Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 ŞUBAT 1998 ÇARŞAMBA
HABERLER
Karakaş'tan
Blaip'e tepki
• ANKARA (UBA)-
Istanbul CHP Milletvekili
ve Sosyalist Entemasyonal
üyesi Ercan Karakaş,
tngiliz Başbakanı Tony
Blair'in Genel
Başkanlığı'nı yaptığı tşçi
Partisi'nin de
Entemasyonal üyesi
olduğunu anımsatarak
"Blair'in ABD'yepeşin
desteğini doğru bulmuyor,
yadırgıyorum. Sosyal
demokrat bir liderin,
öncelikle banşçıl
yöntemleri denemesini
beklerdim" dedi. Karakaş,
"Blair'in bu tavn yalnızca
sosyal demokrat ilkelere
değil, evrensel değerlere de
ters bir tutum. Elbette
Irak'ın BM kararlanna
uyma zonınluluğu da var.
Ve Irak'ın bu kararlara tam
olarak uymadığı konusunda
bazı endişeler var. Ama
bunu anlatmanın yöntemi
bu biçimde olamaz" diye
konuştu.
Belediyetere
15 trilyon
• ANKARA (ANKA)-
Ödenek sıkıntısı çeken
belediyelere mart ayında 15
trilyon lira aktanlacağı
bildirildi. Mart ayında
yapılacak ödemelerde mali
bakımdan zor durumda
bulunan belediyelere
öncelik verilecek.
ANASOL-D hükümetinin
ilk aylannda belediyelere
aktanlan toplam 20 trilyon
liranın tamamen iktidar
ortağı ve CHP'li
belediyelere verildiği,
bunun nedeninin ise
REFAHYOL döneminde
ortaya çıkan mağduriyetin
gıderilmesi olduğu
belirtildi. Mart ayında
yapılacak ödemelerde parti
aynmı yapılmayacağı,
kaynak yaratmakta
zorlanan tüm belediyelere
eşit dağıtılacağı kaydedildi.
Nemalar için
eytem çağrısı
• ANKARA (UBA)-
KESK Genel Başkanı
Siyamı Erdem, çalışanlann
ücretlerinden kesinti
yapılarak oluşturulan ve
enflasyonun yüzde 100'ü
aşöğı bir dönemde yüzde
17 faiz ile değerlendirilen
zorunlu tasarruf fonundaki
paralann faizleriyle birlikte
ödenmesi ve kesintilere son
verilmesi için işçi ve
memur konfederasyonlanna
"ortak eylem" çağnsmda
bulundu.
DTPilçe
binasfna saMırı
• İstanbul Haber Servisi -
Demokrat Türkiye Partisi
(DTP) Güngören ilçe
binasının önüne bırakılan
ani ateşlemeli el
bombasının patlaması
sonucu maddi hasar
meydana geldi. Olay
yerinde DHKP-C örgütüne
ait pankart bulundu.
Basının sorulannı
yanıtlamaktan kaçman ilçe
başkanı Hasan Akçay. daha
önce tehdit almadıklannı ve
bu saldınnın partilerine
yönelik olduğuna
inanmadığını söyledi.
'YöneticHik yap'
• ANKARA (UBA) - CHP
Genel Başkan Yardımcısı
Onur Kumbaracıbaşı, DSP
Genel Başkanı Bülent
Ecevit'in, Körfez krizine
ilişkin endişelerini "bir
gazeteci edası ile etrafina
anlatarak açıkladığını"
savunarak "Ecevit, kimi,
kime şikâyet ediyor?
Uyanlannı kime yapıyor?
Görev başındalar işte,
gereğini yapsınlar. Görev
başında olanlann kendi
kendilerini şikâyet etmeleri
gibi bir durum daha önce
görmemiştik. Ecevit,
gazetecilik değil,
bulunduğu yönetici
konumunun gereğini
yapsın" dedi.
Ateş'e saldırı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Pir Sultan Abdal
Kültür Demeği 5. Olağan
Genel Kurulu nedeniyle
Ankara'da bulunan
demeğin Îzmir şube
başkanı Veli Ateş, Yüksel
Caddesi'nde bir grubun
saldınsına uğradı. Pir
Sultan Abdal Kültür
Derneği tarafindan yapılan
açıklamada, Ateş'in,
saldmda başından ve
kollanndan yaralandığı
belirtildi. Açıklamada, "Bu
saldın, arkadaşımızın
şahstnda demokratik Alevi
hareketine, emek ve
demokrasi güçlerine
yöneliktir" denildi.
Iki milletvekili hakkında hazırlanan iddianamede 6-12 yıl hapis cezası isteniyor
Ağar ve Bucak'a dava
• Dokunulmazlıklan
kaldınlan DYP Elazığ
Milletvekili Mehmet
Ağar ve Sedat Bucak
hakkında Istanbul
Devlet Güvenlik
Mahkemesi
Başsavcıhğı'nca dava
açıldı. Hazırlanan
iddianamede Ağar ve
Bucak'ın. 'cürüm
işlemek için teşekkül
oluşturmak' suçlanndan
yargılanması isteniyor.
İstanbul Haber Servisi - DYP
Elazığ Milletvekili Mehmet
Ağar ile DYP Şanlıurfa
Milletvekili Sedat Bucak
hakkında İstanbul DGM
Başsavcıhğı'nca dava açıldı.
istanbul DGM Savcılığf nca
hazırlanan iddianamede. Agar
hakkında 'cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak',
'haklannda yakalama ve
gıyabi tutuklama karan
bulunan kişOeri yetkili
mercilere haber vermemek\
•görevini ihmal etmek"
suçlanndan; Bucak hakkında
da 'cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak', '6136
sayüı Ateşli Silahlar
Kanunu'na muhalefet etmek'
ve 'haklannda yakalama ve
gıyabi tutuklama karan
bulunan kişileri yetkili
mercilere haber vermemek'
suçlanndan 12 yıla kadar
hapis cezası isteniyor. Sedat
Bucak ile Mehmet Agar'ın
dokunulmazlığı TBMMde 11
Arahkl997tarihinde
kaldınlmıştı. Bucak ve Ağar.
Anayasa'nın 85. maddesi
gereğince 17 Aralık 1997'de
Anayasa Mahkemesi'ne
başvurarak karann ıptalinı
istemişler, ancak bu ıstemleri
reddedilmişti. Anayasa
Mahkemesi'nin
dokunulmazlıklan
kaldırmasından sonra
Susurluk davasının görüldüğü
lstanbul DGM harekete
DYP'li Sedat Bucak Ue Mehmet Ağar'm dokunulmazlığı TBMM'de 11 Aralık 1997 tarihinde
kaldınlmıştı. Bucak ve Ağar anayasanın 85. maddesi gereğince 17 Arahk 1997'de Anayasa
Mahkemesi'ne başvurarak karann iptalini istemişler ancak bu istemleri reddedilmişti.
geçmiş, Susurluk savcılan iki
mılletvekilini ifade vermek
üzere DGM'ye çağırmıştı. İki
mılletvekılınin ifadesı
Susurluk savcılan Aykut
Cengiz Engin ile Ahmet
Gürses tarafindan alınmıştı.
Sa\cılarbir süredır
yürüttükleri soruşturmayı
tamamlayarak Ağar ve Bucak
hakkında dava açtı. İstanbul
DGM Başsavcısı Erdal
Gökçen. savcılar Aykut
Cengiz Engın ve Ahmet
Gürses tarafindan hazırlanan
iddianamede. Ağar hakkında
'cürüm işlemek için teşekkül
oluşturmak', 'haklannda
yakalama ve gryabi tutuklama
karan bulunan kişileri yetkili
mercilere haber \ermemek',
'görevini ihmal etmek'
suçlanndan; Bucak hakkında
ise 'cürüm işlemek için
teşekkül oluşturmak'. '6136
sayılı Ateşli Silahlar
Kanunu'na muhalefet etmek'
ve 'haklannda yakalama ve
gıyabi tutuklama karan
bulunan kişileri yetkili
mercilere haber \ermemek'
suçlanndan 6 jle 12 yı| ^
arasındaafeıı hapis cezasî "-1 .'"*
isteniyor. iki milletvekilinin
dosyasmın tstanbul 6 No'lu
DGM'deki Susurluk davası
dosyası ile birleştirilmesi
bekleniyor. Dosyalann
birleştirilmesi durumunda
Ağar ve Bucak, 4 Mayıs'taki
Susurluk davasında ilk kez
yargı önüne çıkacaklar.
Başsavcılığın iki milletvekili
hakkında hazırladığı
iddianamede Sedat Bucak'ın,
Abdullah ÇaÜı'yı gerçek
kimliğiyle tanıdığına dikkat
çekildi. Kumarhaneci Omer
Lütfü Topal'ın öldürülmesi
olayma adı kanşan özel
timcilerin Bucak'ın koruması
olduğu vurgulandı. Bucak'ın,
özel timciler bu olayla ilgili
olarak gözaltına alındığında
emniyeti defalarca aradığına
da dikkat çekilirken Ağar'ın
da bu kişileri sorgulanmak
üzere Ankara'ya getirdiği
kaydedildi. İddianamede,
MÎT eski elemanı Tank
Ümit'in kaybolması olayını
eski MİT Kotr-Terör Daire
Başkanı Mehmet Eymür'ün
dönemin Emniyet Genel
MiidürüMehpetAğar'a r
haber veniigi, Ağar'Oı ise-
"Bakanz" dediği ifade edildi.
Ümit'in amcası Cemalettin
Ümit'in Ağar'ı görmeye
gittiğinin anlatıldığı
iddianamede tbrahim Şahin
ve Abdullah Çath'yı
kastederek I Ş. ve A.Ç. adlı
kişilerin yeğenini
öldürdüğünü belirten bir
mektup verdıği belirtildi.
İddianamede, Ağar'ın bu
başharflerle kimlerin
anlatılmak istendiğini
Cemalettin Omit'e
sormamasına dikkat çekildi.
İddianamede sahte pasaport
ve kimliklerle yakalanan
Yaşar Öz'ün üzerinden çıkan
belgeleri dönemin emniyet
genel müdürü Mehmet
Ağar'ın istediği ve tstanbul
polisine Öz'ün serbest
bırakılması talimatını
İstanbul polisine verdiği
belirtildi. Çath'ya verilen
pasaportun altında da Ağar'ın
imzasının bulunduğu
vurgulandı. İddianamede,
Susurluk kazasmı yapan
Sedat Edip Bucak'ın
arabasından çıkan sılah ve
mermilerin rubsatsız olduğu
belirtildi.
Bülent Orakoğlu
'Belgeleri
daha sonra
açıklayacağım'
ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Deniz
Kuvvetleri Komutanlıgı'na ait bazı belgele-
rin sızdınlmasıyla ilgili davada karar 27 şu-
batta açıklanacak. Deniz Kuvvetleri Askeri
Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü du-
ruşmasında sanıklar, Askeri Savcı Kıdemli
Albay Mehmet Yenigün'ün esas hakkmda-
ki görüşüyle ilgili savunmasmı yaptılar.
Sanıklardan Kadir Sarmusak'ın avuka-
tı Günaydın Çahşkan, müvekkilinin Batı
Çalışma Grubu'nun Türk istihbaratında
karmaşalar yaratan 'olağandışı' bir oluşum
olduğunu savunarak, "Ne anayasamızne de
yasalar böyle bir grubun oluşumuna izin
vermektedir'' dedi. Eski Emniyet Genel
Müdürlüğü lstihbarat Dairesi Başkan Veki-
li Bülent Orakoğlu savunmasında, "Benim
bugüne kadarki ifadelerim, Kutlu Savaş ta-
rafindan hazırlanan Susurluk raporunu te-
yit etmektedir" diye konuştu. Orakoğlu,
mahkemeye, 'Eşref Biüis suikasd' ve 'Tür-
kiye- İsraü Gizfi Savaşı' adl ı kitaplan da, 'iç-
lerindedevleti yakından ilgilendiren gjzü bfl-
güer bulunduğu' gerekçesiyle kanıt olarak
sundu.
Mahkeme Başkanı Mesut Kurşun, du-
ruşmanın, karar açıklanmak üzere 27 şubat
saat 14.00'e ertelendiğini bildirdi. Duruş-
manın ardından Orakoğlu, son savunmasın-
da dile getirdiği iddialar konusunda gazete-
cilerin sorulannı yanıtladı. Susurluk olayj
konusundaki sözlerinin hatırlatılması üze-
rine Orakoğlu, 'yargrya intikal etmiş bir ko-
nuda yorum yapmak istemediğini' söyledi.
Orakoğlu, gazetecılenn, Susurluk olayı ile
bağlantısı konusundaki ısrarlı sorulan ûze-
rineşunlan söyledi:
"lstihbarat Dairesi'nde, kamuoyunun vic-
danını rahatsız eden konular araşbnhnak-
taydL Alaaddın Yüksel, beni niçin 3 gün sü-
rey le göreve başlatmadı? Gidin sorun. Ben
istihbaratçıyım, bunun arkasında kimin ol-
duğunu biliyorum. Araşürdım, buldum.
Elimdeki bilgi ve belgeleri daha sonra açık-
layacağun. Türk poiis teşkilatı her sorunu çö-
zebüecek genç bir kadroya sahiptir. İşte bu
olayla. bu kadronun önü kesUmiştir."
Uşak Cezaevi'nde g e r g î n l i k
Kadın tutuklulara
cinsel taciz iddiası
İZMİR (Cumhurryet Ege Bürosu)-
Uşak E Tipi Cezaevi'nde gerginlik
sûrüyoT. İHD îzmir Şubesi'nde
toplanan tutuklu yakınlan siyasi
davalardan yargılanan kadın tutuklu
ve hükümlülere yönelik baskılann
giderek arttıgını belirttiler.
Aileler, Uşak Cumhuriyet Başsavcısı
Metin Adahoğlu'nun tutuklu
yakınlanna "teronst" gözüyle
baktığını öne sürerek. "Öniimüzdeki
sûreçte cezaevinde çıkacak üzücü
olay lardan korkuyonız.
Yakmlarunızın can güvcnliginden
kaygılrvız" dediler.
Kadın tutukhıya taciz
Insan Haklan Izmir Şubesı Cezaev i
Komisyonu üyesi Mihriban DUşan.
cezaevi görevlilerinin kadın
tutuklulara "tacizde" bulunduklannı
öne sürdü. Dilşan, cezaevinde
gerginliğin giderek tırmandığını
iddia ederek "Siyasi davalardan
yargılanan kadın tutuklu ve
hükümlüler bugüne dek kullandıklan
banyodan vararianamıvoıiar.
Sorunun çözümü için cezaevi
yönetimine, cumhuriyet başsavctsuta
yaptığunız baş\ urulardan ulunılu
yanıt alamadık. Bu uygulamanın
sürmesi halinde tutuklu ve
hükümlükrin yeniden açuk grevine
gideceklerini öğrendik. Sorunun
çözümü için tüm demokratik kitfc
örgüüerini desteğe çağmyonız'' dedi.
Şeker Bayram'ında Uşak E Tipi
Cezaevi'ndeki kız kardeşini ziyarete
giden Rükiye Ergün, teyzesinin oğlu
ve kızma görüş izni verilmediğini
söyledi. Ergün sorunun çözümü için
Başsavcı Metin Adalıoğlu'na
başvurduklannı belirterek, "Savcıya
benhnle birlikte kardeşini Bedia
Ergün'ü görmeye gelen te>-zemin oğlu
ve kızmın olduğunu, her ikisinin de
yaşlı olduğunu, gerekli Lmin
verilmesini istedim. Savcı Adauoğtu
bana, 'Teröristlerle mi
görüşeceksiniz?' dedL Biz de
sryasBerie görüşe geldik dedik. Sava
yine tekrariayarak 'Onlar teröristtir'
dedi ve bize bağırarak odasmdan
çıkardı" diye konuştu.
Öğrenciye baskıda yeni yöntem
Polis, hem dövüyor
hem şikâyetçioluyor
NECATtAYGIN
tZMİR - Içişleri Bakanı Murat
Başesgioğhı, Ege Üniversitesi lletişim
Fakültesi öğrencisi Afi SerkaB
Eroğhı'nun polis tarafindan
kaçınlmadığını ve ajanlık teklîfi
yapılmadığını açıklayıp, umursamaz
bir tavır sergilerken îzmir'de
öğrenciye polis baskısı sürüyor.
Dokuz Eylül Oniversitesi Eğitim
Fakültesi öğrencisi ve Tüm Maliye-
Sen üyesi Murat Durmuş'a polislerce
ajanlık teklifı yapılmasmın arduıdan
son olarak da Ahmet Yesevi öğrenci
Yurdu'nda kalan Ahmet Birge Uzuocr
polisler tarafindan dövüldü. Polisler,
hem dayak atıp hem de "pofise
mukavemet" gerekçesiyle şikâyetçi
olurken Uzuner'in avukatı AH Asker
Alkan, müvekkilini döven polisler L
G., B. S^ G. A^ E. F. hakkında Îzmir
Cumhuriyet Savcılığı'na suç
duyurusunda bulundu.
Ege Oniversitesi İletişim Fakültesi 2.
sınıf öğrencisi Ali Serkan Eroğlu, 4
Aralık'ta polısin kendisini kaçırarak
ajanlık teklif ettiğini, ancak kabul
etmemesi üzerine polisler tarafindan
dövüldüğünü savlayarak Îzmir
Cumhuriyet Savcılığı'na başvurmuştu.
Eroğlu. 24 Aralık'ta okuduğu
fakültenin tuvaletinde asılı olarak
buhınmuştu. Demokratik kitle
örgütlerinin baskısı üzerine Içişleri
Bakanı Murat Başesgioğlu, yaptığı
açıklamada Eroğlu'nun polis
tarafindan kaçınlmadığını, ajanlık
teklifı yapılmadığını iddia etti. Içişleri
Bakanı Murat Başesgioğlu'nun bu
açıklamastna karşın Izmir'de ajanlık
teklifleri ve baskılar sürüyor. Avukat
Ali Asker Alkan, Buca Hacı Ahmet
Yesevi Öğrenci Yurdu'nda kalan
müvekkili Ahmet Birge Uzuner'in,
DEÜ Iktisat Fakültesi kampusu dışma
çıkarken 35 HH 483 plakalı
otomobilden inen I.G., B.S., G.A., E.F.
admdaki polisler tarafindan
dövüldüğünü öne sürdü. Müvekkilinin
can güvenliğinden kaygılı olduğunu
söyleyen Alkan. müvekkilini döven
polisler hakkında cumhuriyet
savcıhğma suç duyurusunda bulundu.
NOKTASIJ ORAL ÇALIŞLAR orai.calislar(5,raksnet.com
Kuöu Savaş'm raporunda dı-
le getirilen "Devlet zaraıiı gör-
dûklerini öldürebılir" anlayışı
ciddi bir şekılde sorgulanıp
eleştirilmedi. Çünkü tarihin bir-
çok döneminde bu ülkede
"devletin yüce çıkartan" adına
adam öldürmek meşru kabul
edilmiş ve birçok cinayet bu
amaçla gerçekleştirilmişti.
1977'lerde başlayan süreç içın-
de ülkemizin en değerli aydın-
ları öldürüldüler. Bu cınayetlerin
hepsinin arkasında, devlet için-
de bir çetenin olduğu bugün
daha net şekilde ortaya çıktı.
Cevat Yurdakul'dan, Abdi
Ipekçi'ye kadar uzanan 1980
öncesi cinayetlerin dosyalannı
inceleyin görürsünüz. Katillerin
hemen hepsi ortaya çıktığı hal-
de neredeyse hiçbiri ceza alma-
dı. Arkalarındaki devlet gücü,
onlan koruyup kollamış ve ey-
lemlerini sürdürebilmeleri için
olanaklar sağlanmıştı.
Devlet adam öldürtjr mü diye
düşünürken geçmişe uzandım.
Osmanlı tarihinin kanlı sayfala-
nnı kanştırdım. Divan şiirinin bü-
yük ustalanndan şair Nef'i, Os-
Şairini Boğduran Devlet
manlı Padişahı4. Murattarafin-
dan boğdurularak öldürülmüş
ve Sarayburnu'ndan denize atıl-
mıştı. Bu ve benzeri cinayetler-
le. Osmanlı imparatorlan, kendi
Sanatçılarını boğduran devlet
yöneticileri olarak tarihe geç-
mişlerdi. Bundan tam 363 sene
önce 27 Ocak 1635 günü 4.
Murat. şair Nefi'yi Bayram Pa-
şa'ya teslım etmiş ve o da bu
büyük şalri Çavuşbaşı Boynu-
eğri Mehmet Ağa aracılığıyla
Topkapı Sarayı'nın odunluğun-
da cellatlara boğdurtmuştu.
Nef'i, Türkçeyi yetkin şekilde
iyi kullanan, duygu yüklü, çok
etkili ve önemli bir Divan şairiy-
di. Ölürken söylediği anlatılan
şu dörtlük, onun ölüme gider-
ken bile büyüklüğünü çok güzet
dile getirir:
Ey dil(gönül) hele bir âlemde
bir adem yoğ imış
Var ise de ehl-ı dile mahrem
yoğ imiş
Gam çekme hakıkatde eğer
arifisen
Farz eyle ki el'an âlem yoğ i-
miş
Kimdi Nef'i? 1572'de Erzu-
rum yakınlanndaki Hasanka-
le'de doğmuş, Farsça ve Arap-
çayı genç yaşlarda çok iyi öğ-
renmiş, kendisini iyi yetiştirmiş-
ti. Erzurum'dan Osmanlı Sara-
yı'nın dikkatini çekecek kadar
yetenekli bir Anadolu çocuğuy-
du. O dönemde padişahlann ve
devlet büyüklerinin şiirlerle
övülmesi gelenekti. Nef'i de Is-
tanbul'a geldikten sonra Os-
manlı sultanları, sadrazamlar
hakkında övgü dolu şiirier yaz-
mıştı.
öte yandan o şairdi. Güçlü
hiciv şiirinin önemli temsilcile-
rinden biristydi. Bu nedenle sö-
zünü sakınmaz, eleştirilerini,
esprilerini, ironisini de şiirlerinin
içine yerleştirirdi. O babasına bi-
le şu sözleri sakınmadan söyle-
yecek kadar dik başlıydı: "Pe-
der değil bu bela-yi siyehdir ba-
şıma." Tahir Efendi ile ilgili an-
latılan bir öyküsü de hiciv tari-
himizin doaıklanndan biridir.
Tahir Efendi, Nefinin sivri di-
linden hoşlanmayanlardandı.
Onun için "kelp" (köpek) der.
Nef'i ise ona şöyle cevap verir:
"Tahir Efendi bana kelp demiş
I lltifatı bu sözde zahirdir! Mali-
kl mezhebim, benim ziral Itika-
dımÇınancım) Kelp Tahir'dir. Ta-
hir Arapça temiz anlamına ge-
lir. Nef'i'nin bağlı olduğu Maliki
mezhebiise köpeği temiz kabul
eder. Müthiş birkelime oyunuy-
la Tahir Efendi için hem köpek
hem temizanlamına gelecekbir
tanımlama yapar.
Şairin ölüme gıdişine ilişkin il-
ginç bir öykü anlatıiır. Nef'i, pa-
dişahtan aldığı altınlan meytıa-
nelerde tüketmek amacıyla ha-
rekete geçer. Tam âlem halin-
deyken 4. Murat'ın bilinen gece
baskınlanndan birine yakaîanır.
Padişah, kızgın bir dille şaire,
"Nef'i ne bu hal? Bundan daha
büyük bir münasebetsizlik var
mıdır?"öer. Şairin ise şöyle ce-
vap verdiği rivayet olunur: "Var-
dırhünkânm, geceyansında bir
yere habersiz misafir gelmek."
Iddiaya göre bu sözler Nef'i'nin
sonu olur.
Bir başka görüşe göre ise
Nef'i, Bayram Paşa'yı hicveden
satırlar yazar ve Bayram Paşa,
padişahtan Nefi'yi öldürmek
için izin alır. Bütün bu rivayetler
bir yana gerçek olan, Divan şi-
irimizin köşe taşlanndan olan
büyük şair, devlet büyüklerinin
bir emriyie boğdurulmuş ve de-
nize atılmıştı. Bir mezan bile
yok.
Yüzyıllar sonra bir başka bü-
yük şairimizNâzım Hikmet ca-
nını zor kurtanp yurtdıştna kaç-
mak zorunda kalmıştı. Onun da
de mezan Moskova'da.
Nereden nereye... 363 yıl ön-
ce Nefi'yi yok eden devlet an-
layışı, yıllar içinde sanki hiç de-
ğişmedi. Kutlu Savaş'ın rapo-
runa bakın, aynı yaklaşımı gö-
rürsünüz. Sevgili Nef'i, "Ne de-
ğişti" deyip mezarda kalksa a-
caba nasıl bir dörtlük yazardı?
GLOBALPOLİTİKtTTİTl
ERGİN YILDIZOĞLU
Bir Garip Strateji - II
Pazartesi yazımda ABD-lngiliz ekseninın Irak'a
karşı uygulamaya koymaya çalıştıkları askeri ope-
rasyonun aklıma getirdiği sorulan sizlerle paylaş-
mış, ABD'nin stratejisinin mantığında bir gariplik
olduğuna değinmiştim. Hafta sonunda. bir taraf-
tan yeni sorular oluşurken, diğer taraftan birbirin-
den ilginç yorumlar su yüzüne çıkmaya başladı.
Clinton, cuma günü yaptığı konuşmalarda.
ABD'nin amacının Irak lideriiğini değiştirmek olma-
dığını; Irak'ın kitle imha silahlarını imal etme ve
kullanma kapasitesini büyük ölçüde azaltmak is-
tediklerini belirtti. Böylece ABD, giderek daral-
makta olan uluslararası desteğini korumak için en
düşük ortak paydaya çekilmeye çalışıyor, diğer
taraftan, Fransız diplomatik kaynaklarının The Ob-
server'e söylediği gibi BM silah müfettişlerinin I-
rak'a geri dönmesi hedefinden de vazgeçmiş olu-
yordu. Bu koşullarda, kimyasal silahlann nerede
gizli olduğunu da kimse bilmediğine göre, ABD'nin
stratejisi pratikte Saddam'ı cezalandırmak adına
masum Iraklıları öldürmeye dönüşmüş olmuyor
mu?
Ben bu garip mantığı kavramaya çalışırken. Tür-
kiye'de de yakından tanıdığımız "karanlık işler uz-
manı" Richard Perle'nin VVashington Post'ta, bir
anlamda yukandaki sorunun yarartığı mantık bur-
kulmasını düzeltmeyi amaçlayan bir yazısı yayım-
landı. Perle, Irak'ı bombalamanın, Saddam iktidar-
da kaldığı müddetçe hiçbir işe yaramayacağını
vurguladıktan sonra, kendi uzmanlık alanına uy-
gun bir seri öneride bulundu. Perle'ye göre ABD,
Irak içindeki muhalefeti meşru bir geçici hükümet
olarak tanıyacak ve hatta buna BM'de iskemle
vermeye çabalayacak; Körfez Savaşı sırasında
dondurulan Irak paralannın bir kısmını bunlara akıt-
maya başlayacak; bu muhalefetin elindeki bölge-
de, özellikle kuzeyde ekonomik ambargoyu kal-
dıracak; muhalefete radyo, TV gibi propaganda
olanaklan sunacak; muhalefetin elinde oluşacak
"kurtanlmış bölgelere" silah, mühimmat ve hava
desteği sağlayacak. ABD'ye bir iç savaşta taraf ol-
mayı, bir ülkeyi bölmeyi, Irak halkını birbirine kır-
dınmayı öneren ve korkutucu bir şekilde Vietnam
Savaşı'nı hatııiatan bu strateji de (Perle'ye yeni iş
olanaklan açacağı kesin olmasına rağmen) Per-
le'ye göre "garanti değil". Bir sorunu daha var bu
stratejinin. Pazartesi günü değindiğim gibi Irak'ta
desteklendiği takdirde iç savaş başlatabilecek
güçte bir muhalefet yok. Perle'nin de üyesi oldu-
ğu Amerikan Entreprise Institute'den bir başka
"karanlık işler uzmanrnm da Iran'ı devreye sok-
mayı önerdiğini pazartesi yazımda aktarmıştım.
Gördüğüm kadanyla ABD "entelijans" çevreleri-
nin "goon squad" (kalın kafalı kiralık katil tayfası)
tabiredilen kesimi içinde iç savaş, bölme, ilhak vb.
gibi stratejiler giderek daha fazla ilgi çekiyor.
Bu garip stratejilerin aksine, Edvvard Said'in
hafta sonunda The Observer'de yayımlanan ana-
lizi, gerçekten ender mantıklı yaklaşımlardan biriy-
di. Kısaca özetlersem Said, ABD'de din ile siya-,
setin ne kadar iç ıçe geçtiğini anlattıktan sonra,
son aylarda köktendinci Hırtetiyan çevrelerte Siyo-
nist çevreler arasında, Israil'in genişlemesi teme-
linde bir yakınlaşma, hatta bir ittifak oluştuğuna
dikkati çekiyor. Netanyahu nun son ABD ziyare-
tinde bu denklem üzerinden ABD iç politikasına <
karışmaya başladığını ve her iki kanadın, birlikte
Clinton üzerinde Irak'a saldırması, artık ölmüş olan
barış sürecinde Netanyahu'yu eleştirmemesinı ve
Israil'in genışleme politikasına sessiz kalmasını
sağlamak doğrultusunda baskı yaptıklarını yazıyor.
Said, "Sağ bloka karşı, özellikle milliyetçilik ve as-
keri inisiyatif konulannda zayıfgönjnmek isteme-
yen Clinton'ın da bu baskıyı ister istemez kabul
ettiğini" yazıyor. Said, köktendinci Hıristıyanlarla
Siyonist Israil lobisinin ABD'yi bir savaşa sokmak
üzere olduğunu, bunun bir amacının da Clinton'ı
yıpratmak olduğunu vurgulayarak yazısını bitiri-
yor. Ancak Said'in çözümlemelerinde de açıklan-
mayı bekleyen önemli bir soru var. Ideolojik ve si-
yasi olarak Yahudi düşmanlığı ile bilinen kökten-
dinci Hıristiyan çevreler neden Siyonıstlerle işbir-,
liği içine giriyorlar?
Belki bir başka haberden ilham alarak düşün-'
meye başlarsak bir ipucu bulunabilir. Soğuk sa-,
vaş bittikten sonra Batı'ya yönelik nükleer tehlike
çok büyük ölçüde kalktı. Nükleer tehlıkeyi engel-
lemek için kurulmuş ve işletilen bir askerı-sınaiî
kompleks, hatta entelijans makinesi giderek an-,
lamını yitirmeye başladı. Ancak Irak sayesinde ye-•
ni bir kitlesel imha tehlikesi yeniden gündeme ge-'
liyor. ABD ve Ingiltere şimdi kamuoylarını "yoksur
adamın atom bombası"olarak nitelenen biyolojik;
kimyasal silah tehlıkesine karşı duyarlı hale getır--
meye çabalıyoriar. Tabii bu arada da bu yeni sila-
ha karşı yeni savunma ve entelijans mekanızma-
ları üretmek gerekiyor. Gelen haberler, 1994'ten bu
yana FBI'nın ve CIA'nın bu alanda harcamalarını
arttırdıklarını, ABD hükümetinin de 4 milyar dolar-',
lık yeni bir savunma projesine başlamak üzere ol-
duğunu gösteriyor. Bu haberlerin çizdiği manza-^
ranın mantığının, simetriğinde, ilgili sınai-mali me-1
kanizmanın işleyebilmesi için Saddam'ın ve kim-'
yasal biyolojik silah tehlikesinin sürekli gündem-'
de tutulması ve zaman zaman hatırlatılması gere-'
ğı yatmıyor mu?
Ozden'den 'Atatürkçir
Düşünce Vakfı' :
ANKARA (ANKA) -
Türkiye'nin toplumsal so-
runlanna Atatürkçü düşün-
ce içerisinde çözümler bul-
mak ve Atatürk'ün düşün-
ce mirasını koruyarak ulu-
sun bu konudaki birikimi-
ni harekete geçirmek üze-
re "Atatürkçü Düşünce
Vakfi" kuruldu.
Vakıf. Atatürk'e saygı
haftalan ve anma günleri
dûzenleyerek Atatürkçü
Düşünce ve Atatürkçülük
konulannda bilimsel ya-
yınlar yapmak amacıyla;
eski Anayasa Mahkemesi
Başkanı YektaGüngör Öz-
den, Atatürk'ün manevi kı-
zı ve ilk Türk kadm pilot
Sabüıa Gökçen. THK Baş-
kanı AtillaTaçoy, Prof. Dr.
AmlÇeçen, Atatürkçü
Düşünce Derneği Başkanı
Mehmet SuphiGürsoytrak
ve Cenk Kora\'ın da arala-
nnda bulunduğu 50 kişi ta-'
rafından kuruldu.
Vakfin senedinde kuru-'
luş amacı şöyle tanımlanı-,
yor: "Atatürk ilkelerini,
devrimlerini ve yapıtlannı
yaşatmak, vakfin tüm ça-
hşmalanm Atatürk ilkele-
rine bağblık inancı ile yü-
riitmek, Atatürk ilke ve
dorimleriru. düşünce sis~
temini. dev rimlerin bugün-
küsonuçlannıvey annlara
doğal uzantdaruu. toplum--
saldavranışlannı. yaptıkla-'
nnı ve yazdıklannı incele-
mek, bunlara ilişkin baş-
kanlannın yazdı ve sözlü
açıklamalannu Atatürkçü^
görüşlerini ortaya çıkar-
mak, Atatürk'ün devrim"
ve ilketerinin. çeşitli görüş-
lerinin \e davranışlannın
aranda yatan düşünüşü ge-
niş halk kitlekrine y ansıtıp
benimsemek."