28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22OCAK1999CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Hayret! Bilmem, TV'den basket maçlarını ızliyor musu- nuz? Türkiye'de basketbolün sevilipgelişmesindete- levizyonun katkısı yadsınamaz. Tek kanallı dö- nemde, daha ekranlarımız renklenmeden önce, TRT'nin yayımladığı "BeyazGölge" bu sporaolan ilgiyı arttırdı, uzun yıllar seçkinler zümresınin spo- ru olarak kabul edilen basketbolün popülerleşme- sini sağladı. Daha sonra NBA maçlarının ekranlarımızdan ya- yımlanmasıyla, Amerikan kaynaklı sporun en gü- zel ömeklerini görme olanağına kavuştuk. NBA'in hepsi dolar milyoneri olan yıldızları, ay- nı zamanda birer güç abidesidirler. Onlan pota al- tında, yer kapma savaşı sırasında seyredince, fi- zik güçleri hakkında bir fikir edinebılirsiniz. Futbol gibi basketbolde de yalnız topa sahip olan oyuncuyu değil, aynı zamanda pozisyon ya- kalamak için didişenleri de seyretmeye bayıhyo- rum. Şu anda siyaset sahnesinde oynanan oyun da tıpkı pota altında pozisyon mücadelesi veren oyuncularınkine benzıyor. Adaylar için asıl seçim mücadelesi şimdi yapı- landır. lyi bir partıde, seçilebilecek biryeri edinmek, aday olduktan sonra sürdürülen mücadeleden de daha zor. Bu çekişmenin en az yaşandığı yer DSR orada iki seçıci, adaylan ve sıralarını belirlemekte. Kuş- kusuz pek demokratik bir tutum değıl. Ama bu saptamayı yaparken aynı zamanda delege oyun- lannın, kaşkankoların ne sonuç verdiğini de göz- den uzak tutmamakta yarar var. Siyaset oyununun bu aşamasında bulunduğu- muz sırada, salı günkü Milliyet gazetesınde yayım- lanan bir haber ise herkese parmak ısırtacak ka- dar şaşırtıcıydı ve deneyimlı gazeteci Oktay Ekşi açıklamayı hemen sütununa aldı. Zehra Güngör ile konuşan FP'lı Ali Coşkun'un sözleri gerçekten şaşırtıcıydı. Bakın ne diyor Ali Bey: "Bana geçen seçimlerde Ali Topuz geldı. 'Biz bu laiklik kavramını çok yanlış ifade ettik. Toplu- ma mal edemedik. Biz yüce Islam dinine karşı de- ğiliz. Senin gıbi milliyetçi muhafazakâr birarkada- şımız eğer bu görevi kabul ederse aynı zamanda CHP'ye de yenı bir kimlik kazandırmış oluruz' de- di..." CHP'nin o zamanki genel başkan yardımcısı olan Ali Topuz'un Ali Coşkun'a önerdiği, bu parti- nin Istanbul Belediye Başkanlığı adaylığıdır. Bu açıklama. gerçekten çok şaşırtıcıdır. Ali Topuz'un bu açıklama karşısında söyleyecek bir şeyleri olmalıdır. Eğer Topuz susarsa bundan "sükûtun ikrardan geldiği" sonucunu çıkarmak gerekecektir. Konu suskunlukla geçiştirilemeyecek kadar önemlidir. Gerçekten Sayın Topuz böyle bir öneri götürmüş müdür? Şu anda kimseyi suçlamak istemiyoruz. To- puz'dan açıklama ıstememiz de, Ali Coşkun'un sözlerine inanmamak anlamını taşımıyor. Ali Coş- kun böyle bir açıklama ıle ne gibi bir çıkar sağla- yabilir ki? Tabii salt Ali Topuz'un bu konuda bir açıklama yapması da yeterti değil. Aynı zamanda o gün ol- duğu gibi, bugün de CHP Genel Başkanı sıfatını taşıyan Deniz Baykal'ın da bu konuda söyleye- cek şeyleri olmalıdır. Eğer Ali Topuz gerçekten böyle bir teklif götürmüşse, bundan Deniz Bey'in haberi var mıydı, yok muydu? Yılların deneyimlı politikacısı Ali Topuz, genel başkanın olurunu almadan böyle önemli bir öne- riyi nasıl yapabilmiştir? Şimdilik tarafların açıklamasını bekliyoruz. Daha sonra. durum iyıce netleşınce, bu konu- da yazılacak ve söylenecek çok şey olacak. Sibel Suiçmez'in hedefi sol oylar Trabzon'da DSP'nin başkan adayı CHPTi AHMETŞEFİK TRABZON-DSP şaşırtıcı bir atak yaparak Trabzon Belediye Başkanlığı için CHP üyesi av ukat Sibel Suiçmez'i aday gösterdi. "Hak. hukuk. adaletten yana; insana veçevreyesaygılı; ulaşımdan. doğal değerierden yana tiinı Trabzoniulardan destek istiyorum" dıyen Suiçmez, Trabzon"u 21. yüzyılın çağdaş kenti yapma amacında olduğunu açıkladı. Trabzon'da sol kesımde bağımsız bir aday çıkanlmasına yönelik bazı kitle örgütü temsilcilerince yapılan girişimlerin başansızlığa uğramasının ardından CHP içinde birçok politik çalışmaya katılan ve kent-çevre meclisi üyesi de olan avukat Sibel Suiçmez DSP tarafından belediye başkanlığı için aday gösterildı. CHP üyeliğinden istifa eden Suiçmez. Trabzon'daki bütün sol oylan etrafında toplamayı amaçlıyor. Suiçmez. Trabzon'a ılişkin kapsamlı bir programı önümüzdeki günlerde kamuoyuna sunacağını belirtti ve bu programın hazırlanmasında Trabzonlulann görüşlerine başvuracağını bıldirdı. Demokratik ve insana, çevreye saygılı bir yönetim anlayışı içinde görev yapacağını belirten Suiçmez şöyle dedı: "Hak, hukuktan yana; insana ve çevreye saygıh: çağdaş bir kent özleyenleri göreve çağın>orum. Bu kentte yaşayan herkese çağdaş bir kent vaat ediyorum. Ve biihorum ki çağdaş bir kent soruniann en aza indirildiği bir kent yaşamı gerçek bir demokrasiyle gerçekleşir. Trabzon, yeni uluslararası gelişmelerin varattığı avantajlan kullanabilmek için hızla yeniden yapılandınbnalıdır. Bu amaç \e inançla çaüşacağız." DYP adayı Öte yandan emekli öğretmen Nazife Şentürk de DYP'den milletvekıli adayı oldu. Kadınlann yaşamın diğer alanlarında olduğu gibi parlamentoda da çok başanlı olacağım belirten Şentürk, "24 yıllık öğretmenim. Geride bıraktığım binlerce öğrencim benim en değerli referansımdır" diye konuştu. Trabzon "da DYP'den millervekilı aday adayı olanlann sayısı 14'e yükselmiş oldu. Sivil toplum kuruluşlannm temsilcilerine göre sol partiler toplumdan kopuk bir çizgide DSP ve CHP'ye sivil uyarıALİER Sosyal demokrat partılerin varlık nede- ni olan çalışanlar, çevreci gruplar, aydın- lar ve azınlıklar gibi toplumsal kesimlenn temsilcileri, CHP ve DSP'nin kendi seç- men tabanından ve si\ il kuruluşlardan kopuk oldu- ğunu. aradaki açı farkının giderek büyüdüğünü be- lirttiler. İki partinin yöneticilerine sert açıklamalar- la kızgınlıklannı belirten sivil toplum kuruluşlan- nın liderleri. her iki sol partinin siyaset tutumu ve yöntem açısından sağ partilerden bir aynmlannın bulunmadığınt vedeğışimdenkorktuklannı önesü- rerek. "Korkanzönümüzdeki seçimlerde bunun be- delini ağır ödey ecekler. Sol bir iktidar için her tür ko- şulun hazır olduğu bir dönenuk tarihi hrsat kaçın- uyor1 " dedıler. Toplumsal. sosyal. ekonomık ve hukuksal istem- len evrensel sosyal demokrat dünya görüşü ile ör- tüşen sivil toplum kuruluşlannm liderleri. iki sol partı ile kopukluğun. adaylann belırlenmeye başlan- dığı seçim sürecinde daha belirginleştığinı vurgula- dılar. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, KESK Genel Baş- Sosyal demokrat partilerin varlık nedeni olan çalışanlar, çevreci gruplar, aydınlar ve azınlıklar gibi toplumsal kesimlerin temsilcileri. CHP ve DSP'nin kendi seçmen tabanından ve sivil kuruluşlardan kopuk olduğunu, aradaki açı farkmın giderek büyüdüğünü belirttiler. kanı Sıyami Erdem. Yurttaş Girişimı sözcüsü Avu- kat Ergin Cinmen, Mimarlar Odası Genel Başkanı Oktay Ekinci. Ermeni cemaatinden Hırant Dink, Eski Üniversite Öğretim Üyeleri Demeği Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar ve sanatçı Bedri Bay- kam'a. her iki partinin, temsil ettikleri gruplarla iliş- kisini ve bu gruplann temsilcilerinin parlamentoya taşınması konusunda ne denli istekli olduklannı sor- duk. Lıder ve sözcülerin gazetemize değerlendir- meleri şöyle: Rıdvan Budak: "Çalışanlar 12 Eylül'den sonraki yeni si- yasal süreçte öylesine baskı al- tına alındılar ki örgütlü alanla- ra bu korku ve endışeyle sıcak bakmaktan uzak durdular. Si- yaset yine klasik sıyasal gele- neğimizın uğraşısını verenle- re kaldı. 15 yıllık tarihe baktığımızda emek adına hiçbirbaşannın elde edildiği söylenemez. Bunu de- ğiştirmek için emek dünyasının bir araya gelip bir tercih yaparak siyaseti etkin biçimde yapabilmesi la- zımdır. Aslında bir fırsat yakalanmıştı: 1998'de ya- pılan CHP Büyük Kurultayı'nda Türk-İş ve DİSK başkanlan olarak, her iki konfederasyonda önemli etkinliği olan CHP'li sendikacılarbirlikte Sayın Bay- kal'dan arkadaşlanmıza parti yönetiminde yer ver- mesinı talep etmiştik. Ancak Sayın Baykal bu öne- riyi dikkate almayı bırakjp nezaketen konfederasyon başkanlannı bıle yeğlemedi. Tarihte ilk defa sendi- kal dünya böyle bir öneride bulunuyordu. Temel olarak siyasetin önemli örgütlenmelerden gelen ki- şılere yer vermedığinı düşünüyorum. Siyasetin sen- dikal alana da kıskançlık gösterdiği inancını taşıyo- rum." Bayram Meral: "Her iki partinin de, çalışan ke- Aşkın smırı yok ki!... Ceylanpınar ile Suriye'nin Resutayn ilçesi sınınndaki bayramlaşma sırasında Türk askerleıi, tel örgü arkasındaki Türk genci ile Suriyeli nişanlısının buluşup öziem gidermesini sağladılar. Türkiye tarafuıdaki tel örgü arkasuıdan alınan ve ismi açıklanmayan C eylanpınar'da oturan Türk genci, tampon bölgeden geçirilerek Sume sınınndaki tel örgü önüne getirildi ve nişanhsrvla buluşması sağlandj. Tel örgüler arasmdâ nişanlısının bay ramını kurlayan Türk genci, gelecek yd e\ leneceklerini belirterek "Bir yıl daha özlem çekeceğiz. Bana nişanlımla bayramlaşma olanağı sağlayan askerlerimize teşekkür ederim" dedL Bu arada. bayramlaşmada, pasaportunu kaybettiği için Resulayn ilçesindeki akrabalannın yanında zorunlu olarak kalan Sume Çeken de (45), Ceylanpınar'da oturan kızj Mcliha Çeken (12) ile hasret giderdi. Kızının elini avuçlannın arasında sıkı sıkı rutan Suriye Çeken, "Pasaportumu çıkararak kısa sürede kızım Meliha'ya kavuşmak isriyorunı. Arük hasrete dayanamıyorum" diyerek gözyaşı döktü. (FÖTOĞRAF: AA) Türkiye însan Haklan Vakfı raporunda, yeminini çiğneyen hekimler ele alındı Işkenceci doktor adli tıptaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Türkiye İnsan Haklan Vakffnca (TİHV) hazırlanan raporda. "işken- cecidoktorlar" incelendi. Tabıp oda- lannca ışkenceye katıldıklan gerek- çesiyle cezalandınlan doktorlann. uygulamada çıkanlan güçlükler ve yasal boşluklar nedeniyle adli tıp ve birçok resmi kuruluşta çalıştıkları bildirildi. İşkence ile karşılaşan ve gerçeği yansıtan roporlar yazan dok- torlann. "de\r leti küçük düşürmek. güvenlikgüçlerinehakaretetmekle" suçlandıklan v uruulandı. TİHV. 1996 tnsan Haklan Rapo- ru'nu yayımladı. Raporda. Nur Bir- gen ve Taner Apaydın adli doktorla- nn, YÖK'ü protesto eden öğrencile- re 1 ile 10 gün arasında rapor verdik- leri. aynı olayda birbirlerini döven güvenlik görevlilerine 42 günlük ra- por verildiğı kaydedildi. Birgen ve Apaydın'ın. daha önce de işkence görenler hakkında "Darpvecebirizi- ne rastlanmamıştır" şeklınde rapor düzenledıklen. a>nı kişılerin DG.M doktorlannca yapılan muayenelerin- de işkence ızlerinin tespit edildiği beiirtilen raporda, Istanbul Tabip Odası'nın doktorlardan Taner Apay- dm'a meslekten men cezası verdiği vurgulandı. tstanbul Adli Tabipliği'nde çalı- şan Nur Birgen'in de 5 gün gözaltın- datutulanlann v ücutlanndaki belir- gin izlere karşın "sağlam raporu" verdiği, bu kişılenn v ücutlanndaki izlerin yine DGM Tabipliği'nce sap- tanarak rapor verilmesi üzerine Be- yoğlu Cumhuriyet Sav cılığı'na yapı- lan suç duyurusunun ardından dok- tor hakkında "görevi ihmal" istemiv - le dava açıldığı bildirildi. "'İşkence izlerini görmemiş olabi- leceğini" iddıa eden ve hakkındakı dava sonuçlanmamış olan doktor NurBirgen'in, 1997 yılında Adli Tıp Kurumu'nun işkence ve cezaevle- riyle ilgili konulara da bakan 3. ihti- sas kurulunun başkan lığına atandı- ğınadikkatçekildi. Kanıtlar gizlendi Raporda, İnsan Haklan İçin He- kimler Bırliği'nce Türkiye"de yapı- lan araştırma sonucunda bazı dok- torlann, devletin baskısıyla işkence kanıtlannı gızledikleri ve otopsi ra- porlannda tahrifat yaptıklannın be- lirlendiği vurgulandı. Araştırma so- nucu şu bulaulann saptandığı kayde- dildi: - Tıbbi etik kurallan çerçevesinde İ s k e n d e r u n d a p a r t i l e r a l t k i m l i k pesinde Oy avcılığı banşa gözdağı AKIN BODUR tSKENDERUN - Siyasilerin tasan sunmak yerine altkimliği ön plana çıkannası kültür mozaiği Hatay'da toplumsal banşa gözdağı veriyor. 18 Nisan'da yapılacak yerel ve genel seçimlere hazırlanan siyasi partilerin aday adaylan seçmene, tasan yerine altkimlikİeri sunuyor. Kentte Alevilerin ve Sünnilerin adaylannm ardından Mardinlilerin adayı olarak benimsetmeye çalışan siyasiler, seçmeni olumsuz yönde etkiliyoriar. Çeşitli din, mezhep ve ırklann bir arada hoşgörü içinde yaşamaya çalıştığı Hatay'da siyasetçilerin ortaya koyduğu altkimlik kavgası Hataylılan rahatsız ettneye başladı. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu ve 68 kuşağının temsilcilerinden CHP'nin İskenderun Belediye Başkan aday adayı Zafer Kutlu, köken siyaseti yapanlar için yenilginin kaçınılmaz olduğunu vurgularken yönetici ve yönetici adaylannın ilkeleri, projeleri ve ekıpleri ile değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. u Seçmenleri daha ön seçim yanşlan sırasında kökenlerine göre tasnifley ip, destek arayanlar genel seçimde bu köken d^ında poütika v^pnıayacaklanna kimseyi inandıramazlar'" diyen Kutlu, bölgede Alevi- Sünni çatışmasının özellikle yaratılmaya çahşıldığını kaydetti. Öte yandan Hatay'da daha önce Alevilerin adayı, Sünnilerin adayı olarak sunulan siyasilere şimdi de Mardinlilerin adayı eklendi. Bu gelişmeler sonrasında Hataylılan uyaran sağduyulu çevreler, seçimlerde siyasette yaşanan altkimlik savaşına göre değil, adaylann projelerine göre karar verilmesinin toplumsal banşı sağlamada yararlı olacağım belirtiyorlar. hizmet veren hekimler, sistematik iş- kence uygulamasının gizlenmesine kaaldıkian bir çarkın içine düşmek- tediıier. - Muayene, gözaltına alınan kişi- yi işkenceden konımamaktadır. Ya- sayı uygulamakla sorumlu emniyet ve güvenlik güçleri, korkutma ve şiddet kullanımıyla hekimleri işken- ce kanıtlannı bildirmemeye zorla- maktadırlar. -Güvenlikgüçleri.işkence görmüş olan şüpheüler muayene olurken doktor odasını terk etmemektedir. Gözamna alınanlann çoğu, gördük- leri işkenceden hekime söz ederse yi- ne işkence görecekleri konusunda tehdit edilmektediıier. - Muayene odasmdakı polisın var- lığı, işkence kanıtlannı ihbar etmesı halinde cezalandınlacağı yolunda açık veya kapalı tehditlere manız ka- lan hekimi korkutabilmektedır. - Bazı durumlarda hekim. gözaltı- na alınan kişiyi muayene etmekten kaçınmaktadır. Bazı durumlarda ft- /jkse) bulgular bildirilmekte. ancak bulgulann **işkence sonucu ounası- nın muhtemel olduğu'" gibi tıbbi so- nuçlara ulaşmaktan kaçınılmaktadır. insan Haklan İçin Hekimler Örgü- tü'nce Adli Tıp Kurumu doktorlan arasında yapılan araştırmada, sanık- lara işkence yapıldığı, siyasi tutuklu- lara işkence yapılmasının "adetae\- rensel bir uygulama" olarak nitelen- dirildiğı kaydedildi. Ankette. şu sap- tamalara yer venldi: "Hekimlerin yüzde 4O'ı muayene sırasında polisin, odanın içinde bu- lunma girişiminde bulunduğunu söyledi. rioktorlann yüzde 16'sı po- lisin vaıiığının muayeneyi ve raporu etkilediğini ifade etti. Ancak hekim- lerin yüzde 53'ü bu soruyu yanıtsız bıraktL Cevap verenlerin yüzde 4O'ı \asal kısıtlamalann, bulgulan doğru biçimde yorumlamayı önlediğini ifa- de ettL" " sımlerin temsılcilerini güçlü bir şekilde par- lamentoya taşıma gayretleri yok. Henüz kontenjanlanfı nasıl dağıtılacağı belli değil. Ancak, kişisel bazda yapılmış teklifler var. Bu teklifleri değerlendiriyoruz." Siyami Erdem:'E- mek örgütlen ile sol panilerin dayanışması. işbırliğı yapma- sı çok doğal görünmesıne rağ- men. böyle bir işbirliği bugü- ne dek gerçekleşmedi. Kaldı ki, Türkiye'de sosyal demok- rat olarak adlandınlan partile- rin programlannda halk karşı- tı özellıkler de görüyoruz. Örneğın özelleştimıeye karşı açık bir tutum içinde değiller. Eğitımin ve sağ- lığın kamusal olması, sosyal güvenlik şemsiyesinin güçlendinlmesi ve benzen konularda açık bir tutum sergileyememektedırler. DSP'nin çıkarmaya çalış- tığı grev ve toplusözleşme ıçermeyen Kamu Çalı- şanlan Sendıkalan Yasa Tasansı, emek karşıtı birgi- rişimdır. Tüm bunlar. doğal olarak gerek işbirliği ve dayanışmanın olmaması. gerekse programlannı emekçilerin iradeleri üzerine şekillendirmemeleri. emekçiler ve halkla kendılen arasmdaki açı farkını büyütüyor. uzaklaşma oluşuyor. Seçim süreçlerin- debu açı farkını kapatma ginşimleri ıseoldukçaya- pay kalıyor, sahici karşılığını bulmuyor." ErginCinmen: "Sosyal demokrat partilerin, yurt- taş gırişimlenne yoğun bir ilgilerinin olması gere- kir, ama yok. Çünkü. sosyal demokrat anlamda bir parti yok. Olmadığı için de sendikalann tabanlan bu partilere yönelmıyor. tki parti arasında teorik bir tartışma yok. Hatta sorunlar konusunda. ne sağlık- ta. ne adalette, ne Kürt sorununda birbırlerinden farklan yok. Dahası ANAP ve DYP açısından da bir farklan yok. Tüm partiler devlet tarafından "devtet- leştirilmiş" durumda. CHP ve DSP ne kadar kendi- lenne sol derlerse desinler. pratıkte bunu göremiyo- ruz. Hep tepelerden polıtıka yapılmak isteniyor. Yurttaş Girişimi bütün partilere uzak mesafededır. "Sürekli Aydınhk İçin Bir Dakika Karanük" eyle- mi gibi çok büyük katılımlı vnrttaş tepkisini açığa vurduk. Bu partilerden bize bir şey soran olmadı. Bunlann sivil toplum örgütleriyle bir ilgisi yok. bu anlamda bir seksiyonlan da yok. Sivil topluma du- yarsız bir siyasal oluşum içindeyiz." Hırant Dink: "İki merkez sol partiden bugüne dek bir teklif gelmedı. Bekledim ama gelmedi. Bı- rakın sosyal demokrat partiler olmayı, katılımcı de- mokrasi anlayışlan gereği bize gelmeleri gerekirdi. Sadece seçim dönemlerinde ziyaretleri olur, hoşbeş edip giderler. Diğer dönemlerde, sorunlanmızı ile- tecek milletvekilı aranz. Seçim sürecinde bize aday- lık teklifi sadece ÖDP'den geldi. Her iki partiyi de kınıyorum." Oktay Ekinci: "Mimarlar Odası, siyasal partıle- nn ve özellikle de sosyal demokrat ve sosyalıst par- tilerin sadece seçim dönemlerinde değıl. süreklı ola- rak meslek odalanyla birlikte poütika geliştirmele- nni savunuyor. Sol partiler açısından bu evrensel sosyal demokrat programın bırgereğıdir. Bu anlam- da seçim dönemi olmasa bile meslek alanı ile ilgili tüm konularda hazırladığı raporlan ve çözüm yol- lannı ıçeren görüşlerinı siyasal partilere gönderi- yor. Fakat Türkiye'de siyaset. kuram ve ideoloji ge- liştirmek için değil. profesyonel siyasetçilerin yerel ve merkezi iktidarlara taşınması amacına yoğunlaş- tığı için partiler. bılgi ve görüş yerine gözü kapalı destek beklıyorlar. Bu nedenle şimdi seçim dönemi bızden aday isteseler bile, ki bugüne dek istemedi- ler, açıkçası kuşkuyla bakıyoruz." Burhan Şenatalar:" Sol par- tıler ile çalışan kesimlerin ör- gütleri, kadın hareketi, çevre hareketi, gençlik hareketi gibi i lerici gruplar arasındaki ilişki- lenn seçimlerden çok önce ku- rulmuş olması gerekirdi. Sen- dıkalar, meslek odalan ve der- neklerle. bu partiler arasında sürekli ve yapıcı ilişkilerin bu- lunması gerekirdi. Son dakıkada partilerin bu kesim- lerden aday alması da yetersiz ve yapay olurdu. Bu ilişkiye geniş kapsamlı ve uzun vadelı bakmak ge- rekir. Partilerin böyle bir ilişkiye çok sıcak yaklaş- madıklannı. hatta böv le bir ilişkiden çekindiklerini biliyoruz. Partiler zamanlannı içe dönük mücadele- lerle geçiriyorlar. Halbuki, toplumsal kesimlerle sü- rekli ilişkiye geçmeleri partileri de güçlendirecek bir süreçtir. Böyle bir ilışki partilerin toplumsal tabanı- nı güçlendireceği gibi düşünce ve poütika üretme- lerini de kolaylaştıracaktır. Bu gerçek bugüne kadar anlaşılmışa benzemiyor. 1999 seçimlerinin bu konuda acı birders oluşturma- sından korkanm. Neden böyle davranıyorlar soru- suna gelınce: Büyük bir rekabet, büyük bir yenilen- me. büyük bir değışım... Dolayısıyla, böyle bir belirsizlik çekingenliğe y- ol açıyor. Bu sadece liderler için değil, her düzey- deki parti yöneticisi ve delegeler için de söz konu- sudur. Öğretim elemanian ile ilgili olarak şunu söy- lemek isterim. MHP ile FP öğretim elamanlanna da- ha fazla yerayırdı. Diğer partilerde böyle biryakla- şım yok. Ancak, öğretim elamanlan sadece bu tab- lodan şikâyetçı değil: sol partılerde şu anda akade- misyenler var, daha fazla da olabilırdi. Bızi rahatsız eden asıl sorun, yapısal ilişkilerin yetersizliği. Siya- set yapma tarzı ve yöntemleri açısından sosyal de- mokrat partilerin sağdan farkı yok. Farklı toplum- sal kesimlerin potansiyelini değerlendirebilmelen gerekir." Bedri Baykam: "Türkiye'de sosyal demokrat par- tinin iktidara gelmesi o kadar kolay ki... Çete ilişki- leri açığa çıkmış. ekonomık durum vb koşullar sol bir iktidar için çok uygun bir zemin oluşturmuş. An- cak bu değerlendinlmıyor. Kendi hedef kitlesine hâ- kim olmak isteyen bir sol partinin işi hiç de zor de- ğil. Yapılması gereken: Demokratik kitle örgütleri. sendikalar. Kemalıst ve sosyal demokrat öğrenci ku- ruluşlan. halkın kurduğu çeşitli lobi baskı grupla- ny la çok yakın bir ilışki sürdürüp 'aklınyolu birdir' mantığından hareketle aklı selimle Türkiye'nin de- mokratikleşme ve sosyalleşme sorunlannın önünü açıcı çözümler üretmek. Kararlan onlara izah ede- rek ve onlarla da beraber aldığı için kaleyi içten fet- hederek onlan çevresıne toplamak, kendi hanesine seçimlerden çok önce yazmak ve bunu da samimi olarak yapmak. Ama maalesef Türkiye'de sosyal demokrat parti- lerin üst kadro yönetıcıleri de genel olarak, kendi- leriyle bu saydığımız kuruluşlar ve aydınlar arasın- da sürekli bir mesafe ve ıletişimsızük koyduklann- dan bu bir türlü gelişemiyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle