Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
1999 "a sarkan Bakû-Ceyhan projesi için Türkiye, Azerbaycan ve AIOC heyetleri 11-13 Ocak'ta bir araya geliyor
Boru hatbnda ıııaliyet çeldncesi
TOKTAMIŞ ATEŞ
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ha-
zar petrollerini Batılı pazarlara ulaştıracak
Bakû-Ceyhan petrol boru hattı projesinın
uvgulamaya geçirilmesı ıçin sürdürülen gö-
rüşmeler 1999'a kaldı. Türkiye ile şırket-
ler arasında boru hattının maliyeti konu-
sundaki pazarlık sürerken ABD'nin de
şırketlerin 3.7 milyardolarlık hesaplama-
lanna ılişkın çekıncesı bulunduğu bildı-
rildi.
Hazar havzası petrollerinin Bati pazar-
lanna ulaşmasını sağlayacak boru hattının
kurulacağı yöniin geçen yılın sonlannda
belirlenmesı beklerüyordu, ama bu gerçek-
leşmedı. Türkiye ile Azerbaycan arasın-
da son 2 ayda vapılan teknık görüşmeler-
de, hükümetler arası anlaşma transit ülke
anlaşması metni haztrlandı. Ancak Azeri
yönetiminin çekimser tavn nedeniyle bu
Orgut coktu
anlaşmalar ımzalanamadı. Son olarak ABD
Başkanı Bill Clinton'ın Hazar Havzası
Enerji Kaynaklan Özel Danışmanı Richard
Moraingstar. Ankara \ı zıvaretinde Tür-
kıye'ye, '•Azerbaycan hükümetive AIOC
şirketlerinin bir araya gelerek ortak bir
maüyet hesal» >apmasını" önerdi. Türki-
ye bu öneriyı kabul etti.
Gelınen noktada. bu ay içınde Türkiye,
•Azerbaycan ve konsorsiyumun operasyon
şirketı AIOC heyetleri arasında 11-13
Ocak tarihlerinde Ankara'da yapılacak
toplantılarda başta maüyet olmak üzere uz-
laşılamayan maddeler üzerinde durula-
cak.
lstanbul'da 13-18 Ocak tarihleri arasın-
da yapılacak görüşmelenn ıkmci bölümü-
ne ıse bakanhğın "çekirdek müzakere he-
yeti" ile AIOC ve Azerbaycan Milli Pet-
rol Şırketi (SOCAR) heyetleri katılacak.
Ticari hükümler ile projenin finansma-
nı için gerekli hukuki ve ticari altyapıyı
hazırlayan Ev Sahibi Ülke Anlaşması ise
(Host Government Agreement). yüzde 90-
95 düzeyinde tamamlandı. Anlaşma kap-
samında uzlaşmaya vanlamayan iki-üç
madde kaldı. Türkiye ile Azerbaycan ve
AIOC arasında sürdürülen görüşmelerde,
ticari etkisi olan bazı hukuki maddeler
üzerinde durulurken, taraflar arasında da-
ha önce bir uzlaşma sağlanmasına karşın
fırmalar tarafından yeniden gündeme ge-
tirilen transit verginin veya transit ücretin
ne şekilde ödeneceği konusu da ele alını-
yor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı
kaynaklan, transit vergisi veya transit üc-
retinin ne şekilde ödeneceğine ilışkin uz-
laşma sağlandığmı anımsatırken, yeni bir
cözüm için istemde bulunuldugunu, ancak
formülün nasıl olacağının belirlenmediği-
nı kaydettiler.
Bu arada Büyükelçi Richard Mornings-
tar'm son Ankara ziyaretı sırasında Tür-
kiye'ye yaptığı "şirketler ile görüşme"
önerisi çerçe\'esinde Enerji Bakanhğı yet-
kililen ile firma temsilcileri arasında ay-
nca bir görüşme yapılmadı.
Türkiye, Bakû-Ceyhan boru hattı pro-
jesi çerçevesinde sürdürdüğü görüşmeler-
de, belirlediği 2.3 milyar dolartutannda-
ki maliyeti yukan çekmedi. Mornings-
tar'ın son Ankara ziyareti sırasında düzen-
lediği basın toplantısında gündeme getir-
dıği. "Tiirldye Be konsorshum arasında sür-
dürülen görüşmelerde maliyet konusunda.
bir uzlaşmaya vanlabikceği" düşüncesı-
ni değerlendiren bakanlık kaynaklan, bu-
Şeriatçı liderin
babası da
isyancı çıktı
ŞANLILRFA (Cumhuriyet) - lstanbul'daönce-
ki gün 11 adamı ile bırlikte yakalanan şeriatçı terör
örgütü tslamı Büyük Doğu Akıncılar-Cephesi (ÎB-
DA-C) liden "Kumandan" kodadlı SaHh İzzet Er-
diş'in (48) babası Şerif Muammer Erdiş'ın de Der-
sim isyanınakatıldığı. bu nedenle zorunluolarak Kon-
ya'da ikamet ettiği belirlendı. Son 14 yılda kanlı ey-
lemlere imza atan ve yasadışı 9 cephesi bulunan ör-
gütün bir süreden beri çökme sürecine gırdiği ve yıl-
başını kana bulayarak toparlanmayı amaçladığı öne
sürüldü.
"Birleşik Islam Devleti" fıkri doğrultusunda ça-
lışan ve 1980'de kapatılan "Akıncı Güç" içerisinde
yer alanlar tarafından 1985 yılında kurulan İBDA-
C, Türkiye'deki anayasal düzeni silah zoruyla de-
ğiştirerek yenne tüm Ortadoğu ülkelerini içine alan
federe bir devlet kurmayı amaçlıyor.
Eylemlenni ılk olarak, pankart asma, molotof
kokteyli atma, Atatürk büstlerinin tahrip edilmesi
şeklinde gerçekleştıren örgüt, içki içilen ve satılan
yerlere, kilise, mason dernek ve localanna da çeşit-
li saldınlar düzenledi. Örgüt, 15 Mart 1994'te Is-
tanbul Fatih'teki Huzur Restaurant'a molotof kok-
teyli atılması ile adını duyurdu. Ender Toz, Serdar
Ateş,MehmetŞahin ve MehmetFırat adlı örgüt men-
suplannca gerçekleştinldiği belirlenen eylemde 4
kışi ölürken 15 kişi de yaralanmıştı. Maddi kaynak
sağlamak amacıyla pıyasaya sahte para sürmek,
işadamlarını kaçırarak karşılığında para ve çek al-
mak ile haraç toplamak gibı yöntemlere de başvu-
ran terör örgütü. Ankara. Kahramanmaraş, Konya.
Gaziantep, Bursa, Erzurum, Şanlıurfa ve Sakarya
başta olmak üzere birçok kentte kanlı eylemlerger-
çekleştirdi. Islamı Kısas Kıtalan (İKK), Ülkücü Kı-
sas Kıtalan (ÜKK), Altunordu, tBDA-C 8, Işık, In-
tikam. Ultra Force, Tolehildan ve Ehli-Sünnet gıbi
9 ayn cephesi bulunan örgütün, Almanya, Hollan-
da. Is\ içre gibi ülkelerde bürolannın bulunduğu
kaydediliyor.
Örgüt lideri Salih tzzet Erdiş'in yazdığı kitaplar
ile Taraf, Tavır. Son Karar. Akdoğuş ve Kararlı
Genç Adam adlı dergilerle yandaş bulmaya çalıştı-
ğı ve bu yolla ıletişim sağladığı belirlenen örgütün
son olarak Siyah Ba>Tak dergısı etrafında toparlan-
dığı belirtihyor.
HİZBULLAH'IN L SSL YOLAÇ - Sflvan bir dönem şeriatçı HîzbuUah mJHtanlannın en önemli e\km ooıgesiydi. Örgüt
militanian ıızun yıllar bölgede vüzkrce cinavet iştedi. Silvan bu vü/den korku kenti oldu. İlçeje bağlı \olac, Kö\ü ise şeri-
atçı miütanlann üssıi olarak biîinryor. Hizbûllah mitttanlannm bu köydeki yerakı uğuutklanoda banndtğı ve örgüt tara-
findan kaçınlan kişiierin de bu sığmaklarda tututduğu bfliniyor. Yobç sık sık PKK sakürrianııa da sahne oldu. Köyün bir
başka özeUiği ise Türkiye'deki ilk ve tek Hizbullah mezarhğmı bünyesinde banndırması. (Fotoğraf: CUMHURtYET)
Şeriatçıterörün lOydhk büançosuDtVARBAKIR(AA)-Turkiyede 'din
ka>naklı' terör örgütleri olarak bılmen
yasadışs Hizbullah, tBDA-C, Islamı Ha-
reket ve lslami CemaatlerBirüğı örgüt-
lerine karşı düzenlenen operasyonlarda,
10 yılda toplam 3 bin 793 örgüt mensu-
bunun yakalandıgı ve 506 faili meçhul
cinayetin aydınlatıldığı bildirildi. Te-
rörle Mücadclc Dairesı Başkanhğı Şu-
be Müdürü KemalDömnez, din kaynak-
lı terör örgütlerinin genel yapısı ve son
10 yılda düzenlediklerı saldınlan şöyle
deöerlendırdi:
Hizbttüah
1991 yılında Güneydoğu'da özellikle
Diyarbakır, Batman, Mardin ve Siirt'te,
PKK ile girdıği çatışmalarda ismini du-
yurdu. Hizbullah ile PKK arasındaki ça-
tışma 1995 yılında sona ererken örgüt pn>
paganda eylemleriyle faali\etlenne de-
vatn edıyor. 'Menzikier' ve 'tfimdfer'
olmak üzere iki gruba aynlan örgüte yö-
nelik 1991 yılından bugüne kadar ger-
çekleştirilcn 515 ayn operasyonda 3 bin
örgüt mensubu yakalandı, 789 olay ile
500 faili meçhul cinayet aydmlatıldı.
Operasyonlarda 92 uzun namlulu silah,
391 tabanca ve çok sayıda mermi ile ör-
gütsel doküman ele geçirildi.
İslami Hareket
Batman"da 1987 yılında kurulan ve
1993 yılında îstanbul'da başlatılan ope-
rasyonlarla ilk kez deşıfre edilen İslami
Hareket, faaliyetlerine kaynak temin et-
mek amacıyla çok sayıda gaspetme, ban-
ka soyma, adam kaçırma gibi eylemler
gercekleşürmektedir. Son 10 yılda önem-
li 11 saldın gerçekleştiren örgüte karşı
vapılan 15 ayn operasyonda 236 örgüt
mensubu ele geçirilmiştir.
1BDA-C
Örgütün cami bombalama, kalabalık
gruplan güvenlik güçleriyle çatışmaya
zorlama gibi pro\'okatifeylemleri vardır.
Örgüt tarafından bugüne kadar gerçek-
leştirilen 110 ayn saldında 4 kişi öldü.
Örgüte yönelik son 10 yılda 44 ayn ope-
rasyon düzcnlenerek 520 örgüt mensu-
bu yakalandı.
Cemaiettiıı Kaplan yandaşlanna yö-
nelik son bir ay içerisinde gerçekleştiri-
len İstanbul ve Erzurum'daki operasyon-
larda 37 örgüt mensubu, 6 adet Kalaş-
nıkof, 4 tabanca ele geçirildi.
nun mümkün olamayacağını dile getirdi-
ler. Türkiye'nin Bakû-Cevhan boru hattı
projesinin maliyeti konusunda görüşleri-
nın "çok net" olduğunu vurgulayan bakan-
lık kaynaklan, hesaplanan 2.3 milyar do-
lann "ezbere" hazırlanmadığına, 1.5 yıl sü-
ren fizıbilite çalışması sonucunda ortaya
çıktığma işaret ettiler. ABD'nin de kon-
sorsiyumun Bakû-Ceyhan boru hattı pro-
jesi ıçin ortaya attığı 3.7 milyar dolar tu-
tanndakı maliyet konusunda "büyük te-
reddütteri" oldugu belirtildi. Momingstar,
Ankara'da Türk enerji bürokrasisi ile yap-
tığı temaslarda bu konuya işaret ederken
Morningstar'ın, ABD'nin eline ulaşan ve
bağımsız şirketler tarafından vapılan iki
ayn çalışmada ortaya çıkan rakamlann,
Türkiye'nin yaptırdığı ftzibilite çahşma-
sı seviyesinde olduğunu söylediği ıfâde edı-
liyor. Türkiye ile fırmalar ara-
sında "bir rakam tartişması-
nm" söz konusu olmadığını
anlatan bakanlık kaynaklan.
"Ama bir pazarlık söz konu-
sudur. Firmalann şanslannı
daha avantajlı. daha kolay ft-
nanse edilebilir hale getirme-
lerhönündearzulan muhak-
kak olacaktır. Bu konuda biz
müzakerelerde etimizden ge-
len gayreti sarf edip her seyi
yapacağız" diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanlığı. Bakû- Ceyhan boru
hattı projesi ıçin Azerbaycan
ve konsorsiyumun operasyon
şırketi AIOC ile sürdürülen
görüşmelerin 1999yılınınilk
çeyreğındebitırilmesini istı-
yor. Taraflar arasında müza-
kere edilen iki- üç konu kal-
masına karşın görüşmeler sı-
rasında ortaya çıkabılecek
olası sorunlann çözümünün
daha uzun süreler alabilece-
ğıne dikkat çekilıyor.
Bakû-Ceyhan konusunda
Türkiye ile Azerbaycan ve
AIOC konsorsiyumu arasın-
da sürdürülen görüşmelerin
tamamlanmasının ardından.
ana boru için konsorsıyum
oluşturulacak.
Azerbaycan ile AJOC kon-
sorsiyumu arasında imzala-
nan anlaşma, ana boru hattı
ıçin kurulacak konsorsiyu-
mun AIOC firmalarından
oluşmasını öngörmesınekar-
şın daha sonra konsorsiyum
dışındaki firmalann da buna
katılmasına yeşil ışık yakıl-
mıştı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlıgı yetkilileri, Bakû-
Ceyhan boru hattı projesi çer-
çe\esinde yapılacak petrol
boru hattının sahibinin Tür-
kiye olmayacağını, bu duru-
mun "baştan itibaren hep vur-
gulandıgını" da söylediler.
Görüşmeler çerçevesinde
Türkiye. ticari önerisini içe-
ren iki ayn paketıni, temm-
muz ve ağustos aylarında
Azerbaycan hükümetine ilet-
tı.
Hizbullah'ın gözü Kııran kurslarmda
Örgütün sığınaklannda ele geçirilen belgeler, Kuran kursu adı altmda ilkokul
çağındaki çocuklann beyinlerinin yıkanarak militan yapıldığını ortaya koydu
ÇAGDAŞLIK,
DOĞRU BİLGİ v e
DERİN ANALİZ İÇİN:
ÖZCAN GÜNEŞ
ŞANLIURFA - Türkiye'deki
yasadışı 180 örgütün en tehlikelisi
olduğu ve Iran gizli servisi Pasdar
tarafından yapılandınlıp
yönlendinldiğı öne sürülen
şeriatçı terör örgütü Hizbullah'ın.
8-12 yaş arasındaki çocuklan
pençesine alarak örgüte
kazandırdığı belirlendi. Orgüt
sığınaklannda ele geçirilen
belgeler. Kuran kursu adı altında
ilkokul çağındaki çocuklann
beyinlerinin yıkanarak Hizbullah
militanı yapıldığını ortaya koydu.
Şeriatçı terör örgütü
Hizbullah"ın özellikle
gecekondu bölgelerindekı
cami ve Kuran kurslannı,
örgüte adam kazandırma
yeri olarak kullandığı
saptandı. Müftülüğün
denetimde yetersiz kaldığı
bu yerlerde, 'Kuran
öğretiyonız' adı altında
faaliyet gösteren örgüt,
ilkokul öğrencileri ile temas
kurarak bunlardan uygun
gördüklerini örgüt üyesi
olarak yetıştiriyor. Güvenlik
güçlerinin yaptığı
operasyonlarda ele geçirilen
belgelerde, cami ve
evlerdeki Kuran kurslanna
gıden çocuklan gözeten
örgüt sorumlulanmn bu
çocuklarla ilgili düzenli
olarak rapor ruttuklan ve bu
raporlan bir üstlerine
ilettiklen ortaya çıktı.
Öğrencinin yaşı. gittıği okul
ile hangı tarihlerde kursa
gelmediği ve bunun
nedeninin yanı sıra
'açıkgö/Jü. yumuşak,
itaatkâr, uy'unüu, efendi,
atik' gıbi değerlendirmelere
yer verilen raporlarda,
öğrencinin ailesinin
durumu, karakter yapısı ile
herhangi bir tslami gruba bağlı
olup olmadığına ilışkin bilgıler
sunuluyor. "Babası içki içiyor,
ailesi inançlanna bağlı değü" gibi
ifadelerin dikkat çektiği raporlan
üstlerine bildiren örgüt
sorumlulannın. bu bılgiler
doğrultusunda hangi çocukla
'alaka' kurulup kurulmayacağına
karar verdiği anlaşılıyor.
Üstleri tarafından 'alaka'
kurulması talimatını alan örgüt
sorumlulan, örgüte kazandınlması
hedeflenen çocuklarla önce
normal arkadaşlık kuruyor.
Bulunduğu çevrede samimi
ilişkilerin gelıştirilmesine
çalışıyor. İslami konularda sohbet
edilmeye çalışılan hedef
çocuklarla samimiyetin kurulması
için çeşitli armağanlar vererek
ikramda bulunan sorumlular. daha
sonra çocuklara 'Nur Dağındaki
Çocuk". 'Yarah Serçe'. Oğlum
Osman' gibı romanlan vererek
okumalannı sağlıyorlar. Çocuklara
Elifba 'Kuran alfabesi" ile Kuran
dersleri veren örgüt sorumlulan.
bu romanlardan sonra namaz,
oruç, peygambenn hayatı konulu
kıtaplan okutuyorlar. Bu arada
Avukatı. İBDA-C ile ilgisi olmadığını savundu
'Mirzabeyoğlu fikir adamı9
İstanbul Haber Servisi- Islami Büyük
Doğu Akıncılan-Cephesi (İBDA-C) li-
deri &u1h Mirzabeyoghı'nun tSaSh Rj-
za Erdiş) a\nkatı Kıvam Hukuk Büro-
su'ndan HasanOtçer, müvekkilinin ör-
güt lideri değil fıkir adamı oldugunube-
lirterek "Mirzabejoğiu'nun, 1992'den
1996'ya dek sürenyasadışıİBDA Cephe-
lerfııin evienrieriyie igisiyoktur. Hakkm-
da da 1991 vıhndan beri tek bir soruştur-
ma,kovTiştûrmaveda\aacılnıamışw>»-
kalama emri çıkanlmanıistır" dedı.
Tank Zafer Tunaya Kültür Merke-
zi'nde yapılan Salih Mirzabeyoğlu'yla
ilgili açıklamaya avukat Hasan Olçer'le
birlikte ÎBDA-C'nin fıkir grubu lideri ol-
duğu öne sürülen Akademya Dergisi Ge-
nel Yayın Yönetmeni Hayreddin Soy-
kaa da katıldı. Mirzabeyoğlu'na destek
vermek için gelen kadmlar ve erkekler
ise haremlik-selamlık şeklinde oturdu-
lar. Mirzabeyoğlu'nun 29 Arahk 1998 Sa-
h günü MtT ve tstanbul Emniyet Mü-
düriüğü'nün ortaklaşa düzenledigi ope-
rasyonla Tuzla'da eşi ve 2 çocuğuyla bir-
likte oturdugu evinin önünden gözaltı-
na almdığını belirten Ölçer, müvekkili-
nin 41 kitap yazan bir fikir adamı oldu-
ğunu veyasadışı eylemi olmadığını söy-
ledi. tstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü,
Mirzabeyoğlu hakkında "hiçbir yasadt-
şı >apıianınava emir vermedi|i*' şeklin-
deki açıklaması için kutlayan avukat Öl-
çer şunlan söyledi:
"Polis objektif açıklamalar yaparken
basın >tdan w yanlış haberier vererek
Mirzabej-oğlu'nn suçluwr. Mirzabeyog-
hı'nun İBDA-C'nin lideri olduğunu da
medya uydurdu. Biz, .Mirzabeyoğlu'non
kişisei haklannı yasal yoldan taiep etme
hakkını sakh tutuyoruz."
Aczmendı lideri Müslüm Gümlüz'ün
a\-ukatı olarak adını duyuran Hasan Öl-
çer, Mirzabeyoğlu'yla birlikte gözaltına
alınan Saadettin Ustaosmanoğhınun Is-
mailağa cemaatine bağlı aylık Furkan
dergisinin genel yayın yönetmeni oldu-
ğunu vurgulayarak "Mirzabeyoğhı 8e
tek ilgisi onun getirdiği dünya görüfünü
benimsemesidir'
1
diye konuştu.
çocuklara örgüt mensuplannı öven
marş ve kasidelerden oluşan
Türkçe, Kürtçe ve Arapça
seslendirilmiş 'Şebitkr Kervanı'
isimli kasetdinlettiriliyor.
Örgütün üst sorumlusu tarafından
belirlenerek verilmesi emredilen
bu kitap ve derslerle çocuklann
itaat etme duygusu ile
duyarlılığının ölçülmesi
amaçlanıyor. Örgütle ilgili yapılan
analizlerde, örgütün 'Alaka'
aşamasında hedef çocuklara belırli
yerlerde randevu verdiklen,
randevulara uyan \e derslenne
devamlılık gösterenlere örgütün
faaliyette bulunduğu
yerlerden birinin adresi
verilerek oraya gitmesinin
sağlandığı belirtiliyor.
Gönderildiği yerin
sorumlusuna 'hedef çocuk'
ile ilgili bilgi veren örgüt
sorumlusu, 'Muhasebe'
aşamasına geçilmesini
istiyor. Türkiye"deki diğer
İslami grup. cemaat ve
siyasi partilerin Islamdan
taviz verdikleri ve bunlann
olumsuz yanlannm ön
plana çıkanldığı birebir
görüşmelerin yapıldığı bu
aşamada gerçek îslamın
Hizbullah tarafından
yaşatılacağı anlatılarak
cemaatleşme fikri
aşılanıyor. Son aşama olan
gizliliğin konu edildiği
'Müşavere'de ise hedef
çocuğa, kendisine
anlatılanlan aılesinden bile
saklaması gerektiği. aksi
halde "İslamın bundan
zarar görecegi' fikri
ışleniyor. Her üç aşamadan
geçen çocuğu Hizbullah
üyesi olarak kabul eden
örgüt. yenı üyeye çeşitli
görevler venyor.
Erol özkoray'ın
yönetiminde
1. SAYISI
ÇIKTI!
Jospin/Schröder/Blair
Fransa, Almanya ve İngiltere'nin başbakanlan
Avrupa sosyalizmlni yorumluyor.
• Siyasi islam tehdidinden sosyal
demokrasiye Türkiye için yol aynmı
• Politikada yalan ya da yalan politika
• Iletişim özüılü Türkiye
siyasi dış tanıtımın neresinde?
• Demokrasinin yeni yorumlan
• Cumhuriyet-Demokrasi-Laiklik paneli ve
dünden bugüne Türkiye "21. yüzyıl sözlüğü
• Robespierre'in İddianamesi • Geciken Adalet
başlığında Allende ve Pinochet görselleri
JD? - SAHAB • TAZ • GOZ sajüan Oe, B û t Û D g a z e t e bajüeii,
Aralıt, Mart, Haziran, Eylül ayiannda, büyüJt htapaicn ve Dünya
yüda 4 kez çıkaı-Fiyah 1.5O0.0O0.-TL Aktüel Kitapevletlnde.
Çan çalıyorsa bu, düşünme ve harekete geçme zamanı gelmiş demektir.
Türkiye'nin Şanssızlığı
Nefret etmeme ve yanlış anlaşılabileceğimden
ödümün kopmasına rağmen zaman zaman dile ge-
tirdiğim ve pek çoklannca da kabul gören bir yak-
laşım vardır. "Türkiyemizdeki pek çok yozlaşma,
çok partili yaşamla birlikte başlamıştır."
Gerçekten "din istisman", "yolsuzluk-hırsızlık"
gibi şeylerin, "anlaşılabilir olmasının" başlangıç
dönemi araştırıldığı zaman hep 1950'lere gideriz.
Tabii bugünkü "utanmazlıklara" baktığımız za-
man 1950'lerin, 1960'lann "trfanmaz/an"neredey-
se masum sayılabilir. Ama "yol" o dönemlerde
açılmıştır.
Bu konudaki görüşlerimi dile getirmekten nef-
ret ederim; zira, bunlan dile getirdiğim zaman, bu
türden olumsuz gelişmelerin nedeni olarak "demok-
rasiyi" gördüğüm sanılır ya da sanılabilir. Ve bun-
lan dile getirdiğimden ötürü, kör topal da olsa iş-
leyen demokrasimizi "mahkûm ettiğimizanneder-
ler" düşüncesinin rahatsızhğını yaşanm.
Oysaki gerçek bambaşka. Demokrasiye bütün
varlığımla bağlıyım ve "en kötü demokrasinin bi-
le, demokrasi olmayan en iyı rejımden daha ha-
y/r//"olduğunainanınm. Hele, "cumhuriyet mi, de-
mokrasi mi" gibisinden sorulann, son derece an-
lamsız sorular olduğunu ve insanların kafasını ka-
nştırmaktan başka bir yararı olmadığını düşünü-
rüm.
Bu toplumun iyi kötü eğitimli ve yurtsever insan-
lannın büyük bir çoğunluğunun benim gibi düşün-
düğüne eminim; hele 12 Eylül'ün iyi niyetli olduğu
iddia edilen "demokrasi dışı" dönemi ve o dö-
nemde çekilen acılar ve sıkıntılar düşünüldüğü za-
man...
Peki bizi zaman zaman demokrasiden "soğu-
tan " ve başka yollar aramaya ıten şey nedir? Aca-
ba demokrasiden rahatsız mıyız? Ya da belli bir-
takım rahatsızlıklanmızın kökeninde ne var?
Aslında bu sorular, böyle kısa bir gazete yazısı
çerçevesinde yanıtlanacak türden sorular değil. Yıl-
lardırtamamlamayaçabaladığım "Atatürk'ten Son-
ra Cumhuriyet" başlıklı kitabımda bu soruyu çok
genişliğine tartışmaya ve yanıtlamaya uğraşıyorum.
Ama vardığım sonuçların ne derecede gerçeği
yansıttığı konusunda kuşkulanm var. Zira, insan ne
denli iyi niyetli olursa olsun ve bilimsel ölçüler için-
de kalmaya ne kadar özen gösterırse göstersin,
bazı "kalıplan" kıramıyor ve bazı şeyieri "görmek
istediği" gibi görüyor. Umarım bu tuzaklara ve za-
aflara düşmüyor olayım.
Dünyanın hemen her yerınde demokrasi, burju-
vazinin "fcutsa/monarşıtere" karşı mücadeleleri-
nin sonucunda yaşama geçmiştir. Yönetme yet-
kisini Tanrı'dan aldığı iddiası ıçındekı monarklar
ve bunların ideolojisinı Tanrı adına onaylayan ve
meşrulaştıran Kilise'ye karşı özgürlük ve demok-
rasi mücadelesini yürüten burjuvazi. birkaç yüzyıl
süren bir savaşım sonrasında demokrasiyi yaşa-
ma geçınmiştır.
Yani kısaca söylemek ıstersek, Batı'da demok-
rasi, "genci" yönetımlere karşı çağdaşlık ve eşit-
liği savunan "laik" güçler tarafından yaşama ge-
çirilmiştir. Bir başka bıçimde dile getirırsek, demok-
rasi taiebi, "laik, ilerici ve eşitlikçı" bir cepheden
gelmiş, karşılarındaki "antı-laik, eşitsizlikçi ve ge-
rici" cepheyi çökerterek ınsan haysıyetine yakışan
bu yönetim biçimını oluşturmuşlardır.
Türkiye'de, bambaşka bir gelişım gözlenmek-
tedir. Türkiye'de burjuvazinın olmaması ve bunun
nedenleri bir yana, hemen her alandafarklılık göz-
lenmektedir.
Türkiye'de burjuvazinin olmamasını ve bunun ne-
denlerini daha önceleri zaman zaman ele almış-
tım. Bugün, başka nedenleri irdelemek ıstıyorum.
Cumhuriyetimiz, günümüz anlamında bir de-
mokrasi değildı. (Zaten o dönemde dünyanın he-
men hiçbir ülkesinde günümüz anlamında demok-
rasi yoktu.) Fakat buna rağmen Cumhuriyetimiz o
günlerin dünyasındaki öz-
gürlükçü rejimler arasın-
daydı ve "tek parti yöneti-
minin" özgürlükçülüğün-
den. laikliğinden ve ilerici-
liğinden kuşku duyulma-
ması gerekir. Türkiye'deki
tek parti yönetiminin "ile-
rici" olmasına karşın özel-
likle Atatürk'ün ölümün-
den sonra ve biraz da
1940'lann dünyasında esen
totalıter rüzgârtann etkisiy-
le otoriter bir yapıya bü-
ründüğüne de kuşku duya-
mayız. işte o dönemde ve
biraz iç faktörlerin etkisiy-
le ve biraz da savaşı "de-
mokrasi cephesinin" ka-
zanmasının rüzgârıyla hız-
la çok partili yaşama geçil-
di.
Bu aşamada "demokra-
si cephesini", ilginç bir bi-
çimde "anti-laik ve tutu-
cu" güçler oluşturuyordu.
Ilk aşamada sosyalistlerin
de önü açılmış gibi görü-
nüyordu ama. kısa sürede
böyle bir "niyet" olmadığı
anlaşıldı. Ve Demokrat Par-
ti'yi destekleyen aydın ve
demokratlann, hayal kırık-
lığı ile DP saflarını terk et-
meye başlamasıyla birlik-
te Türkiye'de "şeriatçı, an-
ti-laik ve hatta antı-özgür-
lükçü" bir siyasal yapı or-
taya çıktı. DP "kurucuları-
nın" laik ve Atatürkçü olma-
lan bu olguyu değiştirme-
di. Ve bu kadroyu oluştu-
ran insanların "özde de-
mokrat" olmadıkları da
açıfctı.
Özetlersek, Batı'dakinin
tam tersine Türkiye'de de-
mokrasi, "anti-laik ve ge-
rici" bir cephe tarafından
"laik, ilerici ve özgüriükçü"
bir cepheye karşı yürütülen
bir mücadele sonrasında
kazanıldı.
Ve bu nedenle demokra-
simiz bir türlü işlemiyor.
Şanssızlığımız burada...
OLİTİKR
orum
ıdeaccösuperonlme com