Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Babasının izini süren oğul sinemacı Pavel Çukray'dan insancıl ve duygulu bir film: Hırsız
Staüıı döneminden kırik bir aşk
SUNGU ÇAPAN
Bugün göstenme gıren 1997
Rus yapımı 'Vbr-Hırsız'. bayram
haftasıntn en dişe dokunur fılmi
belki de. îlk gençliğimize denk
düşen 1960'h yıllarda, bir çar
subayıyla devrimci bir kızın tra-
jik aşkını anlatan 'Kırkbirinci'
(1956). Stalin rejimini eleştıren
ve Sovyetler Birliği'nde baskıcı
dönemin yumuşadığı o 'buziann
çözülüşü'yıllannı yansıtan 'Du-
ru Gök' (1962) ve özellikle sa-
vaş karşıtı, alabildiğine insancıl.
yalın ve duygusal 'AskerinTür-
küsü" (1960) gibi filmleriyle gö-
nül düs, ûrdüğümüz, Sergey Yut-
keviç'le Mihail Romm'uti öğ-
rencisi olduğu VGIK'den me-
zun, Ukrayna 1921 doğumlu Gri-
goriÇukray'ın, baba mesleğini
seçmiş. senarist-yönetmen oğlu
Pavel Çukray'ın eseri 'Hırsız'.
Yönetmenin, geçen yılın en iyi
yabancı film Oscar'ına aday gös-
terilmiş, 1997 Venedik Festiva-
li'nde beğenilip ödüller kazanmış
bu son filmi. babasının savaştan
dönmediği öksüz bir çocuğun
gözünden, 1950'liyıllannbaşla-
nndaki Stalin baskısının kaosa
çev irdiği, hâlâ Ikinci Dünya Sa-
vaşı'nın yaralannı sarmaya uğ-
raşan, yoksul ve acılı Sovyetler
Birliği'ne bakıyor.
t
Hırsız Stalia, anne Rusya'
1952 güzü, kocasının savaş-
tan geri gelemeyişiyle 6 yaşında-
ki oğlu Sanya'yla (Mişa Filip-
çuk)bİTbaşınakalakalmış. genç.
güzel bir dul olan Katya (Ekate-
rina Rednikova). e\r
ve yiyecek
bulabilme umuduyla yollara düş-
Mişa Filipcuk.
Ekaterina Rednikova
ve VHadimir Maşakov
'Hınnz'da.
vor/
Yönetmen,
senaryo:
Pavel Çukray
/ Kamera:
Vladimir
Kulov / Müzik:
Vladimir
Daşkeviç /
Oyuncular:
Ekaterina
Rednikova,
Vladimir
Maşakov,
Mişa Filipçuk
/1997 Rus
filmi (Fono
Film)
müş. Bir tren yolculuğunda, cü-
retli, enerjik, güçlü ve yakışıklı
bir subayla karşılaşıyor ve deT-
hal ateş bacayı sanyor. Annesi-
ni kıskanan küçük Sanya'nın mu-
halefetine rağmen gerektiğinde
nazik, gerektiğinde sert olabilen
gözü kara subav Tolyan (Rusla-
nn Antonio Banderas'ı diyebile-
ceğimiz Vladimir Maşakov). bir
erkeğın koruyucu kanatlan altı-
na girmeye çoktan hazır, çaresiz
genç dulu kendine bağlıyor, kı-
sa sürede. Sanya, üniformasına,
çizmelerine, tabancasına filan
hem hayranlıkla bakıp özendi-
ği. hem de şiddeti ve kaba kuv -
veti sergileyen sert erkek tavır-
larından ürktüğü Tolyan'a so-
nunda baba demek zonında ka-
lıyor ve güç bela yer bulabildik-
leri, tıklım tıkış dolu, heryanı dö-
külen toplu konutlarda üç kişilik
biraile gibi takılıyorlarkahraman-
lanmız.
Baba-hırsızla yetim
Sık sık esrarengiz Tolyan'la
yatağa girmekten kendini alıko-
yamayarak gebe kalan genç ka-
dın çok geçmeden, Tolyan'ın
komşulannı yalanla dolanla so-
yan bir hırsız olduğunu fark edi-
yor, ama omzuna Stalin dövme-
si yaptırmış bu maço macerape-
rest, üniformalı sahtekâra öyle-
sine tutulmuştur kı. yeni 'baba-
lığı'na karşı nefretle sevgi arasın-
da salınan küçük oğluyla birlik-
te Tolyan'ın suç ortağı olmayı
bile gözealacaktır...
1970'li yıllann sonunda. Mos-
kova'daki baba ocağı, ünlü sine-
ma okulu VGIK'den mezun ol-
duktan sonra, 'Kanarya Kafesi1
(1983) ve 'Anahtar' (Î993) gibi
uluslararası çapta dikkati çek-
miş filmleriyle adını duyuran Pa-
vel Çukray'ın. gerçek bir olay-
dan yola çıkarak çektiği 'Hırsız'.
yönetmenin (tıpkı babası gibi),
tutkulu bir aşk hikâyesi aracılı-
ğıyla yoğun baskının, yoksullu-
ğun. eşitsizliğin hüküm sürdü-
ğü. sistemi yozlaştıran Stalin dö-
nemini eleştiımeye ginştiği. es-
ki tarz. gerçekçi, insancıl ve ya-
lın bir film. Fondaki kâbus gibi
bir ülkenin karmaşasıyla yalın,
duygu yüklü, sıcak anlatımının
ters orantılı olduğu filminde an-
ne Katya karakterini fazla işle-
meyen Pavel Çukray, hikâyenin
anlatıcısı küçük Sanya ve 'tiran'
Tolyan'a veriyor tüm ağırhğı ve
yıllar sonra yaptığı düşük yü-
zünden ölen annesine. yakala-
nıp Sibirya'ya postalanan âşığı-
nın yaptığı vefasızlığın fınalde
öcünü alan yeniyetme Sanya'yla,
ona erkekliği ögreten, hem ürk-
tüğü hem de etkilendiği hırsız-
baba Tolyan'ın ilişkisine odak-
lanarak seyirciyi mıknatıs gibi
çeken yoğun bir hümanızmle do-
natıyor 'Hırsız'ı baştan sona. Ül-
kesinin yıllar yılı 'hem sevgilisi,
hem sahibi. hem de hırsızı' ola-
gelen despot Stalın'e ve dönemi-
ne 'dokunduran' 'Hırsız'. sanı-
nz genelde Rus insanının, deh-
şetengiz 'başkan baba'sına iliş-
kin, yanm yüzyıl boyunca ge-
çirdiği duygusal evrira üstüne
getirdiği yergi- eleştiri nedeniy-
le baştacı edildi Batı'da. Filmde
ana oğulun tutkuyla bağlandığı,
hırsız-baba (Tolyan) fıgürünün
Stalin'in metaforu olduğunu be-
lirten yönetmene göre anne (Kat-
ya) Rusya'yı, küçük Sanya'ysa
yeni kuşak Rus insanını temsil
ediyor'muş.
'Baba sineması' örneği
Pavel Çukray'ın tıpkı babası-
nınkini andıran, yer yer humor-
la tatlandınlmış, duygu seli ha-
lindeki yalın, canlı ve hümanist
üslubuyla anlattığı trajik bir aşk
öyküsü niteliğindeki 'Hırsız'da,
iç içe geçmiş kimi gerçekçi ka-
ba güç-şiddet sahneleriyle yüre-
ğe vuran dokunaklılıktaki bazı
duygusal sekanslara ilgisiz kal-
mak pçk olası değil. Başanlı gö-
rüntülerinin yanı sıra, filmin, se-
vişme seslerinden tedirgin olup
yataktan düşen sevimli küçük
kahramanını 40 yıllık deneyim-
li aktör gibi oynayan Mişa Filip-
çuk'la güzel Ekaterina Redniko-
va ve özellikle Vladimır Maşa-
kov üçlüsünün sürüklediği 'Hır-
sız', yine yetim bir çocuk kahra-
manın bakışıyla anlatılmış, iki
yıl öncesinın. benzer çizgideki
Oscar ödüllü Çek yapımı 'Kol-
ya'yı çağnştıran, günümüzün
hızlı kuşaklanna beylik duygu-
sal tıraş gibi gelecek 'demode
babasineması'nın alçakgönüllü
bir ürünü. Yine de sıradan bay-
ram fılmlen arasında seçkinlesen,
film gibi bir film kuşkusuz.
DeğişikbirKülkedisimasahçeşiûemesiSpielberg'ın 17 yıl önceki 'E. T.' adlı
olay-fıjmınde, uzav lı yaratığın şirin, sa-
kanyenhi, keyif dıişxtlntl BarrymoreJa-
nn aile mirasına uygun şekilde, çeşitli so-
runlardan geçip bir hayli inişli çıkışlı
sürdürerek günümüz Hollyvvood'unun
gözde genç kadın yıldızlannm kulvarı-
na zar zor girebilen ve artık 30'lu yaşla-
nna yaklaşan al yanaklı. gürbüz, dolgun
Drew Barry-more'u. Grimm kardeşlerin
tanınmış masal kahramanı Cinderella-
Külkedisi rolünde önümüze sürüyor 'EVCT
After-Sonsuza Dek'.
Bekkyen bu kez beyaz ath prens
Genelde, edilgen bıçımde beklemek ve
günün birinde çıkıp gelecek beyaz atlı bir
prens tarafından bir mal gibi alınıp kur-
tanlmayı ummak mesajını ıçeren Külke-
disi masalını. farklı bir biçimde yorum-
layan yönetmen Andy Tennant, Cinde-
rella'yı, ağzını açtı mı bütün sorunlara
çözümler öneren, akıllı, okuma tutkunu,
ufku geniş, özgür düşünceli. ileri görüş-
lü. dört dönlük bir aydın genç kadın olan
Danielle'e(Drew Barrymore) çevirmiş
filmde.
Kötü kalplı ve entrikacı üvey annesi
(alışılmış kompozisyonunu tekrarlayan
Anjelica Huston cuk oturmuş üvey an-
ne Rodmilla rolüne), bir çift camdan pa-
pucu ve maskeli balo var ama balkaba-
ğından atlı arabası yok örneğin. Daniel-
le'in kıskanç, çirkin iki üvey kızkarde-
Ever After /
Yönetmen: Andy
Tennant / Senaryo:
Susannah Grant,
A.Tennant / Kamera:
Andrevv Dunn /
Müzik: George
Fenton / Oyuncular:
Drew Barrymore,
Dougray Scott,
Anjelica Huston,
Megan Dodds,
Melanie Lynskey,
Jeanne Moreau /
1998 ABD(Özen Film)
Drew Barrymore ve Dougray Scott 'Sonsuza Dek'in masal çifti.
şinden de (Megan Dodds, Melanie
Lynskey)sadece biri kötü kalpli ve ben-
cil çizilmiş. Prens Henry (Dougray Scott),
aslında tahtta saltanatta filan pek gözü
olmayan. farklı bir veliahtve ülkenin çı-
karlan için Ispanya prensesiyle başgöz
edilmek üzere. Akıllı. gerçekçi ama ka-
ba saba ve erkek Fatma kılıklı. bakım-
sız genç kızımız Danielle, sürgit beyaz
atlı prens yolu gözlemektense. okuduğu
Thomas More'un Ütopya'sından yaptı-
ğı alıntılarla etkileyerek gönlüne girdi-
ği, kafası kanşık prensin yardımına ye-
tişiyor ve alışılmışın tersine kızın yolu-
nu bekleyen şaşkın prensımız, onu an-
layan, çareler öneren Daniellee fena
halde tutuluyor.
Masalın klişeleri tersyüz
Aşkın kazanacağı finalde, kaçınılmaz
ve malum tarafından. onlar ermiş mu-
radına. biz çıkalım kerevetine'vari bir
mutlu sona bağlanan bu Külkedisi ma-
salı çeşitlemesi, bütün dünyada umul-
madık birilgiyle karşılanan, yeni, hafif
bir Hollyvvood eğlenceliği sayılabilir
sonuçta.
Kimi klişeleri tersine çevirerek çağ-
daş. mizahi ve gerçekçi bir yaklaşimla,
bütün zamanlann en sevılen masalla-
nndan birini. kimi çocuksu yanlannı
törpüleyerek uyarlamaya girişen, oyun-
culuk, dansçılıktan senaristliğe ve yö-
netmenliğe geçen Andy Tennant'ın, baş-
larda ızleyiciye ilginç ve farklı gelen
'farkh' yorumu, gitgide tekdüzeleşirken,
film süresınce çevresine sürekli masu-
mane gülücükler saçan. koyuirtrakişlı,
karikatür gibi 'aydın genç kız' Drew
Barrymore'nin olanca iticilıği ve kötü
oyunculuğu, 'Sonsuza Dek'in en büyük
handıkapını oluşturuyor giderek.
Fransa'nın kırsal kesiminde, görkemi-
nı yitirmemiş. eski şatolarda çekilen fil-
min mekânlanna, dekor- kostümlerine
ve teknik düzeyine diyecek yok. Masa-
lın uyarlandıği dönemde. 16. yüzyılın
Fransası "nda saray ın konuğu olarak bu-
lunan. sanattanbilimekadar çeşitli alan-
larda üreten, "aşka sevdah' bir uçuk ka-
çık Leonardo Da Vmci karakterini de ya-
ma gibi eklemeyi unutmamış yönetme-
nimiz.
Amerikan yaklaşımıyla, "aydınca'ko-
tanlmış bu renkli masal uyarlamasında,
çağının çok ötesinde yaşayan, bü>ük
yaratıcı Da Vincı usta da, âşık prense sı-
nıf farkını filan unutup kalbinin sesini
dinleyerek bahtsız Danielle'e sahip çık-
masını öğütlüyor tabii ki.
Özetle çoluk çocuk seyredilip keyfi-
ne bakılacak türden, önemsız, hoşca va-
kit geçirtip hemen unutuluverecek cins-
ten, tam bayramlık bir Hollyvvood seyir-
liği diyebiliriz bugün afışlere çıkan 'Ever
After-Sonsuza Dek'için. Kısacıkbirrol-
de boy gösteren yıllann Fransız Diva'sı
Jeanne Moreau'ya da dikkat.
BAYRAM HAFTASININ FİLMLERİ... BAYRAM HAFTASININ FİLMLERİ...
Sinemanın veni Zorro'su Antonio Banderas.
Mulan
| Bayram haftasıntn Walt Disney
yapımı, yeni uzun metrajlı çizgi
ı filmi "Mulan". ülkesinin gele-
• neklerine sıkı sıkıya bağlı bir
Çinli babanın biricık kızının, er-
kek gibi savaşa giden, güzel, akıl-
lı, asi ruhlu ve cesur Mulan'ın hi-
kâyesini anlatıyor.
Aile sevgisi. kişisel onur ve
grup uyumu. itaat ve yaratıcılık
vb. gibi birtakım gözardı edilen
değerleri çocuk seyirciye anım-
satan, eğitici özelliklere de sahip
bu çizgi film. konusunu 2 bin
yıllık bir Çin efsanesinden alıyor.
Büyük cesaret göstererek yaşlı ba-
basının yerine asker olup savaşa
giden genç kız gelinlık yerine sa-
vaşçı zırhı giymiş bir Cinderel-
la adeta. Şimdiye dek seyrettik-
lerimizden çok farklı bir Walt
Disney yapımı niteliğindeki "Mu-
lan", çizgi film alanındakı iddi-
asını birkaç hafta önce sinema-
lanmızda gösterilen "Kannca-
lar"la örnekleyen Dream-
works'un rekabetine Disney'in
cevabı sayılıyor şimdiden.
Joe Black
William Parrish (Anthony Hop-
kins) adlı medya patronunun gü-
zel kızı Susan'a (Claire Forlani)
âşık olan Joe Black (Brad Pltt)
adındaki yakışıklı esrarengiz genç
adam aslında Parrish'in canını
almakla görevlendirilmiş ölüm
meleğinin ta kendisidir...
En son geçen mevsim "7 Ye-
ars In Tibet"'te seyrettığimiz, gü-
nümüzün gözde jönü Pitt'le. Os-
car ödüllü tngiliz aktör Hopkins'i
ve Hollyvvood'un en son kuşak
kadın yıldızları arasında öne çı-
kan, ilk kez birkaç yıl öncesinde
"Basquiat"yla dıkkatı çekmiş.
dilber Forlani'yi bir araya geti-
ren "MeetJoeBlack-JoeBlack",
öncelikle bu parlak kadrosuyla il-
gi çekiyor, duygusal. romantik
ve çok uzun tutulmuş hikâyesin-
den çok Pitt'in ölüm meleği ro-
lünü, gencecik bir Fredric
March'ın oynadığı. yönetmen
Mitchell Leisen'in 1934 yapımı
"Death Takes A Holliday" adlı
Amerikan klasiğinin remake'i
(yenidençevrimi) olan "Joe
Black"i Martin Brest yönetmiş.
Aşk üstüne klasik tıraşlar çe-
ken, zırt pırt dünyaya inen me-
YENİ BASLAYANLAR
My Name is Joe-Benim adım Joe
Son yıllarda her fılmini izlediğimiz politik sinema ustası Ken
Loach'un 1998 Cannes Festivali'nde Ingiliz sinemasını temSil
eden son eseri "My Name Is Joe", mevsimin iddialı
filmlerinden biri olacağa benzer. Alkole boğulu. karmakarışık
yıllardan sönra hayatına bir yön vermek isteyerek Glasgovv'un
en kötü futbol takımınm antrenörlüğüne başlayan, kırk yaşına
merdiven dayarnış Joe Kavanagh (Cannes'da en iyi erkek.
oyuncu seçilen Peter Mullan) artık bütün enerjisini takımma
verecektir. İşkolik. özgür ve çok özel bir kadın olan ve dolu
dolu yaşayan Sarah (Louise Goodatl), hayata epeyce geç
kaldığından tasalanan Joe'yu fena halde etkileyecektir...
•Birini sevmek, bazen onu yıkma anlamına da geiebilir'
genellemesi tam da Joe'ya uyan bir zaaftır. Glasgovv
dekorunda, hayatın iki ayn kutbundan gelen Joe'yla Sarah'ın
birlikte yeni bir hayata yönelmeleri ne kadar başanlı olabilir?
Bu hikâyeyi merak edenlerle, Ken Loach'un sinemasına öteden
beri tutkun olanlar için.
lekli, cennetli Hollyvvood yapım-
lanndan gına getirmeyenlere ve
Brad Pitt hayranlanna...
Maskeli Kahraman
Zorro
Don Diego De La Vega (Ant-
hony Hopkins) Kahraman Zorro
olarak Ispanyol zulmüne karşı
savaştığından beri 20 yıl geçmiş-
tir. Bunca yılı hapiste geçiren De
La Vega, bütün California'yı sa-
tın almak isteyen güçlü tspanya
valisi Montero'ya (Stuart Wil-
son) karşı kendine bir halef bu-
lur.
Geçmişi karanhk. belalı hay-
dut Alejandro Murieta'yı (Anto-
nio Banderas) eğitip yeni bir Zor-
ro olarak yetiştiren De La Vega,
böylece valinin dalaverelerini en-
gelleyebileceğini ummaktadır...
Sessiz sinema döneminden bu
yana serüvenleri birçok kez per-
deye aktanlan kılıçlı maskeli kah-
raman efsanesine yeniden el atan
yönetmen Martin Campbell. ef-
saneyi zayıflan, sömürülenleri
koruyan bir Meksikah Robin Ho-
od gibi yorumlamış, DouglasFa-
irbanks, Tyrone Power, George
Hamilton, Alain Deton'lardan yıl-
larca sonra Zorro karakterini el-
diven gibi üstüne geçınvermiş
Antonio Banderas hayranlannın
öncelikle tercih edeceği bir ha-
reketli seyirlik.
KEDt GOZU
VECDt SAYAR
Bayramlık
Bayram bitti ama, bayram tatili sürüyor. Tatil sa-
bahınızı zehir etmek gibi bir niyetım olmadığı için
ciddi konulardan bahsetmeyeceğım bugün. Kül-
tür politikasıymış, sanat kurumlarının özerkliğiy-
miş, bunları başka zaman konuşuruz. Zaten, yıl-
lardır konuşup duruyoruz da ne oluyor?
En iyisi siyasetten söz açmak... Siyasetten da-
ha popüler bir konu düşünebiliyor musunuz?
Transferdedikodulan, "düzeyli" tartışmaları ile
magazin dünyamızın renkliliğini aratmıyor siya-
set alanı.
Son günlerde bu iki alan arasındaki yakınlaş-
ma gündemın ön sıralarına yerleşti. Sıyasi parti-
lerimizin, daha çok "reyting" alabilmek için ma-
gazin dünyamızın ünlülerineteklif götürdüğü söy-
leniyor... Aralarında sevdiğımiz aktörlerin. aktris-
lerin de yer aldığı listeler basınımızın arayıp da
bulamadığı bir malzeme.
Kimi dostlar, bu durumu yadırgamış. Ayça Ati-
koğlu, "Partiler vitrin sanatçısı anlayışından vaz-
geçip kültür adamlarına yönelmeliler" uyansın-
da bulunuyor. Kurthan Fişek, "Sanatçının siya-
sete duyduğu saygıyı, keşke siyasetçi sanata
duysa" diyor.
Oysa, biz hiç şaşırmadık bu haberleri okudu-
ğumuzda. Siyasi partilerimizin sanata bakışlan ne
zaman ciddiyet ve sorumluluk çizgisinde oldu ki?
Partiler. sanatçılan, değerli müzik adamı Muam-
mer Sun'un deyişi ile "alayın önüneyerteştirilen
mızıka takımı" gibi görmekten (Sevgıli Sun'un
sözlerini "mealen" anımsıyorum, bir eksiklik var-
sa kusurumuza bakmasın) ne zaman vazgeçti-
lerki? Hangisi, kültür alanındaki amaç, hedef ve
ilkelerini, bu ilkeler doğrultusunda saptadıkları
kültür politikalarını kamuoyuna önceden dekla-
re edip, bu politikalar doğrultusunda birlikte ça-
lışacakları küttür, sanat insanlarını belırledi ki?
Bu yüzden, "sfar"lara teklif götürmelerini, sa-
nat alanından şarkıcı, türkücü ve film yıldızlarının
Fazilet dahil bütün partilerimizin ilgi alanına gir-
melerini hiç mi hiç yadırgamıyorum.
Ayrıca, bu isimlerin parlamentoya girmelerinin
yararlı olacağına da inanıyorum. Hiç olmazsa,
Meclisimizin görüntüsü biraz renklenir, espri yel-
pazesi çeşitlenir... Bu arada, Sevgili Fişek in ya-
zısındaki "üstten beş düğmesi çözük, kıllı göğüs
gösteren gömlekle Meclis 'e giremez erkekler" gi-
bisinden bazı sözleri "amacını aşan" ifadeler ola-
rak gördüğümü söylemek ıstiyorum. Üstelik bel-
ki de, "sanatçı" hanımlarımızın Meclis'e girmesı
ile bazı kurallar da delinebilır... "Hanırnlar için
sutyen mecburi, blucin yasak, eteğin dizden üç
parmak aşağıda olması şartı" delinse fena mı
oluryani? işte bu nedenlerle, bu mübarek tatil sa-
bahında siyasi partilerimize bazı önerilerde bu-
lunmak, beîki akıllannagelmemişolan bazı "med-
yatik" isimleri sıralamak istiyorum. Bu listenin, ba-
kanlar kurulunu oluşturma aşamasında da yarar-
lı olabileceği düşüncesiyle, her birine bir de "kol-
tuk" yakıştıracağım.
Transferlerden sorumlu Devlet Bakanı: Hakan
Şükür
Erkekten sorumlu Devlet Bakanı: Hande Ata-
ızı
Aileden sorumlu Devlet Bakanı: Müslüm Gür-
ses
Medyadan sorumlu Devlet Bakanı: "Medyatör"
Aykut Işıklar
Denızcilikten sorumlu Devlet Bakanı: Ben De-
niz
Dışişleri Bakanı: Sıvaslı Cindy
Içişleri Bakanı: Reha Muhtar
Milli Eğitim Bakanı: Sibel Can
Adalet Bakanı: "Tutuklu" Sezen Aksu ile "8e-
lalım" Mahsun Kırmızıgül çekişir...
MaliyeBakanı: "Turnıke"GünerÜmit'le "Çar-
kıfeiek" Mehmet Ali arasında...
Milli Savunma Bakanı: Tarkan
Sağlık Bakanı: Ajda Pekkan
Ulaştırma Bakanı: Mirkelam
Enerji ve Tabıi Kaynaklar Bakanı: Harika Avcı
Çevre Bakanı: Beyaz
Kültür Bakant: Ibrahim Sadri
Hepinizin geçmiş bayramını kutlar, adı geçen
"ünlülerimiz"\n bu küçük şakayatahammül gös-
tereceklerini umarım. Siyasi partilerimize gelin-
ce, onlar da bunu bir bayram armağanı olarak ka-
bul edebilirler...
BiÜent Rdan'ın kanikatür albümü
531 76 80
• Kültür Servisi-R.
Bülent Fidan'ın
karikatür albümü, Zed
Yavın Karikatür dizisinin
üçüncü kitabı olarak
yavımlandı.
"Barcodename" adlı
albüm. Fidan'ın 1994-
1998 yıllan arasında
çizdiği karikatürlerden
oluşuyor. Fidan. albümde
bulunan karikatürlerinde
barkodun gündelik
yaşantımız içinde nasıl
yer aldığını irdeleyerek
sahip olduğu grafik
özelliklerini etkıli bir
şekilde kullanmış.
Fransız opera sanatçısı
Bernard Lefort öMü
• Kültür Servisi - Fransız opera sanatçısı Bernard
Lefort, Paris'teki evinde ölü olarak bulundu. 1973-
1980 yıllan arasında Aix-en Provence Uluslararası
Opera Festivali'nin yöneticiliğini yapan 74
yaşındaki Lefort'un intihar ettiği düşünülüyor. 1960
yılında geçirdiği bir rahatsızlık sonucu şarkı
söylemeyi bırakan sanatçı 1965-1968 yıllan
arasında Marseilles Operası'nın yöneticiliğini yaptı.
1982 yılında emekli olan Lefort. Amerika'da
öğretmenlik de yaptı.
BUGÜN
• İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ saat
19.00'da 'Bir Tenor Aranıyor'u sahneliyor.
(251 56 00)
• BELGESEL StNEMACILAR BİRLİĞİ nde
13.00'ten 19.00'a dek her saat başı Özdemir
Birsel'in 'Sultan Şehir tstanbul' başlıklı belgeseli
görülebilir. (292 39 84)