece seçim dönemlerinde değıl. süreklı ola-
rak meslek odalanyla birlikte poütika geliştirmele-
nni savunuyor. Sol partiler açısından bu evrensel
sosyal demokrat programın bırgereğıdir. Bu anlam-
da seçim dönemi olmasa bile meslek alanı ile ilgili
tüm konularda hazırladığı raporlan ve çözüm yol-
lannı ıçeren görüşlerinı siyasal partilere gönderi-
yor. Fakat Türkiye'de siyaset. kuram ve ideoloji ge-
liştirmek için değil. profesyonel siyasetçilerin yerel
ve merkezi iktidarlara taşınması amacına yoğunlaş-
tığı için partiler. bılgi ve görüş yerine gözü kapalı
destek beklıyorlar. Bu nedenle şimdi seçim dönemi
bızden aday isteseler bile, ki bugüne dek istemedi-
ler, açıkçası kuşkuyla bakıyoruz."
Burhan Şenatalar:" Sol par-
tıler ile çalışan kesimlerin ör-
gütleri, kadın hareketi, çevre
hareketi, gençlik hareketi gibi
i lerici gruplar arasındaki ilişki-
lenn seçimlerden çok önce ku-
rulmuş olması gerekirdi. Sen-
dıkalar, meslek odalan ve der-
neklerle. bu partiler arasında
sürekli ve yapıcı ilişkilerin bu-
lunması gerekirdi. Son dakıkada partilerin bu kesim-
lerden aday alması da yetersiz ve yapay olurdu. Bu
ilişkiye geniş kapsamlı ve uzun vadelı bakmak ge-
rekir. Partilerin böyle bir ilişkiye çok sıcak yaklaş-
madıklannı. hatta böv le bir ilişkiden çekindiklerini
biliyoruz. Partiler zamanlannı içe dönük mücadele-
lerle geçiriyorlar. Halbuki, toplumsal kesimlerle sü-
rekli ilişkiye geçmeleri partileri de güçlendirecek bir
süreçtir. Böyle bir ilışki partilerin toplumsal tabanı-
nı güçlendireceği gibi düşünce ve poütika üretme-
lerini de kolaylaştıracaktır.
Bu gerçek bugüne kadar anlaşılmışa benzemiyor.
1999 seçimlerinin bu konuda acı birders oluşturma-
sından korkanm. Neden böyle davranıyorlar soru-
suna gelınce: Büyük bir rekabet, büyük bir yenilen-
me. büyük bir değışım...
Dolayısıyla, böyle bir belirsizlik çekingenliğe y-
ol açıyor. Bu sadece liderler için değil, her düzey-
deki parti yöneticisi ve delegeler için de söz konu-
sudur. Öğretim elemanian ile ilgili olarak şunu söy-
lemek isterim. MHP ile FP öğretim elamanlanna da-
ha fazla yerayırdı. Diğer partilerde böyle biryakla-
şım yok. Ancak, öğretim elamanlan sadece bu tab-
lodan şikâyetçı değil: sol partılerde şu anda akade-
misyenler var, daha fazla da olabilırdi. Bızi rahatsız
eden asıl sorun, yapısal ilişkilerin yetersizliği. Siya-
set yapma tarzı ve yöntemleri açısından sosyal de-
mokrat partilerin sağdan farkı yok. Farklı toplum-
sal kesimlerin potansiyelini değerlendirebilmelen
gerekir."
Bedri Baykam: "Türkiye'de sosyal demokrat par-
tinin iktidara gelmesi o kadar kolay ki... Çete ilişki-
leri açığa çıkmış. ekonomık durum vb koşullar sol
bir iktidar için çok uygun bir zemin oluşturmuş. An-
cak bu değerlendinlmıyor. Kendi hedef kitlesine hâ-
kim olmak isteyen bir sol partinin işi hiç de zor de-
ğil. Yapılması gereken: Demokratik kitle örgütleri.
sendikalar. Kemalıst ve sosyal demokrat öğrenci ku-
ruluşlan. halkın kurduğu çeşitli lobi baskı grupla-
ny la çok yakın bir ilışki sürdürüp 'aklınyolu birdir'
mantığından hareketle aklı selimle Türkiye'nin de-
mokratikleşme ve sosyalleşme sorunlannın önünü
açıcı çözümler üretmek. Kararlan onlara izah ede-
rek ve onlarla da beraber aldığı için kaleyi içten fet-
hederek onlan çevresıne toplamak, kendi hanesine
seçimlerden çok önce yazmak ve bunu da samimi
olarak yapmak.
Ama maalesef Türkiye'de sosyal demokrat parti-
lerin üst kadro yönetıcıleri de genel olarak, kendi-
leriyle bu saydığımız kuruluşlar ve aydınlar arasın-
da sürekli bir mesafe ve ıletişimsızük koyduklann-
dan bu bir türlü gelişemiyor."