Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı yeni yönetmeliğe göre her branşta tek kitap olacak
Ders kftaplarnıda refortnANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mii-
li Eğitim Bakanlıgı. ders kitaplannda re-
forma gidiyor Her ders ıçın hazırlanmış
en az 50 kitabın bulunması nedenıyle ve-
lılerin ve öğretmenlenn seçim yapmakta
zorlanması. Talim Terbiye Kurulu'nun yü-
künün artması. okullarcabelirlenen kitap-
lann da yayınevi-müdür arasındaki riişvet
iddialannı gündeme getirmesi üzerine ha-
rekete geçen bakanlık. köklü bir çözümle
Ders Kitaplan Yönetmeliği'ni değiştiri-
yor. Her branşta tek kitap ilkesini yaşama
geçirmeyi hedefleyen bakanlık. en nite-
lıkli kitabı belırlemek üzere de yanşma
açacak. Milli Eğitim Bakanlığı'nda uz-
manlar tarafından hazırlanan "Ders Ki-
taplan Yönetmeiiği Değişikliği" tasansı
son şeklini alıyor. Eski Milli Eğitim Ba-
kanı Hikmet Üluğba) tarafından istenen
değışikliğın yenı Milli Eğıtim Bakanı Me-
tin Bostancıoğju tarafından da kabul edil-
mesı durumunda. ders kitaplan öğrencile-
re ücretsiz olarak dağıtılacak. Proje ancak
2000 yılında yaşama geçirilebılecek.
Avrupa'nın pek çok ülkesinde uygula-
nan, Avusrurya'da geliştinlen "rimmetö
ders kitaplan" modelini Türkiye'ye uyar-
lamak ısteyen bakanlık uzmanlan, okul-
larda en nitelıklı ders kıtaplannm okutul-
masını ve rüşvet iddialannın sona erdiril-
mesini amaçlıyor. Öğrencilerin yaş sınıf-
lamalan dıkkate alınarak hazırlanacak kı-
taplarda. "ders kitabı yazan özel ya da tü-
zeildşilikler, editör. alan uzmanu eğitsel ta-
sanmcı. program geliştirme uzmanı. dil
uzmanı. eğitim psikoloğu ve eğitim tekno-
lojisi uzmanından" oluşan bır heyet göre\
yapacak. Sadece kitap yazan tarafından
hazırlanan kitaplar. Talim Terbiye Kurulu
tarafından incelemeye ahnmayacak.
Kıtapta yer alacak renkler. grafikler. re-
simler v e okuma parçalan ile kullanılacak
sözcükler, öğrencinın yaş ve psikolojik
özelliklenne göre hazırlanacak. Tasarla-
nan önemli değişikltkler şöyle:
- Ders kitaplan. öğrenci uygulama-ahş-
tırrna kitabı veöğretmen kılavuziam la bir-
likte set halinde hazırlanacak. Öğrenri.
böyteceağır ödev yükünden kurtanlırken.
ahştırma kitaplan ile anla>amadtğı konu-
lan belirleyerek öğretmenine yeniden sora-
bilecek. "Öğrenmeyi öğrenme" anlayışı,
yaşama geçirilmeye çalışılacak. Öğretmen
de kılavuz kitap yolu ile derse önceden ha-
arlanabilecek.
- Her branşta tek kitap ilkesi yaşama
geçinlecek. Bu amaçla yanşma açılacak.
Talim Terbiye Kurulu tarafından değer-
lendırilecek kitaplar, belirlenen ölçütîere
göre seçilecek. Yanşmayı kazanan kitabın
özel yayınevı olması halinde, kitap devlet
tarafından satın alınarak öğrencilere ücret-
siz olarak dağıtılacak. Kitabın okutulma
süresi 5 yıl olacak. Bu nedenle cılt-kapak
kalitesi önem kazanacak. Öğrencıler, zim-
metli ders kitaplannı okul müdürü ve sı-
nıf öğretmenınden sağlayacaklar. Yıl so-
nunda teslim ettiğı kitaplarda tahribat ya-
ratan öğrenciler. kitabın bedelini karşıla-
yacak.
- Kitap denetimindeki komisyon sayısı
2'yc çıkanlacak. L'zmaniar komisyonuna
ek olarak üst komisyon oluşturulacak. En
fa/ia 7 kişinin bulunacağı üst komisyon,
alan uzmanı. görsel tasanmcı ve eğhsel ta-
sarınıcıdan oluşacak. f st komisyon, uz-
manlar komLsyonunun öninceleme rapo-
runu denetleyerek gözden kaçan unsurla-
n belirlevecek. l'st komisyon tarafından
90 puan verilen kitaplarTalim Terbiye Ku-
rulu'na geçerken. 90 puanın altında ka-
lanlaryayınevinegerigönderilecek. Böyle-
ce Talim Terbiye Kurulu gereksiz iş yü-
künden annarak asii görevi olan eğitim po-
litikasına dönebilecek.
Öğretim
elemanlan
örgütiü
değil
ASUMAN ABACIOĞLU
İZMtR - Üniversitelerde
öğretim elemanlannın örgüt-
süzlüğü had safhada. Yakla-
şık 50 bın öğretim elemanı-
nın bulunduğu üniversiteler-
de öğretim elemanlan der-
neklerine ya da Öğretim Ele-
manlan Sendıkası'na üye
olanlann oranı yüzde 10'u
geçmıyor.
DEÜ Fen-Edebiyat Fakül-
tesi"nden Doç. Dr. Cengiz
Çetikoğlu ile EÜ Fen Fakül-
tesi'nden Yard. Doç. Dr. Ser-
dar Kurt"un. 51 devlet üni-
\ersitesındekı örgütlenmeyı
konu alan araştırmasına gö-
re. 12 Eylül 1980 sonrası ilk
örgütlenme. Öğretim Üyele-
ri Demeğı adı ile 1986 yılın-
da Ankara'da. yine aynı yıl
Oniversite Öğretim Cyeleri
Derneği adı ile tstanbul'da
başladı.
Örgütlenme. daha sonra
üniversite ve kent bazmda
dokuz ad altında gerçekleşti.
Kurulan derneklerin dördü
öğretim üyeleri dernekleri.
bin araştırma görev lıleri der-
neği ve dığer dördü de öğre-
tim elemanlan derneklen
olarak kuruldu. Öğretim Ele-
manlan Sendikası (ÖES) ıse
tüm üniversite elemanlannın
örgütü olarak 1994 yılında
oluşturuldu.
Araştırmacılar, üç büyük
il dışında Adana. Eskışehir
ve Antalya'da bulunan üni-
versite elemanlanııın demek-
lerde örgütlendiklerine, diğer
illerde herhangi bir dernek
olmadığına dikkat çektiler.
Öğretim Elemanlan Sendi-
kası'nm 21 üniversitede üye-
len bulunduğunu belırten
araştırmacılar ise şu bilgileri
verdiler:
"34 üniversitede dernek
üyesi. 30 ünhmitede de sen-
dika üvesi bulunmamaktadır.
Örgütlülük oranı vu/de 83.4
ile Vlersin L nhersitesi'ndeen
yüksektir. İkinci sırada \ üzde
33.9 ile Çukurova l nhersite-
si, üçüncü sırada da yüzde
27.4 ile Akdeniz Ünrversitesi
bulunmaktadır. Llkemizin en
eski \e büyük üniversiteleri
arasında sayılan Hacettepe
Üniversitesi'nde örgütlülük
oranınuı yüzde 2.6. tstanbul
Teknik L nrversitesi'nde yüz-
de 5.7. Gazi Ünhroitesi'nde
yüzde 8.1 ve Ankara Üniver-
sitesi'nde yüzde 8.5 gibi dü-
şük bir oranda kaiması ol-
dukça düşündürücüdür. Yi-
ne kuruluşu 1980 öncesi olan
Atatürk. Karadeniz Teknik.
19 Mayıs \e Selçuk üniversi-
telerinde örgütiü öğretim ele-
manı bulunmamaktadır. Bu-
na karşın ODTÜ'de örgüüü-
lûk oranı yüzde 23.5, Boğazi-
çi Ünhersitesi'nde yüzde
24.7, İstanbul Cniversite-
si'ndc yüzde 24.8 ve Dokuz
Eylül Ünhersitesi'nde yüzde
26.2'diıf
Araştırmacılar Yard. Doç.
Dr. Serdar Kurt ile ÖES Iz-
mir Cniversıteleri Şubesi
Başkanı olan Doç. Dr. Cen-
giz Çelikoğlu. Türkiye gene-
linde dernekler ve sendika
üyelennin. sayısı 50 bin olan
öğretim elemanlan ıçındeki
oranınuı yüzde 9.9 olarak be-
lirkndığinı, ancak dernege
üye olanlann aynı zamanda
sendikaya da üye oldukları
göz önüne alındığında örgüt-
lülük oranının daha da küçük
bir değer oluşturduğunu vur-
guladılar. 1991 'de kurulan tz-
mır Üniversiteleri Öğretim
Elemanlan Derneği (ÎZÜNl-
DER) Başkanı Prof. Dr.
Hamza Bulut. 2547 sayılı ya-
sa ve bu yasayı uygulayan
"atanmışlar"ın, öğretim ele-
manlannın dernek ya da sen-
dika çatısı altında yer alma-
lannı engellemek içın ne ge-
rekıyorsa yaptıklannı be-
lirttiler.
Lunaparkta
baynm
eğlencesi
Bayramlarda
çocuklar için en
sevindirici hediye
lunaparka gitmek.
Atlıkarıncalar,
dönme dolaplar,
balerinler üzerinde
her bayram
çocuklann şen
sesleri çınlar. Bu
bayramı istanbullular
çoğunlukla yağmurtu
ve soğuk bir havada
geçirdi. Ama soğuğa
karşın çocuklar
lunapark keyfinden
vazgeçmediler.
Lunaparklar geçen
yıtlar olduğu gibi
kalabalık değildi,
ama sıkı sıkı
giydirilen çocuklar
yine lunaparklarda
eğlenceli saatler
geçirdiler. (Fotoğraf:
KAAN SAĞANAK)
K i t a p o k u y a n l a r ı n s a y ı s ı 1 9 6 5 ' t e k i o r a n ı n o n d a b i r i n e g e r i l e d i
Okumayan kuşaklar yetişiyorFİGEN ATALAY
Yaşamımızda kitabın yen yok. Okullar da.
aıleler de okumayan ınsanlar yetiştiriyor.
Türkıye'de ünıversite ve lise bitirenlerin sa-
yısı 1965 yılına oranla dört kat arttığı halde
kitap okuyanlann oranı bu yıldakı oranın
onda birine geriledi. Bır araştırmaya göre
kitap okumayı en çok televızyon engelliyor.
Eğitim, Bilim ve Kültür Emekçileri Sen-
dikası'nın (Eğitim Sen) yaptığı araştırmaya
göre, kitap okuyanlann oranı 1965'te yüzde
27.1980'deyüzde5.7. l990'dayüzde2.5\e
I997'de yüzde 3.5. Bugün en popüler yaza-
nn kitabı bile iki bın adet basılıyor. Oysa
Türkiyede 15 milyon öğrencı. yanm mılyon
öğretmen, bır o kadar da lıse. üniversite bi-
tirmış insan var. Her bin ıkı ayda bir kitap
okusa yılda 60-70 milyon kitap ediyor.
Eğitim-Sen'e göre. okullar, okuma alış-
kanlığı kazandırma konusunda son derece
başansız, Aslmda 2098 sayılı Teblığler Der-
gisi'nde yayınlanan "Tenfcl Eğitim Okulla-
n Türkce Programrnda. tam 16 kez amaç
olarak okuma ve okuma alışkanlığı ile ilgı-
li etkinlikler vurgulanıyor. 5-6 yerde "gün-
lük gazeteleri \e haftalık ya da aylık dergik-
ri okuma alışkanlığı kazandırmak". "düze-
vine uygun yarariı kitaplan seçebilmek. ki-
taplardan yararlanabilmek" ıfadelen yer alı-
yor. Türkçe Programı'nın ısrarla amaç ola-
rak okuma alışkanlığı kazandırılmasını v ur-
guladığı. yani program açısından sorun ol-
madığı belirtilen araştırmada, şoyle denilı-
yor. "Bu programı uygulaması gereken öğ-
retmenlerin sorumluluğu burada ortaya çı-
kıyor. P. Pelaut, 'okuma alışkanlığı kazanma-
yanınöğretimiyanm kalmışdemektir' diyor.
Bu durumda Türkiye*de mihonlarca lise ve
üniversite mezununun öğretiminin yanm
kalmış olduğu anlasılıyor. Yanm kalmış eği-
timlerini tamamiamak için üniversite biti-
renler de dahil olmak üzere nüfusun tama-
mını demek ki yeniden eğirmek gerekiyor.
Okullannda alamadıklan okuma altşkanlı-
ğını alabilmeleri için. Bugünkü öğretmen
merkezlL verici-alıcı ilişkisine dayanan, öğ-
renciye herşeyi öğreten ama öğrenmeyi öğre-
temeyen uygulama. okuma alışkanlığı ka-
zandıramıyor.*
1
tstanbul Köv Hızmetleri Anadolu Lisesi
öğrencılennin yaptıklan bır araştırmaya gö-
re. üniversite ve dengi okul mezunlannın
"Niçin okumuyorsunuz?" sorusuna verdik-
leri yanıtlar şöyle:
• Televizyon insanı kitap okutnaktan
uzaklaştınyor: yüzde 30.3
• Okul eğitiminde okuma alışkanlığı ve-
rilemiyor: yüzde 19.7
0 Geçim koşullannın ağır olması: yüzde
15.6
• Diğer nedenier: yüzde 11.1
• Kitaplar pahalı: yüzde 10 3
• Öğrencı ödevlennin fazlalılığı: vüzde
5.3
• Kıtaba karşı yasakçı tutum: yüzde 4.3
• Okuyan insanlara değer verilmemesi:
yüzde 4.0
l sulsiizlük suçlamasına
'görevsizlik' kararı
aVAS (Cumhuriyet) -
Sıvas Cumhuriyet
Oniversitesi Tıp Fakültesi
KBB Bölüm Başkanı Prof.
Dr. Suphi Müderris'in,
üniversite yöneticileriyle
ilgili usulsüzlük iddiasıyla
Cumhuriyet Savcılığı'na
yaptığı suç duyurusu Mali
Şube ekiplerince incelendi.
tnceleme sonucunda
savcılık "görevsizlik''
karan vererek belgeleri
YÖK'e gönderdi. YÖK ise
dosyayT Cumhuriyet
Oniversitesi'ne iade etti.
Cumhuriyet Savcılığı'na
verilen belgelerle
üniversitenin bu iddialara
ilişkin belgelerine savcılık
talimatı ile el konulmuştu.
Mali Şube ekiplerince
yapıJan ve tamamlanan
soruşturmanın ardından
Cumhuriyet Savcılığı,
tt
e>iemkrin2547sa»Tb
yasanın 53. maddesi
gereğince yaptınlan
bilirkişi incelemesinde
3628 sayılı yasa
kapsamında bir eylemin
saptanmadıfına" karar
verdi.YÖK ise konunun
Cumhuriyet
Üniversitesi'nce yeniden
incelenmesini isteyerek
evraklan kuruma iade etti.
Cumhuriyet Cniversitesi
Rektörlüğü, Prof. Dr.
Suphi Müderris'in
iddialanna ilişkin
soruşturmayı yaparak
YÖK'e bilgi verdikten
sonra Prof. Dr. Suphi
Müderris hakkında da
soruşturma başlatacak.
Müzik eşliğânde tedavi
Diy-arbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi
bünyesinde bulunan vc en gelişmiş teknolojinin kul-
lanıldığı Süley man Demirel Hemodivaliz Merkezi'nde
hastalar tedavi süresince müzik dinkyip televizyon
sey rcdvbilhor. Merkez Başkanı Doç. Dr. Emin Yılmaz
aynı anda 40 hastanın makineve bağlandığınu adl du-
rumlar için de 10 cihazın bulunduğunu belirterek,
"Günde 150 hastava hizmet verivoruz. Tedavi 5 saat
sürüyor. Bu süre içinde hastalar televizyon seyredip
müzik dinleyebiliyor" dive konuştu.
Türkiye'de kişi başına düşen su miktarı Sııriye'den az
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Emniyet Genel Müdürlüğü
Asayiş Daire Başkan Yardımcısı
Gani Y'üdınm, kişi başına düşen
yıllık su miktan açısından Türki-
ye'nin "su zengini olmadığınr be-
lirttı.
Gani Yıldırım. Türkıye'de kışı
başına düşen yıllık su miktarının
susuzlukçektiğiiddiaedılenSun-
ye ve Irak"tan daha az olduğunu
söyledi. Ortadoğu'daki "suhesap-
lannın" çok ınce düşüncelerle ta-
sarlandığını belırten Yıldırım.
Türkiye'nin yıllık ortalama su po-
tansiyelinin 200 milyar metreküp
civannda olduğunu anımsatarak,
"Nüfusumuzun 65 milyon olduğu
düşünülürse, ülkemizde kişi başı-
na düşen su miktannın vıllık yak-
laşık 3 bin metreküp olduğu görü-
lür. Oysa su sıkınusı cektiği iddia
edilenSuriye'de3 bin300. Irak'ta
ise 6 bin 500 metreküptür" dedı.
Gani Yıldınm. uluslararası öl-
çülere göre bir ülkenin su zengini
sayılabilmesi için kişi başına dü-
şen miktannın yıllık 10 bın metre-
küp düzeyinde olması gerektiğine
dikkat çektı. Bu durumda Türkı-
ye'nın su zengini olmadığını vur-
gulayan Yıldırım, şu görüşlere
yerverdi: "1800'lüyıllardanitiba-
ren körüklenen milliyctçilikakım-
lan, uluslann kendi kaderlerini ta-
vin etme hakkı çerçevesinde Os-
manlı İmparatorluğu'nu içinden
vurmuştur. Yaklaşık 300 yıl Os-
manlı yönetiminde kalan Yunanlı-
lar 1821'de başlavan isvan sonucu
1829'da krallıklannı kurmuşlar.
1876 vılından sonra İngiltere ve
Çariık Rusyası"nın çengel atnıasıv-
ia Ermeniler kopartılmış. yine bu
ydlarda başlavan ve 1900İÜ yılla-
ruı ilk çeyreğinde tamamlanan ve
İngiltere'nin aktif rol aldığı gav ret-
leıie Arap dünvası av nlıp gitmiştir.
Bu düşmanlığın yaradcısı sis per-
desinin ardındaki asıl patronlar, bu
dev letlerin hepsinin birTürkiye et-
meyeceğini bildiklerinden.SevTtu-
zağı ile tamamen yok edemedikle-
ri Anadolu insanını ve onun kurdu-
ğu Türkiye Cumhuriveti'ni Orta-
doğu'nun bitmek bilmeyen men-
faat çatışmalanna kurban etmek
amacıyla yeni senaryolar peşine
düşmüşlerdir."
Bu senoryalann en önemlisınin
bölücülük politıkalannın olduğu-
nu belirten Yıldınm. görüşlerini
şöyle sürdürdü:
"Yeni dünva düzeninde kendi-
leri için globalleşmeyi, küreselleş-
meyi ve bütünleşmeyi öngörenle-
rin Türkiye gibi Ortadoğu'un stra-
tejik öneme sahip bir ülkesine ni-
çin çözülmeyi öngördüklerinL bu
devlete vatandaşlık bağı ile bağlı
her akıl ve izan sahibi insamnuzm
anlaması gerekir.
Ve vine Amerika Birleşik Devlet-
leri ve AvTupa Birliği ekonomik pa-
zar paylannı geniştermek için ayn
a>n küreselleşirken ve bürünleşir-
ken,Türkiye'nin şimdiki halinden
çok daha küçük olabiieceğini ka-
bullenmek nasıl mümkün olabi-
Ur?"
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
'Kalpaklı Kalkınma'...
Ne çabuk da unutuyoruz!
Şunun şurasında kaç yıl oldu ortalığın toz duman
edildiğine.. Numaracı Cumhuriyetçilerin ve onlann et-
kisindekı bir koronun gürüttüsünden akltn sesının du-
yulamadığına..
- Ulusal ekonomi dönemi bitmıştır. Devletçilik dö-
nemi bitmiştir.. Küreselleşme dışındaki ıdeolojiler bıt-
miştir.. Altıok'un devletçilik okunu atctmayanlardmo-
zordur..
Prof. Chossudovsky'nin sözleri, daha birkaç haf-
ta önce CumhuriyeCte manşettı: "Ulusal ekonomiye
dönüş".. Kanadalı ünlü iktisatçı, Türkiye'ye şu tavsı-
yeyi yapıyordu:
"- Öncelikle sanayiniz tamamıyla korumasız du-
rumda. Ulusal ekonomiyi canlandırmak ve yerli üre-
tımi teşvik etmek gerekli. Küreselleşmenin önüne
geçmek gerekiyor."
Şimdi bakıyorsunuz; Koç grubu bıle, özelleştirme
karşısında tek kişilık ordu gibi savaşan Mümtaz Soy-
sal'ın yanında. Ve Radıkal'deki köşesinde Prof. Mus-
tafa Aysan. Atatürk'ün ekonomi sıyasasını değer-
lendirdiği yazısını şöyle noktalıyor:
"Ekonomi uygulamalannda da O'na dönmenın tam
zamanıdır!"
•••
Yaşar Aksoy'un degerti incelemesi "tam zama-
nında" çıktı: "Atatürk'ün Ekonomi Devrimı-Kalpaklı
Kalkınma."
Aslmda Atatürk'ün devrimınin sadece Anadolu Ay-
dınlanması'ndan ibaret olmadığı genellikle unutulu-
yor. Bir bütündü Kemalist devrım; toplumsai ve kül-
türel dönüşümden, demokrasıden ve ekonomik kal-
kınmadan oluşan bır sentezdı.
Ve devrimin "muc/ze"si, ekonomıde de yaşandı!
Hem de dışa borçlanmadan; tam tersıne Osman-
lı'nında borçları ödenerek.. işçi, Batı'dakı gibi kuşak-
lar boyu sömurülmeden; tam tersıne, sosyal hakları-
nı savaşmadan, kan dökmeden elde ederek.. Enflas-
yonist siyasalar sonucu kalkınmanın yükü halk kitle-
lerinin sırtına bindirilmeden..
Türk parasının değerı korunarak.. Fiyatlar yüksel-
meden..
Ve de Japonya ve Rusya ile bırlıkte, dünyada en
hızlı sanayileşen üç ülkeden birisi olarak! (1929-39 yıl-
ları arasında tüm dünyada sanayi üretimi artışı yüz-
de 19, Türkiye'de ıse yüzde 96...)
• • •
Atatürk'ün haklılığını ve Kemalizmin evrenselliğini,
yakın tarih kanıtladı.. Yaşadığımız tanh kanıtladı.
Eski Yugoslavya ve Güneydoğu'da yaşananlar.
Atatürk'ün "ulus" ve ulusçuluk anlayışının doğrulu-
ğunu gösterdi. Leninizmin çöküşü, Atatürk'ün "de-
mokrasi"y\ devriminın sadece bıramacı değil, aynı za-
manda bir aracı saymasının önemıni ortaya koydu.
Islam ülkelerinın durumu ve Türkıye'de şenatçılığın tır-
manması da, "laikliğin" çağdaşlaşmantn "o/mazsa
olmaz" koşulu olduğunun altını bır kez daha çızdi.
Ve şimdı yaşanan deneyımler; Kemalist "devletçi-
lik" anlayışını, yeniden bızım ve dünyanın gündemi-
ne getirdı. Hani birçok yabancı uzmanın da, "komü-
nizm ile kapitalizm arasında üçüncü yol" olarak nite-
lendirdiği "Kemalist devletçılıği"..
. Niçin?
Tüm AB ülkelerinde işsizlik yükseldiği, Ispanya'da
bile yüzde 20'yı aştığı için.. Yugoslavya'daki ıç savaş,
etnik aynlıklardan çok ekonomik çöküşün ürünü ol-
duğu içın.. Küreselleşme, dünyadakı varlıklı-yoksul
dengesini daha da bozduğu için.. Sefaletle lüks ara-
sındaki uçurumlar, toplumlarda suçluluğu ve huzur-
suzluğu, toplumlar arasında da savaşı daha çok art-
tırdığı için..
Ve yoksulluk sınınnın altındakilerin oranı Tunus'ta
bile yüzde 6 iken, Türkiye'de yüzde 26'yı bulduğu
için!..
•••
Eğer o Türkiye bugün bu noktadaysa.. dünya bu-
gün bu noktadaysa.. "Atatürk'ün Ekonomi Devhmı'n
yeni baştan gözden geçirmenın elbette ki tam zama-
nıdır.
Yaşar Aksoy'un incelemesi, bir süreci özlü bır bi-
çimde gözler önüne serıyor: Kurtuluş Savaşı ekono-
misınden, izmır Iktisat Kongresı'ne.. Atatürk'ün eko-
nomi devriminden, Atatürkçü kalkınma modelinın yo-
rumlarına..
Sıvas Kongresi'nde Kara Vasıf Bey kürsüden şöy-
le haykınyordu:
"Süfün devtetfer bizi tam bağımsız bırakacaklannı
söyleselerbile, yine de desteksızyapamayız. Dörtyüz
ile beş yüz milyon lira arasında borcumuz var. Bizim
gelirimiz bunun faızıne bile yetmez!"
Eğer son yarım yüzyılın tüm yanlışlıklanna, sapma-
larına, aymazlıklanna ve hatta hıyanetlerine karşın..
Türkiye bugün oralardan yola çıkıp buralara ulaşmış-
sa; bunu neye borçlu olduğumuzu unutmamak, her
şeyden önce kendi yaranmızadır!
Yargının sorunları
çözülemiyor
NECATİAYGIN
İZMİR - Hukukçular.
sorunların çözümü için
yargı reformunun şart ol-
duğunu belirtirken, özel-
lıkle -tarafsıziığını yitiren
ve politize olan" emniyet
örgütünün durumunu vur-
gulayıp adlı kolluk birimle-
rinin oluşrurulmasını ıste-
diler.
Türkiye Barolar Birliği
(TBB) Genel Başkan Yar-
dımcısı Burhan Karaçeük.
öncelikle yargının bağım-
sızlığı ve yargıç güvencesi-
nin tam olarak sağlanması
gerektığinı söyledi. Bu
aşamada anayasada ve il-
gili yasalarda değişiklik
yapılarak adalet bakanı ve
müsteşann Hâkımler ve
Savcılar Yüksek Kurulu
üyeliğınden çıkanlmasının
sağlanması gerektiğini sa-
vunan Karaçelik şunlan
söyledi: "HSYK'de görev
alacak yargıçlar. kendi ku-
rumlannca doğrudan doğ-
ruya seçilmeli. Yüksek ku-
rul, aynı zamanda, yargıç
vesavcılann birörgütü ola-
rak da düşünülüp ona göre
statüsü veniden düzenlen-
melidir. Yargıç ve savcılara
haklanndaki idari işlemier
nedeniyleyargı mercilerine
başvurma hakkı sağlan-
maudır."
Yargılamanın hızlandı-
nlması içın Hukuk L'sulü
Mahkemeleri Kanunu ve
Ceza Muhakemeleri Usulü
Kanunu'nda gerekli deği-
şikliklerin acilen yapılma-
sı gerektiğine dikkat çeken
Karaçelik. "Ceza adaleti-
nin tam olarak gerçekleş-
mesi için cezae>1eri yeniden
düzenlenmeli. cezaevlerin-
de devletin etkinliği sağlan-
malı, ancak insan baklan-
na aykın uygulamalara
başvurulmamalıdır" dedi.
Yirmmci yüzyılın so-
nunda adliye mekanizma-
sının tıkandığına dikkat çe-
ken İzmir Baro Başkanı
Çetin Turan da "Yargı or-
ganı fonksivonunu vitir-
mek üzeredir. Hâkim temi-
naO yoktur. Sa> unma. yar-
gı dışına itilmektedir. Âvu-
kab 'hasım
1
olarak gören
siyaset yargıya hiçbir za-
man güvtn duymamış, ba-
ğunsızlaşmasından hoşlan-
mamış. etkinleşmesini iste-
memiş, engeltemiştir" de-
di. Turan, emniyet teşkila-
tının "politize" olduğunu
ve tarafsıziığını yitirdiğıni
savladı. Turan. "Adli kol-
luk kurulmaması nedeniy-
lesoruşrurmalar. cumhuri-
yet savcılannın vürütmesi
gerektiği durumlarda bile
emniyet birimlerine terk
edilmiştir" dedı.