18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA HABERLER Karakaş'tan Blaip'e tepki • ANKARA (UBA)- Istanbul CHP Milletvekili ve Sosyalist Entemasyonal üyesi Ercan Karakaş, tngiliz Başbakanı Tony Blair'in Genel Başkanlığı'nı yaptığı tşçi Partisi'nin de Entemasyonal üyesi olduğunu anımsatarak "Blair'in ABD'yepeşin desteğini doğru bulmuyor, yadırgıyorum. Sosyal demokrat bir liderin, öncelikle banşçıl yöntemleri denemesini beklerdim" dedi. Karakaş, "Blair'in bu tavn yalnızca sosyal demokrat ilkelere değil, evrensel değerlere de ters bir tutum. Elbette Irak'ın BM kararlanna uyma zonınluluğu da var. Ve Irak'ın bu kararlara tam olarak uymadığı konusunda bazı endişeler var. Ama bunu anlatmanın yöntemi bu biçimde olamaz" diye konuştu. Belediyetere 15 trilyon • ANKARA (ANKA)- Ödenek sıkıntısı çeken belediyelere mart ayında 15 trilyon lira aktanlacağı bildirildi. Mart ayında yapılacak ödemelerde mali bakımdan zor durumda bulunan belediyelere öncelik verilecek. ANASOL-D hükümetinin ilk aylannda belediyelere aktanlan toplam 20 trilyon liranın tamamen iktidar ortağı ve CHP'li belediyelere verildiği, bunun nedeninin ise REFAHYOL döneminde ortaya çıkan mağduriyetin gıderilmesi olduğu belirtildi. Mart ayında yapılacak ödemelerde parti aynmı yapılmayacağı, kaynak yaratmakta zorlanan tüm belediyelere eşit dağıtılacağı kaydedildi. Nemalar için eytem çağrısı • ANKARA (UBA)- KESK Genel Başkanı Siyamı Erdem, çalışanlann ücretlerinden kesinti yapılarak oluşturulan ve enflasyonun yüzde 100'ü aşöğı bir dönemde yüzde 17 faiz ile değerlendirilen zorunlu tasarruf fonundaki paralann faizleriyle birlikte ödenmesi ve kesintilere son verilmesi için işçi ve memur konfederasyonlanna "ortak eylem" çağnsmda bulundu. DTPilçe binasfna saMırı • İstanbul Haber Servisi - Demokrat Türkiye Partisi (DTP) Güngören ilçe binasının önüne bırakılan ani ateşlemeli el bombasının patlaması sonucu maddi hasar meydana geldi. Olay yerinde DHKP-C örgütüne ait pankart bulundu. Basının sorulannı yanıtlamaktan kaçman ilçe başkanı Hasan Akçay. daha önce tehdit almadıklannı ve bu saldınnın partilerine yönelik olduğuna inanmadığını söyledi. 'YöneticHik yap' • ANKARA (UBA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Kumbaracıbaşı, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in, Körfez krizine ilişkin endişelerini "bir gazeteci edası ile etrafina anlatarak açıkladığını" savunarak "Ecevit, kimi, kime şikâyet ediyor? Uyanlannı kime yapıyor? Görev başındalar işte, gereğini yapsınlar. Görev başında olanlann kendi kendilerini şikâyet etmeleri gibi bir durum daha önce görmemiştik. Ecevit, gazetecilik değil, bulunduğu yönetici konumunun gereğini yapsın" dedi. Ateş'e saldırı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Pir Sultan Abdal Kültür Demeği 5. Olağan Genel Kurulu nedeniyle Ankara'da bulunan demeğin Îzmir şube başkanı Veli Ateş, Yüksel Caddesi'nde bir grubun saldınsına uğradı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafindan yapılan açıklamada, Ateş'in, saldmda başından ve kollanndan yaralandığı belirtildi. Açıklamada, "Bu saldın, arkadaşımızın şahstnda demokratik Alevi hareketine, emek ve demokrasi güçlerine yöneliktir" denildi. Iki milletvekili hakkında hazırlanan iddianamede 6-12 yıl hapis cezası isteniyor Ağar ve Bucak'a dava • Dokunulmazlıklan kaldınlan DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar ve Sedat Bucak hakkında Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcıhğı'nca dava açıldı. Hazırlanan iddianamede Ağar ve Bucak'ın. 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçlanndan yargılanması isteniyor. İstanbul Haber Servisi - DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar ile DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak hakkında İstanbul DGM Başsavcıhğı'nca dava açıldı. istanbul DGM Savcılığf nca hazırlanan iddianamede. Agar hakkında 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak', 'haklannda yakalama ve gıyabi tutuklama karan bulunan kişOeri yetkili mercilere haber vermemek\ •görevini ihmal etmek" suçlanndan; Bucak hakkında da 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak', '6136 sayüı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet etmek' ve 'haklannda yakalama ve gıyabi tutuklama karan bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek' suçlanndan 12 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Sedat Bucak ile Mehmet Agar'ın dokunulmazlığı TBMMde 11 Arahkl997tarihinde kaldınlmıştı. Bucak ve Ağar. Anayasa'nın 85. maddesi gereğince 17 Aralık 1997'de Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak karann ıptalinı istemişler, ancak bu ıstemleri reddedilmişti. Anayasa Mahkemesi'nin dokunulmazlıklan kaldırmasından sonra Susurluk davasının görüldüğü lstanbul DGM harekete DYP'li Sedat Bucak Ue Mehmet Ağar'm dokunulmazlığı TBMM'de 11 Aralık 1997 tarihinde kaldınlmıştı. Bucak ve Ağar anayasanın 85. maddesi gereğince 17 Arahk 1997'de Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak karann iptalini istemişler ancak bu istemleri reddedilmişti. geçmiş, Susurluk savcılan iki mılletvekilini ifade vermek üzere DGM'ye çağırmıştı. İki mılletvekılınin ifadesı Susurluk savcılan Aykut Cengiz Engin ile Ahmet Gürses tarafindan alınmıştı. Sa\cılarbir süredır yürüttükleri soruşturmayı tamamlayarak Ağar ve Bucak hakkında dava açtı. İstanbul DGM Başsavcısı Erdal Gökçen. savcılar Aykut Cengiz Engın ve Ahmet Gürses tarafindan hazırlanan iddianamede. Ağar hakkında 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak', 'haklannda yakalama ve gryabi tutuklama karan bulunan kişileri yetkili mercilere haber \ermemek', 'görevini ihmal etmek' suçlanndan; Bucak hakkında ise 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'. '6136 sayılı Ateşli Silahlar Kanunu'na muhalefet etmek' ve 'haklannda yakalama ve gıyabi tutuklama karan bulunan kişileri yetkili mercilere haber \ermemek' suçlanndan 6 jle 12 yı| ^ arasındaafeıı hapis cezasî "-1 .'"* isteniyor. iki milletvekilinin dosyasmın tstanbul 6 No'lu DGM'deki Susurluk davası dosyası ile birleştirilmesi bekleniyor. Dosyalann birleştirilmesi durumunda Ağar ve Bucak, 4 Mayıs'taki Susurluk davasında ilk kez yargı önüne çıkacaklar. Başsavcılığın iki milletvekili hakkında hazırladığı iddianamede Sedat Bucak'ın, Abdullah ÇaÜı'yı gerçek kimliğiyle tanıdığına dikkat çekildi. Kumarhaneci Omer Lütfü Topal'ın öldürülmesi olayma adı kanşan özel timcilerin Bucak'ın koruması olduğu vurgulandı. Bucak'ın, özel timciler bu olayla ilgili olarak gözaltına alındığında emniyeti defalarca aradığına da dikkat çekilirken Ağar'ın da bu kişileri sorgulanmak üzere Ankara'ya getirdiği kaydedildi. İddianamede, MÎT eski elemanı Tank Ümit'in kaybolması olayını eski MİT Kotr-Terör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün dönemin Emniyet Genel MiidürüMehpetAğar'a r haber veniigi, Ağar'Oı ise- "Bakanz" dediği ifade edildi. Ümit'in amcası Cemalettin Ümit'in Ağar'ı görmeye gittiğinin anlatıldığı iddianamede tbrahim Şahin ve Abdullah Çath'yı kastederek I Ş. ve A.Ç. adlı kişilerin yeğenini öldürdüğünü belirten bir mektup verdıği belirtildi. İddianamede, Ağar'ın bu başharflerle kimlerin anlatılmak istendiğini Cemalettin Omit'e sormamasına dikkat çekildi. İddianamede sahte pasaport ve kimliklerle yakalanan Yaşar Öz'ün üzerinden çıkan belgeleri dönemin emniyet genel müdürü Mehmet Ağar'ın istediği ve tstanbul polisine Öz'ün serbest bırakılması talimatını İstanbul polisine verdiği belirtildi. Çath'ya verilen pasaportun altında da Ağar'ın imzasının bulunduğu vurgulandı. İddianamede, Susurluk kazasmı yapan Sedat Edip Bucak'ın arabasından çıkan sılah ve mermilerin rubsatsız olduğu belirtildi. Bülent Orakoğlu 'Belgeleri daha sonra açıklayacağım' ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı'na ait bazı belgele- rin sızdınlmasıyla ilgili davada karar 27 şu- batta açıklanacak. Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü du- ruşmasında sanıklar, Askeri Savcı Kıdemli Albay Mehmet Yenigün'ün esas hakkmda- ki görüşüyle ilgili savunmasmı yaptılar. Sanıklardan Kadir Sarmusak'ın avuka- tı Günaydın Çahşkan, müvekkilinin Batı Çalışma Grubu'nun Türk istihbaratında karmaşalar yaratan 'olağandışı' bir oluşum olduğunu savunarak, "Ne anayasamızne de yasalar böyle bir grubun oluşumuna izin vermektedir'' dedi. Eski Emniyet Genel Müdürlüğü lstihbarat Dairesi Başkan Veki- li Bülent Orakoğlu savunmasında, "Benim bugüne kadarki ifadelerim, Kutlu Savaş ta- rafindan hazırlanan Susurluk raporunu te- yit etmektedir" diye konuştu. Orakoğlu, mahkemeye, 'Eşref Biüis suikasd' ve 'Tür- kiye- İsraü Gizfi Savaşı' adl ı kitaplan da, 'iç- lerindedevleti yakından ilgilendiren gjzü bfl- güer bulunduğu' gerekçesiyle kanıt olarak sundu. Mahkeme Başkanı Mesut Kurşun, du- ruşmanın, karar açıklanmak üzere 27 şubat saat 14.00'e ertelendiğini bildirdi. Duruş- manın ardından Orakoğlu, son savunmasın- da dile getirdiği iddialar konusunda gazete- cilerin sorulannı yanıtladı. Susurluk olayj konusundaki sözlerinin hatırlatılması üze- rine Orakoğlu, 'yargrya intikal etmiş bir ko- nuda yorum yapmak istemediğini' söyledi. Orakoğlu, gazetecılenn, Susurluk olayı ile bağlantısı konusundaki ısrarlı sorulan ûze- rineşunlan söyledi: "lstihbarat Dairesi'nde, kamuoyunun vic- danını rahatsız eden konular araşbnhnak- taydL Alaaddın Yüksel, beni niçin 3 gün sü- rey le göreve başlatmadı? Gidin sorun. Ben istihbaratçıyım, bunun arkasında kimin ol- duğunu biliyorum. Araşürdım, buldum. Elimdeki bilgi ve belgeleri daha sonra açık- layacağun. Türk poiis teşkilatı her sorunu çö- zebüecek genç bir kadroya sahiptir. İşte bu olayla. bu kadronun önü kesUmiştir." Uşak Cezaevi'nde g e r g î n l i k Kadın tutuklulara cinsel taciz iddiası İZMİR (Cumhurryet Ege Bürosu)- Uşak E Tipi Cezaevi'nde gerginlik sûrüyoT. İHD îzmir Şubesi'nde toplanan tutuklu yakınlan siyasi davalardan yargılanan kadın tutuklu ve hükümlülere yönelik baskılann giderek arttıgını belirttiler. Aileler, Uşak Cumhuriyet Başsavcısı Metin Adahoğlu'nun tutuklu yakınlanna "teronst" gözüyle baktığını öne sürerek. "Öniimüzdeki sûreçte cezaevinde çıkacak üzücü olay lardan korkuyonız. Yakmlarunızın can güvcnliginden kaygılrvız" dediler. Kadın tutukhıya taciz Insan Haklan Izmir Şubesı Cezaev i Komisyonu üyesi Mihriban DUşan. cezaevi görevlilerinin kadın tutuklulara "tacizde" bulunduklannı öne sürdü. Dilşan, cezaevinde gerginliğin giderek tırmandığını iddia ederek "Siyasi davalardan yargılanan kadın tutuklu ve hükümlüler bugüne dek kullandıklan banyodan vararianamıvoıiar. Sorunun çözümü için cezaevi yönetimine, cumhuriyet başsavctsuta yaptığunız baş\ urulardan ulunılu yanıt alamadık. Bu uygulamanın sürmesi halinde tutuklu ve hükümlükrin yeniden açuk grevine gideceklerini öğrendik. Sorunun çözümü için tüm demokratik kitfc örgüüerini desteğe çağmyonız'' dedi. Şeker Bayram'ında Uşak E Tipi Cezaevi'ndeki kız kardeşini ziyarete giden Rükiye Ergün, teyzesinin oğlu ve kızma görüş izni verilmediğini söyledi. Ergün sorunun çözümü için Başsavcı Metin Adalıoğlu'na başvurduklannı belirterek, "Savcıya benhnle birlikte kardeşini Bedia Ergün'ü görmeye gelen te>-zemin oğlu ve kızmın olduğunu, her ikisinin de yaşlı olduğunu, gerekli Lmin verilmesini istedim. Savcı Adauoğtu bana, 'Teröristlerle mi görüşeceksiniz?' dedL Biz de sryasBerie görüşe geldik dedik. Sava yine tekrariayarak 'Onlar teröristtir' dedi ve bize bağırarak odasmdan çıkardı" diye konuştu. Öğrenciye baskıda yeni yöntem Polis, hem dövüyor hem şikâyetçioluyor NECATtAYGIN tZMİR - Içişleri Bakanı Murat Başesgioğhı, Ege Üniversitesi lletişim Fakültesi öğrencisi Afi SerkaB Eroğhı'nun polis tarafindan kaçınlmadığını ve ajanlık teklîfi yapılmadığını açıklayıp, umursamaz bir tavır sergilerken îzmir'de öğrenciye polis baskısı sürüyor. Dokuz Eylül Oniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi ve Tüm Maliye- Sen üyesi Murat Durmuş'a polislerce ajanlık teklifı yapılmasmın arduıdan son olarak da Ahmet Yesevi öğrenci Yurdu'nda kalan Ahmet Birge Uzuocr polisler tarafindan dövüldü. Polisler, hem dayak atıp hem de "pofise mukavemet" gerekçesiyle şikâyetçi olurken Uzuner'in avukatı AH Asker Alkan, müvekkilini döven polisler L G., B. S^ G. A^ E. F. hakkında Îzmir Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ege Oniversitesi İletişim Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ali Serkan Eroğlu, 4 Aralık'ta polısin kendisini kaçırarak ajanlık teklif ettiğini, ancak kabul etmemesi üzerine polisler tarafindan dövüldüğünü savlayarak Îzmir Cumhuriyet Savcılığı'na başvurmuştu. Eroğlu. 24 Aralık'ta okuduğu fakültenin tuvaletinde asılı olarak buhınmuştu. Demokratik kitle örgütlerinin baskısı üzerine Içişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, yaptığı açıklamada Eroğlu'nun polis tarafindan kaçınlmadığını, ajanlık teklifı yapılmadığını iddia etti. Içişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'nun bu açıklamastna karşın Izmir'de ajanlık teklifleri ve baskılar sürüyor. Avukat Ali Asker Alkan, Buca Hacı Ahmet Yesevi Öğrenci Yurdu'nda kalan müvekkili Ahmet Birge Uzuner'in, DEÜ Iktisat Fakültesi kampusu dışma çıkarken 35 HH 483 plakalı otomobilden inen I.G., B.S., G.A., E.F. admdaki polisler tarafindan dövüldüğünü öne sürdü. Müvekkilinin can güvenliğinden kaygılı olduğunu söyleyen Alkan. müvekkilini döven polisler hakkında cumhuriyet savcıhğma suç duyurusunda bulundu. NOKTASIJ ORAL ÇALIŞLAR orai.calislar(5,raksnet.com Kuöu Savaş'm raporunda dı- le getirilen "Devlet zaraıiı gör- dûklerini öldürebılir" anlayışı ciddi bir şekılde sorgulanıp eleştirilmedi. Çünkü tarihin bir- çok döneminde bu ülkede "devletin yüce çıkartan" adına adam öldürmek meşru kabul edilmiş ve birçok cinayet bu amaçla gerçekleştirilmişti. 1977'lerde başlayan süreç içın- de ülkemizin en değerli aydın- ları öldürüldüler. Bu cınayetlerin hepsinin arkasında, devlet için- de bir çetenin olduğu bugün daha net şekilde ortaya çıktı. Cevat Yurdakul'dan, Abdi Ipekçi'ye kadar uzanan 1980 öncesi cinayetlerin dosyalannı inceleyin görürsünüz. Katillerin hemen hepsi ortaya çıktığı hal- de neredeyse hiçbiri ceza alma- dı. Arkalarındaki devlet gücü, onlan koruyup kollamış ve ey- lemlerini sürdürebilmeleri için olanaklar sağlanmıştı. Devlet adam öldürtjr mü diye düşünürken geçmişe uzandım. Osmanlı tarihinin kanlı sayfala- nnı kanştırdım. Divan şiirinin bü- yük ustalanndan şair Nef'i, Os- Şairini Boğduran Devlet manlı Padişahı4. Murattarafin- dan boğdurularak öldürülmüş ve Sarayburnu'ndan denize atıl- mıştı. Bu ve benzeri cinayetler- le. Osmanlı imparatorlan, kendi Sanatçılarını boğduran devlet yöneticileri olarak tarihe geç- mişlerdi. Bundan tam 363 sene önce 27 Ocak 1635 günü 4. Murat. şair Nefi'yi Bayram Pa- şa'ya teslım etmiş ve o da bu büyük şalri Çavuşbaşı Boynu- eğri Mehmet Ağa aracılığıyla Topkapı Sarayı'nın odunluğun- da cellatlara boğdurtmuştu. Nef'i, Türkçeyi yetkin şekilde iyi kullanan, duygu yüklü, çok etkili ve önemli bir Divan şairiy- di. Ölürken söylediği anlatılan şu dörtlük, onun ölüme gider- ken bile büyüklüğünü çok güzet dile getirir: Ey dil(gönül) hele bir âlemde bir adem yoğ imış Var ise de ehl-ı dile mahrem yoğ imiş Gam çekme hakıkatde eğer arifisen Farz eyle ki el'an âlem yoğ i- miş Kimdi Nef'i? 1572'de Erzu- rum yakınlanndaki Hasanka- le'de doğmuş, Farsça ve Arap- çayı genç yaşlarda çok iyi öğ- renmiş, kendisini iyi yetiştirmiş- ti. Erzurum'dan Osmanlı Sara- yı'nın dikkatini çekecek kadar yetenekli bir Anadolu çocuğuy- du. O dönemde padişahlann ve devlet büyüklerinin şiirlerle övülmesi gelenekti. Nef'i de Is- tanbul'a geldikten sonra Os- manlı sultanları, sadrazamlar hakkında övgü dolu şiirier yaz- mıştı. öte yandan o şairdi. Güçlü hiciv şiirinin önemli temsilcile- rinden biristydi. Bu nedenle sö- zünü sakınmaz, eleştirilerini, esprilerini, ironisini de şiirlerinin içine yerleştirirdi. O babasına bi- le şu sözleri sakınmadan söyle- yecek kadar dik başlıydı: "Pe- der değil bu bela-yi siyehdir ba- şıma." Tahir Efendi ile ilgili an- latılan bir öyküsü de hiciv tari- himizin doaıklanndan biridir. Tahir Efendi, Nefinin sivri di- linden hoşlanmayanlardandı. Onun için "kelp" (köpek) der. Nef'i ise ona şöyle cevap verir: "Tahir Efendi bana kelp demiş I lltifatı bu sözde zahirdir! Mali- kl mezhebim, benim ziral Itika- dımÇınancım) Kelp Tahir'dir. Ta- hir Arapça temiz anlamına ge- lir. Nef'i'nin bağlı olduğu Maliki mezhebiise köpeği temiz kabul eder. Müthiş birkelime oyunuy- la Tahir Efendi için hem köpek hem temizanlamına gelecekbir tanımlama yapar. Şairin ölüme gıdişine ilişkin il- ginç bir öykü anlatıiır. Nef'i, pa- dişahtan aldığı altınlan meytıa- nelerde tüketmek amacıyla ha- rekete geçer. Tam âlem halin- deyken 4. Murat'ın bilinen gece baskınlanndan birine yakaîanır. Padişah, kızgın bir dille şaire, "Nef'i ne bu hal? Bundan daha büyük bir münasebetsizlik var mıdır?"öer. Şairin ise şöyle ce- vap verdiği rivayet olunur: "Var- dırhünkânm, geceyansında bir yere habersiz misafir gelmek." Iddiaya göre bu sözler Nef'i'nin sonu olur. Bir başka görüşe göre ise Nef'i, Bayram Paşa'yı hicveden satırlar yazar ve Bayram Paşa, padişahtan Nefi'yi öldürmek için izin alır. Bütün bu rivayetler bir yana gerçek olan, Divan şi- irimizin köşe taşlanndan olan büyük şair, devlet büyüklerinin bir emriyie boğdurulmuş ve de- nize atılmıştı. Bir mezan bile yok. Yüzyıllar sonra bir başka bü- yük şairimizNâzım Hikmet ca- nını zor kurtanp yurtdıştna kaç- mak zorunda kalmıştı. Onun da de mezan Moskova'da. Nereden nereye... 363 yıl ön- ce Nefi'yi yok eden devlet an- layışı, yıllar içinde sanki hiç de- ğişmedi. Kutlu Savaş'ın rapo- runa bakın, aynı yaklaşımı gö- rürsünüz. Sevgili Nef'i, "Ne de- ğişti" deyip mezarda kalksa a- caba nasıl bir dörtlük yazardı? GLOBALPOLİTİKtTTİTl ERGİN YILDIZOĞLU Bir Garip Strateji - II Pazartesi yazımda ABD-lngiliz ekseninın Irak'a karşı uygulamaya koymaya çalıştıkları askeri ope- rasyonun aklıma getirdiği sorulan sizlerle paylaş- mış, ABD'nin stratejisinin mantığında bir gariplik olduğuna değinmiştim. Hafta sonunda. bir taraf- tan yeni sorular oluşurken, diğer taraftan birbirin- den ilginç yorumlar su yüzüne çıkmaya başladı. Clinton, cuma günü yaptığı konuşmalarda. ABD'nin amacının Irak lideriiğini değiştirmek olma- dığını; Irak'ın kitle imha silahlarını imal etme ve kullanma kapasitesini büyük ölçüde azaltmak is- tediklerini belirtti. Böylece ABD, giderek daral- makta olan uluslararası desteğini korumak için en düşük ortak paydaya çekilmeye çalışıyor, diğer taraftan, Fransız diplomatik kaynaklarının The Ob- server'e söylediği gibi BM silah müfettişlerinin I- rak'a geri dönmesi hedefinden de vazgeçmiş olu- yordu. Bu koşullarda, kimyasal silahlann nerede gizli olduğunu da kimse bilmediğine göre, ABD'nin stratejisi pratikte Saddam'ı cezalandırmak adına masum Iraklıları öldürmeye dönüşmüş olmuyor mu? Ben bu garip mantığı kavramaya çalışırken. Tür- kiye'de de yakından tanıdığımız "karanlık işler uz- manı" Richard Perle'nin VVashington Post'ta, bir anlamda yukandaki sorunun yarartığı mantık bur- kulmasını düzeltmeyi amaçlayan bir yazısı yayım- landı. Perle, Irak'ı bombalamanın, Saddam iktidar- da kaldığı müddetçe hiçbir işe yaramayacağını vurguladıktan sonra, kendi uzmanlık alanına uy- gun bir seri öneride bulundu. Perle'ye göre ABD, Irak içindeki muhalefeti meşru bir geçici hükümet olarak tanıyacak ve hatta buna BM'de iskemle vermeye çabalayacak; Körfez Savaşı sırasında dondurulan Irak paralannın bir kısmını bunlara akıt- maya başlayacak; bu muhalefetin elindeki bölge- de, özellikle kuzeyde ekonomik ambargoyu kal- dıracak; muhalefete radyo, TV gibi propaganda olanaklan sunacak; muhalefetin elinde oluşacak "kurtanlmış bölgelere" silah, mühimmat ve hava desteği sağlayacak. ABD'ye bir iç savaşta taraf ol- mayı, bir ülkeyi bölmeyi, Irak halkını birbirine kır- dınmayı öneren ve korkutucu bir şekilde Vietnam Savaşı'nı hatııiatan bu strateji de (Perle'ye yeni iş olanaklan açacağı kesin olmasına rağmen) Per- le'ye göre "garanti değil". Bir sorunu daha var bu stratejinin. Pazartesi günü değindiğim gibi Irak'ta desteklendiği takdirde iç savaş başlatabilecek güçte bir muhalefet yok. Perle'nin de üyesi oldu- ğu Amerikan Entreprise Institute'den bir başka "karanlık işler uzmanrnm da Iran'ı devreye sok- mayı önerdiğini pazartesi yazımda aktarmıştım. Gördüğüm kadanyla ABD "entelijans" çevreleri- nin "goon squad" (kalın kafalı kiralık katil tayfası) tabiredilen kesimi içinde iç savaş, bölme, ilhak vb. gibi stratejiler giderek daha fazla ilgi çekiyor. Bu garip stratejilerin aksine, Edvvard Said'in hafta sonunda The Observer'de yayımlanan ana- lizi, gerçekten ender mantıklı yaklaşımlardan biriy- di. Kısaca özetlersem Said, ABD'de din ile siya-, setin ne kadar iç ıçe geçtiğini anlattıktan sonra, son aylarda köktendinci Hırtetiyan çevrelerte Siyo- nist çevreler arasında, Israil'in genişlemesi teme- linde bir yakınlaşma, hatta bir ittifak oluştuğuna dikkati çekiyor. Netanyahu nun son ABD ziyare- tinde bu denklem üzerinden ABD iç politikasına < karışmaya başladığını ve her iki kanadın, birlikte Clinton üzerinde Irak'a saldırması, artık ölmüş olan barış sürecinde Netanyahu'yu eleştirmemesinı ve Israil'in genışleme politikasına sessiz kalmasını sağlamak doğrultusunda baskı yaptıklarını yazıyor. Said, "Sağ bloka karşı, özellikle milliyetçilik ve as- keri inisiyatif konulannda zayıfgönjnmek isteme- yen Clinton'ın da bu baskıyı ister istemez kabul ettiğini" yazıyor. Said, köktendinci Hıristıyanlarla Siyonist Israil lobisinin ABD'yi bir savaşa sokmak üzere olduğunu, bunun bir amacının da Clinton'ı yıpratmak olduğunu vurgulayarak yazısını bitiri- yor. Ancak Said'in çözümlemelerinde de açıklan- mayı bekleyen önemli bir soru var. Ideolojik ve si- yasi olarak Yahudi düşmanlığı ile bilinen kökten- dinci Hıristiyan çevreler neden Siyonıstlerle işbir-, liği içine giriyorlar? Belki bir başka haberden ilham alarak düşün-' meye başlarsak bir ipucu bulunabilir. Soğuk sa-, vaş bittikten sonra Batı'ya yönelik nükleer tehlike çok büyük ölçüde kalktı. Nükleer tehlıkeyi engel- lemek için kurulmuş ve işletilen bir askerı-sınaiî kompleks, hatta entelijans makinesi giderek an-, lamını yitirmeye başladı. Ancak Irak sayesinde ye-• ni bir kitlesel imha tehlikesi yeniden gündeme ge-' liyor. ABD ve Ingiltere şimdi kamuoylarını "yoksur adamın atom bombası"olarak nitelenen biyolojik; kimyasal silah tehlıkesine karşı duyarlı hale getır-- meye çabalıyoriar. Tabii bu arada da bu yeni sila- ha karşı yeni savunma ve entelijans mekanızma- ları üretmek gerekiyor. Gelen haberler, 1994'ten bu yana FBI'nın ve CIA'nın bu alanda harcamalarını arttırdıklarını, ABD hükümetinin de 4 milyar dolar-', lık yeni bir savunma projesine başlamak üzere ol- duğunu gösteriyor. Bu haberlerin çizdiği manza-^ ranın mantığının, simetriğinde, ilgili sınai-mali me-1 kanizmanın işleyebilmesi için Saddam'ın ve kim-' yasal biyolojik silah tehlikesinin sürekli gündem-' de tutulması ve zaman zaman hatırlatılması gere-' ğı yatmıyor mu? Ozden'den 'Atatürkçir Düşünce Vakfı' : ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin toplumsal so- runlanna Atatürkçü düşün- ce içerisinde çözümler bul- mak ve Atatürk'ün düşün- ce mirasını koruyarak ulu- sun bu konudaki birikimi- ni harekete geçirmek üze- re "Atatürkçü Düşünce Vakfi" kuruldu. Vakıf. Atatürk'e saygı haftalan ve anma günleri dûzenleyerek Atatürkçü Düşünce ve Atatürkçülük konulannda bilimsel ya- yınlar yapmak amacıyla; eski Anayasa Mahkemesi Başkanı YektaGüngör Öz- den, Atatürk'ün manevi kı- zı ve ilk Türk kadm pilot Sabüıa Gökçen. THK Baş- kanı AtillaTaçoy, Prof. Dr. AmlÇeçen, Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Mehmet SuphiGürsoytrak ve Cenk Kora\'ın da arala- nnda bulunduğu 50 kişi ta-' rafından kuruldu. Vakfin senedinde kuru-' luş amacı şöyle tanımlanı-, yor: "Atatürk ilkelerini, devrimlerini ve yapıtlannı yaşatmak, vakfin tüm ça- hşmalanm Atatürk ilkele- rine bağblık inancı ile yü- riitmek, Atatürk ilke ve dorimleriru. düşünce sis~ temini. dev rimlerin bugün- küsonuçlannıvey annlara doğal uzantdaruu. toplum-- saldavranışlannı. yaptıkla-' nnı ve yazdıklannı incele- mek, bunlara ilişkin baş- kanlannın yazdı ve sözlü açıklamalannu Atatürkçü^ görüşlerini ortaya çıkar- mak, Atatürk'ün devrim" ve ilketerinin. çeşitli görüş- lerinin \e davranışlannın aranda yatan düşünüşü ge- niş halk kitlekrine y ansıtıp benimsemek."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle