Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22OCAK1999CUMA
12 EKONOMI
21. yüzyıl
olacak
• ANKARA(AA)-21.
Yüzyıl hidrojen çağı
olmaya aday. Hidrojen
enerjisi, 2010-2015
yıllannda ekonomik
olmaya başlayacak, elektrik
üretimi ile motorlu
araçlarda yakıt olarak
kullanılacak. Hazırlanan
senaryolara göre petrolün
ömrü 50-60 yıl, doğalgaz
ve kömürûn ömrü de 100
yıl olarak tahmin edilirken,
21. yüzyıl, kıtlaşan enerji
kaynaklan nedeniyle büyük
mücadelelere sahne olacak.
21.yüzyılınsonlanna
doğru fosil yakıtlann
azalması, gûneş ve rüzgâr
gibi alternatif enerji
kaynaklannın yeterli
potansiyel oluşturmaması
sonucu. kaynak
mücadelesinin artması
ülkeleri alternatif
kaynaklara itmeye
başlayacak. Kendilerini
şimdiden hazırlamaya
başlayan gelişmiş
ülkelerde. şimdiden
hidrojenle çalışan otomobil
ve santrallann denemeleri
yapılıyor ve araştırma-
geliştirme çalışmalan
destekleniyor.
Faiz sanayiciyt
yakıyop
• İSTANBUL(AA)-
Bankalar ile işadamlannı
karşı karşıya getiren yüksek
faiz uygulaması. piyasa
aktörlerinin sert tepkilerine
yol açıyor. Türkiye"nin en
büyük şirketlerinden
Sabancı Holding'in
Yönetim Kurulu Başkanı
Sakıp Sabancı, "anormalin
anormali" olarak nitelediği
yüksek faizlerle büyük
fabrikalar
kurulamayacağını
bildirirken, Boyner Holding
• Başkanı Osman Boyner,
"Bu faizlerle ayakta
kalmak, Türk müteşebbisin
kabiliyetidir. Dünyanın
neresinde olursa olsun,
başkası tepetaklak gider"
dedi. Komili Holding
Başkanı Halis Komili de,
yüksek faizli enfiasyonist
ortamın, işadamını, varlık
nedeni olan üretimden, esas
gayesinden uzaklaştırdığını
kaydetti. Koç Holding
Stratejik Planlama Grubu
Başkanı Necati Ankan da,
herkes gibi kendilerinin de
yüksek faizden şikâyet
ettiklerini söyledi.
Italya ile dış
ticaret
• ANKARA(AA)-
Ihracatçı birlikleri kayıt
rakamlanna göre geçen yıl
aralık ayında Italya'ya
yönelik ihracat, hem bir
önceki aya hem de bir
önceki yılın aynı ayma göre
oldukça önemli miktarlarda
geriledi. Birliklerin
verilerine göre 1997 yılı
aralık ayında 173 milyon
150 bin dolar olan Italya'ya
ihracat kayıtlan. geçen yıl
126 milyon 522 bin dolara
düştü. Önceki yılın aralık
ayına göre ihracat
kayıtlanndaki düşüş yüzde
26.9 oldu. Geçen yıl
kasımda, Italya'ya 147
milyon 965 bin dolarlık
ihracat kaydı yapılmıştı.
Kasım ayı kayıtlanna göre
Italya'ya yönelik aralık ayı
ihracat kayıtlannda da
yüzde 14.5 gerileme tespit
edildi.
OECD ülkelerinde
lİSTANBUL(AA)-
Ekonomik lşbirliği ve
Kalkınma Örgütü (OECD)
üyesi 29 ülkeden 21 "inde
işsizlik oranı. geçen yılın
ilk 11 ayında yüzde 7.3'ten
yüzde 7.0'ye gerilerken,
Japonya'da yüzde 3.5'ten
yüzde 4.5'e yükseldi.
AvTupa Birliği (AB)
Istatistik Ofisi ve OECD
tarafından yapılan
araştırmanın geçen
günlerde yayımlanan
sonuçlanna göre AB üyesi
ülkeler arasında ise önceki
yıl sonunda yüzde 10.5
olan işsizlik oranı, 1998 yılı
Kasım sonunda yüzde 9.8'e
geriledi. Sanayileşmiş 7
büyük ülkenin oluşturduğu
G-7 ülkelerinde de 1997
yılında yüzde 6.5 olan
ortalama işsizlik oranı, ilk
11 ay sonunda yüzde 6.4
olarak gerçekleşti. 1998'de
ekonomik istikrarsızlık
yaşayan ve dünyanın en
gelişmiş ekonomilerinden
bin olarak kabul edilen
Japonya'daki 7 aylık işsizlik
oranı ise yüzde 3.5'ten
yüzde 4.5 "eçıktı.
Prof. Abaç yasanın siyasilere değil sektörün ihtiyaçlanna yanıt vermesi gerektiğini söyledi
'Bankalar yasası gecikmemelT
TARIKYILMAZ
Türk bankacılık sistemine
akademisyen ve Merkez
Bankası'nda yönetici olarak
eleştirilerini yıllardır sürdüren
Prof. Dr. Selçuk Abaç,
uyanlanna dünyanın önde
gelen kredi derecelendirme
şirketi DCR Duffand Phelps-
Türkiye'nin başkan vekili
olarak devam ediyor.
Bankacılık sektöründe yaşanan
sıkıntılann giderek derinleştiği
bir ortamda yasal
düzenlemelerin bir an
önce yapılması
gerektiğini söyleyen
Abaç, Meclis'te
bekleyen yasanın
siyasilerin isteklerine
göre değil. bankacılık
sektörünün ihtiyaçlanna
cevap verecek şekilde
yapılması gerektiğinın
altını çiziyor. 1999
yılında gündeme gelen
yasanın Merkez
Bankası Başkan
Yardımcısı olduğu
dönemde hazırlanan
yasadan esinlendiğini
kaydeden Abaç.
sonılamızı yanıtladı.
- Türk bankalannın
sağlık durumlarını daha
m düzeye taşıyacak
düzenlemeler,
akademisyen. eski bir
Merkez Bankalı ve
derecelendirme
şirketinin temsilcisi olarak
neler oimalıdır? Merkez
Bankası'nda çalışırken yasa
değişikliğine ilişkin
girişimleriniz oldu mu?
- Türk bankalannın sağlık
durumlannı daha iyi düzeyde
tutacak düzenlemelerin.
uygulamalann neler olduğunu,
bu alanda uzman akademisyen
olarak hep yazdım, çizdim.
Ben bu kadar yazıp çizince
bana "masanın diğer tarafında
oturarak Merkez Bankası
Başkan Yardımcısı olarak
bunlan göster" dedi ler.
Göreve 1995 yılı ocak ayında
başlar başlamaz ilk iş, mevduat
üzerindeki yüzde 100
güvencenin kademeli olarak
indirilmesine yönelik kanun
degişikliği tasansını
hazırlamak oldu.
Yanılmıyorsam bunu 1995
Martı'nda yaptım. Mart ayı
konjonktür itibanyla çok
anlaşmasımn hedefleri
tutturuluyordu. Böyle bir
karann o dönemde alınması
gerekiyordu. Ama maalesef
ben bunu o zaman
başaramadım.
- Siyasiler neden kabul etmedi?
- Siyasiler krizin etkileri tam
geçti mi. yeni bir şey olur mu
düşüncesiyle değişiklikten
çekindiler. O dönemde hâlâ
krize ilişkin bir korku vardı.
Bundan çekinilmiş ve daha
ileride bakanz denmiştir.
batmayacagının bilindiği bir
ortamda halk ve bankacılığı
yönetenler huzurludur. Bu
buzdağının görünen kısmıdır.
Göriinmeyen kısmında
sorunlar hızla büyür. Riskler
artarak kontrolsüz riskler
alınmaya başlar. Türk
bankacılığının yapısında
bulunan agresif bankacılık,
aşın faiz rekabeti nedeniyle
kaynak maliyeti aşın yükselir,
bu kaynak maliyetini
kapatabilmek için riskli
'Sigorta yanlış
bir deyim'
Eski Merkez Bankası yöneticüerinden Abaç,
Bankalar Yasası'ndaki sigorta kavramımn yanhş
kullanıldığına dikkat çekerek şunlan söylüyor:
Merkez Bankası'ndaki arkadaşlarla 1995 yılında
hazırladığımız tasan model olarak son derece
ileri bir yasaydı. Bunun yönetimi Mevduat
Garanti Kurumu'na veya kuruluna veriliyordu.
Sigorta yanlış bir deyim. Sigorta. zaran tazmin
eder. Burada mevduat garanti sistemi zaran
tazmin sistemi değildir. Bir banka batarsa, iflas
ederse, mevduat sahibine parasmı veriyorsunuz,
ama daha sonra alacağını verdiğiniz parayı
bankanın aktifınden tahsil ederek geri
ahyorsunuz. Bu yanlış kullanılan bir kavramdır.
uygundu. 1994krizinin
etkilerini gidermiştik.
piyasalarda tam bir sükûnet
sağlamıştık, hiçbir spekülatif
beklenti yoktu.
5
95'te kabul ettiremedim
Merkez Bankası'nın rezervleri
kriz dönemindeki 3-4 milyar
dolar düzeyinden 13-14 milyar
dolar düzeyine çıkmıştı ve 1MF
ile yapılan stand-by
Sorumluluk sonraki dönemlere
atılmıştır. O zaman
değişiklikleryapılsaydı bugün
yaşanan sorunlann hiçbirinin
yaşanmayacağı
duşüncesindeyim.
- Yüzde 100 güvenceyi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Yüzde 100 güvence altında
bankacılık sistemini idare
etmek görünürde çok büyük bir
kolaylıktır. Hiçbir bankanın
aktiflere yatınm yapılmaya
başlanır, aktif kalitesi düşer. Bu
da sistemi zora sokar.
- Yüzde 100 güvencenin
kaldınlması böyle bir ortamda
mümkün mü?
- 1999 Ocak ayında küresel bir
bunalımın içindeyiz. Geçici bir
hükümet var. Üç banka
Tasarruf Mevudatı Sigorta
Fonu (TMSF) kapsamına
alınmış. Yüzde 100
'Söylediklerimiz dikkatle izlenmeli'
- Merkez Bankası'na, Türkiye
ile ilgili son dönemde
gönderdiğiniz biigüer,
olumsuzluk içeriyor mu?
- Merkez Bankası "nda
görevliyken bir akademisyen
olarak kamuoyunu
uyanyordum. Şimdi bir
derecelendirme
kuruluşunun Türkiye"deki
temsilcisi olarak uyanyorum.
Söylediklerimiz dikkatle
izlenmelidir.
Bugün Türkiye'nin ciddi bir
dış kaynak sorunu var. Bu
sorun aşılırsa birçok alanda
zincirleme etkisi olacak.
Ancak Türkiye'nin içinde
bulunduğu ülkelere karşı
büyük yatınmcılann
güvensizliği var. Aynca
Türkiye'nin mali sistemine ve
şirketlere de güvensizlik var.
ürkiye, farklarmf ortaya
koysa diğer derecelendirme
şirketlerinin Türkiye'ye
B notu vermesi mümkün
değil. Türkiye'nin bu notu kabul
etmesi gerçekten
talihsizliktir.
Türkiye'nin öncelikli olarak
diğer gelişmekte olan
ülkelerden farklı yönlerini
ortaya koyması gerekiyor.
Türkiye, farklannı ortaya
koysa diğer derecelendirme
şirketlerinin Türkiye'ye B
notu vermesi mümkün
değil. Türkiye'nin bu notu
kabul etmesi gerçekten
talihsizliktir. Türkiye'nin
bugünkü notu 10 üzerinde 1 -2
notu gibi bir not olduğunu
hatırlatmak isterim.
- DCR Duffand Phelps olarak
not değiştirme hazırhğınız var
mı?
- Hayır şu an bir hazırlık yok.
Türkiye'nin durumunu çok
dikkatli izliyoruz. Bankacılık
sistemindeki olumsuz
gelişmelerin düzelmesini ve
durumun daha da netleşmesini
istiyoruz. Banka sistemini
güçlendirilmesini ve
denetiminin etkinleştirilmesLni
bekliyor ve güven vermesini
istiyoruz. Bunu verdiği
takdirde norumuzda aşağıya
doğru bir değişme olmaz.
-Türkiye'nin kredi notu
üzerine düşünceieriniz
nelerdir?
- Türkiye'ye diğer rating
kuruluşları hata yaparken
DCR Duffand Phelps hata
yapmamıştır. Rusya'nın
kredi notu yaşadığı krizden
önce Türki>e'nin
üzerindeydi. Ve Rusya derin
bir krize gırdi. Halen
Rusya'nın altında tutulan
kredi notuyla bugün Türkiye.
bütün olumzsuzluğa karşın
hâlâ ayakta. Türkiye'ye tek B
notu \ ererek diğer
derecelendirme şirketleri,
Türkiye'ye haksızlık
etmişlerdir.
BASISEN
'Ozelleştirmenin
ulusallaşma
politikası yok'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Banka-Si-
gorta Işçileri Sendikası
(BASİSEN) Ankara ve İç
Anadolu Bölge Başkanı
Yaşar Seyman. özelleştir-
melerin ulusallaşma gibi
politikası olmadığını vur-
gulayarak "Hangi işkolu
özeUeştirilirse bizim ulu-
sal Idmliğimize zarargelir.
Kimse bunun ayırdında
değil'" dedi
BAStSEN Ankara velç
Anadolu Bölge Başkanı
Seyman, Cumhuriyet'in
çalışma yaşamına ve ülke
sorunlanna ilişkin sorula-
nnı yanıtladı.
Ekonomik bunalımın
sözü edildiğindehükümet-
lerin ve işverenlerin ilk işi-
nin işçiyi uyarmak oldu-
ğunu belirten Seyman.
"Dünyada yaşanan olay-
lara bakıklığında görülen
şudur ki krizlerin sorum-
lusu hiçbirzaman işçi suu-
fj olmamışür. Ancak yara-
tanı olmadığı bir şeyin
mağduru olanlar işçiier-
dir"dedi. 1982Anayasa-
sı ile çalışma yaşamının
antidemokratik hükümler-
le "kuşaukiıgınr vurgula-
yan Yaşar Seyman şunla-
n kaydetti:
"Anayasa haortanırken
o dönemin TİSK Başkanı
'Bugüne kadar ışçı sınıfı
güldü. bugünden sonra da
biz güleceğiz' dedL Halbu-
ki işçi sınıfı hiçbir zaman
gülmemiştL İşçi sınıfi bedel-
leröde>erek \üriiyen birsı-
nıf. Çağdaş ülkelerdeki
sendikal yaşam ile ülke-
mizdeki sendikal yaşam
karşüaşbnklığında, onlar-
ca yoksulluk ortaya çıkı-
yor. Sendikal olav evren-
sel bir olay. Ülkenin iç di-
namikleriyle değerlendir-
meniz yeterli değil, gelişen
dünya ile değerlendirmek
zorunlu. Özelleştirmeler
her zaman sihirli bir değ-
nek gibi gösteriliyor."
Özelleştirmenin ne hu-
kuki ne de altyapısı oldu-
ğuna dikkat çeken Sey-
man. "Bizi yannlara hazır-
layacağından da emin de-
ğiliz. OzeUeştirme ve taşe-
ronlaşma Türkiye'nin gün-
demine bir anda oturdu"
dedi.
Özelleştirmenin ulusal-
laşma politikası olmadı-
ğına dikkat çeken Seyman.
"Yani ulusal kültürle ne
kadar örrüşüyor. hangi iş-
kolu özelleşirse bizim ulu-
sal kimliğimize zarar gelir.
Kimse bunlann da ayır-
dında değil. MA1 anlaş-
malan. özelleştirmelerin
kremah anayasasıdır. Scn-
dikalar işçilerine bunu an-
latacaklar" dıye konuştu.
güvenceden bizde çok
rahatsızız. Ancak bunun içinde
bulunduğumuz dönemde
değiştirilemeyeceğini de
biliyoruz.
- Hâlâ \ ürürlükteki 64. madde
hakkuıda de düşünüyorsunuz?
- Mevcut yasadaki 64. madde
belirgin çizgiler ortaya
koymuyor. Bizim
hazırladığımız modelde
bankanın durumu iyiye giderse
o zaman 64. madde
kapsamından çıkanlacak. Eğer
iyileşme olmazsa o
zaman gerçek banka
hastanesi devreye
girecekti.
Bugünkü fonun sıkıntısı
bu yasa maddelerine
göre nasıl hareket
edeceklerini,
devraldıklannda hangi
yetkilerle donatılmış
olduklannı, hangi
kararlan rahatlıkla
alabileceklerinin belli
olmaması.
Yasanın içeriğinin
doldunılması gerekir.
Yasayı hazırlayanlar
hazırladıklan dönemde
bile yetersiz olduğunu
söylemişlerdir. Ve
bunun herhangi bir
sorunla karşılaşılmadan
mutlaka düzeltilmesı
gerekir demişlerdir.
Ancak maalesef çaba
gösterilmesine karşın
bir sonuç alınamamıştır.
- Czerinde çalıştığınız bu model
o zaman kanunlaşmış olsaydı
neler değişirdi?
- Öncelikle bugün Türkiye'nin
kredi notu daha yüksek olurdu.
Yasa o zaman çıksaydı 55.
hükümet Türkbank olayından
dolayı düşmezdi. Çünkü bu
sistem daha önce kurulmuş
olsaydı devreye siyasiler hiçbir
şekilde giremeyecekti. Bugün
TMSF yapılan aktarmalar ve
devirlef gerçekleşmeyecek ve
çok daha güvenli bir şekilde
yol alacaktı. Bu eşsiz reformu
siyasiler algılayamadığı için
sistem bugün tüm bu bedelleri
ödeyerek gelmiştir.
- Siz yeni yasa tasansı için ne
düşünüyorsunuz?
- Basitlik her zaman faydalıdtr.
Türkiye'nin ihtiyacı olan basit
yapılardır. Yasayla oluşturulan
yapıda bir kurul var. Ancak
bakıldığında kurulun içinde
bankacılıkla ilgili olmayan pek
çok isim var. Yanılmıyorsam
Devlet Planlama Teşkilatı,
Adalet Bakanlığı'ndan
temsilciler var. Siyasi unsuru
uzaklaştıralım derken yasayla
bunun tamamen tersini yapmış
oluyoruz. O zaman hiçbir şey
yapmayalım daha iyi.
Yaptım oldu demeniz
kredibilitenizi yükseltmez.
Yükseltmediği için de
yanlışı düzeltmek zorunda
kalırsınız. Yasa için geç
kalındı, ancak hıç değilse
dizginleri bundan sonra
bankacılık sektörüyle ilgili
kişilere bırakalım.
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
Anadolu Kaplanlan'nı kurtarma kararnamesi büyüklere yaradı
Vadeli pamuk holdinge
HACERGEMİCİ
ADANA-Tekstil sektörünün
krizden kurtulması amacıyla
hazırlanan vadeli pamuk
kararnamesi holdinglerin işine
yarayacak. Tekstilciye altı ay
vadeli ve faızsiz olarak pamuk
aktaracak olan TARİŞ.
ANTBtRLlK ve CUKOBİRLİK
yetkilileri, paranın geri dönüşünü
sağlamak amacıyla Anadolu
Kaplanlan'na değil holdinglere
sıcak bakıyor. Yaklaşık 20 trilyon
değerindeki 50 bin ton lif pamuğu
tekstilciye aktaracak olan
ÇUKOBtRLlK'e başvuranlar
arasında Sabancılar'ın tekstil
şirketleri, İzmir'in dev kuruluşu
EGS ve Adana Sümer Iplik
Tesisleri'nı ozelleştirme
sonrasında alarak batıran
Yüksekbaş Holding'in adlan
dikkat çekiyor. Birliklerin elindeki
pamuğun altı ay vadeli ve faizsiz
olarak tekstilcilere venlmesi
konusundaki kararnamenin
Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girmesiyle talepler
gelmeye başladı. Kararnamenin
çok net olmaması nedeniyle
Sanayi ve Ticaret Bakanlığf nda
konuyla ilgili birtebliğ
hazirlandığını belirten
CUKOBİRLİK yetkilileri bu
sırada gelen talepleri de sıraya
koyduklannı belirtiyorlar. Tebliğin
bayram sonrasında birliklere
ulaşması bekleniyor. Öte yandan
ucuz pamuk almak üzere
bekleyenler arasında Sabancı
Grubu'na aıt tekstil firmalan ile
EGS gibi dev firmalar ön plana
çıkıyor. Bu arada dikkat çeken bir
başka isim de Yüksekbaş Holding.
Halen İş Bankası'na trilyonlarca
Ucuzpamuk almak üzere bekleyenler arasında Sabancı Grubu'na ah tekstil
firmalan üe EGS gibi dev firmalar ön plana çıkıyor.
borcu olan ve ıpotek olarak
ozelleştirme sonrasında elde ettiği
Adana Sümer Iplik Tesisleri'nı
gösteren firma yöneticilerinin yine
aynı tesislerin ipoteğiyle pamuk
almak üzere girişimlerde
bulunduğu belirlendi. Ancak söz
konusu tesislerde 1.5 yıldır üretim
yapılmadığını ve firmanın
piyasaya yüklü miktarda borcu
olduğunu bilen Çukobirlik
yöneticileri, tesisleri "ipotek
kabul" edemeyeceklerini
belirterek Yüksekbaşlar'ın
taleplerini askıya aldılar.
Uretici alacakh
Tekstilciye aktanlacak pamuğun
parasının belli bir kesimini halen
üreticiye ödeyemeyen
ÇUKOBlRLtK'e yönelik tepkiler
de sürüyor. 7 Ocak tarihı ıtibanyla
203 bin ton kütlü pamuk alımı
yapan birliğin halen üreticiye 5
trilyonun üzerinde borcu
bulunuyor. Üreticiler u
Benim
paramla. benim pamuğum peşkeş
çekiUyor" derken, CUKOBİRLİK
yönetimi de altı ay sonrayı
garantilemek üzere seçici
davranmak istiyor.
ÇUKOBİRLtK yöneticileri,
-Yaklaşık 20 rriryon lira
tutanndaki lif pamuğu kararname
kapsamında teksrilche
aktaracağız. Seçici davranmak
zorundayız. İpotek kabul etmek
istemiyoruz. İeminat mektubu
getirenler ve erken ödemeyi
taahhüt edenler ilk sırayı alacaktır.
Biz bu aşamada akılh bir tüccar
gibi da\ranıp paranın geri
dönüşünü sağlamalıyız" diye
konuşuyor.
1999 Yılında RyatAntış
Hm Ne Olabilir?
Ekonomik birimler 1999 yılına ilişkin planlannı
yaparken, bütçelerini hazırlarken, önlemler alırken,
öncelikle dikkate aldıklan tahmin ya da beklentiler-
den bin, fiyat artış hızının hangi düzeyde olabilece-
ği, hangi sınırlar arasında kalabileceğidir. Ekonomik
birimleri, işletmeleri daha çok, toptan eşya fiyatları
ilgilendirdiğijiden, toptan eşya fiyatlanna (TEFE'ye)
ilişkin tahmin ve beklentilere bu yazımızda yer ver-
meye çalışacağız.
Toptan eşya fiyatları, son yıllarda yıl sonu ve yıl
ortalaması olarak nasıl bir gelişme gösteriyor? DİE
endeksinden yararianarak, bu gelişmeler bir tablo-
da şöyle özetlenebilir.
Toptan eşya flyatlarında artı$ hızı (%)
1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1996
Yıl sonu 59.2 61.4 60.3149.6 64.9 84.9 91.0 54.3
Yılort. 55.3 62.1 58.4120.7 88.5 76.9 81.8 71.8
Tablonun ortaya koyduğu gibi, fiyat artış hızının
yükseldiği yıllarda yıl sonu itibanyla fiyat artış hızı,
yıl ortalamasının üstünde; buna karşı fiyat artış hı-
zının yavaşladığı yıllarda ise ortalama fiyat artış hı-
zı, yıl sonu 12 aylık fiyat artış hızının üstünde olmak-
tadır. Bu açıdan yıl sonu 12 aylık fiyat artışları ile yıl-
lık ortalama fiyat artış hızları karşılaştınlması birtes-
tere dişlisi görüntüsü vermektedir. Bir yıl, yıl sonu
12 aylık fiyat artış hızı, yıllık ortalamanın üstünde ise,
izleyen yılda genellikle yıllık ortalama fiyat artış hızı,
yıl sonu 12 aylık fiyat artış hızının üstünde gerçek-
leşmektedir. ıki yıl üst üste 12 aylık fiyat artış hızının
yıllık ortalamanın altında kaldığı gözlenmemekte-
dir. Fiyat artış hızını yavaşlatacak temelde ciddi ön-
lemler alınmadığı sürece. yıllık fiyat artış hızlarının bir
testere dişlisi görüntüsü vermesi beklenir. Fiyat ar-
tış hızının arttığı yıllarda endeks rakamı yükselece-
ğinden, izleyen yıldaki fiyat endeksi, yüksek bir pay-
daya bölündüğünden, izleyen yıldaki fiyat artış hızı
gerekli olarak düşük görülmektedir. Başka bir de-
yişle matematiksel artış oranı düşük hesaplanmak-
tadır. 1997 yılında fiyatlar hızlı arttığından, 1998 yı-
lında fiyat artış hızlan bu nedenle daha yavaş gö-
zükmüştür. Ancak endeksin fiyat artış hızının düşük
görünmesine katkısı sürekli olmamaktadır. 1999 yı-
lında nisan ayından sonra fiyat artış hızında, bir ön-
ceki yılagöre yükselme beklenmelidir. Fiyat artış hı-
zı 1999 yılında da önceki yıllar kalıbına uygun bir ge-
lişme göstermesi durumunda, yıl sonu itibanyla fi-
yat artış hızı yıllık ortalamanın üstünde gerçekleşir.
Daha açık bir deyişle, 1999 yılı için beklentimiz, fi-
yat artış hızının artacağı yönündedir.
1999 yılı için resmi fiyat artış beklentisi ya da he-
defı, TEFE'ye göre yıllık ortalama yüzde 44.0, yıl so-
nu yüzde 35.0'dır. Resmi hedef. 1999 yılında fiyat
artış hızının ciddi biçimde yavaşlayacağı yönünde-
dir. Yıllık ortalama fiyat artış hızında 25 puanın üs-
tünde. yıl sonu rtibarıyla da 20 puan dolayında dü-
şüş hedeflenmektedir. Fiyat artış hızının bu denli
yavaşlaması için hangi önterriteralınmıştır y t n M M
nacaktır? Genelde sözde ya dâTdğrt üstündS'enf-'
lasyonla mücadele hükümetlerin öncelikli ekonomik
amacıdır. Ancak bu konuda ciddi bir önlem alınma-
dığından, Türkiye'de fiyat artışlan süreğenleşmiş, hat-
ta 1994 yılı sonrası daha da hızlanmıştır.
Ciddi önlem alınmadan fiyat artış hızında yavaş-
lama hedeflemek, mucize beklemektir. Ekonomide
ise neden-sonuç ilişkisi geçeriidir. 1999 yılında fiyat
artış hızının yavaşlaması için ciddi nedenler oimalı-
dır. Bir ekonomide eğer bir beklentiyi de ifade eden
faizler yüzde yüzün üstünde ise. firmalar genelde yüz-
de 70.0 enflasyon beklentisine göre bütçelerini ha-
zırlıyoriarsa, ücret artışları ne denli baskı attında tu-
tulursa tutulsun, en az yüzde 50-60 düzeyınde ise,
böyle bir ekonomide, resmi fiyat artış hedeflerinin
tutturulmasına olanak yoktur. Bu konuda da kamu-
oyu yanıltılmamalı, kamuoyu doğru bilgilendirilme-
lidir.
Dünya ekonomisinde göreceli durgunluk dışalım
fiyatlannı reel olarak bir ölçüde aşağıya çekse da-
hi, 1999 yılında yıllık ortalama fiyat artışının yüzde
65.0'lerde oluşması, daha gerçekçi bir beklenti
olarak görülmektedir.
Hak-İs'in arastırması
'Taban ücret 256
milyon olmah'
AMC\R.A (Cumhuri-
yet Bürosu)- Hak-İş Kon-
federasyonu, 4 kişilik bir
ailenin asgari geçim üc-
retinin net 256 milyon
179 bin lira olduğunu be-
lirterek kamu sözleşme-
lerinde de taban ücretin bu
düzeye çekilmesini iste-
di.
Türk-tş'teki iki sendi-
kayla birlikte eşelmobili
kabul ederek bütünlüğü
bozmasına karşın Hak-
İş, bu yöntem nedeniyle
ücretlerin zorunlu harca-
malann 81 milyon 415
bin lira altında kaldığını
hesaplayarak bunun sey-
yanen yapılacak zamla
giderilmesini istedi.
Hak-İş Genel Başkanı
Salim Uslu, Türkiye'de
ciddi bir gelir dağılımı
adaletsizliği bulunduğu-
nu belirtirken ülkenin do-
ğusuyla batısı arasında
ulusal gelir bakımından
14 kat. en alt gelir grubuy-
la en üst gelir grubu ara-
sında ise 11 kat fark bu-
lunduğuna dikkat çekti.
Uslu. bu uçurumun ka-
patılması yönünde ilk adı-
mın, seçimlerden önce
belirlenmesi istenen ka-
mu sözleşmeleriyle atı-
lacağını söyledi.
Odemeler martta yapılacak
Bakan Erdir'in ilk
müjdesi pancarcıya
AYŞE SAYIN
ANJC4RA - Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mahmut
Erdir. bakanlığının ilk ic-
raatının. zamanı gelen ya
dageciken üriin bedelleri-
nin çiftçilere ödenmesi ola-
cağını söyledi. Erdir, bu
çerçevede. pancarüretici-
sine yaklaşık 20 gün önce
14 trilyon liralık avans öde-
melerinin gerçekleştirildi-
ğini. ürün bedellerinin de
en geç mart ayı ortaların-
da ödeneceğini bildirdi.
Göreve gelirgelmez. ürün
rekolte tahmini ve bakan-
lığın öncelikleri konusun-
da brifing alan Erdir, "Za-
manımız lasa, ancakbu kı-
sa süreye çok iş sıgdırma-
ya çalışacağız" dedi.
Seçim hükümeti olduk-
lannın bilincinde hareket
ederek savurganlıktan ve
partizanlıktan kaçınacağı-
nı vurgulayan Erdir, kad-
rolaşmaya da gidi lmeyece-
ğini söyledi.