Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyef
İmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç
0 Genel Yayın Koordınatörü Hikmet
Çetinkaya # Yazıışlen Müdürii tbrahim
Yıldız • Sorumlu Müdür: Fikret İlkiz
# Haber Merkezi Müdürü. Hakan
Kara • Görsel Yönetmen Fikret Eser
tstıhbarat. Cengiz Yıldınm # Ekonomı: Özlem
Yiizak • K'jltur Handan Şenköken • Spor:
Abdülkadir Yücclman • Makaleler' Sami
Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı #
Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge:
Edibe Buğra • Yurt Habederi: Mehmet Faraç
Yayın Kurulu İlhan Sclçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Hikmet Çetinkaya,
Şükran Soner, Ergun Balcı,
lbrahim Yüdız, Orhan Bursalı,
Muslafa Balbav, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı: Mustafa Balbav Atatürk Bulvan
No: 125. Kat.4. Bakanlıklar-Ankarâ Tel 4195020(7
hat), Faks. 4195027 • IzmırTemsılcısı: Serdar Kuak,
H.ZiyaBlv 1352 S. 2/3Tel.4411220, Faks-4419117
• Adana Temsılcısi: Çetin Yiğenoğlu, tnönü Cd. 119
S No:l Kat:l,Tel:363 12 11. Faks: 363 12 15
Müessese Müduru f «ûn Akmen •
Koordmatör AJımet Konılsaıı # Muha-
sebe Bülenl Y ener 0 İdare Hüseyin
Gârer»îşletme Önder ÇeBk • Bıİgı-
Işlem N»il lnal • Bılgısayar Sıstem
Mirâvct ÇU*r»SaO5 FızifctKııza
MEDYA C: • Yönetım Kurulu
Başkam - Genel Muduv GBIbin
Erduran # Koordmatör Reha
Işıtman # Genel MudurYardımcısı.
SevdaÇoban Tel 514 07 53 -
5139580-5138460*1,Faks 5138463
^ayınU}ao ve Basao: Yen! Gun Haber Ajansı. Basm ve Yayıncılık A S-
Tjrko:ajıCad 39 41 Cağaloglu 34334 ist PK 246 tstanbul Tel (0'212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95
22OCAK1999 Imsak: 5.46 Güneş:7.17 Ögle: 12.23 Ikindi: 14.52 Akşam: 17.14 Yatsr. 18.40 www.cumhuriyet.com.tr
Kış tupizmi için
yeni tesisler
• ANKARA(AA)-
Tûrkıye yapılan yannmlar
ve aç.lan tesislerle birlikte
kar ve kayak amaçlı kış
runzninde de söz sahibi
olmaya hazırlanıyor.
TÜRSAB yetkililerinden
edinilen bilgiye göre,
Uludağ, Palandöken.
Erciyes ve Kartalkaya'dan
sonra diğer bölgelerde
kurulacak tesislerle kış
turizmı uluslararası pazara
taşınacak. Bunun için de
yatınmcılara tahsis edilen
hazine arazileri üzerinde
Ilgaz Dağı. Kars Sankamış,
Bayburt Kopdağı, Uludağ-
2. Bölge, Isparta, Davraz
Dağı gibi bölgelerde kış
turizmıne uygun tesisler
yapılıyor.
İnternetten
açık arDrma
• NEVVVORK(AA)-
Dünyanın önde gelen
müzayede salonlanndan
Sotheby's. açık arttırmalan
bundan böyle tnternette
açacağı birsite aracılığı ile
de yapacağını açıkladı.
Temmuz ayından itibaren
"http://www.sothebys.com"
adresinde işlemeye
başlayacak olan sitede,
ancak çok güvenilir kişi ve
kuruluşlardan sağlanacak
mallann satışa sunulacağı
bildirildi. Şirket, açık
arttırmalara katılacak
kişilerden de. arttırma
başlamadan belli bir süre
önce kart numaralannı
kuruma bildirerek kayıt
yaptırmalannı isteyecegini
duyurdu.
Tehlikeli
dişeti hastalığı
• IZMtR (AA) - Kanser
gibi önceden belirti
vermeyen hastalıklardan
bırinin de dişeti hastahğı
olduğu. ancak, toplumun
dişeti sağlığına yeterli özeni
göstermediği bildirildi. Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesı Periodontoloji
Bölümü öğretim üyesi Prof.
Dr. Şükrü Kandemir, dişeti
rahatsızhğının zamanında
fark edilmemesi
durumunda, giderek çene
kemiğinin erimesine ve
dişlerin tamamen
çürûmesine yol açtığını
belirtti.
2000 yılı ayinleri
• İZMİR(AA)-Dünya.
Hz. lsa'nın doğumunun
2000. yılına hazırlanırken,
Meryemana Evi'nin
bulunduğu Efes'te yıl
boyunca gerçekleştirilecek
ayin programı da belirlendi.
Selçuk Beledıye Başkanı
Kamil Subaşı, Vatikan ve
Kudüs'Qn2000yıh
hazirhklannı
tamamladığını, Türkiye'nin
ise bu alanda ciddi bir
hazırlık yapmadığını
söyledi. Bu kutlamalar için
geç kalmdığını belirten
Subaşı. "Ama biz belediye
olarak hâlâ yapılacak bazı
şeyler oldugunu
düşünüyoruz. Bu nedenle
kendi olanaklanmız
ölçüsünde hazırlıklanmızı
sürdürüyoruz" dedi.
Avnupa'ya Tiirk
karanfili
• ANTALYA(AA)-
Dünyada 14 Şubat tarihinde
kutlanacak olan "Sevgililer
Günü" için, Antalya'dan
Avrupa ülkelerine 15
milyon dal karanfil
ihracatının hedeflendiği
bildirildi. Türkiye Çiçek
Ihracatçılan Derneği
Başkanı Lütfi Göbüş, hava
koşullannın iyi girmesi
halinde "Sevgililer Günü"
için yapılacak çiçek
sevkıyatımn, şubat ayının
ilk haftasmda başlayacağını
bildirdı.
Bio-bozulur poşet
• KOCAELİ(AA)-
Dogada yıllarca
çözülmeden kalabilen poşet
ve sentetik plastik ambalaj
malzemelerinin yarattığı
kirliliğin. hammaddesi
doğal polümerler olan,
toprakta çabuk çözülen
poşet ve ambalaj
malzemelenyle önleneceği
bildinldi. Karaelmas
Üniversitesi Kimya Bölümü
Başkanı Prof.Dr. Baki
Hazer, doğada birkaç
haftada çözülüp yok olan
poşet ve gıda ambalaj
maddesi üretmek amacıyla
çalışma başlattıklannı
söyledi.
Tüp bebek yönteminde sağlanacak başarınm kadının yaşma göre değiştiği belirtildi
2 ıııilyoıı Idşi çocuk sahibi olanuyor
SAADETUSLU
Aile kuran çiftlerin neredeyse tamamının
kafasında çocuk sahibi olma fikn vardır.
Ancak çiftlerin yaklaşık yüzde 10"u hemen
çocuk sahibi olamıyor. Yapılan
arastırmalara göre Türkiye'de 2 milyona
yakın infertil insan var. Dünyada ise
her yıl 2 milyon çiftin bu sorunla
karşılaştıklan belirlenmiş. Kadıköy
Şifa Hastanesı Op. Dr. Aytuğ
Koknkaya, Batı ülkelerinde 7-10
çiftten birinin infertil oldugunu
söyledi. Asya'da bu oranın daha
düşük oldugunu belirten Kolankaya,
Batı'daki yüksekliğin nedeninin
"Evtenme ve çocuk yapma yaşınuı
yüksek ohnası, sperm sayısındaki
azalma" oldugunu kaydetti.
Denemelen 189O'lı yıllara dayanan
tüp bebek yönteminin günümüzde
çok geliştigini belirten Dr. Kolankaya,
infertil durumunda bunun tek çare
olmadıgını vurguladı. Tüp bebek
yönteminde başannın, kadının yaşına
göre değiştıgini ifade eden
Kolankaya, şöyle devam etti:
"Tüp bebekte ortalama olarak yüzde
30-40 arasuıda gebelik oluşuyor. İnfertilin
tedavisi basamak basamaktır. Sorunu olan
çiftler düzenli bir merkeze gidip ön
araşörması >apıldıktan sonra tüp bebek için
karar verilmeli. Tüp bebek, diğer tedaviler başanlı
olmayanlar, tüpleri ükalj olanlar, sperm yetmezliği olanlar.
verem, enfeksi von gibi bulaşıcı hastahk geçirmis, olanlar,
bağışıklık sistemi döllenmeye izin vermeyenler, bazı ilaçlan
kullananlar ile rad>oterapiye girenlerde kullanılabilir."
Tüp bebek yolu ile çocuk sahibi olanlann bunu genellikle
sakladıklanna da değinen Aytug Kolankaya, "Örnegin biz bir
keresinde tüp bebekler için parti düzenledik. 370 çiftten 2 tanesi
geldi. kimse çe\resine hangi yöntemk çocuk sahibi oldugunu
söylemiyor. Spermlerin az, tüplerin nkalı olması gibi durumlan
eksiklik olarak görüyorlar" dedi.
Cinsel yaşamı etkiliyor
Yapılan araştırmalara göre infertil tanısı konan kadınlarda, cinset"
isteksizlik başlıyor. Yunanistan'da infertil tanısı konan kadınlann
yüzde 55'i. cinsel ilişki sıklıgının azaldıgını belirtmiş. Bu arada
sıgara ıçen erkeklerde sperm oranının yüzde 22 azaldığı tespit
edilmiş. Infertilite oranı sigara içenlerde içmeyenlere oranla
yüzde 46 daha fazla görülmüş. Çocuk istemenin belli başlı
nedenleri ise şöyle sıralanıyor:
"Afleyi tamamlamak, çevre baskısı, kadının çocuğu güvence
olarak görmesi, kıskançlık, yalnızhgı gidermek, kan koca
arasındaki anlaşmazhk durumunda çocuğun işleri
haUedeceği düşüncesi."
Cebe kalamama durumu: İnfertil
Yoğun stres sperm
kalitesini düşürüyor
Bir yıl içerisinde korunma olmaksızın düzenli cinsel ilişkide bulunulmasına karşın
gebeligin olmaması durumu, infertil olarak tanımlanıyor. Hiç çocugun olmaması
durumu ise steril olarak tanımlanıyor. Normalde âdet başına gebelik olasılığı
yüzde 20 iken infertil oranı yüzde 15. steril oranı yüzde 5. Infertilite durumunda
problemin kaynağı, yüzde 30 kadında, yüzde 30 erkekte, yüzde 20 ikısinde
birden oldugu düşünülüyor. Yüzde 20"sinin nedeni ise henüz bilinemiyor. Kadın
ve erkek infertilitesinin nedenleri ise şöyle sıralanıyor:
Kadın üıfertiletisi - Yüzde 40 hormonal bozukluklar, yüzde 30 tüplerin
tıkanması, yüzde 10 rahim ile ilgili sorunlar. yüzde 20 diğer sorunlar, yüzde
10 bilinmiyor.
Erkek infertiMtesi - Hiçbir spermatozoidin bulunmaması yüzde 10,
spermatozoid kalitesinin düşük olması yüzde 90. Sperm kalitesini düşüren
nedenler arasında yoğun stres, sigara, alkol ve çevredeki ışınlar, dar
pantolon, bazı tanm ilaçlan, sıcak banyo gösteriliyor. Fınnlann önünde
çalışan msanlar ve uzun yol şoförleri riskli meslekler arasında yer alıyor.
Tarihce
Ilk tüp bebek 1978'de
dünyaya geldi
Mısırlılar ve îbraniler gebeligin cinsel
ilişki ile oluştugunu biliyorlardı, ancak
üreme mekanizması hakkmda herhangi bir
bilgileri yoktu. Hipokrat'a göre, çocugun
oluşabılmesi için erkegin ve kadının
menisinin kanşması gerekiyordu. Aristo
ise çocuğun oluşumunda kadının
taşıyıcılık dışında hiçbir rolü olmadıgını
varsayıyordu. 16. yüzyıla kadar devam
eden otopsi yasagı nedeniyle bilim
yetennce gelişemedi. Çocugun
oluşumunda kadın ve erkeğin ortak rolü
olduğu ancak 1870'li yıllarda anlaşılabildi.
Bilınen ilk inseminasyon (spermin rahim
içıne aşılanması) 1884 yılında tfancoast
tarafından gerçekleştirildi. Yumurtalıklann
uyanlması 196O'lı yıllarda başlarken,
lngiltere'de 25 Temmuz 1978'de Louise
BITOMI, tüp bebek yöntemiyle dünyaya
gelen ilk bebek oldu.
Cekirge
MTA'nın
kuyusu
işe
yaramadı
LEVENTGENCELLİ
BURSA- Bursa Emniyet
Müdürlüğü denetiminde
Türkiye'nin en önemli sıcak
su merkezi Çekirge'de yap-
tınlan kaçak sondajla dene-
timsiz olarak yeryüzüne çı-
kan şıfalı su, boşa akmaya
devam ediyor. Maden Tet-
kik Araştırma Enstitüsü
(MTA) uzmanlannın sani-
yede 116 litrelik debiyle akan
suyu durdurabilmek için aç-
tıklan kontrollü kuyu da işe
yaramadı.
Çekirge'deki Polis Din-
lenme ve Rehabilitasyon
Merkezi inşaatının bahçe-
sinde izinsiz ve denetimsiz
açılan kuyudan 6 Ekim
1998'de saniyede 120 litre-
ye ulaşan debiyle sıcak su
yeryüzüne çıkinış ve boşa
akmaya başlamıştı. Sıcak su-
da ana damann hasargörme-
siyle başlayan çevre felake-
ti, turizm açısından da büyük
sıkmtı yaratmış ve Çekir-
ge'deki oteller günlerce ka-
palı kalmıştı. Yüzyıllardir
bölgeye sıcak su veren kay-
naldar ise kurumuştu.
Bursa'da büyük tartışma-
laryaratan ve belediye mec-
lısi gündemıne de taşınan
kaçak sondajla ilgili MTA
tarafından üretilen bir çö-
zümle kaçak sondajın yapıl-
dığı bölgenin alt kodlannda
kontrollü kuyu açılması ve
bu kuyuyla boşa akan suyun
Önüne geçilmesi projelendi-
rilmişti. Aylardır yapılan son-
daj çalışmalannda 100 met-
renin altına inilmesine kar-
şın sıcak suya rastlanmadı.
Çevreciler, yapılan kaçak
sondaj nedeniyle bölgedeki
jeolojik yapının tahrip oldu-
gunu ve bu nedenle uzman-
Iarın açtıgı kuyuda suya rast-
lanmadıgını öne sürdüler.
DHKD, sulak alanlarm durumunu belirlemeyi amaçlıyor
Su kuşlarına nüfiıs sayımı
• DHKD üyelerinin
önceki gün Gediz
Deltası'nda
gerçekleştirdiği
sayım sırasmda
avcılann da bölgede
avlandıklan görüldü.
DHKD üyeleri,
avcılara sert tepki
gösterdi.
OZANYAYMAN
IZMtR - Dünyada eşza-
manlı olarak başlanlan "Su kuşlan nü-
fus sayımı
r
'nı, Türkiye'deki sulak alan-
lardakuş sayımını üstlenen Doğal Ha-
yatı Koruma Derneği (DHKD) üyele-
ri, "avcüarla birlikte" yapıyor. DHKD
üyelerinin önceki gün Gediz Delta-
sı'nda gerçekleştirdiği sayım sırasm-
da avcılann da bölgede avlandıklan
görüldü. DHKD üyeleri, avcılara sert
tepki göstererek "Bırakın avlanma-
yı, izinsiz girmenin bile yasak oldu-
ğu bir bölgede, kuş avcılarının bu-
lunmasını kim. nasıl açıklayabilir"
dediler.
DHKD tarafından yürütülen proje
kapsamında önceki gün Ege Bölge-
si'nin önemli sulak alanlanndan Ge-
diz Deltası incelendi. Sabah erken sa-
Su kuşlannın sayımlan her yıl 15 Ocak-7 Şubat
tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.
atlerde başlanan sayımda üyeler, kuş-
lan teleskoplar aracılığıyla gözlemle-
diler. Her kuş türü içm ayn ayn not tu-
tulurken, tek bir kuşun bıle kayıt dışı
kalmaması için yoğun çaba harcandı.
Üyeler ulaşabildiklen kadar kuşu kay-
dederlerken, kesm rakamın belli ol-
mayacağını, elde edilen verilerle bir ge-
nelleme yapılacağını söylediler.
Sayım sırasında en fazla ılgi çeken
kuş türü, pelikanlar ve flamingolar ol-
du. Özellikle flamingolann, kentin iç
kısmına kadar yaklaştıklan gözlendi.
Gün batımına doğru. deltadaki tüm
kuşlann. Izmır Körfezı'nin girişinde-
ki ufak adacıklann üzerinde toplan-
malanyla bir anda binlerce kuş hava-
da belirdi. Sayımı gerçekleştiren der-
nek yetkilıleri, kuşlann gün batımıy-
la beraber bir noktada toplandı-
ğını bunun da bir hayli ilgi çeki-
ci oldugunu söylediler.
DHKD Sulak AlanlarKoordi-
natörü Güven Eken. sayımlann
her yıl 15 Ocak-7 Şubat tarihleri
arasında gerçekleştirildiğini belir-
terek şunlan söyledi: "Dünya-
nın tüm sulak alanlannda ay-
nı anda başlanan u\ gulamanın
Türkiye bölümünü DHKD üst-
leniyor. Doğu Akdeniz. Orta
Anadolu. Karadeniz. Marma-
ra. Göller Bölgesi ve Ege Böl-
gesi'nin yanı sıra bu yıl Doğu
Anadolu'da Iğdır Ovası'nda da in-
celemelerde bulunuyoruz. Nüfus sa-
vımını kış aylarında yapmamızın
nedeni. yaz aylannda kuşlann da-
ğınık yaşaması. Oysa kışın kuşlar
bir bütün halde bulunurlar. Türki-
ye sıcak ve soğuk iklimi aynı anda
yaşadığı için 88 değişik türde su ku-
şunu barındırıyor."
Kuş sayımının yapıldığı sırada,
DHKD üyelerinin teleskoplannda bir
grup avcı görüldü. Bu arada patlayan
tüfekler şaşkınlık yarattı. Bir yanda kuş-
lan. bir yanda avcılan izleyen DHKD
üyeleri, bu duruma sert tepki gösterdı-
ler. Koruculann,'*Efcımanyeterîd^içek-
tUderini" söylemeleri üzerine DHKD
üyeleri, "Bu bölgeje elini kolunu salla-
>^n gtrip avlanıyor" dediler.
3 milyon kişinin
cep telefonu var
e-posta : tan (a prizma. net. tr
ANKARA (ANKA)-
Türk Telekom'un GSM
lisans devirleriyle son bir-
kaç yılda hızh bir artış
gösteren cep telefonu
abonelerine bu yıl yakla-
şık 2.5 milyon kişinin da-
ha eklenmesi bekleniyor.
1997 sonunda 1 mil-
yon 483 bin 149 olan cep
telefonu abone sayısının
1998 sonunda 3 milyon
50 bine ulaştığı tahmin
ediliyor.
Sayısal mobil telefon
(GSM) olarak adlandın-
lan cep telefonunda abo-
ne sayısı 1999 sonu için
5 milyon 496 bin 100 ola-
rak öngörülüyor. Cep te-
lefonunda halen Turkcell
ve Telsim firmalan tara-
fından işletilen iki şebe-
ke bulunuyor.
Üç ve dördüncü GSM
lisans devirlerinin de
1999 içinde gündeme ge-
lecegi belirtiliyor.
"NMT 450" olarak da
tanımlanan analog mo-
bil telefon abonesi sayı-
sının da 1998 sonunda
130 bine ulaştığı, 1999
sonu itibanyla 150 bin
olacağı tahmin ediliyor.
Türk Telekom tarafın-
dan işletilen sabit tele-
fon şebekesinde ise 1998
sonu itibanyla 16 milyon
900 bin abone bulunu-
yor.
Bu sayının 1999 sonu
itibanyla 18 milyona
ulaşması bekleniyor.
Kablo televizyon abo-
ne sayısının 1998 sonu
itibanyla 600 bin olduğu,
1999 sonunda 900 bine
ulaşacağı tahmin edili-
yor. Çağn abone sayısı-
nın da 130 binden 160
bine çıkması bekleniyor.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
'Black Stocking / Siyah Çoraplılar'
/lk 'tutulduğum' okumak mıydı, futbol mu, yoksa si-
/ nema mı, kestiremiyorum; belki, üçü birden başla-
dı: 'Çocuk Sesi' ve 'Afacan' dergilerini okur; Buck
Jones ve Ken Maynard'ın 'kovboy' filmlerini kaçır-
mazdım; maçlan, sektirmeden izliyorum: Izmir'deki-
leri, Izmir; Istanbul'dakileri, Istanbul gazetelerinden:
o zaman, Izmir'e hayli geç geliyordu, Karşıyaka is-
kelesı'nde, pazar günü oynanmış bir maçın sonucu-
nu alabilmek için, Pazartesi öğleden itibaren dikilir;
vapurdan, çığlık çığlığa boşalacak 'müvezzileri' bek-
lerdim: "-...haydi fstanbul geldi, Istanbul: Cumhu-
riyet, Tan, Akşam..."
Acaba, bu merak yüzünden mi, Anadolu'ya çıkıp
da; oradaki çcx;uklann, futboldan habersiz oldugunu
görünce, son dereceşaşrmşbm: ben kj, KSK'm ve GS'ın
on birini, su gibi ezberden sayabiliyordum; llgın'da-
ki (Konya) akranlanmın, bırakın oyunculan, doğru
dürüst takımlan bilemeyişine, şaşmaz da. ne yapar-
dım? Düşünün, hele bir: yıllardan 1936, Berlin Olim-
piyaüan'nın yapıldığı yıl; 'Millî takımımız' Norveç'le
oynamış, 4-0 yenilmişız; bir yıl sonra, ilk 'Millî lig' de-
neyi sayabileceğımız 'Millî küme'nin, 'deplasmanlı'
maçlan başlayacak; bu çocuklar, elde lâstik sapan,
vişne ağaçlarında serçe avlıyor; ya da, komşu bah-
çelerden, ekşi elma çalıyor en büyük heyecanlan bu!
Futbolun Anadolu sathına. neden böyle geç ve
güç yayıldığını, epeyce sonra öğrenecektim.
Futbolbir alafrangahktı!..
Türkiye'de futbol ilk defa Izmir'de, daha doğrusu
I Bornova'da oynanmtştır, tarihi 1890; istanbul,
yanılmıyorsam, dört sene ardından gelıyor, Kadı-
köy"deki oynanış tarihiyse, 1894; başka türlü söyler-
sek, bu oyunun Türkiye'de, şöyle böyle, yüz yıllık bir
geçmişi var. Yüzyıl, uzun zaman; bu kadar uzun za-
manda, neden dolayı gerekli atılımı yapamadığımızın
izahı, o tarihte top oynayanlann kimliğiyle ilişkjli olsa
gerek, zira Izmir'de de, Istanbul'da da, sahaya çı-
kanlar Türkler değildi, Ingilizler'di.
Futboju, her gittikleri yere olduğu gibi, Osman-
lı'ya da İngiliz şirketleri taşımışlan fstanbul'daki
ilk lig, galiba 1902'de, üçü İngiliz, birisi Rum, dört
takım arasında oynanıyor Kadıköy, Moda, Imo-
gene (ing.), Elpis (Rum) takımlan; bu ligin şampi-
yonu, Imogene olmuştur. Aynı tarihte izmir'de Pa-
nionios, Apollon adlı Rum takımlan, Pelop adlı
Ermeni takımı faaliyet halindedir. Yani her şeyi ile
futbol, o kadar 'ecnebi'ye, en azından 'gayr-ı müs-
lim'eart bir oyundurki, Türkler yanaşamryon da-
ha da ilginci, Kadıköy'de, o sıralarda ilk Türk fut-
bol takımım örgütlemiş olan futbol meraklılan,
takımlanna Ingilizce ad takıyorlar 'Black Stoc-
king/Siyah Çoraplılar".
Sonradan Türkiye'nin futbol tarihinde önemli rol-
ler oynayacak Tük takımlan, daha sonra kurulmuş-
tur: Gafatasaray, 1905; Fenerbahçe, 1907; Beşik-
taş, 1910. Hemdehepsı, Bat'yadönük, okumuşyaz-
mış kişiler tarafından! Başka türlü söylersek, o erken
döneminde ülkemizde futbol halkın ilgilendiği bir spor
olmaktan çok, bir 'alafrangalık' olarak ortaya çıkmış;
sanınm, Anadolu'ya yayılmasındaki gecikmede bu-
nun, hiç de küçümsenemeyecek bir rolü olmuştur.
Tabii asıl önemli faktör, toplumun tanm toplumu ol-
ması!
Okullarda 'futbol yasağı' vardı!..
Okadar mı? Bir başkası daha var, okullarda fut-
bol yasağı; onu, yirmi yıl önce, şöyle anlatmış-
tım:
.. Ortaokul'a birgeçtik, rezâlet! Kardeşim, okul-
da futbol, resmen yasak!; sporseviyorsan, yajimnas-
tik yapacaksın, ya da voleybol oynayacaksın; sonra
sonra, -galiba Aimanlar'ın etkisiyie- birde hentbol be-
lirdi, o kadar! LJselerde futbol yasağını, bu yasak kal-
kıncaya kadar, havsalam bir türlü almamıştır: gerek-
çesi neydi? Futbol çocuklan avâre ediyor, ders ça-
lışmasını önlûyortüründen, bürokratça, -amabuda-
laca- birgerekçe; çünkü gerçekten çalışkan ve ye-
tenekli bir çocuğun, futbol oynasa da, sınrfında
iyi bir derece tutturduğu çok görülmüş; futbol oy-
natmamanın, tembel'i ders çalışmaya itelediği,
asla görülmemiştir."
"...bızöncelerikapıkulu toplumu, Tanzimat'fanbu
yana bürokrat bir toplumuzya, futbol gibi 'ayak işle-
rini' küçümseriz; az buz küçümseme sayılmamalı bu;
nice 'ilerici' geçinen aydın bilirim ki, gazetelerden
spor sayfalannın kaldınlmasını ister, futbolla ilgile-
nen, hele maça giden kişileri ayıplar; onlan, aşağı
türden başka ınsanlarmış gibi horgörür. Yanıldıkla-
n kesindir, bir kere futbol nerede, ne zaman or-
taya çıkıyor, birbaksınlar; oyunun, spor olarak ke-
sin kurallannı alması ve yaygınlaşması, Bat Av-
rupa'da sanayi toplumunun belirginleşmesiyle
koşuttur, böyle olması da normal, çünkü futbol bir
ekip disiplinini içerir, ekip disiplini ise, ancak bir
fabrika üretiminde oluşmaktadır. Zaten en eski,
en ünlü takımlann tersane, dok, fabrika olması bo-
şuna mı? Demek ki futbol sanayi toplumuyla bir-
likte ortaya çıkmış bir spon üstelik, tenis, golf, bi-
nicilik ve benzerleri gibi doğuşundan başlayarak,
daha çok 'ayncalıklı' sınrflann değil, halk kalaba-
lıklannın sporu; öyteyse, böyte bir spora burun bük-
mek, niye?.." (DCınya, 24 Aralık 1978)
Bereket versın, 4O'lı yıllardan itibaren, bu anlamsız
futbol yasağı kaldınldı; lisesi bol vilâyetlerde, liselera-
rası futbol liglerine bile geçildi; bu manada 50'li yıllar,
Anadolu 'pazannın' iletişim ve ulaşım sayesinde bü-
tünleşmesi yıllan olduğundan, bu sporun yurtta kök
salmasına, hem etkili, hem yararlı olmuştur.
'Zehirlenmeyen' kaldı mı?
yüz yıllık maceradan sonra, Türk futbolunun geldi-
ği yer, iyi midir kötü müdür? Kötü sayılabilecegi-
ni sanmıyorum. Kötü olan, futbol kulüplerinin yö-
netim şeklinin ve profesyonelliğin; -tıpkı işadam-
lığı gibi,- yan mafıoso, yan üçkâğrtçılık, acayip ku-
rallarla işlemesi; spor media'sının da, bunu şid-
detle eleştirecek, sporun spor gibi yapılmasını
savunacak yerde; en kötü paparazzi yöntemleriy-
le çalışıp, tam tersine, körüklemesidir. Her futbol
mevsimi, birkaç ömeğini görüyoruz. Nasıl siyasi ha-
bercilikte, haber önce 'yandaş' (taraftar) yoruma,
sonra 'yandaş' dedikoduya dönüştüyse; futbol
haberciliğinde de, haber önce 'yandaş' biryorum
nrteliği kazandı, sonra da, Vandaş' dedikoduya dö-
nûstü: adeta 'sorumsuzluk', kural; ortalıktaöyle bir
curcuna hüküm sürüyor ki, bu arada ciddiyetini ve mes-
lek haysiyetini korumaya çalışan futbol yazarları, kim
vyrduya gidiyor. Bunun, siyaset hayatımızı olduğu gi-
bi, futbol yaşantımızı da zehiriediği, daha da zehirle-
yeceği, pek açık meydandadır.
Şu Hakan'ın transferi olayına, bir baksanıza! Ze-
hirlenmeyen kaldı mı? Düşünüyorum da bazen, me-
raklısı bu olaydan -üstelik hem sosyal, hem ekono-
mik, hem de beşeri boyutlan sağlam işlenebilecek,-
ne sert ve acımasız birfilm çıkarabilirdi!..
www. prizma.net. tr/ A İLHAN
http://www.eda.tr/-bikjiyay/yazar/ailhan.htlm