17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkaya # Yazıışlen Müdürii tbrahim Yıldız • Sorumlu Müdür: Fikret İlkiz # Haber Merkezi Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen Fikret Eser tstıhbarat. Cengiz Yıldınm # Ekonomı: Özlem Yiizak • K'jltur Handan Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücclman • Makaleler' Sami Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı # Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge: Edibe Buğra • Yurt Habederi: Mehmet Faraç Yayın Kurulu İlhan Sclçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Ergun Balcı, lbrahim Yüdız, Orhan Bursalı, Muslafa Balbav, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbav Atatürk Bulvan No: 125. Kat.4. Bakanlıklar-Ankarâ Tel 4195020(7 hat), Faks. 4195027 • IzmırTemsılcısı: Serdar Kuak, H.ZiyaBlv 1352 S. 2/3Tel.4411220, Faks-4419117 • Adana Temsılcısi: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119 S No:l Kat:l,Tel:363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessese Müduru f «ûn Akmen • Koordmatör AJımet Konılsaıı # Muha- sebe Bülenl Y ener 0 İdare Hüseyin Gârer»îşletme Önder ÇeBk • Bıİgı- Işlem N»il lnal • Bılgısayar Sıstem Mirâvct ÇU*r»SaO5 FızifctKııza MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkam - Genel Muduv GBIbin Erduran # Koordmatör Reha Işıtman # Genel MudurYardımcısı. SevdaÇoban Tel 514 07 53 - 5139580-5138460*1,Faks 5138463 ^ayınU}ao ve Basao: Yen! Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A S- Tjrko:ajıCad 39 41 Cağaloglu 34334 ist PK 246 tstanbul Tel (0'212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 22OCAK1999 Imsak: 5.46 Güneş:7.17 Ögle: 12.23 Ikindi: 14.52 Akşam: 17.14 Yatsr. 18.40 www.cumhuriyet.com.tr Kış tupizmi için yeni tesisler • ANKARA(AA)- Tûrkıye yapılan yannmlar ve aç.lan tesislerle birlikte kar ve kayak amaçlı kış runzninde de söz sahibi olmaya hazırlanıyor. TÜRSAB yetkililerinden edinilen bilgiye göre, Uludağ, Palandöken. Erciyes ve Kartalkaya'dan sonra diğer bölgelerde kurulacak tesislerle kış turizmı uluslararası pazara taşınacak. Bunun için de yatınmcılara tahsis edilen hazine arazileri üzerinde Ilgaz Dağı. Kars Sankamış, Bayburt Kopdağı, Uludağ- 2. Bölge, Isparta, Davraz Dağı gibi bölgelerde kış turizmıne uygun tesisler yapılıyor. İnternetten açık arDrma • NEVVVORK(AA)- Dünyanın önde gelen müzayede salonlanndan Sotheby's. açık arttırmalan bundan böyle tnternette açacağı birsite aracılığı ile de yapacağını açıkladı. Temmuz ayından itibaren "http://www.sothebys.com" adresinde işlemeye başlayacak olan sitede, ancak çok güvenilir kişi ve kuruluşlardan sağlanacak mallann satışa sunulacağı bildirildi. Şirket, açık arttırmalara katılacak kişilerden de. arttırma başlamadan belli bir süre önce kart numaralannı kuruma bildirerek kayıt yaptırmalannı isteyecegini duyurdu. Tehlikeli dişeti hastalığı • IZMtR (AA) - Kanser gibi önceden belirti vermeyen hastalıklardan bırinin de dişeti hastahğı olduğu. ancak, toplumun dişeti sağlığına yeterli özeni göstermediği bildirildi. Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesı Periodontoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Kandemir, dişeti rahatsızhğının zamanında fark edilmemesi durumunda, giderek çene kemiğinin erimesine ve dişlerin tamamen çürûmesine yol açtığını belirtti. 2000 yılı ayinleri • İZMİR(AA)-Dünya. Hz. lsa'nın doğumunun 2000. yılına hazırlanırken, Meryemana Evi'nin bulunduğu Efes'te yıl boyunca gerçekleştirilecek ayin programı da belirlendi. Selçuk Beledıye Başkanı Kamil Subaşı, Vatikan ve Kudüs'Qn2000yıh hazirhklannı tamamladığını, Türkiye'nin ise bu alanda ciddi bir hazırlık yapmadığını söyledi. Bu kutlamalar için geç kalmdığını belirten Subaşı. "Ama biz belediye olarak hâlâ yapılacak bazı şeyler oldugunu düşünüyoruz. Bu nedenle kendi olanaklanmız ölçüsünde hazırlıklanmızı sürdürüyoruz" dedi. Avnupa'ya Tiirk karanfili • ANTALYA(AA)- Dünyada 14 Şubat tarihinde kutlanacak olan "Sevgililer Günü" için, Antalya'dan Avrupa ülkelerine 15 milyon dal karanfil ihracatının hedeflendiği bildirildi. Türkiye Çiçek Ihracatçılan Derneği Başkanı Lütfi Göbüş, hava koşullannın iyi girmesi halinde "Sevgililer Günü" için yapılacak çiçek sevkıyatımn, şubat ayının ilk haftasmda başlayacağını bildirdı. Bio-bozulur poşet • KOCAELİ(AA)- Dogada yıllarca çözülmeden kalabilen poşet ve sentetik plastik ambalaj malzemelerinin yarattığı kirliliğin. hammaddesi doğal polümerler olan, toprakta çabuk çözülen poşet ve ambalaj malzemelenyle önleneceği bildinldi. Karaelmas Üniversitesi Kimya Bölümü Başkanı Prof.Dr. Baki Hazer, doğada birkaç haftada çözülüp yok olan poşet ve gıda ambalaj maddesi üretmek amacıyla çalışma başlattıklannı söyledi. Tüp bebek yönteminde sağlanacak başarınm kadının yaşma göre değiştiği belirtildi 2 ıııilyoıı Idşi çocuk sahibi olanuyor SAADETUSLU Aile kuran çiftlerin neredeyse tamamının kafasında çocuk sahibi olma fikn vardır. Ancak çiftlerin yaklaşık yüzde 10"u hemen çocuk sahibi olamıyor. Yapılan arastırmalara göre Türkiye'de 2 milyona yakın infertil insan var. Dünyada ise her yıl 2 milyon çiftin bu sorunla karşılaştıklan belirlenmiş. Kadıköy Şifa Hastanesı Op. Dr. Aytuğ Koknkaya, Batı ülkelerinde 7-10 çiftten birinin infertil oldugunu söyledi. Asya'da bu oranın daha düşük oldugunu belirten Kolankaya, Batı'daki yüksekliğin nedeninin "Evtenme ve çocuk yapma yaşınuı yüksek ohnası, sperm sayısındaki azalma" oldugunu kaydetti. Denemelen 189O'lı yıllara dayanan tüp bebek yönteminin günümüzde çok geliştigini belirten Dr. Kolankaya, infertil durumunda bunun tek çare olmadıgını vurguladı. Tüp bebek yönteminde başannın, kadının yaşına göre değiştıgini ifade eden Kolankaya, şöyle devam etti: "Tüp bebekte ortalama olarak yüzde 30-40 arasuıda gebelik oluşuyor. İnfertilin tedavisi basamak basamaktır. Sorunu olan çiftler düzenli bir merkeze gidip ön araşörması >apıldıktan sonra tüp bebek için karar verilmeli. Tüp bebek, diğer tedaviler başanlı olmayanlar, tüpleri ükalj olanlar, sperm yetmezliği olanlar. verem, enfeksi von gibi bulaşıcı hastahk geçirmis, olanlar, bağışıklık sistemi döllenmeye izin vermeyenler, bazı ilaçlan kullananlar ile rad>oterapiye girenlerde kullanılabilir." Tüp bebek yolu ile çocuk sahibi olanlann bunu genellikle sakladıklanna da değinen Aytug Kolankaya, "Örnegin biz bir keresinde tüp bebekler için parti düzenledik. 370 çiftten 2 tanesi geldi. kimse çe\resine hangi yöntemk çocuk sahibi oldugunu söylemiyor. Spermlerin az, tüplerin nkalı olması gibi durumlan eksiklik olarak görüyorlar" dedi. Cinsel yaşamı etkiliyor Yapılan araştırmalara göre infertil tanısı konan kadınlarda, cinset" isteksizlik başlıyor. Yunanistan'da infertil tanısı konan kadınlann yüzde 55'i. cinsel ilişki sıklıgının azaldıgını belirtmiş. Bu arada sıgara ıçen erkeklerde sperm oranının yüzde 22 azaldığı tespit edilmiş. Infertilite oranı sigara içenlerde içmeyenlere oranla yüzde 46 daha fazla görülmüş. Çocuk istemenin belli başlı nedenleri ise şöyle sıralanıyor: "Afleyi tamamlamak, çevre baskısı, kadının çocuğu güvence olarak görmesi, kıskançlık, yalnızhgı gidermek, kan koca arasındaki anlaşmazhk durumunda çocuğun işleri haUedeceği düşüncesi." Cebe kalamama durumu: İnfertil Yoğun stres sperm kalitesini düşürüyor Bir yıl içerisinde korunma olmaksızın düzenli cinsel ilişkide bulunulmasına karşın gebeligin olmaması durumu, infertil olarak tanımlanıyor. Hiç çocugun olmaması durumu ise steril olarak tanımlanıyor. Normalde âdet başına gebelik olasılığı yüzde 20 iken infertil oranı yüzde 15. steril oranı yüzde 5. Infertilite durumunda problemin kaynağı, yüzde 30 kadında, yüzde 30 erkekte, yüzde 20 ikısinde birden oldugu düşünülüyor. Yüzde 20"sinin nedeni ise henüz bilinemiyor. Kadın ve erkek infertilitesinin nedenleri ise şöyle sıralanıyor: Kadın üıfertiletisi - Yüzde 40 hormonal bozukluklar, yüzde 30 tüplerin tıkanması, yüzde 10 rahim ile ilgili sorunlar. yüzde 20 diğer sorunlar, yüzde 10 bilinmiyor. Erkek infertiMtesi - Hiçbir spermatozoidin bulunmaması yüzde 10, spermatozoid kalitesinin düşük olması yüzde 90. Sperm kalitesini düşüren nedenler arasında yoğun stres, sigara, alkol ve çevredeki ışınlar, dar pantolon, bazı tanm ilaçlan, sıcak banyo gösteriliyor. Fınnlann önünde çalışan msanlar ve uzun yol şoförleri riskli meslekler arasında yer alıyor. Tarihce Ilk tüp bebek 1978'de dünyaya geldi Mısırlılar ve îbraniler gebeligin cinsel ilişki ile oluştugunu biliyorlardı, ancak üreme mekanizması hakkmda herhangi bir bilgileri yoktu. Hipokrat'a göre, çocugun oluşabılmesi için erkegin ve kadının menisinin kanşması gerekiyordu. Aristo ise çocuğun oluşumunda kadının taşıyıcılık dışında hiçbir rolü olmadıgını varsayıyordu. 16. yüzyıla kadar devam eden otopsi yasagı nedeniyle bilim yetennce gelişemedi. Çocugun oluşumunda kadın ve erkeğin ortak rolü olduğu ancak 1870'li yıllarda anlaşılabildi. Bilınen ilk inseminasyon (spermin rahim içıne aşılanması) 1884 yılında tfancoast tarafından gerçekleştirildi. Yumurtalıklann uyanlması 196O'lı yıllarda başlarken, lngiltere'de 25 Temmuz 1978'de Louise BITOMI, tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelen ilk bebek oldu. Cekirge MTA'nın kuyusu işe yaramadı LEVENTGENCELLİ BURSA- Bursa Emniyet Müdürlüğü denetiminde Türkiye'nin en önemli sıcak su merkezi Çekirge'de yap- tınlan kaçak sondajla dene- timsiz olarak yeryüzüne çı- kan şıfalı su, boşa akmaya devam ediyor. Maden Tet- kik Araştırma Enstitüsü (MTA) uzmanlannın sani- yede 116 litrelik debiyle akan suyu durdurabilmek için aç- tıklan kontrollü kuyu da işe yaramadı. Çekirge'deki Polis Din- lenme ve Rehabilitasyon Merkezi inşaatının bahçe- sinde izinsiz ve denetimsiz açılan kuyudan 6 Ekim 1998'de saniyede 120 litre- ye ulaşan debiyle sıcak su yeryüzüne çıkinış ve boşa akmaya başlamıştı. Sıcak su- da ana damann hasargörme- siyle başlayan çevre felake- ti, turizm açısından da büyük sıkmtı yaratmış ve Çekir- ge'deki oteller günlerce ka- palı kalmıştı. Yüzyıllardir bölgeye sıcak su veren kay- naldar ise kurumuştu. Bursa'da büyük tartışma- laryaratan ve belediye mec- lısi gündemıne de taşınan kaçak sondajla ilgili MTA tarafından üretilen bir çö- zümle kaçak sondajın yapıl- dığı bölgenin alt kodlannda kontrollü kuyu açılması ve bu kuyuyla boşa akan suyun Önüne geçilmesi projelendi- rilmişti. Aylardır yapılan son- daj çalışmalannda 100 met- renin altına inilmesine kar- şın sıcak suya rastlanmadı. Çevreciler, yapılan kaçak sondaj nedeniyle bölgedeki jeolojik yapının tahrip oldu- gunu ve bu nedenle uzman- Iarın açtıgı kuyuda suya rast- lanmadıgını öne sürdüler. DHKD, sulak alanlarm durumunu belirlemeyi amaçlıyor Su kuşlarına nüfiıs sayımı • DHKD üyelerinin önceki gün Gediz Deltası'nda gerçekleştirdiği sayım sırasmda avcılann da bölgede avlandıklan görüldü. DHKD üyeleri, avcılara sert tepki gösterdi. OZANYAYMAN IZMtR - Dünyada eşza- manlı olarak başlanlan "Su kuşlan nü- fus sayımı r 'nı, Türkiye'deki sulak alan- lardakuş sayımını üstlenen Doğal Ha- yatı Koruma Derneği (DHKD) üyele- ri, "avcüarla birlikte" yapıyor. DHKD üyelerinin önceki gün Gediz Delta- sı'nda gerçekleştirdiği sayım sırasm- da avcılann da bölgede avlandıklan görüldü. DHKD üyeleri, avcılara sert tepki göstererek "Bırakın avlanma- yı, izinsiz girmenin bile yasak oldu- ğu bir bölgede, kuş avcılarının bu- lunmasını kim. nasıl açıklayabilir" dediler. DHKD tarafından yürütülen proje kapsamında önceki gün Ege Bölge- si'nin önemli sulak alanlanndan Ge- diz Deltası incelendi. Sabah erken sa- Su kuşlannın sayımlan her yıl 15 Ocak-7 Şubat tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. atlerde başlanan sayımda üyeler, kuş- lan teleskoplar aracılığıyla gözlemle- diler. Her kuş türü içm ayn ayn not tu- tulurken, tek bir kuşun bıle kayıt dışı kalmaması için yoğun çaba harcandı. Üyeler ulaşabildiklen kadar kuşu kay- dederlerken, kesm rakamın belli ol- mayacağını, elde edilen verilerle bir ge- nelleme yapılacağını söylediler. Sayım sırasında en fazla ılgi çeken kuş türü, pelikanlar ve flamingolar ol- du. Özellikle flamingolann, kentin iç kısmına kadar yaklaştıklan gözlendi. Gün batımına doğru. deltadaki tüm kuşlann. Izmır Körfezı'nin girişinde- ki ufak adacıklann üzerinde toplan- malanyla bir anda binlerce kuş hava- da belirdi. Sayımı gerçekleştiren der- nek yetkilıleri, kuşlann gün batımıy- la beraber bir noktada toplandı- ğını bunun da bir hayli ilgi çeki- ci oldugunu söylediler. DHKD Sulak AlanlarKoordi- natörü Güven Eken. sayımlann her yıl 15 Ocak-7 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirildiğini belir- terek şunlan söyledi: "Dünya- nın tüm sulak alanlannda ay- nı anda başlanan u\ gulamanın Türkiye bölümünü DHKD üst- leniyor. Doğu Akdeniz. Orta Anadolu. Karadeniz. Marma- ra. Göller Bölgesi ve Ege Böl- gesi'nin yanı sıra bu yıl Doğu Anadolu'da Iğdır Ovası'nda da in- celemelerde bulunuyoruz. Nüfus sa- vımını kış aylarında yapmamızın nedeni. yaz aylannda kuşlann da- ğınık yaşaması. Oysa kışın kuşlar bir bütün halde bulunurlar. Türki- ye sıcak ve soğuk iklimi aynı anda yaşadığı için 88 değişik türde su ku- şunu barındırıyor." Kuş sayımının yapıldığı sırada, DHKD üyelerinin teleskoplannda bir grup avcı görüldü. Bu arada patlayan tüfekler şaşkınlık yarattı. Bir yanda kuş- lan. bir yanda avcılan izleyen DHKD üyeleri, bu duruma sert tepki gösterdı- ler. Koruculann,'*Efcımanyeterîd^içek- tUderini" söylemeleri üzerine DHKD üyeleri, "Bu bölgeje elini kolunu salla- >^n gtrip avlanıyor" dediler. 3 milyon kişinin cep telefonu var e-posta : tan (a prizma. net. tr ANKARA (ANKA)- Türk Telekom'un GSM lisans devirleriyle son bir- kaç yılda hızh bir artış gösteren cep telefonu abonelerine bu yıl yakla- şık 2.5 milyon kişinin da- ha eklenmesi bekleniyor. 1997 sonunda 1 mil- yon 483 bin 149 olan cep telefonu abone sayısının 1998 sonunda 3 milyon 50 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Sayısal mobil telefon (GSM) olarak adlandın- lan cep telefonunda abo- ne sayısı 1999 sonu için 5 milyon 496 bin 100 ola- rak öngörülüyor. Cep te- lefonunda halen Turkcell ve Telsim firmalan tara- fından işletilen iki şebe- ke bulunuyor. Üç ve dördüncü GSM lisans devirlerinin de 1999 içinde gündeme ge- lecegi belirtiliyor. "NMT 450" olarak da tanımlanan analog mo- bil telefon abonesi sayı- sının da 1998 sonunda 130 bine ulaştığı, 1999 sonu itibanyla 150 bin olacağı tahmin ediliyor. Türk Telekom tarafın- dan işletilen sabit tele- fon şebekesinde ise 1998 sonu itibanyla 16 milyon 900 bin abone bulunu- yor. Bu sayının 1999 sonu itibanyla 18 milyona ulaşması bekleniyor. Kablo televizyon abo- ne sayısının 1998 sonu itibanyla 600 bin olduğu, 1999 sonunda 900 bine ulaşacağı tahmin edili- yor. Çağn abone sayısı- nın da 130 binden 160 bine çıkması bekleniyor. SÖYLEŞİ ATTİL İLHAN 'Black Stocking / Siyah Çoraplılar' /lk 'tutulduğum' okumak mıydı, futbol mu, yoksa si- / nema mı, kestiremiyorum; belki, üçü birden başla- dı: 'Çocuk Sesi' ve 'Afacan' dergilerini okur; Buck Jones ve Ken Maynard'ın 'kovboy' filmlerini kaçır- mazdım; maçlan, sektirmeden izliyorum: Izmir'deki- leri, Izmir; Istanbul'dakileri, Istanbul gazetelerinden: o zaman, Izmir'e hayli geç geliyordu, Karşıyaka is- kelesı'nde, pazar günü oynanmış bir maçın sonucu- nu alabilmek için, Pazartesi öğleden itibaren dikilir; vapurdan, çığlık çığlığa boşalacak 'müvezzileri' bek- lerdim: "-...haydi fstanbul geldi, Istanbul: Cumhu- riyet, Tan, Akşam..." Acaba, bu merak yüzünden mi, Anadolu'ya çıkıp da; oradaki çcx;uklann, futboldan habersiz oldugunu görünce, son dereceşaşrmşbm: ben kj, KSK'm ve GS'ın on birini, su gibi ezberden sayabiliyordum; llgın'da- ki (Konya) akranlanmın, bırakın oyunculan, doğru dürüst takımlan bilemeyişine, şaşmaz da. ne yapar- dım? Düşünün, hele bir: yıllardan 1936, Berlin Olim- piyaüan'nın yapıldığı yıl; 'Millî takımımız' Norveç'le oynamış, 4-0 yenilmişız; bir yıl sonra, ilk 'Millî lig' de- neyi sayabileceğımız 'Millî küme'nin, 'deplasmanlı' maçlan başlayacak; bu çocuklar, elde lâstik sapan, vişne ağaçlarında serçe avlıyor; ya da, komşu bah- çelerden, ekşi elma çalıyor en büyük heyecanlan bu! Futbolun Anadolu sathına. neden böyle geç ve güç yayıldığını, epeyce sonra öğrenecektim. Futbolbir alafrangahktı!.. Türkiye'de futbol ilk defa Izmir'de, daha doğrusu I Bornova'da oynanmtştır, tarihi 1890; istanbul, yanılmıyorsam, dört sene ardından gelıyor, Kadı- köy"deki oynanış tarihiyse, 1894; başka türlü söyler- sek, bu oyunun Türkiye'de, şöyle böyle, yüz yıllık bir geçmişi var. Yüzyıl, uzun zaman; bu kadar uzun za- manda, neden dolayı gerekli atılımı yapamadığımızın izahı, o tarihte top oynayanlann kimliğiyle ilişkjli olsa gerek, zira Izmir'de de, Istanbul'da da, sahaya çı- kanlar Türkler değildi, Ingilizler'di. Futboju, her gittikleri yere olduğu gibi, Osman- lı'ya da İngiliz şirketleri taşımışlan fstanbul'daki ilk lig, galiba 1902'de, üçü İngiliz, birisi Rum, dört takım arasında oynanıyor Kadıköy, Moda, Imo- gene (ing.), Elpis (Rum) takımlan; bu ligin şampi- yonu, Imogene olmuştur. Aynı tarihte izmir'de Pa- nionios, Apollon adlı Rum takımlan, Pelop adlı Ermeni takımı faaliyet halindedir. Yani her şeyi ile futbol, o kadar 'ecnebi'ye, en azından 'gayr-ı müs- lim'eart bir oyundurki, Türkler yanaşamryon da- ha da ilginci, Kadıköy'de, o sıralarda ilk Türk fut- bol takımım örgütlemiş olan futbol meraklılan, takımlanna Ingilizce ad takıyorlar 'Black Stoc- king/Siyah Çoraplılar". Sonradan Türkiye'nin futbol tarihinde önemli rol- ler oynayacak Tük takımlan, daha sonra kurulmuş- tur: Gafatasaray, 1905; Fenerbahçe, 1907; Beşik- taş, 1910. Hemdehepsı, Bat'yadönük, okumuşyaz- mış kişiler tarafından! Başka türlü söylersek, o erken döneminde ülkemizde futbol halkın ilgilendiği bir spor olmaktan çok, bir 'alafrangalık' olarak ortaya çıkmış; sanınm, Anadolu'ya yayılmasındaki gecikmede bu- nun, hiç de küçümsenemeyecek bir rolü olmuştur. Tabii asıl önemli faktör, toplumun tanm toplumu ol- ması! Okullarda 'futbol yasağı' vardı!.. Okadar mı? Bir başkası daha var, okullarda fut- bol yasağı; onu, yirmi yıl önce, şöyle anlatmış- tım: .. Ortaokul'a birgeçtik, rezâlet! Kardeşim, okul- da futbol, resmen yasak!; sporseviyorsan, yajimnas- tik yapacaksın, ya da voleybol oynayacaksın; sonra sonra, -galiba Aimanlar'ın etkisiyie- birde hentbol be- lirdi, o kadar! LJselerde futbol yasağını, bu yasak kal- kıncaya kadar, havsalam bir türlü almamıştır: gerek- çesi neydi? Futbol çocuklan avâre ediyor, ders ça- lışmasını önlûyortüründen, bürokratça, -amabuda- laca- birgerekçe; çünkü gerçekten çalışkan ve ye- tenekli bir çocuğun, futbol oynasa da, sınrfında iyi bir derece tutturduğu çok görülmüş; futbol oy- natmamanın, tembel'i ders çalışmaya itelediği, asla görülmemiştir." "...bızöncelerikapıkulu toplumu, Tanzimat'fanbu yana bürokrat bir toplumuzya, futbol gibi 'ayak işle- rini' küçümseriz; az buz küçümseme sayılmamalı bu; nice 'ilerici' geçinen aydın bilirim ki, gazetelerden spor sayfalannın kaldınlmasını ister, futbolla ilgile- nen, hele maça giden kişileri ayıplar; onlan, aşağı türden başka ınsanlarmış gibi horgörür. Yanıldıkla- n kesindir, bir kere futbol nerede, ne zaman or- taya çıkıyor, birbaksınlar; oyunun, spor olarak ke- sin kurallannı alması ve yaygınlaşması, Bat Av- rupa'da sanayi toplumunun belirginleşmesiyle koşuttur, böyle olması da normal, çünkü futbol bir ekip disiplinini içerir, ekip disiplini ise, ancak bir fabrika üretiminde oluşmaktadır. Zaten en eski, en ünlü takımlann tersane, dok, fabrika olması bo- şuna mı? Demek ki futbol sanayi toplumuyla bir- likte ortaya çıkmış bir spon üstelik, tenis, golf, bi- nicilik ve benzerleri gibi doğuşundan başlayarak, daha çok 'ayncalıklı' sınrflann değil, halk kalaba- lıklannın sporu; öyteyse, böyte bir spora burun bük- mek, niye?.." (DCınya, 24 Aralık 1978) Bereket versın, 4O'lı yıllardan itibaren, bu anlamsız futbol yasağı kaldınldı; lisesi bol vilâyetlerde, liselera- rası futbol liglerine bile geçildi; bu manada 50'li yıllar, Anadolu 'pazannın' iletişim ve ulaşım sayesinde bü- tünleşmesi yıllan olduğundan, bu sporun yurtta kök salmasına, hem etkili, hem yararlı olmuştur. 'Zehirlenmeyen' kaldı mı? yüz yıllık maceradan sonra, Türk futbolunun geldi- ği yer, iyi midir kötü müdür? Kötü sayılabilecegi- ni sanmıyorum. Kötü olan, futbol kulüplerinin yö- netim şeklinin ve profesyonelliğin; -tıpkı işadam- lığı gibi,- yan mafıoso, yan üçkâğrtçılık, acayip ku- rallarla işlemesi; spor media'sının da, bunu şid- detle eleştirecek, sporun spor gibi yapılmasını savunacak yerde; en kötü paparazzi yöntemleriy- le çalışıp, tam tersine, körüklemesidir. Her futbol mevsimi, birkaç ömeğini görüyoruz. Nasıl siyasi ha- bercilikte, haber önce 'yandaş' (taraftar) yoruma, sonra 'yandaş' dedikoduya dönüştüyse; futbol haberciliğinde de, haber önce 'yandaş' biryorum nrteliği kazandı, sonra da, Vandaş' dedikoduya dö- nûstü: adeta 'sorumsuzluk', kural; ortalıktaöyle bir curcuna hüküm sürüyor ki, bu arada ciddiyetini ve mes- lek haysiyetini korumaya çalışan futbol yazarları, kim vyrduya gidiyor. Bunun, siyaset hayatımızı olduğu gi- bi, futbol yaşantımızı da zehiriediği, daha da zehirle- yeceği, pek açık meydandadır. Şu Hakan'ın transferi olayına, bir baksanıza! Ze- hirlenmeyen kaldı mı? Düşünüyorum da bazen, me- raklısı bu olaydan -üstelik hem sosyal, hem ekono- mik, hem de beşeri boyutlan sağlam işlenebilecek,- ne sert ve acımasız birfilm çıkarabilirdi!.. www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bikjiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle