28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 1999 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 1999 "a sarkan Bakû-Ceyhan projesi için Türkiye, Azerbaycan ve AIOC heyetleri 11-13 Ocak'ta bir araya geliyor Boru hatbnda ıııaliyet çeldncesi TOKTAMIŞ ATEŞ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ha- zar petrollerini Batılı pazarlara ulaştıracak Bakû-Ceyhan petrol boru hattı projesinın uvgulamaya geçirilmesı ıçin sürdürülen gö- rüşmeler 1999'a kaldı. Türkiye ile şırket- ler arasında boru hattının maliyeti konu- sundaki pazarlık sürerken ABD'nin de şırketlerin 3.7 milyardolarlık hesaplama- lanna ılişkın çekıncesı bulunduğu bildı- rildi. Hazar havzası petrollerinin Bati pazar- lanna ulaşmasını sağlayacak boru hattının kurulacağı yöniin geçen yılın sonlannda belirlenmesı beklerüyordu, ama bu gerçek- leşmedı. Türkiye ile Azerbaycan arasın- da son 2 ayda vapılan teknık görüşmeler- de, hükümetler arası anlaşma transit ülke anlaşması metni haztrlandı. Ancak Azeri yönetiminin çekimser tavn nedeniyle bu Orgut coktu anlaşmalar ımzalanamadı. Son olarak ABD Başkanı Bill Clinton'ın Hazar Havzası Enerji Kaynaklan Özel Danışmanı Richard Moraingstar. Ankara \ı zıvaretinde Tür- kıye'ye, '•Azerbaycan hükümetive AIOC şirketlerinin bir araya gelerek ortak bir maüyet hesal» >apmasını" önerdi. Türki- ye bu öneriyı kabul etti. Gelınen noktada. bu ay içınde Türkiye, •Azerbaycan ve konsorsiyumun operasyon şirketı AIOC heyetleri arasında 11-13 Ocak tarihlerinde Ankara'da yapılacak toplantılarda başta maüyet olmak üzere uz- laşılamayan maddeler üzerinde durula- cak. lstanbul'da 13-18 Ocak tarihleri arasın- da yapılacak görüşmelenn ıkmci bölümü- ne ıse bakanhğın "çekirdek müzakere he- yeti" ile AIOC ve Azerbaycan Milli Pet- rol Şırketi (SOCAR) heyetleri katılacak. Ticari hükümler ile projenin finansma- nı için gerekli hukuki ve ticari altyapıyı hazırlayan Ev Sahibi Ülke Anlaşması ise (Host Government Agreement). yüzde 90- 95 düzeyinde tamamlandı. Anlaşma kap- samında uzlaşmaya vanlamayan iki-üç madde kaldı. Türkiye ile Azerbaycan ve AIOC arasında sürdürülen görüşmelerde, ticari etkisi olan bazı hukuki maddeler üzerinde durulurken, taraflar arasında da- ha önce bir uzlaşma sağlanmasına karşın fırmalar tarafından yeniden gündeme ge- tirilen transit verginin veya transit ücretin ne şekilde ödeneceği konusu da ele alını- yor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanhğı kaynaklan, transit vergisi veya transit üc- retinin ne şekilde ödeneceğine ilışkin uz- laşma sağlandığmı anımsatırken, yeni bir cözüm için istemde bulunuldugunu, ancak formülün nasıl olacağının belirlenmediği- nı kaydettiler. Bu arada Büyükelçi Richard Mornings- tar'm son Ankara ziyaretı sırasında Tür- kiye'ye yaptığı "şirketler ile görüşme" önerisi çerçe\'esinde Enerji Bakanhğı yet- kililen ile firma temsilcileri arasında ay- nca bir görüşme yapılmadı. Türkiye, Bakû-Ceyhan boru hattı pro- jesi çerçevesinde sürdürdüğü görüşmeler- de, belirlediği 2.3 milyar dolartutannda- ki maliyeti yukan çekmedi. Mornings- tar'ın son Ankara ziyareti sırasında düzen- lediği basın toplantısında gündeme getir- dıği. "Tiirldye Be konsorshum arasında sür- dürülen görüşmelerde maliyet konusunda. bir uzlaşmaya vanlabikceği" düşüncesı- ni değerlendiren bakanlık kaynaklan, bu- Şeriatçı liderin babası da isyancı çıktı ŞANLILRFA (Cumhuriyet) - lstanbul'daönce- ki gün 11 adamı ile bırlikte yakalanan şeriatçı terör örgütü tslamı Büyük Doğu Akıncılar-Cephesi (ÎB- DA-C) liden "Kumandan" kodadlı SaHh İzzet Er- diş'in (48) babası Şerif Muammer Erdiş'ın de Der- sim isyanınakatıldığı. bu nedenle zorunluolarak Kon- ya'da ikamet ettiği belirlendı. Son 14 yılda kanlı ey- lemlere imza atan ve yasadışı 9 cephesi bulunan ör- gütün bir süreden beri çökme sürecine gırdiği ve yıl- başını kana bulayarak toparlanmayı amaçladığı öne sürüldü. "Birleşik Islam Devleti" fıkri doğrultusunda ça- lışan ve 1980'de kapatılan "Akıncı Güç" içerisinde yer alanlar tarafından 1985 yılında kurulan İBDA- C, Türkiye'deki anayasal düzeni silah zoruyla de- ğiştirerek yenne tüm Ortadoğu ülkelerini içine alan federe bir devlet kurmayı amaçlıyor. Eylemlenni ılk olarak, pankart asma, molotof kokteyli atma, Atatürk büstlerinin tahrip edilmesi şeklinde gerçekleştıren örgüt, içki içilen ve satılan yerlere, kilise, mason dernek ve localanna da çeşit- li saldınlar düzenledi. Örgüt, 15 Mart 1994'te Is- tanbul Fatih'teki Huzur Restaurant'a molotof kok- teyli atılması ile adını duyurdu. Ender Toz, Serdar Ateş,MehmetŞahin ve MehmetFırat adlı örgüt men- suplannca gerçekleştinldiği belirlenen eylemde 4 kışi ölürken 15 kişi de yaralanmıştı. Maddi kaynak sağlamak amacıyla pıyasaya sahte para sürmek, işadamlarını kaçırarak karşılığında para ve çek al- mak ile haraç toplamak gibı yöntemlere de başvu- ran terör örgütü. Ankara. Kahramanmaraş, Konya. Gaziantep, Bursa, Erzurum, Şanlıurfa ve Sakarya başta olmak üzere birçok kentte kanlı eylemlerger- çekleştirdi. Islamı Kısas Kıtalan (İKK), Ülkücü Kı- sas Kıtalan (ÜKK), Altunordu, tBDA-C 8, Işık, In- tikam. Ultra Force, Tolehildan ve Ehli-Sünnet gıbi 9 ayn cephesi bulunan örgütün, Almanya, Hollan- da. Is\ içre gibi ülkelerde bürolannın bulunduğu kaydediliyor. Örgüt lideri Salih tzzet Erdiş'in yazdığı kitaplar ile Taraf, Tavır. Son Karar. Akdoğuş ve Kararlı Genç Adam adlı dergilerle yandaş bulmaya çalıştı- ğı ve bu yolla ıletişim sağladığı belirlenen örgütün son olarak Siyah Ba>Tak dergısı etrafında toparlan- dığı belirtihyor. HİZBULLAH'IN L SSL YOLAÇ - Sflvan bir dönem şeriatçı HîzbuUah mJHtanlannın en önemli e\km ooıgesiydi. Örgüt militanian ıızun yıllar bölgede vüzkrce cinavet iştedi. Silvan bu vü/den korku kenti oldu. İlçeje bağlı \olac, Kö\ü ise şeri- atçı miütanlann üssıi olarak biîinryor. Hizbûllah mitttanlannm bu köydeki yerakı uğuutklanoda banndtğı ve örgüt tara- findan kaçınlan kişiierin de bu sığmaklarda tututduğu bfliniyor. Yobç sık sık PKK sakürrianııa da sahne oldu. Köyün bir başka özeUiği ise Türkiye'deki ilk ve tek Hizbullah mezarhğmı bünyesinde banndırması. (Fotoğraf: CUMHURtYET) Şeriatçıterörün lOydhk büançosuDtVARBAKIR(AA)-Turkiyede 'din ka>naklı' terör örgütleri olarak bılmen yasadışs Hizbullah, tBDA-C, Islamı Ha- reket ve lslami CemaatlerBirüğı örgüt- lerine karşı düzenlenen operasyonlarda, 10 yılda toplam 3 bin 793 örgüt mensu- bunun yakalandıgı ve 506 faili meçhul cinayetin aydınlatıldığı bildirildi. Te- rörle Mücadclc Dairesı Başkanhğı Şu- be Müdürü KemalDömnez, din kaynak- lı terör örgütlerinin genel yapısı ve son 10 yılda düzenlediklerı saldınlan şöyle deöerlendırdi: Hizbttüah 1991 yılında Güneydoğu'da özellikle Diyarbakır, Batman, Mardin ve Siirt'te, PKK ile girdıği çatışmalarda ismini du- yurdu. Hizbullah ile PKK arasındaki ça- tışma 1995 yılında sona ererken örgüt pn> paganda eylemleriyle faali\etlenne de- vatn edıyor. 'Menzikier' ve 'tfimdfer' olmak üzere iki gruba aynlan örgüte yö- nelik 1991 yılından bugüne kadar ger- çekleştirilcn 515 ayn operasyonda 3 bin örgüt mensubu yakalandı, 789 olay ile 500 faili meçhul cinayet aydmlatıldı. Operasyonlarda 92 uzun namlulu silah, 391 tabanca ve çok sayıda mermi ile ör- gütsel doküman ele geçirildi. İslami Hareket Batman"da 1987 yılında kurulan ve 1993 yılında îstanbul'da başlatılan ope- rasyonlarla ilk kez deşıfre edilen İslami Hareket, faaliyetlerine kaynak temin et- mek amacıyla çok sayıda gaspetme, ban- ka soyma, adam kaçırma gibi eylemler gercekleşürmektedir. Son 10 yılda önem- li 11 saldın gerçekleştiren örgüte karşı vapılan 15 ayn operasyonda 236 örgüt mensubu ele geçirilmiştir. 1BDA-C Örgütün cami bombalama, kalabalık gruplan güvenlik güçleriyle çatışmaya zorlama gibi pro\'okatifeylemleri vardır. Örgüt tarafından bugüne kadar gerçek- leştirilen 110 ayn saldında 4 kişi öldü. Örgüte yönelik son 10 yılda 44 ayn ope- rasyon düzcnlenerek 520 örgüt mensu- bu yakalandı. Cemaiettiıı Kaplan yandaşlanna yö- nelik son bir ay içerisinde gerçekleştiri- len İstanbul ve Erzurum'daki operasyon- larda 37 örgüt mensubu, 6 adet Kalaş- nıkof, 4 tabanca ele geçirildi. nun mümkün olamayacağını dile getirdi- ler. Türkiye'nin Bakû-Cevhan boru hattı projesinin maliyeti konusunda görüşleri- nın "çok net" olduğunu vurgulayan bakan- lık kaynaklan, hesaplanan 2.3 milyar do- lann "ezbere" hazırlanmadığına, 1.5 yıl sü- ren fizıbilite çalışması sonucunda ortaya çıktığma işaret ettiler. ABD'nin de kon- sorsiyumun Bakû-Ceyhan boru hattı pro- jesi ıçin ortaya attığı 3.7 milyar dolar tu- tanndakı maliyet konusunda "büyük te- reddütteri" oldugu belirtildi. Momingstar, Ankara'da Türk enerji bürokrasisi ile yap- tığı temaslarda bu konuya işaret ederken Morningstar'ın, ABD'nin eline ulaşan ve bağımsız şirketler tarafından vapılan iki ayn çalışmada ortaya çıkan rakamlann, Türkiye'nin yaptırdığı ftzibilite çahşma- sı seviyesinde olduğunu söylediği ıfâde edı- liyor. Türkiye ile fırmalar ara- sında "bir rakam tartişması- nm" söz konusu olmadığını anlatan bakanlık kaynaklan. "Ama bir pazarlık söz konu- sudur. Firmalann şanslannı daha avantajlı. daha kolay ft- nanse edilebilir hale getirme- lerhönündearzulan muhak- kak olacaktır. Bu konuda biz müzakerelerde etimizden ge- len gayreti sarf edip her seyi yapacağız" diye konuştu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba- kanlığı. Bakû- Ceyhan boru hattı projesi ıçin Azerbaycan ve konsorsiyumun operasyon şırketi AIOC ile sürdürülen görüşmelerin 1999yılınınilk çeyreğındebitırilmesini istı- yor. Taraflar arasında müza- kere edilen iki- üç konu kal- masına karşın görüşmeler sı- rasında ortaya çıkabılecek olası sorunlann çözümünün daha uzun süreler alabilece- ğıne dikkat çekilıyor. Bakû-Ceyhan konusunda Türkiye ile Azerbaycan ve AIOC konsorsiyumu arasın- da sürdürülen görüşmelerin tamamlanmasının ardından. ana boru için konsorsıyum oluşturulacak. Azerbaycan ile AJOC kon- sorsiyumu arasında imzala- nan anlaşma, ana boru hattı ıçin kurulacak konsorsiyu- mun AIOC firmalarından oluşmasını öngörmesınekar- şın daha sonra konsorsiyum dışındaki firmalann da buna katılmasına yeşil ışık yakıl- mıştı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlıgı yetkilileri, Bakû- Ceyhan boru hattı projesi çer- çe\esinde yapılacak petrol boru hattının sahibinin Tür- kiye olmayacağını, bu duru- mun "baştan itibaren hep vur- gulandıgını" da söylediler. Görüşmeler çerçevesinde Türkiye. ticari önerisini içe- ren iki ayn paketıni, temm- muz ve ağustos aylarında Azerbaycan hükümetine ilet- tı. Hizbullah'ın gözü Kııran kurslarmda Örgütün sığınaklannda ele geçirilen belgeler, Kuran kursu adı altmda ilkokul çağındaki çocuklann beyinlerinin yıkanarak militan yapıldığını ortaya koydu ÇAGDAŞLIK, DOĞRU BİLGİ v e DERİN ANALİZ İÇİN: ÖZCAN GÜNEŞ ŞANLIURFA - Türkiye'deki yasadışı 180 örgütün en tehlikelisi olduğu ve Iran gizli servisi Pasdar tarafından yapılandınlıp yönlendinldiğı öne sürülen şeriatçı terör örgütü Hizbullah'ın. 8-12 yaş arasındaki çocuklan pençesine alarak örgüte kazandırdığı belirlendi. Orgüt sığınaklannda ele geçirilen belgeler. Kuran kursu adı altında ilkokul çağındaki çocuklann beyinlerinin yıkanarak Hizbullah militanı yapıldığını ortaya koydu. Şeriatçı terör örgütü Hizbullah"ın özellikle gecekondu bölgelerindekı cami ve Kuran kurslannı, örgüte adam kazandırma yeri olarak kullandığı saptandı. Müftülüğün denetimde yetersiz kaldığı bu yerlerde, 'Kuran öğretiyonız' adı altında faaliyet gösteren örgüt, ilkokul öğrencileri ile temas kurarak bunlardan uygun gördüklerini örgüt üyesi olarak yetıştiriyor. Güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonlarda ele geçirilen belgelerde, cami ve evlerdeki Kuran kurslanna gıden çocuklan gözeten örgüt sorumlulanmn bu çocuklarla ilgili düzenli olarak rapor ruttuklan ve bu raporlan bir üstlerine ilettiklen ortaya çıktı. Öğrencinin yaşı. gittıği okul ile hangı tarihlerde kursa gelmediği ve bunun nedeninin yanı sıra 'açıkgö/Jü. yumuşak, itaatkâr, uy'unüu, efendi, atik' gıbi değerlendirmelere yer verilen raporlarda, öğrencinin ailesinin durumu, karakter yapısı ile herhangi bir tslami gruba bağlı olup olmadığına ilışkin bilgıler sunuluyor. "Babası içki içiyor, ailesi inançlanna bağlı değü" gibi ifadelerin dikkat çektiği raporlan üstlerine bildiren örgüt sorumlulannın. bu bılgiler doğrultusunda hangi çocukla 'alaka' kurulup kurulmayacağına karar verdiği anlaşılıyor. Üstleri tarafından 'alaka' kurulması talimatını alan örgüt sorumlulan, örgüte kazandınlması hedeflenen çocuklarla önce normal arkadaşlık kuruyor. Bulunduğu çevrede samimi ilişkilerin gelıştirilmesine çalışıyor. İslami konularda sohbet edilmeye çalışılan hedef çocuklarla samimiyetin kurulması için çeşitli armağanlar vererek ikramda bulunan sorumlular. daha sonra çocuklara 'Nur Dağındaki Çocuk". 'Yarah Serçe'. Oğlum Osman' gibı romanlan vererek okumalannı sağlıyorlar. Çocuklara Elifba 'Kuran alfabesi" ile Kuran dersleri veren örgüt sorumlulan. bu romanlardan sonra namaz, oruç, peygambenn hayatı konulu kıtaplan okutuyorlar. Bu arada Avukatı. İBDA-C ile ilgisi olmadığını savundu 'Mirzabeyoğlu fikir adamı9 İstanbul Haber Servisi- Islami Büyük Doğu Akıncılan-Cephesi (İBDA-C) li- deri &u1h Mirzabeyoghı'nun tSaSh Rj- za Erdiş) a\nkatı Kıvam Hukuk Büro- su'ndan HasanOtçer, müvekkilinin ör- güt lideri değil fıkir adamı oldugunube- lirterek "Mirzabejoğiu'nun, 1992'den 1996'ya dek sürenyasadışıİBDA Cephe- lerfııin evienrieriyie igisiyoktur. Hakkm- da da 1991 vıhndan beri tek bir soruştur- ma,kovTiştûrmaveda\aacılnıamışw>»- kalama emri çıkanlmanıistır" dedı. Tank Zafer Tunaya Kültür Merke- zi'nde yapılan Salih Mirzabeyoğlu'yla ilgili açıklamaya avukat Hasan Olçer'le birlikte ÎBDA-C'nin fıkir grubu lideri ol- duğu öne sürülen Akademya Dergisi Ge- nel Yayın Yönetmeni Hayreddin Soy- kaa da katıldı. Mirzabeyoğlu'na destek vermek için gelen kadmlar ve erkekler ise haremlik-selamlık şeklinde oturdu- lar. Mirzabeyoğlu'nun 29 Arahk 1998 Sa- h günü MtT ve tstanbul Emniyet Mü- düriüğü'nün ortaklaşa düzenledigi ope- rasyonla Tuzla'da eşi ve 2 çocuğuyla bir- likte oturdugu evinin önünden gözaltı- na almdığını belirten Ölçer, müvekkili- nin 41 kitap yazan bir fikir adamı oldu- ğunu veyasadışı eylemi olmadığını söy- ledi. tstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü, Mirzabeyoğlu hakkında "hiçbir yasadt- şı >apıianınava emir vermedi|i*' şeklin- deki açıklaması için kutlayan avukat Öl- çer şunlan söyledi: "Polis objektif açıklamalar yaparken basın >tdan w yanlış haberier vererek Mirzabej-oğlu'nn suçluwr. Mirzabeyog- hı'nun İBDA-C'nin lideri olduğunu da medya uydurdu. Biz, .Mirzabeyoğlu'non kişisei haklannı yasal yoldan taiep etme hakkını sakh tutuyoruz." Aczmendı lideri Müslüm Gümlüz'ün a\-ukatı olarak adını duyuran Hasan Öl- çer, Mirzabeyoğlu'yla birlikte gözaltına alınan Saadettin Ustaosmanoğhınun Is- mailağa cemaatine bağlı aylık Furkan dergisinin genel yayın yönetmeni oldu- ğunu vurgulayarak "Mirzabeyoğhı 8e tek ilgisi onun getirdiği dünya görüfünü benimsemesidir' 1 diye konuştu. çocuklara örgüt mensuplannı öven marş ve kasidelerden oluşan Türkçe, Kürtçe ve Arapça seslendirilmiş 'Şebitkr Kervanı' isimli kasetdinlettiriliyor. Örgütün üst sorumlusu tarafından belirlenerek verilmesi emredilen bu kitap ve derslerle çocuklann itaat etme duygusu ile duyarlılığının ölçülmesi amaçlanıyor. Örgütle ilgili yapılan analizlerde, örgütün 'Alaka' aşamasında hedef çocuklara belırli yerlerde randevu verdiklen, randevulara uyan \e derslenne devamlılık gösterenlere örgütün faaliyette bulunduğu yerlerden birinin adresi verilerek oraya gitmesinin sağlandığı belirtiliyor. Gönderildiği yerin sorumlusuna 'hedef çocuk' ile ilgili bilgi veren örgüt sorumlusu, 'Muhasebe' aşamasına geçilmesini istiyor. Türkiye"deki diğer İslami grup. cemaat ve siyasi partilerin Islamdan taviz verdikleri ve bunlann olumsuz yanlannm ön plana çıkanldığı birebir görüşmelerin yapıldığı bu aşamada gerçek îslamın Hizbullah tarafından yaşatılacağı anlatılarak cemaatleşme fikri aşılanıyor. Son aşama olan gizliliğin konu edildiği 'Müşavere'de ise hedef çocuğa, kendisine anlatılanlan aılesinden bile saklaması gerektiği. aksi halde "İslamın bundan zarar görecegi' fikri ışleniyor. Her üç aşamadan geçen çocuğu Hizbullah üyesi olarak kabul eden örgüt. yenı üyeye çeşitli görevler venyor. Erol özkoray'ın yönetiminde 1. SAYISI ÇIKTI! Jospin/Schröder/Blair Fransa, Almanya ve İngiltere'nin başbakanlan Avrupa sosyalizmlni yorumluyor. • Siyasi islam tehdidinden sosyal demokrasiye Türkiye için yol aynmı • Politikada yalan ya da yalan politika • Iletişim özüılü Türkiye siyasi dış tanıtımın neresinde? • Demokrasinin yeni yorumlan • Cumhuriyet-Demokrasi-Laiklik paneli ve dünden bugüne Türkiye "21. yüzyıl sözlüğü • Robespierre'in İddianamesi • Geciken Adalet başlığında Allende ve Pinochet görselleri JD? - SAHAB • TAZ • GOZ sajüan Oe, B û t Û D g a z e t e bajüeii, Aralıt, Mart, Haziran, Eylül ayiannda, büyüJt htapaicn ve Dünya yüda 4 kez çıkaı-Fiyah 1.5O0.0O0.-TL Aktüel Kitapevletlnde. Çan çalıyorsa bu, düşünme ve harekete geçme zamanı gelmiş demektir. Türkiye'nin Şanssızlığı Nefret etmeme ve yanlış anlaşılabileceğimden ödümün kopmasına rağmen zaman zaman dile ge- tirdiğim ve pek çoklannca da kabul gören bir yak- laşım vardır. "Türkiyemizdeki pek çok yozlaşma, çok partili yaşamla birlikte başlamıştır." Gerçekten "din istisman", "yolsuzluk-hırsızlık" gibi şeylerin, "anlaşılabilir olmasının" başlangıç dönemi araştırıldığı zaman hep 1950'lere gideriz. Tabii bugünkü "utanmazlıklara" baktığımız za- man 1950'lerin, 1960'lann "trfanmaz/an"neredey- se masum sayılabilir. Ama "yol" o dönemlerde açılmıştır. Bu konudaki görüşlerimi dile getirmekten nef- ret ederim; zira, bunlan dile getirdiğim zaman, bu türden olumsuz gelişmelerin nedeni olarak "demok- rasiyi" gördüğüm sanılır ya da sanılabilir. Ve bun- lan dile getirdiğimden ötürü, kör topal da olsa iş- leyen demokrasimizi "mahkûm ettiğimizanneder- ler" düşüncesinin rahatsızhğını yaşanm. Oysaki gerçek bambaşka. Demokrasiye bütün varlığımla bağlıyım ve "en kötü demokrasinin bi- le, demokrasi olmayan en iyı rejımden daha ha- y/r//"olduğunainanınm. Hele, "cumhuriyet mi, de- mokrasi mi" gibisinden sorulann, son derece an- lamsız sorular olduğunu ve insanların kafasını ka- nştırmaktan başka bir yararı olmadığını düşünü- rüm. Bu toplumun iyi kötü eğitimli ve yurtsever insan- lannın büyük bir çoğunluğunun benim gibi düşün- düğüne eminim; hele 12 Eylül'ün iyi niyetli olduğu iddia edilen "demokrasi dışı" dönemi ve o dö- nemde çekilen acılar ve sıkıntılar düşünüldüğü za- man... Peki bizi zaman zaman demokrasiden "soğu- tan " ve başka yollar aramaya ıten şey nedir? Aca- ba demokrasiden rahatsız mıyız? Ya da belli bir- takım rahatsızlıklanmızın kökeninde ne var? Aslında bu sorular, böyle kısa bir gazete yazısı çerçevesinde yanıtlanacak türden sorular değil. Yıl- lardırtamamlamayaçabaladığım "Atatürk'ten Son- ra Cumhuriyet" başlıklı kitabımda bu soruyu çok genişliğine tartışmaya ve yanıtlamaya uğraşıyorum. Ama vardığım sonuçların ne derecede gerçeği yansıttığı konusunda kuşkulanm var. Zira, insan ne denli iyi niyetli olursa olsun ve bilimsel ölçüler için- de kalmaya ne kadar özen gösterırse göstersin, bazı "kalıplan" kıramıyor ve bazı şeyieri "görmek istediği" gibi görüyor. Umarım bu tuzaklara ve za- aflara düşmüyor olayım. Dünyanın hemen her yerınde demokrasi, burju- vazinin "fcutsa/monarşıtere" karşı mücadeleleri- nin sonucunda yaşama geçmiştir. Yönetme yet- kisini Tanrı'dan aldığı iddiası ıçındekı monarklar ve bunların ideolojisinı Tanrı adına onaylayan ve meşrulaştıran Kilise'ye karşı özgürlük ve demok- rasi mücadelesini yürüten burjuvazi. birkaç yüzyıl süren bir savaşım sonrasında demokrasiyi yaşa- ma geçınmiştır. Yani kısaca söylemek ıstersek, Batı'da demok- rasi, "genci" yönetımlere karşı çağdaşlık ve eşit- liği savunan "laik" güçler tarafından yaşama ge- çirilmiştir. Bir başka bıçimde dile getirırsek, demok- rasi taiebi, "laik, ilerici ve eşitlikçı" bir cepheden gelmiş, karşılarındaki "antı-laik, eşitsizlikçi ve ge- rici" cepheyi çökerterek ınsan haysıyetine yakışan bu yönetim biçimını oluşturmuşlardır. Türkiye'de, bambaşka bir gelişım gözlenmek- tedir. Türkiye'de burjuvazinın olmaması ve bunun nedenleri bir yana, hemen her alandafarklılık göz- lenmektedir. Türkiye'de burjuvazinin olmamasını ve bunun ne- denlerini daha önceleri zaman zaman ele almış- tım. Bugün, başka nedenleri irdelemek ıstıyorum. Cumhuriyetimiz, günümüz anlamında bir de- mokrasi değildı. (Zaten o dönemde dünyanın he- men hiçbir ülkesinde günümüz anlamında demok- rasi yoktu.) Fakat buna rağmen Cumhuriyetimiz o günlerin dünyasındaki öz- gürlükçü rejimler arasın- daydı ve "tek parti yöneti- minin" özgürlükçülüğün- den. laikliğinden ve ilerici- liğinden kuşku duyulma- ması gerekir. Türkiye'deki tek parti yönetiminin "ile- rici" olmasına karşın özel- likle Atatürk'ün ölümün- den sonra ve biraz da 1940'lann dünyasında esen totalıter rüzgârtann etkisiy- le otoriter bir yapıya bü- ründüğüne de kuşku duya- mayız. işte o dönemde ve biraz iç faktörlerin etkisiy- le ve biraz da savaşı "de- mokrasi cephesinin" ka- zanmasının rüzgârıyla hız- la çok partili yaşama geçil- di. Bu aşamada "demokra- si cephesini", ilginç bir bi- çimde "anti-laik ve tutu- cu" güçler oluşturuyordu. Ilk aşamada sosyalistlerin de önü açılmış gibi görü- nüyordu ama. kısa sürede böyle bir "niyet" olmadığı anlaşıldı. Ve Demokrat Par- ti'yi destekleyen aydın ve demokratlann, hayal kırık- lığı ile DP saflarını terk et- meye başlamasıyla birlik- te Türkiye'de "şeriatçı, an- ti-laik ve hatta antı-özgür- lükçü" bir siyasal yapı or- taya çıktı. DP "kurucuları- nın" laik ve Atatürkçü olma- lan bu olguyu değiştirme- di. Ve bu kadroyu oluştu- ran insanların "özde de- mokrat" olmadıkları da açıfctı. Özetlersek, Batı'dakinin tam tersine Türkiye'de de- mokrasi, "anti-laik ve ge- rici" bir cephe tarafından "laik, ilerici ve özgüriükçü" bir cepheye karşı yürütülen bir mücadele sonrasında kazanıldı. Ve bu nedenle demokra- simiz bir türlü işlemiyor. Şanssızlığımız burada... OLİTİKR orum ıdeaccösuperonlme com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle