28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22OCAK1999CUMA 12 EKONOMI 21. yüzyıl olacak • ANKARA(AA)-21. Yüzyıl hidrojen çağı olmaya aday. Hidrojen enerjisi, 2010-2015 yıllannda ekonomik olmaya başlayacak, elektrik üretimi ile motorlu araçlarda yakıt olarak kullanılacak. Hazırlanan senaryolara göre petrolün ömrü 50-60 yıl, doğalgaz ve kömürûn ömrü de 100 yıl olarak tahmin edilirken, 21. yüzyıl, kıtlaşan enerji kaynaklan nedeniyle büyük mücadelelere sahne olacak. 21.yüzyılınsonlanna doğru fosil yakıtlann azalması, gûneş ve rüzgâr gibi alternatif enerji kaynaklannın yeterli potansiyel oluşturmaması sonucu. kaynak mücadelesinin artması ülkeleri alternatif kaynaklara itmeye başlayacak. Kendilerini şimdiden hazırlamaya başlayan gelişmiş ülkelerde. şimdiden hidrojenle çalışan otomobil ve santrallann denemeleri yapılıyor ve araştırma- geliştirme çalışmalan destekleniyor. Faiz sanayiciyt yakıyop • İSTANBUL(AA)- Bankalar ile işadamlannı karşı karşıya getiren yüksek faiz uygulaması. piyasa aktörlerinin sert tepkilerine yol açıyor. Türkiye"nin en büyük şirketlerinden Sabancı Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı, "anormalin anormali" olarak nitelediği yüksek faizlerle büyük fabrikalar kurulamayacağını bildirirken, Boyner Holding • Başkanı Osman Boyner, "Bu faizlerle ayakta kalmak, Türk müteşebbisin kabiliyetidir. Dünyanın neresinde olursa olsun, başkası tepetaklak gider" dedi. Komili Holding Başkanı Halis Komili de, yüksek faizli enfiasyonist ortamın, işadamını, varlık nedeni olan üretimden, esas gayesinden uzaklaştırdığını kaydetti. Koç Holding Stratejik Planlama Grubu Başkanı Necati Ankan da, herkes gibi kendilerinin de yüksek faizden şikâyet ettiklerini söyledi. Italya ile dış ticaret • ANKARA(AA)- Ihracatçı birlikleri kayıt rakamlanna göre geçen yıl aralık ayında Italya'ya yönelik ihracat, hem bir önceki aya hem de bir önceki yılın aynı ayma göre oldukça önemli miktarlarda geriledi. Birliklerin verilerine göre 1997 yılı aralık ayında 173 milyon 150 bin dolar olan Italya'ya ihracat kayıtlan. geçen yıl 126 milyon 522 bin dolara düştü. Önceki yılın aralık ayına göre ihracat kayıtlanndaki düşüş yüzde 26.9 oldu. Geçen yıl kasımda, Italya'ya 147 milyon 965 bin dolarlık ihracat kaydı yapılmıştı. Kasım ayı kayıtlanna göre Italya'ya yönelik aralık ayı ihracat kayıtlannda da yüzde 14.5 gerileme tespit edildi. OECD ülkelerinde lİSTANBUL(AA)- Ekonomik lşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi 29 ülkeden 21 "inde işsizlik oranı. geçen yılın ilk 11 ayında yüzde 7.3'ten yüzde 7.0'ye gerilerken, Japonya'da yüzde 3.5'ten yüzde 4.5'e yükseldi. AvTupa Birliği (AB) Istatistik Ofisi ve OECD tarafından yapılan araştırmanın geçen günlerde yayımlanan sonuçlanna göre AB üyesi ülkeler arasında ise önceki yıl sonunda yüzde 10.5 olan işsizlik oranı, 1998 yılı Kasım sonunda yüzde 9.8'e geriledi. Sanayileşmiş 7 büyük ülkenin oluşturduğu G-7 ülkelerinde de 1997 yılında yüzde 6.5 olan ortalama işsizlik oranı, ilk 11 ay sonunda yüzde 6.4 olarak gerçekleşti. 1998'de ekonomik istikrarsızlık yaşayan ve dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden bin olarak kabul edilen Japonya'daki 7 aylık işsizlik oranı ise yüzde 3.5'ten yüzde 4.5 "eçıktı. Prof. Abaç yasanın siyasilere değil sektörün ihtiyaçlanna yanıt vermesi gerektiğini söyledi 'Bankalar yasası gecikmemelT TARIKYILMAZ Türk bankacılık sistemine akademisyen ve Merkez Bankası'nda yönetici olarak eleştirilerini yıllardır sürdüren Prof. Dr. Selçuk Abaç, uyanlanna dünyanın önde gelen kredi derecelendirme şirketi DCR Duffand Phelps- Türkiye'nin başkan vekili olarak devam ediyor. Bankacılık sektöründe yaşanan sıkıntılann giderek derinleştiği bir ortamda yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması gerektiğini söyleyen Abaç, Meclis'te bekleyen yasanın siyasilerin isteklerine göre değil. bankacılık sektörünün ihtiyaçlanna cevap verecek şekilde yapılması gerektiğinın altını çiziyor. 1999 yılında gündeme gelen yasanın Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olduğu dönemde hazırlanan yasadan esinlendiğini kaydeden Abaç. sonılamızı yanıtladı. - Türk bankalannın sağlık durumlarını daha m düzeye taşıyacak düzenlemeler, akademisyen. eski bir Merkez Bankalı ve derecelendirme şirketinin temsilcisi olarak neler oimalıdır? Merkez Bankası'nda çalışırken yasa değişikliğine ilişkin girişimleriniz oldu mu? - Türk bankalannın sağlık durumlannı daha iyi düzeyde tutacak düzenlemelerin. uygulamalann neler olduğunu, bu alanda uzman akademisyen olarak hep yazdım, çizdim. Ben bu kadar yazıp çizince bana "masanın diğer tarafında oturarak Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olarak bunlan göster" dedi ler. Göreve 1995 yılı ocak ayında başlar başlamaz ilk iş, mevduat üzerindeki yüzde 100 güvencenin kademeli olarak indirilmesine yönelik kanun degişikliği tasansını hazırlamak oldu. Yanılmıyorsam bunu 1995 Martı'nda yaptım. Mart ayı konjonktür itibanyla çok anlaşmasımn hedefleri tutturuluyordu. Böyle bir karann o dönemde alınması gerekiyordu. Ama maalesef ben bunu o zaman başaramadım. - Siyasiler neden kabul etmedi? - Siyasiler krizin etkileri tam geçti mi. yeni bir şey olur mu düşüncesiyle değişiklikten çekindiler. O dönemde hâlâ krize ilişkin bir korku vardı. Bundan çekinilmiş ve daha ileride bakanz denmiştir. batmayacagının bilindiği bir ortamda halk ve bankacılığı yönetenler huzurludur. Bu buzdağının görünen kısmıdır. Göriinmeyen kısmında sorunlar hızla büyür. Riskler artarak kontrolsüz riskler alınmaya başlar. Türk bankacılığının yapısında bulunan agresif bankacılık, aşın faiz rekabeti nedeniyle kaynak maliyeti aşın yükselir, bu kaynak maliyetini kapatabilmek için riskli 'Sigorta yanlış bir deyim' Eski Merkez Bankası yöneticüerinden Abaç, Bankalar Yasası'ndaki sigorta kavramımn yanhş kullanıldığına dikkat çekerek şunlan söylüyor: Merkez Bankası'ndaki arkadaşlarla 1995 yılında hazırladığımız tasan model olarak son derece ileri bir yasaydı. Bunun yönetimi Mevduat Garanti Kurumu'na veya kuruluna veriliyordu. Sigorta yanlış bir deyim. Sigorta. zaran tazmin eder. Burada mevduat garanti sistemi zaran tazmin sistemi değildir. Bir banka batarsa, iflas ederse, mevduat sahibine parasmı veriyorsunuz, ama daha sonra alacağını verdiğiniz parayı bankanın aktifınden tahsil ederek geri ahyorsunuz. Bu yanlış kullanılan bir kavramdır. uygundu. 1994krizinin etkilerini gidermiştik. piyasalarda tam bir sükûnet sağlamıştık, hiçbir spekülatif beklenti yoktu. 5 95'te kabul ettiremedim Merkez Bankası'nın rezervleri kriz dönemindeki 3-4 milyar dolar düzeyinden 13-14 milyar dolar düzeyine çıkmıştı ve 1MF ile yapılan stand-by Sorumluluk sonraki dönemlere atılmıştır. O zaman değişiklikleryapılsaydı bugün yaşanan sorunlann hiçbirinin yaşanmayacağı duşüncesindeyim. - Yüzde 100 güvenceyi nasıl değerlendiriyorsunuz? - Yüzde 100 güvence altında bankacılık sistemini idare etmek görünürde çok büyük bir kolaylıktır. Hiçbir bankanın aktiflere yatınm yapılmaya başlanır, aktif kalitesi düşer. Bu da sistemi zora sokar. - Yüzde 100 güvencenin kaldınlması böyle bir ortamda mümkün mü? - 1999 Ocak ayında küresel bir bunalımın içindeyiz. Geçici bir hükümet var. Üç banka Tasarruf Mevudatı Sigorta Fonu (TMSF) kapsamına alınmış. Yüzde 100 'Söylediklerimiz dikkatle izlenmeli' - Merkez Bankası'na, Türkiye ile ilgili son dönemde gönderdiğiniz biigüer, olumsuzluk içeriyor mu? - Merkez Bankası "nda görevliyken bir akademisyen olarak kamuoyunu uyanyordum. Şimdi bir derecelendirme kuruluşunun Türkiye"deki temsilcisi olarak uyanyorum. Söylediklerimiz dikkatle izlenmelidir. Bugün Türkiye'nin ciddi bir dış kaynak sorunu var. Bu sorun aşılırsa birçok alanda zincirleme etkisi olacak. Ancak Türkiye'nin içinde bulunduğu ülkelere karşı büyük yatınmcılann güvensizliği var. Aynca Türkiye'nin mali sistemine ve şirketlere de güvensizlik var. ürkiye, farklarmf ortaya koysa diğer derecelendirme şirketlerinin Türkiye'ye B notu vermesi mümkün değil. Türkiye'nin bu notu kabul etmesi gerçekten talihsizliktir. Türkiye'nin öncelikli olarak diğer gelişmekte olan ülkelerden farklı yönlerini ortaya koyması gerekiyor. Türkiye, farklannı ortaya koysa diğer derecelendirme şirketlerinin Türkiye'ye B notu vermesi mümkün değil. Türkiye'nin bu notu kabul etmesi gerçekten talihsizliktir. Türkiye'nin bugünkü notu 10 üzerinde 1 -2 notu gibi bir not olduğunu hatırlatmak isterim. - DCR Duffand Phelps olarak not değiştirme hazırhğınız var mı? - Hayır şu an bir hazırlık yok. Türkiye'nin durumunu çok dikkatli izliyoruz. Bankacılık sistemindeki olumsuz gelişmelerin düzelmesini ve durumun daha da netleşmesini istiyoruz. Banka sistemini güçlendirilmesini ve denetiminin etkinleştirilmesLni bekliyor ve güven vermesini istiyoruz. Bunu verdiği takdirde norumuzda aşağıya doğru bir değişme olmaz. -Türkiye'nin kredi notu üzerine düşünceieriniz nelerdir? - Türkiye'ye diğer rating kuruluşları hata yaparken DCR Duffand Phelps hata yapmamıştır. Rusya'nın kredi notu yaşadığı krizden önce Türki>e'nin üzerindeydi. Ve Rusya derin bir krize gırdi. Halen Rusya'nın altında tutulan kredi notuyla bugün Türkiye. bütün olumzsuzluğa karşın hâlâ ayakta. Türkiye'ye tek B notu \ ererek diğer derecelendirme şirketleri, Türkiye'ye haksızlık etmişlerdir. BASISEN 'Ozelleştirmenin ulusallaşma politikası yok' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Banka-Si- gorta Işçileri Sendikası (BASİSEN) Ankara ve İç Anadolu Bölge Başkanı Yaşar Seyman. özelleştir- melerin ulusallaşma gibi politikası olmadığını vur- gulayarak "Hangi işkolu özeUeştirilirse bizim ulu- sal Idmliğimize zarargelir. Kimse bunun ayırdında değil'" dedi BAStSEN Ankara velç Anadolu Bölge Başkanı Seyman, Cumhuriyet'in çalışma yaşamına ve ülke sorunlanna ilişkin sorula- nnı yanıtladı. Ekonomik bunalımın sözü edildiğindehükümet- lerin ve işverenlerin ilk işi- nin işçiyi uyarmak oldu- ğunu belirten Seyman. "Dünyada yaşanan olay- lara bakıklığında görülen şudur ki krizlerin sorum- lusu hiçbirzaman işçi suu- fj olmamışür. Ancak yara- tanı olmadığı bir şeyin mağduru olanlar işçiier- dir"dedi. 1982Anayasa- sı ile çalışma yaşamının antidemokratik hükümler- le "kuşaukiıgınr vurgula- yan Yaşar Seyman şunla- n kaydetti: "Anayasa haortanırken o dönemin TİSK Başkanı 'Bugüne kadar ışçı sınıfı güldü. bugünden sonra da biz güleceğiz' dedL Halbu- ki işçi sınıfı hiçbir zaman gülmemiştL İşçi sınıfi bedel- leröde>erek \üriiyen birsı- nıf. Çağdaş ülkelerdeki sendikal yaşam ile ülke- mizdeki sendikal yaşam karşüaşbnklığında, onlar- ca yoksulluk ortaya çıkı- yor. Sendikal olav evren- sel bir olay. Ülkenin iç di- namikleriyle değerlendir- meniz yeterli değil, gelişen dünya ile değerlendirmek zorunlu. Özelleştirmeler her zaman sihirli bir değ- nek gibi gösteriliyor." Özelleştirmenin ne hu- kuki ne de altyapısı oldu- ğuna dikkat çeken Sey- man. "Bizi yannlara hazır- layacağından da emin de- ğiliz. OzeUeştirme ve taşe- ronlaşma Türkiye'nin gün- demine bir anda oturdu" dedi. Özelleştirmenin ulusal- laşma politikası olmadı- ğına dikkat çeken Seyman. "Yani ulusal kültürle ne kadar örrüşüyor. hangi iş- kolu özelleşirse bizim ulu- sal kimliğimize zarar gelir. Kimse bunlann da ayır- dında değil. MA1 anlaş- malan. özelleştirmelerin kremah anayasasıdır. Scn- dikalar işçilerine bunu an- latacaklar" dıye konuştu. güvenceden bizde çok rahatsızız. Ancak bunun içinde bulunduğumuz dönemde değiştirilemeyeceğini de biliyoruz. - Hâlâ \ ürürlükteki 64. madde hakkuıda de düşünüyorsunuz? - Mevcut yasadaki 64. madde belirgin çizgiler ortaya koymuyor. Bizim hazırladığımız modelde bankanın durumu iyiye giderse o zaman 64. madde kapsamından çıkanlacak. Eğer iyileşme olmazsa o zaman gerçek banka hastanesi devreye girecekti. Bugünkü fonun sıkıntısı bu yasa maddelerine göre nasıl hareket edeceklerini, devraldıklannda hangi yetkilerle donatılmış olduklannı, hangi kararlan rahatlıkla alabileceklerinin belli olmaması. Yasanın içeriğinin doldunılması gerekir. Yasayı hazırlayanlar hazırladıklan dönemde bile yetersiz olduğunu söylemişlerdir. Ve bunun herhangi bir sorunla karşılaşılmadan mutlaka düzeltilmesı gerekir demişlerdir. Ancak maalesef çaba gösterilmesine karşın bir sonuç alınamamıştır. - Czerinde çalıştığınız bu model o zaman kanunlaşmış olsaydı neler değişirdi? - Öncelikle bugün Türkiye'nin kredi notu daha yüksek olurdu. Yasa o zaman çıksaydı 55. hükümet Türkbank olayından dolayı düşmezdi. Çünkü bu sistem daha önce kurulmuş olsaydı devreye siyasiler hiçbir şekilde giremeyecekti. Bugün TMSF yapılan aktarmalar ve devirlef gerçekleşmeyecek ve çok daha güvenli bir şekilde yol alacaktı. Bu eşsiz reformu siyasiler algılayamadığı için sistem bugün tüm bu bedelleri ödeyerek gelmiştir. - Siz yeni yasa tasansı için ne düşünüyorsunuz? - Basitlik her zaman faydalıdtr. Türkiye'nin ihtiyacı olan basit yapılardır. Yasayla oluşturulan yapıda bir kurul var. Ancak bakıldığında kurulun içinde bankacılıkla ilgili olmayan pek çok isim var. Yanılmıyorsam Devlet Planlama Teşkilatı, Adalet Bakanlığı'ndan temsilciler var. Siyasi unsuru uzaklaştıralım derken yasayla bunun tamamen tersini yapmış oluyoruz. O zaman hiçbir şey yapmayalım daha iyi. Yaptım oldu demeniz kredibilitenizi yükseltmez. Yükseltmediği için de yanlışı düzeltmek zorunda kalırsınız. Yasa için geç kalındı, ancak hıç değilse dizginleri bundan sonra bankacılık sektörüyle ilgili kişilere bırakalım. YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Anadolu Kaplanlan'nı kurtarma kararnamesi büyüklere yaradı Vadeli pamuk holdinge HACERGEMİCİ ADANA-Tekstil sektörünün krizden kurtulması amacıyla hazırlanan vadeli pamuk kararnamesi holdinglerin işine yarayacak. Tekstilciye altı ay vadeli ve faızsiz olarak pamuk aktaracak olan TARİŞ. ANTBtRLlK ve CUKOBİRLİK yetkilileri, paranın geri dönüşünü sağlamak amacıyla Anadolu Kaplanlan'na değil holdinglere sıcak bakıyor. Yaklaşık 20 trilyon değerindeki 50 bin ton lif pamuğu tekstilciye aktaracak olan ÇUKOBtRLlK'e başvuranlar arasında Sabancılar'ın tekstil şirketleri, İzmir'in dev kuruluşu EGS ve Adana Sümer Iplik Tesisleri'nı ozelleştirme sonrasında alarak batıran Yüksekbaş Holding'in adlan dikkat çekiyor. Birliklerin elindeki pamuğun altı ay vadeli ve faizsiz olarak tekstilcilere venlmesi konusundaki kararnamenin Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle talepler gelmeye başladı. Kararnamenin çok net olmaması nedeniyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığf nda konuyla ilgili birtebliğ hazirlandığını belirten CUKOBİRLİK yetkilileri bu sırada gelen talepleri de sıraya koyduklannı belirtiyorlar. Tebliğin bayram sonrasında birliklere ulaşması bekleniyor. Öte yandan ucuz pamuk almak üzere bekleyenler arasında Sabancı Grubu'na aıt tekstil firmalan ile EGS gibi dev firmalar ön plana çıkıyor. Bu arada dikkat çeken bir başka isim de Yüksekbaş Holding. Halen İş Bankası'na trilyonlarca Ucuzpamuk almak üzere bekleyenler arasında Sabancı Grubu'na ah tekstil firmalan üe EGS gibi dev firmalar ön plana çıkıyor. borcu olan ve ıpotek olarak ozelleştirme sonrasında elde ettiği Adana Sümer Iplik Tesisleri'nı gösteren firma yöneticilerinin yine aynı tesislerin ipoteğiyle pamuk almak üzere girişimlerde bulunduğu belirlendi. Ancak söz konusu tesislerde 1.5 yıldır üretim yapılmadığını ve firmanın piyasaya yüklü miktarda borcu olduğunu bilen Çukobirlik yöneticileri, tesisleri "ipotek kabul" edemeyeceklerini belirterek Yüksekbaşlar'ın taleplerini askıya aldılar. Uretici alacakh Tekstilciye aktanlacak pamuğun parasının belli bir kesimini halen üreticiye ödeyemeyen ÇUKOBlRLtK'e yönelik tepkiler de sürüyor. 7 Ocak tarihı ıtibanyla 203 bin ton kütlü pamuk alımı yapan birliğin halen üreticiye 5 trilyonun üzerinde borcu bulunuyor. Üreticiler u Benim paramla. benim pamuğum peşkeş çekiUyor" derken, CUKOBİRLİK yönetimi de altı ay sonrayı garantilemek üzere seçici davranmak istiyor. ÇUKOBİRLtK yöneticileri, -Yaklaşık 20 rriryon lira tutanndaki lif pamuğu kararname kapsamında teksrilche aktaracağız. Seçici davranmak zorundayız. İpotek kabul etmek istemiyoruz. İeminat mektubu getirenler ve erken ödemeyi taahhüt edenler ilk sırayı alacaktır. Biz bu aşamada akılh bir tüccar gibi da\ranıp paranın geri dönüşünü sağlamalıyız" diye konuşuyor. 1999 Yılında RyatAntış Hm Ne Olabilir? Ekonomik birimler 1999 yılına ilişkin planlannı yaparken, bütçelerini hazırlarken, önlemler alırken, öncelikle dikkate aldıklan tahmin ya da beklentiler- den bin, fiyat artış hızının hangi düzeyde olabilece- ği, hangi sınırlar arasında kalabileceğidir. Ekonomik birimleri, işletmeleri daha çok, toptan eşya fiyatları ilgilendirdiğijiden, toptan eşya fiyatlanna (TEFE'ye) ilişkin tahmin ve beklentilere bu yazımızda yer ver- meye çalışacağız. Toptan eşya fiyatları, son yıllarda yıl sonu ve yıl ortalaması olarak nasıl bir gelişme gösteriyor? DİE endeksinden yararianarak, bu gelişmeler bir tablo- da şöyle özetlenebilir. Toptan eşya flyatlarında artı$ hızı (%) 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1996 Yıl sonu 59.2 61.4 60.3149.6 64.9 84.9 91.0 54.3 Yılort. 55.3 62.1 58.4120.7 88.5 76.9 81.8 71.8 Tablonun ortaya koyduğu gibi, fiyat artış hızının yükseldiği yıllarda yıl sonu itibanyla fiyat artış hızı, yıl ortalamasının üstünde; buna karşı fiyat artış hı- zının yavaşladığı yıllarda ise ortalama fiyat artış hı- zı, yıl sonu 12 aylık fiyat artış hızının üstünde olmak- tadır. Bu açıdan yıl sonu 12 aylık fiyat artışları ile yıl- lık ortalama fiyat artış hızları karşılaştınlması birtes- tere dişlisi görüntüsü vermektedir. Bir yıl, yıl sonu 12 aylık fiyat artış hızı, yıllık ortalamanın üstünde ise, izleyen yılda genellikle yıllık ortalama fiyat artış hızı, yıl sonu 12 aylık fiyat artış hızının üstünde gerçek- leşmektedir. ıki yıl üst üste 12 aylık fiyat artış hızının yıllık ortalamanın altında kaldığı gözlenmemekte- dir. Fiyat artış hızını yavaşlatacak temelde ciddi ön- lemler alınmadığı sürece. yıllık fiyat artış hızlarının bir testere dişlisi görüntüsü vermesi beklenir. Fiyat ar- tış hızının arttığı yıllarda endeks rakamı yükselece- ğinden, izleyen yıldaki fiyat endeksi, yüksek bir pay- daya bölündüğünden, izleyen yıldaki fiyat artış hızı gerekli olarak düşük görülmektedir. Başka bir de- yişle matematiksel artış oranı düşük hesaplanmak- tadır. 1997 yılında fiyatlar hızlı arttığından, 1998 yı- lında fiyat artış hızlan bu nedenle daha yavaş gö- zükmüştür. Ancak endeksin fiyat artış hızının düşük görünmesine katkısı sürekli olmamaktadır. 1999 yı- lında nisan ayından sonra fiyat artış hızında, bir ön- ceki yılagöre yükselme beklenmelidir. Fiyat artış hı- zı 1999 yılında da önceki yıllar kalıbına uygun bir ge- lişme göstermesi durumunda, yıl sonu itibanyla fi- yat artış hızı yıllık ortalamanın üstünde gerçekleşir. Daha açık bir deyişle, 1999 yılı için beklentimiz, fi- yat artış hızının artacağı yönündedir. 1999 yılı için resmi fiyat artış beklentisi ya da he- defı, TEFE'ye göre yıllık ortalama yüzde 44.0, yıl so- nu yüzde 35.0'dır. Resmi hedef. 1999 yılında fiyat artış hızının ciddi biçimde yavaşlayacağı yönünde- dir. Yıllık ortalama fiyat artış hızında 25 puanın üs- tünde. yıl sonu rtibarıyla da 20 puan dolayında dü- şüş hedeflenmektedir. Fiyat artış hızının bu denli yavaşlaması için hangi önterriteralınmıştır y t n M M nacaktır? Genelde sözde ya dâTdğrt üstündS'enf-' lasyonla mücadele hükümetlerin öncelikli ekonomik amacıdır. Ancak bu konuda ciddi bir önlem alınma- dığından, Türkiye'de fiyat artışlan süreğenleşmiş, hat- ta 1994 yılı sonrası daha da hızlanmıştır. Ciddi önlem alınmadan fiyat artış hızında yavaş- lama hedeflemek, mucize beklemektir. Ekonomide ise neden-sonuç ilişkisi geçeriidir. 1999 yılında fiyat artış hızının yavaşlaması için ciddi nedenler oimalı- dır. Bir ekonomide eğer bir beklentiyi de ifade eden faizler yüzde yüzün üstünde ise. firmalar genelde yüz- de 70.0 enflasyon beklentisine göre bütçelerini ha- zırlıyoriarsa, ücret artışları ne denli baskı attında tu- tulursa tutulsun, en az yüzde 50-60 düzeyınde ise, böyle bir ekonomide, resmi fiyat artış hedeflerinin tutturulmasına olanak yoktur. Bu konuda da kamu- oyu yanıltılmamalı, kamuoyu doğru bilgilendirilme- lidir. Dünya ekonomisinde göreceli durgunluk dışalım fiyatlannı reel olarak bir ölçüde aşağıya çekse da- hi, 1999 yılında yıllık ortalama fiyat artışının yüzde 65.0'lerde oluşması, daha gerçekçi bir beklenti olarak görülmektedir. Hak-İs'in arastırması 'Taban ücret 256 milyon olmah' AMC\R.A (Cumhuri- yet Bürosu)- Hak-İş Kon- federasyonu, 4 kişilik bir ailenin asgari geçim üc- retinin net 256 milyon 179 bin lira olduğunu be- lirterek kamu sözleşme- lerinde de taban ücretin bu düzeye çekilmesini iste- di. Türk-tş'teki iki sendi- kayla birlikte eşelmobili kabul ederek bütünlüğü bozmasına karşın Hak- İş, bu yöntem nedeniyle ücretlerin zorunlu harca- malann 81 milyon 415 bin lira altında kaldığını hesaplayarak bunun sey- yanen yapılacak zamla giderilmesini istedi. Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Türkiye'de ciddi bir gelir dağılımı adaletsizliği bulunduğu- nu belirtirken ülkenin do- ğusuyla batısı arasında ulusal gelir bakımından 14 kat. en alt gelir grubuy- la en üst gelir grubu ara- sında ise 11 kat fark bu- lunduğuna dikkat çekti. Uslu. bu uçurumun ka- patılması yönünde ilk adı- mın, seçimlerden önce belirlenmesi istenen ka- mu sözleşmeleriyle atı- lacağını söyledi. Odemeler martta yapılacak Bakan Erdir'in ilk müjdesi pancarcıya AYŞE SAYIN ANJC4RA - Tarım ve Köyişleri Bakanı Mahmut Erdir. bakanlığının ilk ic- raatının. zamanı gelen ya dageciken üriin bedelleri- nin çiftçilere ödenmesi ola- cağını söyledi. Erdir, bu çerçevede. pancarüretici- sine yaklaşık 20 gün önce 14 trilyon liralık avans öde- melerinin gerçekleştirildi- ğini. ürün bedellerinin de en geç mart ayı ortaların- da ödeneceğini bildirdi. Göreve gelirgelmez. ürün rekolte tahmini ve bakan- lığın öncelikleri konusun- da brifing alan Erdir, "Za- manımız lasa, ancakbu kı- sa süreye çok iş sıgdırma- ya çalışacağız" dedi. Seçim hükümeti olduk- lannın bilincinde hareket ederek savurganlıktan ve partizanlıktan kaçınacağı- nı vurgulayan Erdir, kad- rolaşmaya da gidi lmeyece- ğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle